Eusubillahi-mineş-şeytanirrajim Bismillahirr-rahmanirrahim Aşı ol! Sheikh Eşref Efendi Zukunft Erde Festival, Berlin Şeyh Eşref Efendi- Festival der Erde 2010 - Berlin Euzubillahimineşşeytanirracim Bismillahirrahmanirrahim La havle vela kuvvete illa billahil aliyyül aziym Destur ya Seyyidi ya Mevlana ya Ricalallah! Şeyhimiz hazretlerinden Zamanın sahibinden ruhlarımız için imdad istiyoruz. Ruhlarımız için imdad istiyoruz çünkü maneviyatımız kötü ve şer güçlerin ablukası altındadır. Ruhaniyetlerimiz her türlü mikrobun tesiri altında hasta olmuştur onun için manevi kuvvet ve şifa merkezlerinden imdad istiyoruz. Şifa ve selamet bulalım. Allahtan iste versin, isteyene verilir buyurdu son Peygamber Muhammed ASV Efendimiz. İstenmediği vakitte birşey verilmez. Onun için tâlip olacak ve Cenâb-ı Hak tan isteyeceksin. Sen `Iyilerden ve temizlerden` olarak kendini `kötülerden ve pislerden` ayırd edeceksin. Cenâb-ı Hak bize: kötülerle beraber olmayınız, onlarla ahbablık kurmayınız,çünkü kötüler sizin yolunuzu ve istikametinizi kabul etmez, sizinle aynı istikamette olmayanlara emniyet etmeyiniz diyor. Allah bize tavsiye ve nasihat ediyor dünya ve ahirette nasıl selamet oluruz. Sana misal olarak; 1
---bu yoldan gitme, hem eşkiya var hem de mayın döşenmiştir deseler, ---canımızı yerde bulmadık beleşte bulmadık, gitmeyiverelim dersin. Yüzde bir ihtimal olsa da o yol tercih edilmez. Niye? Çünkü o yol ve o yoldakiler kötüdürler. Íçleri kokuşmuştur onların. Dışarıya mütemadiyen kötü zehirli hava verirler. Etraflarından oksijeni alıp ya havasız bırakırlar ya zehirlerler. O çevrede durma kaç ey insan! Yoksa seni de bitirecektir. Ne yapmak lazım? Kötü çevreden iyi çevreye girmek lazım ki iyi insan hakiki insan olalım kötü ahlaktan kurtulalım. Allah meclisleri maddi manevi şifa merkezleridir bir nevi manevi hastane. Orada insanlar hem maddi manevi tüm hastalıklar için şifa bulurlar onun tedavisini alırlar. Tarikatuna sohba ve hayrun fiy cemiya Sohbette hayır ve bereket vardır. Nitekim Şâhı Nakşibendi Hz.lerinin bu sözü hikmet doludur: Bizim yolumuz sohbet yoludur. İnsanların, İnsan-ı kâmil hakiki insan makâmına yetişmesi hiç şüphesiz alacakları terbiyeye bağlıdır. Hakiki insan kimdir? Ruhaniyeti dünyevi ve nefsani cümle mikroplardan immun olan yani aşılı kimsedir. Okumakla insan insan-ı kâmil olamaz. Çok okumuş insan olur ama ahlâkı iyi değil, tatsızdır. İnsan kendi nefsini terbiye etmeden kâmil insan olamaz. Bir hekim hasta olmuştu ve doktor çağırttı; _Yâhu sen hekimsin kendi hastalığını teşhis edemiyor musun? Niye hekim çağırıyorsun. Karşına gelen hastaya sorarsın ve hastalığına göre ilâç yazarsın. Şimdi sen bizzat hastasın, nerenin hasta olduğunu da biliyorsun. Niçin hekim çağırıyorsun? Evet, Hekim olan adam bile kendini tedâvi edemez, hekim çağırır. Bu fizîki bünyeye âit olan bir hastalıktır. Lâkin insanların hepsinde nefsâni hastalık vardır. Nefsâni hastalık fizîki bünyeye âit değil, insanın rûhani bünyesine âittir. Ondan tedâvi olabilmesi ancak rûhani hekim sayesinde olabilir. Hekime gitmeyen adam o hastalıktan kurtulamaz. İnsana çeşit türlü hâl olur. Şâh-ı Nakşibendi Hz.leri büyük bir Evliyâdır. İnsanların iç sıkıntılarını ve içte olan dertlerini tedâvi edebilen bir ilim sahibi ve kuvvet sahibidir. Bu ancak sohbette oturaraktan kötü hastalıklarından, daha açıkça kötü alışkanlıklarından temiz olur. Kötü alışkanlık; 2
İnsanın nefsine emrettiği kötü işlerdir. Onlardan ancak nasihat yoluyla, nasihati dinleye dinleye kurtuluşa yol bulunur. Bizim burada yapmış olduğumuz hizmet işte budur. Uğraşıyoruz. - Niye uğraşıyoruz? Kötü tabiatı bıraktırmak için. Kötü tabiatları bırakmak kolay değildir. İnsan yedisinde neyse yetmişinde de öyledir derler doğrudur. Dağda büyüyen yabâni bir ağacı olduğu gibi bıraksan gene yabânidir. Bizim memlekette dağlarda, ovalarda, tarlalarda Cenab-ı Hakk ın hikmetiyle biten alıç ağacı, fındık ağacı veya zeytin ağacı vardır. Onu çıktığı gibi bırakırsan, yüz sene sonra gene aynıdır. Yabâni fındık deriz. Yabâni zeytin deriz ama bunların hepsi aşı kabûl eder. Yabâni kök üzerine aşı vurulur. Ağacın karnına aşı vurulur. Acı zeytinken tatlı zeytin olur. Yabâni ağacın meyvesi zayıfçık olur. Aşı vurduğunda onun meyvesi hem büyür hem kabalaşır. Kırdığın zaman içinden bal akar. Evet insan terbiye kabul eder yâni aşı kabul eder. Aşı kabul etmeyecek olsa Peygamber Efendimiz; Ahlâklarınızı güzelleştiriniz, güzel ahlak sahibi olunuz diye bize vasiyet edermiydi? İnsan, kötü tabiatın üzerine iyi tabiat aşısı vurduğunda iyi çıkar. Kökün zararı yoktur. Kökü yabânidir ama dalları aşılıdır. Turunç ağacına aşı vurursun portakal olur. Aşı vurursun greyfurt olur, aşı vurursun ekşi olur ama kökü turunçtur. Ağaçta bitkide böyle oluyorsa demek ki insana temiz ve yüksek ahlâk aşılanabilir. Öyle ya mektebler niye var? İnsan terbiye almayacak olsa hiçbir mektep açılmaz. Talêbe oraya gönderilmez. Demek ki mekteplerde hem ilim öğretilir, hem güzel ahlâk ve güzel tabiat öğretilir. Şâh-ı Nakşibendi Hz.lerinin; bizim yolumuz sohbet yolu demesi manası işte budur. Bu kısa söz ile hz Sultan: Dinleye dinleye insan aşılanır, dinleye dinleye kötü tabiatlarını bırakır iyi tabiat sahibi olur diyor. Değilse yabâni gelir yabâni gider. Peygamberlerin gelmesi bu hikmet içindir. 3
Allah ahlak hastası kullarına aşı olarak İlahi Hitâp gönderiyor ve Peygamber ilen gönderiyor. Peygamberler ve evliyalar hekimlerdir. Onların meclisleri muayene ve tedavihanelerdir. Bu tedavi merkezlerinde onlar Allahtan gelen Hitab, sohbet ilen insanlara aşı yaparlar ve insanların kötü tabiatlarını değiştirirler. Onun için din lâzımdır. Çünkü din aşıyı muhafaza eden Enjektördür. İğnedir, insanlar için içinden şifa fışkırır. Dîne îmana inanmayan kimse yabâni kalır ve öyle gider. Misal; Hanzal dedikleri bir acı kavun vardır. Fazla yenirse belki öldürür. O kadar acıdır. Aşı kavuna hayat verir, acı kavun adamı gebertir. Bu misal, insanlar Peygamberlere ve evliyalara muhtaçtır. Peygamberlerin söyleyeceği sözler onlara ilâçtır. Kullanırsan kendi şansınadır. Kullanmadığında eğik gelir, koruk gider. Acı kavun gelir, acı kavun gibi zehir gibi, zehiri artar ve gider. Dünyada bu kadar insan, tabî isimleriyle Müslüman olan çok, isimleriyle Hıristiyan olan çok, isimleriyle Yahudi olan çok. Din yani enjektör ve aşı kabul etmeyen insanda çoktur. Her kim tedâvisi için ilâç alırsa iyi olur, ilâç almazsa ölecektir. Lakin şimdi ilâçlarda iki türlüdür. Bazı hekim derki; - İlacı al bana getir göreyim. Bunu niçin der? Çünkü bazı açıkgöz eczaneler vardır vakti geçmiş ilâç satar. Hekim onu gördüğünde der ki; - Bu yaramaz. - Niçin? - Bunun tarihi geçti, bu ilâcın filân tarihe kadar bunun zamanı vardı, kuvveti kalmadı. Bu misal tarihi geçmemiş taze ve yeni içinde kuvvet muhafaza eden aşıya bak sen. Sana bakan hekim, bulunduğu zamanın hastalıklardan haberi olacaktır ve zamanın hastalığına göre sana zamanı geçmemiş bir aşı yapacaktır. Ey insanlar! Sözü sohbeti kuvvet ve hayat ifade eden size kuvvet aşılayan hekimi bulunuz. 4
Çok kimse geliyor müslümanı avrupalısı bana Tarikatı Sufizmi soruyor. Avrupalıyı yargılayamayız bilmiyor diye müslümanlar kendi haberi yok hem de araplarda bile yok haberi olan hakikatından. Yazıklar olsun! Hasılı geliyorlar ve bana tarikattan soruyorlar: Sufizm bir manevi sağlık merkezidir ve ne için vardır? _Sufizm insanları tedâvi eder. Sufizm insanların dertlerine derman, hastalarına ilâç olur. Ehli olan kimsenin elinde, Sufizmlen insanların ne derdi, ne müşkülleri ne çıkmazları varsa hepsini selâmete çıkarır, halleder. Hükümet işi olsun, Devlet işi olsun, insanların dünya işi olsun, hepsini Sufizmin içindeki ahlak ve kaideler çözer. Kriz bırakmaz. Günde kaç kişi bana gelip; - Dardayız, batıyoruz, içinden çıkamıyoruz, Ben de: Daha durun bakalım. Bu cümbüş daha asıl cümbüşlerin başlangıcıdır diyorum ve ikaz ediyorum. Hastalık olan yerdelen ve işlerden uzak durun diyeki onlarada bulaşmasin. Evet, aşı kabul etmeyen insanlar hepsi şimdi krizdedir. Ve asıl kriz daha bundan sonradır. Ey insan dikkat et ve aşıya gel. Ortalık mikrop dolu. Bırak hayali kuş gribini domuz gribini hakiki Şeytan gribi bütün dünyayı hegamonyası altına almış sinsice mikrobunu bulaştırmakta. Akılsız insanlar hayali uydurma her mikroba inanırlar hakiki varlığı gerçek Şeytan gribine mikrobuna asla inanmazlar. İnanmadıkları cihetten ve istikametten şimdi Şeytan onları vuracak.şeytan hepsine ölümcül Mikrobunu bulaştıracak. Şeytan mikrobuna karşı çare nedir? İlahi aşıdır. Aşıya gel ey insan! Şimdi çok hekimlerin muayenehanesinde yazar koca levhalarla: Aşı oldunuzmu? Olmadıysanız derhal aşınızı vurdurunuz ihmal etmeyiniz. Sağlığınızla oynamayınız diye hatırlatma ve ikaz levhaları vardır. Evliyalar da her gün insanları aşıya davet ediyor: Aşıya gelin Şeytan gribine karşi bütün kötü ahlaka ve yırtıcılığa karşın sıhhat bulun. 5
Ölmeyin ve öldürmeyin. Yaşayın ve yaşatın diyorlar. Evet, Sufizm neye yarar? Aşıya yarar! Sana sohbet ilen bir aşı yapar ve seni her türlü gribe mikroba karşı insanları immun eder. Aklın yettiyse sen de gel ve aşını ol. Bu aşı bir defalık deeğıl haftalıktır. Haftalıktır çünkü her gün yeni bulaşıcı mikroblar üretir Şeytan, haftalık aşılar seni bu mikroblara karşı korur ve gözetir. Ey insan! Yaşamayı ve yasatmayı istiyorsan gel ve aşını ol! Ne senin mikrobun başkasina ne başkasının mikrobu sana bulaşmasın. Anlayana bu kadar aşı yeter! Fatiha! 6