Kuyuya bir taş daha atıldı Zır câhil ve edebsiz yine zırvaladı Ümmetin İmamlarının tamamı namaz vaktiyle alakalı bir âyeti -hâşâ- yanlış anlamış veya doğru anlamış ama saptırmış; lâkin Vatikan işbirlikçisi megalomani cüce bir vatandaş doğru anlamış (!) Eskinin demagoglarında ve iğrabçılarında1 ne de olsa bir mikdar edeb ve haya vardı; şimdikilerde ise usturaya sürülecek kadar bile olsa bunlardan bir şey kalmamış Ağız kalaba lığı ile becerilen yanıltmalarla doğruyu yanlış veya hakkı batıl göstermek hokkabazlığı içinde olan eskinin muğâlata erbabı hiç değilse şimdikiler kadar kendini derhal ele verecek kadar basit ve mübtezel değillerdi; kısa müddet için de dahi olsa muhâtablarını yanıltmaya muktedir idiler. Şimdikiler ise tam bir şaklaban manzarası arz etmektedirler. İşleri külahtan tavşan çıkarmak seviyesizliğinde bile değil İlla da hiç söylenmeyenin söylenmesine meraklı olmak ve kilitlenmek hastalığına mübtelâ olanlara, bu isteklerini yetiştirmek maskadıyla yalan uyduran iğrâb erbâbı bunlardan çok daha az haysiyyetsiz idiler Neyse meselemize gelelim Namaz Vakitlerini Gösteren Âyetler Âyetlerin namaz vakitlerini göstermesi -Sünnet in beyânı olmadan- çok da açık değildir. Dolayısıyla aşağıda gelecek olan isrâ sûresinin yetmiş sekizinci âyetinin namaz vakitlerinin tamamını gösterdiğini kesin yolla söylemek doğru değildir. Evet, âlimlerin çoğu bu âyette beş vakit namaza işâret edildiğini ifâde etmek tedirler; lâkin bu, sadece işâret mertebesinde olup kesin ve net değildir ve bunun yanında farklı görüşte olanlar da vardır. Nitekim 1 / 7
Allâme Cessâs şöyle diyor: Allah ın Kitâb ı, beş vakit namazı içinde bulundurmaktadır. Allah azze ve celle şöyle buyurmaktadır: Güneşin tam tepeden ayrılmasından gece karanlık basıncaya dek namazı dosdoğru kıl.. 2 Bu âyet iki namazı, öğleyi ve akşamı içinde bulundurmaktadır. Allah teâlâ şöyle buyurdu: Gündüzün iki tarafında namazı kıl 3 Bu iki taraf ikindi ve sabahtır. Allah teâlâ yine şöyle buyurdu: Geceden (akşama veya sabaha yahut da her ikisine) yakın bir zamanda da (namazı dosdoğru kıl) 4 Yatsıyı kast etmektedir. Allah teâlâ şöyle buyurdu: Güneşin doğmasından ve batma(sın)dan evvel Rabbinin Hamdi ile (O nu) tesbîh et. 5 Bu ikisi de yine sabah ve ikindidir. [Cessâs dan Nakil Bitti.]6 Görüldüğü gibi Cessâs meseleye başka bir şekilde bakıyor. Doğrusu, yukarıda geçen âyetlerin birincisi olan İsra (78) den Sünnet ve İcma delilleri olmadan beş vakit namazı ve sınırlarını çıkarmak imkânsızdır. Namaz vakitleri içün bu âyet başlıbaşına yeter bir delil sayılacak ise, öğleyin güneşin zevâlinden gece zifiri karanlık basmasına kadar durmadan namaz kılmak mecburiyeti olurdu ki bunu ancak bir dîvâne iddiâ edebilir Âyette geçen Ve Ku râne l-fecr şayet Ve sabah namazını da (ıkâme et) şeklinde tercüme etmek ancak mecâza gitmekle mümkin olabilirken Cessâs ın yaptığı gibi Sabah namazının kıraatini de (ıkâme et) biçiminde bir mana vermekte ise bu mecaz yoktur. Ancak bilenler bilir ki, hakîkî manaya mâni bir delil veya ipucu yokken mecaza gidilemez. Şu halde anlaşmazlık bu mâni karinenin bulunup bulunmadığına dönmekte, Cumhûr Vardır ve bu Sünnet in beyanıdır derken kimisi de yoktur demektedir. Ayrıca da dilde kırâeti ıkâme etme nin dilde bilinmediğini iddiâ etmektedirler. Alâ külli hâl bu âyette -Sünnet in beyânı bulunmadan- iki vakit namazdan, yani ikindi namazından ve akşam veya yatsının birinden açık olarak söz edilmemektedir: Şâyet illa da bu âyet beş vakti bildiriyor deniliyorsa, ğaseku l-leyl gece karanlığının toplanması, tam bir karanlık halinin çökmesi kimilerince ğâye nin muğay ya ya dahil olması nın caiz olduğu kabûl edilen noktalardan olması takdirinde kaide icabı Bu zaman akşamı ve yatsıyı içine alır ve yatsı fecrin doğuşuna kadar devam eder denilebilir; buna ilim, akıl ve idrak dâiresinde hiçbir mani de yoktur.7 Âyetteki Ve Ku râne l-fecr terkibini fecrin yoğunluğu diye çevirmek ise Rahmân sûresindeki lâ yeltekıyân yani Buluşmaz ve kavuşmazlar cümlesini kahramanımızın 2 / 7
hemşerisi bir hoca nın(!) yalıtkan diye tercüme etmesi kadar güldürücü ve öldürücü ğaseku l-leyl gece karanlığı nın toplanması nı bazen şafağın kaybolması bazen de gece yarısı diye tercüme etmek, yarısı yanlışa alet edilen bir doğru, yarısı da delilsiz bir uydurmayı bulunduran tenakuz dur Namaz Vakitlerini Gösteren Hadîsler Sünnet namaz vakitlerini beyan etmektedir; bu hususta hadîsler vardır. Bunlar neredeyse sayılamayacak kadar çoktur; onlardan daha çok akşam ve yatsıyla alakalı olan birkaç tanesini getirmekle iktifâ edelim: Ahmed, İbnu Hibbân ve Nesâî Ebû Hureyre radıyallahu anhu dan rivâyet etmişlerdir: Ümmetime meşakkat vermeyecek olsaydım, yatsıyı elbette gecenin üçte birine veya yarısına tehir ederdim. 8 Ahmed, Tirmizî ve başkaları Ebû Hureyre radıyallahu anhu dan rivâyet etmişlerdir: Ümmetime meşakkat vermeyecek olsay dım, onlara kesinlikle yatsıyı gecenin üçte biri ne veya yarısına bırakmalarını emrederdim. 9 Buhârî, Ebû Hureyre den rivâyet etmiştir: Nebi sallallahu aleyhi ve selem yatsı namazını gecenin yarısına kadar bırakmıştır. 10 Ahmed, İbnu Ebî Şeybe, Müslim, Ebû Dâvûd ve Nesâî, Abdullah İbnu Amr radıyallahu anhumâ dan rivâyet etiler: Akşam namazının vakti şafak kaybolmadığı müddetçedir; yatsının 3 / 7
vakti de gecenin yarısı na, ortasına kadardır. 11 Ardından akşamı, şafağın kaybolmasının önüne kadar geçiktirdi; sonra da ona yatsıyı emretti ve gecenin üçte biri geçince kıldı. Sonra da Namaz vakitlerini soran nerededir? buyurdu. Bunun üzerine bir adam Ben dedi. O da Namazın vakitleri bu ikisinin arasında olduğu gibidir buyurdu. 12 Abdurrezzak, İbnu l-münzir ve Beyhakî, İbnu Abbâs radıyallahu anhumâ dan şöyle dediğini rivâyet etmişlerdir: Öğlenin vakti ikindiye, ikindinin vakti akşama, akşamın vakti yatsıya, yatsının vakti de (sabah namazının girdiğ vakit olan) fecr(in doğuşuna kadar) dır. 13 Nesâî Enes radıyallahu anhu dan şöyle dediğini rivâyet etmiştir: Resûlüllah sallallahu aleyhi ve selem son yatsı namazını gecenin yarısı geçene kadar geciktirdi. 14 Ahmed İbnu Hanbel ve Müslim Âişe radıyallahuanhâ dan şöyle dediğini rivâyet etmişler dir: Nebi sallallahu aleyhi ve selem bir gece yatsıyı kılmaktan geri durdu ve nihayet gece nin çoğu gitti ve mesciddekiler uyudular. İbnu Bekr uyudu dedi. Sonra çıkıp namaz kıldı ve Ümmetime meşakkatli olmayacak olsaydı bu (vakit) kesinlikle yatsının vaktidir buyurdu. 15 Abdurrezzak ve Beyhakî şöyle dediler: Bize İbnu Abbas radıyallahu anhumâ nın şöyle dediği rivâyet edildi: Yatsının vakti sabah namazına kadardır. Yine İbnu Abbâs ve Abdurrahman İbnu Avf radıyallahu anhum dan Fecr(-i sadık girdik)den önce hayızdan temizlenen bir kadın hakkında Akşamı ve yatsıyı kılacağı bize rivâyet edildi. 16 İbnu Ebî Şeybe Atâ, Tâvûs ve Mücâhid den şöyle dediklerini rivâyet etti: Kadın güneş batmadan temizlenirse öğleyi ve ikindiyi, fecrin doğmasından evvel temizle nirse akşamı ve yatsıyı kılar. 17 Malik Ömer radıyallahu anhu dan (atadığı valiye veya kadıya) şöyle dediğini rivâyet etti: Yatsı namazını da şafak kaybolduktan gecenin üçte birine kadar olan zamanda kıl, dedi.18 Yine Malik, Ömer radıyallahu anhu dan şöyle dediğini rivâyet etti: Yatsıyı uyumadığın müddetçe geciktir. 19 4 / 7
Yine Mâlik, İbnu Ebî Şeybe ve Beyhakı, Ömer radıyallahu anhu dan şöyle dediğini rivâyet ettiler: Şayet (yatsıyı kılmayı) geciktirirsen, gecenin yarısına kadar (bırak.) 20 İbnu l-kasim şöyle dedi: Malik e namazı gecenin üçte birine kadar geciktirmekte olan sınır boylarında düşman karşısında nöbet bekleyen bekçiler hakkında sorduk: O, bunu şiddetle inkâr etti. Sanki O şöyle diyordu: Onlar insanların kıldıkları gibi namaz kılarlar dedi ve insanların kıldıkları (ilk) vakti güzel görüyordu.21 İmâm Beyhakî es-sünenü l-kübra sında Yatsının son vakti başlığını attıktan ve yatsının gecenin üçte birine veya yarısına kadar bırakılabileceğine dair hadisleri getirdik ten birkaç sayfa sonra Yatsı namazının kılın masının câiz olduğu son vakit şeklinde bir başlık daha atıyor ve yatsının cevâz vaktinin fecrin doğuşuna kadar devam ettiğine dair rivâyetler yapıyor.22 İmâm Mâlik in yukarıda da geçtiği gibi gecenin üçte biri veya yarısına kadar yatsının kılınabileceğini rivâyet etmesinden sora O na yatsı vaktinin akşam şafağın kaybolmasıyla çıktığını iftira edebilmek câhillik değilse hâin lik, o da değilse geri zekâlılık veya hayâsızlıktır. Mâlikî ileri gelen imamlarından biri olan İbnu Rüşd de şöyle diyor: Yatsının vaktinin fecrin doğmasından sonra çıktığında müctehidlerin söz birliği, öncesinde ise ihtilâfları vardır. İbnu Abbâs radıyallahu anhumâ dan bize gelen rivâyetler de yatsının vakti sabaha kadardır. Öyleyse vaktin hükmünün çıkmasında ittifak edilen vakitle beraber olması vâcibdir; zannedersem Ebû Hanîfe de buna hükmetmiştir. 23 Evet, yatsının faziletli vakti vaktin başı, ihtiyari kerahetsiz vakit üçte bire veya gece yarısına kadar olan vakit, kerahetle beraber olan cevaz vakti de fecrin doğuşuna kadar olan vakittir. Onu ilk vaktinden geri bırakmanın mekruh luğunun şiddet derecesi ile bazı mevsimlerde biraz geciktirmenin müstehab olup olmaması hususlarındaki ictihad farkları ise değişik deliller ve onların nasıl anlaşıldığı ile alâkalıdır. Hâsılı, İyice karanlık çökünce yatsının vaktinin sona ereceği ni söyleyebilmek klinik bir vak adan ibârettir. Hakkında her şeyin söylenmiş olmamasının âdeten imkânsız oldu ğu namaz vakti gibi bir mevzuda, Selef ve hatta Halef tarafından söylenmeyeni söylemek cinne ti şöyle dursun, söylenenin aksini söylemek ahmaklıktan başka bir şey değildir. Sahîh ve sâbit Sünnet ile Ümmet in imamlarının hepsine karşı takınılan bu tavır -kim ne derse desin- bir Donkişotluk psikolojisini de geride bırakmaktadır. Nes elüllahesselâmeh. 5 / 7
Efendiler Efendisi şöyle buyurdular: Sizin fetvâ vermeye en cür etkâr olanınız cehenneme en çok cesaretli olanınızdır. Yine şöyle buyurdular: Şubhesiz ki Allah ilmi, kullardan söküp çıkararak almaz. Lâkin ilmi âlimleri almakla alır. Artık hiçbir âlim bırakmayınca insanlar câhil başlar edinirler. Onlara (fetvâ) sorulur; onlar da ilimsiz olarak fetvâ verirler Bu yüzden saparlar ve saptırırlar. Yine buyurdular: Kime ilimsiz olarak fetvâ verilirse, günahı o fetvayı verenedir. Kime sağlam olmayan bir fetvâ verilirse, onun günahı ancak o fetvâyı verenedir. (Dârimî (159), İbnu Mâce (53), Hâkim (1/183) ve Buhârî ve Müslimin şartlarına göre sahîhdir dedi. Beyhakî, el- Kübrâ (10/112) Ebû Hureyre radıyallahu anhu dan. Kaynaklar 1 İğrâb, garib bir şey bulup getirmek, söylenmeyeni veya söylendiği bilinmeyeni bulmak getirmek, illâ da orijinal bir şey söylemiş olmak demektir.. Bu bir çeşit ruh hastalığıdır ki bu hastalık geçmişte birçoklarını hadîs uydurmaya itmiştir. Şimdiki iğrabçılar ise hadîs değil de hüküm uydurmaktadırlar. Değişen bir şey yoktur; hastalık ve alametleri aynıdır. 2 İsra: 78 3 Hûd:114 4 Hûd:114 5 Kaf:39 6 Cessâs, Şerhu Muhtasari t-tahâvî (1/509) 7 Biraz açacak olursak: Meselâ Bu işi şu vakte kadar yapın deniliyorsa, buradaki kadar dan sonraki vakit önceki vakitin cinsinden değilse, kadar dan sonrası öncesinin dışında kalır. Geceye kadar oruç tutun denildiği zaman oruç gece ın başında biter. Oruç gündüz tutulduğundan ve gece ise gündüz cinsinden olmaması sebebiyle oruç tutmakta gece gündüz e dahil olmaz. Ancak ilâ dan sonrası ilâ dan öncesinin cinsinden ise sonrası öncesine dâhil olur. Âyette geçen ilâ ( kadar) ın öncesi muğayyâ (sonu bildirilen namazın dosdoğru kılınacağı vakit), ilâ dan sonrası da ğâye (namazın kılınacağı son vakit). Buradaki el-leyl (gece), mağrib (akşam) ile fecr (sabah) arası olmakla, akşam ve yatsı gece cinsindendirler. Öyle isi gecenin zifiri karanlığı vakti, yani şafağın kaybolması ile sabah arasındaki vakit ile akşamla yatsı arası gece cinsindendirler. Buradaki ğâye olan ve sabaha kadar devam eden / Ğaseku l-leyl / zifiri gece karanlığı ile güneşin batmasından ğaseku l-leyl arasına kadar olan zaman gece cinsindendirler. Öyleyse buna göre ğaseku l-leyle kadar sözü sabaha kadar demek olur. 8 Ahmed (2/50), İbnu Hibbân (1531,1538,1539), Nesâî, el-kübrâ (3033,3034,3035,3037), ve başkaları. 9 Ahmed (2/250), Tirmizî (167), [Tirmizî, Bu hadîs, hasensahîhtir dedi], İbnu Mâce (691), Ebû Hureyre den. 10 Buhârî (575,630,811,5531,5532) Enes radıyallahu anhu dan. 11 Ahmed (2/223), İbnu Ebî Şeybe (3247), Müslim (612), Ebû Dâvûd (396), Nesâî (522) ve 6 / 7
başkaları Abdullah İbnu Amr radıyallahu anhumâ dan. 12 Ahmed (5/349), Tirmizî (151,152) ve başkaları. Tirmizi Bu, hasen, garîb, sahih bir hadistir dedi. 13 Abdurrezzak, el-musannef (226), İbnu l-münzir, el-evsat (971), Beyhakî, el-kübrâ (1/366), İbnu Abbâs radıyallahu anhumâ dan 14 Nesâî (5202), Enes radıyallahu anhu dan 15 Ahmed (6/150), Müslim (638) ve başkaları. 16 Abdurrezzak, el-musannef (1285), Beyhakî, el-kübrâ (1/376) 17 İbnu Ebî Şeybe (7285) Bu Allahu a lem namazların cem edilebileceği zaman içindir; yoksa içinde bulunduğu vakti kılar. 18 Mâlik (6) Ömer radıyallahu anhu dan. 19 Mâlik (7), Ömer radıyallahu anhu dan. 20 Mâlik (1/7,H:8), İbnu Ebî Şeybe (3358), Beyhakî (1/445) 21 El-Müdevvene (1/156) [İlmiye,1415] 22 Beyhakî, es-sünenü l-kübrâ (1/373-377) 23 İbnu Rüşd, Şerhu Bidâyetil-Müctehid (1/230-231) 7 / 7