ACME: Kendinizi kısaca ta- nıtır mısınız? 1981 yılında Çanakkale nin cennet köşelerinden biri olan şirin ilçesi Küçükkuyu da doğdum. Ba - ba mın Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu olması dolayısıyla, çocukluğumdan bugüne ülkemin birbirinden güzel 10 ayrı şehrinde yaşama şansına eriştim. Bu yüzden nereli olduğumu soranlara cevap vermekte hala zorlanıyorum. Ancak ailemin kökleri Ma nisa-turgutlu ve Uşak a dayanmaktadır. İlk ve ortaöğ re nimimi Anadolu nun farklı yerlerinde tamamladım. Da ha sonra Mersin Tuna AKÇAY Makinesi ile dağlarda dolaşırken Anadolu insanını, dağlarını, ovalarını fark edip etrafına bir de deklanşörden bakma iste- ği duymuş Arkeolog Tuna AKÇAY. Fotoğrafa olan ilgisi, Avrupa Birliği nin fotoğraf yarışmasından Avrupa birin ciliği ödülünü almasını sağlamış. Fotoğraf; duygu yoğunluğu- nun, kültürün, aklın, düşüncenin kadraja sıkıştırılma çabası- dır diyen ve kendini yaşam fotoğrafçısı olarak gören, Tuna AKÇAY ile arkeoloji ve fotoğrafçılık üzerine konuştuk. Üni versitesi Arkeoloji bölümünü kazanarak yeni bir hayata adım attım. Yüksek öğrenimim süresince Mersin, Köln ve Ankara da bulundum. Şu anda ise Gazi Üniversitesi Arkeoloji Bölümü nde Öğretim Görevlisi olarak görev yapmaktayım. ACME: Arkeolog olmaya ne zaman karar verdiniz? Sizi arkeolog olmaya iten sebep neydi? Üniversite tercihlerimde Tarih ve Arkeoloji Bölümleri hep ilk sıradaydı. Geçmişimize, tarihimize olan merakımın çocukluğumdan beri süregeldiğini söyleyebilirim. Hatta üniversite sınavlarına hazırlanırken aldığım çalışma notlarımdan bile tarihe olan sevgim ve merakım açıkça görülüyordu. Arkeoloji ve tarih bilimlerinde çalışma isteğinin, yetenekten ziyade ilgi ve merakla bağlantılı olduğunu düşü- nüyorum. Ülkemizde bu alan daki iş fırsatlarının oldukça sınırlı olduğunu düşündüğümüzde, göz göre göre bu alanı seçmenin ve ısrarla çalışmaya, ilerlemeye devam etmek istemenin tek bir açıklaması olabilir; bu da bu disipline duyduğunuz sevgidir. Kı - sa cası bu kararımın temeli, sevgidir. ACME: Kazı yaparken kar- şılaştığınız ilginç bir olay oldu mu? Ya da önemli bir kalıntı buldunuz mu? Kazı süresince aylarca arazide olduğumuz için birçok macera yaşayabiliyoruz. Bunlar hem insanlarla hem de doğayla ilgili olabiliyor. Bir seferinde araştırma esnasında çalılığın içine girince yanlışlıkla bir yılana bastım. Yılan da birden bileğime dolanıp postalımın üstünden bacağımı soktu. Dişlerinin takılı kalmasından dolayı ben de başını kesmek zorunda kalmıştım. Çok şükür ki siyah yılan dediğimiz zehirsiz bir cinsti. Bunun dışında domuz tarafından kovalandığım, kene tarafından ısırıldığım da oldu haliyle. Neticede doğayla iç içeyiz ve bu tür olaylar kaçınılmaz oluyor. Kazı lar da her zaman sürpriz buluntular ile karşılaşabiliriz. İlk kazımda bir mezarlık alanı kaz mıştım ve mezarı açtığımda kemik anlamında hiç bozulmamış çok düzgün bir ceset ile karşılaş- 71
mıştık. Cese din ağzında gümüş bir sikke olması beni çok şaşırtmıştı. Daha sonra mitolojik hikayesini öğrenince bunun nor mal olduğunu anlamıştım. Ancak yine de ilk kazımda yaşadığım o heyecanı hiç unutamıyorum. ACME: Arkeologlar Der - neği Mersin Şubesi ni kur- muşsunuz. Şubeyi kur ma fikri nasıl gelişti? Değerli hocam Prof.Dr. Emel Erten in tavsiyesi ile Mersin deki kaçakçılık ve definecilik olaylarıyla mücadele etmek amacıyla bir dernek kurduk. O zamanda birçok proje yürüttük ve birçok gazeteye köşe yazıları yazdık. Fikir arkeolojik eserlerimizin korunması için ortaya atıldı. Birçok arkeolog arkadaşım derneğimize destek verdi. İdealist bir yaklaşım ile çıktığımız bu yolda elimizden gelenin fazlasını özveri ile yapmaya çalıştık. ACME: Dernekle birlikte yürütmüş oluğunuz bir ça- lışma var mı? Dernekle birlikte en çok ilgi çeken projemiz Küçük Arkeologlar Pro - jesi oldu. İlköğretim öğrencilerine 1 hafta süresince dersler vererek arkeolojik eserlerimizin ne kadar değerli olduğunu anlattık. Ayrıca fotoğraf seminerleri verdik. En ilgi çekici yanı ise, çocuklara okul bahçesinde suni kazı alanları oluşturup onlara kazı teknikleri dersi vererek kazı yapmalarını sağlamamız oldu. Bu proje daha sonra çok ilgi gördü ve uygulamaya koyulabilecek bir proje olarak yöneticilerini bekliyor. ACME: Asırlar öncesinden kalan bir yapıyı bulmak, ona dokunmak, onun üzerinde ça- lışmak nasıl bir duygu? Ben arkeolojinin sosyal ve sanatsal yanını da merak eden ve araştıran bir bilim insanıyım. Bu yüzden arkeolojik bir eseri incelerken eskiye dönerek empati kurmaya çalışır, yapının içinde dolaşırken yıkılmış olan yapıyı zihnimin yardımıyla tamamlarım. Tabii bunu yapabilmek için belli bir bilgi birikime ve kazı esnasında elde edilen detaylara da ihtiyaç vardır. Bunun dışında arkeolojik eser benim için salt bilimsel bir puan ya da kendi çıkarlarım için kullanacağım bir nesne değildir. Arkeolojik eseri eğer topraktan çıkartıyorsanız bunu öncelikle bilime yayın anlamında kazandırmanız gerekir. Aynı zamanda imkan varsa estetik değerini bilip, fotoğraflayıp ülkeniz için de kullanmak en doğru yaklaşım olacaktır. ACME: İyi bir arkeologda olması gereken en belirgin özellik nedir? Tek bir özellik sayamayız. İyi bir arkeologun bilimsel anlamda başarılı olabilmesi için detayları görebilen, araştırmacı, üretken bir yapısının yanı sıra, yabancı dil yeteneği ve araziye dayanıklılığının olması da çok önemlidir. ACME: Fotoğrafa olan me - rakınız ve fotoğraf çekme- ye başlamanız ne zaman ve nasıl başladı? Olba kazı ve yüzey araştırmalarına 2002 yılında dahil oldum. Aynı sene binlerce kareden oluşan araştırma arşivini oluşturdum. Bu esnada fotoğraf makinesi ile dağlarda dolaşırken Ana - dolu insanını, dağlarını, ovalarını fark etmeye etrafıma bir de deklanşörden bakmaya başladım. Benim fotoğrafa başlamam mesleğim sayesinde oldu. ACME: Arkeolog ve fotoğ- rafçı olarak tarihte hangi çağı fotoğraflamak istersi- niz? Neden? Klasik Çağ ı fotoğraflamayı çok isterdim. Klasik çağda yapılan birçok bina, heykel vb. birçok materyal ideal güzellikle yani estetik bir değer katılarak yapılmış. Bu değerin, ne anlama geldiğini çok iyi bileceğimden eminim. Maalesef şu anda binalarımız ya da diğer kulla- 72 Actual Medicine Ekim 2012
nım malzemelerimiz estetikten uzak, daha çok kapital düzene hizmet eden bir tarzdadır. Örneğin binalarımız daha çok insan yerleştirmek amaçlı yapılan herhangi bir mimari karakteristiği olmayan yapılardır. Bunları fotoğraflamak yerine kadrajımızdan çıkartmaya uğraşıyoruz. Bu dönemin yanı sıra bir de Os - manlı da saray fotoğrafçısı olmayı çok isterdim. ACME: Kazı esnasında sa- bırlı ve çok dikkatli olma- nız gerekiyor. Mesleğini - zin bu noktada fotoğrafa katkısı ve fotoğrafçılığın mes leğinize katkısı nedir? Güzel bir soru olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Öncelikle fotoğrafın mesleğime katkısı çok fazla olmuştur. Fotoğ raf çılık bir detay işi olduğundan artık bilimsel eserlere daha detaycı bakıyorum ve farkındalığım daha da arttı. Arke olo jinin sadece materyal ile olmadığını bunun yanında sanatsal bir yanının da olduğunu anladım. Mesleğimi ve fotoğrafçılığı bir araya getiren birkaç projemin de olduğunu buradan belirtmek isterim. Bunun yanında mesleğimin fotoğrafçılığımın gelişmesine de çok büyük katkıları vardır. Özellikle sanatsal oranlar, altın nokta, mimari yaklaşımlar ve kültürel birikim gibi birçok fotoğrafın öğrenilmesi gereken detaylarına mesleğim sayesinde zaten vakıftım. Bu da benim gelişimime bir ivme kazandırmıştır. ACME: Fotoğrafçılık üzerine bir eğitim al- dınız mı? Almayı düşünüyor musunuz? Fotoğrafçılık ile ilgili herhangi bir eğitim almadım. Ancak yukarıda da bahsettiğim temel bilgiler lisans derslerimizde mevcuttu. Ben sadece bu bilgileri fotoğrafçılık ile birleştirdim. Diğer teknik detayları da pratikle, gözlemle öğrendim. Aslında fotoğraf kültürel birikimimizin kadraja yansımasıdır. Diğer detaylar dijital dünya ile çok kolaylaşmıştır. Önemli olan bir bütün olarak sanatın ne olduğunu bilmektir. ACME: Hangi tür fotoğraf makinesini kul- lanıyorsunuz? Nikon d300s ve farklı objektiflerle çalışıyorum. ACME: Ne tür fotoğraf çekmekten hoşlanı- yorsunuz? Neden? Ben kendimi yaşam fotoğrafçısı olarak nitelendiriyorum. Farklı kültürlerdeki insanların gelenekleri, günlük yaşamları, alışkanlıkları yani yaşama dair herşeylerini daha bir zevkle kareliyorum. Bana Anadolu değerlerinin fotoğrafta buluşmasının gerekliliğini fark ettiren de gönlümün ustası Mem duh Ekici dir. Herkesin bir ustası vardır. Ancak benim elimden tutup yetiştiren bir ustam hiç olmadı. Ancak fotoğraf anlamında benim gönlümün ustası Memduh Ekici dir. Eğer fotoğrafa bu kadar emek veriyor, bu sanata topraklarım için mana yükleyip projeler üretiyorsam nedeni odur. Ayrıca Anadolu Fotoğ - raf Dergisi ailesinin varlığı da fotoğraflardaki istekliliğimin sebebidir. Türkiye nin en önemli fotoğraf üstatlarından Hamit Yalçın ile birlikte omuz omuza çalışmak beni çok mutlu ediyor. Sevgi ile çıkarsız yoğrulan ortamlar her daim bize yakışan sonuçlar vermektedir. Biz Anadolu Fotoğ - rafçıları bu sevgi ortamını yarat tığımızı düşünüyoruz. Bunun dışında 2 yıl Köln de yaşamam nedeniyle Avrupa da mecburen sokak ve şehir fotoğrafları da çektim. Ana - do lu da olduğu gibi birebir ilişkilerin çok zor olduğu bu şehirlerde yaşam fotoğrafçılığına 2 sene ara verdim. Port - folyamda her anlamda kare bulunmaktadır. Ancak tarzım ve yönelişim belirttiğim gibi insana dair her şeydir. ACME: Babanızın Türk Si - lahlı Kuvvetleri mensubu olması nedeniyle birçok il- de yaşamanız gerekmiş. Bu durumun fotoğraflarınıza 73
katkısı oldu mu? Farklı yerlerde yaşamak ve o far- kı ölümsüzleştirmek gibi. Yaşamı kareliyorsanız diyalogunuz insanlarla iyi olması gerekir. Farklı illerde yaşadığım ve zaman içinde çok çeşitli kültürleri gözlemleyebildiğim için insanlarla rahatlıkla iletişim kurabiliyor ve ülkemin farklı kültürlerine kolaylıkla uyum sağlayabiliyorum. Bu yüzden farklı yerlerde yaşamam bana çok büyük fayda sağlamıştır. ACME: 2010 Avrupa Bir - liğinin Fotoğraf Yarışma - sı n dan, Avrupa birinciliği almışsınız. Birinci olacağı- nızı düşünüyor muydunuz? Tabi ki en başlarda bunu düşünmemiştim. Ancak fotoğrafım yarı finale kalınca ve diğer fotoğrafları da görünce birinci olmam gerektiğine inandım. O fotoğrafımın ve derecemin hem hayatıma hem de fotoğrafçılık kariyerime deyim yerindeyse bereket getirdiğini de belirtmek isterim. Halil İbrahim bereketini ve Anadolu nun kardeşliğini aktarmaya çalıştığım o karem sayesinde ülkemi Avrupa da çok iyi temsil ettiğime inanıyorum. Ödül törenlerinin gerçekleştirildiği Madrid ve Brüksel de Ana do lu nun değerlerini en yüksek seviyede aktarmaya çalıştım. Fotoğrafla nerelere gelebileceğimi çok ama çok iyi gördüm. Halil ve İbrahim isimli bu fotoğrafım Türk fotoğrafında kalıcı bir eser oldu. ACME: Ödüller hakkında ne düşünüyorsu- nuz? Ödülün fotoğraf sanatına olumlu ya da olumsuz etkisi oluyor mu? Ödül kişi için bir amaç olursa eğer zararlıdır. Üretmeyi engeller, sanatsal düşünmenizi zorlaştırır. Ancak takdir edilip, sanatınız karşılığında ödüllendirilmek sizin için unutulmaz oluyor. Benim onlarca fotoğrafa dair ödülüm var ve onlara ait plaketler, şiltler ve belgeler gururla sakladığım hatıralardır. İlerde yadigârlarım olarak da kalacaktır. Hayata dair bir söz vardır onu çok beğenirim. Düşünür der ki; Yediğimiz meyvelerle değil, diktiğimiz ağaç - larla anılmak gerek. Biz de akılda kalıcı fotoğraflarla ve projelerle anılmayı isteyenlerdeniz. Yarışma fotoğrafçısı değil, gönüllere hitap etmeye çalışanlardanız ACME: Fotoğraf; yarışmada birincilik al- mak için mi çekilmeli yoksa çekilen karenin sanata dönüşmesi için mi? Fotoğrafı birinci olmak için çekmezsiniz. Fotoğraf, benim adıma duygu yoğunluğunun, kültürün, aklın, düşüncenin kadraja sıkıştırılma çabasıdır. Fotoğraf gezilerinde yarışma, ödül, pa - ra vs. aklımda olmaz. Sa dece fotoğrafa odaklanırım. ACME: Fotoğraf çekmek için belirlediğiniz bir saat dilimi var mıdır? Güneşin yatık halde olduğu zamanlarda fotoğraf çekerim. Güneş ışığının dik düştüğü zamanlarda kapalı mekanlar hariç fotoğraf zor çıkıyor. ACME: 2009 yılında Ana - dolu Fotoğraf Dergisi ni kurmuşsunuz. Dergide ya- yınlayacağınız fotoğrafları seçerken belirlemiş oldu- ğunuz kriterler var mı? Bir yayın kurulumuz var. Yayın kurulumuzun da özellikle sanatsal bütünlük taşıyan fotoğrafları yayına almak gibi bir prensibi var. Ancak fotoğrafa yeni başlayan kişilerin yayınlarına biraz daha esnek davranıyoruz. ACME: Fotoğraflarınız Al - man ya'da, Belçika'da, İtal - 74 Actual Medicine Ekim 2012
ya'da İspanya'da ve Ame - rika'daki çeşitli karma ser- gilerde yer almış. Kişisel sergi açmak gibi bir düşün- ceniz var mı? Kişisel sergi aç mak gibi bir niyetim bu zamana kadar olmadı. Kişisel serginin projelerime ve amaçlarıma bir fayda sağlayacağını düşünmüyorum. Maksadım salt kendi yıldızımı parlatıp egolarımı tatmin etmek değildir. Toplumsal bir yarar varsa kişisel sergi olabilir ama şahsım için bir sergi hiç düşünmedim. Daha çok karma sergilere fotoğraf gönderirim. Özel davetler ve ricalar ile katılımcı oluyorum sergilere. ACME: Fotoğrafçılık üzeri- ne nasıl bir eğitim verilme- li sizce? Fotoğraf sanatı ile ilgilenecek kişiye üç aşamada eğitim verilmeli. Biri teknik, diğeri pratik alanda ve en önemlisi de kültürel ve estetik anlamda eğitim sağlanmalı. Son söylediklerim ülkemizde eksik. Eğitim alanların her türlü donanımı oluyor ama kültürel ve estetik değerleri bir türlü yakalayamıyorlar. Örneğin barok tarzı dediğimizde bunun ne olduğunu algılayamıyor ya da çektiği arkeolojik bir esere yanlış anlamlar yükleyebiliyor. Fotoğ - raf sanatı, hayatı geçmiş ve gelecekle bir bütün olarak kavramakla çok alakalıdır. Üretebilmeniz için bilmeniz bununla birlikte düşünmeniz gerekir. ACME: Günümüzde fotoğraf çekmek, çek- tiğiniz fotoğrafları sosyal ağlarda paylaş- mak çok kolay hale geldi. Hemen hemen herkesin elinde bir fotoğraf makinesi var. Bu durum gerçek fotoğraf sanatçılarına bir zarar verir mi? Zarar vereceğini düşünmüyorum. İnsanlar fotoğraf ile uğraşsınlar ki fotoğraf sanatçılarının değerini daha iyi bilsinler. Ayrıca herkes fotoğraf çeker ama çoğunun fotoğrafını makine çeker ancak kendi çektiklerini ortaya çıkartmak biraz daha zordur. Çoğu profesyonel, başarılı fotoğrafçı bile tevazu gösterip sanat yapıyorum demezken herkesin, her fotoğraf çekenin fotoğraf sanatçısıyım demesi biraz komik kalıyor. Özellikle fotoğraflara. Photography yazıp yazıp, Türkçemizi ikinci plana atan, sanat olarak fotoğrafın ciddiyetini tam olarak kavrayamadığını düşündüğüm çok kişi var. ACME: Arkeoloji ve fotoğrafçılıkla ilgili ger çekleştirmek istediğiniz bir hayaliniz var mı? Estetik Ar ke o loji Fotoğrafçılığı ile ilgili ulus lararası bir projem var. Fikir anlamında hazır, sadece bir proje desteği ile yurtdışına yaymayı düşünüyorum. Bu projemi de son olarak bir albüm kitap ile taçlandırma arzusundayım. Ayrı - ca dünyadaki Tatarları fotoğraflayıp hem tarihsel hem de fotografik olarak inceleyip kalıcı bir eser bırakmak istiyoruz. Bunu da AB hibe fonları ile finanse etme çabalarımız var. Bunun dışında en önemli projem doktora tezim. Özellikle ölümün Eskiçağ daki anlamını inceleyip daha sonra günümüz dünyasına yansımalarını da araştırmak gibi düşüncelerim var. Projeler için iki önemli faktör var biri finansman diğeri de birlikte çalışacağım kalifiye insanlar. Ben uluslararası çalışmanın yeni dünya şartlarında çok elzem olduğunu düşünüyorum. ACME: Fotoğraf üzerine eği tim almak isteyen kişile- re bizim aracılığımızla ilet - mek istediğiniz bir şey var mı? Yeni başlayanlara ilk olarak gözlerini eğitmelerini tavsiye ediyorum. Makine alınır, kurslarla teknik bilgiyi de sağlayabilirsiniz. Ancak gözünüz hangi fotoğraf iyi-kötü hangi fotoğraf doğru-yanlış algılayamıyorsa diğerlerinin pek önemi yoktur. Bir de manası, mesajı olan karelere ve konulara yönelmelerini özellikle tavsiye ediyorum. 75