T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ TEFSİR ANA BİLİM DALI KUR ÂN TERCÜME TEKNİKLERİ AÇISINDAN IŞICIK MEÂLİ



Benzer belgeler
İçindekiler. Giriş Konu ve Kaynaklar 13 I. Konu 15 II. Kaynaklar 19

KUR'AN SÛRELERİNİN RESMİ VE İNİŞ SIRALAMASI

YILLIK DERS PLANI DERSİN ADI : KUR AN-I KERİM EK ÖĞRETİM 5.KUR (HATİM) ÖĞRETİM YILI: KURSUN ADI : KUR AN KURSU SINIF / DÖNEM :...

MÂTÜRÎDÎ KELÂMINDA TEVİL

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS TEFSİR DKB

Sıra no Sûre Adı. Âyet sayısı O.B.E.B

Âyet Sayısı Sıra umarasından Büyük Olan Sûreler

Kur an Kerim ayetlerinde ve masumlardan nakledilen hadislerde arş ve kürsî kavramlarıyla çok


İçindekiler. Kısaltmalar 13 GİRİŞ I. ÇALIŞMANIN KONUSU VE AMACI 15 II. İÇERİK VE YÖNTEM 16 III. LİTERATÜR 17

19 lu gruplar halinde sûrelerin sondan sıra numaraları ile âyet sayıları 1

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

İkili Simetrik Kitap ❸

İkili Simetrik Kitap ❷

Kur ân-ı Kerîm sûrelerinin sondan sayılması 1

Kur an ın varlık mertebelerini beyan eder misiniz ve ilahi vahiyde lafızların yerinin ne olduğunu

TEFSİR TARİHİ VE USULÜ

İkili Simetrik Kitap ❷

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri

İkili Simetrik Kitap ❷


TEFSİR DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

Sûre adı no. sayısı no

İkili Simetrik Kitap ❷

Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuk Usulü II

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Ünite 1. Celâleyn Tefsiri. İlahiyat Lisans Tamamlama Programı TEFSİR METİNLERİ -I. Doç. Dr. Recep DEMİR


Zengin Sayılar (abundant numbers or excessive numbers) σ(n) > 2n

Question. Neden Hz İsa Ruhullah (Allah ın ruhu) olarak adlandırılmıştır? Yüce Allah ın kendi ruhundan. Peygamberi Âdem e üflemesinin manası nedir?

Uzun ve kısa sûreler. Uzun sûreler kümesi

YALOVA ÜNİVERSİTESİ - SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

Hafta Konu Ön Hazırlık Öğretme Metodu

Kur'an ve Anlam. Yazarlar Mürsel Ethem Yusuf Topyay Mehmet Akın. Editörler İsmet Eşmeli Mehmet Akın ISBN:

EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ.

İkili Simetrik Kitap ❷

Kadınların Dövülmesi. Konusuna Farklı Bir Bakış. (Nisa [4] 34)

T.C. RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ENSTİTÜ KURULU TOPLANTI TUTANAĞI

ÖZGEÇMİŞ. Derece Okul adı Yıl. İlkokul Misak-ı Millî İlkokulu 1985 Lise İskilip İmam Hatip Lisesi 1991

İçindekiler. Kısaltmalar 11 Yeni Baskı Vesilesiyle 13 Önsöz 15

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS. Tefsir II ILH

MERYEM SURESİNDEKİ MUKATTAA HARFLERİ كهيعص

Tefsir, Te vil, Terceme ve Meal Kelimelerinin Anlamı:



KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

CUKUROVA UNIVERSITESI ILAHIYAT FAKULTESI. lllll. güz donemi. ISLAM HUKUK USULU I -ders planları-

TOPLANTI/KİTAP TANITIMI C.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi XIII/1-2009,

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KELAM VE İSLAM MEZHEPLERİ ILH

Sıra umaraları Kümesi ve Âyet Sayıları Kümesi

1- el-kavaidul- esasiyye lil- Lugatil-arabiyye (Arapça), Seyyid Ahmet el-haşimi.

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

İçindekiler. Önsöz 11 Kısaltmalar 15

KURAN YOLU- DERS 3. (Prof.Dr. Mehmet OKUYAN ın Envarul Kuran isimli 3 no lu dersinin ilk 50 dakikasının özeti)


ŞİÎ-SÜNNÎ POLEMİĞİNDE EBÛ TÂLİB VE DİNÎ KONUMU. Habib KARTALOĞLU



Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;


7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ YAYIN LİSTESİ. : Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Telefon : (0212) : abulut@fsm.edu.tr

4. DERS Siyer Kur an İlişkisi

İmam-ı Muhammed Terkine ruhsat olmayan sünnettir der. Sünnet-i müekkededir.[6]

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ İSLÂMÎ İLİMLER FAKÜLTESİ LİSANS PROGRAMI 1. Yıl / I. Dönem Ders. Kur'an Okuma ve Tecvid I

DOMUZ ETİNİN HARAM KILINMASININ HİKMETİ

Eğitim Programları ANA HATLARIYLA İSLAM DİNİ

Kur an'daki selaset, selamet, tesanüd, tenasüb, teavün ve tecavüb mucizevî boyutlarındandır; bunları izah edebilir misiniz?

ÖZGEÇMİŞ HARRAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ HARRAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

KUR AN TİLÂVETİNDE MÜKEMMELLİK/ HİLYETÜ T-TİLÂVE Fİ TECVÎDİ L-KUR ANİ L-KERÎM

Kur'an-ı Kerimde tevafuk mucizesi Kainatta tesadüf yok, tevafuk vardır

Lisans Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Y. Lisans S. Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler /Temel İslam Bilimleri/Hadis 1998

İmam Humeyni'nin vasiyetini okurken güzel ve ince bir noktayı gördüm ve o, Hz. Fatıma

Arap diliyle tesis edilen İslam a dair hakikatler diğer dillere tercüme edilirken zaman ve zeminin de etkisiyle gerçek anlamından koparılabiliyor.

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KURAN OKUMA VE TECVİD IV ILH

ALLAH TEÂLÂ'YA ÎMÂN. Muhammed Şahin. ] تر [ Türkçe Turkish. Tetkik : Ümmü Nebil

Avrupa İslam Üniversitesi İSLAM ARAŞTIRMALARI. Journal of Islamic Research البحوث االسالمية

T.C. BİLECİK ŞEYH EDEBALİ ÜNİVERSİTESİ İSLAMİ İLİMLER FAKÜLTESİ İSLAMİ İLİMLER BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM PROGRAMI

1-Anlatım 2-Soru ve Cevap 3-Sunum 4-Tartışma

Yard.Doç. Aralık 2000 İstanbul Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi. Doktora Ekim 1998 M.Ü.S.B. E. Temel İslam Bilimleri Hadis Anabilim Dalı

IÇERIK ÖNSÖZ. Giriş. Birinci Bölüm ALLAH A İMAN

SOSYOLOJİSİ (İLH2008)

- Kitap Tanıtımı - USÛLU T-TEFSÎR ve KAVÂİDUHU (Tefsir Usulü ve Kaideleri)

KİŞİSEL BİLGİLER. İlyas CANİKLİ. Yrd. Doç. Dr. Temel İslam Bilimleri

Kur an ın Özellikleri

el-itticâhâtü L-MÜNHARİFE FÎ TEFSÎRİ L-KUR ÂN İ L-KERÎM DEVÂFİ UHÂ VE DEF UHÂ

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Goldziher. Goldziher ve Hadis. Hadis. Hüseyin AKGÜN. Hüseyin AKGÜN Goldziher ve Hadis. Hüseyin AKGÜN

KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ BAHAR YARIYILI OKUTULACAK MATERYAL LİSTESİ TEMEL İSLAM BİLİMLERİ BÖLÜMÜ

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3]

Merkez / Bitlis Temel İslam Bilimleri /Tasavvuf Ana Bilim Dalı.

Birinci İtiraz: Cevap:

İslamî bilimler : Kur'an-ı Kerim'in ve İslam dininin doğru biçimde anlaşılması için yapılan çalışmalar sonucunda İslami bilimler doğdu.

Ellibin Yıllık Bir Gün

AKADEMİK YILI

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

İSMAİL DURMUŞ PROFESÖR

T.C. VELÎ SEMPOZYUMU. Prof. Dr. Ali Rafet ÖZKAN KASTAMONU

Transkript:

1 T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ TEFSİR ANA BİLİM DALI KUR ÂN TERCÜME TEKNİKLERİ AÇISINDAN IŞICIK MEÂLİ Naif YAŞAR YÜKSEK LİSANS TEZİ Danışman: Prof. Dr. Yusuf IŞICIK KONYA-2011

2 YUSUF IŞICIK 1949 yılında Konya ya bağlı Divanlar Köyü nde doğdu. 1962 de ilkokulu, 1969 da İmam- Hatip Okulu nu ve 1973 te de Yüksek İslam Entitüsü nü bitirdi. 1970-1977 yılları arasında D.İ.Başkanlığı bünyesinde İmam-Hatiplik, Hatay İl Müftü Yardımcılığı, Bitlis Adilcevaz İlçe Vaizliği ile M.E.B. İçel/Erdemli İmam-Hatip Lisesi Meslek Dersleri Öğretmenliği görevlerinde bulundu. 1977 yılında Konya Yüksek İslam Enstitüsü nde açılan Tefsir Asistanlığı sınavını kazanarak burada Tefsir Asistanlığı görevine başladı. Bu Enstitü nün 1982 yılında Selçuk Üniversitesi ne bağlı İlahiyat Fakültesi ne dönüştürülmesinden sonra bu fakülteye Tefsir Öğretim Görevlisi olarak atandı. 1986 yılında Kâzerûnî ve Tefsirdeki Metodu isimli çalışmamla Doktor unvanını aldı. 1988 yılında Tefsir A.B. Dalında Doçent ve 1996 yılında da Profesör oldu. 1988 yılından itibaren yurt içinde ve dışında çeşitli ilmi toplantılara konuşmacı, tebliğci ve müzakereci olarak katıldı. Halen S.Ü. İlahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalı nda Tefsir Öğretim Üyeliği görevini sürdürmektedir. ESERLERİNDEN BAZILARI 1. Kur an Meâli, İlahiyat Fakültesi Derneği, Konya 2010. 2. Two Fundamental Concepts in the Qur an: Ta wil and Mutashabih (tr., Dr. Tahir Uluç and Omar Amer Khan), The Islamic Quarterly, London, 1430/2009, Volum 53, Number 1. 3. Kur an ı Anlamada Temel İlkeler, Esra Yayınları, Konya 1997. 4. Kur an ı Anlamada Temel Bir Problem: TE VİL, Esra Yay., Konya 1997. 5. Tefsir Usulü ne Giriş, İbn Teymiye (trc., Yusuf Işıcık), Esra Yay., Konya 1997. 6. Kur an-ı Kerim in Terceme Edilmesi ve Âyetlerinin Sıhhatli Anlaşılması Konusunda Bazı Mülahazalar, S.Ü.İlahiyat Fak. Dergisi, Yıl: 2001, sy.11. 7. Kur an ı Anlamaya ve Yaşamaya Doğru, Salâh Hâlidî (trc., Y. Işıcık), İki Kaynak Yay., Ankara 1998. 8. Kâzerûnî ve Tefsirdeki Metodu, S.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya 1985 (Basılmamış Doktora Tezi). 9. İslâm Hukuku, Yusuf el-karadavî (trc., Y. Işıcık-Ahmet Yaman), Marifet Yay., İst., 1997 ve 1999. 10. Modern Çağda İslâmi Meseleler, Mevdûdi (trc., Y. Işıcık), H. Hizmet Yay., Konya 1980. 11. Muhammed İkbal in Mesajı, Nedvi (trc., Y. Işıcık), H. Hizmet Yay., Konya 1979. 12. Külliyat, İbn Teymiye, C. 1 (trc., Y. Işıcık ved.), Tevhid Yay., İst., 1987. 13. Külliyat, İbn Teymiye, C. 2 (trc. Y. Işıcık ved.), Tevhid Yay., İst., 1988. 14. Kitap ve Sünnet in Işığında Hz. Peygamber in Din ve Dünya Anlayışı, S.Ü. İlahiyat Fak. Dergisi, Yıl: 1990, sy: 3. 15. Kur an ın Öngördüğü Muvahhit İnsan, S.Ü. İlahiyat Fak. Dergisi, Yıl: 1998, sy. 8. 16. Nasların İlletlerini Göz Önünde Tutmada Sahabe ve Tabiun un Metodları, Karadavi (trc. Yusuf Işıcık), İslami Araştırmalar Dergisi,, Yıl: 1986, sy: 1. 17. İslam Hukukunda Siyaset-i Şer iyye, Karadavi (trc., Y. Işıcık), İslami Araştırmalar Dergisi, yıl: 1986, sy: 4. 18. Fıkhi Mirasımızı Yeniden Nasıl Gözden Geçirmeli ve Ele Almalıyız, Karadavi (trc. Y. Işıcık), S.Ü. İlahiyat Fak. Dergisi, Yıl: 1986, sy: 2 19. Tefsir İlminin Doğuşu Gelişmesi ve Başlıca Tefsir Ekolleri, Hasen el-benna (trc. Y. Işıcık), S.Ü.İlahiyat Fak. Dergisi, yıl: 1997, sy: 7.

1

1

1 T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü Adı Soyadı Numarası Ana Bilim / Bilim Dalı NAİF YAŞAR 094244011013 TEMEL İSLAM BİLİMLERİ/TEFSİR ANA BİLİM DALI Öğrencinin i Programı Tez Danışmanı Tezli Yüksek Lisans Pof. Dr. YUSUF IŞICIK Doktora Tezin Adı KUR ÂN TERCÜME TEKNİKLERİ AÇISINDAN IŞICIK MEÂLİ ÖZET Kur an, Allah tarafından gönderilen mücizevi bir kitap olup tüm insanların gerek sosyal yaşamlarında ve gerekse de ruhları ve diğer özellikleri ile alakalıı tüm ihtiyaçlarına cevap veren bir kitaptır. Bu kitabın amacı, içinde detaylı olarak açıklanan doğru yola tüm beşeriyeti sevk etmektir. Bundan dolayıdır ki tüm insanlar Kur an ı anlamakla sorumludurlar. Peki, Kur an sadece tek bir dilde(arapça) nazil olduğuna göre tüm insanlar onu nasıl anlayacak? Tabiî ki tarih bu soruyu yüzlerce tefsir ve mealiyle cevaplamıştır. Bu soruyu cevaplayacak başka bir yol da yoktu zaten. Çünkü insanlar tarafındann konuşulan diller binlerce iken Kur an sadece bunlardan biriyle nazil olmuştur. Bundan dolayı bu amacı gerçekleştirmek üzere diğer dillerde yapılmış yüzlercee tefsir ve meal görebiliriz. Fakat bu yüzlerce tefsir ve meal beşer tarafından yapıldığı için birçok hatayı içerisinde barındırmaktadır. Bundan dolayı İslam tarihi boyunca bu hataları düzeltmek için birçok çalışma yapılmış ve hala da yapılıyor. Bizim bu küçük çalışmamız da bu sürecin bir devamı niteliğindedir. Dolayısıyla yanlış tercüme edildiğine inandığımız kelime ve ibareleri gösterip onların doğru tercümee şekillerine örnek vermeye çalıştık. Bu çalışmayı yaparken bizim metodumuz şuydu: Bir Kur an tercümesi, Kur an da literal olarak bulunmayan hiçbir şeyi içerisinde barındırmamalı. Bundan dolayıı eğer mütercim Kur an ayetlerinin daha kolay anlaşılır hale getirmek için onlara Kur an dışı bir ek bilgi eklemek istiyorsa mutlakaa bunun bir ek bilgi olduğuna işaret etmeli ki böylece okuyucu bu bilginin Kur an ın orijinal ibaresinde olduğunu düşünmesin. Bu ek bilgi, parantez içerisinde, dipnotta veya başka şekillerde verilerek yapılabilir. Çünkü ek bilgii bir nevi insan ürünüdür ve hata barındırabilir. Bu ek bilgiyi parantez içerisinde veya dipnotta vererek bu yanlış anlamanın önüne geçmiş oluruz. Zira bu durumda, okuyucu her an bu ek bilginin bir insan takdiri olduğunu ve dolayısıyla hatalı olma olasılığının olabileceğini göz önünde bulundurur. Anahtar Kelimeler: Tercüme, Kuran Tercümesi, Yusuf IŞICIK ın Kuran Meali.

2 T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü Adı Soyadı Numarası Ana Bilim / Bilim Dalı NAİF YAŞAR 094244011013 TEMEL İSLAM BİLİMLERİ/TEFSİR ANA BİLİM DALI Öğrencinin i Programı Tez Danışmanı Tezli Yüksek Lisans Pof. Dr. YUSUF IŞICIK Doktora Tezin Adı IŞICIK'S TRANSLATIONN OF KORAN IN TERMS OF TRANSLATI ION TECHNICS ABSTRACT Koran is a miracle book sent by Allah whichh include all the things that human beings need in thier social life or their individual life related to their spirits or the other things. The goal of this book is to lead all the human beings to the right way which is explained in the Koran in detail. That is why all people are responsible of understanding the Koran. And how can all the people understand the Koran when it is originally revealed just in one language(arabic). Of course the history answered this question by including hunreds of interpretations and translations of Koran. And also theree wasn t an other way to answer this question. Because the languages that are spoken by people are thousands but the Koran has been revealed in just one of them. So that in order to fulfill this aim we can seee hunreds of interpretations and translations of Koran made in other languages. But because these hunreds interpretations and translations of Koran were made by human beings, of course they includedd a lot of mistakes. So in order to rectify these mistakes, numerious works have been done throughout the islamic history and are stilll being done. And this small work of us is a continuation of this process. We tried to point out the words and phrases that included translation mistakes and pointed to the right example of these translations. When doing this study, our method was that: A taranslation of Koran mustn t include anything which is not included in the Koran literallay. So when the translator wants to add something in orderr to make the verses of Koran more and easily understandable he/she must point out to the addings and so that the reader won t judge the addings as if they were included in the original of Koran verses. This may done by putting add information in the paranthesis, footnote or via an other way. Because, the adding information is a type of human product and may include errors. By putting this add information in the paranthesis or on the footnote we will have prevented misunderstanding. Becausee the reader will take in the consideration all the time that this add information is a human product and has the possibility of being wrong all the time. Key Words: Translation, Koran Translation, Yusuf IŞICIK s Koran Translation.

3 İÇİNDEKİLER KISALTMALAR..6 ÖNSÖZ..7 GİRİŞ 10 BİRİNCİ BÖLÜM TERCÜME İLE İLGİLİ KAVRAM VE TEKNİKLER A) TERCÜME İLE İLGİLİ KAVRAMLAR a) Tefsir 17 b) Te vil...19 c) Tercüme..21 d) Meâl..22 B) TERCÜME İLE İLGİLİ TEKNİKLER a) Harfî Tercüme..24 b) Tefsirî Tercüme 26 C) IŞICIK MEÂLİ NE BİR BAKIŞ a) Yusuf Işıcık ın Kur ân Meâli ile Muhammed Hamidullah ın Le Saint Coran adlı mealini Karşılaştırma.38 b) Işıcık ın Taksim İşaretini Kullanma Şekli ve Amacı.43 c) Işıcık ın Parantez İşaretini Kullanma Şekli ve Amacı...44 İKİNCİ BÖLÜM AYETİN ORİJİNALİ İLE TERCÜMESİ ARASINDAKİ MUTABAKATIN İNCELENMESİ A) AYETİN ORİJİNALİNE MUHALİF TERCÜMELER 2/BAKARA SÛRESİ 48 4/NİSA SÛRESİ.50 6/EN AM SÛRESİ...52 7/A RÂF SÛRESİ 53 8/ ENFAL SÛRESİ...54 9/TEVBE SÛRESİ 54 12/YUSUF SÛRESİ...55 13/RA D SÛRESİ...57

4 16/NAHL SÛRESİ.58 17/İSRÂ SÛRESİ...58 19/MERYEM SÛRESİ..60 22/HAC SÛRESİ 60 24/NUR SÛRESİ 61 27/NEML SÛRESİ.62 28/KASAS SÛRESİ...63 29/ANKEBUT SÛRESİ 64 30/RUM SÛRESİ...65 31/LOKMAN SÛRESİ...66 36/YÂSİN SÛRESİ...67 39/ZÜMER SÛRESİ.67 42/ŞÛRÂ SÛRESİ.68 48/FETH SÛRESİ.72 49/HUCURAT SÛRESİ.73 51/ZÂRİYÂT SÛRESİ...75 52/TÛR SÛRESİ....75 54/KAMER SÛRESİ..76 56/VAKİA SÛRESİ...77 68/KALEM SÛRESİ..77 69/HÂKKA SÛRESİ 79 73/MÜZEMMİL SÛRESİ.80 85/BURUC SÛRESİ.81 86/TARIK SÛRESİ..... 82 87/A LÂ SÛRESİ..83 B) BAZI AYET MEALLERİNİN RİVAYETLER AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ 2/BAKARA SÛRESİ 86 14/İBRAHİM SÛRESİ..88 18/KEHF SÛRESİ..89 32/SECDE SÛRESİ 90 38/SÂD SÛRESİ...92 51/ZÂRİYÂT SÛRESİ...93 53/NECM SÛRESİ 94

5 42/ŞÛRÂ SÛRESİ.95 55/RAHMAN SÛRESİ...97 C) DEYİMSEL İFADELERİN TERCÜMELERİ 7/A RÂF SÛRESİ 101 19/MERYEM SÛRESİ 102 26/ŞUARÂ SÛRESİ..103 47/MUHAMMED/KITAL SÛRESİ 104 68/KALEM SÛRESİ...104 102/TEKÂSÜR SÛRESİ...105 D) AYETTEKİ VURGUNUN TERCÜMEYE YANSIMAMASI 2/BAKARA SÛRESİ.108 3/ÂLÛ İMRÂN SÛRESİ.109 7/A RÂF SÛRESİ 109 15/HİCR SÛRESİ.109 17/İSRÂ SÛRESİ.110 25/FURKÂN SÛRESİ..110 28/KASAS SÛRESİ 111 35/FÂTIR SÛRESİ..111 41/FUSSİLET SÛRESİ...112 74/MÜDDESİR SÛRESİ..112 75/KIYÂME SÛRESİ..113 E) ÇOK ANLAMLI KELİMELERİN BİRDEN ÇOK ANLAMININ BİRLİKTE VERİLMESİ 115 SONUÇ...119 KAYNAKÇA.121

6 KISALTMALAR A.S. b. CC çev. Haz. mad. MÜİFAV Y. R.A. s. S.A.V. thk. ts. v. vb. Aleyhisselam Bin, ibn, bint Celle Celalühü Çeviren Hazırlayan Madde Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları Radiyallahu anh Sayfa Sallallahu Aleyhi ve s-sellem Tahkik Tarihsiz Vefat Ve benzeri

7 ÖNSÖZ Kur an, Yüce Allah ın Muhammed Mustafa (SAV) e tüm insanlara tebliğ etmek ve onlara doğru yolu göstermek amacıyla gönderdiği mücizevi, ilahi bir kitaptır. Bu kitabın gönderilişinin amacı yaşanmak ve hayata tatbik edilmektir. Dolayısıyla davetinin şümülünden tüm insanlar ona muhataptır ve içeriğinden sorumludurlar. Bu işlevinden dolayıdır ki nuzülünden bugüne kadar Kur an, sürekli olarak okunmuş, incelenmiş, açıklanmaya çalışılmış ve tüm insanlara ulaştırılmak için diğer dillere tercüme ve tefsir edilmiştir. Kur an, ilk nazil olduğu dönemde pek fazla anlaşılma sorunu ile karlaşmamıştır. Çünkü Kur an, nazil olduğu dönem insanlarının bizzat kullandıkları dille (her nekadar daha güzel ve onları hayrette bırakacak ve hayranlıklarını celbedecek bir uslupla da olsa) nazil olmuştur. Fakat daha sonraki dönemlerde Kur an ın bazı ibarelerinde anlaşılma zorlukları ile karşılaşılmıştır. Aslında bu anlaşılma sorunu sadece Kur an ın nazil olduğu dönem Arapçasının değişime uğramasından değil ve fakat başka sebeplerden kaynaklanıyordu. Bunlar da özet olarak, daha sonra gelen neslin Kur an ayetlerinin hangi durum ve olaylar için ve hangi sebeplerden dolayı nazil olduğunu bilemeyişi, Müslüman olan ve Arapça dan farklı dilleri kullanan diğer toplumların Araplarla bir arada yaşamaya başlamaları, Arapçayı sonradan öğrenmeleri ve yanlış kullanmaları ve bu yanlış kullanımın geniş bir ölçüde yaygınlık kazanması dolayısıyla Arapça nın doğal ve doğru kullanımının bozulmasıydı. İşte bu yanlış kullanım zamanla Arapların da Arapçayı yanlış kullanmalarına sebep oldu. Bundan dolayı bu yanlış kullanımı engellemek ve Arap dilinin asliyetini korumak amacıyla büyük dil bilimcileri Arapçanın dilbilgisi ve edebiyat kurallarını geniş bir şekilde beyan eden telifatta bulundular. Bu meyanda cahiliye şiirleri derlendi ve bunlar, Kur an ın tefsirinde geniş bir ölçüde kullanıldı. İslam coğrafyasının genişlemesi, değişik dil ve kültürlere sahip milletlerin İslamiyete girmeleriyle beraber Kur an ın, bu milletlerin dillerine de aktarılma ihtiyacı duyuldu. Bu işlem öncelikle tefsirler vasıtasıyla, daha sonra da Kur an tercümeleri vesilesiyle yapılmaya çalışıldı. Fakat Kur an, bu çalışmada geniş bir şekilde ele alacağımız gibi, tercüme edilmesi o kadar kolay olan bir kitap değildir. Zira hem edebi ve hem de ilmi kıymeti en üst düzeyde olan ve bu yönüyle hiçbir beşeri kitaba kıyas bile

8 edilemeyecek kadar yüksek düzeyde bir mahiyete sahip olan bir kitaptır. O halde elbette ki tercümesinin de bu nispette zor olması doğal bir şeydir. Tercümesinde sorun oluşturacak yegâne sebep sadece bu değildir tabiî ki. Bir de kaynak dil ve amaç dil arasındaki hem yapısal ve hem de kültürel farklar, Kur an tercümesinde çok ciddi sorunlar meydana getirmektedir. Fakat tüm bunlara rağmen Kur an, tartışmasız bütün müsülmanların ana kaynağı ve de tüm insanlığa rehber olma misyonuyla gelmiş bir kitaptır. O halde tüm Müslümanların ve insanların dillerine tercüme edilmesi zaruri bir ihtiyaçtı ki, bu ihtiyaç ulus devletlerin oluşmaya başlamasıyla daha da belirgin hale geldi ve bu konu üzerinde ülkemiz dâhil olmak üzere birçok ülkede, Kur an ın tercümesi konusunda tartışmalar yapılmaya başlandı ve bu vesileyle tercüme faaliyetleri yeni bir boyut ve ivme kazandı. İşte bundan dolayı birçok tercüme yapıldı. Tabiî ki bu tercümelerin arasına birçok ehliyetsiz insanların yaptığı tercümelerin de girmesiyle beraber, tercümede çok farklı ve yeni bir döneme girildi. Bu yeni dönem ise, piyasada bulunan tercümelerin ne kadar doğru olduğunu, hangi tercüme yöntemleri ile meydana getirildikleri, eksi ve artılarını tespit etmek amacıyla Kur an tercümeleri üzerinde eleştirilerin yazılmaya başlanması dönemidir. Bugün Türkiye nin tercüme-meal piyasasına baktığımızda da bu hareketin ne kadar doğal ve yerinde ve gerekli bir hareket olduğunu anlamakta güçlük çekmeyeceğimizi düşünüyoruz. Evet, bizim yaptığımız bu mütevazi çalışma da, genelde Kur an tercümesi üzerine bir çalışma olup, öncelikle bu alanda neler olup bittiğini inceleyip bu şekilde Kur an ı daha doğru anlamaya çalışmak ve daha sonra da bu alana az da olsa bir katkıda bulunmaya çalışmak ve böylece daha sağlıklı Kur ân meallerinin ortaya çıkmasına vesile olmaktır. Bu amaçla yaptığımız bu çalışmamızın merkezini Yusuf Işıcık Meâli oluşturmakla beraber, diğer birçok meali de yakından tanıma fırsatı bulduk. Bu çalışmayı yaparken göz önünde bulundurduğumuz hedef, öncelikle bu alanda yapılan çalışmaları, yani Kur an tercümelerini yakından tanımak, tercümeler üzerinde yapılmış eleştirileri inceleyip ona göre bu çalışmamızda bir yol haritası belirlemekti. Bunları yaptıktan sonra bu çalışmamızda temel olarak kullanacağımız kaynakları tespit etmekti ki bunu yaparken öncelikle tefsir hocalarımızın tavsiye ettiği kitapları elde ettik ve ayrıca Zehebi nin et-tefsir ve l-müfessirûn gibi tefsir alanındaki temel kaynakları tanıtan eserleri ve temel birkaç tefsir usulu kitaplarını inceledik ve ona göre bir çalışma

9 programı oluşturduk. Bu çalışmayı yapmaktaki amacımız, tefsir ve tercüme alanındaki eserleri yakından tanıyıp bu eserlerden azami derecede istifade etmek ve az da olsa bu alana bir katkıda bulunmaktır. Bu çalışmamız bir giriş, iki bölüm ve bir sonuçtan oluşmaktadır. Giriş bölümünde çalışmamızı genel hatları ile tanıtmaya çalıştık. Çalışmamızın; Birinci Bölümü: Tercüme ile İlgili Kavramlar ve Teknikler, İkinci Bölümü: Ayetin Orijinaline Muhalif Tercümeler, ana başlıklarından oluşup bir sonuçla bitmektedir. Bu çalışmamda, konu ve kaynak seçiminde yardımlarını ve hoşgörüsünü esirgemeyen tez danışmanım Prof. Dr. Yusuf IŞICIK ile Doç. Dr. Fethi Ahmet POLAT hocalarıma ve araştırma yöntem ve teknikleri konusunda beni bilgilendiren Prof. Dr. Ali AKPINAR ile Prof. Dr. M. Sait ŞİMŞEK hocalarıma ve bu yoğun çalışmamda sabredip bana katlanan eşime teşekkürlerimi sunmayı bir borç bilirim. و من االله التوفيق والهداية Naif YAŞAR Konya-2011

10 GİRİŞ Tercüme tarihine genel bir bakış açısı ile bakacak olursak, diyebiliriz ki tercüme insanların birbirinden farklı dilleri konuşmaya başladığı andan itibaren kaçınılmaz olarak başlamıştır. Zira insanlar İbn Haldun nun da Mukaddime sinde ifade ettiği gibi birbiri ile ortaklaşa çalışmaya ve herbiri ürettiği şeyi başka şeylere duyduğu ihtiyacı gidermek için başka şeylerle değiştirmek ihtiyacındadır 1 ki bundan dolayı olmalı, ilk dönemlerde insanlar ticareti, mallarını değiş tokuş yaparak sağlamışlardır. Tabi ki değiş tokuşu sağlamak için de birbirileri ile iletişim kurmak zorunda idiler ve dolayısı ile kendi dillerindeki ifadeleri başka dillere veya başka dillerdeki ifadeleri kendi dillerine tercüme etmşlerdir. Bu şekilde gerçek ihtiyaçtan doğan ve doğal bir süreç geçiren tercüme, insanlık olgunlaşıp sosyal hayat karmaşası tüm yönleri ile gelişirken, tercüme de âdemoğlu ile beraber gelişmiştir. Bu süreç gerek doğuda ve gerekse batıda bazen birbirinden bağımsız ve bazen de birbirinden etkilenerek gelişmeye devam etmiştir. Batıda kutsal metinlerin tercümeleri ile beraber tercüme kuramları geliştirilmiş ve artık tercüme, şimdi başlı başına bir alan olarak bakılmaktadır. Doğuda ise islam tarihine bakacak olursak özellikle Abbasî halifelerinden Me mun dan önce başlayan ve onun döneminde hız kazanan ve yoğun bir şekilde dünyanın değişik dillerinde bulunan değişik alanlardaki kaynakların Arapça ve Süryanice ye tercüme ettirilmesi ve tâ o zamanda tercümeler üzerinde tenkitlerin yapılmaya başlanması tercüme, alanında ne kadar önemli bir ilerlemenin kaydedildiğini görürüz. Kur an tercümeleri ise islamiyetin ilk asırlarından itibaren, değişik milletlerin islamiyete girmesi ile başlamış ve günümüze kadar gelişerek gelmiştir. Günümüzde ise Kur an, dünyanın birçok diline tercüme edilmiş bulunmaktadır. Kur an nın başka dillere tercüme edilip edilmeme sorunsalı, özellikle XX. Yüzyılın ilk yarısında gerek Türkiye de gerekse Mısır da yoğun olarak tartışılmıştır. Bu mesele, Türkiye de Cumhuriyet in 1923 te ilanından sonraki yıllarda, Mısır da ise, 1930 lu yıllarda yoğun tartışmalara sahne olmuştur. Mısır da el-ezher ve Menâr isimli dergilerde, Türkiye de ise Sebilürreşâd ve Sırat-ı Müstakîm gibi dergilerde mesele sürekli gündemde tutulmuştur. Gerek Mısır da ve gerekse Türkiye de Kur an ın diğer 1 İbn Haldun, Abdurrahman b. Muhammed (v. 808/1332), Mukaddime, I-II, 4. Baskı, Müessesetü l- Kütübi s-sekâfiye, Beyrut/Lübnan, 2005, I, s. 45-47.

11 dillere resmi tercümesinden de bahsedilmiştir. Bu bağlamda Mısır hükümeti böyle bir işe girişme kararı almış ve bir tercüme heyeti bile atamıştı. Fakat bu girişim çeşitli sebeplerden dolayı sonuçsuz kalmıştır. Görülen lüzum üzerine Türkiye Büyük Millet Meclisi nin 1925 te Kur an ın resmi bir tercümesinin yaptırılmasına ilişkin bir kararı aldığı bilinmektedir. Mehmet Akif e tevdi edilen bu resmi tercümeden Akif, bir müddet sonra vazgeçtiğini bildirmiştir. Akif in bu işten vazgeçmesinin temel saiklerinden biri, böyle tercümelerin zamanla, Kral James İncil i 2 gibi, Arapça Kur an nın yerine geçme tehlikesidir. 3 Tabi ki tercümelerinin Kur an ın yerine geçmesinden korkan ve bundan dolayı tercümelere çekimser yaklaşan sadece Mehmet Akif değildi. Bu çekimser davranışın altında yatan bir gerçek de vardı elbette. Bu gerçek ise, Kur ân-ı Kerim in başka dillere tercüme edilmesinin imkânsızlığı idi ki bunu İbn Kuteybe, Kaffâl, Zerkeşî, Ahmet Mithat Efendi, M. Reşit Rıza 4, Şâtıbî 5, Said Nursî 6, Elmalılı 7, Asad 8, Marmaduke 9 vb. birçok kişi dile getirirler. Bu zevatın temel olarak dayandığı sebepler ise Kur ân-ı Kerim in beşeri bir söz olmamasından kaynaklanan mücizevî anlatımı, kullandığı ve beşer kaynaklarında bulunmayan bedi uslubu, mana ile tam ve mükemmel bir mutabakat sağlayan fonetiği, Arap Edebiyatı nın el verdiği îcaz, i caz, hazf, takdim, tehir, istiare, mecaz, teşbih, vb. edebi özellikleri kendine has bir uslubu ile kullanması neticesinde oluşan çok yönlü mana ve estetiği, olduğu gibi tercüme etmenin imkânsız olduğu gibi sebeplerdir. Evet, yaklaşık 1400 yıl sürecinde sürekli tefsir ve mealler yapılmasına rağmen, bunlarla yetinilmeyip hala yeni yeni meallerin ve tefsirlerin yapılması bu iddianın mücessem bir delilidir. Evet, Kur an tercüme tarihine baktığımızda, Kur an a edebî, lugavî, ilmî, içtimaî, felsefî, tasavvufî, intibaî, işarî, kelamî, fıkhî, siyasî, iktisadî, ticarî, îcaz ve i caz yönlerinden bakılmış ve bu istikamette tercümeler yapılmış olduğunu görürüz ki hiçbir beşerî eser üzerinde bu kadar çok yönlü 2 Kral James 1611 de bir heyet oluşturup bir İncil tercümesi yaptırmıştır. Daha sonraları Kral James in yaptırdığı bu tercüme resmi İncil in yerini almıştır. 3 Durmuş, Zülfikar, Kur an ın Türkçe Tercümeleri, Rağbet Yayınları, İstanbul, 2007, s. 55. 4 Reşit Rıza, Muhammed( v. 1935 )Tefsîru l-menâr, 2. Baskı, Dâru l-menâr, Kahire/Mısır, 1947, IX, s. 324-330. 5 Şâtıbî, Ebu İshak(v. 790/1389), el-muvâfakâtu fî Usuli ş-şerîa, I-IV, Dâru l-hadîs, Kahire/Mısır, 2005, II, s. 305. 6 Nursî, Said (v. 1960), Sözler, Tenvir Neşriyat, İstanbul/ Türkiye, 1982, s. 452; Mektubat, Tenvir Neşriyat, İstanbul/ Türkiye, 1990, 316-317, 369-374. 7 Elmalılı, Hamdi YAZIR (v. 1942), Hak Dîni Kur ân Dili, I-IX, Eser Kitapevi, İstanbul/ Türkiye, 1971, I, s. 9-16. 8 Asad, Muhammad(v. 1992), The message of The Qur an, İşaret Yayınları, İstanbul, 2006, s. VIII. 9 Pickthall, Marmaduke(v. 1936), The Meaning of The Glorious Qur ân, 3. Baskı, Çağrı Yayınları, İstanbul, 2007, s. XIII.

12 çalışma yapılmamaştır. 10 Değil sadece Kur ân ı, herhangi bir eseri bile bir dilden başka bir dile birebir tercüme etmek imkânsızdır. Bu eser Kur ân olunca tabi ki bu imkânsızlık daha da artar. 11 Tüm bu gerçeklerle beraber Kur an ın diğer dillere tercüme edilmesinin gerekliliğini Ebu Hanife, Cessas, Buharî, Zemahşerî, Kurtubî, Merâği, Ebu Suud, vb. gibi savunanlar da vardır. Bunların dayandığı temel sebepler ise, 1) Kur an ın evrensel bir kitap oluşu 12 -ki bunu Kur an kendisi Enbiya, 21/107 de: و م ا أ ر س ل ن اك إ لا ر ح م ة ل ل ع ال م ين (Ey Muhammed) Biz seni âlemlere ancak rahmet ق ل ي ا أ ي ه ا الن اس إ ن ي ر س ول الل ه إ ل ي ك م ج م يع ا ال ذ ي ل ه 7/158 de: olarak gönderdik. veya A râf, م ل ك ال سم او ات و الا ر ض لا إ ل ه إ لا ه و ي ح ي ي و ي م يت ف ا م ن وا ب الل ه و ر س ول ه الن ب ي الا م ي ال ذ ي ي و م ن ب الل ه De ki: Ey insanlar! Şüphesiz ben Allah ın hepinize gönderdiği و ك ل م ات ه و ات ب ع وه ل ع ل ك م ت ه ت د و ن bir elçiyim; O (Allah) ki, göklerin ve yerin egemenliği O na aittir! O ndan başka tanrı yoktur; hayatı ve ölümü bahşeden O dur! Öyleyse Allah a ve O nun Ümmî Peygamber Elçisine inanın! O (peygamber) de Allah a ve O nun sözlerine inanmaktadır. O na uyun ki doğru yolu bulasınız! vb. birçok ayeti kerimede bu hakikati dile getirir, 2) Bütün insanlar için bir hidayet oluşu ve bundan dolayı tebliğ edilmesi gereken ي ا أ ي ه ا ال رس ول ب ل غ م ا أ نز ل إ ل ي ك م ن رب ك و إ ن ل م 5/67 de: bir kitap oluşu-ki bu gerçek Mâide, peygamber! Ey ت ف ع ل ف م ا ب ل غ ت ر س ال ت ه و الل ه ي ع ص م ك م ن الن اس إ ن الل ه لا ي ه د ي ال ق و م ا ل ك اف ر ي ن Rabbinden sana indirilenleri tebliğ et. Eğer tebliğ etmezsen, Allah ın mesajını iletmemiş olursun. Allah seni(inanmayan) insanlardan koruyacaktır. Kuşkusuz Allah inkâr eden toplumları doğru yola iletmez. vb. ayetlerde dile getirilmektedir, 3) İlahi takdir sonucu ve hikmetinin de gereği olarak her peygamberin kendi و م ا أ ر س ل ن ا م ن رس ول kavminin dili ile gönderilmiş olması, bu hakikat ise İbrahim, 14/4 te 10 Gürbüz, Faruk, Tercüme Problemleri ve Mealler, İnsan Yayınları, İstanbul, 2004, s. 106. 11 Gürbüz, Tercüme Problemleri ve Mealler, s. 85-86. 12 Şimşek, Sait, Günümüz Tefsir Problemleri, 9. Baskı, Kitap Dünyası Yayınları, Konya, 2008, s. 244-245; Polat, Fethi Ahmet, Çağdaş İslâm Düşüncesinde Kur ân a Yaklaşımlar, 2. Baskı, İz Yayıncılık, 2009, İstanbul, s. 36-39; Kotan, Şevket, Kur an ve Tarihselcilik, Beyan Yayınları, İstanbul, 2001,s. 397.

13 Kendilerine إ لا ب ل س ان ق و م ه ل ي ب ي ن ل ه م ف ي ض ل الل ه م ن ي ش اء و ي ه د ي م ن ي ش اء و ه و ال ع ز يز ال ح ك ي م açıkça anlatabilmesi için, her peygamberi kendi kavminin dili(lisan) ile gönderdik ayetinde dile getirilmektedir ki bu da her kavme kendi dili ile hitap ve tebliğ edilmesi gerektiği ve mademki Kur an bütün beşere gönderilmiş o halde bütün beşerin dillerine tercüme edilmesi gerektiği sonucunu ortaya koyar. 4) Yine Kur an ın kendi ifadesiyle insanların kavim ve kabilelere ayrılması ي ا أ ي ه ا الن اس إ ن ا خ ل ق ن اك م من birbirleriyle tanışmaları(teâruf) için olması- Hucurat, 49/13 te insanlar! Ey ذ ك ر و أ نث ى و ج ع ل ن اك م ش ع وب ا و ق ب اي ل ل ت ع ار ف وا إ ن أ ك ر م ك م ع ند الل ه أ ت ق اك م إ ن الل ه ع ل يم خ ب ي ر Biz sizi bir erkek ve bir kadından yarattık, birbirinizi tanıyabilmeniz/tanışabilmeniz için sizi kavimler ve kabileler haline getirdik ve tabiî ki tanışabilmeleri için de birbirlerinin dilinden ya çeviri yoluyla veya birbirlerini doğrudan doğruya anlamaları gerekirdi ki tercümeler de bu tanışma ve iletişim vasıtalarının en önemli ve kaçınılmaz yöntemlerinden biridir. Evet, Kur an-ı Kerim her ne kadar XIV asır önce Hicaz Yarım Adası nda ve ilk muhatapları Araplar olmak üzere nazil olmuşsa da bütün beşeriyeti muhatap alması ve hepsinin üzerine onu anlama ve yaşama mükellefiyeti yüklemesi elbette kendisinin de bütün beşeriyet tarafından anlaşılmasını ve dolayısı ile de anlaşılması için de tüm diğer dillere tercüme edilmesini zorunlu hale getirir. 13 Mademki Kur an dünyadaki bütün insanlara hitap eder o halde tüm insanların onu anlaması gerekir. Bu anlama da tabiî ki iki yoldan biri ile olur. İlki tüm insanların Arapçayı öğrenmesi, ikincisi Kur an ın kendi anadillerine tercüme edilmesi. İlk yolun imkânsızlığını göz önüne alırsak mecburen ikinci yolun gerekliliğini savunmak zorunda kalırız. Dolayısı ile elbette ki Kur an, tercümesi onun yerine geçmek için değil ve fakat anlaşılmak için tüm dünya dillerine tercüme edilmelidir ve edilmiştir de. Başka bir ifade ile söylemek gerekirse, Kur an ın tercüme edilip edilmeme sorunu artık tamamen tarihe karışmış bir mesele olmuştur, şimdi tartışılan konu ise Kur an nasıl daha doğru tercüme edilebilir konusudur. Zira çeviribiliminin gelişmesi ile beraber hiçbir beşeri tercümenin Kur an ın aslının yerine geçemeyeceği daha net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Hatta değil Kur an ın gerçek bir tercümesi, diğer herhangi bir beşeri eserin dahi tam manasıyla diğer başka bir dile 13 Durmuş, Zülfikar, Kur an ın Türkçe Tercümeleri, s. 63-79.

14 tercüme edilemeyeceği dile getirilmektedir ki bu durumda Kur an ın tam olarak tercüme edilemeyeceği evleviyetle ortaya çıkan bir mesele olur. Kur ân-ı Kerim doğuda baştanbaşa bir bütün olarak tercüme edilmiştir. Elimizde bulunan en eski tercümesi ise Samanoğulları emiri Mansur b. Nûh un X. Yüzyılda Farsça ya yaptırdığı tercümedir. 14 Batı dillerine yapılıp da bilinen en eski tercümesi ise Fransa nın güneyindeki Cluny Başrahibi Peter the Venerable nın Telodo yu(ispanya) ziyaretiyle başlattığı, bu vesile ile bir ekip kurup islamla yapılacak entellektuel boyuttaki savaş için çalışmalara giriştiği ve bu çabanın bir ürünü olarak Ketton lu Robert(Robertus Ketenensis) adlı bir İngiliz in 1143 yılında Latince ye yaptığı tercümedir. Günümüzde ise Kur an ın tercüme edimediği bir batı dili neredeyse yok gibidir. 15 Evet, yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, günümüzde artık Kur an ın kesinlikle diğer dillere tercüme edilmesinin gerekliliği konusunda genel bir konsensusun sağlanmış olması, Kur an ın tercüme edilmeli mi yoksa edilmemeli mi gibi soruları geride bırakmış onun yerini ise Kur an hangi yöntemle tercüme edilmeli şeklinde bir soru ve aynı zamanda bir sorun almıştır. Yani Kur an-ı Kerim harfî tercüme yöntemi ile mi, tefsirî tercüme yöntemi ile mi, yoksa her iki yöntemi de bir arada kullanarak mı tercüme etmeli gibi sorularla ve de sorunlarla karşı karşıyayız. Daha sonra da detaylı olarak ele alacağımız gibi, gerek genel tercüme ile ilgili ve gerekse de Kur ân tercümesi ile ilgili üzerinde ittifak sağlanmış bir tercüme metodolojisi henüz ortaya konmuş değildir. Binaenaleyh bu alanda yazılan eserlerin çoğu tercüme ile ilgili faydalı önerilerde bulunmakla beraber tam anlamıyla her kesimi tatmin edecek çalışmalar ortaya konmuş değildir. Elimizdeki Yusuf Işıcık ın Kur an Meâli adlı eserin de en önemli amaçlarından birisi Türk toplumuna ve Türkçe konuşan dünyaya Kur ân-ı Kerim in sağlıklı bir mealini sunmak olduğu kanaatindeyiz. Bu çalışmayı yaparken ilk önce tercüme ile ilgili yazılmış eserleri inceleyip böylece bir yol haritası belirledik. Bunun akabinde üzerinde durmayı hedeflediğimiz belli başlı hususlar, özetle şunlardır: Hiçbir zorunluluk ve ihtiyaç olmadığı halde Kur ân 14 Durmuş, Zülfikar, Kur an ın Türkçe Tercümeleri, s. 90-91. 15 Durmuş, Zülfikar, Kur an ın Türkçe Tercümeleri, s. 95-97.

15 ayetinin orijinal ibaresinde bulunmayan bir mana ile yapılan tercümeleri ve yine, kelimelerin ilk anlamlarını değil de uzak anlamlarını tercih ederek yapılan tercümeleri incelemek, hakkında farklı rivayetler olduğu halde, herhangi bir delile dayanmaksızın bu rivayetlerden birini veya yazarın kendi benimsediği bir görüşü mealine yansıttığı anlamları incelemek, deyimsel ibarelerin tercümelerini incelemek, birçok müfessirin ayetin anlamı üzerinde ittifak etmelerine rağmen bunlara muhalefet edip herhangi bir delile dayanmaksızın yapılan anlamlandırmalar ve eklentileri değerlendirmek, ayetteki vurgunun tam olarak yansıtılmadığını düşündüğümüz ibareleri incelemek, ayetlerde tercüme edilmeyip atlanan bazı kelime veya ibarelerini tespit etmek ve çok anlamlı kelimelerin birden fazla anlamlarının verilerek tercüme edilmiş olmasını örnekleriyle kritiğe tabi tutmaktır. Bizim öngördüğümüz bir mealde takip edilmesi gereken temel yöntem; Kur ân ın lafzında literal olarak bulunmayan herhangi bir eklenti yapıldığı takdirde, bunun bir eklenti olduğuna mutlaka işaret edilmesi ve zorunlu olmadan böyle bir eklentinin yapılmamasıdır. Kanaatimizce rivayetler ne kadar sahih olursa olsun Kur ân ın sıhhat derecesine ulaşmadığı için, onların rivayet olduğuna işaret edilmeden Kur ân mealine sokuşturulması kesinlikle yanlıştır. Zira bu, ayetin ifade ettiği manayı darlaştırıp bu manayı belli bir olaya veya kişiye hasredebilir. Elbetteki sahih hadislerin Kur an ın anlaşılmasında inkâr edilemeyecek kadar önemli bir rolü vardır ve bu yolu da kullanmak gerekir. Fakat hadislerden istifade ederken onları bizzat ayetin orijinal ibarelerinin yerine ikame etmek değil, açıklayıcı bilgi mesabesinde değerlendirmek gerektiği kanaatindeyiz. Bu açıklayıcı bilgiler de ya dipnotta veya parantez içerisinde verilmeli ki böylece okuyucu, bu mananın ayetin bizzat orijinalinde bulunmadığını net bir şekilde anlasın. Bunun yanında ekser müfessirlerin ve Arap dil uzmanlarının ittifak ettiği bir meali değiştirebilmek için çok güçlü delillere ihtiyaç vardır ve bu deliller izhar edilmeden böyle bir şeyin yapılmasını doğru bulmuyoruz. Buna binaen bu çalışmayı yaparken elimizden geldiğince kendi şahsi kanaatimizi kullanmak yerine, temel tefsir kaynaklarının konu ile ilgili açıklamalarını dikkate aldık. Yararlandığımız kaynakların İslam tefsir ilminin temel olarak kabul ettiği kaynaklar olmasına azami gayret gösterdik ve bir ayet mealinin eleştirisini yaparken kaynak yelpazesini elimizden geldiğince geniş tutmaya çalıştık ki böylece araştırmanın geçerlilik derecesi yükselsin. Bundan dolayı ekser müfessirler/mütercimler veya müfessirlerin/mütercimlerin çoğu gibi ibarelerimizden kastettiğimiz şey,

16 kaynakçamızda da isimlerini verdiğimiz müfessirlerinin/mütercimlerin çoğu veya ekseriyetidir. Hocamızın mealini eleştirirken bir yandan da onun gibi düşünen müfessirler ve mütercimlerin de fikirlerini izhar etmeye çalıştık. Bu eserdeki incelemelerde her ne kadar şahsi fikir beyanından kaçındıysak da aslında buradaki eleştirimizden açık ve net olarak hangi görüşleri benimsediğimizi ifade ettik.

17 BİRİNCİ BÖLÜM TERCÜME İLE İLGİLİ KAVRAM, TEKNİKLER VE IŞICIK MEÂLİ NE BİR BAKIŞ A) TERCÜME İLE İLGİLİ KAVRAMLAR a) Tefsir Tefsir kelimesinin sözlük anlamı: Tefsir kelimesi فسر veya taklip tarikiyle açıklamak,, bir şeyi فسر masdardır. kökünden gelen tef il vezninde bir سفر ortaya çıkarmak, beyan etmek ve üzeri örtülü olan bir şeyi açmak gibi manalara gelir. 16 فسر kelimesi de سفر örnektir. 17 ayeti buna و لا ي ا ت ون ك ب م ث ل إ لا ج ي ن اك ب ال ح ق و أ ح س ن ت ف س ير ا kelimesi ile yakın anlamlıdır. 18 Tefsir kelimesinin terim anlamı ise; terim olarak tefsirin, islam tarihi boyunca sayısız tanımları yapılmıştır. Mesela; Ebu Hayyân, Bahru l-muhît adlı tefsirinde, tefsirin ıstılahî tanımını şöyle yapar: Tefsir, Kur an ın lafızlarını, o lafızların medlûllerini, terkibî ve ifradî hükümlerini, o lafızlara terkip durumunun yüklediği manaları ve bunları tamamlayan şeyler hakkında konuşmanın keyfiyetinin araştırıldığı bir ilimdir. der ve bu tarifi açıklamaya geçip der ki: ilimdir sözünden maksadımız, diğer ilimleri de kapsayan bir cins ilimdir. Kur an lafızları hakkında konuşmanın keyfiyetinin araştırıldığı şeklindeki sözümüzden maksadımız ise, kıraat ilmidir. Medlûlleri sözümüzden maksadımız, bu lafızların delalet ettiği manalardır. Bu, lugat ilmidir ki, bu ilimlerde ona muhtaç olunur. O lafzın ifradî ve terkibî hükümleri sözümüzden maksadımız, irab, sarf, beyan ve bedi ilimleridir. Terkip halinin onlara yüklediği manalar sözümüzden maksadımız, onun hakikaten değil, mecazen delalet ettiği şeyi kapsayan demektir. Çünkü terkipler zahiri ile bir manayı gerektirirken, bazen onun zahiri manasından çıkılarak mecazına yorumlar yapılır. Bunları tamamlayan 16 İbn Manzur, Ebu l-fadl Cemaluddin Muhammed b. Mükerrem (v. 711/1311), Lisânu l-arab, I-XVIII, 7. Baskı, Dâru Sâdir, Beyrut, 2011, FSR Mad.; Demirci, Muhsin, Tefsir Usûlü, 3. Basım. MÜİFAV Y., İstanbul, 2003, s. 21; Durmuş, Zülfikar, Kur an ın Türkçe Tercümeleri, s. 27-28. 17 Zehebî, et-tefsîr ve l-müfessirûn, I, s. 12; Zerkânî, Muhammed Abdulazîm ( v. 1367/1948), Menâhilu l-irfân fî Ulûmi l-kur ân, 1. Baskı, Dâru İbn Hazm, Beyrut/Lübnan, 2006, s. 329. 18 Demirci, Tefsir Usûlü, s. 21.

18 sözümüzden maksadımız, nesh, sebeb-i nuzül ve Kur an da müphem olarak gelen bazı şeyleri açıklayan kıssalar ve benzeri şeylerdir. 19 Görüldüğü gibi bu tanım kapsayıcı ve aynı zamanda birçok Kur anî ilimleri içinde barındıran bir tanımdır. Gerçi et-tefsir ve l- Müfessirûn sahibi olan Zehebî bu tanımı: Bu tanımı okuyan kişi zan eder ki, hat ve Kıraat ilmi tefsir ilmine girmez 20 diye eleştirmiştir fakat görüldüğü üzere Ebu Hayyân: Kur an lafızları hakkında konuşmanın keyfiyetinin araştırıldığı şeklindeki sözümüzden maksadımız ise, kıraat ilmidir şeklindeki açıklamasıyla bu ilimleri de bu tanımın içine dâhil etmiş bulunmaktadır. Yine bazıları tefsir ilmini: Tefsir; Kur an ayetlerinin nazil oluşu ve onlara bağlı şeyler, kıssaları, nuzül sebepleri, daha sonra Mekkî ve Medenî şeklindeki tertibi, muhkem ve müteşabihi, nasihi ve mensuhu, hassı ve âmmı, mutlakı ve mukayyedi, mücmeli ve mufassalı, helali ve haramı, korkutması müjdelemesi, emri ve nehyi, ibret ve meselleri ilmidir. 21 şeklinde tanımlamışlardır. Bu tanım da kanaatinmizce Kur an ın mana yönlerini detaylı bir şekilde içinde barındıran bir tanımdır. Yine Zerkânî, tefsiri: İnsan gücünün verdiği imkân nispetinde Allah ın muradına delalet etmesi bakımından Kur an metninin içerdiği manaların incelendiği bir ilimdir 22 şeklinde tanımlar. Ebu Hilâl el-askerî de der ki: Tefsir, bir cümleyi oluşturan kelimeleri tek tek açıklmak, te vil ise, tüm cümlenin anlamını açıklamaktır. 23 Tefsir, kök itibariyle keşfetmek ve izhar etmektir; şer î manası ise, bir ayetin manasını, şe nini(durum ve özelliklerini), kıssasını ve nuzül sebebini, ayetin manasına açık bir şekilde delalet eden bir lafız ile ayetin manasını vuzuha kavuşturmaktır. 24 Özet olarak, Kur an ı tüm yönleri ile ele alıp açıklamaya çalışan ve bunu yaparken de delillere dayanan en eski Kur an ilmidir ki mezheplerle ilgili tedvinat oluşmazdan evvel tefsir ilmi oluşmaya başlamış ve ilk ihtilaflar Kur an ın manaları üzerinde vaki olmuştur. 19 Ebu Hayyân, Muhammed b. Yusuf Ebu Hayyân el-endelusî Ğırnatî (v. 754/1353), el-bahru l-muhît, I- XI, Dâru l -Fikr, Beyrut/Lubnan, 2005, I, s. 26. 20 Zehebî, et-tefsîr ve l-müfessirûn, I, s. 13. 21 Suyutî, Celaluddin Abdurrahman b. Eba Bekr (v. 911/1505), İtkân fî Ulûmi l-kur ân, I-II, 1. Baskı, Dâru l-fikr, Beyrut/Lübnan, 2005, II, s. 546. 22 Zerkânî, Menâhilu l-irfân fî Ulûmi l-kur ân, s. 329. 23 Ebu Hilâl el-askerî, el-hasan b. Abdullah b. Sehl b. Saîd b. Yahyâ b. Mihrân (v. 395/1005), el- Furuku l-luğaviyye (Ta lik ve Tahşiye: Muhammed Bâsil Uyûn es-sûd) 2. Baskı, Dâru l-kütübi l- İlmiyye, Beyrut/Lübnan, 2010, el-farku beyne t-te vîl ve t-tefsîr Mad. 24 Cürcânî, Seyyid Şerif(v. 816/1413), et-ta rifât(thk: Muhammed Bâsil Uyûn es-sûd), 3. Baskı, Dâru l- Kütübi l-ilmiyye, Beyrut/Lübnan, 2009, et-tefsîr Mad.

19 b) Te vil أول Te vil kelimesi, sözlük manası itibarıyla aslına dönmek anlamına gelen التا ويل في الا صل: الترجيع kökünden tef il vezninde masdar olup, döndürmek ( ) 25 ve أول te vil; herhangi bir şeyi varacağı yere vardırmak demektir. 26 Başka bir ifadeyle التا ويل :ما خوذ من الا ول و هو الرجوع kökünden alınmış olup dönmek ( ) 27 veya aslına التا ويل من الا ول, أي: الرجوع إلي الا صل dönmek ( ) anlamına gelir. 28 Halil der ki: Te vil: Manası muhtelif anlamlara gelebilen sözü açıklamaktır ki bu da ancak o kelamda kullanılan lafızlardan başka lafızları kullanarak yapılabilir. 29 İbn Faris bu (التا ويل : تفسير الكلام الذي تختلف معانيه, و لا يصح إلا ببيان غير لفظه ( kelimeyi dönmek anlamında açıklar.( ) وآل ي و ول أ ي رجع 30 Keza Ezherî de der ki: Te vil, التا ويل : فقيل من أو ل يو ول آل يو ول, رجع و عاد gelir.( kök itibariyle geri dönmek anlamına etmek, 31 Tâberî de der ki: Te vil, Arap dilinde, tefsir, merci/rücü (تا ويلا و ثلاثيه : varılacak yer/sonuç anlamına gelir. Bu kelimenin aslı ise, bir şey bir şeye vardığında ve ona döndüğünde; bir şey şöyle bir şeye döndü denilir.( التا ويل معنى " في كلام العرب فا نه - " التفسير والمرجع والمصير. : " وأصله من آل الشيء إلى كذا إذا صار إليه ورجع ) 32 Arap dilinde böyle kullanılmakla beraber Kur an da geçtiği onbeş ayetin hepsinde de, bazı yerlerde 25 Cürcânî, et-ta rifât, et-te vîl Mad. 26 Demirci, Tefsir Usûlü, s. 22; İbn Manzur, Lisânu l-arab, EVL Mad. 27 Zehebî, et-tefsîr ve l-müfessirûn, I, s. 14. 28 Râğıb el-isfehânî (v. 425/1108 ), Mufredatu Elfâzi l-kur ân, Daru l-kalem, Şam/Süriye, 2009, EVL Mad. 29 Halil, b. Ahmed el-feraheydi( v. 175/791), Kitâbu l-ayn, 1. Baskı, Mektebetu Lübnan, Beyrut/Lübnan, 2004, EVL Mad. 30 İbn Fâris, İbnu l-huseyn Ahmed b. Fâris b. Zekeriyya( v. 395/1005), el-mekâyisu l-luğa, ts., Dâru l- Fikr, Beyrut/Lubnan, EVL Mad. 31 Ezherî, Ebu Mansûr Muhammed b. Ahmed(v. 370/981 ) Tehzîbu l-luga (thk: Abdusselam Muhammed Harûn), I-XV, Dâru l-misriyye li Te lîf ve Terceme, Mısır, 1964, EVL Mad. 32 Taberî, Ebu Ca fer Muhammed ibn Cerîr (v. 310/923), Câmiu l-beyan an Te vili Âyi l-kur ân(haz. eş- Şeyh Halil el-meys), I-XV, Dâru l -Fikr, Beyrut/Lubnan, 2005, III, s. 1746.

20 tefsir ve yorum anlamına gelir gibi görünse de, aslında bir şeyin hakikat ve mahiyeti, akibet ve sonucu anlamına gelir. 33 Te vil kelimesinin terim anlamı ise; selef te vil kelimesini iki anlamda kullanmıştır. İlki: Te vil, ister zahirine uygun olsun ve isterse de muhalif olsun, bir sözü tefsir etmek ve manasını beyan etmektir. Bu tanıma göre tefsir ve te vil kelimeleri eş anlamlı kelimeler olmuş olur ki Taberî nin: ehl-i te vil bu konuda ihtilaf etti veya Yüce Allah ın bu sözünün te vili gibi kullanımları bu anlamdadır. İkincisi: Te vil in anlamı, sözden murad olunan şeyin kendisidir. Eğer söz bir isteği ifade ediyorsa, bunun te vili, istenen şeyin kendisidir; eğer söz bir haber ise, onun te vili, haber verilen şeyin kendisidir. Bu iki kullanım arasındaki fark açıktır. Zira birinci anlama göre te vil; tefsir, şerh ve izah gibi ilim ve söz babından olur ki bunun vucudu kalpte, dilde, zihinde, lafızda ve yazıda olur. Fakat ikinci anlama göre ister geçmiş ve isterse de gelecekle ilgili olsun te vil, hariçte olan şeylerin bizzat kendileridir. 34 Bu açıklamaya göre Allah ın azap ile tehdit ettiği bir ibarenin te vili, azabın kendisi ve vucud-u haricisi olan cehennemdir. Ya da usûl ilmindeki tarifiyle: Te vil, lafızdan kastedilen manayı, içtihad yoluyla elde edilen bir delil ile beyan etmektir. 35 Te vil kelimesi üzerinde müstakil bir çalışma yapan Yusuf Işıcık bu kelime için der ki: Kur an-ı Kerim de te vil kelimesi, denebilir ki, geçtiği onbeş kadar yerde hep aynı manadadır. Ufak-tefek farklılıklar hariç tutulursa, bu manayı: Rücû etmek ve varacağına varmak diye özetleyebiliriz. Bir şeyin rücû etmesi o şeyin aslına dönmesi, vakti geldiğinde vuku bulması, ortaya çıkması, nasıllık ve niceliğinin, mahiyet ve künhünün tebeyyün ve tezahür etmesidir. 36 Dolayısıyla Sayın Işıcık ın bu çalışması boyunca dile getirmeye çalıştığı şey, te vil kelimesinin Kur an da sadece rücû etmek ve varacağına varmak anlamında kullanılıp ve fakat tefsir anlamında kullanılmadığını ve aslında kelimenin kök anlamında tefsir diye bir mana olmadığı halde bu anlamın âlimler arasında iştihar etmesinin sebebi Ebu Ubeyde ve İbn-i Hişâm gibi dilde otorite kabul edilen kişilerin bu kelimeyi yanlış kullanması ve daha sonraki bazı âlimlerin de bu kelime ile ilgili ciddi bir araştırma yapmadan bu şahıslara dayanarak bu kelimeye tefsir anlamında kullanmasından kaynaklandığı gerçeğidir. Te vil in ıstılahtaki ma nasıyla, Kur an daki anlamı, tamamen ayrıdır. Istılahta te vil, bir lafzı, muhtemel bulunduğu ma nalardan biriyle 33 Işıcık, Yusuf, Kur anı Anlamada temel Bir Problem TE VİL, Esra Yayınları, İstanbul, 1997, s. 41, 63. 34 Zehebî, et-tefsîr ve l-müfessirûn, I, s. 15. 35 Zeydan, Abdülkerîm, el-vecîz fî Usûli l-fıkh, 1. Baskı, Müessesetu r-risaleti n-naşirun, Beyrut/Lübnan, 2006, s. 273. 36 Işıcık, Te vil, s. 22.

21 tefsir ve beyan etmek anlamına gelirken, Kur ân da: Bir şeyin hakikat ve mahiyeti, akibet ve sonucu anlamına gelmektedir. 37 Seleften sonra gelenlerin te vile yüklediği terim manaları ise selefinkinden farklıdır. Mesela bunlara göre te vil: Bir sözü görünür anlamı dışında, ihtimali bulunduğu bir manayla, bunu destekleyen bir delile dayanarak yorumlamaktır. 38 Başka bir tanım ise: Te vil meşru bir sebep veya delilden ötürü ayeti zahiri manasından alıp, kendisinden önceki ve sonraki ayete mutabık, kitap ve sünnete uygun manalardan birine hamletmek demektir. 39 Başka bir tanım: Te vil, işarî tarik ile istifade edilen manaları beyan etmektir. 40 Tefsir Allah ın muradını kesin olarak ifade ederken, te vil kesin bir kanaate veya bilgiye sahip olmadan birçok ihtimalden birini tercih etmetir. Ya da tefsir, sahabenin yaptığı açıklamalar iken ki onlar Kur an ın hangi durumlarda ve kimler hakkında indiğine şahit oldular-te vil, fukahanın yaptığı açıklamalardır. 41 Te vil, zahiri, görünen anlamın dışında ihtimali bulunan manaların birine göre yorumlanmışsa bu sahihtir, vakide bir delil olduğu zan olunan anlama göre yorumlanmışsa bu fasittir, bunun ötesindeki yorumlamalar ise te vil değil oyundur. 42 Genel itibariyle te vil ve tefsir arasındaki farkları özetleyecek olursak; Te vil, bir karineden dolayı lafzın muhtemel manalarından birisini tercih anlamı taşıdığı için katiyyet ifade etmez. Fakat tefsir, lafızdaki mananın açıklığa kavuşturulmasında kesinlik arzeder; te vil ekseriya naslaların manalarında, tefsir ise lafızlarda görülür; te vil kavramı, bâtınî manaları ortaya koymak, tefsir ise, hakikat veya mecaz yoluyla lafızların zahiri manalarını beyan etmek için kullanılır. 43 c) Tercüme Tercüme İle İlgili Teknikler bölümünde bu konuya dair genişçe yer verilmiştir. 37 Işıcık, Te vil, s. 63. 38 Zehebî, et-tefsîr ve l-müfessirûn, I, s. 15. 39 Suyutî, İtkân fî Ulûmi l-kur ân, II, s. 546; Cürcânî, et-ta rifât, et- Te vil, Mad. 40 Zerkânî, Menâhilu l-irfân fî Ulûmi l-kur ân, s. 330; Âlûsî, Ebu l-fadl Şihâbuddin es-seyyid el- Bağdadî, (v. 1270/1854) Rûhu l-meânî, Fî Tefsîri l-kur âni l-azîm ve s-sebu l-mesânî, I-XXX, Dâru l- Hadîs, Kahire/Mısır, 2005, I, s. 24. 41 Mâturîdî, Ebu Mansur Muhammed b. Muhammed b. Mahmud (v. 333/944), Tevilâtu Ehli s-sünne, I-X, Dâru Kütübî l-ilmiyye, Beyrut/ Lubnan, 2005, I, s. 349. 42 Zehebî, et-tefsîr ve l-müfessirûn, I, s. 15. 43 Demirci, Tefsir Usûlü, s. 25.

22 d) Meâl Meal kelimesini sözlük anlamı: Bu kelime de te vil kelimesi gibi أول kökünden türemiş mimli masdar veya bir şeyin varacağı yer ve gaye anlamında ism-i mekândır. Meal kelimesi sözlükte dönmek, bir şeyden dönmek, noksan olmak, bir şeyi eksiltmek, son, sonuç, çıkarım... gibi anlamlara gelir. Bu tabir bir terim olarak Elmalılı nın kendi eserine Yeni Meâlli Türkçe Tefsîr adını koymasından sonra ülkemizde yaygınlık kazanmıştır. 44 Meal için de birçok tanım yapılmıştır. Fakat kanaatimizce yapılan işlem yönünden tercümeden hiçbir farkı yoktur. Dolayısıyla ayrı bir alan gibi incelenebilecek bir hususiyeti yoktur. Terim olarak genel itibariyle Kur an tercümleri için kullanılır ve bu kullanımın sebebi de, yani tercüme yerine meal teriminin kullanılmasının sebebi, bu tercümenin noksan bir tercüme olduğu ve aslı ile aynı hüviyete sahip olmadığını ifade etmektir. Bu bakımdan yapılan tercümenin noksanlığını adıyla hatırlaması önemlidir. Lakin akademik olarak meal teriminin böyle bir eksikliği ifade etmesi doğru olmakla beraber, pratikte durumun hiç de böyle olmadığı kanaatindeyiz. Bundan dolayı akademisyenler kendi fildişi kulelerindeki gerçeklere göre değil, aynı zamanda toplumun genel algılayışını da nazarı itibara alıp buna göre akademik çalışmalarını piyasaya sunmalılar. Yani, eğer meal terimi ile bir noksanlığı ifade etmek istiyorsa, bunu sadece meal kelimesini tercümesine isim yaparak değil, eserinin içerisinde de, yapılan bu tercümenin Kur an ın aslına nispeten çok eksik bir mana taşıdığını okuyucusuna hatırlatması gerektiğini düşünüyoruz. Zira daha önce de ifade ettiğimiz gibi ülkemizdeki birçok insan tarafından meal Kur an ile eşdeğer görülmekte ve ona göre hareket edilmektedir. Böyle bir anlayışın ise ne kadar vahim bir durum olduğu Kur an ı bilen herkesçe musaddaktır. Olamayacak ve olabilmesi beşer iktidarının dışında kalan, mahlûkun yaptığı/yapacağı tercümenin Hâlık ın Kelâmı yerine konulamayacağıdır. Konulabilir denilirse, Kur an ın mu cize olmak sıfatı zâil ve beşerin seçtiği ve bulduğu lâfızların ve terkiblerin Kelâm-ı Rabbanî ile eşit olması iktiza eyler ki şeriat değil, akıl dahi böyle bir kararın ilâhî din mefhûmu ile taban tabana zıt olacağının derhal farkına varır. Cins-i beşerden hiçbir fert ve heyetin hiçbir tercümesinin, nazm-ı Kur an daki ilahî kudreti, vus at ve azameti, tenbih ve rahmeti 44 Durmuş, Kur an ın Türkçe Tercümeleri, s. 42-43.

23 tahakkuk ettirbilmesi mümkün değildir ve imtinâ-ı aklî ve naklî ile mümtenidir. Allah Kelâmı karşısında kulun üslûbuna rağbet ve yönelmek gerekmez. 45 Kur an ın Allah ın kelamı oluşu sadece mana itibariyle değil ve fakat Kur an aynı zamanda lafız itibariyle de Allah ın kelamıdır. Kur an insanlara (mealen) eğer bunun(kur an ın ) Allah kelamı oluşundan şüpheniz varsa Allah tan başka tüm dost ve ilahlarınızı çağırın ve Kur an ın bir benzerini getirin! Getirmediniz ve getiremeyeceksiniz, eğer tüm insanlar ve cinler bu Kur an ın bir benzerini getirmek üzere toplanıp birbirine yardım etseler yine bir benzerini meydana getiremezler derken sadece mana yönüyle değil ve fakat hem mana ve hem lafız yönleriyle meydan okuyordu. Arap ediplere secde ettiren sadece manası değil aynı zamanda lafzı da mana ile beraber bir etkiye sahipti. Kaldı ki manasını da tam anlamı ile meallere yansıtılabileceğini kimse iddia edemez. Zira ezel ve ebed sultanının muhit ilmi ile serdettiği bir kelamı bir beşerin tüm yönleriyle ihata edeceğini iddia etmek bu hitabın keyfiyetini anlamamaktır. Binaenaleyh, bir beşer ancak kendi karihası kadar Kur an dan anladığını bize sunabilir yoksa Kur an ın aynısını değil. O halde netice olarak diyebiliriz ki; meal, o meali yapanın Kur an dan anldığı şeydir, Kur an ın aslı ise bunun çok çok ötesinde bir şeydir. Böyle bir meal ise hiçbir şer i hükme kaynaklık edemez. Zira şer i hükmün kaynağı, birinin Kur an dan anladığı manadan değil bizzat Kur an daki manadan elde edilir. 46 45 Cündioğlu, Mehmet Âkif in Kur an Tercümeleri, I. Basım, Kaknüs Yayınları, İstanbul, 2005, s. 126. 46 Reşit Rıza, Tefsîru l-menâr, IX, s. 326.

24 B) TERCÜME İLE İLGİLİ TEKNİKLER Tercüme Tercüme kelimesi, hem kökeni ve hem kök harfleri ve hem de kullanışı itibariyle farklı görüşler bulunması itibariyle sorunlu bir kavramdır. Kökeni yönüyle Arapça olup olmadığı dilbilimciler arasında tartışmalıdır. Kök harflerine gelince, dilbilimcilerin çoğunluğuna göre bu kelime dört harfli(rubâî) olup t-r-c-m fiilinden türemişken, diğer bazı(ibn Manzur, Cevherî, ) filologlara göre ise bu kelimenin kökü, üç harfli(sülâsî) fiil olan r-c-m dir. Bu durumda t harfi fazladır. Tercüman veya mütercim de bu kelimeden türetilip kullanılmıştır. 47 Bu kelime hem tercüme ve hem de terceme şeklinde kullanılmaktadır ki aslı tercemedir. Bu kelimenin sözlük anlamına gelince: Tercüme, bir sözü başka bir dil ile açıklamak, tercüman da dil açıklayıcısıdır. 48 Tercüme; bir sözü söylendiği dilde açıklamak, bir sözü bir dilden başka bir dile nakletmek, kendisine ulaşılamayan kişiye sözü tebliğ etmek gibi pek çok anlamlarla beraber bazen bir kitabın alt başlıkları(terâcim) veya bir kimsenin hayatını ve eserlerini anlatmak(tercüme-i hal) için de kullanılmıştır. 49 Tercüme tarihi boyunca, tercüme ile ilgili birçok yöntem ve teknik ortaya konmuş ve hangi yöntem ve tekniğin tercümede uygulanması durumunda ne gibi getirisi ve götürü olacağı uzun uzadıya tartışılmıştır. Bu alanın bazı uzmanları harfî tercümeyi tercih ederken bazıları da tefsirî tercümeyi savunmuş ve her iki taraf da kendi görüşlerinin gerekçelerini ortaya koymuşlardır. a) Harfî Tercüme Harfî tercüme, adındanda anlaşılacağı gibi, Kur an ın nazım ve tertipteki uygunluğunu gözetmekle birlikte ve tercüme edilen aslın belagî keyfiyetinin ve teşriî ahkâmının bütün manalarının muhafazasına da riayetle, kelâmı bir dilden öteki dile 47 Durmuş, Kur an ın Türkçe Tercümeleri, s. 37. 48 Cevherî, İsmail b. Hamad(v. 393/1001), Sihah, Dâru l-ma rife, 2007, RCM Mad.; İbn Manzur, Lisânu l-arab, RCM Mad. 49 Durmuş, Kur an ın Türkçe Tercümeleri, s. 38-39.