Maltepe O.O 6-F 29 Ekim Cumhurriyet Bayramı Kitapı
Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur! Mustafa Kemal Atatürk 20 Ekim 1927
ATATÜRKÜN HAYATI Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında Selanik te doğdu. Ali Rıza Efendi babası, Zübeyde Hanım ise annesidir. Mustafa Kemal Atatürk ün eğitim aldığı okullar baştan sona şöyledir; ilkokul eğitimini Mahalle Mektebinde ve Şemsi Efendi Okulunda, ortaokul eğitimini Selanik Mülkiye Rüştiyesi ve Selanik Askeri Rüştiyesinde, lise eğitimini Selanik Askeri İdadisi, üniversite eğitimini ise Harp Okulu ve Harp Akademisinde almıştır. 1893 yılında Askeri Rüştiye de okurken matematik öğretmeni ona Kemal ismini verdi ve böylece ismi Mustafa Kemal oldu. I. Dünya Savaşı nihayete erdiğinde Mondros Ateşkes antlaşması imzalanması ile vatan topraklarını paylaşılacaktı. Fakat duruma el koyan Mustafa Kemal, 19 Mayıs 1919 da Samsun a çıkarak milli mücadelenin temellerini attı. 23 Nisan 1920 tarihinde TBMM nin açılmasına önder olan Mustafa Kemal Meclis tarafından da Hükümet Başkanı seçildi. 5 Ağustos 1921 de yine Meclis tarafından Başkomutan seçildi. Sakarya Savaşı nın kazanılmasındaki büyük emeklerinden dolayı Gazilik ünvanı ve Mareşallik rütbesi ile şereflendirildi. 29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyet ilan edildi ve Mustafa Kemal Atatürk Türkiye Cumhuriyeti nin ilk Cumhurbaşkanı koltuğuna oturdu. 1934 yılında Gazi Mustafa Kemal e meclis Atatürk soyadını kayık gördü. 10 Kasım 1938 tarihinde Dolmabahçe Sarayı nda hayatına veda etti. Tüm ülkeyi yasa boğdu. Ancak inkilapları ve ülkemize kazandırdıklarıyla kalbimizde sonsuzluğu ulaşmış bir liderdi
-ATATÜRK ÜN OKUL YILLARI- Mahalle Mektebi İlkokula Şemsi Efendi Okulu nda başladığı bilinse de Atatürk aslında ilk olarak Mahalle Mektebi ne gitmiştir. 1887 yılında okul çağına gelince Mustafa Kemal in hangi okula gideceği hakkında annesi Zübeyde Hanım ve babası Ali Rıza Efendi arasında görüş ayrılığı ortaya çıktı. Annesi, Selanik te bulunan Hafız Mehmet Efendi nin mahalle mektebine gidip kuran eğitimi almasını, babası ise normal yöntemlerle eğitim veren bir ilkokula gitmesini istiyordu. Şemsi Efendi İlkokulu Şemsi Efendi, yeni öğrencisi Mustafa nın yetenekli ve üstün bir zekâya sahip olduğu için kendi okulunda olmasından çok memnundu. Mustafa Kemal Şemsi Efendi İlkokulu nda okurken babası Ali Rıza Efendi vefat ettiği için annesi Zübeyde Hanım, üç çocuğu ile birlikte Selanik yakınlarındaki Lankaza da subaşılık yapan kardeşi Hüseyin Efendi nin yanına gitti. Daha sonra Mustafa, Selanik teki halasının yanına döndü ve ilkokul eğitimini Şemsi Efendi İlkokulu nda tamamladı. Ben yaşayabilmek için, kesin olarak bağımsız bir ulusun evladı kalmalıyım. Bu yüzden ulusal bağımsızlık bence bir hayat sorunudur. Bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık karşısında uşak olmaktan kurtulamaz. Selanik Mülkiye Rüştiyesi Mustafa Kemal, Şemsi Efendi İlkokulu ndan mezun olduktan sonra ortaokul eğitimi için Selanik Mülkiye Rüştiyesi ne devam etti. Fakat buradaki eğitimi çok uzun sürmedi. Arapça öğretmeni Kaymak Hafız ın kendisine sopayla vurması üzerine 1894 yılının Temmuz ayında, 3. sınıfa geçmeden Selanik Mülkiye Rüştiyesi nden ayrıldı ve Selanik Askeri Rüştiyesi ne geçmeye karar verdi. Selanik Askeri Rüştiyesi Çocukluğundan beri asker olmak isteyen Mustafa, aynı sokakta yaşadığı Binbaşı Kadri Bey in oğlu Ahmet Bey in her gün üniformasını giyerek askeri ortaokula gittiğini gördükçe asker olmaya daha da heveslendi. Annesi Makbule Hanım ise, Mustafa nın asker olmasını istemiyor ve oğluna engel olmaya çalışıyordu. 1893-1895 senelerinde Selanik Askeri Rüştiyesi nde eğitim gördü.
Manastır Askeri İdadisi Mustafa Kemal, Selanik Askeri İdadisi ni başarıyla bitirdikten sonra lise eğitimi almak için Manastır Askeri İdadisi nin sınavlarına girdi ve başarılı oldu. Böylece doğduğu ve büyüdüğü şehir olan Selanik ten ilk defa ayrılmış oldu. Manastır Askeri İdadisi günümüzde Makedonya nın Manastır kentinde müze olarak kullanılmaktadır. Müzenin ikinci katında Mustafa Kemal Atatürk için ayrılan bir bölüm bulunmaktadır. Harp Okulu Manastır Askeri İdadisi nin ardından, Makedonya dan İstanbul a giden Mustafa Kemal, 13 Mart 1899 günü Harp Okulu nun piyade bölümüne girdi. Bu okulu da 1902 yılında Teğmen rütbesiyle bitirdi. Ardından öğrenimine Harp Akademisi nde devam etti. 1903 yılında Üsteğmen oldu. Harp Akademisi Mustafa Kemal, Teğmen rütbesiyle 10 Ocak 1902 günü Harp Akademisi nde öğrenim görmeye başladı.harp Akademisi ni zorlu koşullar altında 11 Ocak 1905 te Kurmay Yüzbaşı rütbesini alarak bitirdi. Daha sonra görev için Şam daki 30. Süvari Alayı na gönderildi. Harp Akademisi binası günümüzde Harp Akademileri Komutanlığı olarak kullanılmaktadır.
. Osmanlı devrinde, II. Mehmet zamanında Anadolu Larende Karaman'dan Rumeli ye göçen ve Selanik yakınlarındaki Langaza da toprak işleri ile uğraşan bir Türkmen ailesi olan Hacı Sofu ailesindendir. Mustafa Kemal Atatürk'ün anne soyu da, Karaman'dan gelerek Selanik ile Manastır'ın arasında bulunan Vodina Sancağı'na bağlı "Sarıgöl" de denilen "Kayalar" Nahiyesine yerleştiler. Aile, sonradan Selanik yakınlarında bugün de kaplıcaları ile meşhur olan Langaza'ya yerleşmiştir. Dedesi Feyzullah Efendi'in taşıdığı "Sofu-zade" (Sofular) lâkabı, yerleştikleri Sarıgöl bölgesindeki yer adları ve ailedeki hatıraların gösterdiği üzere, Mustafa Kemal Atatürk'ün anne soyu Karaman'dan Rumeli'ye gelen ve bundan dolayı da "Konyarlar" olarak Rumeli'de anılan Yörük Türkmenlerdendir. Zübeyde, 1857'de Lankaza'da dünyaya gelmiştir. Babası Sofuzade Feyzullah (Sadullah) Ağa, annesi Molla Hanım olarak anılan Ayşe Hanım dır. Döneminde kadınların okula gitmesi yaygın olmadığı için, okur yazar oluşu nedeniyle kendisi de Zübeyde Molla olarak anılırdı. Hacı Sofu gibi dinine bağlı bir aileden geldiği için kendisi de öyleydi. Türk tarih kitaplarında sıkça geçen, eğitim sisteminin karışık olduğu bir dönemde, Mustafa Kemal'in ne tür bir okula gideceği konusundaki tartışmalarda Zübeyde'nin, dini eğitim veren Mahalle Mektebi'ne gitmesinde ısrarcı oluşu bu yüzdendir. Selanik'te Gümrük Muhafaza Teşkilatında memur Ali Rıza ile 1871 yılında henüz 14 yaşında iken evlendi. Ali Rıza, sarışın ve mavi gözlü bir kadınla evlenmeyi düşlerken, kendisinden 20 yaş küçük olan, siyah saçlı ve derin mavi gözlü bu kadına sevdalandığını belirtmiştir. Yeni çift Selanik Yenikapı semtinde yeni hayatını başlatmış ve Zübeyde Fatma, Ömer ve Ahmet adlı çocukları doğmuştur. Ancak Fatma bu dönemde ölmüştür. Eşi Ali Rıza'nın Yunanistan sınırında Çayağzı (ya da Papaz Köprüsü)'na tayin ediliği için taşınmış ve orada Ömer ve Ahmet ölmüş.
1881 de dördüncü çocukları Mustafa, 1885 te Makbule, 1889 da Naciye doğdu. Naciye yi de küçük yaşta veremden kaybettiler. Ali Rıza Efendi de 1888 yılında öldü. İkinci evliliği Bunun üzerine Zübeyde, çocuklarını da alarak abisi Hüseyin Bey'in Langaza'daki çiftliğine gitti. Babasının erken ölümünün ve dayısının çiftliğinde ailenin erkeği olarak yaşadıklarının Mustafa üzerinde derin etkileri olduğu düşünülür. Abisine daha fazla yük olmak istemeyen Zübeyde, ikinci evliliğini Selanik Gümrükler Başmüdürü Ragıp Bey ile yaptı. Ragıp'ın da önceki evliliğinden dört çocuğu vardı. Bu evlilik, babasının hatırasına saygı gösterilmediğini düşünen Mustafa Kemal'i kızdırdı. Zübeyde Balkan Savaşı ndan sonra Ragıp Bey den ayrıldı ve artık Osmanlı toprağı olmaktan çıkan Selanik i terk ederek kızı Makbule ile birlikte İstanbul a göç edip Beşiktaş Akaretler de bir eve yerleşti. [3] Mustafa Kemal, Ali Fuat Cebesoy'a, Ragıp Bey hakkında "Bana karşı hep çok saygılı davranmış, büyük adam muameleleri etmiştir. Nazik ve kibar bir insandır." demiştir. [4] 1919 da Anadolu'ya çıktığından beri görmediği ve üstelik Osmanlı Padişahı tarafından hakkında ölüm emri verildiğini öğrendiği oğlu Mustafa Kemal ile ancak 14 Haziran 1922 de Adapazarı nda tekrar buluşan Zübeyde, onun yanına Ankara ya yerleşti. Ancak bu şehrin sert iklim koşulları sağlığını olumsuz etkileyince tedavi amacıyla İzmir e gitti. 14 Ocak 1923 günü 66 yaşında oğlunun başarılarını gördükten sonra hayatını kaybetti. İzmir in Karşıyaka ilçesinde 1940 yılında yaptırılan anıt mezarda yatmaktadır.
Kongrenin amacı; Ermeni ve Rumlara karşı nasıl bir strateji izleneceğini belirlemekti. Kongreye; Erzurum, Trabzon, Sivas, Bitlis ve Van illerini temsil eden 54 temsilci katıldı. Elazığ, Diyarbakır ve Mardin valileri temsilcilerini kongreye göndermediler. Kararlar: 1. Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür bölünmez. 2. İşgalcilere karşı İstanbul hükümetinin kayıtsız kalması durumunda derhal geçici bir hükümet kurulacaktır. Bu hükümeti milli bir meclis seçecektir. Milli Meclis toplanana kadar görev yapacak bir TEMSİL HEYETİ oluşturulacaktır. 3. Manda ve himaye kabul edilemez. 4. Milli iradeyi hakim kılmak esastır. 5. Azınlık unsurlara siyasi egemenliğimizi sınırlayıcı ve toplumsal dengeyi bozucu ayrıcalıklar verilemez. 6. Ulusal irade padişahı ve halifeyi kurtaracaktır. 7. Derhal meclis toplanmalı hükümet çalışmaları meclis denetimine girmelidir. ÖNEMİ: Manda ve himaye reddedilerek ilk kez ulusal egemenliğin koşulsuz olarak gerçekleştirilmesine karar verilmiştir. Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk cemiyetinin tertiplediği bölgesel bir kongre olmasına rağmen Milli nitelikli kararlar almıştır. Temsil heyeti ilk kez burada oluşturulmuş, başkanlığına Mustafa Kemal seçilmiştir. Yeni bir devletin kurulmakta olduğu açıklanmış, yeni Türk devletinin temelleri atılmıştır. Erzurum kongresi Mustafa Kemal in sivil olarak yaptığı ilk çalışmadır. Erzurum kongresi amaç ve karakter olarak bölgesel, alınan kararlar ve sonuçları yönüyle millidir. Kongre çalışmaları devam ederken İstanbul Hükümeti 30 Temmuz 1919 da Mustafa Kemal ve Rauf Bey hakkında tutuklama kararı çıkardı. O'nu lider seçerler ve emirlerine kayıtsız şartsız uyacaklarını bildirirler. Bu yolda Atatürk'ün koyduğu parola tektir. "YA ÖLÜM YA BAŞARI VE ZAFER." ERZURUM KONGRESİNİN YAPILDIĞI BİNA.
Sivas Kongresi, Mustafa Kemal'in Amasya Genelgesi'ni açıkladıktan sonra bir çağrı üzerine I. Dünya Savaşı'ndan sonra işgale uğrayan Türk topraklarını kurtarmak ve Türk milletinin bağımsızlığını sağlamak için çareler aramak amacıyla seçilmiş ulus temsilcilerinin Sivas'ta bir araya gelmesiyle, 4 Eylül 1919-11 Eylül 1919 tarihleri arasında gerçekleşen ulusal kongredir. Sivas Kongresi'nde alınan kararlar, daha önce gerçekleştirilen Erzurum Kongresi kararlarını genişleterek tüm ulusu kapsar bir nitelik kazandırmış ve yeni bir Türk Devleti'nin kuruluşuna temel olmuştur; bu nedenle Sivas Kongresi'nin Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki önemi büyüktür. Sivas Kongresi'nde, Erzurum Kongresi'nde alınan vatanın bütünlüğü ve bağımsızlığıyla ilgili kararlar aynen kabul edilmiştir. Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir.
Mustafa Kemal Paşa 19 Mayıs 1919'da Osmanlı hükümeti tarafından, bölgede düzeni sağlaması için devletinin bir gemisi ile Samsun'a gönderilmiştir. Ülkenin çoğu ilinde kongreler düzenlemiş ve "Tek bir egemenlik var, o da milli egemenliktir. Milletin egemenliğini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır." ilkesiyle, yurdun her tarafından gelen ulus temsilcilerini 23 Nisan 1920 günü Ankara'da Büyük Millet Meclisi'nde toplamıştır. Meclis Mustafa Kemal Paşa'yı 'Meclis Başkanı' seçmiştir. Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde Büyük Millet Meclisi, Türk Kurtuluş Savaşı'nı başlatmıştır. Halk ve düzenli ordular düşman kuvvetlerine karşı savaş vermiş, omuz omuza mücadele etmiştir. Kurtuluş Savaşı'nın zaferle sonuçlanmasının ardından TBMM 1 Kasım 1922'de saltanatı kaldırmıştır. Padişah Vahdettin, 'vatan haini' ilan edilmiş ve yurdu terk etmiştir. 24 Temmuz 1923 günü İsviçre nin Lozan şehrindeki Lozan Üniversitesi'nde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileri ile İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika, SSCB ve Yugoslavya temsilcileri Lozan Barış Antlaşması'nı imzalamıştır. Bu antlaşma ile yeni bir devletin temelleri atılmış fakat devletin yönetim biçimi henüz belirlenmemiştir. İkinci dönem Büyük Millet Meclisi, 11 Ağustos'ta ilk toplantısını yapmıştır ve 13 Ekim'de Ankara, başkent ilan edilmiştir. Bu dönemde Atatürk, egemenliğin ulusa dayandığı bir sistem olan cumhuriyet yönetiminin ilanı için hazırlıklar yapmaya başlamıştı. Atatürk 28 Ekim akşamı yakın arkadaşlarını Çankaya'da yemeğe çağırmış ve "Yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz," demiştir29 Ekim günü Atatürk, milletvekilleri ile görüştükten sonra taslağı hazırlanan "Cumhuriyet" önergesini Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne vermiştir. Meclis önergeyi kabul etmiştir ve böylece Türkiye Devleti'nin yeni yönetimi biçimi Cumhuriyet, yeni ismi "Türkiye Cumhuriyeti Devleti" olarak belirlenmiştir. Atatürk, kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanı olmuştur. Halk da cumhuriyetin ilanını sevinç ve coşku ile karşılamıştır. Cumhuriyette, Atatürk'ün de söylediği gibi, egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur. Ulus, kendini yönetme yetkisini, kendilerine temsil eden milletvekilleri aracılığı ile kullanır. Cumhuriyet yönetiminde, yurttaşın seçme ve seçilme hakkı vardır. Seçilen temsilciler, yasaları tasarlar ve yöneticileri ulus adına denetler. Ulus, seçimle yöneticileri seçebilir.
Laiklik, devlet düzeninin ve hukuk kurallarının dine değil, akla ve bilime dayandırılmasıdır. Kemalist laiklik yalnızca devlet ve dinin birbirinden ayrılması anlamına gelmiyor, ayrıca dinin eğitim, kültürel ve yasal konulardan da ayrılması anlamını taşıyordu. Laiklik, düşünce özgürlüğü ve kuruluşların dini düşünce ve dini kuruluşların etkisinden bağımsız olmaları anlamına geliyordu. Böylece, Kemalist devrim ayrıca laik bir devrim idi. Kemalist laiklik ilkesi Tanrı karşıtı bir ilke değildi. Bu, akılcı ve dini siyasetin dışında. Fransızca'dan Türkçe'ye geçmiş olan "laik" sözcüğü, "din adamı olmayan kimse; din adamı dışında kalan halk" anlamına gelen Latince "laicus" sözcüğünden gelmektedir. Roma döneminde din adamlarına "Clerici" din adamı olmayanlara da "Laici" adı veriliyordu. Aynı terimin İngilizce karşılığı ise Secularity olup, din ve devlet işlerinin ayrı tutulması anlamına gelir. Latince bir kelime olan çağ anlamına gelen "saeculum" kelimesinden geçmiştir. Sekülerizm Türkçeye lâiklik, çağdaşlaşma veya dünyevileşme olarak üç farklı terimle çevrilebilmektedir. Fransa'da lâiklik için Laïcité (Laicisme) terimleri kullanılmaktadır.
Cumhuriyet nedir? Cumhuriyet, hükümet başkanının, halk tarafından belli bir süre için ve belirli yetkilerle seçildiği yönetim biçimi olarak söylenebilir. egemenlik hakkının belli bir kişi veya aileye ait olduğu monarşi ve oligarşi kavramlarının zıttıdır. Cumhuriyetçilik nedir? Cumhuriyet yönetimlerinin temeli seçimdir. Egemenliğin halka ait olduğu tek yönetim biçimidir. cumhuriyet rejiminde yasaları koyacak kişiler, yani meclis seçim ile belirlenir. Sınıf ve cins ayrımı olmaksızın herkesin yönetime katıldığı yönetim biçimidir. Cumhuriyetçiliğin kelime anlamı : Yönetim biçimi olarak millet egemenliğine dayalı, cumhuriyet rejimini öngörmek ve bunu bir yaşam biçimi olarak benimsemektir. Batı dillerinde Cumhuriyetin karşılığı ise, ulusun kendi kendisini yönetmesi olarak bilinmektedir. Atatürk, Cumhuriyet için; Türk milletinin karakter ve adetlerine en uygun olan idare ifadesini kullanmıştır. Türk devrim sürecinde 29 Ekim 1923 Cumhuriyetin ilanı olmuştur. Cumhuriyetçiliğin özellikleri nelerdir? 1- Halkın kendi kendisini yönetmesi ilkesine dayanır. 2- Çok partili sistemi öngörür. 3- Türk İnkılabının siyasal görünüşüdür. 4- Cumhuriyet yönetimlerinin temeli seçimdir. 5- Egemenliğin halka ait olduğu tek yönetim biçimidir. 6- Cumhuriyet rejiminde yasaları koyacak kişiler, yani meclis seçim ile belirlenir. 7-Sınıf ve cins ayrımı olmaksızın herkezin yonetime katıldığı yönetim biçimidir