NIGDE DE BILIM VE SANAT SENLIGI BASLADI Portal : www.marasgundem.com İçeriği : Gündem Tarih : 05.06.2014 Adres : http://www.marasgundem.com/nigdede-bilim-ve-sanat-senligi-basladi-857463h.htm Niğde de Bilim Ve Sanat Şenliği BaşladıAkşemseddin Bilim ve Sanat Merkezi tarafından düzenlenen 1. Bilim ve Sanat Şenliği başladı. İki gün sürecek etkinlikte Niğde halkına bilim ve sanatın güzellikleri farklı bir boyutta yaşatılacak.05 Haziran 2014 Perşembe 01:07 - Akşemseddin Bilim ve Sanat Merkezi tarafından düzenlenen 1. Bilim ve Sanat Şenliği başladı. İki gün sürecek etkinlikte Niğde halkına bilim ve sanatın güzellikleri farklı bir boyutta yaşatılacak. Kültür Merkezi ndeki programın açılışına Milli Eğitim Müdürü Halil İbrahim Yaşar, AFAD ve Acil Durum Müdürü Şevki Türk, Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Ahmet Sinan Ecer, Şube Müdürleri Abdurrahman Vural, Recep Koçer ve çok sayıda davetli katıldı. Yurt dışında oldukları için açılışa katılamayan AK Parti Niğde Milletvekilleri Alpaslan Kavaklıoğlu ve Ömer Selvi, AK Parti Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz, MEB Özel Yeteneklerin Geliştirilmesi Daire Başkanı Necati Bilgiç birer kutlama mesajı gönderdi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı nın okunması ile başlayan etkinliğin açış konuşmasını Akşemseddin Bilim ve Sanat Merkezi Müdürü İsa Aliç yaptı. Özel yetenekli öğrencilerin geleceğe yön verecek bireyler olarak yetişmelerini sağlamayı amaçladıklarını söyleyen Aliç, bu öğrencilerin eğitimlerinde model alınan bir kurum olmayı hedeflediklerini belirtti. Konuşmanın ardından Akşemseddin Bilim ve Sanat Merkezi tanıtım filmi yayınlandı. Daha sonra merkez öğrencilerinin hazırlamış olduğu şiir dinletisi sunuldu. İrem Alara Güleğlen, Cemal Safi nin 'Tek Hece' isimli şiirini okurken, Gülse Tat enstrümanı ile eşlik etti. Arif Nihat Asya nın 'Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor' adlı şiirini ise Kerem Camuzcu seslendirirken Zeynep Yetim ve Mete Özcan enstrümanları ile eşlik etti. Daha sonra öğrencilerden Hüseyin Ömer Demirci, Mehmet Aydın, Sümeyye Özmen, Zeynep Erdem ve Nuh Esat Doğan, Sihirbaz Fizik Grubu ile hazırladıkları 'Bilimin Eğlenceli Yüzü' temalı gösterilerini sundular. Bu bölümdeki ilginç gösteriler merakla izlendi. Ardından öğrenciler tarafından hazırlanan müzik dinletisi sunuldu. Sümeyye Özmen yönetimindeki flüt korosunda Abdullah Oğul, Esat Doğan, Beril Kayı ve Furkan Gülbahar görev aldı. Yine öğrencilerden Alperen Kahraman ın klasik gitarına Beril Kayı ve Gülse Tat düet yaparken, Beril Kayı ve Mete Özgen den gitar solo, Gülse Tat tan keman solo dinlendi. Programın sonunda Akşemseddin Bilim ve Sanat Merkezi tarafından düzenlenen 'Ekmek İsrafını Önleme' konulu resim yarışmasında dereceye giren öğrencilere ödülleri verildi. Programın yapıldığı Kültür Merkezinin sergi salonunda ise öğrencilerin yıl boyunca yaptıkları bazı çalışmalar sunuldu. Bilim ve Sanat Şenliği nin ikinci gününde, Öğremenevi bahçesinde planetaryum (gökyüzü ve telekop) gösterisi ile öğrenci ürünleri sergisi düzenlenecek. Özellikle İstanbul Üniversitesi nden Astronom Haşim Gaga tarafından hazırlanan planetaryum gösterisinden Niğde deki tüm öğrenciler ve vatandaşlar ücretsiz yararlanabilecek.
NEVRIYE YILMAZ: BASKETBOLU BIRAKMA KONUSUNDA ACELE KARAR VERME... Portal : www.amirler.net İçeriği : Gündem Adres : http://www.amirler.net/spor/nevriye-yilmaz-basketbolu-birakma-konusunda-acele-karar-vermek-istemiyorum-h3 Nevriye Yılmaz: Basketbolu bırakma konusunda acele karar vermek istemiyorum Galatasaray Kadın Baketbol Takımı oyuncusu Nevriye Yılmaz, basketbolu bırakıp bırakmama konusunda acele etmek istemediğini ve 2014 Dünya Şampiyonası ndaki durumuna göre karar vereceğini söyledi. Galatasaray Kadın Basketbol... Galatasaray Kadın Baketbol Takımı oyuncusu Nevriye Yılmaz, basketbolu bırakıp bırakmama konusunda acele etmek istemediğini ve 2014 Dünya Şampiyonası ndaki durumuna göre karar vereceğini söyledi.basketbola başlama hikayeni biliyoruz. Defalarca anlattın tutkunu. Şimdi ise bırakabileceğini okuyoruz. Hammon 77, Stepanova 79 ve devam ediyorlar. Bu kadar kolay mı senin için bırakmak? Yaşla alakalı değil bırakma ihtimalimin oluşu. Hedefler de değil, onlar hiç bitmez. Sakatlıklar, yılların getirdiği yorgunluk beni bezdiren. Şimdi iki aylık tatil, çok boş zamanımız var, bir garip oluyor. Neyi nasıl programlayacağımı bilemiyorum açıkçası. Çünkü hep alışmışız belirli bir rutine; antrenman ve maç temposuna. Biraz hayattan kopuk bir şekilde, fanusumuzda yaşıyoruz. Eminim ki bırakırsam, çok zorlanacağım, özleyeceğim. Basketbol oynarken hissettiğimiz adrenaline, kazanıp kaybederken tattığımız duygulara başka alanlarda ulaşamayız sanırım. Zaten görüyorum ablalarımdan. Müge Erdem, Derya Özyer bu sene Bergama da veteranlar turnuvasında oynadı. Nasıl bir istek, arzudur. Hala nasıl topun peşinde koşturuyorlar diyorum ama herhalde kopamıyor insan, yaştan bağımsız. Gözümü açtığımdan beri basketbol oynuyorum, çok zor gerçekten. Ama sağlık açısından, psikolojik ve zihinsel olarak fedakarlık yapmak da gerekiyor. Sonuçta çok ciddi bir sıkıntım var, iki bel ameliyatı oldum ve öyle oynuyorum, bu şekilde devam eden de pek yoktur sporda, zannetmiyorum.acele etmek istemiyorum. Dünya Şampiyonası ndaki durumuma göre karar vereceğim. Kulübümle bir görüşmem oldu. 1,5 ay geç başlamak gibi bir talebim var. Neredeyse 10 ay oynuyoruz her sezon, Temmuz dan Mayıs a. Geçirdiğim sakatlık ve yaşım itibariyle çok uzun bir süreç. Hem takıma faydalı olabilmek hem de kendi adıma bu arayı istedim. Kulüp de şartlarına bakıp kabul ederse ve ben de o arayı iyi geçirirsem devam etmek planlarım içinde. Hala bana teklif gelmesi de çok güzel. Evlilikle ilgili bir planım da yok, çocuk doğurmak gibi bir hazırlığım da yok. O yüzden daha bilmiyorum, bakacağım, kararsızım, zaman netleştirecek diyelim.kadın basketbol seven insanlar, bu sporu yapmak isteyen küçücük kızların seni birkaç sene daha seyretmesi de değerli değil mi empati yapacak olursan?yeterince izlemişlerdir (Gülüyor). Basketbolun içinde kalmayı çok istiyorum. Antrenör mü olur idareci mi bilemiyorum gelecekte. Antrenörlük oyunculuk kadar zor. Oyuncuyken kendinden sorumlusun daha çok, elbette takım arkadaşlarının performansı önemli ama kendinle mücadele halindesin. Antrenörken bir sürü etken var. Menajerlik apayrı. Bazen masa başı, bazen bireysel ilişkiler gerektiriyor. Organizasyonu sağlıyorsun. Yönetimle arada köprü oluyorsun. Bana çok cazip gelmiyor. Antrenör olmayı isterim, saha içinde kalmayı. Altyapı herhalde en uygunu. En azından küçüklere, gençlere birikimlerimi daha kolay aktarabilirim. Belirli bir olgunluğa erişmiş bireylere telkinde bulunmak onlara sıkıcı gelebilir, kendimden biliyorum. Herkes yaşayarak görmek istiyor. Ama küçükler öyle değil, daha aç oluyorlar ve öğrenmek arzusuyla yanıp tutuşanlar var. Belki hem oyunculuk hem antrenörlük bir arada olabilir, geçiş için kolaylık sağlar bana. Gençlere aktarmak demişken İnci Güçlü yü sorayım hemen sana. Belki de yeni Nevriye Yılmaz. Yıldız ve Gençlerde en iyi pivot seçildi. İnci bizimle geçen yaz birkaç hafta antrenmana geldi. Ona katabileceklerim olduğunu düşünüyorum. Konuşuyoruz ara sıra Özge ve Müge ablayla. İnci çok avantajlı boyundan dolayı. Fundamental ile onu yıpratmanın çok anlamı yok sadece kuvvet ve birazcık da kişilik yüklemek gerekiyor, öyle inanıyorum. Çok isterim faydalı olabilmeyi. Çünkü böyle bir potansiyel yakalamışız, bundan yararlanmalıyız. Bir sürü uzun var ama İnci farklı, koordinasyonu gayet iyi, akıllı da bir kız, üç dil biliyor. Annesi Rus olduğu için Rusça ve İngilizce de biliyor. Sporda zeka da çok önemli bence, istediğin kadar atletik ol, kafan yatkın değilse basketbolda, çok şey ifade etmez.oyun tarzındaki gelişimi sen nasıl sağlamıştın? Post-up olsun orta mesafe şut olsun. Hangi hocalar sana özel ne kattı?çok severek başladım basketbola, hiçbir zorlama yaşanmadı, hep ben istedim. O yüzden de açlığım hiç eksilmedi. Bana öğretilen şeyleri alma gayretindeydim. Bir sürü antrenör ile çalıştım, hepsinden iyi, kötü bir sürü şey öğrendim. Kötüleri öğrendim, hayata dair yapmamam gerekenleri gördüm mesela ama iyileri de öğrendim. Çok şanslıyım. Ekrem Memnun ile 19 yaşında tanışmak gelişimimde büyük etken oldu. Karakterlerimizi de benzetiyorum. 18-19 yaşımda algılarımın çok açık olduğunu düşünüyorum, iyi ve kötü zamanla şekilleniyor. Ekrem ağabeyin bana katkısı çok fazla oldu. İstanbul Üniversitesi nden Galatasaray a ilk geldiğim dönem. Ondan sonraki basketbol hayatımda da orada öğretilenleri devamlı kullandım. İsrail-İtalya ve WNBA tecrübelerin de var. Amerika ya gitmem sporcu olarak, atlet olarak bakış açımı çok geliştirdi. Fizik yapısının ne kadar önemli olduğunu fark ettim. Fiziksel görünümün sahada neler yaptırabileceğini gözlemledim. Gittiğimde yaşımdan dolayı biraz daha yuvarlak hatlara sahiptim. Oradaki atletlerin, kol ve karın kasları için sürekli çalıştığını görünce öyle olmam gerektiğini anladım ve biraz değiştirdim çalışma tarzımı. Kondisyonerle çok erken yaşta çalışmaya başladım. Türkiye de kızlar yeni yeni başlıyorlar. Gençlere tavsiyem; oturarak veya sadece antrenmana gelerek sporcu olunmaz, sahaya çıkmalısın, tecrübe orada kazanılıyor. İki sene az para kazanıp yurt dışına gitseler döndüklerinde aslında apayrı bir statüde olabilirler. Ama günlük hesap yapıyorlar ne yazık ki. 21 yaşında Türkiye den ayrıldım. 4-5 sene kadar yabancı oyuncu olarak oynadım. Çok büyük artıları oldu bana, kazanımlar edindim.rol modelin var mıydı o yaşlarda? İstanbul Üniversitesinde oynarken son senemde Galatasaray Euroleague maçları oynuyordu Ekrem ağabey ile. Murat Tümer di bizim antrenörümüz ve o maçları izlemeye gidiyorduk. İki Rus pivot vardı, biri Natalia Zasulskaya. Macarların o dönem meşhur olan PECS takımında çok iyi Avrupalılar vardı. İsim hatırlamıyorum ama beğenerek izliyordum onları, hemen hemen hatasız oynuyorlardı. Özellikle pivotların istatistiğe geçmeyen katkıları olur, izleyenler sayı olmayınca fark etmez, belki oradan birikimler eklemiş olabilirim bünyeme.ülkemizde düzenlenecek 2014 Dünya Şampiyonası için neler söylersin? Son milli turnuvan olabilir. Daha önceki başarılarımız beklentiler düşükken oluştu, bir rahatlık sağlıyor oyuncuya böyle ortamlar, bu seneki Euroleague şampiyonluğumuz da öyle. Favori olmayan takımlar psikolojik olarak daha rahat. Hep yurt dışındaydık bir de. Şimdi ülkemizde olacak ve nasıl bir baskı yaratacak bilemiyoruz. Çok büyük bir organizasyon ayrıca. En önemlisi sakatlık olmasın. Dar bir rotasyonla oynuyoruz, 7-8 isimle. Onların sağlıklı olması ve 12 kişilik kadroyu tamamlayacak oyuncuların da katkı vermesi gerektiğini düşünüyorum, potansiyeli yüksek sporculara sahibiz. Madalya için mücadele edeceğiz evimizde. Kemik gruba Şebnem Kimyacıoğlu düşünülebilir belki.şebnem gelemeyeceğini söyleyip affını istemiş milli takımdan. Kesinlikle hak etti. Hem pozisyonu hem size olarak bizim çok eksiğimiz olan bir noktayı dolduruyor. Katkısı olacağını düşünüyordum ama tercihine saygı duymak zorundayız. Olmasını çok isterdim.milli Takımda sürekli artan bir performansın oldu. Değerli dereceler aldık. Çok ayrı bir havayla oynuyor gibisin. Liderlik ediyorsun her seferinde. Rolüm fazla orada. Skor gücünün büyük bir kısmını üstleniyorum, birinci opsiyon oluyorum genellikle. Guardlarımızın her biri birbirinden yetenekli ve penetre edip savunmacılarını geçtiklerinde uzunlar yardıma gidiyor ve beni boş pozisyonda topla buluşturuyorlar. Kulüplerde ise birçok skorer yabancı oyuncu var. Biraz daha tamamlayıcı görevim oluyor, sistemin getirisinden dolayı. Özellikle Euroleague de dört yabancılı bir düzen olabiliyor. Türkiye de üç yabancı sahada olduğundan daha fazla süre alıyorum. Sadece sayı üreterek değil başka işler de yaparak takıma faydalı olmaya çalışıyorum arkadaşlarıma. Hücumda topun dönmesi savunmada geçilenin yerini kapatmak gibi bir sürü farklı işlevim var diye düşünüyorum.pek çok turnuva yaşadın ama olimpiyatları ayırmak gerekebilir. Sadece maçlar değil oradaki hayat. Açılış ve kapanış seremonisinin muhteşemliği. Bir sporcu için çok başka duygular olmalı.eskiden bu tür törenleri televizyondan seyrediyorduk ama orada olmanın verdiği hazzı çok özeldi. Filmlerde olur ya Görev Tamamlandı denir, oraya o duyguyla gittik. Koyduğumuz olimpiyata gitme hedefini gerçekleşmişti. Aslında turnuva ilerledikçe daha iyisini yapabilirmişiz, madalya alabilirmişiz, onu gördük. Beynin bunu vücuda iletmesi gecikti denebilir. Tabii orada farklı ülke sporcularıyla sık sık sohbet etme imkanı oluyor ve onların ikinci, üçüncü kez bu organizasyonu geldiğini dinledik. Olimpiyata gittik gururu değil de tekrar orada olma isteği daha baskın çıkabiliyor bir süre sonra. Genç jenerasyonumuz eminim ki 2016 Brezilya da olmayı düşlüyor şu an.kadın basketbolunun en başarılı sporcususun. Lig şampiyonluklarının yanı sıra Euroleague zaferi ve Milli takımlardaki derecelerinle. Sürekli kazanmak senin sırtına ekstra bir sorumluluk yüklüyor mu?galatasaray da uzun seneler oynayan Handan Özbek ve Ekrem ağabeyin eşi Çelen Kılınç ın da 9 şampiyonluğu var diye duydum ama emin değilim. Başarı asla zorunluluk yaratmadı bende. Çalışmalarımın karşılığını almamın mutluluğu var. Sorumluluk yüklemesinden ziyade başarının geç gelmesinin yarattığı bir burukluk oldu. 2011 den beri sahnedeyiz milli takım ve kulüpler düzeyinde. Gelenek meselesi. Oturdukça ilerliyor. Devamlılık önemli bundan sonra. O yüzden alt yapıya yönelip oradakilere bu kültürü aşılamak gerekiyor, özellikle ailelere. Çocukların gelişimi ebeveynlerle bağlantılı. Umarım voleybolda olduğu gibi kadın basketbolda da aynı şekilde dünyadaki yerimizi sabitleriz, en azından bir ekol oluruz.benim için en anlamlısı Avrupa Ligi şampiyonluğu oldu, hiçbir şampiyonluğa değişmem dedin. Sporcular için belirli hedefler var; Olimpiyatlarda yer almak, derece elde edip podyuma çıkmak, bayrağımızı dalgalandırmak gibi. Bir de kulüpler kısmı var. Bazı sevinçleri sekiz kez yaşamışım, bu sene dokuzuncusu olmuş. Euroleague şampiyonluğu Fenerbahçe de çok hayalini kurduğum bir hedefti. Geçen sene çok ciddi bir sakatlık geçirip bir sene oynamamak, o zorlu geçen bir dönemin üstüne, bu sezon favori olmayıp şampiyonluğun gelmesi tarifi imkansız duygular yarattı. Sancho Lyttle bir röportajında şunu demiş: 'Bu şampiyonlukta daha çok sevindim çünkü daha önceki iki Euroleague şampiyonluğunda kazanmamız bekleniyordu' Gerçekten de öyle, bu tarz başarıların coşkusu daha farklı oluyor. Bizim takımın arkadaşlık yapısı, kimyası inanılmaz güzeldi. Bazen olur ekip çalışmasında uyumsuz kişiler çıkar, hiç öyle biri yoktu. Birlik olan, gencinden yaşlısına ve yabancısından yerlisine özel bir gruptuk. Galatasaray Odeabank ülke kadın basketbol
BEBEK ÖLÜMLERI AZALDI Portal : www.analizmerkezi.com İçeriği : Gündem Adres : http://www.analizmerkezi.com/bebek-olumleri-azaldi-46738h.htm Bebek ölümleri azaldı Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vural, 'Türkiye de süt çocuğu ve yeni doğan ölümlerinin azaldığını' bildirdiantalya (AA) - İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Vural, Türkiye de yeni doğan bebek ölümlerinin azaldığını bildirdi. Prof. Dr. Vural, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye de her yıl 1 milyon 250 bin çocuğun doğduğunu belirterek, bunun her geçen sene bir Avrupa ülkesinin nüfusumuza eklenmesi anlamına geldiğini söyledi. Bu çocukların yüzde 10-12 kadarının prematüre doğduğunu vurgulayan Vural, bunların da çok daha özel bakıma ihtiyaç duyan bebekler olduğunu dile getirdi. Vural, Türkiye de şu anda 200 tane yeni doğan uzman hekiminin bulunduğunu ifade ederek, şöyle konuştu: 'Türkiye nin ihtiyacı olan yeni doğan uzmanı 600 ler civarında. Çok büyük bir açık var. Yine, yeni doğan hemşiresi konusunda da çok büyük bir açık var. Onun için hala bir takım bölgelerde yeni doğan yoğun bakımlarına sadece çocuk hekimleri hizmet veriyor. Ancak, buralarda yeni doğan konusunda çok uzmanlaşmış çocuk doktorlarının hizmet veriyor olması lazım. Ama maalesef şu anda yeterli yeni doğan hekimi olmadığı için, çocuk uzmanlık eğitimi sırasında alınan bilgilerle arkadaşlarımız hizmet vermeye çalışıyorlar. Uzman sayısının artırılması, var olan hekim sayısının 2-3 e katlanması lazım. Bunun artırılması için kadroların artırılması gerekiyor.' Yeni doğan hekimi olmak için tıp fakültesinin ardından, 4 sene uzmanlık ve 3 sene yan dal eğitimi alınması gerektiğini aktaran Vural, bu nedenle çok zor bir alan olduğunu belirtti. Vural, yine bu doktorların bu eğitimlerinin yanı sıra iki kere 2 şer yıl mecburi hizmet yapmak zorunda olduklarını dile getirerek, yeni doğan hekimi olmanın çok büyük özveri gerektirdiğini söyledi. - 'Yeni doğan ölümleri Avrupa nın 2-3 misli üzerinde' 'Türkiye de son zamanlarda, süt çocuğu ölümleri, beraberinde de yeni doğan bebek ölümleri azaldı' diye konuşan Vural, buna karşın hala Avrupa nın 2-3 misli üzerinde olduğumuzu belirtti. Vural, Türkiye deki yeni doğan ölümlerinin binde 4,7 ler civarında olduğunu aktararak, 'Bunu çok daha aşağılara indirmek için çok daha ince şeyler yapmak gerekiyor. Bunlardan en önemlisi yeni doğan hekim ve hemşire sayısını artırmak. Bu şekilde verilen hizmetin daha sağlıklı hale getirilmesini sağlamak gerekiyor' dedi. Yeni doğan hemşire kadrosunun da özellikle artırılması gerektiğinin altını çizen Vural, şu anda Cerrahpaşa Tıp Fakültesi nde hemşire eksikliğinden dolayı bir çok servisin kapalı durumda olduğunu ifade etti. Vural, 20-25 yeni doğana hizmet verebilecek noktada iken, şu anda 10 bebeğe hizmet verebildiklerini vurgulayarak, 'Burada yeni doğan hekim eksikliği yok. Sonuçta üniversitedeyiz. Ancak hemşire eksikliği var. Hemşire kadrosu verilemediği için üniversitedeki servislerin yarısı kapalı durumda' diye konuştu. Kaynak:
ADALAR DEPREM ÇALISTAYI Portal : www.flashaber.com.tr İçeriği : Gündem Adres : http://www.flashaber.com.tr/adalar-deprem-calistayi/15386/ Adalar Deprem Çalıştayı Adalar Belediyesi ve İstanbul Üniversitesi işbirliğiyle 3 Haziran Salı günü Adalar Belediye Meclis Salonunda; deprem öncesi hazırlık, depremle nasıl yaşanılır konulu Çalıştay düzenlendi. AÇılış konuşmasını yapan Adalar Belediye Başkanı Atilla AytaÇ, ülkemizin deprem bölgesinde olduğunu belirterek deprem konusunda halkı bilinçlendirmenin önemine değindi. Depremi önlemenin mümkün olmadığına değinen AytaÇ,?Depremleri önlemek olanak dışı belki ama günümüzde bilinçli ve etkili yöntemlerle deprem hasarlarının azaltılması mümkün olmaktadır. 17 Aralık 1999 depreminde ülkemiz Çok büyük acılar yaşadı. Maalesef aynı acıların yaşanmaması konusunda gerekli önlemler alınabilmiş değil dedi. İstanbul Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve Jeofizik Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Prof. Dr. Ali Osman Öncel 24 Mayısta Ege Denizinde yaşan depreme değinerek bu deprem 1000 km uzaklıkta dahil hissedildiğini bu anlamda büyük bir deprem olduğunu söyledi. Zemin etütleri yapılmadan her yerin gelişi güzel yapılaşma açıldığını ifade eden Öncel?zayıf zeminlerde depremin şiddeti daha Çok hissedilir verdiği hasarda daha Çok olur dedi. Kentesel dönüşüm Çalışmalarının da desteklenmesi gerektiğini sözlerine ekleyen Prof. Dr. Ali Osman Öncel Kentsel dönüşüm yasasının deprem için güvenli kentler inşa edilmesi için Çıkarıldığını ve isabetli bir karar olduğunu vurguladı. Bu haber toplam 161 defa okunmuştur
HER UNUTKANLIK DEMANS DEGIL Portal : www.habercorlu.com İçeriği : Kent/Yaşam Adres : http://www.habercorlu.com/saglik/her-unutkanlik-demans-degil-h81082.html Her unutkanlık demans değil İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Feray Karaali Savrun, demans hastalarında unutkanlık ya da hafıza kaybının çoğu zaman görüldüğünü ifade ederek, 'Fakat tek başına unutkanlık demans yani bunama anlamına gelmez. Demansta unutkanlık yanında karar vermede, konuşmada veya yön bulmada zorlanma gibi başka sorunlar da ortaya çıkar' söyledi. Savrun, hatıraları depolayan beyin alanında tehlike olduğunda gençlerde de unutkanlık ortaya çıkabileceğini, hafıza kaybına bağlı olarak, kısa veya uzun süreli bellek bozukluğu yaşanabileceğini dile getirdi. Prof. Dr. Savrun, ileri yaşta ortaya çıkan hafıza kayıpları ile gençlerde bu duruma neden olan hastalıkların önemli bir kısmının tedavi edilebileceğini dedi. Hafıza kaybının nedenlerini, 'psikojenik nedenler', 'enfeksiyonlar', 'kafa travması', 'B1 ve B12 vitamin eksikliği', 'troid bozuklukları', 'ilaçlar', 'uyku yoksunluğu', 'inme' ile 'kalp ve akciğer sorunları' olarak sıralayan Savrun, beyinde hasardan kaynaklanan ve ilerleyen bir bozukluk olan demansı, 'kişide yaşından beklenen beyin performansını gösterememesi' şeklinde açıkladı. Savrun, demansın birçok nedeni olmasına rağmen en yaygın ve bilinen tipinin, Alzheimer olduğunu dile getirerek, 'Alzheimer hastalığı yanında vasküler demans, frontotemporal demans, Levy Body cisimcikli demans gibi farklı tipleri vardır. Bazen Parkinson Hastalığı gibi hastalıklar sırasında demans gelişebilir' söyledi. '60 yaşın üstünde demans görülme sıklığı yüzde 5-7' Demans için risk faktörlerinden birinin yaş olduğuna işaret eden Prof. Dr. Savrun, '60 yaşından itibaren risk giderek artar, 60 yaşın üstünde demans görülme sıklığı yüzde 5-7 dir. 2010 da dünyada yaklaşık 36 milyon demans hastası olduğu bildirilmiştir ve 2030 da bu rakamın hayat süresinin uzaması ile ilişkili olarak 66 milyonu bulacağı tahmin edilmektedir. Her iki cinste hemen hemen eşit sıklıkta görülür' diye konuştu. Feray Karaali Savrun, aileden birinde bu rahatsızlığın görülmesinin gelişme riskini artırdığını anlatarak, 'Ancak Ailesinde demans olan kişilerde mutlaka hastalık ortaya çıkar diye bir koşul yoktur' söyledi. 'Zihninizi aktif tutun' İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Savrun, hafıza bozukluğu konusunda endişeleri olan kişilerin bir nöroloji veya psikiyatri uzmanı ile görüşmesi gerektiğinin altını çizerek, hastanın hafıza ve diğer düşünme becerilerini değerlendirmek için sual-yanıt testleri ile kan tetkikleri yapılabileceğini, bazı durumlarda ise beyin görüntüleme testleri istenebileceğini anlattı. Normal yaşlanmanın, bazı unutkanlıklara neden olabileceğine değinen Savrun, şöyle devam etti: 'Yaş ilerledikçe yeni şeyleri öğrenmede zorluk veya hatırlamak için daha fazla zamana ihtiyacın olması normaldir. Unutkanlık şikayeti olanların genellikle ilk aklına gelen sual Acaba bende bunama (demans) mı başladı? olmaktadır. Demans hastalarında unutkanlık ya da hafıza kaybı çoğu zaman görülür. Fakat tek başına unutkanlık demans yani bunama anlamına gelmez. Demansta unutkanlık yanında karar vermede, konuşmada veya yön bulmada zorlanma gibi başka problemlerde ortaya çıkar.' Savrun, demans hastalığına bağlı hafıza değişiklikleri belirtilerini şöyle özetledi: 'Unutkanlık nedeniyle alışveriş yapma, fatura ödeme, uygun giyinme, bulaşık yıkama gibi daha önce defalarca yapılan basit işleri yapmada zorluk yaşarlar; unuttukları olayları hatırlayıp anlatamazlar; yön bulamazlar, tanıdık yerlerde kaybolabilirler; konuşurken kelimeleri unuturlar veya yanlış kelimeler kullanırlar; konuşma sırasında aynı cümleler ve hikayeleri tekrarlarlar; seçim yapmakta, karar vermede zorlanırlar. Sosyal yaşamda uygunsuz şekilde davranabilirler.' Prof. Dr. Savrun, demansın gelişmesini önlemek için bir tedavi olmadığını ancak şu aktiviteleri yapmanın yararlı olabileceğini dedi: 'Zihninizi aktif tutun. Bulmaca, kelime oyunları ve hafıza eğitimi gibi zihinsel olarak uyarıcı aktiviteleri demans başlangıcını geciktirebilir ve etkilerini azaltmada yardımcı olabilir. Fiziksel ve sosyal olarak aktif olun. Fiziksel aktivite ve sosyal etkileşim demans başlangıcını geciktirebilir ve semptomları azaltabilir. Sigarayı bırakın. Kan basıncını kontrol edin. Yüksek kan basıncı bunamanın bazı türlerinin daha yüksek bir oranda ortaya çıkmasına neden olur. Sağlıklı beslenin.'kaynak:yenişafak İnternet Yayını
IÜ ÖGRENCILERINDEN TYS`YE ZIYARET... Portal : www.haberistanbul.org İçeriği : Gündem Adres : http://www.haberistanbul.org/iu-ogrencilerinden-tysye-ziyaret.html İÜ öğrencilerinden TYS`ye ziyaret... İstanbul Üniversitesi öğrencilerinden bir grup, geçtiğimiz gün Türkiye Yazarlar Sendikası`nı Beşiktaş`taki genel merkez ofisinde ziyaret etti... Haber Yayın Tarihi : 04.06.2014.darken {background:#000 url(images/darken-bg.png) no-repeat center center;display:block;}.darken.small {background:#000 url(images/darken-bg-small.png) no-repeat center center;}.darken img {} Türkiye Yazarlar Sendikası (TSY) Yönetim Kurulu Üyeleri ile ortak bir toplantıya katılan İstanbul Üniversitesi öğrencileri, Kültür ve Turizm Bakanlığı`nın TYS Edebiyat Müzesi ve Belgelik hakkındaki tutumunu eleştirdi. Edebiyat Müzesi`nin boşaltılıp, depo yapılmak istenmesinin anlaşılabilecek bir şey olmadığını dile getiren öğrenciler, süreci takip edeceklerini ve bu süreçte TYS ile birlikte hareket ederek, müzenin korunması için gerekenleri yapacaklarını belirten bir basın açıklaması okudular. Koliler içerisinde tutulan özel eşyalar içerisinde Nâzım`ın da el yazmalarının olduğunu hatırlatan öğrenciler; 1963 yılında sürgünde ölen şairin, 2014 yılında kolilerde saklanarak bir kez daha öldürülmek istendiğini dile getirdiler. Toplantıda ziyaretlerinden ötürü öğrencilere teşekkür eden TYS Genel Başkanı Mustafa Köz, Kültür ve Turizm Bakanlığı`nın sürecin başından beri kendilerini görmezden geldiklerini ve randevu taleplerinin sürekli geri çevrildiğini dile getirdi. Anadolu Ajansı aracılığı ve bakanlığın resmi internet sitesinde yer alan haber vasıtasıyla Bakanlığın Edebiyat Müzesi hakkındaki fikirlerinden haberdar olduklarını dile getiren Köz, ilgili haberlerde Adalar`da restorasyon halindeki üç katlı bir binadan bahsedildiğini, katlardan birisinin TYS Edebiyat Müzesi ve Belgeliği`ne ayrılacağını okuduklarını, bu konuda Bakanlığa bir yazı yazarak başvurduklarını ve sonucu beklediklerini söyledi. ÖĞRENCİLERDEN TÜRKİYE YAZARLAR SENDİKASI`NA TAM DESTEK? TYS Yönetim Kurulu Üyeleri ile İstanbul Üniversitesi öğrencileri arasında gerçekleşen sohbet toplantısından sonra öğrenciler, TYS`nin armağan ettiği kitaplarla ayrılmadan önce, Edebiyat Müzesi ve Belgelik için şimdi olduğu gibi sürecin sonrasında da takipçi olacaklarını dile getirdiler. Haberin Kaynağı : Nusret Karaca
TÜRKIYE'DE YENI DOGAN BEBEK ÖLÜMLERI Portal : www.konhaber.com İçeriği : Kent/Yaşam Adres : http://www.konhaber.com/yeni/haber-132751-saglik-turkiyede-yeni-dogan-bebek-olumleri.html Türkiye de yeni doğan bebek ölümleri İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vural: 'Türkiye de son zamanlarda, süt çocuğu ölümleri, beraberinde de yeni doğan bebek ölümleri azaldı' ANTALYA (AA) - İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Vural, Türkiye de yeni doğan bebek ölümlerinin azaldığını bildirdi.prof. Dr. Vural, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye de her yıl 1 milyon 250 bin çocuğun doğduğunu belirterek, bunun her geçen sene bir Avrupa ülkesinin nüfusumuza eklenmesi anlamına geldiğini söyledi.bu çocukların yüzde 10-12 kadarının prematüre doğduğunu vurgulayan Vural, bunların da çok daha özel bakıma ihtiyaç duyan bebekler olduğunu dile getirdi.vural, Türkiye de şu anda 200 tane yeni doğan uzman hekiminin bulunduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:'türkiye nin ihtiyacı olan yeni doğan uzmanı 600 ler civarında. Çok büyük bir açık var. Yine, yeni doğan hemşiresi konusunda da çok büyük bir açık var. Onun için hala bir takım bölgelerde yeni doğan yoğun bakımlarına sadece çocuk hekimleri hizmet veriyor. Ancak, buralarda yeni doğan konusunda çok uzmanlaşmış çocuk doktorlarının hizmet veriyor olması lazım. Ama maalesef şu anda yeterli yeni doğan hekimi olmadığı için, çocuk uzmanlık eğitimi sırasında alınan bilgilerle arkadaşlarımız hizmet vermeye çalışıyorlar. Uzman sayısının artırılması, var olan hekim sayısının 2-3 e katlanması lazım. Bunun artırılması için kadroların artırılması gerekiyor.'yeni doğan hekimi olmak için tıp fakültesinin ardından, 4 sene uzmanlık ve 3 sene yan dal eğitimi alınması gerektiğini aktaran Vural, bu nedenle çok zor bir alan olduğunu belirtti.vural, yine bu doktorların bu eğitimlerinin yanı sıra iki kere 2 şer yıl mecburi hizmet yapmak zorunda olduklarını dile getirerek, yeni doğan hekimi olmanın çok büyük özveri gerektirdiğini söyledi.- 'Yeni doğan ölümleri Avrupa nın 2-3 misli üzerinde''türkiye de son zamanlarda, süt çocuğu ölümleri, beraberinde de yeni doğan bebek ölümleri azaldı' diye konuşan Vural, buna karşın hala Avrupa nın 2-3 misli üzerinde olduğumuzu belirtti.vural, Türkiye deki yeni doğan ölümlerinin binde 4,7 ler civarında olduğunu aktararak, 'Bunu çok daha aşağılara indirmek için çok daha ince şeyler yapmak gerekiyor. Bunlardan en önemlisi yeni doğan hekim ve hemşire sayısını artırmak. Bu şekilde verilen hizmetin daha sağlıklı hale getirilmesini sağlamak gerekiyor' dedi.yeni doğan hemşire kadrosunun da özellikle artırılması gerektiğinin altını çizen Vural, şu anda Cerrahpaşa Tıp Fakültesi nde hemşire eksikliğinden dolayı bir çok servisin kapalı durumda olduğunu ifade etti.vural, 20-25 yeni doğana hizmet verebilecek noktada iken, şu anda 10 bebeğe hizmet verebildiklerini vurgulayarak, 'Burada yeni doğan hekim eksikliği yok. Sonuçta üniversitedeyiz. Ancak hemşire eksikliği var. Hemşire kadrosu verilemediği için üniversitedeki servislerin yarısı kapalı durumda' diye konuştu. YASAL UYARI:Yayınlanan haberler, köşe yazıları, fotoğraflar, yazı dizileri ve her türlü eserin tüm hakları Anmeg Yayıncılık İletişim A.Ş. ye aittir. Kaynak gösterilerek bile olsa eserin bütünü özel izin alınmadan kullanılamaz.
ALMANYA, `ÇOCUKLARINIZI KAÇIRDINIZ, GERI VERIN DIYE DAVA AÇTI Portal : www.ozgurkocaeli.com.tr İçeriği : Gündem Adres : http://www.ozgurkocaeli.com.tr/haber/cocuklarinizi-kacirdiniz-geri-verin-diye-dava-actilar-163417.html Almanya, `Çocuklarınızı kaçırdınız, geri verin diye dava açtı Gurbetçi ailenin Akdeniz Anemisi olan çocuklarının velayetini alıp, yurda yerleştirmek isteyen Almanya, son kararıyla apar topar Türkiye ye dönen Yandım Ailesi ni mutluluğa boğdu. Velayeti elinde bulunan Disburg Gençlik Merkezi çocukların Türkiye de kalmalarının lehlerine olması durumunda davadan vazgeçebileceklerini resmi yazıyla Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı na bildirdi. ÇOCUKLAR AKDENİZ ANEMİLİ DOĞDU Aslen Kahramnamaraşlı olan ve Kaziye Yandım çiftinin 4 çocukları oldu. Çiftin en büyük kızı Gönül, Akdeniz Anemili dünyaya geldi. Gönül ün tedavisi sırasında aksaklık yaşanınca Alman doktor, Disburg Gençlik Merkezi ne ihbar etti. Aile çocuğuna bakamıyor gerekçesiyle Gençlik Merkezi Gönül ün velayetini aldı. Doktor bununla da yetinmedi çiftin diğer doğacak çocuklarının da aynı hastalığı taşıma ihtimali bulunduğunu bildirdi. Ailenin daha sonra doğan 3 çocuğundan ikisi de aynı hastalıkla dünyaya geldi. İZMİT E GELDİLER Gönül 18 yaşını doldurup, reşit olurken bu kez Gençlik Merkezi yetkilileri, diğer iki kardeşin kontrol amaçlı ziyaret etmeye başladı. Alman Mahkemesi 2 yıl sonra iki kardeşin velayetini aileden alarak, Disburg Gençlik Merkezi ne verdi. Çocuklar aileleriyle yaşamaya devam etti. Bir süre sonra Gençlik Merkezi yaşları şu an 10 ve 12 olan iki kardeşin gençlik merkezine yerleştirileceğini bildirdi. Yandım ailesi 4 çocuğuyla birlikte Türkiye ye 2012 yılında temelli döndü. İzmit e yerleşen aile burada yeni bir hayat kurdu. Zeki Yandım bir fabrikada işe başlarken çocukları da eğitimlerine devam etti. Akdeniz Anemisi olan kardeşlerin tedavisine Kocaeli Tıp Fakültesi Hastenesi nde başlandı. ÇOCUKLARINIZI KAÇIRDINIZ GERİ VERİN Türk vatandaşı olan O. ile Y. nin velayetini elinde bulunduran Almanya, Türkiye den çocukları istedi. Alman Hükümeti ailelerinin bölünmemesi için anavatınına sığınan Kaziye ve Zeki Yandım ı öz çocuklarını kaçırmakla suçlayarak Körfez Asliye Hukuk Mahkemesi ne çocukların iadesi davası açtı. Çocuklarını kaybetmekle karşı karşıya kalan Yandım Ailesi, Türk makamlarından yardım istedi. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Milletlerarası Özel Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bahadır Erdem, ailenin avukatlığını üstlendi. Davaya Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı da müdahil oldu. Mahkeme iki kardeşi duruşmada dinledi. Çocuklar, anne ve babalarını çok sevdiklerini, Türkiye de yaşamak istediklerini belirterek, Almanya ya dönmek istemiyoruz dedi. MUTLU HABER YENİ GELDİ Bu sırada Türk çocuklarını ailesinden isteyen Disburg Gençlik Merkezi çocukların Türkiye de kalmalarının lehlerine olması durumunda davadan vazgeçebileceklerini resmi yazıyla Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı na bildirdi. Mahkeme Bakanlıktan yazının orjinalini istedi. Bu gelişme, çocuklarını kaybetmek üzere olan Yandım Ailesi ni, mutluluğa boğdu. Türkiye nin ilk defa böyle sıradışı bir dava ile karşı karşıya kaldığını belirten Prof. Dr. Erdem, 'Genelde uluslararası çocuk kaçırma davalarında taraflar anne ya da babadır. Çocukları orada doğmuş olsa bile vatandaşı olmadıkları bir devletin gençlik kurumuna velayetleri verilmiş. Aile, Türk vatandaşı, oturma izinleri var. Türk mahkemeleri çocukları Almanya ya gönderirse, anne baba çocuklarını bir daha göremezdi' dedi. Avrupa da çocuk ve gençliğin önemli bir varlık olduğunu belirten Prof. Dr. Erdem, 'Bu ülkelere göre çocuklar mal varlığı gibi. Yaşlı nüfusları için Türk çocukları, Türk gençleri onlar için bir değerdir, gözetilmesi gereken bir varlıktır. Bu davada çocuklarımız iade edilirse başına bir problem gelen, en ufak sorun yaşayan Avrupa da yaşayan Türk ailelerinin çocukların, velayeti alınır. Çocuklara tedbir koyarak yurtdışına bile çıkarmazlar' şeklinde konuştu.
ALTIN PUSULA'LAR SAHIPLERIYLE BULUSTU Portal : www.reklamazzi.com İçeriği : Pazarlama İletişimi Adres : http://www.reklamazzi.com/altin-pusulalar-sahipleriyle-bulustu-144017.htm ALTIN PUSULA LAR SAHİPLERİYLE BULUŞTU 04.06.2014 09:35:43 Türkiye Halkla İlişkiler Derneği (TÜHİD) tarafından bu sene on üçüncüsü düzenlenen Altın Pusula Halkla İlişkiler Ödülleri ni kazanan proje ve kuruluşlara Altın Pusula ları teslim edildi. Tweet Türkiye Halkla İlişkiler Derneği (TÜHİD) tarafından bu sene on üçüncüsü gerçekleştirilen Altın Pusula Halkla İlişkiler Ödüllerini kazanan proje ve kuruluşlar, 3 Haziran Salı akşamı, Radisson Blu Hotel Şişlide gerçekleştirilen ödül töreninde açıklandı. Ödül töreni, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı İstanbul Uluslararası Özel Sektör Ve Kalkınma Merkezi Direktörü Simona Marinescu başta olmak üzere, milletvekilleri, belediye başkanları, jüri üyeleri, kamu ve özel sektör temsilcileri, halkla ilişkiler profesyonelleri, medya mensupları, akademisyenler ve genç iletişimcilerin yoğun katılımı ile gerçekleştirildi. TÜHİD Yönetim Kurulu Başkanı Fügen Toksü açılış konuşmasında şunları söyledi;?bu yıl da Altın Pusulada birbirinde değerli projeler yarıştı. Dileğimiz, kamu ve özel sektörde gerçekleştirilen bütün iletişim projelerinin katılacağı yarışmalara ulaşabilmek. Ayrıca, Halkla ilişkilerin bir yönetim bilimi olduğuna değinen Toksü;?Yöneticilerin, yönetim politikalarına ve kararlarına iletişim bakış açısını yerleştirmeleri, kurumların geleceği ve sistemli çalışmaları için gerekli dedi. Bu süreçte yöneticilerin en büyük yardımcısının iletişim yöneticileri ve danışmanlarının olacağını da sözlerine ekledi. 13. Altın Pusula Halkla İlişkiler Ödüllerine 13 ana 10 alt kategoride toplam 113 proje başvuruda bulundu, 25 proje ödüllendirildi. Ayrıca, Altın Pusulada bu yıldan itibaren, Betûl Mardin - Prof. Dr. Alâeddin Asna?Altın Baget Yönetici Ödülü verilmeye başlandı. Bu kapsamda; Gazeteci Foto Muhabiri Ara Güler, Profilo Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve Kurucusu Jak Kamhi, İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı (İKSV) ile Dr. Nejat F. Eczacıbaşı Vakfı Kurucusu Merhum Nejat Eczacıbaşı, Dünya Gazetesi Kurucusu Merhum Nezih Demirkent, Sabancı Holding Kurucusu Merhum Sakıp Sabancı, Koç Holding Kurucusu Merhum Vehbi Koç bu ödüle layık görüldü. 13. Altın Pusula Ödülünü kazanan kuruluşlar, projeleri ve halkla ilişkiler ajansları şöyle; UNDP ÖZEL ÖDÜLÜ ENERJIMIZI HAREKETE GEÇIRIYORUZ YEŞILIRMAK ELEKTRIK DAĞITIM A.Ş. / SU CSR BÜYÜK ÖDÜL TOPLUMSAL DUYARLILIK MERKEZI GAZİANTEP ÜNIVERSITESI / MARK&MARK İLETİŞİM DANIŞMANLIĞI JÜRİ ÖZEL ÖDÜLLERİ DENİZTV DENİZBANK DENİZTV SABANCI VAKFI /?ÇOCUK EVLİLİKLERİNE BERABER TOPLUMSAL DUYARLILIK MERKEZI SON VEREBİLİRİZ: ÜLKELERDEN ÖRNEKLER ÇALIŞTAYI HACI ÖMER SABANCI VAKFI / GRUP 7 İLETİŞİM DANIŞMANLIĞI A.Ş ZEYTIN AĞAÇLARININ TAŞINMASI SOCAR TÜRKIYE ENERJI A.Ş. KURUMSAL İLETİŞİM SHELL 90. YIL ETKİNLİKLERİ SHELL TÜRKİYE / ZARAKOL İLETİŞİM KURUM İÇİ İLETİŞİM EZBERBOZAN ALEMİNE YOLCULUK BOYNER HOLDİNG PAZARLAMA İLETİŞİMİ VE BÜTÜNLEŞİK PAZARLAMA ÜLKER ALBENİ AL SAHNELERE TAŞI BENİ YILDIZ HOLDING ETKİNLİK YÖNETİMİ YANDEX NAVİGASYON LANSMANI YANDEX TÜRKİYE / CONCEPT CENTRAL KURUMSAL SORUMLULUK / ÇEVRE DİKKUYRUKU KORUYORUZ YEŞİLIRMAK ELEKTRİK DAĞITIM A.Ş. / SU CSR KURUMSAL SORUMLULUK / EĞİTİM TURUNCU DAMLA ING BANK / DESİBEL AJANS KURUMSAL SORUMLULUK / KÜLTÜR & SANAT TÜRK KLASİKLERİ YENIDEN GROUPAMA / HILL + KNOWLTON STRATEGIES KURUMSAL SORUMLULUK / SAĞLIK?10 ŞEKER YÖNETMEN ARANIYOR LILLY İLAÇ / BE WONK PRODUCTION HOUSE KURUMSAL SORUMLULUK /DİĞER PEUGEOT İLE ENGELSİZ YAŞAM PEUGEOT OTOMOTİV PAZARLAMA A.Ş. / TOKSÜ & CHASE HALKLA İLİŞKİLER DİJİTAL VE SOSYAL MEDYA İLETİŞİMİ BOSCHTA 5 DAKİKA STAJ UYGULAMASI BOSCH TÜRKIYE KAMU KURULUŞLARI TOPLUM KALKINMASINDA GÖNÜL ELÇİLERİ AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI HAYAT VER SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ ORGAN NAKLİ BİLİNÇLENDİRME PLATFORMU / MEMORIAL SAĞLIK GRUBU SPONSORLUK İLETİŞİMİ / KÜLTÜR & SANAT PANAROMİK KARPAZ WORKS / PR ISLAND MEDYA İLİŞKİLERİ VESTEL - MEGA FABRİKALAR BELGESELİ VESTEL TİCARET A.Ş. / GRUP 7 İLETİŞİM DANIŞMANLIĞI KATEGORİ DIŞI PROJELER ERİŞİLEBİLİR TURİZM, ENGELSİZ İSTANBUL İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ GENÇ İLETİŞİMCİLER ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ SoLoMoN ETKİSİ BARTIN ÜNİVERSİTESİ HOP DEDİK MEDYA! EGE ÜNİVERSİTESİ BEN İNSANIM HAKLARIMLA VARIM KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ HAKLARINI BİLMEK, HAKKIN! KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ 12! Altın Pusula Seçici Kurul Üyeleri şu isimlerden oluştu; 13. Altın Pusula Seçici Kurul Başkanı ve Reklamverenler Derneği Başkanı Ahmet Pura, Habertürk TV Program Yapımcısı Balçiçek İlter, KİD-Kurumsal İletişimciler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve TAV Kurumsal İletişim Direktörü Bengi Vargül, İDA-İletişim Danışmanlığı Şirketleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve Tribeca İletişim Danışmanlık Genel Müdürü A. Cem İlhan, AK Parti, Ar-Ge Başkan Yardımcısı ve 24. Dönem AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Doç. Dr. Zeynep Karahan Uslu, ÇYDD-Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Kurumsal Gelişim ve Kurumsal İletişimden Sorumlu Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Gül Tekalpan, IPRA - Uluslararası Halkla İlişkiler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve Stage İletişim Danışmanlığı Ajans Başkanı Dr. Zehra Güngör, CNN Türk Ekonomi Müdürü Emin Çapa, Oger Telekom Pazarlama ve İş Geliştirmeden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Erem Demircan, UNDP-Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı İletişim Koordinatörü Faik Uyanık, TÜHİD - Türkiye Halkla İlişkiler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Fügen Toksü, Vodafone Türkiye Kurumsal İlişkiler ve İletişim Direktörü Gizem Keçeci, Posta Gazetesi Ankara Temsilcisi Hakan Çelik, TOBB Medya ve İletişim Meclisi Başkanı ve Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ, UNDP-Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı İstanbul Ofisi Yöneticisi Hansın Doğan, CHP İstanbul Milletvekili Melda Onur, T.C. Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürü Murat Karakaya, Arzum Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kolbaşı, Eczacıbaşı Holding Kurumsal İletişim ve Sürdürülebilir Kalkınma Grup Başkanı Okşan Atilla Sanön, Zayed Üniversitesi, İletişim ve Medya Bilimleri Fakültesi, Dubai, Birleşik Arap Emirlikleri Prof. Dr. Serra Görpe, TGC-Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkan Vekili ve Hürriyet Gazetesi Köşe Yazarı Vahap Munyar, THY-Türk Hava Yolları Kurumsal İletişim Başkanı Zeki Çukur. 13. Altın Pusula Halkla İlişkiler Ödülleri Genç İletişimciler Kategorisi Seçici Kurul Başkanı Benchmark Ajans Başkanı Fadile Paksoy, IPTV Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Atıf Ünaldı, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tuğçe Gürel Boran, Effect Halkla İlişkiler Ajans Başkanı Gonca Karakaş, Kadir Has Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Görevlisi İsmail Hakkı Polat, Project House Kurucu Ortağı Serhat Akkılıç. 13. Altın Pusula Ödül töreni; SOCAR Türkiye, Pepsico Türkiye, The Brandage, www.halklailiskiler.com, Marketing Türkiye, Medyaloji, Elapro, İltek, Quattro, Memorial, MNG Kargo, BSNODS, Kurumsal Haberler, Medya Takip Merkezi, Message Marketer, Özlem Kristal sponsorluğunda gerçekleşti.