Kur ân Kavramı İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA PROGRAMI TEFSİR METİNLERİ I. Yrd. Doç. Dr. Mustafa KARA

Benzer belgeler
Sıra no Sûre Adı. Âyet sayısı O.B.E.B

YILLIK DERS PLANI DERSİN ADI : KUR AN-I KERİM EK ÖĞRETİM 5.KUR (HATİM) ÖĞRETİM YILI: KURSUN ADI : KUR AN KURSU SINIF / DÖNEM :...

İkili Simetrik Kitap ❸

Uzun ve kısa sûreler. Uzun sûreler kümesi

İkili Simetrik Kitap ❷

Sûre adı no. sayısı no

Kur ân-ı Kerîm sûrelerinin sondan sayılması 1

MUHTASAR KUR AN RİSALESİ

19 lu gruplar halinde sûrelerin sondan sıra numaraları ile âyet sayıları 1

İkili Simetrik Kitap ❷

İkili Simetrik Kitap ❷

İkili Simetrik Kitap ❷

Âyet Sayısı Sıra umarasından Büyük Olan Sûreler

İkili Simetrik Kitap ❷

KUR'AN SÛRELERİNİN RESMİ VE İNİŞ SIRALAMASI

Zengin Sayılar (abundant numbers or excessive numbers) σ(n) > 2n


Sıra umaraları Kümesi ve Âyet Sayıları Kümesi





1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar




KUR AN NİÇİN İNDİRİLMİŞTİR? Ey insanlar!

6. SINIF DERS: DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÜNİTE:1 KONU: DEĞERLENDİRME SORU VE CEVAPLARI

Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesin olarak inanırlar. Bakara suresi, 4. ayet.

KURAN YOLU- DERS 1-2. DERSTE GEÇEN KAVRAMLAR 1) ikra : İlk inen vahiy. Oku! anlamına gelir. Kıraat (okumak) kelimesi de aynı kökten gelir.

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

KURAN YOLU- DERS 3. (Prof.Dr. Mehmet OKUYAN ın Envarul Kuran isimli 3 no lu dersinin ilk 50 dakikasının özeti)

Kur an ın Özellikleri



KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

Eğitim Programları ANA HATLARIYLA İSLAM DİNİ

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KUR AN

TİN SURESİ. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ. 3 Bu güvenli belde şahittir;

KURAN YOLU- DERS 9-10

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri

TEFSİR DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

Bütün ilahi kitaplar, onları insanlığa tebliğ ile görevlendirilen Peygamberlerin konuştukları dille indirilmişlerdir.

Kur'an ve Anlam. Yazarlar Mürsel Ethem Yusuf Topyay Mehmet Akın. Editörler İsmet Eşmeli Mehmet Akın ISBN:

İLAHİ KİTAPLARA İNANÇ

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

1- Aşağıdakilerden hangisi suhuf gönderilen peygamberlerden biri değildir?

Kur an ın varlık mertebelerini beyan eder misiniz ve ilahi vahiyde lafızların yerinin ne olduğunu

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

Question. Kur an ın (Defaten Ve Tedricî) İnişi. Dr.İbrahimiyan

4. DERS Siyer Kur an İlişkisi

Ramazanda Devamlı Kur ân Okuyalım Pazartesi, 31 Temmuz :47

7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE)

KUR AN I KERİM HAKKINDA KISA BİLGİLER. Soru 2 : Allah(c.c.) ın dilediği şeyleri Peygamberlerine bildirmesine ne denir? Cevap : Vahy denir.

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS. Tefsir II ILH

Gizlemek. أ Helak etmek, yok etmek أ. Affetmek. Açıklamak. ا ر اد Sahip olmak, malik olmak. Đstemek,irade etmek. Seçme Metnler 25

Kur ân da Dua Ayetleri

Gençlik Eğitim Programları DAVET

Mekkī-Medenī Sure Tertipleri: Hz. Ā işe, İbn Abbās-Kurayb, Mucāhid ve Ḳatāde Rivayetleri

URL: Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün. Dua. Dua İbadetin Özüdür. Niçin ve Nasıl Dua Edilir? Kur'an'dan ve Hz. Peygamber'den Dua Örnekleri BÖLÜM: 2


Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

KUR'ANDAN DUALAR. "Ey Rabbimiz, Bize dünyada bir iyilik, ahrette bir iyilik ver. Bizi ateş azabından koru." ( Bakara- 201 )

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

Hafta Konu Ön Hazırlık Öğretme Metodu

Kur an-ı Kerim deki Temel Emirler ve Yasaklar

Kur an Kerim ayetlerinde ve masumlardan nakledilen hadislerde arş ve kürsî kavramlarıyla çok

Ellibin Yıllık Bir Gün

Arap diliyle tesis edilen İslam a dair hakikatler diğer dillere tercüme edilirken zaman ve zeminin de etkisiyle gerçek anlamından koparılabiliyor.

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ

ICERIK. Salih amel nedir? Salih amelin önemi Zekat nedir? Zekat kimlere farzdır? Zekat kimlere verilir? Sonuc Kaynaklar

Düzelti Ömer ÇETİNKAYA 1. Baskı, Haziran Baskı:... Ofset Tel: Y0003- ISBN: Diyanet İşleri Başkanlığı

KİTAPLARA İMAN. 1 Vahiy nedir? Allah Teâla nın Cebrail (aleyhisselam) vasıtasıyla peygamberlerine bildirdiği ilahî emirlerdir.

KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3]

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 7. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

YASİN SURESİ İniş Sırası: 41 Mushaf Sırası: 36 Mekki Sure 83 Ayettir. Rahmân ve Rahîm Allah ın adıyla

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ

IÇERIK ÖNSÖZ. Giriş. Birinci Bölüm ALLAH A İMAN

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ

penceremi ışığa açıyorum PARMAKLIKLAR ARKASINDAKİ YÜREKLERİ IŞIKLA BULUŞTURUYORUZ

Yazımızın konusu sosyal bilimcilerin dine yaklaşımları da bu yaklaşımlar neticesinde ortaya koydukları din tanımları da değildir.

HİKMET YURDU Düşünce Yorum Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi

dinkulturuahlakbilgisi.com Konu Anlatımı MELEKLER Hazırlayan Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

NİÇİN EVLENMEDEN ÖNCE İNSANIN KENDİNİ TANIMASI ÇOK ÖNEMLİDİR? YA DA KENDİNİ TANIMAK NEDİR?

Güzel Ahlâkı Kazanmak

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KURAN OKUM VE TECVİD VIII İLH

Hz. Peygamber'in ilk muhatapları olan Mekkelilerle mücadelesini anlatan Kur'ân'da tam

ALLAH TEÂLÂ'NIN ARŞA İSTİVÂ ETMESİ

Sınıf. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 1. TEOG DENEME SINAVI. 8. Sınıf TEOG. Sınavına. Bizim İçin Hepiniz Özelsiniz...

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

Kur an Sûrelerinin Kimliği

Ramazan: Hicri takvimin dokuzuncu ayıdır. Ramazan-ı Şerif veya Oruç Ayı da denilir.

RESÛL-İ EKREM (SAV) İN KUR ÂN-I KERÎM İ TİLÂVETLERİ

MÂTÜRÎDÎ KELÂMINDA TEVİL

Transkript:

İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA PROGRAMI TEFSİR METİNLERİ I Yrd. Doç. Dr. Mustafa KARA 1

ÜNITE: 1 KUR ÂN KAVRAMI Yrd. Doç. Dr. Mustafa KARA İçindekiler 1.1. KUR ÂN-I KERÎM İN KUR ÂN DAKİ İSİMLERİ... 3 1.1.1. El-Kur ân... 3 1.1.2. El-Kitâb... 3 1.1.3. El-Furkan... 4 1.1.4. En-Nûr... 4 1.1.5. Er-Rûh... 5 1.1.6. Eş-Şifâ... 6 1.1.7. El-Beyân/el-Beyyine... 6 1.1.8. El-Hakk... 7 1.1.9. Er-Rahmet... 7 1.1.10. El-Hidâyet/el-Hüdâ... 7 1.1.11. El-Büşrâ... 7 1.1.12. El-Mev ıza... 7 1.1.13. Ez-Zikr/et-Tezkira/ez-Zikrâ... 7 1.2. KUR ÂN-I KERÎM İN KUR ÂN DAKİ SIFATLARI... 8 1.2.1. El-Mübîn... 8 1.2.2. El- Azîm... 8 1.2.3. El-Hakîm... 8 1.2.4. E-Kerîm... 8 1.2.5. El-Mecîd... 8 1.3. KUR ÂN-I KERÎM İN TANIMI... 8 1.4. KUR ÂN-I KERÎM NASIL OKUNMALI?... 9 1.5. KUR ÂN-I KERÎM IN HEM MÜFESSER, HEM DE MÜFESSİR OLUŞU... 9 1.6. SÛRELERİN GENEL ÖZELLİKLERİ... 9 1.7. KAYNAKLAR...11 2

1.1. KUR ÂN-I KERÎM İN KUR ÂN DAKİ İSİMLERİ Bu başlıkta derin filolojik izahlara girmeden Yüce Allah ın ilâhî mesaja verdiği isimlerin bir bölümü üzerinde duracağız. 1.1.1. El-Kur ân İlâhî mesajın en yaygın ve kelime kökenine uygun olan ismi budur. Toplamak, bir araya getirmek, okumak, çok okunan şey anlamlarına gelen Kur ân kelimesinin kökü, genel kanaate göre k-r-e dir. Kıraat, anlamını düşünerek, anlayarak, hissederek okumak demektir. Alak 96/1 deki ilk emir böyle bir okumayı ifade eder; yani kâinatı okumak, keşfetmek, düşünmek ve anlamaya çalışmak. Bu yönüyle kıraat, bir anlamda zihnin okuması demektir. Kıraat, Tilâvet ve Tertîl Nasıl Birer Okumadır? Dilimize okumak diye tercüme edilen tilâvet, lafızları arka arkaya dizmek, tekrar etmek, aktarmak, gereğini yapmak, takip etmek anlamlarına gelmektedir. Tilâvetin takip etmek anlamı, Hûd 11/17 ve Şems 91/2 deki telâ fiilinin kullanımlarında da görülmektedir. Bu iki âyetten özellikle Şems sûresinde olanı çok ilginç mesajlar içermektedir. Ay, Güneş i nasıl takip ediyorsa, Kur ân ı okuyan ve kendisine Kur ân okunan kimse de Kur ân ı takip etmelidir. Bir anlamda onun hükümlerini, ilkelerini, dünya ve ahiret görüşünü hayatının vazgeçilmezi yapmalıdır. Bu şekilde aklını ve gönlünü Kur ân ın yörüngesine koyacaktır. Ay ın Güneş i takibinin en önemli sonucu, hem kendisinin aydınlanması hem de ışığını alıp başka taraflara yansıtmasıdır. İşte tilâvet denen okuyuşta, bir taraftan Kur ân ı takip etmek ve onun ilkelerini uygulamak vardır; diğer taraftan da onun ışığını alıp insanlığa yansıtmak anlamı vardır. Işığı yansıtabilmek için önce aydınlanmak gerekir. Kendisi aydınlanmadan başkasını aydınlatmak mümkün değildir. Bu nedenle Yüce Allah, insanoğlunun aydınlanmasını Kur ân ile iletişim şartına bağlamıştır. Demek ki tilâvet, sadece okumak, tekrarlamak veya aktarmak değil, aynı zamanda okunanı uygulamaktır. Kur ân okunurken Şeytan dan Yüce Allah a sığınmanın emredildiği Nahl 16/98 de tilâvet değil, kıraat kelimesi kullanılmaktadır Kıraat, tilâvetten farklıdır ve ondan daha geniş bir anlam alanına sahiptir. Çünkü kıraat, tilâvete göre daha entelektüel bir okuma faaliyetidir. Bu yüzden Kur ân okunurken Şeytan dan Yüce Allah a sığınmanın emredildiği Nahl 16/98 de tilâvet değil, kıraat kelimesi kullanılmaktadır. Şeytan, Kur ân ı anlama çabasına yönelik kıraatı saptırır; tilaveti değil. Türkçeye okumak şeklinde çevrilen diğer bir kelime de tertîldir. Furkaan 25/32 ve Müzzemmil 73/4 te de geçen bu sözcük, özümseyerek, hissederek, yüreğinde duyarak, vahiy ile adeta bütünleşerek yavaş yavaş okumak demektir. Buradan anlaşılıyor ki Kur ân ı okumak, onu önce anlamayı (kıraat) ve sindire sindire okumayı (tertîl), ardından, gerekeni yapıp aktarmayı (tilavet) zorunlu kılmaktadır. Bu üçü de okumanın içinde olmalıdır; bunlardan herhangi biri yoksa okuma eksik kalır. 1.1.2. El-Kitâb Yazmak, yazılan şeyler, yazı tomarı gibi anlamlara gelen el-kitâb, Kur ân da 261 kez geçmesi itibariyle Kur ân ın Kur ân da en çok kullanılan isimlerindendir. Az bir kısmında farklı anlamları söz konusu olsa da, bu kelime büyük çoğunlukla Kur ân ı ifade etmektedir. Başında el takısı olarak da olmayarak da el-kitâb/ kitâb kelimesinin bazı âyetlerde Hz. Mûsâ ya verilen kitap, bazı âyetlerde Tevrât, bazı âyetlerde de ilâhî öğreti veya vahiy anlamlarında kullanıldığı bilinmektedir. 3

TEFSIR METINLERI I 1 Bu kelimenin mektup anlamı da vardır; delili ise Neml 27/28 ve 29. âyetlerdir (kitâbî/kitâb). Buradan hareketle şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Kur ân, Yüce Allah ın insanlığa gönderdiği son mektubudur. Bu mektup herkese gönderilmiştir. Birilerinin okumasıyla diğerlerinden görev düşmemektedir. Mektuplar, anlaşılmadan okunmak için gönderilmezler. Mektup, anlaşılmak ve bir mesajın iletilmesi için yazılır. Kur ân da böyledir. Yüce Allah, mesajını anlaşılmak ve yaşanmak için göndermiştir. Bu arada davranışlarla da mektuba cevap verilmesini istemektedir. Ya gerekenler yapılıp sevap elde edilecek ve sonuçta ödülle buluşulacak; ya da gerekenler yapılmayacak veya yasaklar işlenerek cevap verilip sonucuna katlanılacaktır. Her durumda Kur ân ın ilâhî bir mektup olduğu ve okunup yaşanmak için gönderildiği unutulmamalıdır. Kur ân ı anlamadan okumak da, okumasını bilmeyenlerin Kur ân sahifelerine bakması da ibadettir. Ancak bilinmelidir ki, Kur ân ın asıl indiriliş gayesi bu ikisi de değildir. Asıl gaye, onun nûruyla buluşmaktır. 1.1.3. El-Furkan İyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı, faydalı ile zararlıyı, hak ile bâtılı, karanlık ile aydınlığı vs. ayıran değer veya ölçüye Furkaan denilir. Bizzat ayırana da, kendisi ile bunların ayırt edildiği şeye de aynı isim verilir. Bu itibarla Kur ân, hakkı bâtıldan ayırt etmede en önemli ölçüdür. el-furkaan kelimesi, Hz. Mûsâ ya verilen mesaj, Bedir ve hakkı bâtıldan ayıran güç anlamlarında da kullanılmaktadır. Furkaan sûresinin ilk âyetinde de geçen bu kelime aynı zamanda bu sûrenin ismidir. Din adına neyin doğru, neyin yanlış; neyin yararlı, neyin zararlı; neyin tam, neyin eksik olduğunu belirlemede vazgeçilmez kaynak Furkaan olan Kur ân dır. Yüce Allah, İlâhî hitaba karşı duyarlı olan ve sorumluluk bilinci taşıyan insanları Furkaan sahibi yapacak, böylece işledikleri hataları silecek ve onları bağışlayacaktır. İnsanın Furkaan sahibi yapılması, onun asıl Furkaan olan Kur ân a sarılmasından ve onu hayatının vazgeçilmezi yapmasından sonra gerçekleşmektedir. Yani furkan sahibi olmak bir sonuçtur; sebebi ise Kur ân ile, onun anlamı ile buluşmaktır. Dünya hayatında Furkaan (Kur ân) ile buluşanlar, mahşerdeki ayrışmada ödülle buluşmayı Allah ın izniyle başaracaklardır. 1.1.4. En-Nûr Işık anlamına gelen bu ismiyle Kur ân, insanları karanlıklardan aydınlığa çıkartmak için gönderilmiş olduğunu ortaya koymaktadır. en-nûr kelimesi Kur ân da farklı anlamlarda 43 yerde geçmekte, 11 âyette ise Kur ân ın ismi olarak kullanılmaktadır. Aydınlık anlamıyla bu isim, Kur ân ın hayata bakan tarafını göstermekte, onun aydınlığıyla yaşanan hayatın karanlıklardan uzak olacağını ortaya koymaktadır. Kur ân ın değişik sûrelerinde geçen bu kelime, gecenin karşıtı gündüz anlamında bir aydınlığı değil, cehalet karanlıklarının karşıtı olan aydınlığı, yani gerçeği ifade etmektedir. Kendisini göklerin ve yerin nûru olarak isimlendiren Yüce Allah, insanlığa gönderdiği mesajına da bu adı vermekte, böylece kelamıyla kendi zatını aynı isimde buluşturarak, hayata bakan yapısıyla Kur ân ın önemine özellikle vurgu yapmaktadır. Bugün insanlar, Kur ân ın aydınlığından yeterince yararlanamamakta ve onun sunduğu hayat değerlerini görmezlikten gelmektedirler. Kur ân ın nûrundan yararlanabilmek için tıpkı evlerde, sokaklarda veya diğer yerlerdeki ışıkların açılması gerektiği gibi Kur ân ı da açmak gerekir. Bazen açılmasına rağmen yanmayan ışıklar da olabilir; bu durumda elektriğin olmadığı anlaşılır. Aynen bu şekilde günümüzde açılmasına, okunmasına ve dinlenilmesine rağmen Kur ân ın yeterince ışık vermediği görülmektedir. Bunun sebebi, gerçeği onda arama isteğinin olmamasıdır. 4

Yakın geçmişte ve şimdilerde Müslümanların büyük çoğunluğu, Kur ân ı anlamadan veya ölülere okumayla ya da namazları olabilecek kadar zamm-ı sûreyle yetinmektedirler. Hiç şüphe yok ki, Kur ân ı anlamadan okumak da, okumasını bilmeyenlerin Kur ân sahifelerine bakması da ibadettir. Ancak bilinmelidir ki, Kur ân ın asıl indiriliş gayesi bu ikisi de değildir. Asıl gaye, onun nûruyla buluşmaktır. Onun ışığından yararlanmak ise, sunduğu ilkeleri yaşamakla mümkündür. Kur ân ı olması gerektiği gibi okumamak, şeklen okuyarak da olsa maalesef insanımızı ondan hicret ettirmekte, ayrı düşürmektedir. Hz. Peygamber in mahşerdeki Ey Rabbim, kavmim Kur ân ı terk edilmiş bıraktı şeklindeki şikâyeti, kanaatimizce günümüz Müslümanlarını da çok yakından ilgilendirmektedir. Hem bu şikâyetten uzak kalmak, hem de Kur ân ın sunduğu aydınlıkla buluşmak için Yüce Allah bu son mesajına nûr adını vermiştir. Kur ân ın nûrunu tanımayanlar, asıl gerçeği kaybettiklerini fark edemeyenlerdir. Müslümanlar, başkalarının karanlıklarıyla uğraşıp zaman ve enerji kaybetmemelidirler. Yapmaları gereken şey, Kur ân güneşinin doğmasını sağlamalarıdır. Onun güneşi doğunca, zaten cehalet karanlıkları kendiliğinden yok olacaktır. De ki: Hakk geldi; bâtıl yok oldu ifadesinde söylenmek istenen de budur. Müslümanın görevi, hakkın doğmasını sağlamak için çalışmaktır. Kur ân ın nûru, kâinata renklerini kazandırmaktadır. O renkleri fark etmemizi sağlayacak vazgeçilmez değer nûr olduğu için Yüce Allah, Kur ân ın isimlerinden birini de nûr olarak belirlemektedir. 1.1.5. Er-Rûh Kur ân ın isimlerinden biri de rûh tur. Rûh, beden için vazgeçilmez değerdir ve ruhsuz beden ölü gibidir. Beden için ruhun önemi ne ise, dînî hayat için de Kur ân ın önemi ve değeri işte odur. Yüce Allah: İşte böylece, Biz sana katımızdan bir ruh vahyettik buyurarak bu gerçeğe dikkat çekmektedir. Demek ki Kur ân, hayat için bir ruhtur; canlılığın ve farkındalığın en önemli değeridir. Bu gerçek, Enfâl sûresinde şöyle beyan edilmektedir: Ey iman edenler! Sizi kendinize hayat verecek bir şeye (Kur ân a) çağırdığında Allah ın ve Elçisinin bu çağrısına icabet edin. Kur ân, bu âyette de ifade edildiği gibi insanları canlı olmaktan, hayat ve ruh sahibi olmaya yükseltmektedir. Bu yönüyle rûh olan Kur ân ın dönüştürücü özelliği de hatırlatılmış olmaktadır. Yâsîn 36/70 teki Hayatta olanları uyarmak ifadesi, Kur ân ın bu özelliğini ortaya koymakta, onun insana ruh verip gerçeğin farkına vardırmasındaki etkisine dikkat çekmektedir. Kur ân, insanın hayatta oluşunu ruh ve bilinç sahibi olmaya dönüştürdüğü için isimlerinden biri rûh olarak belirlenmiştir. Kur ân, sorumluluk yükleyen, insan akıl ve iradesini muhatap alan bir sesleniştir. Bu yönüyle de Kur ân ın rûh oluşu, onun sorumlu varlıkları muhatap aldığını ve onlarda değişimi amaçladığını göstermektedir. Ruh, akıl, irade ve bilinç olmadan insanın sorumluluğundan söz edilemez. Eğer biz, bu Kur ân ı bir dağa indirseydik, onun ezilip büzülerek Allah a duyduğu saygıdan dolayı boyun büktüğünü görürdün. Bu örnekleri, düşünürler diye insanların önüne koyuyoruz âyeti, Kur ân ın etkisini gözler önüne sermektedir. Cansız dağın boyun bükmesi ve bunu Allah a saygıdan dolayı yapması için önce canlandırılması ve ruh sahibi yapılması gerekir. Bu âyet, dağın bu halinden mecaz olarak söz edildiğini göstermektedir. Kur ân, bu dünyanın en büyük varlıklarını, en sarsılmaz sanılan kütlelerini bile sarsıp boyun büktürebiliyorsa, bu durum onun ruh verici özelliğinden kaynaklanıyor demektir. Yüce Allah, insanların düşünüp ders almaları ve sonuç çıkartmaları için bu tür örnekleri vermektedir. Şimdilerde Kur ân okuyup da kılı bile kıpırdamayan insanların durumu şöyle 5

TEFSIR METINLERI I 1 açıklanabilir: Okuyanlar ve dinleyenler metni anlamıyorlarsa orada bir etkilenmeden söz edilemez. Ses güzelliği ve makam incelikleriyle sınırlı kalan okuma ve dinlemeler, asıl mesajın farkına varılmasının önünde maalesef engel olmaktadır. Kur ân ın gönderilme nedeni ve içeriği insanların dikkatine sunulmadan, hakikat yolunda alınabilecek herhangi bir mesafeden de söz edilemez. 1.1.6. Eş-Şifâ Yaygın kabule göre derde deva olmak anlamına gelen eş-şifâ kelimesi, Kur ân ın Kur ân daki isimlerinden biridir. Ey insanlar! Rabbinizden size bir öğüt ve kalplerde oluşabilecek her tür (manevi hastalık) için bir şifa, inananlar için de bir rehber ve rahmet gelmiştir. Şüphe yok ki Kur ân ın şifa olması, manevî hastalıklarla, yani inanç hastalıklarıyla ilgilidir. Kur ân, insanların iç dünyalarını onaran bir şifadır. Nitekim Yüce Allah, aynı kökten bir kelimeyi (yeşfi) kullanarak, Allah yolunda savaşanlara yardım edeceğini ve müminlerin gönüllerine ferahlık vereceğini ifade etmekte, böylece şifâ kelimesinin gönülle alakasını ortaya koymaktadır. Bu kelimenin elbette maddî ve bedensel anlamda bir deva anlamı da vardır. Nitekim Hz. İbrahim in duasındaki Hastalandığımda bana şifayı O verir (yeşfîni) ve Bal nimetinde insanlar için şifa vardır (şifâ ) âyetlerindeki kelimeler bu anlamdadır. Bu istisnalar dışında, Kur ân ın şifa oluşu gönüllerdeki inançsızlık rahatsızlıklarını tedaviye yöneliktir ve manevi bir mahiyet arz etmektedir. Dinî hayatı doğru kavramaya yönelik arayışlar ve kâinatı doğru anlama gayretleri, Kur ân ın yol göstericiliğinden, rehberliğinden ve çözüm getiriciliğinden daima yararlanmalıdır. Onun şifa oluşu, çözüm üreticiliğindedir; sorun gidericiliğindedir; yol göstericiliğindedir. İnsanlar, Kur ân okuyarak bedensel rahatsızlıklarının giderileceğini sanmamalıdır. Meselâ kalp rahatsızlığı olanlar Kur ân okuyarak değil, Kardiyolojiye müracaat ederek Yüce Allah tan şifa beklemelidirler. Bedensel rahatsızlıklarda önce ilgili doktorlara başvurmalı, şifa ise elbette Yüce Allah tan beklenmelidir. Kur ân, hidayet kaynağı olması itibariyle, ruhların kaybettiği rotalarını bulmada insanlara yardımcı olur, yol gösterir. Kur ân ı, gönderildiği amaç doğrultusunda okumak, anlamak ve yaşamak zorundayız; gönderiliş amacının dışına çıkarak onu bedensel rahatsızlıkların tedavisi için okumak, Kur ân ı yerli yerinde okumak anlamına gelmez. Dahası bu amaçlarla gerçekleşen okumalar, Kur ân dan, onu anlamaktan ve indiriliş gayesinden uzaklaşmak olur. 1.1.7. El-Beyân/el-Beyyine Açıklama, mesaj, ders anlamlarına gelen el-beyân kelimesi de, Kur ân ın Kur ân daki isimlerinden biridir. İşte bu (kitap), bütün insanlar için bir açıklama ve bir derstir; takvâ sahipleri için de bir hidayet ve öğüttür. Bu âyette geçen beyân kelimesi, Kur ân ın bütün insanlara yönelik bir hitap olduğunu ortaya koymakta, ayrıca duyarlı insanlar için bir yol gösterici, rehber ve öğüt olduğuna dikkat çekmektedir. Kur ân, açık oluş ve açıklayıcılık anlamında yeterince anlam derinliğine sahip olup, Allah ın kendisini ifade etme aracı olan bir mesajdır. Beyân etmek, bir şeyi açıklamak demektir. Açıklama yapmak da, bir isteğin ortaya konulması veya ona cevap verilmesi şeklinde gerçekleşir. Kur ân bu yönüyle insanlık için gereken değerleri hem ortaya koymakta, hem de karşılaşılabilecek problemler için önceden açıklamalar yaparak, sorunun ortaya çıkmasını engellemekte, buna rağmen oluşan problemleri de çözmeyi amaçlamaktadır. Kendisi mübîn, yani apaçık olan Kur ân, aynı zamanda açıklayıcı bir özelliğe de sahiptir. Bu nedenle onun beyân oluşuyla birlikte düşünülmesi gereken özelliklerinden biri de beyyine oluşudur. En âm 6/157 de de geçen beyyine kelimesi, 6

delil, açık kanıt anlamına gelmektedir. Kur ân ın delil oluşu, bu âyette hidayet (rehber) ve rahmet oluşuyla birlikte zikredilmekte, adeta yoldaki işaretleri gösterme misyonuyla buluşturulmaktadır. Yola çıkanın rehbere ihtiyacı olduğu gibi, insanlık da hayat yolculuğunda şaşmaz bir otoritenin rehberliğine ihtiyaç duymaktadır. İşte Kur ân, bu ihtiyacı karşılamak için bir beyyine ve beyân olarak insanlığa gönderilmiş ilâhî bir yol işaretidir; bir rehberdir. Onun açıklayıcılığı, muhtemel yol kazalarını da önlemeyi amaçlamaktadır. Kur ân ın beyân oluşu, onun konuşmasıyla da yakından ilgilidir. Evet, tıpkı insanlar konuştuğu gibi Kur ân da konuşur; üstelik onun konuşması sadece ve sadece gerçeği ifade şeklinde gerçekleşir. Onda sapma ve eğrilme yoktur; sahibini yanıltma ve yarı yolda bırakma da yoktur. İnsan olmaktan ve yanılabilirlilikten kaynaklanan hiçbir arıza Kur ân da yer almaz. Kur ân ın konuşması Yüce Allah ın konuşması demektir ve Yüce Allah da sadece gerçeği söyleyendir. Kur ân ın ifadesine göre O nun sözü gerçeğin ta kendisi olduğuna göre, ötesi şaşkınlıktır. Bütün bu sözlerimizin özeti şudur: Konuşmaktan maksat anlaşılmaktır. İnsanlar anlaşılmak için konuşurlar da, kâinatın sahibi Yüce Allah anlaşılmamak için konuşmuş olabilir mi hiç? Kur ân, beyândır; Yüce Allah bununla insanlara seslenmektedir. Bize düşen görev de o sese ve sahibine kulak vermektir. Bu yedi ismi detaylandırdıktan sonra şimdi de Kur ân ın diğer bazı isimlerini kısaca hatırlatmak istiyoruz. 1.1.8. El-Hakk Kur ân, gerçeği getiren ve gerçeği temsil eden bir kitaptır. Kur ân ın sunduğu bütün bilgiler, inananlar için tartışma kaldırmayacak netlikte gerçektir. 1.1.9. Er-Rahmet Kur ân, insanlığa ve kâinata merhameti tanıtan ve ilâhî rahmetin tecellisi olan bir sesleniştir. Bu yönüyle Kur ân, merhametin kaynağı ve sahibi olan Yüce Allah ın insanlara rahmetinin sonucudur. 1.1.10. El-Hidâyet/el-Hüdâ Kur ân, şaşkınlıkları giderecek şekilde bir yol göstericilik misyonuyla şekillendirilen bir yol haritasıdır. Kur ân ın yol göstericiliği, ayırım yapmadan bütün insanları ilgilendirmektedir. 1.1.11. El-Büşrâ Kur ân, sunduğu ilkelere uyanlar için âhirette cennet müjdesi veren bir mesajdır. Bu yönüyle Kur ân, dünyada ilkelerine uyanlar için meleklerin beraberliğini de müjdelemektedir. 1.1.12. El-Mev ıza Kur ân, bütün ilkelerinde öğüdü esas alan ve öğüdün nasıl verileceğini öğreten bir rehberdir. Nasihat vermede en güzel metotların yer aldığı asıl kaynak, Kur ân dır. Allah a davet edenlerin, davette uygulayacakları yöntemleri Kur ân dan öğrenmeleri gerekir. 1.1.13. Ez-Zikr/et-Tezkira/ez-Zikrâ Kur ân, insana gerçekleri ve Yüce Allah ı hatırlatan ilâhî kaynaklı evrensel bir 7

TEFSIR METINLERI I 1 hitaptır, sesleniştir. Bu ismi gereği Kur ân, fıtrat sözleşmesinde gerçekleşen programın işletilmesi, aklın yadırgamayacağı esasların insana sunulması ve bütün varlıklarla ilgili görev ve sorumlulukların kendilerine hatırlatılmasını ifade eder. 1.2. KUR ÂN-I KERÎM İN KUR ÂN DAKİ SIFATLARI 1.2.1. El-Mübîn Bu sıfat, Kur ân ın hem apaçık oluğunu, hem de açıklayıcı özelliğini ifade eder. Kur ân ın isimlerinden olan el-beyân kelimesinin sıfat halidir. 1.2.2. El- Azîm Bu sıfat, Kur ân ın yüce bir kaynaktan geldiğini, yüceliğini, yüce hakikatler içerdiğini ve okuyup yaşayanını yücelteceğini hatırlatır. Çünkü onun yüceltilmeye ihtiyacı yoktur; kaynağı itibariyle zaten yücedir. 1.2.3. El-Hakîm Bu sıfat, Kur ân ın hikmetlerle dolu esaslara sahip oluşunu ve onu hakîm olan Allah ın gönderdiğini belirtir. 1.2.4. E-Kerîm Bu sıfat, Kur ân ın değerini ve muhataplarına sunduğu ikramların kaynağını ifade eder. 1.2.5. El-Mecîd Bu sıfat, Kur ân ın yüceliğini, onur kaynağı oluşunu ve sahip çıkanı onurlandıracağını ortaya koyar. Mecîd kelimesi, Kur ân ın sıfatı olarak iki âyette geçmektedir. Bu kelime vahyin etkisini ifade etmek üzere hem özünde şerefli olan, hem de hayatını onunla inşa edene şeref ve onur katan anlamına gelmektir. 1.3. KUR ÂN-I KERÎM İN TANIMI Kur ân ı tanıtmayı amaçlayan eserlerin hemen hemen tamamında Kur ân la ilgili pek çok tanım yapılmıştır. Bunları ayrı ayrı vermeden, öncelikle yine Kur ân daki tanıtıcı bir bilgiyi vermek istiyoruz. Kur ân, âlemlerin Rabbi tarafından Cebrâil aracılığıyla, uyarıcılardan olsun diye Hz. Peygamber in kalbine apaçık bir Arapça ile indirilen, mesajları önceki kitaplarda da bulunan, bir anlamda onların toparlayıcısı konumundaki ilâhî bir kelâmdır. Yukarıda saydığımız isimlerin ve sıfatların anlamlarını esas alarak Kur ân ı şöyle tanımlamamız mümkündür: Kur ân, düşünerek okunan, okundukça ilkeleri uygulanmak zorunda olan (Kur ân), ilâhî bir mektup kimliğinde insanlara gönderilen (Kitâb), doğru ve yanlışı ortaya koyan ve kendisiyle doğru ve yanlış ayırt edilebilen (Furkaan), cehalet karanlıklarına karşı ilâhî aydınlığı getiren (Nûr), manevî cansızlığı ve anlamsızlığı giderip hayata can ve anlam katan (Rûh), problemleri çıkmadan önce de çıktıktan sonra da çözen, gönüllerdeki inançsızlık hastalığının şifası olan (Şifâ), açıklama yönüyle mesaj derinliğine sahip olup Yüce Allah ın kendisini ifade etme aracı olan (Beyân), gerçeği getiren ve gerçeği temsil eden (Hakk), insanlığa ve kâinata merhameti tanıtan ve ilâhî rahmetin tecellisi olan (Rah- 8

met), şaşkınlıkları giderecek şekilde bir yol göstericilik misyonuyla şekillendirilen (Hidâyet), sunduğu ilkelere uyanlar için âhirette cennet müjdesi veren (Büşrâ), bütün ilkelerinde öğüdü esas alan (Mev ıza), insanlığa gerçekleri ve Allah ı hatırlatan (Zikir), hem apaçık, hem de açıklayıcı olan (Mübîn), yüce bir kaynaktan gelen ve kendisi de yüce olan ( Azım), hikmetler içeren, içi dolu mesajlar getiren (Hakîm), değerin ve ikramın kaynağı olan (Kerîm), yüce, onur kaynağı ve sahip çıkanını onurlandıran (Mecîd) ilâhî kaynaklı evrensel bir sesleniştir. 1.4. KUR ÂN-I KERÎM NASIL OKUNMALI? Bütün bu özellikleri düşündüğümüzde Kur ân ı ağır ağır, yavaş yavaş, hissede hissede, sindire sindire okumanın niçin emredildiği daha açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Yüce Allah, Müzzemmil sûresinde Kur ân ın tertîl üzere okunmasını emretmekte, gerekçesini de vahyin mesaj, içerik ve sorumluluk ağırlığına bağlamaktadır. Aynı şekilde Furkaan sûresinde inkârcılara cevap olmak üzere Kur ân ın peyderpey indirilmesi ve tertîl üzere okunması da, gönlün inşası ve motive edilmesi olarak belirlenmektedir. Kur ân-gönül ilişkisini doğru kurabilmek için Kur ân ı yüzünden okumak yeterli olmaz; onu kalbin derinliklerinde hissederek okumak gereklidir. Yürekten okunan Kur ân ın yürekleri okuyacağında ve hayatı programlayıp inşa edeceğinde şüphe yoktur. Kur ân-gönül ilişkisini doğru kurabilmek için Kur ân ı yüzünden okumak yeterli olmaz; onu kalbin derinliklerinde hissederek okumak gereklidir. İndirilişi 23 yılda peyderpey gerçekleşen Kur ân ın, okunuş şekli de kıraat, tertîl ve tilavet içerikli olarak gerçekleştirilmelidir. Sadece fertlerin kendi özel okumalarında değil, İsrâ sûresinde belirtildiği gibi, başkalarına okunmasında da takip edilmesi istenen yol aynıdır. Kur ân, Yüce Allah ın istediği şekilde okunursa ölü hayat dirilecektir. Cansız duran dağlar gibi, insanın ölü olan manevî dünyası manen canlanacaktır. Böylece, Allah a duyduğu saygı nedeniyle boyun büküp O nun yüceliği karşısında küçüklüğünü lisân-ı hal ile ve iradeli seslenişiyle itiraf edecektir. 1.5. KUR ÂN-I KERÎM IN HEM MÜFESSER, HEM DE MÜFESSİR OLUŞU Kur ân âyetleri birbirinin tefsîridirler. Bir yerde az, öz veya kısa geçen bir mesele, bir başka yerde daha uzun ve geniş olarak ele alınmış olabilir. Meselâ Fâtiha da üç kelimelik bir âyet (mâliki yevmi d-dîn), İnfitâr da üç müstakil âyete dönüşmektedir. Fâtiha 6 da en amte aleyhim nimet verilenler şeklindeki iki kelimelik ifade, Nisâ 4/69 da uzunca bir âyete ve detaya kavuşturulmaktadır. Bunun örnekleri Kur ân da oldukça fazladır. Bu nedenle Kur ân, sadece müfesser (açıklanan, yorumlanan, izah edilen) bir kitap değildir; aynı zamanda müfessir (açıklayan, yorumlayan, izah eden) bir kitaptır da. Bu husus şöyle ifade edilmektedir: Elif, lâm, râ. Bu kitabın âyetleri sapasağlam koruma altına alınmıştır ve her şeyi bilen ve her hükmünde isabetli olan (Allah) tarafından açıklanmıştır. Kur ân ı açıklayan zât, onu gönderendir; yani bizzat Yüce Allah tır. Bu nedenledir ki Kur ân ın pek çok âyetinde geçen el-mübîn sıfatı, hem kendisi açık, apaçık olan, hem de açıklayan anlamına gelmektedir. 1.6. SÛRELERİN GENEL ÖZELLİKLERİ 1. Sûreler, indiriliş zamanı ve âyet sayıları esas alınarak farklı şekillerde isimlendirilmişlerdir. Sûrelerin Hicretten önce indirilenlerine Mekkî, sonra 9

TEFSIR METINLERI I 1 indirilenlerine ise Medenî denir. Bu isimlendirmede muhataplar veya indiriliş yeri değil, tarih yani hicret esas alınmıştır.sûreler uzunluklarına, yani âyet sa yılarına göre de isimlendirilmişlerdir. Fâtiha dan sonraki uzun sûrelere es-seb u t-tıvâl (Bakara, Âl-i İmrân, Nisâ, Mâide, En âm, A râf, Enfâl-Tevbe), âyetleri 100 den fazla veya bu civarda olanlara el-miûn, âyet sayısı 100 den az olanlara el-mesânî, daha da kısa olanlara ise el-mufassalûn adı verilmiştir. Bu son grup (Kaaf-Nâs arası sûreler) de kendi içinde el-mufassalu t-tıvâl (nispeten uzun olan kısa sûreler), el-mufassalu l-evsat (orta uzunluktaki kısa sûreler) ve el-mufassalu l-kısâr (en kısa olanlar) diye üçe ayrılmıştır. 2. Mekkî sûrelerde genellikle Allah a ve âhirete iman konuları işlenmektedir. Geçmiş milletlerin kıssalarına ve kâi nat kitabının âyetlerine genellikle bu sûrelerde yer verilmektedir. Bu çalışmalarımızda inceleyeceğimiz sûrelerde geniş çaplı kıssalar yoktur. Onlar daha uzun sûrelerde ele alınmaktadır. Medenî sûrelerde ise genellikle ibadet, hukûkî içerikli konular, bireysel, toplumsal ve toplumlararası ilişkiler, onlara yönelik çözüm yolları ile suç-ceza meseleleri konu edinilmektedir. Tabii ki Mekkî sûrelerin konularına Medenî sûrelerde, Medenî sûrelerin konularına da Mekkî sûrelerde zaman zaman yer verilmektedir. Bu anlamda sûrelerde ele alınan konular standart değildir. Mekkî sûrelerde daha çok iman binasının temelini oluşturan esaslar açıklanır. Temeli anlamadan ve asıl değerleri kavramadan yapılacak yorumlar temelsiz kalacaktır. 3. Mekkî sûrelerin üslubu genellikle kısa âyetler ve kısa cümleler şeklindedir. İfadeler kısa olsa da anlam ve mesajların uzun, çaplı ve evrensel içerikte oluşu, bizi bu çalışmayı yapmaya yönlendirmiştir. Bir, iki veya üç ke limeden oluşan nice âyetler vardır ki mesajları sayfalar veya ciltler dolusu olabilmektedir. Mekkî sûrelerde îcâz esastır. Îcâz, Türkçemizde de kullandığımız özlü söz anlamında vecîze ile aynı kökten gelmektedir. Îcâz, bir sözü kısa tutmak de mektir. Bu yapısı gereği kısa âyetler veya kısa âyetli sûreler, geniş anlam dünyasına sahiptir.medenî sûrelerin ifade özelliğini ise sözün, bir maksat için ve bilerek uzatılması de mek olan itnâb veya tatvîl oluşturur. Hem îcâz, hem de itnâb özelli ğine sahip olan bütün âyetler ve sûreler i câz içerir. İ câz, âciz bırakmak anlamıyla Kur ân ın bütününün mucize oluşunu belirtir. Kur ân da meydan okuma âyetleri de onun mucizeliğini ispata yönelik mesaj içe rirler. 4. Bu dört kitapta inceleyeceğimiz sûrelerde ağırlıklı olarak tevhîd, nübüvvet ve âhiret konuları gündeme getirilmektedir. Bu yapısı gereği sûrelerin hacimleri küçük olsa da mesajları büyük ölçüde ve genel hatlarıyla Kur ân bü tünlüğünü yansıtacak niteliktedir. Bir âyet, pek çok âyete ışık tutmakta, bütünüyle Kur ân adeta har manlanmaktadır. 5. Kur ân da konular, Kur ân geneline serpiştirilerek ele alınır. Dolayısıyla hemen hemen her âyetin diğer âyetlerle anlam ilişkisi vardır. Bu özelliği Kur ân ın müteşâbih, yani birbirine benzeyen, birbiriyle benzeşen âyetlerden oluşmasından kaynaklanmaktadır. Kur ân ın bir konu hakkındaki mesajı, ancak bütünüyle bilinmesiyle anlaşılabilir. Parçacı yaklaşımlarla Kur ân hakkında fikir beyan etmek doğru değildir. Kur ân ın bir sûresini tanımak için bütün sûrelerini bilmek gerekir. Bütün bilinmeden parçalarla hüküm verilmemelidir. 10

1.7. KAYNAKLAR Bu konuda Kur ân kelimesinin, anlamları birbirine yakın olmak anlamında k-r-n, manaları birbirini çağrıştırmak bakımından karîne, diğer ilâhî kitapların mesajını toplamak açısından el-kar ü kökünden geldiği âlimlerimiz tarafından ileri sürülmektedir. Kelimenin mürtecel, yani herhangi bir kökü olmadan bu son mesajın özel ismi olduğu da kabul edilen görüşlerdendir. Bakış açılarına göre hepsinin doğruluk payı elbette vardır. Ancak biz, kelimenin k-r-e okumak kökünden türetildiği görüşünü benimsemekteyiz. Mustafa İslâmoğlu, Hayat Kitabı Kur ân Gerekçeli Meal-Tefsîr, İstanbul, 2008, s. 866 da 7. not. Bakara 2/53; Enbiyâ 21/48. Enfâl 8/41. Enfâl 8/29. Bakara 2/185; Âl-i İmrân 3/4; Furkaan 25/1. Enfâl 8/29. İbrâhim 14/1. Nisâ 4/174; Mâide 5/15; En âm 6/91; A râf 7/157; Tevbe 9/32; Hacc 22/8; Nûr 24/35; Lokmân 31/20; Şûrâ 42/52; Saff 61/8; Teğâbün 64/8. Nûr 24/35. Furkaan 25/30. İsrâ 17/81. Nahl 16/2; Mü min 40/15; Şûrâ 42/52; Mücâdele 58/22; Kadr 97/4. Şûrâ 42/52. Enfâl 8/24. Âl-i İmrân 3/179; Ankebût 29/2. Haşr 59/21. Yûnus 10/57. Benzer âyetler için de bk. İsrâ 17/82; Fussılet 41/44. Tevbe 9/14. Şu arâ 26/80. Nahl 16/69. Âl-i İmrân 3/138. Benzer örnekler için bk. Nahl 16/89; Rahmân 55/4; Beyyine 98/1, 4. Zâriyât 51/23; Mü minûn 23/62. Bu âyetlerde sözü edilen kitap ve konuşma dünyada Kur ân la ilgilidir; âhirette ise amel defteridir. Âl-i İmrân 3/95. Yûnus 10/32. el-hakk kelimesi Kur ân ın ismi olarak oldukça fazla âyette kullanılmaktadır. Örnek için bk. Bakara 2/91; 119; 144; Nisâ 4/170; Mâide 5/48; 83; 84; En âm 6/5; Yûnus 10/108; İsrâ 17/81; Zâriyât 51/23; Hadîd 57/16. Örnek için bk. En âm 6/157; A râf 7/52; 203; Yûnus 10/57; Yûsuf 12/111; Nahl 16/64; 89; İsrâ 17/82; Neml 27/77; Kasas 28/43; Lokmân 31/3; Câsiye 45/20. el-hüdâ/el-hidâyet kelimesinin Kur ân ın ismi olarak kullanıldığı âyetler için bk. Bakara 2/2, 97, 159, 185; Âl-i İmrân 3/4, 138; Nisâ 4/115; En âm 6/88, 91, 157; A râf 7/52, 203; Tevbe 9/33, Yûnus 10/57; Yûsuf 12/111; Nahl 16/64, 89, 102; İsrâ 17/94; Kehf 18/55, 57; Tâhâ 20/123; Neml 27/2, 77; Kasas 28/43, 57, 85; Lokmân 31/3, 5, 20; Sebe 34/32; Fussılet 41/44; Câsiye 45/11, 20; Muhammed 47/25, 32; Feth 48/28; Necm 53/23; Saff 61/9; Cinn 72/13. 11