RİSALE-i NUR, NASIL BİR TEFSİRDİR?

Benzer belgeler
Kur'an-ı Kerimde tevafuk mucizesi Kainatta tesadüf yok, tevafuk vardır

EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ.

Kur an ın varlık mertebelerini beyan eder misiniz ve ilahi vahiyde lafızların yerinin ne olduğunu

Kur an Kerim ayetlerinde ve masumlardan nakledilen hadislerde arş ve kürsî kavramlarıyla çok

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bundan önceki mektuplar gibi. bunu da büyük şeyhi Bakibillah'a yazmıştır.

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS. Tefsir II ILH

Kur an'daki selaset, selamet, tesanüd, tenasüb, teavün ve tecavüb mucizevî boyutlarındandır; bunları izah edebilir misiniz?

NOT : İMAM-I RABBANÎ Hz. bu mektubu muhterem şeyhi Muhammed Bakibillah'a yazmıştır.

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KUR AN

BEDÎÜZZAMAN HAZRETLERİNİN İSİM VE ÜNVANLARI

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KURAN IKUMA VE TECVİD II İLH

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KELAM VE İSLAM MEZHEPLERİ ILH

Şeyh den meded istemek caizmidir?

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

İçindekiler. Önsöz 11 Kısaltmalar 15

KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

BEDİÜZZAMAN IN TABİATÇILARA KARŞI MÜDAFAA STRATEJİSİ

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KURAN OKUMA VE TECVİD IV ILH

Risale-i Nurun kerametini gördüm.inayet altında olduğumuzu anladım.

İslam İtikadında Sünnet: Hamdi GÜNDOĞAR /

Eğitim Programları ANA HATLARIYLA İSLAM DİNİ

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

Üstadımızın mezkûr beyanında, Kur'an ın her ayetinin üç hükmü içine aldığı belirtilmiştir. Bu hükümler şunlardır:

Onuncu Söz, Yedinci Hakikat hakkında bilgi verir misiniz?

başlıklı bir dersine dayanarak vermeye çalışacağız.

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

Gündemdeki Tartışmalı Dinî Konular-2, Prof. Dr. Nihat Dalgın, Etüt Yayınları, Samsun, 2012, 448 s.

TEFSİR DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Risale-i Nuru Samsat-ta Lise öğrencisi iken Teyzem oğlu vasıtasıyla tanıdım.

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

AYP 2017 ÜÇÜNCÜ DÖNEM ALIMLARI

İslamî bilimler : Kur'an-ı Kerim'in ve İslam dininin doğru biçimde anlaşılması için yapılan çalışmalar sonucunda İslami bilimler doğdu.

Kur ân ve iman hakikatlerine ulaşmanın adresi

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 7. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

EK: Mucize Avcısı nı yayına hazırlarken, çok

1-Anlatım 2-Soru ve Cevap 3-Sunum 4-Tartışma

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Tefsir, Kıraat (İlahiyat ve İslâmî ilimler fakülteleri)

Kur'an Tercümesi Meselesi

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ

TÜM SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARI VE MAKALELER

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ İSLÂMÎ İLİMLER FAKÜLTESİ LİSANS PROGRAMI 1. Yıl / I. Dönem Ders. Kur'an Okuma ve Tecvid I

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

İçindekiler. Giriş Konu ve Kaynaklar 13 I. Konu 15 II. Kaynaklar 19

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

İmam Humeyni'nin vasiyetini okurken güzel ve ince bir noktayı gördüm ve o, Hz. Fatıma

Asr-ı Saadette İçtihat

Nefsini Bilen Rabbini Bilir

Wessalatu wesselamu ala Rasuluna Muhammedin we ala alihi we sahbihi ecmain. Allahumme Rabbena ya Rabbena takabbel minna inneke entessemiul alim.

TİN SURESİ. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ. 3 Bu güvenli belde şahittir;

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS ÇAĞDAŞ DİNİ AKIMLAR İLH

7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE)

TEFSİR TARİHİ VE USULÜ

Risale-i Nur Külliyat'ının telif tarihleri hakkında kronolojik bilgi verir misiniz?

İçindekiler. Kısaltmalar 11 Yeni Baskı Vesilesiyle 13 Önsöz 15

_MEYVENIN ÇEKİRDEĞİ AĞACIN ÇEKİRDEĞİN NE AYNDIR NE GAYRDIR..._

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KURAN OKUM VE TECVİD VIII İLH

2017 SONBAHAR DÖNEMİ PROGRAMI

*GALIBIYET VE MAGLUBIYET

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Başta bu hadis-i kudsinin kaynağını vereceğiz. Ayrıca bu hadis-i kudsinin manası ve hakikatını vereceğiz. "Levlâke" hadîsinin kaynakları şudur:

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

SORU:Ahir zaman alametleri, Ahirzaman alametlerinden abbasi meliki horasana vardığı zaman doğu tarafından iki dişli parlak bir yıldız çıkar.

İLAHİYAT FAKÜLTESİ I. VE II. ÖĞRETİM HAZIRLIKSIZ İLAHİYAT MÜFREDATI

İLİ : GENEL TARİH : Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

KURAN YOLU- DERS 3. (Prof.Dr. Mehmet OKUYAN ın Envarul Kuran isimli 3 no lu dersinin ilk 50 dakikasının özeti)

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bu mektubu büyük şeyhi Muhammedi Bakibillah'a yazmıştır.

KUR AN I KERİM HAKKINDA KISA BİLGİLER. Soru 2 : Allah(c.c.) ın dilediği şeyleri Peygamberlerine bildirmesine ne denir? Cevap : Vahy denir.

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

TOPLANTI/KİTAP TANITIMI C.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi XIII/1-2009,

Acaba İslam dini Kadın ın sünnet olması doğrultusunda bir destur vermiş midir?

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS TEFSİR DKB

Hafta Konu Ön Hazırlık Öğretme Metodu

Arap diliyle tesis edilen İslam a dair hakikatler diğer dillere tercüme edilirken zaman ve zeminin de etkisiyle gerçek anlamından koparılabiliyor.

İmam Gazali'nin Kalp Risalesi isimli güzel kitabını mutlaka okumak lazım. Oldukça önemli bir eser.

"İşte, Rabbimizi bize târif eden Kur ân-ı Hakîm; şu kitab-ı kebîr-i kâinatın bir tercüme-i ezeliyesi..."

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

İçindekiler. Kısaltmalar 13 GİRİŞ I. ÇALIŞMANIN KONUSU VE AMACI 15 II. İÇERİK VE YÖNTEM 16 III. LİTERATÜR 17

T.C. BİLECİK ŞEYH EDEBALİ ÜNİVERSİTESİ İSLAMİ İLİMLER FAKÜLTESİ İSLAMİ İLİMLER BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM PROGRAMI

el-itticâhâtü L-MÜNHARİFE FÎ TEFSÎRİ L-KUR ÂN İ L-KERÎM DEVÂFİ UHÂ VE DEF UHÂ

Üstad Bediüzzaman Said Nursî nin gözüyle Hz. Muhammed (s.a.v) efendimiz

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS FIKIH I İLH

Adıyaman merkez köylerinden Kışla köyüne bağlı Meşetli köyünde doğdum.sonra köyümüz baraj altında kalınca Adıyaman a göç ettik.

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

ORTA BOY MEAL-MUSHAF SADECE E MEAL ORTA BOY SADECE MEAL

Hocam: İmam Hatip Lisesi ni okuyup da ne olacak? Burada bir İmam Hatipli olarak soruya mı üzüleyim yoksa soru sorana mı?

Sadık Yalsızuçanlar: İnsanın Hakk a vasıl olması yaşayan bir mürşidin irşadıyla mümkündür Perşembe, 10 Kasım :30


Hak Teala (cc) itiraz edenlere Hud Suresinde şu kelimelerle cevap vermiştir:

SAİD NURSÎ NİN İMAN MERKEZLİ HİZMET ANLAYIŞININ TOPLUMSAL BİRLİKTELİĞE KATKISI

Transkript:

Sorularlarisale.com RİSALE-i NUR, NASIL BİR TEFSİRDİR? Tefsir, Kur an-ı Kerim in lafızlarından kastedilen manaları beşer takati ölçüsünde açıklamak demektir. Kur an ın en yetkili müfessiri, Hz. Peygamber dir (s.a.v.). Sana da, ey Resulüm, bu Zikri indirdik ki kendilerine indirileni insanlara açıklayasın (Nahl 44) ayeti bunu açıkça belirtir. Hz. Muhammed in (s.a.v.) Kur an hakkında üç mühim görevi vardı. Bunların birincisi tebliğ, ikincisi tebyin yani açıklama, üçüncüsü ise tatbiktir. Hz. Peygamber Kur an daki mücmelleri açıklamış, müşkülleri gidermiş, çok genel olan hükümleri sınırlandırmış (umumu tahsis etmiş), sorular üzerine cevap sadedinde bazen vahiy gelmiş, bazen kendisi açıklama yapmış, ondaki hükümlerin nasıl tatbik edileceğini göstermiştir. Ashab-ı Kiram, Kur an ın muayyen ayetlerinin açıklanmasına ihtiyaç duyar, Hz. Peygamber Efendimiz in açıklamalarıyla maksatlarına erişirlerdi. İlerleyen asırlarda Müslümanların açıklanmasına ihtiyaç duydukları ayetlerin sayıları arttı. 2. ve 3. asırda yazılmış tefsirlere bakarsak, sure ve sure içinde ayet sırası gözetildiğini, fakat ayetlerin ekserisi hakkında herhangi bir açıklama veya rivayet yerleştirilmediğini görürüz. Ancak Hicri 3. asrın sonlarında bütün ayetlerin tefsir edilmeye başlandığına şahit oluyoruz. Bu alanda elimizde olan ilk tefsir eseri Taberî nin (ö. 310/923) tefsiridir. Bu tarz devam ederken bazı tefsirciler, muayyen konular hakkında tefsir yapmayı faydalı bulmuşlardır. Zira aslında her müfessirin 6666 ayeti yeniden tefsir etmesine ihtiyaç da yoktur. Müfessir, kendi zamanının ihtiyaçlarını gidermeye öncelik vermeli, kendi zamanının ihtiyaçlarına ihtimam göstermelidir. Bu konudaki ayetleri özellikle ve ayrıntılı olarak açıklamalıdır. Bunun dışında kalan pek geniş alanı, başka müfessirlerin eserlerine havale etmelidir. Risale-i Nur, manevi bir tefsirdir Dinî ilimlerin öğretiminin zayıfladığı, insanların himmetlerinin ve dinî ilimlere ayırabildikleri zamanın azaldığı bir dönemde, işe en sağlam yerinden başlamak gerekiyordu. İşte Üstad Bediüzzaman ın tefsiri, dinin temeli olan; Allah Teala nın varlığı, birliği, sıfatları, melekler, kitaplar, nübüvvet, vahiy, ahiret hayatı gibi meselelerde, güçlü açıklamalar yapmıştır. Bunları yaparken, diğer tefsirlerdeki gibi farklı kıraat vecihleri, esbab-ı nüzul, i rab, lügat vb. yönlerini açıklamamıştır. Bu konular önemsiz olduğundan değil, bu hususta ayrıntılı açıklamaların bulunduğu geniş tefsirlere havale ettiğinden ötürü böyle yapmıştır. page 1 / 7

Kur an ın tefsirini, başlıca ikiye ayırma görüşü İmam Gazali, İbn-i Kayyim ve Muhammed Abduh gibi zatlar tarafından da vurgulanmıştır. İşte Risale-i Nur, manevî tefsir kabilindendir. Manevî tefsir bazılarının zannettiği üzere, işarî tefsir demek olmayıp, lafızdan çok, manayı esas alan, manaları anlatmaya yönelen tefsir tarzıdır. Üstad Bediüzzaman Risale-i Nur, Kur an ın çok kuvvetli hakiki bir tefsiridir der, bazı kimseler bunun ne manaya geldiğini bilmediklerinden, Üstad, şöyle bir açıklama yapma ihtiyacı hisseder: Tefsir iki kısımdır: Birisi, malum tefsirlerdir ki Kur an ın ibaresini, kelime ve cümlelerinin manalarını beyan, izah ve ispat ederler. İkinci kısım tefsir ise Kur an ın imanî hakikatlerini kuvvetli hüccetlerle beyan, ispat ve izah ederler. Bu kısmın pek çok ehemmiyeti var. Zahir malum tefsirler, bu kısmı bazen mücmel (çok kısa) bir tarzda derc ediyorlar. Fakat Risale-i Nur, doğrudan doğruya bu ikinci kısmı esas tutmuş, emsalsiz bir tarzda muannit feylesofları susturan bir manevî tefsirdir. (Şualar, s. 434) Bir misal verelim: Besmele-i Şerife yi tefsir eden mutad tefsirler isim kelimesinin manaları, etimolojisi, ba edatının işlevleri, Besmele nin sure başlarındaki hükmü, Fatiha nın başındaki besmeleyi namazlarda okumanın hükmü, Rahman ve Rahim isimlerinin anlamları gibi konularda bilgi verirler. Bu bilgiler, bir evin binası durumundadır. Fakat o binadan tam yararlanabilmek için evde bulunması gereken eşya ve yiyecek gerekir ki bunlar da manevî tefsir mesabesindedir. Risale-i Nur, Sözler kitabının Birinci Söz ü ve makam münasebetiyle onun peşine konulan bir parçada, Besmele nin insana gerçek kimliğini verdiğini, onu dünyada Yüce Yaratıcı nın bir müfettişi makamına yükselttiğini, bu manevî kablo ile insanı sonsuz kudret sahibine bağlayarak ona muazzam bir enerji kaynağı ve şahsî gücünden binlerce defa fazla bir güç kazandırdığını, kainatı şenlendiren ve bütün yaratıkları insana amade kılan sırrın rahmet olduğunu; koyun, inek gibi hayvanların da Bismillah diyerek rahmet feyzinden bir süt çeşmesi hâline geldiğini, bahçelerin Bismillah diyerek hadsiz sebze ve meyveleri içinde pişirdiğini, kâinatı dolduran o rahmete ulaşmanın yolunun Rahmeten lil âlemin olan Hz. Peygamber in (s.a.v.) terbiyesine girmek olduğunu anlatır. Bu konuda verilebilecek çok sayıda örneklerden biri de Birinci Lem a dır. Hz. Yunus un (a.s) denizde balık tarafından yutulması zahirî bir hadisedir. Bediüzzaman, bu gerçekten hareket ederek her birimizin ondan daha müşkül durumda olduğumuzu, balığın onu yuttuğu gibi nefs-i emmaremizin de bizi yutup ihtiraslarımıza hapsettiğini, dalgalı dünya denizinde boğulmamak için, balığı bir denizaltı gemisi gibi bize hizmet ettirecek bir hâle gelmemiz için Hz. Yunus gibi tam bir teslimiyetle Yüce Rabb imize sığınmamız gerektiğini güzelce anlatarak bu kıssayı nasıl okumamız lazım geldiğini bildirir. Bu tarz tefsire duyulan ihtiyacın daha fazla olduğu, ayrıca geniş kitlelerin bunu daha kolayca anladıklarını söylemeye hacet yoktur. page 2 / 7

Risale-i Nur, Kur an dan mülhem midir? Risale-i Nur Külliyatı nın müellifi, eserini yazarken yanında Kur an-ı Hakîm den başka kaynak bulunmuyordu. Bazen bir konudaki ayetleri derinden derine tefekkür eder, onları tekrar tekrar okur, her tekrarında yeni yeni feyizler alır, sonra Kur an dan mülhem olarak (ilham alarak) sür atli bir şekilde o konuyu açıklar, yanındaki talebelerine yazdırırdı. Bu eserleri şahsının malı olarak düşünmediğinden, fazileti Kur an a râci olup Kur an hakikatlerine hizmet ettiğinden, bunların ehemmiyetini belirtir, insanların bu eserleri dikkatli bir şekilde okumalarını tavsiye ederdi. O, bu konuda şöyle diyor: Manevi bir elektrik olan Risale-i Nur dahi, ne Şark ın malumatından ve ne de Garp ın felsefe ve fünunundan iktibas edilmiş bir nur değildir. Daha doğrusu, semavi olan Kur an ın Şark ve Garp ın fevkindeki yüksek mertebesinden iktibas edilmiştir. (Sikke-i Tasdiki Gaybî, s. 76) Üstad a göre Risale-i Nur un Kur an dan mülhem olduğunun şu gibi delilleri vardır: Üstün ikna kabiliyeti, farklı seviyedeki insanlara hitap edip herkesin kendi durumuna göre yararlanmasını sağlaması, muhtevasının zenginliği, müellif âdeta bir yerden okuyormuşçasına süratle söylemesi, söylediğinin yanındaki talebeler tarafından hızla yazıya geçirilmesi, Külliyat ın müellifinin havsalasının çok ötesinde bir genişliğe sahip olması. Risale-i Nur, getirdiği misaller ve diğer bazı özellikleriyle derin hakikatleri sade insanlara bile anlatır. Hâlbuki o gerçekleri, büyük âlimler bile anlaşılmaz ve anlatılamaz deyip, değil geniş kitleye, yüksek seviyedeki insanlara bile anlatamazken, Risale-i Nur etkili ve duygulu bir şekilde anlatır. Demek, Risale-i Nur daki (sühulet-i beyan) kolay anlatım, şüphe yok ki ilahî inayet eseridir ve onun müellifinin hüneri olamaz. (Mektubat, s. 348) Şunu unutmayalım ki Kur an-ı Hakîm, Allah Teala nın bal arısına ve sair hayvanlara bile ilham ettiğini, Allah ın kelimelerinin tükenmek bilmediğini bildirir. Kendisini Kur an a veren bir müminin, onun tükenmek bilmeyen bedî manalarına mülhem olmasında yadırganacak bir taraf bulunamaz. Sıradan insanların bile, iradeleriyle olmayan bazı durumlar hakkında kalbime doğdu, içime doğdu tabirlerini kullandıklarını çokça görürüz. Risale-i Nur un, Kur an anlayışına getirdiği yenilik Risale-i Nur un üzerinde durduğu temel konulardan biri Kur an ın hakkaniyeti, yani page 3 / 7

gerçeğin ta kendisi olmasıdır. O, insanlara iyice temellendirilmiş bir Kur an anlayışı vermeye büyük özen gösterir. Kur an ın klasik tarifi şöyledir: Allah Teala tarafından Hz. Muhammed e (s.a.v.) vahyedilmiş, tevatürle nakledilmiş, Mushaflarda yazılmış, tilavetiyle ibadet olunan, mu ciz kelamullahtır. Bu, Kur an hakkında belirleyici bir çerçeve çizen mükemmel bir tariftir. Fakat Kur an ın işlevlerini ve ondan nasıl yararlanmak gerektiğini göstermek için Bediüzzaman, başka bir tarif daha yapar. Aslında pek teksifî (yoğun) olmakla beraber yine de uzun sayılabilecek bu tarifinden bazı cümleleri (sadeleştirerek) verelim: Kur an, bütün âlemlerin Rabbi sıfatıyla Allah ın kelamıdır. Kıyamete kadar gelecek bütün insanlara yönelttiği ezelî hutbesidir. Görünen âlemde, görünmeyen gayb âleminin lisanıdır. İslam medeniyetinin güneşi, temeli ve mimarî projesidir. Uhrevi âlemlerin mukaddes haritasıdır. İnsanlığın hakiki hikmeti (felsefesi) İnsanlığı mutluluğa götüren gerçek mürşididir.insana hem hüküm ve hukuk kitabı, hem dua ve ibadet kitabı, hem hikmet kitabı, hem fikir kitabı, hem zikir kitabı, hem insanın bütün manevi ihtiyaçlarına merci olacak çok kitapları içeren kapsamlı bir kitab-ı mukaddestir. (Sözler, s. 383) Bir başka eserinde de, hangi yönünden bakılırsa bakılsın, Kur an ın bütün insanlığa ebedi ufuklar açan mükemmel bir rehber olduğunu şöyle temellendirir: Kur an ın altı yönü de doğruluğunu gösterir: Üzerine oturduğu zemin, delil sütunları üzerine oturur. Üstünde mucize olduğuna dair parıltılar bulunur. Arkasını semavi vahyin gerçeklerine dayandırır. Önünde gösterdiği hedef, dünya ve ahiret mutluluğudur. Sağ tarafında aklı konuşturup tasdikini alır. Sol tarafında temiz kalplere ve vicdanlara hitap eder, fıtratın şahitliğini alır. (Şualar, s. 134) Bediüzzaman ın tefsirde izlediği usul Üstad Bediüzzaman hemen her bahsi, bir ayet-i kerime ile başlatır. Böylece yazacağı şeylerin, o ayetin feyzinden bazı katreler olduğunu gösterir. Fakat ayetin mealini vermez. Diğer tefsirlerin yaptığı tarzda açıklamalara girişmez. Onları önemsiz gördüğünden değil, öteki tefsirlerde zaten yapıldığından ötürü onlara havale eder. Anlatırken akla hitap eden deliller gösterir, bazen misaller verir, bazen hikâye zikreder. Kur an dan başka kaynağa müracaat etmez. Yeri geldiğinde hafızasından ilgili hadis-i şerifler nakleder. Bu, onun hayatının son otuz beş yılını sürgün ve hapislerde geçirmesine verilebilir. Fakat bunun ötesinde o, İmam-ı Rabbanî nin (rh.a) Tevhid-i kıble et! tavsiyesini tutmak için böyle yaptığını şöyle anlatıyor: Cenab-ı Hakk ın page 4 / 7

rahmetiyle kalbime geldi ki bütün tarikatların başı, bütün gezegenlerin güneşi, Kur an-ı Hakîm dir. Hakiki tevhid-i kıble bunda olur. Ona sarıldım. Nakıs istidadım, elbette layıkıyla o mürşid-i hakikiden en mükemmel şekilde istifade etmese de, yine de Kur an ın feyzini, yine onun feyziyle gösterebiliriz. Demek Kur an dan gelen o sözler ve o nurlar, yalnız birtakım ilmî meseleler değil, aynı zamanda kalbî, ruhî, hâlî olan imanî meselelerdir. Ve pek kıymetli ilahî irfan hükmündedir. (Mektubat, s. 331) İşaratü l-i caz tefsirinde ise farklı bir usul takip etmiştir. Öteki klasik tefsirler gibi sure ve ayet sırasını gözeterek ayetleri açıklamış, ayetler içinde cümlelerin, cümleler içinde kelimelerin tam yerinde olduklarını, Kur an ın belagat inceliklerini, üslup özelliklerini göstermekle beraber bilimsel tefsir ile sosyolojik tefsirin mükemmel örneklerini vermiş, Kur an ın mucize olduğunu çeşitli yönlerden ortaya koymuştur. Önsözünde belirttiği gibi, ona göre, fertler ne kadar âlim de olsalar, Kur an a mükemmel tefsir yapamazlar. Onun için çeşitli alanlarda uzmanların teşkil edeceği yüksek bir heyetin bu işi yapması sağlanmalıdır. Ancak, zorlayıcı şartlar bu eserini devam ettirmesine mâni olmuş, bir numune olmak üzere bir ciltlik tefsir elimizde kalmıştır. (Bu konuda güzel bir kitaptan geniş bilgi alınabilir: Dr. Niyazi Beki, Kur an İlimleri ve Tefsir Açısından Bediüzzaman Said Nursi nin Eserleri, İstanbul 1999) Bediüzzaman, nasıl bir hizmet ifa etmiştir? Bediüzzaman Said Nursî, Müslümanların başlıca fikir ve maneviyat merkezleri olan medrese, mektep ve tekkenin işlevleri arasında tam bir irtibat sağlamıştır. Ona göre bunlardan her birinin kendilerine mahsus alanları vardır. Fakat bir koordinasyon ile zaman zaman bir araya gelip müşterek gayeye hizmet etmelidirler. Bunu, üç ayrı odasının ortadaki büyük salona açıldığı bir ev benzetmesi ile ifade eder. Kendisinin de ilk yetişme ortamı olan medresenin zahirî, sağlam ilim ölçüleri; okulun temsil ettiği modern bilimler ve üçüncü olarak da nefis terbiyesi ve kalbe yönelen maneviyat eğitimi, ona göre vazgeçilmez üç unsur olup ahenk içinde Müslüman toplum içinde yerlerini almaları gerekir. Fikir öncülüğünü yaptığı birçok müesseseler, okullar, yayın evleri, gazete, radyo, televizyon, kitap, dergi çalışmaları ile onun temennilerinin gerçekleştiğini söyleyebiliriz. Allah Teala onu garik-i rahmet eylesin, Müslümanları onun böylesi güzel irşatlarını uygulamaya muvaffak buyursun. Dücane Cündioğlu: Risale-i Nur, kendi suretiyle, kendi hakikatiyle muhterem ve muhteşemdir page 5 / 7

Kur'an'ı tefsir faaliyetini bir 'ilim' haline getiren, Tefsir'i "İlm-i Tefsir" olarak adlandırmamızı mümkün kılan en temel cihet, hiç şüphesiz bu faaliyetin öncelikle 'tedvin' edilmiş olması, yani cihet-i vahdet-i zatiye ve araziyesine istinaden bir mevzuunun, maksadının, mebadi ve mesailinin bulunmasıdır. Günümüz Türkçesiyle söyleyecek olursak, bilgi'nin bilim haline gelmesi için o bilginin tedvin edilip 'müdevven' hâle gelmesi, bir usule, bir yönteme kavuşması gerekir. Nitekim bir İlm-i Usul-i Tefsir mevcut olduğu içindir ki İlm-i Tefsir de mevcuttur. Ne var ki önce faaliyet meydana gelir, sonra o faaliyet birtakım kaideler vasıtasıyla bir usule kavuşur. Önce faaliyet, sonra kaide ve en nihayet usul. Evet, önce tefsir faaliyeti, tefsir teşebbüsleri meydana gelmiş, muhtelif yorumlar ortaya çıkmış, daha sonra bu faaliyetleri bir kaide, bir usul altına almak zarureti baş göstermiştir. Tefsir kitaplarının 'dirayet', rivayet tariklerine istinaden ikiye ayrılması ise tamamen itibaridir. Günümüzde geçerli "tefsir kitapları"nın tarihine ilişkin "fırkacı" şablon, esas itibariyle Ignaz Goldziher'in bir marifeti olup ne yazık ki M.H. Zehebi tarafindan meşrulaştırılmış ve yaygınlaştırılmıştır: Fıkhi Tefsir, Tasavvufi Tefsir, Felsefi Tefsir, vb. İmdi, herhangi bir metnin veya metinler mecmuasının bir tefsir eseri olarak sayılıp sayılmaması için, o metinlerde yer alan satırların Kur'an-ı Kerim'e istinad veya temas ya da Kur'an'ı tefsir ediyor olması kâfi değildir. Çünkü İslam âlimlerinin bütün eserleri şu veya bu derecede zaten Kur'an tefekkürünün mahsulüdür, pekala Kur'an ayetlerinin tesiriyledir. Mesela İmam Gazali'nin 'İhya'sı, Muhyiddin b. Arabi'nin 'Füsus'ul-Hikem'i, Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin 'Mesnevi'si de bu açıdan birer tefsir teşebbüsüdür. Ama gerçekte bu eserlerin hiçbiri "tefsir kitabı" değildir. Yani bu eserler Tefsir İlmi açısından tedkik edilebilir, mesela Mesnevi'den, Mesnevi'nin bölümlerinden adeta bir tefsirden istifade edilebilir gibi istifade de edilebilir. Lakin içinde tefsir addedilebilecek pasajların bulunması, Mesnevi'yi 'tefsir kitabı' kılmaz. Tıpkı bazı hadis-i şerifleri de şerhediyor diye onun bir "Hadis Şerhi Kitabı" kabul edilemeyeceği gibi. Tefsir Usulü itibariyle Kur'an-ı Kerim'in bir "mantuk"u, bir de "mefhum"u vardır. Bu nokta-i nazardan mesela "Mesnevi-i Şerif, Kur'an'ın mantukundan ziyade mefhumunun tefsiridir" diyebiliriz. Ancak bir eserde, ayetlerin veya hadislerin mefhumuna dair tefsir ve şerh teşebbüslerinin yer alması, o eseri -dikkat ediniz lütfen- "tefsir veya şerh kitabı" yapmaz. (Ayetlerin yorumuna 'tefsir', hadislerin yorumuna 'şerh' denilmesinin bile bir hikmeti vardır.) Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin asar-ı hasene-i muhalledesi "Resail" (Risaleler) ism-i şerifiyle şöhretyab olmuştur. Üstadımızın yazdıkları birer risaledir ve "Risale" de esasen ism-i has olmayıp ism-i cins'e delalet eder ve pek tabii ki 'Füsus' gibi, 'Mesnevi' gibi, 'Mektubat' gibi 'Risale/Resail' nevi de makbul ve muhterem bir yazım türüdür. (Sibeveyh'in eserinin adı 'Kitab'dı; İmam Şafii'nin eserinin adıysa 'Risale". Birer ism-i has yani.) Bir eserin türü belirlenirken sadece muhtevası değil, yazım tarzı da nazar-ı itibara alınır; alınmalıdır. page 6 / 7

Powered by TCPDF (www.tcpdf.org) Hasılı, benim nazarımda, Resail, Kur'an'ın kısmen mantukunu ve cümleten mefhumunu tefsir eder amma o bir "tefsir kitabı" değildir, olmasına da lüzum ve ihtiyaç yoktur. O kendi suretiyle, kendi hakikatiyle muhterem ve muhteşemdir. Bu makamda, suret maddeden, hakikat mecazdan üstündür. Madde ve mecaza değil, suret ve hakikate itibar ise, hiç şüphe yok ki ilim ve insafın şanındandır. Bir eserin nev'inin şahsına/ferdine münhasır olması, gayet nadiren vaki olur bir keyfiyettir. 'Güneş' bir nev'in adıdır. Birden fazla güneş olması mümkin ve caizdir. Lakin bu imkan ve cevaza rağmen yine de hakikatte bir tek güneş vardır. İşte bu yüzdendir ki güneşimizin nev'i, şahsına münhasırdır. Güneşi yıldızlar listesinin arasına dahil etmeyi, onu yıldızlardan bir yıldız haline getirmeyi bazıları 'marifet' addedebilirler. Bendeniz edemem. Prof. Dr. Niyazi Öktem Risale-i Nurlar da Allah'ın kainatı bir ayna olarak yaratması anlayışı vardır Her şeyden önce ben bir ilahiyatçı değilim ve Risale-i Nur Külliyatını da derinliğine bilmiyorum. Bilebildiğim kadarıyla Said Nursi'nin İslam ilahiyatına tefsir açısından katkısı olarak Allah'ın kâinatı bir ayna olarak yaratması anlayışı vardır. Bu yaklaşım akılla imanın sentezi olarak da karşımıza gelmektedir. Allah-u Teala, kendinin aksi, aynası olarak bu evreni yaratarak kendini tanımak istemiştir. İnsana akıl ve irade vererek de bu tür bir var oluşu idrak edebilme olanağını sağlamıştır. İdrak süreci imtihan alanı olarak tezahür eder. Aklı bulandıran ögelerden kurtulabilmek için önce imanla işe başlanmalı, imtihan alanına akıl daha sonra dâhil edilmelidir. Ayna felsefesi, diğer bir tasavvufi eğilim olan Sudur felsefesinden farklıdır. Sudur'da fışkıran, kendini ortaya koyan tanrı anlayışı vardır.oysa Ayna da yansıma söz konusudur. Sudur mekni, Ayna bir anlamda müteal bir tasavvuf anlayışını yansıtır. Said Nursi'nin tefsirinde yukarıdaki hususlar vardır. Bu konumuyla Bediüzzaman, 20. yüzyılda Türkiye coğrafyası açısından önemli bir düşünce adamıdır. Kaynak: Moral Dergisi, Sayı 48, Mart 2008 page 7 / 7