T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Cumhuriyet Halk Partisi

Meclis'te sık sık. Babası yoksa

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) TUTANAK

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

Biz yeni anayasa diyoruz

Türkiye'de 3 Ay OHAL İlan Edildi

Cumhuriyet Halk Partisi

RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar & Ender Bölükbaşı

Ben bir yazarım demek, kullanacağım kelimeleri ben seçerim demektir.

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Cumhuriyet Halk Partisi

Öğrencilerin çektiği fotokopiye yasal formül şart!

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. Adalet Programı. Yargı Örgütü Dersleri

AK PARTi Genel Başkan Yardımcısı Dengir Fırat ın düzenlediği basın toplantısının tam metni:

Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um. Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun. O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş. Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

5. A. TELEFON DİNLEMELERİNE İLİŞKİN DEĞERLENDİRMELER

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

özlü bir medya kazası işledi. Yıldırı m

İSTANBUL ANADOLU CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI NA. : Şüpheli hakkında suç duyurusu dilekçemizin sunumudur.

ÖNSÖZ 3 EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YAZISI 5 İÇİNDEKİLER 7-12 KANUNLAR VE KAYNAKLAR BİRİNCİ BÖLÜM Genel Bilgiler Dersin adı ve konusu 17

İstanbul 13. Müebbet çıktı

Başbakan Yıldırım, Ankara Sincan da halka hitap etti

Özgürlükleri daha da güçlendirmek istiyoruz

Fatih Cumhuriyet Başsavcılığı na

Nedim Şener'den belgelerle Fetullah Gülen kitabı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

ACR Group. NEDEN? neden?

Hüseyin Yıldırım Danıştay şemasına Aslı gibidir' imzası atmıştı.

İdari Yargının Geleceği

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

BAŞBAKAN ERDOĞAN: KOPENHAG SİYASİ KRİTERLERİ NOKTASINDA EĞER HERHANGİ BİR SIKINTI DOĞACAK OLU

Bu haftaki yazımıza geçmişten bir medya kazasıyla giriyoruz Yıl 1983

Ergenekon'da 19 tahliye, işte tahliye olan isimler

Onlar konuşur, AK Parti yapar

CEZA USUL HUKUKU DERSİ (VİZE SINAVI)

Baki olan Rabbimiz ve davamızdır

Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları

Cumhuriyet Halk Partisi

YENİ AKİT GAZETESİ İNTERNET SAYFASINDAKİ TARİHLİ HABERE İLİŞKİN YORUMUM AŞAĞIDADIR. Erdoğan: Bedeli suç işleyen ödesin

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO HBYS Programı. Yargı Örgütü Dersleri

Konumuz sol içi cinayetler, özel olarak da Acilciler bünyesindeki cinayetler

DERSİMİZİN TEMEL KONUSU

T.C. ĐSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESĐ ( CMK 250 MADDESĐ ĐLE YETKĐLĐ ) DURUŞMA TUTANAĞI

Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu

: Av. Hüseyin ERSÖZ. Eski Büyükdere Cad. No: 22. Park Plaza Kat: 11 Maslak Sarıyer Istanbul. Tel: 0 (212) Pbx Fax: 0 (212)

OSMAN KAVALA DOSYASI YARGIYI YARGILAMA

Ankara Garı Saldırısında Dava Süreci Ne Durumda?

AYŞEGÜL ARSLAN IN KATİL ZANLISI MÜEBBET YEDİ

Ben gözaltına alındım - şimdi ne olacak?

ÖZET : 353 Sayılı Kanunun 10/^ maddesi uyarınca asker kişi sayılan. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ CEZA BÖLtMÜ. sanıkların askerî cezaevinde işledikleri

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu

Personel alımları devam edecek

Fransa'da, Hz. Muhammed'e hakaret içeren karikatürleri yayınlayan Fransız Dergisi'ne baskın düzenlendi ve 12 kişi öldürüldü.

CHP'lilerin telefonlarının izlenme skandalında kritik bilgiler

MUSA ANTER ve JİTEM ANA DAVALARI NASIL BİRLEŞTİ? Yazar: Duru Yavan

İFADEYE ÇAĞRI YAZISI (Şikayetçi için)

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Halk Erdoğan'a Ey Tayyip, ananı da al ve git demiştir. Uğur Mumcu yine haklı çıkmıştır.

FETÖ cü polisler onlar hakkında da istihbarat toplamış

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

2:Ceza muhakemesinin amacı nedir? =SUÇUN İŞLENİP İŞLENMEDİĞİ KONUSUNDAKİ MADDİ GERÇEĞE ULAŞMAK

TÜRKİYE DE CEZA VE ADALET SİSTEMİ

Fatih Cumhuriyet Başsavcılığı na

Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye:

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ SEPA 5

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

Başbakan Yıldırım, 25. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı sonrası basın çadırını ziyaret etti

Yorumluyorum. Ceza Hukuku Perspektifinden Güncel Olaylara Bakış

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi

Uluslararası Üniversiteler Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Darbeci Kurşununa Hedef Oldu

FETÖ elebaşının ByLock'taki 'yeğen' grubu

Bu sefer ki setimizde TERÖR, ERGENEKON ve DERİN DEVLET konusuna değindik. Oldukça kapsamlı bir çalışma oldu desek abartmış olmayız.

ABD İLE YAPTIĞIN GİZLİ ANLAŞMAYI AÇIKLA -(TAMAMI) Çarşamba, 03 Temmuz :11 - Son Güncelleme Perşembe, 04 Temmuz :10

Standart Eurobarometer 76. AVRUPA BİRLİĞİ NDE KAMUOYU Sonbahar 2011 ULUSAL RAPOR TÜRKİYE

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI

SAVUNMA: Ben sizin sanığınız değilim AHMET ALTAN

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI


TÜRKĠYE DE ANAYASA DEĞĠġĠKLĠĞĠ: NEDENLER, YAġANANLAR VE SONUÇLAR

BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK

İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI'NA

HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI

10 Ocak 2013 BASIN AÇIKLAMASI

İSTANBUL NÖBETÇİ AĞIR CEZA MAHKEMESİ SAYIN HÂKİMLİĞİ NE

Ceza Usul Hukuku (LAW 403) Ders Detayları

DİNÇEROĞLU AVUKATLIK BÜROSU A V U K A T HÜSEYİN ENİS DİNÇEROĞLU & ESRA AKKOÇ YAREN AHMET ŞEREF UYANIK & ELİFCAN TEKELİ STJ. AV.

SİYASET ÜSTÜ DÜŞÜNMEK Pazar, 30 Kasım :00

"medya benim ayağımın altına muz kabuğunu biraz zor koyar" vari açıklamalarda bulunuyordu ki Olanlar oldu

ANAYASA HUKUKU (İKTİSAT VE MALİYE BÖLÜMLERİ) GÜZ DÖNEMİ ARASINAV 17 KASIM 2014 SAAT 09:00

Beyaz Saray'daki Trump-Erdoğan Zirvesinden Ne Çıktı?

İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI NA

DAVALI: Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Bilkent Plaza, B2 Blok VEKİLİ: Av. Oya PELİT / Aynı yerde

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

AK PARTİ BODRUM İLÇE DANIŞMA KURULU YAPILDI

Transkript:

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :13 CELSE TARİHİ :03.11.2009 BAŞKAN :KÖKSAL ŞENGÜN 20909 ÜYE :HASAN HÜSEYİN ÖZESE 28298 ÜYE :SEDAT SAMİ HAŞILOĞLU 37266 C. SAVCISI :MEHMET ALİ PEKGÜZEL 33954 C. SAVCISI :NİHAT TAŞKIN 36924 KÂTİP :ALİ DOĞAN 128041 Mahkeme başkanı Köksal Şengün ile üye hakimler Hasan Hüseyin Özese ve Sedat Sami Haşıloğlu ndan oluşan mahkeme heyeti tarafından 3 kasım 2009 tarihli oturum açıldı. Tutuklu sanıklardan Fatih Hilmioğlu, Levent Ersöz, Hüdayi Ünlüer, İbrahim Özcan, Durmuş Ali Özoğlu ve Mehmet Haberal dışındaki tutuklu sanıklar cezaevinden getirildi. Bağsız olarak huzurdaki yerlerine alındı. Tutuksuz sanıklardan Emin Şirin ile bir kısım sanıkların müdafileri sanıklar Birol Başaran, Adil Serdar Saçan, Ahmet Tuncay Özkan, Hüseyin Vural Vural, İlyas Çınar müdafi Av. Hüseyin Ersöz, sanık Mustafa Özbek Müdafi Av. Mehmet Eren Turan, Sanıklar Ahmet Hurşit Tolon, Mehmet Haberal müdafi Av. Yasemin Antakyalıoğlu, sanık Gürbüz Çapan müdafi Av. Erdal Fatih Çanakçı, sanıklar Yalçın Küçük, Taylan Özgür Kırmızı, Muhammet Sarıkaya müdafi Av. Hüseyin Fatih Demir, sanıklar Mehmet Şener Eruygur, Rıza Ferit Bernay, Hasan Atilla Uğur müdafi Av. Filiz Esen in geldikleri görülmekle, huzurdaki yerlerine alındı. Açık yargılamaya devam olundu. Sanık Emcet Olcaytu söz istedi, verildi: Duruşmaya başlarken iddia makamına söz vermeden önce zannediyorum, heyet değişikliği nedeniyle yeni bugün yeni katılan yargıcın adını tutanağa kayda geçmek ve yargıcın dünkü duruşmaya ait tutanakları okuduğuna dair de sizin bilginizi yine kayda geçmek gerekiyor. Dün yapılan duruşmanın tutanakları biz kaleme sorduk yazılmamış. Şimdi usule göre heyette bir değişiklik olduğu zaman geçmiş tutanakların okunması usulün emredici hükmü değil midir? Bunu eğer okunduğuna dair bir beyanda bulunulacaksa kayda geçsin bizde bunun hazır olmadığına dair belgeleyelim. İleride bu itirazı ne şekilde halledeceğiz o safhada düşünürüz ama ben hakkımı kullanarak yasadaki hakkımı CMK. nın emredici hükmüne uygun işlem yapılmasını istiyorum. Tutanak hazırlanmamıştır bu nedenle okunması mümkün değildir. Yeni katılan üyenin tutanağı okudum diye duruşmaya katılması da zannediyorum yargılama adabı bakımından tartışmalıdır en azından. Talebim budur. İddianamenin okunmasına kaldığı yerden devam olundu. İddianamenin 1143. sayfasının 14. paragrafı ile 1144. sayfanın 1, 2, 3, 4, 5 ve 6. paragrafları okundu. İddianamenin 1156. sayfası ile 1167. sayfanın 1, 2 ve 3. paragrafları okundu. İddianamenin 1181. sayfasının 7, 8 ve 9. paragrafları ile1182. sayfanın 1, 2 ve 3. paragrafları okundu. İddianamenin 1191. sayfasının 4, 5, 6 ve 7. paragrafları ile 1192. sayfanın 1 ve 2. paragrafları okundu. İddianamenin 1204. sayfasının 1, 2, 3 ve 4. paragrafları ile 1217. sayfanın 2, 3 ve 4. paragrafları okundu.

ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:13 Sayfa:2 İddianamenin 1221. sayfasının 2, 3 ve 4. paragrafları ile 1228. sayfanın 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11 ve 12. paragrafları okundu. İddianamenin 1239. sayfası ile 1270. sayfanın 4, 5, 6, 7 ve 8. paragrafları okundu. İddianamenin 1271. sayfası ile 1272. sayfasının 1. paragrafı okundu. İddianamenin 1285 ve 1286. sayfaları ile 1287. sayfasının 1, 2, 3 ve 4. paragrafları okundu. İddianamenin 1297. sayfasının 12. paragrafı ile 1298. sayfanın 1, 2, 3 ve 4. paragrafları okundu. İddianamenin 1305. sayfası ile 1306. sayfasının 1 ve 2. paragrafları okundu. İddianamenin 1312. sayfasının 4, 5 ve 6. paragrafları ile 1313. sayfanın 1. paragrafı okundu. İddianamenin 1318. sayfasının 15. paragrafı ile 1319. sayfanın 1, 2, 3, 4, 5 ve 6. paragrafları okundu. İddianamenin 1325. sayfası ile 1331. sayfanın 3, 4, 5, 6, 7 ve 8. paragrafları okundu. İddianamenin 1336. sayfası ile 1375. sayfanın 5, 6, 7, 8 ve 9. paragrafları okundu. İddianamenin 1376. sayfası ile 1377. sayfanın 1, 2, 3, 4, 5 ve 6. paragrafları okundu. İddianamenin 1400. sayfasının 9 ve 10. paragrafları ile 1401. sayfanın 1, 2, 3, 4, 5, 6 ve 7. paragrafları okundu. İddianamenin 1415. sayfası, 1424. sayfanın 16, 17, 18 ve 19. paragrafları ile 1425. sayfanın 1, 2, 3, 4, 5 ve 6. paragrafları okundu. İddianamenin 1436. sayfası ile 1437. sayfanın 1 ve 2. paragrafları okundu. İddianamenin 1444. sayfasının 4, 5, 6, 7 ve 8. paragrafları ile 1445. sayfanın 1. paragrafı okundu. İddianamenin 1451. sayfasının 2, 3, 4 ve 5. paragrafları ile 1452. ve 1453. sayfalar okundu. Mahkeme Başkanı: Efendim bu şekilde iddianamenin okunması bitmiş oluyor. Duruşmaya saat 13:30 a kadar ara verildi. Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu. Bu arada bir kısım sanıklar müdafileri Av. Ahmet Malkoçoğlu, Av. Mustafa Tarık Kale, Av.Erdem Olgun, Av. Emine Gaye Akaslan, Av.İlkay Sezer, Av. Zeki Aksoy, Av.Gizem Öcalan, Av.Mustafa Karslı, Av.Ali Rıza Dizdar, Av.Oğuz Kür, Av.Aydın Metin, Av. Mehmet İpek, Av.Celal Ülgen ve Av.Ahmet Koç un geldikleri görülmekle huzurdaki yerlerine alındı. Mahkeme Başkanı: Efendim söz isteyen varsa buyursun. Sırayla buyurun o sırayı tamamlayın o sırayla gideceğiz. Sanık Ahmet Tuncay Özkan söz istedi, verildi: Sayın başkan sayın üyeler. Ben bu iddianamenin 19 numaralı sanığıyım. Değerli avukatlar. değerli izleyenler,iddianame dört ay sonra bugün nihayet tamamlandı okunması işlemi bitti. Ve biz dört ay sonra sıranın bize gelmesiyle düşüncelerimizi her hangi bir engelle karşılaşmadan burada dile getirebilme olanağına kavuştuk. İddianame ile ilgili bazı duygu ve düşüncelerimi ifade etmek istiyorum. İddianame sonunda söylediği 5271 sayılı CMK. ya uygun bir iddianame değildir. Ha bunun takdiri size aittir. Ben o takdirle ilgili değerlendirme yapmıyorum. Ben kendimle ilgili atıflar başta olmak üzere iddianamenin geneli üzerine kendi sözlerimi söylemek zorundayım. İddianame bir siyasi metindir, siyasi değerlendirmeler yapmaktadır. İddianame anayasal kurumları anayasal hakları suç saymaktadır. İddianame bir siyasi partinin oluşumunu suç saymaktadır. İddianame insanların sayın savcılar gibi düşünmeyen kesimini terörist ilan etmektedir. Sizlerin içinizde belki Kanaltürk televizyonunu izleyen vardı. Belki sizlerin içinizde Tuncay Özkan ı beğenende vardı, televizyondaki konuşmalarıyla, sizler teröristsiniz. Türkiye de insanların tamamına bu yaftayı yapıştırdılar. Kanaltürk televizyonu terör televizyonu. Hangi konuşma, hangi delil, onlar nerede, onlar niye yok. Böyle iddianame suçlaması olabilir 2

ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:13 Sayfa:3 mi? Sonra siyasi görüş belirtmek, ben sayın savcılar gibi düşünmek zorunda mıyım? Bir siyasi parti kurarken Ergenekon savcıları ne düşünüyor diye onlara danışıp ona göre mi siyasi parti kuracağım? Milletvekili, TBMM ye soru önergesi veriyor. TBMM nin iki tane fonksiyonu var. Bu fonksiyonlar ertelenemez, durdurulamaz. Türkiye Cumhuriyeti var olduğu sürece var olacak iki fonksiyon. Bir tanesi denetim faaliyeti yapmak, bir tanesi yasama faaliyeti yapmak. Denetim faaliyetleri iki tane, yazılı soru önergesi, sözlü soru önergesi. Sözlü soru önergelerini suç saymak iddianame oluşturmak böyle bir siyaset gütmek bu olabilir mi? Sonra darbe tahlili, 27 mayısa ihtilal mi dersiniz darbe mi dersiniz. Size ne ne dersem derim. Burası bir tarih sınavının görüldüğü yada insanların siyasi görüşlerine göre yaftalanacağı bir yer mi? Tuncay Özkan ın alevi olup olmaması. Yada herhangi başka bir insanın Kürt olup olmaması, yada insanların şu mezhepten bu mezhepten, yada şu siyasi görüşten bu siyasi görüşten olup olmamasının bu iddianameyle ilişkisi nedir de bu iddianame bunların altını çizerek belirtmektedir. İddianame neden 5271 sayılı yasanın suç saydığı bütün telefon konuşmalarını, bütün özel hayat teşhirini içinde barındırmaktadır. Bu iddianame kirli siyasetin aracıdır. Kirli siyaset bu iddianame yoluyla muhaliflerini yok etmeye sindirmeye çalışmaktadır. İddianame eksiktir. İddianamenin eksikliğini dışarıdaki kalemşörleri tamamlamaktadır. 21. yüzyıl Türkiye ye bağlı. iddianameye ek olarak söylüyorum. Toplumlarla insanlar gibi ara ara önemli sınavlardan geçiyor. Son dönemde yaşanan ve baş döndürücü bir hızla gelişen olaylar Türk toplumu açısından ciddi bir sınav anlamı taşıyor. Bu sınavın bir bölümü Türkiye nin uluslar arası sistemde nasıl ve hangi bağlarla yer alacağıyla ilgili. Diğer bölümü ise Türkiye nin geleceğini kurarken bunu nasıl bir toplumsal siyasal kimlikle yapacağıyla bağlantılı. Bu soruya nasıl bir cevap verileceği sadece Türkiye değil dünyanın geri kalanı açısından da çok büyük önem taşıyor. Onun içindir ki biraz kaygı biraz da telaşın etkisiyle özellikle batı basınında Türkiye nin yön tercihi konusunda yazılar çıkıyor. Yorumcular durumu anlamaya çalışıyorlar. ABD başkanı Bill Clinton ın 21. yüzyıl bir ölçüde Türkiye nin tercihlerine bağlı olarak şekilleneceği önermesini akla getiren bir durumla karşı karşıyayız. Yani Türkiye de olup bitenler nasıl bir sonuca bağlanacağı Türkiye nin ötesinde bir anlam ve tarihi önem taşıyor. Meseleye böyle bakınca Türkiye nin özelliklerini doğru anlamakla işe girişmek doğru olur. Türkiye gelecek 20-30 yılın en kritik coğrafi alanlarından birisinde, enerji havzalarına yakın ve gerek doğu batı gerekse kuzey güney ekseninde yer alıyor. Bu enerji taşıma hatları üzerinde yer alıyor anlamına geliyor. Bu geçişlerin güvenlik içinde yapılabilmesini sağlayacak donanımı var. İstikrarını korursa bu konuda sıkıntısı da yok. Kürt açılımının bir boyutuyla uluslararası sistemin ihtiyaçlarına bağlanması da bu nedenden zaten. Ancak jeopolitik konum Türkiye nin istisnai özelliklerinin yalnızca bir boyutu. Bu coğrafi konumu daha da önemli kılan. Türkiye nin tarih içinde tercihleriyle sahip olduğu profil yani batı ittifakı içinde yer alan Müslüman topluma sahip kapitalist laik ve demokratik bir ülke olması, olmaya çalışması. Bu özelliklerin herhangi birinde eksilme görülür yada ağırlığında azalma olursa Türkiye potansiyelini gerçekleştiremez. Geçtiğimiz dönemde demokratikleşmenin ülkede iktidar dengesini alt üst etmesinin de sonucu olarak laiklik üzerinden şiddetli bir çatışma yaşandı. Türkiye de ki otoriter laiklik anlayışı uğruna demokrasiden vazgeçmek isteyenler esaslı bir mücadele verdiler. Şu sıralarda batı basınında sorulan Türkiye batıdan kopuyor mu sorusu o zamanda sorulabilirdi. Türkiye nin batılılaşma sürecinin tarihsel taşıyıcısı olan kurumlar ve sınıflar keskin batı karşıtı tavırlar aldılar. Burayı özellikle dikkatle okumanı dinlemenizi rica ediyorum. Türkiye nin bir komplo sonucu ılımlı İslam kimliğine büründürüldüğü gerekçesiyle batı ve demokrasi düşmanlığı anti semitizm küreselleşmeye karşı husumet sergilendi. Darbe teşebbüslerinde bulunuldu. Eski bir MGK genel sekreteri NATO dan çıkmayı bile önerebildi. Bu ekip silahlı kuvvetler içinde Ergenekon davası yoluyla bir ölçüde tasfiye edildi. En azından batı sisteminden çıkmayı önerenler kurum kavgayı kaybetti. Şimdi ise silahlı 3

ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:13 Sayfa:4 kuvvetlerin Türk siyaseti üzerindeki kurumsal vesayeti şükür ki sona eriyor. TSK üzerinden veya ona yaslanarak siyaset yapma imkanları bitiyor. Bu durumda sivillerin Türkiye nin yeni yönünü çizmesi,iç ve dış politikada kimliğini tamamlaması gerekecek, diye yazı devam ediyor. Bugün Habertürk lü Soli Özer in yazısı, ben 23 eylül 2008 de gözaltına alındım, mart ayının sonuna kadar, 2009 mart ayının sonuna kadar benimle ilgili 10500 yazı çıktı. Ve bu yazıların 4 te 3 ünden fazlası bunların hepsini sizin için hazırladım savunmam sırasında hepsini size sunacağım tek tek hepsini size sunacağım. Ve bunların tamamı iddianamenin siyasi görüşünü dillendiren yazılardır. İddianamenin bir siyasi tezi var. Örneğin ben NATO ya NATO dan çıkmayı kesinlikle düşünmüyorum. NATO dışında bir şey aramak bana göre çılgınlık ama insanlar NATO dan çıkmayı düşünebilir. NATO dışında bir arayış suç mudur? İddianame bunu suç olarak nasıl yazar. İnsanların entelektüel birikimleri sıfırlanmış bütün bir birikimleri yok sayılarak. Yok farz edilerek siyaset sadece iddianame mantığına indirgenerek bir metin oluşturacaksınız ve bu oluşturduğunuz havuzun içinde herkesi barındırmaya çalışacaksınız. Böyle bir şeyi ben nasıl kabul ederim. Bu deli gömleği. iddianame bir deli gömleğidir. İddianamede oku buradaki fevri davranışlarımızın haklılığımızdan kaynaklandığını söyledim, bazen çok utandım, bazen yerin dibine girdim, bazen nasıl oluyor da Türkiye de böyle bir savcılık makamı var diye düşündüm. Hukuk nasıl böyle entelektüel birikimden soyutlanarak, hukuk nasıl böyle mahalle ağzına indirgenerek, hukuk nasıl eli maşalı belinde eliyle sokak kavgasına tutuşmuş bir tutum içerisinde mahkeme salonlarına taşınabilir diye çok utandım, çok üzüldüm. Çünkü benim için Türkiye de tek temiz el vardı hukuk. Ben ona inanıyorum güveniyorum kendimi teslim ediyorum. Bu teslim edilmişlik içerisinde hukuk arkadan dolanmaya çalışıyorsa, hukuk benim entelektüel birikimimi, hukuk benim ürettiklerimi, hukuk Türkiye nin ürettiklerini yukarıya taşımak yerine aşağıda buluşturmaya çalışıyorsa onu sorgulamamız gerekmiyor mu? Bu iddianame bir iki ve üç diliyle Türkçesi yle, temsil ettiği siyasi ideolojisiyle, ve mantıkla 21. yüzyıl dışındadır. Bir yeni Osmanlıcılık anlayışının tezahürüdür. Olaylar ordan buradan kes yapıştır, copy, paste yöntemiyle bir araya getirilmiş sonra bir ekip tarafından güya birleştirilmiştir. Kopuktur, zamanla, mekanla, insanlarla bağı yoktur. Anlattıkları hikayedir. Ben bununla ilgili binlerce sayfa yazabilirim, binlerce sayfa yazabilirim. Tuncay Güney in anlattıkları deli saçması, gerçekten kopuk. Gerçeğe koşmayan, gerçeğe sırtını dönmüş başka bir yere doğru gitmek isteyen bir anlayışın metnini burada sessizce onaylamak, ona katılmak, yada ona katıldığımı gösteren herhangi bir emarede bulunmak benim için züldür. Ben bu iddianameye katılmıyorum. Ben 1993 yılında yazmışım bir gizli servisin tarihi MİT size verdim efendim dosyanızda mevcut kitap olarak. JİTEM nedir, nasıl kurulmuştur, demokratik bir gizli servis nasıl olmalıdır bunları araştırdım. JİTEM in işlediği cinayetler siz ordan onu alacaksınız copy paste ile iddianameye koyacaksınız, siz demokrat olacaksınız, bende anti demokrat olacağım, darbeci olacağım. Ben diyeceğim ki bir gizli servisin demokratik olması gerekir ki çağdaş olsun ve bu gizli servisin demokratik olabilmesi için parlamenter denetim altına girmesi gerekir. Sayın savcılar bunu hayal bile edemezler, hayal bile edemezler. Kitabın belirli yerlerini alacaksınız ben 2000 yılında kitap yazmışım demişim ki Abdullah Öcalan ı öldürmek üzere mersedes operasyonu diye bir operasyon yapıldı, o operasyon için şu kadar para verildi, şunlar şunlar şunlar görevlendirildi, onlar Şam a gittiler, operasyon şöyle gerçekleşti, başarısız oldu, Çevik bir şöyle yaptı, sebebi budur. Ben kitap yazmışım 1993-96 Uğur Mumcu suikastı raporu. aynen iddianamede. İzliyorum televizyonda aynen. Dizi yapılıyor kitap aynen. Hiç iktibas bahsetmek falan yok. Ama onu yapanlar o kitaptan yararlananlar orada bir suni gündemle Türkiye de çatışma çıkartılmasını siyaseten eleştiren beni faşist, ırkçı, darbeci, anti demokrat, demokrasi karşısı karşıtı, kendilerini demokrat ilan ediyorlar. Şaşarım akıllarına böyle bir şey olamaz ben bu deli gömleğini kabul etmem bir iddianamenin içerisinde bir kişinin imamlarla ilgili görüşleri niye yer alır. Sayın başkanım 4

ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:13 Sayfa:5 sayın üyeler size soruyorum, erkek kardeşim telefon ediyor Yahya Umut Özkan nerden arıyor, anamın evinden arıyor Ankara da telefonun kayıtlı olduğu kişinin adı Sulfiye Özkan diyor ki, abi bak çalışan kadın aldatır diye bir beyanat vermiş Ümraniye de bir imam. bende demişim ki ya bu memlekette taşları bağlamış köpekleri salmışlar böyle bir şey olabilir mi? Bu sözü nasıl söyler. Yav diyor bak bu lafın nedeniyle imamlar dava açmış hakkında sen niye bunlarla kavga ediyorsun. Bende diyorum ki yav kardeşim bırak Allah ını seversen benle bu konuları konuşmak için niye rahatsız ediyorsun benim bir sürü işim gücüm var sende beni cem evine götürürsün yıkarsın gömersin diyorum. Şimdi bana lütfen söyleyin lütfen bunun bu iddianameyle suçlamayla 311 le 312 yle 314 le 6000 bilmem kaçla TCK da ki bütün ceza maddeleriyle suçluyum adamı ben vurdum. Katil benim bunun ne alakası var, ne alakası var bunun efendim. İnsanlar alevi olabilir insanlar suni olabilir insanlar yezidi olabilir ateist olabilir La İlahe İllallah Muhammeden Resulullah. var mı ötesini yargılamak. Laik Türkiye Cumhuriyetinin laik savcılarının görevi bu mudur? Tuncay Özkan ın alnına alevi damgası vurmak, birisinin alnına Kürt damgası vurmak, birisinin alnına başka bir damga vurmak mıdır? Ne işi var bu iddianamede bunların. Bunlar hangi gerekçeyle konulmuştur. Bunların hepsi bu kirli siyasetin aracı haline gelmiş bir iddianamenin ortaya attığı iddialar. Yani hukuki değerlendirme kanaatine varılmıştır. Ne demek kanaatine varılmıştır efendim, ne demek kanaatine varılmıştır. M. A. İle yaptığı konuşma, örgüt üyeliğinin delilidir. S. B. İle yaptığı konuşma örgüte eleman kazandırma faaliyetidir. Onunla bununla şununla da konuşmuştur, o konuşmalar da buradadır Ergenekon terör örgütünün üyesi olduğu kanaatine varılmıştır. Kanaatine varılmıştır 311, kanaatine varılmıştır 312, kanaatine varılmıştır 314. ikinci iddianamenin eklerinde iki tane ruhsatlı tabancamın ruhsatı var, ama silahlarım ruhsatsız iddianameye göre, ve hayatım boyunca görmediğim el bombası sahibiyim. Ama el bombalarının patlayıcı maddesi yok. 6136 ya göre deniyor sayın savcı tarafından. Ben de diyorum ki Yav gördünüz de korktunuz mu kime göstermişte korkutulmuş. Telefonla konuştuğum için şimdi Server Talil hoca buradaydı biraz önce aramızdaydı. Bir çınar yani ben onunla konuştuğum için suçlanacağım. Metin Akpınar bir çınar, ben o çınarla konuştuğum için suçlanacağım, Süheyl Batum bir çınar ben o çınarla konuştuğum için suçlanacağım, hakkımda terörist diye iddianame düzenlenecek ve ben bunları burada aman efendim ne kadar da çok çalışmış iddianame hazırlamışlar diye böyle gülerek karşılayacağım. Böyle bir şey olamaz efendim reddederim. Bu iddianame bir kirli siyaset aracıdır, bu iddianamenin her satırı suç içermektedir. İddianameyi yazanlar suçludur. Bunu bu işler bittikten sonra inşallah karşılıklı oturup yemek masalarında sohbet edeceğiz, çay kahve içerek de sohbet edeceğiz. Biz bu ülkenin çocuklarıyız. Birbirimize bu düşmanlığı, bu kini, bu hıncı nerede biriktirdik. Neden bu böyle oluyor. ABD nin canı TSK nın içindeki bir grubu tasfiye etmek istemiş. Kahrolsun amerikan emperyalizmi, yaşasın tam bağımsız Türkiye, yaşasın Mustafa Kemal in Cumhuriyeti, yaşasın Türkiye Cumhuriyeti anayasası, bunun ötesinde hangi kavramı savunabilirim. Ben bu anayasa için mitingler düzenledim. O mitinglerde bu anayasanın ruhunu özünü maddesini savundum. Anayasaya aykırılık var dedim, anayasa mahkemesi aykırılık iddialarını kabul etti. Evet dedi bu sivil toplum örgütleri bu mitingleri düzenlediler bunlar haklıdır dedi. Bunlar haklı bir şey yaptılar dedi. Anayasa mahkemesi yargı mahkemesi değil midir? Anayasa mahkemesi yüksek mahkeme değil midir? Anayasa mahkemesi başka bir ülkenin mahkemesi midir? Türkiye üzerinde onlar mı değerlendirme yapmaktadır? Ben soruyorum, bakın burada söylüyorum bir hafta sonra bir ay sonra savunmam başladığında yazılı olarak da verdim dilekçemi soruyorum, 311, 312 cebir şiddet ne zaman düşünmüşüm. Kutsal bildiğim Kabem olarak gördüğüm Mustafa Kemal in evini yıkmayı ne zaman düşünmüşüm. Darbe olacakmış da, darbe olacak diyenler bekler evinde. Ben siyasi parti kurdum 54 mitinge katıldım, 1400 tane konferans konuşması yaptım, 5000 sayfa makale yazdım, binlerce saat radyolarda ve televizyonlarda konuştum, 5

ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:13 Sayfa:6 düşüncemi anlattım Türkiye yi anlattım. Bir Tuncay Güney de bir geri zekalı bir devşirme. Bir şey yazmış evde medya üzerine görüşmüş ben medya üzerine görüşme görüşümü 2003 yılında yazdım kağıda döktüm götürdüm TBMM başkanı Bülent Arınç a, Başbakan Abdullah Gül e, bütün kuvvet komutanlarına, Genelkurmay Başkanı na hepsine götürdüm verdim medya böyle olmalıdır dedim. Bütün siyasi parti liderlerine götürdüm ben televizyon kuruyorum arkadaşlarımla birlikte bu işin ideolojisi bu şekilde olmalıdır dedim. Efendim ben aklımı kiraya vermişim de o akıl beni yönetmiş, haşa reddederim, reddederim, reddederim beni kimse yönetemez ama ben bilgiye saygılıyım, görgüye saygılıyım. Ama bu ne cehalettir bu ne görgüsüzlüktür ki karşınızdaki herkesi esir kampının paryası olarak göstereceksiniz. Biz o paryalardan kurtulmak daha çok özgür olmak daha büyük özgürlük için mücadele ettik. 2003 yılında herkes etek altında saklanırken ben JİTEM in cinayetlerini yazdım. Onları yazmakla suçlanacağım şimdi öyle mi? 2009 yılında JİTEM cinayeti diyecekler, ben ama 2003 yılında bak JİTEM bunları bunları yaptırıyor, bu suçtur. bunun hesabı hukuk önünde görülmelidir diye kitap yazacağım ölüm tehdidi alacağım ve ben 2009 yılına geldiğimde bir siyasi parti genel başkanı bir sivil toplum önderi, bir siyaset, bir medya insanı olarak bu ülkede beni haksız ithamlarla yargılamakta olan bir iddianameyi sessizce kabul edeceğim. Benim bunu kabul etmem mümkün değildir. Türkiye bunu kabul edemez bu Türkiye yi çoraklaştırır. Kendimi Namık Kemal gibi hissetmeye başladım. Ya bu ülkenin feyzi ile aydınlanacak yada kitabei senni mezara vatan mahsun ben mahsun diye yazılacak. 200 yıl sonra dönüp bu ülkenin değerleriyle yeni baştan mı kavga edeceğiz. Dinimizle mi kavga edeceğiz, milletimizle mi kavga edeceğiz, kendimizle mi kavga edeceğiz. Bu nasıl bir anlayış, bir virüs bu virüs nerden geldi nasıl sokuldu bu virüs bünyeye. Ben 1800 tane davayla yargılanıyorum. Recep Tayyip Erdoğan ın açtığı 1800 dava. kazandığı bir tane yoktur. Allah a şükür aklımda bana ait, kararlarımda bana ait, irademde bana ait ve ben kendi kararlarımın sorumluluğunu yaşamaya hazırım ama bu nasıl bir iştir, bu nasıl bir gidiştir. Bu iddianameyi bizim çocuklarımız okuyacak, sizin çocuklarınız okuyacak. yarın onlara nasıl hesap vereceksiniz, veremezsiniz Türkçesinden dolayı hesap veremezsiniz, Türkçesi yok. Mantığından dolayı hesap veremezsiniz, mantığı yok. Nasıl savcılık makamı ki, beni aklayacak benim hatalarımı aynı zamanda doğrularımı yan yana getirecek ve suç gidecek, gerçeğe koşacak, güneşe koşacak, aydınlığa koşacak. Yönünü güneşe dönmüş, güneşe arkasını dönmüş koşuyor. Koştuğumuz yol yol değildir. Böyle iddianame olur mu? Ben her yıl 10 tane iddianame okuyorum. İki kere iddianamenin erken açıklandığına tanıklık ettim gazetecilik hayatımda 26 yıllık Mustafa da bana şimdi şahadet eder. Birisi Yalçın Doğan ın Kutlu Sargın Kutlu Sargının ağabeyi Naci davasıyla ilgili iddianameyi erken yayınlamasıdır canına okundu, canına okundu, canına okundu. Bir tanesi de Turgut Özal suikastında, ki ifadenin, ifadenin Erbil Tuşalp tarafından alınıp yayınlanmasıdır. O ifadeyi verdiği savlanan Ankara adliye müdürü Nejdet abi mesleğinden oldu 25 yıl mı 30 yıl mı hapis cezası yedi canına okudular, işi bitti, işi bitti daha dün Samanyolu televizyonunda izliyorum, Hasan Atilla Uğur un ses konuşması düştü nasıl düşer adam cezaevinde. Dedi ki savcılara bilmem ne yapacağım dağa kaldıracağım onu yapacağım bunu yapacağım. efendim altı ayda bir adam hakkında 10500 yazı nasıl çıkar ben gazeteciyim benim bunu anlamam mümkün değil. Bu psikolojik harp midir. Bu bir tür saldırı mıdır. Klasörlerle size getirip koyacağım önünüze bu nasıl bir düzen bu nasıl bir şey. Evinde Ergenekon belgesi bulunan herkes burada. bende soruyorum ilk yazanlar nerede. Fehmi Koru nerede, Faruk Mercan nerede ilk yazmışlar. Böyle de olacak demişler şöyle de olacak demişler. Ne zaman demişler 2000 de demişler, 2001 de demişler, neredeler. Altında imzası da açıkmış. Sayın savcı 3. iddianamede daha açık imzalı şeyi söyledi. Bir sürü yayın, bir sürü yönlendirme peki ne oldu onlar nerede. Bu soruşturmanın o ayağı nerede. Kendimle özelleştireyim, Sinan Aygün demiş ki, Sinan Aygün de bir sivil toplum önderidir, çok değer verdiğim bir sivil toplum 6

ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:13 Sayfa:7 örgütüdür o örgüt. Türkiye nin ilk sanayi kuruluş kurucularını, önderlerini içinde barındıran bir şeydir ona da gittim anlattım tıpkı diğer DİSK e diğer TÜSİAD a ona buna anlattığım gibi medya planlamasını ve yapılanmasını. Kanaltürk ü nasıl kurduğumu ona da anlattım. Sinan Aygün telefon etmiş kendi odasına kayıtlı üye olan tüccar arkadaşına bunu almasaydın da başkasını alsaydın demiş. Konuşmanın devamı, konuşmanın devamı geliyor. Diyor ki Sinan Aygün, yav diyor orayı diyor sesimiz olarak kullanın yav diyor emrinizde diyor ya. Gel diyor aynen kullan diyor. Aynen senin emrinde diyor. Şimdi bende soruyorum. Ben örgüt Ergenekon örgütünün üyesi Tuncay Özkan kanalı Fethullahçı olarak bilinen birisine satmışım ticaret yapmışım ya. Satmışım helali hoş olsun adam parasını verdi aldı. Anlaşmazlığım için dava açtım. Alan kişi diyor ki Akın İpek kardeşim diyor gel kullan emrine amade Tuncay ne yaparsa ben daha fazlasını yaparım diyor. E şimdi bende soruyorum yav bu nasıl savcılık. Sordum mu Ergenekon üyesi misin, niye geldin bu kanalı aldın. Madem bu kanal örgütün kanalı, sordum mu. Ama ben ondan önce bir soru soruyorum diyorum ki Kanaltürk te RTÜK denetimi altında olan savcılık denetimi altında yayın yapan bir kuruluşta orası terör örgütünün yayın organıydı demeden önce hangi yayın ya, bu kanal 3 yıl açık kalmış 3 buçuk yıl benim kontrolümde arkadaşlarımın kontrolünde. Yayın yönetmeni var, sorumlu müdür var. İddianame diyor ki terör örgütünün yayın organıdır diyor. Ben de soruyorum hangi yayın, böyle bir iddianame olur mu? Böyle bir iddianame yazılabilir mi? Hangi yayın, hangi konuşma, hangi söz, ne zaman söylemiş, kim söylemiş. Bu ne biçim bir kanaat. Kanaat üzerine 26 yıllık meslek hayatımda biriktirdiğim maaşımın yarısını verdiğim hem de en yoksul zamanlarımda kızımın okul parasından keserek verdiğim sahaflardan topladığım 5000 kitabımı parçalayıp yığın haline getirecekler, 385 tane akıl defterim, 1982 yılından beri akıl defteri tutuyorum el defteri, gazeteci sorduğunu da aldığı yanıtı da yazar. Gazetecinin arşivi olur, gazeteci kayıt adamıdır. Kayıt tutmazsa olur mu gazeteci. Hepsini adli emanete kaldırmışlar. Ya ben Turgut Özal la konuştum, Kenan Evren le konuştum, Erbakan la konuştum, Bülent Ecevit le konuştum orada yazıyor. Ne buldunuz da kaldırdınız. Türkiye nin tarihi mi suç. Türkiye nin tarihi suç mu oldu. Neyle mücadele ediyorsunuz. Ben Mustafa Kemal ülküsünün devrimci bir yurttaşıyım, bundan dolayı beni yargılayın, bundan dolayı beni suçlayın. Ama ben şimdi burada soruyorum suçlama bu olmadığına göre, örtülü suçlama buysa ben bilemem ben niyet okumam savcılarımıza soruyorum bana 311 in fiili neden ve gerekçelerini söyleyecekler. iddianamede yazmıyor. Bana 312 nin fiili neden ve gerekçelerini söyleyecekler ben ne zaman cebir ve şiddet kullanarak kıblem dediğim Kabem dediğim Mustafa Kemal in evini Türkiye Cumhuriyetini kuran yuvayı ortadan kaldırmaya hayal etmişim. ne zaman bu bende hayal olmuş ben onu hayal edecek kafayı keserde kökünden atarım köpeklere yem yaparım ben onu. Ben o yüreği taşımam bu gövdede. Ben ne zaman yapmışım bunu ben Recep Tayyip Erdoğan ın ve siyasi görüşünü ve siyasi anlayışının muhalifiyim. Türkiye ye seslendim, hep sesleniyorum bunlar zararlıdır, bunlar ekonomi bilmiyor, bunlar uluslararası politika bilmiyor, bunların ideolojisi yok. Dümen suyuna girmişler öyle kendilerini bırakıyorlar. Abdullah Davutoğlu nun kitabını okuyun. Çok methettikleri dış politika onun kitabından aparılan okuyun başımıza ne işler açacağını görün. Efendim ermeni kardeşliğini istemiyormuş. Ben demişim ki burada ben Kürt açılımına karşıyım ağzımdan çıktı mı böyle bir laf. Ben demişim ki Ermeni açılımına karşıyım yahu ben 2007 yılında kitap yazdım size sunacağım, sınırların kaldırılmasını söyleyen benim, Kuzey Irak daki sınırları kaldırın diyorum 4 kitap yazmışım. Efendim bir tane panzehir diye belge varmış ben demişim ki Abdullah Öcalan ın görüşlerinden, Abdullah Öcalan dan yararlanmak lazım. Kötü mü demişim ya, şimdi cumhurbaşkanı söylüyor aynı şeyi, ben beş sene önce söylemişim. Ben demişim ki bak bu Abdullah Öcalan ı bela olsun diye veriyorlar Türkiye ye bela, bela olsun diye veriyorlar. Talabani ve Barzani nin önünü açmak için Kürt devleti kurmak için veriyorlar. Ben entelektüelim bunları söylemesem entelektüel olabilir miyim, 7

ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:13 Sayfa:8 gazeteci olabilir miyim, olabilir mi? Abdullah Öcalan ın avukatıyla konuşmak suç yahu avukatıyla konuştum. ne yaptım adama soru verdim seni nasıl yakaladılar kardeşim seni nasıl Amerika paketledi dedim, adam da bana söyledi, bende onu kitabımın girişine koydum ne zaman koydum 2000 yılında kitabın adı operasyon. Sadece Iğdır da 60000 adet olarak korsanı basıldı, artık korsanla mücadeleyi bıraktım. Farsçaya çevrildi kitap, İngilizce ye çevrildi, Fransızca ya çevrildi, Almanca ya çevrildi, Kürtçe ye çevrildi. Orta Doğu da gazetelerde tefrika edildi. Şimdi bana diyor ki suç diyor suç PKK lısın sen diyor. Haşa reddederim. Böyle bir şey olabilir mi? Sonra ben bütün bunları burada akıl tutulması içinde dana böyle oturacak kasap bıçağını yalar gibi burada seyredeceğim, bunu kabul edeceğim. İki kişi arasında konuşuyorum sayın başkanım sayın üyeler, namusumu kim koruyacak, iki kişi aramızda konuşuyoruz. Mustafa yla Mustafa bey konuşuyor benim hakkımda küfürde ederler ne var bunda. Ben duymadığım sürece sorun var mı? Bunlar niye iddianamede var, eğer Mustafa yla iki Mustafa Özbek ve Balbay benim hakkımda kötü niyetlerini oraya koymuşlarsa o zaman biz nasıl örgüt üyesiyiz. Bu nasıl örgüt, Asena, mareşal yaptım içeride, paşa ben bu örgütün üyesiyim. Ben tımarhanede olmak istemiyorum sayın başkanım sayın üyeler. Ben böyle bir iddianameyi ve suçlamaları kabul edemem ben buna hayatım boyunca nefes aldığım sürece ben benden sonrada benim fikri takipçim olacak kim varsa o. Yoksa kan mirasıyla çocuğum bunun davasının peşinden gitmek zorundadır. Bu nasıl bir karadır, bu nasıl bir lekedir. Barışlık için barış için barış kül ben barış kültürü elçisi olarak konferanslar verdim. 96 yılına kadar kiminle beraber verdim. Mehmet Aydın la birlikte verdim devlet bakanı. Barış kültürünü UNESCO barış kültürünü yayma konferansları verdim. Bu nasıl bir mantık. Yaşanmışlığı, geçmişi, hayat hikayemizi ortadan kaldıracağız yerine bir tane deli saçması koyacağız ve onu kabul edeceğiz, çok şükür diyeceğiz böyle güzel bir metin ve böyle güzel savcılık var. Hani bizim birikimimiz, yaşadıklarımız ben elimi nasıl geleceğe uzatacağım, benim elim niye geride kalacak ben gelecekte olmak istiyorum. Efendim muhalif edeceğim o zaman öyle yaz. Yazmış muhalefet odağı, evet ben muhalefet odağı olmak istiyorum. Anayasa diyor ki anayasa neyi korur sayın başkanım, karşı çıkma hakkını anayasal teminat altına almazsanız neyi teminat altına alacaksınız. Faşizm, Recep faşizmi, delirmişler. Korktukları şeye benzediler, düşmanlarına benzediler, aynı onlar gibi davranıyorlar. Neyden korkutursanız ona benziyor sonunda. Herkes gergedan olacak, herkes gergedan. Ben buna karşı bu iddianameyi, ben bu iddianameyi kabul etmiyorum. Savunma yapmak için savcılık makamının bana 311, 312, 314, 6136 bu yasalardan benimle ilgili suçlamalarına ilişkin hukuki ve fiili hangi delillerle hangi eylemlerimi görmüşte beni bunlarla suçluyor. Ben bunların bana söylenmesini istiyorum efendim. Bunu sağlayın lütfen, ve tekrar söylüyorum yoksa vatan mahsun ben mahsun. Sanık Hasan Atilla Uğur söz istedi, verildi: Sayın başkan değerli üyeler çok kısa bir süre sonra huzurunuzda ifade vereceğim savunmamı yapacağım. Ancak dün akşam buradan gittikten sonra bir televizyon kanalında Samanyolu televizyonunda sözde bana ait olduğu iddia edilen abuk subuk bir kasetin ortam dinlemesi midir telefon dinlemesi midir nasıl kaydedildiği belli olmayan ve kesinlikle bana ait olmayan bir şeyin servis edildiğini gördüm. Şimdiden huzurunuzda şunu söylemek istiyorum. Ben böyle bir şey söylemedim benimle ilgili bu kayıtları alanlar nasıl aldılar yada neyi araya montajladılar yada sesimden mi ürettiler ne yaptılar bilmiyorum. Ancak bundan sonra da bu tür televizyon kanallarında ve gazetelerde buna benzer yayınların yapılabileceğini tahmin ediyorum. Bu konuda da mahkemenize yazılı olarak başvurum vardır. RTÜK kanalıyla ilgili kanalın uyarılmasını talep ediyorum teşekkür ederim. Sanık Birol Başaran söz istedi, verildi: Bende üç dört konuda düşüncelerimi söyleyip taleplerimi ileteceğim ama önce bir özür borcum var Mehmet Ali beye onu bir herkesin önünde suçladım, herkesin önünde özür dilemem lazım. Onunla ilgili bir açıklık getirmek istiyorum geçen 8

ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:13 Sayfa:9 hafta. Şimdi biz burada belirli bir psikoloji içindeyiz işte suçlandık şey yapıyoruz berilli paranoyalarımızda oluyor olabilir gerçekten o şeyler içinde bizim şöyle bir sanıklar arasında şöyle bir duygumuz var. Biz burada söylüyoruz söylüyoruz, savcılar arkadaşlarımız hiç not almadan fakat sonra talepler deyince dönüp hepsini cevaplıyorlar. Demek ki dışarıdan birisi yazıyor falan gibi bir paranoya içindeyiz ya da doğru bilmiyorum öyle bir iddiadayız yada duygudayız. O şeylerle biz duygularla dinlerken geçen hafta Mehmet Ali bey okurken işte harfleri Levent Göktaş ın galiba şeyini okuyordu onun çok maddesi vardı. Okurken g, h diye geldi sonra i derken ö dedi yada ben öyle algıladım j, k, l, m diye devam etti. Ben de niye böyle bir şey olmuş olabilir diye düşündüm. Ben bilgisayarcı olduğum için bu sadece şeyde olur bir bilgisayardan bir bilgisayara kodlayıcı farklı şeyler aktarılırken karakterler bozulur. Mesela siz Köksal Şengün diye yazıp Amerika ya atarsanız oradaki insan Köksal Şengün ü Köksal Şengün olarak görmez. Ö harfini Ş harfini Ü harfini başka şekilde görür o çünkü kodlayıcı farklıdır onun. Neyse detaylara girmeyim. Bende bunu bir onun şeyi olarak delili olarak düşündüm. dedim ki demek ki başka yerden yazılmış Mehmet Ali beyin şeyinde de bu ö i karışmış diye düşünüp böyle bir suçlama yaptım fakat sağ olsun Mehmet Ali beyde gel bak dedi. Gittim baktım hakikatten bütün harfler doğruydu yani ı, i, j di ya o yanlış telaffuz etti ya ben yanlış algıladım. böyle bir yanlış algılama olmuş kendisinden özür diledim, ama suçlamayı herkesin önünde yaptığım için yine herkesin önünde özür dilemeyi bir görev biliyorum özür diliyorum. Bu özürüm sadece bu konuyla ilgili davanın geneli ile ilgili değil. Davanın ilgili geneliyle ilgili sert bir savunma yapacağım kendilerine karşı şimdiden uyarıyım. Telefon kayıtlarıyla ilgili bir talebim var. Sayın başkanım biz 25 martta siz şeyi kabul ettiniz bu iddianameyi aradan 7 ay geçti, yaklaşık 7 ay. 4. ay işte biz 7 aydır ben bu telefon kayıtlarının detaylarını istiyorum. Siz bu konuda da ara kararı verdiniz. Evet verin diye çünkü iddianamede herkese bu adam bununla bu kadar görüşmüş diye detay var. Onun biz sadece detaylarını istiyoruz. Ve bu gerçekten bir dakikalık bir iş Excel e gireceksiniz auto filter diyeceksiniz,telefon numarasını vereceksiniz print edeceksiniz yada save edeceksiniz. Gerçekten bir dakika. Bunu 7 aydır istiyoruz. Siz karar verdiğiniz üzerinden 3 ay geçti. savunmamız geldi savunma yapacağız hala bunu vermiyorsunuz. Gerçekten savunmamız için önemli. Mahkeme Başkanı: Bir daha açar mısınız nedir o dediğiniz şey? Sanık Birol Başaran: Şimdi tam o zaman net olarak şey yapıyım. Biz şimdi gözaltına alındık tutuklandık. Sonra bizimle ilgili bizi tutuklayanlarla ilgili o kararlarda var işte diyelim ki 15 temmuz da savcılar şeye yazı yazıyorlar TİB e diyorlar ki bu adamların kendi aralarındaki konuşmalarının kaç kere konuşmuşlar bana yolla, Excel olarak Excel formatında ve CD ortamında yolla. Kendileri alıyorlar bunları listeliyorlar. Ondan sonra diyor ki Birol Başaran Hurşit Tolon la bu kadar görüşmüş, bununla bu kadar görüşmüş diye iddianamede yazmış. Tamam ama buradaki sanıkların hepsinin şöyle bir problemi var. Orada yanlışlıklar var diye düşünüyoruz. Madde hataları var diye düşünüyoruz. Biz diyoruz ki bunu çek etmek için kontrol etmemiz için o detayları bizlere verin. Sadece bizimle ilgili olan kısımları yani Birol Başaran la ilgili olan detayları bana verin ki ben karşılaştırayım hakikatten doğru mu yazılmış diye. Bunu nisan ayından beri 4. aydan beri istiyorum. Size yazdık sizde en sonunda ara karar olarak da kabul ettiniz. Evet verin dediniz. Geçen gün Emcet beyde söyledi CMK 332 var 10 gün içinde size herkes cevap vermek zorunda. Gerçekten üzerinden 3 ay geçti çok zor bir işte değil gerçekten Excel de bir dakikada yapılacak bir iş. Auto Filder deyip benim telefon numarasını yazacaklar save edecekler yada print diyecekler bitecek. Bir dakika. ama 3 aydır verilmiyor. Bu savunmamızı etkileyen bir şey. Çok zor bir şey de istemiyoruz. Niye bu konuda bir problem var gerçekten onu da anlamıyorum. Bu konuda bir kere daha talebimizi sözlü olarak iletiyoruz. Bu Hasan Atilla Uğur az önce söyledi, bu Samanyolu TV ile ilgili. Burada gerçekten olayı bir kere daha belirtmekte yarar var. Samanyolu televizyonunda hepimiz için kişi kişi kasetler var o kişinin savunma sırası gelince ilk iddianameden de biliyoruz. Mesela atıyorum o hafta Veli Küçük şey 9

ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:13 Sayfa:10 yapacaksa yada Doğu Perinçek yapacaksa onunla ilgili kaset bir hafta önceden başlıyor dönüyor dönüyor o bir hafta boyunca onun ne kadar kötü bir adam olduğu anlatılıyor. Şimdi bu hafta da Hasan Atilla Uğur un savunması var. Dün Samanyolu başladı yine saz heyetine. bir hafta boyunca anladığım kadarıyla Hasan Atilla Uğur la ilgili yayın yapacaklar. Bu direk CMK. TCK. 288 e göre adil yargılamayı etkileme suçu açık. Sizi etkilemek için yayın yapıyorlar. Hasan Atilla Uğur kötü bir adam kayıt yapmış internetten almış bir şey yapmış doğru yanlış onu da bilmem ama mahkemeyi etkilemek için yapılıyor. Samanyolu bunu başından beri yapıyor. İki yıldır yapıyor, üç yıldır yapıyor. Yapacağınız da çok basit yolunu da gösteriyoruz RTÜK e bir yazı yazacaksınız. RTÜK ün 6. maddesine göre uyaracaksınız, bu kadar. Çok zor bir iş değil ki. Bunu sizden istiyoruz. Lütfen RTÜK üzerinden Samanyolu nu uyarın. şeye karışmasın kendine göre yazsın, kendine göre yorumlasın ama bu davayı etkileyecek yayın yapmasın. Bilinçli bir şekilde yapılıyor. Sizinde buna bir şekilde dur demeniz gerektiğini düşünüyorum ve bu konuda talebimi söylüyorum. Bir konu da bu 311, 312 davası şimdi gerçekten iddianame bitti. Bu iddianamede garip bir şey var. Sizin de dikkatinizi çekmiştir herhalde. İlk iddianamede 311 yoktu hatırlarsanız 312.ler vardı, 313 vardı, 314 vardı ama 311 yoktu. İlk mahkemede Kemal Kerinçsiz bir takım iddialarda bulununca 312 yi yanlış yapıyorsunuz aslında 311 yazmanız gerekir diye tutanaklarda onu okudum. Herhalde oradan şey yapılım bizim iddianameye 311 konulmuş. Yani bizim iddianamede ilk iddianamede olmayarak fazladan 311 suçları var. Fakat bu benim kişisel görüşüm tabi ben çokta hukuk bilmediğim için çokta iddialı olmak istemiyorum ama bir insanın hem 311 hem 312 suçu işlemesinin imkansız olduğunu düşünüyorum. Yani şöyle ben meclisi yok ediyorsam hükümeti de yok edemem. Meclisi yok ettiğimde hükümet zaten gitmiş olur. Yani bu şöyle bir şeye benziyor. Adamı öldürüyorsunuz aynı zamanda adam yaralamaktan ceza alıyorsunuz. Yani 311 i işliyorsanız 312 yi ayrıca işleyemezsiniz. Adamı öldürmüşsünüz birde adam yaralamaktan ceza alınmaz. Yani hem 311 yazmak bir insanı hemde 312 yazmak bence doğru değil. Ama bu acemi bir hukukçu iddiasıdır lütfen birde siz düşünün. Son olarak bu iddianamede birde garip gördüğüm bir şeyi bunu da dikkatinize sunmakta yarar görüyorum. Ergenekon terör örgütü derken devamlı Ergenekon silahlı terör örgütü diye bir deyim kullanılıyor. Yani şimdi silahlı olmayan bir terör örgütü ben bilmiyorum zaten hani bütün terör örgütleri doğal olarak silahlıdır. Ayrıca silahlı demeye bence gerek yok. Hani El-Kaide silahlı terör örgütü, PKK silahlı terör örgütü falan kimse demiyor. Ergenekon silahlı terör örgütü demek bence aynı zamanda birde psikolojik bir harekatın bir parçası olarak görüyorum. Zaten terör örgütü, silahsız bir terör örgütü bence olmaz. Dünyada da yok Türkiye de de yok. Fakat dikkatinizi çekmesi için söylüyorum çünkü muhtemelen bu iş sizin önünüze tekrar gelecek. Bu iddianamenin bir terminolojisi var ve Ergenekon silahlı terör örgütü diyor. Yani ben olsam silahlı Ergenekon terör örgütü derim. Çünkü silahlıyı başa alırım Ergenekon terör örgütünü sona alırım. Bu belgeyle ilgili ilginç bir şey var. İlginizi çekti mi bilmiyorum bu Dursun Çiçek olayında orada da Fethullahçı silahlı terör örgütü diyor. Yani terminoloji bire bir aynı. Yani Fethullahçıyla Ergenekonu başa alıyor, silahı ortaya alıyor terör örgütü diyor. Sanki aynı terminolojiden çıkmış gibi, yani iddianameyi yazanla o mektubu yazan sanki aynı terminolojiyi kullanıyor gibi bir durum var. bu konuda da hani dikkatinize sunmakta yarar görüyorum. Benim taleplerim bu kadar teşekkür ediyorum. Sanık Adil Serdar Saçan söz istedi, verildi: Efendim öncelikle iddianame bittiği için iddianamenin geneliyle ilgili birkaç hukuki konuyu gündeme getirmek istiyorum. Şimdi artık kolay olduğu için Word dosyasında bir basıyorsunuz kaç kelime kaç defa geçmiş çıkartıyorsunuz. 46072 defa dediği geçmiş iddianamede 46072 defa dediği dıdığı düdüğü geçmiş. Yani topladığınız zaman 150 sayfa yapıyor. 150 sayfa dediği dinledik burada. Ben 30 seneye yakın adli polislik yaptım sizde benden 10 sene fazla başkanlık yapmışsınızdır efendim. Hayatınızda hiç böyle bir iddianame gördünüz mü? Ben görmedim. Sadece dediği lafının kelimesinin 150 defa 150 sayfa tutan bir iddianame görmedim. Birde 453 defa açıkça yani iddianamenin bir 10

ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:13 Sayfa:11 şeyleri kanıtlamak için bu kelimelerin arkasına sığınması demek bir ayağının çukurda olması demek. Açıkça görüldüğü gibi, açıkça ifade edildiği gibi, açıkça ortaya çıkmıştır. Söylüyor kendisi kendi söylediğine inanmak istiyor gibi bir izlenim var orada. Hukuki dil değil bunlar. Yani iddianamenin hukuki bir metin olması lazım telefon dinlemelerine dayalı bir iddianame olduğu için bu operasyonu yapanların polislikleri olmadığı için, polisliği iyi bilmedikleri için sadece telefonla yaptıkları için telefon dinlemelerine dayandıkları için. Böyle bir iddianame metni ortaya çıkıyor. Polisliği bilmedikleri iddiası belki iddia şey olacak ama ben savunmamda bilmediklerini size ispat edeceğim burada. Şimdi ben iddianamenin geneliyle ilgili birkaç tane şey daha söyleyeceğim. Biliyorsunuz ben İstanbul organize suçlar müdürlüğünün kurucusuyum. Yani Türkiye de ki organize suçlarla mücadelenin kurucu müdürüyüm ve mafyaya karşı 1000 e yakın operasyon yaptım İstanbul ve 57 ayrı ilde 11000 kişiyi gözaltına aldım bunlardan 4000 küsuru tutuklandı. Bu Ergenekon terör örgütü diye bahsedilen örgüt tarafından ele geçtiği iddia edilen silah ve mühimmatın 7 misli silah aldım. Organize suç örgütlerinden 7 katı silah aldım. Demek ki onlar da devlete karşı darbe yapabilirlermiş. Şimdi mafya iddianamenin başında geniş geniş anlatmışlar çok üzgünüm çok özür diliyorum. Mafyanın m sini bilmeden iddianame yazmışlar bilmiyorlar. Yani mafya örgütlerinden bahsediyorlar, organize suç örgütlerinden bahsediyorlar ama organize suç örgütlerinin Ö sünü bilmeden konuşuyorlar. Bir kere organize suç örgütleri eğer terör örgütüyse çıkar amaçlı suç örgütüyle siyasi amaçlı örgütü nasıl oturtursunuz birbirine mümkün değil böyle bir şey. Hukuken böyle bir şeyin olması mümkün değil. İkisi farklı kavramlar ha çıkar amaçlı suç örgütü siyasi amaca hizmet eder mi? Mümkün değil mafyanın dinide olmaz imanı da olmaz memleketi de olmaz mafyanın dini imanı memleketi paradır. Hayretler içerisinde kaldım gerçekten hayret ettim yani. Nasıl olurda mafya bu bir terör örgütüyle aynı şablon içerisinde yer alır. Ha diyorlar ki efendim mafyayı kullandılar. Peki o zaman ben size bir soru soracağım. Daha doğrusu kendi kendime soracağım. Mahkemeye soru sorulmayacağını bildiğim için. Neden bir tane mafya örgütü üyesi tutuklu değil bu davada. 11000 kişiyi gözaltına almış olan organize suçlar müdürü beş yıl organize suçlar müdürlüğü yapmış emniyet müdür tutuklu terörist olmaktan. Neden bir tane mafya babası bu dava nedeniyle tutuklu değil. Ama iddianamenin girişinde yüz sayfa organize suç örgütleri kullanıldı edildi peki neredeler. Ben size sayıyım isterseniz 300 tane mafya lideri sayabilirim. Yani iddianamede bir şeyi yazarken sayın başkanım ayağınız yere basacak. Yada tereciye tere satmak gibi bir teri şeyin peşinde koşmayacaksınız. Mafyayı bilmiyorsanız yazmayın oraya. Eğer biliyorsanız da o zaman mafya babalarını getirin buraya. Şimdi burada ben mafya babalarının korunup kollandığını düşünüyorum açık açık söylüyorum. Eğer orada iddia edildiği gibi, ki birinci iddianamede gördüm kimler kimlere nasıl hitap ediyor onları da gördüm okudum. Ne makamlara gelmiş insanlar nelere nasıl hitap ediyor üzüntüyle gördüm o zaman o adamları da getirecekler buraya, onlarda tutuklu kalacaklar burada. Beni getirip tutuklayıp atıyorsunuz 14 ay içeriye, mafya babası bu işin içindedir diyorsunuz hem de hem de birçok yerde diyorsunuz. İddianame için konuşuyorum. Ama adamlar bu davadan tutuklu değiller hiçbirisi değil. Ne kadar güzel bir memlekette yaşıyoruz bu açıdan. Şimdi diğer bir taraftan ben cezaevinde dilekçe veriyorum, burada suç duyurusunda bulundum sizde dediniz ki kendisi başvurabilir muhtar heyetine bende gittim başvurdum Ankara Cumhuriyet başsavcılığına polis akademisinde Kürt çalıştayı düzenlenmesiyle ilgili olarak suç duyurusunda bulundum. Dilekçem gördüm ki basından izlediğim kadarıyla söylüyorum. İstanbul başsavcılığına gidiyor oradan bir denetimden geçiyor sonra yukarıya gidiyor. Nerede böyle bir usul var. Bu resmen dilekçe hakkının gasp edilmesi demek tutukluysam tutuklu diye dilekçe hakkım yok mu? Ankara Cumhuriyet başsavcılığına yazıyorum, İstanbul Cumhuriyet başsavcılığına gidiyor bir ay sonra oradan denetimden geçiyor görevsizlik kararı veriyor enteresan bir şey. Ankara ya gidiyor bunun cezaevine bir yazı yazılarak sayın başkanım bizim savcılıklara yazdığımız dilekçenin ilgili savcılığa gönderilmesinin sağlanmasını talep ediyorum. İstanbul Cumhuriyet savcıları benim dilekçe hakkımı kontrol 11

ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:13 Sayfa:12 etmekle yükümlü değiller görevli değiller yetkili de değiller. Kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanıyorlar. Hani dün okudular ya burada herkes kullanıyor ya memlekette. Şimdi diğer bir taraf diğer bir konu. Burada arkadaşlarımız aslında dile getirmeye çalışıyorlar da hukuki kılıfına elbisesine oturtamıyorlar onu açıklamak istiyorum. Muhakeme, muhakeme, muhakeme hukukunun temeli hocalarımız var burada. Muhakeme ne demektir. Yargılama ne demektir. Muhakeme etmek demektir. Muhakeme ne demektir. Sebep sonuç ilişkisidir. Muhakemede safhalar var aşamalar var. Muhakemenin temeli soruşturmanın sağlam olup olmadığına dayanır. Şimdi burada sayın savcıların yapmış olduğu bütün iddianameler açısından yapmış olduğu çok önemli bir kurnazlık var. Kurnazlık lafı iddianameye benim için girdiği için hukukimi olarak sayıldığı için kurnazlık lafını kullanıyorum. Tuncay Özkan la konuşmamı kurnazlık olarak nitelemiş çünkü savcılık iddianamede, onu öyle garip garip tabirlerde var hukuka yeni kazandırılmış. Şimdi kurnazlık yapmışlar ne yapmışlar. Muhakemenin bir ayağını boşta bırakmışlar o da nedir sağlama yapmaktır. 120 yi 5 e böldünüz sağlama yaparsınız kaç çıktıysa. Muhakemenin en önemli ayağı sağlama yapmaktır. Suçlamayı getirirsiniz önünüze koyarsınız bu suçlama gerçekten olmuş mu diye sağlama yaparsınız yapmazsanız rezil olursunuz oluyorlar da. Adam cezaevindeyken örneğin birinci iddianamede, iddianame metninden çıkarmak zorunda kaldılar. İki satır yazı yazıp ya bu adam o zaman dışarıda mıydı dememişler mesela. Benim için bu çok çok geçerli bir şey. Kendi koydukları kendi eklere koydukları metinlere yok diye yazmışlar iddianamede. Pes diyorum pes başka hiçbir şey demiyorum. kendileri iddianameye koymuşlar iddianame eklerine. Ondan sonra iddianame metninde diyor ki yok. Arşivlerinde bir kontrol gereği duymamışlar. Bakın sayın başkanım lütfen benim verdiğim taleplere bakın kabul ettiniz hepsini geçen celse söyledim hepsini teşekkür ediyorum ama hiçbirinin gereği yerine getirilmiyor. Bir Ankara da ki dosya hariç İstanbul başsavcılığına Tuncay Güney le ilgili dosya kapandı mı ne oldu kim kapattı diye yazı yazılmasına karar verdiniz, 3 aydır cevap gelmiyor bu kadar zor mu yani. Savcılığın elinin altında. Tuncay Güney le ilgili İstanbul 1 Ağır Cezada dokuz sene bekleyen pardon sekiz sene bekleyen bakın sekiz sene İstanbul 1 Ağır Cezanın mahkeme kalemi kasasında sayın başkanım bekleyen bir evrak hala bana verilmedi. Ve ben burada iddianame okundu herkes duydu neden suçlanıyorum. O evrakları cebime koyup götürmekten suçlanıyorum. Buna da pes diyorum başka bir şey demiyorum yani. Mahkeme kasasında olan evrakı yanımda alıp götürmekle suçlanıyorum iddianamede. Onu istiyorum savcılık hala yazıp göndermiyor bana. Yani neresinden baksanız bu iddianamenin bir ayağı bu konuda iddialıyım bir çok kanıt getirebilirim sizde okudunuz siz senelerin yargıcısınız kesinlikle görmüşsünüzdür bir ayağı eksik. Ne yapmış sağlama yok, sağlama yapmamışlar. Sağlama yapmayınca her iddiayı koymuşlar insanlar burada çıldırıyor bu sefer. Mesela Tuncay Özkan kalkmış isyan ediyor ya efendim ben kitabını yazdım diyor. Sormamış mi Apo yla ilgili kitap yazdın mı kardeşim. iki satır yazsa veya bize savunmamızda sorsa söyleyeceğiz onu da sormamış. Mesela benim savcılık sorgumda çok enteresan bir şey oldu bunu özellikle burada dillendirmek istiyorum sizinde bilmenizi istiyorum. Birden bire Zekeriya bey girdi Mehmet Ali bey alıyor benim ifademi kendisi tanık burada, Zekeriya bey girdi içeriye bir dosya attı şöyle aynen böyle yani gördün mü bak şimdi geldim. Dosyaya efendim şöyle hani bu günlerde gündemde diye anlatıyorum bir yöntem bu. Efendim bir tane emniyet teşkilatı içerisinde bir polis memuru çok vicdan azabı çekmiş. 8 sene sonra imana gelmiş. 2001 yılında ben Fetullahçılarla ilgili çalışma izni almak için yazı yazmışım. Demişim ki ey DGM başsavcılığı emniyet içinde Fetullahçı örgütlenme var bunlarla ilgili bunlar şöyle, şöyle örgütleniyorlar şunları yapıyorlar bana izin verin çalışıyım. Sekiz sene sonra bir ihbar mektubunun ekine benim sekiz sene önce el yazısıyla yazdığım orijinal metni eklemiş hani bu günlerde Genelkurmayda birileri bir şey ekliyor ya aynı öyle göndermiş. Demiş ki bu Adil Serdar Saçan denilen adam masum polislere büyük bir ızdırap çektiriyor. Bu haindir kellesi vurulsun. Bakın ekinde de gönderiyorum bunları da kendi uydurdu gördünüz mü el yazısıyla yazmış. Molla kafası bu kadar düşünür. Sizde burada ne yapıyorsunuz sayın 12

ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:13 Sayfa:13 başkanım. Önemli bir konu olduğu zaman not veriyorsunuz kaleminiz yazıyor değil mi? Bende şube müdürüyüm el yazımla yazıp ya diyorum tamam doğrudur birde bunun için benim yazı bu yazı mukayesemi aldılar. Dedim gerek yok ya kardeşim doğrudur bu yazıyı ben yazdım not olarak verdim. Onlarda yazdı. Savcılık bu metin nerdedir diye sormuyor. Kendisinde metin. Benim yapmış olduğum savunmada tamam ben bunu yazdım deyince bunu iddianameye metnine yazmıyor ama şeyde ifademde soruyor eklere koyuyor. Yani bana diyor ki sen niye Fetullahçılarla izin aldın kardeşim diyor. Yekten doğrudan bunu söylüyor. Fakat bunu iddianame metnine koymaya cesareti yok neden yok çünkü ben yazdım, ben yazdım yani inkar etmiyorum ki. Yani başkanım bir ayak eksik bu ayak eksik olduğu için yük sizin omzunuzda. Soruşturma ayağı eksik olursa herkes gelir burada ağlar kovuşturmaya yüklenir taleplere yüklenir altından kalkılamaz hal alır nitekim öyle. Yani savcılık bir baksa yav bu adam bu yazıyı yazmışta nereye göndermiş dese kendi arşivinde görecek İstanbul Cumhuriyet başsavcılığı DGM İstanbul Cumhuriyet özel yetkili başsavcılığı. Turan Çolakkadı o zaman normal savcıydı şimdi başsavcı vekili sayın Turan Çolakkadı. Kendi imzası var bazı evraklarda zaten. Yani o arşiv araştırmasını bile yapmamanın iyi niyetli olduğunu hiç kimse iddia edemez. Muhakemenin bir ayağı bu iddianamede yoktur. Bu iddianame yere iki ayakla basmamaktadır. Bir ayağı kesinlikle yoktur. Bunu ısrarla söylüyorum tekrar ederek söylüyorum çünkü herkes bu konuda muzdarip ama anlatamıyorlar dertlerini ben hukukçu olduğum için ve polis olduğum için bunu söylüyorum. Kanıt ayağı eksik bu açıdan eksik yani bir sağlama yapma gereği duymamış. Ahmet gelmiş gizli tanık ben gördüm komutanı adamı önce uyuşturuyordu sonra öldürüyordu, gizli tanık böyle demiş. Yazmış iddianameye hiç oraya yazı yazmamış ya böyle bir insan öldürüldü mü diye. Olmaz sayın başkanım yani böyle bir yargılama böyle bir iddianame mantığı ne yazık ki burada var. Bir diğer konu yine iddianameyi hep birlikte dinledik bir terör örgütü olduğu iddia ediliyor. Bu terör örgütünün iddianamenin sıralamasına ve mantığına göre üst düzey yöneticileri var. Ben ceza yasasında göremedim veya anlayamadım birde yeni bir tanım ara yöneticiler var. Onlar nasıl bir yönetim biçimi onu da bilmiyorum. Bunların hepsi dışarıda. TCK nın 311, 12, 13, 14 yürüyor gidiyor. Hakkında üç defa müebbet hapis cezası isteniyor. Dışarıda serbest, tutuksuz yargılanıyor. Hasta olanlara bir şey demiyorum Allah şifa versin. Hasta olmayanlar da var. Aralarında zengin olanlarda var. Adalet herkese lazım sadece fakire lazım değil, zengine lazım değil. Bu ister istemez kafamızda soru işaretlerine yol açıyor. Şimdi ben 314/2 den 14 aydır cezaevindeyim. 312 de ve 13 de görmediğiniz şüpheyi bende nasıl görüyorsunuz. Kendime soruyorum size sorduğum zaman ayıp olacak biliyorum. Ama sesli olarak insan kafası işte durduramıyorsunuz, düşünüyor yani. Neden diyor 311, 12, 13 deki 3 tane müebbet istenen adam dışarıda da sen içeridesin kardeşim. Ha kuvvetli suç şüphesi ben suçu da söyleyim terör örgütüne üye olmak 6 sene önce atıldığı meslekten gizli bilgileri açıklamak suçu. Bak bak, bak istesem de şimdi gizli bilgiye sahip olamıyorum zaten. Yani kamuyu zarara sokacak bir durumum yok tutuklu kalmam için. Neden bende kuvvetli suç şüphesi görülüyor. Efendim savunmanızı almadık onların da almadınız. Bir de sayın başkanım çok özür dileyerek söylüyorum bu mahkemenin koyduğu bir kriter herhalde bu. Savunmasını almadan adam bırakmam yani ağzınızla kuş tutsanız iddianamede yanlış yazılsa maddi hata da olsa bırakmayacaksınız, bırakmıyorsunuz. Olur mu böyle bir şey. Biz hayvan değiliz ki ya 14 aydır cezaevinde tutuyorsunuz bizi. Şimdi ben bunu bir Türk vatandaşı olarak merak ediyorum. Neden 311, 12 ve 13 isterseniz sayıyım geçen gün yirmi tane saydım benim durumumda olanlarla birlikte 40 kişi 45 kişi dışarıda. Durumu benden çok daha ağır olan 20 kişi. İddianame öyle ya asıl alacağımız iddianame ya peki neden onlarda suç şüphesi yok. Onlar niye katalog suç değil, onların yani o iddialar onlar için neden geçerli değil diye Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir numara almış ben vatandaşı için vatandaş X, Y, Z için geçerli. Bunu, bunu mahkemenizin titizlikle değerlendirmesi gerektiğine inanıyorum. Bu adalet duygusunu alıp gidiyor yok ediyor. Beni aman bırakın falan diye demiyorum onları niye bıraktınız da demiyorum yanlış 13

ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:13 Sayfa:14 anlaşılmasın. Ama yani bir şeyin bir sistemi olur. Tamam herkesi tutarsınız eyvallah hepimiz dururuz. Hepimiz savunmalar bitene kadar dururuz. Örgütün bir numaralısı dediğiniz üst düzey yöneticisi dediğiniz bütün suçlardan sorumlu tuttuğunuz insanlar dışarıdalar. Hepimiz dururuz burada tek kelime etmem. ama siz 314/2 den beni tutacaksınız 14 ay 311, 12, 13 den dolaşacak öyle şey yok. Öyle şey Türk hukuk tarihinde hiç olmadı. Ama burada oluyor buna çok üzülüyorum. Burada kaldığım için üzülmüyorum merak etmeyin. Hukuku zedelediğiniz için, hukuk duygusuna halel geldiği için, hukuk felsefesi ve hukuk tarihi bilen herkesin buna karşı çıkması gerekir. Öyle şey böyle bir mantık olmaz. Son bir mesele yayınların takibi konusu bizi yoruyor bizi üzüyor. Bakınız bizi tutukladınız bütün elimizden muhabere vasıtalarını aldınız. Bizi enterne ettiniz. Dışarı dış alemle ilişkimizi kestiniz. Televizyonun karşısına geçiyoruz iki tane adam çıkıyor oraya ne olduğu belli olmayan aynı Tuncay ların bir zaman yazdığı gibi canavar uzmanı gibi herkes terör uzmanı mafya uzmanı olmuş, Van gölü canavarında da bir tane canavar uzmanı muhabir vardı da ondan bahsediyorum. Çıkıyor oradan Adil Serdar Saçan şöyle şöyledir, böyle adidir, şöyle bilmem nedir. Ben tek kelime edemiyorum. Cezaevindeyim benim hakkımı kim koruyacak. Beni oraya atanlar koruyacak. Siz koruyacaksınız. Ben bu güne kadar böyle bir tavır görmedim. Bu Tuncay Güney denilen adam benimle ilgili 2 senedir her şeyime sövdü, her şeyime sövdü. Yav bir tane karar alında şu adamın televizyona çıkmasını yasaklayın Allah aşkına. Cevap veremiyorum. E siz dava açabilirsiniz muhtariyetinize ya ne ya beni içeriye atıyorsunuz sonra muhtariyetine. diyelim ki avukatım yok param da yok yazdığım dilekçelerde gidiyor şeye savcılara önce bir inceliyorlar böyle adalet olur mu sayın başkanım. Burada her çıkan adam Adil Serdar Saçan bana işkence yaptı. Karar göster kardeşim mahkeme kararı istiyorum. Ben babamın işini yapmadım ki burada burada size söylüyorlar ve siz suç duyurusunda bulunuyorsunuz. Bir nerden geldiği belli olmayan kaset hala ana muhalefet partisi genel başkanı dahil olmak üzere bir çok kişi o kasetin peşinde onu söylüyor. Efendim Tuncay Güney i dövmüşlerde konuşturmuşlar ya Kanada da da ben mi dövüyorum konuşturuyorum Allah aşkına. Adam Kanada dan canlı yayına bağlanıyor 2001 de dediklerinin daha fazlasını söylemiyor mu? Benim hakkımı siz savunmak zorundasınız. Şimdi Samanyolu televizyonu diye bir televizyon var arkadaşlar söyledi ama ben yine söylüyorum. Bakın ben biliyorsunuz dilekçe verdim. Benim telefon görüşme metinlerimi istemiyorum. Bunları servis edecekler basına, bana vermeyin dedim, kabul ettiniz talebi. Şimdi Atilla Uğur çıkacak diye Perşembe günü buradan hemen gidiyor o haber istihbarat zaten tam yerinde akşam bir açıyorsun televizyonu karşında Hasan Atilla Uğur un internete düşen ses kaydı. Adil yargılamayı etkilemek bu konuda suç duyurusunda bulunması gereken sizlersiniz. Sizi etkilemeye çalışıyorlar beni değil ki. Ben bundan rahatsızım siz diyeceksiniz ki şimdi ben etkilenmiyorum bence etkileniyorsunuz. Etkilenmeseniz bu kadar zaman bizi içeride tutar mısınız bu delillerle, etkileniyorsunuz. Samanyolu televizyonu susturun demiyorum. Samanyolu televizyonunun haberlerine engel olun demiyorum. Sadece daha yargının önüne gelmemiş olan konularda kalkıp da ahkam kesmelerini önlemek durumundasınız. Benim bunu önleyecek imkanım yok. Şuraya girdiğimden beri yüzün üzerinde suç duyurusunda bulundum, yüzün üzerinde. Kanıtlı, kanıtlı yani adam öyle bir şey yazıyor ki kanıtlı yani iddianamede var karşılığı. Adam ona bakmıyor işte aynı kafa, aynı kafa sağlama yapmıyor bakın ne kadar enteresan değil mi? İddianamede sağlama yok, onu yayınlayan bir kısım basında sağlama yok. Bir kafadır bir beyin ürünüdür bu. Pozitif bilimlere aykırı beyinler böyle çalışır, dedikoduyla çalışır. Eğer bir ülkede pozitif ilimler yerini üfürükçülere bırakmışlarsa, üfürükçü ilimlere bırakmışlarsa böyle olur söyler dedikoduyla gelir geçer. Samanyolu televizyonunun önüne bu yayınlarının önüne geçmek zorundasınız sayın başkanım. Ben zaten moralim bozuk zaten canım sıkkın 14 aydır cezaevinde tutukluyum birde her gün gideceğim karşıma bana sövecekler böyle şey olmaz sayın başkanım, böyle şey olmaz. Yanlıştır bakın benim hakkımda bir aydır yayın yapmıyorlar. Hiçte önemli değil yapsınlar yapmasınlar ama şimdi Atilla Uğur başladı, ondan sonra iki numara Mustafa Balbay onun hakkında 14

ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:13 Sayfa:15 başlayacak iddiaya girelim isterseniz. 3 numara Tuncay Özkan şey Birol Başaran hepimizin hakkında sırayla 3 gün öncesinden yayın yapıyorlar ya bu hiç mahkemenizin dikkatini çekmiyor mu Allah aşkına. Bu konuda Samanyolu televizyonu konusunda RTÜK nezdinde girişimlerde bulunmanızı mahkemenizin özellikle talep ediyorum. Bu kadar efendim arz ediyorum. Sanık Emcet Olcaytu söz istedi, verildi: Benim taleplerim biraz gecikmiş talep olacak. 28 ekim 2009 tarihli duruşmanın ara kararları, üzerine 28 ekim 2009 tarihli 15. celse zannediyorum yanılmıyorsam. Mahkeme Başkanı: 28 ekim değil mi? Sanık Emcet Olcaytu: 28 ekim evet 28.10.2009 tarihli duruşmayla ilgili bu taleplerimi belirtip ara kararlarından bazı ara kararlarından rücu edilmesini isteyeceğim bu nedenle söz aldım. Bunun haklılığını anlatabilmek açısından gerekçelerimi de bildirmek istiyorum. Şurdan başlayalım, iki yıldır Beşiktaş adliyesi mi diyelim, mahkemeniz mi diyelim Türkiye de profesörler, rektörler, orgeneralden teğmene, teğmenden astsubaya kadar çeşitli rütbede askerleri hukukçuları, gazetecileri, emniyet mensuplarını, sokaktan toplanmış serseriler bimekan berduşlar gibi yargılanmaktan korkan kaçan kişiler gibi görüyorsunuz ve bu nedenle tutukluluklarını devam ettiriyorsunuz. Ettireceğiz de anlaşılıyor. Yalnız 28 ekim tarihli celsede verdiğiniz bir ara kararı artık beni burada bir sanık olarak isyan etme noktasına getirdi söyleyeyim. Öyle bir ara karar verdiniz ki biraz önce söylediğim gibi bizi sokaktan toplamış serseri, mekansız, berduş yargılanmaktan korkan kaçak kişiler bu şekilde nitelemenize alıştık. Ama siz 28 ekim tarihli kararınızda bizi budala yerine koydunuz. Okuyorum, 28 ekim tarihli ara kararınızın 4 numaralı ara kararınızın j bendi, ben daha önceki celsede heyetinizden bir talepte bulundum. 29 tane klasör bu dosyaya 6 ay sonra eklendi bizim savunma hakkımızı zaten yeterince kısıtlamışsınız birde dava açıldıktan 6 ay sonra 10000 sayfa daha bu dava dosyasına eklenmesine göz yumdunuz bu savcılar açısından en hafif değimiyle görevi ihmaldir. Bana göre görevi kötüye kullanmaktır. Suç duyurusunda bulunun dedim. Siz kabul etmek zorunda değildiniz ama şöyle bir gerekçeyle reddetmeniz gerçekten bizi budala yerine koyduğunuzun ilanı oldu. Şöyle diyorsunuz. Sanığın beyanında bahsettiği ve davanın açılmasından sonra Cumhuriyet başsavcılığı tarafından dosyaya ibraz ettiğini belirttiği klasörlerin gerçekte soruşturma aşamasında bir kısım sanıklardan elde olunan yazılı ve dijital belgelerin incelenmesini müteakip bunlarla ilgili düzenlenen inceleme raporlarını içerdiğinin bu sanığa izahına. Yani bu budala sanığa bunun izahına bu konuda suç duyurusunda bulunulmasına yer olmadığına karar vermişsiniz. Şimdi neden bu bizi budala yerine koymaktır. Ben o klasörlere baktım. şimdi birlikte göreceğiz 249 numaralı klasör sonradan mı gelmiştir evet. Hepimizin elinde bu davayla ilgili delil klasörlerini içeren dijital veriler var orada 248 numaralı klasördür son klasör sonradan gelen klasörler tabi ki sıra numarası takip ettiği 249 dan başlıyor. Ben şimdi sizin inceleme raporlarını aynısını okuyum. Yazılı dijital belgelerin incelenmesini müteakip bunlarla ilgili düzenlenen inceleme raporlarını içerdiğinin bu budalaya izahına karar vermişsiniz. 249 numaralı klasör ilk bir ve altıncı sayfalarda el yazısı ve doküman sanık isimlerini okumuyorum. İki sayfalık Kemalistler göreve isimli bilgisayar çıktısı doküman. Bilgilendirme isimli doküman. El yazısı doküman. 10 sayfalık milisleşme ama nasıl isimli belge. Yine 9 sayfalık yeni Milis isimli belge. 28 sayfalık PKK terör örgütünün dış ülkelerdeki ve Türkiye de ki faaliyetleri isimli belge. Sekiz sayfalık el yazısı doküman. 143, 198 arası demek ki elli küsur sayfalık telefon fihristi ve e- mail adreslerinin olduğu yazılı belge. Şimdi bu 209. klasördeki inceleme raporları dediğiniz belgeler. 250 ye geçiyorum şunu söyleyim şimdiden yani sabrınızın sınırlarını belirlemeniz için 23 tane öyle belge var elimde. Bunları belki yarısında keserim. Yeteri kadar anlaşılmış olduğunu düşünürsem. Şimdi 250 numaralı klasör siz ne demişsiniz ara kararınızda yazılı ve dijital belgelerin incelenmesini müteakip bunlarla ilgili düzenlenen inceleme raporlarını içerdiğinin bu sanığa izahına, şimdi ben kendi kendime izah ediyorum şimdi. Başbakan yargılanıyor isimli el yazısı doküman, filanda ele geçirilen el yazısı doküman 3 sayfalık, üzerinde 1 nolu defter el 15

ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:13 Sayfa:16 yazılı doküman, vatan ve hürriyet başlıklı iki sayfalık el yazısı doküman, A4 kağıda basılmış bir resim, küstahlığında bir derecesi vardır isimli yazı, size de mezar olur bu yerler isimli bilgisayar çıktısı, 3 nolu defter yazılı el yazısı doküman, 13 sayfalık el yazısı doküman, Güler Kömürcü ye ait iletişim bilgileri çıktısı, ulusal kanal istihbarat şefi Aytunç Ergin e Erkin e ait iletişim bilgileri çıktısı bunlar ikinci klasör daha 250 numaralı klasör. Abdullah Öcalan ın yazdığı kitap suretleri, üzerinde isim soyisim telefon ve notların bulunduğu bilgisayar çıktısı liste, burada nasıl olduysa 8 sayfalık birde inceleme tutanağı var. 251 numaralı klasöre geçiyorum. Sanık şey sayın Aydın Doğan ile başlayan el yazılı belge, duyuru isimli belge, ulusal toplantı başlıklı bilgisayar çıktısı, filandan elde edilen not defteri, nazar deniz kod ile başlayan el yazılı doküman, Yakup Kürşat Yılmaz imzalı el yazılı belge, sayın komutanım başlıklı el yazılı doküman, çok gizli ibareli rütbe ad soyad ve çalıştığı kadroları gösteren doküman, altında komiser Bayram Özbek imzası bulunan belge, 29 klasörden çıkarttığım belgeler bunlar, bunlar bakın şuradan görünüyorsa dizi pusulası diye yazıyor o klasörlerin içerisinde bize verilmeyip klasörlerin içerisine gizlenen dizi pusulasından okuyorum bunları. Ama ara kararına bakarsanız bunlarda sadece inceleme tutanakları var. Şimdi arkadaşlarımın uyarısına da yine saygı gösteriyorum kısaltacağım ajanda tutanakları falan. Belki diyeceksiniz ki siz şimdi ara kararınızı haklı gösterebilmek için işte bunlar incelenmiş bunları tutanakları yapılmış diyeceksiniz. Böyle değil ama ben size bu gerekçenizi şimdiden çürütecek bir iki alıntı yapıyım emniyet müdürlüğünün yazıları var. Emniyet önce yazı yazıyor ondan sonra inceleme tutanağımı tutuyor. Bunu nasıl izah edeceksiniz. Bu budalaya nasıl izah edeceksiniz bunu. Bunun bana izah edilmesine ilişkin ara kararı vermişsiniz. Bunu izah edecek bir netlik var mı ara kararda yok. Sadece bunlar inceleme tutanağıdır deyip geçiyorsunuz. Hangi yetkiyle bunu yapıyorsunuz. Bu dizi pusulaları dosyada dururken, emniyet yazılarını bile bize inceleme tutanağının müstenididir diye gösterme amacına gelen bu gerekçeyi nasıl yazıyorsunuz. Bu yetkiyi nereden alıyor mahkemeniz. Bizi budala koymaya budala yerine koymaya yetkiniz var mı? Ben bu ara kararını gördükten sonra dedim ki bari bende kravat takıp gidiyim size benzeyim. Belki ufakta olsa şu ön yargınızı sarsarım evet bizde işte kravat takabiliyoruz yani bizi budala yerine koymanız için görünen akla yakın mantıklı bir gerekçe var mı? Bizde Türkçe konuşuyoruz. Bizde sizin gibi giyiniyoruz. Nerden belli bizim budala olduğumuz. Mahkeme bu yetkiyi bu bunu neye dayanarak yapıyor mahkeme. Dediğim gibi yani iki yıldır Türkiye de profesörleri, hukukçuları, gazetecileri, silahlı kuvvetler mensuplarını, emniyet mensuplarını hakikatten sokaktan toplanan serseri yerine koydu mahkeme, mekansız berduşlar yerine koydu. Yargılanmaktan kaçacak korkaklar yerine koydu bunu anladık. Ama artık budala yerine konmaya herhalde, herhalde isyan etmemiz lazım. Ben bu isyanı kendi adıma dile getiriyorum. Bakın mesela 253 numaralı klasörde de 100 liralık para makbuzu şimdi bunu da inceliyorlar demek ki inceleme tutanağı tanzim ediyorlar. Buna benzer, buna benzer çok sizi haksız düşürecek açıklamalar dizi pusulalarında yer alıyor. Bunları genel olanları geçiyorum. Şimdi birde bunun arasında tabi ki benimle ilgili eklenen 3 klasör daha var. 29 klasörün tamamı aşağı yukarı 10000 sayfa. Şimdi benimle ilgili de 1100 küsur sayfalık yeni bazı bilgisayar verileri eklemişler. Size göre bunlar inceleme tutanağı hayır inceleme tutanağı falan değil inceleme tutanağına birtakım şeyler yazmışlar saçma sapan adet olduğu üzere. Onun yanına da demişler ki 276 nolu klasörde kurtarılan verilerle ilgili olarak dosyaya koyma işlemi, yani bilgisayarın silinen ögeleri arasından veri kurtarmışlar. Bakın nasıl kurtarmışlar o verileri kurtulan veriler neymiş, vatanı kurtaran veriler. birkaç tane de ondan okuyum. Latife hanımdan Gül ün annesinden ve şapka devrimine dair e-posta isimli dosyanın çıktısı, tam metin iddianame isimli dosyanın çıktısı. Bu ne biliyor musunuz 2008/209 esas da kayıtlı iddianamenin örneği, daha önce savcılığın verdiği iddianame metnini bilgisayarımıza koyduk içine birde virüs yerleştirmiş savcılık onun veya polis her neyse ondan kurtulabilmek için onu sildik bunu da kurtarılan veriler arasında alıp şimdi sizin önünüze getiriyorlar. Sizde bunu bize inceleme tutanağı diye izah etme kararı alıyorsunuz. Bunları niçin okumadığınız halde bunu bu ara kararını yazıyorsunuz. Bunu 16

ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:13 Sayfa:17 okumadığınız belli değil mi? Şimdi bana heyetinizden herhangi biri diyebilir mi ki emniyetin yazdığı yazı üzerine inceleme tutanağı tutulur diye. Emniyet kendisi çalıp kendisi oynayacak bizim aleyhimize delil mi olacak? Emniyet müdürlüğü yazı yazmış dizi pusulasında görünüyor o yazıda sizin söylediğinize göre inceleme tutanağının mesnedi oluyor. Böyle bir şey olabilir mi? Niçin budala olalım biz? ben buna itiraz etmezsem eğer bu budalalığı kabul etmiş olacağım. Türkiye ye bir deli gömleği giydirdiniz zaten. ama delillerin budalası artık biraz fazla oluyor. Benim o bilgisayarımdan kurtarılan veriler bu ara kararınız nedeniyle söylüyorum inceleme ve değerlendirme tutanağı zannettiğiniz şeyler. Çatlı biyografisi neyini inceliyor bunun savcılık emniyet. İnternetten ben bunu almışım Çatlı nın belki de dava birinci davanın klasörlerinden almışımdır hatırlamıyorum, silmişim. Bu verileri kurtarmış, davayı da kurtarmış oluyor demek ki bu polisler. Bu iddianameyi zaten savcıların yazmadığını herkes biliyor ya savcılar biz yazdık dese de inanmam. Bir hukukçu o iddianameyi yazamaz. Meğer ki savcıların diplomaları sahte olsun. Böyle bir ihtimal olmadığına göre bu savcılar kabul etse de hani hukukta bir şey vardır imzayı kabul ettiğiniz zaman belge araştırılmaz. Ama ortada öyle bir iddianame ve öyle bir soruşturma dosyası var ki. Çatlı nın biyografisini almış inceleme tutanağı neyini inceliyorsunuz bunun ne delil değeri var bunun. Ermeni konferansı isimli dosyanın çıktısı. Ne var Ermeni konferansı bunun içinde protokol metni var diye mi araştırdı acaba savcılık, Ermenistan isimli dosya. Şimdi ben bunları da ayrı ayrı inceleyeceğim bu ciddi bir suçlamaymış gibi gelip burada savunma mı yapacağım. Bu sizin bize yakıştırmaya çalıştığınız budala sıfatını kabul etmek olur. Ama niçin bundan söz ediyorum. Siz bunları inceleme tutanağı zannediyorsunuz ve yahut da bize böyle kabul ettirmeye çalışıyorsunuz. Ara kararınız burada, okudum. sizde okuyabilirsiniz. 28 ekim tarihli ara kararının 4/c bendi. bakın yine yağmaya göz yumulan İstanbul, yağmalayanlarla bir ortaklığı mı var bu iddiada bulunanların, eğer öyle bir şeyse zaten bunu nasıl bir suçlama konusu yapıyorlar bunun terör suçuyla bir alakası olduğunu söylüyorlarsa yağmaya göz yumulan İstanbul, inceleme tutanağı diye bize izah edeceğiniz belgelerden birisi de bu demek ki. Bu yedi sayfa kadar bu benden kurtardıkları veriler hiç olmazsa şöyle şu sayfa olarak gösteriyim de yani bunu laf olsun diye söylemiyorum. En büyük tehlike Baykallı CHP isimli dosyanın çıktısı size ne Baykal tehlikedir değildir.. Bunu delil olmakla ne alakası var niçin dolduruyorsunuz bunları ve heyetiniz niçin bunları okumadığı halde bize inceleme değerlendirme dokümanlarından ibarettir.bunu da sanığa izah edelim. Şu aptala anlatalım. Bu gerekçeye ne ihtiyacınız var, Ha anlıyorum onun devamı var çünkü o ara kararınızda diyorsunuz ki bu nedenle savcılarla ilgili suç duyurusu talebinin reddine. yani savcılarla ilgili suç duyurusunu reddecekseniz, niye bizi budala yerine koyuyorsunuz? Reddediyoruz deyin hiç gerekçe göstermeseniz daha iyi bu kadar bizi aşağılayan bir gerekçe böyle iftar yemeği ile falanda izah edilemez.bu hakikaten savcının dediği gibi o gün celsede Adliye koridorları var, çay partileri var, mesleki kurslar var, stajlar var, hakikaten yani bunların hepsi bir araya geldiğinde ancak bize bu budala sıfatını yakıştırmak bizi bu kadar aşağılayarak taleplerimiz reddetmek ihtiyacı doğabilir. Buna itiraz etmek en doğal hakkımızdır bu ara kararından dönülmesini hiç olmazsa gerekçesinin değiştirilmesini istiyorum. Savcılarla ilgili suç duyurusu talebimi de tekrarlıyorum. Bu münasebetle. bunlar 275-276-277 klasörde ki benim bilgisayarımdan kurtarılan veriler bunu geçiyorum. Şimdi yine ara kararınızda sözlü taleplerle ilgili çok orijinal bir gerekçe var.diyorsunuz ki şimdiye kadar sanıkların bir kısmı sözlü taleplerinin kararı bağlanmadığından bahsetmiş ise de bu taleplerini yazılı olarak mahkememize bildirilmesi halinde değerlendirilmesine, ben taleplerimi yazılı yapmak zorunda mıyım. Hani bizim kadar en az bizim kadar bildiğiniz iyi hukuk CMK nın neresinde benim taleplerimi yazılı olarak yapma zorunluluğum var.veyahut ta CMK nın neresinde taleplerin Mahkeme tarafından yazılı olarak verilmesine bağlanma şartı var. Siz yasayı nasıl böyle değiştirebiliyorsunuz? Sözlü taleplerin yazılı olarak verilmesi halinde ben bunu anlıyorum tutanaklar okunmuyor yığılıyor üst üste bizim burada taleplerimizle ilgili akılda kalınanlarla ilgili veya o gün cevap verilmesi mümkün olan, ama 1 ay 17

ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:13 Sayfa:18 bile geçse cevap verilmesi mümkün olmayan talepler yığılıyor çöplüğe halının dibine süpürülüyor. Sonra talepler tekrarlanınca heyetiniz çok güzel bir gerekçe buluyor.sözlü taleplerin yazılı olarak bildirilmesi halinde bunun değerlendirilmesine bu yetkiyi nerden alıyor mahkeme? benim sözlü talep hakkımı siz nasıl kısıtlıyorsunuz.bakın buna bağlı olarak bir konuyu daha dile getiriyim bu çünkü benim özel durumumla ilgili ben 14 aydır daktilomun Kuruma kabulü için mücadele ediyorum. İnfaz Hakimliğinden gelen red kararında şu gerekçe var diyor ki 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 15.12.2008 tarihli yazısına göre Kurumda bilgisayarlı daktilo odası gibi bir şey şimdi şurada ama ayıramıyorum şu elimle sizin kararınızı gerekçe göstererek benim daktilo talebimi reddediyor.ret kararına baktığım zaman şunu görüyorum cezaevinde bilgisayarlı daktilo odası tahsis edildiği anlaşıldığından talebin reddine, yani Yargıçlar böyle olmak zorunda mı ben daktilo diyorum O bilgisayar diyor. Daktilo ile bilgisayar arasındaki farkı anlamayan bir yargıç kaldı mı? Üstelik benim talebimi reddedebilmek için sizin yazınızı gerekçe yapıyor. Ağır Cezaya itiraz ediyorum. Ağır Cezadan ses yok, yani siz burada bize sözlü talepte bulunma yetkimizi kısıtlayacaksınız ben sorunum var sağlık sorunum var el yazısı yazmakta da zorlanıyorum evet. daktilo istiyorum orda da yine siz karşıma çıkacaksınız hop daktilo yok. Niçin, bilgisayar odası var. böyle şey olur mu? Yani biz 14 ay önce şuraya geldik içerdeyiz televizyon seyrettiğimizi zannediyoruz. Gazete okuduğumuzu zannediyoruz. Acaba bu arada Türkiye;de bir darbe oldu da darbeyi yapanlar 3 Yargıçla 2 Savcıdan oluşan bir Milli Güvenlik Konseyimi oluşturdu. Bunların iki dudağının arasında çıkan her şey kanun mu oldu? Biz sözlü talepte bulunamayız.peki biraz duruşmada sabahleyin ben bir itirazda bulundum.cmk ya göre heyet değişikliği halinde heyete katılan yargıç tutanakları okumak zorunda. Mahkeme Başkanı: CMK da yok öyle bir hüküm. Sanık Emcet Olcaytu: Onu o zaman talebim üzerine talepte bulundum. Karar vermediniz. Ben kayda geçmesi için zaten talepte bulunmuştum. Şimdi talep ediyorum. Bu bana verdiğiniz bilgiyi lütfen ara kararınıza geçirirsiniz bu da taleplerimin arasında ama şunu da söyleyim ben sözlü talepte bulunmakta ısrar ediyorum. Ben yazılı vermeyeceğim çünkü yazılı vermemi de siz önlüyorsunuz. Ben bunu hiç olmazsa daktiloda yazıp vermek için 14 aydır mücadele ediyorum. Orda da heyetinizin karşıma çıkıyor. Sözlü yapacağım bakıyorum sizin dur işaretiniz Daktiloyla yazacağım yine sizin dur işaretiniz bu talebimle ilgili umuyorum Ara kararında bize yeterli cevabı vereceksiniz? Mahkeme Başkanı: Hangi talebinizle ilgili. Sanık Emcet Olcaytu: Duruşmaya sonradan katılan üyenin. Mahkeme Başkanı: Anlaşıldı. Sanık Emcet Olcaytu: Duruşma tutanaklarını okumadan heyete katılamayacağı konusunda ki talebimiz tabiî ki. şimdi yine kararın ara kararının 28 Ekim tarihli ara kararının 4-a bendini okuyorum size, daha önceki celselerde görüntülü ve sesli kayıtların sanıklar ve müdafilere verilmesi yönündeki talep konusunda karar verildiğinden bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına, şimdi bundan sonrası önemli, görüntülü ve sesli kayıtların gerek iddia gerekse savunma taraflarına verilmeyip mahkememizce muhafaza edildiğini sanıklara bildirilmesine. şimdi önce şaşırtıcı olmasın teşekkür ediyorum. Bu kararla görüntü ve ses kayıtlarının savunmadan gizli olduğunu kabul etmiş oldunuz. Hiç olmazsa bir cevap aldık. Bunun gizli olduğuna dair her ne kadar açık bir ifade yoksa da kayıtların savunma tarafına verilmeyip mahkememizce muhafaza edildiğini sanıklara bildirilmesine dediğinize göre burada artık kaçacak bir yer yok bunun gizli olduğunu bize söylemiş oldunuz. Peki bu ses ve görüntü kayıtları nedir? Şurada yapılan yargılamanın tutanağa bağlanması için dayanılan tek tek belgedir. Ben 3 celse ayrı ayrı bu tutanaklarda gerçeğe aykırı ibareler bulunduğunu, heyetinizin yasa gereği bunu okuyup imzalaması gerektiği halde okumadan imzalamış olabileceğini, aksi halde bu tutanakta yer alan bazı ibarelerin düzeltilmiş olması gerektiği söyledim.şimdi siz bu kayıtları bizden gizliyorsunuz ben tutanaklara itiraz ediyorum.bütün tutanaklara da itiraz 18

ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:13 Sayfa:19 edeceğimi daha önce bildirdim.bu tutanaklara yaptığım itirazı siz karara bağlıyacaksınız ve bu görüntü ve ses kayıtlarını da bizden gizleyeceksiniz.nasıl vereceksiniz o kararı? Biz veririz oldu diyebilirsiniz. Ama o zaman bu yargılama havada kalır. Yani düşünebiliyor musunuz? Siz şu tutanakları ses ve görüntü kaydı ile değil de şurada makine ile tutsanız ve biz tutanak istediğimizde bize vermesiniz? Mümkün mü? böyle bir şey değil burada siz istediğiniz gibi yazdığınız imzaladığınız tutanakları bize zorla kabul ettiriyorsunuz. Biz buna itiraz ediyoruz. Siz diyorsunuz ki biz size bu tutanakları vermeyiz? Gerçekten ara kararında siz istediğiniz şeyi söylemişsiniz ama biliyorsunuz istediğini söyleyen istemediğini işitmeye hazır olmalıdır. Bu açıdan görüntü ve ses kayıtlarının bizden gizli olması meselesi ile ilgili konu burada bitmedi. Tutanaklarla ilgili itirazlarımı sürdüreceğim bu ara kararından dönmezseniz bu yargılama bence havada kalacak. ve CMK da bunun dayanağı yok size 183. maddeyi gerekçe olarak gösteremezsiniz. Birkaç defa söyledim ben size kamera getirip şunu çekeceğim demiyorum ki siz bana kamera bu salona giremez diye cevap veriyorsunuz. Bu ara kararın ilk kısmı öyle orda yani besbelli mahkeme bu konuyu tartışmak istemiyor. Daha önce bu konuda karar verildiğinden ne karar verdiniz siz 183. maddeye göre buraya kamera giremez. Ben buraya kamera getirmiyorum ki. bunun CMK da dayanağını bize gösteremezsiniz. Ama yasak diyorsunuz vermiyorsunuz. O başka bu tartışma burada bitmez. Çok vahim sonuçları olacak bu yargılama havada kalacak, beş yılda sürse on yılda sürse bu havada kalmaya mahkum bir yargılama. bunu da uzatmayalım.şimdi Bir teknik takip kararları ve teknik takiple ilgili klasör meselesi var buda sonradan geldi.şimdi sizin ara kararınıza bakarsanız o tabi heyetiniz için ayrı bir talihsizlik o 258 numaralı klasörde bana bir cümlelik inceleme değerlendirme tutanağa gösteremezsiniz. Teknik takip kararları var. 3 celse önce ben o teknik takip kararları ile ilgili klasörden aleyhimde verilmiş dinleme kararlarını buldum. kararları okudum. Mahkemenin kararında savcılığı zaten olması gerekiyor. Talep yazısından bahsediliyor.aynı yazıda Emniyet Müdürlüğünün dinleme ile ilgili ilk yazısından bahsediliyor. Burada tek tek tarih ve numaralarını okuyarak talepte bulundum.ama siz sözlü taleplerin yazılı olarak verilmesi halinde değerlendirilmesine deyip bu yükü de sırtınızdan attınız.ben orada sizden 3 celse dedim ama muhtemelen 15 gün önce falan 12 Ekim tarihli celseydi zannediyorum.teknik takip kararlarının klasörü 258, sonradan gelen klasör değil mi bu?niçin suç duyurusu talebimizi ret ederken bunu üstünü örtüyor heyet?neresinde inceleme değerlendirme tutanağı var bu 258 numaralı klasörün tek bir klasör bile suçtur. Kaldı ki bakın burada çok yoğun kasıt, benimle ilgili mahkeme kararlarını savcılık koyacak, Emniyetin ve Savcılığın yazılarını koymayacak? Ne yapacak o yazıları kışın sobasında yakmak için evine mi götürecek? Yo orda başka bir dosya açacak orda saklayacak buna da heyetiniz 2008/209 sayılı davada da aynı durum oldu itiraz edildi. onu biliyorum.heyetiniz sanıklara karşı en hafif maddeyi bile şiddetle uygulayabiliyor. Ama savcıların ne yaparsa yapsın, savcılar her aman el bebek gül bebek sonra işte iftar haberleri çıkıyor. Bu açıdan teknik takip dinlenme kararları Birol Başaran arkadaşımızda söyledi.6 ay önce talep edilmiş olmasına rağmen bunlarla ilgili cevap yok. Niçin yok? Kimin hakkı var bu evrak nerde bu evrakın sahtesi mi hazırlanıyor hayır Emniyet bunu 1 yıl önce yazmış 1 yıldan da daha fazla olmuş benimle ilgili olandan hesaplıyorum 08 Şubat 2008 iki yıla yakın olmuş o yazılar nerde hangi dosyada Adliyede ki Savcılık odası Savcıların babasının dinlenme odası mıdır?hatıra defterlerini koydukları yer midir? O yazılar nerde saklanıyor bu dava ile ilgili iddianame tanzim edilip dosyalar mahkemeye sevk edilirken bu yazılar niçin gönderilmiyor? Ben sanık olarak durduğum yerden bunu değerlendirdiğim zaman çok açık nedeni polis uydurma bir gerekçe ile benim hakkımda dinleme kararı verilmesini istemiş.savcılık adeti olduğu üzere baş üstüne deyip mahkemeye havale etmiş.mahkemede son 2 yıldır gördüğümüz gibi adeti olduğu üzere bakmadan imzalamış.şimdi ben onu niçin onu öğrenemiyorum.niçin savcı bunu saklıyor? Niçin heyetiniz taleplere rağmen bunu takip etmiyor? siz Haziran ayında da yazı yazmışsınız savcılığa dinlenme kararlarının talep yazıları ile birlikte gönderilmesi diye, Haziran 6. ay şimdi biz 11. aydayız beş ay geçmiş niçin yetkinize sahip 19

ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:13 Sayfa:20 çıkamıyorsunuz?bizim adımıza birde bu sizin vazgeçebileceğiniz bir hak değil ki bizim savunma hakkımız burada söz konusu bakın 2 gün sonra savunma ve sorgu aşaması başlıyor.nasıl olacak bu iş. burada gerçekten bir yargılama yapma niyetindeyseniz bunu 7 ay bizim talep etmemize lüzum yok, bu dava dosyası size tevdi edildiği zaman zaten bunun gelmesi lazım neyi savcılık inceliyor ona da inceleme tutanağımı hazırlıyor acaba. yani bir kolaylık var orada hepsi uydurma olduğu için derki uydurma talep yazıları vardır.inceleme tutanağı bir cümlede özetlenir bu ama ona da niyeti olmadığı belli saklıyor savcılık bu yazıları ama nerde saklıyor?onu bilmiyoruz, Bunu gidip bizim araştıracak halimiz yok bunu sizden talep ediyoruz. Ben bir ay önce burada tek tek tarih numaralarını söylüyorum diyorum ki bakın kayda da geçsin orada da yanlış hatırlamıyorsam not alınıyor sonra aradan 20 gün geçiyor, Mahkemeniz bir ara kararı veriyor sözlü taleplerin yazılı olarak mahkemeye bildirilmesi halinde değerlendirilmesine, ben yazılı olarak talepte bulunmayacağım. Ben sorgu safhasına geldiğimde bana ne diyeceksiniz bu kadar bunlarla savunma yap diyeceksiniz onun yerine şunu kabul edelim diyeceksiniz ki bakın sizin bilgisayarınızda Latife Hanımla Abdullah Gül ün bilmem neyi çıkmış onlardan konuşalım diyeceksiniz herhalde Çatlının biyografisi,eh böyle bir yargılama yapacaksanız o zaman hakikaten bizi budala yerine koymanızın mantığı ortaya çıkıyor.yani burada savunma en asgari gereklerini bile sağlama konusunda mahkemeniz hiçbir hassasiyeti yok?her söz aldığımda ben bununla ilgili en az 3 tane 5 tane örnek gösteriyorum.ama bu taleplerim sözlü üzerinden biraz zaman geçince mahkemeniz rahatça diyor ki; yazılı olarak bunlar verilirse biz bunları dikkate alırız. Bundan ibaret durum böyle görünüyor. Daha çok şey var ama, bu kadarla kalsın söyleyeceklerim bu kadar. Sanık Hasan Ataman Yıldırım söz istedi verildi : Sayın başkanım, daha evvel dilekçe olarak da verdim. Şöyle, 27 ve 28 ağustos ta verdiğim iki dilekçede olayları anlatıp hem tahliyemi istemiştim. Ve burda en önemlisi bende çıkan hep söylüyorum onu polisin koyduğu iki bellek ve daha sonradan tespit ettiğim 6 tane CD var. Bunu da ek klasörler gelince onları incelediğim zaman tespit ettim. Ve bunların araştırılmasını istemiştim. Sizin mahkemenin 4 Eylül tarih itibariyle benim bu itirazıma verdiği kararda ben o kararı da tam 49 gün sonra 23 Ekim Cuma akşamı saat 21.58 de aldım. Yani 4 Eylül kararını mahkemenizin bana burda tebliği 9 gün sonra oldu. Ve burda işte 2-3 madde var. Ama 2. madde şu, sanığın duruşmada savunduğu savunması alındıktan sonra beyanında geçen Murat Ünlü nün tanık olarak dinlenilmesinin düşünülmesine, ben diyorum ki, bende çıkan belgelerin en önemlisi bir tanesi diğerlerinde de var Murat Ünlü diye bir deniz yarbaya ait denizaltıcı, bunu daha evvel anlatmıştım benle ilgisi yok. en önemlisi bu kişi Ankara da Milli Güvenlik Akademisinde askeri bir kurumda verilen eğitimde 4 aylık eğitim. kasım 2008 şubat 2009 arasındaki eğitimde bir polis müdürüyle beraber 17 kişilik bir sınıfta beraber bulunuyor. Bu da Sabri Dilmaç, lütfen Sabri Dilmaç ın kim olduğunu internetten araştırabilirsin medyadan araştırabilirsin. Ben de sordum buradakilere nasıl bir polis olduğunu söylediler. Orda resmi olarak emniyet genel müdürü strateji geliştirme daire başkanı diye geçiyor ama anladığım kadarıyla organizede veya organizedeki yazıyla benim aldığım yazıyla buradaki yazı başka, bu işin tertibin içinde olan insanlardan biri. Murat Ünlü deniz yarbayla beraber 4 ay kursta bulunuyor Murat Ünlü nün bütün kişisel bilgileriyle müzik bilgileri vs. benle hiç uyuşmayan bilgiler birde denizaltı harbi vs. bütün hepsi orda polis arama yapıyor hiç olmadık yerde onların detayları ben hep dilekçemde verdim. O 27-28 ağustostaki dilekçelerimde var. Benim şirketimde tutuyor ben tutuklanıyorum. Ben şimdi içeriğini hiç bilmediğim etmediğim ve bunun da nasıl geldiğini araştırıp bulmuş durumdayım. Benim araştırmama göre diyorum ki, bunu mahkeme araştırsın. Mahkeme yazı yazsın hangi polis araştıracak onu da bilmiyorum şimdi kimseye güven kalmadı. Ama araştırılsın bu ortaya çıksın. Sizde kararda diyorsunuz ki, ben savunmamı vereyim savunmadan sonra tanık olarak dinlenilsin. Şimdi burda bir terslik var. Ben burda suçsuz yere uzun süre yatacağım ondan sonra bu olay artık kaç sene sonra araştırılır araştırılmaz onu bilemiyorum. Şimdi bununla ilgili olarak yine bir konuya daha geçeyim. Bu 20