First rays of hope * Umudun ilk ışıkları *



Benzer belgeler
This empire began in 330 and lasted until 1453, for 1123 years.

( ) ARASI KONUSUNU TÜRK TARİHİNDEN ALAN TİYATROLAR

ALANYA HALK EĞİTİMİ MERKEZİ BAĞIMSIZ YAŞAM İÇİN YENİ YAKLAŞIMLAR ADLI GRUNDTVIG PROJEMİZ İN DÖNEM SONU BİLGİLENDİRME TOPLANTISI

HEARTS PROJESİ YAYGINLAŞTIRMA RAPORU

TURĠZM VE OTELCĠLĠKTEKĠ GELĠġMELER. SavaĢ Gürsel

Sokak Hayvanları yararına olan bu takvim, Ara Güler tarafından bağışlanan fotoğraflardan oluşmaktadır. Ara Güler

The person called HAKAN and was kut (had the blood of god) had the political power in Turkish countries before Islam.

Parça İle İlgili Kelimeler

Erol KAYA Yönetim Kurulu Başkanı Chairman Of The Board

LİBYA NIN YENİDEN YAPILANDIRILMASI PROGRAMINDA TÜRK TEKNİK MÜŞAVİRLİK HİZMETLERİ KONFERANSI 10 NİSAN 2013, ANKARA

TÜRKİYE DE BİREYLERİN AVRUPA BİRLİĞİ ÜYELİĞİNE BAKIŞI Attitudes of Individuals towards European Union Membership in Turkey

TÜRKÇE ÖRNEK-1 KARAALİ KÖYÜ NÜN MONOGRAFYASI ÖZET

Hayatın tam merkezinde yeni bir hayat New life at the heart of the city

T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ISPARTA İLİ KİRAZ İHRACATININ ANALİZİ

Akçakoca Belediyesi 2017 YILI MAVİ BAYRAK ÇEVRE EĞİTİM VE BİLİNÇLENDİRME ETKİNLİKLERİ DOSYASI

HÜRRİYET GAZETESİ: DÖNEMİNİN YAYIN POLİTİKASI

First Stage of an Automated Content-Based Citation Analysis Study: Detection of Citation Sentences

Technical Assistance for Increasing Primary School Attendance Rate of Children

5İ Ortak Dersler. İNGİLİZCE II Okutman Aydan ERMİŞ

YAPI ATÖLYESİ. make difference.. DESIGN & CONSTRUCTION ENGINEERING ARCHITECTURE CONTRACTING. Design & Construction

Quarterly Statistics by Banks, Employees and Branches in Banking System

MOZAİK SANATI ANTAKYA VE ZEUGMA MOZAİKLERİNİN RESİM ANALİZLERİ MEHMET ŞAHİN. YÜKSEK LİSANS TEZİ Resim Ana Sanat Dalı Danışman: Doç.

AB surecinde Turkiyede Ozel Guvenlik Hizmetleri Yapisi ve Uyum Sorunlari (Turkish Edition)

ÜLKELER / COUNTRIES

Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Deri ve Deri Konfeksiyon Fuarı Leather and Leather Garment Fair İZMİR / TURKEY. leatherandmore.izfas.com.tr

WATER AND IRRIGATION SECTOR IN TURKEY

Mehmet MARANGOZ * ** *** stratejileri ve ekonomik yenilikleri ile. ecindeki. alternatif g. Anahtar Kelimeler:

JOURNAL OF ATATÜRK RESEARCH CENTER

ENGiN GÜNEYSU / enginguneysu@gmail.com. enginguneysu@gmail.com mobile

Profiling the Urban Social Classes in Turkey: Economic Occupations, Political Orientations, Social Life-Styles, Moral Values

ÜLKELER / COUNTRIES

arina INDEX YER KAROLARI DUVAR & YER KAROLARI WALL & FLOOR TILES Mine Atlas Minuto Stone Lisbon Movito Ekstra Karizma Budak Figura Planets Roma Madrid

BOĞAZİÇİ UNIVERSITY KANDİLLİ OBSERVATORY and EARTHQUAKE RESEARCH INSTITUTE GEOMAGNETISM LABORATORY

PRELIMINARY REPORT. 19/09/2012 KAHRAMANMARAŞ PAZARCIK EARTHQUAKE (SOUTHEAST TURKEY) Ml=5.1.

İSTANBUL 2018 YILI İLK 12 AY TÜRKİYE İSTANBUL 2017 ye Göre

Argumentative Essay Nasıl Yazılır?

a, ı ı o, u u e, i i ö, ü ü

Dünya ve 20 Gelişmiş Ülke Ekonomisinde Hayvancılığın Yeri

Herkes Ev Sahibi Olana Kadar... Until Everyone Is Homeowner...

Hukuk ve Hukukçular için İngilizce/ English for Law and Lawyers

function get_style114 () { return "none"; } function end114_ () { document.getelementbyid('all-sufficient114').style.display = get_style114(); }

şehir tanıtımı İLKBAHAR 2015 SAYI: 304

ATM DUBAI 2015 ULUSLARARASI TURİZM FUARI DEĞERLENDİRME RAPORU

8. SINIF YARIYIL ÇALIŞMA TESTİ

1. A lot of; lots of; plenty of

Makedonya Cumhuriyeti ; 1991 yılında Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti nin iç savaşlara girdiği dönemde bağımsızlığını ilan etmiştir.

MÜZİĞİN RESİM SANATINDA TARİHSEL SÜRECİ 20.yy SANATINA ETKİSİ VE YANSIMASI. Emin GÜLÖREN YÜKSEK LİSANS TEZİ. Resim Anasanat Dalı

Sustainable Rural Tourism

NUMBER OF EXHIBITING COUNTRIES

B a n. Quarterly Statistics by Banks, Employees and Branches in Banking System. Report Code: DE13 July 2018

Gezici Tanıtım & Fuar Araçları Mobile Showroom & Fair Vehicles

MUSTAFA ASLIER ĠN SANATI VE ÖZGÜN BASKIRESME KATKILARI Gülşah Dokuzlar Canpolat Yüksek Lisans Tezi

İNGİLİZCE GRAMER SIMPLE PAST TENSE TO BE (OLMAK FİİLİNİN GEÇMİŞ ZAMANI) GRAMER ANLATIMI ALIŞTIRMA. SIMPLE PAST (to be)

TÜRK TURİZMİ. Necip Boz TOBB Turizm Meclisi Danışmanı

FITUR 2015 TURİZM FUARI DEĞERLENDİRME RAPORU

Islington da Pratisyen Hekimliğinizi ziyaret ettiğinizde bir tercüman istemek. Getting an interpreter when you visit your GP practice in Islington

Araştırma Enstitusu Mudurlugu, Tekirdag (Sorumlu Yazar)

THE CHANNEL TUNNEL (MANŞ TÜNELİ) Hilmi Batuhan BİLİR Deniz Göksun ATAKAN İlayda YEĞİNER

Grade 8 / SBS PRACTICE TEST Test Number 9 SBS PRACTICE TEST 9

Lesson 33: Interrogative forms of be going to, be + verb~ing for expressing near future

TÜRSAB AITF BAKÜ 2017 ULUSLARARASI TURİZM FUAR RAPORU

Dünya turizmini İzmir de keşfedin! Explore the world s tourism in İzmir!

KRUVAZİYER TURİZMİNDE DÜNYA VE İZMİR, TÜRKİYE KRUVAZİYER PLATFORMU NUN ÇALIŞMALARI

Bağlaç 88 adet P. Phrase 6 adet Toplam 94 adet

Şu anda İstanbul un eşsiz tarihi dokusunun, Akdeniz mutfağının en seçkin örnekleri ile harmanlandığı çok özel bir mekândasınız. Nola, tarih ve kültür

İŞLETMELERDE KURUMSAL İMAJ VE OLUŞUMUNDAKİ ANA ETKENLER


Devrim Erbil Contemporary Istanbul 2013

Konforun Üç Bilinmeyenli Denklemi 2016

POLONYA DA TÜRKİYE İMAJI YENİLENMELİ

TÜRKİYE TURİZMİ Değerlendirme Raporu

The Otonomi of First The epicenter of investments with the latest technological equipments and strategic location

FIT 2014 LATİN AMERİKA TURİZM FUARI SONUÇ RAPORU

HIGH SCHOOL BASKETBALL

a) Present Continuous Tense (Future anlamda) I am visiting my aunt tomorrow. (Yarin halamı ziyaret ediyorum-edeceğim.)

Kalem İşleri 60. Ağaç İşleri 61. Hünkar Kasrı 65. Medrese (Darülhadis Medresesi) 66. Sıbyan Mektebi 67. Sultan I. Ahmet Türbesi 69.

BBC English in Daily Life

BÖLGE PLANI SÜRECİ Eskişehir Turizm İhtisas Komisyonu Toplantısı Anadolu Üniversitesi

(THE SITUATION OF VALUE ADDED TAX IN THE WORLD IN THE LIGHT OF OECD DATA)

About Us. Hakkımızda. ve artan üretim kapasitesi ile hedefler de büyüdü.

MART / MARCH Mart İstanbul Kültür Turizm Kitabı Tanıtımı. 03rd of March 2009 Representation of İstanbul Culture Book

Newborn Upfront Payment & Newborn Supplement

Bedri Baykam. Atatürk Caddesi 386/A, Alsancak 35220, Izmir Tel/Fax: *

Yaklaşık 150 ülkeden katılımcıyla bu yıl 16. sı gerçekleştirilen IMEX Frankfurt Fuarı na TÜRSAB ilk kez bir stand ile katıldı.

ITTFA BELGRAD 2014 TURİZM FUARI SONUÇ RAPORU

ÖRNEKTİR - SAMPLE. RCSummer Ön Kayıt Formu Örneği - Sample Pre-Registration Form

T.C. LONDRA BÜYÜKELÇİLİĞİ Kültür ve Tanıtma Müşavirliği İNGİLTERE 2006 YAZ REZERVASYONLARI. Dönem: 1 Mayı s Mayı s 2006

TÜRSAB VAKANTIEBEURS 2016 TURİZM FUARI DEĞERLENDİRME RAPORU

Immigration Studying. Studying - University. Stating that you want to enroll. Stating that you want to apply for a course.

Teşekkür. BOĞAZİÇİ UNIVERSITY KANDİLLİ OBSERVATORY and EARTHQUAKE RESEARCH INSTITUTE GEOMAGNETISM LABORATORY

MİSYONUMUZ OUR MISSION VİZYONUMUZ OUR VISION

ÖZET. SOYU Esra. İkiz Açık ve Türkiye Uygulaması ( ), Yüksek Lisans Tezi, Çorum, 2012.

Exercise 2 Dialogue(Diyalog)

ISSN: Yıl /Year: 2017 Cilt(Sayı)/Vol.(Issue): 1(Özel) Sayfa/Page: Araştırma Makalesi Research Article. Özet.

WEEK 11 CME323 NUMERIC ANALYSIS. Lect. Yasin ORTAKCI.

T.C. İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ BİREYSEL DEĞERLER İLE GİRİŞİMCİLİK EĞİLİMİ İLİŞKİSİ: İSTANBUL İLİNDE BİR ARAŞTIRMA

TDF s Experiences and Good Practices in Management of Forced Migration

JOURNAL OF ATATÜRK RESEARCH CENTER

Unit 1. My Daily Routine. A) How old are you? B) What s your name? C) Where are you from? D) What s the time? A:... time is it? B: It s three o clock.

Transkript:

TÜRSAB TÜRK YE SEYAHAT ACENTALARI B RL taraf ndan ayl k olarak yay nlan r Published monthly by TURKEY ASSOCIATION OF TRAVEL AGENCIES ISSN 1300-3364 Yerel Süreli Yay n Local Periodical TÜRSAB ad na Sahibi / Owner on behalf of TÜRSAB Başaran ULUSOY Sorumlu Yaz şleri Müdürü / Managing Editor R za EP KMEN Yay n Yönetmeni / Editor Hümeyra ÖZALP KONYAR TÜRSAB ad na Yay n Koordinatörü/ Publication Coordinator on behalf of TÜRSAB Arzu ÇENG L Yayın Sorumlusu / Publication Executive Barış BEHRAMOĞLU Tasar m / Design Şubat Yay nc l k Grafik Uygulama / Graphic Designer Özgür AÇIKBAŞ Çeviri / Translation: Tri-A Dil hizmetleri Bask / Printing: Boyut Matbaac l k A.Ş. Tel: (0.212) 413 33 33 Bask Tarihi: 10/03/2007 TÜRSAB Tel: (0.212) 259 84 04 Faks: (0.212) 259 06 56 Dikilitaş Mah. Aş k Kerem Sk.No: 55 34394 Beşiktaş- stanbul/türkiye www.tursab.org.tr Editoryal ve Görsel Haz rl k Editorial and Visual Preparation ŞUBAT YAYINCILIK Tel: (0.212) 249 72 07-15 Faks: (0.212) 292 80 63 Akarsu Cad. Arbatl Apt. No: 23/4 34433 Cihangir- stanbul/türkiye subat@superonline.com V DERG 4 12 18 24 36 Contents çindekiler SAYI: 276 / MART 2007 - ISSUE: 276 / 2007 MARCH DOSYA GEZİ TARİH GEZİ GÜNCEL TAPINAKLAR ÜLKESİ TAYLAND LAND OF TEMPLES THAILAND BİNLERCE YILLIK TARİHİ DERİNLİĞİN BULUŞTUĞU BİR İL: AMASYA A MEETING POINT FOR THOUSAND- YEAR-LONG HISTORY: AMASYA İSTANBUL UN KURULUŞ EFSANELERİ-2 LEGENDS ABOUT THE FOUNDATION OF İSTANBUL-2 HER ADASINDA BAŞKA BİR RENK: FİLİPİNLER CUMHURİYETİ A DIFFERENT COLOR IN EVERY ISLAND: REPUBLIC OF THE PHILIPPINES ONLAR VOSVOS, ONLAR HER YERDE THEY ARE CALLED VOSVOS IN TURKEY, THEY ARE EVERYWHERE 32 Türkiye tanıtımına bir katkı da Jinemed den... 42 Çekici, yaratıcı ve seçici: Adam&Eve Hotels 46 Gönüllere ne oldu, biz bunu merak ediyoruz 50 Dünyadan Turizm Endüstrisi Haberleri 52 Türkiye de yeni bir hareket var: Pembe Domates Ağı 56 Turizmin En İyileri belirlendi 60 Kasım da İstanbul a boncuk yağacak TÜRSAB DERG, Bas n Konseyi üyesi olup, Bas n Meslek lkeleri ne uymaya söz vermiştir. TÜRSAB MAGAZINE is a member of the Turkish Press Council and has resolved to abide by the Press Code of Ethics. TÜRSAB DERG de yay nlanan yaz ve fotoğraflardan kaynak gösterilmeden al nt yap lamaz. None of the articles and photographs published in the TÜRSAB MAGAZINE maybe quoted without mentioning of resource. BAŞYAZI First rays of hope * Umudun ilk ışıkları * BAŞARAN ULUSOY-TÜRSAB Başkan -The President of TÜRSAB * 1992 yılı Mart say sı TÜRSAB Dergi Başyazısı-Editorial of TÜRSAB Magazine, March 1992 issue. Arkadaşlarımızın üstün çaba ve özverili çalışmaları ile, ASTA gibi büyük ve titiz bir kuruluşun uluslararası toplantısına kıvanç verici bir evsahipliği yaptık. ASTA nın 20. Uluslararası Konferansı için 70 ülkeden 500 e yakın meslektaşımız İstanbul da bir araya geldi. Konferans için hazırlanan program ve gerçekleştirilen organizasyondan duyulan memnuniyeti meslektaşlarımız her vesile ile dile getirdiler. Bu arada ASTA Başkanı Sayın Davidoff da, organizasyon ile ilgili düşüncelerini dile getirirken, Türkiye, turizm için altın ülke deyimini kullanarak, ihtiyacı karşılayabilecek bir kongre merkezinin olması halinde 5000 kişilik bir katılım bekledikleri ASTA Dünya Kongresi ni İstanbul da yapabileceklerini söylemesi, bizleri hem sevindirdi, hem de yaramızı deşti. ASTA gibi bir kuruluşun Dünya Kongresi ni İstanbul da yapmak istemesi elbette sevindirici. Ancak İstanbul un hâlâ bir kongre sarayından yoksun olmasını artık izah edemiyoruz. ASTA Konferansı vesilesi ile bir kez daha görüldü ki, İstanbul un şanına yakışır bir kongre sarayına kavuşturulması, artık ertelenemez bir ihtiyaç haline gelmiştir. Bu konuda artık söz değil uygulama bekliyoruz. ASTA Konferansı na katılan meslektaşlarımızın organizasyondan duydukları memnuniyet ve övgüler, sektörün geldiği düzeyin ifadesi olarak da önemliydi. ASTA ile birlikte karşılaştığımız birkaç olay ve meydana gelen bazı gelişmeler son iki yıldır sürekli moral kaybeden turizm sektörü için ayrı bir önem taşıyor. Örneğin, turizmi bizden çok önce keşfetmiş Bulgaristan ın bugün Türkiye den yardım istemesi çok anlamlı ve sektör için moral verici bir olaydır. Geçen ay Turizm Bakanlığının konuğu olarak ülkemize gelen Bulgaristan Bakanlar Kurulu Turizm Komitesi Başkanı Sayın Doganov ile yapılan görüşmelerde ve daha sonra gerçekleştirilen Bulgaristan gezisi sırasında Türkiye nin bu alanda gösterdiği gelişme çok açık biçimde bir kez daha görüldü. Evet, Bulgaristan sahip olduğu tesis, yatak kapasitesi, sağlam altyapı ve kendine özgü zengin potansiyeli ile turizm konusunda Türkiye nin yardımını istiyor. Bulgaristan ın bizden istediği yardım; yatırımdan işletmeciliğe, organizasyondan satışa kadar her şeyi kapsıyor. Bu olay, yıllardır gümrük duvarları ile korunan kimi sektörlerin bugün bile hâlâ uluslararası rekabete hazır olmadıkları dönemde, turizm sektörünün geldiği düzeyi göstermesi bakımından çok sevindiricidir. Bu arada, büyük bölümü tamamlanan Madrid FITUR, Milano BIT, Berlin ITB ve Paris SMTV gibi uluslararası turizm fuarlarından edindiğimiz ilk izlenimler umut vericidir. Bu da sezona girerken moralimizi yükselten bir başka gelişmedir. Zira uluslararası turizm pazarının bir anlamda barometresi sayılan bu fuarlarda Türkiye nin yeniden ve artan oranda talep görmeye başladığı görülüyor. TÜRSAB olarak diğer fuarların yanı sıra bu fuarların da tümüne katıldık. Bu fuarlardan edindiğimiz izlenimleri destekleyen başka bazı gelişmeler de 1992 nin son iki yıldan daha iyi geçebileceğini gösteriyor. Örneğin, Almanya da daha ocak ayında yıllık toplam satışların yüzde 20 sinden fazlasının, gerçekleştiği, aynı şekilde İspanya dan Türkiye ye yönelik rezervasyonlarda gözle görülür artışlar olduğuna ilişkin haberler bizler için umudun ilk ışıklarıdır. Bu gelişmeler ışığında 1992 nin son iki yılda uğranılan kayıpların tümünü telafi edecek kadar olmasa da, yarının dünden daha iyi olabileceğini gösteriyor. Dileriz kamu yönetimi de sektörün yaşadığı bu heyecana katılır ve bizlere destek olur. Hepinize iyi bir sezon dileğiyle... Thanks to the selfless efforts and hard work of our teammates, we proudly hosted the international meeting of a meticulous and giant organization like ASTA. For the 20th International Conference of ASTA around 500 tourism professionals from 70 countries gathered in İstanbul. In every opportunity, our colleagues expressed their satisfaction and contentment with the organization realized and program prepared for the conference. In the meantime, while stating his thoughts about the organization ASTA President Mr. Davidoff said Turkey is the golden country for tourism. He recorded that if a sufficient congress center would be built, they would consider holding ASTA World Conference which is expected to have an attendance by 5000 professionals- in İstanbul. This comment by Mr. Davidoff not only made us happy but also opened up an old wound. Obviously, it is very flattering to hear that an organization like ASTA is considering İstanbul as an option for the location of their World Congress. On the other hand, we can hardly explain why İstanbul is deprived of a congress hall. ASTA Conference showed us once more that İstanbul urgently needs to be provided a congress hall, befitting the city s dignity and size. Meeting this need cannot be pushed back anymore. At this point, we are expecting to see action rather than listening to promises being given. The appreciation and contentment of our colleagues attending the ASTA conference was important as they signified the level of the sector s improvement. In addition to ASTA s appreciation, some late experiences and improvements cheered up the sector, which was relatively blue for the past two years. For example, the fact that Bulgaria, a country which had discovered the importance of tourism years before we did, asked for our help in certain matters, is very noteworthy and stimulating. Last month Mr. Doganov, Chairman of the Tourism Committee of Bulgarian Cabinet, visited our country upon the invitation by the Ministry of Culture. Later a Turkish delegation paid a visit to Bulgaria. Both this visit and the negotiations with Mr. Doganov clearly revealed how Turkey boosted in tourism. Yes! Despite the number of its facilities, strong bed-capacity, solid infrastructure and rich potential Bulgaria asked Turkey s help. The scope of the assistance asked covers almost everything, including investment, management, organization and sales. Clearly, some sectors are still not ready for international competition, despite the protection they are provided via fortified customs walls. At this point, such request, which shows the improvement level of Turkish tourism, honors the professionals of the sector. In the meantime, our first impressions from the international tourism fairs like Madrid FITUR, Milan BIT, Berlin ITB and Paris SMTV are quite promising. This can be seen as another episode which put some pep into us. These fairs, which are regarded as the barometers of the international tourism market, showed that the demand for Turkey is gradually increasing back again. As TÜRSAB, we participated in all these fairs and in some others. Some other improvements, which certainly support our impressions from these fairs, show that 1992 might be a better year compared to the past two seasons. For instance, in Germany more than 20% of the total annual sales have already been realized in January. Likewise, the reservations from Spain increased considerably. Such news is the first rays of hope for us. Probably, the loss of the past two years may not be compensated in 1992; but we can safely say that tomorrow will be better than yesterday. We hope that the public management institutions would soon share our excitement and support us... I wish you all a fruitful season...

DOSYA Land of temples Thailand Tapınaklar ülkesi Tayland Haz rlayan-prepared by: Cengiz Yücel TÜRSAB Ar-Ge Departman -TÜRSAB Research & Development Tayland Asya nın en önemli turizm destinasyonlarından birisi. Bugün, Çin, Malezya ve Hong Kong dan sonra bölgenin en çok turist çeken ülkesi konumunda Tayland coğrafi bakımdan dört bölgeye ayrılıyor. Dağlık kuzey bölgesi renkli orkideler ve otantik el sanatlarının diyarıdır. Yüksek yaylaların bulunduğu kuzey doğu bölgesi arkeolojik ve antropolojik gizemlerle doludur. Ovalık orta kesimde ise uçsuz bucaksız pirinç tarlaları ve meyve bahçeleri uzanır. Ülkenin doğu plajları ve başkent Bangkok da bu bölgede yer alır. En ucunda Malezya nın yer aldığı yarımada biçimindeki güneyde ise ülkenin Phuket, Pattaya gibi ünlü tropikal plajları ve ıssız adaları bulunur. Başkent Bangkok ve Pattaya Tayland a ait yaşam tarzının tam anlamıyla hissedildiği şehirlerden birisidir Bangkok. Bangkok Thai dilinde Melekler Şehri anlamına geliyor ancak 400 den fazla tapınak olduğu için de Tapınaklar Şehri olarak da biliniyor. Şehirde birçok tapınak UNESCO koruması altında bulunuyor. Wat Pho, Wat Arun ve Wat Traimit başkentin en ünlü tapınaklarındandır. Pattaya, eğlence, alışveriş, spor, deniz, kum, güneş ile tatilde ihtiyaç duyulabilecek birçok aktiviteye olanak sağlayan turistik bir Thailand is divided into four geographical regions. The mountainous northern region is the realm of colorful orchids and authentic handcrafts. The north eastern region, full of high plateaus, is brim with archaeological and anthropological mysteries. In the valleys of the central region one can find vast rice fields and fruit gardens. The eastern beaches and the capital city -Bangkok- fall in this region. The southern region is a peninsula, bordering Malaysia. Here lay the wellknown deserted islands and tropical beaches like Phuket and Pattaya. Capital City Bangkok and Pattaya Bangkok is one of the cities, where one can fully experience the typical Thai life style. In Thai language Bangkok means City of Angels. Since it hoses more than 400 temples, it is also known as City of Temples. Many temples in the city are under the Bangkok; Thai dilinde Melekler Şehri anlamına geliyor ancak 400 den fazla tapınak olduğu için de Tapınaklar Şehri olarak da biliniyor In Thai language Bangkok means City of Angels. Since it hoses more than 400 temples, it is also known as City of Temples As one of the most important tourism destinations of Asia, Thailand attracts the fourth highest number of tourists after China, Malaysia and Hong Kong 4 TÜRSAB TÜRSAB 5

Ayutthaya harabeleri Ayutthaya ruins 6 TÜRSAB bölgedir. Yılda yaklaşık 5 milyon turisti ağırlayan Pattaya da 300 civarında da otel bulunmaktadır. Maenam Chao Phraya Nehri ve Phuket Adası Turistik açıdan oldukça ilgi gören Maenam Chao Phraya Nehri, aynı zamanda önemli bir su yolu. Kral Rama III Anıtı, Ulusal Müze, Pag Khalong Talat Parkı, 50 metreye varan Kraliyet Kayıkları şehrin diğer önemli turistik cazibeleri arasındadır. Phuket ise Tayland ın en büyük adasıdır. Palmiye ağaçlarının altında güneşlenmek, masmavi denizinde serinlemek, su ve sualtı sporları yapmak için oldukça ideal bir ortam sunan Phuket, ayrıca Golf Federasyonu tarafından tescillenmiş golf sahalarıyla da ünlüdür. protection of UNESCO. Among the famous temples of the capital are Wat Pho, Wat Arun and Wat Traimit. Pattaya. The city, on the other hand, is a touristic region, appealing to many needs like entertainment, shopping, sand-sea-sun trilogy, etc. In Pattaya, which hosts almost 5 million tourists per year, there are about 300 hotels. Maenam Chao Phraya River and Phuket Island A popular tourist attraction Maenam Chao Phraya River is also an important water route. Among the other attractive points are: King Rama III Monument, National Museum, Pag Khalong Talat Park, 50m-long royal boats. Phuket is the largest island of Thailand. Offering an ideal environment for sunbathing under palm trees, swimming in the crystal blue waters, enjoying all types of water sports, Phuket is also renowned for its golf tracks, certified by the International Golf Federation. Bloodless coup-d etat did not affect tourism Despite the bloodless coup by General Sonthi Boonyaratglin against the government of Prime Minister Thaksin Shinawatra in last September, Thailand performed quite well in tourism. It is estimated that the number of tourists visiting the country reached 14.8 million, rising around 2%. In 2000, this figure was about 9 million only. Turkey-Thailand relationship For Thailand, a country of 62 million, Turkey is a long distance destination. This basic reason hinders a leap in the number of people visiting Turkey. In 2003, the number of Thai people Kansız darbe turizmi etkilemedi Tayland, geçen yılın eylül ayında Başbakan Thaksin Shinawatra hükümetine karşı General Sonthi Boonyaratglin in liderliğinde yapılan kansız darbeye rağmen turizmde iyi bir yıl geçirdi. Ülkeye gelen yabancı ziyaretçi sayısının yüzde 2 civarında yükselişle 14.8 milyona ulaştığı tahmin ediliyor. Bu rakam 2000 yılında sadece 9 milyondu. Türkiye-Tayland ilişkisi Türkiye 62 milyon nüfuslu Tayland için bir uzak mesafe destinasyonu sayılıyor. Bu temel neden, bu ülkeden Türkiye ye gelenlerin sayısının kitlesel düzeye ulaşmasını engelliyor. Tayland dan Türkiye ye gelen kişi sayısı, 2003 yılında Irak Savaşı nın etkisi ile 2400 kişiye kadar düştükten sonra hızla yükselerek, 2006 yılında, 7 bin 200 kişiye kadar ulaşmış durumda. Ülkeden Türkiye ye gelenlerin geçen yılki artış hızı yüzde 21 olarak gerçekleşmiştir. Ancak, bu artış sadece Türkiye ye özgü bir artış değil... Örneğin, Mısır a giden Taylandlıların da sayısı bu yıl benzer bir oranda artmış durumdadır. İstatistiklere göre Taylandlılar T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı, İşletme Belgeli Konaklama Tesisleri İstatistiklerine göre Taylandlılar 2005 yılında en fazla İstanbul da konaklamışlar. İstanbul u yüzde 16,33 lük payla Nevşehir takip ediyor. Üçüncü sırada yer alan Denizli nin almış olduğu pay ise yüzde 12,62. Taylandlıların hangi amaçla ülkemizi ziyaret ettiklerine yönelik elimizde bir veri bulunmamasına karşın, konakladıkları illere bakarak kültür turlarını tercih ettiklerini söylemek mümkün. Konaklanan ilk üç il, genel toplamın neredeyse yüzde 75 ine ev sahipliği yapmış durumda. Pattaya ve Phuket e Türkler de gidiyor Tropikal iklime sahip Tayland ın özellikle de Bangkok Pattaya ve Phuket gibi ünlü destinasyonları son yıllarda Türkiye de oldukça popüler ve birer marka olarak tanınıyor. Bu destinasyonlar, hemen her Uzakdoğu turunun bir parçası durumunda olduğu gibi daha üst segmentte uzun süreli Pattaya ya da Phuket turları da rağbet görüyor. Türkler bu ülkeyi özellikle de kış aylarına denk gelen traveling to Turkey dropped to 2400 due to Iraq War. After this year, this figure kept increasing, reaching 7200, as of end-2006. For the past year, the increase in the rate of Thai visitors to Turkey was 21%. A similar sharp increase is observed for the Thais visiting Egypt as well. Thais in statistics According to the statistics of the facilities authorized by the Ministry of Culture and Tourism, in 2005 Thai people mostly stayed in İstanbul. İstanbul is followed by Nevşehir and Denizli, with shares of 16.33% and Tropikal iklime sahip Tayland ın özellikle de Bangkok Pattaya ve Puket gibi ünlü destinasyonları son yıllarda Türkiye de oldukça popüler ve birer marka olarak tanınıyor Bangkok, Pattaya and Phuket, the three famous destinations of tropical Thailand have recently become very popular in Turkey and are recognized as brands TÜRSAB 7

Görülmemiş bir tat ve lezzet çeşitliliği A unique variety of tastes and flavors Wat Po nun yatan mumyas Wat Po s lying mummy tatillerinde tercih ediyorlar. Tayland Seyahat Acentaları Birliği (ATTA) verilerine göre Türkiye den bu ülkeye ATTA üyesi seyahat acentalarının organizasyonu ile seyahat edenlerin sayısı 2006 yılında yüzde 72 oranında artarak 11 bin 585 kişi olmuş. Yüksek harcama yapıyorlar 2004 yılında 2 milyon 700 bin Taylandlı yurtdışına 12.62%, respectively. Even though we do not have a data on the visiting purposes of Thais, we can safely conclude that they prefer culture tours, given the destinations they mostly prefer. Top three provinces they stayed hosted almost 75% of the general total. Turks also visit Pattaya and Phuket Bangkok, Pattaya and Phuket, the three Famous destinations of tropical Thailand have recently become very popular in Turkey and are recognized as brands. These destinations are fixed stops in almost every tour to the Far East. In addition, longer term Pattaya and Phuket tours are quite fashionable among the higher segment travelers. Turks especially prefer this country in their winter holidays. According to the statistics of ATTA (Association of Thai Travel Agents), in 2006 the number of Turkish tourists traveling to this country via the tours organized by ATTA member agencies reached 11.585, increasing by 72%. Good spenders In 2004 2.7 million Thais traveled abroad and spent 5.3 billion dollars. The expenditure per person is $1960, which attracts the attention of all the countries competing in tourism. In the first three quarters of 2006, Thai tourists spend 13% more than they did in the same period of the previous year. In Thailand the schools are on holiday in April, May and October. Therefore, this market can be regarded as a chance to create season variations in Turkish tourism. Countries preferred by Thais The number one destination of Thai tourists is neighboring country Malaysia, with 1.5 million. Malaysia is followed by China and Hong Kong, with around 500.000 travelers each. Japan, Taiwan and Korea are all hosting 100.000 Thais each year. Among European countries Germany, UK and France are among the top three destinations preferred by Thai travelers. In 2004, the number of Thais visiting the UK was 64.000, while 67.000 Thai tourists visited the USA. Important destination of the region According to Thai-origined sources, in 2006 the number of foreign tourists seyahat etti ve bu seyahatlerinde 5,3 milyar dolar harcama yaptılar. Kişi başı turist harcaması 1960 dolar olan bu pazar turizmde iddiası olan tüm ülkelerin dikkatini çekiyor. Taylandlılar 2006 nın 9 ayında ise 2005 in aynı dönemine göre yüzde 13 oranında daha fazla harcama yaptılar. Tayland da okulların tatil dönemleri nisan, mayıs ve ekim aylarına denk geliyor. Bu nedenle bu pazar Türkiye nin turizmini sezonlara yaymada katkısı olabilecek bir pazar. Taylandlıların tercih ettikleri ülkeler Taylandlıların en çok gittikleri ülkelerin başında 1,5 milyon kişi ile komşu ülke Malezya geliyor. Bu ülkeyi Çin ve Hong Kong yaklaşık 500 bin ziyaretçi ile izliyor. Japonya, Tayvan ve Kore de her yıl 100 biner civarında Taylandlı yı ağırlıyor. Avrupa destinasyonları arasında Almanya, İngiltere ve Fransa en çok gidilen destinasyonlar arasında. İngiltere ye 2004 yılında giden Taylandlı sayısı 64 bin ve ABD ye giden Taylandlı sayısı da 67 bin kişi olarak gerçekleşmiş. Bölgenin önemli destinasyonu Tayland kökenli kaynaklara göre 2006 yılında ülkeyi ziyaret eden yabancı ziyaretçi sayısının 14,8 milyona ulaşması bekleniyor. Dünya Turizm Örgütü verilerine göre Tayland 2004 yılında 11 milyon ziyaretçi ağırlamış ve bunun karşılığında 13 milyar dolarlık turizm geliri elde etmiştir. Bu da ülkede kişi başı gerçekleştirilen harcamanın 1000 dolar üzerinde olduğunu gösteriyor. Tayland 2004 yılında yurtdışına ise 3 milyona yakın vatandaşını göndermiş. Aynı kaynaktan alınan bilgiye göre Taylandlıların yurtdışında yapmış oldukları kişi başı harcamanın tutarı ise 2000 dolara yakın. Türkiye nin yurtdışına çıkanlardan aldığı pay ancak yüzde 0,1 oranlarında kalıyor. SARS, terör ve tsunaminin etkisi Tayland da turizm sektörü 2003 yılındaki SARS olayına kadar düzenli bir büyüme göstermiştir. Gelen turist sayısı 2001 yılında ABD deki 11 Eylül terör saldırılarıyla düşüş gösteren global ekonomiye rağmen %5.8 oranında artarak 10 milyon kişinin hemen üstünde gerçekleşmiştir. 2002 yılında gelen turist sayısı %7 oranından fazla artarak 10.8 milyon kişiye ulaşmıştır. 2003 yılında SARS salgınının bölgesel seyahatleri caydırması nedeniyle sektör ciddi bir darbe yemiş ve gelen turist sayısı 10 milyon kişiye gerilemiştir. 2004 yılı içinde süratle toparlanmış ve gelenlerin sayısı 12 milyon kişiye yaklaşmıştır. 26 Aralık 2004 teki yıkıcı tsunami felaketinin ülkenin güney kıyılarını vurmasının ardından gelen turist sayısında ciddi düşüşler olmuştur. Havaalanı verileri Phuket Uluslararası Havaalanı verilerine göre 2004 Ocak ayında 510,000 olan yolcu sayısı 2005 Ocak ayında sadece 181,551 olarak gerçekleşmiş. Çeşitli kaynaklardan edinilen bilgiye göre gelen uluslararası yolcu sayısında daha ciddi düşüşler görülmüş ve yıllık olarak yüzde 88.8 oranında gerileme yaşanmış. Bu nedenle ülkenin 2006 yılında 15 milyona yakın bir ziyaretçi sayısına ulaşması önemli bir gelişme olarak kaydediliyor. Turizm yönetimi ve sektör Tayland da turizm yönetiminin en üst kuruluşu Turizm ve Spor Bakanlığı dır. Geçen yılın ekim ayından beri bakanlık koltuğunda Dr. Suvit Yodmani bulunuyor. Ülkenin turizm tanıtımı ise bu bakanlığa bağlı ve 1960 yılında kurulmuş olan Tayland Turizm Otoritesi (TAT) tarafından icra ediliyor. Bangkok geçen yıl kentte bir Tayland Moda Kenti projesi yürüttü. Bu projeyi devlet 50 milyon dolar ve özel sektör de 13 milyon dolar ile destekledi. Proje için 11 adet moda olayı planlandı ve gerçekleştirildi. Proje ile Bangkok un bölgede bir moda merkezi olması hedefleniyor. Tayland turizm endüstrisinde iki önemli özel sektör örgütü bulunuyor. Tayland visiting the country is expected to reach 14.8 million. World Tourism Organization statistics show that Thai hosted 11 million tourists in 2004. The tourism income obtained has been $13 billion. In other words, the expenditure per capita in the country is above $1000. In turn, Thailand sent off 3 million citizens abroad in 2004. According to the same source, the expenditure per capita by Thai tourists is around $2000. Turkey s share in the market of Thai tourists is merely 0.1%. SARS, terror and tsunami effect The tourism sector of Thailand grew regularly until the SARS incidence in 2003. Despite the fall in the global economy due to 9/11 attacks in the USA, the number of tourists visiting Thailand slightly exceeded 10 million, growing 5.8%. In 2002, the number of visitors increased more than 7%, reaching 10.8 million. The sector was severely hit by the negative effect of SARS on the travels to the region. The number of tourists visiting Thailand went back to 10 million. In 2994, the sector recovered very fast and the number of tourists approached to 12 million. After the devastating tsunami disaster hit on the southern coastline on 26 December 2004, the number of incoming tourists dropped severely. Airport data According to the data of Phuket İngiltere ye 2004 yılında giden Taylandlı sayısı 64 bin ve ABD ye giden Taylandlı sayısı da 67 bin kişi olarak gerçekleşmiş In 2004, the number of Thais visiting the UK was 64.000, while 67.000 Thai tourists visited the USA Chiang Mai deki Wat Phra Singh Wat Phra Singh in Chiang Mai 8 TÜRSAB TÜRSAB 9

Bankok un ticaret merkezlerinden biri. One of the trade centers in Bangkok. Seyahat Acentaları Birliği (ATTA) ve Tayland Otelciler Birliği (THA). 1968 yılında 10 üye ile kurulan ATTA nın günümüzde 1336 üyesi var. Tayland ekonomisine genel bakış 2005 yılında kuş gribi, tsunami, yüksek petrol fiyatları Tayland ekonomisini ilk yarıda olumsuz yönde etkileyen faktörler oldu. İhracatın ithalata göre artması ekonominin yeniden toparlanmasını sağladı. Yüzde 4.7 oranındaki büyüme beklentilerin üzerinde gerçekleşmiş oldu. Tayland Dışişleri Bakanlığından alınan bilgiye göre yatırımlardaki hızlanma, turizmdeki ilerleme, kişi başına düşen gelir oranlarındaki artışla birlikte 2006 yılında ekonominin 2005 yılına göre daha iyi performans göstermesi bekleniyordu. Turizmde önemli adresler Ministry Of Tourism And Sports 4 Ratchadamnoen Nok Rd. Ket Pom Prab Sattru Phai, Bangkok, 10100 Tel: (660) 228-3150-0 Faks: (660) 235-6074-6 TAT Head-Office On Petchaburi Road 1600 New Phetchaburi Road, Makkasan, Ratchathewi, Bangkok, 10400 Tel: (660) 225-0550-0 (120 automatic lines) International Airport, the number of passengers, which was 510.000 in January 2004, was merely 181.551 for January 2005. Information gathered from various sources reveals that the fall in the number of incoming tourists of Thailand was even sharper. As the decrease was 88.8%, the figure of approximately 15 million tourists for 2006 is regarded as an important leap in the sector. Tourism management and sector The highest ranking tourism management institution in Thailand is the Ministry of Tourism and Sports. Since September 2006, the minister in office is Dr. Suvit Yodmani. The tourism promotion of the country is managed by the ministry and performed by Thailand Authority of Tourism (TAT), an office established in 1960. Last year, Bangkok conducted a Thailand Fashion City project in the capital. This project was supported both by the government ($50 million) and the private sector ($13 million). 11 fashion events were planned and realized within the scope of the project. The objective of the project is to turn Bangkok into a fashion center. In Thai tourism industry there are two important private sector organizations: Association of Thai Travel Agents-(ATTA) and Thailand Hotels Association (THA). ATTA, which was established by 10 founder members in 1968, has 1336 members. Thai Economy: A General View In the first half of 2005 the bird flu, tsunami, high oil prices had a negative effect on Thai economy. The increase in export volume compared to the imports has been a remedy for the imbalances. The growth of 4.7% exceeded the projections for the country. According to the information given by Thailand Ministry of Foreign Affairs the accelerated investments, the improvement in tourism and the increase in GNP per capita are expected to lead to a better performance in 2006 compared to the previous year. Fax: (660) 225-0551-1 http://www.tourismthailand.org E-mail: center@tat.or.th Association of Thai Travel Agents 33/42-43 Wallstreet Tower Offıce Condomınıum 10th Fl. Surawong Road, Surıyawong Sub-Dıst. Bangrak Dıst. Bangkok, 10500 Tel: (662)237-6046-8, (662)632-7872 Faks: (662) 237-6045 E-mail: info@atta.or.th Genel Bilgiler Ülke Adı: Tayland Cumhuriyeti Nüfus: 64,631,595 Hükümet Biçimi: Anayasal Monarşi Başkent: Bangkok Kral: Bhumibol Adulyadej ya da Rama IX, Chakri Hanedanı nın 9. Kralı Devlet Başkanı: Kral Phumiphon Adunyadet Başbakan: Thaksin Chinnawat GSYH: 183.9 milyar dolar Kişi başı GSYH: 8.300 dolar Önemli cazibe merkezleri: Ayutthaya, Bangkok, Cha- Am, Chiang Mai, Chiang Rai, Chon Buri, Hat Yai, Hua Hin, Kanchanaburi, Khon Kaen, Khorat, Nong Khai, Pattaya, Samui, Sukhothai ve Ubon Ratchathani. Important Addresses for Tourism Sector Ministry of Tourism and Sports 4 Ratchadamnoen Nok Rd. Ket Pom Prab Sattru Phai, Bangkok, 10100 Phone: (660) 228-3150-0 Fax: (660) 235-6074-6 TAT Head-Office on Petchaburi Road 1600 New Phetchaburi Road, Makkasan, Ratchathewi, Bangkok, 10400 Phone: (660) 225-0550-0 (120 automatic lines) Fax: (660) 225-0551-1 web: www.tourismthailand.org E-mail: center@tat.or.th Association of Thai Travel Agents 33/42-43 Wallstreet Tower Offıce Condominium 10 th Fl. Surawong Road Suriyawong Sub- Dist. Bangrak Dist. Bangkok, 10500 Phone: (662)237-6046-8, (662) 632-7872 Fax: (662) 237-6045 E-mail:info@atta.or.th General Info Name of the country Kingdom of Thailand Population 64.631.595 Government Constitutional Monarchy Capital City Bangkok King Bhumibol Adulyadej or Rama IX, 9 th King of Chakri Dynasty President King Phumiphon Adunyadet Prime Minister Thaksin Chinnawat, GNP $183.9 billion GNP per capita $8.300 Important centers of attraction Ayutthaya, Bangkok, Cha-Am, Chiang Mai, Chiang Rai, Chon Buri, Hat Yai, Hua Hin, Kanchanaburi, Khon Kaen, Khorat, Nong Khai, Pattaya, Samui, Sukhothai, Ubon Ratchathani. 10 TÜRSAB TÜRSAB 11

GEZİ A meeting point for thousand-year-long history Binlerce yıllık tarihi derinliğin buluştuğu Amasya bir il: Amasya Yaz -Text: Barış Behramoğlu Fotoğraflar-Photos: Amasya Valiliği M.Ö 26 - M.S 395 tarihleri arasında Roma egemenliğine geçen Amasya ve çevresinde, bu uygarlığa ait su kanalları, kale ve köprüler günümüze dek dayanmıştır. Bugün, Amasya merkezinde, uygarlıklarından derin izler bırakan Pontusların kral ölümlerinden sonra kayalara yaptıkları mezarlar, tarihi dokusundan hiçbir şey kaybetmemiş olan söz konusu ilin, anıtsal eserleri arasında yer almaktadır. 700 yıl Bizans egemenliğinde kalan Amasya yı, Alparslan ın komutanlarından Melik Ahmet Danişment Gazi, 1075 yılında fethederek burada ilk Türk egemenliğini kurmuştur. Bundan sonra Amasya da Selçuklu egemenliği görülmüş ancak onlar da Kösedağ Savaşı sırasında Moğollara yenilmişlerdir. İran da kurulan İlhanlılar, 1265 te Anadolu yu hâkimiyetleri altına almıştır. Amasya da yaşamış olan bazı İlhanlıların mumyaları bugün In Amasya and its environs, an area which was ruled by the Roman Empire from 26 BC until 395 AD, there are many water channels, fortresses and bridges dating back to those days. In the city center one can find the rock hewn tombs, built after the death of the Kings of the Pontus reign, which left deep traces of their civilization. These tombs are seen as monumental heritages of the city, which has not lost anything from its historical pattern. After a 700-year long Byzantine sovereignty, Amasya was conquered by Melik Ahmet Danişment Ghazi, one of the commanders of Alparslan in 1075. This was when the city was first ruled by the Turks. Later the Seljuki Empire conquered the city, but their sovereignty did not last long, as they were overthrown by the Mongolians in Kösedağ War. The Il Khanates, founded in 1265, occupied the entire Anatolia. The mummies of some Il Khanates, who lived in the city, can be seen in Amasya Museum. After the sovereignty of Ertana Emirate, a branch of Uyghur Geçmişi geleceğe taşıyan ve sayısız zenginliği içinde barındıran Amasya, bugün yaşayan bir müze kent görünümündedir With its numerous historic values, Amasya, a lively museum-city, is just like a bridge connecting the past to the future Turks, Shahzade Yıldırım Bayezid conquered Amasya, adding it to the Ottoman borders. The city is also known as the city of shahzadas. Shahzadas Yıldrım Bayezid, Çelebi Mehmet, Murat were born in Amasya. Likewise, Shahzadas Ahmet Çelebi, Mehmet II, Alâeddin, Bayezid II, Yavuz Sultan Selim Han were born in Amasya Palace. Moreover Shahzadas Ahmet, Murat, Mustafa, Bayezid ve Şehzade Murad III have been the governors of the city for various periods. During the Ottoman reign, the city hosted many scholars and theology masters. The palace, the fountains, madrasah, 12 TÜRSAB TÜRSAB 13

Pontusların kral ölümlerinden sonra kayalara yaptıkları mezarlar, tarihi dokusundan hiçbir şey kaybetmemiş olan söz konusu ilin anıtsal eserleri arasında yer almaktadır In the city center one can find the rock hewn tombs, built after the death of the Kings of the Pontus reign, which left deep traces of their civilization Amasya Müzesi nde görülebilir. Uygur Türkleri nden Ertana Beyliği nin hâkimiyetinin ardından, 1386 yılında Şehzade Yıldırım Bayezid in Amasya yı Osmanlı topraklarına kattığı bilinmektedir. İl, Şehzadeler Şehri olarak da tanınıyor; Şehzade Yıldırım Bayezid, Çelebi Mehmet, Şehzade Murat, Amasya da doğmuştur. Şehzade Ahmet Çelebi, Şehzade II. Mehmet, Şehzade Alâeddin, Şehzade II. Bayezid, Yavuz Sultan Selim Han yine Amasya Sarayı nda dünyaya gelmişlerdir. Şehzade Ahmet, Şehzade Murat, Şehzade Mustafa, Şehzade Bayezid ve Şehzade III. Murad çeşitli tarihlerde Amasya da valilik yapmışlardır. Bu dönemde birçok âlim ve ulema yetişmiş, saray, çeşme, medrese, camii ve türbe gibi kalıcı eserler o tarihlerde inşaa edilmiştir. Amasya, Türkiye Cumhuriyeti nin kuruluşunda da ilk önemli adımın atıldığı yer olarak kayıtlara geçmiştir. 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun da başlayan Milli Mücadele nin ilk adımı, 12 Haziran 1919 tarihinde Mustafa Kemal in Amasya ya gelmesiyle devam etmiş, Kurtuluş Mücadelesi nin planları hazırlanmış, Erzurum ve Sivas Kongreleri nin toplanmasına burada karar verilmiş, 22 Haziran 1919 tarihinde yayınlanan Amasya Tamimi ile Milletin İstiklâlini Yine Milletin Azim ve Kararı Kurtaracaktır başlığıyla Milli Mücadele burada hayata geçmiştir. Amasya Müzesi ve mumyalar 1925 yılında II. Beyazıt Külliyesi nin bir bölümü olan medrese binası, az mosques, and turbeh were built during this period. In addition, Amasya has been recorded as the spot, where the first step for the foundation of the Turkish Republic was taken. The first step of the National Struggle, which was initiated on 19 May 1919 in Samsun, continued when Mustafa Kemal came to Amasya. Here the National Struggle was planned in detail. The decisions for the organization of the Erzurum and Sivas Congresses were taken in Amasya. With the Amasya Circular published on 22 June 1919, the initiation of the National Struggle was announced with the title The Independence of the Nation Shall Be Rescued by the Enthusiasm and Decisiveness of the Nation Amasya Museum and the Mummies In 1925, the madrasah building, which is originally a part Beyazıt II Complex, was converted into a museum-depot, where few archaeological findings and some mummies were collected. Later, in 1962, as the number of findings exhibited increased, the items were transferred to Gökmadresah (Gökmedrese), another Seljuki building. The findings were finally moved to today s museum building. In Amasya Museum there are sayıda arkeolojik eser ve mumyanın bir araya getirildiği bir müze-depo olarak kurulmuştur. Daha sonra eserlerin çoğalmasıyla, 1962 yılında Selçuklu Dönemi yapılarından Gökmedrese ye nakledilen eserler, 1977 yılında bugünkü müze binasına taşınmıştır. Amasya Müzesi nde, Kalkolitik Çağı, Tunç Çağı, Hitit, Urartu, Frig, İskit, Pers, Hellenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerine ait 12 ayrı medeniyete ait arkeolojik ve etnoğrafik, sikke, mühür, el yazması ve mumya bulunuyor. Mumyaların 14. yüzyıl İlhanlıların Anadolu daki hâkimiyetleri sırasında nazırlık ve emirlik yapmış bazı insanlara ait olduğu düşünülüyor. Müze bahçesinde ise başta Roma Lahti olmak üzere çeşitli dönemlere ait mezar taşları sergileniyor. Kral Kaya Mezarları ve Kızlar Sarayı Kral Kaya Mezarları, Helenistik Dönemde, Harşena Dağı nın güney eteklerindeki kalker kayalara oyularak, anıtsal boyutta mezar odası olarak yapılmıştır. Amasya Kalesi nin Helkıs Kapısı nın üst kısmında bulunan ve şehzadeler tarafından harem olarak kullanılan bölümün adı ise Kızlar Sarayı dır ve Kaya Mezarları yla aynı sınırlar içerisindedir. Burada yer alan iki hamam yakın zamanda restore edildi. Saat Kulesi ve Darüşşifa (Bimarhane) 1865 yılında Amasya Valisi Ziya Paşa tarafından yaptırılan Saat Kulesi, Amasya nın en bilinen simgelerinden biridir. 1940 yılında Hükümet Köprüsü nün inşaatı sırasında yıkılmış ve ancak 2001 yılında yenisi inşaa edilebilmiştir. Darüşşifa ise Selçuklu medrese plan şemasına sahip bir tıp medresesidir. Taç kapı giriş detaylarıyla ünlüdür. Bir taraftan eğitim yapılırken diğer yönden hastaların tedavi edildiği, cerrahi müdahalelerle öğrencilere ameliyatların gösterildiği, uygulamalı bir öğretim yeri olmuş, sonraki zamanlarda ruh hastalarının da tedavi merkezi haline archaeological and ethnographic findings, coins, seals, manuscripts and mummies from 12 different civilizations, dating back to Chalcolithic Age, Bronze Age, Hittite, Urartian, Phrygian, Scythian, Persian, Hellenistic, Roman, Byzantine, Seljuki and Ottoman Ages. The mummies are believed to belong to some people, who have been Il Khanate deputies and emirs during their rule over Anatolia in the 14 th century. In the garden of the museum there are various tombstones, most interesting of them being a Roman tomb. King Rock-hewn Tombs and Kızlar Palace King tombs are made via engraving the caulker rocks on the skirts of Harsena Mountain during the Hellenistic Era. The section in the upper side of Helkıs Gate of Amasya Fortress, which was also used as the Harem by the shahzadas is called Kızlar Palace. This section also neighbors the King Tombs. The two hamams in the section were restored last year. Clock Tower and the Mental Institution The Clock Tower made in 1865 upon the order of Governor Ziya Pasha is one of the most famous symbols of the town center. It was torn down in 1940 during the construction of Hükümet Bridge and was not restored until 2001. The mental institution is a medical madrasah with a Seljuki plan and structure. The arch-sized main gate is famous for the detailed embroidery. Originally, it was a medical school where students were trained for surgical practice. Later the med school was converted into a mental institution. Today, this place is being run as a conservatory by the Municipality of the province. Houses and fortresses of Amasya Amasya houses mostly belong to the 19 th century. The best examples of these residences, which are usually standing side by side, are the Yalıboyu Houses. These typical Ottoman houses reflect the historic identity of Amasya. The Amasya Fortress is constructed on Harsena Mountain, the most convenient spot to defend the city. It was used for defense purposes from the Early Bronze Age until the collapse of Ottoman Empire. Among the other fortresses, which were built to fortify the security of the town are: Kaleköy, Gökçeli and Baraklı Fortresses. İl, Şehzadeler Şehri olarak da tanınıyor; Şehzade Yıldırım Bayezid, Çelebi Mehmet, Şehzade Murat, Amasya da doğmuştur The city is also known as the city of shahzadas. Shahzadas Yıldrım Bayezid, Çelebi Mehmet, Murat were born in Amasya 14 TÜRSAB TÜRSAB 15

Misket Elması Amasya nın kokusu ve tadıyla meşhur elmasıdır. Misket Apple of Amasya is famous for its flavor and taste. Amasya Kalesi şehri savunmak için en elverişli yer olan Harşena Dağı üzerinde kurulmuştur. Erken Tunç Çağından itibaren ve Osmanlı sonuna kadar da savunma amaçlı kullanılmıştır The Amasya Fortress is constructed on Harsena Mountain, the most convenient spot to defend the city. It was used for defense purposes from the Early Bronze Age until the collapse of Ottoman Empire 16 TÜRSAB dönüştürülmüştür. Günümüzde Amasya Belediyesi Darrüşşifa yı konservatuvar olarak işletiyor. Amasya nın ev ve kaleleri Amasya evleri, daha çok 19. yüzyıla aittir. Genellikle yan yana, bitişik nizâm olarak düzenlenmiş olan bu evlerin en güzel örneklerini Yalıboyu Evleri olarak bilinen konutlar oluşturmaktadır. Geleneksel Osmanlı evlerinin bütün özelliklerini bünyesinde taşıyan bu evler Amasya nın tarihsel kimliğiyle uyumlu bir görünüm arz etmektedir. Amasya Kalesi şehri savunmak için en elverişli yer olan Harşena Dağı üzerinde kurulmuştur. Erken Tunç Çağından itibaren ve Osmanlı sonuna kadar da savunma amaçlı kullanılmıştır. Kaleköy Kalesi, Gökçeli Kalesi, Baraklı Kalesi güvenliği sağlamak için inşaa edilen diğer tarihi kalelerdir. Borabay Gölü ve Aynalı Mağara Borabay Gölü 1050 rakıma sahip bir doğa harikasıdır. Orman içerisinde yer alan Borabay Gölü nün çevresi tam bir turistik merkezdir. Restoran, kamp, yürüyüş alanları da bulunan göl çevresinde bungalovlarda konaklamak mümkündür. Aynalı Mağara ise Helenistik Döneme aittir. İçerisinde mezar odası ve tavandan zemine kadar kahverengi ve kırmızı boya ile yapılmış Hz. Meryem ve On İki Havari tasvirleri bulunuyor. Hanlar ve Camiiler Ezine Pazar Hanı Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat ın hanımı Mahperi Hatun tarafından yaptırılmıştır ve Osmanlı zamanında onarım görmüştür. Merzifon Taş Hanı ise tipik Osmanlı şehir hanlarından biridir. Amasya Taş Borabay Lake and Aynalı Cave Borabay Lake is a natural wonder at 1050 m altitude. The environs of the lake present a tourist attraction center. Here one can stay in bungalows. There are camping facilities, trekking routes and restaurants in the region. Aynalı Cave dates back to the Hellenistic Era. In addition to a tomb chamber, the cave is decorated with crimson and brown depictions of Virgin Mary and 12 Apostles from the ceiling to the floors. Hanı, Amasya Mutasarrıfı Hacı Mehmet Paşa tarafından 1758 yılında yaptırılmıştır. Orijinalinde, beden duvarları kesme taş tuğla sıraları ile iki kat halinde yükselmektedir ancak bugün bu hanın büyük bir bölümü haraptır. Amasya nın en bilinen camiilerinden biri Burmalı Minare Camii dir. Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında Vezir Ferruh ve kardeşi Haznedar Yusuf tarafından 1237-1247 tarihleri arasında yaptırılmıştır. 1590 da deprem, 1602 de yangın sonucu hasar gören camii onarım görmüş, ahşap minaresi kesme taştan burmalı olarak yapılmıştır. Burmalı Camii dışında Amasya nın pek çok başka ünlü ve tarihi camiisi mevcuttur. Bunlar sırasıyla; Fethiye Camii, Çilehane Camii, Gümüşlü Camii, Bayezıd Paşa Camii, Yörgüç Paşa Camii, II. Bayezid Külliyesi, Mehmet Paşa Camii, Hatuniye Camii, Şamlar (Ayas Ağa) Camii, Şirvanlı (Azeriler) Camii, Kara Mustafa Paşa Camii dir. Ferhat Su Kanalı ve Yassıçal Sunağı Ferhat Su Kanalı, Geç Hellenistik-Erken Roma Dönemine aittir. Antik Amasya Kenti nin su ihtiyacını karşılamak üzere yapılmış ve kayalar oyulup tüneller açılarak, su terazisi sistemine uygun olarak yapılmıştır. Bu kanal, ünlü Ferhat ile Şirin efsanesine konu olmuş ve halk arasında Ferhat Su Kanalı olarak adlandırılmıştır. Yassıçal Sunağı ise Geç Helenistik - Erken Roma Dönemlerinde dini törenlerin yapıldığı kutsal bir mekândır. Günümüzde sunağın sadece yıkık çevre duvarlarını görmek mümkün olabiliyor. Burası da halkın dilinde Büyük Evliya Tepesi olarak kullanılmaktadır. Inns and Mosques Built upon the order of Mahperi Hatun, wife of Seljuki Sultan Alaaddin Keykubat Ezine Pazar Inn was restored during the Ottoman reign. The Taş (Stone) Inn in Merzifon is one of the typical inns reflecting Ottoman urban life. The Stone Inn of Amasya was build upon the order by Amasya Governor Hajji Mehmet Pasha in 1758. In the original version, the walls of the skeleton are made of cut stones in two separate lines. However, today this inn is almost entirely ruined. One of the most reputable mosques of the city is Burmalı Minare Mosque. It was built in 1237-1247 by Haznedar Yusuf and his brother Vizier Ferruh during the reign of Seljuki Sultan Gıyaseddin Keyhüsrev II. The mosque was damaged in the earthquake of 1590 and again during a fire in 1602 and was renovated later. The wooden minaret of this mosque has a twisting shape. In addition the Burmalı Mosque, there are many other famous and historical mosques in the city center. Among them are Fethiye Mosque, Çilehane Mosque, Gümüşlü Mosque, Bayezıd Pasha Mosque, Yörgüç Paşa Mosque, Bayezid II Complex, Mehmet Pasha Mosque, Hatuniye Mosque, Şamlar ( aka Ayas Ağa) Mosque, Şirvanlı (Azeri) Mosque, Kara Mustafa Pasha Mosque. Ferhat Water Channel and Yassıçal Altar Ferhat Water Channel belongs to Late Hellenistic-Early Roman Age. It was constructed to meet the water need of the Antique city of Amasya. The rocks were hewn, tunnels were opened and the channel was built, using water scaling method. As the channel stages one of the scenes of the well-known legend Ferhat and Shirin and is therefore called Ferhat Water Channel. Yassıçal Altar, on the other hand, is a sacred spot, where the religious rituals were held in the Late Hellenistic and Early Roman eras. Unfortunately, only the surrounding walls of the altar can be seen today. This place is also known as Büyük Evliya Tepesi (Hill) by the public. Amasya evleri, daha çok 19. yüzyıla aittir. Genellikle yan yana, bitişik nizâm olarak düzenlenmiş olan bu evlerin en güzel örneklerini Yalıboyu Evleri olarak bilinen konutlar oluşturmaktadır Amasya houses mostly belong to the 19th century. The best examples of these residences, which are usually standing side by side, are the Yalıboyu Houses TÜRSAB 17

TARİH Legends about the foundation of İstanbul-2 İstanbul un kuruluş efsaneleri-2 Yaz -Text: Oğuz Erten Fotoğraflar-Photos: Rasim Konyar-Oğuz Erten Bu sayımızda da Roma İmparatorluğu zamanında İstanbul un geçirdiği değişimleri ve bu dönemden günümüze dek kalan tarihi mirasları sizlere aktarmaya çalışacağız... Şehrin surları Roma İmparatorluğu nun İstanbul u ele geçirdiği ilk elli yıl her şey yolundadır. Ancak M.S 193 yılında Roma İmparatorluğu nda başlayan taht kavgasında Bizantionlular Septimus Severus (ht.193-211) yerine, Roma İmparatorluğu nun Suriye Valisi Gaius Perscennius Niger in tarafını tutarlar. İmparatorluğu tamamen eline geçiren Septimus Severus kenti üç yıl süreyle kuşatır. Üçüncü yılın sonunda daha fazla dayanamayan Bizantionlular kenti teslim eder. Kenti yağmalayan Septimus Severus, halkı kılıçtan geçirir. Kentin sur duvarlarını da bir daha İmparatorluğa baş kaldırılmasın diye yıktırır. Ancak bir süre sonra Septimus Severus, oğlu Caracalla nın (Daha sonra Roma İmparatoru) da uyarıları ile, çok önemli bir konumda bulunan kenti yeniden inşaa etmeye karar verir. Kenti daha da büyüterek surları eski surlardan yaklaşık 300 metre daha batıya taşır. Surlar böylece, bugünkü Eminönü Yenicamii nin bulunduğu bölgeden başlayarak Çemberlitaş tan geçip Çatladıkapı da sahile dek uzanır. Daha önce, Bizantionluların mezarlık olarak kullandıkları İstanbul un ikinci tepesi olan Çemberlitaş, Septimus Severus Döneminde şehre dahil edilir. İmparator Septimus Severus, Portiği denilen bir yol yaptırır. Bu yol Sultanahmet ten Çemberlitaş a çıkan yoldur. Ancak o zaman iki tarafı revaklarla çevrili olan bu yoldan geriye sadece yol aksı kalmıştır. İmparator, bugün Sultanahmet Meydanı olarak bilinen ve at yarışlarının yapıldığı Hipodrom un yapımını başlatır. Büyük imar faaliyetlerine girişen Septimus Severus, bununla da kalmayarak, şehre kendi adını verir. Gerçek ismi Antonius olan Septimus Severus şehre Antoninus demiştir. Fakat bu ad tutmaz. İstanbul Bizantion olarak anılmaya devam eder. Septimus Severus bir City walls The first 50 years of the Roman Empire passed quite smoothly. However, in 193 AD during the Roman competition over the throne, the Byzantions back Gaius Perscennius Niger, the Roman Governor in Syria, against Septimus Severus (r. 193-211), who later conquered the entire empire. Septimus Severus besieged the city for three years. By the end of the third year, the Byzantions cannot endure the siege anymore and hand the city over to Severus, who in turn plunders the city and puts the residents to the sword. He has the city walls torn down to avoid further rebellion. After a while, influenced by the recommendations by his son Caracalla (who later became Roman Empire) Septimus Severus decides to have the city reconstructed due to its strategic location. This time the city is expanded and the city walls are moved 300m westwards. Thus, the walls start from the region where Yenicamii stands today and passes through Çemberlitaş and reaches the seaside at Çatladıkapı. Çemberlitaş, the second of seven hills of old-istanbul, which was used as a graveyard by the Byzantions, is annexed to the city during Septimus Severus. Upon the order of the empire, the road named after him Roma İmparatorluğu nun İstanbul u ele geçirdiği ilk elli yıl her şey yolundadır. Ancak M.S 193 yılında her şey değişmeye başlamıştır The first 50 years of the Roman Empire passed quite smoothly. However, in 193 AD things started to change Bizantionluların mezarlık olarak kullandıkları İstanbul un ikinci tepesi olan Çemberlitaş, Septimus Severus Döneminde şehre katılmıştır In this issue we will try to tell you about İstanbul s evolution during the Roman Empire and the historical heritage from the Roman Era to date 18 TÜRSAB TÜRSAB 19

Büyük Constantinus 324 ten 330 a kadar kentte büyük imar faaliyetlerinde bulunur Constantinus the Great realized a large-scale constructional activity, which lasted from 324 until 330 de yeri bugün Sultanahmet teki büyük havuzun güneyinde kalan Haseki Hamamı nın yerinde çok büyük bir hamam yaptırır, adına da Zeuksippos Hamamı der. 1927 yılında bu civarda yapılan kazılarda bu hamama ait olduğu düşünülen bazı taş parçaları bulunmuş, 1952 yılında da bu taşların hamama ait olduğu ispatlanmıştır. Bizantion dan Constantinopolis e Bizantion büyük bir imar geçirdikten sonra tekrar eski sakin hayatına döner. Fakat tarih yeniden tekerrür ederek yaklaşık bir yüzyıl sonra tekrardan bir hükümdarlık çekişmesinde taraf durumuna düşer. Bu kez tarihte yakından tanınan Büyük Constantinus ile Licinius arasındaki hükümdarlık çekişmesinde, Bizantionlular Licinius u tutarlar. Licinius la yapılan savaşı Constantinus Edirne de kazanır. Üsküdar da yeniden karşılaşan rakiplerden Licinius yeniden yenilir. Bizantionlular yine aynı sonla karşılaşırlar. Büyük Constantinus tarafından kent yağmalanıp yıkılır ve surlar yerle bir edilir. Bu yıkım bir öncekinden daha büyük bir talih olarak geri döner. Büyük Constantinus 324 ten 330 a kadar kentte büyük imar faaliyetlerinde bulunur. Bu zaman süresince İzmit teki sarayında oturur. 11 Mayıs 330 da büyük bir törenle şehir açılır ve Roma İmparatorluğu nun yeni başkenti ilan edilir. 330 yılından 1923 e kadar da başkent olma özelliğini Constantinus un yaptığı ilk düzenleme Roma da çokça görülen ve Romalıların çok önem verdikleri meydan düzenlemesidir. The first arrangements were Constantinus were the squares, which are well-liked in Rome and which are attached importance by the Roman people. Septimus Severus Portico was built. Today, this road still stands as the street from Sultanahmet to Çemberlitaş. On those days, this road had porticos on both sides. Unfortunately, nothing more but the axle is left over. Emperor Septimus Severus, who started a sizable construction activity throughout the city, initiated the construction of the Hippodrome (today Sultanahmet Square), which hosted the horse races of the time. The empire took one step forward and gave the city his original name: Antonius. However, this name was not used in practice. İstanbul kept to be called Byzantion. Later, Septimus Severus has a bath (Zeuksippos) built in the spot, where the Haseki Bath stands today. In the excavation of 1927, some findings unearthed were believed to belong to this bath, but this fact was not proven until the excavations in 1952. From Byzantion to Constantinopolis After a large-scale constructional improvement Byzantion went back to its calm life. Things went smoothly until it witnessed another fight over the throne almost a century later. In the sovereignty competition between Licinius and worldfamous Constantinus the Great, the people of Byzantion supported Licinius. Constantinus defeated Licinius in Edirne. Licinius is once more overpowered during the battle in Üsküdar. Byzantions could not avoid facing the same consequences. The city was once more plundered and torn down by the forces of Constantinus the Great. All the ramparts were demolished. This damage was soon compensated through an even- largerscale constructional activity, which lasted from 324 until 330. During this time Constantinus resided in his palace in İzmit. On 11 May 330 the city was re-opened with a splendid ceremony and was announced as the new capital of Roman Empire. İstanbul has been the capital city of empires in power from 330 sürdürür. Constantinus şehrin surlarını daha da genişleterek kenti büyütür. Yeni surlar eski sur duvarlarından 2.5 km batıya yapılır. Bu sur duvarlarından bugün sadece Kocamustafapaşa daki Esekapısı (İsakapısı) bulunmaktadır. Constantinus sadece surları onarmakla da kalmaz, yeni yollar, revaklar, forumlar (meydanlar), kamu yapıları, limanlar, saraylar inşaa ederek imparatorluğun dört bir yanından getirilen dünya harikası anıt ve heykellerle şehri adetâ cennete çevirir. Tabii o zamanın teknolojisi ve gücüyle bu bir çılgınlıktır. Şehrin ismini Constantinopolis koyar ve herkes o günden sonra kenti bu isimle anar. Augusteion Meydanı Constantinus un yaptığı ilk düzenleme Roma da çokça görülen ve Romalıların çok önem verdikleri meydan düzenlemesidir. Yapılan bu meydan Constantinopolis in merkezi sayılır. Constantinus, meydanı annesi Helena ya atfederek onun ünvanı olarak Augusta dan gelen Augusteion ismini koyar. Bu meydan şu an Ayasofya Camii nin önündeki boş alandır. Augusteion Meydanı; Constantinus un Hıristiyan olmasıyla imparatorluğun dini merkezi de olmuş ve ilk kilisesi de bu meydanın önünde yapılmıştır. Yine Constantinus zamanında bitirilen Hipodrom un girişi de Augusteion Meydanı ndadır. İmparatorluk sarayının kapısı da bu meydana açılmaktadır. Meydanda büyük sütunlar üzerine dikilmiş heykeller bulunmaktadır. En dikkati çeken heykelse Justinianus heykelidir. Bir ata binmiş olarak tasvir edilen imparator, sağ elini kaldırmış durumda gösterilmektedir. Başında inci ve yakutlarla işlenmiş bir taş vardır. Constantinus Forumu (Meydanı) İmparator Constantinus un kentte gerçekleştirdiği en önemli düzenlemelerden biri de Constantinus Forumu dur. Kendi adına yaptırdığı bu meydan göz kamaştırıcı bir şekilde düzenlenmiştir. İstanbul un ikinci tepesi üzerine yapılan bu meydanın bugün izleri hâlâ durmaktadır. Meydanın ortasında büyük bir sütunun üzerinde Apollon heykeli gibi yapılmış kendi heykelini koydurmuştur. Halkın büyük bir çoğunluğu çok tanrılı dinlere inanmasına karşın kendisi dindar bir Hıristiyan dır. Heykelin Apollon ve kendi heykeli ile karışık yapılması halkın iki kesimine de hitap edebilme amacını taşır. Bu büyük sütun hâlâ ayaktadır ve günümüzde Çemberlitaş olarak anılmaktadır. Meydan kare veya dikdörtgen planda değil de o zamana kadar ilk defa görülen oval planlı yapılır. Meydanın etrafı n n çift katlı revaklarla çevrili olduğu bilinmektedir. Meydanın zemini büyük mermer levhalarla döşelidir. Meydana giriş doğu ve batı yönlerinden birer kemerli girişle ana caddeye bağlıdır. Bu ana cadde, halen kullanılan tramvay yoludur. Fakat Çemberlitaş ve yolun aksı haricinde hiçbir şey günümüze gelmemiştir. Meydanın Sultanahmet tarafındaki girişinde, meydana girenleri imparator ve annesinin büyük heykelleri karşılamaktadır. Roma imparatorlarından ilk Hıristiyan olan Constantinus meydana büyük bir sütun üstüne büyük bir haç da diktirir. Meydan birçok sütunla süslenmiştir. Bunlardan en ünlüsü doğu tarafındaki on iki sütun üzerine dikilen altın kaplamalı efsane yaratıkları ve deniz perilerinin heykelleridir. Başka bir köşede fil ve domuz heykelleri bulunmaktadır. Meydanın ortasında büyük bir havuz, havuzun ortasında ve yanlarında aslanlar arasında Peygamber Davud un tunçtan heykeli kompoze edilmiştir. Senato Binası da bu meydanın etrafında bulunur. Yani meydan aynı zamanda imparatorluğun yönetim merkezidir. Kentin valisi duyuruları bu meydandan yapar, halka bedava yemekte bazen buradan dağıtılır. Bu güzelliklerle dolu meydan dokuz yüz yıl İstanbulluları ağırlar. 1204 yılında IV. Haçlı Seferleri sırasında İstanbul a giren Latinler until 1923. Constantinus moved the city walls and expanded the city borders. The new ramparts were built 2.5 km. westwards of the older ones. Of these city walls, the only one survived today is the Esekapısı (İsakapısı) in Kocamustafapaşa. Constantinus did not have the walls repaired only. He also had new roads, squares, porticos, forums (avenues), public buildings, ports, palaces built. Moreover, monuments and statues were imported to the city from around the empire. The city was turned into a corner in paradise. Certainly, all these were insane taken the power and technology of the time. The city was named Constantinopolis. This name soon became widely used. Augusteion Square The first arrangements by Constantinus were the squares, which are well-liked in Rome and which are attached importance by the Roman people. The new square was regarded as the heart of Constantinopolis. Constantinus dedicated the square to his mother Helena and named it Augusteion, a word derived from Augusta. This square İmparator Constantinus her ne kadar Hıristiyan olsa da Roma nın tüm özelliklerini barındıran yepyeni bir şehir imar etmiştir. Bu şehir biraz daha dikkatli bakılırsa modern İstanbul un içinde bize kendini göstermektedir Despite having become a Christian, Emperor Constantinus build a brand new city with typical Roman qualities. When examined closely, this city shows itself from among the overwhelming details of modern İstanbul 20 TÜRSAB TÜRSAB 21

Augusteion Meydanı; Constantinus un Hıristiyan olmasıyla imparatorluğun dini merkezi de olmuş ve ilk kilisesi de bu meydanın önünde yapılmıştır Augusteion Square; when Constantinus converted into Christianity Augusteion Square also became the religion centre of the empire. The first church was built across the square bu meydanları yağmalarlar. Constantinus un saf altından heykelini eritip para yaparlar. Aynı meydanda bulunan tanrıça Junon heykeli, yine Haçlılar tarafından çalınır. Anlatıldığına göre bu heykelin yalnız başını dört çift öküz çekebilmiştir. Çemberlitaş Meydan bugünkü Atik Ali Paşa Camii ve Çemberlitaş Sineması da dahil büyük bir alana yayılmaktadır. Bizans İmparatorluğu nun son zamanları ve Osmanlı İmparatorluğu zamanında gitgide daralmış ve günümüze sadece Çemberlitaş kalmıştır. Çemberlitaş ismi ise, Osmanlılar zamanında İstanbul un geçirdiği büyük yangınlar sonrası patlayan mermer blokların düşmemesi için demir çemberlerle kenetlenmesi üzerine konulmuş bir isimdir.meydanın ölçüleri tam olarak bilinmemekle birlikte, eğer bir kazı çalışması yapılırsa 6-8 m derinlikte mermer döşeme taşlarının bulunabileceği ve onun altında da Bizans öncesi mezarlıktan lahitler çıkarılabileceği düşünülmektedir. is the empty area facing the Hagia Sophia Mosque. When Constantinus converted into Christianity Augusteion Square also became the religion centre of the empire. The first church was built across the square. The main gate of the Hippodrome, which was completed during the reign of Constantinus, was in the Augusteion Square. Moreover, the main entrance of the empire palace used to open to this square. There were colossal statues standing on large columns. The most impressive of them was the monument of Justinianus, who was depicted on a horseback, raising his right hand. On his head, he had a stone embroidered with ruby and pearls. Constantinus Forum (Avenue) Another important arrangement by Empire Constantinus was the Constantinus Forum. This avenue, named after the empire, was simply magnificent. Today, traces of this avenue can still be found on the second hilltop of İstanbul. The empire had his own monument erected right in the middle of the avenue. In this sculpture, he looked like Apollon. Although a great percentage of his people were followers of polytheistic religions, the empire was a devoted Christian. The reason why the statue reminded both of him and of Apollon, was to address both sides. The column of this gigantic monument is still standing and is called Çemberlitaş. The avenue did not a rectangular or square shaped plan. Instead, it was oval; something was not seen until that day. It is known that both sides of the avenue were surrounded by porticos. It was covered with marble panels. The two entries on east and west sides were connected to the main road with arched gates. This main road is the tram route, which is still being used today. Unfortunately, nothing more than Çemberlitaş and the axle of the road survived to-date. In the entry from Sultanahmet, the visitors were welcomed by the gigantic statues of the empire and his mother. As one of the first Christian Roman emperors, Constantinus had also a cross erected in the avenue. There were numerous columns on the avenue. The most famous of them were the 12 gold plated statues of mythological creatures and sea fairies. On another corner stood the statues of elephants and pigs. There was a large pool in the center. In the middle of the pool, there was a bronze statue of the Prophet David surrounded by lions. The senate building stood next to the avenue. In other words, the avenue was the headquarters of the empire. The governor made public announcements in this avenue. On certain occasions, the people were distributed free food. This impressive avenue hosted the people of İstanbul for 900 years. In 1204, the Latin, who invaded İstanbul during the Fourth Crusade, plundered all these avenues and squares. The statue of Constantinus, made of solid gold, was melted down and turned into coins. The statue of goddess Junon, which used to stand on the same avenue, was stolen by the Crusaders. It is related that it took four couples of ox to pull the head only. Çemberlitaş This large square covered a vast area, including today s Atik Ali Paşa Mosque and Çemberlitaş Theatre. It gradually shrunk during the last days of Byzantine era and the Ottoman reign. Nothing but Çembelitaş is left from the square. As the marble blocks of the column were cracking due to the devastating fires during the Ottoman era, they were attached together with the metal rings to avoid the collapse of column. From that day on, the Constantin Column was called Hipodrom Daha önce de bahsettiğimiz gibi Hipodrom, İmparator Septimus Severus Döneminde yapılmaya başlanır. Fakat Hipodrom un gerçek yaratıcısı Constantinus tur. Hipodrom kelime manası olarak at meydanı anlamına gelir ve at yarışlarının yapıldığı yerdir. Bugün Sultanahmet Camii nin batısına düşen bu bölgede İmparator Constantinus zamanından kalma anıtlar bulunmaktadır. Hipodromun ölçüleri tam bilinmemekle beraber genişliğinin 117m, boyunun da en az 400m olduğu kabul edilmektedir. Planı U biçiminde olan bu yarış sahasının etrafında Bizans devrinde anfi şeklinde oturma alanları bulunmaktadır. Kırk basamaktan oluşan bu yerlere otuz bin kişi oturabilmektedir. Yarış alanının ortasında bir duvar bulunmaktadır ve at arabaları bu duvarın etrafında dönerek yarışı tamamlamaktadırlar. Bu duvarın üstün de dikilitaşlar ve sütunların üstün de heykeller yerleştirilmiştir. Bu aks hâlâ görülebilmektedir. Bugün Örme Sütun, Dikilitaş ve Yılanlı Sütun un bulunduğu aks bu duvarın bulunduğu yeri tespit etmemizi sağlamaktadır. Sultanahmet Camii yapılırken temelinden çıkan toprakların bu meydana dökülmesiyle duvar kot farkından oldukça aşağıda kalmıştır. Yukarıda bahsettiğimiz anıtlar bu duvarın üstüne dikilmişlerdir. U planlı hipodromun kavisli kısmının altında odalar vardır. Bu odalar yırtıcı hayvanlar için kafes, Gladyatör ve arabacılar için koğuş olarak kullanılmaktaydı. İmparator Constantinus her ne kadar Hıristiyan olsa da Roma nın tüm özelliklerini barındıran yepyeni bir şehir imar etmiştir. Bu şehir biraz daha dikkatli bakılırsa modern İstanbul un içinde bize kendini göstermektedir. Bu yüzyılları aşan şehri imar eden Constantinus şehirde sadece altı yıl yaşayabilmiştir. Çemberlitaş (the ringed stone). The exact size of the square is not known. However, it is estimated that an excavation would unearth marble flooring stones in 6-8 m. depth. It is also believed that pre-byzantine tombstones are laying beneath these marbles. Hippodrome As we have already mentioned, the Hippodrome s construction was started during the reign of Empire Septimus Severus. However, the real creator of the Hippodrome is Constantinus. The word Hippodrome means race course. It is the place, where the horse or chariot races took place. In this area, which stands on the west side of Sultanahmet Mosque, there are monuments dating back to Constantinus s era. The exact size of the Hippodrome is not known either; but it is believed that it was around 117 x 400 m. During the Byzantine era, around the U-shaped race track, there were lodges of amphitheatre seating order. The seats had 40 lines, with a total capacity of 30.000 seats. There was a wall in the middle of the track. The chariots had to turn around the wall to complete the race. There stood columns and statues on the wall. Today, the axle of the three obelisks enables us to locate the place of this wall. As the soil excavated from the basis of the Sultanahmet Mosque Kızkulesi pekçok hikâyesi bulunan İstanbul simgelerinden biri... With its numerous stories, Maiden s Tower is one of the symbols of İstanbul... (during its construction) was poured on this square, the hippodrome seems to be lower than it used to be. Originally, the three obelisks used to stand on the wall. Beneath the concave-shaped part of the U-planned hippodrome, there were rooms. These rooms were used for caging the wild animals or cells for gladiators or drivers of the chariots. Despite having become a Christian, Emperor Constantinus build a brand new city with typical Roman qualities. When examined closely, this city shows itself from among the overwhelming details of modern İstanbul. Having built a city to last for many centuries, Constantinus could enjoy its breathtaking beauty for six years only. Hipodrom kelime manası olarak at meydanı anlamına gelir ve at yarışlarının yapıldığı yerdir. Bugün Sultanahmet Camii nin batısına düşen bu bölgede İmparator Constantinus zamanından kalma anıtlar bulunmaktadır The word Hippodrome means race course. It is the place, where the horse or chariot races took place. In this area, which stands on the west side of Sultanahmet Mosque, there are monuments dating back to Constantinus s era 22 TÜRSAB TÜRSAB 23

GEZİ A Different color in every island: Republic of Her adasında başka bir renk: Filipinler the Philippines Cumhuriyeti Yaz -Text: Barış Behramoğlu Fotoğraflar-Photos: Filipinler Cumhuriyeti Büyükelçiliği 24 TÜRSAB Ülkede 12 ulusal gazete, 7 ulusal ve yüzlerce kablolu televizyon kanalı, 2.000 de radyo kanalı var. Adaların tümünde çeşitli bayram ve festivaller düzenleniyor ve yabancı ziyaretçiler isterlerse evlerde ağırlanıyor... There are 12 national newspapers, 7 national and hundreds of cable TV channels and 2000 radio stations. Various festivities and holidays are organized in all the islands and foreign visitors are hosted at homes... Filipinler Cumhuriyeti, Malay Takımadaları nın kuzeyinde yer alan ve 7000 den fazla adadan oluşan, tropikal bir iklime sahip, konumu nedeniyle pek çok kültürün özelliklerini aynı anda içinde barındıran, bu nedenle de eşi benzeri bulunmayan bir ülkedir. Luzon, Visaya ve Mindanao olarak adaları üç gruba ayırmak mümkündür. Bunların en büyükleri kuzeyde Luzon ve güneyde Mindanao dur. Filipinler Cumhuriyeti halkı, Asya kıtasına yakın, kökenleri de Çin ve Malaylara dek uzanıyor bile olsa, 3 yüzyıl boyunca İspanyol sömürgesi, 50 yıl da Amerikan himayesinde kalmış olmanın verdiği etkiyle, oldukça batılılaşmıştır. Filipinlilerin Malay ırkından olan ataları, bugün Endonezya nın bulunduğu bölgeden gelmişlerdir. Ülkede aynı zamanda Çinliler, İspanyollar ve Hint kökenliler de yaşıyor. Filipinler Cumhuriyeti nde, bugün 70-75 dolayında dil ve lehçe kullanılıyor. Ülkedeki en geniş dini grup ise Katolikler. Filipinler Bağımsız Kilisesi, Aglipayanları da kapsıyor. İglesia ni Kristo adlı mezhebin içinden olan Protestanlar da Filipinler Cumhuriyeti nde yaşamaktadır. Budistler ve Animistler ise küçük topluluklar oluşturan azınlıklardır. Adanın keşfedilmesi Filipinler 16 Mart 1521 yılında Portekiz kâşif Macellan tarafından keşfedildi. Ada, 10 Aralık 1896 Lying on the north of the Malay Archipelago, Republic of the Philippines is comprised of more than 7000 islands. With its tropical climate and geographical composition, the country embodies many different cultures. All these qualities are what make the country one of a kind. The islands can be classified into three groups: Luzon, Visaya and Mindanao. The largest islands are Luzon, in the north and Mindanao, down in the south. The origins of the Filipinos root back to Chinese and Malays. However, since it used to be Spanish colony for three centuries and stayed under American dominance for another 50 years, the country is fairly westernized. The Malay origined ancestors of Filipinos came from today s Indonesia. In addition, Chinese, Spanish and Indian people are living in the country. Today, 70-75 languages and dialects are being spoken in the Republic of Philippines. The most populated religious group is the Catholics. The Free Church of the Philippines includes the Aglipayans as well. The Protestants from within the sect of Iglesia ni Kristo also reside in the Philippines. Among the minorities are the Buddhists and Animists. Filipinler Cumhuriyeti halkı, Asya kıtasına yakın, kökenleri de Çin ve Malaylara dek uzanıyor bile olsa, 3 yüzyıl boyunca İspanyol sömürgesi, 50 yıl da Amerikan himayesinde kalmış olmanın verdiği etkiyle, oldukça batılılaşmıştır The origins of the Filipinos root back to Chinese and Malays. However, since it used to be Spanish colony for three centuries and stayed under American dominance for another 50 years, the country is fairly westernized TÜRSAB 25

400 yıl manastırda, 50 yıl Hollywood da... 400 years in a monastery, 50 years in Hollywood... yılına dek İspanyol himayesinde kalmıştır. İspanya Devleti, Amerika Birleşik Devletleri ne daha sonraları 20 milyon dolara bu adayı sattı. Filipinler Cumhuriyeti ancak 1946 yılında II. Dünya Savaşı sırasında söz verildiği üzere bağımsızlığını kazandı. Filipinlilerin bugün bile kullandıkları çok meşhur bir deyimleri vardır: 400 yıl manastırda, 50 yıl Hollywood da... Bugünki Filipinler Cumhuriyeti nin en bilinen adaları, Manila, Cebu, Palawan, Baguio, Bohol ve Boracay dır. Birbirinden renkli bayramlar Filipinlilerin Fiestas dedikleri pek çok bayramları vardır. Bunlar genellikle Hıristiyan âdetleri Exploration of the islands The Philippines were explored by the Portuguese explorer Magellan on 16 March 1521. The islands were under Spanish dominion until 10 December 1896. Later, the State of Spain sold the island to the United States for $20 million The Republic of the Philippines proclaimed freedom only in 1946, as it was promised during the WWII. There is a well-known saying in the country, which is still being frequently used: 400 years in a monastery, 50 years in Hollywood. The most renowned islands of the Republic are Manila, Cebu, Palawan, Baguio, Bohol and Boracay. Colorful festivities The Philippines have many holidays, which are called Fiestas, which usually reflect the most remarkable examples Christian traditions and pagan folklore. The common objectives of these fiestas are to cherish the fruitful harvesting season and to re-live a historic event. April and May are the high-season of holidays. The Sacred Week, Easter and Abundant Harvest are celebrated during these months. Although the Filipinos are usually dressed modern, they put on traditional outfits during the holidays and celebrations. While the women wear Ternos (butterfly winged long dresses), men put on longor short-sleeved shirts made of coconut shell (Barong Tagalong). Various options of accommodation Since there is no camping rule in the country one can build a tent anywhere in the Philippines. The only matter to handle is to ask for permission from ve Pagan folklorunun en güzel ögelerini içermektedir. Bu bayramların bütün amacı bereketli geçen hasat zamanını kutlamak ve tarihi bir olayı yeniden yaşatmaktır. Bu bayramlara katılmak için en uygun aylar nisan ve mayıstır. Bu aylarda Kutsal Hafta, Bereketli Hasat ve Paskalya Bayramı kutlanmaktadır. Her ne kadar Filipinliler çok modern giyinseler bile, bayram zamanları ya da özel kutlamalar vesilesiyle geleneksel elbiselerini giyerler. Kadınlar Terno adında kelebek kanatlı uzun entarilerini, erkekler ise Barong Tagalog denilen uzun veya kısa kollu ananas kabuğundan yapılan bir gömlek giyerler. Konaklama seçenekleri çok Filipinler Cumhuriyeti ne gidip de kamp yapılmak isteniyorsa, bunun için herhangi bir yerde çadır kurmak mümkündür çünkü belirli bir kampçılık kuralı yoktur. Ancak en önemli husus kampın kurulacağı alanın sahibinden izin alınmasıdır. Konaklama için Filipinler Cumhuriyeti nde en iyi gençlik oteli Manila da bulunuyor. Oteller ise; ekonomik, standart, 1. sınıf ve lüks olarak sınıflandırılmıştır. Bunların dışında az sayılmayacak kadar pansiyon bulunmaktadır. Aynı şekilde bungalovlar da bir konaklama alternatifidir. Doğa ve spor aktiviteleri Filipinler Cumhuriyeti nin neredeyse bütün adalarında bir dalış merkezi bulunuyor. İster tüplü ister şnorkerli dalınsın, ülkenin denizi dalışa çok elverişlidir ve su oldukça berraktır. Pek çok adanın etrafındaki dalış yerleri sit alanı olarak ilan edilmiştir. Mercan kayaları ve doğa harikaları görülmeye değerdir. Adalarda rafting, kano, su kayağı ve sörf yapmak da mümkündür. Özellikle de Chico River, Saltan River ve Luzon Adası ndaki Pagsanjan, rafting için mükemmeldir. Elbette Cagayan de Oro Nehri ni unutmamak gerekir. Trekking ve tırmanış gibi sporlar için Luzon Adası nda bulunan Mayon Tepesi mart ve mayıs the owner of the land. The best youth hotel of the Philippines is in Manila. The hotels of the country are classified in three groups: standard, first class and luxurious. Apart from them, there are a significant number of motels and inns. Bungalows are another accommodation alternative. Nature and sports activities In the Republic of Philippines, there are diving centers in almost all islands. The crystal clear sea is quite favorable for any type of diving activities (both scuba diving and snorkeling). The diving spots around most of the islands are under protection. The reefs and other natural wonders are definitely worth seeing. It is possible to do canoeing, water-skiing and surfing in the islands. Especially Ülkenin dağlık bölgesi olan Ifuago da, ilkel alet ve yöntemlerle Ifuago yerlileri, dağ yamacına ziyaretçilere muhteşem bir görsellik sunan pirinç terasları yapmışlardır. In Ifuago, the villagers constructed rice terraces, which present a breathtaking view, for the visitors. The terraces are made by using primitive methods and tools only. 26 TÜRSAB TÜRSAB 27

aylarında iklim açısından oldukça elverişlidir. Bu tur için en az 3 gün ayrılmalıdır. En zor tırmanışlardan biri sayılan ancak sunduğu manzarayla buna değermiş dedirten Pulog Zirvesi tırmanışı adanın en yüksek noktasıdır. Negros Adası nda bulunan Kanlaon Volkanı yine tırmanış yapılabilecek dağlardan biridir. Apo Tepesi ise, Mindanao da bulunmaktadır. Bu dağa en kuru mevsim olan ocak ve mayıs ayları arasında tur düzenlenmelidir. Güneş, kum ve deniz Boracay beyaz kumlu sahilleri ve mavi denizi ile Aklan da yer alıyor. Dünyanın en iyi kumsalları arasında yer alan White Beach 4 km uzunluğundadır. Pagudpud ise Filipinler Cumhuriyeti nin kuzey kısmında bulunuyor ve güçlü dalga ve rüzgârlarıyla tanınıyor, bu özelliğinden dolayı da sık sık Havaii ile kıyaslanıyor. Bu kumsalı elbette en çok rüzgâr ve dalga sörfü yapmayı sevenler tercih ediyorlar. Mactan ise Cebul da bulunuyor. Bohol daki Panglao, dalış, güneş, deniz kum tatili yapmak isteyenlerin tercih ettikleri bir yer. Dakak, Kuzey Zaboanga dadır. Diğer sahiller sırasıyla, Palawan daki Honda Bay, yine Palawan daki El Nido, kuzey Surigao da Surigao, Camiguin de Camiguin White Island ve Davao da Pearl Farm. Chico River, Saltan River and Pagsanjan in Luzon Island are ideal for rafting. Surely, one should also consider Cagayan de Oro River. During March and May, Mayon Hill in Luzon Island is very convenient for sports like trekking and climbing. At least 3 days should be reserved for such a tour. Pulog Summit is one of the most challenging routes of climbers; however after having seen the panorama, all climbers safely conclude that All the effort was worth it! Kanlaon Volcano on Negros Island is another attractive spot for climbing lovers. There is another option: Apo Hill on Mindanao Island. The tours to this mountain should be held between January and May, the driest season of the year. Sun-sea-sand With its white-sand beaches and turquoise sea, Boracay lays in Aklan. White Beach, which is seen among the top-quality beaches of the world, is 4 km long. Pagodpud lays on the northern part of the country and is known for its strong waves and wind. Therefore, this spot is frequently compared with Hawaii. This beach is certainly preferred by wind-surfers. Mactan is in Cebul. Panglao in Bohol is a hot place for sun-sea sand lovers. Dakak is in North Zaboanga. Among the other beaches are Honda Bay and El Nido in Palawan, Surigao in North Suriago, Camiguin White Island in Camiguin and Pearl Farm in Davao. Her ne kadar Filipinliler çok modern giyinseler bile, bayram zamanları ya da özel kutlamalar vesilesiyle geleneksel elbiselerini giyerler Although the Filipinos are usually dressed modern, they put on traditional outfits during the holidays and celebrations Bunları biliyor muydunuz? Mindanao Adası nın güney doğusunda ton balığı avcılığı hâlâ çıplak elle ve aletsiz yapılmaktadır. Her yılın 15 Mayıs ında, Luzon Adası nın güneyinde bulunan Lucban Köyü, bir sebze müzesine dönüşüyor. Bu etkinlik, Pahiyasların başı olan çiftçi Aziz İsidore onuruna yapılmaktadır. Evlerin dış cepheleri sebze, meyve, pirinç hamurundan yapılmış yapraklarla donatılıyor. Palawan da Tagbanua budunundan erkekler, falezlerin oyuklarında bulunan kırlangıç yuvalarını toplamak için hayatlarını tehlikeye atıyorlar. Bunlar Çin de çok yüksek fiyata alıcı bulmaktadır. Çünkü en güçlü afrodizyaklardan biri olarak bilinmektedirler. Kutsal Hafta Bayramı sırasında bazı köylerde, birkaç dindar, kendilerini kırbaçlıyor, vücutlarını kırılmış cam parçalarına sarıyor hatta İsa nın Tutkusu nu yeniden canlandırmak adına kendilerini çarmıha gerdirtiyorlar. Adalardaki bar ve kafeler genellikle sabah 09:00 dan gece saat 01:00 e dek açık kalıyor. Ancak deniz kenarındaki işletmeler daha geç saatlere kadar açık kalıyor. Kulüp ve diskotekler Manilya dadır. Ülkenin dağlık bölgesi olan Ifuago da, ilkel alet ve yöntemlerle Ifuago yerlileri, dağ yamacına ziyaretçilere muhteşem bir görsellik sunan pirinç terasları yapmışlardır. Bohol da dünyaca ünlü Chocolate Hills in dışında, bir çocuğun yumruğundan da küçük koca gözlü parmak maymunları yaşıyor. Bacolod da Masskara Festival dedikleri bir festival düzenleniyor. Bu festival sırasında şenlikler düzenleniyor, dans ediliyor ve şarkılar söyleniyor. Toplu taşıma II. Dünya Savaşı zamanından kalma askeri ciplerle yapılıyor. Jeepneys adındaki bu cipler rengarenk boyanıp süsleniyor. Did you know? In the southeast parts of Mindanao Island thon fishery is still performed with bare hands and without use of any kind of tools. Every year on May 15th Lucban Village on Luzon Island is turned into a vegetable museum. This festivity is held to honor St. Isidore, the chief of Pahiyas. The façades of the houses are covered with vegetables, fruits and leaves made of rice dough. In Palawan, men from Tagbanua tribe risk their lives to collect swallow nests build in pits of the cliffs. As swallow eggs are one of the strongest aphrodisiacs known today, they are sold at astronomic prices in China. During the sacred Week holiday, some fanatics from certain villages whip themselves and wrap their bodies with broken glass. Some even have themselves crucified to revive the passion of Christ. The bars and cafes in the islands are usually open from 9 am till 1 am. The ones on the beaches stay open till later hours. The night clubs and discos are located in Manila. In Ifuago, the villagers constructed rice terraces, which present a breathtaking view, for the visitors. The terraces are made by using primitive methods and tools only. In world-famous Chocolate Hills in Bohol live the big-eyed finger monkeys, which are smaller than the fist of a child. A festival called Masskara is held in Bacolod. During the festival people organize entertainment activities, dance and sing. Mass transportation is handled with jeeps from World War II. The Jeeps, called Jeepneys, are painted and decorated very colorfully. Filipinler Cumhuriyeti ne gidenler golf oynayabilir, dalış, rafting, su kayağı, surf, kano, trekking etkinliklerine katılabilir, balina, yunus ve köpek balığı gözlemlerine dahil olabilir, en iyi 10 sahilde dinlenmenin keyfine varabilir, antika, el işi, deniz ürünü ve mücevher alışverişine çıkabilir, çeşitli festivallere katılarak rüya gibi bir tatil yaşayabilirler Those who visit the Republic of Philippines can play golf, dive, take part rafting, water-skiing, surfing, canoeing or trekking activities, participate in whale, dolphin or shark watching tours, relax in one of the top ten beaches, do shopping buying authentic, hand-craft souvenirs or jewels and witness one of the dazzling festivals 28 TÜRSAB TÜRSAB 29

30 TÜRSAB TÜRSAB 31

SAĞLIK Jinemed contributes in Turkey s promotion Türkiye tanıtımına bir katkı da Jinemed den Yaz -Text: Barış Behramoğlu Fotoğraflar-Photos: Jinemed Prof. Dr. Teksen Çamlıbel tarafından 1987 yılında kurulan Jinemed, bugün yurtdışından gelen hastaları da sağlığ na kavuşturuyor Founded by Prof. Dr. Teksen Çamlıbel in 1987, Jinemed is also offering treatment to patients from abroad 32 TÜRSAB Yurtdışından Türkiye ye tedavilerini olmak için gelen hastaların tüm beklentilerini karşılayan ve uluslararası standartta sağlık hizmeti veren 20 yıllık bir kurum... A 20-year old institution offering top quality health service meeting the international standards and fulfilling the expectations of the patients, who come to Turkey for treatment... Jinemed i hepimiz Türkiye nin ilk tüp bebek merkezi olarak tanıdık. Özellikle kadın hastalıkları konusunda uzmanlaşmış kadrosuyla, Prof. Dr. Teksen Çamlıbel tarafından 1987 yılında kurulan Jinemed, bugün yurtdışından gelen hastaları da sağlığ na kavuşturuyor. Sadece kadınlara hizmet verilmiyor Başlarda Kalamış Tıp ve Tüp Bebek Merkezi, sonraları Beşiktaş Jinemed Hospital ve Bursa Jinemed Tüp Bebek şubeleri kurulan Jinemed in bünyesinde Çocuk Hastalıkları, Yenidoğan Yoğun Bakım, Üroloji, Plastik Cerrahi, KBB, Ortopedi, Genel Cerrahi, Dermatoloji, Dahiliye, Gastroenteroloji, Ağız ve Diş Sağlığı ve Beslenme ve Diyet gibi bölümler yer alıyor. Hastanenin İş Geliştirme Direktörü Uğur Çamlıbel ile yaptığımız söyleşide Sayın Çamlıbel Jinemed de 50,000 üzerinde dosyalı hasta ve yaklaşık 8000 tüp bebek bulunduğunu belirtti. Yurtdışına göre düşük fiyat İngiltere ve Balkan ülkelerinden de hastaları var Jinemed in. Yurtdışından gelen hastaların, özellikle de batı ülkelerinden gelenlerin Jinemed i tercih We all know Jinemed as the first invitro fertilization center of Turkey. Founded by Prof. Dr. Teksen Çamlıbel in 1987, Jinemed has an expert team of obstetricians and gynecologists. Today, the clinic is also offering treatment to patients from abroad. Not for women only In the beginning Jinemed had only one branch in the Asian side of İstanbul -Kalamış Clinic and IVF Center. Later two more branches were opened: Beşiktaş Jinemed Hospital and Bursa Jinemed IVF. Jinemed offers healthcare service in many medical branches including Pediatrics, Neonatal Intensive Care, Urology, Plastic Surgery, Oto-Rhino Laryngology, General Surgery, Dermatology, Internal Diseases, Gastroenterology, Dentistry, Nutrition and Diet. In the interview we made with Uğur Çamblıbel, Business Development Manager of the hospital, Mr. Çamlıbel recorded that Jinemed has more than 50.000 registered patients and approximately 8000 IVF babies. Cheaper than abroad Jinemed has patients from the UK and the Balkan countries. Mr. Uğur Çamlıbel states that the reason why especially the Western countries prefer Jinemed is the reasonable prices offered compared to the prices in Europe. Çamlıbel adds that the American and English patients prefer Turkey for treatment to avoid waiting as imposed back in their countries. Treatments preferred are not covered by insurance As IVF treatment is not covered by the insurance policies, naturally Jinemed has no agreements concluded with any insurance company in this field. However, Mr. Çamlıbel underlines that their clinic is eager to make agreements with local and international insurance companies, regarding the other medical branches. Çamlıbel says that patients coming from abroad usually apply to Jinemed for treatments, which are not covered by insurance policies. Agencies prolong the processes At the moment, Jinemed is not working with any travel agency within the TÜRSAB 33

34 TÜRSAB Jinemed in İngiltere ve Balkan ülkelerinden de hastaları var Jinemed has patients from the UK and Balkan countries etmelerindeki başlıca nedenin, hizmetlerin diğer ülkelere oranlar daha makul fiyatlarda olması olduğunu söyleyen Uğur Çamlıbel, Amerikalı ve İngiliz hastaların kendi ülkelerinde sıra bekleme zorunluklarından dolayı Türkiye yi tercih ettiklerini de belirtiyor. Tercih edilen tedaviler sigorta dışında Tüp bebek sigorta kapsamı dahilinde olmadığından Jinemed in bu alan için hiçbir sigorta şirketiyle doğal olarak anlaşması bulunmuyor. Ancak diğer branşlar için yabancı ve yerli sigorta firmaları ile anlaşmayı istediklerini vurgulayan Çamlıbel, yurtdışından gelen hastaların genellikle sigorta kapsamı dışındaki tedaviler için Jinemed e başvurduklarını söylüyor. İnternet en etkili tanıtım yolu Sağlık Turizmi kapsamında yurtdışından gelen hastaları bilgilendirmek adına Çamlıbel, Jinemed in web sayfasının işleyişini çok iyi takip ettiklerini, özellikle bu konu üzerine ciddiyetle eğildiklerini vurguluyor. Uğur Çamlıbel, sitelerinde ellerinden geldiğince yabancı hastalara, Türkiyedeki tedavi yöntemleri açısından yönlendirici bazı bilgiler verdiklerini, hastaya kendisini bekleyenleri A dan Z ye kadar anlatmaya çalıştıklarını söylüyor. Chat programı kurulmuş Tedavisini Türkiye de olmak isteyen hastaların maillerine aynı gün içerisinde ya da en geç bir gün sonra cevap vermeye özen gösterdiklerinin altını çizen Uğur Çamlıbel, kadın doğum gibi alanlarda Jinemed e başvuranların telefonda kendilerini rahat ifade edemediklerini, bu sebepten dolayı bir chat programı da kurduklarını belirtiyor. En iyi tanıtımı Türk doktorlar yapıyor Jinemed in aynı zamanda İngiltere telefonları da mevcut ama henüz yurtdışında tanıtım ofisleri bulunmuyor. Sayın Çamlıbel, hastanenin tanıtımını genellikle yurtdışında çalışan Türk doktorların yaptıklarını dile getiriyor. Jinemed de gerek internet gerekse sözlü tanıtım yoluyla yurtdışından tüp bebek bölümüne başvuran hastaların oranı %7. Uğur Çamlıbel, Jinemed in amacının bu rakamı ilerleyen yıllarda % 15 e kadar çıkartmak olduğunu ifade ediyor. Tanıtım ofisleri ve Tüp Bebek Merkezleri Ağırlıklı hastaların İngiltere Almanya ve Avusturya dan geldiğini sözlerine ekleyen Uğur Çamlıbel, başta bu ülkeler olmak scope of Health Tourism. According to Çamlıbel, when the agencies are involved the procedures become longer and the hospital is forced to deal with heavy paperwork. However, he underlines that they did not close all the doors to the travel agencies. Most likely, we did not have met the correct agency until now adds Çamlıbel. Internet is the most efficient means of promotion Uğur Çamlıbel says that Jinemed puts special importance on the management of the website for the sake of providing information to the patients coming from abroad. Detailed information both on Turkey and the treatment techniques- is provided in the frequently updated web pages. They are trying to explain all, what the patient is about to go through, step by step. Chat program installed Çamlıbel says in Jinemed that they are trying to reply to the mails of people, who wish to be treated in Turkey, on the same day or on the next day- the latest. He also adds that in branches like gynecology and obstetrics as women are not comfortable in expressing their complaints on the phone, an online chat program is installed to contact the patients. üzere, teknolojinin pek fazla gelişmediği Balkan ülkelerinde ve Türki Cumhuriyetler de tanıtım ofisleri kurmayı istediklerine değiniyor. Bugün Kosova da bir tüp bebek merkezi bulunan Jinemed bu merkezlerin de sayısını çoğaltmayı hedefliyor. Jinemed TUSHİD üyesi Selin Peker in kurduğu TUSHİD nin (Türkiye Uluslararası Sağlık Hizmetleri Derneği) de bir üyesi olan Jinemed adına dergimiz için söyleşimizi kabul eden Uğur Çamlıbel, son olarak da Türkiye nin sağlık konusunda çok az tanıtımı yapıldığına değiniyor. İngiltere ve Amerika da her 4 doktordan 3 ünün Hintli ve Uzakdoğulu olduğunu ve sağlık pazarında söz konusu bu doktorların ülkelerinin büyük bir pay oluşturduğunu hatırlatan Çamlıbel, bu sonucu düzenli olarak yap lan tanıtım fuarlarına bağlıyor. TUSHİD nin sağlık sektörüne bir standart getireceğini umut eden Çamlıbel, Sağlık Turizmi çerçevesinde Türkiye tanıtımlarının yoğunlaştırılması gerektiğini de belirtiyor. Jinemed Sağlık Merkezleri iletişim: (0.212) 260 40 40 www.jinemed.com.tr Turkish doctors are the best promoters Jinemed has also contact numbers in the UK but they do not have a rep office abroad. Uğur Çamlıbel says that usually the Turkish doctors working abroad promote the hospital. The rate of the foreign patients applying to Jinemed either through the internet or by word of mouth promotion is 7%. It is stated that Jinemed aims at increasing this rate to 155 in the coming years. Rep offices and IVF Centers Saying that their foreign patients mainly come from the UK, Germany and Austria, Uğur Çamlıbel points out that Jinemed intends to open rep offices in these European countries and in the Balkan and Turkic countries, which fall short in technology. Today, Jinemed, which has an IVF center in Kosovo, aims at increasing the number of these centers. Jinemed is a TUSHİD member Jinemed is a member of International Healthcare Services Association of Turkey (TUSHİD) founded by Selin Peker. Mr. Uğur Çamlıbel, who accepted to give an interview to our magazine, lastly underlined that Turkey is being poorly promopted regarding healthcare. Highlighting that every 3 doctors out of four in the UK and the USA are from India or Far East, Çamlıbel said that the motherlands of these doctors take the largest share in healthcare market. According to him, this fact is a natural consequence of promotional trade fairs, organized on regular basis. Çamlıbel hopes that TUSHİD would soon lead to standardization in the sector and states that intense promotion of Turkey is a must, for the improvement of health tourism. Jinemed Healthcare Centers Phone: +90 212 260 40 40 web: www.jinemed.com.tr Kosova da bir tüp bebek merkezi bulunan Jinemed bu merkezlerin de sayısını çoğaltmayı hedefliyor Today, Jinemed, which has an IVF center in Kosovo, aims at increasing the number of these centers TÜRSAB 35

GÜNCEL They are called VosVos in Turkey, they are Onlar VosVos, onlar her yerde Yaz -Text: Mahmut Leventoğlu Fotoğraflar-Photos: Mahmut Leventoğlu everywhere 23 yıldır VosVos kullanan biri olarak onları anlatmak çok zor. Onları anlatmaya saatler, günler yetmez. Acı tatlı her günümüzde o hep vardı. Yani Tospağa... It is very difficult to talk about them for someone like me, who has been a Vos Vos driver for the past 23 years. I can talk about them for hours, for days. They have been there for us anytime we needed them. For better...for worse...most commonly known as Beetles, this German economy car is called VosVos in Turkey Onunla birlikte yeni VosVos arkadaşları edindik; onlarla yüzler ve binler olduk. Doğu Karadeniz e Kapadokya ya, Toroslar ın zirvelerine, Akdeniz e Ege ye, Trakya ya yaptığımız bütün seyahatlerde o eşlik etti bizlere ve hiç üzmedi. Hele Torosları aşarken, gece karanlığında bizi 2 silindirle kalmasına rağmen sağsalim Akdeniz e ulaştırdı. Çocuklarımı onunla büyüttüm, onunla insan sevgisini, doğa sevgisini, çevre bilincini, aydın, yurtsever bireyler olmasını öğrettim. En zor anlarımda onunla dertleştim. 1995 yılında en fanatiklerimizin oluşturduğu Fan kulüplerde yer almaya başladık. 2001 yılından itibaren de dernekler kurulmaya başlandı. İstanbul da, Kaplumbağa Otomotil Derneği, Anatolia VosVos Derneği, İzmir de, Ankara da, Antalya da, Mersin de, Konya da, Bursa da diğer dernekler izledi. Ardından dergiler, bültenler yayınlanmaya, internet siteleri kurulmaya başlandı. Bu örgütlenmelerin ana teması VosVos sevgisi ve ruhu ile, sevgi barış dostluk dolu savaşsız yıkımsız bir dünyaydı. Çeşit çeşit VosVos İçimizde ondan karavan, itfaiye, ambülans, limuzin yapanlar; üzerini düğme, çim, kot kumaşı ile kaplayanlar, ferforjeden kaporta yapanlar, sanatsal çalışmalarda üzerine müthiş cam işlemeler yapanlar oldu. Kimi zaman nükleer enerjiyi ve siyanürle altın aramayı protesto ettik, Karadeniz Kanserden Ölmesin dedik, her yıl Anıtkabir de Atamızı ziyaret ettik. Onlarla sanata ve sanatçıya saygı gösterip tiyatro oyunları tanıtımları yapıp, kültür etkinliklerine katıldık. Ülkemizin değişik yerlerindeki huzur evlerini ziyaret ettik, kimsesiz çocuklara yardım eli uzattık. Onlarla Akşehir Nasrettin Hoca Festivali With it I made friends with other VosVos fans, hundreds, thousands of them. It accompanied us to all our journeys to East Black Sea, Cappadocia, summits of the Toros Mountains, to the Mediterranean and Aegean Regions and Thrace. It never disappointed us. While crossing the Toros, we safely arrived at the Mediterranean though it had two cylinders only. Together we raised my children. We thought them to love people and nature. We taught them to love their homelands and environments. I shared my problems with it when I was down. In 1995 I joined the Fan Clubs, formed by Beetle lovers. Turtle Automobile Association and Anatolia VosVos Association in İstanbul were followed similar societies and clubs in Ankara, Antalya, Mersin, Konya and Bursa. Then these groups started to publish magazines, bulletins, and build websites. The main theme of these organizations was VosVos love and spirit, which also symbolized a world of love-peace-friendship, without wars and destructions. Multiple kind of Beetles Some of us turned their Beetles into a van, firefighter, ambulance or limousine. Some covered it with buttons, grass or denim fabric. Some turned the booth VosVos tan karavan, itfaiye, ambülans, limuzin yapanlar; üzerini düğme, çim, kot kumaşı ile kaplayanlar, ferforjeden kaporta yapanlar, sanatsal çalışmalarda üzerine müthiş cam işlemeler yapanlar oldu. Some of us turned their Beetles into a van, firefighter, ambulance or limousine. Some covered it with buttons, grass or denim fabric. Some made a new booth of wrought iron. Some made marvelous glass works on the booth. 36 TÜRSAB TÜRSAB 37

Onlarla Kütahya da Frig Vadisi Etkinlikleri ne, İstanbul da Barış a Rock Festivali ne, Gelibolu Şehitler Abidesi Etkinlikleri ne, Isparta-Sütçüler Ada Antik Kenti nde Turizm Haftası Etkinlikleri ne, Ömerli de her yıl Geleneksel En Cicimiz Şenlikleri ne, Adrasan da Caretta, Caretta Etkinlikleri ne katıldık The festivals we went with them were: Phrygia Valley in Kütahya, Rock for Peace Festival in İstanbul, Gelibolu Martyrs Festival, Isparta Festival, Sütçüler Antique City Tourism Week... We chose the fanciest Beetle every year in Ömerli. We went to Caretta Caretta Festival in Adrasan 38 TÜRSAB için Taksim den Tünel e Nasrettin Hoca nın eşeğinin arkasında konvoy oluşturup yürüdük. VosVos lu etkinlikler Onlarla Kütahya da Frig Vadisi Etkinlikleri ne, Akşehir de Nasrettin Hoca Festivali ne, Ordu Şenlikleri ne, Datça da Can Şenlikleri ne, İstanbul da Barış a Rock Festivali ne, Gelibolu Şehitler Abidesi Etkinlikleri ne, Isparta- Sütçüler Ada Antik Kenti nde Turizm Haftası Etkinlikleri ne, Ömerli de her yıl Geleneksel En Cicimiz Şenlikleri ne, Adrasan da Caretta, Caretta Etkinlikleri ne katıldık. Onlarla çok güzel anılarımız oldu. Bazılarımız gelin arabası, bazılarımız bebek arabası oldu. Kimilerini hastaneye yetiştirdik, kimilerini doktora. Onlarla Bolu da, Mudurnu da, Sütçüler de, Isparta da, Ordu da, Datça da, Adrasan da, Karamürsel Yalakdere de, Gelibolu da, Taraklı da, Göynük te, Mersin de yöresel tanıtım etkinliklerine katıldık. Onlarla Yalakdere de, Şile de, Ömerli de, Belgrad Ormanları nda, Aytepe de kamplar kurduk. Kamplarda ateşin başında, gitarlar, sazlar, darbukalar, armonikalar, tulumlar çaldık, şiirler okuduk. Onların kimileri filmlere, kliplere, reklamlara, kitaplara, doktora tezlerine konu oldu. Onlarla yürek dolusu sevmeyi öğrendik, onların hepsi birer gökkuşağı VosVos u. Onlar 70 yıllık bir efsane haline geldiler. Onların yolları ve farları hep açık olsun... VovsVos un öyküsü Her otomobilin, her ulaş m arac n n, her nesnenin bir öyküsü vard r ama gelin görün ki VW-Kaplumbağa n n öyküsü oldukça uzun bir öyküdür. Bu öykü, dolu dolu bir altm şbeş y l n, bir efsanenin ve çok say da rekorun öyküsüdür. Dünya otomotiv tarihinde, ad na bu kadar çok s fat ve benzetme eklenen, f kra, bulmaca ve deyim üretilen, filmlerde bir insan gibi başrol oyunculuğu üstlenen ikinci bir otomobil yoktur. Yan ndan h zla geçer gidersiniz, ama O hiçbir zaman yolda kalmaz derler (çünkü hep kap n n önünde kal r!), O, bir otomobil değil bir Kaplumbağa d r derler. Nedir, alt taraf dört tekerlekten oluşan ve bir böceğe ya da kaplumbağaya benzetilen mekanik bir nesnenin, bir efsaneye dönüşen bu öykünün ard nda yatan? çinde savaşlar n, büyük ac lar n, büyük buluşlar n, büyük umutlar n ve aşklar n yer ald ğ uzun y llar n, neredeyse koskoca bir yüzy l n öyküsüdür bu. Öykünün başlang c, iki büyük dünya savaş n n ortalar nda bir yere rastlar. Her şey Almanya da başlıyor 15 Eylül 1930 da Almanya da yap lan genel seçimlerde Adolf Hitler in liderliğini yapt ğ Nasyonal Sosyalist şçi Partisi, ülkenin en büyük ikinci partisi oldu. Bu tarihten sadece iki ay sonra, Stuttgart n arka sokaklar nda sessiz sedas z bir tasar m stüdyosu aç ld. Ne Hitler ile ne de onun dünyay ele geçirme ideolojisiyle hiç ilgilenmeyen 55 yaş ndaki Doktor Ferdinand Porsche, bu stüdyoda yaratacağ bir otomobilin sonraki altm ş y lda dünyay ele geçireceğini kuşkusuz into ferre-forgee. Some made marvelous glass works on the booth. Sometimes we protested nuclear energy or gold-mining with cyanide. We shouted Don t let Black Sea Die of Cancer. Each year we visited our beloved leader in Anıtkabir. We had -and have- deep respect to artists and art. We promoted theatres and watched plays. We visited retirement homes from around the country and helped orphans. Together with them, we created a convoy following Nasrettin Hodja riding on his donkey from Taksim to Tünel, celebrating Nesrettin Hodja Festival. Activities with Beetles Among the other festivals we went to were: Phrygia Valley in Kütahya, Ordu Festivities, Can Festivities in Datça, Rock for Peace Festival in İstanbul, Gelibolu Martyrs Festival, Isparta Festival, Sütçüler Antique City Tourism Week... We chose the fanciest Beetle every year in Ömerli. We went to Caretta Caretta Festival in Adrasan. We had wonderful memories. We rode our Beetles after wedding ceremonies; we rushed to the hospital with them. We went to the doctors. Together we went to local promotion activities in Bolu, Mudurnu, Sütçüler, Isparta, Ordu, Datça, Adrasan, Karamürsel, Yalakdere, Gelibolu, Taraklı, Göynük and Mersin. Together we camped in Yalakdere, Şile, Ömerli, Belgrad Forest and Aytepe. In these camped we sat by the fire and played guitars, lutes, drums, harmonicas and bagpipes. We read and listened to poetry. Beetles ki bilmiyordu. Hiçbir akademik eğitim almam ş olan Ferdinand Porsche, yaşam n n 40 y l boyunca ürettiği onlarca otomobil prototipi sayesinde 1916 da Avusturya mparatoru taraf ndan doktor ünvan n alır. İlk modeller Porsche, 22 Haziran 1934 te Alman Otomobil Ensdüstrisi Kurumu (RDA) ile bir anlaşma imzalad. Buna göre 10 ay içinde ilk halk otomobili prototiplerinin RDA ya teslim edilmesi gerekiyordu. 1934-35 k ş biterken, 2 adet Type 60 ya da V1 ve V2 (Almanca da deneysel anlam na gelen Versuchs un baş harfi), Porsche nin stüdyosundan ç kmaya haz rlan yordu. V1 (saloon tip Kaplumbağa) ve V2 (kabriyole), bugünkü Kaplumbağa n n büyük büyük büyükbabas yd. Dönemin otomobil üreticileri, tekerleklerinin üzeri ilk kez çamurluklarla kapat lm ş prototip otomobiller olan V1 ve V2 yi şaşk nl kla izliyorlard. Üstelik otomobilin önü de yere doğru bombeliydi, ki onlara göre bu görülmemiş bir tasar md! V1 ve V2 ler, çamurluklar, tamponlar ve farlar ile bugünkü Kaplumbağa lara kesinlikle çok benziyordu. 2 ve 4 silindirli, hava soğutmal olarak üretilen V1 ve V2 nin kap lar öne değil arkaya doğru aç l yordu. Ne var ki, yeni doğmuş Kaplumbağalar ilk denemelerinde başar s zd lar. Porsche nin icad olan gerilim çubuklar ve yine onun buluşu olan bokser motor fazlaca h zl y pran yordu. Alman şçi Cephesi nin denetimi alt nda 1937 de Alman Halk Otomobili Şirketi (Gezuvor) kuruldu. Hitler ön yat r m devlet bütçesinden olmak üzere bu şirkete 480 bin mark vererek yapt. have been a great inspiration. They even played the main part in films, clips and TV commercials. They were the main topic of doctorate projects and books. They taught us how to love with a big heart. They are just like rainbows. VosVos has become a 70-year-long legend. May their lights and roads be open all the time... Its story... Every automobile, every object, every vehicle has a story of its own; but the story of VW-Beetle is longer than most stories one might hear. This is a story of the past 65 years, of a legend and of many hard-to-break records. In the history of automobiles there is not a second car, which has been referred to with so many names, which has played the main character in a film, overshadowing the people and which has been touched in jokes, riddles or sayings. You may pass by it like a wind, but as they say It never breaks down on the road (because it is always lying in front of your door!). After all, it is not an automobile, but a beetle or a turtle, as referred in Turkey. What lies underneath this legendary story? After all it is a four-wheeled mechanical object, which happens to resemble a beetle, bug or turtle? In fact, this is the story of an era -almost a century, full of wars, agony, discoveries, great hopes and loves. Everything begins in Germany Our story starts somewhere in the middle of the two greatest wars, world has ever seen. On 15 September 1930, after the elections in Germany, the National Socialist Workers Party, led by Adolf Hitler became the leading opposition of the country. Only two months later, a design studio was silently founded in the backstreets of Stuttgart. Doubtlessly, 55-year-old Doctor Ferdinand Porsche, who was not interested in either Hitler or his ideology of conquering the entire world, had no idea that the automobile he was about to create would literally conquer the world in the next 60 years. Ferdinand Porsche, who never received any kind of academic education, is Onlarla yürek dolusu sevmeyi öğrendik, onların hepsi birer gökkuşağı VosVos u. Onlar 70 yıllık bir efsane haline geldiler. Onların yolları ve farları hep açık olsun... They taught us how to love with a big heart. They are just like rainbows. VosVos has become a 70-year-long legend. May their lights and roads be open all the time... TÜRSAB 39

Doğu Karadeniz e Kapadokya ya, Toroslar ın zirvelerine, Akdeniz e Ege ye, Trakya ya yaptığımız bütün seyahatlerde o eşlik etti bizlere ve hiç üzmedi It accompanied us to all our journeys to East Black Sea, Cappadocia, summits of the Toros Mountains, to the Mediterranean and Aegean Regions and Thrace. It never disappointed us VW30 olan prototipi Ayn y l kod ad VW30 olan prototip üretildi ve 80 bin kilometre denendi. 1938 başlar nda ise k rkdört adet VW38 al ş lm ş n d ş ndaki aerodinamik görünümüyle fuar n en ilginç otomobili oldu. S ra seri üretime gelmişti. Art k Hitler e göre her Alman ailesinin bir otomobili olacakt. 26 May s 1938 de, Hannover in 30 km. doğusunda, Fallersleben de 230 bin metrekarelik bir alanda dünyan n en büyük otomobil fabrikas n n temeli at ld. 17 bin 500 kişinin çal şacağ tesislerde y lda 500 bin adet üretim hedeflenmişti. Hitler bu muazzam fabrikada çal şacak işçiler için bir de kent kurulmas n emretti. Proje için bulduğu slogan da hem kentin hem de otomobilin ad olarak verdi: Kraft durch Freude, yani sevinç getiren güç, KdF-Stadt ve KdF-Wagen (bunu belki de, neşelendiren dayan kl otomobil diye çevirmek de mümkün). 6 Ekim 1938 de, Gezuvor Volkswagenwerk GmbH ye dönüştü. Bu tarih ayn zamanda Kdf-Wagen in resmen Volkswagen e dönüştüğü tarihti. Halk aras nda ise, biçiminden ötürü Kaefer (böcek) benzetmesi h zla yay l yordu. Rakamlarla VosVos Kaplumbağa n n 1950 lerde Brezilya da başlayan maceras da 7 Aral k 1986 da sona erdi. Sao Paulo da 1959-1986 y llar nda toplam 3.3 milyon Kaplumbağa üretilmesine karşın, y ll k 34 bine düşen sat şlar Brezilya daki üretimi durdurmuştu. Ne var ki, bir yandan Meksika da süren üretim, Kaplumbağa n n 1945 ten itibaren, dünyada kesintisiz biçimde üretilen otomobil olma ünvan n da koruyordu. Meksika da 1987 itibariyle giderek artan üretim, 24 Haziran 1992 de 21 milyonuncu Kaplumbağa n n banttan ç k ş yla sürdü. Diğer ülkelerde üretim 4 Şubat 1993 te ise Brezilya hükümeti Wolfsburg la yeni bir anlaşma imzalad ve Brezilya daki üretim yeniden başlad ve bugüne kadar üretilen toplam Kaplumbağa say s 22.5 milyon s n r na geldi. Her ulus ona başka bir ad vermiştir: ngilizlerin benzetmesiyle Beetle ya da Bug (zoolojide k nkanatl lardan her türlü böcek ya da ngilizce de konuşma dilinde, çeşitli anlamlar n n yan s ra son derece çağdaş regarded as the most productive designer of the automobile history. However, dozens of automobile prototypes he designed in 40 years brought him a doctorate given to him by the Austrian Empire in 1916. The first type of vehicle On 22 June 1934, Porsche signed an agreement with RDA- German Automobile Industry Institution. According to this agreement, he had to present the first Volkswagen-public car prototype offers to the RDA in 10-months time. By the end of the winter of 1935-35 season, 2 Type 60 s or V1 and V2 (Letter V stands for Versuchs, meaning test/testing in German) were about to be launched. V1 was a saloon type vehicle, while V2 was its cabriolet version. These two can be defined as the grandfathers of today s Beetle. The automobile producers of the time were quite surprised to see V1 and V2 prototypes, the wheels of which were hidden behind mudguards. Moreover, the front booth had an unusual bump. The design was one-of-a-kind! With their mudguards, bumpers and headlights, V1s and V2s definitely resembled Beetles. These two or four cylindered, air-conditioned vehicles had doors opening backwards. However, the newborn turtles failed the test drives. The tension rods and boxer engine, which were both discovered by Porsche, were worn out quickly. In 1937, German Public Automobile Company (Guzevor) was founded under the supervision of German Workers Party. The initial investment was made by the state. Hitler s government funded the company by giving 480.000 DM. The prototype coded VW30 The same year, the prototype coded VW30 was manufactured. It was testes for 80.000 km. In the beginning of 1938, 44 VW38s were manufactured. With their unusual aerodynamic design, they were clearly the most interesting automobiles of that year s trade fair. Now it was time for mass production. Hitler claimed that every German family was going to have a car. On 26 may 1938, on a 230.000 m2 land, the foundation of the world s largest automobile factory was laid, in Fallersleben, 30 km, east of Hanover. 17.500 people were going to work in the factory. The production volume was planned as 500.000 a year. Hitler ordered genç k z anlam na da geliyor), ABD de Veedub, Almanya da Kaefer, Fransa da Cox, talya da Maggiolini, Meksika da Göbek Deliği, Türkiye de ise Tosbağa, Kaplumbağa ya da Vosvos. Yaln zca biçimsel benzerliğinden ötürü değil, dayan kl l ğ ve uzun ömürlü oluşu bak m ndan da, dünyada ona verilebilecek en doğru ad Kaplumbağa d r. Ona Vosvos demeyi de Türklerden başka kimse ak l edememiştir. Çünkü egzozlar ndan, tam da böyle bir ses ç kar r! Bu arada, yollarda, farlar yak p söndürerek selamlaşma olay da herhalde yaln zca VW sürücülerine özgü bir davran şt r. Birbirini hiç tan mayan ve bir daha belki de asla karş laşamayacak olan insanlar n yollarda bu şekilde VW lerini selamlaşt rmalar, başl baş na incelenecek sosyolojik bir olgu olsa gerek. Rekor Tospağa da 1945 te başlayan ve 2002 de hâlâ sürmekte olan VW-Kaplumbağa üretimi, onun asla k r lamayacak olan ilk rekorudur; otomobil tarihinde kesintisiz olarak en uzun süre üretilen otomobil olma rekoru!.. Bir de 45 y l boyunca da en çok satan otomobil rekoru var (22 milyon adet). Bu rekor 1990 lar n baş nda Toyota Corolla taraf ndan k r ld. Bir diğer rekoru ise, görünürde pek anlaş lamamakla birlikte, otomobil tarihinde en çok değişim geçiren otomobil olma özelliğidir (1934 ten 1990 lara dek, irili ufakl 269 bin değişim geçirmiştir). İletişim: www.vkod.org.tr the establishment of a brand new town, for the accommodation of the workers of this colossal factory. He even found a slogan for his project: Kraft durch Freude (Power through happiness). Both the automobile and the town were named after this slogan: KdF-Stadt and KdF-Wagen. (Perhaps, we could also translate the slogan as endurable automobile, which brings joy ). On 6 October 1938, Gezuvor s name was switched to Volkswagenwerk GmbH. This was also the day, on which KdF-Wagen was officially changed into Volkswagen. In the meantime, more and more people were calling it Kaefer (Beetle). Poduction numbers The adventure of the Turtle/Beetle, which started in 50s in Brazil, ended on 7 December 1986. In fact a total of 3.3 million Turtles were manufactured in Sao Paolo between 1959-1986. However, as the annual sales had dropped to 34.000, the production in Brazil was terminated. On the other hand, the production continued in Mexico; which made the Turtle the only automobile to have been uninterruptedly manufactured since 1945. The production in Mexico boosted after 1987. On 24 June 1992, the number of Beetles manufactured reached 21 million. Beetles in different countries On 4 February 1993 Brazilian Government signed a new agreement with Wolfsburg. Brazil re-started manufacturing Beetle. The number of Beetles manufactured to-date has reached 22.5 million. Ever nation had a different name for it. The English called Beetle or Bug. In addition to its dictionary meaning, in colloquial language the word beetle means fashionable girl. Veedub in the US, Kaefer in Germany,, Cox in France, Maggiolini in Italy, Lombelico (Umbilicus) in Mexico, Türkiye de ise Turtle or Vosvos in Turkey. I believe that Turtle is the most appropriate name to be given to this car, not only because of the physical resemblance but also for its long life and surviving character. No one else but the Turks called this automobile a Vosvos, which means nothing but reflects a vocal an imitation of the sound coming from the exhaust pipes! Moreover, I guess greeting each other on the road by flashing the headlights is a common gesture among VW drivers. People who don t know each other at all and who will most likely not ever meet in the future, make their VWs greet one another while passing by. It is a sociological phenomenon which deserves an academic study. An unbreakable record The VW production which started in 1945 and is still continuing is an unbreakable record. Longest uninterrupted production in the automobile history! Another record is being the best-selling automobile for 45 years (22 million). However, this record was broken by Toyota Corolla in the beginning of 90s. One final record to note: Even though it is difficult to notice from outside, VW is the most modified vehicle in automobile history. From 1934 since 1990s the Beetle underwent 269.000 modifications of different significances. Contact: www.vkod.org.tr Her ulus ona başka bir ad vermiştir: ngilizlerin benzetmesiyle Beetle ya da Bug, ABD de Veedub, Almanya da Kaefer, Fransa da Cox, talya da Maggiolini, Meksika da Göbek Deliği, Türkiye de ise Tosbağa, Kaplumbağa ya da Vosvos Every nation had a different name for it. The English called Beetle or Bug. It is Veedub in the US, Kaefer in Germany, Cox in France, Maggiolini in Italy, Lombelico (Umbilicus) in Mexico, Türkiye de ise Turtle or Vosvos in Turkey Güney Afrikada yap lm ş 1969 yılı 1303 standart model Vosvos un telden yapılmış maketi. A wire mini-model of a 1969-1303 standard type VW, from South Africa. 40 TÜRSAB TÜRSAB 41