acayip şeyler dizisi 3 Şu Acayip Yeryüzü SU ACAYIP YERYÜZÜ Yeryüzü nün, Hayat Bilgisi ve Fen Bilgisi kitaplarında yazmayan, çok acayip gerçekleri YAYIN NO: 83 genel yay n yönetmeni: Ergün Ür yay nevi editörü: Özkan Öze tashih: Emine Aydın iç düzen/kapak: Zafer Yay nlar bask, cilt: Vesta Ofset tel:0 212 445 72 52 Birinci bask : Haziran, 2009 Uğurböceği Yayınları, Zafer Yay n Grubu nun bir kuruluşudur. Mahmutbey mh. Deve kald r m cd. Gelincik sk. no:6 Ba c lar- stanbul,türkiye Tel: (0 212) 446 21 00, Fax: (0 212) 446 01 39 http://www.zaferyayinlari.com E-mail: bilgi@zaferyayinlari.com isbn: 978 975 8781 91 1 C o p y r i g h t 2 0 0 9 U ğ u r b ö c e ğ i Ya y n l a r. H e r h a k k m a h f u z d u r. Tarık Uslu İllustrasyonlar: Sevgi İçigen
içindekiler Sunuş... 7 Yer nasıl bir yer?... 11 Uzaydaki mavi devekuşu yumurtası... 23 Yer bizi çekmese... 29 Yer in dayanılmaz çekiciliği... 37 Ne büyük, ne küçük,... 47 Ne sıcak, ne soğuk... 51 Yerin kabuğu ve elma kabuğu... 57 Çekirdeğin faydaları... 67
Yanardağlar neden yanar?... 73 Dünyanın çatıları... 85 Neye yarar dağlar?... 91 Yeryüzünün çölleri... 101 Buzdan ülkeler... 115 Toprağın hikâyesi... 125 Benzin deposundaki dinazor... 137 H 2 OOOOOOOOH!... 145 sunuş ACAYİP Şeyler Dizisi nin bu üçüncü kitabı ile hepinize yeni bir merhaba! Bir önceki kitapta sözünü ettiğimiz gibi üçüncü kitabımızın konusu, ŞU ACAYİP YERYÜZÜ! Bu kitabın sayfaları arasında, yeryüzünün Hayat Bil gisi ve Fen Bilgisi kitaplarında yazmayan çok acayip gerçeklerini bulacaksınız. Güzel mavi gezegenimizin, kendine özgü yuvarlaklığı, çekiciliği, yer kabuğunun altında saklı katmanları, yanardağları ve elbette yanmayan dağları, çölleri, buzulları ve okyanuslarıyla acayip ama gerçekten çok acayip bir yer olduğunu göreceksiniz...
Sözü daha fazla uzatmadann, öğrenirken, biraz da eğleneceğinizi düşündüğümüz bu kitapla, sizi başbaşa bırakıyoruz... Unutmadan, Acayip Şeyler Dizisi devam ediyor ve bir sonraki maceramızın adı: Şu Acayip Gökyüzü! Gerçekten çok acayip!! SU ACAYIP YERYÜZÜ Tarık USLU
Yer, nasıl bir yer? ARİSTOTALES İN, beyaz harmaniyesine sarılıp, zeytin bahçelerinde geze dolana öğrencilerine ders anlattığı günlerdi. İhtiyarın anlattıklarından canları sıkılan iki öğrenci, (Tabi ki, Akhuzittines ve Saftirikiles) kaş göz işareti yaparak aralarında anlaştılar ve gruptan ayrılıp, Aristotales in ve yanından hiç ayrılmayan bir iki ispiyoncu kerkenezin kendilerini göremeyeceği bir tepeciğin eteğinde sırt üstü uzanarak, lakırdı geyiğinin boynuzlarını cilalamaya başladılar. 11
Ş u A c a y i p Y e r y ü z ü Ş u A c a y i p Y e r y ü z ü Sence dedi, Akhuzittines. Yer nasıl bir yer? Saftirikiles, harmaniyesinin eteklerinde dolaşan birkaç iri karıncayı püfledikten sonra: Sana yerin düz bir tepsi gibi olduğunu kaç kere anlatacağım! dedi. İhtiyar öyle söylemiyor ama! diye cevap verdi Akhuzittines. İhtiyarı boşver sen! diye cevap verdi Saftirikiles. Ben gözümün gördüğüne inanırım. Ve dünyayı, düz bir tepsi gibi görüyorum! Akhuzittiles: Şu uzaktaki geminin yavaş yavaş ufukta kaybolması işine ne diyorsun? diye sordu. Ancak iki felsefe öğrencisi, ne konuşabilirlerdi ki!? Söz, olimpiyatlardaki açılış şovunda, kendilerini yüksek kulelerden aşağıya atan atletlerin, kendi istekleri ile değil, olimpiyat organizatörlerince aşağıya itiklendiğine dair, bütün Atina yı çalkalayan dedikodudan sonra, dünyanın şekline geldi. 12 13
Ş u A c a y i p Y e r y ü z ü Gözlerini kısarak, Peh! Hiç zekice değil. Bir göz yanılması işte! dedi Saftirikiles. Hadi ama.. Pekala yeryüzünün düz değil de böyle yuvarlakımsı bir yüzeyi olduğunu göstermez mi bu? diye sızlandı Akhuzittines. Peki öyleyse söyle bakalım, dünya yuvarlaksa, tam altımızda yaşayanların dondurma topları, nasıl oluyor da külahlarının üzerinde düşmeden durabiliyorlar ha? diye bağırdı Saftirikiles. Ş u A c a y i p Y e r y ü z ü Güvensizlikten titreyen sesiyle: Belki yer her şeyi çekiyordur! dedi Akhuzittines. Saftirikiles, delicesine güldükten sonra: Pöh! Kulelerden atlayan atletleri çektiği gibi mi? Sakın gökyüzü her şeyi aşağıya doğru itiyor olmasın! dedi. Kendisiyle böyle dalga geçilmesine pek içerleyen Akhuzittines: Diyelim dünya tepsi gibi düz bir şey, neyin üzerinde duruyor peki? diye sordu. Saftirikiles i köşeye sıkıştırdığından bal gibi emindi. Ama Saftirikiles, gerine gerine cevabı yapıştırmakta gecikmedi: Neyin üzerinde olacak, elbette dev bir kaplumbağanın! Bu beklenmedik cevap karşısında kısa bir şaşkınlık yaşayan Akhuzittines, bir soru daha patlattı: Ya o dev kaplumbağa neyin üzerinde duruyor? 14 15
Ş u A c a y i p Y e r y ü z ü Ş u A c a y i p Y e r y ü z ü Saftirikiles in cevabı hazırdı: O da bir başka kaplumbağanın! Akhuzittines kızdı: Ya o bir başka kaplumbağa!? diye bağırdı. Saftirikiles de oldukça kızgın görünüyordu: Bana bak Akhuzittines! Ondan sonrası hep kaplumbağa tamam mı? diye kükredi. Saftirikiles in eline bir taş parçası alıp, gözlerini iyice kıstığını farkeden Akhuzittiles: İstersen bu konuyu kapatalım dedi. Elbette isterim! diye cevap verdi Saftirikiles. Kısa bir sessizlikten sonra, Akhuzittines, Saftirikiles e dönerek: Saftirikiles! diye seslendi. Sesinde meraklı bir felsefe talebesinin kafa karışıklığı vardı: Ne var? dedi Saftirikiles, tam olarak sakinleştiği söylenemezdi. O kaplumbağalar var ya! Eeee! Caretta Carette değil mi? Sanırım öyle... Saftirikiles! Neeeeeee! Dünyanın ta ucuna gitsek ve iyice eğilip aşağıya baksak, en üstteki yüce kaplumbağayı görebilir miyiz? Bir gün mutlaka Akhuzittines! Bir gün mutlaka! 16 17
Ş u A c a y i p Y e r y ü z ü Ve az sonra, iki ispiyoncu kerkenezin yardımlarıyla onları yakalayan Aristotales, Akhuzittines ve Saftirikiles i, ceza olarak bir sonraki sene yapılacak olimpiyat oyunlarının açılış şovu için gönüllü atlet olarak yazdırdı. İki kafadarın gözyaşları içinde ufukta kayboluşunu seyreden filozof: Dünya kesinlikle yuvarlak bir şey olmalı! diye mırıldanıyordu. Size anlattığım bu tuhaf hikâyenin tek gerçek tarafı, Aristotales in gerçekten de dünyanın yuvarlak bir şekle sahip olduğuna inandığı kısmıydı. Eğer Felsefe kitaplarında Akhuzittines ve Saftirikiles isimlerini aramaya kalkarsanız, boşuna yorulursunuz! Dünyanın nasıl bir şekli olduğu meselesi bin yıllardır insanların zihinlerini kurcalayıp durmuştur. Ancak bu soruya cevap vermek hiç de sandığınız kadar kolay değildi. Maya lar dünyanın, nilüferlerin açtığı, balıkların cirit attığı büyük bir havuzda uzanmış Ş u A c a y i p Y e r y ü z ü güneşlenen kocaman bir kertenkele nin (şuna timsah desek ya!) sırtı olduğuna inanırlardı. Eski Mısırlılara göre, dünyanın sonsuz büyüklükte dümdüz bir şekli vardı ve dört tane filin üzerinde durmaktaydı. Sümerliler e göre ise dünya, sazdan yapılma bir kayık şeklindeydi. Ancak ters dönmüş bir kayıktı bu! Dünyanın şeklini, fena halde kafalarına katıp, bu konuyu ilk olarak araştırmaya çalışanlar Antik Yunan filozoflarıydı. 18 19
Ş u A c a y i p Y e r y ü z ü Tales, dünyanın su üzerinde yüzen kocaman bir tepsi olduğuna dair kalıbını basardı! Pisagor, çok kafalı adamdı. Ay tutulması sırasında, dünyanın ay üzerinde yuvarlak bir gölge bıraktığını farketmiş ve Sakın dünya yuvarlak olmasın? demişti. Aristotales, gemilerin ufukta ağır ağır kaybolmaları ve ağır ağır görünür hale gelmelerinden yola çıkarak, yeryüzünün bir küre olduğundan adı kadar emindi. Ancak, 15. yy. da bile bazı kitaplarda, dünyanın neden yuvarlak olamayacağı ve yuvarlak bir dünyaya inananların, ne kadar şapşal oldukları anlatılıyordu. Macellan ın, dünyanın etrafında attığı şu meşhur tura kadar, (1520) insanların büyük çoğunluğu özellikle de Ortaçağ Avrupa sındakiler dünyanın yuvarlak olduğuna inanmaya hiç yanaşmıyorlardı. İnsanlar için dümdüz bir tepsi şeklindeki dünyaya inanmak, yuvarlak bir dünyaya inanmaktan çok daha kolaydı. Çünkü yuvarlak bir dünyaya inanmak; beraberinde pek çok soruyu Ş u A c a y i p Y e r y ü z ü da birlikte getiriyordu. Mesela, yuvarlağın alt tarafındaki insanların, hayvanların, ve denizlerin (ve elbette külahların üzerindeki dondurma toplarının) orada nasıl durdukları, akıl alacak bir şey değildi. Yer, çok acayip bir yerdi! Yerin üstündeki, sayısız akıl almaz mucize gibi, yerin kendisi de öyle akıl almaz bir mucizeydi. 20 21