TMH. Siyasal İktidarı Uyarıyoruz: Verdiğiniz sözleri tutun. Yoksa yaşanacak acıların vebalini taşıyamazsınız

Benzer belgeler
6. Ulusal Deprem Mühendisliği Konferansı

İnşaat mühendisleri Gölcük teydi

TÜRKİYE DE DEPREM GERÇEĞİ

Bahaettin SARI. İMO Yapı Denetim Komisyon Başkanı

Genel Başkanımız Haydar Arslan ın okuduğu basın açıklaması metni aşağıdadır. KGM Önünde Basın Açıklaması Yaptık

tarafından yazıldı. Çarşamba, 08 Haziran :44 - Son Güncelleme Perşembe, 09 Haziran :24

"Kentsel Dönüşümün Anahtarı Kooperatiflerde"

Başbakan Erdoğan a sesleniyoruz: Verdiğiniz sözleri tutun. Yoksa yaşanacak acıların vebalini taşıyamazsınız

İŞSİZLİKTE TIRMANIŞ SÜRÜYOR!

Doğal Afetler ve Kent Planlama

EĞİTİM VE BİLİM EMEKÇİLERİ SENDİKASI

2018 MEB VE YÜKSEKÖĞRETİM BÜTÇESİ GERÇEK İHTİYACI KARŞILAMAMAKTADIR!

Cuma İzmir Gündemi

İŞÇİLERİN 3 ACİL TALEBİ VAR!

TMMOB ŞEHİR PLANCILARI ODASI

AKADEMİK ZAMMI ADIMDA ALDIK

YOL, YAPI, ALTYAPI, BAYINDIRLIK VE TAPU KADASTRO KAMU EMEKÇİLERİ SENDİKASI

BİRİNCİ BÖLÜM... 1 KAYIT DIŞI İSTİHDAM... 1 I. KAYIT DIŞI EKONOMİ...

Türkiye de Kadın İstihdam Sorununa Çözümler LİZBON SÜRECİ ve KADIN GİRİŞİMCİLİĞİ

Mevzuat Değişikliklerinin Meslek Alanımıza ve Odamıza Yansıması

Belediyemizce yürütülen kentsel dönüşüm çalışmaları 5393 sayılı belediye kanununun 73. maddesi kapsamında yapılmaktadır.

Maaşlarımıza Ek Artış İstiyoruz!

bülten YIL: 26 SAYI : 270 Mart/2012

Sorun alanları TBMM Raporu nda yer alan öneriler Mevsimlik Gezici Tarımda Çocuk İşçiliği Yuvarlak Masa toplantılarından çıkan öneriler

Cumhuriyet Halk Partisi

Çalışma hayatında barış egemen olmalı

TÜRKİYE İŞSİZLİKTE EN KÖTÜ DÖRT ÜLKE ARASINDA

TÜRKİYE İstanbul Valiliği İstanbul İl Özel İdaresi Genel Sekreterliği. İstanbul Deprem Riskini Azaltma ve Acil Durum Hazırlık Projesi

TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ NEDİR? GERÇEK BİR TOPLU SÖZLEŞME İÇİN

HAKLARIMIZ BİRER BİRER ELİMİZDEN ALINIYOR! İZİN VERMEYELİM!

İşsizlik ve İstihdam Raporu-Ağustos 2016

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI

Sivil toplum KAMU HARCAMALARINI İZLİYOR

HABER BÜLTENİ DOSYA. JEOLOJİ VE JEOTEKNİK ETÜT RAPORU VE EKLERİ İLE İLGİLİ ESASLAR'a göre yapılması genelgede

Asgari ücretin belirlenmesini düzenleyen Asgari Ücret Yönetmeliği uyarınca, asgari ücret, pazarlık ücreti değildir.

GERÇEK İŞSİZ SAYISI 6 MİLYON 2,6 MİLYON GENÇ BOŞTA GEZİYOR

DEVLET BÜTÇESİ KISA ÖZET KOLAYAOF

Bursa Yakın Çevresi Deprem Tehlikesi ve Kentsel Dönüşüm

GIDA GÜVENCESİ-GIDA GÜVENLİĞİ

Partilerin 1 Kasım 2015 Seçim Beyannamelerinde Mahalli İdareler: Adalet ve Kalkınma Partisi

Mevzuat Değişikliklerinin Mesleki Alanımıza ve Meslek Odamıza Yansıması

AR&GE BÜLTEN 2010 ġubat SEKTÖREL DEPREM GERÇEĞĠ

İnsanca Yaşayacak Ücret,

GÖLCÜK teyiz. Güvenli yapı için. Depreme Duyarlılık Yürüyüşü ne çağırıyor

İKİ AYDA 500 BİN YENİ İŞSİZ Krizin Tahribatı

KRİZ ÜÇ KOLDAN SARSIYOR ENFLASYON-KÜÇÜLME-İŞSİZLİK

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığında Basın Açıklaması Gerçekleştirdik!

İşsizlik Dikiş Tutmuyor İşsizlikte Kriz Günlerine Dönüş

KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN TÜRKİYE DEKİ GELİŞİMİ

Raporlar, Görüşler, Değerlendirmeler. Basın Açıklamaları - 3 -

Ölümün ve unutuşun kolay ülkesi olmaya devam edecek miyiz?

NEYI DAHA BEKLİYORSUN! MASADA YANDAŞ MEMURUN İŞİ YAŞ! KAMU ÇALIŞANI. Yanlışta ısrar etme, senin iradeni satanların peşinden gitme!

İşsizlik ve İstihdam Raporu-Eylül 2016

TARİHİ REKOR İŞSİZ SAYISI 7 MİLYONU AŞTI! HALKIN DERDİ BAŞKANLIK DEĞİL İŞSİZLİK!

TÜRKİYE DE KADIN İŞÇİ GERÇEĞİ: DAHA FAZLA AYRIMCILIK, DÜŞÜK ÜCRET, GÜVENCESİZ İSTİHDAM

HABER BÜLTENİ xx Sayı 6

GENÇ, KADIN ve ÜNİVERSİTE MEZUNU İŞSİZLİĞİNDE VAHİM TABLO!

Ekonomik Rapor Kaynak: TÜİK. Grafik 92. Yıllara göre Doğuşta Beklenen Yaşam Süresi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği /

24 Haziran Seçimlerine İlişkin Kamuoyu Eğilimleri

GENEL BAŞKANIN MESAJI

Enerji Yatırımları ve Belirsizliklerin Önemi

ULUSLARARASI SOSYAL POLİTİKA (ÇEK306U)

HABER BÜLTENİ Sayı 10

KRİZ İŞSİZ BIRAKIYOR

HABER BÜLTENİ xx Sayı 5

HABER BÜLTENİ Sayı 4

T.C. ESKİŞEHİR TEPEBAŞI BELEDİYESİ İMAR VE ŞEHİRCİLİK MÜDÜRLÜĞÜ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARINA DAİR YÖNETMELİK

18. bölüm. basında bursa il koordinasyon kurulu

İş Sağlığı ve Güvenliği Alanında Ulusal ve Uluslararası Kuruluşlar / Uluslararası Sözleşmeler

Kadın Dostu Kentler Projesi. Proje Hedefleri. Genel Hedef: Amaçlar:

HATAY İLİ NİN JEOLOJİSİ ve DEPREMSELLİĞİ KONFERANSI

İŞSİZLİKTE PATLAMA!: AKP İşsizlikle Mücadelede Başarısız!

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası, Yetkin İnşaat Mühendisliği Uygulama Yönetmeliği nin [10] bazı hükümleri aşağıda belirtilmiştir;

TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU

Göç ve Serbest Dolaşım Eğilimler ve Engeller. Ayşegül Yeşildağlar Ankara, Turkey

Yapı Denetim Kuruluşlarının Sınıflandırılması ile Çalışma Usul ve Esasları Yapı Denetim Kuruluşları

İŞSİZLİK HIZLA ARTARKEN İSTİHDAM ARTIŞI YETERSİZ KALDI

İŞSİZLİK VE İSTİHDAM RAPORU

CHP İLÇE BAŞKANI RECAİ SEYMEN TEKRAR ADAY

YAPIM HATALARI, YAPI DENETİMİ VE YAPILARIN ONARIMI

14.4. Mesleki Uygulama ve Denetim Komitesi (MUDK)

DANIŞMA KURULU emo izmir şubesi 30. dönem çalışma raporu 101

6. BÖLÜM: BULGULARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

Yeni Sosyal Güvenlik Sistemi Üzerine Notlar

Milletvekillerine mektup yazdı

CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL MERKEZİ EMEK BÜROLARI YÖNETMELİĞİ

S E K T Ö R E L. 17 Ağustos Ağustos Nurel KILIÇ. 17 Ağustos 1999, depreminin üzerinden 6 yıl geçti.

İŞSİZLİK VE İSTİHDAM RAPORU- EYLÜL 2018 İŞSİZLİK TIRMANIYOR. Gerçek İşsiz Sayısı 6 Milyon. İşsiz Sayısı Bir Yılda 192 Bin Arttı

EK. 1 İş denetimlerinin yasal dayanakları ve İş Teftiş Kurulu Başkanlığının görevleri

MEMURUN HAYATI BORÇ ÖDEMEKLE GEÇİYOR! Yazar Editör Pazartesi, 20 Ocak :48

80. YILINDA 1935 MARMARA

DÜNYADA DİN EĞİTİMİ UYGULAMALARI

Hava-İş: İşten atılanlar işe alınana kadar mücadeleyi bırakmayacağız!

PAZARTESİ İZMİR GÜNDEMİ. -Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı - Basın Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü

Sayın Mehmet CEYLAN BakanYardımcısı Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Şehircilik Bakanlığı

MAHÇİÇEK TEN 2015 MÜJDELERİ

''Yanlış anlaşılıyorum''

Konu: Askıdaki Plana İtiraz Tarih:

TED den, Siyasete Eğitimde Mutabakat Çağrısı

Transkript:

Bu Sorumsuzluğa Artık Son Verin Siyasal İktidarı Uyarıyoruz: Verdiğiniz sözleri tutun. Yoksa yaşanacak acıların vebalini taşıyamazsınız Kaldı ki o Şura bizzat AKP iktidarı tarafından toplanmış, Şura da konuşma yapan Başbakan Tayip Erdoğan, 21. Yüzyıl Cumhuriyet Türkiye sinin artık deprem manzarası yaşamaması gerektiğini belirtmiş, bu çerçevede hükümet olarak ellerinden geleni yapacaklarını söylemiş, acılardan ders alınacağını vurgulamıştır. Bu sözlerin hiç bir inandırıcılığının olmadığı, 1 Temmuz 2006 tarihinde yayımlanan Dokuzuncu Kalkınma Planı nda, afete karşı hazırlık ve afet zararlarıyla mücadele konusuna yer verilmemesinden anlaşılmaktadır. Hükümet deprem tehlikesini yok saymaktadır. 2007-2013 yıllarının temel hedefleri arasında deprem ve depreme karşı alınacak önlemler yoktur. Büyük bir ciddiyetsizlikle karşı karşıya bulunuyoruz. Ne yapılmak istendiğini anlamak mümkün değildir. Siyasi iktidarın harekete geçmesi için daha kaç insanımızın ölmesi gerekmektedir? Ekonomide hangi büyüklükte bir tahribat siyasi iktidarı harekete geçirecektir? 17 Ağustos 1999 depreminin yıldönümünde bir kez daha siyasi erki, karar almaya ve adım atmaya çağırıyoruz. Depreme karşı alınacak önlemler bellidir. Kimse mucizevî çözümler peşinde değildir; kimse siyasi iktidarın şapkadan tavşan çıkarmasını beklememektedir. Depremden sonra oluşturulan ve raporunu 2002 yılında kamuoyuyla paylaşan Deprem Konseyi nin görüş ve önerileri yol haritası için yeterlidir. Siyasi iktidarın 2004 yılında topladığı ve önemli kararların alındığı Deprem Şurası sonuçları uygulanmayı beklemektedir. İktidarın elinde nelerin yapılacağına, nelerin değiştirilmesi gerektiğine ilişkin yeteri kadar çalışma mevcuttur. Konsey raporunun üzerinden beş, Şura kararlarının üzerinden ise 3 yıl geçmiştir. Ancak siyasi iktidar, bırakalım adım atmayı, Şura kararlarını rafa kaldırmış, hatta Deprem Konseyi ni lağvetmiştir. AKP kentsel dönüşüm projeleri için harekete geçiyor Siyasi iktidarın deprem önlemleri için adım atmamasının nedeni bellidir. İktidar kentlerimizi depreme karşı hazır hale getirmek için, kentsel dönüşümden medet ummaktadır. Kentsel değerleri yabancı sermayeye peşkeş çekmeyi hedefleyen proje, depreme karşı alınacak temel önlem olarak görülmektedir. Zaten, AKP nin seçim beyannamesinde depremin sözcük olarak bile geçmemesi, bunu yerine Kentsel Dönüşüme atıfta bulunulması, niyetin açıktan ifşa edilmesidir. İktidar, kentlerimizi depreme hazırlamak yerine, kentlerimizi yabancı sermayenin kar dürtüsünün insafına bırakmaktadır. Bu konuyla ilgili birkaç sorumuz olacaktır: Dönüşüm projelerinin tüm ülke sathına yayılması için ne kadar zamana ihtiyaç duyulmaktadır? Kentsel dönüşüme para yatıracak uluslararası sermaye, işe kar 76

TMH marjı yüksek bölgelerden mi başlayacaktır? Kentsel dönüşüm projesi kapsamında yeniden yapılacak binalar için hangi kriterler esas alınacaktır. Kentsel dönüşüm projeleri denetlenecek midir? Binaların projesi, inşa süreci, kullanılan malzeme denetime tabi tutulacak mıdır? Güvenli, sağlıklı, kaliteli yapıların maliyet artırıcı özelliği karşısında, tek amacı kar olan sermaye gruplarının tavrı ne olacaktır? Kamu binaları; vahametin öteki yüzü Vatandaşın oturduğu evi, yaşadığı mahalleyi gözden çıkartan siyasi iktidarın, kamu binalarına; okullara, hastanelere, yurtlara, kreşlere dönük tasarrufu nedir? Kaç tane kamu binasının haldeki durumu test edilmiştir? Kaçının güçlendirilmesine karar verilmiştir? Kaç güçlendirme projesi hazırlanmıştır? Kaç bina güçlendirilmiştir? Daha kaçının güçlendirilmesi gerekmektedir? Bu binaları kullanan nüfus ne kadardır? Olası bir depremde ne kadar insan zarar görecektir? Bu sorulara verilecek yanıt, durumun vahametini göz önüne sermektedir; durum tek kelimeyle vahimdir. 1999 depremlerinden sonra İSMEP (İstanbul Sismik Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Projesi) çalışmaları çerçevesinde ortaya çıkan tablo, okullar, kreşler, yurtlar başta olmak üzere toplu kullanım alanlarının açık tehdit oluşturduğunu göstermektedir. 2006 yılında kamuoyuyla paylaşılan rapora göre; güçlendirilmesi ya da yıkılıp yeniden yapılması gereken 1783 okul binasından sadece 206 tanesi; Sağlık Müdürlüğü ne bağlı 133 hastane binasından sadece beşi; yine Kredi Yurtlar Kurumu na bağlı 55 binadan beşi; Sosyal Hizmetlere bağlı 97 binadan 19 tanesi depreme karşı güçlendirilmiştir. Böyle giderse hastaneler 190, yurtlar 55, okullar 33 yıl sonra güçlendirilmiş olacaktır ki, Türkiye nin bu kadar beklemeye zamanı yoktur. Milli Eğitim Bakanlığı Yatırım ve Tesisler Genel Müdürlüğü nün, Nisan 2007 de açıkladığı bir başka rapora ülke genelindeki MEB e ait okullar toplam 240 milyon metrekare kullanım alanına sahiptir. Bunun yarısı olan 120 milyon metrekarelik alanda güçlendirme çalışması yapılması gerekmektedir. Güçlendirme için yaklaşık 15 milyar YTL bir paraya ihtiyaç duyulmaktadır. Aynı raporda pansiyonlu okullarla ilgili bilgiler de dikkat çekicidir. Pansiyonlu okullarda toplam 1087 blok bulunmaktadır. Eğitim, pansiyon, lojman, atölye, spor salonu ve yemekhaneden oluşan 1087 bloktan yalnızca 72 tanesi sağlamdır. Geriye kalan 1015 blok çocuklarımızın hayatı için tehdit oluşturmaktadır. Deprem Konseyi ve Deprem Şurası kararları ışığında mevzuat değişmelidir Şimdiye kadar üzerinde durduğumuz konular, uygulamadaki sıkıntılar ve mevcut duruma dairdir. Elbette güçlendirme çalışmaları hayati öneme sahiptir ama asıl ihtiyaç, güçlendirmeyle sınırlı kalan bir çalışma değil, geleceği garantiye almaktır. Mevzuatta yapılacak değişiklikler, işleyişte de köklü değişiklik anlamına gelecek, yasal dayanağı oluşan süreç depreme güvenli yapıların açığa çıkmasını sağlayacaktır. Mevzuata ilişkin hangi değişikliklerin yapılması gerektiği Deprem Konseyi nin Raporu nda ve Deprem Şurası kararlarında açıktan ifade edilmiş, değişikliklerin hangi yönde olması gerektiği belirtilmiştir. İmar Kanunu, Afet Kanunu, Yapı Denetim Kanunu, yerel yönetimlerle ilgili kanunlar, mühendislik ve mimarlığı düzenleyen kanunlar acilen değişmeli, Doğal Afet Sigortası (DASK) yeniden düzenlenmelidir. Kentlerde servisli kentsel arsa üretimi gerçekleştirilmeli, sağlıksız ve kaçak yapılaşma önlenmeli, emredici plandan, tanımlayıcı plana geçilmeli, coğrafi bilgi sistemi oluşturulmalı ve uydu teknolojileri devreye alınmalı, deprem önlemleri için dış kaynaklı fonlar yerine genel bütçeden pay ayrılmalıdır. Bütün bu değişikliklerin ve düzeltmelerin yapılması için siyasi irade kullanılması zorunluluktur. Eğer bu irade kullanılmaz, kentleşmeye ve yapılaşmaya dair gelişmiş ülkeler düzeyinde yasal düzenleme yapılmaz ve denetim sistemi uygulamaya alınmazsa, ilerde yaşayacağımız yıkımın, şimdiye kadar yaşananları aratacağı bilinmelidir. Yapıların ve yarınların güvencesi: Yapı Denetim Sistemi ya da tutulmayan sözler Depremle ilgili hemen her konunun ayrı bir önemi bulunmaktadır ama geleceğe daha güvenli bakmak açısından yapı denetim sistemini işlerli hale getirmek ve ilgili yasayı bu çerçevede ele almak zorundayız. Çünkü mevcut mevzuat ve uygulama- 77

ların, güçlendirme çalışmalarının pek çoğu geçmişte yapılan hataların yol açtığı veya açacağı zararı azaltmaya yöneliktir. Eğer Yapı Denetim Yasası nda gerekli değişiklikleri yapmaz, yasayı zafiyete yol açacak özelliklerinden arındırmazsak, on yıl sonra aynı sorunla karşı karşıya kalacağımız açıktır. Bir doğa olayı olan depremin, can ve mal kaybına yol açmamasını sağlamanın yolu, yapı denetim sisteminden geçmektedir ki, İnşaat Mühendisleri Odası, yapı denetim sistemiyle ilgili ısrarcı olmak, konuyu bıkıp usanmadan kamuoyu gündemine taşımak kararlığındadır. Çünkü ihtiyacımız budur; yapı denetim sisteminin tam anlamıyla işlerliğe kavuşturulması, yarınların güvencesi olacaktır. Doğal afet riskinin en az düzeyde olduğu Avrupa ülkelerinde bile yapı denetimi konusunda kurallar getirilmişken, büyük depremleri yaşayan ülkemizde konu gerek kamuoyu gerekse siyasi erk nezdinde hak ettiği ilgiyi görememektedir. Çünkü ekonomik/ siyasal sistemimiz denetimi değil, denetimsizliği teşvik etmektedir. Depreme karşı mevzuat değişiklik talebinin odak noktasında Yapı Denetim Yasası bulunmaktadır. 4708 sayılı Yasa 13 Temmuz 2001 tarihinde yürürlüğe alınmıştır. Alelacele hazırlanan yasa, ihtiyacı karşılamayı bir kenara bırakalım, başlı başına sorun olarak gündemdeki yerini almıştır. Yapı Denetim Yasası nın taşıdığı eksiklik ve aksaklıklar her zeminde dile getirilmiş, 2002 seçimlerinde işbaşına gelen iktidar sözcüleri tarafından gerekli değişikliklerin yapılacağına dair sözler verilmiştir. Mevcut Yapı Denetim Yasası nda tespit edilen aksaklık ve eksiklikler şunlardır: Yasanın 19 ille sınırlı olarak uygulanması, topraklarının büyük bölümü deprem kuşağında bulunan bir ülke için kabul edilemez bir durumdur. İnşaatlarda sorumlu teknik eleman bulundurulmaması kaliteyi ve etkili bir denetimi engellemektedir. Denetçilerin ve denetim kuruluşlarının sicilleri Bayındırlık Bakanlığı tarafından tek merkezde tutulmaktadır. Dolayısıyla bu kuruluşların çalışmaları takip edilememektedir. Denetçi belgesi 12 yılını doldurmuş tüm mühendis ve mimarlara herhangi bir bilgi ve deneyim sahibi olup olmadığı sınanmadan verilebilmektedir. Bu durum gerek proje, gerekse yapı denetiminin gerçek anlamada yapılma şartını ortadan kaldırmaktadır. Denetim bedelleri için asgari ücret tespit edilmiş olmasına rağmen müteahhitler ya da mal sahipleriyle çok daha az ücretlere anlaşmalar yapılabilmekte, bunun karşılığı mühendislik hizmetlerinden feragat edilmektedir. Hem düşük bedellerle teknik eleman istihdam edilmekte hem de imalatlar denetlenmeden imza atılabilmektedir. Müteahhit tanımı ve sorumlulukları üzerindeki belirsizlik varlığını korumaktadır. Laboratuarların çalışmaları denetlenememektedir. Kamu kuruluşlarına ait laboratuarların hizmet vermesinin engellenmesi, az sayıdaki laboratuarın kalitelerinin artmasını sağlamamış, tam tersi bir etki yaratmıştır. Yapı sigortası ve hizmet sigortasının olmayışı etkin ve nitelikli bir yapı denetim sisteminin oluşmasının engellemektedir. Başbakan Recep Tayip Erdoğan 2003 Mayıs ayında yaptığı Ulusa Sesleniş konuşmasında, Yapı Denetim Yasası yla ilgili olarak, yasadaki eksiklik ve aksaklıkları giderecek revizyon çalışmalarını tamamladıklarını, uygulamanın tüm illere yayılmasına karar verdiklerini söylemiştir. 2004 teki Deprem Şurası na da telefonla katılan Başbakan Erdoğan aynı görüşleri paylaşmış, ancak bu konuda herhangi bir adım atılmamıştır. Şura nın yeni hukuki düzenlemelere de zemin olacağını, ifade eden Recep Tayip Erdoğan, Türkiye nin Şura ile deprem gerçeğiyle yüzleşeceğini ve bilinç tazeleyeceğini kaydetmiş ancak verilen sözlerin unutulması şeklinde nükseden hastalığa kendisi de yakalanmıştır. Zamanın TBMM Başkanı Arınç, Deprem konusunda çalışma yapacak herkese ve her kuruluşa TBMM Başkanı olarak destek vermeye hazırım. Olası bir depreme hazırlık için yürütülecek mevzuat çalışmalarının altına ben de imza atacağım ve en kısa zamanda kanunlaşması için çaba harcayacağım. Deprem konusundaki ihmalkârlığımıza artık bir son vermeliyiz diyecek kadar iddialı açıklamalar yapmış, ancak iddiasını dayanaksız bırakmış, Şura salonu terk edildikten sonra verilen tüm sözler unutulmuştur. 78

TMH Ortaoyunu sona erdi Kamu çalışanları yoksulluğa mahkûm Toplu görüşme değil, toplu sözleşme Hükümetle kamu çalışanları konfederasyonları arasında sürdürülen toplu görüşmeler yine hükümetin istediği gibi sonuçlandı. Hükümetin görüşme masasına oturmadan önceki niyeti neyse, süreç sonucunda açığa çıkan o oldu. Zaten hükümetin de aracı olduğunu görmek ve aslında fazla acımasız (!) olmamak gerekir. Nihayetinde memlekette hemen her ekonomik hareketi IMF belirliyor. AKP hükümetinin IMF programı dışına çıkma şansı yok. Hükümet zaten tüm bu görüşmelerde elçiye zeval olmaz ruh hali içinde yer aldı. Sonucu baştan belli olan toplu görüşme sürecine katılmayacağını açıklayan KESK in tutumunu nasıl yorumlamak gerekir? KESK toplu görüşme sürecini ortaoyununa benzetti. Doğru söze ne nedir. Malumun ilanı için hazırlanan mizansenin içinde olmayacağını ifade etmek, taraf olmak anlamına gelir ki, KESK in doğrusu da budur. Elbette KESK, mahallenin yaramaz çocuğu edasıyla söylemedi ben oynamıyorum u. Tüm ekonomik, sosyal ve özlük haklarıyla birlikte, kamu çalışanları için nasıl bir hayat istediğini kamuoyuna açıkladı. Kamu emekçilerinin insanca yaşayacağı bir ücret istedi. Belki de bu ortaoyununu bozacak öncelikli talebini dile getirmekten de geri durmayan KESK, talepler manzumesini, toplu iş sözleşmeli sendikal hak, grevle zenginleştirdi. Belki aç değiller ama iki yakaları bir türlü kavuşmuyor 2007 toplu görüşmelerinde hükümet ile konfederasyonlar arsındaki anlaşma sonucunda memur maaşlarına 2+2 formülü getirildi. KESK in hesabına göre bunun anlamı şu: Memur maaşlarına günlük 1,6 YTL zam yapıldı. Yani kamu çalışanları yine yoksulluğa mahkûm bir hayat sürecek. Açlık sınırının 500, yoksulluk sınırının 1500 YTL yi çoktan geçtiği ülkemizde siyasi iktidar çalışanını açlıktan öldürmeyecek ama yakasını da bir araya getirmeyecek kadar bir ücreti hak görüyor. En düşük memur maaşının 675 YTL, en yükseğinin ise 1000 YTL olduğu, ¼ ündeki bir uzman doktorun 1515, yine aynı derecedeki bir öğretmenin 1050 YTL aldığı bir ülke için başka bir yorum yapamaya hacet var mı? Kamu çalışanına en az pay Türkiye de Peki neden? Neden devlet kendi çalışanını yok sayıyor? Neden kamu çalışanlarına insanca yaşayacağı bir ücret verilmiyor? Neden kamu çalışanlarının grevli toplu sözleşmeli sendika hakkı yok? Bunlar tesadüf mü? Değil elbette. IMF direktifleriyle kamusal alanın daraltılma sürecinin bir parçası olarak görmek gerek yaşananları. Kamuda çalışanların az ücret alması ülkenin kamusal mal ve hizmet üretimine yaklaşımıyla ilintilidir. Türkiye uzun zamandır tüm kamusal hizmetleri özelleştirmeye dönük girişimlerin ayyuka çıktığı bir süreç yaşamaktadır. Bu sürecin doğal sonucu, kamusal alanın daraltıl- 79

2007 toplu görüşmeleri kamu çalışanlarına verilen zam oranı baz alınarak hazırlanmıştır. Unvan Eylül 2007 Ocak 2008 Temmuz 2008 Memur 9/1 678 703 717 Memur 14/2 675 700 714 Öğretmen 1/4 1.050 1.082 1.104 Öğretmen 9/1 850 878 896 Başkomiser 3/1 1.447 1.487 1.517 Polis 9/2 1.220 1.256 1.281 Uzman Doktor 1/4 1.515 1.557 1.588 Doktor 8/3 1.222 1.258 1.283 Hemşire-lise 12/3 875 904 922 Mühendis-Şantiye 1/4 1.417 1.457 1.486 Teknisyen-Büro 12/2 741 767 782 Profesör 1/4 2.708 2.773 2.829 Araştırma görevlisi 7/1 1.001 1.032 1.053 Avukat 1/4 1.628 1.672 1.705 ması, kamu personel sayısının azaltılması, kamusal hizmetlerin nitelik kaybına uğratılmasıdır. Gerçek böyle olunca, kamu çalışanlarına milli gelirden neden düşük oranda pay ayrıldığı daha iyi anlaşılacaktır. Kamu hizmetlerini devletin sırtındaki bir yük olarak gören siyasal iktidarın haldeki durumundan sorumlu olduğunu göstermektedir. Avrupa- 25 ülkeleri için kamu çalışanlarının GSMH içindeki payı 2005 yılı için yüzde 10,8 iken, Türkiye de bu oran yüzde 6,5 düzeyinde kalmaktadır. Yani Avrupa-25 ülkeleri için GSMH içinde kamu çalışanlarına ayrılan pay, Türkiye dekinden yüzde 60 daha fazladır. Danimarka, kamu çalışanlarına ekonomiden en büyük pay ayıran ülkedir. Danimarka nın ayırdığı pay yüzde 17,3 ü bulurken, bu oran Türkiye de ki payın 2,6 katıdır. Danimarka yı yüzde 16 ile İsveç takip etmektedir. Türkiye ye kıyasla, Yunanistan yüzde 94, Norveç yüzde 97, Belçika yüzde 87 daha fazla pay ayırmaktadır. Türkiye nin ayırdığı payın iki katından fazla pay ayıran diğer ülkeler ve oranları ise sırasıyla şöyledir: Kıbrıs Rum Kesimi yüzde 14,9, Malta 14,8, Portekiz 14,5, Finlandiya 13,8, Fransa 13,4. Mühendislerin haldeki durumu Kamu kesiminde 1/4 ünde bir mühendis 1400 ücret alıyor. Doları bazında karşılığı ise 1090. İşe yani başlayan bir mühendisin maaşı ise 1000 YTL nin altında kalıyor. Bu nedenle bir ortalama çıkartmak mümkün olmuyor. Çünkü bırakalım dereceler arasındaki farkı, kurumlar arasında da ciddi maaş farkları bulunuyor. 2006 yılı baz alındığında; örneğin belediyelerde işe yeni başlayan bir mühendis 850, DSİ ve MTA da 1100, TEDAŞ ta 1400 YTL ücret aldığı görülecektir. Kurumlar arasındaki bu farklılık, ortalama çıkartmaya dönük başka göstergelere başvurulmasını zorunlu kılmaktadır. Ücret kategorileri ve oransal değerleri mühendislerin durumunu net olarak anlamamızı sağlayacaktır. 350 500 YTL alan mühendislerin oranı % 7,9; 500 800 YTL alanlar % 29,8 dir. 800 1200 YTL alanların oranı ise % 36-,2 dır. 2.500 YTL üstünde ücret alanlar, toplamdan % 10,4 pay almaktadır. Asıl yığılmanın 800-1200 YTL arasındadır ve bu yığılmanın ortalaması 1000 YTL dir. İktidar, toplu görüşmeler üzerinden meşruluk sağlıyor İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Taner Yüzgeç hükümetle konfederasyonlar arasında sürdürülen toplu iş görüşmesini, zam oranını ve kamuda çalışan mühendislerin ücretlerini değerlendirdi. Yüzgeç, diğer ülkelerdeki mühendis örgütleriyle yapılan görüşmelerde kamuda çalışan meslektaşların ücretlerini söylemekten utandıklarını dile getirdi. Yüzgeç, Ama biliyoruz ki bu ayıp bizim değil, mühendisine yoksulluk sınırının altında ücret veren siyasi iktidarındır. dedi. İMO Yönetim Kurulu Başkanı Yüzgeç özetle şunları söyledi: Üyelerimizin neredeyse yüzde 40 ı kamuda çalışmaktadır. Kamuda çalışan ve neredeyse meslek hayatının sonuna gelmiş bir arkadaşımız 1400 lira maaş almaktadır. İşe yeni başlayan bir meslektaşımızın maaşı ise 1000 liranın altındadır. Bu, kabul edilmesi ve açıklanması mümkün olmayan bir durumdur. Türkiye teknik elemanları da dahil olmak üzere tüm kamu çalışanlarını yoksulluğa mahkum etmiştir. Bu nedenle KESK in toplu görüşmeler sırasındaki tavrını anlamlı bulduk ve destekledik. Ne yazık ki, yalnızca siyasi iktidarın borusu ötüyor, nasıl yaşayacağımıza onlar karar veriyor. KESK bu süreçte siyasi iktidarın, kendileri üzerinden meşrulaşmasına izin vermemiş, sahnelenen oyunda kendisine biçilen rolü reddetmiştir. 80