SEÇİM ÇEVRİMLERİ TEORİLERİ ÜZERİNE BİR LİTERATÜR TARAMASI

Benzer belgeler
Ayrım I. Genel Çerçeve 1

Giriş İktisat Politikası. İktisat Politikası. Bilgin Bari. 28.Eylül.2015

Makro İktisat II Örnek Sorular. 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120

İçindekiler kısa tablosu

BAKANLAR KURULU SUNUMU

RUS TÜRK İŞADAMLARI BİRLİĞİ (RTİB) AYLIK EKONOMİ RAPORU. Rusya ekonomisindeki gelişmeler: Aralık Rusya Ekonomisi Temel Göstergeler Tablosu

İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME MALİYE POLİTİKASI 1 SORULAR

DURGUNLUK VE MALİYE POLİTİKASI

EKONOMİDE PARTİZAN ETKİLER

1 TEMEL İKTİSADİ KAVRAMLAR

1 MAKRO EKONOMİNİN DOĞUŞU

7. Orta Vadeli Öngörüler

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( )

MAKRO İKTİSAT KONUYA İLİŞKİN SORU ÖRNEKLERİ(KARMA)

BÖLÜM 9. Ekonomik Dalgalanmalara Giriş


7. Orta Vadeli Öngörüler

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

Kamu bütçesi, Millet Meclisi tarafından onaylanıp kanunlaşan ve devletin planlanan gelir ve harcamalarını gösteren yıllık bir programdır.

Dersin Amacı: Bilimsel araştırmanın öneminin ifade edilmesi, hipotez yazımı ve kaynak tarama gibi uygulamaların öğretilmesi amaçlanmaktadır.

Modern Konjonktür Teorileri ve İktisat Politikası

Tufan Samet ÖZDURAK THEMIS MAKRO İKTİSAT

İKTİSAT ANABİLİM DALI ORTAK DOKTORA DERS İÇERİKLERİ. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS

ÜNİTE:1. Maliye Politikası: Kavramlar, Etkinliği ve Sınırları ÜNİTE:2. Maliye Politikasının Makroekonomik Temelleri ÜNİTE:3

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (NİSAN 2015)

HAFTALIK RAPOR 17 Eylül 2018

Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler

5.21% -11.0% 25.2% 10.8% % Eylül 18 Ağustos 18 Eylül 18 Ekim 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

2016 Ocak Enflasyon Raporu Bilgilendirme Toplantısı. Erdem BAŞÇI Başkan. 26 Ocak 2016 Ankara

IS-LM MODELİNİN UYGULANMASI

Ekonomi Bülteni. 22 Haziran 2015, Sayı: 16. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

1 İKTİSAT İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

TEMEL MAKROEKONOMİK GÖSTERGELER - BÜYÜME

HAFTALIK RAPOR 23 Şubat 2015

BÖLÜM I MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ

Ekonomi Bülteni. 22 Mayıs 2017, Sayı: 21. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 22 Ağustos 2016, Sayı: 33. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi

2012 Nisan ayında işsizlik oranı kuvvetli bir düşüş ile 2012 Mart ayına göre 0,9 puan azalarak % 9 seviyesinde

Ekonomi II. 21.Enflasyon. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

MAKROİKTİSAT BÖLÜM 1: MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ. Mikro kelimesi küçük, Makro kelimesi ise büyük anlamına gelmektedir.

TÜRKİYE DE 1980 SONRASI SEÇİM DÖNEMLERİNİN POLİTİK KONJONKTÜREL DALGALANMALARI TEORİSİ ÇERÇEVESİNDE ANALİZİ

Ekonomi Bülteni. 29 Ağustos 2016, Sayı: 34. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 21 Kasım 2016, Sayı: 45. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 KASIM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 TEMMUZ AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

Kurumsal Şeffaflık, Firma Değeri Ve Firma Performansları İlişkisi Bist İncelemesi

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

MAKROEKONOMİK TAHMİN ÇALIŞMA SONUÇLARI

TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 EKİM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

Ekonomi II. 20.Para Teorisi ve Politikası. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

Kıvanç Duru 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Programı Değerlendirmesi

Artış. Ocak-Haziran Oranı (Yüzde) Ocak-Haziran 2014

tepav Küresel Kriz e Karşı ş TEPAV Politika Önerileri TBB İstanbul , 28 Nisan 2009

ÜLKELERİN 2015 YILI BÜYÜME ORANLARI (%)

DERS NOTU 09 DIŞLAMA ETKİSİ UYUMLU MALİYE VE PARA POLİTİKALARI PARA ARZI TANIMLARI KLASİK PARA VE FAİZ TEORİLERİ

MALİYE POLİTİKASI KISA ÖZET KOLAYAOF

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2018 MAYIS AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU HAZİRAN 2018 İTKİB HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON AR-GE ŞUBESİ

FEDERAL ALMANYA EKONOMİK GELİŞMELER RAPORU Yılı. II. Çeyrek Dönem Değerlendirmesi. Berlin Ekonomi Müşavirliği

ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER... XI BİRİNCİ BÖLÜM MAKRO İKTİSADA GİRİŞ

Rasyonel Beklentiler Teorisinin Politika Yansımaları ve Enflasyonla Mücadele

7. Orta Vadeli Öngörüler

Esentepe Mah. Ali Kaya Sok. Polat Plaza A Blok No: 1A/52 Kat 4 Şişli / İstanbul Tel: (0212)

2002 HANEHALKI BÜTÇE ANKETİ: GELİR DAĞILIMI VE TÜKETİM HARCAMALARINA İLİŞKİN SONUÇLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

TÜRKon/HED/13-39 DEĞERLENDİRME NOTU. Faks: +90 (212) TÜRKİYE EKONOMİSİ. Sanayi üretiminde kritik gerileme.

Ekonomi Bülteni. 17 Ekim 2016, Sayı: 40. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 7 Ağustos 2017, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

FİNANSAL RİSKLER & KORUNMA YÖNTEMLERİ

BASIN DUYURUSU PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ. Sayı: Ekim Toplantı Tarihi: 21 Ekim 2015

8. BÖLÜM STAGFLASYONLA MÜCADELEDE MALİYE POLİTİKASI. Dr. Süleyman BOLAT

7.26% 9.9% 10.8% 10.8% % Mart 18 Şubat 18 Mart 18 Nisan 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

2017 AĞUSTOS FİNANSAL TREND RAPORU

Merkez Bankası 1998 Yılı İlk Üç Aylık Para Programı Gerçekleşmesi ve İkinci Üç Aylık Para Programı Uygulaması

MAKROEKONOMİ BÜLTENİ OCAK 2018

İstihdam Faiz ve Paranın Genel Teorisi, makro iktisadın kökenini oluşturur.

Ekonomi Bülteni. 27 Mart 2017, Sayı: 13. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

BASIN DUYURUSU PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ. Sayı: Mart Toplantı Tarihi: 24 Şubat 2015

SORU SETİ 7 IS-LM MODELİ

AB Krizi ve TCMB Para Politikası

Ekonomi Bülteni. 20 Şubat 2017, Sayı: 8. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

İÇİNDEKİLER III. Önsöz

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

2016 Temmuz Enflasyon Raporu Bilgilendirme Toplantısı. Murat ÇETİNKAYA Başkan. 26 Temmuz 2016 Ankara

YEDİNCİ BÖLÜM MAKROEKONOMİ: TANIM, KAPSAM VE GELİŞİM

Ekonomi Bülteni. 15 Haziran 2015, Sayı: 15. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

DERS ÖĞRETİM PLANI. Dersin Kodu

Büyüme Değerlendirmesi: Çeyrek

KPSS LİSANS DA UYGULANAN TESTLERİN KAPSAMLARI

Tufan Samet ÖZDURAK THEMIS MAKRO İKTİSAT

7.36% 2.9% 17.9% 9.7% % Temmuz 18 Nisan 18 Temmuz 18 Ağustos 18

DENEME SINAVI A GRUBU / İKTİSAT

Açık Ekonomi Makroiktisatı

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1: EKONOMİ İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELER VE TEMEL KAVRAMLAR...

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 24 Şubat 2016 Ankara

Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler

IS LM MODELİ ÇALIŞMA SORULARI

A İKTİSAT KPSS-AB-PS / Mikroiktisadi analizde, esas olarak reel ücretlerin dikkate alınmasının en önemli nedeni aşağıdakilerden

Ders Notları Dr. Murat ASLAN. Bu notlar; Prof. Dr. ABUZER PINAR ın MALĠYE POLĠTĠKASI ders kitabından faydalanılarak hazırlanmıştır.

Transkript:

SEÇİM ÇEVRİMLERİ TEORİLERİ ÜZERİNE BİR LİTERATÜR TARAMASI Makale Gönderim Tarihi: 07.09.2015 Yayına Kabul Tarihi: 08.11.2015 Kafkas Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi KAÜİİBFD Cilt, 7, Sayı 13, 2016 ISSN: 1309 4289 E ISSN: 2149-9136 O. Cenk KANCA Yrd. Doç. Dr. Atatürk Üniversitesi, Erzurum Meslek Yüksekokulu osmancenkkanca@hotmail.com ÖZ Bu çalışma, Seçim Çevrimleri Teorileri nin tespitine yönelik olarak yakın geçmişte yapılmış olan ampirik çalışmaların taraması niteliğindedir. Burada amaç, politika ile ekonomi arasındaki ölçülebilir ilişkileri ortaya koymaktır. Çalışmada önce Seçim Çevrimleri Teorileri nin kuramsal çerçevesi incelenmiş sonra konu kapsamında yapılmış ampirik çalışmalar üzerinde durulmuştur. Literatür taraması, Türkiye ekonomisi ve yabancı ülke ekonomileri için yapılan çalışmalar şeklinde iki ana başlık altında gerçekleştirilmiştir. Çalışmada, seçim çevrimlerinin oluşumunun sebepleri ve sonuçlarının ülkelerin yapısına göre farklılık gösterdiği ortaya konmuştur. Çalışma bu yönüyle ileride politika ve ekonomi arasındaki ilişkiyi irdeleyecek ampirik çalışmalar için kaynak niteliğindedir. Anahtar Sözcükler: Seçim Çevrimleri Teorileri, Politik Faktörler, Seçim Ekonomisi. Jel Kodu: E32, G18 Türü: Derleme DOI:10.9775/kauiibfd.2016.019 Atıfta bulunmak için: KANCA, O. C. (2016) Seçim Çevrimleri Teorileri Üzerine Bir Literatür Taraması KAÜİİBFD 7(13), 397-420.

A LITERATURE REVIEW ON ELECTION CYCLES THEORIES Article Submission Date: 07.09.2015 O. Cenk KANCA Assistant Professor Atatürk University, Erzurum Vocational School osmancenkkanca@hotmail.com Kafkas Üniversity Economics and Administrative Sciences Faculty KAUJEASF Vol. 7, Issue 13, 2016 ISSN: 1309 4289 E ISSN: 2149-9136 Accepted Date:08.11.2015 ABSTRACT This study has the scanning characteristic of empirical studies made for the determination of Election Cycles Theories in the recent past. The aim here is to determine the measurable relation between policy and economy. In the study, theoretical framework of Election Cycles Theories was examined firstly, and then empirical studies made within the scope of the subject were dwelled on. Literature review was carried out under two main headings in studies conducted in the form of Turkish economy and foreign country economies. In this study, it has been revealed that the reasons and results of the Election Cycles formation show differences according to the structure of the countries. In this regard, the study has welding quality for the theoretical studies which will analyse the relationship between policy and economy. Key Words: Election Cycles Theories, Political Factors, Election Economy. Jel Code: E32, G18 Type: Review Cite this Paper: KANCA, O. C. (2016) A Literature Review On Election Cycles Theories KAUJEASF 7(13), 397-420.

KAÜİİBFD 7(13), 2016: 397-420 1. GİRİŞ Seçim Çevrimleri Teorileri literatürdeki yerini, Anayasal İktisat kuramının 1980 li yıllardaki uzantısı olan Kamu Tercihi Teorisi içinde bulmaktadır. Seçim Çevrimleri Teorilerinin çıkış noktası, ekonomide oluşan devresel salınımlara alternatif bir yaklaşım sunabilmektir. Burada, politika amaç ve araçları ile siyasetçiler (iktidar ve muhalefet) arasındaki karşılıklı ilişkiden hareketle, ekonomi-siyaset arasındaki ilintiler açıklanmaya çalışılmaktadır. Siyaset ile makro iktisadi gidişat arasındaki bağıntı, ekonomik şartların seçimlerin kazanılması veya kaybedilmesi konusundaki etkinliğiyle kurulmaktadır. Seçim Çevrimleri Teorilerinin özünde, siyasi partilerin esas amacının iktidara gelmek ve/veya iktidarını daimi kılmak düşüncesi vardır. Buna göre iktidar, yeniden seçilebilme ihtimalini kesinleştirmek amacıyla, para arzı, kamu harcamaları gibi para ve maliye politikası araçlarını manipüle edebilir. Oylarını artırmayı amaçlayan iktidar, seçimler öncesi genişletici, seçimlerden sonra ise daraltıcı ekonomi politikaların ifası neticesinde; enflâsyon, işsizlik ve büyüme oranı gibi makroekonomik değişkenlerde (politika amaçlarında) devresel salınımlara sebebiyet verebilmektedir. Bu çalışma, Seçim Çevrimleri Teorileri ne ilişkin literatürün taranması amacı ile hazırlanmıştır. Öncelikle, Seçim Çevrimleri Teorileri ile ilgili modeller konusunda teorik çerçeve incelenmektedir. Daha sonra, bu konudaki literatürün zenginliği nedeniyle bu alandaki çalışmalar incelenirken bir sınıflandırma yapılmış ve çalışmalar Türkiye ekonomisi ve yabancı ülke ekonomileri için yapılan çalışmalar şeklinde iki ana başlıkta incelenmiştir. Son olarak, sonuç bölümünde genel bir değerlendirme yapılmıştır. 2. KURAMSAL ÇERÇEVE Son yıllarda ekonomik dalgalanmaların gerisinde yatan nedenin politik faaliyetler olduğuna ilişkin iddialar politik iktisatçılardan gelmiştir. Bu çerçevede, Seçim çevrimleri, iktidardaki politikacıların yeniden seçilme şanslarını garantileyebilmek için birtakım para ve maliye politikalarıyla ekonomiyi yönlendirme hareketi sonucu oluşmaktadır (Kurdoğlu, 1982: 10). Söz konusu teorilere göre, yeniden seçilme amacı güden politikacılar ekonomiyi yönlendirebilmekte, hatta seçimden hemen önce, iktisadi genişleme yaratmak amacıyla makroekonomik politikalar üzerinde oynamalar yapabilmektedirler (Mızrak ve Eroğlu, 1997: 41). Bu süreçte politikacılar yeniden seçilme olasılıklarını arttırmaya yönelik olarak, seçim gününe kadar vergileri azaltma, kamu harcamalarını ve özellikle transfer harcamalarını arttırma ve para arzını arttırma gibi genişletici politikalar uygulayabilirler ve bu da ekonominin uyarılmasına yol açabilir. Bu tür aldatıcı ve yapay genişletici politikaların işsizliğin azalması, faizlerin düşmesi vb. gibi önemli politik sonuçları olabilmektedir. Seçimden hemen sonra ise politikacılar (hükümet), seçim 399

KAUJEASF 7(13), 2016: 397-420 öncesini telafi maksadıyla, politikaların yol açtığı yüksek enflasyonu sınırlayabilmek amacıyla, vergileri arttırıp, harcamalarda ise kısıntı yapma yoluna gidebilirler. Bu politik hareketler, sonuçta doğal olarak münazaralı bir ekonomik döngünün işlemesine sebebiyet verebilmektedir (Oktar, 1996: 5-6). Seçim Çevrimleri Teorilerinin oluşumunda ilk katkıyı Kalecki (1943) yapmıştır (Feiwel, 1974: 21) ve bu konudaki literatürde genellikle iki tür dalgalanmadan bahsedilmektedir. Bunlardan birincisi, Oportünistik (fırsatçı) Seçim Çevrimleri Teorileri, ikincisi ise, Partizan (ideolojik) Seçim Çevrimleri Teorileri dir. Bu modellerde kendi içerisinde geleneksel ve rasyonel ayrım çerçevesinde gelişmiştir. Nordhaus un (1975) Fırsatçı (oportünist) Seçim Çevrimleri Teorisişu varsayımlara dayanır (Erdoğan, 2004: 54); (i) Phillips eğrisi geçerlidir. Yani enflasyon ve işsizlik arasında ters yönlü bir ilişki söz konusudur, (ii) Seçmenler politik miyoptur (ileriyi göremezler), sistematik olarak kandırılmaları mümkündür, (iii) Seçmenlerin beklentileri yönlendirmeye açıktır, (iv) Seçimlerin zamanlaması dışsal durumdadır. Seçim Çevrimleri Teorisi nin bazı uzantılarında (Takatoshi, 1990: 135) ise, seçimlerin zamanlamasının içsel olabileceği ifade edilmektedir. Örneğin, Türkiye de sıkça olduğu gibi iktidarlar yeniden seçilmeşanslarını yüksek gördüklerinde erken seçim çağrısında bulunurlar, (v) İktidarlar, tamamen güdümündeki genişletici para ve maliye politikaları yürürlüğe koyarak seçmen kararlarını kendi taraflarına çekebilirler. Nordhaus un (1975) yaklaşımı çerçevesinde kısa ve uzun dönem enflasyon işsizlik mübadelesi Şekil 1 yardımıyla açıklanmaya çalışılmaktadır. Şekil 1: Kısa-Uzun Dönem Enflasyon-İşsizlik Salınımı Kaynak: Nordhaus, 1975: 171. 400

KAÜİİBFD 7(13), 2016: 397-420 Şekil 1 de (L-L) uzun dönem Phillips eğrisini, (S-S) ise kısa dönem Phillips eğrisini göstermektedir. (S-S) kısa dönem Philips eğrisi enflasyon ile işsizlik arasındaki ters ilişkiyi göstermektedir. Yani, enflasyonu düşürmek için işsizliği arttırmak ya da işsizliği azaltmak için enflasyonu çıkarmak gerekmektedir. 1970 li yıllarda keynesyen iktisatçılar işsizlik oranını düşük tutabilmek için sürekli yüksek enflasyon oranına maruz kalınabileceğini iddia etmişlerdir. Ancak, Friedman ve Phelps (1967) yaptıkları çalışmalar ile bu tezin uzun dönemde geçerli olmayacağı ve uzun dönemde Phillips eğrisinin (L-L) şeklinde olacağını iddia etmişlerdir. Bu durumda, uzun dönemde enflasyon ile işsizlik arasındaki mübadele (trade off) ortadan kalkacağı için iktidar bu mübadeleyi seçim (manipülatif) amaçlı kullanamayacak ve Nordhaus un ortaya koyduğu model kısa dönem için geçerli olacaktır. Geleneksel Partizan Seçim Çevrimleri Teorisi ise, siyasal partileri sol ve sağ olarak kategorize etmektedir. Partizan teoriye göre; sol partiler işçilerin çıkarları ile sağ partiler ise girişimcilerin karları (menfaatleri) ile ilgilenmektedirler. Bu çıkarları gerçekleştirmek amacıyla Partizan Teori; sol bir partinin enflasyondan daha çok işsizliğe öncelik vereceğini ve büyüme-refahın sağlanmasında genişletici para ve maliye politikalarına öncelik verileceğini vurgulamaktadır. Sağ partiler ise, işsizlikten daha çok fiyat istikrarına öncelik verecek, para ve maliye politikası ise sol bir partinin olduğu kadar genişletici uygulanmayacaktır (Hallerberg ve Souza, 2000). Diğer bir söylemle, sol iktidarlar zamanında bütçe açıklarının daha yüksek olacağı, sağ iktidarlar zamanında ise, açıkların daha düşük olacağı varsayılmaktadır. Seçmenlerin miyop (uzak geçmişi unutmuş) olduğu varsayımı bu teoride gerekli değildir. Bunun tersine, seçmenlerin oy verirken partiler arasındaki ideolojik farkı gözetecekleri umulmaktadır (Imbeau ve Chenard, 2002). Partizanca davranan iktidar, temsil ettiği seçmen gruplarının fikrine politikalarında öncülük vermektedir. Hibbs ve Alesina iktidarın enflasyon ve işsizlik kombinasyonunu oluşturmada ideolojilerin baskın olduğunu ifade etmektedirler. Zira, iktidarlar partizanca davranarak kendi seçmenle gruplarının taleplerini karşılama amacı gütmektedirler (Oktar, 1996). Bu bağlamda, Hibbs (1977) partileri ideolojilerine göre, sosyalist, muhafazakâr ve merkez partisi olmak üzere üçe ayırmıştır. Seçmenlerin tercihleri ve parti fikirleri baz alınarak partilerin uygulayacakları ekonomi politikası öncelikleri Tablo 1 de özetlenmektedir. 401

KAUJEASF 7(13), 2016: 397-420 Amaçların Önem Sırası 402 Tablo 1: Siyasi Partilerin İktisadi Amaçlarının Öncelikleri Sosyalist (İşçi) Merkez Muhafazakâr 1 Tam İstihdam Fiyat İstikrarı Fiyat İstikrarı 2 Gelir dağılımının dengelenmesi Ekonomik Büyüme Dış Ödemeler dengesi 3 Ekonomik büyüme Tam İstihdam Ekonomik büyüme 4 Fiyat istikrarı Gelir dağılımının dengelenmesi Tam istihdam 5 Dış ödemeler dengesi Dış ödemeler dengesi Gelir dağılımının dengelenmesi Kaynak: Hibbs; 1977: 1471. Tablo 1 de, iktidarların iktisat politikası hedeflerinin oluşturulmasında partilerin ideolojik yapılanmalarının önemli bir faktör olduğu göze çarpmaktadır. Tabloya göre, dar gelirli ve ücretli kesimi önceliklerine alan sol (sosyalist ve işçi) partiler tam istihdamı ilke olarak ön planda tutmaktadırlar. Yüksek gelir gruplarını kendilerine hedef seçmen olarak gören sağ kanat (muhafazakâr) partiler ise fiyat istikrarının tesisini temel öncelik olarak görmektedirler. Son olarak, merkez partileri ise fiyat istikrarı bazında sağ partilere, tam istihdam anlamında ise sol partilerle benzerlik taşımaktadırlar. Oportünistik seçim çevrimlerinin diğer bir kolu olan Rasyonel Oportünistik Seçim Çevrimleri Teorilerinin ortaya koyduğu önemli noktalar şu şekilde belirtilebilir (Alesina ve Roubini, 1992: 4); Rasyonel Oportünistik Seçim Çevrimleri Teorilerinde de Geleneksel Oportünistik Seçim Çevrimleri teorilerinde olduğu gibi, fırsatçı salınımların sürekli olacağı varsayılmakta, ancak toplam milli hasıla ve işsizlikte düzenli dalgalanmalar olmayacağı, seçmen kitlesinin ve ekonomik karar birimlerinin rasyonel tavır sergilediği ve bu durumun da politikacıların fırsatçı davranma ihtimallerine sekte vurduğu öne sürülmektedir. Öte yandan; politikacılar, yine de seçim öncesinde, para basmayı veya vergi artışlarında erteleme yaparak popülaritelerini (seçmene sevimli görünmek) artırmak isterler. Seçmenler, kişisel çıkarlarını maksimum kılmayı istemekle birlikte aynı beklenen faydaya sahiptir. Enflasyon beklentileri rasyoneldir. Seçimler sonrasında, politik iktidarlar, seçimler öncesinde bozulan ekonomik dengeleri tamir etme amaçlı daraltıcı para ve maliye politikalarına yönelmeyi tercih etmektedirler. Rasyonel partizan modellerin ise ulaştığı bazı önemli sonuçlar aşağıdaki noktalarda toplanabilir (Snowdon ve Vane, 1999: 23);

KAÜİİBFD 7(13), 2016: 397-420 Ekonomi, beklentilerle uyarlanmış Phillips Eğrisi ile tanımlanmaktadır. Merkez sağ ideolojili bir parti iktidar olduğunda, işsizlik düzeyinde geçici bir yükseliş, buna karşın, merkez sol ideolojili parti hükümet olduğunda, enflasyon oranlarında yükselme eğilimi ile birlikte, hasıla ve istihdam düzeyinde artış oluşur. Seçim yarışının ideolojik farklılıkları keskin olan iki parti arasında geçmesi halinde seçim sonuçlarına ilişkin belirsizlik artar. Böyle bir ortamda hasıla ve istihdam düzeyinin nasıl bir seyir izleyeceğini tahminlemek kolay değildir. Enflasyon beklentileri rasyoneldir. Politika yapıcıları, maliye ve para politikasını kullanarak, toplam talep üzerinde ayarlamalar yaparak direkt olarak enflasyonu kontrol edebilirler. Yukarıdaki maddede ifade edilen reel etkiler geçici bir özelliğe sahiptir. Çünkü, rasyonel partizan modellere göre, enflasyonist beklentiler ayarlandıkça, hasıla artışı ve istihdam düzeyi iktidar döneminin ikinci yarısında doğal düzeyine yönelir. Ancak, merkez sola mensup partinin iktidarında enflasyon oranı, seçim zamanındaki oranına kıyasla yüksekliğini korur. Geleneksel modellerin aksine, rasyonel partizan modellere göre, hasıla ve istihdam değişkenlerinin olağan gidişatında politik etkenlerden menşeili sapma eğilimi daimi değildir. İktidar döneminin ikinci yarısında reel makroekonomik değişkenler normal seyrine dönerler. 3. LİTERATÜR TARAMASI Seçim çevrimleri teorilerinin genel kuramı ya da çerçevesi (kökenleri) Kalecki tarafından şekillenmiştir (Kalecki, 1943: 322 331). Bununla birlikte, konuyla ilgili literatür yaygın olarak, politikacıların siyasi menfaatleri için ekonomiyi kendi amaçları doğrultusunda yönlendirebileceğini tartışan kamu tercihi teorisyenleri tarafından sahiplenilmiş ve çok sayıda çalışma yapılmıştır. Bu sebeple, çalışmada, ilgili literatürün zenginliği nedeniyle bu alandaki çalışmalar incelenirken bir sınıflandırma gerekli görülmüş ve çalışmalar Türkiye ekonomisi ve yabancı ülkelerin ekonomileri için yapılan çalışmalar olarak ikiye ayrılmıştır. 3.1. Türkiye Ekonomisi İçin Yapılan Çalışmalar Geçmişten günümüze çok sayıda çalışmada farklı kıstaslar (değişkenler) seçim çevrimlerinin oluşumunun aktörleri olarak değerlendirilmiştir. Bu tür çevrimlerin tarihi seyrine bakıldığında, değişik dönemlerde, coğrafyalarda ve Türkiye de yapılan incelemelerde belirlenen değişkenlerin; politika ve ekonomi ilişkisinin anlaşılması açısından son derece önemli olduğu görülmektedir. Ancak, Türkiye de seçim çevrimlerini ortaya koyan ampirik çalışmalar aşağıda görüldüğü üzere nispi olarak oldukça sınırlıdır. Gürkan ve Kasnakoğlu (1991), 1962-1983 dönemini kapsayan 403

KAUJEASF 7(13), 2016: 397-420 çalışmalarında seçimleri bağımsız değişken olarak kullanmışlar ve tarım ürünlerine verilen destekleri ise bağımlı değişken olarak kullanarak doğrusal olmayan regresyon yöntemi ile tahminlerde bulunmuşlardır. Tahmin sonuçları, yalnızca buğday ürünü için politik devresel hareketleri destekler nitelikte bulunmuş ve ayrıca tütün hariç diğer ürünlere verilen kamu desteğinin askeri yönetimlerde azaldığını göstermiştir. Çarkoğlu (1995), 1950-1994 dönemini kapsayan çalışmasında kukla değişken olarak aldığı seçimlerin; bazı tarım ürünlerinde, enflasyon, işsizlik ve GSYİH üzerinde etkisinin olup olmadığını ARIMA yöntemi ile analiz etmiştir. Sonuçlara göre, buğday, pamuk, ve enflasyon değişkeni için politik konjonktür dalgalanmalara rastlanılmıştır. Sayan ve Berument (1997), 1957-1994 yıllarını kapsayan çalışmalarında hükümetlerin politik eğilimlerini ve seçimle gelip gelmediklerini kontrol eden kukla değişkenlerini bağımsız, M1 para arzının artış oranını ise bağımlı değişken olarak kullanmışlardır. Mccallum otoregresif modelin kullanıldığı çalışmada regresyon analizi yapılmış ve farklı ideolojileri savunan siyasi partilerin popüler ekonomik politikaları konusunda birbirlerine yaklaşma eğilimlerinde oldukları tespit edilmiştir. Güvel (1998), 1987-1997 dönemini kapsayan çalışmasında seçimleri ve diğer politik gelişmeleri bağımsız, reel toplam hasıla düzeyini ise bağımlı değişken olarak kullanmıştır. EKK yönteminin kullanıldığı çalışmada Türkiye Ekonomisi nin kısa dönemde Keynesyen hipotezlerle tutarlılık sergilediği sonucuna varılmıştır. Bu bağlamda, Türkiye de reel para talebi ve reel kamu harcamaları reel GSYİH yı etkilemektedir. Son olarak çalışmada, politik faktörlerin etkisi, özellikle de politik iktidarın yapısının hem makroekonomik politikaların belirlenmesi üzerinde hem de makroekonomik olaylar üzerinde hiç etkili görünmediği kanaatine varılmıştır. Bakırtaş (1998), 1984-1995 dönemini kapsayan çalışmasında, seçim öncesi ve sonrası dönemde kamu toptan eşya fiyatları ile ekonomi genelindeki fiyatların seçimler üzerindeki etkisini Tablo Oran Analizi yaklaşımı çerçevesinde ele almıştır. Çalışmada fiyatlar genel düzeyinin, KİT lerin kâr/zararlarının, kamudaki personel sayısının, konsolide bütçe yatırım harcamalarının ve kamu kesimi personel harcamalarının seçimlerle ilintilendirilmesi yapılmış, kamu kesimi genişliği ve ekonomideki istikrarsızlıkların, seçimlerle sıkı bir ilişki içinde oldukları tespit edilmiştir. Akgün (1999), 1945-1995 dönemini içeren çalışmasında, makroekonomik koşullar ve oy arasındaki ilişkileri araştırmıştır. Bağımsız değişken olarak kullanılan enflasyon oranı, milli gelir büyüme hızı ve iktidar partisinin bir önceki seçimde aldığı oy yüzdesi ile seçimlerde ilgili partinin oyundaki mutlak artış/azalış miktarı olarak tanımlanan bağımlı değişkenin regresyon yöntemi ile tahminine dayanarak açıklanmaya çalışılmıştır. Sonuç olarak, hükümetteki 404

KAÜİİBFD 7(13), 2016: 397-420 partilerin oyu, ekonomideki fiyat hareketlerine bağlı olduğu bulgusuna varılmıştır. Yamak ve Yamak (1999), 1953-1992 dönemini kapsayan çalışmalarında seçim öncesi, seçim yılı ve seçim sonrası yıl; enflasyon, büyüme, parasal büyüklükler, bütçe giderleri, bütçe gelirleri, istihdam ve maaş-ücretleri tablo oran analizi yardımıyla irdelemişlerdir. Elde edilen sonuçlara göre, Türkiye de seçim öncesi genişletici, seçim sonrası daraltıcı politikalar uygulanmıştır sonucuna varılmıştır. Tutar ve Tansel (2000), 1960-1997 dönemini içeren çalışmalarında bağımsız değişken olarak seçimleri, bağımlı değişken olarak ise cari, yatırım, transfer harcamalarını ve GSMH yı kullanmışlardır. Regresyon yöntemi ile yapılan tahminlerde seçimlerden önce bütçe açığının arttığı sonucuna varılmıştır. Yine aynı şekilde Telatar (2000), 1986-1997 dönemini kapsayan çalışmasında iki değişkenli eşanlı denklem sistemini kullanmış ve bu denklem sistemlerinin birinde seçimler bağımlı, enflasyon oranı bağımsız değişken olarak alınmıştır. Diğer denklemde ise tam tersi durum değerlendirilmiştir. EKK yöntemi ile yapılan tahminlerde enflasyon ile seçim zamanlaması arasında karşılıklı bir ilişkinin olmadığı neticesine varılmıştır. Telatar (2001), 1986-1997 dönemini kapsayan çalışmasında seçim dönemlerini bağımlı, para ve maliye politikası enstrümanlarını ise bağımsız değişken olarak kullanmıştır. Logit ve Probit modellerin kullanıldığı çalışmada, hükümetlerin seçim öncesi dönemde kamu harcamalarını ve para arzını artırdıkları sonucuna ulaşılmıştır. Onur (2001), 1950-2000 dönemini içeren çalışmasında genel seçimleri bağımsız değişken; büyüme, işsizlik oranı, enflasyon oranı, emisyon hacmi, bütçe açığı, para büyümesi, vergiler, transferler ve hükümet harcamalarını bağımlı değişken olarak kullanarak Alesina, Cohen ve Roubini nin modelini panel regresyon yöntemi ile test etmiştir. Sonuç olarak, genel seçimlerin bütçe açıkları üzerinde etkinsinin var olduğu ve seçimlerin makroekonomik değişkenleri etkileyerek, ekonomi aleyhine sonuçlar yarattığı bulunmuştur. Onur (2002), 1975-2000 dönemini içeren çalışmasında yine aynı şekilde seçimleri bağımsız, kamu giderleri, kamu açıkları, iç borçlanma ve dış borçlanma değişkenleri ise bağımlı değişken olarak kullanarak otoregresif model kurarak panel regresyon yöntemi ile tahminlerde bulunmuştur. Çalışmada, Türkiye de politik bütçe döngülerinin varlığına ilişkin bulgulara rastlanmıştır. Telatar (2003), 1986-1997 dönemini esas alarak Probit ve Logit modellerin yardımı ile M1 değişkenine ilişkin aylık verileri test ederek Türkiye de hükümetlerin yeniden seçilebilmek amacıyla seçim dönemlerinde genişletici talep politikalarına başvurduğu diğer bir ifade ile reel para arzını arttırdıklarını saptamıştır. Akçoraoğlu ve Yurdakul (2004), 1987-2003 dönemini kapsayan çalışmalarında seçimleri ve çeşitli ideolojilere sahip partileri 405

KAUJEASF 7(13), 2016: 397-420 bağımsız; enflasyon oranı ve bütçe açığının GSMH ya oranını ise bağımlı değişken olarak kullanarak bir model kurmuştur. EKK yönteminin kullanıldığı çalışmada bütçe açıklarının genel seçim dönemlerinde arttığı ve makroekonomik performans üzerinde partizan bir etkinin olmadığı neticesine varılmıştır. Bakırtaş ve Koyuncu (2005), 1987-2003 dönemini kapsayan çalışmalarında seçimleri bağımsız; enflasyon, GSYİH, M1, BAFO (bankalar arası faiz oranı), Kamu Kesimi Nihai Tüketim Harcamalarını ise bağımlı değişken olarak modele katmışlardır. Sınırlandırılmış otoregresif modelin kullanıldığı ve EKK yönteminin esas alındığı çalışmada politik konjonktür salınımlarının GSYİH ve KKNTH (kamu kesimi nihai tüketim harcamaları) için geçerli ancak M1, BAFO, enflasyon için geçerli olmadığı bulunmuştur. Saraç (2005), 1980-2004 dönemini içeren çalışmasında, tablo oran analizi yardımıyla genel seçim dönemlerindeki, konsolide bütçe açığı, Merkez Bankası kredileri, emisyon hacmi, konsolide bütçe gider ve gelirleri, kamu sektöründe çalışanların sayısı, tarımsal ortalama ürün fiyatlarının salınımını irdelemiştir. Sonuç olarak, 1987, 1991, 1995, 1999 ve 2002 genel seçimlerinde politik konjonktür dalgalanmalarına rastlanmıştır. Asutay (2005), 1986-2002 dönemini esas alarak M1 değişkenine ilişkin aylık verileri test etmiştir. Çalışmanın sonuçları, Türkiye de fırsatçı parasal konjonktür hareketlerinin varlığını ve Nordhaus tarafından geliştirilen fırsatçı modelin geçerliliğini kanıtlar niteliktedir. Bahçe (2006), 1980-2006 dönemini kapsayan çalışmasında genel seçimleri bağımsız; GSYİH, KKNTH (kamu kesimi nihai tüketim harcamaları), BAFO (bankalar arası faiz oranı), M1, enflasyon oranını ise bağımlı değişken olarak kullandığı çalışmasında içsel seçim zamanlaması modelini kullanarak EKK yöntemi ile analizini yapmıştır. BAFO değişkeninin seçimlere en hızlı tepki veren değişken olduğu bulunmuştur. Enflasyon oranında da seçim zamanlarında politik konjonktür dalgalanmaların ortaya çıktığı tespit edilmiştir. Savaşan ve Dursun (2006), 1983-1998 dönemini içeren çalışmalarında seçim dönemlerini ve partileri bağımsız, çeşitli harcama kalemlerini bağımlı değişken olarak modele dahil etmişlerdir. Havuzlanmış regresyon modelinin kullanıldığı çalışmada, politik konjonktür hareketlerinin yerel düzeyde varlığının mevcut olduğu bulunmuştur. Parlaktuna ve Bahçe (2006), 1980-2006 dönemini kapsayan çalışmasında seçimleri ve seçim sıklığını bağımsız; GSYİH, KKNTH, BAFO, M1 ve enflasyon oranını bağımlı değişken olarak tek denklemli Hausman ın modelini tahmin etmişlerdir. EKK yönteminin kullanıldığı çalışmada, Türkiye de politikacıların oylarını maksimum hale getirmek için politik konjonktür dalgalanmalar yarattığı gözlemlenmiştir. Sezgin (2007), 1950-2003 dönemini ele alan çalışmasında, seçim dönemleri bağımsız; politika çıktılarını ve politika araçlarını bağımlı değişken olarak 406

KAÜİİBFD 7(13), 2016: 397-420 değerlendirerek kurduğu modelde, Alesina, Cohen ve Roubini nin modelini esas almıştır. EKK yöntemini kullanarak yaptığı tahminlerde Türkiye de siyasi partilerin hükümette oldukları dönemde oylarını maksimum kılmak için ekonomiyi manipüle ettiği tespit edilmiştir. Aydemir (2007), 1987-2004 yıllarını esas alan çalışmasında partilerin oy oranını bağımlı; işsizlik, enflasyon, büyüme, M1 personel harcamalarını ise bağımsız değişken olarak ele alıp kurduğu modeli EKK modeli ile tahmin etmiştir. Sonuç olarak, Türkiye de partilerin partizan olmaktan daha çok fırsatçı eğilime sahip oldukları sonucuna ulaşılmıştır. Akalın ve Erkişi (2007), 1950-2006 dönemini kapsayan çalışmalarında seçimleri; kamu harcamaları, para arzı, enflasyon, işsizlik ve büyüme oranında nasıl bir etki meydana getirdiği tablo yüzde değişim ve rasyo analizi yardımıyla irdelemişlerdir. Elde ettikleri bulgular, seçim çevrimlerinin varlığını kesin olarak destekler nitelikte değildir. Balyemez (2008), 1982-2007 dönemini içeren çalışmasında seçimleri bağımsız değişken olarak kullanarak, seçimlerin bütçe gelirleri ve harcamaları iç-dış borç üzerindeki etkisini Holt-Winter modelini kullanarak, regresyon analizi yapmıştır. Seçim dönemlerinde diğer dönemlere göre kamu harcamalarında artış olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Erdoğan ve Bozkurt (2009), 1986-2005 dönemini kapsayan çalışmalarında seçim dönemlerini bağımsız; para politikası araçlarında M1 ise bağımlı değişken olarak kullanmıştır. GARCH tekniğinin kullanıldığı çalışmada, Nordhaus un görüşlerinin geçerli olduğu ve para politikasının seçim dönemlerinde manipüle edildiğine dair sonuçlar bulunmuştur. Güvel ve Koç (2011), kamu açıklarının politik ekonomisi ile ilgili modelleri araştırmışlardır. Literatür taraması şeklindeki çalışma, bu konuda alternatif yöntemlerin test edilmesine, daha büyük örnekleme ve daha güvenilir verilere ihtiyaç olduğunu ortaya koymaktadır. Aytun (2012), 2004-2011 döneminde logit probit yöntemini kullanarak yaptığı çalışmada Nordhaus un modelini Türkiye için test etmiştir. Sonuçlar, istatistiksel olarak kuvvetli bir anlamlılığa sahip olmamakla birlikte, 2004-2011 yılları arasında hükümetler güdümündeki maliye politikası araçlarından yararlanarak konjonktür salınımlara neden olabilmektedir. Ancak, elde edilen bulgulara göre, hükümetlerin seçim dönemlerinde çok keskin bir şekilde kamu harcamalarını arttırdığını söylemek mümkün değildir. Altun (2014), çalışmasında Türkiye de fırsatçı ve partizan modellere göre politik konjonktürel dalgalanmaları analiz etmiştir. 1950-2010 dönemindeki kamu harcamalarının seyrinde politik amaçlı bir sapmanın olup olmadığı otoregresif hareketli ortalamalar yöntemi ile test edilmiştir. Elde edilen bulgular, Türkiye de fırsatçı ve partizan politik konjonktürel dalgalanmaların geçerli olduğunu, bununla birlikte partizan modele ilişkin kanıtların net olmadığını göstermektedir. 407

KAUJEASF 7(13), 2016: 397-420 3.2. Yabancı Ülke Ekonomileri İçin Yapılan Çalışmalar Seçim çevrimleri literatüründe yabancı ülke ekonomileri için yapılan çalışmalarda, politik konjonktür konularında ekonomik faktörler kadar politik ve kurumsal faktörlerinde rolü vurgulanmaktadır. Bu alt bölümde, yabancı ülke ekonomilerinde seçim çevrimlerine yönelik yapılan çalışmalar ele alınmıştır. Oportünist politik konjonktür hareketlerinin mimarı Nordhaus (1975), 1947-1972 dönemini esas alan çalışmasında, hipotezini işsizlik oranı için araştırmıştır. Çalışmada işsizlik oranının herhangi bir zaman diliminde artma ya da azalma olasılığının %50 olduğu ve gözlemlerin birbirinden bağımsız olduğu varsayılmıştır. İşsizlik oranının seyrine ilişkin, ABD, Yeni Zelanda, Almanya ve Fransa için hipotezi destekleyen bulgulara ulaşılırken Japonya, Avustralya, İsveç ve Birleşik Krallık için ise hipoteze uygun bulgular elde edilememiştir. Ben-Porath (1975), İsrail ekonomisi için kişi başına milli gelir ile kişi başına özel tüketim harcamalarındaki artışın seyrini seçim zamanları itibari ile irdelemişlerdir. Tanımlayıcı istatistik yönteminin kullanıldığı çalışmada, 1952-1973 dönemi için ilgili değişkenlerde seçimlerden önce yüksek, seçimlerden sonra ise düşük görülen büyüme oranları, seçim ekonomisi uygulamalarının açık bir göstergesi olarak yorumlanmıştır. Partizan Teori nin kurucusu Hibbs (1977), 1948-1972 dönemini esas alan çalışmasında sol ideolojili yönetimlerde, sağ ideolojili yönetimlere göre işsizlik oranının daha düşük olacağı şeklindeki hipotezi ABD ve İngiltere Ekonomileri için sınamıştır. Box-Jenkis Intervertion analizinden faydalanılarak yapılan çalışmada, işsizlik oranının sol parti iktidarlarında azaldığını, sağ parti iktidarlarında ise arttığını tespit etmiştir. Hibbs, iktidardaki partilerin seçmenlerin öncelikleri doğrultusunda partizanca bir tavır sergilediklerini ifade etmiştir. Frey ve Schneider (1978), 1953-1975 dönemini kapsayan ve ABD ekonomisi için yaptıkları çalışmalarında, popülarite ve reaksiyon fonksiyonlarını kullanarak ekonomi-politika ilişkisini irdelemişlerdir. Popülarite fonksiyonunda enflasyon ve işsizlik oranındaki artışın popülariteyi azalttığı, tüketim harcamaları ve büyüme oranındaki artışın ise popülariteyi artırdığı tespit edilmiştir. Reaksiyon fonksiyonunda ise kamu kesimi harcamaları (milli savunma hariç), transfer harcamaları ve kamu kesimi sivil istihdam değişkenlerini incelenmiştir. Yapılan analizlerde, popülaritenin zayıf olduğu dönemlerde hükümetlerin kamu harcamalarını artırdığı ve istihdamın da arttığı ancak tersi durumda politikacıların partizanca davranabileceklerine yönelik zayıf bulgular bulunmuştur. Mccallum (1978), 1948-1974 dönemi için ABD Ekonomisi ne yönelik yaptığı çalışmada seçimleri bağımsız; işsizlik oranını bağımlı değişken olarak ele almıştır. Regresyon yöntemi ve Box-Jenkis Intervertion modelinin kullanıldığı çalışmada seçimlerin işsizlik oranı üzerinde herhangi bir etkiye 408

KAÜİİBFD 7(13), 2016: 397-420 sahip olmadığı bulunmuştur. Golden ve Poterba (1980) yayınlamış oldukları eserlerinde, ilk olarak, ekonomik değişkenler üzerine kurulu başkanlıkla ilgili bir popülerlik modeli önermişler ve ekstra federal harcama içerisinde popülaritenin 1 puanının 5 milyar dolara mal olduğu sonucuna varmışlardır. Yazarlar ikinci olarak politik değişkenlerin açıklayıcı değişkenler olarak yer aldığı bir ekonomi politikası yanıt fonksiyonu geliştirmişlerdir. Vergileri, harcamaları, parasal tabanı ve transferleri sonuç değişkenleri olarak teste tabi tutmuşlar ve hem seçim zamanlamasının hem de başkanlık popülaritesinin önemsiz olduğunu bulmuşlardır. Elde ettikleri sonuçlar Nordhaus un hipotezine karşı bir başka kanıt teşkil etmektedir. Mixford ve Peel (1982), 1959-1975 dönemi için İngiltere üzerine yaptığı çalışmada Rasyonel Partizan Teoriyi, regresyon yöntemi ile sınamışlardır. Yazarlar popülarite ve reaksiyon fonksiyonlarını tahmin etmişlerdir. Popülarite fonksiyonunda, rasyonel beklentileri esas alarak oluşturulan makroekonomik değişkenlerin hükümetin popülaritesi üzerinde pozitif etki ettiği tespit edilmiştir. Bunun ardından, reaksiyonun fonksiyonunda bağımlı değişken olarak bütçe açığı ve para arzı büyümesi olmak üzere iki ayrı politika aracı kullanılmıştır. Elde edilen bulgulara göre farklı ideolojiye mensup partilerin, her iki politika aracı için farklı manipüleler yapacağı sonucuna varılmıştır. Ahmad (1983), 1948-1978 dönemi ve ABD ekonomisi için yaptığı çalışmada, Frey ve Schneider in (1978) reaksiyon fonksiyonu için farklı bir model geliştirmiştir. Modelde reel bütçe açığının GSMH ye oranı ve para arzı incelenmiştir. Modelde bağımsız değişkenler olarak hem politik faktörler hem de ekonomik faktörler irdelenmiştir. Yapılan analizler sonucunda, hem para hem de maliye politikası için politik devresel hareketlerin oluştuğu bulunmuş ancak partizan bir etkinin söz konusu olmadığı tespit edilmiştir. Schneider ve Frey (1983), 1948-1975 yıllarını içeren ve ABD ekonomisi için Ahmad ın eleştirilerine farklı modelleri birbirleriyle kıyaslayarak yanıtlamışlardır. Bu bağlamda Ahmad, Frey ve Schneider modelleri farklı politika araçları için tahmin edilmiştir. Theil eşitsizlik katsayısı ve hata terimleri kareleri ortalamasının kökü kullanılarak yapılan karşılaştırmada Frey ve Schneider modelinin tahmin gücünün daha iyi olduğu bulunmuştur. Ginsburg ve Michel (1983), erken seçim sayısı arttıkça oportünistik görüşün ortaya çıkma olasılığının azalacağını belirtmişlerdir. ABD, Yeni Zelanda, Almanya ve Fransa ekonomisi için Nordhaus un görüşlerini destekleyici ancak Japonya, Avustralya, Kanada, İsveç ve Birleşik Krallık için Nordhaus un görüşlerini reddeden bulgulara rastlamışlardır. Çalışmanın sonuçlarına göre, seçim dönemlerinde oportünistik görüşün olmayabileceği ya da salınımların zıt yönlü olabileceğini, seçim dönemlerinin kesinlikle bilinmesi durumunda ise Nordhaus un öngörülerinin geçerli olabileceğini öne 409

KAUJEASF 7(13), 2016: 397-420 sürmüşlerdir. Beck (1984), 1955-1982 yıllarını kapsayan çalışmasında seçimleri bağımsız, toplam banka rezervlerini de bağımlı değişken olarak almıştır. EKK ve Hareketli Regresyon yöntemlerinin kullanıldığı çalışmada, seçimlerin para politikası üzerinde bir etkisinin olmadığı tespit edilmiştir. Borjas (1984), 1961-1978 yılları için ABD ekonomisinde politik konjonktür hareketleri çerçevesinde kamu kesimi reel ücret artışlarını panel data modeli ve regresyon denklemleri ile incelemiştir. Seçimlerin, reel ücretlere bir etkisinin olup olmadığının araştırıldığı çalışmada, seçim dışı yıllara göre seçim yıllarında kamu kesimi reel ücret artış oranı daha fazla olduğu sonucuna varılmıştır. Kiewiet ve McCubbins (1985), 1948-1979 yıllarını kapsayan çalışmasında ABD ekonomisi için seçimlerin, kongrenin kamu kurum ve kuruşlara federal bütçeden kaynak ayırma sürecinde nasıl bir etkiye sahip olduğunu iki aşamalı EKK ve panel data verileri kullanılarak analiz edilmiştir. Tahmin sonuçlarına göre, seçimler ve kongredeki Demokrat Partili üye sayısındaki artışın federal birimlerin bütçe büyüklüklerini de artırdığı tespit edilmiştir. Hibbs (1986), 1953-1983 dönemini kapsayan ve ABD için yaptığı çalışmada para politikası ve işsizlik oranı üzerindeki partizan etkiyi araştırmıştır. Modelde, partizan etkiyi tespit etmek üzere Demokrat ve Cumhuriyetçi yönetimleri birbirinden ayıracak iki kukla değişken kullanmış ve doğrusal olmayan EKK yöntemi ile tahminler yapmıştır. Tahmin sonuçlarına göre, Demokrat Parti yönetimlerinde, Cumhuriyetçi parti yönetimlerine göre işsizlik oranının azaldığı ve para arzının arttığı bulunmuştur. Chappell ve Keech (1986), 1953-1984 dönemi için ve ABD ekonomisi üzerine yaptıkları çalışmada partizan teoriyi, makro ekonometrik bir model içinde St. Louis Modelinden faydalanarak incelemişlerdir. Demokrat ve Cumhuriyetçi yönetimleri birbirinden ayırmak için oluşturulan kukla değişken modelin para politikası denklemine monte edilmiştir. Yapılan analizlerde Demokrat Parti yönetimlerinde para büyümesinin daha yüksek olduğu bulunmuştur. Aynı kişiler rasyonel beklentileri içeren bir model kurarak partizan teoriyi yeniden analiz etmişlerdir. Modelde önceden tam olarak kestirilemeyen seçim sonuçlarının tahminlerde hataya neden olduğu belirtilmiştir. Söz konusu tahmin hatalarının istihdam ve üretim üzerindeki etkisi simülasyon yöntemi ile analiz edilmiştir. Yıllık verilerin kullanılarak 1949 1984 için yapılan simülasyonda da partizan teoriyi destekleyici bulgulara rastlanmıştır. Allen (1986), 1954 1980 dönemini kapsayan çalışmasında ABD ekonomisinde seçimlerin para politikasına etkilerini regresyon denklemi ile tahmin etmiştir. Kamu borçlarının hem doğrudan hem de seçim dönemlerinde dolaylı olarak para politikası üzerinde etkili olduğu görülmüştür. Havrilesky (1987), 1948 1984 dönemini kapsayan çalışmasında ABD ekonomisi için para 410

KAÜİİBFD 7(13), 2016: 397-420 politikasındaki partizan etkiyi araştırmıştır. M1 in bağımsız, farklı partilerin ise bir kukla değişkeni ile temsil edildiği regresyon modelinde, Demokrat Parti yönetiminde para büyümesinin Cumhuriyetçi Parti yönetimlerine göre daha yüksek olduğu bulunmuştur. Çalışmada son olarak transfer harcamalarının para büyümesi üzerindeki etkisi direkt olarak test edilmiştir. Transfer harcamaları ve GSMH içindeki payı regresyon denklemlerinde kullanılmıştır. Tahmin edilen denklemlerde para büyümesi üzerinde, transfer harcamalarının güçlü, partilerin ise zayıf bir etkiye sahip olduğu görülmüştür. Alesina ve Sachs (1988), 1949-1984 dönemi için ABD ekonomisi üzerine yaptığı çalışmada rasyonel beklentileri partizan görüşe ekleyerek rasyonel partizan hipotezinin geçerliliğini doğrusal ve doğrusal olmayan EKK yöntemi ile araştırmıştır. Çalışmada Cumhuriyetçi ideolojiyi savunanların fiyat istikrarına, Demokrat ideolojiyi savunanların ise üretim seviyesine daha çok hassasiyet gösterdiklerini ifade etmişlerdir. Keil (1988), 1957 1980 dönemi için İngiltere ekonomisi üzerine işsizlik oranının otoregresif bir modele katılmasını sağlayarak ve seçim kuklasını 6 ayrı biçimde bağımsız değişken olarak modele katarak politik konjonktür salınımları ölçmüştür. Seçim kuklaları istatistiksel olarak anlamlı çıkmıştır. Ayrıca, çalışma sonucunda hükümetin popülaritesinin ve seçimlerin para politikasının manipülasyonu üzerinde anlamlı bir etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir. Ito ve Park (1988), 1956-1986 dönemi için manipüle edici hükümet hipotezini para ve maliye politikası için ayrı ayrı test etmişlerdir. M2 bağımlı ve büyüme ile enflasyon oranı ise bağımsız değişken olarak kullanılmıştır. Maliye politikası için, kamu ve yatırım harcamalarının GSMH ya oranı bağımsız, büyüme oranı ise bağımlı değişken olarak denklemler kurulmuştur. Yazarlar, Japonya da yüksek büyüme oranları yakalandığı zaman seçim olgusunun daha muhtemel yaşanabileceğini belirtmişlerdir. Diğer bir çalışmada, Nordhaus (1989), 1951-1988 yıllarını içeren ABD ekonomisi için bir çalışma yapmıştır. 1975 yılından sonra yaptığı bu çalışmada Nordhaus, teorisini eleştirenlere karşı savunmuştur. Nordhaus seçmenlerin rasyonel mi yoksa değil mi ve parti davranışlarının ise ideolojik ve oportünistik olarak ikiye ayrılabileceğini belirtmiş ve bunlardan hangisinin geçerli olduğunu savunmuştur. Yapılan testlerden sonra seçmenlerin rasyonel olduğunu savunan görüş çürütülmüştür. Bundan sonra ideolojik ya da oportünistik parti varsayımlarının hangisinin esas olduğu irdelenmiştir. Bu bağlamda ideolojiye dayanan partizan görüşün, oportünistik görüşe göre daha az baskın olduğunu belirtmiştir. Ayrıca, transfer harcamaları, MB reeskont oranı ve işsizlik oranı kullanılarak yapılan analizlerde maliye politikasının seçim çevrimlerinin oluşumunda para politikasına göre daha etkin olduğu sonucuna varılmış ve işsizlik oranı üzeriden oportünistik etkinin daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. 411

KAUJEASF 7(13), 2016: 397-420 Takatoshi (1989), çalışmasında parlamenter sistemde meydana gelen politik konjonktür dalgalanmalarına ilişkin teorik bir model kurmuş ve Japonya ya ait savaş sonrası dönemine ilişkin verileri kullanarak bu modeli test etmiştir. Yazar, seçimlerin mi konjonktür dalgalanmasına neden olduğu yoksa ekonomik gelişmelerin mi genel seçimleri tetiklediği sorusuna cevap aramıştır. Çalışmanın sonuçlarına göre, Japonya Hükümeti ekonomiden ziyade seçimlerin zamanlamasını fırsatçı bir şekilde manipüle etmektedir. Grier (1989), ABD de politik parasal konjonktür hareketlerin varlığını ileri sürerek ve 1961-1982 dönemini esas alarak M1 değişkenine ilişkin verileri test etmiştir. ABD de seçim dönemlerinde fırsatçı parasal konjonktür hareketlerinin varlığını kanıtlayan bulgular elde etmiştir. Findlay (1990), 1951-1987 dönemini içeren çalışmada, ABD ekonomisinde, Cumhuriyetçi ideolojinin hükümette olduğu dönemde politik konjonktür teorisini sınamıştır. İşsizlik oranının otoregresif bir biçimde modellendiği çalışmada, Cumhuriyetçi parti yönetimleri ve seçimleri temsil eden kukla değişken kullanılmış ve Cumhuriyetçi parti yönetimleri için politik konjonktür dalgalanmalarını destekler bulgular elde edilmiştir. Beck (1991), 1961-1976 arasını esas alan çalışmasında, ABD ekonomisinde, seçimlerin politik parasal dalgalanmalar üzerindeki etkisini ölçmüş, politik parasal dalgalanmaların genel kabulün aksine, seçimlerden önce değil de sonra yaşandığını ve bu süreçte FED in tamamen fiillerinde bağımsız olması gerektiğini ileri sürmüştür. Cargill ve Hutchinson (1991), 1955-1986 döneminde, Japonya için iki ayrı denklemli ve seçim zamanı ile reel GSMH büyüme oranının eşanlı olarak içsel kabul edildiği bir model içerisinde oportünistik görüşün geçerliliğini irdelemişlerdir. Regresyon ve iki aşamalı en küçük kareler yönteminin kullanıldığı çalışmada, seçimlerin reel büyüme oranı üzerinde pozitif ve güçlü bir etkiye sahip olduğu ancak reel büyüme oranının ise seçimler üzerindeki etkisinin asgari seviyede olduğu bulunmuştur. Smyth ve Taylor (1992), 1981-1987 dönemi için, ABD ekonomisinde, partizan teorinin geçerli olup olmadığını sınamışlardır. Sosyal tercihleri enflasyon ve işsizlik bileşimleri ile modellenen çalışmada Logit modeli kullanılmış ve SURE yöntemi ile tahmin yapılmıştır. Seçmenlerin sosyal tercihlerinin aynı olduğunu belirten yazarlar partizan politik salınımların realitesinin olmadığı sonucuna varmışlardır. Alesina ve Roubini (1992), Oportünistik, Rasyonel Oportünistik, Partizan, Rasyonel Partizan teorilerinin her birinin geçerliliğini 18 OECD üyesi ülke için araştırmışlardır. Her bir ülke için zaman serisi analizi, grup halinde tüm ülkeler için ise panel data kullanılarak bir bütün halinde ülkelerin hepsi için analizler yapılmıştır. Enflasyon oranı, büyüme oranı, işsizlik oranı için rasyonel partizan teori ve rasyonel oportünistik konjonktür teorilerini destekleyen 412

KAÜİİBFD 7(13), 2016: 397-420 bulgular elde edilirken, son zamanlarda geliştirilen modellerin politik konjonktür salınımlarını daha iyi açıkladığını belirtmişlerdir. Detken ve Gartner (1993), 1961-1988 dönemi için Alman ekonomisi üzerine yaptığı çalışmada nominal ve efektif ücretlerdeki artışı, enflasyon ve işsizlik oranı yanında birtakım politik kukla değişkenleri üzerine ilişkilendirerek model oluşturmuşlardır. Olağan ve iki aşamalı EKK yöntemlerinin kullanıldığı tahmin sonuçlarına göre, nominal ve efektif ücretlerdeki büyüme oranı sosyal demokrat yönetimlerde, tekdüze olarak arttığını (azaldığını) göstermiştir. Haynes ve Stone (1994), 1951-1990 dönemini kapsayan çalışmasında ABD ekonomisinde reel GSMH, işsizlik oranı ve sanayi üretim endeksindeki dalgalanmalar ile politik konjonktür dalgalanmaları arasındaki ilişkiyi araştırmışlardır. Öncelikle büyüme oranlarının Cumhuriyetçi ve Demokrat parti yönetimlerinde nasıl bir seyir izlediğine bakılmıştır. Cumhuriyetçi ideolojide işsizlik oranının artış hızının yüksek, GSMH ve sanayi üretim endeksi büyüme oranının ise düşük olduğu bulunmuştur. Bunun ardından her üç seri AR(2) modeli ile test edilmiştir. Haynes ve Stone her üç seriyi seçim dönemlerini temsil eden kukla değişken üzerine regres etmiştir. Elde edilen bulgulara göre, dönem içindeki salınımların spesifik bir ideolojiden kaynaklanmadığı sonucuna varılmıştır. Schultz (1995), 1961-1992 döneminde İngiltere için politik konjonktür teorileri hipotezini reel transfer harcamaları için tahmin ettiği bir regresyon denklemi ile araştırmıştır. Modele; reel GSYİH, dış ticaret dengesi, işsizlik oranı, transfer harcamaları bağımlı, mevsim kuklaları ve seçimlerden bir önceki çeyrek için bir (1) değerini alan bir seçim kuklası da bağımsız değişken olarak katılmıştır. Sonuçlara göre seçim kuklasının pozitif, fakat istatistiksel olarak anlamsız olduğu bulunmuştur. Yazar, hükümetin seçimlerden önceki popülaritesine bağlı olarak politik konjonktür hareketlerinin bir seçimden diğerine farklı olabileceğine işaret etmiştir. Carlsen (1997), 1954-1994 dönemini kapsayan çalışmasında ABD de her seçimden önce hükümetin seçimi kazanma olasılığını ARIMA yöntemi ile test etmiştir. Çalışmada nominal M1 deki büyüme oranı için en uygun AR modeli araştırılmış bu modele seçim kuklası hem tek başına hem de seçimi kazanma olasılığı ile etkileşim halinde ilave edilmiştir. Tahmin sonuçları, Frey- Schneider ve Schultz un bulgularını destekler niteliktedir. Berger ve Woitek (1997), 1950-1989 yılları arasında test tekniği olarak VAR yöntemini kullandıkları çalışmalarında, değişken olarak net endüstriyel üretim, işsizlik oranı, tüketici fiyatlar endeksi, bütçe açığı, M1 ve iskonto oranını kullanmıştır. Ayrıca modele alternatif hipotezleri test etmek için politik kukla değişkenler konulmuş ve sonuç olarak partizan teori, rasyonel partizan teori ve oportünistik devresel dalgalanmalara ilişkin bulgulara rastlanmamış ancak rasyonel 413

KAUJEASF 7(13), 2016: 397-420 oportünistik salınımlara ilişkin bulgulara ulaşılmıştır. Heckelman ve Berument (1998), 1960-1990 dönemi için Hausman testleri aracığıyla içsellik test edilerek hem Japonya hem de İngiltere de yaşanan fırsatçı seçim zamanlamasına ilişkin güçlü kanıtlar elde etmişlerdir. EKK yöntemiyle yapılan çalışmada, erken seçimi isteme imkânına sahip hükümetlerin daha kararlı parti temsiline gerektiği ve seçim sıklığının ekonomik manipülasyonu artırdığı ifade edilmektedir. Andrikopoulos, Prodromidis ve Serletis (1998), 1956-1989 dönemi için Yunanistan ekonomisi üzerine oportünistik ve partizan teoriyi sınamışlardır. Bu amaçla GSYİH, fiyat deflatörü, işsizlik oranı ve kullanılabilir gelir hedef değişken olarak; kamu tüketim harcamaları, kamu yatırım harcamaları, transferler, parasal taban, vergiler politika araçları olarak ele almışlardır. Hesaplanan korelasyon katsayıları, oportünistik görüşün varlığını destekler bulgular şeklindeyken partizan teoriyi reddeder şekilde bulunmuştur. Faust ve Irons (1999), 1953-1995 yıllarını esas alan çalışmalarında yine ABD yi esas almışlardır. Oportünistik ve partizan politik konjonktür hipotezlerini test eden çalışmalarında VAR modeli ile bir analiz yapmışlardır. VAR modeli, faiz oranı, fiyatlar genel seviyesi, GSMH, M2 den oluşan dört değişken üzerine ve mevsimsel, her bir parti yönetiminde geçen zaman dilimini temsil eden kukla değişkenler üzerine inşa edilmiştir. Tahmin sonuçlarına göre, politik değişkenlerin ekonomik değişkenler üzerinde bir etkisi yoktur. Royed ve Borrelli (1999), 14 OECD ülkesi için toplam vergi gelirlerini incelemişlerdir. Vergi gelirlerindeki artış oranı; GSYİH büyüme oranı, enflasyon oranı, işsizlik oranı gibi ekonomik değişkenler yanında, seçimleri ve iktidardaki partiyi temsil eden politik değişkenler üzerine regres edilmiştir. Regresyon sonuçları, vergi gelirlerindeki artışın seçimlerden hemen sonraki yıllarda sistematik olarak yüksek olduğunu ancak bunun sol parti yönetimleri için geçerli olmadığını göstermiştir. Easaw ve Garratt (2000), 1979-1992 döneminde İngiltere de, işsizlik ve ulusal gelirdeki değişimlerin, kamu harcamaları üzerindeki etkisinin, seçim öncesi ve sonrası dönemde nasıl bir seyir izlediğini irdelemişlerdir. Hata düzeltme modelinin kullanıldığı çalışmada, modelin bağımlı değişkeninin reel kamu harcamaları oluştururken, GSYİH, işsizlik oranı ve hükümetin popülaritesi ise modelin açıklayıcı değişkenlerini oluşturmuşlardır. Ayrıca seçim dönemleri ise kukla değişkenler kullanılarak modele monte edilmiştir. Çalışmada hükümetin popülaritesinin, kamu harcamaları üzerindeki etkisinin rasyonel politik konjonktürü destekler nitelikte olduğunu bulmuşlardır. Yunanistan ekonomisi için yapılan bir başka çalışmada Milas (2000), 1956-1993 dönemi için istihdam, üretim, fiyat genel düzeyi arasındaki ilişkiyi ve oportünistik görüşün bu ilişki üzerindeki etkisini ölçmüştür. Ko-entegrasyon 414

KAÜİİBFD 7(13), 2016: 397-420 analizi, Johansen (1988) yöntemi ile yapılmıştır. Seçimler ve iktidardaki partiyi temsilen kukla değişkenler oluşturulmuş ve bunlar entegrasyon analizine konulmuştur. Elde edilen sonuçlara göre, sosyalist parti iktidarında seçim öncesi dönemde istihdam da artış gözlenmiş ancak seçim sonrası bu artış daha küçük oranlı olmuştur. Hallerberg ve De Souza (2000), 10 Doğu Avrupa ülkesinin 1990-1999 dönemine ilişkin verilerini test etmiştir. Elde edilen bulgulara göre, bu ülkelerde politik konjonktür hareketleri, tercih edilen döviz kuru rejimi ve para otoritesinin bağımsızlığı ile ilgilidir. Buna göre parasal konjonktür hareketler, sermaye hareketlerinin serbestliğinin yanı sıra esnek döviz kuru ve para otoritesinin bağımsız olmaması (hükümetin güdümünde) halinde ortaya çıkmaktadır. Bu durumda, seçim yıllarında gevşek para politikası gözlenebilmektedir. Park ve Jong-Ho (2003), 1963-2003 dönemini esas alarak Kore de politik konjonktür hareketlerinin varlığını, parasal tabana ilişkin aylık ve üçer aylık veriler ile test etmişlerdir. Araştırmanın bulguları, Kore de 1987 yılından itibaren politik parasal konjonktür hareketlerinin varlığını kanıtlamıştır. Buna göre seçimlerden önce parasal tabanda bariz bir artış eğilimi ortaya çıkmıştır. Abrams ve Lossifov (2006), ABD de 1957-2004 dönemini esas alarak federal fon oranına ilişkin verilerin üç aylık ortalamasını test ederek, başkanlık seçimlerinden önce genişletici para politikasının uygulandığını kanıtlayan bulgular elde etmiştir. Alpanda ve Honig (2007), 1972-2001 dönemini esas alarak gelişmiş ülkelerin yanı sıra çok sayıda gelişmekte olan ülkelerin verilerini test etmişlerdir. Çalışmada gelişmiş ülkelerde parasal konjonktür hareketlerinin varlığına ilişkin kanıtlar elde edilememesine karşı, gelişmekte olan ülkeler için güçlü kanıtlara ulaşılmıştır. Dolezalova (2013), 23 AB ne üye ülkede 1995-2008 döneminde politik bütçe salınımları üzerinde ideolojik bir etkinin olup olmadığını regresyon yöntemiyle test etmiştir. Elde edilen sonuçlar, sol kanatlı hükümetlerin seçimi kazanmak için harcamaları manipüle ettiğini göstermektedir. Aidt vd. (2015), MI üzerinde 1975-2009 döneminde düşük ve orta gelirli ülkelerde seçimlerin etkilerini ölçmüşlerdir. Çalışmanın bulguları, Pasifik, Doğu Asya ve Sub,-Saharan Afrika ülkelerinde seçim sürecinde para arzının artma eğiliminde olduğunu göstermektedir. 4. SONUÇ Çalışmada anlaşıldığı gibi literatürün büyük kısmında, gelişmiş ülkeler, özelikle de ABD ekonomisi merkez olmuş, ampirik çalışmalar genel olarak endüstrileşmiş ülkeler için uygulanmıştır. Ancak Türkiye nin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkeler için bu tür çalışmalar sınırlı sayıda yapılmıştır. Bu durumun oluşumunda söz konusu teorilerin gelişmiş ülkelerde üretilmiş olmasının önemi büyüktür. Literatür araştırması sırasında görüldüğü üzere, Seçim Çevrimleri 415