KUR ÂN-I KERÎM ĠLE DĠĞER SEMÂVÎ KĠTAPLARIN/SAYFALARIN KARġILAġTIRMALI KISA BĠR TARĠHĠ



Benzer belgeler
KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir.

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te

Birden fazla umre yapmanın hükmü ve iki umre arasındaki süre ne kadar olmalıdır? Muhammed Salih el-muneccid

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

İLAHİ KİTAPLARA İNANÇ

KİTAPLARA İMAN. 1 Vahiy nedir? Allah Teâla nın Cebrail (aleyhisselam) vasıtasıyla peygamberlerine bildirdiği ilahî emirlerdir.

Abdullah b. Abdurrahman el-cibrîn

TÂĞUT KELİMESİNİN ANLAMI

KURAN YOLU- DERS 3. (Prof.Dr. Mehmet OKUYAN ın Envarul Kuran isimli 3 no lu dersinin ilk 50 dakikasının özeti)

1- Aşağıdakilerden hangisi suhuf gönderilen peygamberlerden biri değildir?

Rahmet Ayı RAMAZAN Pazar, 07 Haziran :17

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler

KUR AN I KERİM HAKKINDA KISA BİLGİLER. Soru 2 : Allah(c.c.) ın dilediği şeyleri Peygamberlerine bildirmesine ne denir? Cevap : Vahy denir.

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

Bu ay içinde orucu ve namazı o kişiye kolaylaştırılır. Bu ay içinde orucu ve namazı ALLAH tarafından kabul edilir.

Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya

6. SINIF DERS: DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÜNİTE:1 KONU: DEĞERLENDİRME SORU VE CEVAPLARI

VAHYĐN ÇEŞĐTLERĐ VE KUR AN-I KERĐM Muhammed b. Tavît et-tancî Terc.: Hüseyin Atay

Acaba hali hazırda elimizdeki Kur an Peygamber (s.a.a) e nazil edildiği suretteki Kur an mıdır?

Bilmeceli-Bulmacalı-Oyunlu. Namaz Kitabım. Bilal Yorulmaz

Kur an ın varlık mertebelerini beyan eder misiniz ve ilahi vahiyde lafızların yerinin ne olduğunu

5 Peygamberimiz in en çok bilinen dört ismi hangileridir? Muhammed, Mustafa, Mahmud, Ahmed.

Veda Hutbesi. "Ey insanlar! " Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.


Türkçeye Tercüme Edilen Hadis Kitaplarında Geçen Zayıf Hadislerin Numaraları

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

Kadınların Dövülmesi. Konusuna Farklı Bir Bakış. (Nisa [4] 34)

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3]

LİVATA HADDİ (EŞCİNSELLİĞİN/HOMOSEKSÜELLİĞİN CEZASI)

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla HİCRİ-2 YAHUDİLERLE İLİŞKİLER KAYNUKAOĞULLARININ MEDİNEDEN ÇIKARTILMASI

KUREYŞ SÛRESİ Nuzul 21 / Mushaf 106

Tevrat ta Dabbe İncil de Dabbe İslam Kültüründe Dabbe Hadislerde Dabbetül-Arz Kur an da Dabbetül-Arz Kaynakça. Dabbetül-Arz دابة االرض

İÇİNDEKİLER. Maide Suresi 116 Ve 117. Ayetlerinin Manası Nedir? Teveffi Kelimesi Ve Arap Dili. Teveffinin Manasıyla İlgili Hodri Meydan

Türkiye de üniversiteye giremeyen öğrenciler Fas ta üç dil öğreniyor

Tevrat ta Dabbe İncil de Dabbe İslam Kültüründe Dabbe Hadislerde Dabbetü l-arz Kur an da Dabbetü l-arz Kaynakça. Dabbetü l-arz

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

TİN SURESİ. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ. 3 Bu güvenli belde şahittir;

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Sıra no Sûre Adı. Âyet sayısı O.B.E.B

Her tür meyvelerden yemelerini fakat bir ağaca dokunmama-larını söyledi ve onları İblis in fitnesinden sakındırdı.

Dört Halife Dönemi Hazreti Ebubekir ve Hazreti Ömer Devri Ders Notu

Ramazan: Hicri takvimin dokuzuncu ayıdır. Ramazan-ı Şerif veya Oruç Ayı da denilir.

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesin olarak inanırlar. Bakara suresi, 4. ayet.

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır.

İÇİNDEKİLER KISALTMALAR...10 ÖNSÖZ...12 GİRİŞ...16 I- İSRÂ VE MİRAÇ KELİMELERİNİN MANALARI...16 II- TARİH BOYUNCA MİRAÇ TASAVVURLARI...18 A.

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

Eski Mısır Hukuku: Koca bazı şartlar altında birden fazla kadınla evlenebilirdi

Bu yazı sitesinin sahibi hacı Mehmet Bahattin Geçkil tarafından hazırlanmıstır Herhangi bir medyada yayınlanması

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi

İÇİNDEKİLER GİRİŞ...1

Tıbb-ı Nebevi İSLAM TIBBI

BESMELE VE ALLAH LAFZ-I CELÂLİ'NİN SAYIMLARI

Faiz Parasıyla Yapılan Evde Namazın Hükmü

İsra ve Miraç olayının, Mekke de artık çok yorulmuş olan Resulüllah için bir teselli ve ümitlendirme olduğunda da şüphe yoktur.

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

Suriye'den Mekke'ye: Suriyeli üç hacı adayının hikâyesi

KRAL JAMES İNCİLİ 1611 APOCRYPHA DUA AZARYA & üç Yahudi şarkı. Azarya ve şarkının üç Yahudi duası

Spor (Asr-ı Saadette) Prof.Dr. Vecdi AKYÜZ

Dr. Mehmet Sürmeli tarafından yazıldı. Perşembe, 07 Ekim :45 - Son Güncelleme Perşembe, 21 Ekim :00

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla HİCRİ-4 YAHUDİLERLE İLİŞKİLER NADİROĞULLARININ MEDİNEDEN ÇIKARTILMASI

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

İslamî bilimler : Kur'an-ı Kerim'in ve İslam dininin doğru biçimde anlaşılması için yapılan çalışmalar sonucunda İslami bilimler doğdu.

Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86)

11. Kullara rızık olması için birbirine girmiş, küme küme tomurcukları olan uzun boylu hurma

İÇİNDEKİLER İTİKAD ÜNİTESİ. Sorular

İmam-ı Muhammed Terkine ruhsat olmayan sünnettir der. Sünnet-i müekkededir.[6]

Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in hayatında kadının yeri. Prof. Dr. Hamid bin Mahmud Sufrata (GSM : )

Question. Kur an ın (Defaten Ve Tedricî) İnişi. Dr.İbrahimiyan

TEVRAT VE İNCİL DE İSLÂM A UYGUN ABDEST, NAMAZ, ORUÇ, HAC, ZEKAT, KURBAN İBÂDETİ VE ÎMAN ESASLARI

Muharrem ayı nasıl değerlendirilmelidir?

Hz Âmine, kocası Abdullah ın kabrini ziyaret etmiş, Hz Peygamber de Neccaroğulları ndan.

Taliban Esaretinden İslam a

ARAPÇA DİLBİLGİSİ BELİRLİLİK TAKISI, ŞEMSÎ VE KAMERÎ HARFLER. Abdullâh Saîd el-müderris

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

Pazartesi İzmir Basın Gündemi

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

MANİSA'DAN KUDÜS İZLENİMLERİ

Terceme : Muhammed Şahin

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şu an hayatta ve yeryüzünde hazır mıdır? Abdulkerim el-hudayr

Kur'an-ı Kerimde tevafuk mucizesi Kainatta tesadüf yok, tevafuk vardır

MERYEM SURESİNDEKİ MUKATTAA HARFLERİ كهيعص

Yayınevi Sertifika No: Yayın No: 220 HALİM SELİM İLE 40 HADİS

Ramazanda Devamlı Kur ân Okuyalım Pazartesi, 31 Temmuz :47

Hilalin bir ülkede görülmesiyle oruca başlamak. Muhammed b. Salih el-useymîn. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

İLİ : GENEL TARİH : Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

AYA THEKLA YERALTI KİLİSESİ

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

KUR'ANDAN DUALAR. "Ey Rabbimiz, Bize dünyada bir iyilik, ahrette bir iyilik ver. Bizi ateş azabından koru." ( Bakara- 201 )

MUHAMMED BAKIR EL-MECLİSÎ NİN VE BAZI ŞİÎ ÂLİMLERİN HZ. AİŞE HAKKINDAKİ BAZI SÖZLERİ

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla HZ HATİCE İLE EVLİLİĞİ

AİLE: HAYATA AÇILAN PENCERE

RIZIK VE ZENGİNLİK DUASI (ESMAÜL HÜSNA ŞİFRELERİ-2)

Transkript:

KUR ÂN-I KERÎM ĠLE DĠĞER SEMÂVÎ KĠTAPLARIN/SAYFALARIN KARġILAġTIRMALI KISA BĠR TARĠHĠ Muhammed HAMÎDULLAH Çev.: Bahattin DARTMA Mübarek Ramazan ayı içinde kayda değer büyük olaylar meydana gelmiş bulunmaktadır: 1. Bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi, 2. Peygamberlerin sonuncusunun [yani Hz. Muhammed in), bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderilmesi, 3. Kur ân-ı Kerîm in inmeye başlaması. Bunlar, bir şeyin çeşitli yönleridir. Rabbının nimetine gelince onları anlat. 1 Hangi nimet, bir kavme peygamber gönderilmesinden daha büyüktür? Öyle ise, bunlara önem vermemiz ve onlardan bahsetmemiz gerekmektedir. 4. (Müslümanlardan) küçük bir topluluğun iştirak etmesine rağmen dünya tarihinin mecrâsını değiştiren Bedir savaşı. (Şimdi burada) onlardan sadece birine yani Kur ân-ı Kerîm e dair mülâhazalarımla yetineceğim. Önceki Peygamberler Ahmed b. Hanbel, Peygamber[as] dan şu hadisi nakletmektedir: Allah, Adem[as] dan beri yüz yirmi dört bin peygamber göndermiştir. Bu peygamberlerden üç yüz on beş tanesine risâlet/kitap verilmiştir. 2 Bize, Kur ân dan önce gelenlerden, tek bir tane olsun tam bir kitap ulaşmamıştır. Orada (yani Kur ân da) Hz. Âdem ve Hz. Şu ayb[onlara selam olsun] ın sahîfelerine ait bir takım hususlar Muhammed Hamîdullah ın bu makalesi, el-ümme[tü] dergisinin, Temmuz 1982 de çıkan 3. yılı, 21. sayısının 42-45 sayfaları arasında, Katar da yayınlanmıştır. Prof. Dr., Yüzüncü Yıl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, E-mail: bahagani@mynet.com 1 Duhâ (93), 11. 2 Ahmed b. Hanbel, Müsned, İst., 1982, V, 265.

158 Muhammed HAMĠDULLAH vardır. Ancak biz, bu sahîfelerin muhtevaları bir yana, hangi dille yazıldıklarını bile bilmiyoruz. Muhtemelen Hz. Âdem in sahîfelerinde Allah, serbest/sınırsız aşkı ve erkeğin, (aynı doğumdan, yani tek (monozigotik) veya çift (dizigotik) yumurta ikizi olan) kendi kız kardeşi ile nikahlanmasını menetmiştir. Bu, (o dönemde) Âdem ve Havva nın çocuklarından başka kimsenin bulunmaması ve onların da hepsinin kız ve erkek kardeş olmaları nedeniyledir. O halde onlar ne yapacaklardı? Tevrat bu husustan hiç bahsetmez. Müfessir ve tarihçimiz olan Taberî[v. 310 h.] ye gelince o şöyle der: Annemiz Havva her defasında, oğlan ve kız olarak ikiz çocuğa hamile kalıyordu. Onlar evlilik çağına gelince Allah Âdem e, bir hamilelikteki/doğumdaki erkeği, başka bir hamilelikle/doğumla olan kız ile evlendirmesini emretti. İkinci nesilde yani, torunlarda ise, kız kardeşin kızıyla değil, amcanın kızıyla evlendirme emrini verdi. Zannediyorum ki bu (uygulama), Âdem oğullarının gelişmesi, diğer canlılarda ise en ufak bir gelişmenin olmaması nedeniyledir. Eğer Hz. Âdem, (aynı doğumdan/hamilelikten, yani tek (monozigotik) veya çift (dizigotik) yumurta ikizi olan) erkek ve kız kardeşi evlendirseydi, bir de serbest/sınırsız aşkı mubah görseydi biz (bugün), mutlaka kedi ve köpek[ler] gibi olurduk; eğer bize, (aynı doğumdan/hamilelikten, yani tek (monozigotik) veya çift (dizigotik) yumurta ikizi olan) erkek kardeşle kız kardeşin evlenmesini yasaklamasaydı, karga[lar] ve güvercin[ler] gibi kalırdık. İlk olarak mağaralarda yaşayan insanlar, bugün gökdelenler inşa ederlerken, onlar (hala) yuvalarını, milyonlarca yıl önceki yaptıkları gibi yapıyorlar. Sonra insanlar önceleri ayaklarıyla yürürlerken şu anda uçaklara biniyor ve uzak yıldızlara gidiyorlar. İzleri bize ulaşan en eski kitap, (araştırmacıların) Ölü Deniz yazmaları arasında buldukları Enûh un yani İdris[as] ın kitabıdır. Onda bir takım boz[ul]malar (tashîfât) bulunmaktadır. Mesela Nûh (as), İdris (as) zamanından sonra zikredilmiştir. 3 Bununla beraber bu kitapta Peygamberlerin sonuncusunun (yani Hz. Muhammed in geleceği) müjdesi ve sıfatları bulunmaktadır. 3 Nuh[as] ın, İdris[as] dan sonra geldiği doğru olmakla beraber, mü ellifin burada bunun yanlış olduğuna işaret ettiği sezilmektedir. Nuh[as] ın, İdris[as] dan sonra gönderildiğine dair bkz., Buhârî, Muhammed b. İsmâ îl, Sahîhu l-buhârî, İstanbul, 1981, Enbiyâ, 5. (Mütercim)

Kur ân-ı Kerîm ile Diğer Semâvî Kitapların Karşılaştırmalı Tarihi 159 Nuh[as] ın da bir kitabı vardır. Irak taki Sâbiîler, Nuh un dini üzere devam ettiklerini iddia etmektedirler. Eskiden onların yanında tam bir kitap bulunuyordu. Ancak şu anda bu kitaptan (sadece) ahlâkî emirlerle ilgili birkaç satır kalmıştır. İbrâhîm[as] ın sahîfelerine gelince Yahudi ve Hıristiyanlar onları biliyorlar, ancak onların muhtevâları ile ilgili herhangi bir şey bilmiyorlar. Kur ân-ı Kerîm, Necm sûresinde bu sahîfelerden birkaç âyeti nakletmektedir: Yoksa ( ) İbrahim in sahîfelerindeki şu hakikatler kendisine haber verilmedi mi? Hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü yüklenmez. İnsan için ancak çalıştığı vardır. Şüphesiz onun çalışması ileride görülecektir. Sonra çalışmasının karşılığı kendisine tastamam verilecektir. Şüphesiz en son varış Rabbinedir. 4 Mûsâ nın sahîfeleri: Buhtunnasır Filistin e hücum edip Kudüs ü işgal edince, Tevrat ın bütün yazmalarını bir araya toplayıp yaktı. Yüz sene sonra (ortaya çıkan) Peygamber Azrâ (Üzeyir (as)) onları ezberlediğini söyledi ve (tekrar) yazdırdı. Sonra Romalılar, Antiokhos un komutasında Filistin e geldiler ve Tevrat ın nüshalarını tekrar yok edip ortadan kaldırdılar. Bunun neticesinde Yahudiler onu yeniden ortaya koydular. Ancak (onların bu işi) hangi esasa göre (yaptıklarını) bilmiyoruz. Daha sonra Romalılar, Titos un komutasında tekrar geldiler ve Tevra tın buldukları nüshalarını bir kez daha ortadan kaldırıp yok ettiler. Halen elimizde bulunan (Tevrat nüshası/nüshaları) üçüncü kez ortaya konmuş olan (bu) nüshadan olup Yahudilerin buna nasıl sahip oldukları bilinmemektedir. (Bu itibarla) Tevrat ta, aslında olmayan şeylerin bulunması ve önceki şeklinde bulunan[kısım]ların noksanlaş[tırıl]mış olması yadırganmamalıdır. Ancak, burada bunun geniş izahı lazımdır. Her ne olursa olsun onda (Tevrat ta), Yahudilerin amcasının oğulları içinden büyük bir nebînin (geleceği) müjdesi vardır. İncil e gelince, İsa (as) göğe yükseltilinceye kadar onu hiç yazdırmamıştır. Onun bazı havârîleri ve tabiileri -Hz. Muhamed in sîretine ait kitaplar gibi- onunla (yani İsa (as)) ilgili hatırâtını yazmışlardır. Ve her mü ellif bu sîreti/biyografiyi İncil 4 Necm (53), 37-42.

160 Muhammed HAMĠDULLAH diye isimlendirmiştir. Bu nedenle, altmıştan fazla İncil bulunmaktadır. Kilise ise bunlardan dört tanesinden başkasını tanımamaktadır. Ancak bunları, kimin, ne zaman, kimin emri ile ve hangi kritere (esasa) göre seçtiğine dair herhangi bir bilgimiz yoktur. Fransız tarihçi Volter in, papazların/rahiplerin, çeşitli mü elliflere ait bütün İncilleri kilisede idârî/resmî görevlilerin masası üzerinde topladıklarına, sonra masayı salladıklarına, masanın üzerinde kalanları gerçek, yere düşenleri ise sahte olarak kabul ettiklerine dair söylediklerinin doğru olduğunu bilmemekteyiz. Onların her birinde Faraklît in (yani peygamberimiz Ahmed in/muhammed in) bir peygamber olarak geleceğinin) müjdesi vardır. Kur ân da Mecûsiler zikredilmekte, onların peygamberlerinin ismi ise geçmemektedir. Ancak (onların peygamberlerinin ismi), Zend diliyle (yazılmış olan) Avesta kitabının sahibi Zerdüşt tür. Yabancılar Fars diyarına hücum edince, ülkenin dili de değişti ve Zend (dili) anlaşılmaz bir hale geldi. Bu nedenle onların din adamları, Bâzend olan yeni dille Avesta nın hülasasının tefsirini yazdılar. Ancak bu yeni[dille yazılmış olan eser]den günümüze on ya da daha az (sayıda sayfa) gelebilmiştir. Bununla beraber onda, ismiyle birlikte peygamberlerin sonuncusunun (yani Hz. Munammed in) âlemlere rahmet olarak gönderileceği müjdesi vardır. Aynı şekilde Hint Brahmalarının da Allah tarafından indirildiğini iddia ettikleri kitapları vardır. Bunlar[ın sayıları], -dördü Vedâ dan, onu Purana dan gibi- çoktur. Puranaların sonunda Allah ın, mücâhid-asker Ģeklinde (nitelediği) uyarıcılarının sonuncusunun müjdesi vardır. O, kum yarımadasında (yani Arabistan da) ortaya çıkacak, babasının ismi Abdullah, annesininki de güvenilen/itimada layık (yani Âmine) olacak, kavmi onu (içinde doğduğu) şehirden çıkaracak, bu nedenle o doğum yeri[mekke ]nin kuzeyine sığınacak; onun, Miraç[gecesin]de, deve[ye benzeyen Burak adlı bineği]nin semâya ulaşana kadar son derece süratli bir şekilde taşıdığı karavanı olacak; sonra kavmiyle savaşarak beldesini fethedecek ve Veda haccında beraberinde on binlerce kıymetli mü min hazır bulunacaktır. Ancak, bu kitaplardan tam olarak aslî haliyle (bozulmadan) kalan yoktur. Bu nedenle Allah kullar[ın]a olan merhametinden dolayı Kur ân ı göndermiştir.

Kur ân-ı Kerîm ile Diğer Semâvî Kitapların Karşılaştırmalı Tarihi 161 Kur ân-ı Kerîm Tarihi İbn İshâk, batıda basılan Meğâzî sinde (s. 28) şunu zikretmektedir: Resûlullah[sav] e vahiy inince o onu önce erkeklere, akabinde de kadınlara okurdu. Sonra bir (vahiy) kâtibi çağırır ve o[nâzil ola]nı yazdırırdı. Yazma işi bitince, -yaptığı hata veya yanlışlığı düzeltmesi için- kâtibe, yazdığını oku derdi. Nüshaları çoğaltır ve onları Müslümanların evlerine dağıtırdı. Onlara, güvenilir bir üstâzın yani, Nebî[sav] in önünde, sonra da onun izin verdiklerinin yanında Kur ân ı tedrîs etmelerini emrederdi. Sahâbeye, Kur ân ı ezberlemeleri, her gün namazlarda birkaç defa onun tilavetini tekrarlamaları tavsiyesinde bulunurdu. Yeni âyetler indiği zaman hep aynı şey[ler]i yapardı. Yeni gelen vahyin, Kur ân ın bütünü içindeki yazılacağı/yerleştirileceği- yerinin neresi olduğunu söylerdi. Çünkü onları nüzül[sıra ve tarih]ine göre tedvin etmiyordu. Her defasında böyle yapıyordu. Medîne ye hicret edince yeni bir tedbir aldı; her Ramazan ayında, o zamana kadar inmiş olan bütün Kur ân ı sesli olarak açıktan okumaya başladı. Sahâbe ise, (önceden yazdıkları Kur ân) nüshalarını getiriyor, (ondaki) tertibi (sıralamayı) düzelttikleri gibi kelimeleri de düzeltiyor ve bu işi, arza (العرضة) diye isimlendiriyorlardı. Resûlullah, hayatının son Ramazanında Kur ân ı iki kere okumuştur. Bu son arza, Kur ân tarihinde büyük bir yankı yapmıştır. Bu ve diğer tafsîlât için, Fransızca Kur ân-ı Kerîm tercememin mukaddimesine başvur[ulabilir]; orada bütün kaynaklar vardır. Nebî[sav] in vefâtı ve Müseylimetü l-kezzâb savaşından sonra Ebû Bekir (ra) Kur ân ın, mushaf (yani, sayfalardan oluşan bir kitap) halinde istinsahını emretti. (Bunun için vahiy) kâtib[i] Zeyd b. Sâbit[ra] a, Kur ân a dair, ezberinden herhangi bir şey (kelime) yazmaması, aksine, yazılmış ve Nebî[sav] e arzedilmiş iki nüshaya dayanması emrini verdi. Bundan sonra Hz. Osman[ra] ın hilâfeti zamanında bu mushaftan çeşitli nüshalar istinsah edip vilayetlerin merkezlerine gönderdiler. Onlardan şu anda bir nüsha İstanbul da (ki bu önceden Medine de idi), bir adet Taşkent te (bunu Timurlenk Şam dan getirmiştir), bir tanesi de, Londra İndia Offica kütüphanesinde bulunmaktadır ki onlar (İngilizler) bu nüshayı, 1857 de işgal ettikleri zaman Dehli deki Moğol sultanlarının kütüphanesinden gasbetmişlerdir.

162 Muhammed HAMĠDULLAH Bu güne kadar Müslümanlar, güvenilir bir üstadın yanında (Kur ân) okuma (kırât) âdetini devam ettirmişlerdir. Bu âciz (Muhammed Hamîdullah ın kendisi), 1366/1946 yılında Kur ân-ı Kerîm in tamamını, Medine-i Münevvere de bulunan, Şeyhü lkurrâ eş-şeyh Hasan eş-şâ ir in yanında okuduğu zaman o bana bir belge (icâzet) verdi. Bu zat (kırâatı) üstâz/d ve üstâzlarından öğrendiği gibi bana da öğretti. Onların sonunda, Zirr b. Hubeyb el-esedî (kırâatı), Osman, Ali, İbn Mes ûd, Übeyy İbn Ka b ve Zeyd b. Sâbit ten, onlar da Nebî[sav] den, o da Cibrîl den, Cibrîl de Levh-i Mahfûz dan (aldı), oraya da (kırâat) İzzet sahibi, ihtişamı büyük ve faydası umumi olan[allah ]dan (geldi) bilgileri vardır. Bu uygulamadan dolayı Kur ân ın metninde (en ufak bir) ihtilaf/farklılık bulunmaz. Geçen asırda, bazı büyük Alman papazlar/rahipler İncil in, dünyadaki bütün Yunanca yazmalarını bir araya topladılar -ki Kur ân için Arapça nın asıl olması gibi Yunanca da onların yanında asıldır-. (Onları) satır satır, harf harf karşılaştırdılar ve yaklaşık olarak iki yüz bin rivayet farklılığı buldular. Bu (durumu) gördükleri zaman, Münih üniversitesinde Kur ân Araştırmaları Enstitüsü kurdular. Dünyanın her tarafından (el yazması) Kur ân nüshalarını toplamaya başladılar. Bu (çalışma), arka arkaya üç nesil devam etmiştir. Ben (Muhammed Hamîdullah), 1933-1934 yıllarında Sorbonne de iken, enstitünün üçüncü müdürü Prof. Bristol, Kur ân yazmalarının fotoğrafını çekmek için Paris e geldi. Paris te milli kütüphanede, hicrî ikinci asra ait bir nüsha vardı. Kendisiyle karşılaştım, bana şöyle dedi: Şu anda yanımızda, tam veya eksik olarak kırk iki bin el yazma Kur ân var, karşılaştırma işi devam ediyor. İkinci dünya savaşından hemen önce geçici bir rapor yayınladılar. Ve o raporda şöyle dediler: Şu ana kadar, bazı yazılış (imla) hataları dışında herhangi bir rivâyet farklılığı bulamadık, (kâtibin hatası bir nüsha ile ilgili iken, o ikisi (yani rivâyet ve kitâbet) arasındaki fark, ihtilafın birkaç nüshada bulunmasıdır). Sonra, (II. dünya) harb[i] esnasında bu enstitü üzerine bir Amerikan bombası düştü ve ondan hiçbir eser ve eşya kalmadı; kütüphane, çalışanlar ve (kısaca) her şey yok oldu; o[enstitü]nun sadece temelleri kaldı. Birinin maddî imkanı ve isteği olursa

Kur ân-ı Kerîm ile Diğer Semâvî Kitapların Karşılaştırmalı Tarihi 163 o[kur ân nüshalarından yazma ola]nları tekrar bir araya toplar ve inaşaallah asıl neticeye ulaşır. Kur ân ın BaĢka Dillere Tercemeleri Terceme, bir dildeki sözün manalarını, diğer bir dile aktarmaktır. Önceki âlimlerimiz bu kelimeyi en ufak bir itiraz söz konusu olmaksızın kullanmışlardır. Son zamanlarda bazı âlimlerimiz, Kur ân ın manalarının tercemesi ifadesini kullanmada ısrar etmektedirler. (Halbuki) buna gerek yoktur. Kur ân ın Arapça dışındaki dillere tercemesi, -ileride açıklayacağımız gibi- Nebî[sav] in döneminde başlamış ve geçen asra kadar en ufak bir itirazla karşılaşmamıştır. Bazı insanlar, Kur ân ın tercemesinin caiz olmadığını iddia ediyorlar. Bir espri kabilinden, Ezher şeyhinin gözetimi altında Kur ân ı İngilizce ye çeviren Muhammed Marmaduke Picktahall u (Marmaduk Piktol u) (Allah ona rahmet etsin) hatırla[malısınız]. Fakat o bu tercemeyi yayınlayınca, Mısır hükümeti onun Mısır a girmesini yasaklamıştır. Kanaatime göre geçen asırda bu tercemenin yasaklanmasının sebebi, Avrupalıların İslâm ülkelerini işgal ettiklerinde bütün imkanları kullanarak Müslümanları Hıristiyanlaştırmaya çalışmalarıdır. Bu nedenle onlar, Afrika nın kuzeyinde Arap dilinin öğretilmesini de yasakladılar. Sonra Kur ân tercemelerinin sömürülen ülkelere girmesine izin vermediler. Misyonerlerden biri samimi bir Müslüman a şöyle demiştir: Gerçekten, Kur ân bir mu cizedir, onun herhangi bir dile tercemesi mümkün değildir. Gerçek fazîlet, düşmanların tanıklık ettiği şeydir. Bu seçkin (müslüman) buna sevindi. Bunu kendisine mal etti ve çevresine yaydı. Kısa bir süre sonra o, mümkün olmaz ve caiz değil hale geldi. Bu iddiayı Arap beldelerine; başkentleri Kostantiniyye ye/istanbul a ve o zamanın Osmanlı idaresindeki Irak, Suriye, Mısır gibi ülkelere yaydılar. Ancak bu Hıristiyan misyonerler (bunda) yanıldılar ve -Arapların o tercemelere ihtiyacı yok iken- onları yapanların Araplar olduğunu zannettiler. Aksine bunlar, Arapça yı bilen ve Kur ân ın manalarını kendi ülkelerinin dillerine aktaran Acem (yani Arapların dışındaki) Müslümanlardır. Onlar (sadece), Arap ülkelerinde tercemenin aleyhine olan iddiaları yaymakla yetindiler; Hindistan, İran, Afganistan, Cava, Malaya (Batı Malezya) ve Çin i unuttular. Allah a hamdolsun ki, şu anda Müslüman Araplar uyandılar. Su ûdî ve

164 Muhammed HAMĠDULLAH diğer Arapların Kur ân ın, dünyanın önemli dillerine tercemesiyle uğraştıklarını görüyoruz. (Kur ân ı) ilk terceme (etme işi), Selmân Fârisî[ra] a aittir. Serahsî, el-mebsût adlı eserinin kitâbu s-salât kısmında şu hususu zikretmektedir: Bazı İranlılar Müslüman olunca, Selmân Fârisî den Fâtiha suresini kendileri için Farsça ya terceme etmesini istediler. Onlar, dilleri Arapça ya yatkın hale gelinceye kadar bu tercemeyi okuyorlardı. Tâcu ş-şerîa, el-hidâye nin şerhi olan en-nihâye [sin]de (konuyla ilgili olarak) şunu ilave etmektedir: Selmân Fârisî, (yaptığı) bu tercemeyi Nebî[sav] e sundu, Resûlullah ise onu (bundan) menetmedi. Akabinde o (Selmân) da bu tercemeyi İran a gönderdi. Muhtemelen onlar, Yemen den ya da o dönemde Arabistan nın doğusundaki Fars sömürgelerinden olan Amman dandırlar. Bu dönemde Kur ân ın, tam olarak takrîben yetmiş, birtakım cüzlerinin ise seksen (çeşit) dilde tercemesi bulunmaktadır. O dillerin çoğunda birden fazla terceme vardır. (Meselâ) Urdu dilinde üç yüzden fazla terceme mevcuttur. Türkçe ve Farsça nın her birinde yüzü aşkın terceme bulunmaktadır. Avrupa nın en eski dillerinden yani, Arap alfabesiyle yazılan Endülüs (الخميادو) diliyle 36, Almanca 49, İngilizce 91, Fransızca 46, Latince 43 ve Rusça 11 adet terceme vardır. Avrupa dillerinde yapılmış bütün Kur ân tercemelerinin tafsîlâtını Fransızca (Kur ân) tercememin mukaddimesinde zikrettim. Bütün (yabancı) diller[de yapılan tercemeler]in fihristi, Her Dilde Kur ân Tercemesi adlı kitab[ım]dadır. (II. dünya) savaş[ın]dan önce bu eserin üç baskısı yayınlandı. Pek çok ziyadesiyle hazırlanmış olan dördüncü baskısı ise bir yayıncıyı beklemektedir. Umulur ki Allah bundan sonra bir kolaylık ihdas eder. Bu kitabıma, bir örnek olarak Fâtiha suresinin bütün (yabancı) dillerde yapılmış olan tercemelerini koydum; -mütercimin ismi, baskılarının tarihi vb. diğer bilgileri vererek- her bir dilde yapılmış olan tüm tercemeleri zikrettim. Fransızca (Kur ân) tercemem 1959 yılında yayınlandı. Şu ana kadar 12 defa basıldı. Allah ın izniyle 13 üncüsü baskıya hazırlanmıştır. Bunda, terceme ile birlikte dipnotlarda bazı açıklamalar bulunmaktadır. Ondan misal kabîlinden bir hususu zikredeyim: Bakara suresinde, Derken, Adem (vahy yoluyla) Rabbinden birtakım kelimeler aldı, (onlarla amel edip Rabb ine yalvardı. O da) bunun üzerine tövbesini kabul etti. Şüphesiz

Kur ân-ı Kerîm ile Diğer Semâvî Kitapların Karşılaştırmalı Tarihi 165 o, tövbeleri çok kabul edendir, çok bağışlayandır. İnin oradan (cennetten) hepiniz 5 ve Tâhâ süresinde, Adem Rabbine isyan etti ve yolunu şaşırdı. Sonra Rabbi onu seçti, tövbesini kabul etti ve ona doğru yolu gösterdi. Allah şöyle dedi: Birbirinize düşman olarak hepiniz oradan inin dedik 6 buyurulmaktadır. Diyorum ki: Tevbenin kabulünden sonra Allah ın cezalandırması O nun adaletine uymaz. Aksine Allah onu, nimetlendirdi ve yeryüzüne kendisinin halîfesi olarak gönderdi. Yeryüzünün ömrü Âdem in ömründen daha uzun olduğu için kendisinden sonra Âdemoğulları kıyamet kopana kadar halife oldular. Bu konuyu mütevâzî bir şekilde bitiriyorum. Terceme konusunda kardeşlerimiz çok tenkit yaptılar Fakat (ben şunu söylüyorum): Arapça asıl (yani Kur ân), kişilerin değişik anlayışlarından korunmuş mudur? Yüzlerce, hatta binlerce Arapça tefsir vardır. Tâ ki sahâbe (ra) Nebî[sav] e gidiyor ve Kur ân-ı Kerîm in anlaşılması zor olan yerlerini ona soruyordu. Hatta Ömer b. Hattâb (ra) gibi sahabîlerin en büyükleri bile (böyle yapıyordu). Başka bir ifadeyle bütün dünya dillerini birleştirsek ve Arapça nın dışında hiç bir dil kalmasa, bu (dahi) Kur ân ı (yeteri kadar) anlamaya kâfî gelmeyecektir. Biz -mutlaka- tefsirlere ihtiyaç duymaya devam edeceğiz. Allah dilediği şeylere kâdirdir. 5 Bakara (2), 37-38. 6 Tâhâ (20), 121-123.