Tekfen den Bakü ye Bir Yıldız Proje BU SEKTÖRDE ÇALIŞMAYI SEVDIN MI ONDAN KOPMAK DA MÜMKÜN DEĞILDIR.



Benzer belgeler
Tekfen den Bakü ye Bir Yıldız Proje BU SEKTÖRDE ÇALIŞMAYI SEVDIN MI ONDAN KOPMAK DA MÜMKÜN DEĞILDIR.

İnşaat Sanayii UYGULAMALAR, SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ DOSYA KAMU İHALE SÜRECİ YAPIM İŞLERİ SÖZLEŞMELERİ. Kamu ihalelerinde adil rekabet sağlanmalı

İNŞAAT SEKTÖRÜNÜN DIŞ PİYASALARDAKİ DURUMU

YURTDIŞI MÜTEAHHİTLİK HİZMETLERİ

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK POLİTİKASI. Sürdürülebilirlik vizyonumuz


MAKROEKONOMİ BÜLTENİ TEMMUZ 2018

KARPA & VENA ORTAK GIRIŞIMI

Türk İnşaat Firmalarının Yurtdışı Projelerde İşçi Sağlığı, İş Güvenliği ve Çevre Uygulamalarına Bakışı - Rusya Federasyonu Örneği

YAPI FUARI TURKEYBUILD İSTANBUL FUARI ZİYARET ORGANİZASYONU SONUÇLARI

Aslında, benim perakende sektöründeki kariyerim bir anlamda 12 yaşında sahibi olduğumuz süpemarkette yaz tatillerinde çalışmamla başladı.

E-KİTAP SATIŞLARINIZLA, SÜREKLİ BİR GELİRE NE DERSİNİZ? By Alia RİOR. Alia RİOR

SERMAYE PİYASASI KURULU İKİNCİ BAŞKANI SAYIN DOÇ. DR. TURAN EROL UN KAMU ALTYAPI YATIRIMLARININ SERMAYE PİYASALARI ARACILIĞIYLA FİNANSMANI KONULU

Anket 2: Şirketteki yabancı dil ihtiyaçları hakkında bilgi verebilecek kişilere yöneliktir

Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı. Dr. Vahdettin Ertaş. Finansal Erişim Konferansı. Açılış Konuşması. 3 Haziran 2014

Pazartesi İzmir Basın Gündem

BÖLGESEL TİCARET TOPLANTISI İZMİR

Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı Doç. Dr. Turan EROL un

Sponsor Ol Rengini Seç Kendini Göster

YENİ TEŞVİK SİSTEMİ 1 / 7

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

Yurtdışı Müteahhitlik Hizmetleri Durum Analizi

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

KOBİ ler Nefes alacak / Ankara. TOBB, Ziraat Bankası, Denizbank ve Kredi Garanti Fonu (KGF) ortaklığında hayata

Tüm Kurumsal İşlerinizde Profesyonel Çözümler

EKONOMİ BAKANLIĞI VERGİ, RESİM VE HARÇ İSTİSNASI İHRACAT GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

CEZAYİR SEKTÖREL AÇILIM GEZİSİ

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

inşaat SEKTÖRÜ 2015 YILI ÖNGÖRÜLERİ


Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

GÜNLÜK BÜLTEN 04 Nisan 2014

Sayın Büyükelçiler, Değerli Kongre üyeleri, Çok değerli dostum Sayın Zügayir ve Brosh, Kıymetli basın mensupları,

Ara Dönem Özet Konsolide Faaliyet Raporu Haziran Merrill Lynch Yatırım Bank A.Ş. ve Bağlı Ortaklığı Merrill Lynch Menkul Değerler A.Ş.

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

Ara Dönem Özet Faaliyet Raporu Haziran Merrill Lynch Yatırım Bank A.Ş.

Yapısal Gelişim, Modern Dönüşüm.

Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası nda İşlem Gören Türev Ürünleri ve Hedef Kitlesi. Elif AY

Sayın Kazakistan Uluslararası Ticaret Odası ve Türkiye Kazakistan İş Konseyi Kazak Tarafı Başkanı

ÜÇÜNCÜ TÜRK KENEŞİ İŞ FORUMU. (24 Ekim 2014, Nahçıvan) TÜRK KENEŞİ GENEL SEKRETERİ RAMİL HASANOV UN İŞ ADAMLARINA HİTABI

Ara Dönem Özet Faaliyet Raporu Mart Merrill Lynch Yatırım Bank A.Ş.

TÜRK-ARAP SERMAYE PİYASALARI FORUMU 2013 TÜRKİYE


Sayın DEİK Başkanım, Kıymetli Konuklar, Değerli Basın Mensupları, Hepinizi Türkiye İhracatçılar Meclisi ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum.

ŞİRKET VE MARKA DEĞERLEME UZMANLIĞI PROGRAMI

4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

Ekonomi Bülteni. 5 Aralık 2016, Sayı: 47. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Kasım. Günlük Araştırma Bülteni Sabah RAPORU

İhracat azaldı, Merkez Bankası faiz indirdi

Araştırmanızı nasıl alırsınız? Araştırma tasarımında yeni yaklaşımlar

Tekfen Filar Mini Resim Yarışması Sonuçlandı 2013 / 2014 SAYI: 19. Haftanın Bazı Başlıkları

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve Milletlerarası Ticaret Odası Değişen Küresel Ekonomi ve Türkiye Toplantısı 7 Mart 2014, İstanbul

İŞLETMELERİN EKONOMİDEKİ ÖNEMİ IMPORTANCE OF ENTERPRISES IN THE ECONOMY

Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı

1 Kasım Piyasalar İngiltere Merkez Bankası Faiz Kararına Odaklandı. 01 Kasım 2018

CARİ İŞLEMLER DENGESİ

GÜNLÜK FOREX BÜLTENİ - 22 Eylül 2014

Büyüme, Tasarruf-Yatırım ve Finansal Sektörün Rolü. Hüseyin Aydın Yönetim Kurulu Başkanı

Enflasyon arttı, ihracat yavaşlıyor

ANKARA KALKINMA AJANSI.

ÜSİMP UNİVERSİTE SANAYİ İŞBİRLİĞİ DENEYİMLERİ ÇALIŞTAYI, 9-10 Ocak 2013, Ankara

Nakit Yönetim Ürünleri

YAPI KREDİ PORTFÖY YABANCI TEKNOLOJİ SEKTÖRÜ HİSSE SENEDİ FONU 1 OCAK - 31 ARALIK 2017 DÖNEMİNE AİT PERFORMANS SUNUM RAPORU

T.C. Ziraat Bankası A.Ş.

yapıda uzman eller

FOREKS GÜNLÜK BÜLTEN İÇİNDEKİLER

SAĞLIKLI KALP İÇİN AKTİF YAŞAM

ULUSLARARASI AYDINLATMA & ELEKTRİK MALZEMELERİ FUARI VE KONGRESİ İSTANBUL FUAR MERKEZİ

Sn. M. Cüneyd DÜZYOL, Kalkınma Bakanlığı Müsteşarı Açılış Konuşması, 13 Mayıs 2015

Bosch Genel Seslendirme Sistemi Akustik mükemmelliğe giden yolda öncü

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ KADIN ARAŞTIRMALARI VE UYGULAMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Ekim. Günlük Araştırma Bülteni Gün Sonu RAPORU

Türkiye ye Yönelik Beklentiler Olumsuz Olamaz

SAYIN BAKANIM SAYIN BAŞKAN OTOMOTİV SANAYİİ DERNEĞİ NİN SAYGIDEĞER TEMSİLCİLERİ DEĞERLİ MİSAFİRLER VE KIYMETLİ BASIN MENSUPLARI

Bölüm 1 Firma, Finans Yöneticisi, Finansal Piyasalar ve Kurumlar

TEB KOBİ BANKACILIĞI

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI

MÜSİAD MÜSİAD KÜRESEL GÜÇ

08 Haziran - 12 Haziran 2015

Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Adnan İğnebekçili

GÜNLÜK FOREX BÜLTENİ - 27 Haziran 2014

Sunum Başlığı Arial Regular 20 pt. Departman Ad/Panel/Yer Tarih

tepav Mart2011 N POLİTİKANOTU Cari Açığın Sebebini Merak Eden Bütçeye Baksın Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2011, No:1

İTO Başkanı İbrahim Çağlar: İstanbul yerli ve yabancı yatırımcıya muazzam fırsatlar sunuyor

AD DRONE. Tüm görüş ve önerileriniz için

Amerikan Vadeli Kontratları Temel/Teknik Görünüm

DİASPORA - 13 Mayıs

GÜNLÜK FOREX BÜLTENİ - 04 Haziran 2014

15 Ekim 2014 Genel Merkez

Sizin Seçiminiz HAKKIMIZDA. Bizim İşimiz. Neden Bizi Tercih Etmelisiniz? İşimizde Uzmanız. Kalite Politikamız. Yenilikçi ve Üretkeniz

Tanıtım Kitapçığı. Gayrimenkul Sektörü Değişime Startkey Çatısı Altında Hazırlanıyor

Madde 1. Bu Yönergenin amacı, Popüler Bilim Yayınları Müdürlüğünün görev, yetki ve sorumluluklarını belirlemek ve çalışma esaslarını düzenlemektir.

ULUSLARARASI MUHASEBE STANDARTLARINA GÖRE İNŞAAT/TAAHHÜT İŞLETMELERİ MUHASEBE EĞİTİMİ PROGRAMI

GÜNLÜK FOREX BÜLTENİ - 18 Temmuz 2014

Şirket Tanıtım Sunumu. FOG Kurumsal Hizmetler

Değerli İhracatçılar, Değerli Basın Mensupları,

Ara Dönem Özet Konsolide Faaliyet Raporu Eylül Merrill Lynch Yatırım Bank A.Ş. ve Bağlı Ortaklığı Merrill Lynch Menkul Değerler A.Ş.

Transkript:

Genç Yöneticiler Grubu nun yeni dönem başkanı Emrah Yaykıran oldu. Genç Yöneticiler Grubu (İGY) nun dördüncü Genel Kurul Toplantısı 11 Mart 2015 Çarşamba günü Ankara Swiss Otel de gerçekleştirildi. Genel Kurul da Divanı Başkanlığına oy birliği ile İNTES Yönetim Kurulu Üyesi Barış Haşemoğlu seçildi. Başkanlık görevini Emrah Yaykıran devir aldı. Ey yükselen nesil! gelecek sizindir... Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası Gazetesi Yıl 2015 Sayı: 40 / Yıl: 10 ISSN: 1304-7183 BU SEKTÖRDE ÇALIŞMAYI SEVDIN MI ONDAN KOPMAK DA MÜMKÜN DEĞILDIR. Yıllar boyunca inşaat sektöründeki önemli projelere imza atmış olan Deha Emral yeni sayımızın konuğu olarak bizlere kapılarını açtı. Özdemir İnşaat Turizm Enerji Sanayi ve Ticaret A.Ş. nin Yönetim Kurulu Başkanı Deha Emral, hedeflerine ulaşmak için emin adımlarla ilerlemiş ve başarıya ulaşmış bir isim. Sektörde genç soluklara önem veren Deha Emral, genç inşaat mühendislerine önerilerini ise şu sözlerle açıkladı; Klasik olsa da diyebilirim ki çok çalışmak. Okumak; ama her alanda, her konuda okumak. Dünyadaki farklı projeleri takip etmek. Teknolojik gelişmeler hakkında bilgi sahibi olmak. Ayrıca, yurt dışında çalışabilme fırsatlarını değerlendirmektir. Ancak, temel mesele mühendislerimizin yaptıkları işte mutlu olmalarıdır. Çünkü, inşaat zor bir meslektir. Deha Emral ile gerçekleştirdiğimiz bu önemli röportajı ilerleyen sayfalarımızda okuyabilirsiniz. Tekfen den Bakü ye Bir Yıldız Proje tamamı sayfa 8 Building the Future / Geleceği İnşa Ediyoruz mottosuyla çok sayıda projeye başarılı imzalar atan Tekfen Holding, Bakü Olimpiyat Stadyumu Projesi ile yine iddiasını gösteriyor. Tekfen İnşaat A.Ş. Genel Müdürü Levent Kafkaslı Azerbaycan daki çalışma ortamı ile ilgili ise şunları söyledi; Yirmi yıla yakın süredir kendi geleceğimizi inşa etmenin yanı sıra, bir ülkenin de geleceğini inşa etmekte pay sahibi olmanın gururunu yaşıyoruz. Levent Kafkaslı ile Tekfen Holding in hedefleri, yeni projeleri ve Bakü Olimpiyat Stadyumu Projesi ile ilgili görüştük. İnşaat fotoğraflarında süreçlerin kritik aşamalarında daha önceden ne çekeceğinizi öngörerek etkileyici kareler yakalanabilir. Markanızı tanıtmak için neler yapıyorsunuz? Reklam ve tanıtıma ne kadar önem veriyorsunuz? Pekala tanıtımda görselliğin kurumların imajları için ne kadar önemli olduğunu biliyor musunuz? Kurumsal kimliğin tartışmasız en önemli unsurlarından biri de imajdır. Fotoğraf sanatı da bu alandaki en etkili çözümlerden biri. Bu sayımızda ise işin uzmanına profesyonel fotoğrafçı Yunus Özkazanç a fotoğrafçılık ve inşaat sektöründe fotoğrafçılığın artı ve eksileri üzerine renkli bir söyleşi gerçekleştirdik. tamamı sayfa 4 tamamı sayfa 12

2 İGY DEN HABERLER Genç Yöneticiler Grubu nun yeni dönem başkanı Emrah Yaykıran oldu Genel kurulda yurt içi şantiyelere teknik geziler düzenlenmesi kararı alındı. Genç Yöneticiler Grubu (İGY) nun dördüncü Genel Kurul Toplantısı 11 Mart 2015 Çarşamba günü Ankara Swiss Otel de gerçekleştirildi. Genel Kurul da Divan Başkanlığına oy birliği ile İNTES Yönetim Kurulu Üyesi Barış Haşemoğlu seçildi. Genel Kurul İGY Onüçüncü Dönem Başkanı Burak Çelik tarafından gerçekleştirilen açış konuşması ile başladı. Çelik konuşmasında Başkan Yardımcıları Emrah Yaykıran ve Emre Güray a teşekkür ederek başladı, ardından başkanlık yapmış olduğu döneme ilişkin gerçekleşen faaliyetleri aktardı. İNTES e de çalışmalarına verdikleri destek için teşekkür eden Çelik sözlerine söyle devam etti: Sektörümüzün büyükleri ve duayenleri ile yakından tanışma imkanı buldum. Bürokrasinin en üst düzeyi ile tanıştım. Sadece grubumuza özel düzenlenen ülke gezilerine katıldım. Bu gezilerde gücümüzü Ekonomi Bakanlığı ndan aldık, bürokratlarını yakından tanıma imkanı buldum. Ama daha önemlisi sizleri tanıdım Yeni dönemde İGY nin Emrah Yaykıran başkanlığında çok daha etkin ve başarılı işlere imza atacağına inandığını ifade eden Çelik, İGY nin yeni yönetimine başarı dileklerini sundu. İGY de her dönemin birinci Başkan Yardımcısı Başkanlık görevini üstlenmekte olup genel kurul tarafından ikinci başkan yardımcısı seçimi yapılıyor. Başkan Burak Çelik döneminde birinci başkan yardımcısı Emrah Yaykıran başkanlık görevini üstlenmiş olup Yaykıran ile birlikte başkan yardımcılığı görevini üstlenen Emre Güray da birinci başkan yardımcılığı görevine geldiler. İGY nin ikinci başkan yardımcılığına ise oy birliği ile Seda Öztürk seçildi. İGY de görev üstlenen yeni yönetimin firmalarındaki görevleri Başkan Emrah Yaykıran Eko İnşaat A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi, Başkan Yardımcısı Emre Güray Özdemir İnşaat A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi, başkan yardımcısı Seda Öztürk Haselsan İnşaat A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı. Ondördüncü dönem yönetiminin belirlenmesinin ardından Başkan Emrah Yaykıran yeni dönem çalışmalarına ilişkin planları aktardı. Faaliyetlerin üyelerin katılımları ile gerçekleştirilebileceğini aktaran Yaykıran, aralarına sektörün ikinci üçüncü kuşak temsilcilerinin katılımlarını beklediklerini ifade etti. Yeni dönemde Genç Yönetici Gazetesi nin seçkin bir içerikle çıkarılmaya devam edilmesi, Ekonomi Bakanlığı nezdinde hedef Pazar gezilerinin sürdürülmesi, Şantiyeye Dönüyoruz Etkinliği, yöneticilere ve profesyonel kadrolara yönelik eğitim programları gerçekleştirilmesi, aileler ile bir araya gelecek akşam yemekleri düzenlenmesi alınan kararlar arasında yer aldı. Genel Kurul toplantısında yurt içi şantiyelere de teknik geziler düzenlenmesi kararı da alındı. Bu kapsamda ilk olarak Gebze-Orhangazi-İzmir otoyolu projesi ve 3. Boğaz Köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu şantiyelerine bir ziyaret düzenlenmesi planlandı. Toplantı üyelerin yeni döneme ilişkin beklentilerinin dinlenmesinin ardından Emrah Yaykıran ve Emre Güray tarafından Burak Çelik e sunulan teşekkür plaketinin sunulmasının ardından sona erdi. Toplantıya İNTES Yönetim Kurulu Üyesi Barış Haşemoğlu, Asude Öztürk Camadan, Başak Türkseven, Burak Çelik, Çiğdem Kurt, Doruk Coşkunsu, Emre Güray, Emrah Yaykıran, Kemal Ceylan, Mert Yıldızhan, Murat Güleç, Nazlı Hürmeydan, Seda Öztürk katılırken İNTES ten Genel Sekreter Necati Ersoy, Hukuk Müşaviri Pınar Çolakoğlu, uzman Demet Somunoğlu toplantıda bulundu. Emrah Yaykıran Başkanlığında Ilk Toplantı İNTES Genç Yöneticiler Grubu Emrah Yaykıran başkanlığındaki ilk toplantısını 7 Nisan 2015 tarihinde gerçekleştirdi. Toplantıda yeni dönem faaliyetlerine ilişkin planlama yapıldı. Genel Kurul da alınan karar gereğince İGY Yurt içi gezisinin ilkinin Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyol u Projesi ve İstanbul 3. Boğaz Köprüsü şantiyelerine ziyaret düzenlenmek üzere istanbul a bir seyahat yapılmasına karar verildi. Toplantıya İGY üyelerinden Başkan Yaykıran ın yanısıra başkan yardımcıları Emre Güray, Seda Öztürk İGY üyeleri Çiğdem Kurt, Doruk Coşkunsu, Mehmet Göçen, Murat Güleç ve misafir olarak AYGİPS A.Ş. den Oğuz Ayrancıoğlu, Bülbüloğlu A.Ş. den Berker Bülbüloğlu katıldı.

BAŞKAN DAN 3 EMRAH YAYKIRAN İGY Ondördüncü Dönem Başkanı Yeni Dönem, Yeni Heyecan Büyük bir heyecanla devam ettirdiğimiz İNTES Genç Yöneticiler Gazetemizin bu sayısında sizlere 14. Dönem Başkanı olarak hitap etmenin gurur ve mutluluğunu bir arada yaşıyorum. İNTES Genç Yöneticileri Grubu nun 4. Genel Kurulu nu 11 Mart 2015 tarihinde tamamladık. 2014-2015 dönem başkanımız Burak Çelik ten aldığım görevi en iyi şekilde yerine getirmek için çaba sarf edeceğim. Kendisine huzurlarınızda katkı ve desteklerinden ötürü teşekkür ediyorum. Aynı zamanda geçtiğimiz dönem başkan yardımcılığı görevini icra eden Emre Güray ile beraber son genel kurulumuzda ikinci başkan yardımcılığına oy birliği ile seçilen Seda Öztürk ü tebrik ediyor ve başarılar diliyorum. Bildiğiniz gibi, INTES Genç Yöneticiler in kuruluş amacı sendikamıza üye firmaların ikinci ve üçüncü kuşak temsilcilerinin bir araya getirmekdi. Daha sonra bir değişikliğe gidilerek, üye firmaların yönetimleri tarafından imza ve temsile yetkili profesyonel kadrolarından kişilerin de İGY grubunda yer alabilmesi önemli bir adım oldu. Şu anda İGY ailesini hem daha genişletmek hem de üyelerin birbirleri ile daha kapsamlı entegrasyonunu sağlamak amacı ile inşaat sektörünün alt dallarında faaliyet gösteren firmalar da grubumuza üye olabilmektedir. Bizler grubumuzun faaliyet alanlarını arttırarak daha çok kişiye erişebilmeye ve ailemizi genişletme önceliğini korumaya özen göstereceğiz. Önceki dönemlerdeki gibi başkanlığım dönemimde de yurt içi ve yurt dışı teknik gezilerimiz tüm hızıyla devam edecek. Türkiye nin büyük ölçekli projelerine ev sahipliği yapan şantiyelere ziyaretlerimizi, yerinde alacağımız teknik bilgiler ve değerlendirmelerimizi gazetemiz aracılığı ile sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz. Bu yıl içerisinde Ekonomi Bakanlığımızın değerli destekleri ve Serbest Bölgeler, Yurt Dışı Yatırım ve Hizmetler Genel Müdürlüğü nün koordinasyonunda geleneksel hale gelen ülke ziyaretimizi sonbaharda yapmayı arzu ediyoruz. Böylelikle, yurt dışı müteahhitlik hizmetlerindeki potansiyel pazarlara dikkat çekmeye devam edecek ve potansiyele sahip ülke pazarlarını sizlere anlatmayı sürdüreceğiz. Saygıdeğer İNTES Başkanı ve yönetiminin İGY başkan ve yardımcılarını İNTES periyodik toplantılarına kabul ederek bizlere tecrübelerinde faydalanma fırsatı vermeleri bizim için eşsiz bir motivasyon kaynağı olmaktdır. Bu bağlamda sektörle ilgili sıkıntıların, çözüm gerektiren noktaların birebir içinde bulunarak daha iyi özümseme şansımız oluyor. Buradan yola çıkarak bu yılın ilk çeyreğinde sektörümüzün üç değerli kuruluşu INTES, TMB ve ASMÜD ün Kamu İhale Kurumu mevzuat değişikliği ile ilgili ortak çalışmalarına değinmek istiyorum. İnşaat sektörünün sorunlarına çözüm üretmek amacıyla oluşturulan teknik çalışma grubu Kamu İhale Kanunu ve sözleşmeler kanunu ile ilgili değişiklik önerileri hazırlamıştır. Mevzuat değişikliği çalışmasının önemli kapsamını alt yüklenici ve belli istekliler arasında ihale usulündeki puanlama ile ilgili değişiklikler oluşturmaktadır. Daha sonra ise Yap-İşlet-Devret veya benzeri Kamu-Özel Sektör Ortaklığı modeli ve Hasılat Paylaşımı usulü ile gerçekleştirilen yapım işleri bakımından iş deneyim belgesi düzenlenmesi hususunda yapılması gereken değişiklikler ele alınmıştır. Bu tür özlenen çalışmaların teşvik edilmesi gerektiğinin ve bu çalışmaların sektörün daha iyi işleyebilmesi için ne kadar önemli olduğunun bilincindeyiz. İGY grubu olarak bizler de bu çatı kuruluşların çalışmalarına katkı sağlamak ve zenginleştirmek için gayret edeceğiz. Gazetemizi yine sizler için özenle hazırladık. Sektör büyüklerimiz ile görüşmelerimiz devam ediyor. Bu sayımızın konuğu Özdemir İnşaat A.Ş. nin Yönetim Kurulu Başkanı ve sektörün üç büyük sivil toplum kuruluşunun Yönetim Kurulu Üyesi Sayın Deha Emral oldu. Kendisi Genç yöneticilerimize önemli tavsiyelerde bulundu. Türk inşaat sektörünü marka olmaya taşıyan projelerimizi tanıtmaya devam ediyoruz. Bir dünya markası olan Tekfen İnşaat A.Ş. Bakü Olimpiyat Stadyumu ile şehrin prestij projesini inşa etti. Projenin teknik ayrıntıları Genç Yönetici de yer aldı. Kurumsal kimliğin en önemli unsurlardan birisi görsel tanıtımlardır. Bir eserin ihtişamı da ancak bir sanatçının deklanşöründen yansıyabilir. İnşaat sektöründe büyük projelere fotoğraf kareleri ile tanıklık eden Yunus Özkazanç bize inşaat fotoğrafçılığının inceliklerini aktardı. Seçkin bir doğa bilimi paleontolojiyi anlattık. Tarihe ismini başarılar ile yazdırmış, farklı meslek gruplarından kadınlarımızı anlatmaya devam ediyoruz. Hepimizi ilgilendiren Şirketlerde Siber güvenlik konusunu anlattık Gazetemizi okurken bir an için iş stresinden uzaklaşacağınızı umuyoruz. Zira, yine Türkiye gündemi yoğun. Yılın ikinci yarısında siyasetin, ekonominin gündemi daha da yoğun olacak. Bu satırlar okunurken yeni dönem çoktan başlamış olacak. Temennimiz sektörümüzün hız kesmeyerek büyümeye devam etmesi, İnşaat Sektörü yeni altyapı ve üst yapı yatırımlarının peşi sıra kalkınmaya destek olmasıdır. Sevgi ve Saygılarımla... İNTES GENÇ YÖNETİCİ GAZETESİ Basım Tarihi: 08.06.2015 Sayı: 40 (Ocak-Nisan) Yıl: 10 ISSN: 1304-7183 İNTES Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası Adına Sahibi: Celal Koloğlu Sorumlu Müdür: H. Necati Ersoy YAYIN KURULU ASUDE ÖZTÜRK CAMADAN BAŞAR GÜVENSOY BURAK ÇELİK BURÇİN KARGIN CAN ADİLOĞLU CEM ADİLOĞLU CENK KANAT ÇİĞDEM KURT DORUK COŞKUNSU EBRU ÇELİK CEYLAN ELİF GÜRAY ELİF YAVUZ YAMAN EMRAH YAYKIRAN EMRE GÜRAY ESRA ÖZTÜRK IŞIL GÜVENSOY İREM ŞEREFOĞLU KEMAL CEYLAN KORAY KARADUMAN LEYLA NASIROĞLU MERT YILDIZHAN MERİÇ AYDENİZ MEHMET GÖCEN MURAT GÜLEÇ NAZLI HÜRMEYDAN ÖZGÜR HAŞEMOĞLU SEDA ÖZTÜRK SELAHATTİN ÖNEN SELİM AKIN TUVANA AYDINER TOLGA KOLOĞLU UĞUR KOÇOĞLU YÖNETİM YERİ 4. Cadde 719. Sok. No: 3 Yıldız/Çankaya- Ankara Tel: 0.312 441 43 50 Faks: 0.312 441 36 53 www.intes.org.tr intes@intes.org.tr Editör: Aslı Kutlucan Kaptan Yapım: Gergedan Tanıtım 0.312 442 75 10 www.gergedantanitim.com Sanat Yönetmeni: Levent Kaptan Grafik Tasarım: Erdem Sağbili Baskı: Tiremat Matbaacılık Kazım Karabekir Cad. Kültür Çarşısı No:7/7 Altındağ - ANKARA Tel: 0312 472 39 46 Dört ayda bir yerel süreli yayın olarak yayımlanır ve abonelerine ücretsiz olarak gönderilir. PARA İLE SATILMAZ Gazetede yayımlanan yazılar, yazarların kişisel görüşü olup hiçbir şekilde İNTES tüzel kişiliğinin görüşü olarak mütalaa edilmez.

4 SANAT Fotoğrafçılık alanında yaşanılan dijital devrim ile daha önce mümkün olmayan birçok görüntüleme yöntemi kullanılmaya başlandı. Etkili görsel iletişimin en önemli unsurlarından biri de fotoğrafçılıktır. Profesyonel Fotoğrafçı Yunus Özkazanç, çektiği fotoğraflarla firmaların tanılırlığını sağlayan önemli bir isim. İnşaat, kurumsal, endüstri, mimari, turizm alanlarında müşterilerinin markalarına artılar sağlamakta. Yunus Özkazanç inşaat fotoğrafı çekmenin zorluğunu ise şu sözlerle anlatıyor; çekeceğiniz konuyu ihtiyacınıza göre düzenlemeniz gerekebilir, bu iş ancak sahada size verilen destek ile mümkündür ki, bazı istenilenlerin sizin için bir araya getirilmesi zor olabilir. Yunus Özkazanç ile gerçekleştirdiğimiz röportajı ilgiyle okuyacaksınız. Inşaat sektöründe etkili, yaratıcı, zihinlerde kalıcı fotoğraf çekimlerinin yapılması için nelere dikkat edilmesi gerekmektedir? YUNUS ÖZKAZANÇ - Fotoğrafın temel kuralları burada da geçerli; her günkü konulara daha önce görülmemiş bir açıdan yaklaşmaya çalışmak. İnşaat fotoğraflarında süreçlerin kritik aşamalarında daha önceden ne çekeceğinizi öngörerek etkileyici kareler yakalanabilir. Ayrıca günün erken ve geç saatleri, sıra dışı havalar ışık olarak farklı fotoğraflara olanak verecektir. Çekim yapılan firmanın kurumsal kimliğinin çalışanlardan araçlara kadar, her yerde gösterilebilmesi de önemli bir konu. Inşaat sektörünün en çok hangi dalının çekimini yapmaktan etkilendiğinizi anlatabilir misiniz? Herkes gibi bende büyük mühendislik yapılarını etkileyici buluyorum, özellikle kemer köprü tipi barajları. Ayrıca dekonstrüktivist mimari yapıları görmeyi/ çekmeyi seviyorum. Inşaat fotoğrafları çekmenin zorlukları bulunmakta mıdır? İnşaat sahaları dışarıdan bakıldığında hayli kaotik üretim sahaları gibi görünürler. Bir süre sonra işleyen düzeni anlamaya ve ona göre pozisyon almaya başlarsınız. Bazı fotoğraflar için ise yalnızca izlenimci bir yaklaşım ile

SANAT 5 sonuç almanız mümkün olmaz. Böyle durumlarda çekeceğiniz konuyu ihtiyacınıza göre düzenlemeniz gerekebilir, bu iş ancak sahada size verilen destek ile mümkündür ki, bazı istenilenlerin sizin için bir araya getirilmesi zor olabilir. Çoğu zaman fotoğraf mesainizin bir vardiyadan uzun sürmesi ve özellikle yurt dışı şantiyelerdeki hava koşulları da hayli zorlayıcı olabiliyor. Projelerinde amatör çekim yapan inşaat firmalarımıza çekimlerini en iyi şekilde yansıtabilmeleri için neler tavsiye edersiniz? Eğer sahada sizin için vakit ayırmış bir fotoğraf profesyoneli çalıştırma imkanı yok ise fotoğraf ile ilgilenen bir çalışan bu iş için görevlendirilebilir. Fakat bu kişinin fotoğraf çekimi için kendi işi dışında bu konuya da vakit ayırması gerekecektir ki genelde bu durumlarda gördüğümüz kısa zamanda çekilmek zorunda kalmış fotoğraflar oluyor. Çekilen fotoğraf sayısının arttırmak da ne yazık ki iyi bir fotoğraf yaratabilme olanağını arttırmıyor. Her gün gelişen teknolojiler, inşaat projelerinin objektifinizden yansıtılmasını nasıl etkilediğini anlatabilir misiniz? Fotoğrafçılık alanında yaşanılan dijital devrim ile daha önce mümkün olmayan birçok görüntüleme yöntemi kullanılmaya başlandı. Günümüzde sabit kameralar ile uzun zaman aralığında gerçekleştirilen time-lapse çekimler ve insansız hava araçları ile yapılan hava çekimleri hayli popüler.

6 SAĞLIK vücuda balık vermek yerine, balık tutmayı öğretiyoruz. Bu bu sayımızda sağlık dosyamızı ozon tedavisine ayırdık. Ozon tedavisi deyince konunun uzmanı olan Dr. Coşkun Akay ile ozon tedavisi ve terapisi hakkında bilinmeyenleri konuştuk. Ozon tedavisinin sadece hastalara uygulanmadığını belirten Akay, konu ile ilgili şunları söyledi; Ozon tedavisi uygulamak için kişinin illa ki hasta olması gerekmez. Günümüz koşullarında özellikle de şehir hayatı koşullarında aldığımız oksidatif yükü atmak, vücudu toksinlerden ve bunların zararlı etkilerinden korumak, hatta sigara ve alkolün zararlı etkilerini azaltmak için ozon tedavisi yapılabilir. Ozon tedavisiyle kişi sabahları daha dinç uyanır, kendini daha zinde hisseder ve daha az yorulur. Ozon terapi ve ozon tedavisi hakkında merak ettiğiniz herşeyi aktardı. Ozon tedavisi nedir? Ozon 3 oksijen atomundan oluşmuş bir gazdır. Havada soluduğumuz oksijen gazı iki oksijen atomundan oluşurken ozon 3 oksijen atomundan meydana gelir ve biz ozonu saf oksijenden, ozon jeneratörü vasıtasıyla elde ederiz. Ozon esasen güçlü oksidan özelliği olan bir gazdır. Bu yüzden de tıbbi kullanımından önce içme suyunun ve havuzların dezenfeksiyonunda, soğuk hava depolarının temizlenmesinde kullanılmıştır. Tıbbi alanda ilk kullanımı da açık yaraların temizlenmesi ve mikroplardan arındırılması amaçlı 1. Dünya Savaşı na kadar uzanmaktadır. Günümüzde kullandığımız ozon tedavisi ilk olarak Avusturyalı bilim adamı Schönbein'ın kanı ozonlaması şeklinde başlamıştır. Biz de bugün, daha çok, hastanın kolundan alınan bir miktar kanın ozonlanarak tekrar hastaya geri verilmesi şeklinde uyguluyoruz. Ozon terapi vücuda vitamin ya da ağrı kesici vermek gibi hazır bir tedavi değildir. Ozon belki de aşı tedavisine benzetilebilir. Nasıl ki aşıda vücuda zarar vermeyecek düzeyde zayıflatılmış mikrobun kendisi veya bir parçası verilerek bağışıklık sisteminin bu mikroba karşı direnç kazanması bekleniyorsa, benzer şekilde vücuda zarar vermeyecek düzeyde oksidan uyarı oluşturarak vücudun kendi anti-oksidan sistemini güçlendirmeyi hedefleriz. Bu şekilde vücudun kendi kendini tedavi eden mekanizmalarını güçlendirmiş, vücuttaki atık ve zararlı maddelerin vücuttan uzaklaştırılmasını kolaylaştırmış aynı zamanda bu şekilde vücuda antiaging etki sağlamış oluruz. Başka bir şekilde söylemek gerekirse, dışardan aldığımız onca anti-oksidan ve antiaging destekleri almadan sağlamış oluruz. Tabiri caizse vücuda balık vermek yerine balık tutmayı öğretiyoruz. Ozon tedavisi bir diğer yandan kanımızın organlara, dokulara ve hatta tüm hücrelerimize bıraktığı oksijen miktarını artırır. Oksijen enerji demektir. Oksijenden zenginleşen hücreler, dokular ve organlar çok daha iyi çalışmaya başlar. Söz gelimi beynin oksijenlenmesi arttığından zihinsel işlevler iyileşir. Hafıza kayıpları ve dalgınlıklar azalır. Depresyon, anksiyete ve panik atak hastaları dahi ozon tedavisinden fayda görür. Cildin oksijenlenmesi arttığından cilt canlanır ve daha parlak ve genç bir görünüm kazanır. Bizim hastalarımızın hemen tamamının çevresinden aldıkları geri bildirim şöyledir: ''Yüzüne birşey yaptırmışsın, parlıyorsun...'' Aynı şekilde kasların oksijenlenmesi arttığından fiziksel efor kapasitesi artar, kişi çok daha fazla iş yapabilirken daha az yorulur. Bunu aslında vücuttaki tüm organ ve sistemler için düşünmek mümkündür. Bir diğer temel etki ise bağışıklık sisteminin dengelenmesidir. Sürekli duyarız, bağışıklık sistemini güçlendirmek için şunu ye, bunu iç vs. Bağışıklık sisteminin karaciğer gibi bir organ olduğu ve çok çalışırsa bizim için daha iyi olacağı düşünülür. Ama aslında öyle değidir. Bağışıklık sistemini belki de dört veya daha fazla ayaklı bir masa olarak düşünmek daha doğrudur. Bir ayağı kısa kaldığında mikrobik hastalıklara karşı direncimiz düşer ve sık hasta oluruz. Bir ayağı uzun olduğunda allerjik hastalıklar, diğer bir ayağı uzadığında ise otoimmün dediğimiz romatizmalar hastalıklar ortaya çıkabilir. Kanser ise bağışıklık sisteminin zayıflığı değil bu masanın ayakları arasında çok daha karmaşık bir ilişkinin sonucu diyebiliriz. Yani kanser bağışıklık sisteminin zayıflığıyla ortaya çıkmaz, öyle olsaydı sık enfeksiyon geçiren herkesin kanser olması gerekirdi. Dolayısıyla bağışıklık sisteminin bir denge içinde çalışması şart. Ozon terapinin ise bağışıklık sistemi üzerinde dengeleyici bir etkiye sahip olduğunu biliyoruz. Ozon terapi nasıl uygulanır? Ozon terapi en sık kanın ozonlanması şeklinde uygulanır. Bunun için normal serum takar gibi hastanın kolundan damar yolu açılır. Buradan 100 ml kadar kan özel bir cam şişe içerisine alınarak, burada ozon gazı ile karıştırılarak tekrar aynı damar yolundan vücuda geri verilir. Bunun için tek kullanımlık setler kullanılır. Tamamen sterildir. Hastanın kanı bir dializ cihazı gibi bir makinenin içinden geçmez. Basit bir işlemdir. 20-25 dakika kadar sürer. Bu bir seansta uygulama şeklidir. Seans sayısı hastaya ya da hastalığa göre değişebilmekle bilrikte en az 12 seanslık kürler halinde uygulanır. Seanslar arasında en az bir gün en fazla bir hafta olacak şekilde genellikle haftada iki seans sıklığında uygularız. Ozon terapi hangi hastalıklarda kullanılır? Ozon tedavisi uygulamak için kişinin illaki hasta olması gerekmez. Günümüz koşullarında özellikle de şehir hayatı koşullarında aldığımız oksidatif yükü atmak, vücudu toksinlerden ve bunların zararlı etkilerinden korumak, hatta sigara ve alkolün zararlı etkilerini azaltmak için ozon tedavisi yapılabilir. Ozon tedavisiyle kişi sabahları daha dinç uyanır, kendini daha zinde hisseder ve daha az yorulur. Bunun yanısıra kronik yorgunlukta, fibromiyaljide, alerjik ve romatizmal hastalıklarda, şeker hastalığı ve komplikasyonlarında, damar tıkanıklığı ve varis gibi dolaşım bozukluklarında, KOAH (solunum yetmezliği) gibi akciğer hastalıklarında, ağrı tedavisinde tamamlayıcı tedavi olarak kullanılabilir. Hangi durumlarda ozon tedavisi yapılmaz? Pıhtılaşamama sorunu olan kanama bozukluklarında, yakın zamanda (son üç ay içinde) kalp krizi veya bypass ameliyatı geçirenlerde, tiroid bezi fazla çalışıp kontrol altına alınmayanlarda, vücutta bir enzim eksikliğinden dolayı bakla alerjisi olan favizm denilen hastalıkta, gebelerde ozon tedavisi yapılmaz. Ozon tedavisinin yan etkileri var mıdır? Ozon tedavisinin yapılmaması gerken durumlar yoksa eğer ozon tedavisinin ciddi bir yan etkisi yoktur. Sadece tedavinin ilk seanslarında, vücut tedaviye alışana kadar hafif halsizlik, yorgunluk ve baş ağrısı görülebilir ki aslında bu semptomlar da oksijen çarpması dediğimiz durumda da görülebilir. Ozon tedavisi yaptırırken nelere dikkat etmeliyiz? Ozon tedavisi, mutlaka sertifikalı eğitim almış hekimlerin kontrolünde yapılmalıdır. Tedavinin uygulandığı merkezde hijyen kurallarına mutlaka riayet edilmeli ve ozon tedavisi esnasında kan cam şişe içerisine alınmalıdır. Bu yüzden ozon tedavisi alacağınız merkezde mutlaka cam şişe kullanıldığından emin olunuz. Dr. Coşkun AKAY

BAKIŞ 7 Geçmişin Izi; Paleontoloji Birebir çevirisiyle "eski varlık bilimi" anlamına gelen paleontoloji, fosiller ile ilgilenen bilim dalıdır. Fosil veya diğer adıyla taşıl, organizmaların taşlaşmış kalıntılarına verilen isimdir. Fosiller, bir organizmanın bütünü veya parçası ile temsil edilebilecekleri gibi, sadece izler veya kalıplar şeklinde de kendilerini gösterebilirler. Bir organizmanın kemik veya kabuk gibi sert ve mineralli kısımları fosilleşmeye yatkındır; yumuşak dokular ise pek nadiren fosilleşirler. Fosilleşmenin mümkün olabilmesi için temel etken; dış etkilere karşı yalıtımdır. Doğada bu çeşit bir yalıtım, ancak, bir çökel (veya tortul) tabakası ile kaplanma veya onun içine gömülme halinde gerçekleşebilir. Dış dünya ile temasın kesilmesinden itibaren geçen yüzbinlerce hatta milyonlarca yıl zarfında, fosilin içinde bulunduğu çökeller pekleşip kayaçlara dönüşürken, içlerindeki organizma kalıntıları ise taşlaşarak fosil haline gelirler. Fosilleşme süreci temel olarak kimyasaldır; fosilin içindeki doğal boşluklara dolan veya fosilinin öz minerallerinin çözünmesi ile onların yerlerini alan ikincil mineraller, fosilin "taşlaşmış" dokusunu meydana getirirler. Çalışma alanı, geçmişte yaşamış olan canlılar olduğundan, zaman kavramı olmadan paleontoloji yapılamaz. Zaman kavramın elle tutulur tek kanıtları olan kayaçlar ise sadece jeoloji bilimiyle anlam kazanabilirler. Birbirleri üzerine istiflenen tortul kayaç tabakaları ve içlerinde bulunan fosiller, bize, bağıl bir zaman ölçeği sunarlar. Normal şartlarda, tortul tabakalardan altta olanların üstteki tabakalardan önce çökelmiş olmaları gerekmektedir; dolayısıyla alttaki kayalar üstte duran kayalardan daha yaşlıdır. Bu durum içerdikleri fosillere de yansır; daha alttaki kayaç tabakalarının içindeki fosiller, daha üstte duranların içindeki fosillere göre daha eski bir dönemde yaşamışlardır. Benzer şekilde, içlerinde aynı fosilleri bulunduran farklı bölgelerdeki kayaç katmanları da aynı zaman dilimine ait demektir. Bu şekilde, fosillerin hem yanal hem de düşey devamlılıklar dikkate alınarak, pek çok fosil grubu için küresel ölçekte bir zaman cetveli oluşturulmuştur. Dolayısıyla, artık hem fosil içeren herhangi bir katmanın hangi döneme ait olduğu kesinlikle söylenebilmekte, hem de içerisinde aynı fosillerin bulunduğu kayaç katmanları birbirleriye doğrudan eşleştirilebilmektedir. Çökel kayaç tabakalarının bu şekilde fosillere göre betimlenmeleri yöntemine ise biyostratigrafi adı verilir. Biyostratigrafik yöntemlerde genellikle, hem birim başına çok fazla örnek bulundurduğu için küçük boyutlu, hem de birbirlerinden çok uzakta bulunan kayaçları deneştirebilmek için büyük coğrafyalara yayılmış fosiller tercih edilir; bu sayede çok daha detaylı ve çözünürlüğü yüksek fosil zonları elde edilebilir. Çeşitli planktonlar, küçük kabuklular ve bitki polen ve sporları bu kapsamda incelenen fosil gruplarından bazılarıdır. Ancak kimi durumlarda kafadanbacaklılar (mesela ammonitler) ve omurgalılar (mesela memeliler) gibi daha büyük boyutlu gruplar da biyostratigrafik araçlara dönüşebilmektedirler. Biyostratigrafi kavramının ortaya çıktığı 19. yüzyılın başları, aynı zamanda ilk modern jeoloji haritalarının da ortaya çıkmasını sağlamıştır. Fosiller etkili bir jeolojik araç olmalarının yanı sıra bir zamanlar yaşamış olan organizmaların kalıntılarıdırlar; dolayısıyla bugün yaşayan yakın bir akrabaları olsun veya olmasın, bütün fosillerin biyolojik sınıflama içerisinde bir yerleri vardır. Bu yeri tespit etmek için paleontologlar, bugün yaşayan organizmaların anatomilerini inceleyerek, elde ettikleri bilgileri keşfedilen fosil yapılarla karşılaştırırlar. Böyle bir mukayeseli anatomi çalışması, o fosilin hangi organizma grubuna dahil olduğunu tespit etmemizi sağlar. Jeolojik zamanı temsil eden kayaç tabakalarına dağılmış olan çeşitli fosillerin akrabalık ilişkilerini, yani evrimlerini de anatomi temelli çalışmalarla anlamak mümkündür. Fosiller aynı zamanda yaşadıkları döneme ait çevre şartları hakkında ipuçları da sunduklarından, iklim ve ekoloji de paleontolojinin çalışma kapsamına girer. Dolayısıyla paleontoloji, jeolojinin yanısıra biyolojiyi de bünyesinde barındıran seçkin bir doğa bilimi olarak karşımıza çıkar. Dünyanın pek çok köşesinde paleontoloji, hem tanınan hem de popüler bir bilim dalıdır. Fosil toplamak ve incelemek sadece akademisyenlerin veya uzmanların yaptığı bir iş değil, aynı zamanda pek çok meraklıyı da kendine çeken bir uğraştır. Bilimsel çalışmalar dışında, dinozorlar başta olmak üzere diğer eski zaman "canavarlarının" özellikle eğlence sektöründe kapladığı yeri belirtmeme gerek bile yok sanırım. Anlaşılacağı üzere pek zahmetli bir bilim dalı olan paleontoloji, Türkiye'de rağbet eksikliği nedeniyle çok daha sade bir biçimde yapılmaktadır. Memleketimizde paleontologlar genelde üniversitelerin jeoloji bölümlerinde, MTA ve TPAO gibi devlet kurumlarında veya fosil yakıtlar üzerinden para kazanan çeşitli özel şirketlerde çalışmaktadırlar. Bu insanların hemen hepsi, iş tanımlarına sadık kalarak tek taraflı ve sadece biyostratigrafiye ve göreli yaş tayinlerine yönelik çalışmalar yürütmektedirler. Bu nedenle Türkiye'de küçük boyutlu fosiller veya mikropaleontoloji üzerine uzmanlaşmış pek çok paleontolog mevcuttur. Öte yandan biyostratigrafi için daha az öneme sahip olan daha büyük boyutlu fosiller yani makropaleontoloji çalışan ancak birkaç paleontolog mevcuttur. Dr. Volkan SARIGÜL İTÜ (BSc-MSc) USA TEXAS TTU (PhD)

8 RÖPORTAJ Türk müteahhitlik sektörü küresel bir markadır. Özdemir İnşaat Turizm Enerji Sanayi ve Ticaret A.Ş. nin Yönetim Kurulu Başkanı Deha Emral, bu sayımız Duayen bölümü konuğumuz. Emral, aile mesleğini seçerek sektörde çalışmaya başlamış, başarılar içinde büyümüş ve nice başarılara da imza atmış. Türkiye nin önemli projelerinin markası olan Özdemir İnşaat, sektöre nice yeni projelerde katmayı hedeflemekte. Deha Emral, Türk müteahhitlerinin son yıllardaki başarılarını ise şu sözlerle değerlendirdi; 1980 li yıllardan önce müteahhitler olarak Türkiye de kendi kabuğumuz içerisinde bir şeyler yapmaya çalışıyorduk. Türk müteahhitleri 1980 yılından sonra gerek yurt içinde gerek yurt dışında önemli işler yaparak bilgi ve birikim anlamında tecrübe kazanmaya başladı. Artık, her yıl daha çok iş üstleniyoruz. Son yıllarda yapılan işlerin tutarları milyar dolarlara ulaştı. Üstlendiğimiz işlerin ölçeğini büyütüyoruz. Türk müteahhitler son 43 yıllık sürede dünyanın 104 ülkesinde toplam tutarı 300 milyar doları aşan, 7700'den fazla proje gerçekleştirdiler. Deha Emral ın Özdemir İnşaat Turizm Enerji Sanayi ve Ticaret A.Ş. deki yolculuğu ve başarılı kariyer öyküsü hakkındaki röportajımızı keyifle okuyacağınıza inanıyoruz. Öğrencilik yıllarından mesleğe giriş öykünüzün nasıl başladığını anlatabilir misiniz? İnşaatçı bir aileden gelmiş olmam nedeni ile ben de bu mesleği seçtim. Ailemin beni teşvik etmesi ile yüksek tahsilimi Amerika da TRI-STATE Üniversitesi- Indiana/ABD Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü nden mezun olarak tamamladım. Amerika nın ardından sektörde ilk deneyimlerimi yine ülkemden uzakta kazanmaya başladım. Babam Ertuğrul Emral tarafından kurulan Özdemir İnşaat Turizm Enerji Sanayi ve Ticaret A.Ş nin Libya Şantiyesi Koordinatörü olarak görev üstlendim. Üç yıl Libya da çalıştıktan sonra Türkiye ye döndüm. Kuruluşunun ilk yıllarında ağırlıklı olarak üst yapı işleri üstlenen Özdemir İnşaat A.Ş., yurt dışında Libya ve Suudi Arabistan ile deneyim kazanmasının ardından enerji ve ulaştırma alanlarına da yöneldi. Ben de 1988 1990 yıllarında Özdemir İnşaat Turizm Enerji Sanayi ve Ticaret A.Ş. Karayolları İnşaatları Koordinatörü olarak görev yaptım. Beş yıl süresince çeşitli projelerde çalışmalarımı tamamlamamın ardından 1990 2007 yıllarında Özdemir İnşaat Turizm Enerji Sanayi ve Ticaret A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi Genel Müdür unvanı ile görev yaptım, 2007 yılından sonra da firmamızda Yönetim Kurulu Başkanı olarak çalışmaktayım. Özdemir Inşaat ın kuruluş öyküsünü ve hedeflerini anlatabilir misiniz? Şirketimiz Özdemir İnşaat Kolektif Şirketi Özdemir Emral ve Ortakları adı altında 1966 yılında Ertuğrul Emral ve Özdemir Emral tarafından Zonguldak ta kurulmuştur. Şirketimiz ilk yıllarında Zonguldak çevresinde konut, okul, resmi daire binaları, lojman gibi üstyapı inşaatları işlerinde yoğunlaşmıştır. Özdemir, bölgede saygın bir müteahhit olarak belirdikten sonra, faaliyet alanını yurt çapında genişletmiş ve yurt dışında da çeşitli müteahhitlik hizmetleri yapmıştır. 1981 yılında yönetim merkezini Ankara ya taşıyan şirketimiz, 1980 lerin başında üstyapı işlerinin yanında altyapı işlerine de başlamıştır. Bu çerçevede baraj, sulama, içme suyu, kanalizasyon, karayolu ve köprü yapımı gibi çeşitli altyapı alanlarında önemli projeleri başarıyla gerçekleştirmiştir. 1998 yılının başında şirket, büyümenin getirdiği ihtiyaç doğrultusunda isim ve statü değiştirerek Özdemir İnşaat Turizm Enerji Sanayi ve Ticaret A.Ş. olarak yeniden yapılanmıştır. Sahip olduğu zengin ve çeşitli makine parkı, tecrübeli, seçkin, dinamik teknik kadrosu ve idari personeli sayesinde Özdemir, birçok önemli projeyi başarıyla tamamlamıştır. Son yıllarda kararlı büyümesi sayesinde, tek başına üstlendiği projelerin yanı sıra gerek sektörün saygın yerli firmalarıyla gerekse uluslararası yabancı firmalarla ortak girişim olarak veya konsorsiyumlar kurarak Türkiye nin dev projelerine imza atmaktadır. Günümüzde firmalar farklı alanlara da yönelmektedir. Özdemir in gelecek dönem hedefleri anlatabilir misiniz? Şirketimiz senelerdir alt yapı ve üst yapı projelerini başarıyla tamamlamıştır. Firmamız, her sene daha çok büyümeyi hedeflemektedir. İnşaat, turizm, enerji ve sanayi sektörlerindeki yatırım yelpazesini genişletmek ve bir dünya markası olmak en büyük hayalimdir. İnşaat sektöründeki başarılarımızın büyüyerek devam etmesini ve günümüzde de çok önemli bir konu olan enerji sektöründe daha fazla söz sahibi olmak istiyoruz. Aynı zamanda yeni girdiğimiz turizm sektöründe yeni yatırımlar yapmayı planlıyoruz. Emral: En büyük hayalim sektörlerindeki yatırım yelpazesini genişletmek ve bir dünya markası olmak. Rahmetli Menderes in ve rahmetli Özal ın ayrıca Sayın Demirel in dönemlerine baktığımızda nasıl bir değerlendirme yaparsınız? Size göre, sektörde en belirgin ve hızlı sıçrama ne zaman yaşandı? Türk inşaat sektörünün Cumhuriyet in kuruluşundan bu yana her dönem başarı hikayeleri ile dolu olduğuna inanıyorum. Bugün dünyayı inşa eden Türkler diyebiliyorsak bu başarıda duayenlerimizin zorlukları aşarak, öğ-

RÖPORTAJ 9 renerek önümüzü açmasının etkisi vardır. Özal ve Demirel dönemlerinde de alınan tedbirler, gerçekleştirilen işler her iki dönemde inşaat sektörünün dönüm noktası oldu diyebiliriz. Karayollarında, enerjide, sulamada gerçekleştirilen büyük işlerin temelleri atıldı. Rahmetli Cumhurbaşkanı Turgut Özal Bey döneminden başlayarak Türk işadamlarının yurt dışında altından kalkamayacağı iş olmayacağı anlaşılmıştır. Kendisi o dönemde eleştirilse de iş adamaları ile sıklıkla seyahatlere katılırdı. Ama, kurulan bu politik ilişkiler sayesinde, alınan tedbirler ile yurt dışında iş yapma imkanları artırıldı, teknoloji transferleri sağlandı. Günümüze geldiğimizde Türk Inşaat sektörünün kalkınmadaki yeri ve durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz İnşaat sektörü ülke ekonomilerinin ana gelişim eksenini oluşturur. İnşaat sektöründe gerçekleşen yatırımlar, ekonominin dinamiklerini de harekete geçirmektedir. Hemen tüm ülkelerde olduğu gibi inşaat sektörü katma değer ve istihdam sağlama aracıdır. Ekonomik krizlerden çıkışın temel politikasıdır. İnşaat Sektörü, Türk ekonomisinin, gerek istihdam yaratma ve gerekse yurt dışı kaynaklı gelir kazancı açısından en büyük lokomotif araçlarındandır. Ülkemizde doğrudan ve dolaylı olarak Gayri Safi Milli hasıla içerisinde %30 a erişen payı ile dev bir sanayidir. Sektörümüzde sermaye yeterliliği, bilgi düzeyi, deneyim, teknoloji seviyesi ve işgücü ile ulusal ve uluslararası alanda isminden söz ettiren firmalarımız faaliyet göstermektedir. Sektörün her alanında deneyim kazanmış durumdayız. Enerjide, ulaştırmada, tarımsal alt yapı yatırımlarında, endüstriyel tesislerin kurulmasında, konut sektöründe örnek projeler gerçekleştiriyoruz. Üstlendiğimiz işler dünya literatüründe anılıyorlar. Türk Müteahhitlik sektörü dünyanın her tarafında her türlü imalatı en mükemmel ve rekabetçi bir biçimde yapabilme kabiliyetine sahiptir. Sektörün içinde yaşayan birisi olarak gönül rahatlığı ile söyleyebilirim ki 2000 li yıllardan itibaren sektör baş döndürücü bir hızla gelişim göstermiştir. Gerek yurt içinde ve gerekse yurt dışında üstlenilen işler ile sektör ülkemizi kalkındıran temel sektörler arasında yer almıştır. İnşaat sektöründe gerçekleştirilecek yatırımlar büyük önem arz etmektedir. Çünkü, sektör kendisi ile beraber yüzlerce sektörü harekete geçirmekte, istihdam olanaklarını arttırmaktadır. Özellikle büyük alt yapı işlerine ağırlık verilmesi sektörün gelişimine büyük ivme katmıştır. Sektörün önde gelen üç sivil toplum örgütünde yönetim kurulu üyesi olarak görev yapmaktasınız. Sivil Toplum Örgütlerinin bir parçası olmanın kişisel ve kurumsal olarak katkılarını da anlatabilir misiniz? Sivil toplum demek birliktelik demektir. Dayanışmayı temsil eder. Ayrıca sivil toplum örgütü tamamen gönüllük esasına dayanır. Demokratik toplumların en önemli göstergelerden birsi de ülkede sivil toplum kuruluşlarının etkinliğidir. Bu toplumlarda sorunlar daha çabuk çözüme kavuşur. Kamu ve özel sektör arasında sorunların çözümünde diyalog kurmak, hoşgörü ve çözüme odaklanma esas olur. Birlik ve beraberliğin olduğu sektörlerde başarının da artacağına inanıyorum. Zira, tek başınıza ifade edemediğiniz sorunlarda söz ve talep etme hakkı elde ederek bu sorunlara çözüm önerilerinizi en üst düzeyde elde edebileceğinize inanıyorum. Ben de sözüne ettiğiniz gibi üç sivil toplum kuruluşunda yönetici olarak görev yapmaktayım. Bu üç sivil toplum örgütünde de amaç öncelikle toplumun yararını gözeterek sektörün kalkınmasını sağlamak, sektörü ulusal ve uluslararası platformlarda temsil etmek, sektörü ilgilendiren yasal mevzuatın ve yönetmeliklerin hazırlanmasında ve düzeltilmesinde söz sahibi olmaktır. Ayrıca, bu üç sivil toplum örgütünün rekabet yerine dayanışma içerisinde çalışması pek çok sivil toplum örgütüne de örnek olacak niteliktedir. Bu üç sivil toplum örgütünde aktif olarak görev yapmam elbette mesaimden önemli bir zaman almakta. Katılım gerçekleştirmemenin bir yaptırımı yok, ama benim her şeyden önce ülkeme ve beraber aynı sektörün mensubu olduğum çalışma arkadaşlarıma karşı sorumluluklarım var. Hiçbir maddi karşılık beklemeksizin yaptığım bu işler mesleki kariyerime çok büyük katkılar sağlayarak deneyim kazandırmıştır. Ayrıca, aynı sektör mensubu olduğum arkadaşlarımla bir araya sıklıkla gelebilmenin verdiği mutluluk da ayrı bir artı değer diyebilirim. Türk müteahhitlerinin yurt dışına açıldıkları günden bugüne çok şey değişti. Siz başarılarını nasıl değerlendiriyorsunuz? 1980 li yıllardan önce müteahhitler olarak Türkiye de kendi kabuğumuz içerisinde bir şeyler yapmaya çalışıyorduk. Türk müteahhitleri 1980 yılından sonra gerek yurt içinde gerek yurt dışında önemli işler yaparak bilgi ve birikim anlamında tecrübe kazanmaya başladı. Artık, her yıl daha çok iş üstleniyoruz. Son yıllarda yapılan işlerin tutarları milyar dolarlara ulaştı. Üstlendiğimiz işlerin ölçeğini büyütüyoruz. Türk müteahhitler son 43 yıllık sürede dünyanın 104 ülkesinde toplam tutarı 300 milyar doları aşan, 7700'den fazla proje gerçekleştirdiler. Emral dan genç yöneticilere tavsiye: Dürüstlükten taviz vermemelisiniz. Dürüst olursanız mutlaka kazanırsınız. Türk müteahhitlerin üstlendiği işler bulunduğu bölgenin prestij projeleri oluyor. Türk müteahhitlik sektörü küresel bir markadır. Gittiğimiz her ülkede müteahhitlerimizin bir eserini görmek bizleri gururlandırmaktadır. Son dönemde politik olaylardan dolayı Libya, Suriye, Mısır gibi klasik pazarlarımızda projeler gerçekleştiremiyoruz. Libya da müteahhitlerimiz alacaklarını temin edemiyorlar. Bu durum göreceli olarak 2014 yılında üstlendiğimiz iş tutarını azalttı. Zira, 2013 yılında yurtdışında alınan yeni iş tutarımız 32.8 milyar ABD Doları seviyesine ulaşmış, 2014 yılı ise 22.5 milyar ABD Dolarlık yeni iş ile tamamlanmıştır. Sektör olarak şanslıyız. Çünkü, Ekonomi Bakanlığı nın önemli desteğini görüyoruz. Kendileri her fırsatta sivil toplum örgütleri olarak bizlerin sorunları ile yakından ilgileniyor, önümüzü açacak fırsatları bizlere aktarıyorlar. Devletimizden aldığımız destek ve daha önemlisi müteahhitlerimizin sahip olduğu tecrübe, bilgi birikimi ve teknoloji kapasitesi sayesinde yeni pazarlara kolaylıkla girebileceğimizi düşünüyorum. Türk müteahhitlik sektörünün bugün için en temel sorunları sizce neler? Müteahhitlik sektörünün en büyük temel sorunu Kamu İhale Mevzuatı ndan kaynaklanmaktadır. Kanun çok sayıda değişikliğe uğradı. Ama, geçen süre zarfı içerisinde sektörü oluşturan bileşenlerin üzerinde ortak mutabakata vardığı husus, 4734 ve 4735 sayılı ihale kanunlarının istenilen düzeyde istikrar ve başarıyı sağlamadığı olmuştur. Sistemin, süre içerisinde gelişme ve iyileşme gösterdiği ancak problemlerin geçici mevzuat düzenlemeleri ile çözülmeye çalışılması nedeniyle verimli, etkin sonuçlar sağlanamadığı görülmektedir. Kanundaki boşluklar nedeni ile büyük tenzilatlarla işler alınabilmektedir. Yaklaşık 40 isteklinin teklif vermiş olduğu bir yapım işinde en düşük teklif bedeli ile en yüksek teklif bedeli arasında nerede ise 2 katı fark olduğu görülmektedir. Bu durumda da, kamu açısından kaynakların verimli kullanılması sağlanamamaktadır. İşler zamanında ve standartlara uygun tamamlanamamakta ve yatırımlar gecikmektedir. Kalan işin yeniden ihale edilmesi kayıp zaman, ek maliyet ve daha tecrübesiz katılımları da beraberinde getirmektedir. Eskiden 2886 sayılı Yasayı eleştirirdik. Şimdi onu arar hale geldik. Örneğin iş deneyim belgeleri konusu. İhale mevzuatında ehiller arasında şeffaf ve adil rekabet oluşturmak hedefini sağlayacak düzenlemeler gerekmektedir. İnşaat sektörüne girişlerin, standartlardan yoksun olması ve akredite olmayan kişi ve kuruluşlar nedeniyle, kontrolsüz büyüyen inşaat sektöründe sert rekabet koşulları oluşmakta ve sektör çeşitli açılardan olumsuz yönde etkilemektedir. Bir işten çok sayıda kişi deneyim belgesi alıp, ihalelere girebiliyor. KİK tarafından hazırlanmış olan İkincil Mevzuat Değişiklik taslağında yer alan yaklaşık maliyetin %25 inden az ve %75 inden fazla olmamak üzere idarece belirlenecek tutardan az olmamasının yeterlik kriteri olarak aranması mevcut durumu daha da geriye götüreceği gibi iş deneyim belgesi tutarının %25 e kadar çekilmesi, deneyimi çok az olan firmalar ile deneyimi çok olan firmaları eş değer kabul etmek anlamına gelecektir. Mevcut düzenlemeler ile iş yapabilecek mali güce sahip yüklenici iş alamayacak duruma gelecektir. Ayrıca, sırf iş alabilmek için düşük bedeller ile teklif verilmesi, kalite ve teknolojiden ödün vermeden iş üstlenen firmaları sistem dışında bırakmaktadır. ABD de mühendislik eğitiminizi tamamlamış olmanızın mesleğinize katkıları olduğunu düşünüyor musunuz? Elbette oldu. Yurt dışında okumak dünyaya bakış açımı değiştirdi diyebilirim. Mühendislik, Amerika Birleşik Devletleri ndeki en yaygın mesleklerden biridir. Burada pratik derslerin yanında uygulamalı olarak gördüğüm eğitimler sektörde çalışmaya başlamadan önce bana çok önemli deneyim kazandırdı. İmkân bulabilen tüm mühendis adaylarına da Amerika da ya da yurt dışında bir eğitim almalarını tavsiye ederim.

10 RÖPORTAJ düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Dünyada, klasik inşaat mühendisliği bakış açısı değişmiştir. Üretim ve yapım teknolojilerindeki gelişmeleri izleyen, tasarlayan analiz eden mühendislik anlayışı ön plana çıkmıştır. Uzmanlaşmanın mesleğimizin birinci önceliği olduğuna inanıyorum. İnşaat mühendislerimizin kalite ve yetenek açısından daha etkin ve güçlü hale gelebilmeleri için çok daha araştırıcı ve dinamik olmaları gerektiği de ortadadır. ayırmak oldu. Çünkü, hiçbir zaman birinde başarı ve huzuru yakalayamadan diğerinde başarılı olamıyorsunuz. Mesleğimle ilgili gelişmeleri yakından takip ediyorum. Güvendiğim takım arkadaşlarımdan fikir alıyorum. Çalışma arkadaşlarımdan isteğim işin heyecanını birlikte yaşamaktır, çünkü ancak hep birlikte bu işleri başaracağımıza inanırım. Bizlere hangi konularda öğüt vermek istersiniz? Genç inşaat mühendislerine öğrencilik yıllarından başlayarak mesleki gelişimlerini sağlayabilmeleri için kendilerine ne gibi önerileriniz olabilir? Klasik olsa da diyebilirim ki çok çalışmak. Okumak; ama her alanda, her konuda okumak. Dünyadaki farklı projeleri takip etmek. Teknolojik gelişmeler hakkında bilgi sahibi olmak. Ayrıca, yurt dışında çalışabilme fırsatlarını değerlendirmektir. Ancak, temel mesele mühendislerimizin yaptıkları işte mutlu olmalarıdır. Çünkü, inşaat zor bir meslektir. Çalışma şartları, ortam, saatleri ile fedakârlık isteyen bir iştir. Ancak, bu sektörde çalışmayı sevdin mi ondan kopmak da mümkün değildir. Bir projede her gün ortaya getirilen eser tüm yorgunlukları alıp, götürüyor. Uzman mühendis kavramlarına ilişkin değerlendirmelerinizi öğrenebilir miyiz? İnşaat mühendisliği alanında uzmanlaşma eğitim bilgi birikimi ve donanıma dayanır. Teknik bilgi, beceri ve yetkinlik gerekir. İnşaat mühendisliği lisans programları dahil uzmanlık alanında dünyadaki gelişim ve değişimlere paralel olarak yeni Inşaat sektörü teknolojik gelişmeleri yakından izliyor. Çevreye duyarlı projelerin sayısı her geçen gün artıyor. Bundan sonraki süreçte inşaat sektörünün birinci önceliği sizce ne olmalı? Günümüz dünyasının en önemli tehdidi hızla tükenen doğal kaynaklardır. İnşaat sektörü mensupları olarak da bu alandaki sorumluluklarımız da yine büyüktür. Proje tasarımlarında çevre hassasiyetini ön planda tutmalıyız. Zaten gerçekleştirilen prestijli projelerde de bunun örneklerini görmek mümkündür. Ülkemizde mimar/mühendis altyapısı ile çalışan kuruluşlar; enerjide tasarruf ilkesinin önemini bilmekte, çevre olgusunun hayati değerine inanmakta ve dünyanın gelecekten ödünç alındığı bilincine varmaktadırlar. Bu nedenle alt yapısı/üst yapısıyla kent olgusu ve insan adına mühendislik ve bilim bu sektöre hâkim olmalıdır. Zira, bu sektör, sadece hizmet değil, eser üretmektedir. Biz de Özdemir İnşaat A.Ş. olarak gerçekleştirdiğimiz işlerde bu olgulara büyük önem vermekteyiz. Hayatınızdaki temel ilkeleriniz nelerdir? Hayattaki en önemli ilkem hem işlerime hem de özel yaşamıma dengeli vakit Sizler şanslısınız. Şirketlerinizin üst yönetiminde birinci kuşak temsilcileriniz sizleri belirli bir noktaya getirmiş. Ancak, bir o kadar da sorumluluklarınız büyük. Çünkü, bu şirketleri geleceğe taşımalısınız. Çünkü, şirketlerinizde çok sayıda çalışan var bir kere bunun devamlılığını sağlamalısınız. Bu noktada öncelikle tecrübe ve tecrübeden istifade etmek çok önemli. Bir diğer konu da dürüstlükten taviz vermemelisiniz. Dürüst olursanız mutlaka kazanırsınız. Ayrıca, bazen riskleri göze alacak cesareti göstererek de işlere girmek büyümenin kaçınılmaz şartı olabiliyor. Bu noktada da güvendiğiniz çalışma arkadaşlarınız ile yola devam etmelisiniz. Ortak fikirlerden bir sinerji doğacağını unutmamalısınız. Çok çalışmalısınız, ancak kendinize de zaman ayırmalısınız. Farklı alanlara da yönelmek sizlerin başarısını arttıracaktır. Bu, ilgi ve yeteneklerinize göre her alanda olabilir. Bizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz.

EKONOMİ 11 Dalgalı kur rejimi ve yatırımcının korunma pozisyonları Hemen hemen tüm analistler 2014 yılı sonlarına doğru doların 2015 yılında en kral dönemini yaşayacağını belirtmişti. 2014 yılının aralık ayında ABD Doları, Japon Yeni karşısında %12, Euro karşısında %11.85, TL karşısında %9 ve 2015 ilk çeyreğinde ise %12 oranında yükseliş göstermişti. ABD Doları 10 önemli para birimi karşısında ortalama %12.7 yükselerek, 2004 yılından bu yana en yüksek yıllık kazancını sergilemişti. Quijano-Evans normal şartlarda Türkiye nin 2015 yılının ilk çeyreğini 2.20 kur ile, 2015 i ise 2.15 ile tamamlayacağını, ABN AMRO Dolar/ TL beklentisini son raporunda 2.40, Scotiabank ise 2.33 olacağı tahminin de bulunmuştu. 2016 yılında ise Dolar Euro paritesinin 1.00 veya 1.10 olacağını belirtmişlerdi. Ancak, 2015`e 2.34 ile başlayan dolar, ilk çeyreği 2.62 ile tamamlamış, mayıs ayı ortalarında ise 2.56`ya gerilemiştir. Bu göstergeler ve tahminler ışığında, küresel bir dolar artışı olduğu bilinmekle beraber, ekonomik veriler tahminlerin çok üstünde kalmıştır. Dolar artışının sebebi ABD de para politikasının sıkılaşması, buna karşın Avrupa ile Japonya`da genişlemeci politikaların sürmesi olarak görülmüş, politika değişikliğine gidilmemesi sonucu doların daha da güçlenmesi beklenmektedir. Bilindiği gibi Türkiye de döviz kuru rejimlerinden dalgalı kur rejimi uygulanmaktadır, ancak bizim kullandığımız yöntem serbest dalgalı kur rejimi değil, kirli dalgalı döviz kur rejimidir. Yani Merkez Bankası; döviz kurları yükseldiğinde rezervlerinden döviz satar, tam tersi durumda ise döviz alarak döviz kurlarının serbest dalgalanmasını engeller. Ama bütün bu farklı uygulamalara rağmen kur düzeyini etkileyen en önemli değişken yine ülkenin döviz rezervleridir. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı nın 2015/1 Genelgesi ile 13.02.2013 tarihli ve 2013/1 sayılı `yolcu beraberi nakit kontrolleri` konulu genelge yürürlükten kaldırılmış, yeni Genelgenin `Yurt İçine Nakit Girişi` 3.madde ile mal ve hizmet ihracat bedeli, transit ticaretine ilişkin kazançlar, yabancı sermaye bedeli veya diğer kaynaklardan temin edilen nakdin gümrük giriş noktalarından yurda getirilmesi serbesttir. Bu nakdin beyan edilmesi zorunlu değildir. Hükümet söz konusu Genelge ile yurda döviz girişini serbest kılmış, yurt dışına döviz çıkarmayı ise 5.000 USD ile sınırlamıştır. Her ne kadar ani dalgalanmalar sebebiyle kriz tabloları gözönüne getirilmekte ise de bahse konu Genelge ile kayıtsız döviz rezervleri bilinmemekte, sistem içine alındığında döviz kurlarında ani düşüşler beklenmektedir. 2014 yılın son aylarından itibaren dolar artışının sinyalleri verilmekle beraber, yatırımcı bu dalgalardan nasıl korunabilir ya da kazanç sağlayabilir; Dövizdeki kur dalgalanmalarının riskini azaltmanın en etkin yolu, türev araçlarını kullanmaktır. En basit anlamı ile; yatırımcı olarak elinizde 100.000 TL olduğunu düşünelim, 2 Ocak kuru 2.32 ve o güne kadar yüksek faiz oranlarından faydalandınız Ancak piyasada gelecek günlerde dolar kurunun alternatif yatırım araçları karsısında getirisinin yüksek olacağını bekliyorsunuz. Birincisi, sahip olduğunuz fon miktarı kadar spot piyasadan dolar alarak kurların artmasını beklemek, hatta satın aldığınız dövizin getirisini arttırmak için bir döviz tevdiat hesabı açtırarak, faiz geliri de elde edebilirsiniz. Spot piyasada kur 2.31 olsun. Bu durumda alacağınız dolar: 100.000/2.31 = 43.290 USD olacaktır. Bu tutarı yıllık %2 faiz oranı ile bir ay vadeli DTH hesabına yatırdığınızda, aylık 71,16 USD faiz geliri elde edeceksiniz. Gerçekten de beklediğiniz gibi USD bir ay sonra 2.41 olsun. 43.290+71.16*0.10 TL = 4.336 TL Yönettiğiniz fon size 4.336 TL getiri, yani aylık %4.33 getiri sağlamış oldu. TL vadeliye yatırdığınızda mevcut durumda aylık %0.83 mevduat geliri yani 830 TL getiri sağlayacaktınız. İkinci yol ise, aynı beklenti ile fonunuzu vadeli döviz sözleşmesi alarak değerlendirmek. Vadeli piyasalarda teminatların kaldıraç etkisi ile çok daha yuksek miktarda pozisyon kontrol edebilirsiniz. Sözleşme büyüklüğü 1.000 dolar olan vadeli işlem sözleşmesinden 70 adet aldığımızda, 70.000 dolarlık döviz pozisyonu alabiliriz. Bu tutar için yatırmamız gereken ise 10.500 TL teminattır. (Teminat oranları kontratlara göre değişkenlik göstermektedir.) Geriye kalan 89.500 TL`sini ise yine 1 ay TL mevduatta tutabiliriz. Teminat olarak alınan 10.500 TL ise günlük repo piyasasında değerlendirilerek faiz getirisi sağlamaktadır. Çünkü borsadaki teminat size ait bir fon olup sadece güvence karşılığı alin mistir. Biz 100.000 TL`ye 700.000 dolarlık döviz pozisyonu aldığımızı varsayalım. Vadeli piyasada kur 2.35 ve bir ay sonra kur 2.45 olsun. 700.000* 0.10 TL kur artışı = 70.000 TL Kur artışından 70.000 TL, aylık faizden ise 2.000 TL, toplam 72.000 TL getiri sağlamış olacaksınız. Ancak vadeli işlem piyasalarında kârınızı bu kadar artırabilmenize karşılık, fiyatların aleyhinize gelişmesi durumunda riskinizde o derece yüksek olacaktır. Döviz vadeli işlem sözleşmelerinin kullanım amacı ne olursa olsun bugünden gelecekteki bir zaman için kurların belirli olmasını sağlamakta bu da, ihracatçı, ithalatçı, banka, imalatçı kısaca dövizle ilgili riski bulunan tüm kesimlere korunma imkân vermektedir. Etkin risk yönetiminin sağlanması, işletmelere dünyadaki rakiplerinin kullandığı bir aracı sunmak suretiyle rekabet avantajı sağlamaktadır. Söz konusu yöntemlerin kullanılması durumunda döviz arz ve talebinde ani değişikliklerin etkileri daha azalacak, riskten korunma nedeniyle dövize olan talebin etkileri minimize edilmiş olacaktır. Yatırımcı için küçük bir teminat ile riskten korunarak para biriminin değer kaybı sonucu doğrudan ve dolaylı etkilerini bertaraf etmiş, hatta bazı durumlarda kazanarak, yatırım maliyetlerinin düşmesine imkan sağlamıştır. Canan CAN - Ekonomist

12 PROJE Yirmi yıla yakın süredir kendi geleceğimizi inşa etmenin yanı sıra, bir ülkenin de geleceğini inşa etmekte pay sahibi olmanın gururunu yaşıyoruz. Faaliyet gösterdiği her alanda mükemmelliği yakalamaya çalışan çok önemli bir şirketler topluluğu olan Tekfen Holding, inşaat, tarım, endüstri, gayrimenkul ve dış ticaret alanlarında faaliyet gösteriyor. Gerçekleştirdiği her proje ile markasının değerini artıran Tekfen, Bakü Olimpiyat Stadyumu Projesi ile yine iddiasını ortaya koyuyor. Tekfen İnşaat A.Ş. Genel Müdürü Levent Kafkaslı ile Azerbaycan ın başkentine yepyeni bir renk katacak olan Bakü Olimpiyat Stadyumu Projesi hakkında konuştuk. Projenin teknik detaylarını aktarabilir misiniz? LEVENT KAFKASLI-Tekfen İnşaat ve Tesisat A.Ş. olarak projelendirmesini ve yapımını anahtar teslimi olarak üstlendiğimiz Bakü Olimpiyat Stadyumu projemiz, çevre düzenlemeleri ve olimpik park ile birlikte, toplam 650,000 m 2 lik alana sahiptir. Proje 68,000 koltuk kapasiteli Ana Stadyum, 1,800 koltuk kapasiteli olimpik standartlara sahip Warm-Up (Antrenman) Stadyumu ve yardımcı binalardan oluşmaktadır. Daha önce petrol atıklarının depolandığı bir alan olan proje sahası, 7,000,000 m 3 luk kazı dolgu işi ve toplam uzunluğu Everest Dağı nın 10 katını bulan 2,470 adet, 1.2 metre çapında kazık sistemi ile ıslah edilmiştir. Projenin betonarme işleri kapsamında 400,000 m3 beton, 55,000 ton inşaat demiri kullanılmıştır. Çelik konstrüksiyon işleri için, atölyelerimizde gerçekleştirdiğimiz çelik imalatları 21,000 ton u bulmaktadır. Bu değer Eiffel Kulesi nde kullanılan çelik miktarının 3 katını oluşturmaktadır. 64.5 m yüksekliğindeki stadyum için, çatı ve cephe kaplaması olarak 60,000 m2 ETFE malzemesi kullanılmıştır. Elektrik-mekanik işleri kapsamında proje dahilinde 2,000,000 m kablo imalatı ve 190,000 m boru imalatı gerçekleştirilmiştir. Tüm bu imalatlar için Türkiye den ve dünyanın bir çok ülkesinden gelen malzemelerimiz 3.300 sevkiyat ile yaklaşık 9,000,000 km yol katederek projedeki yerlerini almıştır. Projede yenilikçi uygulamalar yapıldı ise örnekleri bizimle paylaşabilir misiniz? Design and Build anahtar teslimi olarak yaptığımız projemizde, cephe ve çatı kaplaması olarak, son yıllarda estetik açıdan iddialı yapılar oluşturabilmek adına tercih edilen, ETFE (Ethylen Tetrafluoroethylen) malzemesi kullanılmıştır. ETFE, hafifliği, ışık geçirgenliği, dayanıklılığı ve akustik özellikleri sebebiyle, stadyum projeleri için ideal bir malzemedir. Buna ek olarak, cephede bulunan ETFE yastıklarımız ile birlikte kullanılan led aydınlatmalarla 360 derece stadyum cephesini media cephe olarak kullanma imkanı sağlanmıştır. Yani istediğiniz her hangi bir görüntüyü stadyum cephesinde izleyebilirsiniz. Stadyumda VIP ve VVIP 127 adet loca bulunmaktadır. Loca lobileri ve genel mahalleri yüksek kalitede 5 yıldızlı otel konforuna ve mekanik elektrik sistemleri akıllı bina özelliklerine sahiptir. Bu özellikler ile birlikte stadyum ve etrafında bulunan olimpik park sadece müsabaka zamanlarında değil, yılın tüm zamanlarında kullanılabilecek yaşayan mahaller olarak projelendirilmiş ve yapımı tamamlanmıştır.

PROJE 13 Projede yerli ve yabancı çalışan personel ve mesleklere göre dağılımları nasıl olmuştur? 24 aylık süreçte 5,000 den fazla kişiye istihdam sağlayan bu projede çalışanlarımızın yaklaşık olarak yüzde 35 i Türkiye den, yüzde 65 i ise Azerbaycan`dan sağlanmıştır. Bununla birlikte teknik danışmanlık ve süpervizörlük hizmetleri için başta Güney Kore, ABD, İtalya, Almanya, Portekiz, İngiltere ve Hollanda olmak üzere, birçok ülkeden destek alınmıştır. Projenin dünyadaki benzer stadyum projelerden farkı olduğunu düşünüyor musunuz? Projeyi diğer stadyumlardan ayıran en büyük özelliği, bu kaliteye ve özel mahallere sahip, uluslararası standartlara uygun olarak projelendirilmesi ile birlikte 24 ay gibi rekor bir sürede tamamlanmış ilk stadyum olmasıdır. İlave olarak media cephe uygulamasıyla da, projemiz dünyada yer alan diğer stadyum projelerinden farklılık göstermektedir. Projenin çevre duyarlılığı ile ilgili örnek çalışmalardan söz edebilir misiniz? Çevre duyarlılığı konusunda en büyük örneğimiz mevcut inşaat sahamızdır. 2012 yılında projenin bulunduğu alan petrol atıklarının depo edildiği bir sahaydı. 650,000 m 2 lik bu saha, atıklardan tamamiyle temizlenerek, olması gereken yeşil görüntüsüne kavuşturulmuştur. Atık sahası, doğal, yemyeşil bir olimpik park haline getirilmiştir. Projede iş sağlığı, güvenliği ile ilgili uygulamaları aktarabilir misiniz? 28 Şubat 2015 tarihinde tamamladığımız projemizde, 24 ay gibi kısa bir sürede, bir çalışanımızın dahi burnu kanamadan, 20,5 milyon adam-saat geride kaldı. Tabi ki bu başarı, iş güvenliğine ve çalışan insanlarımıza verdiğimiz önem ile ortaya çıkıyor. Son olarak Azerbaycan da çalışma koşulları hakkında bir değerlendirme yapabilir misiniz? Azerbaycan in Tekfen içindeki yeri ayrı. Tekfen 1956 da kuruldu. 40 yıl sonra 1996 yılında, Tekfen Azerbaycan a, ülkenin geleceğine inanan, kendi geleceğini de önemli ölçüde burada çalışarak, üretmekte gören bir şirket olarak geldi. Şirket mottomuz Building the Future / Geleceği İnşa Ediyoruz burada başka bir anlam daha kazandı. Yirmi yıla yakın süredir kendi geleceğimizi inşa etmenin yanı sıra, bir ülkenin de geleceğini inşa etmekte pay sahibi olmanın gururunu yaşıyoruz. 1996 dan beri Azerbaycan da olmanın bize sağladığı en büyük avantaj, yıllardır devam eden projelerimiz sayesinde, Azeri iş gücüne yaptığımız yatırım ve bunun karşılığında sahip olduğumuz eğitimli iş gücü sayesinde, Türk personel sayımızı minimuma indirmiş olmamızdır. Ayrıca tüm şantiyelerimiz gibi, Azerbaycan daki şantiyelerimizde, personelimize evlerinden uzakta, ev konforlarına en yakın olanakları sunmaktadır.

14 YAŞAM Modern Dünya nın Kemiricileri Bizler Modern dünya nın insanları Satın alıyoruz. Kalbinde kâr motoru takılı olan şirket patronlarının bitmek bilmeyen üretme hırsının düşük indiriminden yararlanarak Şirketin üretim fazlasının yeryüzünde bir yük olduğunu görmeden, fazladan üretilen her şeyin daha çok kimyasal madde olduğunu, daha çok canlıyı yok ettiğini umursamadan Sorsalar hümanist iz, çok uluslu şirketlerde çalışan İhtiyacımız olmayan şeyleri 'alışveriş yapmak insanı rahatlatıyor' yalanı ile satın alıyoruz. Çünkü televizyonlar, dergiler, açık hava panoları, reklamlar bize aralıksız olarak böyle söylüyor. Biz ise hür irademizle olduğunu zannedip, 'biraz rahatlamak için' harıl harıl satın aldığımız bu çağda, her şeyi hızla yok ediyoruz. Bizler, 'modern dünya'nın kemiricileriyiz. Üretileni anında yok ediyor ve ardımızda kalıntılarını bırakıyoruz. Gün gelecek o yığınlar da bizi kemirecek! Görmüyoruz... Yaptığımız işin tanımını İngilizce yazdığımızda 'havalı' oluyoruz, tatil için Venedik'i, Paris'i veya Karayipler'de bir yeri seçtiğimizde 'elit'... 'Tek tip insan' hayaleti içinde nefes alan robotlarız. Kendimizden başkasını görmüyor, duymuyor, dinlemiyoruz. 'Hümanist' olmak adına katilleri aklıyor, mazlumla zalimi eşitliyor, sevmeyi bile 'satın' alabileceğimizi sanıyoruz. Kendi ülkemizdeki, yöremizdeki mazlumu görmüyor, 'eşitlik' ve 'insan hakları' gibi söylemler üzerinden 'tüm dünya bir olsun' diye hümanistçilik oynuyoruz. Bilgi ve belgeye böylesine kolaylıkla ulaşabildiğimiz bir çağda, okumuyor, araştırmıyor, merak etmiyoruz. Avrupa'ya gittiğimizde 'dünyaya açıldığımızı' zannedip, kendi tarihimizi, kültürümüzü araştırmayı 'gelenekselcilik' diye öteliyoruz. Başkalarının söylemleri ile 'kadın hakları'nı, 'çocuk hakları'nı, 'insan hakları'nı aradığımızı zannediyoruz. İçinden çıktığımız ortamın koşullarını geliştirmek, kendi öz değerlerimizle harmanlayarak modernleştirmek yerine, Batı'dan alıp kopyalamayı seçiyoruz. Eğitim dernekleri, sivil toplum örgütleri, neoliberal solculuk, demokrasi, özgürlük, ifade hürriyeti... Peki, ya öz üretim? Öz eğitim? Kendi şartlarında, bağımsız ve hür irade ile gerçekleşecek bir gelişim? Yoksa karşılıklı bağımlılık deyip vicdanımızı rahatlatarak, bunlar için çalışmayı gereksiz mi bulacağız? İnternet günlüğü yazarı Liz Dwyer, takepart.com sitesi için bir haber hazırlamış. Haberinde giysilerin arkasındaki görünmeyen minik elleri yazmış. Onlar dünyanın herhangi bir yerinde çile çekerken; aracı tüccar, onların ürettiği ürünleri bizim gibi ülkelere gönderiyor ve bizler de bitmek tükenmek bilmeyen tüketme hırsımızla satın alıyoruz. Çok uluslu şirketlerin, siyasilerin zalimliği ile sokağımıza açtığı AVM lerde onlarla karşılaşıyoruz. Sokağımızda küçük de olsa bir çalışma atölyesi açmak yerine, tüketim katedralleri açmayı tercih eden siyasilere oy veriyoruz. Eskilerin söylediği 'yerli malı, yurdun malı, herkes bunu kullanmalı' fikrini kulaklarımız duymaz oluyor. Hatta buna bile faşistlik deyip, geçiştiriveriyoruz. Uygun koşullarda, yetişkinlerin ürettiği, 'işleyen demir ışıldar' düsturu ile kendi üretmeyi zûl görüyoruz. Kopya ürünleri, kopya insan haklarını, kopya özgürlüğü, kopyalama dünyayı tercih ediyoruz. O kopya dünyanın arkasında neler olduğunu da görmek, bilmek, duymak istemiyoruz. Bakın Liz Dwyer, haberinde ne diyor: Peki, ya satın aldığınız kıyafetin etiketi, o kıyafetin ardındaki tüm hikâyeyi size dürüstçe anlatsaydı? Bangladeş te, Kamboçya da veya Sierra Leone de, işçilerin hangi şartlarda çalışarak o giysiyi ortaya çıkardığını etiketine bakarak öğrenseydiniz? İşte bir giysinin etiketinde yazanlar: %100 pamuklu. 9 yaşındaki Behnly tarafından Kamboçya da üre- tildi. Behnly her sabah saat 5 te kalkıp çalıştığı hazır giyim fabrikasına doğru yola çıkıyor. İşe vardığında da işten ayrıldığında hava karanlık oluyor. Üzerine incecik şeyler giyiyor; çünkü çalıştığı ortamda sıcaklık 30 dereceyi buluyor. Odadaki toz, ağzına ve burnuna doluyor. Onu yavaş yavaş boğan bir günün sonunda 1 dolardan az para kazanıyor. Bir maske ise şirkete sadece 10 cent'e mal olurdu, ama şirket maske almıyor. Bu etiket hikâyenin tamamını anlatamaz. Çocuk hakları diyoruz ya O giydiğimiz giysilerde çocukların hakkı var. Ama sadece dünyanın öbür ucundaki çocukların değil! Sokağımızdaki çocukların hakkı var. Önce sokağımızı kurtarırsak, sonrasında dünyaya sıra gelebilir belki o zaman Ömür KURT omurkurt@gmail.com

TARİH 15 Kadınlara Yeni Bir Dünya Kuran; Nuriye Ulviye Mevlan Civelek Kadınlar Yüzyıllardır varolma mücadelesine devam eden, yılmadan, durmadan varolma koşusuna devam eden kadınlar İnsanoğlunun değişmez en zor görevini sırtında taşıyan kadınlar Erkeklerin dünyasında varolmak için yeniden ve yeniden mücadeleye devam eden kadınlar Bu sayımızda size yine erkeklerin dünyasında bir ilke imza atan bir kadını sizlere anlatacağız. Osmanlı'daki ilk kadın feminist Ulviye Nuriye Mevlan Civelek i Kadın hareketi başlıyor! Osmanlı'da ilk kadın hareketinin başlangıç tarihi 1839 Tanzimat'ın kurulduğu dönemlere kadar gidiyor. İkinci Meşrutiyetin ilanının hayatın her alanında yaşattığı özgürlük ve eşitlikçilik düşüncesinin bir yansıması da kadınların arasında oldu. Osmanlı da kadınlar bu özgürlük ortamından faydalanarak örgütlenmeye dernekler ve dergilerden başladı. Dernekler kadınların örgütlendikleri ve mücadele yürüttükleri yerler haline geldi. Dönemin siyasi partileri tarafından kurulan kadın dernekleri de vardı. Bunlardan bir tanesi Enver paşa tarafından kurulan Osmanlı Kadınları Çalıştırma Cemiyeti'ydi ki cemiyette hiç kadın üye olmaması Kadınlar Dünyası Dergisi nde çokça eleştirilmişti. Dernek aracılığıyla kadınlar askere alınarak orduda geri hizmette çalıştırılmak amacıyla kadın işçi taburları oluşturulmuştu. Ancak kadınlara evlilik şartı da getirilerek aile hayatının çöküşü önlenmeye çalışılmıştı. Bu dönemde feminist olarak niteleyebileceğimiz tek dernek Ulviye Mevlan tarafından kurulan ve Kadınlar Dünyası Dergisi ni çıkaran, Osmanlı Müdafaa-i Hukuk-i Nisvan Cemiyeti dir. Kadın Dünyası Osmanlı da yayınlanan 40 ın üzerinde kadın dergisi vardır. Bu dergilerde kadının içinde bulunduğu durum eleştirilmiş, Avrupadaki feminist hareket hakkında bilgi verilmiştir. Bu dergilerin çoğunun kurucusu erkeklerdir. Kadın imzasıyla yazı yazan erkekler de olmuştur. Sahibi kadın ve tüm yazarlarının kadın olduğu ilk dergi Şukufezar'dır ve Arife Hanım önderliğinde çıkmıştır. Hanımlara Mahsus Gazete kesintisiz 13 yıl yayımlanmıştır. Kadınların siyasetle ilgili konularla karşılaştığı ilk dergi Demet olmuş, dergide ilk kez feminizmden bahsedilmiştir. Bu dergiler içinde Kadınlar Dünyası farklı konuma sahiptir, çünkü feminist olarak tanımlayabileceğimiz tek dergidir. Dergi Osmanlı Müdafaa-i Hukuk-i Nisvan Cemiyeti nin yayın organıdır ve Kurucusu Ulviye Mevlan dır. Bu dergi çıkarken Ulviye Hanım'ın eşi Rıfat Mevlan da Erkekler Dünyası adında bir dergi çıkarır. Amacı erkeklere kadın haklarını anlatmaktır. Bir feminist, bir yazar Nuriye Ulviye Mevlan Civelek 1893 yılında doğdu. Çerkes bir aileden gelmekteydi. Ailesi Kafkasya'dan Ruslar tarafından sürülmüş, deniz yoluyla önce Trabzon'a, ardından da Çerkeslere yerleşebilecekleri yerlerden biri olarak gösterilen Gönen'e yerleşmişlerdi. Ulviye Mevlan küçük yaşta saraya getirildi ve saray terbiyesi aldı. Saray adetlerine uygun olarak yaşlı bir erkekle evlendirildi. Fakat bu evliliğin gerçekleşmesinden kısa bir süre sonra dul kaldı. İkinci evliliğini yapmadan dergicilikle uğraşmaya başladı. Yirmi yaşındayken Kadınlar Dünyası isimli dergiyi çıkarmaya başladı. Ulviye Mevlan ikinci evliliğini dönemin ünlü gazetecilerinden Rıfat Mevlan ile yaptı. Atatürk e muhalefet ettiği için sürgüne gönderilen Rıfat Mevlan dan ayrıldıktan bir süre sonra Ali Civelek le tanıştı. Tanışmalarından kısa bir süre sonra aileleri pek onaylamasa da evlendiler. Ulviye Mevlan ın yayına başlattığı Kadınlar Dünyası isimli dergi 4 nisan 1913 ten 1921 e dek I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı yüzünden kesintilere uğrasada yayın hayatını sürdürdü. Dergi aynı zamanda 28 mayıs 1913 te açılan Osmanlı Müdafaa-i Hukuk-u Nisvan Cemiyeti nin resmi yayın organıydı. Feminist olduğunu açıkca dile getiren dergi feminist sözcüğününü de kullanmaktan çekinmemiştir. Ulviye Mevlan tüm olumsuz şartlara rağmen derginin çıkması için maddi manevi uğraştı. Derginin maddi sıkıntısı dolayısıyla mücevherlerini dahi bozdurduğu bilinmektedir. Toplumda kadının sadece dişi olma özelliğiyle bulunmasına savaş açmıştı. Osmanlı Müdafaa-i Hukuk-i Nisvan Cemiyeti (Osmanlı Kadının Hakkını Savunma Derneği) din ve mezhep ayrımcılığına gitmeden her kadının hakkını savunan ve arayan, eşit hak mücadelesini savunan bir cemiyetti. Cemiyet Türkçe bilmeyen kadınlara dahi açıktı. Kadınlara yol göstermeyi ve onlara toplumda yeni roller biçmeyi amaçlıyordu. Kurucusu daha önce de belirtiğimiz gibi Ulviye Mevlan dı. Yönetim kurulunun her hafta toplanması gerektiği ilkeleri arasındaydı. Kadınların çalışma hayatına girebilmeleri,eğitim alabilmeleri için uğraştı. Aile içinde kadının durumunu tartıştı. Kadınların çalışabilmeleri için bir terzievi açıldı. Kamu kurumlarına girebilme için mücadeleler verdi. Yaptığı çalışmalar sonunda bir eğitimci olan Belkıs Şevket in uçağa binmesini sağladı. Böylece Belkıs Şevket uçağa binen ve fotoğrafı yayınlanan İslam dünyasındaki ilk kadın oldu. 18 kasım 1913 te Teyyare Okulundan Fethi Bey in kullandığı uçakla uçtu. Yine ilk kez telefon idaresine cemiyetin cabalarıyla çalışmak için kadınlar sokuldu. Mücadele ile geçen bir hayat İlk feminist Türk kadınlarından olan Ulviye Mevlan Civelek, 1964 yılında hayata veda etti. Ailelerinin onaylamadığı bir evlilik yapan ancak eşi ölene kadar mutlu bir evlilik sürdüren Ali Civelek, eşinin vefatının ardından onun hatırasını yaşatmak için çeşitli çalışmalar yaptı. Memleketi olan Antakya daki bir sokağa Ulviye Hanım ın yeni soyadını kullarak Ulviye Civelek ismini verdirdi. Yine bu sokakta bulunan bir kiliseyi restore ettirerek kütüphane haline getirip belediyeye bağışladı. Hayallerinin ve inançlarının peşinden koşan kadınlara en güzel örneklerden biridir Ulviye Mevlan Civelek Saray hayatını yaşamasına rağmen, başka ve aslında imkansız bir hayatı isteyen Civelek, yaşadığı dönemde düşünceleri ve gerçekleştirdikleri ile önemli bir figürdür. Ve Ulviye Mevlan Civelek te erkek dünyasında kendini varetmeyi başarmış sadece bir isim değil, bir dünyadır

16 TEKNOLOJİ Şirketlerde Siber Güvenlik Şirketlerdeki bilgi akışına zemin oluşturan bilgi sistemleri altyapısı, teknolojinin iş süreçlerinde yaygınlaşmasıyla birlikte kolay yoldan vurgun yapmak isteyenlerin yeni gözdesi olmaya başladı. Çok değil bundan 10 sene öncesinde şirketler belli başlı güvenlik önlemlerini aldıkları zaman göğüslerini gererek güvenli olduklarını söyleyebiliyorlardı, peki günümüzde bunu söylemek o kadar kolay mı? Günümüzde mobil teknolojinin gelişmesi, şirketlerin bilgi akışı ihtiyacı ve globalleşen bir dünyada yaşıyor oluşumuz eski tarz güvenlik önlemlerinin maalesef artık bir işe yaramadığını gösteriyor bize. İşlerin hızlı ve verimli işleyebilmesi için yapılan yatırımlar sırasında güvenlik genelde ikinci plana bırakılıyor veya tamamen göz ardı ediliyor. Bu da şirketlerdeki en önemli varlığın yani bilginin dışarı sızmasına sebep olabiliyor. Şirketlerde mobilite arttıkça bu tip konularda farkındalığın da düştüğü gözlemlenmekte, farkında olunmasa da kullanıcıların hem sosyal medya, alışveriş gibi gündelik ihtiyaçlarını hem de işlerini aynı cihazlardan yapması bu tip riskleri daha da yükseltiyor. Şöyle bir senaryo düşünelim, örneğin A kişisi mobil cihazından hem şirket e-postalarına ulaşıyor, hem de cihazını oyun oynamak için kullanıyor. Kullanıcının cihazına yüklediği oyun arka planda art niyetli başka işler de yapıyor olsun, mesela kullanıcının cihazına gelen ve/ veya giden her e-postayı kendi istediği bir yerede gönderiyor olsun. Kullanıcı bunun farkına varana kadar şirket için çok önemli kritik verileri istemeden de olsa dış dünyaya çıkartmış olabilir. Sadece mobil cihazlardan örnek vermek de olmaz tabii, ikinci senaryo olarak da şunu düşünebiliriz; Şirketiniz son derece güvenli, güvenlik duvarları, kayıt tutma cihazları, saldırı tespit cihazları vb. Hepsi mükemmel çalışıyor ve art niyetli bir saldırgan için şirketiniz bir kaleden farksız. Ama kullanıcılarınızın bazıları uzaktan şirketinize bağlantı kurarak işlerini yapıyorlar. Şirket ağınız son derece güvenli fakat kullanıcının sizin ağınıza bağlandığı yer ne kadar güvenli. Örneğin kullanıcı bir kafeden bağlanıyor olabilir, ya da evindeki kablosuz ağı şirketinizdeki kadar güvenli mi? Art niyetli bir saldırgan kullanıcının diz üstü bilgisayarını bu ağlarda ele geçirse ve sonrasında kullanıcı şirket ağına bağlandığında onunla beraber ağa girse? Burada artık firmaların kendi güvenlik önlemlerini almalarından çok kullanıcıların sahibi oldukları cihazlarında güvenliğini düşünmeleri ön plana çıkıyor. Tabii burada çok kolay ve kısa bir çözüm de yok değil, o da şirketlerin kullanıcılara kendi cihazlarını kullanmasını yasaklaması. Bu iki tip sorun getirmekte, birincisi kullanıcılar artık rahat ettikleri, kolay kullanabileceği cihazları kullanmak istiyorlar, dolayısıyla bu tip durumlar iş yavaşlamasına veya iş kaybına yol açabilmekte, ikinci ve belki de en önemli durum da hiç mobil cihaz kullanılmaması durumunda kullanıcılar yeteri kadar hızlı bilgiye ulaşamayacaklardır, bu da gene iş kaybına yol açabilecektir. Aslında bu kadar karamsar bir tablo gibi gözüken bu durumlar için ne yapılabilir? Durum gerçekten bu kadar kötü mü? Daktiloyla hatta belki de kağıt kalemle devam etmek işlere daha mı iyi? Tabii ki hayır... Hızın en önemli kriter olduğu çağımızda bunlar düşünülemez bile. O zaman ne yapmalıyız? Her zamanki gibi en önemli etken kullanıcıları bilinçlendirerek bu gibi güvenlik durumları için farkındalıklarının olmasını sağlamak. Kısaca cihazlardan önce kullanıcıları güvenli hale getirmeliyiz. Sonrasında gerekli önlemleri alarak sistemlerimizi daha güvenli bir hale getirebiliriz. Burada maalesef her şirkete uyacak sabit bir reçete olmadığını da özellikle belirtmek zorundayım. Her sistem, her ağın kendi özellikleri, her şirketin kendi ihtiyaçları var. İşte bu noktada profesyonel yardım alarak geriye kalan ufak tefek açıklarında kapatılması sağlanabilir. Yalnız şu da unutulmamalıdır ki günümüzde kimse %100 güvenlikten bahsedemez. Korhan GÜRLER Comodo Dragon Labs Pentest Takım Lideri