GODZILLA GÖRSEL EFEKT ŞÖLENI TUNA KİREMİTÇİ NEŞE MESUTOĞLU BARIŞ AKPOLAT SEVİM GÖZAY, FERDİ EĞİLMEZ İLE KONUŞTU: İSTANBUL DA OYUNCU MAFYASI VAR

Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Jamie Foxx J

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

Kahkahalarımızı öksüz bırakan Zeki Alasya'nın hayatı

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Orhan benim için şarkı yazardı

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

Filmin Adı: Şaban Oğlu Şaban. Oyuncular: Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Adile Naşit, Şener Şen. Filmin Yönetmeni: Ertem Eğilmez. Senaryo: Sadık Şendil

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

Yönetmen VIJAY KRISHNA ACHARYA. Yapımcılar ADITYA CHOPRA. Türü Aksiyon. Oyuncular AAMIR KHAN KATRINA KAIF TABRETT BETHELL

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

İDİL DİZDAR, HEM OYUNCU HEM YÖNETMEN

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

BİR ACAYİP SOYGUN ADANA İŞİ. - Basın Toplantısı Haber Küpürleri Ocak 2015 Adana Hilton Otel

Arapgirli Haşim Koç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

ANTALYA ALTIN PORTAKAL'DA JÜRİ HEYECANI!

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

11 Eylül de Sinemalarda

Herkese Bangkok tan merhabalar,

Menümüzü incelediniz mi?

3 DAYS TO KILL SON 3 GÜN. Yönetmen. McG. Yapımcılar. Luc Besson. Adi Hasak. Ryan Kavanaugh. Türü. Aksiyon. Oyuncular. Kevin Costner.

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

Vizyon Tarihi: 12 Temmuz 2013 Yönetmen: Shawn Levy Oyuncular: Vince Vaughn, Owen Wilson, Rose Byrne, Max Minghella, Will Ferrel Yapımcı: Shawn Levy,

25 NİSAN DA SİNEMALARDA

İLHAM VEREN KONUŞMACILAR ALEM-İ İŞ İLE HERKES BİRBİRİNİ DAHA İYİ ANLAYACAK!

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE

TEMA: OKULUMUZU TANIYALIM KONU: OKULUMUZ TARİH: 01 EYLÜL / 30 EYLÜL YAŞAYAN DEĞERLER: SEVGİ

Benimle Evlenir misin?

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

ISBN :

ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ

Sosyal Ajan. Melek mi Şeytan mı? ÖYKÜ. Marka Uzmanı GİZEM. Kokusunda Davet var ÖZKAN

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

Seyfi Teoman Kısa film çekmeyi düşünmüyorum, çünkü maliyeti çok yüksek, geri dönüşü yok.

ÖLÜMCÜL OYUNCAKLAR KEMİKLER ŞEHRİ MORTAL INSTRUMENTS CITY OF BONES 30 AĞUSTOS TA SİNEMALARDA!

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu


Lesley Koyi Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 5

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

BABA NERDESİN KAYBOLDUM

Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!..

ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ


Bu kitabın sahibi:...

SEDA ÜREN KURUMSAL

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

Belmin Söylemez: Bütün mesele, bir şeyi anlatmaya çalışmak ve farklı yöntemler denemek

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

ÖZEL GÜNLER. Doğum günü/kadınlar günü/anneler günü/babalar günü/sevgililer günü/ Öğretmenler günü

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Kulübü Başkanı Metin Baykal: Halkla ilişkilerci girişken olmazsa çok şeyi kaybeder..

Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye:

Gürkan Genç, 1979 yılının Ocak ayında dünyaya geldi. Hemen hemen her çocuk gibi en büyük tutkusu bisikletiydi. Radyo-Televizyon-Sinema bölümünden

TİYATRO AKADEMİ BAŞVURU FORMU

ikonu bir yeşilçam (ev dekorasyon)

Halit Akçatepe Hayatını Kaybetti

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar.

Vanlı futbolcu kızlar Bodrum da kamp yapıyor

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 8 (ΟΚΣΩ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERİSTESİ VAKFI ADIGÜZEL OKULLARI ÇEKMEKÖY ANAOKULU TAVŞANLAR SINIFI MAYIS AYI KAVRAM VE ŞARKILAR

Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap

Carousel'de Alışveriş AYBIKE TURAN. 54 Carousel Instyle

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri.

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan

SIFATLAR. 1.NİTELEME SIFATLARI:Varlıkların durumunu, biçimini, özelliklerini, renklerini belirten sözcüklerdir.

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar & Ender Bölükbaşı

TÜRK FİLİMLERİ HAFTASI EMEK ÖDÜLLERİ İLE SONA ERDİ

EFSANE İSİMLERİ BULUŞTURAN BÜYÜK BUDAPEŞTE OTELİ THE GRAND BUDAPEST HOTEL 11 NİSAN DA SİNEMALARDA!

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın?

Yönetici tarafından yazıldı Çarşamba, 09 Eylül :41 - Son Güncelleme Çarşamba, 09 Eylül :10

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam.

A2 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: PASAPORT NO:

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

YÜKSEL ÖZDEMİR. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Aşağıdaki 5 cümlenin hepsine evet demiyorsanız, bu pdf dosyasını incelemek için gereken 3 dakikayı ayırmasanız da olur

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 6 (ΔΞΙ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

Bir taraf mutsuzsa mesele kapanmaz

Beşiktaş Gazetesi. Günlük web Gazetesi Salkım Söğüt Saç

2. Sınıf Kazanım Değerlendirme Testi -1

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ 6 (ΕΞΙ) ΣΕΛΙΔΕΣ

14. ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ KONGRESİ

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz.

Kitabı mı Çıkmış, Dizisi mi?

Sıraselviler Caddesi No: 78/2 Cihangir, Beyoğlu İstanbul T F imre@m3film.com.tr okan@m3film.com.

FARELER VE İNSANLAR ADLI ROMAN ÜZERİNE DÜŞÜNCELER Fareler ve İnsanlar İnsan ilişkilerine ve alt tabaka insanların umut dolu

Transkript:

Sayı 30 / 16-29 Mayıs 2014 TUNA KİREMİTÇİ AĞLAYIN, AŞİNASIZ, SESSİZ CAN VERENLERE NEŞE MESUTOĞLU TEK KAÇIŞ SİNEMA OLUR BAZEN BARIŞ AKPOLAT UYUSAM VE 100 YIL SONRA UYANSAM OKAN ARPAÇ YAZDI GODZILLA GÖRSEL EFEKT ŞÖLENI RÖPORTAJLAR SEVİM GÖZAY, FERDİ EĞİLMEZ İLE KONUŞTU: İSTANBUL DA OYUNCU MAFYASI VAR YETKİN DİKİNCİLER SAMİMİYET KAZANIR GAMZE MÜLKÜT 7D SİNEMADA TÜRKİYE Yİ ANLATIYORUZ

EDİTÖR Çok üzgünüz Hüznün insanı olgunlaştırdığını söylüyor Mevlana. Ama son bir yıldır Türkiye de yaşanan acılar, hüznü çok geride bıraktı. Taşıması zor, insanı çaresiz bırakan acılar bunlar. En masum insanı bile utançtan suçluluk duygusuna kadar karanlık duygulara sokabilecek kadar derin. Adeta Yunan mitolojisinin Yeraltı Tanrısı Hades, karanlık dünyasına çekiyor bizi. Acıların getirdiği öfke ve nefret, masumiyeti çürütüyor. Soma da yaşananlar sadece Türkiye de değil, dünyanın her yerinde vicdanları yaraladı. Neyle sınandığımızı ve ne yapmamız gerektiğini bilmiyorum. Görebildiğim tek şey, karanlıktaki tek ışık Çizmelerimi çıkarayım mı sedye kirlenmesin" diyen madencinin saflığı oldu. Bil ki bu ülkedeki en temiz şey senin kalbin. Bil ki sen ve senin gibilerdir umudun nedeni. Soma da hayatını kaybeden işçilerimize Allah tan rahmet, yakınlarına sabır, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Yastayız. Neşe Mesutoğlu Yayın Yönetmeni nese.mesutoglu@mybilet.com 2 www.mybilet.com

İÇİNDEKİLER 8 SAYFAYA GIT KAPAK Okan Arpaç yazdı: Godzilla, 60 yıl sonra bir kez daha korkunun, dehşetin ve günahların cisimleşmiş hali olarak karşımızda dimdik duruyor özetle... İzleyin, türü seviyorsanız beğenmemeniz çok zor. SAYFAYA GIT 17 RÖPORTAJ Televizyoncu-yazar Sevim Gözay ın, bu hafta Röp-seans konuğu Türk Sineması nın dev ismi Ertem Eğilmez in tek filmci oğlu Ferdi Eğilmez. Ünlü yönetmen Ne zaman ki sinemayla ilgili bir şeyler yapmaya başladım, o anda fark ettim Ertem Eğilmez in büyüklüğünü diyor. PORTRE Bu hafta vizyona giren iki ayrı filmde başrol oynayan Maggie ve Jake Gyllenhaal kardeşler, Hollywood sosyetesinin önde gelen isimlerinden. Frank ve Düşman isimli filmlerle izleyiciyle buluşan ikiliden Maggie, 12 senedir mutlu bir evlilik yürütürken, Jake sansasyonel ilişkileriyle gündemden düşmüyor. 12 SAYFAYA GIT ÖZEL J 4 www.mybilet.com R Ö P O T R A

İÇİNDEKİLER NEŞE MESUTOĞLU TiyatroHâl ekibinin kendi sahnesi olan Mecidiyeköy SahneHâl de izleyiciyle buluşturduğu Örümcek Kadının Öpücüğü, sınırlarını reddeden iki insanın bir hapishane hücresinde yollarının kesişmesini anlatıyor. 36 SAYFAYA GIT VİZYONDAKİLER: Gösterime giren diğer filmlere de göz atmakta fayda var. KÜLTÜR-SANAT: Öne çıkan etkinlikler arasından seçim yapmak zor. Kaçırılmaması gerekenleri hatırlatalım dedik. 33 SAYFAYA GIT BARIŞ AKPOLAT Bu yazıyı yazmak istemiyorum. Yarın gazeteye gitmek istemiyorum. Hiçbir şey yapmak istemiyorum. Keşke bu yazıyı yazıp uyusam ve 100 yıl sonra uyansam. Belki bir şeyler düzelmiş olur memlekette. Belki artık üzülmeyiz. Ya da her sabah Acaba bugün ne için, kimin adına utanacağım diye uyanmayız. Bilemiyorum... TUNA KİREMİTÇİ XX. Yüzyıl öyle acımasız, o kadar kabasaba bir dünya ki, Gustave gibi XIX. Yüzyıl dan kalma ruhlar huzuru ancak Büyük Budapeşte Oteli nin demode güzelliğinde bulabiliyorlar. SAYFAYA GIT 28 5 www.mybilet.com

İÇİNDEKİLER 40 SAYFAYA GIT RÖPORTAJ İstanbul Devlet Tiyatrosu'nda kapalı gişen oynayan Profesyonel in başrol oyuncusu Yetkin Dikinciler, Begüm Yılmaz ın sorularını yanıtladı. Tiyatroya başka hayatların da olduğunu gösterdiği için çok ihtiyacımız olduğunu söyleyen Dikinciler Hayat değerli olduğu için ve hayata bu kadar yakından baktığı için tiyatro değerli diyor. 45 SAYFAYA GIT RÖPORTAJ 7D sinema gösterimiyle Sultanahmet te Türkiye nin tarihi ve kültürel zenginliklerini hissederek deneyimleme imkanı sunan Dream of Turkey in Pazarlama Direktörü Gamze Mülküt, Begüm Yılmaz ın sorularını yanıtladı. İki ay önce başlayan projenin büyük ilgi gördüğünü belirten Mülküt Filmimiz turizm sektörüne katkıda bulunurken bize de yaşadığımız coğrafyayla ilgili farkındalık sağlıyor diyor. SAYFAYA GIT 50 KIRMIZI GÖZLÜKLÜ KIZ Jennifer Lawrence eski sevgilisine methiyeler düzdü Mary-Kate Olsen, kendisinden 17 yaş büyük, 33 cm uzun nişanlısı Olivier Sarkozy le evlilik hazırlığı yapıyor Lindsay Lohan a yüzü olduğu marka, imajını olumsuz etkilediği için 5 milyon dolarlık dava açtı 550 milyon dolarlık servet yapan ünlü rapçi Puff Daddy e, mezun olamadığı Howard Üniversitesi, fahri doktora unvanı verdi. KÜNYE MyBilet e-dergi YAYIN YÖNETMENİ Neşe Mesutoğlu GÖRSEL YÖNETMEN Murat Çavdar KATKIDA BULUNANLAR Barış Akpolat, Okan Arpaç, Tuna Kiremitçi, Sevim Gözay, Begüm Yılmaz, Zeynep Geylan İLETİŞİM Muallim Naci Caddesi No:47 Ortaköy 34347 İSTANBUL Telefon: 0212 259 20 60 e-dergi@mybilet.com MyBilet e-dergi de kullanılan tüm yazılar, kaynak gösterilerek yayınlanabilir. 6 www.mybilet.com

SİNEMA ŞEHİRLERİ MAHVEDEN CANAVAR A İADE-İ İTİBAR GODZILLA Meşhur devasa canavar, aslında 60 yaşında. İlk olarak 1954 yılında, o güne kadar çevrilmiş en pahalı Japon filmi unvanını alan Godzilla da (Gojira) dünyaya kendini gösterdi bu canavar. Ishirô Honda nın yönettiği, Türkiye de dört yıl gecikmeli olarak 1958 de sinemalara gelen bu siyah-beyaz klasik, elbette stop-motion tekniğiyle titrek hareket eden maketlerle vücut bulmuştu. Bugün hayli ilkel gözükse de harcanan emeği ve dönemin seyircisi üzerinde yarattığı travmatik etkiyi yine de göz ardı etmeyin deriz. Aslında, İkinci Dünya Savaşı sonrası Japonya ya atılan atom bombalarının, Hiroşima ve Nagazaki de yaşanan en büyük insanlık ayıplarından birinin beyazperdedeki tezahürüydü Godzilla. Nükleer atıklarla, radyasyonla beslenmiş, yüzlerce metre uzunluğunda heybetli bir canavardı bu. Bir bakıma, Japonya yı bombalarla radyasyona boğarak insanların ölümüne, sakat ve çarpık bebeklerin doğmasına yol açan Amerika nın yarattığı bir kâbus ; günahın vücut bulmuş hali! Godzilla sözcüğünün orijinali Gojira. Japonca iki kelimenin bileşiminden oluşuyor; gorira (goril) ve kujira (balina). Gücüyle, ebadıyla, karada ve denizde yaşayabilmesiyle Okan Arpaç okan.arpac@mybilet.com ORİJİNAL ADI Godzilla YÖNETMEN Gareth Edwards OYUNCULAR Aaron Taylor- Johnson, Elizabeth Olsen, Bryan Cranston, CJ Adams, Ken Watanabe, Juliette Binoche YAPIM 2014 ABD-Japonya SÜRE 123 dk. DAĞITIM UIP 8 www.mybilet.com

SİNEMA İNTERNET GİŞESİ SİTEYE GIT 2014 TEKİ SON FİLMİ DE SAYARSAK, TOPLAM 32 FİLMLİK DEV BİR GODZILLA KÜLLİYATI ÇIKIYOR KARŞIMIZA. İSTİLA (MONSTERS, 2010) ADLI BİLİMKURGUYLA YÖNETMENLİĞE UMUT VEREN BİR BAŞLANGIÇ YAPAN GARETH EDWARDS, SİNEMA TARİHİNDE ŞU ANA KADAR GÖRDÜĞÜMÜZ EN GERÇEKÇİ CANAVAR FİLMİ NE İMZASINI ATIYOR. bu iki canlının özelliklerini taşıyor üzerinde. Öte yandan goril benzetmesi elbette 1933 ün meşhur canavar filmi King Kong a da bir gönderme... 1950 lerde bir anda dünyanın korktuğu en meşhur canavar haline gelen Godzilla, yapımcı firması Toho yu da kârlı bir kurum haline getirmişti. Filmin tüm dünyada pazarlanması, Amerika da farklı bir kurgu ve ilave çekilen sahnelerle Godzilla, Canavarlar Kralı (Godzilla, King of the Monsters!, 1956) adıyla vizyona sokulması, popülaritesini zirveye taşıdı. Toho şirketi de boş durmadı, arka arkaya devam filmleri çekmeye başladı. Örneğin serinin ikinci filmi Türkiye de Şehirleri Mahveden Canavar (Gojira No Gyakushû, 1955) ismiyle gösterime girdi. Yedi yıllık bir aradan sonra bu kez sinemaskop (geniş ekran) avantajı ve rengin de eklenmesiyle yola devam edildi. 1962 deki Canavarların Gazabı ndan (Kingu Kongu Tai Gojira) 2004 teki Godzilla: Son Savaşlar a (Gojira: Fainaru Uôzu) kadar Toho toplam 28 Godzilla filmi kotardı. 1956 yapımı kurgusu değiştirilen versiyonu, 1977 deki (yine eski filmden görüntüler kullanan) İtalyan yapımı Godzilla yı, 1998 deki Roland Emmerich in gösterişli prodüksiyonunu ve 2014 teki son filmi de sayarsak, toplam 32 filmlik dev bir Godzilla külliyatı çıkıyor karşımıza. Görsel bir şölen sunuyor İstila (Monsters, 2010) adlı bilimkurguyla yönetmenliğe 9 www.mybilet.com

SİNEMA umut veren bir başlangıç yapan, görsel efektçilikten gelme Gareth Edwards, bu birikimini avantaja dönüştürerek sinema tarihinde şu ana kadar gördüğümüz en gerçekçi canavar filmi ne imzasını atıyor. Warner Bros. un 160 milyon dolar bütçeyle (1998 çevrimi 130 milyon dolardı), eski tabirle hiçbir masraftan kaçınmadan finanse ettiği filmin yapım ortaklarından biri de elbette Toho... Yani, orijininden kopmamış, fazla Amerikanlaşıp MEŞHUR DEVASA CANAVAR, ASLINDA 60 YAŞINDA. İLK OLARAK 1954 YILINDA, O GÜNE KADAR ÇEVRİLMİŞ EN PAHALI JAPON FİLMİ UNVANINI ALAN GODZILLA DA (GOJİRA) DÜNYAYA KENDİNİ GÖSTERDİ BU CANAVAR. JAPONCA GORIRA (GORİL) VE KUJIRA (BALİNA) KELİMELERİNİN BİLEŞİMİNDEN OLUŞUYOR. BU İKİ CANLININ ÖZELLİKLERİNİ TAŞIYOR ÜZERİNDE. özünü kaybetmemiş, sağlam bir Godzilla yorumu duruyor karşımızda. Muhtemelen Steven Spielberg in ağzının suyu akarak ve iç geçirerek izleyeceği, CGI ın harikalar dünyasını en üst düzeyde perdeye aksettiren yapıt, artık klişeye dönüşen askeri kuvvetler dev canavara karşı formülünü kullanmıyor neyse ki! Zaten yakın dönemde Pasifik Savaşı (Pacific Rim, 2013) gibi bir blockbuster bunu yapmışken, Godzilla nın aynı şeyi tekrarlaması abes olurdu. Gareth Edwards, onun yerine tam da her yaştan seyircinin görmek isteyeceği türden bir yola giriyor. Godzilla yı merkeze koyarken, Toho nun çektiği o eski devam filmlerindeki canavarları da hikayeye katıyor. Böylece gökten uçarak gelip saldıranıyla (Mothra), gözleri 10 www.mybilet.com

SİNEMA alev alev yanan robotik canavarıyla (Mekagodzilla) meraklısına tadından yenmez bir görsel şölen sunuyor. Sadece CGI efektleri için bile izlenir Hollywood un genelde es geçtiği çok önemli bir noktayı da göz ardı etmiyor Edwards... Neredeyse bu canavarların gerçekten yaşadığına inanacağımız denli başarılı CGI efektlerine haklı olarak güvenirken, izlediğimiz şeyin ruhsuz bir bilgisayar oyunu gibi algılanmaması için, öyküyü yaşayan karakterler le beziyor. Onlar için üzülmemizi, heyecanlanmamızı istiyor ve bunu da başarıyor. Filmin açılışında, 1999 yılındayız. Nükleer tesiste görevli bilim adamı Joe Brody (Bryan Cranston), meydana gelen beklenmedik bir kaza sırasında yine orada görevli karısı Sandra yı (Juliette Binoche) ölüme terk etmek zorunda kalıyor. 2014 e geldiğimizde, tek başına büyüttüğü oğlu Ford un (Aaron Taylor- Johnson) ordu subayı olduğunu, karısı ve oğluyla yaşadığını HİKAYE ELBETTE KLASİK GODZILLA FİLMLERİNDEN ÇOK DA FARKLI DEĞİL. ANCAK BU YENİ FİLMİ ÖNCEKİLERDEN DEĞERLİ KILAN ŞEY, DEDİĞİMİZ GİBİ TEKRAR TEKRAR İZLEME İSTEĞİ UYANDIRAN OLAĞANÜSTÜ EFEKTLERİ. görüyoruz. Derken gelen bir telefonla, geçmişteki olaylar yüzünden paranoyalara kapılan babasının yasak bir bölgeye girip nezarete alındığını öğreniyor. Onu kurtarmaya gittiğindeyse, 1999 da yaşanan olaylar tekrar etmeye başlıyor. Nükleer tesislerin sızıntılarından beslenen, beslendikçe dev boyutlara ulaşan, hatta yavrulamaya hazırlanan korkunç canavarlar ortaya çıkıyor. Hikaye elbette klasik Godzilla filmlerinden çok da farklı değil. Ancak bu yeni filmi öncekilerden değerli kılan şey, dediğimiz gibi tekrar tekrar izleme isteği uyandıran olağanüstü efektleri. 3D nin de eklenmesiyle birlikte kolay rastlanmayacak bir sinema şölenine dönüşen Godzilla, dramatik olayları da dozunda vererek ilgiyi her an ayakta tutuyor. Öte yandan Hollywood prodüksiyonu olmasına karşın, orijinal Japon klasiklerindeki o tedirgin edici, görece karanlık atmosferi de yeniden yaratarak sadece cafcaflı bir eğlencelik olmadığını gösteriyor. Kritik bir sahnede adı anılan 1945 teki atom bombası felaketiyle de, hem ilk filme hem de Japon seyircisine saygı duruşunda bulunuyor. Hepsinden çarpıcı olansa, 1954 teki ilk Godzilla nasıl ki Hiroşima ve Nagazaki ye atom bombası atılmasına gönderme ise, bu film de bir başka insanlık felaketine göndermede bulunuyor. Canavarlar şehrin altını üstüne getirip, kocaman gökdelenleri yıktıkça, bilhassa binaların yıkılma görüntüleriyle 11 Eylül Dünya Ticaret Merkezi faciası akla geliyor hemen. Godzilla, 60 yıl sonra bir kez daha korkunun, dehşetin ve günahların cisimleşmiş hali olarak karşımızda dimdik duruyor özetle... İzleyin, türü seviyorsanız beğenmemeniz çok zor. 11 www.mybilet.com

SİNEMA OYUNCU OLMAK KAÇINILMAZDI Bu hafta vizyona giren iki ayrı filmde başrol oynayan Maggie ve Jake Gyllenhaal, Oscar adaylığı bulunan ilk kardeşler unvanını taşıyor. Frank ve Düşman isimli filmlerle izleyiciyle buluşan ikiliden Maggie, 12 senedir mutlu bir evlilik yürütürken, Jake sansasyonel ilişkileriyle gündemden düşmüyor. Çeviri: Begüm Yılmaz SETLERDE BÜYÜDÜK Çocukluk ve gençlik yılları Rol kabiliyetleri her daim birbirleriyle kıyaslansa da aralarından su sızmayan oyuncu kardeşler Maggie ve Jake Gylleenhall, Hollywood un aranılan isimlerinden Altın Küre ödüllü senarist bir anne (Naomi Foner) ve İsveçli soylu bir aileden gelen yönetmen-şair bir babaya (Stephen Gylleenhaal) sahip olan ikili, verdikleri röportajlarda setlerde büyüdükleri için oyuncu olmalarının kaçınılmaz olduğunu ve kendilerini en şanslı hissettikleri noktanınsa babalarıyla prova yapabilmeleri olduğunu dile getiriyor. Aralarında üç yaş bulunan oyuncu kardeşlerden Maggie 16 Kasım 1977, Jake ise 19 Aralık 1980 doğumlu. Los Angeles ta yetişen ve küçüklükten bu yana rekabet Portre Maggie, Jake Gyllenhaal 12 www.mybilet.com

SİNEMA içinde olan ikili, birbirlerinin tecrübelerine ihtiyaç duyduklarını fark edince 20 li yaşlarının başında bu anlaşmazlığa bir son verdi. Harvard- Westlake Okulu ndan mezun olan Gylleenhaal Kardeşler, Columbia Üniversitesi ne girdikten sonra Maggie eğitimini Edebiyat alanında, Jake ise Doğu Dinleri ve Felsefe bölümünde tamamlamayı tercih etti. Eğitim hayatlarını oyunculukla paralel sürdüren kardeşlerden güzel yıldız, 15 yaşında babasının yönettiği Waterland isimli filmle sinema kariyerine adım atarken Jake ise ilk performansını 10 yaşında rol aldığı City Slickers adlı filmle sergiledi. Bu kısa deneyimin ardından evden uzak kalmaması adına ünlü aktöre ailesi tarafından geçici bir süre filmlerde rol alma yasağı geldi. Ancak baba Gylleenhaal, oğlunun ısrarlarına daha fazla dayanamadı ve 1993 te çektiği Tehlikeli Bir Kadın (A Dangerous Woman) isimli filmde iki kardeşe de rol verdi. İNTERNET GİŞESİ SİTEYE GIT AYNI FİLMDE ROL ALDILAR Dönüm Noktaları Internet Movie Database (IMDb) tarafından hazırlanan En İyi 250 Film listesinde 143. sırada yer alan Karanlık Yolculuk (Donnie Darko) isimli bağımsız yapım, Jake e 20 yaşında ilk başrol deneyimi ve dünya çapında bir ün kazandırırken, Maggie ye ise yardımcı rollerde yer alarak devam ettiği kariyerinde basamak oldu. Ünlü oyuncu bir sene sonra başrolünü oynadığı ve cüretkâr sahneleriyle adından söz ettirdiği Sekreter (Secretary) isimli filmle En iyi Aktris dalında Altın Küre Ödülleri ne aday gösterildi. Maggie bu film sayesinde kardeşi gibi ünlü oyuncular kervanına katılırken yer aldığı romantik sahneler yüzünden beş yıllık sevgilisinden ayrılmak zorunda kaldı. 13 www.mybilet.com

OSCAR A ADAY OLAN İLK KARDEŞLER Kariyerleri Sergilediği performanslar ve iyi bir filmografiye sahip olmasının yanı sıra mütevazı bir hayat sürmeyi tercih eden güzel yıldız, Kardeşinin gölgesinde kalıyor iddialarına kulak asmadı ve bu tartışmalara 2004 yılında Akademi Ödülleri ni dağıtan Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi nden aldığı davetle noktayı koydu. İlk başrol deneyiminden sonra ünlü aktör Jake Gylleenhaal de Jennifer Aniston, Dustin Hoffman ve Susan Sarandon gibi Hollywood un tanınmış simalarıyla rol alarak kariyerinde emin adımlarla ilerledi. Üç Oscar, dört Altın Küre ve dört BAFTA ödüllü Brokeback Dağı adlı filmde (Brokeback Mountain) Avustralyalı aktör Heath Ledger ile birbirlerine aşık iki kovboyu canlandıran Gylleenhaal, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında Oscar a aday gösterildi. Fakat heykelciği yakışıklı aktör George Clooney e kaptırdı. Ledger ile rol aldığı romantik sahnelerden sonra hakkında çıkan biseksüel olduğu yönündeki dedikodulara Şimdiye kadar bir erkeğe karşı değişik duygular beslemedim. Ama böyle bir durum olsa açıklamaktan çekinmem yanıtını veren ünlü aktör, Ledger ın kızı Mathilda nın da vaftiz babası Kariyerindeki gelişmeler doğrultusunda ablasından iki yıl sonra Jake de Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi nden davet aldı. 2009 yılında başrolü Jeff Bridges ile paylaştığı Çılgın Kalp (Crazy İNTERNET GİŞESİ SİNEMA SİTEYE GIT Heart) isimli filmde canlandırdığı genç ve güçlü gazeteci rolüyle Maggie Gylleenhall de kardeşi gibi ilk Oscar adaylığını elde edince, başarılı ikili Akademi ödüllerine aday olan ilk kardeşler olarak tarihe geçti. 2006 2003 2002 ÖNEMLİ ÖDÜLLERİ MAGGIE GYLLEENHAAL Karlovy Vary Uluslararası Film Festivali- En İyi Kadın Oyuncu, SherryBaby Paris Film Festivali- En İyi Kadın Oyuncu, Sekreter (Secretary) Boston Film Eleştirmenleri Birliği Ödülleri- En İyi Kadın Oyuncu, Sekreter (Secretary) 14 www.mybilet.com

SİNEMA HOLLYWOOD SOSYETESİ Özel hayatları Her ne kadar Natalie Portman, Emma Thompson, Adam Levine gibi yakın arkadaşları olsa da Gylleenhaal Kardeşler birbirlerinin en yakın dostu. Özel hayatları konusunda her daim paylaşıma açık olan ikiliden Maggie, tercihini sakin birlikteliklerden yana kullanırken, Jake ise inişli çıkışlı ilişkileriyle gündeme geliyor. Dört yıldır evli olduğu aktör eşi Peter Sarsgaard ile 2002 yılında düzenlenen bir akşam yemeğinde tanışan Maggie Gylleenhaal, o zamandan beri eşiyle sansasyondan uzak mutlu bir birliktelik sürüyor. 2006 yılında nişanlanan çiftin üç yıl sonra Ramona isimli bir kız çocukları oldu. 2009 yılında aralarında aile üyeleri ve yakın arkadaşlarının da bulunduğu 40 kişilik bir grupla İtalya nın Brindisi şehrine giden ikili, burada gizlice evlendi. Verdikleri röportajlarda 2012 yılında dünyaya gelen ikinci kızları Gloria Ray in de aralarına katıldığı ailelerinin daha da renklendiğini belirtiyorlar. Jake ise henüz aile hayatına hazır görünmüyor. Maggie nin Mona Lisa Gülüşü (Mona Lisa Smile) isimli filmdeki rol arkadaşı Kirsten Dunst ile olan benzerliği çok konuşuldu. Hatta kısa bir süre sonra Dunst ın adı Jake Gyllenhaal ile anıldı. İki sene süren gelgitlerle dolu bir ilişkiden sonra Jake, Yargısız İnfaz (Rendition) isimli filmdeki rol arkadaşı Reese Witherspoon ile tanışarak uzun süreli bir ilişkiye adım attı. Herkes evlenmelerini beklerken Witherspoon tarafından açıklanan ayrılık kararı tüm aile fertlerini üzdü. Ünlü aktör verdiği röportajlarda kalbinin çok kırıldığını çünkü Witherspoon un Ryan Philippe den ayrıldıktan sonra kendini ikinci bir evliliğe hazır hissetmediğini söylüyordu. 2011 yılında kendisinden dokuz yaş küçük Grammy ödüllü şarkıcı Taylor Swift ile görüntülenen Gyllenhaal, yaşadığı bu sürpriz beraberlikle herkesi şaşırttı. İlişkileri boyunca sık sık el ele objektiflere yakalanan çiftin, Swift in You Belong to Me adlı şarkısının klip çekimlerinde tanıştığı rivayet ediliyor. Ünlü aktörün şu sıralar yeni gözdesi ise moda otoriteleri tarafından dünyanın bir numaralı mankeni olarak gösterilen 1990 doğumlu Alyssa Miller. 2013 2006 2006 2006 ÖNEMLİ ÖDÜLLERİ JAKE GYLLENHAAL Hollywood Film Festivali Hollywood Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü, Mahkumlar (Prisoners) BAFTA- En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu, Brokeback Dağı (Brokeback Mountain) MTV Film Ödülleri- En İyi Performans, Brokeback Dağı (Brokeback Mountain) MTV Film Ödülleri- En İyi Öpüşme Sahnesi Ödülü, Brokeback Dağı (Brokeback Mountain) 15 www.mybilet.com

SİNEMA Sevim Gözay sevim.gozay@mybilet.com Ferdi Eğilmez le Uyumsuz seansı: SİNEMASAL OLARAK TAPINDIĞIM İSİM ERTEM EĞİLMEZ Sürpriz bir konuğum var röp-seans ta. Türk Sineması nın dev ismi Ertem Eğilmez in tek filmci oğlu Ferdi Eğilmez. Sinema programı yaptığım 2000 yılından tanışırız kendisiyle. Aradan geçen zamanda konuşacaklarımız biriktiği gibi, Ertem Eğilmez i ondan dinlemenin cazibesi de bu röportaja esin verdi. Böylece öğrendim ki, Ertem Eğilmez den geriye neredeyse hiç fotoğraf kalmamış ne ailede, ne firmada. Bu sayfalarda göreceğiniz az sayıdaki fotoğraf dışında hemen hiç belge yok elde. Bu belgesizlik krizinden mi nedirse, röportajımızı fotoğraflamak da nasip olamadı. Buluştuk, konuştuk, tek kare fotoğrafsız ayrıldık. Kader midir, kısmet midir bilinmez. Ama şunu garanti ederim ki, bitmesin diyeceğiniz bir söyleşinin içine düşmek üzeresiniz. Girişte vizyon filmi bahsimiz var her zamanki gibi. Filmimiz Uyumsuz, sohbetimiz doyumsuz. İşte kayıt Ferdi Eğilmez 17 www.mybilet.com

SİNEMA Nasıl buldunuz Uyumsuz u? Uyumsuz buldum (Gülüyor), uyumsuz bir film olmuş. Gene oldukça fantastik bir hikâye. Amerikan sineması artık hem edebiyatı, hem kendi içindeki yaratım güçlerini tüketince, bilimkurgu da tabii seyirci tarafından ilgi gördükçe böyle bir yeni dönem açıldı. Bu da onlardan bir tanesi. Açlık Oyunları benzeri bir film, bir senaryo. Ben zihnen de, fikren de çok sevdiğimi söyleyemem. Ama meraklısı var, gençler seviyor. Nasıl bir vizyon takipçisisiniz, sık gider misiniz sinemaya? Giderim. Bir de korsan savaşçısıyımdır zaten. Çok geniş bir film kütüphanem var. Dünya sineması, Türk sineması, oldukça büyük bir arşiv. Sıklıkla onları izlerim tekrar tekrar. Bize sinema yapmak yasak olduğu için öyle gizli bir eğilimim vardı. Yatağımın altında gizlerdim o filmleri, gittikçe büyüdü Sinema yasaktı derken? Oyuncu olmamız, sinemayla ilgilenmemiz, sinema okumamız yasaktı. Açıkça söylenmiş yasaklar mıydı yani, baba tarafından? Tabii tabii. Biz dört kardeşiz, Canan, Alev, Ferdi, Ferit. Filmlerdeki isimler (Gülüyor). Ben en küçükleriyim. Babamın da 40 lı yaşlarda doğan çocuğuyum. Çok agresif bir kişilik Ertem Eğilmez ama bana o yönünü pek göstermedi o yüzden. Ama ne olursa olsun, bana da yasaktı. Çünkü o senelerde şöyle bir anlayış vardı toplumda. Sinemayla ilgilenen, kadın olursa ya kötü yola düşer ya adı çıkar, erkek olursa arsız uğursuz (Gülüyor), ne bileyim tüketim maddelerine bulaşır, başı belaya girer. Bizlere yasaktı yani sinemayla ilgilenmek. Sonra bir 5-6 sene küslüğümüz var işte... Hangi yaşlarınızda yaşandı o küslük? 17 yaşımda gittim İtalya ya Babanıza küsüp mü gittiniz? Yok, hayır. Beni ortağının yanında güya işçi olarak gösterecek orada, ben de askerliğimi bedelli yapacağım, amaç o. Ben de gitmişken okuyayım dedim. İki sene lisan okudum. Arkasından da bir sinema okulu buldum, oraya kaydoldum. 6 ay sonra İtalya ya geldi, Beni havaalanından al diye Aldım. Eyvah! Babaya söylemeden mi girdiniz siz okula? Tabii tabii. Geldi, Sen sinema mı okuyorsun? dedi. Evet, dedim. O dönem bir de kız arkadaşım var, yaşça benden büyük. Ekonomik durumu da benden iyi. Yaşam koşullarımı da gördü dolayısıyla (babam) ki o da kendi gönderdiğinin üstünde. Dedi ki, Beni sabah erkenden kaldır. Tamam dedim, herhalde işi var. Kahvaltı hazırladım, kaldırdım. Okula gittim sonra, geldim, bir tane mektup... Ben evladımı böyle düşlememiştim. Dilediğini seçmekte serbestsin. Görüşürüz bir gün Baban Böyle bir elveda mektubu. Aaa! Ya. O yaşların getirdiği bir direnç var bende de tabii. Sen bir dediysen, al sana iki vs. Öyle bir küslük yaşadık. Sonra? Bitirdim okulu, geldim. Türker Bey (Türker İnanoğlu) aradı beni gelir gelmez, asistanlık teklif etti. Rakip firma tabii Erler Film (Gülüyor). Girdim, orada çalışmaya başladım. Halit Refiğ ile bir film çekiyoruz mesela, yine film var peşinden. Devam edeyim diyorum onunla, Yok diyor Türker ağabey. 18 www.mybilet.com

SİNEMA Osman (Osman Seden) bir film çekecek, sen şimdi onunla çalış. Böyle böyle, 15-20 yönetmenle çalıştım ben. Sonra, babam vefat ettikten sonra öğreniyorum ki, Türker ağabeyi yönlendiren de babammış. Şimdi onunla çalışsın, şimdi şununla çalışsın diye. Vay canına! Vefat etmeden bir sene önce de telefon açtı bir gün, Oğlum, ben baban, Benim Cihangir deki evi biliyor musun?, biliyorum. Oraya gel, bir filme başlayacağım. Gittim, tek bir kağıt verdi elime, Al, bu senaryo... Müjde ile Şener ağacın altında buluşur yazıyor kâğıtta, o kadar! Arabesk! Tabii. Benden ne istiyorsun dedim. Deşifre et bunu dedi. Neyini deşifre edeyim (Gülüyor)... Öylece tekrar sevişmeye başladık biz. Ve nihayet beraber çalıştınız o filmde? Evet. O filmde beraber çalıştık. Film bitti, altı ay sonra vefat etti zaten. Birlikte pek fotoğrafınızın olmayışı da ayrı trajedi. Sebep ne? Evet, yıllar içerisinde yok edildi. Ertem Eğilmez le ilgili çok haber yapmak isteyen arkadaşlarımız oldu basından. Dolayısıyla geldiler, hem aileden hem firmadan topladılar ama maalesef geri getiren olmadı. Aşağı yukarı 25 senelik bir süreç bu. Kızgın mısınız bu yüzden? Nasıl kızgın olmam ki? Basınla ilişkim de kötüdür. Röportaj vermem, bir yere çıkmam, sevmem. Sevmeme nedenlerimden biri budur. Yararından çok zararına inandığım bir durum hasıl oldu çünkü. Siz de teklif ettiğinizde inanılmaz anksiyete oldu ama sizi yıllar öncesinden tanıyorum. O yüzden kabul ettim. Ne mutlu, çok teşekkürler. Biraz daha çocukluk günlerine ışınlanalım o halde. İşte biz buyuz dedirten, kendimizi bulup müptelası olduğumuz filmlerin efsanevi mimarı Ertem Eğilmez in oğlusunuz. Ne hissettiriyor bu size? Gurur vericiliğinin ötesinde? Babamla iki sürecim var benim, ister istemez. Bu mesleği yapan kişi olarak ele aldığım Ertem Eğilmez var, bir de baba olarak. Ben babamın kıymetini 40 lı yaşlarımda, 19 www.mybilet.com

SİNEMA NE ZAMAN Kİ BEN SİNEMAYLA İLGİLİ BİR ŞEYLER YAPMAYA BAŞLADIM, O ANDA FARKETTİM ERTEM EĞİLMEZ İN BÜYÜKLÜĞÜNÜ. bu işlerin içine girip film yapmanın zorluklarını gördükçe anladım. Ne muhteşem filmler olduğunu bu yolculuğun içerisinde anladım. Tabii ki farkındaydım, tabii ki sıcak filmlerdi, tabii ki benim de yirmi kere izleyip ağladığım, yirmi kere izleyip güldüğüm filmler vardı. Ama bunları hayata getirmenin ne kadar zor bir şey olduğunun farkında değildim. Benim için bir iken beş, on, elli, yüz oluverdi gözümde babam. Sinemasal olarak tapındığım isim Ertem Eğilmez. Senede 8 tane film üretip, aşağı yukarı 150 filmin içerisinde 40-50 tane başarıyı yakalamış filme sahip olabilmek ve bugün hala Türk Sineması nın o filmlerin üzerine inşa ediliyor olması gerçekten çok düşündürücü, çok ciddi bir durum. Akademik olarak incelenmesi gerek. Var mı size ulaşan yeni çalışmalar? Oluyor tabii ama yeterlilik düzeyi çok önemli. Eğer yapılsa, önünüze koyduğunuz vakit bir yol haritasıdır bu aynı zamanda. Dört başı mamur bir çalışma çıkmadı mı? Çıkmadı. O yılları iyi bilmek gerekiyor öncelikle, anlamak için. Hayatta herşey antrenman meselesi. Senaryo yazmak da böyle, film çekmek de böyle, yönetmenlik de böyledir. Deneye yanıla bulursunuz bazı yolları. Senede 8 film çekiyorsanız bir Züğürt Ağa yı, bir Tosun Paşa yı yakalamanız nispeten daha kolay olmaya başlıyor. Yılların tecrübesi, birikimi çok şey var işin içinde. Amerika yı aslında baştan da keşfetmemişler. Dikkatli bakarsanız mesela Gülen Gözler aslında Damdaki Kemancı dır. Beş tane kızı olan, onları evlendirmeye çalışan Sütçü Rıza nın hikâyesidir. Aile Şerefi ne bakarsanız, ayağı kırık bir çocuğun gözünden anlatılır bütün film, bu Vadim O Kadar Yeşildi Ki dir. Peter Sellers ın 20 www.mybilet.com

SİNEMA etkisini çok hissedersiniz komedi filmlerinde. Dönem dönem sahne benzerliklerine kadar varmıştır. Nasıl bir seyirciydi Ertem Eğilmez, dünya sinemasını takip eden biri mi? O dönemlerde pek imkân yok tabii, hangi materyalden izleyeceksiniz? Fakat festivalleri takip ederdi yurtdışında. Çok sıklıkla giderdi. Londra ya Cannes a vb. Bunun da haricinde inanılmaz okuyan bir insan. Aynı anda 4-5 kitap okuyan. Gerçekten çok enteresan bir adam, bir de hiperaktiviteye sahipti. 18 inci mesleği sinema babamın. (Gülüyor) Çılgın bir hayat! Evet evet, tıp okuyorken okulun dişçi koltuğunu çalıp satıyor, ablama palto alıyor -o zamanlar fakirler. Oradan kovuluyor, arkasından İktisat a giriyor, bitiriyor. Bakkalcılık mı yapmıyor, neler yapmıyor Türkiye de ilk langırt salonlarını kuruyor, Tef mecmuasını çıkarıyor, restoranlar BABAM YAŞASAYDI HER SANİYE NABZINI ÖLÇÜYOR OLURDUM. 160-170 FİLAN ÇALIŞLIYORDU NABZI. O KADAR YÜKSEK YAŞAYAN BİR İNSAN HAYATIMDA BİR DAHA NE GÖRDÜM, NE DE RASTLADIM. açıyor, en sonunda bir gün Beyoğlu nda bir film çekilirken görüyor. Memduh Ün ü görüyor şaryonun üstünde ileri geri giderken. A ne komik, ne yapıyor bu? diyor. Şaryo ne, şarlo gibi! Ben de bineyim, ben de çekerim diyor, Çok kolay film çekmek (Kahkahalar) Diyorlar: Dalga mı geçiyorsun?, Yok diyor, Komik birini bulun bana. Diyorlar: Öztürk Serengil var. Gidiyor hemen onunla anlaşıyor. Adanalı Tayfur u çekiyor, yönetmenliği de kendisi yapıyor, 1962 yılında. Efe Film i kuruyor, Ertem Ferit Eğilmez, Ferit babasının adı. İkincisini çekeyim hemen diyor, Aman ne güzel para var bu işte. İkincisinde batıyor, batınca Efe Film de batıyor. Sonra 64 te Arzu Filmi kuruyor. Annem de bana hamile, babam kız istiyor, Adını da Arzu koyacağım diyor. Ben erkek doğunca da ilgilenmiyor beş ay, sinirleniyor. Söylendiği kadar sinirli ve tahammülsüz müydü? Böyle bir şey olamaz. Konuşmaya başladığı zaman 16-17 saat hiç uyumadan konuşabilir. Dipsomani hastalığı vardı. Sigara içer, günde 4-5 paket. Kanyak içmeye başlar, bir şişeyi yarım saatte bitirir -hiçbir şey olmaz. Ama bu hızlı tüketim, aramızdan erken ayrılmasına neden oldu. 59 yaşında vefat etti. 40 lı yaşlarında başlıyor zaten sinemaya, her şeyi de 15-20 seneye sığdırıyor. Senede 8 tane film yapmak ne demek? Ben 15 senedir yapımcılık yapıyorum, 10 tane film çekmişim. Oldukça komik bir oran bu. (Gülüyor) Bizim perdede görüp hayran olduğumuz o starlar sizin evin halkıydı Nasıl bir çocukluk? Yok, onlar yasaktı. Eve girip çıkmak yok öyle. Biz ailece, dört kardeş ve anne Kadıköy yakasında oturuyoruz. Babamın Taksim de, Cihangir de, oralarda buralarda hem yazıhanesi var, hem homeoffice olarak kullandığı yer var. Aynı mekanda olmanın imkanı yok, onun öyle bir kuralı var. Sabah 9 da yönetmenler, yazarlar dahil olmak üzere toplanılacak. Akşam 9 a kadar, mecbursunuz. Mesela 9 a beş kala gelen çalışanlar, evinin 21 www.mybilet.com

SİNEMA karşısındaki parkta birikirlerdi. Açmaz çünkü kapıyı. Sadık Şendil le bile selamlaşırlarmış uzaktan, kuş beslermiş Sadık ağabey ki bayıldığı insan 9 u beş geçe geleni de almaz. Senede 8 tane film yazıp çekmek zorundaysanız, yazar ekibiniz de olacak, çeker ekibiniz de olacak, oyuncu kadronuz da olacak. Sene başından deklare ediyorsunuz, iki tane Münir Özkul lu film, iki tane Kemal Sunal lı film, iki tane Şener Şen li film yapacağım. Tüm Anadolu dan senetleriniz sepetleriniz geliyor. Kaç seyirci geldiği sizi ilgilendirmiyor. Şimdiki gibi değil. Siz alıyorsunuz o senetleri, kırdırıyorsunuz. 100 liranız var, 80 liraya film 9 DA AÇAR KAPIYI, GİREN GİRER. GİREMEYEN O GÜN CEZALI. ÖYLE KURALLARI OLAN BİRİ, UYMAK ZORUNDAYDI HERKES. KENDİ YEMEKLERİNİ KENDİLERİ YAPIYORLAR, AKŞAM 9 A KADAR ORADALAR. yapıyorsunuz, 20 lirası kâr kalıyor. Film ne kadar iş yapıyorsa o sinemacının kazancı. Bu dönemdeki gibi bir paylaşım söz konusu değil. O yüzden dizi nabzı tutar gibi izliyorlar seyirciyi. Tatlı Dillim filminde Kemal Sunal a otobüste diyalog kalmıyor söyleyecek, Oğlum sen de gül diyor. Gülünce Kemal Sunal, hemen tepkiyi görüyor, patlıyor millet. Hemen ikinci filmde kullanıyor bunu, ikinci film ne zaman, 15 gün sonra Aa, sıcağı sıcağına işliyor. Bir de o dönemde dizi yok, reklam sektörü yok, mecburiyet var. Arzu Film in twitter hesabına yorumlar geliyor, Ne kadar hakiki gibi, yaşayarak oynamışlar. Şimdi öyle değil ki, bir ekip kuralım diyorsun, oyuncu iki gün sonra pelerin giyip geliyor karşınıza (Gülüyor). Şu anda oyuncu mafyası var Türkiye de. Türkiye de oyuncu mafyası var Oyuncu mafyası mı? Nasıl? Yaparsan 300 bin oyuncu adayı boş boş Ki talihin yüzüne güldüğü 2 bin kişiyi geçmez, bin oyuncuyu geçmez. 300 bin 500 bin genç oyuncu adayı sokaklarda dolanıyorsa, ister istemez o sektörel mafya oluşmaya başlıyor kendi içinde. Bugün bakın, dizi yapan yapımcı sayısı iki elin parmakları kadardır. Ve bu iş 25 senedir böyledir. Bugün sinema 80 küsur film çekiyor, bunun 65 tanesi amortisman filmdir. Vergi vermemek için şişirilmiş filmler. Gerçekten sinemaya hizmet etmek için çekilen film 10 taneyi geçmez. Onun 8 i de voliwood sineması. Voliwood mu? İlk kez duyuyorum bu deyişi! 22 www.mybilet.com

SİNEMA TÜRKİYE DE EN ÇOK DAYAĞI YEMİŞ ADAMLARDAN BİRİYİMDİR HERHALDE. HIYAR, BABASINI MEZARDA TERS ÇEVİRDİ DİYE, AÇIN OKUYUN 100 BİN KÜFÜR YEMİŞİMDİR. (Kahkahalar) Evet Hollywood değil, Bollywood değil, Voliwood. Voliyi vurmak için çekilen filmler. Önce sektör olmak gerekiyor, önce cebinizde para olması gerekiyor bu işi yapmak için. 30-40 tane yapımcı ortalarda dolaşır. Ya kolay ilişkiler kurmak için girmişlerdir bu mesleğe. Ters çevirip sallasanız bir lira düşmez ceplerinden. Sinemamız çok çekmiştir bunlardan. Ama bir firma yaşamak zorunda ve devamlı kendi antrenmanını yapmak zorunda. Hababam Sınıfı çektiğimiz için Arzu Film hala yaşıyor, hala ayakta ve film yapmama lüksü var. Bu inanın film yapmaktan daha büyük bir lüks. Çünkü durup düşünme şansınız olabiliyor. Şimdi durup düşünme aşamasında mısınız? Tabii, çünkü seyirci sayısına yönelik işler çok yaptım. Amacım Arzu Filmi ayakta tutmaktı. Ertem Eğilmez in bir lafı var hiç unutmam, Evladım sinema okudun, çok meraklısın yönetmenliğe şuna buna ama ne olur önce yapımcılığı öğren, Yapımcılık önce dürüstlük demektir, kimsenin parasını batırmaya hakkın yok. Kendi paranı kazan, git istediğin filmleri yap. Ben kendi paramı kazanmak için yaptım o filmleri, doğru da yaptığıma inanıyorum. Buradan sonrası da ayrı bir yolculuk olacak inşallah. Acele etmek istemiyorum. Firmanın Twitter daki varlığı da önemli. O mirası, ekolü yeni nesillere aktarıyor ve güzel paylaşımlarda bulunuyor. Siz yönetiyorsunuz değil mi Arzu Film hesabını? Evet, ben de zevk alıyorum. 50 yıllık firma sonuçta ve bir kopukluk vardı. Oyuncusu, yazarı, yönetmeni, görüntü yönetmeni, yüzlerce insan barındırmış. Twitter da buluşmak bizi de birbirimize daha bağladı. Kimsenin bilmediği bazı realiteler var sonra. Hababam Sınıfı nı Arzu Film e ilk getiren Sayın Zeki Alasya dır mesela. Çünkü tiyatrosunu oynamıştır ki 17-18 yaşlarındalar o zaman. Sayın Rıfat Ilgaz ın Zeki Alasya ya 1963 te gönderdiği mektup geçti elime. Zekiciğim, genç arkadaşım, ben birçok sinema yapımcısına, tiyatro yapımcısına başvurdum, hiçbiri benim Hababam Sınıfı nı kabul etmedi. Sizin oyunlaştırmanız çok güzel bir şey. Gerekli olan tüm desteği size vermeye hazırım. Anılardan konuşalım mı yine? Çok enteresandır, ilk Hababam Sınıfı nı 11 günde çekmiş babam. Çekerken anı da biriktiremiyorsun. 23 www.mybilet.com

SİNEMA 1500-2000 plan çekiyorlar eski teknolojiyle, nasıl yani oluyorsun. Şöyle bir anım var. Faruk Bayhan la Ekrem Çatay TRT de çalışıyorlar. Bir gün babama geldiler. Ben de gencim, 17-18. Hala çok net hatırlıyorum o günü. Babama dediler: Dizi yapar mısın?, Yapayım dedi babam, Kaç para veriyorsunuz?, En pahalı diziniz kaç lira?, 10 lira dediler. Olmaz dedi babam, Ben 100 liradan aşağı yapmam. Bunlar durdular, böyle saçma şey mi olur diye. Babam dedi ki, Ben zihin satın alıyorum, akıllı insanlarla çalışıyorum. O insanları angaje edeceğim bu işe. Benim özelliğimi ne sanıyorsunuz siz? Tarık Akan la kavga, Seni bu piyasadan silerim lafı Doğru mudur, şehir efsanesi midir ipleri koparan o kavga? Tabii insanlar kavgada daha ağır ifadeler de kullanabilirler. Ama zihniyet olarak öyle Silerim, Yok ederim bu tip jargonlar kullanan bir adam değil. Belki sinirle söylemiş de olabilir, şahit olmadığım için tam olarak bilemiyorum. Birkaç sene iş bulamadığı söylenir Tarık Akan ın? Bunun olabilmesi için biraz mafyatik etkiler olması gerekir. Ne Arzu Film in öyle bir gücü vardır, ne Ertem Eğilmez in. Tam tersi, mafya gelmiştir Kemal Sunal ı almıştır Ertem Eğilmez in elinden. Tersine yani. Ama tabii herkesin kendini güçlü zannettiği, pelerin giydiği dönemler olmuştur. Ertem Eğilmez in de olmuştur muhtemelen. Ama şeyi iyi biliyorum, Uzun oğlum, Üçüncü oğlum diye severdi Tarık Akan ı. Oyuncularda öyle dönemler olur, yaşla beraber belki geçmişinden rahatsız olma, macera arama, yeni bir yol arama gibi. Bir de eski yapımcılar mukavelelerle çalışan yapımcılardı. Bir oyuncuyu bağladığınız zaman beş sene, on sene bağlamaya çalışıyorsunuz. Belki öyle şeyler vardı aralarında, bir rahatsızlıklar doğdu, kendi yolunda gitmek istedi Tarık Akan, belki ona kızdı, bilmiyorum detaylarını. Ama başlangıç itibarıyla baba-oğul ilişkisini birbirlerine çok hissettiklerini biliyorum. Daha sonra bir gücenmenin olduğunu da biliyorum. Aynı şey Zeki Alasya- Metin Akpınar la da oldu. İlyas Salman la da oldu. Bir tek Şener Şen le olmamıştır. Kadın oyuncularla da var mı kavgalar, kopmalar? Kadın oyuncularla şöyle, genç kadın oyuncularla ilgili bir kuralı var Ertem Eğilmez in, Bunun üstüne yatırım yapılmaz. Ya 24 www.mybilet.com

SİNEMA hamile kalır, ya evlenir, başına bir iş gelir vs. Yaparsın yatırım, yolda kalırsın. Ama yaşlıysa, sempatikse, feleğin çemberinden geçmişse olabilir. Mürvet Sim olur, Adile Naşit olur, onlara yatırım yapılır. Ya da canı gibi sevdiği Itır Esen mesela çok özeldi onun için. Çünkü çok eski bir dostunun kızı. Yavuz Turgul la bir kavga yaşanmasının sebebidir mesela Itır ablayla evlenmesi Yavuz ağabeyin. Sen bize emanet kıza nasıl olur da yan gözle bakarsın diye kızdı. Yani herkesle bir şeyler yaşandı. Canım Kardeşim filmini, hiç ciddi film yapmıyor diyenlere inat yaptığı ve fakat hiç sevmediği doğru mu? Çok doğru. Şöyledir onun hikâyesi. Yıllarca Spielberg e ödül vermedi Amerikan sineması. O da çok sinirlendi, gitti Color Purple diye bir film yaptı. Bütün ödülleri aldı, kalktılar 15 dakika ayakta alkışladılar. Bunun gibi, Kim bana ödül verecekmiş şaşarım, Vermesinler, lanet olsun gibi bir şeyi vardı. Ki dünyada da genelde sol tandanslıdır festival organizasyonları, anlayışları. Biraz siniri vardı festivallere karşı. 80 tane film yapmışım, komedi filmi diye önemsememişler, ödül vermemişler, bundan sonra da vermesinler gibi. Ama çok üstüne geldiler. O da diyor, Ya sinir etmeyin beni, ödül kazanmak dünyanın en kolay işidir. Canım Kardeşim filmi öyle yapılıyor. Gene canlı şahidiyim, bir gün televizyonda yayınlandı, birlikte oturduk seyrettik. Film bitti, ağlıyordu. Nefret ediyorum bu filmden. İnsan sinemacı olarak bu kadar kötü kalpli olabilir mi? dedi. Üzdüğü için mi seyirciyi? Evet. Bu kadar dedi, Mutsuz gönderilir mi seyirci? Adamın hem parasını alacaksın cebinden, hem de böyle göndereceksin, Allah benim belamı versin dedi avaz avaz. Arzu Film in en çok ödül almış tek filmi de odur. Arabesk filmi bile, Yeşilçam la dalga geçiyor diye Antalya Film Festivali ne kabul edilmemiştir. Kendi filmlerini sever miydi? Babam film çekmekten nefret ederdi. Sabah sete gidecek mesela, kalkar, Karnım ağrıyor İmtihana girecek çocuk gibi, Nefret ediyorum, camı açar Allah la konuşur (Gülüyor). Yağdırsana yağmur be, yağdır, kırk yılda bir işim düştü sana Set iptal olsun yani? Aynen. Niye baba nefret ediyorsun? diyorum, Ben gözümde çektim çünkü derdi. Ben gözümde kare kare bütün filmi biliyorum. Şimdi gideceğim, uğraşacağım, kafamdakinin ne kadarını acaba geçirebileceğim? Kameraman ona ne kadar uyacak, oyuncu ne kadar uyacak, öteki ne kadar uyacak? Sete gideriz, çekilmesin diye elinden gelen azami çabayı sarf eder. Kahveler içilsin, eski filmler konuşulsun, anılar anlatılsın. (Gülüyor) Sonra eyvah hava gidiyor! Jet hızıyla hadi buradan motor, hadi şuradan motor, lambalar havadayken motor der, o kadar da enerjiktir. Aşkla bağlıydılar birbirlerine En sevdiği filmleri hangileri? Dört tane ortaoyunlu filmli vardır, Şekerpare, Tosun Paşa, Şabanoğlu Şaban, Süt Kardeşler, onları sever. Dört tane aileli filmi vardır, Bizim Aile, Aile Şerefi, Gülen Gözler, Neşeli Günler, onları çok sever. Hepsini sever, sevmediği Canım Kardeşim işte, o da finalinden dolayı. Yoksa film olarak onu da sever. Sevmediği yoktu yani. Eskiden, Aşk filmlerinin unutulmaz yönetmeni idi lakabı, işte Son Hıçkırık lar, Boş Çerçeve ler Onları da çok sever. Defalarca seyredip ağlardı. 25 www.mybilet.com

SİNEMA Mesela Adile ablanın ölüm haberi geldi. Çok sinirlendi. Bana ne Adile den dedi. Allah ım on dakika sonra, babamı hiç öyle görmedim. Adamı duvarlardan topladık. Öyle böyle bir ağlamak, bağırmak... Hakikaten bir aşkla bağlıydılar. Münir ağabeyle de öyle, el ele otururlardı. El ele mi? Tabii. O ona bakıyor ağlıyor, o ona. Öyle bir sevgi vardı aralarında. Başka kim var öyle çok sevdiği? Sadık Şendil i çok sever, Yavuz ağabeyi (Yavuz Turgul) çok sever, Şener ağabeyi (Şener Şen) çok sever. Adile Naşit i, Halit Akçatepe yi, Kemal Sunal ı çok sever. Tarık ı işte (Tarık Akan) uzun oğlum diye sever. Yani bu adam sevgisini de, sevgisizliğini de çok sert gösterebilen bir adamdı. Gülmeye başlar, ışıklar geldi zannedersiniz öyle bir enerjiyle güler. Bazen bir sinirlenir, eyvah ne zaman acaba bunun sonu gelecek diye beklersiniz. Hep uçlarda yaşayan bir kişilik. Sizin için en zor yanı neydi bu hayatın? Öyle bir organizatördü ki Arabesk filminde, 15-20 gün kala oksijen gitmediği için hastanelik oldu babam. Türker ağabeyle de ortaklar o filmde. Türker ağabey de beni zorladı, Madem asistansın, çekeceksin filmi diye. Ben dedim, Yarın öbür gün kendine gelir, beni öldürür, parçalar. Senaryo da yok ortada. Yok diyor doktorlar da, Artık gelemez, gitti. Mecbur kaldık, çektik filmi. Babam da üç ay uyudu. Montajı, dublajı, her şeyi bitti, bir gün annem telefon açtı. Ferdi gelsene, baban seni soruyor... Dedim, anne kim? Gittim eve baktım, hakikaten kendinde. Ailede ne kadar doktor varsa aradım, koşarak geldiler. Çabuk dedi, Benim odama bir televizyon, bir video kurun. Koş dedi bana, Halit ağabeyini, Türker ağabeyini, Yavuz ağabeyini, Kartal ağabeyini çağır. Bir de Metin Erksan ı çağır. Hakikaten hepsi yarım saatte geldiler şoförleriyle, arabalarıyla. Bu p*şt dedi, benim filmimi çekmiş. Oturdular, seyrettiler. Ben de önde oturuyorum, hiç ses gelmiyor arkadan. Bitti film, bir döndüm arkamı, gözü bayrak kırmızısı. Ağlamış. Diğerleri de ağlamış, gene hepsi el ele oturuyorlar. Ah ya, nasıl bir bağlılık? Çağırdı yanına. Bak dedi, Bu Arzu Film i kapatma, Sakın bu filmleri satma, Bunlar yarın öbür gün çok kıymetli olacak, 26 www.mybilet.com

SİNEMA Kardeşlerinin haklarını koru, Ben başta sinemacı olmaz diyordum ama sen olmuşsun dedi. Kimsenin parasıyla iş yapma, Önce yapımcılığı öğren. Bir vedalaştık, öpüştük orada. Çok dokunaklı. Bana yol haritamı vermişti mesleki olarak. Ama şu vardı, Freudyen bir durum. Baba büyük bir isim, sen onun altında ezildin kaldın gibi süreçler. Bunları da yaşadım. Allah tan çabuk atlattım. Mücadele etmemem gerektiğini anladım, gördüm. Mücadelesine girdiğin zaman devle savaşıyorsun. Ne lüzum var, kabullendiğiniz zaman işler farklı olmaya başlıyor. Bir de şartları iyi gözlediğiniz vakit, kendinize eziyet etmekten de kurtuluyorsunuz. Adam 37 tanesi siyah-beyaz, 150 film bırakmış. Restorasyon maratonu ne durumda, bitti mi? Yok, bitmiyor. Her bir tanesi aşağı yukarı 1,5 aylık bir işlemden geçiyor. 14 kere işlem görüyor bir film. Bende de obsesif bir durum var. Dolayısıyla biraz yavaş işliyor. 20-25 tanesi tamam durumda. Bu bir süreç, tamamlayacağım, bunu kendime bir borç olarak görüyorum. Favori ülke sinemanız, Türk sineması haricinde? Hint sineması. Olağanüstü severim. Sinemada başınıza gelen en 3 AYDIR UYUYORSUN DEDİLER. ULAN DEDİ, KİM UYUYOR? SİNİRLENDİRMEYİN BENİ. FİLM NE OLDU? E DEDİLER, FİLM BİTTİ. KİM ÇEKTİ? OĞLUN ÇEKTİ. NE BİLİYORMUŞ DA NE ÇEKMİŞ PE*EVENK! tuhaf şey? Hababam Sınıfı nı çekmeyi ben istemedim aslında. Hemşo yu çekiyordum, sette Okan Bayülgen le Mehmet Ali Erbil le konuşuyoruz, çekilse nasıl olur acaba diye. Ertesi sabah bütün gazetelerde haber, Hababam Sınıfı yeniden çekiliyor! Öğlen haberlerinde Reha Muhtar, Halit Akçatepe nin kavuğunu devrettiriyor Mehmet Ali Erbil e. Korkunç üzüldüm bunları görünce. Çok üzüldüğüm bir süreçti ve bir baskı yarattı yap bu filmi, yap bu filmi diye. Kucağıma düşmüş bir bomba. Senarist arkadaşım Kemal Kenan Ergen le konuştuk. Ve biz, bize bir şey öğretsin diye girdik Hababam Sınıfı na. Neyi yapmamız, neyi yapmamamız konusunda mihmandar olsun diye girdik. Öyle başladık. Sancılı bir süreçti. Tüm bunların sonunda ne ifade ediyor sinema size? Sinema benim aşkım. Sinema olmasaydı ben bu hayatta neyden zevk alırdım, ne yapardım bilmiyorum. Bugün kendi karakterime bakıyorum, içimde Ediz Hun lar var, Cüneyt Arkın lar var, Tarık Akan lar var. Aradığım istediğim sevgiler Hülya Koçyiğit in Tarık Akan a gösterdiği sevgi gibi olsun. O onun başına papatyalardan taçlar koysun. Pikniklere gidelim eğlenelim. Ama hayatı yaşıyorken öyle olmuyor. Sinemada daha güzel yaşıyorum hayatı. Sormalara doyamadım ama buraya kadar. Her güzel şeyin bir sonu var, sevgili MyBilet e-dergi takipçileri. Yeni sayıda buluşuncaya kadar filmlere ve sevdiklerinize iyi bakın. Ellerini hiç bırakmayın. Hoşçakalın. 27 www.mybilet.com

SİNEMA Tuna Kiremitçi tuna.kiremitci@mybilet.com Nostalji içinde nostalji M alum, sinemanın bir insanı alıp hayal alemlerine götüren tarafı vardır, bir de hayal alemlerinden döndürüp ayağını yere bastıran tarafı. Şahsen ikisini de severim. Gördüğüm kadarıyla çoğu insan da sever. Böyle iki kanatlı bir kuştur sinema. Matrix in vahasından gerçeğin çöllerine, oradan tekrar vahaya gider geliriz. Zaman ve boyut geçitleri hiç kapanmaz. Ama bir de hem hayal alemlerinde gezdirip hem de hayatın gerçeklerinden bahseden üçüncü bir tür vardır. Bunlardan her yıl birkaç tanesi sevabına girer vizyona, gönlümüzü şenlendirir. Genellikle en özel filmler bu çeşniden türer. Altlarında usta yönetmenlerin imzasını görürüz. Masalla gerçeği buluşturan yer değil midir sinema salonları? Dahası, sinema bir büyülü fener değil midir? Oteller de filmler gibidir aslında. Onlar da hem hayali bir dünyaya kapı açarlar hem de sert gerçekleri yüzümüze çarparlar. 29 www.mybilet.com

SİNEMA Hayatımızda iz bırakan otellerde de, iz bırakan filmlerde bulduğumuzu buluruz: Masalla karışık gerçekle karışık masal. Bir otelin kapısından girdiğinizde gerçek nerede başlar, hayal nerede biter anlamak mümkün olmaz çoğu zaman. Söz konusu ister Beyoğlu nun arka sokaklarında bir otel olsun ister devasa bir turistik tesis. Necip Fazıl ın Otel Odaları şiirinde dediği gibi: Bir merhamettir yanan, daracık odaların / isli lambalarında, isli lambalarında. Gerçi Büyük Budapeşte Oteli nin yönetmeni Wes Anderson henüz ustalar sınıfının bir üyesi değil. Ama çırak da sayılmaz. Daha çok muhteris kalfalar sınıfına mensup. Yıllar önce çektiği Tenenbaum Ailesi adlı filmde aynı ihtirasın çıraklığını görmüş ve şaşırmıştım. En az filmin donuk ifadeli NECİP FAZIL IN OTEL ODALARI ŞİİRİNDE DEDİĞİ GİBİ: BİR MERHAMETTİR YANAN, DARACIK ODALARIN / İSLİ LAMBALARINDA, İSLİ LAMBALARINDA / AĞLAYIN, AŞİNASIZ, SESSİZ CAN VERENLERE / OTEL ODALARINDA, OTEL ODALARINDA. karakterleri gibi bir yönetmen canlandırmıştım kafamda. İşte o film ne kadar soğuk ve uzak idiyse, Büyük Budapeşte Oteli o kadar sıcak ve renkli bir film. Hem görkemli hem de görkemiyle insanı ezmek yerine izleyiciyi de geçmişin tadını çıkarmaya çağırıyor. Yönetmen bu tabloyu Stefan Zweig eserlerinden esinlenerek yapmış. İki savaş arasındaki Orta Avrupa da, Avusturya-Macaristan benzeri bir hayali diyar olan Zubrowka daki Büyük Budapeşte Oteli. Otelin efsanevi konsiyerji Gustave ve öğrencisi komi görevlisi Zero Mustafa arasındaki dostluk üzerine kurulu bir hikâye. Mustafa nın deyimiyle, Gustave Daha kendisi doğmadan önce tarih olmuş bir dönemin hâlâ sürdüğüne inandırıyor hem oteldeki misafirlerini hem de bizi. Mustafa haklı: Aslında tam bir 30 www.mybilet.com

SİNEMA XIX. Yüzyıl insanı Gustave. Beğenileri, yaşam tarzı, insanlarla kurduğu ilişkiler, genç kızlarla ve geçkin kadınlarla flört ediş şekli her zaman tatlı bir taponluk içinde. Tek sorun, XX. Yüzyıl ın vahşi dünyasında yaşıyor olması. Bu öyle acımasız, o kadar kaba-saba bir dünya ki, Gustave gibi XIX. Yüzyıl dan kalma ruhlar huzuru ancak Büyük Budapeşte Oteli nin demode güzelliğinde bulabiliyorlar. Gustave ın dostluk ettiği geçkin asilzade kadınlardan birinin şüpheli bir şekilde can vermesi ve mirastaki bir Rönesans tablosunun Gustave a kalmasıyla patlıyor bomba. Asilzadenin para hırsından gözünü kan bürümüş akrabalarıyla bizim iki kafadar arasında bir savaş. Wes Anderson un her filmindeki şöhretler karması bu filmde de mevcut. Başroldeki Ralph Fiennes dan Murray Abraham a, Edward Norton dan Adrian Brody ye, görmekten her daim TENENBAUM AİLESİ NE KADAR SOĞUK VE UZAK İDİYSE, BÜYÜK BUDAPEŞTE OTELİ O KADAR SICAK VE RENKLİ BİR FİLM. HEM GÖRKEMLİ HEM DE GÖRKEMİYLE İNSANI EZMEK YERİNE İZLEYİCİYİ DE GEÇMİŞİN TADINI ÇIKARMAYA ÇAĞIRIYOR. hoşlandığımız simalar belirip kayboluyor filmin odalarında. Filmdeki mizahın önemli kısmı onların personalarından doğuyor zaten. Bazı filmler vardır, ne anlattıkları falan önemli değildir aslında. Bize unutulmuş güzel günlerin naifliğini hatırlatırlar. Konularından çok stilleri ve zarafetleriyle gönül çelerler. Büyük Budapeşte Oteli onlardan işte. Hem XX. Yüzyıl nostaljisi yapıyor hem de bunu XIX. Yüzyıl nostaljisi içindeki bir XX. Yüzyıl insanı olan Gustave ile yapıyor. Nostalji içinde nostalji. Hey gidi... İlla benzetme isterseniz de buyurunuz: Film, Zero Mustafa nın sevgilisi Agatha nın yaptığı pastalara benziyor. XIX. Yüzyıl resimlerine de benziyor tabii. Filmin her karesi ayrı bir tablo güzelliğinde. Resim sanatıyla sinema arasındaki ilişkileri düşünmek için iyi bir fırsat. Ya da filmin bütün komikliğine rağmen Necip Fazıl ı yad etmek için: Ağlayın, aşinasız, sessiz can verenlere / Otel odalarında, otel odalarında. 31 www.mybilet.com

MÜZİK Barış Akpolat baris.akpolat@mybilet.com Ölümden sonra hayat var; hem de yeni şubelerle Sanatçılar öldükten sonra her zaman yeni kayıtları ortaya çıkar. Plak şirketleri tarafından kabul görmeyip yayınlanmamış demolar, albümlerin sonradan yayınlanması normaldir. Hayran olduğumuz sanatçıların hiç yayınlanmamış şarkılarını dinlemek büyük zevktir, yeni keşiftir. Fakat... Tamamlanmamış şarkıları prodüktör zorlamasıyla bitirip ekmek yemek en kaba tabirle mezarcılık değil midir? Modern çağda ünlüler ölmez adları şubelerle yaşatılır. Michael Jackson gibi... Hayatını kaybetmiş müzisyenlerin pek çoğunun ardından yeni albümler çıkar. Jimi Hendrix'in öldükten sonra ortaya çıkan kayıtlarından derlenen 'Valleys Of Neptune albümünü geçen yıllarda 'yeni' diye tanıtıp incelemek bana çok garip gelmişti. Ve John Lennon'un, Janis Joplin'in öldükten sonra yeni kayıtlarının yayınlanmasına da çok sevinmiştik. Ezbere bildiğimizi düşünürken gol yiyorduk. Birileri o kayıtları tozlu raflardan, yatak altlarındaki bazalarından veya eski püskü az kalsın çöpe gidecek sandıklardan bulup çıkartıyordu. İyi de oluyordu işte. Çünkü birileri zamanında stüdyoya girmiş, ekipçe bir işi ortaya koymuşsa da albümde yer vermeyi tercih etmemiş ve sonra da bir yerde o bandı unutmuş. İşte onun değeri büyük... Janis'i, Jimi'yi geçip günümüze gelelim. Yakın dönemde Amy Winehouse, Ray Charles'ın veya Jeff Buckley'in öldükten sonra yepyeni parçaları ortaya çıktı. Hepsi de samimiydi. Winehouse'un albümü demolarla doluydu ama onlar o halde bırakılmıştı, biz de bunları dinlemekten keyif alıyorduk. Konu Michael Jackson'a gelince bir durup bakmamız gerekiyor. Pop'un gelmiş geçmiş en büyük ilahı ölmeden hemen önce kaydettiği, yarım kalan 'Michael' albümü bence rezillikten başka bir şey değildi. Yarım kalan şarkıları zorlama düetlerle bitirip halkın parasını çalmanın sözlük anlamı o albümle vücut bulmuştu. Yaşarken, sırtından geçinen en küçük yancı veya asalakları bile milyoner edebilen Jackson'ın ölüsüne saygı duymayarak yaşasa asla kabul etmeyeceği rezillikleri önümüze sürdüler. Ölmeseydi 2010 tarihli 'Michael'daki Pitbull gibi bir modern çağ sefilliğini albümünde barındırır 33 www.mybilet.com