Ey Muhammed şiarıyla delil getirmesi 1. 279 da diyor ki: Hafız İbn i Kesir in naklettiğine göre, Yemame Vakıasında Müslümanların şiarı Ey Muhammed! sözleriydi. Hoşafçı, galiba aramızdaki ihtilafın, Allah tan başka hiç kimsenin adı önüne ya nida edatının konulmayacağıyla ilgili olduğunu zannetmektedir. Şunu belirtelim ki, bilindiği üzere tarih kitaplarında doğru şeyler olduğu gibi yalan yanlış şeyler de vardır. Ve bunların birçoğu, senetsiz olarak aktarılmaktadır. O yüzden denilmiştir ki: İsnad dindendir. İsnad olmasaydı, dileyen dilediğini söylerdi. Eğer Hoşafçı, bir tarih kitabından, isnadsız olarak Nebi aleyhisselam a nisbet edilen bir söz getirmiş olsaydı, sıhhatini bilemediğimiz o hadis bile, delil olarak bir şey ifade etmezdi. Kaldı ki bu etsin. Bu birincisi. İkinci olarak ise bu olayı senetsiz olarak zikreden İbn-i Kesir, söylediği şeyin ne anlama geldiğini iyi bildiği için Hoşafçı nın kıt anlayışının aksine Müslümanlar o gün peygambere istiğase yapıyorlardı. demek yerine Müslümanların o günkü şiarı, ey Muhammed sözleriydi. demektedir. Hoşafçı ise haberdeki şiarın ne anlama geldiğini bilmediği için bunu şirk olan istiğaseye delil zannetmektedir. Şiar, harbde aynı safta savaşanların birbirlerini tanımaları için kullandıkları bir slogandır. Bagavi diyor ki: Savaş başlayıp Müslümanlar düşman ile içiçe girince, imam, Müslümanların düşmandan ayırt edilmeleri için söyleyeceği bir şiar tayin eder. (3) Nebi aleyhisselam ın, Hâ-mim. Lâ yunsarûn u şiar tayin ettiği, (4) öldür, öldür sözlerini şiar olarak kullandığı bilinmektedir.(5) Aynı şiarı Ebu Bekir radıyallahu anh da kullanmıştır.(6) Muhacirlerin şiarının Abdullah, ensarın şiarının Abdurrahman olduğu da kaynaklarda geçmektedir.(7) İbn-i Ebi Şeybe diyor ki: Bize Veki anlattı, dedi ki; bize Hişam b. Urve babasından anlattı, dedi ki: Müseyleme günü/yani aynı Yemame vakası, Müslümanların şiarı Ey bakara
suresi ashabı idi. (8) İbn-i Kesir in isnadsız aktardığı haber karşısında, İbn-i Ebi Şeybe nin sahih isnadıyla yaptığı rivayet! Sizce hangisini kabul etmeliyiz? Eğer Ey Muhammed şiarı, O ndan medet isteyip istiğase yapmaya delilse, Ey bakara suresi ashabı kimden istiğase yapmaya delil olur?! Muhacirler Abdullah, ensar da Abdurrahman diye seslenirken kimden istiğase yapıp medet istemektedirler?! Yine Ebu Bekir radıyallahu anh zamanında Hevazin gazvesinde, Müslümanlar Nebi aleyhisselam ile -hâşâ- istiğase(!) yapmayı neden bırakıp şiar olarak öldür, öldür diye seslenmeyi tercih ettiler?! Yoksa öldür, öldür demek de başka birisinden medet istemenin başka bir şekli midir? Ayağı uyuşan kişinin, ey Muhammed demesiyle delil getirmesi 1. 279 da diyor ki: Abdullah b. Sa d şöyle anlatıyor: Bir kere Abdullah b. Ömer in ayağı uyuştu. O zaman bir adam ona, en sevdiğin insanı an dedi. O da Ya Muhammed! deyince bağlarından kurtulmuş gibi rahatladı. Benzerleri arasında en sağlamı olsa da bu eserde de zayıflık vardır. Eseri Ebu İshak Amr. b. Abdillah es-sebii rivayet etmektedir. Kadrinin büyüklüğüyle beraber, tedlis ve ihtilat ile bahsedilenlerden biridir. Burada da işittim dememiştir. Dolayısıyla sigası, inkıta/kopukluk ifade etmektedir. (9) Şube, ondan, ihtilatından önce rivayet edenler arasında sayılsa bile, eseri bazen Heysem b. Haneş ten,(10) bazen Ebu Şube (veya Ebu Said) den, bazen de Abdurrahman (Hoşafçı nın dediği gibi Abdullah değil) b. Sad dan rivayet etmesi, bu eserin karıştırıp ızdıraba düştüğü rivayetlerden biri olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Ayrıca eserin aktarıldığı Edebu l-müfred in bazı nüshalarında Ya Muhammed değil, nida edatı olmaksızın Muhammed şeklinde geçmektedir.(11)
Her halükarda eserin sahih olduğu takdirde dahi ifade edeceği yegane anlamı, ayağı uyuşan kimsenin, en sevdiği kişiyi hatırlayıp onu anmasıdır. Ondan sıkıntısının giderilmesini istemek veya sıkıntısının giderilmesini onu vesile ederek istemek değil! Ayağı uyuşan kişinin sevdiğini anması ne tevessül ne de istiğasedir. Sevdiği kişiyi anınca, kalbin daha hızlı çarparak kan dolaşımının hızlanması neticesinde uyuşukluğun geçmesi şeklinde bilimsel olarak da açıklanabilecek bu tecrübî uygulama, cahiliye Araplarında, bilinen ve sıkça uygulanan bir yöntemdir. Derler ki insanın ayağı uyuşunca en sevdiği insanı anarsa uyuşukluğu gider. (12) Şair şöyle demektedir: Uyuşur ayağı, bazı zamanlarda Geçmez uyuşukluk ey Ateb demedikçe. Başka bir şair şöyle demektedir: İbn-i Mus ab ı çağırırım, uyuşunca ayağım Bir Abdullah deyince, gidiverir zayıflığım. Bir başkası şöyle demektedir: Vallahi, ayağım uyuşup karıncalanınca Gidiverir o uyuşukluk seni anınca. Yine bir şair şöyle demektedir: Gözümün nuru olursun buluştuğumuzda Şifam olur seni anmak, ayağım uyuştuğunda. Cahiliye Arab edebiyatında bunun örneklerini daha da çoğaltmak mümkündür. Şimdi soralım; ayağı uyuşan İbn-i Ömer radıyallahu anhuma, en sevdiği insanın ismini anınca, bu ona istiğase veya onunla tevessül yapmaksa, sevdiği bir kadını veya adamı ya da çocuğu anıp ayağının uyuşukluğunu gideren cahiliye Arab ı da o kadını, adamı ya da çocuğu
mu yardıma çağırıp istiğase yapmakta veya Allah tan o kadın, o adam ya da o çocuk hürmetine mi istemektedir?! İbn-i Ömer radıyallahu anhuma, ayağı uyuştuğunda Ey Muhammed deyince, yetişip uyuşukluğu gideren Nebi aleyhisselam ise veya Allah, O nun hürmetine uyuşukluğu gideriyorsa, sevdiği kadına, adama ya da çocuğa nida edip anan cahiliye Arabına yetişip uyuşukluğunu gideren de onlar mıdır? Veya Allah, müşrik olan Arabın ayağındaki uyuşukluğu, sevdiği kadın, adam ya da çocuk hürmetine mi gidermektedir?! Ayağı değilse de heva sebebiyle beyni ve kalbi uyuşmuş kimseler dışında herkes için mesele gayet açıktır. 1. 280 de diyor ki: Sahabelerin ve tabiinin yaptıkları ortada iken medet ya Rasûlallah, medet ya mürşidim diyen bir insana nasıl kâfir dersiniz? Ya Subhanallah! Hoşafçı nın delilleri arasında, sahabenin ve tabiînin Medet ya Rasûlallah, medet ya mürşidim gibi sarih şirk içeren sözcüklerin cevazına gerekçe olabilecek türden tek bir şey gören varsa, ne olur bize de göstersin. Hoşafçı nın Allah tan korkusu, kuldan utanması hiç mi yok?! Sahabeye ve tabiîne ne türden bir töhmet ile iftira ediyor olduğunun ve Allah a bunun hesabını vereceğinin farkında değil mi? Sahabenin hangisi, vefatından sonra bir sıkıntısı için Medet ya Rasûlallah, yetiş ya Rasûlallah diye, Allah ı değil de Rasûlünü çağırmış? Tabiînden hangisi Allah dan başkasına dua ve ibadet anlamına gelen istiğase ile benzeri küfür ve şirk içeren sözler söyleyerek Allah tan başkasını çağırmış, O ndan gayrısına yalvarmış, O ndan başkasından medet/imdat istemiş?!! Buna dair doğru dürüst tek bir delil bile zikredemezken, onların buna benzer fiillerinin hem de ortada olduğunu iddia etmek, selefe yapılmış ne büyük bir zulüm ne azim bir cürümdür!!.. (3) Begavi, Şerhu s-sünne, 11/52
(4) Ebu Davud, Sünen, 2597; Tirmizi, Sünen, 1682 (5) Hakim, Müstedrek, 2/107-108 (6) Ebu Davud, Sünen, 2638 (7) Ebu Davud, Sünen, 2595 (8) İbn-i Ebi Şeybe, Musannef, 18/178 no: 34257 (9) Kevseri, (Ahmed Ğumari den naklen), Beyan-ı Telbisi l-müfteri, 340 (10) İbnu s-sünni, Amelu l-yevmi ve l-leyle, no: 170 (11) Bk. Muhammed b. Fuad Abdulbaki tahkiki, 250 no: 964 (12) Kalakşendi, Subhu l-a şa, 1/463 131 total views, 1 views today