SÖZLÜ VE YAZILI KÜLTÜR BAĞLAMINDA CÖNKLERDE KADIN DİVAN ŞAİRLERİ

Benzer belgeler
Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır.

ÖZGEÇMİŞ. Yasemin ERTEK MORKOÇ

Get to know Hodja Dehhânî Through Other Poet s Poems:

Avrupa İslam Üniversitesi İSLAM ARAŞTIRMALARI. Journal of Islamic Research البحوث االسالمية

Müşterek Şiirler Divanı

YRD. DOÇ. DR. ABDÜLKERİM GÜLHAN /4508.

( ) ARASI KONUSUNU TÜRK TARİHİNDEN ALAN TİYATROLAR

PROF.DR. MUSTAFA İSEN İN ÖZGEÇMİŞİ VE ESERLERİ

ÖZ GEÇMİŞ II. Akademik ve Mesleki Geçmiş

Prof. Dr. Osman HORATA TDE 472 Eski Türk Edebiyatı Ders Notları

ÖZGEÇMİŞ II. Akademik ve Mesleki Geçmiş

Prof. Dr. ÂMİL ÇELEBİOĞLU HATIRA DOSYASI

PROF. DR. MESERRET DĐRĐÖZ

Hoca Abdülkadir e Atfedilen Terkipler Erol BAŞARA *

ARZU ATİK, Yard. Doç. Dr.

Balım Sultan. Kendisinden önceki ve sonraki Postnişin'ler sırası ile ; YUSUF BALA BABA EFENDİ MAHMUT BABA EFENDİ İSKENDER BABA EFENDİ

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7 KISALTMALAR GİRİŞ İran ve Türk Edebiyatlarında Husrev ü Şirin Hikâyesi BİRİNCİ BÖLÜM Âzerî nin Biyografisi...

ŞEYH SAFVET İN TASAVVUF DERGİSİ NDEKİ YAZILARINDA TASAVVUFÎ KAVRAMLARA BAKIŞI

ÖZGEÇMİŞ. II. (Link olarak verilecektir.)

Doç.Dr. ŞEVKİYE KAZAN NAS

CUMHURIYET DÖNEMINDE COŞKU VE HEYECANI DILE GETIREN METINLER (ŞIIR) Cumhuriyet Edebiyatında Şiir ve Soru Çözümü

İnci. Hoca DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ II (BENTLERLE KURULANLAR)

Hacı Bayram-ı Velî nin Torunlarından Şair Ahmed Nuri Baba Divanı ndan Örnekler, Ankara Şehrengizi ve Ser-Güzeşt i

I TÜRK SANATINDA MEYVE FRUITS IN TURKISH ARTS 7

ÖZGEÇMİŞ. Kenan Erdoğan Unvanı. Adı Soyadı. Doçent Doğum Tarihi veyeri Yozgat 01 Mart 1963 Görev Yeri

Kitap Değerlendirmeleri. Book Reviews

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya

(d.1286/1869-ö.1319/1902) âşık

Türkçe Şair ezkirelerinin Kaynakları

ÖZ GEÇMİŞ. Çalıştığı Kurum : Giresun Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğrenim Durumu : Doktora

Pir Sultan ABDAL. Sana kıyanlar tarihin kara sayfalarında, sen ise milyonların kalbindesin Ey Ali Aşığı Pir Sultan

EDEBİYAT. Celâleddîn Ergûn Çelebi GENC-NÂME HAZİNE KİTABI

İÇİNDEKİLER/CONTENTS. Semih Tezcan BİZ NE YERİZ, ÖTEKİLER NE YER? WHAT WE EAT, WHAT OTHERS DO? s.1-16

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ...9 GİRİŞ... Osman Horata 11

10.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Nedim. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm ÖABT Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Konu Anlatımlı Soru Bankası ESKİ TÜRK DİLİ VE LEHÇELERİ...

Betül Erdoğan.

Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım

ve Manisa Muradiye Kütüphanesi nde iki nüshası Bursalı Mehmet Tahir Efendi

OSMANLICA öğrenmek isteyenlere kaynaklar

BAYAN DİN GÖREVLİSİNİN İMAJI VE MESLEĞİNİ TEMSİL GÜCÜ -Çorum Örneği-

Bugün mihman gördüm gönlüm saz oldu. Mihman canlar bize safâ geldiniz. Kalktı gam kasavet bahar yaz oldu. Mihman canlar bize safâ geldiniz

İntikam. Ölüm Allah ın Emri

Selman DEVECİOĞLU. Gönül Gözü

I. Musammat Kaside. 1. Esdi nesîm-i nevbahâr açıldı güller subh-dem. Açsın bizim de gönlümüz sâkî meded sun câm-ı Cem

S A I15 NUMBER Y I L08

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

SAHIL-NÂMES IN THE CLASSICAL TURKISH LITERATURE AND DERVISH HILMI DEDE S SAHIL-NÂME

HUKUK FAKÜLTESİ DERGİSİ

İSLÂM TARİHİ VE SANATLARI BÖLÜMÜ. Doç. Dr. HÜSEYİN AKPINAR Türk Din Mûsikîsi Anabilim Dalı

HALK EDEBİYTI IV AŞIK EDEBİYATINDA ÜSLUP

Doç. Dr. Mustafa Alkan

(Seni sevdiğim için eğer benden bedel isterlerse, iki cihânın mülkünü versem bile bu bedeli ödemeye yetmez.)

Es-Seyyid Eş-Şeyh Abdülkadir El Abri Hazretleri

Âmil Çelebioğlu nun Ölümü İçin Yazılanlardan

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ

PROF. DR. CENGİZ ALYILMAZ

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal

YAHYA KEMAL BEYATLI ( )

Bu sayının editörleri: Doç. Dr. Üzeyir ASLAN Dr. Ümran AY

2. Yıl / III. Dönem (Second Year Third Semester)

Bu doküman Kâtip Çelebi tarafından 1632 de yazılan ve İbrahim Müteferrika nın eklemeleri ile Matbaa-ı Amire de basılan Kitabı-ı Cihannüma nın

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DOKTORA PROGRAMI

MARMARA COĞRAFYA DERGİSİ SAYI: 19, OCAK , S İSTANBUL ISSN: Copyright

ÖZ GEÇMİŞ. 1. Adı Soyadı: Oğuzhan KARABURGU 2. Doğum Tarihi: Unvanı: Yrd.Doç.Dr. 4. Öğrenim Durumu:

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - I

Mustafa İsen, Varayım Gideyim Urumeli ne Türk Edebiyatı nın Balkan Boyutu

Savaş, kahramanlık ve vatan sevgisi gibi konuları destansı ve abartılı bir anlatımla işleyen şiirlerdir.

Prof. Dr. Sabahattin KÜÇÜK

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Efendim! Şu direğin arkasında Ekmekçi Koca vardır, benden daha âlim ve âriftir. diyerek Şeyh Hamîdüddîn i açığa çıkarmıştır.

KAYNAK: Birol, K. Bülent "Eğitimde Sanatın Önceliği." Eğitişim Dergisi. Sayı: 13 (Ekim 2006). 1. GİRİŞ

3. TÜRK HALK EDEBİY A Tl ALANINDA SUNULAN BiLDiRiLER

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

TC. ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI'NDA TAMAMLANAN TEZLER

HAT SANATINDAN ENSTANTANELER İSMEK HÜSN-İ HAT HOCALARI KARMA SERGİSİ

ŞATRANC-I UREFA (Arifler Satrancı) Satranç Hindistan da yaklaşık 1500 yıl önce bulunmuş klasik bir strateji oyunudur. Satranç Sanskritçe de

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ BU HAFTA ÜNLÜ ŞAİRİMİZ MEHMET AKİF ERSOY A AYDIN BAKIŞLAR KONFERANS DİZİSİNİN İKİNCİ OTURUMUNU GERİDE BIRAKTI.

Ulusal Tarımsal Mekanizasyon Kongrelerinin Değerlendirilmesi

PROF. DR. HALUK ĠPEKTEN ĠN HAYATI VE BĠBLĠYOGRAFYASI Sevda ÖNAL

DERSLER VE AKTS KREDİLERİ

HALKBİLİMİNE GİRİŞ I DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

SEYYİD NESÎMÎ NİN YAYIMLANMAMIŞ ŞİİRLERİ Unpublished Poets of Nesîmî

ÖZGEÇMİŞ Yaşar Kemal in Romanlarında Toplumcu Gerçekçilik (devam ediyor)

İnci Hoca TANZİMAT EDEBİYATI I. DÖNEM

TOKAT IN YETİŞTİRDİĞİ İLİM VE FİKİR ÖNDERLERİNDEN ŞEYHÜLİSLAM MOLLA HÜSREV. (Panel Tanıtımı)

ġevkġ EFENDĠ ve HASAN RIZA EFENDĠ SÜLÜS-NESĠH MURAKKAʻLARININ MUKAYESESĠ

-KLÂSİK TÜRK EDEBİYATI- -PROF. DR. MESERRET DİRİÖZ HATIRASI-

Makbul Re y Tefsirinin Yöneldiği Farklı Alanlar. The Different Fields Twords That The Commentary By Judgement Has Gone

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak

Adjectives in Turkish Language. . Abstract

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI GÜZ DÖNEMİ PROGRAMI

HAYALİ, EFSANEVÎ VARLIKLAR VE İLİMLER

BEP Plan Hazırla T.C Ceyhan Kaymakamlığı ALTI OCAK MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ Müdürlüğü Edebiyat Dersi Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı

Tanzimat Edebiyatı. (Şiir-Roman) YAZARLAR Dr. Özcan BAYRAK Dr. Muhammed Hüküm Dr. Taner NAMLI Dr. Celal ASLAN

11.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Ömer Turhan. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Arş. Gör. İlker YİĞİT

İsmail E. Erünsal, Osmanlılarda Sahaflık ve Sahaflar, Timaş Yayınları, İstanbul 2013, 581 s.

Transkript:

SÖZLÜ VE YAZILI KÜLTÜR BAĞLAMINDA CÖNKLERDE KADIN DİVAN ŞAİRLERİ Female Ottoman Poets in Cönks in Context of Oral and Written Culture Yrd. Doç. Dr. Berna AYAZ* ÖZ Halk biliminin, özellikle de âşık şiirinin başlıca yazılı kaynağı olan cönklerde sadece halk bilimi ve halk şiiri ürünlerine yer verilmemiş, pek çok cönkte Fuzûlî, Nedim ve Bâkî gibi klasik şairlerin gazelleri de yer almıştır. Türk halkının, aynı kültürel kaynaktan beslenen, fakat sanat/şiir, estetik, dil, vezin ve icra anlayışları bakımından farklılıklar arz eden her iki şiir geleneği (klasik şiir ve halk şiiri) arasında kurduğu bağları gözler önüne seren bu durum, okuma yazma bilen halktan insanların, halk şiirinin yanı sıra, klasik şiirden de zevk aldıklarını, Fuzûlî ve Nedim gibi klasik şairlerin şiirlerini halk şiirlerinden ayrı tutmaksızın cönklere kaydettiklerini göstermektedir. Böyle olmakla birlikte, bu durum, özellikle cönklerde yer alan kadın şairler üzerinde günümüze kadar yeterince durulmamıştır. Bu çalışmada Klasik Türk Edebiyatının bazı kadın şairlerinin, halk biliminin başlıca yazılı kaynağı olan cönklerdeki yeri üzerinde durulmuştur. Klasik Türk Edebiyatı nda kadın şairlerin sayısı elli civarındadır fakat bu kadın şairler üzerine yapılan çalışmalar son derece azdır. Kendi dönemlerinde ve sonrasında hak ettikleri ilgiyi göremeyen kadın şairlerden bazıları, halk arasında tanınmış ve sevilmiştir. İnceleyebildiğimiz cönklerde Fıtnat Hanım, Şeref Hanım, Leylâ Hanım, Âdile Hanım ve Mihrî Hatun un şiirlerine de rastlanmıştır. Cönklerdeki örneklerden de anlaşılacağı üzere, bu kadın şairlerimiz, halk arasında sevilmiş, şiirleri cönklere kaydedilmeye değer bulunmuştur. Elbette, kadın şairlerin şiirlerinin yer aldığı bazı cönklerin, bu şiirlerin sahipleri olan kadın şairler tarafından yazılmış olması da muhtemeldir. Milli Kütüphane deki el yazmaları kataloğuna kayıtlı olan cönkler incelendiğinde yukarıda adı geçen kadın şairlerimize ait elli sekiz adet şiire rastlanmıştır. Bu cönklerde kadın şairlerimizin pek çok şiiri olduğu gibi yer almakla birlikte bazıları da varyantlaşmıştır. Anahtar Kelimeler Sözlü Kültür, Yazılı Kültür, Cönk, Kadın, Şair, Divan. ABSTRACT In Cönks who are the leading source of folklore, especially minstrel literature, not only products of folklore and minstrel literature are given a place but also gazelles of classical poets such as Fuzuli, Nedim and Baki took place in many cönks. This situation revealing the connections between both two poetry traditions (classical poetry and folk poetry) of Turkish people which are fed by the same cultural source but have differences in terms of art/poem, esthetic, style, rhythm and performance, shows that commoner literate people enjoy from classical poetry as well as folk poetry, without distinguishing poems of classical poets such as Fuzuli and Nedim from the folk poetry. In addition, this situation, especially female poets partaking in cönks have not emphasized enough. In this study, it is laid an emphasize on the place of female poets partaking in cönks who are the leading written source of folklore. The number of female poets is about 50 in Classical Turkish Literature, but a very few studies have been performed on these female poets. Some of these female poets who did not get the attention that they deserved in their periods and later, are known and loved in public. In cönks that we could examine, it is encountered the poems of Fıtnat Hanım, Şeref Hanım, Leyla Hanım, Adile Hanım and Mihri Hatun. As is understood from examples in cönks; these female poets loved by public and deemed valuable to be recorded in cönks. Of course, it is possible that some cönks in which poems of female poets took place were written by female poets who were owners of these poems. When examining cönks recorded to the catalogue of manuscripts in National Library, it is encountered the fifty-eight pieces of poems of aforementioned female poets. In these cönks, many poems of these poets are much the same; some of them were alternated. Key Words Oral Culture, Written Culture, Cönk, Female, Poet, Ottoman. * Bülent Ecevit Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Türk Halk Edebiyatı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, Zonguldak/Türkiye, berna.ayaz@beun.edu.tr 66 http://www.millifolklor.com

1. Divan Edebiyatı Geleneğinde Kadın Şairler XIII. yüzyıldan başlayarak XX. yüzyılın ortalarına kadar varlığını sürdüren Klasik Türk Edebiyatı, Yüksek Zümre Edebiyatı ya da daha çok kullanıldığı şekliyle Divan Edebiyatı, yedi yüzyıllık süre zarfında erkek egemen bir yapı sergilemekle birlikte sınırlı sayıda da olsa kadın şairler tarafından da temsil edilmiştir. Divan edebiyatı şiir geleneğine uygun bir şekilde şiir yazan ilk kadın şaire, kaynaklarda XV. yüzyılda rastlanmaktadır. Kadın şairler hakkında ilk bilgiyi veren kişi Sehî Bey dir. Sehi Bey, şairler tezkiresi olan eseri Heşt Behişt te Amasya da yaşamış olan Zeynep ve Mihrî Hatun un yaşamları ve sanatları hakkında bilgi vermiştir (İsen, 1998: 218). Murat Uraz, kadın şair sayısının azlığını cemiyetin geri zihniyetinin bilhassa kadınların tahsilini hazmedememesine bağlamış ve bu kadınlar arasında birçok kabiliyetli şairin de sönüp gittiğini, Tanzimat a kadar olan süreç içerisinde on iki kadın şairin kaydedildiğini belirtmiştir (Uraz, 1941: 3). Dönemin toplum yapısı göz önüne alındığında bir kadının duygularını âşikâr etmesi elbette hoş karşılanmamıştır. Mübeccel Kızıltan, yaşadığı dönemin şartları dikkate alındığında nispeten özgür yaratılışlı bir kadın şair olan Zübeyde Fıtnat Hanım ın dahi kadınca duyguları yansıtmakta sıkıntı duyduğunu kaydetmiştir. Kızıltan, yine de erkeğin egemen olduğu bu dönemde Mihrî Hatun un kadınca duyguları ifade etme cesareti gösterdiğini ilave etmiştir (Kızıltan, 1994: 106-107). Kadın şairlere yönelik eleştiriler, sadece şiirlere odaklanmamış, zaman zaman kişiliklerini de hedef almıştır (İspirli, 2007: 14-16). Kadın şairlerin, varlıklarını ispat edebilmek için erkek şairler gibi yazmaya çalıştıkları görülmektedir. Hatta kadın şairler erkek şairlere nazireler yapmışlardır. Örneğin Mihrî Hatun un (XVI. yüzyıl) etkisinde kaldığı Necâtî ye nazireler yazdığı bilinmektedir. Necâtî nin Mihrî ye gönderdiği esprili beyit akıllarda yer etmiştir. İy benim şi rüme nazire diyen Çıkma râh-ı edebden eyle hazer Dime ki işte vezn ü kāfiyede Şi rüm oldı Necâtî ye hem-ser Harfi üç olmak ile ikisinin Bir midür fi l-hakīka ayb ü hüner (Çavuşoğlu, 1977: 23). Zehra Toska, kadın şairlerin edebiyatın asli üyeleri olarak görülmediğini, onları bir alt grup olarak ele alan, dolayısıyla onların genel edebiyat dizgesi içinde yer edinmelerine izin vermeyen en azından bazı erkek şairlere göre üstünlüklerinin belirlenmesine olanak sağlamayan bir ortamda yetiştiklerini belirtmektedir (Toska, 1996: 49). Ona göre erkeklerin bu bakış açısı, kadın edebiyatıyla ilgili araştırmaları da geciktirmiştir. Kadın şairler, divan edebiyatının bazı kurallarını zorlamışlar hatta zaman zaman sınırlarını da aşmışlardır. Bunlardan biri de Mihrî Hatun dur. Divan edebiyatının soyut aşk anlayışını bir yana bırakarak sevdiği kişinin ismini açıkça yazmıştır (Toska, 1996: 50). Divan edebiyatı çerçevesinde de kadına saçı uzun aklı kısa şeklinde verilen değere ilk isyan eden de Mihrî olmuştur. XVIII. yüzyıla gelindiğinde Leylâ Hanım da içinden geldiği gibi duygularını ifade etmiş ve bu nedenle de dile düşmüştür. Şeref Hanım ise yine bir şair olan kız kardeşi Nakiye Hanım ın kızı için divan edebiyatı na- http://www.millifolklor.com 67

zım şekillerinin dışına çıkarak ninni yazmıştır (Arslan, 2002: 224-229). Kadın şairlerin hayatlarıyla ilgili bilgilere bakıldığında ise aile bireylerinin bazılarının devletin yönetici kesimlerinde yer aldıkları ya da ulema sınıfına mensup eğitimli kişiler oldukları görülmektedir. Burada cönkler içerisinde daha çok ön plana çıkan kadın şairlerimizden bahsetmek gerekirse Mihrî Hatun un babasının kadı, Leylâ Hanım ın kazasker, Zübeyde Fıtnat Hanım ın şeyhülislâm, Şeref Hanım ın ise müderris olduğu görülmektedir. Bu kadın şairlerimiz ailelerinden de klasik şiir zevkini almışlardır. Bunda ailelerinde şair kimselerin bulunması da etkilidir. Zübeyde Fıtnat ve Şeref Hanım ın büyükbabaları ve Leyla Hanım ın dayısı şairdir. Dolayısıyla bu kadın şairlerimiz şiir ortamlarında yetişmişler ve edebiyatın zevkine varmışlardır (Kızıltan, 1994: 104). Cönklerde varlığını tespit ettiğimiz kadın şairlerimizin hayatlarına kısaca değinecek olursak Şeref Hanım, 1124 (1809) yılında doğmuştur. Babası, şair Mehmet Nebil Bey dir. Doğum yeri hakkında kesin bir bilgi olmamakla birlikte İstanbul ya da Kahire de doğduğuna dair rivayetler bulunmaktadır. Yaşamını İstanbul da sürdürmüş, kısa bir süre için Gelibolu da da bulunmuştur. Mevlevî ve Kādirî tarikatlarına da intisap etmiş ve Yenikapı Mevlevîhanesi şeyhi Osman Selāhaddîn Dede ye derviş olmuştur. Şeref Hanım ın şiirlerinden edinilen bilgilere dayanarak onun Hz. Muhammed soyundan, yani seyyide olduğu anlaşılmaktadır. Evlenip evlenmediğiyle ilgili herhangi bir bilgi mevcut değildir. Elli üç yaşında vefat etmiştir. 19. yüzyılın önemli üç kadın şairinden birisidir. Divan şiirinin her nazım şekli ve türünden eserler vermiştir. Hak ettiği değeri göremediğini şiirlerinde sık sık dile getirmiştir (Arslan, 2002: 11-24). Leylâ Hanım, İstanbul da doğmuştur, ancak doğum yılı bilinmemektedir. Babası kazasker Moralızâde Hamîd Efendi dir. İlk ilmi ve edebi bilgilerini aile çevresinden almıştır. Dayısı, Keçeci-zâde İzzet Efendi dir. Tahsilinin büyük kısmını da dayısı sayesinde tamamlamıştır. Anne ve babası tarafından aydın, okuyan yazan, edebiyata aşina bir ailede yetişmiştir ve saray çevresine de yakındır. Aristokrat bir aileden gelmesine rağmen Leylâ Hanım, şiirlerinden anlaşıldığı kadarıyla çok sıkıntı çekmiştir. Kaynaklar, Leylâ Hanım ın gençliğinde evlendiğini ve evlendiğinin haftasına da ayrıldığını belirtmektedir. Leylâ Hanım, divan şiirinin hemen her türünden şiirleri bulunan bir şairdir ve Zeynep Hatun, Mihrî Hatun, Fıtnat Hanım ve Şeref Hanım ile birlikte divan şiirinin en önemli beş kadın şairinden biridir (Arslan, 2003: 20-38). Zübeyde Fıtnat Hanım ise İstanbul da doğmuştur. Şeyhülislâm Mehmet Bey in kızıdır. Derviş Mehmet Efendi ile evlenmiştir. 1194 (1870) yılında İstanbul da vefat etmiştir. Yaşadığı dönemde onun gibi şiir söyleyenin az olduğu şeklinde iltifata mazhar olan Fıtnat Hanım ın divanı dört defa basılmıştır (Azaklı, 1998:19). Kendisinden sonra gelen kadın şairler, Fıtnat Hanım ı bir zirve gibi görmüşlerdir. Şiirleri kendisinden fazlaca olan Leylâ Hanım Fıtnat merhûmeyi tanzîre yoktur kudretim/ Hâme taksîrin bilip nâ-çâr kendin gösterir derken, divanı hacimce kendisinden fazla olan Şeref 68 http://www.millifolklor.com

Hanım ise onun gibi bir şairin bir daha dünyaya gelmeyeceğini şu şekilde ifade eder: Hâh ü nâhah Şeref kadrini bilsin yârân/âleme bir dahi Leylâ ile Fıtnat gelmez (Akün, 1995: 46). Divan edebiyatındaki kadın şairlere bakıldığında bilinen şairlerin genellikle erkek şairler gibi yazma çabası içerisinde oldukları ve yeterince değer göremedikleri, XIX. yüzyılda kız okullarının açılmasından ve yaygınlaşmasından sonra divan edebiyatı geleneği ile şiir yazan şairlerin meslek sahibi olabildikleri görülmektedir. Kadın şairler, yine XIX. yüzyıldan sonra padişah tarafından da teşvik görmeye başlamışlardır. 2. Cönklerde Yer Alan Kadın Şairler ve Şiirleri Halk biliminin başlıca yazılı kaynağı olan cönklerde kadın şairlere de yer verildiği görülmektedir. Bu şairler, klasik şiir kapsamında yeterince takdir edilmemelerine rağmen halk tarafından bilinmiş ve sevilmişlerdir. Bu noktada Milli Kütüphane ve Türk Dil Kurumu na ait el yazmaları kataloğuna kayıtlı bulunan cönklere bakıldığında Leylâ, Zübeyde Fıtnat, Şeref, Âdile ve Mihrî Hatun a ait toplamda elli sekiz adet şiire rastlanmıştır. Çalışma konumuzda ise bunlardan kırk beş tanesine yer verilmiştir. Bunlardan on altı tanesi Zübeyde Fıtnat Hanım a, yirmi sekiz tanesi Leylâ Hanım a, on dört tanesi Şeref Hanım a, bir tanesi de Âdile Hanım a aittir. Mihrî Hatun a cönkler içerisinde rastlanılamamıştır, ancak bir mecmuanın içerisinde onun da şiirleri yer almaktadır. Divan edebiyatı geleneği çerçevesinde hak ettiği değeri bulamayan kadın şairlerimizin şiirlerinin cönklerde yer bulmuş olması, onları ayrıca dikkat çekici kılmaktadır. Yukarıda da ifade edildiği gibi, bazı cönklerin okur-yazar olan bu kadın şairler tarafından yazılmış olması her zaman muhtemeldir. Eğer söz konusu cönkler, halktan okur-yazar insanlar tarafından yazılmış ise ki, ekseriyetle öyledir halkın hem halk şiirine hem de klasik şiire önem verdiğini göstermesi bakımından önemlidir. Bu durum, halk şiirinin, özellikle de âşık şiirinin icra ortamlarının sadece aşiret ve köy çevrelerinden ibaret olmadığını, şehir merkezlerinde yetişen ve okur-yazar kişilerin de beğenisini kazandığını, hatta onlar arasından önemli temsilciler yetiştirdiğini de göstermektedir. Klasik şiir geleneği ile âşık şiir geleneğinin XVII. yüzyıldan itibaren başlayan etkileşimleri, XIX. yüzyılda ciddi anlamda iç içe geçtikleri bilinen bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Çoğu XIX. yüzyılda yaşamış olan kadın şairlerimizin şiirlerinin cönklerde yer alması, bu iç içeliği bir kez daha gözler önüne sermesi bakımından da önemlidir. Cönklerdeki temel sorunlardan biri tür sorunudur. Fıtnat Hanım ın 06 Mil Yz Cönk 87 numaralı cönkte 72 numaralı sayfada yer alan şiiri gazel başlığıyla verilmiştir. Oysa bu şiir, gazel değil, şarkıdır. Leyla Hanım ın divanında da yer alan şarkısı ise iki cönkte de tespit edilmiş, 06 Mil Yz 185 numaralı cönkte kalenderi; 06 Mil Yz 118 numaralı cönkte ise gazel başlığında verilmiştir. Yazım yanlışları, kelimelerin değiştirilmeleri ya da çıkarılmaları gibi problemlere de cönklerde sıkça rastlanmaktadır. 06 Mil Yz Cönk 87 numaralı cönkte 72 numaralı sayfada Fıtnat Hanım a ait olan şiirde kelimelerle ilgili yanlışlıklar bulunmaktadır. http://www.millifolklor.com 69

Gelir mi h âb-ı rahat dideme ey dilrübâ sensiz ifadesinde yer alan rahat kelimesi cönkte gaflet olarak değiştirilmiştir. 06 Mil Yz Cönk 88 de 59 numaralı sayfada ise Hanım Fıtnat Kalenderi başlığıyla verilen şiir divanda İbtidâ Gazeliyât-ı Harfi l-elif başlığı altında Harfü l He alt başlığı altında yer almaktadır. Burada da divanda yer almayan Bir kerre tokunsa teline sâz-ı derûnun/bin türlü envâzişle düzülmez bozulunca beyiti eklenmiş ayrıca beyitlerin sırasında da divanda yer alan sıralamaya göre farklılık tespit edilmiştir. Divanda Mâye-, şevk-i şekerdir tûti-i hoş-guların ifadesi 06 Mil Yz Cönk 92 de 83b numaralı sayfanın son beyitinde guyuların şeklinde ifade edilmiştir. Divanda Degil ruhsâr u hattı kilk-i kudret safha-i hüsne şeklinde yer alan beyit, 06 Mil Yz Cönk 136 da 65 numaralı sayfada kudret kelimesi olmadan yazılmıştır. Şeref Hanım a ait olan Nat-ı Resûl başlıklı şiir 06 Mil Yz Cönk 22 te 86 numaralı sayfada altı beyiti eksik şekilde yer almaktadır. 06 Mil Yz Cönk 22 de 106 numaralı sayfada yer alan gazelinin de bir beyiti eksiktir. 06 Mil Yz Cönk 136 da 16. sayfada ise Neden itdin bu kadar rütbe fedâ sana şeklinde yazan ifade divanda Neden itdiñ beni bu rütbe fedâ noldı saña şeklinde yer almaktadır. Leyla Hanım a ait olan şiirlere bakıldığında ise; 06 Mil Yz Cönk 136 da 69 numaralı sayfada tekrar beyitlerinin yazılmadığı görülmektedir. 06 Mil Yz Cönk 114 de 11 numaralı sayfada ise yer alan Dönmüyor gönlümce çarh-ı kîne-ver âlem bu yâ beyitinde geçen çarh-ı kîne-ver ifadesi çarh-ı sine-ver şeklinde yazılmıştır. 06 Mil Yz Cönk 136 da 67 numaralı sayfada divanda Yandım yeter aşkın ile rahm eylemedin vâh şeklinde yer alan ifade adı geçen cönkte Rahm eylemedin aşk-u yandım yeter eyvah şeklinde yazılmıştır. Yine aynı cönkte divanda Monlâ dan olur olsa da bî-keslere imdâd mısrasında geçen Monlâ dan kelimesi Mevlâdan olarak yazılmıştır. Burada bahsi geçen kadın şairlerimizin cönklerde yer alan şiirlerini divanlarında yer aldığı şekliyle karşılaştırmak gibi bir amacımız bulunmamaktadır. Çalışma konumuz çerçevesinde taranan cönkler içerisinde Fıtnat, Leyla ve Şeref hanımın adları dikkati çekecek ölçüde yer almaktadır. Cönklerin özellikleri içerisinde yukarıda belirtilen farklılıkların olması son derece doğaldır. Bu farklılıklar, cönklerde şiirleri bulunan kadın şairlerimizin şiirlerinde de kendisini göstermektedir. Burada dikkat çeken nokta ise sözlü ve yazlı kültür arasındaki etkileşimdir. Aynı zamanda avam ve havasın zevklerinin de birbirini etkilediğinin açık bir göstergesidir. Bunların kesin olarak birbirinden ayrılamayacağı, her ne kadar divan edebiyatı şairlerinin belirli bir eğitim seviyesine sahip olsa da halka da hitap edebileceğinin güzel bir örneğidir. Cemal Kurnaz konuyla ilgili olarak özellikle büyük şehirlerde yoğunluk kazanan sanat faaliyetlerinin, suya atılan taşın dalgaları gibi halka halka yayılarak kasaba ve köylere intikal ettiğini ve belli bir süre sonra da kazanılan kültür birikiminin halkın büyük kısmını da sanat ve edebiyatın içine çektiğini belirtmektedir (Kurnaz, 2005: 2-3). Bu bağlamda Mehmet Gürbüz ün Sözlü Kültür Belleğinde Bir Divan Şairinin İzleri: Cönklerde Nâbî adlı çalışması 70 http://www.millifolklor.com

halk edebiyatı-divan edebiyatı etkileşimi ile ilgili istatistikî bilgiler vermesi açısından önemlidir. Gürbüz bu çalışmasında sayılarla Fuzûlî nin Karacaoğlan ve Gedâyî den fazla, Dertli ile neredeyse aynı sayıda; yine Âşık Ömer in Şeyh Galip ve Nef î den fazla Nedim ile hemen hemen aynı sayıda yer aldığını ortaya koymuş ve bu sonuca bakarak toplumun zevkinin ve kültürünün her iki geleneğin de takibi altında olduğu kanısına varmıştır (Gürbüz, 2012: 56). Yine konuyla ilgili olarak Tuğçe Erdal, Sözlü Kültür ve Yazılı Kültür Bağlamında Cönk ve Mecmualarda Fuzûlî Mahlaslı Şiirler başlıklı makalesinde, yazılı kültür geleneği ile yetişen ve klasik edebiyat şairi olan Fuzûlî nin şiirlerinin ve hatta mahlasının sözlü kültür anlayışı ile tamamen yarı ümmi kimseler tarafından düzenlenmiş bir nevi antoloji niteliğinde olan cönk ve mecmualarda yer almasının sözlü kültürün yazılı kültüre etkisi bakımından önemine dikkat çekmektedir (Erdal, 2014: 18). Gürbüz ve Erdal ın çalışmalarına bakıldığında divan edebiyatı geleneği çerçevesinde deyim yerindeyse zirve yapmış olan isimlerin cönk ve mecmualarda yer aldığını ve halk edebiyatı geleneği ile divan edebiyatı geleneğinin birbiriyle etkileşimini net olarak görebiliyoruz. Kurnaz ın da belirttiği gibi iki geleneğin de birbirinden beslendiği de açıktır. Ancak bizim ele almış olduğumuz konuda dikkat çeken husus, divan edebiyatı geleneği içerisinde değer göremeyen kadın şairlerin halk edebiyatı geleneği içerisinde değer görmüş ve bir nevi antoloji niteliğindeki cönklerde yer almış olmasıdır. Burada gelenek kadın şairlerin şiir yazmasından hoşlanmazken, halk edebiyatı geleneği buna sahip çıkmaktadır. Halk edebiyatı içerisinde kadın âşıklara bakıldığında ise geleneksel yaşam içerisinde de kadın âşıklara pek yer verilmediğini söyleyebiliriz. Mustafa Sever, tespit edilebildiği ölçüde XVII. yüzyıldan bugüne kadar çevrelerinde tanınan birçok kadın aşığın geleneğin birtakım şartlarını (çıraklık, gezgin olma, âşık meclislerinde bulunma gibi) yerine getirememeleri yüzünden şiirleri büyük oranda unutulmuş ya da anonimleşmiş olduğunu belirtmektedir (Sever, 2010: 83). Basılı kaynaklar çerçevesinde ise XIX. yüzyıldan itibaren kadın âşıklarla ilgili bilgi edinebildiğimizi görmekteyiz (Çınar, 2008: 65-66). Alevi-Bektaşi Şiirleri Antolojisinde ise 16. yüzyılda yaşamış Hüsniye Bacı ismi yer almaktadır (Özmen, 1998: 594-595). Toplumsal kurallar, dini ölçütler kadınların bu alanda erkekler kadar özgür olmasını engellemiştir. Tahminimizce Alevi-Bektaşi geleneğinde kutsal olan sazın kadınlar tarafından çalınmasına toplumsal yaşam kuralları göz önüne alınarak sıcak bakılmamıştır. Sözlü ve yazılı kültür çerçevesinde kadın şairlerin yaşadığı toplumsal sıkıntılar benzerlik göstermektedir. Cönklerde sözlü gelenekten yetişen kadın şairlerin isimlerine rastlanmazken divan edebiyatı geleneği etkisinde yetişen kadın şairlere yer verilmesi dikkat çekicidir. Divan edebiyatıyla olan etkileşimin devam ettiği XIX. yüzyılda divan edebiyatı unsurlarıyla yazan kadın şairlerin cönklerde yer alması onların şehir merkezinde yetişmelerinden, toplumun ileri gelen ailelerine mensup olmalarından da ileri gelmiş olmalıdır. http://www.millifolklor.com 71

Ek 1: Cönklerde Yer Alan Kadın Şairlerin Şiirleri Cönk Şairin Mahlasının Geçtiği Yer Cönkteki Yeri Açıklama 1 06 Mil Yz Cönk 87 Kerem kıl Fıtnat-ı zâra terahhum eyle sultânım/senin aşkınla âvâre senin derdinle giryandır 72 2 06 Mil Yz Cönk 88 Can virmek ise kasdın eğer aşk ile Fıtnat/ 59 Hâk-i der-i dil-dârdan ayrılma ölünce 3 06 Mil Yz Cönk 234 Fıtnatâ bî-şübhe idrak eyler erbâb-ı 15a suhen/böyle nazm-ı sadeden tertîb-i divândır garaz 4 06 Mil Yz Cönk 92 Hâhiş-i la lin ile gûya ise Fıtnat nola/ Mâye-i şevkı şekerdir tûti-i hoş-gûların 83b İstinsah tarihi 1255 (1838) olarak verilmiş. Müstensihi Ahmed Raşid ve Kemali. Bulunduğu yer: Bursa ve 5 06 Mil Yz Cönk 136 Fıtnat Cem-i devrândır alan destine sanma/kayfiyyet-i sahbâyı Cemin câmına mahsûs 6 06 Mil Yz Cönk 136 Aceb vâsi imiş genc-i kanâat Fıtnat ashâbı/ki her bir kuşeye bin kûh bin sahrâ sıgışdırmış 7 06 Mil Yz Cönk 157 Faş itmedi âlemlere esrâr beni Fıtnat âyine mest/aynı âblı çeşmim gibi toldumda boşandım Mecnûna tokandım İnegöl. 34 İstinsah tarihi: 1297 (1878) 65 İstinsah tarihi: 1297 (1878) 27b Bu şiir divanda yer almamaktadır. 8 06 Mil Yz Cönk 293 Olur encâm-ı kârı dürd-i ser-mey-h ârenin 50a Fıtnat/Mey-i ma nî-i rengin ile mest ol işret istersen 9 06 Mil Yz Cönk 293 Hâne-i kalbim harâb itdi tegafül Fıtnatâ/ 53b Bir nigehle bu dil-i viranı ta mîr eylemez 10 06 Mil Yz Cönk 293 Devâtın sâgar-ı sahbâya benzetsem nola 59b Fıtnat/Aceb keyfiyyet-i nev virdi vasf-ı la l dil-berde 11 06 Mil Yz Cönk 293 Sen hemân gülşen-i hüsnünde figân it çü 64b hezar/fıtnatâ derd-i dilin belki o gül gûş eyler 12 06 Mil Yz Cönk 22 Nice bülbül gibi Leyla dahi etmez feryâd 25 Divanda Yine Leyla dahi bülbül gibi eyler feryâd şeklinde geçiyor. 13 06 Mil Yz Cönk 22 67b Sayfa 68 de verilen şiirin baş kısmı. 14 06 Mil Yz Cönk 22 Eğer rahm idüp sual eylersen Leylaya/ 68 Telefdir râh-ı aşkında anın koçbaşı sağ olsun 15 06 Mil Yz Cönk 22 72 16 06 Mil Yz Cönk 22 Aceb haddin midir Leylâ cenâb-ı Vâsıf ı 82b tanzir/ana var ise benzer işini âlemde saglarmış 17 06 Mil Yz Cönk 22 Leylâ idemem yâr içün ağyâra müdârâ/ 85 Ben uğraşamam toğrısı bu çarh-ı felekle 18 06 Mil Yz Cönk 22 İtmez mi ferâgat aceb ağyâra vefadan / 93 Leylâ ya cefâdan 19 06 Mil Yz Cönk 22 Leylâ sözi efsanedir ol mâha gelince 23ab 20 06 Mil Yz Cönk 22 Âşık ile zeyn ola eğer meclis-i işret/ol şevki nigâha itmek Leylâya ne zahmet 24ab 21 06 Mil Yz Cönk 114 İtme şevkâ devr-i Hân Mahmûd dur Leylâ 9 İstinsah tarihi: 1236 ne gam/böyle kalmaz şâd olur ehl-i hüner âlem bu yâ (1819). 22 06 Mil Yz Cönk 114 İş mi Leylâ âh ile a dâdan ahz-ı intikâm/ Tur hele sevdiğim geçsün bu yaz âlem bu yâ 10 İstinsah tarihi: 1236 (1819). 72 http://www.millifolklor.com

23 06 Mil Yz Cönk 114 Sen de her yerde niçün Leylâ yı eylersin su al/ben seninle üns ü ülfet eylemek emr-i muhâl 24 06 Mil Yz Cönk 118 Leylâ ya cefâ âdetin olsun yine cânım/ Te sîr ider elbette bu âh u figânım 25 06 Mil Yz Cönk 118 Leylâ idemem yâr içün ağyâra müdârâ/ Derya yüzinde gezmem ben de asla gelenle 26 06 Mil Yz Cönk 118 Demadem rûh-ı şâd olsun bize üstâdımız Leylâ 27 06 Mil Yz Cönk 136 Eğer rahm eyleyüp bir kez sual eylerse Leylâyı/Telefdir râh-ı aşkında anın koçbaşı sağ olsun 28 06 Mil Yz Cönk 136 Leylâ kulını eyler ise vaslına mahrem/ Ben kâilim öldürse de ol gamze-i cellâd 29 06 Mil Yz Cönk 136 Var ise ma zûr ola şi rimde bir iki sakat/ Sîne-i mecruhumun âsârıdır Leylâ benim 30 06 Mil Yz Cönk 136 Eyyâm-ı şebâb itdi güzer bâdeyi Leylâ/ 26b İstinsah tarihi: 1236 (1819). 23 31b Divanda Leylâ idemem yâr içün ağyâra müdârâ/ Ben uğraşamam toğrısı bu çarh- felekle şeklinde geçiyor. 60 Divanda ezelden rûh-ı şâd olsun bize üstâdımız Leylâ şeklinde geçiyor 20-21 İstinsah tarihi: 1297 (1878) 67b İstinsah tarihi: 1297 (1878) 68 İstinsah tarihi: 1297 (1878) 69 İstinsah tarihi: 1297 (1878) Terk itmedi hâlâ 31 06 Mil Yz Cönk 136 Ol cefâ-cûnun hele bak incedir gayet beli/ Seyr idüp endâmını Leylâda olmaz mı deli 69 İstinsah tarihi: 1297 (1878) 32 06 Mil Yz Cönk 136 Aceb haddin midir Leylâ cenâb-ı Vâsıf ı 70 İstinsah tarihi: 1297 (1878) tanzir/ana var ise benzer işini âlemde saglarmış 33 06 Mil Yz Cönk 136 Leylâ yı helâk eyledi bir gözleri âhû/ Bir 54 İstinsah tarihi: 1297 (1878) zülfi semen-bû 34 06 Mil Yz Cönk 136 Gel meclise zevk eyleyelim bir gice tenhâ/ 52ab İstinsah tarihi: 1297 (1878) Bir sen biri Leylâ 35 06 Mil Yz Cönk 185 Leylâ ya cefâ âdetin olsun yine cânım/ 122a Te sîr ider elbette bu âh u figânım 36 06 Mil Yz Cönk 248 Leylâ kulunu âteş-i aşkınla kebâb it/ Dûzahda koyup yakma anı nâra İlâhî 95b İstinsah tarihi: 1300 (1881) olarak verilmiş. 37 06 Mil Yz Cönk 22 Eser-i sûziş-i nâlem Şerefâ cânânın/mum 83, 91 ab ider kalbini âhense de elbet bu gice 38 06 Mil Yz Cönk 22 Mücrim Şeref i rûz-ı cezâ itme ferâmûş/ 61b Şâhen-şeh-i iklim şefâ atsin efendim 39 06 Mil Yz Cönk 71 66ab 40 06 Mil Yz Cönk 83 Bak Şeref bu beyti mevzûnı dimiş bir 25ab ehli hâl/dost medhinden ne hâsıl zemmi düşmenden ne gam 41 06 Mil Yz Cönk 87 92 42 06 Mil Yz Cönk 136 Hep leyl ü nehârım geçüp endûh ile her bâr Mânendi Şerefzâr 55b İstinsah tarihi: 1297 (1878) 43 06 Mil Yz Cönk 136 Bu Şeref nâmında mücrim ümmetiñ var yâd kıl/ey şefâ atle iden memnûn ehli mahşeri 44 06 Mil Yz Cönk 136 Şerefi zârı unutduñ ne aceb sultânım/ Neyledi nitdi o bîçâre ayâ noldı saña 45 06 Mil Yz Cönk 88 Uşşâk olan itmez mi bu Âdileye muhabbet/el-kulbü mine l kulbü ala l-kulbü sebilen 56 İstinsah tarihi: 1297 (1878) 14, 14b İstinsah tarihi: 1297 (1878) 60b http://www.millifolklor.com 73

Ek 2: Fıtnat Hanım ın divanında yer almayan ancak 06 Mil Yz Cönk 157 numaralı cönkte 27b sayfa numarasında yer alan şiir. Ey mâh gice rüyâda görüb zülfüñe uyandım Sevdâyla boyandım Gündüz dahi pür-kaba-pûş andım utandım Âteşdür uyandım Bir mu abbir âyine idim dest-i felekde Âgûşa mülkde Dûr eylemeyecek aksine düşdüm ufandım Balçıka suvandım Sevdayile bu sene gitdi beyana beyt-i Harama Vardı o makama Ben mescidi meyhânede yana geldim uzandım Sahbayile susandım Bir rahla ne idi anla yahdım ağı karâyı Elvâna hevâyı Bu âlemi gör handa çok renge boyandım Bâdile sulandım Faş itmedi âlemlere esrâr beni Fıtnat Âyine mest Aynı âblı çeşmim gibi toldumda boşandım Mecnûna tokandım KAYNAKLAR Akün, Ömer Faruk. Fıtnat Hanım, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C. 13, s. 39-46, 1995. Arslan, Mehmet. Şeref Hanım Divanı, İstanbul: Kitabevi Yayınları, 2002.. Leylâ Hanım Divanı, İstanbul: Kitabevi Yayınları, 2003. Azaklı, İmren. Zübeyde Fıtnat Hanım ın Hayatı, Edebi Kişiliği ve Divanının Tenkitli Metni, Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 1998. Çavuşoğlu, Mehmet. Necati Bey Divanı (Seçmeler), İstanbul: Tercüman Gazetesi Yayınları, 1977. Çınar, Sevilay. Yirminci Yüzyılın İkinci Yarısında Türkiye de Kadın Âşıklar, İstanbul Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamış Doktora Tezi, 2008. Erdal, Tuğçe. Sözlü Kültür ve Yazılı Kültür Bağlamında Cönk ve Mecmualarda Fuzuli Mahlaslı Şiirler, Milli Folklor, Yıl 26, Sayı 102, s. 17-28, 2014. Gürbüz, Mehmet. Sözlü Kültür Belleğinde Bir Divan Şairinin İzleri: Cönklerde Nâbi, Milli Folklor, Yıl 25, Sayı 95, s. 54-62, 2012. İsen, Mustafa. Sehî Bey Tezkiresi Heşt-Behişt, Ankara: Akçağ Yayınları, 1998. İspirli Alkan, Serhan. Kadın Divan Şairleri ve Geleneğin Uzantısı, Erzurum: Salkımsöğüt Yayınları, 2007. Kızıltan, Mübeccel. Divân Edebiyatı Özelliklerine Uyarak Şiir Yazan Kadın Şairler, Sombahar, Kadın Şairler Özel Sayı, Ocak-Nisan, S. 21-22, s. 104-169, 1994. Özmen, İsmail. Alevi-Bektaşi Şiirleri Antolojisi, C.1, Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları, 1998. Sever, Mustafa. Âşık Tarzı Kültür Geleneğinde Günümüz Kadın Âşıkları, ZFWT Journal of World of Turks, Vol. 2, No.3, 2010, s. 81-89. Toska, Zehra. Kadın Edebiyatına Dair, Sanat Dünyamız, Yıl 21, Sayı 63, s. 45-59, 1996. Uraz, Murat. Resimli Kadın Şair ve Muharrirlerimiz, İstanbul: Numune Matbaası, 1941. 74 http://www.millifolklor.com