TÜRKİYE'DE EĞİTİM VE YÜKSEKÖĞRETİM "Prof. Dr. Münevver TURANLI I. GİRİŞ Eğitim "çocukların ve gençlerin toplumsal yaşayışında yerlerini almaları için gerekli bilgi, beceri ve anlayışları elde etmelerine, kişiliklerini geliştirmelerine yardım etme" olarak tanımlanır. Yükseköğretim ise, "üniversite,akademi, teknik ve meslek yüksek okulları gibi eğitim kurumlarınca planlanıp uygulanan öğretim" olarak tanımlanmaktadır. 2. YÜKSEKÖĞRETİM Eğitim ve yükseköğretim sağladığı özel ve sosyal fayda sayesinde kişiler, kazanmış oldukları bilgi ve beceri sayesinde, refahlarını ve gelir düzeylerini artırmaktadırlar.çünkü bilindiği gibi yükseköğrenim kişilere özel ve sosyal fayda olmak üzere iki çeşit fayda yaratmaktadır. Özel fayda kişilerin aldıkları yükseköğretim hizmetinden dolayı, kişilerin daha fazla gelir getiren işe sahip olacakları varsayımıdır. Yapılan birçok araştırmalarda yukarıda değinildiği gibi yükseköğretim gören kişilerin, diğer kişilere, yani daha alt düzeyde eğitim alan kişilere göre, daha fazla gelir getiren işlere sahip oldukları sonuçlan elde edilmektedir. Ancak yapılan araştırmalardan bu sonuçların elde edilmesine rağmen bu konuda tam bir görüş *İstanbul Ticaret üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı 223
birliği yoktur. Çünkü doğuştan gelen yetenekler, çevresel faktörler ve ailevi durum özel faydayı, yani daha fazla gelir getiren işlere sahip olma faktörünü etkilemektedir, A.B.D'de yapılan bir araştırmada yukarıda değinilen doğuştan gelen yetenek, çevresel faktörler ve ailevi durum gibi faktörler dahil edilmediği zaman hesaplanan fayda oranı % 65 bu faktörler hesaplamaya dahil edildiği zaman hesaplanan fayda oranı %8,2 olarak bulunmuştur. Yükseköğretimin sağladığı sosyal fayda topluma sağladığı faydadır. Diğer bir deyişle yükseköğretimin iktisadi, kültürel ve sosyal etkileridir. Bu etkileri hesaplamak çok güçtür ve bu etkiler parasal etkiler değildir. Ancak bu etkiler sosyal gelişim, kültürel gelişim ve iktisadi gelişim anlamında önemli faktörlerdir. Yukarıda değinilen özel ve sosya] fayda oranları Tablo 1 'de görüldüğü gibi dört yıllık lisans, yüksek lisans ve doktorada oran olarak hesaplanmıştır. Özel Fayda Oram Tablo 1 Üniversiteler Kamu Sosyal Fayda Oranı Özel Fayda Oranı Vakıf Sosyal Fayda Oranı Lisans 21.0 1 7,7 18,5 14,5 Yüksek Lisans 6.2 4.8 0,8 1.5 Doktora 9.0 9.3 1.9 5.1 Tablo 1 'de görüldüğü gibi hem kamu hem de vakıf üniversitelerinde lisans programlarının sosyal ve özel fayda oranları yüksek lisans ve doktoraya göre daha fazladır. 224
3. YÜKSEKÖĞRETİMDE MEYDANA GELEN GELİŞMELER Ülkemizde eğitim hizmeti 1924 tarihli Tevhid-i Tedrisat Kanunu gereğince gerçekleştirmeye çalışılmıştır. Eğitim hizmetinin gerçekleştirilmesinde en önemli yeri alan yükseköğretim kurumları milli, demokratik ve çağdaş eğitim esaslarına göre hizmet veren, bilimsel araştırma ve yayın yapan bilimsel özerkliğe ve tüzel kişiliğe sahip kurumlardır. Ülkemizde 1981 yılından önce yükseköğretim sistemi dağınık bir yapı göstermekte idi. Diğer bir deyişle yükseköğretim hizmetleri beş ayrı kanuna bağlı olarak yürütüldüğünden yönetimde bir dağınıklık ortaya çıkmakta idi. 6 kasım 1981 tarihinde 2547 sayılı Yükseköğretim kanununun yürürlüğü girmesi ile yükseköğretim sistemi YÖK tarafından koordine edilmeye ve denetlenmeye başlanmıştır. Yani 1981 reformu merkezden koordine ve denetleme ilkesi üzerine kurulmuştur. Türk eğitim sistemi 1990'lı yıllara kadar kamu kaynaklarıyla finanse edilen bir kamu hizmeti olma özelliğini korumuştur. Ancak devlet üniversitelerinin eğitim giderlerinin artması ve bu giderleri karşılayacak kaynakların yetersizliği ve yükseköğretime olan talebin artışı nedeniyle 1980'lerin başlarına kadar devletin finanse etmesi gereken bir hizmet olarak kabul edilen yükseköğretim hizmeti, bu yıllardan sonra vakıflar tarafından da finanse edilen bir hizmet olarak kabul edilmiştir. 1992 yılından sonra hem kamu hem de vakıf üniversitelerinin faaliyete geçmesiyle öğrenci kontenjanı ve öğretim kurumu sayısı artmıştır. Aşağıdaki tablo bize bu artışları göstermektedir. 225
Yıllar Üniversite Sayısı 10 Tablo 2 1973-2002 Yılları Arası Türk Yükseköğretiminde Gelişmeler Fak./Y.Okul Sayısı Öğrenci sayısı (AÖF hariç) Öğretim Elemanı Sayısı* Öğretim Elemanına Düşen Öğrenci Sayısı 15 1973-1974 166 177281 11773 1979-1980 16 347 270278 20699 13 1980-1981 19 321 237369 20917 11 1981-1982 19 334 240403 22223 10 1982-1983 27 273 281539 21814 13 1983-1984 27 286 295098 11785 25 1984-1985 27 302 349521 12836 27 1985-1986 27 310 368472 13257 28 1986-1987 28 322 378576 14186 27 1987-1988 29 343 386658 15331 25 1988-1989 29 368 404065 15994 25 1989-1990 29 387 440583 17538 25 1990-1991 29 408 471459 18464 26 1991-1992 29 424 502558 19296 26 1992-1993 50 473 549006 20798 26 1993-1994 52 625 657095 22548 29 1994-1995 54 741 676692 23998 28 1995-1996 55 817 760203 26873 28 1996-1997 60 863 894214 28951 28 1997-1998 67 937 894214 30954 29 1998-1999 68 999 953243 33201 29 1999-2000 71 991 996769 36710 27 2000-2001 71 1282 1071455 38967 27 2001-2002 73 1332 1133768 36530 31 226
Tablo 2'de görüldüğü gibi 1973 yılından 2002 yılma kadar üniversite sayılarında devamlı bir artış meydana gelmiştir. Ülkemizde hem özel hem de kamu sektörünün İstihdam için yükseköğretim mezunlarını tercih etmesi, yükseköğretim görmüş olanların daha kolay iş bulabilmesi ve ücret farklılıkları yükseköğretime olan talebi arttırmaktadır. 1981 yılında yürürlüğe giren Yükseköğretim Yasasından sonra üniversite kontenjanlarında artışlar meydana gelmesine rağmen yükseköğretime olan talep karşılanamamaktadır. Aşağıdaki tablo yükseköğretim giriş sınavlarına başvuran ve yerleşen aday sayılarını göstermektedir. Tablo 3 1983-2002 Yılları Arası Yükseköğretim Giriş Sınavına Başvuran ve Yerleşen Aday Sayıları Yıllar Başvuranlar Yerleşenler* % 1983 361.158 105.158 29.1 1984 436.175 148.766 34.1 1985 480463 156.433 32.6 1986 503.520 165.856 32.9 1987 628.389 174.870 27.8 1988 693391 188.652 27.2 1989 824.128 193.665 23.5 1990 892.975 196.253 22.0 1991 876.633 199.735 22.8 1992 979.602 260.303 26.6 1993 1.154.571 414.732 35.9 1994 1.249.965 370.826 29.7 1995 1.265.103 383.974 30.4 227
1996 1.399.061 412.254 29.5 1997 1.398.595 445.302 31.8 1998 1.359.585 419604 30.9 1999 1.479562 448.475 30.3 2000 1.410.346 440.028 31.2 2001 1.473.908 455.913 30.9 2002 1.540.411 614.125 39.8 Tablo 3'de görüldüğü gibi 1983 yılından 1986 yılına kadar üniversiteye yerleşenlerin oranı devamlı bir artış göstermiş, daha sonra 1992 yılına kadar yerleşenlerin oranlarında bir düşüş meydana gelmiş, 1994 yılında 2002 yılına kadar ise üniversiteye yerleşen adayların oranında gene bir artış görülmüştür. Bu bilgiler grafik 1 ve grafik 2'de gösterilmiştir. 228
Grafik 1: Yıliar İtibariyle Yükseköğretim Kurumlarına Başvuran Öğrenci Sayısı 229
Grafik 2: Yıllar İtibariyle Yükseköğretim Kurumlarına Yerleşen Öğrenci Sayısı 4. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI VE YÖK İÇİN AYRILAN BÜTÇELERİN KARŞILAŞTIRILMASI Önceki açıklamalarda yükseköğretimde meydana gelen gelişmeler sayılarla anlatılmaya çalışılmıştır. Çalışmamızın bu bölümünde Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK için ayrılan bütçelerin karşılaştırılması yappılmaya çalışılacaktır. Bu 230
karşılaştırma için aşağıda görülen Tablo 4'den yararlanılacaktır. Tablo 4'de Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK için ayrılan bütçelerin GSMH'ya oranları yıllar itibariyle verilmiştir. Bu oranlar arasında öğrenci sayılarına göre bir farklılığın olup olmadığının ortaya çıkartılabilmesi için, MEB ve YÖK'teki okullaşma oranlarından yararlanılmıştır. MEB ve YOK'teki okullaşma oranları ise yıllar itibariyle tablo 5'de görüldüğü gibidir. Tablo 4 1983-2002 Yılları Arasında MEB ve YÖK bütçelerinin GSMH'ya Oranı Yıllar MEB YOK 1983 1,77 0,69 1984 2,88 0,69 1985 2,41 0,83 1986 1,73 0.83 1987 2,8 0,74 1988 2,75 0,61 1989 1,77 0,88 1990 2,14 0,63 1991 2,36 0,74 1992 2,75 0,83 1993 2,88 0,83 1994 2,42 0,8 1995 1,73 0,59 1996 1,77 0,61 1997 1,78 0,69 1998 2,41 0,8 1999 2,8 0,84 2000 2,78 0,83 2001 2,39 0,73 2002 2,86 0,88 231
232 İstanbul Ticaret Üniversitesi Dergisi
Tablo 4 incelendiğinde Milli Eğitim Bakanlığına ayrılan bütçe ile YÖK'e ayrılan bütçe arasında Milli Eğitim Bakanlığı lehine bir farklılık olduğu görülmektedir. Ancak Tablo 5'de görüldüğü gibi yine bu yıllar arası okullaşma oranları dikkate alınarak bir karşılaştırma yapmanın daha uygun olduğu düşünülmüştür. Bu amaçla, MEB için ayrılan bütçeyi MEB'e bağlı okulların okullaşma oranlarının toplamına, YÖK için ayrılan bütçeyi ise YÖK'teki okullaşma oranına oranladığımızda bu iki kurum için ayrılan bütçelerin öğrenci sayıları da göz önüne alındığında karşılaştırılmanın yapılması mümkün olacaktır. Bu şekilde elde edilen oranların eşitliğinin testi istatistiksel olarak anlamlı çıkıp (t=4,216, p=0,000) iki bütçenin eşit sayılamayacağı %5 anlam düzeyinde söylenebilmektedir. İki bütçenin oranlarının ortalaması YÖK için 0,0497 ve MEB içinse 0,0188 olarak hesaplanmıştır. Dolayısıyla YÖK için ayrılan bütçenin öğrenci sayıları göz önüne alındığında MEB'e göre daha yüksek olduğu söylenilebilir. Ancak bu bilgi YÖK ve MEB için ayrılan bütçelerin yeterli oldukları anlamına gelmemektedir. KAYNAKÇA ERCAN, Fuat; "Eğitim ve Kapitalizm", Bilim Yayıncılık, İstanbul 2000 YÜKSEL, Sedat; "Yükseköğretimde Eğitim-Öğrctim Faaliyetleri ve Örtük Program", Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Bursa, 2002 2002-2003 Öğretim Yılı Yükseköğretim İstatistikleri", ÖSYM Yayınları, Ankara, 2003 "Cumhuriyetin 75. Yılında Yükseköğretim", T.C. Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1998 "Ölçme ve Değerlendirme Etkinlikleri Sayısal Verileri 2002", Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, Ankara, 2003 Türk Üniversite Gençliği Araştırması", Gazi Üniversitesi Yayınları, Ankara. 2003 233