Molla Veli Vidadî (Şemkir, 1709 -Şıhlı, 1809) Görkemli şair Molla Veli Vidadî, 1709 yılmda Şemkir'de doğmuştur. Çocukluğu ve gençliği Şemkir'de geçmiştir. Babası Mehemmed Ağa, devrinin önde gelen bilgili adamlarındandı. O, Şemkir'den dönerken eşkıyalar tarafından öldürülmüş ve ailenin yükü Molla Veli'nin üstüne kalmıştır. Babasının ölümünden sonra Kazak'a göç eden Vidadî, burada Gırag Salahli köyünde yaşamıştır. Molla Cebrayıl'm kızı Peri Hanim'la evlenmiş ve Şıhlı köyünde hayat sürmeye başlamıştır. Vidadî, bir süre Karabağ'da Gülistan Hanlığında, daha sonra da Gürcistan'ta II. İrakli'nin sarayında hizmet etmiştir. 1781 yılında İrakli Han'ın oğlu Leva'nm ölümü üzerine bir ağıt kaleme almıştır. Aynı yıl Kazak'a dönen Vidadî, köy işleriyle meşgul olarak hayatının kalan kısmını orada geçirmiştir. Çağdaşlarından Vakıf, Sarı Çobanoğlu, Ağgızoğhı Piri, Hüseyin Han Müştag onun en yakm dostlarıydılar. Şairin Mehemmed Ağa ve Osman adında iki oğlu olmuştur. Ömrü kederli geçen Vidadî, 1809 yılında Şıhlı köyünde ölmüş ve Gemigaya adlı yerde defnedilmiştir. Vidadî; hem halk, hem de klasik edebiyat tarzında eserler vermiştir. Onun şiirlerinde derin bir hüzün vardır. Bu hüzün, kendi hayatının ve zamanmm hüznüdür. Şair, "Musibetname" adlı eserini Seki hanı Hüseyin Han Müştak'm feci ölümü üzerine kaleme almıştır. Vidadî'nin zengin edebî eserlerinden çok az bir kısmı günümüze kadar ulaşabilmiştir. Deli könül, gel evlenme qürbetde, Yadlar ile ömür çürür hesretde, Yaxşı günde yar ü yoldaş çox olur, Yaman günde heç bulunmaz, yox olur. Yad ellerin te'ne sözü ox olur, Bir gün olur veten deyip ağlarsan. Men görmüşem bu qürbetin dadını, Yanıb-yanıb çox çekmişem odunu. Şiirler I Deli gönül, gel, gurbette bekleme. Bir gün olur, vatan deyip ağlarsın. Yabancılarla yaşayıp hasret çekersen ömrün çürür. Bir gün olur, "vatan" deyip ağlarsın. iyi günde insanın dostu ve yoldaşı çok olur. Ancak kötü günde hiç kimse bulunmaz, yok olur. Yabancı ellerin seni kınayan sözleri ok gibi olur. Bir gün "vatan" deyip ağlarsın. Ben, bu gurbetin adaletini, kısmetini gördüm. Gurbetin ateşiyle yana yana çok çektim.
Qemlenirsen her görende şadını, Oxuduqca qemgin şe'r-i qezeli / Köhne yaraların bir-bir tezeli, Yada düşer keçen günün ezeli, Bir gün olur veten deyip ağlarsan. Yada düşer bağçaların, bağların, Ala qarlı, boz dumanlı dağların, Qocalırsan keçer cavan çağların, Keçen günü bir-bir xeyal eylersen, Dolar qem könlüne melal eylersen. Gelenden-ged enden sual eylersen, Her mezara düşer olsa güzarın, Yada düşer ata-ana mezarın, Vidadi xeste tek artar azarın, Mutlu insanlarını her gördüğünde hüzünlenirsin. Bir gün olur, "vatan" diyerek ağlarsın. Hüzünlü şiirleri, gazelleri okudukça eski yaraların bir bir tazelenir, eskiden geçirdiğin günleri hatırlarsın. Birgün olur, "vatan" deyip ağlarsın. Memleketindeki bahçelerin, bağların; ala karlı, boz dumanlı dağların aklına düşer. Gençlik çağların geçer, ihtiyarlarsın. Bir gün olur, "vatan" deyip ağlarsın. Geçen günlerini bir bir hayal edersin. Gönlüne gam dolar, hüzünlenirsin. Gelenden gidenden sılanı sorarsın. Bir gün olur, "vatan" deyip ağlarsın Yolun her mezara düşüşünde annenin babanın mezarı aklına düşer. Dertli Vidadî gibi gönül kırıklığın artar. Bir gün olur, "vatan" deyip ağlarsın. II Qatar qatar olub qalxıb havaya, Ne çıxıbsız asimana, durnalar! Qerib-qerib qemgin-qemgin ötersiz, Üz tutubsuz ne mekana, durnalar? Teşbih kimi qatarmız düzersiz, Havalamb erş üzünde süzersiz. Gah olur ki, dane-xur iş gezersiz, Gah düşersiz perişana, durnalar! Erz evleyim bu sözümün sağıdır, Yollarınız haramıdır, yağıdır. Şahin-şonqar sürbenizi dağıdır, Boyanarsız qızıl qana, durnalar! Ezel başdan Besre, Bağdad eliniz, Beyler üçün ermağanchr teliniz. Oxuduqca şirin-şirin diliniz, Bağrım olur şana-şana, durnalar. Bir baş çekin derdmendin halına, Erze yazsın qelem alsın, eline, Vidâdî xesteden Bağdad eline Siz yetirin bir nişana, durnalar! Ey hemdemim, seni qane qerq eyler, Gel terpetme yaralanmış könlümü. Ayrı düşmüş veteninden, elinden, Hemderdinden aralanmış könlümü. III Ey turnalar! Bölük bölük olup, havaya yükselip neden gökyüzüne çıkarsınız? Garip garip, hüzünlü hüzünlü ötersiniz. Ey turnalar! Nereye gitmek istiyorsunuz? Bölüğünüzü teşbih gibi dizersiniz. Havalanarak gökyüzünde kanat süzersiniz. Bazen de tek başınıza bağırarak gezdiğiniz olur. Ey turnalar! Bazen ise perişan hâllere düşersiniz. Bu sözümün doğrusunu söyleyeyim. Yollarınızda eşkiyalar, düşmanlar vardır. Şahin ve doğanlar sürünüzü dağıtırlar. Ey turnalar! Kızıl kana boyanırsınız. Eskiden beri Basra ile Bağdat, sizin yurdunuzdur. Kanat teliniz, beyler için armağan verilir. Ey turnalar! Diliniz tatlı tatlı şakıdıkça benim bağrım parça parça olur. Bu dertlinin hâlinden bir defa anlayın. Eline kalem alıp dilekçe yazsın. Ey turnalar! Dertli Vidadî'den Bağdat'a siz bari bir nişan, (haber) ulaştırın. Ey canciğer dostum! Gel, yaralanmış gönlümle oynama, yoksa seni kana garkeder. Çünkü gönlüm vatanından, yurdundan ayrı düşmüş, dert arkadaşından uzak kalmıştır.
Könül verdik her bivefa yadlara, Hayıf oldu ömür getdi badlara, Felek saldı dürlü-dürlü odlara, Şan-şan olmuş, paralanmış könlümü. Qanli yaşım günden güne bollandı, Axdı-axdı sinem, üste göllendi, Yene qem semendin mindi yollandı, Heç bilmedim berelenmiş könlümü. Gözüm yaşı günden güne ferq etse, Eyb etmeyin meni qane qerq etse, Rövşen etmez yüz min güneş berq este, Bu möhnetde qaralanmış könlümü. Vidâdî xesteyem çeşmim merdümü, Terk eledim vetenimi, yurdumu, Çox tebibe şerh eledim derdimi, Heç görmedim çaralanmış könlümü. Hep vefasız yabancılara gönül verdik, ömür yele gitti, yazık oldu. Felek, parça parça olmuş gönlümü, türlü türlü ateşlere attı. Kanlı gözyaşım günden güne arttı. Göğsümün üstüne aka aka göl oldu. Yine gam atma binip yola düştü. Yaralanmış gönlümün hâlini hiç bilmedim. Gözlerimin yaşı günden güne farklılaşıp artsa da beni kana boğsa kınamayın. Bu, sıkıntı içinde kararmış gönlüme yüz bin güneş ışık verse de aydınlatamaz. Ey gözümün bebeği! Bend dertli Vidadîyim. Vatanımı, yurdumu terk eyledim. Derdimi çok doktora açtım, ama gönlüme çare bulanı görmedim. IV Ey meni qmayan, ağlama deyib, Ağlar yarı geden bes ağlamaz mı? İller ilen hemdeminden ayrılıb, Xoş nigarı geden bes ağlamız mı? Olmaya yanında yarı, cananı, Puça çıxıb gede Ömr-i cavanı, Gün-be-gün eksilib şövketi, şanı Ixtiyarı geden bes ağlamaz mı? Bext çönüb, çünkü zemane dönüb, Şad ü xürrem işi feğane dönüb, Ömrünün gülzarı xezane dönüb Növbahan geden bes ağlamaz mı? Erz elerem sen xaslarm xasma, Sebr eleyim men bu derdin hasma, Göz yollarda, can gedince ta sine İntizarı geden bes ağlamaz mı? Vidâdî xesteni gel indi tanı, Hanı o sen gören şekl ü nişanı, Reng ü ruyi, cismi, taqeti, canı, Küll-i varı geden bes ağlamaz mı? Ey ağlama diyerek beni kınayan kişi! Sevgilisi ağlayarak giden, ağlamaz da ne yapar? Yıllardır dostu olan kişiden ayrılıp güzel sevgilisi giden kişi ağlamaz mı? Yanında dostu, sevgilisi olmayan; gençlik çağları, boşa giden; şanı, şöhreti günden güne eksilip giden ve elinde kara verme gücü kalmayan kişi ağlamaz da ne yapar? Kader ters dönmüş, çünkü zaman değişmiş. Neşeli ve mutlu işleri, ağlamaya inlemeye dönmüş. Ömrünün gülbahçesi, sonbahara dönmüş. İlkbaharı giden kişi, ağlamaz da ne yapar. Senin gibi haslar hasma durumumu sunarım. Ben bu derdin en adisine bile sabrederim. Canı sinesinden gidinceye kadar gözü yollarda bekleyen kişi, beklediği gidince ağlamaz mı? Hasta Vidadî'yi şimdi gel de tanı. Senin gördüğün zamanki şekli, işareti, rengi, yüzü, vücudu, gücü, ruhu nerde? Bütün varlığı elinden giden kişi ağlamaz mı? V Xeste düşdüm, gelen yoxdur üstüme, Qerib öldüm, bikes öldüm, yad öldüm. Xeber olsun yaranıma, dostuma, Gel üstüme, aman öldüm, dad Öldüm. Hasta düştüm; üstüme gelen, derdime çare olan yoktur. Garip, kimsesiz ve yabancı bir şekilde ölüyorum. Dostlarımın, arkadaşlarımın haberi olsun, ben garip, kimsesiz ve yabancı bir şekilde ölüyorum. Ey sevgilim! Benim senden başka kimim var? Yanıma gel, ölüyorum, yardım et.
Xırdacalar yığıldılar yanıma, Fikr eledim, odlar düşdü canıma, Başdan bele yazılıbdır şanıma, Qerib öldüm, bikes öldüm, yad öldüm. Derdim çoxdur, birin doğru sanan yox, Meğer bunda qem herfini qanan yox? Bir ah çekib ciğerinden yanan yox, Qerib öldüm, bikes öldüm yad Öldüm, Ey sevdiyim, senden özge kimim var, Ağla, didem, qanlı yaşm sel olsun, Söylemeye gizli derdin dil olsun. Kimim vardır qohum-qardaş, el olsun, Gel üstüme, aman öldüm, dad Öldüm. Vidâdîyem, tebib derdim bağlamaz, Sinem başın düyünlemez, dağlamaz, Yad yığılar, serin baxar, ağlamaz. Küçük çocuklar yanıma toplandılar. Düşünmekten canıma ateşler düştü. Baştan beri kaderim böyle yazılmıştır. Garip, kimsesiz ve yabancı bir şekilde ölüyorum. Ey sevgilim! Senden başka kimim var? Yanıma gel, çare ol, aman yardım et, ölüyorum. Derdim çoktur, ama birini dahi doğru sanan yoktur. Meğer burada gam sözünden anlayan yokmuş. Bir âh çekerek ciğerinden yanan yoktur. Garip, kimsesiz ve yabancı bir şekilde ölüyorum. Ey sevgilim! Benim senden başka kimim var? Yanıma gel, çare ol, aman yardım et, imdada yetiş, ölüyorum. Ağla gözüm, kanlı yaşın sel olsun. Gizli derdini söylemeye dilin olsun. Komşu, kardeş kimim var ki, yabancı olsun. Ey sevgilim! Benim senden başka kimim var? Yanıma gel, çare ol, aman yardım et, imdada yetiş, ölüyorum. Ben Vidadî'yim, doktorlar derdime çare olmaz. Sinemdeki yarayı dağlayıp sarmaz. Yabancılar toplanır, ancak soğukkanlı bakarlar, ağlamazlar. Garip, kimsesiz ve yabancı bir şekilde ölüyorum. Ey sevgilim! Benim senden başka kimim var? Yanıma gel, çare ol, aman yardım et, imdada yetiş, ölüyorum. VI Novrûz-i bahar oldu, cahan tâzeter oldu, Ref oldu elemler. Dağıldı bu şadhq xeberi derbeder oldu Yandı oda qemler. Qırx yeddi reqem smdı zimistan qeleminden Fürset güle düşdü. Meydân-i terebde bu ne rürfe hüner oldu, Serf oldu keremler. Göyden yere yağdı ne gözel şebnem-i rehmet Bitdi güli lâle. Xoş neğmelenib bülbül-i şeydâ öter oldu, Açıldı iremler. Nevruz günü geldi, bahar oldu. Bütün dünya taptaze hâle geldi. Elemler, üzüntüler yok oldu. Bu mutluluk haberi kapı kapı dağıldı. Üzüntüler, ateşte yandı. Kış mevsiminin kaleminden kırk yedi rakam kırıldı. Güle fırsat düştü. Neşe meydanında bu ne şaşılacak bir hüner oldu. Cömertlikler sarf edildi. Gökten yere ne güzel rahmet çiyleri yağdı. Gül ve lâleler yetişti. Çılgın bülbül güzel şarkılar söyleyip öter oldu. İrem ( = Âd kavmi zamanında Şeddâd tarafından cennete benzetilerek yapıldığı söylenen bahçe) gibi bahçeler açıldı.
Yüz hemd ü sena, mâil-i seyr-i çemen oldu, Şâd oldu könüller. Bir mövsim-i güldür bu ki, Heqden nezer oldu, Xoş geldi bu demler. Ey xeste Vidâdî, bu gün etmez mi sene rehm, Sultân-i zemâne? Bu eyd-i mübârekde ki dünyâ xeber oldu, Saçıldı diremler. Allah'a yüzlerce hamd ve şükür olsun. Gönüller mutlu olup çimenliği seyre çıkmak istediler. Bu gül mevsimi Allah'ın Iûtfuyla oldu. Bu güzel günler hoş geldi. Ey dertli Vidâdî! Zamanın sultanı, bugün olsun sana acımaz mı? Bu kutlu bayramda dünya haberdar oldu, paralar saçıldı.