Dış politika ve Arap dünyası konusunda ülkemizdeki en yetkin isimlerden birisi olan Yeni Akit Gazetesi yazarı Mustafa Özcan Bey le Burhan Dergisi okurları için özel bir mülakat yaptık. Suriye yi, Mısır ı, Suudi Arabistan ı ve genel olarak Arap dünyasındaki gelişmeleri konuştuk. Muhterem yazarın bu önemli tespitlerini istifadenize sunuyoruz. Türkiye nin Suriye ile yakınlaşmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Arap dünyasıyla yüz yıllık bir kopukluğumuz var. 1800 lü yılların sonlarından itibaren Arap dünyasından koptuk. Dolayısıyla bunun tamir edilmesi lazım. Bu bakımdan Suriye bizim açımızdan çok önemli; Arap dünyasına açılma kapımız çünkü Türkiye açısından Şam hayatiyet arz ediyor. İslam dünyasıyla bütünleşmemiz noktasında stratejik bir konuma sahip. Diğer taraftan Suriye açısından da Türkiye çok önemli... Neden? Çünkü 2005 ten itibaren Suriye nin uzletini yalnızlığını Türkiye bir şekilde kırdı ve onu dünyaya taşımış oldu, onun meşruiyetini pekiştirmiş oldu. Ve Suriye Türkiye sayesinde dünyada artık rejimi tartışılmayan bir ülke haline geldi. Abdullah Gül ün İran internet sitesine yaptığı bir açıklaması var, diyor ki: Kaddafi gitsin ama Beşşar Esad kalsın. Bir gazetede okudum, Suriye deki rejimin kalmasını isteyen iki ülke olduğu, bunlardan birinin Türkiye diğerinin İsrail olduğu şeklindeki bir yorum vardı. Türkiye nin Suriye deki rejimi desteklemekle bazı çıkarları var. İsrail in Suriye ye olan bakışı nasıl? İsrail Suriye deki rejimi ehven-i şer olarak görüyor. Ama Suriye bölünürse İsrail için daha iyi 1 / 6
olur. Hatta 2003 te fikri olarak Amerika Suriye deki rejimi değiştirmek istiyordu. Ama İsrail firene bastı dedi ki: Bizim için bilinen kötü bilinmeyen kötüden iyidir. Kerim Sıddıki nin güzel bir tespiti vardır. Diyor ki Sıddıki: Arap rejimleri belirli bir zamandan sonra İsrail in zırhı haline geldiler. Demek ki eğer İsrail olmasaydı bugün Suriye rejiminin ayakta kalması daha zordu. Suriye yönetiminin İsrail aleyhine beyanatları var. Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu yönetim sözde İsrail e düşman Suriye aynı zamanda Amerika nın da tarafsız bir müttefiki Hafız Esad 70 li yılların başında bir darbeyle geliyor ve o günden beri Suriye İsrail e karşı ciddi hiçbir şey yapmıyor. Bazen İsrail e karşı mukavemet hakkımızı saklı tutuyoruz yeri gelince onu yapacağız diyorlar ama kırk yıldan beri böyle bir şey olmadı. İşin edebiyatı yapıldı ama hiçbir zaman taşın altına el konulmadı. Burada mesele şudur. Halkıyla bütünleşmiş bir Suriye mi yoksa yüzde on bir gibi bir mezhebî yapıya dayalı bir Suriye mi İsrail in işine yarar. Suriye deki yapı maalesef bu ikincisidir; dolayısıyla Suriye bir açılım yapamaz. İsrail in burada isteği şudur: Bir; Halkına bağlı olmayan bir Suriye İki; İsrail karşısında zayıflamış bir Suriye... Yani parçalanmış tekparça olmayan bir Suriye Böl yönet yöntemi emperyalistlerin bilinen klasik bir yöntemidir. Suriye yönetiminin İsrail aleyhine söylemleri sadece bir edebiyattan ibarettir, Beşşar Esad rejimini korumaya çalışıyor; kendisini güçlendirmek, dengeyi korumak, iktidarını sağlamlaştırmak amacıyla başvurulan bir yöntem olarak bu tür söylemleri kullanıyor. Hamas ı destekliyor görünüyor fakat İsrail in varlığına yönelik bir tehdit ortada yok. Bütün bunlar bir pazarlık meselesi Suriye nin son dönemde kendi içindeki Kürtlere yaklaşımında bir takım değişiklikler var. Bu tavrını samimi buluyor musunuz? Suriye deki Kürtler 1962 yılından beri kimliksiz yaşıyorlar. Şimdi yönetim onları tanımak istiyor. Bu hakkı geçmişte vermediler de neden şimdi veriyorlar; bunu düşünmek lazım. Suriye yönetimi Kürtleri potansiyel olarak rejimine tepki gösterecek unsurlardan biri olarak görüyor. Bir taraftan 2 / 6
onlara kuzey bölgesinden tarlalar veriyor diğer taraftan o bölgedeki Arapları onlara karşı silahlandırıyor. Bir arıza çıkarırlarsa ilerde üzerlerine salacak. Yani hem sopa hem havuç gösteriyor. Böyle bir denklem var. Bu denklem içerisinde Kürtler de pek fazla hareket edemiyorlar. Bu aşamada Kürtlere verilen her türlü taviz, tırnak içinde hak bir pazarlık sonucudur. Yani samimiyetten kaynaklanan bir şey değildir. Şu dönemde Suriye nin Kürt meselesine öncelik vermesinin nedeni, oradaki diğer haklı taleplerin bastırılması içindir. Suudi Arabistan a geçecek olursak; orada da bir krallık var. Sizce krallık rejimi değişir mi? Suud ta yaşayanlardan duydum; halkın yüzde doksan beşi krala değil kraliyete karşı. Yani millet kraliyet istemiyor. Kral bu durumun farkında Birkaç ay Amerika da kaldıktan sonra geldi 37 milyar dolarlık bir yardım paketi açıkladı. Daha sonra bunu daha da arttırdı, halkı susturdu. Bu rejimin biraz nefes almasını sağladı, fakat kalıcı olmasını sağlayamaz. Çünkü rejim artık son demlerini yaşıyor. Kral Abdullah ve onun veliahdı Sultan hem yaşlı hem de hasta, Orada bir kardeşler rejimi var. Büyük kardeşten küçük kardeşe doğru sırayla kral oluyorlar. Sultan dan sonra ne olacak? Hangi kardeşin çocukları kral olacak? Kura mı çekecekler? Bundan sonra herhalde rejim biter kanaatindeyim. Suudi Arabistan da ciddi bir liberal dalga var, bunlar özellikle rejimi istemiyorlar. Bir de Şiiler var ki bunlar da rejime zaten karşılar. Mısır da Mübarek devrildi. Yerini İslami bir oluşumun doldurması söz konusu mu? Hasan ül Benna dan sonra ihvan-ı müslümin in başına karizmatik bir lider gelmemiştir. Şuan başlarında onun gibi karizmatik bir lider olsaydı, Mısır da İran daki gibi bir rejim değişikliği olurdu. İkinci olarak rejim tarafından sürekli darbe yiyen, elli - altmış yıldır dışlanan bir oluşum olduğundan dolayı Müslüman Kardeşler zamanla küçüldü. Bugün deniliyor ki Müslüman Kardeşlerin Mısır da yüzde yirmiye yakın bir oy potansiyeli var. 3 / 6
Genel olarak baktığınızda İslam ülkelerindeki gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Ben yeni dönemde Arap rejimlerinin sarsılmasını, halk iktidarlarının gelmesini genel olarak/temel olarak hayırhah olarak görüyorum. Arap hareketlerini olması gereken fıtri hareketler olarak değerlendiriyorum. Tabi, yöntemlerde bazı hata/kusurlar olabilir. Libya ile Mısır daki veya Tunus taki yöntemler farklı olmuştur. Tunus taki ve Mısır daki yöntem daha sağlıklı olmuştur çünkü kan daha az akmıştır. Millet daha barışçı bir yöntemle iktidarı devirmiştir. Bu olması gereken şeydir. En az bedelle en büyük fayda veya değişim temin edilmiştir. Bu gelişmeler bizi İslam Birliğine götürür mü? Bu gelişmeleri İslam Birliğine yönelik olarak bir adım olarak görüyorum. Peygamber Efendimiz kendisinden sonra İslam tarihini şöyle dönemlendirmiştir. Birincisi; Peygamberlik dönemi ki o kendi vefatına kadar olan dönemdir. İkincisi; Hulefa-i raşidin dönemi; bu dönem başka hadislerde 30 yıl olarak bildirilmiştir. Üçüncüsü; Melik abd dönemleri yani saltanat dönemleri yani koltuğa oturup da kalkmama dönemleri ki Emevilerle birlikte başlar; bunlar otoriter sistemlerdir. Ebu Hureyre ye atfedilen bir tarif var. Emevilerle başlayan idareye, İmaretüs sibyan yani çocuk idareleri diyor. Bir hülefa-i raşidin yani aklı başında reşit idareler var, bir de çocuk idareler var Dördüncüsü; Melik ceberut dönemi; bu da totaliter rejimlerdir ki Osmanlı dan sonra kurulan sistemlerdir. Beşincisi; Peygamberlik üzere hilafet. Tabi peygamberlik değil bu Ne demek? Meşruti bir sistem Kur an ve sünnete dayanan bir sistem. Hz Ömer soruyor: Ben kral mıyım yoksa halife miyim? diyorlar ki sen halifesin Hz Ömer fark ne diye soruyor yanındakilere. Diyorlar ki: Kral keyfi alır keyfi dağıtır, halife ise ölçüyle alır ölçüyle dağıtır. Yani buna hukuk devleti diyebilir miyiz? 4 / 6
Hah! Evet, hukuk devleti denilebilir. Bugün Arap dünyasına bir bakın hangisi hukuk devletidir? Fırsat eşitliği var mı? Yok. Adalet uygulanabiliyor mu? Yok? Gelir dağılımında adalet var mı? Yok. Abdulmecit Zindani bu rejimlerin gitmesiyle bu yeni beşinci devrenin geleceğini söylüyor. Yani sizin de dediğiniz gibi hukuk devletinin 1989 da Berlin duvarının yıkılmasıyla iki yüz yıllık bir dönem sona erdi. Bu iki yüz yıllık dönem neydi? İdeolojiler dönemiydi. Arap dünyasında yaygın kanaat şudur ki Arap dünyasında ideolojiler dönemi gecikmeli olarak bugün rejimlerin sarsılmasıyla sona eriyor. Bundan sonra ne olacak peki? İdeolojiler devrinin bitmesiyle insanlık elindeki değere yani dine yeniden dönecek. Arap dünyasında iki şeyin yarıştığını görüyoruz. Birincisi din ikincisi sekülerizm. Malumunuz dış politikayla ilgili olarak bildiğimiz birçok şey spekülasyonlara dayanıyor. Ülke olarak Arap dünyasındaki gelişmeleri doğru okuyabiliyor muyuz? Arap devrimindeki gelişmeleri sağlıklı okuyan insanımız maalesef çok az Neden? Kolaycılığa kaçıyoruz. Bugün dünyada pek fazla iyi liderler yok. İşin gerçeği çok iyi düşünürler ve iyi gazeteciler de çok az. Onun için analizlerde zayıflık var. Aslında bugün dünden daha fazla malzeme var. Ama bu malzemeyi yoğurup daha üst bilgi haline getirmek ve iyi analizler yapmak lazım. Bu da düşünürlerin ve gazetecilerin işi Maalesef eskisi kadar da düşünürlerimiz yetenekli değil. Diğer bir husus da şu ki bu konuda değerlendirme yaparken popülizm tuzaklarına dikkat etmiyoruz. Her rejimin bir hastalığı vardır; Demokrasilerin hastalıklarından bir tanesi popülizmdir. Yani halka hoş görünmek için yapılan şeyler. Bunun arkasında aldatma da var, siyasi destek toplama amacı da var; başka şeyler de var. Bunları iyi değerlendirmek gerekir. Dış politikada yanılmamanın iki prensibi var. Birincisi; esnek olmak, ikincisi; dinamik olmak... Yani olayları sürekli takip etmek Ben de yanılabilirim. Çünkü olaylar o kadar çabuk gelişiyor ki! Eski bilgilerle yeni yorumlar yapmak da zor. Bir temeliniz olacak ve yeni bilginin üzerinde de sürekli duracaksınız. Liberallerin dış politika yorumlarına şüpheyle bakmakta haklı mıyız? 5 / 6
Genelleme yapmak, hepsini aynı kefeye koymak doğru değil. Genelleme basitleştirmek demektir. Liberal de olsa, şucu bucu da olsa dinlemek lazım. Bazen liberal, doğru görebilir. Siz kategorik olarak bunun yazdığı her şey yanlış dediğiniz zaman o zaman siz doğruyu öğrenme imkânından kendinizi mahrum etmiş oluyorsunuz? Liberallerin dünya görüşlerine ben de katılmıyorum. Fakat içlerinden bazılarını okumaya değer buluyorum, bazılarını ise okumuyorum. Neden? Kimisi kendini tekrar ediyor. Kimisi ise analiz yapıyor. Bu ikincisini okuyorum. Yorumlarına katılmasam bile en azından bilgi alıyorum. Ama bilgileri de süzgeçten geçirmek lazım. 6 / 6