YOZGAT IN KUZEY İLÇELERİNİN OSMANLI TAŞRA TEŞKİLATI İÇERİSİNDEKİ YERİ (XV VE XVI. YÜZYIL)

Benzer belgeler
Ermenek Mevlevihanesi/ Karamanoğlu Halil Bey Tekkesi

ŞAHIS ADLARINDAN HAREKETLE NÜFUS HAREKETLERİ VE İSKAN TARİHİ ÇALIŞMALARINA BİR KATKI: KARAHİSAR-I BEHRAMŞAH NAHİYESİ ÖRNEĞİ

Sonuç. Beylikler dönemi, Anadolu'da Türk kültür ve medeniyetinin gelişmesi

KURTALAN İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları

AKÇAABAD VAKFIKEBĠR NÜFUS KÜTÜĞÜ - ( )

SURUÇ İLÇEMİZ. Suruç Meydanı

Şahıs Adlarından Hareketle Göç ve İskan Tarihi Çalışmalarına Bir Katkı: Cincife Nahiyesi Örneği

Yrd. Doç. Dr. Sezai SEVİM YAYIN LİSTESİ

TARİH BOYUNCA ANADOLU

Deniz Esemenli ile Üsküdar Turu 27 Ekim 2013, Pazar

ALUCRA DELLÜ KÖYÜ CAMİSİ VE KOYUN BABA HAZRETLERİ ZİYARETİ

Konya İli Beyşehir İlçesi Fasıllar Anıtı ve Çevresi Yüzey Araştırması 2013 Yılı Çalışmaları

GEÇMİŞTEKİ İZLERİYLE KAYSERİ

ŞANLIURFA YI GEZELİM

MANİSA İLİ KIRKAĞAÇ İLÇESİ SARIAĞA MAHALLESİ 16 ADA 5 PARSEL NAZIM İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ

MANİSA İLİ KIRKAĞAÇ İLÇESİ SARIAĞA MAHALLESİ 16 ADA 5 PARSEL UYGULAMA İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ

ELBİSTAN ALAUDDEVLE BEY CAMİİ (CAMİİ KEBİR, ULU CAMİ)

ŞEYH BAHADIR ZAVİYESİNE AİT 774 HİCRİ TARİHLİ VAKFİYE

MAĞARALARI VE YERLEŞİM ALANI

Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Flash Anlatım Perşembe, 12 Kasım :53 - Son Güncelleme Çarşamba, 25 Kasım :14

Kalem İşleri 60. Ağaç İşleri 61. Hünkar Kasrı 65. Medrese (Darülhadis Medresesi) 66. Sıbyan Mektebi 67. Sultan I. Ahmet Türbesi 69.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü/Tarih Anabilim Dalı/Yeniçağ Tarihi Bilim Dalı

MANİSA İLİ KIRKAĞAÇ İLÇESİ ŞAİREŞREF MAHALLESİ ADA NAZIM İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ

Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası:

GÖLMARMARA MAHALLESİ, 6920 VE 6921 PARSELLERE AİT

2015 TEOG FEN LİSESİ TABAN PUANLARI VE YÜZDELİK DİLİMLERİ

Bacıyân-ı Rum. (Dünyanın İlk Kadın Teşkilatı: Anadolu Bacıları)

KONURALP TEKNİK GEZİ RAPORU

13 MAYIS 2016 CUMA OSMANCIK BELEDİYESİ KÜLTÜR SALONU Çorum-Osmancık İlçesine Hareket AÇILIŞ KONUŞMALARI

Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

TRB2 BÖLGESİ MEVCUT DURUM ANALİZİ. NÜFUS ve KENTLEŞME

GÖLMARMARA MAHALLESİ, 234 ADA 1 PARSEL VE ÇEVRESİNE AİT

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta

Yazar Administrator Perşembe, 26 Nisan :25 - Son Güncelleme Cumartesi, 19 Mayıs :22

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ. Konu:14.YÜZYIL BEYLİKLER DÖNEMİ MİMARİSİ

ÖZGEÇMİŞ. 4. Öğrenim Durumu: Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Coğrafya Öğretmenliği. Sosyal Bilimler Enstitüsü

XIX. YÜZYIL ORTALARINDA ALAÜDDEVLE VE ŞAHRUH BEY EVKAFI MUHASEBESİ

SİVAS KÜLTÜR VARLIKLARINI KORUMA BÖLGE KURULUNUN 38 SAYILI TOPLANTI GÜNDEMİ. Sit Türü Derecesi Grubu. Çerçeve Koruma İmar Planı Geç.

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak

2015 YILI TEOG YERLEŞTİRMELER SONUCU OLUŞAN FEN LİSESİ TABAN PUANLARI

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TANZİMAT DÖNEMİ NDE AHIRLI KÖYÜNÜN NÜFUS VE EKONOMİK YAPISI POPULATION AND ECONOMIC STRUCTURE OF AHIRLI VILLAGE DURING TANZİMAT PERIODS

MANİSA İLİ ALAŞEHİR İLÇESİ YENİMAHALLE MAHALLESİ 1015 ADA 14 PARSEL 1/5000 ÖLÇEKLİ NAZIM İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ AÇIKLAMA RAPORU

ADI SOYADI: SINIFI: NUMARASI: PUANI:

13 MAYIS 2016 CUMA OSMANCIK BELEDİYESİ KÜLTÜR SALONU Çorum-Osmancık İlçesine Hareket AÇILIŞ KONUŞMALARI

Bin Yıllık Vakıf Medeniyeti ve Vakıfların Eğitimdeki Yeri Sempozyumu

HALFETİ İLÇEMİZ. Halfeti

Ilgın Sahip Ata Vakıf Hamamı. Lala Mustafa Paşa Külliyesi ve Cami. Ilgın Kaplıcaları. Buhar Banyosu

AVUSTURYA VE MACARİSTAN DA TAHIL VE UN PAZARI

Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur.

Bozok Tarihi BOZOK TARİHİ

EĞİTİM- ÖĞRETİM YILI NUH MEHMET YAMANER ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ 10.SINIF OSMANLI TARİHİ I. DÖNEM I. YAZILI SORULARI A GURUBU

DANİŞMENDLİLER SEMPOZYUMU (12-13 KASIM 2015 TOKAT) KABUL EDİLEN BİLDİRİLER

TAHRİR DEFTERLERİNE GÖRE XVI. YÜZYILDA ÇORUMLU KAZASINDA (NEFS-İ ÇORUMLU) TEŞEKKÜL EDEN MAHALLELER

OSMANLI YAPILARINDA. Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl. Lisans Sanat Tarihi Ege Üniversitesi Y. Lisans Sanat Tarihi Ege Üniversitesi 1998

2016 Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası:

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

Yer Esnaf/Dükkan İsim Nefer Aded Arşiv İsmi

10. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

TARIM NÜFUS COĞRAFİ YAPISI ULAŞIM

Edirne Camileri - Eski Cami. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ

TİCARİ CBS DE HARİTA KULLANIMI VE MEKANSAL ANALİZLER: BİREYSEL BANKACILIK ÖRNEĞİ

2500 YILLIK YERLEŞİM YERİ: AVŞAR AVŞAR DA ÖREN YERLERİ

Es-Seyyid Eş-Şeyh Abdülkadir El Abri Hazretleri

BALIKESİR KAZASI ( )

Çaldıran daha önceleri Muradiye İlçesinin bir kazası konumundayken 1987 yılında çıkarılan kanunla ilçe statüsüne yükselmiştir.

ANTALYA İLİ, KEPEZ İLÇESİ, ŞAFAK VE ÜNSAL MAHALLELERİ 1/ ÖLÇEKLİ NAZIM İMAR PLANI REVİZYONU AÇIKLAMA RAPORU

ORTAÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİ ARAŞTIRMA PROJELERİ YARIŞMASI ŞENKAYA İLÇE MERKEZİNİN MEKAN OLARAK DEĞİŞTİRİLMESİ PROJESİ ONUR PARLAK TUĞÇE YAĞIZ

Şekil-1: TR72 Bölgesinin Türkiye İçindeki Coğrafi Konumu

SARAY Saray İlçesinin Tarihçesi:

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ YAYIN LİSTESİ

COĞRAFYA BÖLÜMÜ NDEN EDREMİT KÖRFEZİ KUZEY KIYILARINA ARAZİ ÇALIŞMASI

2. PLANLAMA ALANININ ÜLKE VE BÖLGEDEKİ YERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Arş. Gör. İlker YİĞİT

MİMARİ RESTORASYON ÖĞRENCİLERİ EĞİTİM GEZİSİ

KIBRIS VAKIFLARINI ARAŞTIRMA VE DEĞERLENDİRME PROJESİ

TIMAR (CEBE) YOKLAMA DEFTERLERİNE GÖRE 18. YÜZYIL BAŞLARINDA BOZOK LİVASINDA TIMAR VE ZEAMETLER

Hazırlayan Muhammed ARTUNÇ 6.SINIF SOSYAL BİLGİER

Es-Seyyid Eş-Şeyh Abdülhamid El Abri Hazretleri

Hemşirelik (MF-3) ÜNİVERSİTE

İdari Durum. İklim ve Bitki Örtüsü. Ulaşım

AKSARAY Aksaray ın Tarihçesi "Şehr-i Süleha"

BURSA İLİ, İNEGÖL İLÇESİ, YENİCEKÖY MAHALLESİ 4290 NUMARALI PARSEL VE 546 ADA 5,6,7 VE 8

Tercih yaparken mutlaka ÖSYM Kılavuzunu esas alınız.

T.C. SAYIŞTAY BAŞKANLIĞI

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş

ANTALYA İLİ, AKSU İLÇESİ, ATATÜRK MAHALLESİ, ADA 2 PARSELİN BİR KISMINI KAPSAYAN ALANDA HAZIRLANAN 1/5.000 ÖLÇEKLİ İLAVE NAZIM İMAR PLANI

Iğdır Sevdası. yıp olarak acı bir gerçeklik halinde karşımıza dikilmiştir.

1891 MANASTIR SALNAMESİNDE MANASTIR VİLAYETİ

genctercih.com tarafından 2017 ÖSYS tercihleri için hazırlanmıştır.

Şekil 1: Planlama Alanının Bölgedeki Konumu

MANİSA İLİ ALAŞEHİR İLÇESİ BEŞEYLÜL MAHALLESİ

Mevsimlik Çalışma Arttı, İşsizlik Azaldı: Nisan, Mayıs, Haziran Dönemi

Aziz Ogan: Kültürel ve Tarihsel Hazinelerin İzinde Bir Arkeolog ve Müzeci

SELMA KISA PLANLAMA TEKİRDAĞ İLİ, KINALI-SARAY DEVLET YOLU BÜYÜKYONCALI GEÇİŞİ 1/5000 ÖLÇEKLİ NAZIM İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ AÇIKLAMA RAPORU

MANİSA İLİ ALAŞEHİR İLÇESİ BEŞEYLÜL MAHALLESİ

AKHİSAR ( MANİSA ) NAZIM İMAR PLANI AÇIKLAMA RAPORU

Transkript:

YOZGAT IN KUZEY İLÇELERİNİN OSMANLI TAŞRA TEŞKİLATI İÇERİSİNDEKİ YERİ (XV VE XVI. YÜZYIL) Murat HANİLÇE 1 Özet Osmanlıların ilk dönemlerine ait Tapu Tahrir Defterleri içerisinde Yozgat, günümüzdeki sınırlarından farklı bir görüntü arz etmektedir. Özellikle Türkmenlerin yoğun olarak yaşadığı bölge ile ilgili tahrir defterleri Bozok Sancağı kapsamında günümüz Yozgat ili sınırlarının güney bölgelerini içermekte ancak bu defterlerde kuzey ilçelerle ilgili bilgilere rastlanmamaktadır. Bu durum büyük ölçüde Osmanlı ve Osmanlı öncesi idari yapılanmanın bir yansımasıdır ve bugün Yozgat ili sınırları içerisinde kalan kuzey ilçeler Zile kazasına bağlı nahiyelerin sınırları içerisinde kalmaktadır. Tokat iline bağlı bir ilçe olan Zile kazası Osmanlı taşra teşkilatı içerisinde geniş bir araziye yayılmıştı. XV ve XVI. yüzyılda Yozgat ili Çekerek, Aydıncık, Akdağmadeni, Kadışehri ilçeleri bir bütün; Yozgat merkez ilçesinin 10 km. kadar güneyinde yer alan Osmanpaşa beldesi ile Sorgun ilçesi ise kısmi olarak Zile kazası içerisinde yer almaktaydı. Bu çalışma, Çekerek, Aydıncık, Akdağmadeni ve Kadışehri nin Osmanlıların yörede egemen oldukları ilk iki asrına ait nüfus, ekonomi ve sosyal tarihi ile ilgili yeni bulgulara yer vermektedir. Bu bulgulara ek olarak Müşalim (Karahisar-ı Behramşah) Kalesi, Akçakale ve Sultaneymirci zaviyesi gibi askeri ve dini eserlerin Osmanlılar zamanındaki durumuna ilişkin açıklayıcı bilgiler de içermektedir. Böylelikle, Yozgat tarihin az bilinen eksik bir parçasına mütevazı bir katkı sağlanması amaçlanmaktadır. Çalışma, içeriğiyle, günümüz idari yapılanmasını merkeze oturtmak suretiyle daha çok döneminin idari yapılanmasını temel alan klasik çalışmalardan farklı bir yere sahip olmayı hedeflemektedir. Çalışmanın temel kaynakları 1455-1574 tarihleri arasına ait Başbakanlık Osmanlı Arşivi nde bulunan 2, 19 ve 79; Tapu Kadastro Arşivi genel müdürlüğünde yer alan 12 numaralı mufassal (ayrıntılı) tahrir defterleridir. Kaynaklar arasında çok sayıda icmal defter ve arşiv belgeleri de kullanılmıştır. Anahtar kelimeler: Yozgat, Akdağmadeni, Aydıncık, Çekerek, Kadışehri, Sorgun, Osmanpaşa. Abstract The Place Of Northern Counties Of Yozgat in Ottoman Local Administration (XV and XVIth Centuries) In Tapu Tahrir Registers of early Ottoman era, Yozgat has a different view from its present borders. Especially Tahrir Registers about the areas where Turkmens had lived intensively contain the southern part of borders of today s Yozgat but in these defters any information can t be found about the northern counties of Yozgat. This case is -in great extent- a result of pre-ottoman and Ottoman administrative structure and the northern counties of today s Yozgat remained in the nahiyahs administered by the Kaza of Zela. The Kaza of Zela which is a county of Tokat Province had spread in a vast area in Ottoman Local Administration. In the 15th and 16th centuries the counties of Çekerek, Aydıncık, Akdağmadeni, Kadışehri of 1 Yrd. Doç. Dr., Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, Tokat-TÜRKİYE. E-mail: murat.hanilce@gop. edu.tr. 213

Yozgat were united and Osmanpaşa town - 10 km south from Yozgat city centre- and Sorgun county partly were in the Kaza of Zela. This study regards the new findings about the population, economy and social history of Çekerek, Aydıncık, Akdağmadeni and Kadışehri in the first two centuries of Ottoman rule. In addition, explanatory informations were given about the state of religious and military buildings like the fortress of Müşalim (Karahisar-ı Behramşah), Akçakale and the zawiyah of Sultaneymirci. So it is aimed to make a modest contribution to a little-known part of Yozgat. The study aims to have a different place by focusing on today s administrative structure, being different from the classical studies basing on administrative structure of Ottoman era. The main sources of the study are detailed tahrir registers of with numbers 2,19 and 79 in The Ottoman Archives of the Prime Minister s Office; tahrir defteri with the number 12 in General Directorate of Land Registry and Cadastre. Keywords: Yozgat, Akdağmadeni, Aydıncık, Çekerek, Kadışehri, Sorgun, Osmanpaşa. 1.Giriş Osmanlılar zamanında Rum Eyaleti sınırları içerisinde bulunan Zile; Artukabad, Turhal, Tokat ve Sivas la birlikte livanın beş kazasından birisiydi. Kazanın 10 nahiyesi vardı. Bu nahiyeler günümüz Tokat, Yozgat, Amasya ve Çorum illeri sınırlarına kadar genişleyen bir coğrafya içerisinde sıralanmaktaydı (Bk. Tablo 1.). Bu 10 nahiyeden Zile, Meşhedabad, Kuştaş (Üçtaş) ve Yeni Müslüman nahiyelerinin topraklarının önemli bir kısmı bugün Tokat ili Zile ilçesi sınırlarını oluşturmuştur. Bu dört nahiye dışarısında kalan altı nahiyenin bir şekilde günümüz Yozgat kuzey ilçeleri ve Yozgat merkez ilçesiyle ilgili bağları mevcuttu. Acacı nahiyesi büyük ölçüde Yozgat ili Çekerek ilçesi sınırları dâhilinde kalmaktaydı. Özikavağı nahiyesi Yozgat ili Çekerek ve Kadışehri ilçeleri dâhilinde bir alan oluştururken Halka-i Hass nahiyesinin neredeyse tamamı Kadışehri ilçesine bağlı köyleri içerisine almaktaydı. Kızılkünbed nahiyesi Yozgat ili Aydıncık ilçesi içerisinde kalırken sınırlı bir şekilde Yozgat ili Çekerek ve Sorgun; Çorum ili Alaca ve Amasya ili Göynücek ilçesine kadar sokulmaktaydı. Karahisar-ı Behramşah nahiyesi bugün Yozgat ili Akdağmadeni ilçesinin sınırlarının önemli bir kısmını teşkil etmekteydi 2. Kaza içerisinde geniş bir araziye sahip olan ve 1574 ten önce ayrı bir kaza halinde örgütlendiği anlaşılan Hüseyinova (Hüseyinabad) Çorum ili Alaca ilçesi sınırlarının içerisinde kalmaktaydı. Hüseyinabad ın sınırları en geniş haliyle Yozgat merkez ilçenin güneyine ve Yozgat ili Sorgun ilçesine kadar genişlemekteydi. 2 Osmanlılar döneminde Bozok livası dâhilinde Akdağ adında bir kaza bulunmaktaydı. Ne var ki, Akdağ merkez nahiyesi o tarihlerde, bugünkü Yozgat ili Çayıralan ilçesi sınırlarına konumlanmaktaydı. Akdağ a bağlı Boğazlıyan bugünkü Boğazlıyan a tekabül ederken, Emlak nahiyesi Çorum ili Alaca ilçesinin güneyini çevrelemekte ve Gedük nahiyesi ise Sivas ili Şarkışla ilçesi sınırlarında yer almaktaydı. Lütfi Arslan, H. 963, M. 1556 Tarihli Mufassal Tahrir Defterine Göre Bozok Sancağı nın Ekonomik ve Demografik Yapısı, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2005, s. 31-32. Bozok un Osmanlı idaresine girdikten sonraki idari yapısı hakkında ayrıca bk. Yunus Koç, XVI. Yüzyılda Bir Osmanlı Sancağının İskan ve Nüfus Yapısı, Kültür Bakanlığı Yayını, Ankara 1989, s. 16-20 vd. 214

Tablo 1. XV ve XVI. Yüzyılda Zile Kazası Dâhilinde Günümüz Yozgat ıyla Bağları olan Nahiyeler Nahiye Bugünkü Konumu XV ve XVI. Yüzyılda Bazı Önemli merkezler Acacı Nahiyesi Yozgat ili Çekerek ilçesi Hacıköyü (Çekerek ilçe merkezi), Öyükköyü (Bayındırhüyük beldesi) Özikavağı Nahiyesi Halka-i Hass Nahiyesi Kızılkünbed Nahiyesi Karahisar-ı Behramşah Nahiyesi Hüseyinabad Nahiyesi Yozgat ili Çekerek ve Kadışehri ilçeleri, Tokat Zile ilçesi Yozgat ili Kadışehri ilçesi Yozgat ili Aydıncık, Çekerek, Sorgun ilçeleri, Çorum Alaca ilçesi, Amasya Göynücek ilçesi, Tokat Zile ilçesi Yozgat ili Akdağmadeni ve Saraykent ilçeleri Çorum ili Alaca ilçesi, Yozgat merkez ilçe, Sorgun Özikavağı köyü (Çekerek ilçesi Özükavak beldesi), Kadışehri köyü (Kadışehri ilçe merkezi) ve Kilise köyü (Kadışehri ilçe merkezi Vasfibey mahallesi), Ali Hoca, Selamet köyleri (Zile ilçesine bağlı köyler) Eski Köy (Aydıncık ilçe merkezi), Bazlambaç mezrası (Çekerek ilçesi Bazlambaç beldesi), Kazankaya köyü (Aydıncık ilçesi Kazankaya beldesi), Deveci köyü (Aydıncık ilçesi Baştürk beldesi), Ilısu ve Alan köyleri (Göynücek ilçesine bağlı köyler), Dona köyü (Çorum ili Alaca ilçesine bağlı köy), Eymür köyü (Sorgun ilçesi Eymir beldesi), Ayvalı köyü (Zile ilçesi Ayvalı köyü) Muşalikalesi, Davulbaz, Bazarcık köyleri (Akdağmadeni ilçesine bağlı köyler), Karamağara mezrası (Saraykent ilçe merkezi) Alaca köylerinin tamamı, Sultan Eymirci köyü (Yozgat merkez Osmanpaşa beldesi), Yortan (Köhne Baba köyü, Sorgun ilçe merkezi) 2. Yozgat ın Kuzey İlçelerini Kapsayan Osmanlılar Zamanındaki Zile Kazası Nahiyeleri XV. yüzyıldan itibaren Osmanlı taşra teşkilatında bir sancak beyinin idaresi altındaki livalarla (sancak) bir kadının yetki alanına karşılık gelen kazalar idari ve coğrafî bakımdan içinde muhtelif sayıda köy, mezra ve aşiret gruplarının bulunduğu bölgelere taksim edilmekte ve bu bölgeler nahiye olarak adlandırılmaktaydı 3. 2. 1. Acacı Nahiyesi Cumhuriyet döneminde yapılan idari değişiklikler sonucu Acacıhöyük adıyla bir köye dönüşen nahiyenin Öyük köyü 1944 te Hacıköy ün Yozgat a bağlı Çekerek ilçesine dönüştürülmesiyle bu ilçeye bağlanmıştır 4. 1455 ve 1485 tahrir defterlerinde Özi Kavağı nahiyesi ile tek bir başlık altında verilen Acacı nahiyesi 1519 ve 1574 senelerinde müstakil bir nahiyeye dönüştürülmüştür. Acacı nahiye sınırları içerisinde günümüz Çekerek ilçe merkezinin çekirdeğini teşkil eden Hacı köyü; Sorgun ilçesinin merkezine yakın Hamzaköy-i Köhne de yer almaktaydı. Bu nahiye bir bakıma Zile ilçe sınırlarından Sorgun a kadar uzanan bir görüntü arz etmekteydi. Acacı ya bağlı köy sayısı 1455 te dokuzdu. Nahiyenin oldukça batısında yer alan Yeniceköy 1485 te mezra olarak kaydedilmişti. Yeniceköy bundan sonraki tarihlerde 1485 te deftere kaydedilen Oltanköy e bağlı bir mezra sayılmıştı. 1455 te altı hane barındıran bir mezra olarak defterde yer alan Hamzaköy-i Köhne (Eski Hamzaköy) 1485 te köy vasfına kavuşmuştur. İki yeni köyün kurulup mevcut bir köyün de mezra konumuna düşürülmesiyle 1485 te Acacı nahiyesinin köy sayısı 10 olmuştur. 1519 da Zile ye bağlı gösterilen Baydiğin köyünün katılımıyla Acacı daki köy sayısı 11 i bulmuştur. Aynı köyün daha sonra Zile de gösterilmesiyle 1574 itibarıyla Acacı nahiyesinin köy sayısı yeniden 10 a gerilemiştir. 3 İlhan Şahin, Nahiye, DİA, cilt: 32, İstanbul 2006, s. 307. 4 Bölgede halk arasında yaygın Acecihöyük efsanesine göre Aca adı, eski tarihlerde burada yaşayan bir kralın Ece adlı kızına ithafen buraya verilen Ece isminin bozulmuş şeklidir. Ayrıntılı bilgi için bk. Bekir Koç, Tarihi ve Kültürüyle Çekerek, Çekerek Belediyesi Yayını, Ankara 2003, s. 146-149. Öyük köyü, 30. 12. 1998 tarihinden itibarense belde hüviyeti kazanmıştır. Belde belediye meclisinin Acacı kelimesinin söyleniş zorluğunu ve bir mana içermemesini öne sürerek yaptığı başvurular sonucu 2000 senesinde Bakanlar Kurulunun aldığı kararla Acacı ismi kaldırılarak buraya Bayındırhöyük adı verilmiştir. Acacıhöyük beldesinin adının Bayındırhöyük adıyla değiştirilmesi esasında önemli bir yanlışlık içermemektedir. Acacı nın Öyük köyü mezralarından birisi Bayındır adını taşımaktaydı. Muhtemelen bu ikinci isim buna gönderme olmalıdır. Bununla birlikte, belde sakinlerinin Acacı ismine bir mana verememesi tarihsel bilgilere erişmemiş olmalarından ileri gelmektedir. 1455 te Acıpınar köyü başlığı altında köyün malikane gelirlerinin Acacı diye birinin evladına ait olduğu ibaresi bulunmaktaydı. Bk. BOA, Td 2, s. 286-287. 215

Acacı dan 1455 ile 1485 senesi arasındaki hane sayısı değişimi 11 civarında olup nahiyede büyük ve çarpıcı bir nüfus değişiminden ziyade durağanlığı ifade etmektedir. 5 Mücerred sayısındaki keskin artış ise dikkatten kaçmamaktadır. Mücerred sayısı 28 den 76 ya ulaşırken bu artış nerdeyse 3 kat bir artışa tekabül etmektedir. Zile den farklı olarak Acacı da 1519 a girerken hane sayısının 189 dan 291 e doğru artması söz konusu tarihteki Şah Veli ayaklanmasından Acacı nahiyesinin daha az etkilendiğini ortaya koymaktadır. 1574 te ise hane sayısı 291 den 436 ya çıkarken hane sayısında % 60 oranı dolaylarında bir artış ortaya çıkmıştır. Aynı dönemde mücerred sayısı beş kattan daha çok artış göstererek 104 ten 554 e ulaşmıştır. 1574 senesine gelindiğinde nahiyenin nüfus yönünden en büyük köyü Öyük tü. 1574 senesinde Acacı nahiyesinin merkez köyü diyebileceğimiz Öyük köyünde bir kişi nahiye divanbaşısı olarak deftere geçirilmişti. Himmet oğlu Muharrem adlı bu şahıs caba statüsündeydi ve vergiden muaf olmayan bir kişiydi. Bununla birlikte, yöredeki nüfusun genel bir temsilcisi olmalıydı. 87 hane ve 129 mücerred/yetişkin bekâr erkek neferin toplamı 216 yı bulmuştu. Günümüz Çekerek ilçe merkezini oluşturan Hacı köy Tavaşi Ali Bey adında bir zaimin gelir bölgeleri içerisindeydi 6 ve 1574 senesinde 17 hanesiyle çok da büyük olmayan bir köy görünümündeydi. 2.2. Özikavağı Nahiyesi Özikavağı nahiyesinin kendisiyle aynı adı taşıyan nefs/merkez köyü bulunmaktaydı. Özikavağı nda 1455 senesinde önemli köylerin divani gelirlerini elinde tutan ve zaim olan Seydi Ahmed Çelebi oğlu Mustafa Çelebi ye bağlı Yörükler 7 cemaat başlığında kaydedilmiştir. Özikavağı yerleşim adedi bakımından Zile kazasının en oturmuş nahiyelerinden birisiydi. 1455 ten 1574 e kadar 1 i merkez olmak üzere toplam 13 köyü olmuştu. Özikavağı dört köyü ile Zile, iki köyü ile Kadışehri ve iki köyü ile Çekerek ilçesine kadar sokulan ve hatta günümüzde bu üç ilçenin kesiştiği bir kavşakta yer almaktaydı. 1574 te en büyük köyü günümüzde Kadışehri ilçe merkezi sınırında kalan Kiliseköy dü. Köyün toplam nüfusu 164 tü. Nahiyenin merkezi Özikavağı 116 nüfusa sahipti. Kadışehri köyü ise 119 nüfusluydu. Kadışehri adını büyük bir ihtimalle Kadı Burhaneddin den almıştır (Krş. Ağcakale). 2.2.1. Özikavağı nda Dini Kuruluşlar Kadışehri Mevlevihanesi: Kadışehri köyünde bir Mevlevihane bulunmaktaydı. 1455 te mevlevihanenin şeyhi Mevlana İsmail di. Bu tarihte, Sultan Alaeddin 8 tarafından verilen hükmünün kayıp olduğu, bir çiftlik arazi tasarruf ettiği ve bu arazinin vergiden muaf olduğu defterdeki verilerden tespit edilebilmiştir 9. 1485 te zaviye Emin Bey diye birinin uhdesindeydi. Zaviye içerisinde bir de Emin Bey in kardeşi Mehmed 5 Son dönemlerde Alpaslan Demir tarafından yapılan çalışmalarda iki tahrir arasındaki nefer farkının yanıltıcı olabileceği, verilerden hareketle nüfus artışı yaşanmamış gibi görünse de isimlerin takip edilmesiyle aslında 15-16. Yüzyıl Anadolusunda bir nüfus sirkülasyonu yaşandığını ileri sürmektedir, bkz. Alpaslan Demir, XV-XVI. Yüzyıllarda İnebazarı Şahıs Adları Üzerine Bir Değerlendirme, Uluslararası Tekirdağ Tarihi Sempozyumu, 26-27 Mart 2015 Tekirdağ, Basılmamış Bildiri; Alpaslan Demir, Şahıs Adlarından Hareketle Nüfus Hareketleri ve İskan Tarihi Çalışmalarına Bir Katkı: Sivas Kazası Örneği, Altay Toplulukları Sempozyumu, 20-22 Temmuz 2015 Antalya, Basılmamış Bildiri; Alpaslan Demir, Şahıs Adlarından Hareketle Nüfus Hareketleri ve İskan Tarihi Çalışmalarına Bir Katkı: Hüseyinabad Nahiyesi Örneği, Uluslararası Bozok Sempozyumu, 5-7 Mayıs 2016 Yozgat, Basılmamış Bildiri. 6 BOA, Td 19, s. 154. 7 BOA, Td 2, s. 298. 8 Sultan Alaeddin in Selçuklu sultanlarından biri mi yoksa Alaeddin Eretna mı olduğuna dair herhangi bir açıklama bulunmamaktadır. Bugün için bilebildiğimiz Osmanlı öncesi dönemde zaviyeye ilişkin bazı düzenlemelerin hükümdarlar tarafından tescillenmiş olduğu gerçeğidir. 9 BOA, Td 2, s. 288. 216

vardı 10. 1519 da zaviye şeyhi Emin Bey oğlu Şahabeddin ile kardeşiydi 11. Muaf çiftliğe ek olarak 10 ay çalışan bir değirmenin de içinde bulunduğu zaviye vakfının 1519 da hâsılı toplam 230 akçeydi. XVI. yüzyıl ortalarında Mevlevihane nin şeyhliği Emin Bey oğlu Şahabeddin ve kardeşi Kaya üzerindeydi. 1574 senesinde zaviyedar Şeyh Pir Veli Dede ydi. Zaviyenin vakfının başlıca akarıysa yukarda belirttiğimiz zaviye çiftliği hâsılıydı 12. 2.3. Halka-i Hass Nahiyesi Merkezi bulunmayan bu nahiye günümüzde Yozgat ili Kadışehri 13 ilçesi sınırları içerisinde yer alan köylerden meydana gelmişti. Halka-i Hass nahiyesine 1455 te 14 köy yazılmıştır. Bu köylerden üçü nüfussuz olarak defterde yer almıştır. Bunlar Firüzler, Alayundlu ve Bey köyleridir. Alayundlu köyü altında yazılı bilgiye bakıldığında bu köyün Halka-i Hass la münazalı-kavgalı- olduğu notu görülmektedir. Notun devamında Artukabad ile yazıldığı da belirtilmektedir. Bu da göstermektedir ki daha önceden Halka-i Hass a bağlı olan Alayundlu köyü bu tarih itibarıyla köy halkının da talebiyle- Artukabad a bağlanmıştır. 1455 ten önce 14 köyü bulunan Halka-i Hass nahiyesinin aslında 1455 te 11 köye sahip olduğunu söylemek mümkündür. 1485 te Halka-i Hass nahiyesinin köy sayısı 11 dir. 1485 te daha önce Kürtler köyüne bağlı Beydili mezrası köy vasfı kazanmıştır. Bu özelliğini 1574 senesine kadar sürdürmüştür. 1455 senesinde Özikavağı na bağlı olan, 1485 te nüfussuz bir biçimde Halka-i Hass nahiyesine dâhil edilmiş gözüken İlyasoğlanı mezrasının köye dönüşmesi; Zile ye bağlı sayılarak Halka-i Hass sınırında kalan Üçağaç köyünün katılımıyla Halka-i Hass nahiyesindeki köylerin sayısı 1519 da 13 e yükselmiştir. 1574 te ise Yoncalık köyüne bağlı Salur mezrasının köy statüsü elde etmesiyle Halka-i Hass ın köy adedi 14 olmuştur. Halka-i Hass nahiyesinde 1455 ten 1485 e geçerken hane sayısındaki artış % 13 oranında seyretmiş; mücerred sayısı iki kata kadar artmıştır. Bununla birlikte nahiye genel kır nüfusunun 1519 da bir önceki döneme göre artış göstermemesi ve hane sayısın 3 gerilemesi yine nüfustaki durağanlığın bir işaretidir. Bu etkinin diğer yerlere oranla daha fazla olduğunu söylemek de olasıdır. Zira söz konusu dönemde diğer nahiyelerdeki mücerred artışına rağmen Halka-i Hass ta mücerred sayısında da düşüş vardır. Bu durum Şah Veli nin zarar verdiği yerler arasında Halka-i Hass ve çevresinin de bulunduğunu göstermektedir. Bunda şüphesiz Halka-i Hass ın Zile nin güvenlik ağındaki yerinin de payı büyük olmalıdır. Zira Ağcakale ye yönelik bir saldırı girişimi kaynaklarda her ne kadar belirtilmese de yaşanmış olabilir. 2.3.1. Halka-i Hass ta Dini ve Askeri Kurluşlar Seydi Ömer Camii: Kösebelen mezrasının geliri ile anılan bir camidir 14. Mezranın malikânesinin yarısı Seydi Mahmud oğlu Mahmud tarafından bu camiye vakfedilmiştir. Lokasyonu hakkında açık bir kayıt bulunmamaktadır. İne Sultan Zaviyesi: Ladıcık köyündeydi. Zaviye vakfının tek geliri bu köye bağlı Eriklik mezrasının 10 BOA, Td 19, s. 159. 11 BOA, Td 79, s. 249. 12 TKA, Td 583, s. 50a. 13 Kadışehri, Çekerek ve Eski (Aydıncık) 1921 yılına kadar Zile sınırları içerisinde kalmış ancak 1921 yılında çıkarılan bir kanunla her ikisi Devecidağı kazası adı altında birleştirilip Yozgat sınırlarına katılmıştır. Bk. Bekir Altındal, Zela dan Zile ye Tarihi Yolculuk, İstanbul 2011., s. 157. 1944 te Çekerek e bağlı bir nahiyeye dönüşen Kadışehri, 1990 senesinde Yozgat ili ilçelerinden biri olmuştur. Bk. Tahir Sezen, Osmanlı Yer Adları (Alfabetik Sırayla), Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Yayını, Ankara 2006, s. 263. 14 TKA, Td 12, s. 162b. 217

malikâne hâsılıydı. Zaviye Şeyhi Süleyman adında biri olup günlük geliri bir akçeydi 15. Şeyh Bahadır Zaviyesi: 1455 te Yoncalık köyünden sonra yazılmıştı ve 1455 ten 1485 e şeyhliği Şeyh Seyyid oğlu Şeyh Kabil uhdesindeydi. Şeyh Ahmed ve Teberrük zaviye hizmetkârı olarak deftere kaydedilmişti. Bununla birlikte, zaviyenin büyük ölçekli bir geliri yoktu. Zaviye hizmetkârlarının eştikleri ve tuttukları yerlerin gelirleriyle geçimlerini sağladıkları ifade edilmekteydi. Zaviye 1485 ten itibaren, Dabana köyünden sonra yazılmıştı. Şeyhin oğlu Mikail, Mikail in oğlu Halil ve Mahmud un adı da zaviyedarlar arasında geçmekteydi. Biri mücerred olmak üzere zaviye kadrosunda sekiz nefer nüfus yazılmıştı 16. 1519 da zaviyenin hâsılatı 365 akçeydi. Bu zaviyenin 1485 ve 1519 da 2 çiftliği de deftere yazılmıştı. XVI. yüzyıl ortalarında şeyhliğinin Kabil oğlu Mahmud da bulunduğu zaviyenin 1574 öncesi şeyhi Mahmud oğlu Kabil di. 1574 teyse Mahmud oğlu Ümran ve Nebi kardeşler ber-vech-i iştirak şeyhliği paylaşmaktaydı 17. Zaviyenin 1574 teki hâsılatı 978 akçe olarak gösterilmişti. 1574 tarihli vakıf defterinde, daha önce Yoncalık ve Dabana köylerinden sonra yazılan; lokasyonu tam olarak net olmayan zaviyenin, Dereşancı? köyünde olduğu yazılmıştı. 1574 tarihli bu deftere göre, zaviyedar sayısı üçtü. Bunlar: Ümran, Nebi ve Mahmud du. Günlükleri 3 akçeydi. Zaviye vakfının başlıca geliri ise Dereşancı köyü divani ve malikâne hâsılıydı 18. Yalnızşeyh Zaviyesi: Zaviye, 1455 te Şeyh Yakub biraderi Şeyh Mahmud ve Şeyh Yakub oğlu Hacı Hüseyin uhdesindeydi. Şeyh Bahadır Zaviyesi gibi Yoncalık köyünden sonra yazılmıştı. 1485 te zaviyedar Hasan Şeyh ti. Zaviyenin üç kişilik kadrosunun diğer ikisi zaviyedarlığı Hasan Şeyh le paylaşan kardeşi Ümmet ve oğlu Hamza ydı 19. 1519 da zaviye hâsılatı 280 akçeydi. Zaviyenin Üçağaç köyünde 1485 ve 1519 da bir çiftliği bulunmaktaydı. 1574 te Üçağaç köyü açıklamasında gayr-ı ez bir öküzlük-i zaviye notu yer almaktaydı 20. Meşihat, bu tarihte Hasan diye birine aitti. Yalnızşeyh zaviyesinin 1574 te hasılı 1720 akçe tutarındaydı. Ağcakale/Akçale: Türk kaleleri daha çok bir iskân yerini korumak üzere birkaç tabaka duvar ile yapılmış veya mevcut bir kale etrafında gelişmiştir 21. Bunun dışında ikinci bir tip olarak önemli geçitleri tutan Türk kaleleri de vardır. Örneğin Kırşehir deki Cemele Kalesi bunlardan biridir. Kendisi oldukça yüksekte inşa edilen bu kalenin bulunduğu tepenin altında küçük bir köy vardır. Bu açıdan bakıldığında, Cemele kalesi bir iskân yerini korumaktan çok stratejik amaçlı bir görünüm arz eder. Öte taraftan belli başlı Türk kalelerinde orta hisar ve dış hisardaki yerleşmeler zamanla dışa taşmış ve düz araziye inmiştir. Adeta kale ile şehir kaynaşması giderek azalmıştır. Amasya, Tokat ve Van kaleleri buna örnektir. Zile kazasında bulunan Karahisar-ı Behramşah ve Ağcakale kaleleri yukarda tasnif ettiğimiz kale gruplarından ikincisine girmektedir. Ağcakale büyük ihtimalle Zile yöresindeki Bizans kale kentlerinden biriydi. Kalenin fonksiyonları hakkında kaynaklarda fazla bir bilgi bulunmamakla birlikte, konumuna bakıldığında Zile ile Karahisar-ı Behramşah arasındaki yol üzerinde gözetleme fonksiyonunu yerine getiren bir özellik taşıdığını düşünmekteyiz. Zile-Karahisar arasındaki yaklaşık 100 km. lik kuzey-güney istikametindeki bir yolun tam da ortasında bir noktada yer alması bu görüşümüzü doğrular niteliktedir. Kale içerisindeki derin mahzenin (su kaynağının) 15 TKA, Td 583, s. 50a. 16 BOA, Td 19, s. 129. 17 TKA, Td 12, s. 163b. 18 TKA, Td 583, s. 49b. 19 BOA, Td 19, s. 129. 20 TKA, Td 12, s. 165a. 21 Kale, Türk Ansiklopedisi, cilt: XXI, MEB Yayını, Ankara 1974, s. 136-148. 218

aynı zamanda bir hapishane olarak kullanıldığı da Kadı Burhaneddin dönemindeki kayıtlardan anlaşılmaktadır 22. Ağcakale ismine tarihi kayıtlarda ilk olarak Kadı Burhaneddin in yaşamını ve mücadelelerini anlatan Esterebadi nin Bezm ü Rezm isimli eserinde rastlanmaktadır. Eserin anlattıklarına bakıldığında, Ağcakale nin kendi adıyla devlet kuran Kadı Burhaneddin in yaşamında önemli yere sahip iki önemli olaya sahne olduğu anlaşımaktadır. Bunlardan birincisi Kadı Burhaneddin in Eratna hâkimiyetine son vermeden önce bu kalede belli bir dönem hapis yatmış ve bu hapis yaşantısından sonra kendi devletini kurmaya kesin bir şekilde karar vermiştir. Kadı Burhaneddin Ahmed, Eretna hâkimiyetine son vermeden hemen önce rakipleri tarafından tuzağa düşürülüp kendi ifadesiyle 51 gün boyunca Ağcakale de bir kuyu içerisinde tutsak edilmiştir 23. Kadı Burhaneddin açısından Ağcakale nin ikinci önemi ise, bu kalenin onun ilk fethettiği yer olmasıdır 24. Akçakale, günümüzde Yozgat ili Kadışehri ilçesi sınırları içerisinde bir köydür. Yozgat a 112, Kadışehri ilçesine 12 km. uzaklıktadır. Köy adını büyük ihtimalle eteklerine kurulduğu kayalık üzerindeki kaleden almış olmalıdır. Bugün kaleden bir kalıntı yoktur. Kuzeybatısında Yozgat ili Çekerek ilçesi, kuzeyinde ise Deveci Dağları ve Zile ilçesi bulunmaktadır. Muhtemelen Osmanlılar dönemindeki Ağcakale nin üzerinde bulunduğu blok kayalık bugün köyün kurulu olduğu düzlükten 200 m. kadar yüksektedir. Yöredeki bir inanışa göre, kale kalıntısının büyük ölçüde ortadan kalktığı kayalık alan üzerinde Hıristiyan havarilerden biri olan Şemunel Gazi nin 25 türbesi bulunmaktadır. Bu açıdan kalenin bulunduğu tepe, çevre insanlarının ziyaret ettiği önemli ziyaret yerlerden birisidir. Kayalık içerisinde oyma merdivenlerle inilen bir su kaynağı da bulunmaktadır. 1455 te kalenin fonksiyonu hakkında pek bir bilgimiz bulunmamaktadır. Bununla birlikte, 1482 tarihli icmal kayıtlarından Mustafa Bey diye birinin Ağcakale zaimi olduğunu öğrenmekteyiz. 1485 ve diğer tarihlerde Halka-i Hass nahiyesi içerisinde gösterilen Ağcakale, 1518 de Turhal kalesinden hemen sonra deftere kaydedilmiştir. Kalenin hemen Turhal kalesinden sonra zikredilmesi ve ayrıca kale merdlerinin gelirleri içe- 22 Aziz bin Erdeşir-i Esterâbâdî, Bezm u Rezm, çev. Mürsel Öztürk, Kültür Bakanlığı Yayını, Ankara 1990, s. 123. 23 1381 de Kadı Burhaneddin Ahmed in devletini kurmasından az bir zaman önce gerçekleşen bu hadise ve Ağcakale de tutulmasına ilişkin Esterabadi: O kalenin adı Ağcakale idi. Renklerin en üstünü olan beyaz, aydınlık ve ferahlık işaretidir demiştir. Esterâbâdî, aynı eser, s. 122. 24 Ağcakale nin de içinde olduğu Eretna hâkimiyetindeki Rum bölgesinde yerel emirler güç sahibiydi ve Kadı Burhaneddin 1381 de devletini kurduğunda bölge merkezi bir otoriteden oldukça uzaktı. Bu nedenle, merkezi bir otorite amacında olan Kadı Burhaneddin aynı yıl kendisine karşı harekete hazırlanan Amasya Emiri Ahmed, Seyyidi Hüsam ve Nebi gibi emirlerin üzerine yürüdü. Bu yürüyüş sırasında Kadı Burhaneddin Nebi ye ait Ağcakale yi de aldı. Kale muhafızlığını Körpe Bey e verdi. Bk. Esterebadi, aynı eser, s. 248-249; Yaşar Yücel, Kadı Burhaneddin Ahmed ve Devleti (1344-1398), Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Yayını, Ankara 1970, s. 65. 1382 de Tokat ı iki kez kuşatan Kadı Burhaneddin Tokat emirinin Moğollarla işbirliği yapmasından ve Amasya emirinin de kendisine yardıma gelmemesinden dolayı başarısız oldu. Bk. Abdülkerim Özaydın, Kadı Burhaneddin Devleti, DİA, cilt: 24, İstanbul 2001, s. 76. Kadı Burhaneddin e karşı sürekli isyan halinde bulunan Seyyidi Hüsam ve Amasya emiri Ahmed le bu olaylar sırasında işbirliği yapan Moğollar, ittifaktan ayrılıp pişman bir şekilde yaşadıkları yerlere dönmekteydi. Ne var ki dönüş yolları üzerinde bulunan Ağcakale yi kuşatmışlar; alamamışlardı. Kuşatma sırasında ellerinde esir olarak tuttukları Kadı Burhaneddin in emirlerinden Pir Ali yi kullanmak istemişlerdi. Moğol unsurlar bütün çabalarına rağmen, Kadı Burhaneddin e bağlılığı tam olan Ağcakale yi ele geçirememişlerdi. En sadık emirlerinden biri olan Pir Ali nin bu kale yüzünden uğradığı sıkıntılardan kurtulmasını isteyen Kadı Burhaneddin, kaleyi bütün sadakatine rağmen, Moğol asıllı Körpe Bey den alıp yönetimini bir başkasına vermişti. Kalenin yönetiminin bu şekilde, Moğolların yüzünden Körpe Bey in elinden alınması üzerine Moğollar ellerinde tuttukları Pir Ali yi serbest bırakıp aman dilemek zorunda kalmışlardı. Bk. Esterebadi, aynı eser, s. 258; Yücel, aynı eser, s. 68-69. Kalenin bu tarihten Osmanlılar dönemine kadarki durumu hakkında kaynaklarda bir bilgiye rastlanmamıştır. Muhtemelen, Zile ve yöresinin Osmanlı hâkimiyetine girmesiyle beraber Ağcakale ve çevresi de Osmanlı topraklarının bir parçası olmuştur. 25 Ahmet Yaşar Ocak a göre, Şemunel Gazi Tevrat ta adı geçen bir velidir. Ahmet Yaşar Ocak, Türk Halk İnançlarında ve Edebiyatında Evliya Menkıbeleri, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayını, Ankara 1984, s. 18. Hz. Musa nın Mısır dan ayrılıp Sina ya geçmesinin ardından kavminden olanların bir kısmı Ürdün e; bir kısmıysa Anadolu ya gelmiştir. Anadolu ya gelenlerden birisi de Şemunel Gazi dir. Bk. Ünver Günay vd., Kayseri ve Çevresinde Ziyaret ve Ziyaret Yerleri, Kayseri Büyükşehir Belediyesi Yayını, Kayseri 1996, s. 52. Adına birçok ziyaret yeri olan Şemunel Gazi halk arasında Anadolu nun Türkleşme ve İslamlaşmasında rolü olan Horasan erenlerinden biri gibi kabul görmektedir. Şemunel Gazi ile ilgili Kayseri deki inanış ve dini uygulamalar için bk. İsmail Güllü, Erciyes Dağı ve Çevresinde Dini Uygulamalar-Şeyh Şaban Köyü: Şem un el-gazi Örneği, I. Erciyes Sempozyumu (23-25 Ekim 2003) Bildirileri, Kayseri 2004, s. 112-119. 219

risinde Turhal a bağlı iki köyün malikâne gelirlerinin önemli bir yer tutmasından yola çıkılarak Ağcakale de profesyonel kale teşkilatının kurulmasında Turhal kalesinin imkân ve personelinden yararlanıldığını söylemek yerinde bir yaklaşım olacaktır. 1519 da Ağcakale de on hizmetkâr görevlendirilmiştir. 1485 yılı ile mukayese ettiğimizde yalnız bir ismin 1519 da da kale personeli içerisinde yerini koruduğu anlaşılmaktadır. Bununla birlikte, 1485 te de zikrettiğimiz üç kardeşten biri olan Ali veled-i Bahadır ın bu tarihte hayatta olmadığı üzerinde yazılan fevt ibaresinden anlaşılmaktadır. Yaptığımız bu karşılaştırma bir kale personelinin otuz dört sene boyunca görevde kalabilmesini göstermesi bakımından önemli bir bilgiyi gözler önüne sermektedir. 1519 senesi itibarıyla kalede on hizmetkarın bulunması ve bunlar içerisinde bekâr yetişkin görevli bulunmaması kalede yaklaşık 50 kişinin barındığını da ortaya koymaktadır. 1574 senesi itibarıyla artık Ağcakale nin bir kale olmak görüntüsünden çıkıp bir köy hüviyeti kazanmaya başladığı da öne sürülebilir. 2.4. Kızılkünbed Nahiyesi İncelediğimiz dönemde Kızılkünbed nahiyesi içerisinde kalan Yozgat ili Aydıncık ilçesi, Deveci Dağlarının batı uzantısını teşkil eden Alan Dağları eteklerinde kurulmuştur. İlçe sırtını Gazibeli ve Ağıllı vadilerine dayamıştır 26. Alan Dağlarının kuzey eteklerine konumlanan Amasya ili Göynücek ilçesinin Alan ve Ilısu 27 köyleri de nahiye sınırları içerisinde yer almıştır. Tahrir defterlerinden anlaşıldığı kadarıyla bölgede Osmanlı idari sınırları oluşturulurken bir dağın iki yamacının da aynı kaza içerisinde kalmasına dikkat edildiğini söylemek mümkündür. XV ve XVI. yüzyıllarda Osmanlıların Çekerek için Çerk Suyu tabirini kullandıklarını Kızılkünbed nahiyesinin Kazankaya köyündeki bir değirmenden anlıyoruz 28. 1519 senesinde müstakil ve Zile ye bağlı gözüken Kızılkünbed nahiyesi 1485 te Mecidözü nahiyesi ile bir bütün oluşturmaktaydı 29. Mecidözü ve Kızılkünbed e ait 1455 tarihli defterlerin elimizde mevcut olmaması bu iki birimin daha önceden Amasya sancağı, Turhal kazası ya da Zile ye bağlılığını aydınlatmamızı zorlaştırmaktadır. Ne var ki 1519 senesi itibarıyla Mecidözü Turhal, Kızılkünbed ise Zile sınırları içerisinde kalmıştır. 1485 senesinde Kızılkünbed nahiyesinde 11 köy bulunmaktaydı. Nahiyedeki köy sayısı 1519 da Ilısu köyünün katılımıyla 12, 1574 te ise Eski köyünün dahil olmasıyla 13 olmuştur. 1574 te Tankuş köyü yakınlarında ve adı Kayırluca olan bir yaylak nahiyeye yazılmıştı. Yaylağın sakinleri konusunda elde tatmin edici bir veri bulunmamaktadır. Kızılkünbed e bağlı köylerin 1485 teki hane sayısı 269 ken, 1519 da bu hane sayısı 290 a yükselmiştir. 1574 te ise hane sayısı % 83 oranı civarında bir artışla 531 e yükselmiştir. Bu durum Kızılkünbed in arazisinin küçüklüğüyle de açıklanabilir. Ancak artışın diğer yerlere oranla çok daha az olması gözden kaçırılmamalıdır. Kızılkünbed de 1485 te 83, 1519 da 72 olan mücerred sayısı 1519-1574 aralığında % 490,2 lik bir artışa sahne olmuş ve 425 e ulaşmıştır. 26 http://tr.wikipedia.org/wiki/aydıncık,_yozgat (25.07.2014). 27 Bu iki köy için bk. BOA, Td 79, s. 271-273. 28 TKA, Td 12, s. 176a. 29 1485 te her yerleşim biriminin altında Kızılkünbed ya da Mecidözü ne bağlılık durumları gösterilmiştir. Bu nedenle Mecidözü ile Kızılkünbed e bağlı köylerin tespitini yapmak zor olmamıştır. 220

2.4.1. Kızılkünbed de Askeri ve Dini Kuruluşlar: Kazankaya Kalesi: Osmanlı öncesi dönemde Kadı Burhaneddin Devleti zamanında Kazankaya ve Çekerek kaleleri adı altında iki kale kaydı daha bulunmaktadır. 30 Bununla birlikte, gerek Kazankaya gerekse de Çekerek kalelerine ilişkin Osmanlı tahrir defterlerinde bir bilgi bulunmaması bu iki kalenin Osmanlı egemenliğinden sonra faal olmadığını ortaya koymaktadır. Ne var ki, 1519 tarihinde Kızılkünbed nahiyesinin genel vergi dökümü yapılırken Kızılkünbed kalesi merdan ve sipahilerinin vergi dökümünün verilmesi yörede bulunan Kazankaya kalesi hakkında bir miktar şüphe de doğurmaktadır 31. (Seydi Gazi oğlu) Şeyh Bahşayiş Zaviyesi: Bugün Amasya ili Göynücek ilçesine, o tarihlerde Kızılkünbed nahiyesine bağlı Ilısu köyündeydi 32. 1485 senesinde ilk kayıtlarına ulaştığımız bu zaviye, Kızılkünbed nahiyesindeki tek zaviyeydi. Seydi Gazi oğlu Şeyh Bahşayiş zaviyesi olarak da anılmaktaydı. Bu durum zaviye kurucularının Battal Gazi nin soyuyla bağ kurmaya çalıştıklarını ortaya çıkarmaktadır. 1485 te Kızılkünbed e bağlı Alan köyünün 2/3 malikânesinin zaviyeye vakfedildiği bilinmektedir 33. 1519 da zaviye şeyhlerinden Asayiş oğlu Bahşayiş ve Gazi el-müsellemiye başlığında deftere geçirilmişti. Anlaşılan o ki, muafiyetleri bu yolla belirtilmekteydi. Zaviye vakfının gelirleri içerisinde, 1485 te olduğu gibi, 1519 da da Ilısu köyünün 1/5, Alan köyünün 1/3, Çörek/ Çöreği mezrasının tamam malikâneleri; bağ ve değirmen gelirleri 34 bulunmaktaydı. Ilısu köyündeki açıklamaya bakıldığında, Ilısu nun 1519 daki 4/5 malikânesi Bahşayiş eşkünlüsüne aitti. O halde köyde Bahşayişler eşkünlü timar sahibi olarak da karşımıza çıkmaktadır. 1519 da zaviyenin hâsılatı 710 akçeydi. 1574 te de Ilısu köyündeki açıklamaya bakıldığında, Ilısu nun 4/5 malikânesi Bahşayiş eşkünlüsüne ve 1/4 malikânesi Bahşayiş zaviyesine aitti. O halde, köyde Bahşayişler eşkünlü timar sahibi olmayı sürdürmekteydi 35. 1574 te Alan köyünün 2/3 ve Çörek mezrasının tamam malikânesi 36 dışında bağ, değirmen gelirleri de vakıf gelirleri içerisindeki yerini korumaktaydı. Zaviye şeyhi bu tarihte Bahşayiş adında biriydi 37. 1574 te zaviyenin hâsılı 703 akçe olarak belirtilmişti. Evkaf defterine bu zaviye hakkında bilgi girilmemiştir. 2.5. Karahisar-ı Behramşah Nahiyesi Karahisar-ı Behramşah ta biri nefs/merkez köy olmak üzere 1455 te altı, 1485 ve 1519 da 11 ve 1574 te 17 köy vardı. 1455 te Karahisar-ı Behramşah zaimi Müşalim oğlu Ali Bey e 38 bağlı nökerler 39 de bir cemaat sayılarak deftere geçirilmişti. Zile kaza genelinde 1519 da ise kırsal yerleşmelerde mezra sayısında ve mezraların köy yerleşmelerine oranında ciddi bir artış gözlemlenmektedir. Bu tarihte kırsal yerleşmelerin yalnız % 37,64 ü köy iken 30 Esterebadi, aynı eser, s. 294, 296 ve 345. 31 Kızılkünbed nahiyesinin 1519 senesindeki genel hesap dökümünde: Niyâbet ve nısf bâd-ı hevâ ve arûsiye ve adet-i ağnam-ı timarhâyı sipâhiyân ve merdân-ı kal a-yı nâhiye-i Kızılkünbed hassa 2219 bilgisi bölgede kale personeli olabileceğini ortaya koymaktadır. Bununla beraber, kale personelinin listesine ilişkin herhangi bir kayda rastlanmamıştır. Bk. BOA, Td 79, s. 273-274. 32 745/1344 tarihli vakfiyesinin 1264/1848 yılına ait bir sureti bulunmaktadır. Bu surete göre, zaviye kurucusu Şeyh Gazi oğlu Şeyhü l- Bahşayiş tir. Vakfiyede zaviyenin gelirleri arasında Ilısu, Çorak/Çoran; Karaağaçalanı köylerinin 1/3 malikanesi gösterilmiştir. Daha fazla bilgi için bk. Sadi Kucur, Sivas Tokat ve Amasya da Selçuklu ve Beylikler Devri Vakıfları-Vakfiyelere Göre-, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi, İstanbul 1993, s. 76. 33 BOA, Td 19, s. 243-244. 34 BOA, Td 79, s. 273. 35 TKA, Td 12, s. 178a. 36 TKA, Td 12, s. 181b. 37 TKA, Td 12, s. 178b. 38 Müşalim oğlu Ali Bey hakkında detaylı bilgi için bk. Murat Hanilçe, XV ve XVI. Yüzyılda Zile Kazası, Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi, Tokat 2014, s. 135-136 vd. 39 BOA, Td 2, s. 311-312. 221

% 62,35 i mezradır. Bu artışta dikkat çeken en önemli husus mezra artışının en çok kazanın en doğusundaki Karahisar-ı Behramşah nahiyesi ile en batısında yer alan Hüseyinabad nahiyelerinde gözlemlenmesidir. Bu iki nahiyedeki mezra sayısının artışının başlıca nedeni Dulkadiroğullarından Şehsuvar oğlu Ali Bey in timarı 40 olan ve çoğu Zile yöresinin güneyinde günümüz Yozgat ili toprakları içerisinde kalan mezraların idari ya da mali açıdan Hüseyinabad ve Karahisar-ı Behramşah la birlikte yazılmasındandır. 1574 e gelindiğinde 1519 da 265 olan mezra sayısının 208 e gerilemesi de bu geçici idari düzenlemeyi izah etmektedir. 1519 da Karahisar mezraları 20 den 60 a yükselmiştir. 1485 te Karahisar-ı Behramşah ta kışlakların varlığına şahit olunmaktadır. Fakat bu kışlakların sayısı ve bulundukları yerler konusunda fikir sahibi değiliz; çünkü daha ziyade askerî ve iktisadi açıdan hazırlanan tahrir defterleri Karahisar-ı Behramşah taki kışlakları topluca Kışlakha-i Karahisar başlığında verip söz konusu kışlakların vergi yükümlülüğünü bize göstermektedir. Kışlaklarda yaşayan nüfus hakkında da bilgi sahibi değiliz 41. Aynı durum 1519 da da karşımıza çıkmaktadır 42. 1574 te ise Karahisar-ı Behramşah ta kışlak ya da kelimenin çoğulu kışlakhaya rastlanmamıştır. Karahisar-ı Behramşah nahiyesinde 1519 da Bubak mezralarının topluca dökümünün yapıldığı kısımda Mezra-i Kışla ibaresi Bubak mezralarının kışlak olarak kullanıldığını akla getirmektedir. Bubak mezraları içerisinde yer alan 34 mezranın bazıları kışlak ismi taşımaktadır: Bubak nefs, Tahraatan ve Pınaryazarak nefs kışlası. Bubak mezraları Dulkadiroğlu Şehsuvaroğlu Ali Bey in tasarrufundaydı ve buraları ziraat edenler Türkmen ve Uluyörük taifelerinden meydana gelmekteydi. Bu mezraların başlığının hemen altında Uluyörük taifelerinden Çonkar cemaatinin adı geçmektedir. Anlaşıldığı kadarıyla, 1519 senesi itibarıyla gerek Hüseyinabad ve gerekse de Karahisar-ı Behramşah nahiyelerinde Dulkadiroğlu Ali Bey in tasarrufunda olan ve çoğunlukla Türkmen ve Dulkadirlilerin tasarrufunda olan bazı kışlaklar da mezra kategorisinde yazılmış; başka bir deyişle Türkmenler hayvancılık faaliyetleri kadar ziraii faaliyetlerle de ilgili olmuşlardır. 1574 ten sonra Karahisar-ı Behramşah nahiyesine bağlı Karacaöz köyünün ziraate uygun arazilerinin Tat taifeleri tarafından kışlak olarak kullanıldığına dair bir bilgi köy sınırları içerisinde de kışlamaya müsait arazilerin varlığını gösteren önemli bir örnektir. Karahisar-ı Behramşah nahiyesinde 1519 dan itibaren Uluyörüklerin varlığına şahit olunmaktadır. Kesrihisarı köyünde 24 nüfustan 11 i Etrâkiye başlığında, köyün diğer reayasından ayrı olarak yazılmıştı 43. Aynı tarihte, nahiyeye bağlı Mezari-i Kışlak (Kışlak Mezraları) başlığında Dulkadirli Şehsuvar oğlu Ali Bey e bağlı 33 kışlak topluca değerlendirilmişti. Aynı zamanda Bubak (diğer adı Çatak a) bağlı defter dışı bu 33 mezra 44 Uluyörük taifesinden Çonkar cemaati ve Türkmen taifesinden olanların ekip biçtikleri yerlerdi. Bir bakıma kışlak fonksiyonunu karşılayan bu mezraların bir kısmında bu tarihte yaşayan nüfusun miktarı da belirtilmişti. Buna göre mezralarda toplam 91 hane yaşamaktaydı. Bubak mezralar topluluğu Dulkadirli Şehsuvar oğlu Ali Bey in oğlu olan ve Bozok un yönetimini de elinde bulunduran Üveys Bey açısından da önemliydi. Zira Üveys Bey, bu tarihte Bubakhisarı (diğer adı Kuşakluöyük) mezrasında kışlamaktaydı. Bu kışlaklardan en az nüfus barındıranı Söklen cemaatinin kışladığı Hangahöyüğü mezrasıydı. Bu mezrada toplam beş hane kışlamaktaydı. Tatlar cemaatinin kışladığı Ilısuyazır ile Söklen cemaatinin kışladığı Bubaknefskışlağı 20 şer hane ile en çok nüfus barındıran kışlaklardı. 40 Dulkadiroğlu Şehsuvar oğlu Ali Bey ve timarları hakkında bk. Hanilçe, aynı tez ve Ali Açıkel, Dulkadiroğulları Hanedanının Osmanlı Mülkü Artukabad Kazasından Aldığı Vergi Gelirleri, Kahramanmaraş Sempozyumu (Kahramanmaraş, 6-8 Mayıs 2004) Bildirileri Kitabı, cilt: 1, İstanbul 2005, s. 527-536. 41 BOA, Td 19, s. 172. 42 BOA, Td 79, s. 263. 43 BOA, Td 79, s. 262 44 Bubak a bağlı mezralar için bk. BOA, Td 79, s. 264-266. 222

1574 senesinde Karahisar-ı Behramşah ta Karacaöz köyü sınırları içerisinde Tat taifesine ait kışlaklardan söz edilmektedir 45. Ayrıca Güllük köyünde dört Yörük ün varlığı dikkat çekmektedir 46. Yine aynı tarihte Kıllılar mezrasında ziraat eden Yörükler zikredilmektedir. Söz konusu mezrada yaşayan Yörükler muddluğuna beş akçe ödemekte ve dönüm resmi vermekteydiler 47. 2.5.1 Karahisar-ı Behramşah ta Dini ve Askeri Kuruluşlar: Ağcakoca Zaviyesi: 1485, 1519 48 ve 1574 te 49 Tezekçi köyünden sonra yazılmıştı. Köyün malikanesi Müşalimoğlu Ali Bey tarafından zaviyeye vakfedilmişti 50. Çoğanluoğlu Zaviyesi: 1519 senesine yakın bir tarihte Çoğanluoğlu diye biri harabe ve mahuf (korkunç) bir yer olan Karahisar-ı Behramşah a bağlı Sincanlu köyünü şenletmek amacıyla bir zaviye kurmuştu. Ne var ki bu zaviye sonradan yazıldığından makbul görülmemiş ve timara verilmişti 51. Çoğanluoğlu na ilişkin bu bilgiler 1574 te de deftere aynen yansımıştı 52. Enbiya Ali Zaviyesi: Karahisar-ı Behramşah nahiyesi nefs köyündeydi. 1455 te zaviye şeyhliği Kasım Seydi oğlu Seydi Ahmed ile kardeşi Şeyh Mehmed uhdesindeydi 53. 1485 te üzerine bir zaviye çiftliği kayıtlıydı. Zaviyedarların bu çiftliğin divani ve malikânesini kimseye ödemediği ve bundan sonra da ödemeyeceği defterde belirtilmişti. Bu tarihte zaviyenin üç personeli vardı. Zaviye şeyhi Seyyid Ahmed di 54. Bu kişi 1455 te de zaviyedarlar arasındaydı. Kardeşi Ebulislam ile oğlu Seyyid Mahmud da zaviyedar olarak defterde yer almıştı. 1485, 1519 55 ve 1574 te 56 Muhtesib köyünün Kızılcaköy ve Çanlu mezralarının malikânesi Seyyid Enbiya vakfına gitmekteydi. 1519 da zaviyedar Ebulislam ın oğlu Hüsameddin di. Hüsameddin in Ebulmüslim adında bir oğlu, onun da üç oğlu vardı. Adeta dede, baba ve torundan oluşan 5 kişi zaviyedar kaydedilmişti. Onlara ek iki kişi daha zaviye halkı içerisindeydi 57. 1519 da zaviye çiftliğinin hâsılatı 280 akçeydi. 1574 te Enbiya Ali Zaviyesi nin zaviyedar sayısında ciddi bir artış söz konusudur. Zaviyedarların en başında yazılan Ebulmüslim oğlu Seyyidhan beratla atanmış zaviyedardı. Ondan sonra yazılan 17 kişinin üzerine ise misüllü notu konması toplam 18 kişinin zaviyedar veya zaviyedar-zade olarak muafiyet elde ettiğini ortaya koymaktadır 58. 1574 te zaviye vakfının hâsılı 680 akçeydi. 583 numaralı tahrir defterine göre, 1574 te zaviye şeyhi Derviş Seydi olup kendisinin günlük bir akçe geliri vardı. Bu deftere göre zaviye vakfının gelirleri Muhtesib köyüne bağlı Kızılcamülk mezrasının 1000 akçelik malikâne, Karahisar-ı Behramşah nahiyesi merkezinde 2 adet zaviye çiftliğinin 500 akçelik malikane ve divani ve 1 kıta değirmen hâsılı olarak gösterilmişti 59. 45 TKA, Td 12, s. 187a. 46 TKA, Td 12, s. 185b. 47 Defterde Kıllılar mezrasında yaşayan Yörükler için şu nota yer verilmiştir: Zikr olunan mezrada ziraat iden yörükler muddluğuna beşer akçe hesabı öder ve resm-i dönüm virürler. Kıllılar mezrası için bk. TKA, Td 12, s. 189a. 48 BOA, Td 79, s. 261. 49 TKA, Td 12, s. 183b. 50 BOA, Td 19, s. 170-171. 51 BOA, Td 79, s. 259. 52 TKA, Td 12, s. 188a. 53 BOA, Td 2, s. 305. 54 BOA, Td 19, s.168. 55 BOA, Td 79, s.261 56 TKA, Td 12, s. 186a 57 BOA, Td 79, s. 258-259. 58 TKA, Td 12, s. 183a. 59 TKA, Td 583, s. 49b. 223

Hayran oğlu Veli Zaviyesi: 1574 senesinde İncüalan mezrası sınırlarındaydı. Adı geçen mezra, sakinlerinin I. Selim (Yavuz) ve I. Süleyman (Kanuni) döneminde berat sahibi olduklarını öne sürmeleri, vilayet ileri gelenlerinin de şahitlik etmeleri sonunda zaviye vakfı kaydedilmişti. Mezranın iki baştan geliri bu zaviyeye gitmekteydi ve mezradakiler behre ödememekteydi. Zaviyedar 1574 te Hayran oğlu Veli ydi ve zaviye adını bu kişiden alıyordu. Veli Şeyh için şerifzade ve zaviyedar notu girilmişti. Kendisinin seyyid olduğuna dair İstanbul daki nakibü l-eşraf Muharrem Efendi ye onaylattığı bir şeceresi de vardı. Mezradaki 10 nefer nüfus da seyyiddi 60. 583 numaralı vakıf defterinde zaviyenin Bali ve Kabil adında iki şeyhi kaydedilmişti. Bali ve Kabil in Hayran Şeyh in kardeşleri olması zaviye kurucusunun 1574 e yakın bir tarihte hayatta olduğunu ortaya koymaktadır. Mufassal defterde de belirtildiği gibi İncüalan mezrasının hâsılı zaviye vakfına aitti 61. Karabıyık Zaviyesi: İlk kez 1485 te tahrir defterine kaydedilen bu zaviye büyük olasılıkla Kesrihisarı köyündeydi. Gerek bu tarihte gerekse de 1519 62 ve 1574 te 63 Kesrihisarı köyünün malikâne gelirinin tamamı zaviyeye vakf edilmişti 64. 1574 te şeyhi Derviş Temür dü 65. 583 numaralı vakıf defterinde zaviye şeyhi olarak Yağmur Dede gösterilmişti. Şeyhin günlük geliri bir akçeydi. Deftere göre, Kesri(hisarı) köyünün 800 akçelik malikâne geliri bu zaviyenin tek akarıydı 66. Seydi/Şeyh Ali Şir Zaviyesi: Karahisar-ı Behramşah nahiyesi nefs köyündeydi. 714/1314 tarihli vakfiyesinden eş-şeyh es-seyyid Ali Şir in XIII. yüzyılın sonuyla XIV. yüzyılın başında yaşadığı tahmin edilmektedir 67. 1455 te zaviyedarlık üç kişinin uhdesindeydi. İlk yazılan zaviyedar Seydi Ali ydi. Son ikisi ise onun kardeşleri olan Seydi Mezid ve Şeyh Yusuf tu 68. Büyük olasılıkla yanlış bir yazımdan dolayı Oluğuuzun ve Muhtesib köyünde bu zaviye Seyyid Alpşar/Alişar? adıyla yazılmıştı. Bu tarihte Oluğuuzun ve Muhtesib köylerinin malikâne gelirleri bu zaviyeye vakfedilmişti 69. Muhtesib köyünde Müşalim oğlu Ali Bey kendi malikâne hissesini bu zaviyeye vakf etmişti. 1485 te zaviyede şeyh dâhil altı görevli vardı. Şeyh Seyyid Gazi ydi. Kalan beş kişi ise zaviye hizmetkârıydı 70. 1485 te ve 1519 da Oluğuuzun köyü 71 ve Kuldan mezrası 72 malikâne gelirleri vakıf bünyesinde bulunmaktaydı. 1455 te Seyyid Alpşar şeklinde de yazılan zaviye bu defa Oluğuuzun köyünde Şeyh Ali Şir şeklinde deftere geçirilmişti. 1519 da zaviyenin halkını yedi kişi oluşturmaktaydı. Şeyhi Nazar Seydi oğlu Kerem Seydi ydi 73. 1485 te bir zaviye çiftliği vardı. Bu çiftliğin malikâne ve divanisini kimseye ödemedikleri ve ödemeyecekleri yazılıydı. 1519 da zaviyenin bir çiftliğinden elde ettiği hâsıl 280 akçeydi. 1574 te Oluğuuzun köyü malikânesi 74 hala zaviye üzerine kayıtlıydı. 1574 te Enbiya Ali zaviyesinde olduğu gibi Seydi Ali Şir zaviyesinde de zaviyedar ve zaviyedarzade sayısında dikkate değer bir artış yaşanmıştı. Toplam 25 kişi olan bu topluluğun ilk ismi Seydi Gazi oğlu Seydi Hamid di 75. 1574 te hâsılı 340 akçeydi. 60 TKA, Td 12, s. 188b. 61 TKA, Td 583, s. 50a. 62 BOA, Td 79, s. 262. 63 TKA, Td 12, s. 185a. 64 BOA, Td 19, s. 171. 65 TKA, Td 12, s. 185a. 66 TKA, Td 583, s. 50a. 67 Hakkı Acun, Bozok Sancağı (Yozgat İli) nda Türk Mimarisi, Türk Tarih Kurumu Yayını, Ankara 2005, s. 424. 68 BOA, Td 2, s. 306. 69 BOA, Td 2, s. 307. 70 BOA, Td 19, s. 168. 71 BOA, Td 19, s. 169; Td 79, s. 260. 72 BOA, Td 19, s. 172; Td 79, s. 263. 73 BOA, Td 79, s. 259. 74 TKA, Td 12, s. 183b. 75 TKA, Td 12, s. 183b. 224

Bu zaviye 583 numaralı vakıf defterinde de yer almaktaydı. Bu deftere göre, zaviyenin meşihatı dört kardeşin elindeydi. Bunlar: Seyyid Hamid, Seyyid Cafer, Seyyid Ömer, Seyyid Hacı Mezid di. Zaviye vakfının gelirleri Karahisar-ı Behramşah ta bir zaviye çiftliğinin 500 akçe tutarındaki malikâne ve divani hâsılı, Oluğuuzun mezrasının 1000 akçelik malikâne hâsılı, Kavak mezrasının 1500 akçelik malikane hâsılı ve Behramşah nefsinde 100 akçe tutarında bir değirmen hâsılı olmak üzere toplam 3100 akçeydi 76. Şeyh Aydın Zaviyesi: 1485 senesine yakın bir tarihte kurulduğu anlaşılan bu zaviye büyük olasılıkla Karaviran mezrasındaydı. Zaviye için Şeyh Aydın ı kast ederek meşihat der tasarruf-ı mezkur ve kendü bina eylemişdir notlarının girilmesi de zaviyenin yeni kurulduğuna ve 1485 te Şeyh Aydın ın hayatta olduğuna işaret etmektedir. Karaviran, Dikmenler, Karapınar, Kalunçirmiş, Göynükviranı ve Mesturebey mezralarının iki baştan hâsıllarını vakf olarak uhdesinde bulunduruyordu 77. 1519 da zaviyedar halen Şeyh Aydın dı.1519 da Şeyh Aydın a vakf edilen mezraların divani gelirleri 1000 akçeydi 78. Belcüklü ve Bazarcık (Köyleri) Camileri Bu iki köy camisi 1574 te karşımıza çıkmıştır. Karahisar-ı Behramşah ın Karacaöz köyünün sekiz malikane hissesinden beş sehmi bu iki köy cami vakfına ayrılmıştı 79. Karahisar-ı Behramşah/Müşalim Kalesi Türkler Anadolu ya gelmeden önce, özellikle Roma ve Bizans dönemlerinde, bu topraklarda pek çok şehir ve kasaba askeri garnizon özelliğindeydi. Bizans ın castra (castron) 80 adını verdikleri kale kentlere Türkler çoğunlukla Karahisar demişlerdir. Türkiye sınırları içerisindeki 30 civarındaki karahisardan biri olan Karahisar-ı Behramşah kalesinin adını kimden aldığı konusu tartışmalıdır. Karahisar-ı Behramşah adını içeren ilk kayıt Celaleddin Karatay ın vakfiyesinde geçmektedir. Celaleddin Karatay ın Kayseri-Elbistan arasında yaptırdığı kervansarayın vakıfları arasında Karahisar-ı Behramşah kasabasında bulunan bir han üzerinde durulmaktadır. Söz konusu bilgiyi içeren vakfiyede bu Karahisar ın Şarki Karahisar olduğu, fakat Karahisar-ı Behramşah adıyla şöhret bulduğu da belirtilmektedir. Kervansaraya ait vakıfların dışında Karahisar-ı Behramşah ta, Karatay ın kardeşi Kemaleddin in bir medresesi, sahibine nispetle bir Behramşah hanı ve Hatip camii adında bir camiden de bahsedilmektedir 81. Karahisar-ı Behramşah kalesi bugün sınırları içerisinde kaldığı Yozgat ili Akdağmadeni ilçe merkezinin 10 km. kuzeyinde yer almaktadır. Sivas-Ankara yolunun geçtiği E-88 karayoluna ise 5 km. uzaklıkta konumlanmaktadır. 1870 li yıllara kadar Karahisar-ı Behramşah adını muhafaza eden kale ve etrafındaki yerleşmenin bulunduğu köy, bu tarihten sonra Muşalimkalesi adıyla anılmıştır. 1965 senesinde Çalışkan köyü adını almıştır. 1995 yılında ise Muşalimkalesi adına yeniden kavuşmuştur 82. 76 TKA, Td 583, s. 49b. 77 BOA, Td 19, s. 173. 78 BOA, Td 79, s. 264. 79 TKA, Td 12, s. 187a. 80 Selçukluların Anadolu da dönemin askeri ve siyasal koşullarına dayalı olarak; Anadolu yerleşme ve ulaşım sisteminin stratejik bağlantı-geçiş noktalarında, sarp ve erişilmesi güç kayalıklar üzerine inşa edilmiş Roma-Bizans döneminden devralınan castron (kale kentler) niteliğindeki yerleşmeleri, Türk toponomi geleneği kapsamında Karahisar olarak adlandırdıkları ve Anadolu savunma sisteminin mekânsal unsuru olarak askeri ve stratejik açıdan harekât üssü işlevi yüklenmiş merkezler olarak kullandıkları belirlenmiştir. Bk. Koray Özcan ve Zekiye Yenen, Anadolu-Türk Kent Tarihine Katkı: Anadolu Selçuklu Kenti (XII. Yüzyılın Başından XIII. Yüzyılın Sonuna Dek), Megaron (2010), 5/2, s. 59-60. 81 Osman Turan, Selçuklu Devri Vakfiyeleri III. Celaleddin Karatay, Vakfı ve Vakfiyeleri, Belleten, cilt: 12, sayı: 45 (Ocak 1948), s. 65-66. 82 Hakkı Yurtlu, Geçmişten Günümüze Akdağmadeni, Ankara 2001, s. 203-204. 225

XV ve XVI. yüzyıllarda Karahisar-ı Behramşah ya da bazı yerlerdeki kullanımıyla Karahisar-ı Muşalim 83 adı hem bir kale hem kalenin eteklerinde kurulu bir nahiye merkezini hem de genel olarak bir nahiyeyi ifade eden bir isim olarak kullanılmıştır. Karahisar-ı Behramşah kalesi, nahiye merkezinden bağımsız olarak, köyün kuzeydoğusunda bölgeye hâkim bir tepe üzerine kurulmuştur. Eski Sivas-Kırşehir yolu üzerinde önemli duraklardan biri olduğu anlaşılmaktadır 84. 1485 te Karahisar-ı Behramşah kalesinde cerahoran başlığında 10 görevlinin adının geçmektedir 85. 1518 e gelindiğinde kale personeli hakkında daha ayrıntılı ve net bilgilere ulaşmamız mümkün olmaktadır. 1518 de Karahisar-ı Behramşah kalesinde 10 personel görev yapmaktaydı. Bu 10 personelden biri kale dizdarı Emir Bey oğlu Ahmed di 86. Buna ek olarak, 1518 de Emir Bey oğlu Ahmed diye ismi geçen dizdar, 1519 da Mirze Müşalim oğlu Ahmed den başkası değildir. 1530 senesinde biri dizdar olmak üzere kalede 10 personelin istihdam edildiği bilinmektedir 87. 1562 de kale personel sayısı yine 10 dur. Kale dizdarı Hasan Çavuş tur. 8 personel merd dir 88. 1574 te kaledeki görevli sayısı yediye düşmüştür. Kale dizdarı Hüseyin diye biridir. Kalan 6 personelden 5 i merd dir 89. 3. Sonuç ve Değerlendirme 1398 de Osmanlı padişahlarından Yıldırım Bayezid in Kâdı Burhanettin Devleti ne son vermesiyle Zile Osmanlı idaresi altına girmiştir. Osmanlı Devleti 1413 yılında Anadolu ve Rumeli Beylerbeyliği nin yanında üçüncü bir idari birim olarak Rum Beylerbeyliği ni kurunca Zile de bu eyalete dâhil edilmiştir. Zile biraz Amasya, Çorum, Yozgat ve büyük ölçüde Tokat ın etkisi altında kalmış bir kaza merkeziydi. Zile XV ve XVI. yüzyılda yerleşik Rum eyaleti ile göçebe Dulkadirli ve Uluyörük kitlelerinden müteşekkil Yozgat coğrafyası arasında kalan bir görünüm arz etmekteydi. Bu açılardan küçük ve görece kendisine yakın Tokat ve Amasya ya oranla nüfus bakımından seyrek olan Zile kaza merkezi adeta güneydeki göçebe kuşağa şehirsel fonksiyonlar sunan bir merkezdi. Zile, Osmanlı egemenliğine girdiği sıralarda bu devletin doğu sınırlarına oldukça yakındı. Osmanlı yı etkileyen doğu yönlü saldırıların etkileri zaman zaman Zile ve yöresinde de hissedilmişti. Zile nin içerisinde yer aldığı Rum eyaleti 1402 de Timur un, 1470 lerde Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan ın saldırılarından etkilenmişti. Yöre, 1501 de kurulan Safevi Devleti nin Şiilik propagandalarına da açık bir yapıdaydı. Bu üç olaydan sonuncusu bilhassa Zile şehrinde kendini daha net hissettirmişti. 1518 de Safevi tazyikinin de etkisiyle başlayan Şah Veli İsyanı Zile şehir merkezinde nüfusun 1519 sayımında önemli oranda düşmesinin başlıca nedenidir. XIX. yüzyılın son çeyreğinde Zile ye uğrayan İngiliz Frederick Burnaby: Kaza için Zile adeta Hz. Muhammed in müritlerinden oluşan bir memleketti. betimlemesini yapmıştı. 1876 lara dayanan bu betimleme esasında yerinde bir tespitti. Daha da ötesi incelediğimiz dönemde Zile ve bağlı nahiyelerinde gayrimüslim nüfus yoktu ve nüfusun tamamı Müslümanlardan oluşmaktaydı. Bu durum, yörenin Uluyörüklerle 83 1519 senesinden itibaren kale için bu isim de kullanılmıştır. 84 Bu yol, büyük olasılıkla, Sivas-Yenihan (Yıldızeli) güzergâhından sonra Karahisar-ı Behramşah tan geçiyor; yine Karahisar-ı Behramşah nahiyesi sınırları içerisinde yer alan Karamağara mezrasını takip edip, Sorgun-Osmanpaşa (incelediğimiz dönemde Hüseyinabad a bağlı Sultaneymirci köyü)-şefaatli ve Hacıbektaş üzerinden Kırşehir e ulaşıyordu. Bk. Acun, aynı eser, s. 441. Seydi Ali Reis, 1557 de Sivas tan Bozok a giderken burayı ziyaret etmiştir. Bk. Seydi Ali Reis, Miratü l-memalik, İstanbul 1312, s. 96. Katip Çelebi nin yaşadığı dönemlerde Karahisar-ı Behramşah, Sivas eyaletinin bir kazasıydı. Bk. Katip Çelebi, Cihannüma, Matbaa-i Amire, İstanbul 1632, s. 622. 85 BOA, Td 19, s. 173. 86 BOA, Td 85, s. 60. 87 BOA, Td 387, 88 BOA, Td 339, s. 130. 89 TKA, Td 254, s. 27-28. 226