p YIL: 34 SIRA SAYI: 403 KURULUŞ: OCAK-1975 yarcftay KARARLARI DERGİSİ CİLT: 34 TEMMUZ - 2008 SAYI: 7



Benzer belgeler
T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2014/3-686 K. 2016/18 T

İlgili Kanun / Madde 2821 S. SK/45

DAVACI : Nesrin Orhan Şahin vekilleri Av.Serap Yerlikaya ve Av.İlter Yılmaz

T.C. D A N I Ş T A Y Dördüncü Daire Esas No : 2010/8630 Karar No : 2013/4481 Anahtar Kelimeler : Haciz, Ödeme Emri, (BS) Formu Özeti : sayılı

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. / S. İTÖHK/1

İTİRAZIN İPTALİ DAVASINDA HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE. Stj. Av. Belce BARIŞ ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA

YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ NİN

AVUKAT YASİN GİRGİN

Trabzon üçüncü noteri olan davalı ise, süresinde zamanaşımı itirazında bulunmuştur.

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2, S. TSK/25

İCRA İNKAR TAZMİNATI LİKİT ALACAK KAVRAMI MAL İADESİ YIPRANMA PAYI

T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

T.C. D A N I Ş T A Y Dördüncü Daire. Anahtar Kelimeler: Abonelik Sözleşmesi, Gecikme Faizi, Tahsil Edilince Beyanname Verilmesi

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGK. /88

: Av.Tezcan ÇAKIR Meşrutiyet Cd. N:3/15 - ANKARA

T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2013/ K. 2015/1159 T

-5- Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/ S. BK/100

SİLME TUŞUNU KULLANMADAN VE EKRANA BAKARAK YAZMA PDF

EMLAK VERGİSİNDEN MUAF OLAN TAŞINMAZLA İLGİLİ DÜZENLENEN ÖDEME EMRİNE İLİŞKİN KANUN YARARINA BOZMA KARARI

İlgili Kanun / Madde 818.S.BK/161

T.C. İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/32

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/8

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/18-21

T.C. YARGITAY. Hukuk Genel Kurulu. Karar Tarihi: YARGITAY KARARI. Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı Sayfa 1 / 5 YARGITAY KARARI

ZAMANAŞIMI SÜRESİ GEÇTİKTEN SONRA DİSİPLİN CEZASI VERİLMESİ

T.C. D A N I Ş T A Y Yedinci Daire

KIDEM ZAMMI ÜCRETE UYGULANAN AYRI ZAMDIR ÖNCE KIDEM ZAMMI UYGULANIR DAHA SONRA TOPLU SÖZLEŞMEDEKİ NISBİ ZAM UYGULANIR Y A R G I T A Y İ L A M I

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /112

Uzun Sok. Kolotoğlu İşhanı Kat: 3 No:75 - TRABZON Temyiz Eden ve Karşı Taraf (Davalı) : Karayolları Genel Müdürlüğü - ANKARA

İlgili Kanun / Madde 4857.S. İşK/ 2,18-21 T.C YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2013/21049 Karar No. 2013/19112 Tarihi:

İlgili Kanun / Madde 5521 S. İşMK. /1

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /18-21

T.C. DANIŞTAY Sekizinci Daire Esas No : 1992/2271 Karar No : 1993/1754

EŞLER ARASINDA MAL REJİMİNİN TASFİYESİ DAVASI ( Zamanaşımı Def`i Yönünden ) ZAMANAŞIMI DEF`İNİN İLERİ SÜRÜLMESİ ŞEKİL VE SÜRESİ

İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK. /Geç. 3.

Sirküler Rapor /70-1 ANAYASA MAHKEMESİNİN ÖZEL USULSUZLUK CEZASIYLA İLGİLİ BAŞVURUYA İLİŞKİN KARARI

HD T. E: 9010, K: (

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /18-21,25

T.C. DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU E. 2011/76 K. 2014/1397 T

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STK/25

T.C. D A N I Ş T A Y Üçüncü Daire Esas No : 2010/5785. Karar No : 2012/3582

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

Yargıtay 13, Hukuk Dairesinden:

İlgili Kanun / Madde 818 S.BK /125 İŞ KAZASI ZAMAN AŞIMININ BAŞLANGICININ MALULİYET ORANIN KESİN OLARAK TESPİT EDİLDİĞİ TARİH OLDUĞU

İlgili Kanun / Madde 506.S.SSK/61 YAŞLILIK AYLIĞININ HESAPLANMA YÖNTEMİ

YARGITAY 11.HUKUK DAİRESİ E.2006/435 K.2007/7464 T YOLCU TAŞIMA. ZORUNLU KOLTUK SİGORTASI DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/ 2, 18-21

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/18-21

T Ü R M O B TÜRKİYE SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLER ODALARI BİRLİĞİ SİRKÜLER RAPOR MEVZUAT

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /21 T.C YARGITAY 7. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2015/8707 Karar No. 2015/8125 Tarihi:

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /6, S. İşK/14 T.C YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2015/1888 Karar No. 2015/6201 Tarihi:

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGSK. /53

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/32 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ. Esas No. 2008/14944 Karar No. 2010/2311 Tarihi:

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/46 HAFTA TATİLİ

Anahtar Kelimeler : Yargılamanın yenilenmesi, kesinleşen mahkeme kararı, özel tüketim

BİRİKMİŞ NAFAKA BORCUNU ÖDEMEMEK HAPİS CEZASI GEREKTİRMEZ...

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/18-21

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /32,46

DANIŞTAYIN SÜRESİNDE AÇILMAYAN DAVAYLA İLGİLİ KANUN YARARINA BOZMA KARARI

AVUKAT - İŞ SAHİBİ ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ

2017 DİYARBAKIR BAROSU ASGARİ ÜCRET ÇİZELGESİ

DANIŞTAYIN HAKSIZ ÇIKMA ZAMMIYLA İLGİLİ KANUN YARARINA BOZMA KARARI

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş.K. /18-21 DAVACI YARARINA KAZANILMIŞ HAK

ONÜÇÜNCÜ DAİRE USUL KARARLARI. Anahtar Kelimeler : Dava Açma Süresi, Yazılı Bildirim, Başvuru Mercii ve Süresi, Hak Arama Hürriyeti

T.C. YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ

İlgili Kanun / Madde 506.S.SSK/Ek-47

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/53,57

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/18-21

İlgili Kanun / Madde 5510 S.SGK/96

(4721 S. K. m. 28) (6100 S. K. m. 30, 50, 55, 114, 124, Geç. m. 3) (1086 S. K. m. 41) (14. HD T. 2012/9222 E. 2012/10360 K.

Hukuk Genel Kurulu 2014/789 E., 2016/634 K.

2018 DİYARBAKIR BAROSU ASGARİ ÜCRET ÇİZELGESİ

İlgili Kanun / Madde 5434 S.ESK/ S. SGK/101

A. SULH HUKUK MAHKEMELERİNDE GÖRÜLEN DAVALAR

Prof. Dr. Süha TANRIVER Doç. Dr. Emel HANAĞASI

KAMULAŞTIRMASIZ EL ATILAN TAŞINMAZ BEDELİNİN TAHSİLİ OBJEKTİF DEĞER ARTIŞ ORANI VEKALET ÜCRETİ

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2, 18-21

İlgili Kanun / Madde 818 S.BK/ S.İşK/78. T.C YARGITAY Hukuk Genel Kurulu. Esas No. 2008/21-53 Karar No. 2008/107 Tarihi:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR BARIŞ DERİN BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/13462)

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGK. /81

SAVUNMANIN ÖZETİ : Tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmuştur.

"Tüketici Aleyhine Başlatılacak İcra Takibinde Parasal Sınır" "Tüketici Aleynine Ba~latllacak icra Takibinde Parasal ~ınırn

MÜFETTİŞİN ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİNİ İHLAL ETMESİ NEDENİYLE TAZMİNAT

T.C. KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU RET KARARI :F.Y.

ZİKZAK TEKNİĞİNİN UYGULAMA METİNLERİ

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/6 İŞYERİ DEVRİ İŞYERİ DEVRİNİN İŞÇİ ALACAKLARINA ETKİSİ

TASARRUFUN İPTALİ DAVALARI

İlgili Kanun / Madde 6356 S. TSK/41-43

VERGİ SORUMLUSUNUN İDARİ DAVA AÇMA HAKKININ BULUNDUĞUNA İLİŞKİN KANUN YARARINA BOZULMASINA İLİŞKİN KARAR YAYIMLANDI

T.C. İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

T.C. D A N I Ş T A Y. Vergi Dava Daireleri Kurulu

İlgili Kanun / Madde 3201 S.YHBK./3

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR NURAN CEYLAN ÖZBUDAK BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/2890)

Anahtar Kelimeler : Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Ek 1 Nolu Protokol

Sirküler Rapor /108-1

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Esas Numarası: 2015/ Karar Numarası: 2016/769 Karar Tarihi:

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /32

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK. /26, 53 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2015/11497 Karar No. 2015/15217 Tarihi:

Transkript:

p YIL: 34 SIRA SAYI: 403 A KURULUŞ: OCAK-1975 yarcftay KARARLARI DERGİSİ CİLT: 34 TEMMUZ - 2008 SAYI: 7 m

ISSN 1300-0195 tsosdîrl Vargı toy adına Haşan G RÇ K R Yargıtay Başkanı (İZ^Müdürü Crsin DAMAR Yargıtay Yayın işleri MüdSru Yargıtay Yayın İşleri Müdürlüğünce Ayda Bir yayımlanır. Hiç bir yerde temsilcimiz yoktur. D^aıulu Baf&an A. Vehbi AKSOV Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Üyesi Ödemeli olarak Dergi Gönderilmez. *Üyete.x Cmrullah AVCI Tetkik Hakimi Abone bedeli için Abone Servisimizi (0 312-416 11 38) arayınız. Mehmet AKBAL Tetkik Hakimi 0/önetlm ve *1/azışma Vargıtay Vayın işleri Müdürlüğü (Yargıtay k Binası, Vekâletler Cad. No: 3) 06658-Bakanlıklar/RNKflRA Detefon (0-312) 425 16 32 425 16 49 (0-312)419 41 11 Abone Olmak İçin; Abone bedeli Yayın işleri Müdürlüğümüzün TC Ziraat Bankası Kızılay Şubesindeki 39009014-5001 nolu banka hesabına veya Posta Çekleri Merkezindeki 92932 nolu posta çeki hesabına ya da bizzat Müdürlüğümüz Veznesine yatırılmalıdır. c^f&one < vurlii (0-312) 416 11 38 rsin DAMAR n» ssuyftı nstî-rmnl Abone İşlemleri için Müdürlüğümüze başvurulmalıdır. B a d a SÖZK6S6N Matbaacılık Tic. Ltd. Şti. Tel:(0-312) 395 21 10

İÇİNDEKİLER P a t r t ll (Yayınlanan Karar A dedi1) lo y fg Hukuk Bolumu...... 1259 1387 Ö Hukuk Genel Kurulu (3)... 1259-1284 O Birinci Hukuk Dairesi (2)... 1284-1292 O ikinci Hukuk Dairesi (2)... 1292-1294 O Üçüncü Hukuk Dairesi (2)... 1295-1299 ö Dördüncü Hukuk Dairesi (2)... 1300-1303 & Beşinci Hukuk Dairesi (2)... 1304-1306 & Altıncı Hukuk Dairesi (1)... 1306-1308 ö Yedinci Hukuk Dairesi (2)... 1309-1316 & Sekizinci Hukuk Dairesi (2)...1317-1321 ö Dokuzuncu Hukuk Dairesi (2)... 1321-1328 ö Onuncu Hukuk Dairesi (2)... 1329-1334 Ö Onbirinci Hukuk Dairesi (2)...1335-1340 O Onikinci Hukuk Dairesi (2)... 1341-1343 ö Onüçüncü Hukuk Dairesi (2)... 1344-1349 ö Ondördüncü Hukuk Dairesi (2)...1349-1355 ö Onbeşinci Hukuk Dairesi (2)... 1355-1360 & Onaltıncı Hukuk Dairesi (2)... 1361-1366 & Onyedinci Hukuk Dairesi (2)... 1366-1370 ö Onsekizinci Hukuk Dairesi (2)... 1370-1373 O Ondokuzuncu Hukuk Dairesi (2)... 1374-1377 ö Yirminci Hukuk Dairesi (1)... 1378-1380 O Yirmibirinci Hukuk Dairesi (3)... 1380-1387 Ceza Bölümü (29) 1391 1459 & Ceza Genel Kurulu (4)...1391-1413 & Birinci Ceza Dairesi (2)... 1414-1418 İkinci Ceza Dairesi (2)... 1418-1421 Üçüncü Ceza Dairesi (3)... 1422-1426 O Dördüncü Ceza Dairesi (2)...1426-1430 ö Beşinci Ceza Dairesi (2)...1430-1434 & Altıncı Ceza Dairesi (3)... 1435-1440 & Yedinci Ceza Dairesi (2)...1440-1442 & Sekizinci Ceza Dairesi (2)... 1443-1446 O Dokuzuncu Ceza Dairesi (2)... 1447-1448 & Onuncu Ceza Dairesi (2)...1449-1453 Ö Onbirinci Ceza Dairesi (3)... 1454-1459 Arama Dizinleri......... 1463 1472 d Maddelere Göre Arama Dizini... 1463-1467 û Kavramlara Göre Arama Dizini... 1468-1472 Endeksler 1473 1474

p m W ü W W m m S O l I I ı ı ı ı M m m rc? & m

H u k u k B ö l ü m ü T.C. YARGITAY Hukuk Genel Kurulu E: 2008/12-50 K: 2008/8 T: 23.01.2008 $ Haczedilmezlik Şikayeti Özet: Devlet mallan ile özel kanunlarında haczi caiz olmadığı gösterilen mallar haczedilemez. Döner sermayeye ait bütün mallar Devlet malı niteliğindedir. Bu nedenle, döner sermaye hesabının da Devlet malı niteliğinde ele alınması gerekir. (2004 s. İİK m. 82/1) (1050 s. MUK m. 2) (209 s. SSYBDSK m. 3,12) Taraflar arasındaki "şikayet" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (İstanbul Dokuzuncu İcra Hukuk Mahkemesi)'nce şikayetin reddine dair verilen 06.06.2006 gün ve 2006/726-932 sayılı kararın incelenmesi şikayetçi vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Onikinci Hukuk Dairesi'nin 19.10.2006 gün ve 2006/16125-19670 sayılı ilamı ile; Ç'...\Devlet Hastaneleri, Devlet mallarının hizmet malları ayrımında kamu hizmeti ile yakın ilişkisi bulunan Kurumlar kapsamında sayılmaktadır. Devlet mallarının neler olduğu 1050 sayılı Kanun'un 2. maddesinde belirtilmiştir. Devlet malları, gerek kamu hizmetlerine doğrudan tahsis edilmiş bulunan, gerek temin ettiği ekonomik ve sosyal menfaatler dolayısıyla yararlanılan bütün mallardır. Maliye Bakanlığı ve Sayıştay'ın denetiminde olan sarfiyat için işlem kolaylığı sağlamaya matuf ayrıcalık, onun Devlet malı olmaktan çıkarıldığı anlamına gelmez. 209 sayılı Kanun hükmünce kurulan, öz sermayesi tümüyle Devlet tarafından karşılanmış döner sermayeler ve bunlardan üretilmiş olan taşınır taşınmaz mal ve haklar aynı Kanun'un 3. maddesi uyarınca belirli bir kamu hizmetinin devamlılığına tahsis edilmiştir. Kuruluşun yaşaması bu sermaye ile YARGITAY KARARLAR/ DERBİBİ ------------------------------------------------V IKOD 1259

H u k u k B o l ü m ü kaim olduğuna, döner sermaye saymanlığının bağımsız kişiliği bulunmadığına göre, mahkemece borçlu isteminin tümünün kabulü gerekirken, kısmen kabulü isabetsizdir...") gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Temyiz Eden: Şikayetçi vekili Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: İstek, haczedilmezlik şikayetine ilişkindir. İstanbul Üçüncü İcra Müdürlüğü'nün 2006/160 sayılı dosyasında, karşı taraf/alacaklı şirket, borçlu şirketler aleyhine önce ihtiyati haciz kararına dayanarak 04.01.2006 tarihinde ihtiyati haciz uygulatmış; İcra Müdürlüğü'nce borçluların diğer üçüncü kişiler yanında GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Komutanlığında doğmuş ve doğacak hak ve alacaklarına haciz tezkeresi yazılmasına ve ihtiyati haciz konulması için 89/1 birinci haciz ihbarnamesi çıkarılmasına karar verilmekle 04.01.2006 tarihinde 89/1 ihbarnamesi çıkarılmış; 06.01.2006 tarihinde tebliğ edilmiştir. Alacaklı devamında; kambiyo senetlerine mahsus yolla 05.01.2006 tarihinde icrai hacze girişmiş; borçlulara Örnek 10 ödeme emri çıkarılmış; ayrıca bu dosyada üçüncü kişi durumundaki GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Komutanlığı'nda doğmuş ve doğacak istihkak, para, hakediş ve benzeri alacakları üzerine haciz uygulanması için ikinci haciz ihbarnamesi de tarihsiz olarak çıkarılmış, 02.03.2006 tarihinde Komutanlığa tebliğ edilmiştir. GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Komutanlığı 10.03.2006 tarih ve 295 sayılı cevabında, tebligatı kabul etme yetkilerinin bulunmadığını, tebligatın MSB Huk. Müş. ve Dava D.Başkanlığı'na tebliğ edilmesi gerektiği bildirilmiştir. Bu talep İcra Müdürlüğü'nce reddedilmiştir. 21.03.2006 tarihinde üçüncü haciz ihbarnamesi çıkarılarak 18.04.2006 tarihinde Komutanlık adresinde tebellüğ edilmiştir. 14.04.2006 tarihinde Örnek 21/a üçüncü haciz ihbarnamesi (bildirim) tebliğe çıkarılarak Komutanlık adresinde 18.04.2006 tarihinde tebliğ edilmiş; 27.04.2006 tarihinde tebligatın MSB Huk. Müş. ve Dava D.Başkanlığı'na tebliğ edilmesi gerektiği ifade edilerek iade edilmiştir. V 1K E)-----------------------------------------------C İ l t : 3 4 S a y i: 7 T e m m u z 2 C JO B

H u k u k B ö l ü m ü Bu arada Ziraat Bankası'na gönderilen 89/1 ihbarnamesi ile Gülhane Askeri Tıp Akademisi Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Komutanlığı'nın 2939575 nolu hesabına, döner sermaye hesabı ise haciz uygulanması istenmiş; yazının 25.05.2006 tarihinde tebliği üzerine Ziraat Bankası A.Ş. K... Şubesi nezdinde bulunan 2939576-6001 nolu hesap üzerine ve bu hesabın döner sermaye hesabı olması nedeniyle 22.05.2006 tarihinde haciz tatbik edilmiştir. Alacaklı vekilinin diğer hesaplara da haciz konulması yönündeki talebi, Devlet malı olduklarından haczedilemeyeceği gerekçesiyle 24.05.2006 tarihli İcra Müdürlüğü kararıyla reddedilmiş; aynı tarihte sadece döner sermaye hesaplarına haciz konulmasına karar verilmiştir. Şikayetçi Maliye Hâzinesi vekili, 03.05.2006 tarihli şikayet dilekçesi ile; İstanbul Üçüncü İcra Müdürlüğü'nün 2006/160 esas sayılı dosyasından, GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Komutanlığı'na ait Ziraat Bankası A.Ş. K... Şubesi nezdinde bulunan 2939576-6001 nolu hesap üzerine, bu hesabın döner sermaye hesabı olduğundan bahisle 22.05.2006 tarihinde haciz tatbik edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, 209 sayılı Kanun'un 12. maddesine göre döner sermayeye ait malların Devlet malı olması nedeniyle haczedilemeyeceğini, ifadeyle haczedilmezlik şikayetinde bulunarak haczin kaldırılmasını istemiştir. Yerel mahkemece; bu hastanenin 01.04.1961 tarih ve 209 numaralı Yasa kapsamında bulunan bir kuruluş olmadığı belirlenmekle istemin yasal dayanağı bulunmadığı, gerekçesi ile haczedilemezlik şikayetinin reddine karar verilmiş; şikayetçi vekilinin temyizi üzerine Özel Daire'ce karar; "...209 sayılı Kanun hükmünce kurulan, öz sermayesi tümüyle Devlet tarafından karşılanmış döner sermayeler ve bunlardan üretilmiş olan taşınır, taşınmaz mal ve haklar aynı Kanun'un 3. maddesi uyarınca belirli bir kamu hizmetinin devamlılığına tahsis edilmiştir. Kuruluşun yaşaması bu sermaye ile kaim olduğuna, döner sermaye saymanlığının bağımsız kişiliği bulunmadığına göre, mahkemece borçlu isteminin tümünün kabulü gerekirken kısmen kabulü isabetsizdir." gerekçesi ile bozulmuş ve alacaklı vekilinin karar düzeltme istemi Özel Daire'ce oybirliği ile reddedilmiştir. Yerel mahkemece önceki kararda direnilmiş; karar şikayetçi/üçüncü kişi vekilince temyiz edilmiştir. Ya r b i t a y Ka r a r l a r / D e r b İs İ 1261

H u k u k B ö l ü m ü Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; üçüncü kişi durumundaki GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Komutanlığı Döner Sermaye Saymanlığının T.C. Ziraat Bankası K... şubesindeki 2939576-6001 numaralı döner sermaye hesabındaki meblağın haczedilip haczedilemeyeceği, noktasındadır. Öncelikle, konuya ilişkin yasal düzenlemelerin ortaya konulup, değerlendirilmesinde yarar vardır. 2004 sayılı İcra İflas Yasası'nın 82. maddesinin 1. fıkrasında; "Devlet malları ile mahsus kanunlarında haczi caiz olmadığı gösterilen mallar haczedilemez." Hükmü yer almaktadır. Bu hükmün konuluş nedeni, 15.01.1947 gün ve 1947/14-5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında "Bu hüküm, kamu hizmetlerinin düzenli ve aralıksız bir tarzda yürütülmesini sağlamak amacını güder. Devletin kendisine ait borcu ödemesi zorunluluğu, devlet kamu kişiliğinin saygınlık ve onuru gereği bulunmakta, devletten alacaklı bulunan kişilerin kovuşturma yollarına başvurmalarına gerek bulunmadan alacaklarını alabilmeleri öngörülmektedir." şeklinde açıklanmıştır. Görüldüğü üzere, İİK 82/1 maddesi anlamında haczedilemezlik "devlet malları" ve "özel yasalarında haczi caiz olmadığı gösterilen mallar" için söz konusudur. Devlet mallarının neler olduğunu düzenleyen 1050 sayılı Kanun'un 2. maddesinde aynen; "Devletin emvali Devletçe tarh ve cibayet olunan her türlü tekalif ve rüsum ile Devlete ait nükut ve esham ve her türlü menkul ve gayrimenkul eşya, emval ve kıyem ve bunların hasılat ve icraatı ile bedellerinden terekküp eder." hükmü yer almakta; günümüz Türkçesi ile ifade edildiğinde de bu hükümde "Devletin mal varlığı; Devletçe salınan ve alınan her türlü vergi ve resim ile Devlete ait nakit, hisse senedi, her türlü taşınır ve taşınmaz eşya, mal, kıymet ve bunların gelirleri, kiraları ile satış bedellerinden oluşur." denilmektedir. Devlet mallarının haczedilmemesi çeşitli nedenlere dayanmaktadır. Her şeyden önce, devleti niteleyen egemenliğin, buna karşı cebir (zorlayıcı güç) Cİl t : 3 4 S a y i: 7 Temmuz Z O O B

H u k u k B ö l ü m ü kullanılmasıyla bağdaşmayacağı, cebir kullanılmasının devlete tanınmış bir yetki olup, bu yetkiyi devletin kendisine karşı kullanmasının düşünülemeyeceği, devletin borçlarını, herhangi bir cebir kullanmadan kendiliğinden ödemesinin hukuk devletinin gereği olduğu, hususları bunların başında gelmektedir. Ayrıca, kamu hizmetlerinin aksatılmadan ve kesintiye uğramadan sağlanması ve bütçenin getirdiği esasların cebri icra sonucunda öngörü dışı ihlallere uğratılmaması da esas alınmaktadır (Prof. Dr. Baki Kuru, İcra İflas Hukuku, Ankara 1983, s. 294; Prof. Dr. Saim Üstündağ, İcra Hukuku Esasları, İstanbul 1984, s. 190). Diğer yandan devlet mallarının haczi, bu malların tahsis şeklini değiştirdiğinden, devletin malvarlığında (patrimuan) ve mali hukukta devamlılığı bozarak kamu yararına zarar verebilecektir (Talih Uyar, İcra Hukukunda Haciz, Manisa 1983, s. 386). Devlet malları, 1050 sayılı Genel Muhasebe Yasası'nın 2. maddesine göre, gerek kamu hizmetine doğrudan doğruya tahsis edilmiş bulunan, gerek sağladığı mali yarar vesaire dolayısıyla faydalanılan bütün mallardır (Prof. Dr. Ejder Yılmaz, Devlet Malları Hak ve Rüçhanlığına Sahip Malların Haczedilmemesi, Prof. Dr. Yaşar Karayalçın'a Armağan, Türkiye İş Bankası Yayınları). Devlet malları kavramı, salt devlet tüzel kişiliği içindeki genel ve katma bütçeli dairelerin ellerinde bulunan ve idare ve muhasebesi 1050 sayılı Genel Muhasebe Yasası'na tabi malları kapsar. Devlet malları, özel mallardan ayrı birtakım hukuki karaktere sahiptir. Devlet mallarının gösterdiği bu hukuki karakter, bu mallann ya doğasından, ya da kamunun kullanımına ve yararlanmasına sunulmuş bulunmasından veyahut bir kamu hizmetinin unsurunu oluşturmasından kaynaklanır. Bu karakterler, devlet mallarının özel mallar karşısındaki hukuki niteliğini belirttiği gibi idarenin bunlar üzerinde sahip olduğu hakların niteliğini, ferdin bunlar karşısındaki durumunu ve yararlanma yetkilerini de aydınlatır (Ord. Prof. Dr. Sıddık Sami Onar, İdare Hukukunun Umumi Esasları, Cilt 2, İstanbul 1964, s. 1319). Karşılaştırmalı hukuka baktığımızda, İsviçre, Fransa ve Almanya'da kural olarak devlet mallarının haczedilebilirliği kabul edilmiştir (İsviçre İcra İflas Ya r b i t a y K a r a r l a r / D e r b Ib I ------------------------------------------------VIK i 1263

H u k u k B ö l ü m ü Yasası m. 92-94, Fransa Medeni İcra Usulleri Hakkındaki Yasa m. 14, Federal Almanya Hukuk Usulü Yasası m. 882 a). İcra İflas Yasası'nın 82/1. maddesinde yer alan devlet mallarının hac- zedilemeyeceği kuralının iptali ile ilgili olarak açılan davada Anayasa Mahkemesi "Devlet mallarının haczedilemeyeceğine ilişkin kural Devletin borçlarını kendiliğinden ödeyeceği ve bunun hukuk devletinin gereği olduğu esasına dayanır. Devlet mallarının haczi, bu malların kullanma biçimini değiştireceğinden, devletin malvarlığında ve mali hukukta sürekliliğe engel olarak, kamu yararına zarar verir. Uyuşmazlık konusu olayda, borcun hiç ödenmemesinden değil, bütçe olanaklarına göre, yılını aştığı için gecikerek ödemenin sağlanacağından söz edilmektedir. Devletin etkinliklerinde kamu hizmeti ve dolayısıyla kamu yararı önde geldiğine göre, bir alacaklının kişisel çıkarı için devlet mallarının haczi, diğer deyişle özel yararın kamu yararına yeğlenmesi (tercih edilmesi) söz konusu olamaz. Öte yandan, yasa önünde eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmez. Anayasa'nın 10. maddesinde yer alan eşitlik, mutlak anlamda eşitlik olmayıp, haklı nedenlerin varlığı durumunda farklı uygulamalara olanak veren bir ilkedir. Durum ve konumdaki farklılık, hukuksal özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar ve kuruluşlar için değişik kurallar ve uygulamaları gerekli kılar. Kimi yurttaşların haklı bir nedene dayandırılarak değişik kurallara bağlı tutulmaları eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaz. Anayasa'nın amaçladığı eşitlik eylemi değil, hukuksal eşitliktir. Aynı hukuksal durumların aynı, ayrı hukuksal durumların ayrı kurallara bağlı tutulması, Anayasa'nın öngördüğü eşitlik ilkesine uygun düşer" gerekçeleriyle 2004 sayılı İcra İflas Yasası'nın 538 sayılı Yasa ile değişik 82. maddesinin 1. bendinde yer alan "Devlet malları" sözcüklerinin Anayasa'ya aykırı olmadığı sonucuna varmıştır (Anayasa Mahkemesi'nin 21.10.1992 gün ve 1992/13 ve 1992/50 K. sayılı içtihadı). Devlet malı kavramı, Hukuk Genel Kurulu'nun 04.10.1974 gün ve 1971/1-261 esas, 1974/1050 karar sayılı kararı ile 25.12.2002 gün ve 2002/12-1101 esas, 2002/1113 karar sayılı karar ve bu kararın karar düzeltme talebinin reddine ilişkin 26.02.2003 gün ve 2003/12-116 esas, 2003/111 karar sayılı ilamlarında da yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde ayrıntısıyla irdelenmiştir. W Cİl t : 3 4 S a y /: 7 Te m m u z 2CJC3B 1264

H u k u k B ö l ü m ü Özel yasalarında haczi caiz olmadığı gösterilen mallar da devlet malı olmamakla birlikte haczedilemez. Özel yasalarda haczedilmezlikle ilgili düzenlemeler başta 2510 sayılı İskan Kanunu m. 16/f, m. 30; 6245 sayılı Harcırah Kanunu m. 61; 3213 sayılı Maden Kanunu m. 40; 6831 sayılı Orman Kanunu m. 31, VI; 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu m. 61; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu m. 121; 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunu m. 67; 775 sayılı Gecekondu Kanunu m. 34/e; 2849 sayılı Kefalet Yasası m. 11; 4178 sayılı Yasa m. 12; 4933 sayılı Yasa m. 13; Türk Ticaret Yasası m. 753, m. 892/1; 7397 sayılı Yasa m. 14/3; 2821 sayılı Sendikalar Yasası m. 64/2; 657 sayılı Devlet Memurları Yasası m. 203/3, m. 207/4, m. 236; 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Yasası m. 143, m. 154/2, m. 176, m. 177/2; 1164 sayılı Arsa Ofisi Yasası; 2834 sayılı Tarım Kredi Kooperatifleri ve Birlikleri Yasası m. 8, m. 16/3; 1512 sayılı Noterlik Yasası m. 38/5; 854 sayılı Deniz İş Yasası m. 32 vs. olmak üzere çeşitli özel kanunlarda yer almaktadır. Ayrıca, bu mallara örnek olarak kamu iktisadi teşebbüslerinin malları da gösterilebilir (233 sayılı KHK m. 57/2). Son olarak devlet malları hak ve rüçhanlığını haiz mallar da haczedilemez. (Örn. Ordu Yardımlaşma Kurumu Yasası'nın 37. maddesi). Devlet hastaneleri, devlet malları ana başlığı altında hizmet malları ayrımında kamu hizmeti ile yakından ilişkisi bulunan kurumlar kapsamında yer almaktadır. Bu bağlamda, 04.01.1961 tarihli Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı'na Bağlı Sağlık Kurumlan ile Esenlendirme (Rehabilitasyon) Tesislerine Verilecek Döner Sermaye Hakkında 209 sayılı Kanun da irdelenmelidir. 209 sayılı Kanun hükmünce kurulan, öz sermayesi tümüyle devlet tarafından karşılanmış döner sermayeler ve bunlardan üretilmiş olan taşınır, taşınmaz mal ve haklar Kanun'un 3. maddesi uyarınca belli bir kamu hizmetinin devamlılığına tahsis edilmiş; kurumun yaşaması bu sermayeye bağlı kılınmış; aynı Kanun'un 12. maddesinin 1. fıkrasında açıkça; "Döner sermayeye ait bütün mallar Devlet malı hükmündedir. Bunlar aleyhine işlenen suçlar aynen Devlet malları aleyhine işlenmiş suç olarak kabul edilir ve YARBITAY KARARLARI DERBİBİ ------------------------------------------------V [KE) 1265

H u k u k B ö l ü m ü sanıklar bu husustaki kanunlar hükümlerine göre takip olunarak cezalandırılır." hükmüne yer verilmiştir. Hemen burada, döner sermaye hesabı haciz işlemine konu edilen GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Komutanlığı'nın yasal konumunun da ortaya konulması gerekmektedir. 17.11.1983 tarih ve 2955 sayılı Gülhane Askeri Tıp Akademisi Ka- nunu'nun 2. maddesinde Kanunun kapsamı "Bu Kanun; Gülhane Askeri Tıp Akademisi Komutanlığı'nı, bu Komutanlığa bağlı eğitim ve öğretim kurumlarını ve bunlarla ilgili faaliyet ve esasları kapsar." olarak açıklanmış; tanımlara ilişkin 3. maddesinin (a) bendihde; "a) Gülhane Askeri Tıp Akademisi: Genelkurmay Başkanlığı'nın kuruluşunda, bilimsel özerkliğe sahip, Atatürk ilkelerine bağlı, milli şuur ve disiplini görev bilen, Türk Silahlı Kuvvetlerinin sağlık bilimleri alanında en yüksek danışma organı olan; lisans ve lisansüstü düzeyde eğitim ve öğretim, bilimsel araştırma ve yayım yapan, Türk Silahlı Kuvvetlerine muvazzaf askeri tabip ve gerektiğinde diğer sağlık bilimleri alanında askeri personel yetiştiren; kendisine ve bünyesindeki Askeri Tıp Fakültesine enstitü, yüksekokul ve benzeri kuruluşlar, eğitim hastaneleri ile diğer eğitim ve öğretim kurumlan bağlanabilen ve Genelkurmay Başkanlığı'nın gerek gördüğü sağlıkla ilgili eğitim ve öğretimi de yaptıran bir yükseköğretim kurumudur." Aynı maddenin c) bendinde d e ; "c) Askeri Eğitim Hastanesi: Gülhane Askeri Tıp Akademisi Komutanlığının önerisi ve Genelkurmay Başkanlığı'nın onayı ile vazifelendirilen, 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu'nun ve Yönetmeliği'nin öngördüğü personelin muayene ve tedavilerinin, tıpta uzmanlık öğreniminde bulunan askeri tabipler ile diğer sağlık personelinin eğitimlerinin ve bu eğitim ile ilgili klinik ve laboratuvar çalışmalarının yapıldığı, Türk Silahlı Kuvvetleri kuruluş ve kadrolarında gösterilen hastanelerdir." hükümlerine yer verilmiş; 37. maddesinde "Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nin idari denetimi Genelkurmay Başkanlığı'nca yapılır." Denilmiştir. TfOSffl) 1266 Cİl t : 3 4 S a y /: 7 Te m m u z Z O O B

H u k u k B ö l ü m ü Aynı Kanun'un 46. maddesinde mali kolaylıklar, 47. maddesinde ise döner sermeye düzenlenmiş; döner sermaye başlıklı 47. maddede aynen; "Genelkurmay Başkanlığı'nca Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde ve eğitim hastanelerinde döner sermaye işletmesi kurulabilir. (Değişik: 11.06.1997-4273/5 md.) 04.01.1961 tarihli ve 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu'nun değişik 70. maddesinin birinci fıkrasında sayılan hak sahiplerinin muayene ve tedavilerine ilişkin olarak T.C. Emekli Sandığı tarafından ödenecek karşılıklar, yapılacak bağış, yardım ve vasiyetler ile muayene ve tedavi edilecek sivil kişilerden yönetmelikteki esaslara göre alınacak ücretler döner sermayeye gelir kaydedilir. Döner sermaye işletmesinin faaliyet alanları, sermaye limitleri, sermaye ile ilgili yönetim işlerinin yürütülmesi esasları ve muhasebe usulleri, Maliye Bakanlığı'nın olumlu görüşü alınmak suretiyle Genelkurmay Başkanlığı'nın tespit edeceği esaslara göre Gülhane Askeri Tıp Akademisi ve eğitim hastanelerinin döner sermaye yönetmeliğinde belirtilir. Kurulacak döner sermaye işletmesi, 1050 sayılı Muhasebei Umumiye Kanunu'na tabi değildir. Döner sermayeden elde edilen ve her yıl sonunda kullanılmayan gelir, ertesi yılın döner sermaye gelirine eklenir. Mali yılın bitiminden başlanarak dört ay içinde hazırlanacak bilanço ve ekleri ile bütün gelir ve gider belgeleri denetim için Sayıştay'a, birer örneği de aynı süre içinde Maliye Bakanlığı'na verilir. Döner sermaye işletmelerinden toplanan döner sermaye geliri, Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nin araç, gereç, araştırma ve diğer ihtiyaçlarına sarfe- dilir." denilmektedir. Gülhane Askeri Tıp Akademisi Yönetmeliği'nin "Döner Sermaye" başlıklı 140. maddesinde de; "Genelkurmay Başkanlığı'nca Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde ve Eğitim Hastanelerinde döner sermaye işletmesi kurulabilir. Döner sermaye işletmesine ilişkin usul ve esaslar Gülhane Askeri Tıp Akademisi Döner Sermaye Yönetmeliği'nde düzenlenir." hükmü bulunmakta; Ya r b i t a y Ka r a r l a r / D e r b Ib I 1267

H u k u k B ö l ü m ü Gülhane Askeri Tıp Akademisi ve Bağlı Eğitim Hastaneleri Döner Sermaye İşletmesi Yönetmeliği'nin (12.08.1984 gün ve 18456 sayılı R.G.); 3. maddesinde, Faaliyet Alanı; "Gülhane Askeri Tıp Akademisi ve bağlı eğitim hastaneleri döner sermaye işletmelerinin faaliyet alanı aşağıda belirtilmiştir: 1) Yatak adedinin % 51ne kadar sivil kişilerin muayene ve tedavilerini ayakta veya yatırarak yapmak, 2) Türk Silahlı Kuvvetleri Rehabilitasyon ve Bakım Merkezi Başkanlığı'na yurt içinden veya yurt dışından Genelkurmay Başkanlığı tarafından belirlenecek oran veya sayıda kabul edilecek sivil hastaların muayene ve tedavilerini ayakta veya yatırarak yapmak, 3) Tıbbi faaliyet alanı ile sınırlı olmak ve Genelkurmay Başkanlığı'nın izni alınmak kaydı ile mal ve hizmet üretiminde bulunmak." şeklinde sıralanmış; "Sermaye limiti" başlıklı 4. maddesinde, Kuruma tahsis edilen sermayenin Milli Savunma Bakanlığı bütçesine bu amaçla konulan ödeneklerle, döner sermaye faaliyetlerinden elde edilecek kârlar, bağış ve yardımlardan oluşacağı, belirtilmiş; 13. maddesinde, Döner Sermayenin mali işleri ile muhasebe işlemlerinin Genelkurmay Başkanlığı'nca tahsis edilen kadroya Milli Savunma Bakanlığı'nca teklif edilen ve Maliye Bakanlığı'nca atanan sorumlu sayman tarafından yürütüleceği; Yine 32. maddede, hesap işleri ve işlemlerinin Maliye Bakanlığı Döner Sermaye Muhasebesi Hesap Yönetmeliği esaslarına göre tutulacağı; ifade edilmiş, Saymanlıklar bulundukları İl Defterdarlığı'na bağlı olmakla, bağımsız kişilik tanınmamıştır. Hemen burada vurgulamakta yarar vardır ki, devlet malları gerek kamu hizmetlerine doğrudan tahsis edilmiş bulunan, gerek temin ettiği ekonomik ve sosyal menfaatler dolayısıyla yararlanılan bütün mallardır. Maliye Bakanlığı ve Sayıştay'ın denetiminde olan sarfiyat için işlem kolaylığı sağlamaya matuf ayrıcalık, onun devlet malı olmaktan çıkarıldığı anlamına gelmemektedir. c î l t : 3 A S a y /: 7 Te m m u z Z O O B

H u k u k B ö l ü m ü Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; Gülhane Askeri Tıp Akademisi Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Komutanlığı'nın Özel Kanun ve Yönetmeliklerle düzenleme altına alınmış kuruluş biçimi, çalışma sahası, işleyişi, idari denetiminin Genelkurmay Başkanlığı'na bağlı olup, bütçesinin de Milli Savunma Bakanlığı bütçesine bu amaçla konulan ödeneklerle, döner sermaye faaliyetlerinden elde edilecek kârlar, bağış ve yardımlardan oluşması, Saymanlığının Maliye Bakanlığı İstanbul Defterdarlığı'na doğrudan bağlı olup, bağımsız kişilik taşımaması da gözetilerek döner sermaye hesabının devlet malı niteliğinde ele alınması gerektiği, bu nedenle haczedilmezlik şikayetinin yerinde olduğu sonucuna varılmış; mahkemenin redde ilişkin kararı ile bu kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olmakla açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir. Sonuç: Şikayetçi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nın 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), 23.01.2008 gününde, oybirliği ile karar verildi. & Ya r b i t a y Ka r a r l a r / D e r o İb! VIK E 1269

H u k u k B ö l ü m ü T.C. YARGITAY Hukuk Genel Kurulu E: 2008/2-136 K: 2008/117 T: 13.02.2008 Terke Dayalı Boşanma Davası $ İhtar $ Dava Şartı $ Kabul Özet: Terk nedenine dayalı boşanma davası için Türk Medeni Kanunu nun 164/2. maddesinde düzenlenen koşullara uygun bir ihtarın yapılması dava şartıdır. Kanunun amir hükmü gereğince eve dönüş için ortaya konulan iki aylık sürenin hakim veya taraflarca değiştirilmesi mümkün değildir. Terk sebebine dayalı boşanma davasında davayı kabul sonuca etkili değildir. (4721 s. MK m. 164,184) Taraflar arasındaki "terke dayalı boşanma" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (PolatlI Asliye İkinci Hukuk Mahkemesi)'nce davanın reddine dair verilen 06.07.2006 gün ve 2006/216-435 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi'nin 18.06.2007 gün ve 2007/8764-10257 sayılı ilamı ile; (...Davalı kadının 09.09.2005 tarihinde açmış olduğu nafaka davasından dört ay geçtikten sonra davacı koca tarafından 01.02.2006 tarihinde ihtar istenilmiştir. İhtar kararı davalı kadına 08.02.2006 tarihinde tebliğ edilmiş, dava da tebliğden itibaren 2 ay geçtikten sonra süresi içerisinde 11.04.2006 tarihinde açılmıştır. Davacı kocanın terke dayalı davası süresindedir. Toplanan delillerden davalı kadın haklı bir nedenle müşterek konuta dönmediğini de kanıtlayamamıştır. Mahkemece davacı kocanın terke dayalı boşanma davasının kabulüne karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru gö- TflKffi Cİl t : 3 4 S a y /: 7 Te m m u z Z O O B 2

H U K U K B Ö L Ü M Ü rülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Temyiz Eden: Davacı vekili Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 164. maddesine dayalı terk nedeniyle boşanma istemine ilişkindir. Davalı kadın eldeki dava açılmadan evvel 09.09.2005 tarihinde nafaka davası açmış; mahkemece müşterek evlilikte davacı kadına şiddet uygulayan davalının kusurlu ve bu nedenle davacı kadının ayrı yaşamakta haklı olduğu, davacı kadının geçimi için ayrı yaşama döneminde istediği tedbir nafakasının davalı kocanın ekonomik durumu nazara alınarak belirlenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne 22.02.2006 tarihinde karar verilmiş; karar davalı koca tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay Üçüncü Hukuk Dairesi'nce, 25.05.2006 tarihinde onanmıştır. Davacı koca, nafaka davası sürerken 01.02.2006 tarihinde Polatlı Asliye Birinci Hukuk Mahkemesi'ne başvurarak; davalı kadının ortak ikametgahı terk ederek yaklaşık dokuz aydır babasının yanında kaldığını, eve dönmeye ikna edemediklerini, davacının çabasına rağmen davalı kadının dönmediğini, asla eve dönmeyeceğini beyan ederek nafaka davası açtığını, boşanma davasına esas olmak üzere davalıya eve dönmesi, aksi takdirde boşanma davası açılacağı konusunda ihtar kararı verilmesini istemiştir. Mahkemece 01.02.2006 gün ve 2006/20 D.İş Esas-Karar sayıyla ihtar kararı verilmiş ve davalının aynı konutta oturan ablası imzasına 08.02.2006 tarihinde tebliğ edilmiştir. Eldeki dava, terke dayalı boşanma istemiyle 11.04.2006 tarihinde açılmış, mahkemece nafaka dosyası içeriği de nazara alınarak davalı kadının ayrı yaşamakta haklı olduğunun kabulü ile davanın reddine karar verilmiştir. Davacının temyizi üzerine Özel Daire'ce karar yukanya başlık bölümüne aynen alınan gerekçeyle davanın kabulü gerektiğinden bahisle oyçokluğu ile bozulmuş; karşı oyda onama görüşü bildirilmiştir. Ya r b i t a y Ka r a r l a r / D e r b /b İ 1271

H U K U K B Ö L Ü M Ü Mahkemece önceki kararda direnilerek davanın reddine karar verilmiş; hükmü davacı vekili temyize getirmiştir. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; terke dayalı boşanma koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, noktasında toplanmaktadır. Öncelikle, terke dayalı boşanma davasının yasal dayanağı ve koşullarının irdelenmesinde yarar vardır: 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 164. maddesinde boşanma nedenlerinden "Terk" düzenlenmiş olup, maddede aynen; "Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hakim tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hakim, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi halinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilan yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz." Hükmüne yer verilmiştir. Görüldüğü üzere, yasada, eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hakim tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. Terk sebebiyle boşanma davası açma hakkı, her iki eşe de tanınmış bir haktır; eşlerden birisi terk edilmişse terk edene karşı boşanma davası açabilir. Başlangıçta evi terk VE) ----------------------------------- C İ lt: 3 4 Say/: 7 Temmuz 2 0 0 8 1272

H u k u k B ö l ü m ü etmekte haklı olan eşin bu haklılığı ona süresiz olarak konuta dönmeme hakkını vermez. Terke dayalı boşanma davasının açılabilmesinin ön koşulu ise, yukarıya metni aynen alınan 164. maddenin ikinci fıkrasında süresi, şartları, şekli düzenlenen ihtarın varlığıdır. Eş söyleyişle, terk nedenine dayalı boşanma davası açılabilmesi için, önce yasanın aradığı koşullara uygun ihtar isteğinde bulunulması gerekir. Dolayısıyla, hakim tarafından yapılan "ihtar", terk sebebine dayalı boşanma davasının, dava şartıdır. Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine ihtar talebini inceleyen hakim, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi halinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Ortak konuta dönmesi istenen eşe mahkeme kanalıyla tebliği gereken bu "ihtar kararı" bir dava olmadığı için, ihtar gönderilmesi istenen mahkeme; olayın esasını, isteği haklı ya da haksızlığını vs. incelemeden ihtar kararı vermekle yükümlüdür ve bu karar temyiz edilemez. Ne var ki, boşanma davasına bakan hakim, salt ihtarın varlığını yeterli görmemeli; bu ihtarın, boşanma davası açabilmenin ön koşulu olmasını da gözeterek, kanunda yer alan unsurları taşıyıp taşımadığını, re'sen (kendiliğinden) incelemelidir. Önemle vurgulamakta yarar vardır ki, ihtar kararının sonuç doğurabilmesi, dolayısıyla da ihtar kararının tebliğine rağmen yasal süresinde ortak konuta dönmeyen eş aleyhine açılacak boşanma davasının kabul edilebilmesi için iki unsurun birlikte gerçekleşmesi gerekir. Bunlardan ilki, ihtar kararında ve ekinde bulunması gereken biçimsel koşulların varlığı; diğeri ise işin esasına ilişkin unsurların tamlığıdır. İhtar isteğinde bulunabilmenin koşulu; boşanma davası açmak için belirli sürenin (dördüncü ayının) bitmesi yani, eşin terk eyleminin üzerinden en az dört ay geçmiş olmasıdır. Bu halde mahkemece verilecek ihtar kararında; davet edilen evin açık -ayrıntılı- adresi gösterilmeli, davet eden eş evde bulunmayacaksa evin anahtarının bulunduğu yer belirtilmeli, davet edilenin yol gideri konutta ödemeli olarak gönderilmeli ve özellikle davete iki ay içinde Y a r b it a y K a r a r l a r / D e r b Is I 'îf M 1273

H u k u k b ö l ü m ü uyulması gerektiği, aksi halde bunun doğuracağı sonuçların neler olduğu, açıklanmalıdır. Kanunda gösterilen süreler hakim veya taraflarca değiştirilemeyeceğinden, konuta dönmesi istenen eşe "iki aylık" süreden farklı bir süre verilemez ve bu sürenin ihtarda yer alması geçerlilik koşuludur. Zira, kanun koyucu, yasada yer alan sürelerde her türlü olayın etkilerinin ve tepkilerinin sona ereceğini bir karine olarak kabul etmiştir. Bu sürelerin değiştirilmesi, bunlara ayrı bir süre eklenmesi düşünülemez. Maddede yer alan süreler karşı tarafça ileri sürülmese dahi hakim tarafından re'sen nazara alınmalı ve özelikle de ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamayacağı, unutulmamalıdır. Sonuçta da; ihtar kararı yasaya uygun ve geçerli değilse diğer koşullar incelenmeden salt bu nedenle dava reddedilmeli; ihtar kararının yasaya uygun olması halinde ise, eve haklı sebeple dönmediğini ispat yükünün davalıya ait olduğu da gözetilerek, davanın esasına ilişkin incelemeye geçilmeli; davacının ihtar isteğinde samimi olup olmadığı, davalının da ortak konuta dönmemekte haklı olup olmadığı üzerinde durulmalıdır. Diğer taraftan, terk sebebine dayanan boşanma davasında, davalının "davayı kabul" beyanının sonuca etkili olmadığı (TMK m. 184/1-3) unutulmamalıdır. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Polatlı Asliye Birinci Hukuk Mahkemesi'nce, 2006/20 D.îş Esas-Karar sayılı dosyasında verilen 01.02.2006 tarihli ihtar kararında; davacı kocanın ihtar isteminin kabulü ile ihtar kararının davalı kadına tebliğine, ihtar kararının tebliğ tarihinden itibaren "60 gün" içinde karşı tarafın ihtar isteyenin göstermiş olduğu adreste ikamet eden Nuray'dan müşterek konutun anahtarını alarak, ihtarda gösterilen müşterek haneye dönmesinin ihtarına, dönmediği takdirde ihtar isteyen tarafın ihtar istenilen aleyhine terk nedeniyle boşanma davası açmakta muhtariyetine, ihtar isteyen tarafından ihtar edilenin adresine evine dönmesi bakımından 60.00 YTL'nin gönderilmesine, PTT alındı makbuzunun dosyaya ibrazına, karar verilmiştir. Az yukarıda açıklandığı üzere, kanunun amir hükmü ile eve dönüş için ortaya konulan "iki ay'lık sürenin hakim veya taraflarca değiştirilmesi olanağı Cİl t : 3 4 S a y /: 7 Te m m u z 2 0 0 8

H u k u k B ö l ü m ü bulunmamaktadır. İhtar kararında, bu amir hükme aykırı biçimde "60 gün" süre verilmesi ihtar kararını geçersiz hale getirdiğinden, diğer koşulların varlığını araştırmaksızın davanın öncelikle "dava şartı yokluğundan" reddi gerekmektedir. Mahkemece, davanın reddi kararı sonucu itibariyle doğru ise de; açıklanan biçimsel koşulların eksikliği gözetilmeden işin esası incelenip, nafaka davasının varlığı nedeniyle davalı kadının terkte ve eve dönmemekte haklılığının kabulüne ilişkin gerekçesi, nafaka davasının açıldığı 09.09.2005 tarihinden dört ay geçtikten sonra 01.02.2006 tarihinde ihtar kararı istenmiş olması karşısında yerinde görülmemiştir. Diğer yandan, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 184/1-3. maddesi gereğince terk sebebine dayanan boşanma davasında, davalının "davayı kabul" beyanı sonuç doğurmayacağından, direnme aşamasında davalının davayı kabul beyanı da sonuca etkili bulunmamıştır. Tüm bu açıklamalar ışığında davanın reddi sonucu itibariyle doğru ise de, mahkemenin gerekçesi usul ve yasaya uygun olmadığından, direnme kararının yukarıda ayrıntısıyla açıklanan ve sonuçta davanın "ihtar kararının geçersizliği nedeniyle, dava şartı yokluğundan" reddi gerektiğine işaret eden değişik gerekçelerle onanması gerekmiştir. Sonuç: Açıklanan gerekçeyle; davacının temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan direnme kararının gerekçesi değiştirilmiş bu şekliyle (ONAN MASINA), 13.02.2008 gününde oybirliği ile karar verildi. YARGITAY KARARLAR! DERBİBİ YIK i 1275

H u k u k b ö l ü m ü T.C. YARGITAY Hukuk Genel Kurulu E: 2008/11-52 K: 2008/119 T: 13.02.2008 $ Karayolu ile Uluslararası Nakliyat Özet: Yükleme ve teslim yerlerinin iki ayrı ülkede bulunması ve bu ülkelerden en az birinin akit ülke olması halinde, ücret karşılığında yüklerin karadan taşınmasına ilişkin sözleşmelere CMR Konvansiyonu hükümleri uygulanır. Taşıyıcı, alt taşıyıcının taşımadaki gecikmesi nedeniyle alıcıya karşı taşıma ücretini geçmemek kaydıyla sorumludur. Ancak, yük alıcının kullanımına verildiği tarihten sonra 21 gün içinde durumun yazılı olarak taşımacıya bildirilmemesi halinde teslimdeki gecikmeler nedeniyle tazminata hükmedilemez. (CMR Konvansiyonu m. 1,3,19, 23,30) Taraflar arasındaki "itirazın iptali-alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (İzmir Asliye Üçüncü Ticaret Mahkemesi)'nce itirazın iptaline ilişkin asıl davanın kısmen kabulüne, alacak istemine ilişkin karşı davanın reddine dair verilen 07.12.2004 gün ve 2000/1137-2004/948 sayılı kararın incelenmesi davalı-karşı davacı E... Uluslararası Nakliyat ve Tic. A.Ş. vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Onbirinci Hukuk Dairesi'nin 05.03.2007 gün ve 2007/1699-3949 sayılı ilamı ile, (...Davacı vekili, müvekkili ile davalının cari hesap sözleşmesine dayalı olarak iş yaptıklarını, kendisi de bir nakliyat şirketi olan davalının taahhüt ettiği gönderileri kendi araçları ile karşılayamadığı zaman müvekkilinden araç kiraladığını, yapılan iş karşılığı fatura kesilerek fatura bedellerini dönemsel olarak ödediğini, ancak davalının 8.147.520.650 TL tutarındaki borcunu ödemediğini, tahsiline yönelik başlatılan icra takibinin itiraz üzerine durduğunu ileri sürerek, itirazın iptalini ve icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir. VIK Cİl t : 3 A S a y i: 7 Temmuz 2 0 0 B

H u k u k B ö l ü m ü Davalı vekili, dava dışı K... Tekstil San. ve Tic. A.Ş. ile müvekkili arasında taşıma sözleşmesi yapıldığını, davacının alt taşıyan konumunda olduğunu, davacının taşıtan şirket tarafından Fransa'ya gönderilen malları davalının alıcısına 20 gün gecikmeli olarak teslim ettiğini, bu gecikme nedeni ile gönderici şirketin müvekkiline taşıma ücretini ödemediğini, bu tutarın 8.100.316.800 TL olduğunu, davacının kendi kusurundan kaynaklanan zararına katlanması gerektiğini, taraflar arasındaki sözleşme gereğince gecikilen her bir gün için kararlaştırılan 200 DM cezai şartın davacı tarafından ödenmesi gerektiğini savunarak, davanın yetki ve esas yönünden reddini savunmuş, karşı davada ise, 8.100.316.800 TL'nin ve cezai şartın davacı-karşı davalıdan tahsilini istemiştir. Mahkemece, toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, karşı dava yönünden olayda CMR hükümlerinin uygulanması gerektiği, karşı davacının iddiasının yüklerin geç taşınmasına ilişkin bulunduğu, ancak CMR'nin 30/3. maddesinde öngörülen şartın davalı tarafından yerine getirilmediği, yüklerin 24.11.1999 tarihinde teslim edildiği, dava dışı yükün alıcısının ihtirazi kaydının bulunmadığı, gerek dava dışı göndericinin karşı davacıya gönderdiği, gerekse karşı davacının karşı davalıya gönderdiği ihtarnamelerin anılan hükümde öngörülen hak düşürücü süre geçtikten sonra gönderilmesi nedeni ile karşı davacının tazminat isteme hakkının düştüğü gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın ise reddine karar verilmiştir. Kararı, davalı-karşı davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, navlun bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali, karşı dava ise, alt taşıyan olan davacı-karşı davalı tarafından Denizli'den Fransa'ya taşınan emtianın geç teslim edilmesinden dolayı gönderenin asıl taşıyan olan davalı-karşı davacıya ödeme yapmadığı miktarın tahsili istemlerine ilişkindir. Mahkemece, benimsenip hükme esas alınan bilirkişi kurulunun raporu doğrultusunda, yazılı gerekçelerle karşı davanın reddine karar verilmiştir. Oysa, davalı-karşı davacı karşı davasında, dava dışı K... Tekstil San. ve Tic. A.Ş. ile müvekkili arasında taşıma sözleşmesi yapıldığını, davacı-karşı davalının alt taşıyan konumunda olduğunu, alt taşıyıcı şirket tarafından Ya r b i t a y Ka r a r l a r / D e r b İs İ ------------------------------------------------V IKİD 1277

H u k u k B ö l ü m ü Fransa'ya gönderilen malların alıcısına 20 gün gecikmeli olarak teslim edildiğini, bu gecikme nedeni ile gönderici şirketin müvekkiline taşıma ücretini ödemediğini iddia etmiş, davacı-karşı davalı ise, karşı davaya konu taşımaya ilişkin olarak müvekkiline herhangi bir süre kısıtlaması getirilmediğini, taşımanın koşulların elverdiği en kısa süre içerisinde gerçekleştirildiğini, kaldı ki bu taşımanın tüm safhalarından karşı davacının haberdar edildiğini savunmuş olup, mahkemece, karşı davaya ilişkin olarak iddia ve savunmaların tartışılması, kararlaştırılmamış olsa bile mutad taşıma süresinin belirlenmesi, davalı-karşı davacının karşı davaya konu ettiği taşımaya ilişkin olarak geç taşıma iddiasının ve nedenlerinin araştırılması, iddianın sabit olması halinde geç taşıma nedeni ile üst taşıyıcı olan davalı-karşı davacının alt taşıyan olan davacı-karşı davalının kusuru nedeni ile bir zarara uğrayıp uğramadığı, dava dışı gönderene bu nedenle bir ödeme bulunup bulunmadığının gerektiğinde ilgili kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle karar yerinde denetime elverişli bir şekilde araştırılıp, tartışılıp değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, işbu davada taraflar arasında uygulama yeri olmayan CMR'nin 30/3. maddesi hükmüne dayalı olarak, yerinde görülmeyen yazılı gerekçelerle karşı davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. vekili Temyiz Eden: Davalı-karşı davacı E... Uluslararası Nakliyat ve Tic. A.Ş. Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Asıl dava, navlun bedelinin tahsili istemiyle yapılan icra takibinde borca itirazın iptali; karşı dava ise, alt taşıyan durumundaki karşı davanın davalısı tarafından taşınan emtianın dava dışı alıcısına geç teslim edilmesinden dolayı, dava dışı gönderenin, asıl taşıyan durumundaki karşı davacıya ödemediği tutarın tahsili istemlerine ilişkindir. Davacı A... Petrol Ürünleri San. ve Tic. A.Ş. vekili, taraflar arasında cari hesap sözleşmesine dayalı olarak iş ilişkisi bulunduğunu, kendisi de bir nakliyat firması olan davalı şirketin, taahhüt ettiği gönderileri kendi araçları ile Cİl t : 3 4 S a y /: 7 Te m m u z 2 0 0 B

H u k u k B ö l ü m ü karşılayamadığı zaman, davacı firmadan araç kiralayarak taahhütlerini yerine getirmekte olduğunu, yapılan iş karşılığında davacı tarafından davalıya fatura kesildiğini, fatura bedellerinin dönemsel olarak ödendiğini, ancak, davalının toplam 8.147.520.650 TL tutarındaki borcunu, müşterilerinden biri ile kendisi arasında çıkan bir sorunu gerekçe göstererek davacıya ödemediğini, davalının bahane ettiği olayda davacının bir kusuru bulunmadığı gibi, alacak miktarı ile olay arasında illiyet rabıtasının da mevcut olmadığını, anılan alacağın tahsili için davalı hakkında icra takibi yapıldığını, davalının haksız itirazı nedeniyle takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline, asgari %40 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı E... Uluslararası Nakliyat ve Tic. A.Ş. vekili, müvekkili ile dava dışı K... Tekstil San. ve Tic. A.Ş. arasında taşıma sözleşmesi yapıldığını, o taşımada davacı şirketin davalının alt taşıyıcısı durumunda bulunduğunu, K... Tekstil San. ve Tic. A.Ş. tarafından Fransa-Marc Laurent'e gönderilen malların 03.11.1999 tarihinde davacı tarafından yüklendiğini ve alıcısına 20 gün gecikmeli olarak 24.11.1999 tarihinde teslim edildiğini, bu gecikme sebebiyle gönderici firma tarafından müvekkiline ödenecek olan taşıma ücretinin TTK'nın 779. ve 780. maddeleri gereğince ödenmediğini; Fransa'daki alıcı firmanın, gecikme nedeniyle mal bedelinden kesinti yaparak bunu gönderici K... A.Ş.'den tahsil ettiğini, K... A.Ş.'nin de bu kesintiyi davalı şirkete yansıttığını, bunun tutarının 8.100.316.800 TL olduğunu, davalı şirket ile K... A.Ş. arasındaki cari hesap sözleşmesi gereğince mahsup yoluyla tahsil edildiğini, fiilen uğranılan bu zarara davacı alt taşıyıcının neden olduğunu; taşıyıcının, TTK m. 784 gereğince taşınan eşyanın gönderilene teslimine kadar kendi yerine geçen tüm (bütün) taşıyıcıların ve eşyanın taşınmasını kendine bıraktığı kimselerin fiil ve kusurlarından sorumlu tutulmasından dolayı, alt taşıyıcı durumundaki davacı şirketten kaynaklanan gecikme nedeniyle asıl taşıyıcı konumundaki müvekkilinin navlun ücretine hak kazanamadığını, davacının kendi kusurundan kaynaklanan sonuçlara katlanması gerektiğini, dolayısıyla davalı nezdinde doğmuş ve doğacak herhangi bir alacağı bulunmadığını, TTK m. 780 gereğince gecikme müddetinin mukavele ile kararlaştırılan müddetin iki mislini geçmesi halinde taşıma ücretinin tamamen düştüğünü; 779. maddede taşıma süresinin ticari teamül ve bunların yokluğu halinde halin icabına göre belirleneceğinin hüküm altına alındığını; Denizli'den Fransa'ya yapılan taşıma YARBITAY KARARLAR! DERBİBİ 1279

H u k u k B ö l ü m ü larda münasip sürenin Uluslararası Nakliyeciler Derneği'nden müvekkilince sorulduğunu ve sonuçta gecikme müddetinin münasip taşıma süresinin iki mislini geçtiğinin saptandığını, bu durumda kanun gereğince taşıma ücreti tamamen düştüğü için, göndericinin davalıya herhangi bir ödeme yapmadığını; alt taşıyıcı davacı ile yapılan sözleşme uyarınca aracın 7 günde varış gümrüğünde olmak zorunda bulunduğunu, gecikmeye neden olan davacı şirketin kendi kusurunun sonuçlarına katlanması gerektiğini cevaben bildirmiş; karşı davasında ise, dava dışı K... A.Ş. tarafından davalıdan tahsil olunan 8.100.316.800 TL'nin davacı-karşı davalıdan tahsilini, ayrıca, cezai şart nedeniyle doğan karşı alacağın da hüküm altına alınmasını, haksız ve kötüniyetli icra takibi nedeniyle asgari %40 oranında kötüniyet tazminatına hükme- dilmesini talep ve dava etmiştir. Yerel mahkeme, (Uluslararası Nakliyeciler Derneği'nin yazı cevaplarında, taşıma sözleşmelerinin faks teatileriyle yapılmasının teamül olarak kabulü gerektiği, taşıma süresinin 5-7 gün olduğu bildirilmiştir. Davacı-karşı davalı A... şirketinin, faks yoluyla davalı-karşı davacı şirketle imzaladığı sözleşmede taşıma süresi yedi gün olarak belirlenmiştir. Bilirkişi raporunda, asıl dava bakımından davacının iddialarının muhtelif tarihli altı adet faturaya dayandığı, bunların açık fatura olduğu ve davalı defterlerine göre davacının davalıdan 8.678.179.550 TL alacaklı bulunduğu, keza, davacı defterlerine göre de, aynı miktarda alacağın mevcut olduğu belirtilmiştir. Bilirkişiler, karşı dava yönünden, olayda CMR hükümlerinin uygulanması gerektiğini, karşı davacının iddiasının yüklerin geç taşınmasına ilişkin olduğunu, ancak CMR'nin 30/3. maddesinde "Yük alıcısının kullanımına verildiği (teslim edildiği) tarihten sonra 21 gün içinde durumun yazılı olarak taşımacıya bildirilmemesi halinde, teslimdeki gecikmeler için tazminat ödenmez" hükmü bulunduğunu, bu ön şartın davalı tarafından yerine getirilmediğini, zira CMR hamule senetlerine göre yüklerin 24.11.1999 tarihinde teslim edildiğini, dava dışı yükün alıcısının herhangi bir ihtirazi kaydının bulunmadığını, yükün göndericisi K... A.Ş.'nin 22.09.1999 tarihli ihtarnamesi ile karşı davacıya durumun bildirildiğini, karşı davacının da 20.01.2000 tarihinde A... A.Ş.'ye durumu bildirdiğini, her iki ihtarnamenin CMR'nin 30/3. maddesindeki hak düşürücü süre geçtikten sonra gönderilmesi nedeniyle karşı davacının tazminat talebinin düştüğünü bildirmişler; mahkememiz de bilirkişilerin bu tespitlerine katılarak, gerçekten CMR Cİl t : 3 4 S a y /: 7 Te m m u z 2 0 0 B

H u k u k B ö l ü m ü m. 30/3 uyarınca karşı davacının tazminat isteme taleplerinin düştüğü sonuç ve kanısına varmıştır. Takipten önce temerrüt gerçekleşmediği için işlemiş faiz talebi yerinde görülmemiştir) gerekçesiyle; asıl davanın kısmen kabulüne, itirazın kısmen iptaline, takibin 8.147.521.650 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren 4489 sayılı Kanun'un 1/2. maddesindeki faiz oranı uygulanmak suretiyle devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, hüküm altına alınan miktar üzerinden %40 oranında 3.259.008.260 TL icra inkar tazminatının tahsiline, * karşı davanın reddine karar vermiş; Özel Daire, bu kararı, metni yukarıda bulunan ilamla bozmuş; yerel mahkeme gerekçesini tekrarlayıp genişleterek ve özellikle, CMR m. 30/3 uyarınca, yükün alıcının kullanımına verildiği tarihten itibaren 21 günlük süre içinde, alıcı Fransız şirketinin veya üst taşıyıcı olan davalı-karşı davacı şirketin, davacı-karşı davalıya herhangi bir ihbarda bulunmamış olması nedeniyle tazminat hakkının doğmadığını vurgulayarak, önceki kararında direnmiştir. Davalı-karşı davacı E... Uluslararası Nakliyat ve Tic. A.Ş. ile dava dışı K... Tekstil San. ve Tic. A.Ş. (gönderen) arasında taşıma sözleşmesi bulunduğu, davacı-karşı davalı A... Petrol Ürünleri San. ve Tic. A.Ş.'nin alt taşıyıcı olarak, muhtelif tekstil malzemelerinden ibaret malları Villetaneuse/Fransa'ya götürmek üzere Denizli'de 04.11.1999 tarihinde teslim alıp, üç adet konteynıra yüklediği ve Fransa'daki alıcısına 24.11.1999 tarihinde teslim ettiği; alıcı firmanın dava dışı K... Tekstil San. ve Tic. A.Ş.'ye ödemesi gereken mal bedelinden gecikmeden dolayı %7 oranında (98.544 Fransız Frangı tutarında) kesinti yaptığı, dava dışı K... Tekstil San. ve Tic. A.Ş.'nin, davalı-karşı davacı E... Uluslararası Nakliyat ve Tic. A.Ş.'ye gönderdiği 27.12.1999 günlü ihtarnamede bu durumu açıklayarak, alıcı firmanın kendisinden kestiği tutar için 23.12.1999 tarihli faturayı düzenleyip, ihtarname ekinde tebliğ ettiği; davalı-karşı davacı E... Uluslararası Nakliyat ve Tic. A.Ş. vekilinin, hem ihtarnameyi gönderen dava dışı K... Tekstil San. ve Tic. A.Ş.'yi ve hem de davacı-karşı davalı A... şirketini birlikte muhatap alan 20.01.2000 tarihli cevabi ihtarnamesiyle, yapılan kesintinin haksız olduğunu, gecikmede ihmal ve kusuru bulunduğu takdirde, bu tutarın alt taşıyan durumundaki A... Petrol Ürünleri San. ve Tic. A.Ş.'ye rücu edileceğini bildirdiği; davacı-karşı davalı A... Petrol Ürünleri San. ve Tic. A.Ş.'nin anılan taşımalar nedeniyle davalı-karşı davacı adına düzenlediği fatura bedellerinin ödenmemesi üzerine, asıl davanın YARGITAY KARARLAR/ DERGİSİ 1281