ÖZET Yüksek Lisans Tezi AKKEÇİLERDE MEVSİM DIŞI KIZGINLIK OLUŞTURMA VE TRANS-SERVİKAL TOHUMLAMA OLANAKLARI Şeyma BOZOĞLU Ankara Üniversitesi Fen Bilim

Benzer belgeler
ÜREMENİN KONTROLÜ. PROF. DR. Nafiz YURDAYDIN

Çiftlik Hayvanlarında Türlere Göre Üreme Özellikleri. Prof. Dr. Fatin CEDDEN

Spermatozoanın Dişi Genital Kanalındaki Hareketi. Üreme Biyolojisi ve Yapay Tohumlama Prof. Dr. Fatin CEDDEN

GENİTAL SİKLUS Östrus Siklusu

Senkronizasyon. Prostaglandin ile senkronizasyon Kontrolü yöntem Pazartesi yöntemi 2+2 yöntemi ½ yöntemi

Genital siklus Pubertaya ulaşan bir dişide, hipotalamus ve hipofiz bezinin kontrolü altında ovaryum ve uterusta bazı değişiklikler meydana gelir.

Seksüel Siklus ve Suni Tohumlama

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

DİŞİ ÜREME ORGANLARI

YUMURTA TİPLERİ BÖLÜNME ŞEKİLLERİ İNVİTRO FERTİLİZASYON VE EMBRİYO NAKLİ. Doç. Dr. Alev Gürol BAYRAKTAROĞLU

FERTİLİZASYON-Döllenme

T.C. ADNAN MENDERES ÜNĐVERSĐTESĐ SAĞLIK BĐLĐMLERĐ ENSTĐTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE AYDIN

P U B E R TA S, SUNİ T O H U M L A M A, G E B E L İ K V E T E R İ N E R HEKİ M : A H M E T K E S K İ N

Kuzu üretim teknikleri:

BİYOTEKNOLOJİ NEDİR? Canlılar aracılığı ile ürün ve hizmet üretmektir

MENSTURASYON VE HORMONLAR

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ

ÜREME SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ DOÇ.DR.MİTAT KOZ

Gebelikte Karşılaşılan Anormal Olgular. Prof Dr Fatin Cedden Üreme Biyolojisi ve Yapay Tohumlama

Irkların Sınıflandırılması

SAKIZ IRKI MELEZİ KOYUNLARDA KISA SÜRELİ UYGULAMALAR İLE MEVSİM İÇİ ÖSTRÜS SENKRONİZASYONU

Reprodüktif Endokrinoloji. Prof. Dr. Mithat EVECEN

Süt İneklerinde Üreme


İneklerde Üremenin Kontrolü Embriyo Transferi

Koyunlarda Östrus Senkronizasyonu ve Östrusu Uyarma Yöntemleri. Estrus Synchronization and Induction of Estrus Methods in Sheep

Reprodüktif Endokrinoloji. Prof. Dr. Mithat EVECEN

10. SINIF KONU ANLATIMI. 16 ÜREME BÜYÜME GELİŞME Döllenme ve Aile Planlaması Soru Çözümü

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ VETERİNER FAKÜLTESİ DERGİSİ Journal of Faculty of Veterinary Medicine, Erciyes University

Sığrlarda Embryo Transferi. Prof.Dr.Serhat Pabuccuoğlu

Östrus Belirtleri VEYSEL TAHİROĞLU

İN-VİTRO FERTİLİZASYON (IVF) VE EMBRİYO TRANSFERİ (ET)

DİŞİ EŞEY HÜCRELERİNİN GELİŞMESİ OLGUNLAŞMASI. Doç. Dr. A. Gürol BAYRAKTAROĞLU

T. C. DİCLE ÜNİVERSİTESİ VETERİNER FAKÜLTESİ KAMU HİZMET STANDARTLARI TABLOSU

LAKTASYONDAKİ PIRLAK IRKI KOYUNLARDA FLUOROGESTON ASETAT Ve Ecg UYGULAMALARININ BAZI REPRODÜKTİF PARAMETRELER ÜZERİNE ETKİLERİ

İnfertil Dişiler. Çiftleşme zorlukları. Deneyimsiz erkek. Normal çiftleşmeden sonra başarısız gebelik. Seyrek östrus. Deneyimsiz dişi.

Prof.Dr. Selahattin Kumlu

Çiftlik Hayvanlarında Embriyo Aktarımı. Prof Dr Fatin Cedden

Üremenin Kontrolü ve Çevresel Faktörlerin Fertiliteye Etkisi PROF.DR.SERHAT PABUCCUOĞLU

SÜT İNEKLERİNDE ÜREME HORMONLARI

ULUSAL 2-3 KONGRESİ. Türk Veteriner Jinekoloji Derneği Ekim Tohumlama: % Tohumlama: % 90 GİRİŞ. 83 Günde Görülen Östrus

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ KOYUNLARDA DONDURULMUŞ KOÇ SPERMASI İLE TRANS- SERVİKAL YAPAY TOHUMLAMA.

Araştırmacılar. Araştırma İNEKLERDE ÜREME VERİMİ KLİNİK ENDOMETRİTİS

PROSPEKTÜS Sadece Hayvan Sağlığında Kullanılır Buserin Enjeksiyonluk Çözelti Hormon GnRH analoğu

Anestrus Koyunlarda Progesteron ve Pregnant Mare Serum ile Üremenin Kontrolü Üzerine Araştırmalar II. Mevsimsel Anestrusun Giderilmesi

DÖL TUTMA SORUNLARINDA HAYVAN SAHİBİNİN YAPMASI GEREKENLER

Prenatal devre insan ve memeli hayvanlarda uterus içerisinde geçer. Kanatlı hayvanlarda ise yumurta içinde kuluçkada geçen devredir.

Üreme Mevsimi Dışında Genç Keçilerde Flugeston Asetat Vaginal Sünger ve Norgestomet Kulak İmplantı Uygulamalarıyla Östrüslerin Uyarılması*

Üreme Biyolojisi ve Yapay Tohumlama

Meme şekli-büyüklüğü ineğin kalıtsal yapısı, yaşı, süt verim düzeyi, laktasyon dönemi ve laktasyon sayısına bağlı olarak faklılık gösterir.

2019 YILI ÇİFTLİK HAYVANLARI ALT SINIR ÜCRET TARİFESİ (At, Sığır, Tay-Buzağı, Koyun-Keçi, Domuz)

Üreme Biyolojisi ve Yapay Tohumlama

GENEL SORU ÇÖZÜMÜ ENDOKRİN SİSTEM

MENOPOZ. Menopoz nedir?

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Makale Kodu (Article Code): 2008/140-A. Anahtar sözcükler: Anöstrüs, Renkli Tiftik Keçisi, FGA, CIDR-G, Norgestomet, GnRH

Sperma DNA İçeriği. Cinsiyeti Belirlenmiş Sperma Gebelik Oranları?

SIĞIRLARDA KIZGINLIĞIN BELİRLENMESİ VE ÜREME KUSURLARI. Araş. Gör. Koray KIRIKÇI

Sakız Koyunu. Prof.Dr.. Orhan KARACA. Adnan Menderes Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Zootekni Bölümü, AYDIN

ÜNİTE II- KADIN GENİTAL ORGANLARININ ANATOMİ VE FİZYOLOJİSİ

Makale Kodu (Article Code): KVFD

ARAŞTIRMA. Anahtar Kelimeler: Saanen, Kıl keçisi, Melezleme, Büyüme, Yaşama Gücü

Süt Tipi Oğlakların Doğum, 30. Gün ve 60. Gün Canlı Ağırlıkları Üzerine Sistematik Çevre Etmenlerinin Etkileri

Ektopik Gebelik. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK

Keçi sütünün Beslenmede Yeri

LAKTASYON VE SÜT VERİMİ

ÇİFTLİK HAYVANLARINDA LİF ÜRETİMİ. 5. Hafta. Prof. Dr. Gürsel DELLAL

Anöstrustaki Kıvırcık Irkı Koyunlarda CIDR ve Prostaglandin Uygulamalarının Üreme Performansı Üzerine Etkilerinin Karşılaştırılması

Batı Anadolu İçin Bir Süt Keçisi: Bornova Keçisi

Ovaryum kistleri: Tanısı ve tedavide yaklaşımlar

RESEARCH ARTICLE. Aşım sezonunda FGA ile senkronize edilen ivesi koyunlarında PGF2α ve PMSG uygulamasının bazı reprodüktif parametreler üzerine etkisi

DÜVELERDE PROGESTERON DESTEKLİ FARKLI RESENKRONİZASYON PROTOKOLLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

SIK KUZULATMA SİSTEMLERİ VE UYGULANABİLİRLİĞİ

SIĞIRLARIN NODÜLER EKZANTEMİ LUMPY SKIN DISEASE (LSD) Hastalık Kartı. Hazırlayan. Dr. M. Fatih BARUT Vet. Hekim

Üreme Mevsimine Geçiş Döneminde Östrüs Siklusu Uyarılan İvesi ve Zom Koyunlarında Bazı Döl Verimi Özelliklerinin Karşılaştırılması

BÜYÜKBAŞ HAYVANCILIK ARAŞTIRMALARI ÇALIŞMA GRUBU. Önder SÖZEN Koordinatör

Dişi genital organları; Ovaryum,ovidukt, uterus, serviks, vagina, vulva Ovaryum; sağda ve solda karın boşluğuna asılı olarak bulunan 1 çift organdır.

Akkaraman Irkı Koyunlarda Flushing Uygulamasının Dölverimi Özelliklerine Etkisi*

Gebeliğin Erken Teşhisi

Üreme Biyolojisi ve Yapay Tohumlama

ANKARA KEÇİLERİNDE EMBRİYO TRANSFER UYGULAMALARI GİRİŞ TUIK, 2014; ULUSAL KONGRESİ. Ø Sağlıklı ve ferkl, VE YÖNTEM. Ø kg ağırlığında

Ruminant. Buzağıdan Süt Sığırına Bölüm ll: Sütten Kesimden Düveye Besleme ve Yönetim

Sadece Hayvan Sağlığında Kullanılır OPROSYN Enjeksiyonluk Çözelti Sentetik Prostaglandin

HİPOGONADOTROPİK HİPOGONADİZMDE ÜREME TEDAVİSİ VE SONRASINDAKİ SÜREÇ. Önemli Not : Bu yazı bilgilendirme ve yol gösterme amaçlıdır.

ÜLKEMİZDE HAYVANCILIK

Gebelik nasıl oluşur?

HİTİT ÜNİVERSİTESİ DERS BİLGİ FORMU

Türk Tarım - Gıda Bilim ve Teknoloji Dergisi

PROSPEKTÜS Sadece Hayvan Sağlığında Kullanılır DALMAZİN Enjeksiyonluk Çözelti Veteriner Sentetik Prostaglandin

EMBRİYOLOJİ VE GENETİK DERSİNE GİRİŞ ARŞ. GÖR. KEVSER İLÇİOĞLU

Üreme Biyolojisi ve Yapay Tohumlama

OBEZİTE ÇOCUK SAHİBİ OLMA ORANINI AZALTIYOR! AKŞAM GAZETESİ

Islah Stratejileri ve Türkiye Ulusal Sığır Islah Programı

TARIMSAL YAPILAR. Prof. Dr. Metin OLGUN. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü

SÜT SIĞIRLARININDA LAKTASYON BESLENMESİ. Prof. Dr. Ahmet ALÇİÇEK EGE ÜNİVERSİTESİ

LYS ANAHTAR SORULAR #6. Mitoz ve Mayoz Bölünme Eşeyli ve Eşeysiz Üreme İnsanda Üreme

Geçiş Dönemi Başındaki Akkaraman Melezi Koyunlarda Farklı Dozda Flourogestene Acetate, Norgestomet ve PGF2α İle Senkronize Östrüslerin Uyarılması

İneklerde postpartum problemler. Prof.Dr.Mehmet GÜLER Selçuk Üniversitesi Veteriner Fakültesi Doğum ve Jinekoloji Anabilim Dalı KONYA

Araş. Gör. Şeniz ÖZİŞ ALTINÇEKİÇ

Analizi. Önder AYTEKİN* Özet. A Retrospective Analysis of Artificial Insemination Applications Carried out under Field Conditions Abstract

Transkript:

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ AKKEÇİLERDE MEVSİM DIŞI KIZGINLIK OLUŞTURMA VE TRANS SERVİKAL TOHUMLAMA OLANAKLARI Şeyma BOZOĞLU ZOOTEKNİ ANABİLİM DALI ANKARA 2012 Her hakkı saklıdır

ÖZET Yüksek Lisans Tezi AKKEÇİLERDE MEVSİM DIŞI KIZGINLIK OLUŞTURMA VE TRANS-SERVİKAL TOHUMLAMA OLANAKLARI Şeyma BOZOĞLU Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Zootekni Anabilim Dalı Danışman: Prof. Dr. Fatin CEDDEN Bu çalışma Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Hayvancılık İşletmesi nde yetiştirilen en az bir kez doğum yapmış ve hiç yapmamış toplam 19 baş Akkeçi üzerinde yapılmıştır. Üreme sezonu dışındaki Akkeçilere kızgınlıkların oluşturulması için vagina içi progesteron süngerleri yerleştirilmiştir. 9.gün hayvan başına 50 mg Cloprostenol, 500 IU PMSG kas içi enjekte edilmiştir. 11.gün vagina içi sünger uygulanan hayvanlardan süngerler geri alınmıştır. Prostaglandin E 1 analoğu olan Misoprostol 12 baş keçiye, hayvan başına 50-100 mg dozda vagina içerisine verilmiştir. 3-4 saat beklendikten sonra taze spermayı serum fizyoloji ile sulandırıp 19 baş keçi trans-servikal yolla tohumlanmıştır. PGE 1 uygulanan grupta gebelik oranı % 66.67, tohumlanan keçi başına oğlak verimi % 50, doğuran keçi başına oğlak verimi(litter size) % 200, oğlaklama oranı(fertility) % 37.50, erken yavru ölüm oranı % 37.50, geç yavru ölüm oranı % 25, ikizlik oranı %100, üçüzlük oranı %0, erkek yavru oranı % 83.33, oğlakların yaşama gücü %50, PGE 1 kullanılmayan grupta ise gebelik oranı % 71.43, tohumlanan keçi başına oğlak verimi %71.43, doğuran keçi başına oğlak verimi(litter size) %250, oğlaklama oranı(fertility) % 40, erken yavru ölüm oranı % 60, geç yavru ölüm oranı % 0, ikizlik oranı %50, üçüzlük oranı %50, erkek yavru oranı %60, oğlakların yaşama gücü %100 olarak bulunmuştur. PGE 1 uygulanan ve uygulanmayan grupların döl verimi sonuçları karşılaştırıldığında gruplar arasındaki farklılıkların önemli olmadığı görülmüştür. Haziran 2012, 59 sayfa Anahtar Kelimeler: Trans-servikal Tohumlama, Keçi, PMSG, Mevsim Dışı Kızgınlık i

ABSTRACT Master Thesis Induced Estrous And Trans-Cervıcal Insemınatıon In Whıte Goat Out Of Breedıng Season Şeyma BOZOĞLU Ankara University Graduate School of Natural and Applied Sciences Department of Zootecni Supervisor: Prof. Dr.Fatin CEDDEN This investigation was performed on 19 does (multiparous and nonparous) of Akkeçi s goats which placed at Animal Science Department s Farm of Agriculture Faculty of Ankara University in Turkey. Estrus induction and synchronization in the non-breeding goats was done by intravaginal progesterone sponges administration for 11 days. Each does took Intramuscular injection of 50 mg Cloprostenol and 500 I.U. In the test group (12 goats), 50-100 mg/doe Misoprostol, an analogue of PGE 1, Intravaginally administrated at 48 h after PMSG injection. Fresh buck semen was diluted in physiological serum and transcervical artificial insemination of doses was carried out 3-4 h after PGE 1 administration. In the treated group which received Misoprostol, conception rate 66.67%, fecundity 50%, litter size 200%, fertility 37.50%, early abortion 37.5%, late abortion 25%, twins 100%, triplets 0%, male kid ratio 83.33% and viability rate 50% was found. But, in non-treated group, conception 71.43%, fecundity 71.43%, litter size 250%, early abortion 60%, late abortion 0%, twins 50%, triplets 50%, male kid ratio 60% and kids viability rate 100% was occurred. There were no significent differences between treated and non-treated groups with regard to fertility responses. June 2012,59 pages Key Words: Trans-Cervical Insemination,Goat,PMSG,Out of Breeding Season ii

TEŞEKKÜR Çalışmamın her aşamasında değerli bilgi ve önerileri ile bana yol gösteren ve her zaman destekleyen danışman hocam Sayın Prof. Dr. Fatin CEDDEN e(ankara Üniversitesi, Zootekni Bölümü), yardımlarından dolayı Prof. Dr. Gürsel DELLAL e (Ankara Üniversitesi, Zootekni Bölümü), Prof.Dr. İ. Zafer ARIK a (Akdeniz Üniversitesi Zootekni Bölümü), tez yazımında ve uygulamalarda bilgi ve görüşlerinden faydalandığım Doktora Öğrencisi olan Sayın Shahram BOHLOOLİ ye, Araş.Gör. Ayşe Övgü ŞEN e, Uzm. Dr. Büşra Tekeli ye, Zir.Müh. Mutlu Bulut a, çalışmamda sabır ve özveri ile desteklerini esirgemeyen değerli babama, anneme ve kardeşim İbrahim Bozoğlu na teşekkürlerimi sunarım. Şeyma BOZOĞLU Ankara, Haziran 2012 iii

İÇİNDEKİLER ÖZET i ABSTRACT.ii TEŞEKKÜR iii KISALTMALAR DİZİNİ..vi ŞEKİLLER DİZİNİ...vii ÇİZELGELER DİZİNİ...viii 1. GİRİŞ... 1 2. KURAMSAL TEMELLER VE KAYNAK ARAŞTIRMASI... 4 2.1 Keçinin Üreme Özellikleri... 4 2.1.1 Eşeysel olgunluk... 4 2.1.2 Kızgınlık döngüsü... 4 2.1.3 Çiftleşme mevsiminde eşeysel etkinlik... 6 2.1.4 Kızgınlık... 6 2.1.5 Kızgınlık süresi... 6 2.1.6 Çiftleşme... 6 2.1.7 Gebelik... 7 2.1.8 Oğlaklama... 7 2.2 Kızgınlığı Belirleme... 8 2.2.1 Kızgınlık belirleme teknikleri... 8 2.3 Anestrus Ve Anestrusun Endokrin Kontrolü... 9 2.4 Anestrus Dönemde Ovaryum Aktivitesinin Uyarılması... 9 2.4.1 Üreme mevsimi dışında başlıca kullanılan hormonlar... 10 2.4.2 Uygulama yöntemleri... 11 2.4.3 Kızgınlığın uyarılması... 12 2.4.4 Suni ışık uygulamaları ve melatonin ile ovaryum aktivitesinin uyarılması... 17 2.4.5 GnRH İle Ovaryum Aktivitesinin Uyarılması... 18 2.4.6 Teke Etkisi İle Ovaryum Aktivitesinin Uyarılması... 18 2.5 Anestrus döneminde kızgınlıkların toplulaştırılmasına yönelik hormon uygulamaları... 19 2.6 Yapay Tohumlama Yöntemleri... 20 iv

2.6.1 Intravaginal tohumlama... 20 2.6.2 Intraservikal tohumlama... 21 2.6.3 Trans-servikal tohumlama... 21 2.6.4 Tohumlama tekniğinin fertilite üzerine etkisi... 21 2.7 Gebelik Teşhisinde Ultrason Kullanımı... 22 2.8 Yavru Atma Nedenleri... 23 2.8.1 Enfeksiyona bağlı yavru atma... 23 2.8.2 Enfeksiyona bağlı olmayan yavru atma... 27 3.MATERYAL ve YÖNTEM... 32 3.1 Çalışmanın Yürütüldüğü Yer... 32 3.2 Çalışmada Kullanılan Hayvan Materyali... 32 3.3 Yapay Tohumlamada Kullanılan Sperma... 33 3.4 Sünger Uygulaması... 34 3.5 Keçilerin Tohumlanması... 34 3.6 Ultrasonografik Gebelik Teşhisi....35 3.7 Verilerin Toplanması ve Değerlendirilmesi... 36 4. ARAŞTIRMA BULGULARI... 37 4.1 Gebelik Ve Kısırlık İle İlgili Sonuçlar...37 4.2 Erkek-dişi Oğlak Durumu İle İlgili Sonuçlar... 37 4.3 Oğlaklama Ve Çoğuz Doğumla İlgili Sonuçlar.38 4.4 Oğlak Sayısı İle İlgili Sonuçlar..39 4.5 Yavru Atmayla İlgili Sonuçlar...39 4.6 Oğlakların Yaşama Gücüyle İlgili Sonuçlar.40 4.7 Doğan Oğlakların Ortalama Doğum Ağırlıkları İle ilgili Sonuçlar....41 4.8 Mevsim Dışı Ve Mevsim İçi Doğan Oğlakların Tekizlik,İkizlik ve Üçüzlük Durumları İle İlgili Sonuçlar.....43 5. TARTIŞMA VE SONUÇ....44 KAYNAKLAR....50 ÖZGEÇMİŞ 59 v

KISALTMALAR DİZİNİ CAP Klormadinon asetat CIDR Kontrollü İlaç Salıverici cm Santimetre ecg Atların korionik gonadotropini FGA Fluorogeston asetat FSH Folikül uyarıcı hormon GnRH Gonadotropin serbest bırakan hormon HCG Kadın plasenta hormonu LH Luteinleştirici hormon MA Megestrol asetat MGA Melengestrol asetat ml Mililitre mm Milimetre MAP Medroksiprogesteron asetat NEA Norethandrolon asetat NET Norethisteron asetat OvSynch Ovulasyon senkronizasyon protokolü PGF 2α Prostaglandin F2α PMSG Gebe Kısrak Serum Gonadotropini PG Prostaglandin PGE 1 Prostaglandin E 1 vi

ŞEKİLLER DİZİNİ Şekil 2.1 Keçide kızgınlık döngüsü esnasında ortaya çıkan farklı fizyolojik olaylarının şematik gösterimi... 5 Şekil 2.2 Tekenin vücudunun etrafına bağlanmış önlük... 8 Şekil 2.3 CIDR ile PGF 2α kullanımının şematik gösterimi... 13 Şekil 2.4 CIDR ile PMSG kullanımının şematik gösterimi... 14 Şekil 2.5 Ovsynch kullanımının şematik gösterimi... 16 Şekil 2.6 Murciano Granadina keçilerinde dondurulmuş-çözünmüş semen kullanımıyla yapay tohumlamanın gebelik üzerindeki semen bırakma derinliğinin etkisi.... 22 Şekil 3.1 Yapay vagen ve sperma kadehleri... 33 Şekil 3.2 Keçilerin Ultrason ile gebelik muayenesi... 35 Şekil 4.1 Muameleler arası gebelik ve kısırlık oranlarının gösterimi... 37 Şekil 4.2 Muameleler arası erkek ve dişi oğlak oranlarının gösterimi... 38 Şekil 4.3 Muameleler arası ve çoğuz doğum oranlarının gösterimi... 38 Şekil 4.4 Muameleler arası fecundite ve litter size oranlarının gösterimi... 39 Şekil 4.5 Muameleler arası oğlaklama ve erken geç yavru ölüm oranlarının gösterimi... 40 Şekil 4.6 Muameleler arası yaşayan ve ölen oğlakların oranları... 41 Şekil 4.7 Doğan oğlakların ortalama canlı ağırlıkları... 41 Şekil 4.8 Doğan oğlaklar ve anaları... 42 vii

ÇİZELGELER DİZİNİ Çizelge 2.1 Pratikte sıklıkla kullanılan progestagenler... 11 Çizelge 2.2 96 saat içinde kızgınlık yanıtı ve CIDR araçları ile senkronize edilmiş keçilerde fertilite oranı... 15 Çizelge 2.3 Keçilerde gebelik döneminde besin madde gereksinimleri... 28 Çizelge 3.1 2011 Yılına ait sıcaklık, nem değerleri... 32 Çizelge 3.2 Hayvanlara verilen kesif yem içeriği... 33 Çizelge 4.9 Döl verim özellikleri... 42 Çizelge 4.10 Mevsim dışı ve mevsim içi doğan oğlakların tekizlik, ikizlik ve üçüzlük durumları... 43 viii

1. GİRİŞ Türkiye de yetiştirilmekte olan süt keçisi tiplerinden birisi de Akkeçilerdir. Akkeçi nin elde edilmesine yönelik çalışmalara 1954 yılında Kilis yöresinden satın alınan 15 dişi ve 2 erkek Kilis keçisi ile başlanmıştır. Çeşitli verim özelliklerini belirlemek amacıyla 1961 yılına kadar saf olarak yetiştirilen Kilis keçileri, 1961 yılı aşım mevsiminde Almanya dan ithal edilen Saanen tekeleri ile çiftleştirilmişler ve böylece 1962 yılı ilkbaharında ilk Saanen x Kilis melezleri (F1) oluşturulmuştur. Bu melezler, 1963 yılı aşım mevsiminde tekrar Saanen tekelerine verilerek Saanen x Kilis birinci geriye melezleri (G1) elde edilmiştir. Bu tarihten sonra işletmede bir yandan F1 lerin diğer yandan da G1 lerin elde edilmesine devam edilmiş ve G1 ler kendi aralarında yetiştirilmek suretiyle Akkeçi adı verilen yeni bir süt keçisi tipi geliştirilmiştir. Akkeçilerde, Saanen ırkının yüksek süt ve döl verimi, erken gelişme yeteneği, soğuğa dayanıklılığı ile Kilis keçisinin kurağa-sıcağa dayanıklılığı ve yürüme kabiliyeti birleştirilmeye çalışılmıştır (Eker ve Tuncel 1973, Eker vd. 1975). Üreme, hayvancılıkta türün devamlılığının yanı sıra hayvanlardan ekonomik yarar sağlayabilmenin ön koşulunu oluşturmaktadır. Keçilerde döl verimi sırasıyla dişinin birim süreç içinde ürettiği yumurta sayısına, embriyo ölümlerine ve gebelik oranına bağlıdır. Keçicilikte üreme potansiyelini optimum düzeyde gerçekleştirmek; özellikle birim zaman içerisinde oğlaklatma sayısını yükseltmek, ikizliği arttırmak ve öte yandan yılda iki oğlaklatma veya iki yılda üç oğlaklatmaya ulaşmak şeklinde sıralanabilen döl veriminin ıslahına dayanmaktadır (Eliçin vd. 1986, Yami 2008). Hayvansal üretimde, artan masraflar ve işçilik giderleri pek çok tarımsal işletmede hayvancılığın yönetimine ve hayvanların doğal üreme ritimlerine göre düzenlenmesine olanak vermemektedir. Hayvancılıkta seçilmiş erkek hayvanlardan semen elde edilmesi ve bunun uzun süre saklanabilmesi kontrollü aşıma büyük ölçüde imkan vermesine rağmen, kızgınlığı gerçekten saptayacak yöntemler yapay tohumlamanın etkin ve zamanında kullanımı için büyük avantaj sağlamaktadır. Gerçekte hayvansal üretimin büyüyen boyutlarında hemen hiçbir yaklaşım döl tutma için optimum bir zamanda 1

tohumlama yapılmasına fırsat vermemektedir. Bu durumda kızgınlık döngüsünün eksogen hormon kullanarak denetimi ve böylece hayvanların çoğunluğunun kızgınlıklarının başladığı zamanın tahmin edilebilmesi daha mantıksal ve doyurucu bir yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır (Aşkın 1991). Hormonlar, fotoperiyot ve besleme gibi iki önemli çevre faktörünün birlikte etkileşimi ile keçilerin üreme döngüsü kontrol edilerek döl verimi etkilenmektedir (Micheal 2003). Geleneksel keçi yetiştiriciliğinde tekeler yıl boyunca keçilerle birlikte bırakılmaktadır. Buna karşın, keçiler yıl boyunca farklı üreme fizyolojisi içerisinde bulunabilirler. Bazıları kızgınlık gösterebilir, bazıları kuruda, bazıları gebeliğin son zamanlarında veya laktasyonda olabilir. Bu farklı fizyolojik dönemler nedeni ile keçilerin ihtiyaçları da farklılık göstermektedir. Ancak tüm keçiler işletme içerisinde aynı uygulamaya tabi tutulmakta ve keçilere aynı miktarda yem verilmektedir. Yemlemenin kısmen iyileştirilmesi ile bazı keçiler ortalama ihtiyacını karşılayabilecek düzeyde ancak bazı keçiler ihtiyaçlarının altında, bazıları ise üstünde yem alabilmektedirler (Torun 2009). Hormon uygulama ile hayvanların eş zamanlı doğurmaları ve involüsyondan sonra sürüde hormon kullanılarak aşım mevsimi dışında da oğlaklamaları sağlanabilmektedir. Belirli bir zaman periyodunda doğum sayısını artırmanın yanı sıra, bir batında doğan yavru sayısı artırılabilmekte, oğlak eti üretimi pazar isteği ve fiyatın en yüksek olduğu döneme denk düşürülebilmektedir. Yine hayvanlarda kızgınlığın senkronizasyonu ile bakım, besleme ve işgücü planlaması açısından kolaylıklar ve ekonomik yararlar elde edilirken, yaş ve canlı ağırlık bakımından da bir örnek besi materyali sağlanmakta ve yapay tohumlama uygulamasının planlamasında büyük kolaylıklar elde edilmektedir. Ayrıca mevsim dışı oğlaklama ile süt üretiminde süreklilik sağlanabilmekte, bilimsel araştırmalar için aynı zaman kesitinde doğmuş yeter sayıda döl elde edilebilmektedir (Aşkın 1988). Doğumların toplulaştırılması konvansiyonel yetiştirme ve ıslah yöntemleriyle çok zordur ve yalnız uzun çiftleşme mevsimine sahip birkaç ırkta olanaklıdır. Ancak son yıllarda geliştirilen eksogen hormon uygulamaları ile keçilerde mevsimsel anöstrus döneminde de kızgınlık ve gebelik sağlanabilmekte, bu yönü günümüzde hormon uygulamalarının temel amaçlarından birini oluşturmaktadır (Sönmez 1987). Küçük ruminantlarda yaşam boyunca ortalama 5 yavru elde edilebilmesi, gebelik süresinin beş ay olması ve altı ay gibi üreme yönünden inaktif bir 2

dönemin bulunması araştırıcıları üremenin denetlenmesi girişimlerine yönlendirmiştir. Bu girişimler çerçevesinde keçilerde üreme mevsimi dışında ovaryum işlevleri uyarılarak doğum yapma aralıkları kısaltılmaktadır. Böylece hem bir keçiden yaşam boyunca daha fazla yavru alınması hem de keçi yetiştiriciliğinin daha verimli hale getirilmesi hedeflenmektedir (Alaçam 2002). Çiftlik hayvanlarının genetik ıslahı, genetik olarak üstün olan erkeklerden elde edilen spermanın dondurulmuş çözünmüş semen ile yapay tohumlamanın yaygın kullanımıyla kolaylaştırılabilir. Ancak dondurulmuş-çözünmüş semen ile derin servikal yapay tohumlamanın kullanımı düşük fertiliteye neden olur. Dondurulmuş-çözünmüş semenle yüksek fertiliteye ulaşması için uterus içine direkt olarak tohumlama yapmak gerekir. Sığır, at ve domuzlarda intra-uterin tohumlama mümkün olsa da koyun serviksinin karmaşık anatomik yapısı serviks kanalından uterusa doğru tohumlama pipetinin geçişini zorlamaktadır. Eğer bu iş zorla yapılırsa servikal kanal zarar görebilmektedir (Leethongdee 2010). Laparoskopik tohumlama, direkt olarak semeni uterus boynuzunun içine yerleştirir. Yetişkin Ankara ve Feral keçilerinin hemen hemen % 50 sinde serviks yoluyla uterus içine boşaltılma yapılması mümkün olmaktadır. Dondurulmuş-çözünmüş semende servikal kanalın daha içine semenin boşaltılmasından sonra fertilitedeki artış, taze sulandırılmış semenden daha yüksektir (Ritar 1990). Prostaglandinler çeşitli türlerde doğum esnasında servikal yumuşamanın mekanizmasına dahil edilmiştir. Gebe koyunun son zamanlarında Prostaglandinlerin ilişkisi birkaç yolla araştırılmıştır (Ledger 1983). 3

2. KURAMSAL TEMELLER VE KAYNAK ARAŞTIRMASI 2.1 Keçinin Üreme Özellikleri 2.1.1 Eşeysel olgunluk Dişi oğlaklar açısından eşeysel olgunluk ya da ergenlik, üreme organlarının gelişmesi sonucu olgunlaşmış yumurtayı oluşturması ve çiftleşme isteği ya da kızgınlık göstermeleri durumudur. Dişi oğlakların bu şekilde ilk kızgınlık gösterdikleri zaman ise eşeysel olgunluk olarak adlandırılır. Dişi oğlaklarda eşeysel olgunluk yaşı, ırk, canlı ağırlık, besleme, oğlaklama zamanı, yıl ve doğum tipi gibi etmenlere bağlı olarak değişir. Genelde dişi oğlaklar, ergin yaş ağırlığının % 50-70 ını kazandıkları zaman ergenliğe ulaşırlar. Ay olarak ortalama ergenlik yaşı 5 ile 7 ay arasında olmaktadır (Gimenez 2008). 2.1.2 Kızgınlık döngüsü Ovaryum ve genital bölgedeki bütün fizyolojik ve morfolojik değişimleri kapsayan kızgınlık döngüsü, aşım için genital bölgenin hazırlanması, ovulasyon, fertilizasyon ve embriyo implantasyonuna yol açmaktadır. Keçilerde kızgınlık belli zaman aralıklarıyla tekrarlanır. Bu zaman sürecine kızgınlık döngüsü denir. Keçilerde kızgınlık döngüsü uzunluğu 18-22 gün arasındadır. Kızgınlık döngüsü uzunluğu yaş, ırk, çiftleşme mevsimi dönemi, besleme gibi etmenlere bağlı olarak değişir (Gordon 1999, Fatet 2011). 4

Şekil 2.1 Keçide kızgınlık döngüsü esnasında ortaya çıkan farklı fizyolojik olaylarının şematik gösterimi: Folikül gelişimi, ovaryum döngüsü ve endokrin düzenlemelerinin modeli (Fatet 2011) Ovaryum döngüsü klasik olarak 2 aşamaya bölünmektedir: Foliküler aşama ve Luteal aşama (Şekil 2.1) Foliküler aşama, folikül gelişim dalgalarıyla ilişkili olarak ovulasyona kadar gonadotropine bağlı foliküllerin olgunlaşmasını kapsar. Foliküler aşama esnasında FSH hipofiz bezinden salgılanıp, foliküllerin büyümesini uyarır. LH nin etkisi altında dominant foliküller ovulasyon aşamasına erişmeden önce, ast foliküller dejenere olurlar. Büyük foliküller aracılığıyla salgılanmış olan 17β estradiolun periferik konsantrasyonlarındaki artışı kızgınlık davranımlarını uyarıp, gonadotropik ekseni üzerine pozitif feedback etkisi gösterir. Bundan dolayı GnRH salgısındaki artış ovulasyon öncesi LH surge uyarır. Dolayısıyla 20-26 saat sonra ovulasyon görülür ve foliküler hücreleri lüteinize eder. Luteal aşama, ovulasyon zamanından başlar. Yaklaşık olarak kızgınlığın başlangıcından 5 gün sonra, çatlayan folikülün hücreleri luteal hücrelere dönüşerek, korpus luteumu(cl) oluşturur. CL hücrelerinden salgılanan progesteron, kandaki progesteron konsantrasyonunu arttırıp, 16 gün boyunca yüksek düzeyde kalmasını sağlar (>1 nanogram/ml). Bu luteal faz esnasında gonadotropine 5

bağlı foliküler büyüme, dalgaya benzer biçimde devam eder. Ancak progesteron ile ovulasyon engellenir. Luteal fazın sonunda (kızgınlıktan 16-18 gün sonra) gebelik yoksa uterustan salgılanan prostaglandin F 2α (PGF 2α ), CL nin regresyonunu uyararak, progesteron salgısını düşürür. Yavaş yavaş progesteronun plazma konsantrasyonlarının azalışı, gonadotropik hormonlar salgısından engelleyici etkiyi kaldırarak, yeni bir foliküler aşamayı başlatır (Fatet 2011). 2.1.3 Çiftleşme mevsiminde eşeysel etkinlik Keçilerin tropikal bölgelerde yıl boyunca östrüs gösterebilmelerine karşın, ülkemizin de içinde bulunduğu kuzey yarım kürede mevsime bağlı poliöstrus gösterdikleri ifade edilmektedir. Kuzey yarım kürede keçilerin yaz sonu veya sonbahar başlangıcında aşım sezonuna girdikleri ve bu sürecin Eylül-Ocak ayları arasında olduğu bildirilmektedir. Böylelikle sonbaharda günün ışıklı sürelerinin, ışık yoğunluğunun ve hava sıcaklığının azalmasına bağlı olarak keçiler kızgınlık gösterirler (Kalkan ve Horoz 2002). 2.1.4 Kızgınlık Keçilerde çiftleşme mevsiminin en önemli göstergesi, belli davranışsal ve fizyolojik belirtiler göstererek tekeyi kabul etmesi durumudur (Yami 2008). 2.1.5 Kızgınlık süresi Keçilerde kızgınlık süresi ortalama 24-48 saattir. Kızgınlık süresi, ırk, yaş, çiftleşme mevsimi dönemleri ve tekenin uyarıcı etkisine göre farklılık gösterir (Gimenez 2008). 2.1.6 Çiftleşme Keçilerde en yüksek düzeyde gebelik sağlamak için kızgınlık süresinin sonunda çiftleşme yaptırılmalıdır. Keçilerde yumurtlama, kızgınlığın ikinci yarısında kızgınlığın bitimine yakın zamanda ya da kızgınlık başlangıcından 24-36 saat sonra olur. Yumurtanın fertil (dölleme kabiliyetini koruma) olabilme süresi 10-25 saattir. Spermatozoitlerin fertil ömrü 24-48 saattir (Gimenez 2008). 6

2.1.7 Gebelik Keçilerde gebelik süresi, ırka, yaşa, doğacak yavrunun doğum tipine, cinsiyetine ve mevsime göre değişir. Ortalama 144-157 gündür. İkiz doğan oğlakların gebelik süreleri genellikle tekiz doğan oğlaklardan bir gün daha kısadır (Cedden 1994). Aşımdan sonra keçilerin gebe kalıp kalmadığı 18-22 gün sonra aralarına konan tekeyi kabul ya da reddetmesiyle anlaşılır. Gebe keçi sakinleşir, tekeden kaçar ve yem yeme isteği artmaktadır (Alaçam 1994, Kaymakçı 2006). 2.1.8 Oğlaklama Keçilerde oğlaklama, hazırlık aşaması (2-6 saat), yavrunun dışarıya çıkartılması (0.5-2 saat) ve plasentanın atılması (0.5-8 saat) olmak üzere üç aşamada gerçekleşir. Keçilerde doğumun yaklaşmasıyla meme gelişimi hızlanır ve vulva dudakları ödemli bir görünüm kazanır. Memelerden süt sızmaya başlar. Uterus kontraksiyonları kendini gösterir. Bu etkiyle serviks uteri açılır ve doğum kanalı dölüt kesesinin gelmesi ile genişler. Daha sonra kesenin patlamasıyla içindeki sıvı doğum kanalına ya da yoluna akar, kaygan bir duruma getirir. Doğum ya da oğlaklama 30-40 dakika sürer. Çoğuz doğumlarda ilk doğan oğlak ile sonraki arasında 30 dakika ara vardır. Oğlakların % 70 i önden geliş, % 30 u ise arka geliş pozisyonunda doğarlar. Oğlaklama sırasında ya da hemen sonra göbek kordonu kopar. Plasenta, oğlaklamadan 1-2 saat sonra kendiliğinden düşer ve involusyonu genellikle 1 ay sürer (Gimenez 2008). Oğlaklama zamanı yetiştiricinin yönetim programında yer alan çok kritik bir dönemdir. Doğumda oğlakların ölmesinin iki temel nedeni; yeterli deneyimi olmayan yardımcı ve geciken yardımdır. Bu durumda kişisel tecrübe ve karar büyük bir önem taşımaktadır. Bazı yetiştiriciler 30-45 dakikadan sonra müdahale etmektediler. Keçi, yardımdan önce bir yerde tutulur. Bunlar üç adımda izlenir: Kayıt, inceleme ve müdahale. Her bir doğum kendine özel olarak farklı işlem istemektedir (Gimenez 2008). 7

2.2. Kızgınlığı Belirleme Dişilerle erkekleri ayrı tutmak gibi denetim altında çiftleştirme durumlarında ve yapay tohumlamaya yönlendirilirken kızgınlık tespiti büyük bir öneme sahiptir. Bu nedenlerden dolayı kızgınlık belirtilerini iyi anlamak gerekmektedir. Keçilerde kızgınlığın davranışsal işaretleri: Vulva genişlemesi, vagina iç zarının kabarması ve kızarması, kanlı bir görünüm alması, teke arama ve tekeden kaçmama, diğer keçilerin üzerine atlama, sürekli meleme, sık sık idrar yapma, rahatsızlık, kuyruğunu hızlı bir şekilde yukarı aşağı sallama, servikal mukus akıntısı ve ondan dolayı tüylerinin birbirine yapışması şeklinde görülmektedir (Yami 2008). 2.2.1 Kızgınlık belirleme teknikleri Koyun ve keçilerde (özellikle keçilerde) kızgınlığı belirlemek sığırlarla kıyaslandığında nispeten daha zordur. Bu yüzden kontrollü çiftleştirme veya yapay tohumlama yapılan yerlerde düzenli şekilde kızgınlığı tespit etmek gerekir. Kızgınlık belirlemede kullanılan teknikler; arama tekelerinin kullanımı(vazektomize veya epididimize edilmiş erkekler), Şekil 2.2 de gösterilen biçimde dişilerin vaginasına penisin girişini önlemek için tekelerin bedeninin etrafına çadır bezi veya deriden yapılmış önlüklerin bağlanması, koşum takımlı arama tekesi kullanımıdır (Yami 2008). Şekil 2.2 Tekenin vücudunun etrafına bağlanmış önlük (Yami 2008) 8

2.3 Anestrus Ve Anestrusun Endokrin Kontrolü Anestrus, kedi, koyun, kısrak, keçi gibi mevsimsel poliöstrik hayvanlarda üreme sezonları arasındaki inaktif dönem olarak tanımlanır. Bu dönemde hipofiz bezi inaktif olup, gonadotropin salgısı düşük düzeydedir. Dolayısıyla foliküler aktivitenin uyarılmamasına bağlı olarak, anöstrüs döneminde keçilerde östrüs ve ovulasyon şekillenmemektedir (Gordon 1999, Çoyan 2002, Zarazaga 2011). Ancak bu dönemde de ovaryumlar üzerinde antral (üçüncü) foliküller yer alır. Eğer gonadları uyarıcı hormonları salıverici hormon (GnRH) boşalımı olursa bu foliküller gelişir, estradiol salgılar ve ovulasyon gerçekleşebilir. Anestrusun görülmesinin nedeni, antral foliküllerin olgunlaşmanın son safhasına ulaşamaması ve kızgınlık döngüsü sırasında ovulasyon öncesi büyümeyi tamamlayamamasıdır. Baril (1993), bu oluşumun temel nedeni olarak GnRH ve LH salınımlarının proestrus safhasında 30-60 dk da bir olmasına karşın, anestrus safhasında 6-12 saatte bir olduğunu ileri sürmektedir. Progesteronun salgılanmadığı sırada geniş aralıklarla gelen LH salınımları hipotalamusun estradiola olan olumsuz yöndeki yanıtının mevsime bağlı olarak değişmesi şeklinde yorumlanabilir (O callaghan vd. 1993). Keçilerin üreme aktivitesini belirleyen en önemli yönetici fotoperiyottur. Keçiler gün ışığı alma sürelerinin arttığı dönemlerde anöstrüse girmektedirler (Zarazaga 2011). 2.4 Anestrus Dönemde Ovaryum Aktivitesinin Uyarılması Sezon dışı yapılan senkronizasyon çalışmalarında, sezonda yapılanlara kıyasla daha düşük fertilizasyon ve daha yüksek embriyonik ölüm oranları saptanmıştır. Bu durumun, aşım sezonunda ve sezon dışında reprodüktif sistemin farklı işlevlerinden kaynaklandığı düşünülmektedir. Sezon içerisinde östrüs senkronizasyonu uygulamalarında sezon dışı uygulamalarına göre östrüslerin daha erken görüldüğü, semptomların daha belirgin ve sürekli olduğu belirtilmektedir. İki sezon arasında ovaryumlardaki steroidojenik kapasitenin farklı olmasına bağlı olarak plazma progesteron ve östrojen düzeylerinin değiştiği belirtilmiştir. Aşım sezonunda progesteron ve östrojen düzeylerinin anöstrüs dönemine göre daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Bu farkın büyük olasılıkla sezon içerisindeki preovulator (graaf) 9

folliküllerin daha büyük olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir (Restall 1978, Rhind 1980, Blaszczyk 2004). 2.4.1 Üreme mevsimi dışında başlıca kullanılan hormonlar Hormon uygulama işleminde yaygın olarak, Gebe kısrak serum gonadotropini (PMSG), Kadın plasenta hormonu (HCG), Progesteron hormonu ve Prostaglandin F 2α (PGF 2α ) hormonları kullanılmaktadır (Alaçam 1994). 2.4.1.1 Gebe kısrak serumu hormonu (PMSG) PMSG; FSH ve LH benzeri fizyolojik etkiye sahiptir. Bu hormon yapıldığı andaki foliküllerin durumuna göre, ya FSH olarak graaf foliküllerin gelişmesini sağlamakta ya LH olarak yumurtlamayı sağlamakta ya da her iki işlevi yapmaktadır. PMSG, keçilerde normal aşım mevsiminde çoklu yumurtlatma (super ovulasyon), anestrus döneminde kızgınlık ve yumurtlatmanın oluşturulması amacıyla kullanılır. Kas içi verilir. PMSG, kızgınlık düzenleyici hormonlardan sonra uygulanır (Motlomelo 2002, Ball 2004). 2.4.1.2 Kadın plasenta hormonu (HCG) HCG, daha çok LH etkisi gösteren bir hormondur. Keçilerde HCG, genellikle PMSG den sonra uygulanır. Bununla birlikte çoklu yumurtlatıcı olarak HCG nin kullanılması çok yaygın değildir. HCG de, kızgınlık düzenleyici hormonlardan sonra kullanılır. Kas içi verilir (Ball 2004). 2.4.1.3 Progesteron hormonu Progesteron hormonu FSH/LH hormonlarının karşıtı olması nedeniyle kızgınlığı durdurma ya da baskı altında tutma özelliği vardır. Bu özelliğinden yararlanılarak kızgınlığın düzenlenmesinde ve toplulaştırılmasında kullanılan en yaygın hormondur. Progesterondan beklenen yarar, kullanılan hormonun kısa sürede etkili olmasına ve en önemlisi de kısa sürede vücuttan atılmasına bağlıdır (Romano 2002, Ball 2004, Whitley 10

2004). Pratikte kullanılan progestagenlerin çeşitleri Çizelge 2.1 de gösterilmiştir (Alaçam 1994) Çizelge 2.1 Pratikte sıklıkla kullanılan progestagenler (Alaçam 1994) Medroxyprogesterone acetate Fluorogestone acetate Megestrol acetate Melengestrol acetate Chlormadinone acetate Norethandrolone Norethisterone acetate MAP FGA MA MGA CAP NEA NET 2.4.1.4 Prostaglandin F2α (PGF2α) PGF 2α, CL yi eriten ve giderek yok eden bir etkiye (luteolitik) sahiptir. Bunun sonucu olarak korpus luteumun salgısı olan progesteron giderek ortadan kalkar. Kızgınlık döngüsünde yeniden foliküler evre başlar. Bu özelliğinden dolayı, yapay PGF 2α, kızgınlığın denetiminde başarıyla kullanılır. Kas içi uygulanır. Prostaglandinler, anöstrüs döneminde etkisizdirler. Prostaglandinlerin anöstrüs döneminde tek başına kullanımı hedef dokusu olan CL un bulunmamasından dolayı yoktur. Prostaglandin, anöstrüs dönemindeki keçilerde çoğunlukla progestagenlerle beraber kullanılır (Kusina 2000, Micheal 2002, Medan 2002, Leboeuf 2003). 2.4.2 Uygulama yöntemleri 2.4.2.1 Enjeksiyon yöntemi Bu yöntemde progesteron hormonu kas içi olarak verilir. Yöntemin enjeksiyon sıklığı, uygulanan doz ve uygulama süresi bakımından birçok seçenek bulunmaktadır. Progesteron hormonunun bu şekilde verilmesinin uygulanabilir ve ekonomik olmadığı görülmektedir. 11

2.4.2.2 Ağızdan uygulanan (oral) yöntem Bu yöntemde progesteron hormonu, yem içinde, pelet olarak ya da ağızdan kapsüller şeklinde verilir. Ağız yoluyla hormon uygulama yönteminin geviş getirenlerde sınırlı düzeyde kullanılabileceği anlaşılmaktadır. Bunun nedenleri arasında; günlük yem tüketimdeki değişme, sindirim olayının karmaşık olması, yemlerin hareket hızının ayrı olması sayılabilir. 2.4.2.3 Vaginal yöntem Küçük ruminantlarda kızgınlığın senkronizasyonu için geleneksel seçilmiş tedavi, vagina içi sünger kullanımıdır. Bu yöntemde Progesteron hormonu emdirilmiş süngerler özel spekulum aygıtıyla vaginaya sokularak serviks uteri bölgesine bırakılır. Bir süre vaginada bırakılan süngerlerle Progesteron hormonu kana karışır. Sürenin sonunda sünger, kendine bağlı iplik yardımıyla dışarı çıkartılır. En yaygın Progesteron hormonu uygulama yöntemidir (Wildeus 2000,Yami 2008). Progesteron emdirilmiş, medikal silikon elastomerinden oluşan CIDR(Kontrollü İlaç Salıverici) Yeni Zellanda da üretilmiştir. Küçük ruminantlar için CIDR-S ve CIDR-G tipleri mevcuttur. Günümüzde CIDR-G daha yaygın şekilde kullanılır. Bunların progesteron içerikleri % 9 dan 12 ye kadardır (330 mg progesteron) ( Wildeus 2000). 2.4.2.4 İmplantasyon yöntemi Progesteron hormonu emdirilmiş implantlar özel bir trokar aracılığıyla keçilerin ön koltuk deri altına yerleştirilir. Teke katımından yaklaşık 14 gün önce uygulanır. Her implant 5 cm boyunda ve 0.93 cm çapındadır. Uygulanabilir bir yöntemdir. 2.4.3 Kızgınlığın uyarılması 2.4.3.1 Progesteron kullanımı Keçilerde, sığırlarda olduğu üzere, kızgınlık ve yumurtlama zamanının denetimi, kızgınlık döngüsüne yapılan müdahalenin niteliğine göre iki türlü olur. Birincisi, normal 12

luteal evreyi kısaltmaya yönelik hormon uygulamasıdır. Bu durumda keçiler foliküler evreye aynı anda girecekler ve gelecek kızgınlıklar büyük oranda kısa bir sürede toplanacaktır. Bu amaçla yaygın olarak F 2α serisi prostaglandinlerin luteolitilik etkilerinden yararlanılmaktadır. İkincisi ise, birincisinin aksine luteal evreyi uzatarak, foliküler gelişmenin baskı altında tutulmasıdır. Yeterli bir sürede yapılan uygulamalardan sonra, hormonal engelin ortadan kaldırılmasıyla keçiler foliküler evreye aynı zamanda gireceklerdir. Bu amaçla progesteron etkili yapay üreme hormonları kullanılır. Günümüzde MAP (60 mg) ve FGA (30 mg veya 45 mg) içeren vaginal süngerler ve progesteron CIDR-G (330 mg) en yaygın biçimde kullanılan protokollerdir. Tedavi uzunluğu 9 günden 18 güne kadar değişir. İyi kızgınlık senkronizasyonu, uzun süreli(18-21 gün) protokollerin kullanımıyla elde edilir. Ancak genellikle zayıf sperm transportundan dolayı muhtemelen fertilite de düşmektedir. Ayrıca, yeni yapılan araştırmalar, uzun süreli protokol tedavisiyle elde edilen düşük sonuçların progesteronun sub-luteal konsantrasyonundan dolayı ortaya çıktığını da göstermektedir. Progesteronun sub-luteal konsantrasyonu dominant foliküllerin aşırı gelişimlerine ve dirençliliğine neden olur. Uzun süreli protokol ile tedavi edilmiş keçiler kızgınlık esnasında daha çok miktarda servikal mukus üretimine eğilim gösterirler (Tibary 2009). Şekil 2.3 CIDR ile PGF 2α kullanımının şematik gösterimi 13

Şekil 2.3 te CIDR ile PGF 2α kullanımını gösteren bir şekli yer almaktadır. Progesteron ile kısa süreli tedavilerin, fertiliteyi iyileştirdiği görülür. Ancak tedavinin sonunda PGF 2α veya analoglarının luteolitik dozunun kullanımı gerekir. Progesteron ile kısa süreli tedaviler, üreme mevsimi dışında daha yararlıdır (Kaabi 2006,Tibary 2009). Şekil 2.4 CIDR ile PMSG kullanımının şematik gösterimi Şekil 2.4 te sünger veya CIDR ları almandan 48 saat önce gonadotropinlerin enjeksiyonu (PMSG 250-500 IU) ile kızgınlığı toplulaştırma ve ovulasyonu iyileştirerek, planlanmış yapay tohumlama amacıyla daha iyi gebelik oranı elde edilir. Foliküler gelişimin uyarımı ve ovulasyonun senkronizasyonu için PMSG rol oynar. PMSG nin dozu mevsim, ırk, ağırlık, yaş ve istenilen üretkenliğe göre düzenlenmelidir (Tibary 2009). Çeşitli ırklarda farklı muamelelerin kızgınlık yüzdeleri ve fertilite oranları Çizelge 2.2 de gösterilmiştir (Wildeus 2000). 14

Çizelge 2.2 96 saat içinde kızgınlık yanıtı ve CIDR ile senkronize edilmiş keçilerde fertilite oranı (Wildeus 2000) 2.4.3.2 Prostaglandin E ve analogları Oviduktun düz kas fonksiyonunu kontrol ederek gamet ve embriyo transferinde PGE 2 rol oynayabilir. Kısrak oviduktunun elektromyografik faaliyeti 10 mg PGE 2 nin kas içi verilmesiyle uyarılmıştır. PGE 2 nin lokal olarak uygulanması oviduktal isthmusun dairesel düz kaslarının gevşemesine sebep olmaktadır. Domuzda iyi gelişmiş kaslı yapı Utero Tubal Junction nın (UTJ) mezotelyum altında yer almaktadır. Bu kaslı yapılar ovulasyonda ritmik olarak kasılmaktadır. Bu kasılmaların isthmusa UTJ içinden spermatozoaların ilerlemesinde rol oynadığı düşünülmektedir (Woods 1999). Emilen prostaglandinler dişinin hormonal durumuna ve prostaglandinlerin türüne bağlı olarak uterus ve ovidukt (tuba uterina) düz kaslarının kasılımını uyarır ya da engeller. Örneğin, PGEı, PGE 2 ve PGF 2α uterus düz kaslarının, PGFı ve PGF 2 ovidukt kasılımına, PGEı ve PGE 2 tuba uterinanın etkinliğinin azalımına neden olmaktadır. Bu etkilerinden dolayı uterustan emilen prostaglandinlerin spermatozoonların uterus ve ovidukta geçmesini ve yumurtanın döllenmesini kolaylaştırdığı sanılmaktadır. Özellikle, PGF 2α gebelik ve gebeliğin olmadığı durumlarda uterus düz kaslarının kasılımına neden olmaktadır. Sözü edilen prostaglandinler gebeliğin her döneminde uterus kaslarını uyarabilir. Bu uyarıma bağlı olarak düşüklere bile neden olabilimektedirler (McDonald 1988, Adams 1988, Yılmaz 1999, Gardne 2007). 15

Prostaglandin E1, E2 ve F2α in vivo ve in vitro da serviks ve uterusun kasılma faaliyetini uyarmaktadır. Dondurmadan önce PGE 1 ve PGF 2α nın semene eklenmesi de genital sistemde spermatozoanın transportunu iyileştirmektedir. PG çözünmüş semene eklendiğinde spermin motilitesini ve kuzulamayı yükseltmektedir. Ancak dondurma işleminden önce, kullanıldığında bu özelliklerde yükselme görülmemektedir (Salamon 2000). 2.4.3.3 OvSynch protokol Süt sığırlarında planlanmış yapay tohumlama için kullanılan ovulasyon senkronizasyon protokolü (OvSynch) keçilerde de araştırılmıştır. Bu protokol, GnRH nin enjeksiyonunu takiben 7 gün sonra PGF 2α nın luteolitik enjeksiyonunu içermektedir. GnRH nin ikinci enjeksiyonu, PGF 2α nın enjeksiyonundan iki gün sonra verilmiştir. GnRH nin ikinci enjeksiyonundan 16 saat sonra keçilerde tohumlama yapılmıştır. Büyük sürülerde planlanmış tohumlama protokolleri daha iyi performans göstermiştir. Bu protokol ile geleneksel progesteron + ecg protokolünü kıyaslayan bir araştırmada tek başına planlanmış yapay tohumlamayı izleyen oğlaklama oranı OvSynch ve süngere göre sırasıyla % 58 ve % 46 olmuştur (Tibary 2009). Şekil 2.5 Ovsynch kullanımının şematik gösterimi 16

2.4.4 Suni Işık Uygulamaları Ve Melatonin İle Ovaryum Aktivitesinin Uyarılması Keçiler; mevsime bağlı üreme aktivitesi göstermeleri nedeniyle mevsimsel poliöstrik hayvanlar olarak tanımlanmaktadır (Gordon 1999). Keçilerde seksüel aktivite, ülkemizin de içinde bulunduğu kuzey yarımkürede gün uzunluğunun azaldığı, yaz sonu ve sonbahar aylarında görülmektedir (Çoyan 2002). Kızgınlığı uyarma amacıyla kontrollü ışıklandırma, değişen gün uzunluğu olgularıyla yapılabilmektedir. Keçilerde kızgınlık döngüsü, uzun günlerden kısa günlere gün uzunluğunun değişimiyle başlamaktadır. Keçiler gibi tekelerde aynı ışık miktarına maruz kalmalıdır. Kısa günlere maruz kalan tekelerin sperm üretimi, çiftleşme aktiviteleri ve sperma kalitesi yükselecektir. Işığın miktarı yavaş yavaş 8-12 haftalık periyotta azaltılmalıdır. Yapay fotoperiyot altında, uzun fotoperiyottan kısa fotoperiyota geçen keçilerin yaklaşık 56 günden sonra nöroendokrin seksüel aktivitesinde bir artış görülmektedir (Tibary 2009, Zarazaga 2011). Koyun ve keçide epifiz bezi fotoperiyodik bilginin hormonal mekanizmaya aktarıldığı başlama noktasıdır. Epifiz bezi fotoperiyodik bilgiyi, kendi hormonu olan melatonine dönüştürerek üreme ekseni üzerinde etki göstermektedir (Dellal ve Cedden 2002). Gece esnasında melatonin salgılandığı için melatoninin daha uzun salgı olgusuyla gün uzunluğunun azalışı ile ilişkilidir. Melatoninin bu salgı olgusu keçiler gibi çiftleşme mevsimi kısa gün olan türlerin üremesini stimule eder. Sürekli yavaş serbest bırakıcı implantlardan melatoninin dışarıdan uygulanması, kısa günlerin uyarıcı etkisini taklit etme yoluyla keçi ve koyunlarda çiftleşme mevsiminin öne alınmasına neden olur (Papachristoforou 2007). Melatonin uygulamalarının başarısını esas olarak uygulama süresi, sayısı ve dozu belirlemektedir. Melatoninin günlük olarak 2 mg ve 36 90 gün süreyle uygulanması halinde % 70 in üzerinde erken ovulasyon elde edilmektedir. İlkbahardaki melatonin uygulamalarının etkinliğindeki düşüklük bu dönemde kısa günlere karşı gösterilen dirençten kaynaklanmaktadır. Bu direnç, 1 2 aylık uzun gün ışık uygulamaları ile ortadan kaldırılabilmektedir (Dellal ve Cedden 2002). 17

Üremenin mevsime bağlılığı yüksek olan ırklarda yalnız melatonin kullanıldığında çiftleşme mevsimine giriş en çok 1,5 ay öncesinde elde edilir. Bu ilerleme birçok yetiştirici için uygun değildir. Bu tür koşullar altında melatonin uygulamasından önce en az 2 ay, ya iki periyotlu ek aydınlatma veya gerçek uzun günlerden oluşan ışık uygulaması şeklinde yapılır. Bu tür uzun gün uygulamaları muhtemelen yıllık çiftleşme mevsiminin başlamasına göre fotoperiyodik sinyali temin ederek, melatonine duyarlılığı arttırır. Açık barınaklarda yetiştirilen Fransa süt keçilerinde, bu sıranın kullanımı yani uzun gün + melatonin ve melatoninin ardından gelen teke etkisi sonucunda normal çiftleşme sezonuna yakın fertilite, yeterli ovulasyon ve kızgınlık görülmektedir. Uzun gün uygulaması 2 aydan daha fazla olmalı, implantlar ile elde edilen melatonin konsantrasyonu yeterli olmalı ve uzun gün + melatoninle uygulanmış tekeler 35 ile 70 gün melatonin uygulamasının başlamasından sonra doğal çiftleşme için katılmalıdır. Eğer bu koşullar tam olarak uygulanırsa gebeliklerin piki genellikle teke katımından yaklaşık 10 gün sonra ortaya çıkar. Beklendiği gibi bazı keçilerde bir sonraki kızgınlıkta aşım yapılır (Cheminau 1986, English 1986, Robinson 1986, Ronayne 1989, Chemineau 1996). 2.4.5 GnRH İle Ovaryum Aktivitesinin Uyarılması GnRH, hipotalamusta sentezlenen ve adenohipofizde FSH ve LH salınımını kontrol eden dekapeptit yapıda bir neuro hormondur. Eksogen olarak intra muskuler (kas içi), intra vaginal, subkutan (deri altı) ve intra uterin olarak uygulanabilmektedir. Eksogen olarak uygulandığında anöstrustaki keçilerde ovaryum etkinliklerini uyarmak, ya da senkronize döngülerde ovulasyon şansını yükseltmek üzere kullanılabilmektedir (Başaran 1995). 2.4.6 Teke Etkisi İle Ovaryum Aktivitesinin Uyarılması Keçi ve keçi gibi kızgınlıkları çiftleşme mevsimine bağlı olan türlerde cinsel faaliyet tekenin katımıyla uyarılabilinmektedir. Bu uyarım sezona bağlı veya laktasyona bağlı olan ovulasyon olmamış dişi grubuna teke katımıyla gerçekleşebilir. Bu etkiye teke etkisi veya teasing denir (Veliz 2002). 18

Bir dönem tekelerden ayrı tutulmuş keçilere, tekrar teke katımı yapıldığında çiftleşme mevsimi ilerleyip, kızgınlığın senkronizasyonu bir dereceye kadar sağlanabilinir. Laktasyondan 28 gün sonra geçici olarak oğlakların alınması (48 saat), teke etkisine yanıtı, laktasyonda olan keçilerde iyileştirir. Tekenin katımı keçileri uyarır. 24-96 saat arasında ovulasyon gerçekleşir. Ancak kızgınlığın toplulaşması keçilerin 2/3 ünde görülür. Bu yüzden teke etkisiyle gerçekleşmiş ovulasyonların büyük oranı kısa luteal fazıyla takip eder (Tibary 2009). 2.5 Anestrus Dönemde Kızgınlıkların Toplulaştırılmasına Yönelik Hormon Uygulamaları Aşım mevsimi dışındaki cinsel dinlenme ya da anestrus dediğimiz dönemde kızgınlıkların uyarılması ve oğlak elde etme çeşitli araştırıcılar tarafından birçok keçi ırkında denenmiştir (Cedden 1994). Süt keçilerinde FGA emdirilmiş vagina içi süngerler 11-17 gün sürelerde 400-500 IU PMSG ya da PGF 2α ile beraber veya tek başına denenmiş; en yüksek doğum oranının 11 gün süreli FGA uygulamasıyla; en yüksek oğlak veriminin ise FGA ve PMSG (400 IU) kullanılan ve süngerlerin çıkartılmasında PGF 2α (7,5 mg) nın verildiği uygulama ile elde edildiği bildirilmiştir. Süt keçilerinde Norgestomet deri altı implantı, FGA lı vagina içi sünger (11 gün süreli) ve Cloprostenol ile beraber PMSG enjeksiyonunun (10. gün) % 95 - % 100 kızgınlık oluşturduğu buna karşılık, tekelerdeki düşük libido, genç dişilerin yavru atması ve bazı hayvanların implantlarını düşürmesi nedenleriyle fertilitenin düşük olduğu bildirilmiştir. Vagina içi sünger ve deri altı implantı kullanılmaları arasında ise sonuç bakımından bir fark bulunamamıştır (Bretzlaff 1989). Alpin keçilerinde vagina içi sünger ve PMSG enjeksiyonu uygulamasıyla beraber naloxone (dolaşım güçlendirici preparat) verilmesini denemişler. Yavru verimi bakımından olumlu bir etki olduğunu bildirmişlerdir (Fuentes 1991). 19

Sağılmayan ve anestrus dönemindeki sütçü keçilerin kan plazmasında LH ve progesteron düzeyi, kızgınlığın başlama zamanı ayrıca gebelik oranları araştırılmıştır. 9 gün süreli deri altı norgestomet implantlarıyla beraber 48 saat süreli GnRH ozmotik mini pompa uygulaması tüm hayvanlarda kızgınlık sağlamıştır. Tek başına GnRH mini pompalarının kullanımı ise hiçbir hayvanda kızgınlık oluşturmamıştır. Tek başına norgestomet ve norgestometle beraber ozmotik mini pompa uygulaması sonucunda kızgınlıklar 49 ± 3 ve 32 ± 2 saat sonra, LH nın pik durumuna gelmesi 56 ± 4 ve 34 ± 3 saat sonra, gebelik oranı ise %83 ve %50 olarak bulunmuştur. Gebe kalan hayvanların kan plazma progesteron düzeyi aşımdan 3-5 gün sonra 1,0 ng/ml ye kadar yükselmiş, sonrada sabit kalmıştır (Bretzlaff 1991). Buna karşılık, aşım mevsimi öncesi keçilerde yapılan çalışmada 19 gün vagina içi progesteron süngeri ve 17. gün PMSG ya da 10 gün süreli vagina içi progesteron ve 8. gün PGF 2α ile PMSG uygulamalarının sonuçları karşılaştırılmış; LH boşalımı birinci ve ikinci uygulamanın bitiminden 27 ± 4 saat sonra, ovulasyon ise LH boşalımından 25 ± 3 saat (1. uygulama) ve 24 ± 2 saat (2. uygulama) sonra gerçekleşmiştir (Gonzalez 1983). 2.6 Yapay Tohumlama Yöntemleri 2.6.1 Intra-vaginal tohumlama En basit tohumlama şeklidir. Taze semenin, servikse herhangi bir giriş olmadan vagina içerisine bırakılması işlemidir. Bildirilen başarı oranları değişkendir. Dondurulmuş spermanın kapasitasyona uğraması sonucunda fertilizasyonda azalma, motilite ve metabolik aktivite kaybının yanı sıra spermin morfolojik yapısında da dejenerasyonların olduğu tespit edilmiştir. Bu yüzden intra vaginal yöntem dondurulmuş sperma için uygun değildir. (Blackshaw ve Emmens 1953, Fukui 1978). Donmuş sperma ile tohumlama sonrası dişi genital kanala bırakılan fertil sperma hücrelerinin sayısı ve bu hücrelerin genital kanalllarda transportunda, olgunlaşmasında ve ovulasyon zamanını belirlemede taze spermaya göre daha dayanıksız olabilecekleri ifade edilebilir. Donmuş spermaya göre taze spermada elde edilen yüksek fertilite oranlarının tohumlama 20

dozundaki yüksek spermatozoon sayısına ve spermanın bırakıldığı yere bağlı olduğunu bildirmiştir (Ritar 1990). 2.6.2 Intra-servikal tohumlama Servikal tohumlama; kataterin serviks içinde yaklaşık olarak 2-6 mm ilerletilerek spermanın bırakılması ile gerçekleştirilir. Bazı hayvanlarda kataterin serviks içerisinde ilerletilmesi mümkün olmamakla birlikte bazı hayvanlarda katater tüm serviks boyunca ilerletilebilir. Servikal tohumlama tekniği daha çok taze ve sulandırılmış sperma ile yapılan tohumlamalarda kullanılmaktadır (Evans ve Maxwell 1987). 2.6.3 Trans-servikal tohumlama Bu yöntemde keçi, servikal tohumlamada olduğu gibi sabitlendikten sonra vulva dudaklarının kuru temizliği yapılır. Serviksin mekanik dilatör (serviks pensi), hormon (PGF 2α ) veya tokolitik ilaçlar kullanılarak genişlemesi sağlanır. Katater tüm serviks boyunca ilerletilerek sperma uterusa bırakılır (Allison 2009). Suni tohumlama uygulamalarında ideal teknik intra-uterin tohumlamadır. Taze sperma ile yapılan intravaginal ve intra-servikal tohumlamalarda başarılı sonuçlar alınmasına karşın, donmuşçözünmüş spermalarda bu teknikler iyi sonuç vermemektedir (Anel 2006). 2.6.4 Tohumlama tekniğinin fertilite üzerine etkisi Sohnrey vd. (2005) yapılan bir araştırmada laparoskopik ve trans-servikal yöntemleri kıyasladıklarında sırasıyla %56 (20/36) ve %74 (23/31) sonuçlarına varmışlardır. Bu çalışmada trans-servikal yöntem daha başarılı olmuştur. Diğer bir çalışmada Evans ve Maxwell yaklaşık olarak 600 baş Boer keçisini trans-servikal yolla tohumladıklarında %20 ile %30 arasında oğlaklama oranı elde etmişlerdir. Tohumlamaların %60 ında uterus gövdesine semenin boşaltılması mümkün olmuştur. Diğerlerinde kalanında semen intra servikal olarak (%30) veya vaginanın derinliğinde (%10) boşaltılmıştır. 21

Genital sistemde semen ne kadar derin kısma boşaltılırsa sağlanan gebelik oranı da o kadar artmaktadır (Ritar 1983, Salvador 2005). Şekil 2.6 Dondurulmuş-çözünmüş semen kullanımıyla yapay tohumlama uygulanan Murciano Granadina keçilerinde semen bırakma derinliğinin gebelik üzerindeki etkisi Vagina içine semen bırakımı Vg ile gösterilmiştir. Serviks kanalına semen bırakma derinliği 1-4 cm ile ve serviksin geçilmesi Pc ile gösterilmiştir. Ortak harfi olmayan sütunlar farklıdır (p<0,05) (Salvador 2005). 2.7 Gebelik Teşhisinde Ultrason Kullanımı Transabdominal ultrasonografi uygulaması ile gebelik en doğru 40-80. günlerde belirlenebilirken, rektal yol ile 25. (21-34) günden sonra embriyonun görüntülenmesi ile, doğru tanı konulabilmektedir (Arthur 1996). Embriyonun 21. günden önce görüntülenme şansının zayıf olduğu ve fötus sayısının en doğru olarak gebeliğin 45-50. günlerinde tespit edilebildiği Garcia vd. (1993) tarafından bildirilmektedir. Transrektal ultrason tekniği, ovaryum dinamiğinin ve CL sürecinin incelenmesi, ovulasyon oranının ortaya konulması, prenatal ölümlerin veya anomalilerin tespiti ve fötus yaşının ve 22

gelişminin izlenmesi gibi birçok alanda doğru tanı olanağı oluşturmaktadır (Buckrell 1986, Aiumlamai 1992, Kaulfub 1995). Gebelik tanısının doğru olarak yapılabildiği en erken dönem 16-26. günlerdir (Buckrell 1988, Küplülü 1993, Krisher 1994, Terzano 1995, May 1996), ancak doğru pozitif gebelik oranının en yüksek 24-26. günler arasında olduğu tespit edilmiştir (Garcia 1993). Fötus sayısı bakımından en doğru tanının 50 ile 75. günler arasında yapılabildiği Gearhart ve ark (1988) tarafından bildirilmiştir. 2.8 Yavru Atma Nedenleri Genel olarak keçiler koyun ve sığırlara oranla yavru atma olgusuna hassas hayvanlar olarak değerlendirilirler (Shelton ve Stewart 1973). Yavru atma olayları genellikle gebeliğin 90.-120. günleri arasında meydana gelir. Çebiçlerin yavru atmaya daha yatkın olduğu Shelton ve Groff (1984) tarafından bildirilmiştir. Keçi sürülerinde genel olarak yavru atma oranı % 2 ile % 5 arasındadır. Yavru atmalar ekonomik kayıplara neden olduğu için bu oranın üstüne çıktığı zaman ciddi bir sorun olduğu düşünülmelidir (Lenira 2006). Sıcaklık stresi, keçilerde fertlilizasyon zayıflığına sebep olabildiği gibi, özellikle erken embriyonik ölümlere de neden olabilmektedir. Çiftlik hayvanları arasında enfeksiyona bağlı olmayan erken embriyonik ölüm ve abortus oranı en yüksek olan hayvanlar keçilerdir (Shelton 1978). 2.8.1 Enfeksiyona bağlı yavru atma 2.8.1.1 Bakteriler a) Brusellozis: Klinik semptomlarının çeşitliliğine rağmen bütün dişi ruminantlar gibi koyun ve keçilerde de brusellozun önemli klinik belirtisi yavru atma ve zayıf yavru doğumu gibi üreme başarısızlığıdır. Genellikle yavru atma gebeliğin son 2 ayında ortaya çıkmaktadır (Kusiluka 1996, Anonimous 2001). 23

b) Leptospirozis: Leptospirozis, çeşitli hayvan türlerinde septisemi, interstisyel nefritis, hemolitik anemi, organlarda kanamalar, abortus, mastitis, merkezi sinir sistemi bozuklukları, deri ve mukozalarda nekrozis ile seyreden zoonoz bir hastalıktır. Hastalığın bulaşması genellikle portör hayvanların idrarları ya da bulaşmış mera, yem ve içme sularıyla oral ve deri yoluyla olmaktadır. Koyun ve keçilerde hastalığın akut devresinde yüksek ateş, taşipnö, dispnö, durgunluk, burun akıntısı, anoreksi gibi belirtiler görülmektedir (Kusiluka 1996, Dabak 2001). c) Listeriozis: Listeriosis, Listeria mono-cytogenes (Lm) bakterisinin neden olduğu bir hastalıktır. Bu bakteri toprak, kirlenmiş su, bozulmuş silaj, kuru ot veya kesif yemlerde bulunabilmektedir. Enfekte keçilerde ensefalitten (beyin iltihabı) dolayı nörolojik bozukluklar görülmektedir. Gebeliğin ilk aşamalarında yavru atma ortaya çıkabilmektedir. Enfekte olmuş keçiler ölü doğum yapabilir veya zayıf oğlaklar doğurabilirler (Lenira 2006). d) Chlamidiosis: Bu hastalık Chlamydia psittaci bakterisiyle ortaya çıkar. Klinik olarak chlamidiosis gebeliğin son aylarında yavru atma, ölü doğumlar veya canlı ağırlığı düşük olan zayıf oğlakların erken doğumlarıyla gerçekleşir. Yavru atmalar önceden özel klinik belirtiler olmadan ortaya çıkar. Ancak kimi keçilerde nefes almadan sürekli öksürükler de görülebilir. Plasentanın atılamaması ve metritis genelde görülmez, ancak keçilerdeki görülme sıklığı koyunlardan daha fazladır. Yavru atmadan sonra keçiler hızlı bir biçimde normal hallerine geri dönerler. Bazılarının vaginasında kahverengi akıntı görülebilir (Rodolakis 2001). e) Salmonella: Kalıcı enfeksiyon sürü taşıyıcılarıyla yaygındır; ama enfeksiyonla teması olan herhangi bir cisim ve kuşlar da taşıyıcı olarak işlem yaparlar. Stresli hava koşulları ve yetersiz besleme genellikle hastalığı hızlandırabilir. Salmonella abortus ovis bakterisine maruz kalan hayvanlarda yüksek yavru atma oranı(%80 nine kadar) ile zayıf veya ölü yavruların doğumu görülmektedir. Yaygın olarak yavrulama sonrası metritis ve plasentanın atılamaması görülmektedir (Kusiluka 1996, Haskell 2001 ). f) Yersiniosis: Dünyanın her yerinde septisemi ile ortaya çıkan bağırsak iltihabı, yavru atma, mastitis, iç apseler ve ölümlerle düzensiz olarak birleşerek görülmektedir. 24