11 Haziran 2014 Çarşamba



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Altınordu Belediye Başkanı Engin Tekintaş, Altınordu İlçesi nde bulunan 92 Mahalle nin muhtarlarıyla ile bir araya geldi.

Başbakan Yıldırım, Keçiören Metrosu nun Açılış Töreni nde konuştu

BODRUM, RES LERE KARŞI BİRLİK

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Karacan Düzce'de

Cumhuriyet Halk Partisi

FETÖ cü polisler onlar hakkında da istihbarat toplamış

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu

MAHÇİÇEK TEN 2015 MÜJDELERİ

TEMMUZ 2012 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

İZMİR TİCARET ODASI MECLİS TOPLANTISI

Uluslararası Üniversiteler Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Darbeci Kurşununa Hedef Oldu

Emeğin İktidarını Birlikte Kuracağız

KADEM METE: MUĞLA DA 12 AY TURİZM HAYAL DEĞİL

''Hepimiz Atatürk'üz''

YİSAD Üyelerinden Çanakkale Şehitliği ne ziyaret Ağustos 2012 / Demir Çelik Store

ŞUBAT 2016 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

OTELCİLER, BOOKING.COM UN HİZMETİNİN DURDURULMASINA TEPKİ GÖSTERDİ

Özgürlükleri daha da güçlendirmek istiyoruz

Eylül 2013 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Türkiye'de 3 Ay OHAL İlan Edildi

Türkiye nin 81 ilinden gelen 100 muhtar, çözüm sürecine destek için Mardin de toplandı. Muhtarlar, barışa destek için beyaz güvercin uçurdu.

Bombalama konusunda araştırma sürüyor

1- EKER: Doktorların Kırmızı Ete Özür Borcu Var Hayvancılık Akademisi - AA

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

Cumhuriyet Halk Partisi

BODRUM MANDALİNASI ÜRÜNLERİ, ANTALYADA BEĞENİLDİ

SGK Başkanı, Naci Şahin Konferans Salonu Açılışını Yaptı

Vatandaşlar koalisyonun kurulmamasından MHP yi sorumlu tutuyor. Marpoll Kamuoyu Araştırma Şirketi, Ağustos ayı gündem araştırma sonuçlarını açıkladı.

Başbakan Yıldırım, Otonomi Açılış Töreni nde konuştu

TOPLU KONUTLARIN TEMELİ, 12 ŞUBAT RUHUYLA ATILDI

HAVRAN BELEDİYEBAŞKANLIĞI 2016 YILI TEMMUZAYI FAALİYET RAPORU

Ýstanbul hastanelerinde GREV!

HALKIN DOKTORLARINDAN KORKUYORLAR

AĞUSTOS 2016 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

SGK Mutfağına Gıda Güvenliği ve Yönetimi Kalite Belgesi

ŞUBAT 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

''Yanlış anlaşılıyorum''

Saðlýk çalýþanlarý GöREV'de

PTT Genel Müdürü Osman Tural, günlük geçiş sayısının ortalama. Tural, köprülerdeki HGS geçiş oranının yüzde 35 olduğunu bildirdi.

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

Çoğunluk olmak, azınlığı yok saymak

MUĞLA GAZETECİLER CEMİYETİNDE GÖREV GENÇLERİN

BAŞKAN ÇİĞDEM DEMİRALP : ANKARA YA SÖZ VERDİK, BODRUM BELEDİYESİ Nİ ALACAĞIZ

Şebinkarahisar lı bir baba ve Rumeli göçmeni bir annenin oğlu, İlk, orta ve lise öğrenimini Özel Tarhan Koleji'nde tamamladı,

Düzce Üniversitesi Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi tarafından düzenlenen Düzce Fındık Çalıştayı İstiklal Konferans Salonu nda gerçekleştirildi

Bodrum Yarımadası nın Başkanı Mehmet Kocadon

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor.

Malüliyet Yönetmeliği Değişti

İsterlerse Hristiyan öğrencilerimize de din kültürü sorusu sorabiliriz

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

VALİDEBAĞ KORUSU ve VALİDEBAĞ GÖNÜLLÜLERİ

Kuzey Irak'a harekat

Çalışma hayatında barış egemen olmalı

İstanbul 13. Müebbet çıktı

HDP li 11 Vekil Gözaltında

1- Fitili Tarım Bakanı ateşledi 700 bin çiftçi 100 milyon Euro luk verimlilik sağladı

Hava-İş: İşten atılanlar işe alınana kadar mücadeleyi bırakmayacağız!

KOBİ ler Nefes alacak / Ankara. TOBB, Ziraat Bankası, Denizbank ve Kredi Garanti Fonu (KGF) ortaklığında hayata

Cumhuriyet Halk Partisi

Bakanımız, Çocuk Bakım Kuruluşları Öz Değerlendirme Toplantısında

Pazartesi İzmir Basın Gündemi

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

ÇANTA VE KIRTASİYELER ONİKİŞUBAT TAN

2.8 milyon TL harcanarak 8 ayda tamamlanan Alucra Turan Bulutçu Meslek Yüksek Okulu (MYO) binasının açılışı Kültür Bakanı Ertuğrul GÜNAY yaptı.

Bodrumspor 2 Denizli Sarayköyspor 1

Bush, Suudi Kralıyla petrol fiyatı konuştu

Kenyada otele saldırı: 12 ölü

Diyarbakır ve Yüksekova da kayıplarının failleri soruldu

ESENYURT BELEDİYESİ ERİŞİLEBİLİRLİK ÇALIŞMALARI

EYLÜL 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Eşsiz Bodrum Tanıtım TIR ı Zonguldak ta

Şerafettin TUĞ Kaymakamı

129 KADINI TEMSİLEN 129 KADIN MHP YE ÜYE OLDU

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

2014 Yılı Ocak-Haziran Dönemi Faaliyetleri

Günlük Kent Gazetesi

MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜ GEÇİN DEN ÖZEL AÇIKLAMALAR

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

Beşiktaş Gazetesi. Gençlere anlatacaklar

Söz konusu dönemde benzinli otomobil sayısı ise yüzde 27,8'lik azalışla 4 milyon 62 bin adetten 2 milyon 929 bin adete geriledi.

Yer altı şehrine açılan kapı, Kayıp İncil, cinayet ve MİT : Tarsus taki gizemli evde ne oluyor?

ŞANLIURFA EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü İNTERNET HABERLERİ. İnternet Haber Sitesi:

Dr. Mustafa KURUCA Isparta da Sosyal Güvenlik Reformunun Yansımaları ve Sosyal Güvenlikte Teşvik Uygulamaları konulu konferans verdi

Şerif Kocadon için mevlit

Bodrumspor 2 Denizli Sarayköyspor 1

MHP TURGUTREİS SEÇİM İLETİŞİM MERKEZİ AÇILDI

ACR Group. NEDEN? neden?

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

1- Ziraat, 100 milyon Euro kaynak sağlayacak - Dünya

TBMM MİLLETVEKİLLERİ Cinsiyete göre dağılım. TBMM MİLLETVEKİLLERİ Partilere göre dağılım YEREL YÖNETİMLER KADIN ORANI (%)

Günlük Ulusal Gazete. temsilcin ile kurduğun. Doğu ve Güneydoğu'da paralel devlet yapılanması. muydu? İmralı'ya özel temsilci gönderdin,

Makedonya Cumhuriyeti ; 1991 yılında Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti nin iç savaşlara girdiği dönemde bağımsızlığını ilan etmiştir.

AK PARTİ BODRUM İLÇE DANIŞMA KURULU YAPILDI

CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı

1- ET FİYATLARI MAYISTA ARTACAK

ALO 170 Sivas ta Hizmet Vermeye Başladı

AĞUSTOS 2015 GÜNDEM ARAŞTIRMASI NA DAİR

Transkript:

Denizli Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Bölümü öğrencisi Abdullah Küreş, dört yıl boyunca gündüz çalışıp gece ikinci öğretimde okuyarak okul birincisi olmayı başardı. Engelli olmasını Allah ın kendisine verdiği bir hediye olarak değerlendiren Küreş, Kimisine görünür engel vermiştir Rabbim, kimisine görünmeyen bir engel vermiştir. Bir şekilde bir sınava tâbi tutulduk. Bizimki bu şekilde bir sınavdı. İnşallah üzerimizde taşıma sorumluluğunu hakkıyla vermişizdir. Bundan sonra da inşallah hayırlısını nasip eder. Allahü Teâlâ, çalışmayı emrediyor bize dedi. 10'da www.sondakikagazetesi.com 11 Haziran 2014 Çarşamba Kapanan İl Özel İdaresi'nin mallarının maliyeye devredilmesini eleştiren Başkan Kocaoğlu, Bu belediye binası da hükümetten gelen parayla yapıldı. Alın bunu da satın, burası çok güzel beş yıldızlı otel olur. dedi Fotoğraf: Zeynel Abidin Dağtekin Fatih Avcı nın yazısı 2 de

SAYFA 11 S AH 11 Haziran 2014 Çarşamba Küçük bir kaçamak KOSOVA MAKEDONYA Sabah erken saatlerde İstanbul aktarmalı olarak Üsküp e iniyoruz. Valizlerimizi otobüse yüklediğimiz gibi komşu ülke Kosova ya doğru yola çıkıyoruz. Rehberimiz Üsküp ün geleneksel kahvaltısı ekmek içi ekmeklerimizi ikram ediyor. Ekmek içi ekmek mi olur? dediğinizi duyar gibiyim. Nasıl mı yapılıyor? Bir ekmeği ikiye bölüyorsunuz ve içine böreğinizi yerleştirip afiyetle yiyorsunuz İlk durak Kosova nın başkenti ve en büyük şehri Priştine. 2 buçuk saatlik yolculuğun ardından Priştene ye ulaşıyoruz. Aracımızdan inmeden kısa bir şehir turu yaptıktan sonra, Kosova Savaşı ile birlikte buraları Osmanlı topraklarına kazandıran Sultan Murad ın türbesini ziyaret ediyoruz. Savaşın sonunda bir Sırp askeri tarafından haince şehit edilen Sultanın iç organları burada gömülü bulunuyor. Bedeni ise Bursa da Sultan Murad türbesindedir. Priştine den sonraki durağımız Prizren. 21 Haziran 1455 tarihinde Fatih Sultan Mehmed tarafından fethedilen şehir güzelliğiyle gözleri boyuyor. Şar dağlarının eteklerinde kurulan Prizren adeta yeşil ve mavinin buluşma noktası. Doğayla iç içe bir lokantada öğle yemeğimizi yedikten sonra akşamüstüne kadar şehri geziyoruz. Buradaki insanlar Türk halkını çok seviyor. Halkın yüzde 95 inin Müslüman olması dikkat çekici. Güzel bir manzara eşliğinde kahvenizi yudumlamak ve kafanızı dinlemek istiyorsanız burası ideal bir yer. Üsküpteyiz! Yüzyıllar boyunca Osmanlı sınırlarında bulunan Üsküp te kendimizi vatanımızda gibi hissediyoruz. Makedonya nın başkenti ve en büyük olan şehri ikiye bölen Üsküp nehrini bir tarafı Müslüman kesim diğer tarafı da Hristiyan kesim olarak ayrılmış. Mimarisinden bile çok rahat anlayabiliyorsunuz bu ayrımı. Komünizmin etkilerini hala atamamışlar üstlerinden. Bir tarafta devasa heykeller, barlar, avmler göze çarparken diğer tarafta az katlı otantik evler, Arnavut taşlı yollar, küçük dükkanlar dikkatimizi çekiyor. Ancak insanları hayatlarını her zaman iç içe sürdürmeyi öğrenmiş. Tarihi Üsküp çarşısını dolaşırken k- endimizi kemeraltı sokaklarında hissediyoruz. Makedonya ve Kosova nın tümünde olduğu gibi burada da Türk esnafına rastlamak sıradan birşey. Bir Türk kahvesinde soluklanırken bir zamanlar yaşadıkları zorluklardan bahsediyor çaycı abimiz. Vatanımız dedikleri topraklarda nasıl bir baskıya uğradıklarını, ayrımcılıkların nasıl kurbanı olduklarını anlatıyor. Neyse ki şuan eskiye göre çok daha iyi durumdalar. Turistik cennet: Ohrid Üsküp ten hareket edip, 3 saat süren bir otobüs yolculuğunun ardından Ohrid deyiz. Yolun sonlarına doğru sıklaşan çam ağaçları adeta kentin güzelliğini müjdeliyor. Ülkenin tümünde olduğu gibi burada da baktığınız her yerde yeşili görebiliyorsunuz. Ohri Gölü nün kenarında ki en büyük yerleşim olan Ohrid in nüfusu 60.000. Küçük bir kent olsa da görülmeye değer bir çok tarihi eserleri ve doğa güzellikleri var. Bu şehir 1395 yılında Osmanlı İmparatorluğu tarafından fethedilmiş. Zaten kentin her yerinde Osmanlı izlerine rastlamak mümkün. Günümüze ulaşabilen 10 cami ve 1 tekke bu izlerin sadece bir kısmı. Ayrıca şehirde 40 tane de klise mevcut. Nüfusa oranladığımız zaman bu sayı oldukça fazla geliyor. Ohrid Çarşısı oldukça düzenli, renkli ve hareketli. Sağlı sollu iki katlı şirin tarihi yapıların uzayıp gittiği çarşıda aradığınız her şeyi bulmak mümkün. Burada Türkçe konuşan insanlara ve Türk esnafına rastlamak oldukça sıradan. Ohridliler kendi memleketleri için Tanrı cenneti çamurdan yaparken, bir parça kopup Ohrid in üstüne düşmüş dermiş. Denizden 700 metre yüksekte bulunan Ohrid Gölü Avrupa nın en eski ve en derin gölüdür. Derinliği 286 metre olan gölün berraklığı karşısında hayret ediyoruz. Dünyadaki en berrak 4 gölden birisi olan bu gölde küçük bir tekne turuna çıkıyoruz. Gölün Arnavutluk a da kıyısı bulunmaktadır. Ayrıca Yunanistan sınırları buraya aracınız ile 20 dakika uzaklıkta bile değil. Göl kenarında ki cafe, restoran ve eğlence yerlerinde akşam saatlerinde yer bulmak oldukça zor olabiliyor. Makedonya nın en popüler turistik yeri olma sebebiyle fiyatlar biraz tuzlu burada. Ama mutlaka göl kenarındaki bu şirin cafe ve restoranlarda oturup bir şeyler yiyip içmeli ve gün batımını izlemelisiniz. Gece yarısına doğru, Ohrid Gölü kıyısındaki otelimize dönüyoruz. Üzerimizde tatlı bir yorgunluk var. Ancak sabah erken saatlerde Üsküp e yani uçağımızın kalkacağı havaalanına gideceğimiz içinde üzülmüyor değiliz. Sabah eşsiz göl manzarasıyla uyanıyoruz. Bu manzarayı doyasıya seyretmek istiyoruz fakat yolculuk zamanı gelip çatıyor. Valizlerimizi otobüse yerleştirdiğimiz gibi tekrardan eşsiz doğa manzaraları ile Üsküp e dönüyoruz ve o- radan da İstanbul. Bir sonraki gezi yazımızda buluşmak üzere Yıl: 3. Sayı: 944. 11 Haziran 2014 Çarşamba

SAYFA 3 SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI SONDAKiKA GAZETESİ >>3 ASAYiŞ 11 17 Haziran Şubat 2013 2014 Perşembe Çarşamba Seyitömer işçileri oturma eylemi yaptı Kütahya'nın Seyitömer beldesindeki linyit işletmesi çalışanları, işten çıkarılan arkadaşlarına destek için oturma eylemi başlattı. Çelikler Holding e bağlı Seyitömer Linyit İşletmeleri, dün 18 işçiyi çıkarma kararı aldı. Bu duruma tepki gösteren fabrikada çalışanları, oturma eylemi başlattı. Arkadaşlarının işlerine geri dönmesi için oturma eylemi yaptığını söyleyen Adnan Talay (46), daha önce de çıkarılanlar olduğunu belirterek, Biz de bu çıkışların durdurulmasını istiyoruz. Arkadaşlarla beraber doğal hakkımızı kullanıyoruz. Daha önce mahkemeye gidip ifade verdikleri için galiba şirket bunları suçlu görüyor, işten çıkarmış. Şimdi 18 kişi. Daha önce de bir 20 arkadaşımız gitti. Toplamda 40 a yaklaştı. Arkası kesilmeyecek galiba bunun. Biz doğal grev hakkımızı kullanıyoruz. Arkadaşlarımızın geri dönmesini istiyoruz. ifadelerini kullandı. Hastaneden çıkar çıkmaz MEZARLARINA 56 yaşındaki kadın: Polis marketimizde yüzüme biber gazı sıktı İzmir'in Çiğli ilçesinde market işleten 56 yaşındaki Muradiye Koç, dükkanının önünde içki içirdiği gerekçesiyle kendisine ve zihinsel engelli oğlu 34 yaşındaki Onur Koç'a polis tarafından biber gazı sıkıldığını ileri sürdü. Ata Sanayi Sitesi'nde 12 yıldır oğluyla birlikte market işleten Muradiye Koç, iddiaya göre geçen cumartesi günü 19.30'da iki kişiye alkollü içecek sattı. Şahısların marketin önünde oturarak içmesi üzerine polis ekibi geldi. Yüzde 45 zihinsel engelli raporu olduğu belirtilen oğlu Onur Koç, küçük yeğeninin korktuğunu söyleyerek polislerin dışarıya çıkmasını istedi. Bunun üzerine çıkan tartışma arbedeye dönüştü. Muradiye Koç, olayı şöyle anlattı: "4 yaşında torunum var, korktu, ağlamaya başladı. Bağırarak konuştular. Bunun üzerine oğlum polislere, 'Dışarı çıkın, orada konuşalım' dedi. 'Biz devletin polisiyiz, bizi dışarı çıkaramazsın' diye cevap verdiler. Sonra yumruklamaya başladılar. Bağırdı çağırdı. Ben gittim yalvardım, oğlum engelli demeye çalıştım ama beni de hiç dinlemediler, yüzüme biber gazı sıktılar." ONUR KOÇ DA POLİSLERİ SUÇLAYARAK VÜCUDUNDAKİ MORLUKLARI GÖSTERDİ Olay sırasında başka bir yerde olduğunu belirten baba Zülfü Koç, şikayetçi olduğunu, avukatının suç duyurusu için çalışma başlattığını söyledi. Anne ve oğlu hakkında polise mukavemet suçundan işlem yapıldı, aile de polislerden şikayetçi oldu. O çocuk tekrar gözaltında İzmir'de, Soma'daki maden faciasını protesto için düzenlenen eylemlerde gözaltına alınmasına ilişkin gündeme gelen 13 yaşındaki A.K. ve 2 arkadaşı, bisiklet hırsızlığı iddiasıyla yakalandı. Çeşme ilçesi Dalyan Mahallesi 4000 Sokak'ta dün bisiklet hırsızlığı yapıldığı yönünde ihbar alan polis, çalışma başlattı. Bölgeye sevk edilen polis, üç çocuğu çalıntı bisikletlerle yakaladı. Çocuk Büro Amirliği ekiplerine teslim edilen çocukların, aileleri tarafından bir süre önce kayıp başvurusu yapılan A.K. ile M.A. ve arkadaşları Ü.C.K. olduğu tespit edildi. Bisiklet sahiplerinin şikayetçi olduğu üç çocuk savcının talimatıyla serbest bırakıldı. Ancak çocuklardan yaşı 12'den küçük olan M.A.'nın devlet korumasına alınmasına karar verildi. Diğer iki çocuk ise ailelerine teslim edildi. GİDECEĞİM Afganistan'ın Nangerhar vilayetindeki intihar saldırısından yaralı kurtulan ve tedavi için ambulans uçakla İzmir'e getirilen Ahmet Şahinoğlu, kafatası kırığı, göz ve bacak yaraları iyileşse de aynı araçtaki 3 arkadaşını kaybetmenin acısını yaşıyor Afganistan'ın Nangerhar vilayetindeki intihar saldırısından yaralı kurtulan ve tedavi için ambulans uçakla İzmir'e getirilen Ahmet Şahinoğlu, kafatası kırığı, göz ve bacak yaraları iyileşse de aynı araçtaki 3 arkadaşını kaybetmenin acısını yaşıyor. Afganistan'da faaliyet gösteren EMTA İnşaat Şirketi çalışanlarını Kabil'e yaklaşık 150 kilometre mesafedeki şantiyeye taşıyan servis aracına yönelik saldırıdan kurtulan tek kişi olan ve Yeşilyurt Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tedavisi süren Şahinoğlu, bombalı saldırı sırasında yaşadıklarını AA muhabirine anlattı. Mekanik ekip başı olarak yaklaşık 9 aydır Afganistan'da çalıştığını anlatan Şahinoğlu, o gün servis taşıtında 4 kişi olduklarını ve şoförün yanındaki koltukta oturduğunu söyledi. Yüzündeki yaralar nedeniyle konuşmakta güçlük çeken Şahinoğlu, saldırı anında hatırladıklarını şöyle dile getirdi: Şiddetli bir sesle gözlerinin ve kulaklarının kapandığını ifade eden Ahmet Şahinoğlu, şöyle konuştu: "Şiddetli bir ses duydum, sonra gözlerim ve kulaklarım kapandı. Hiçbir yeri göremedim. 15-20 dakika sonra kendime geldiğimi tahmin ediyorum.. arkadaşlarım parçalanmıştı. Allah o acıyı kimseye yaşatmasın.. Ailemi düşündüm. Sürünerek polis aracına kadar gittim. Aşağı yukarı 50 metre süründüm. Sonra arabaya attılar ve hastaneye götürdüler. Gerisini bilmiyorum." Şahinoğlu, saldırının neden düzenlendiğini ve kimlerin hedef alındığını da tam olarak anlamadığını söyledi. "Hastaneden çıkınca kabristana gidip ölen arkadaşlarımla helalleşeceğim" Aynı araçta hayatını kaybeden Fuat Taş, Ümit Ünal ve Halil Gül ile aile gibi olduklarını, aynı odada kalıp aynı yemeği yediklerini kaydeden Şahinoğlu, saldırı sonrası arkadaşlarının ardında kalan çocuklarını sık sık düşündüğünü ifade etti. Saldırıdan kurtulan tek kişi olmasını "Takdir-i İlahi" olarak değerlendiren Ahmet Şahinoğlu, "Herkes çok üzülüyor. Üzüntü olmaz mı? Can acıyor. Hepsinin çocuğu vardı. Hastaneden çıkınca kabristana gidip ölen arkadaşlarımla helalleşeceğim" dedi. Kızının 16, oğlunun 11 yaşında olduğunu ve onlar için yeniden çalışmayı düşündüğünü de dile getiren Şahinoğlu, "Şu anda hiçbir şey düşünmüyorum. Nasıl çalışacağımı firmam bilir. Mutlaka çalışmak zorundayız, çalışacağız" diye konuştu. Kısa sürede taburcu edilecek Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Beyin Cerrahisi Uzmanı Dr. Hamit Ferhan da hastanın kafatasında kırık, gözlerinde ve bacaklarında yaralar olduğunu, ancak hayati tehlikesinin bulunmadığını açıkladı. Ahmet Şahinoğlu'nun durumunun gayet iyi olduğunu kaydeden Ferhan, kısa süre içinde hastayı taburcu edeceklerini belirtti. Afganistan'daki intihar saldırısı Afganistan'da faaliyet gösteren EMTA İnşaat Şirketi çalışanlarını Kabil'e yaklaşık 150 kilometre mesafede, Celalabad vilayetindeki şantiyeye taşıyan servis taşıtına yönelik 2 Haziran'da intihar saldırısı düzenlenmişti. Saldırıda şirket çalışanlarından Fuat Taş, Ümit Ünal ve Halil Gül'ün hayatını kaybetmiş Ahmet Şahinoğlu yaralanmıştı. Şahinoğlu, Sağlık Bakanlığına ait ambulans uçak ile Adnan Menderes Havalimanı'na getirilmiş ve Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tedavi altına alınmıştı. (AA) Emniyet müdürünün görevden alınma kararını mahkeme iptal etti Yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarının ardından Beyoğlu Emniyet Müdürü Hakkı Akçal ın geçici olarak polis okulunda görevlendirilmesi kararını mahkeme iptal etti. İdarenin belli şartlar dahilinde personelini geçici olarak başka birimlerde görevlendirebileceğini kaydeden mahkeme, dava konusu olayda ise gerekli şartların mevcut olduğuna dair hiçbir bilgi ve belgenin bulunmadığını vurguladı. Yolsuzluk soruşturması sonrasında yapılan görev değişikliklerine yönelik ilk iptal kararı olduğunu belirten Akçal'ın avukatı, emsal niteliğinde bir karar olduğunu da kaydetti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ın oğlu Bilel Erdoğan, bakan çocukları ve çok sayıda tanınmış iş adamının şüphelileri arasında yer aldığı 17 ve 25 Aralık yolsuzluk soruşturması nedeniyle başta emniyet ve yargı olmak üzere bir çok kurum da görevden almalar ve yer değiştirmeler yapılmıştı. Beyoğlu Emniyet Müdürü Hakkı Akçal da Arnavutköy Polis Meslek Eğitim Merkezi Müdürlüğü nde geçici olarak görevlendirilmişti. Akçal yürütmenin durdurulması talebiyle İstanbul 4. İdare Mahkemesi ne dava açtı. Görevlendirmenin hukuka aykırı olduğunu, keyfi ve siyasi amaçla yapıldığını belirten Akçal işlemin iptal edilmesini istemişti. Mahkeme, önce yürütmeyi durdurma kararı vermiş ve İçişleri Bakanlığı ile Emniyet Genel Müdürlüğü ne yer değişikliğinin sebebini ve mevzuattaki dayanağını sormuştu. İçişleri Bakanlığı mahkemeye gönderdiği savunmasında personel planlamaları ile kamu yararı ve hizmet gerekleri gözetilerek Akçal ın aynı il içerisinde eşdeğer görev unvanında geçici olarak görevlendirildiğini belirtti. İdarenin aynı il içerisinde personelinin birimini değiştirememesinin hizmet gerekleri ve kadro ihtiyaçlarına aykırı olduğunu savundu. Aksi durumun eş değer görevler arasında nakil işlemini olanaksız kılacağını ileri sürdü. Bakanlık, idarenin takdir yetkisini ortadan kaldıracak ve yerindelik denetimi şeklinde yargılama yapılmaması gerektiğini kaydetti. İşlemin hukuka aykırı olmadığını iddia eden Bakanlık, Akçal ın 17 Aralık 2013 tarihinden itibaren yaşanılanlar olarak tabir edilen hususlarla dava konusu işlem arasında illiyet bağının olmadığını savundu. Emniyet Genel Müdürlüğü de savunmasında Bakanlık ile aynı gerekçeleri sıraladı. İki kurum da davanın reddedilmesini istedi. Davayı karara bağlayan mahkeme, Bir kamu idaresinin veya kurumunun mevzuatla belirlenmiş olan görev alanı içinde yer alan geçici nitelikteki bir hizmetinin ya da değişen ve geyişen sosyal, ekonomik ve kültürel şartların sonucu olarak ortaya çıkan, henüz örgütsel altyapısı oluşturulmamış ve bir kadro ile ilgilendirilmemiş olan yeni bir kamu hizmeti nin yürütülmesi amacı ile durumu uygun olan kamu görevlilerinin, kadroları ile hukuki bağlarını sürdürmek ve belli bir süre ile sınırlı olmak üzere atamaya yetkili amir tarafından geçici olarak görevlendirilmelerinin mümkün olduğu bilinmektedir. dedi. Akçal ın avukatı Osman Ertürk, Bildiğim kadarıyla ilk iptal kararı ve emsal olacak bir karar. dedi. Ertürk müvekkilinin önce Arnavutköy deki polis okuluna daha sonra da Şükrü Balcı Polis Okulu na geçici olarak görevlendirildiğini belirtti.

11 Haziran 2014 Çarşamba Son 7,5 yılda, 3 milyar 422 milyon dolarlık oyuncak ithal edildiğini belirten Yaşar Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Endüstriyel Tasarım Bölümü, yüzlerce yıllık "Eyüp oyuncakları" gibi bir kültüre sahip olan Türkiye'nin, bu alanda dışa bağımlılıktan kurtulabilmesi için harekete geçti Çocukların birkaç defa oynadıktan sonra yüzüne bakmadığı oyuncaklar, Türkiye'nin cebini yaktı. TÜİK verilerine göre son 7,5 yılda, 3 milyar 422 milyon dolarlık oyuncak ithal edildi. Bunun yüzde 73'ü olan 2 milyar 700 bin dolarlık kısmı ise ne kadar sağlıklı olduğu tartışılan Çin malları oluşturuyor. Türkiye, bu ithalata karşı aynı dönemde çeşitli ülkelere yalnızca 529 milyon dolarlık oyuncak ihraç etti. Yaşar Üniversitesi akademisyenleri ise rüzgarı tersine döndürmenin yolunu tasarımda buldu. Endüstriyel Tasarım Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Mine Ovacık ve öğrencileri, anaokullarına gidip çocuklarla birlikte ahşap gibi tamamen doğal malzemelerden yeni nesil oyuncaklar tasarladı.yaşar Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Endüstriyel Tasarım Bölümü, yüzlerce yıllık "Eyüp oyuncakları" gibi bir kültüre sahip olan Türkiye'nin, bu alanda dışa bağımlılıktan kurtulabilmesi için harekete geçti. Endüstriyel tasarımı oyuncak tasarımına taşıyan akademisyen ve öğrencilerin hedefi, çocukların ilgisini çekebilecek, zeka geliştirebilecek, tamamen doğal malzemeden üretilen yeni nesil oyuncaklar ortaya çıkarmak. Projenin diğer bir hedefi de sağlıklı olup olmadıkları tartışılan ithal plastik oyuncakların yerini, sağlıklı olan doğal malzemelerle yapılanların alması.türkiye'de 2013 rakamlarına göre 0 14 yaş arası 18 milyon 849 bin 814 çocuk olduğunu kaydeden Yrd. Doç. Dr. Ovacık, "Endüstrileşmeyle birlikte ahşabın, taşın, toprağın, kağıdın yerini plastik aldı. Bu yayılmanın karşısında dayanamayan yerel üretim tükenince Türkiye'de oyuncak, küresel kültürü taşıyan ithal nesneler haline geldi. Türkiye'de 50'li yıllardan itibaren, 300 yıllık oyuncak yapım geleneği ve oyuncakları, ithal plastik oyuncakların yaygınlığıyla sona erdi. Bu coğrafyada üretilen Eyüp oyuncakları gibi geleneksel oyuncaklar unutulmaya yüz tuttu. Bu durum, çocukluk ve oyuncak kültürünü özgünlükten uzaklaştırdı, kültürel değerlerin kaybına sebep oldu." dedi.fatma İnhan'ın 1970'li yıllarda markalaştırdığı Fatoş Oyuncakları'nın iyi bir örnek olduğunu belirten Mine Ovacık, "İnhan ın evde ürettiği oyuncaklar, ilk olarak İstanbul, Ankara ve İzmir'de eczanelerde satılmış. Daha sonra yurtiçi ve yurtdışında fuarlara da katılarak tanınırlığı arttırılmış. Türkiye'de oyuncak sektöründe 1975 yılında bebek üretimine geçen Fatoş, bir fabrika kurup heykeltraş ve pedagog gibi uzmanlarla çalışarak, reklam filmleriyle tanıtım yaparak, TSE kalite belgesini ilk kez sektörde alan firma olarak örnek olmuş. O yıllarda tanınma oranı yüzde 86, bütün bebekler arasında satılma oranı ise yüzde 69. Bu marka tasarım, üretim, araştırma, tanıtım ve markalaşma sürecini, bugünkü anlamda Türkiye'de 70'li yıllarda gerçekleştirebilen bir oluşum olarak dikkat çekiyor." şeklinde konuştu.bunun Anadolu'- da üretilen oyuncaklarda da başarılması halinde Türkiye'de çocukların özgün oyuncaklarla oynayabileceğini, çocukluk kültürünün özgün olacağını vurgulayan Yrd. Doç. Dr Ovacık, "Türkiye'de tasarımın her dalının birbiriyle işbirliği yaparak, çocukluk kültürü için oyuncaklar, çizgi filmler, çocuk kitapları, çocuklar için mekanlar, oyun alanları ve donanımları gibi yenilikçi bir anlayışla üretilebilir. Olası özgün oyuncaklar, sınırların kalktığı dünyada aynılaşan oyuncak kültürüne yerel farkları taşıyan örnekler olarak katılabilir. Sürdürülebilirlik potansiyeli olabilecek yeni ahşap oyuncaklar, yeni zanaat ve bilgisayar destekli tasarım gibi üretim biçimleriyle gelenekselden beslenerek yerel üretimin nesneleri, yenilikçilik ve tasarım ürünleri olarak çocukların ellerindeki yerlerini alabilir. Tüm bunlar hayata geçerse Türkiye, hem ithalattan kurtulur hem de 10 yıl içinde yılda 100 milyon dolarlarla ifade edilebilecek oyuncak ihracatı yapan bir ülke olabilir." dedi. Ege İhracatçı Birlikleri Mali Danışmanı Adnan Yıldırım, Ekonomi Bakan Yardımcısı olarak atandı. Yıldırım son olarak, Ekonomi Bakanı Başdanışmanı olarak görev yapıyordu. Yıldırım, yeni görevine 10 Haziran 2014 tarihi itibariyle işbaşı yaptı Levrek ve çipura da Avrupa nın önde gelen üreticilerinden biri olan Türk Su Ürünleri Sektörü, 05-07 Haziran 2014 tarihlerinde İzmir de 7. Su Ürünleri İhracat ve İşleme Akuakültür ve Balıkçılık Teknolojileri Fuarı-Future Fish Eurasia 2014 de buluştu. Aliağa Ticaret Odası (ALTO) meslekte 15 yıl ve üzeri faaliyette bulunan üyelerine Onur Ödül Töreni düzenleyerek önemli bir vefa örneği gösterdi. Aralarında 50 yıl ve üzeri süredir Aliağa'nın ticaret hayatına katkı koyan firmaların da bulunduğu toplam 141 işletmeye hazırlanan plaketlerin verildiği tören Aliağa iş dünyasını bir araya getirdi

1Şubat 11 Haziran 2013 2014 Perşembe Çarşamba Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Çalı, "Organik ürünleri yüksek gelirliler tüketiyor algısı ürünlerin çok yüksek fiyata satılmasına neden oluyor. Organik diye 3 liralık domates 20 liraya satılıyor, bu kırılmalı" şeklinde konuştu Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği (UYMSİB) Başkanı Salih Çalı, organik ürünlerin yüksek gelir grubu tarafından tüketildiğine dönük algının, bu ürünlerin çok yüksek fiyata satılmasına yol açtığını belirterek, " Organik diye 3 liralık domates 20 liraya satılıyor, bu kırılmalı" dedi. AA muhabirine organik tarım sektörünün sorunları ve geleceği hakkında bilgi veren Çalı, dünyada organik tarıma olan ilgi her geçen gün artmasına karşın Türkiye de halen kişi başına yıllık organik ürün tüketim tutarının 1 avronun altında kaldığını ifade etti. Çalı, bunun nedenlerinin başında Türkiye nin tarım kökenli bir ülke olması, şehirde yaşayanların bir ayağının köyde bulunması, köyden gelen ürünün sağlıklı ve doğru gıda olduğu gibi tüketicide oluşan yanlış bir algının geldiğini dile getirdi.organik tarımda potansiyeli ve tüketimi artırmak için yeterli tüketim desteği verilmesi gerektiğine dikkati çeken Çalı, organik ürünlerde KDV oranının azaltılmasının üreticiler için büyük önem taşıdığını belirtti. Organik ürün ticareti yapanlara da diğer üreticiler gibi çeşitli desteklerin sağlanmasının sektörün geleceği açısından önemli bir gündem maddesi olduğunu vurgulayan Çalı, organik ve sağlıklı beslenme anlamında Gıda, Tarım ve Hayvancılık, Milli Eğitim ve Sağlık bakanlıklarının özellikle okul öncesi, hastane ve yaşlı bakım evlerinde ortak projeler yapması gerektiğini kaydetti. Türkiye de organik tarımla uğraşan üreticinin, sanayinin talebine uygun üretim yapmadığına vurgu yapan Çalı, bu durumun özellikle meyve suyu sanayi için geçerli olduğunu söyledi. Çalı, sürdürülebilir organik tarım için devletin teknik desteğinin yanında ürünün ticaretine yönelik destekler de sağlanması gerektiğini ifade ederek, "Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği içinde organik tarım politikaları belirlemeli. İç piyasada özellikle okul kantinlerinde tüketim, kanun ve yönetmeliklerle özendirilmeli hatta zorunlu hale getirilmeli" dedi. Organik tarımda İzmir in, Türkiye nin lokomotifi ve tarım ürünleri ihracatında ülke birincisi olduğunu ve Türkiye'nin yılda 400 milyon dolarlık organik ürün ihracatı yaptığını belirten Çalı, 100 milyon dolarlık bir iç tüketim hacminin olduğunu anlattı.salih Çalı, "Maalesef Türkiye de hiçbir kamu ve özel sektörde bu konuya yönelik bir veri tabanı yok. Yıllardır çözüm yolları bakanlığa önerilmekle birlikte bu güne kadar somut bir sonuç elde edemedi. Bu veriler, Ekolojik Tarım Organizasyonu (ETO) derneğinin tahminleri doğrultusunda oluşan rakamlar" diye konuştu. UYMSİB Başkanı Çalı, Türkiye de organik ürünlerin tüketimini artırmak için özel bir çaba gerektiğini, İtalya da organik ürün tüketiminin yüzde 33 ünün okullarda gerçekleştiğini, bu oranın Türkiye de yüzde 1 in altında kaldığını ifade etti. Yabancı alıcının organik tarım ürününe gereken fiyat farkını vermediğine dikkati çeken Çalı, şöyle konuştu: "Bu durum organik tarım üreticisinde kayba neden oluyor. Organik tarım üreticileri fiyat tedirginliği ve pazar problemleri yaşadığı için üretici firmalarda azalma oluşuyor. Üreticilerin, organik tarım üretimi için uygun şartlara sahip toprak sıkıntısı var. Organik tarım üretimi için gübre, tohum, ilaç gibi hayati önem taşıyan unsurların temininde zorluklar yaşanıyor. Organik tarımda ihtiyaç duyulan nitelikli eleman da bulunamıyor. Bu gibi nedenler organik tarımı zorlaştırıyor. Organik tarım üretiminde sertifikasyon sorunu var, sertifikalı ürün çok az. Sektördeki aksaklıklar, tüketicide yanlış ve kötü bir algının oluşmasına neden oluyor. Organik ürünleri yüksek gelirliler tüketiyor algısı ürünlerin çok yüksek fiyatlarla tüketiciye satılmasına neden oluyor. Güvensizliğe bir de pahalıdır algısı eklenince tüketici ye organik tarım ürünleri çok pahalıya satılıyor. Organik diye 3 liralık domatesi 20 liraya satıyorlar. Bu kırılmalı, organik tarımda sertifikalaşmaya dikkat edilmeli ve arzın artırılması gerekiyor. Organik tarımda sertifikasyonlaşma sürecinin sağlıklı işlemesinin tarım ilacı kalıntısı sorununa da çözüm olacağına işaret eden Çalı, organik tarım üretiminde yaşanan sıkıntılara bir de yabancı alıcıların gereken farkı ödememesi eklenince üreticinin kaybının arttığını dile getirdi.salih Çalı, İzmir, Manisa, Aydın ve Muğla gibi organik tarım üretim ve ihracatının olduğu bölgelerde son dönemdeki yoğun yağışların bir takım sorunlara neden olduğunu belirterek, yoğun yağışın, kirazlarda çatlama ve büyük kayıplara yol açtığını, hem üretici hem da kirazın ticaretini yapan ihracatçılarda büyük kayıp yaşandığını anlattı. Çalı, "AB ye ihraç edilen kirazın miktar olarak yetersiz kalmasına ve fiyatının aşırı yükselmesine sebep oldu. Bu durum bizleri AB pazarının kaybedilmesi tehlikesiyle karşı karşıya getirdi. Bazı ihracatçılarımızın AB deki üst düzey marketlerle yaptıkları sözleşmeleri y- erine getiremeyecek olmaları, hem pazarın kaybedilmesi tehlikesini hem de bu sözleşmeleri yapan ihracatçıların tazminat ödeme yükümlülüğü beraberinde getirdi. Bu durum tüm umutlarını kiraz bahçesine bağlamış üreticiler için de büyük yıkım olacak" diye konuştu. UYMSİB Başkanı Çalı, don ve dolu ile başlayan kayıpların yağmurdan dolayı kirazda çatlama ile devam ettiğini vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı: "Özellikle tüm yükümlülüklerini yerine getiren üreticilerin, kirazda yağışla olan kayıplarının bir nebze giderilebilmesi için sigorta kapsamına alınması zorunlu hale geldi. Bunun için de başta TARSİM e dolayısıyla ziraat odaları, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'na, Hazine Müsteşarlığı'na ve Bakanlar Kurulu'na büyük görevler düşüyor. UYMSİB olarak ürün tedarikinde, karşılaştığımız bu sıkıntıları giderilmesi, hem üretim hem de ihracat yapan firmalara bir nebze nefes aldırılması bakımından çok isabetli olacak."(aa) İstanbul Kuyumcular Odası (İKO) Başkanı Norayr İşler, mevcut vergi düzenlemesinin kuyumculuk sektöründe ihracatçıların hareket kabiliyetini sınırladığını öne sürerek, kuyumculuk sektörünün dışa bağımlı bir yapıya dönüştüğünü ifade etti Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Nisan ayı sanayi üretiminin beklentileri aşarak hem bir önceki yılın aynı dönemine göre hem de bir önceki aya göre artış gösterdiğini belirterek, büyümeye en büyük desteğin sanayi üretiminden geldiğini bildirdi.

1Şubat 11 Haziran 2013 2014 Perşembe Çarşamba Konak Belediyesi, Mehmet Ali Akman Parkı nda jeotermal su araması için sondaj yapmak isteyen şirkete izin vermedi. Vatandaşların görüşünü dikkate alan Belediye yetkilileri, sondaj başvurusunu reddetti. İzmir in merkez ilçesi Konak a bağlı Güzelyalı semtindeki Mehmet Ali Akman Parkı nda jeotermal su araması yapmak isteyen özel bir şirket geçtiğimiz aylarda Konak Belediyesi ne sondaj için talep başvurusunda bulundu. Parkın bir kısmında açılacak ve iki ay sürecek sondaj çalışmalarının çevreye zarar vereceğini düşünen Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş, önce bölge halkının görüşlerine başvurulmasını istedi. Belediye yetkilileri, görüşlerini sordukları mahalleliden gelen olumsuz yanıt üzerine şirkete sondaj izni vermedi. Belediye olarak yapılacak bu çalışmadan gelir elde edebileceklerini, ancak Konak Belediyesi sınırları içinde yeşil alan miktarının çok sınırlı olduğuna dikkat çeken Pekdaş, mahalle sakinlerinden gelen görüşü dikkate alarak, parktaki yeşil dokuyu korumak ve bitkisel dokunun zarar görmesini engellemek adına bu kararı aldıklarını söyledi. Söz konusu parkın bölge halkının nefes alınabildiği ender yerlerden biri olduğunu vurgulayarak, Bizim için önemli olan halkın vereceği karardır. Yurttaşlarımızın endişesi doğrultusunda, yapısal ve bitkisel doku da göz önüne alarak sondaj izni vermedik. Konak olarak zaten sınırlı bir yeşil alana sahibiz. Bu çalışmalar geçici bile olsa park alanlarının işgaline sıcak bakmıyoruz. Bölge halkının bize ilettiği görüşler doğrultusunda bu kararı verdik. Bizim için halkın huzuru ve mutluluğu daha önemli dedi. Başkan Pekdaş, Mehmet Ali Akman Parkı yla ilgili peyzaj projesinin hazır olduğunu ve kısa süre sonra yenileme çalışmalarına başlanacağını kaydetti. VATANDAŞLAR KARARDAN MEMNUN Mehmet Ali Akman Mahalle Muhtarı Hüseyin Civelek ise, sondaj çalışmasının başlayacağını öğrendikten sonra hemen harekete geçtiklerini, topladıkları imzalarla Konak Belediyesi ne iznin iptali için başvurduklarını belirterek, Seçimden 3-4 ay önce Fen İşleri Müdürlüğü nden yetkilileri konu hakkında bize bilgi vermişti. Biz de mahalle sakinleri olarak sondaja karşı olduğumuzu, istemediğimizi kendilerine iletmiştik. Seçimden sonra konu bir kez daha gündeme geldi. Biz müdürlüğe yine aynı cevabı verdik. Sondaj istemediğimizi ilettik. Mahallelinin büyük bir çoğunluğu Konak Belediyesi ne ve Büyükşehir Belediyesi ne mailler atarak bu işin yapılmaması için müracaatta bulundu. Belediye Başkanımız Sayın Sema Pekdaş konuya duyarlı yaklaştı. Parkımızda jeotermal çalışmalarının yapılmaması için gerekeni yapacağını söyledi ve yaptı. (HABER MERKEZİ) ÖSYM nin açıklamadığı sınav sorularının mağduriyetini daha önce Meclis e taşıyan CHP PM Üyesi ve İzmir Milletvekili Prof. Dr. Hülya Güven, konuyla ilgili Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ın Adalet komisiyonun da yaptığı konuşmada soruların gizlenmesini yanlış bulduğuna dair görüşlerini samimi bulmadığını açıkladı Hak ve Özgürlükler Partisi Genel Başkanı Kemal Burkay, Yoksa bu türden yeni provokasyonlar yaşanacak, ortam çok daha gerilecek ve kitleler kışkırtılıp çok daha kötü gelişmelere yol açılacak. Hükümeti, görevini yapmaya ve bu olayı açığa kavuşturmaya çağırıyoruz. dedi Burkay, yaptığı yazılı açıklamada, 8 Haziran günü Lice olaylarıyla ilgili açıklamamda, 'Bu olayları yeni provokatif eylemler izleyebilir' demiştim. Bunu derken, aynı gün cereyan eden Diyarbakır daki bayrak indirme olayından haberim yoktu. Genelkurmay dan yapılan açıklamaya göre, Lice olaylarında hayatını kaybeden Ramazan Baran Diyarbakır da toprağa verilirken, gösteri yapan ve aralarında çocukların da bulunduğu bir grup Hava Kuvvetleri 2. Jet Üssü nün nöbetçi kulübesini taşlamış. O sırada göstericiler arasında bulunan yüzü maskeli bir şahıs, kışlanın duvarını ve daha iç kesimdeki tel örgüleri aşıp bayrak direğine tırmanarak bayrağı indirmiş ve kayıplara karışmış. Hem de silahlı nöbetçilerin gözü önünde ve ayrıca bölgeye sevk edilen özel timlerin havaya ateş açmasına ve sesli uyarılarına aldırmadan. Filmlerdeki gibi bir olay yani. değerlendirmesinde bulundu. BU KİŞİ ŞU ANDA NEREDE? Yapılan yorumlara da değinen Burkay, Genelkurmay ın, Çocukları ve kadınları kullanıyor, sivillerin ölümüne yol açmak istiyorlar; sabrımızı zorluyorlar demesine bakarak, bazı çevrelerde bayrağı indirenin bir çocuk olduğu algısı oluştu, Başbakan Erdoğan da böyle anladı ve Çocuk da olsa bedelini öder türünden öfkeli yorumlar yaptı. Oysa açıklama dikkatle okunduğunda, bayrağı indirenin çocuk olduğu söylenmiyor, Yüzü maskeli bir şahıs deniyor. Zaten kışlanın yüksek duvarından ve iç kısımdaki tel engelin üzerinden atlamasına, yüksek direğe tırmanıp bayrağı indirmesine bakılırsa, bunu bir çocuk değil, ancak komando eğitimi görmüş genç biri yapabilir. Bu kişi şu anda nerede? Nasıl olur da silahlı nöbetçilerin ve özel timcilerin arasında bütün bunları böyle rahatça yapabildi, kendisine karışılmadı ve kolayca çekip gitti? Hadi diyelim ki olayları büyütmemek için askerlere ve polislere mecbur olmadıkça silah kullanmayın, denmiş ve onlar da buna uygun davranmış olsun. Ama bu kişiyi kışlanın içinde, üstelik direğe tırmanmışken aşağıda bekleyip elleriyle yakalayamazlar mıydı? Hele o bir çocuksa? ifadelerini kullandı. HÜKÜMETİ, GÖREVİNİ YAPMAYA VE BU OLAYI AÇIĞA KAVUŞTURMAYA ÇAĞIRIYORUZ Olayla ilgili bazı iddiaları dile getiren Burkay, Her şey bu olayın üzerinde ciddi şüpheler olduğunu, yapılanın kamuoyunu kışkırtmaya, gerilimi büyütmeye yönelik bir provokasyon olduğunu gösteriyor. Önceki yıllarda Mersin de de böylesine bir provokasyon yaşanmış, bir gösteri sırasında iki çocuğun eline bayrak tutuşturulmuş ve onu yakıp yere attıkları söylenmişti. Bu olay ülke düzeyinde yoğun tepkilere, Kürtlere yönelik saldırılara yol açmıştı. Daha sonra birilerinin bu çocuklara para verip böyle bir provokasyonu tertipledikleri anlaşıldı ama sorumlular yakalanmadı. Bu kez yakalanacak mı? Çok şüpheli. Bayrağı indiren maskeli ve her halinden eğitimli bir komando olduğu belli kişi kim? Niçin anında derdest edilmedi? Şu anda nerede? Başbakan Yardımcısı Sayın Arınç, bu olayın ardından, İstesek hepsini i- ki saat içinde yakalar, cezalarını veririz ama sürece zarar vermemek için sabrediyoruz. dedi. Hepsi kimlerdir, nasıl yakalanır ve iki saat içinde cezalandırılırlar, ayrı bir konu a- ma böylesi provokasyonları yapanlar, örneğin bayrağı indiren kişi, eğer biliniyorsa hemen yakalanmalı, kim olduğu, arkasında kimler olduğu bir an önce açığa kavuşturulmalı. Yoksa bu türden yeni provokasyonlar yaşanacak, ortam çok daha gerilecek ve kitleler kışkırtılıp çok daha kötü gelişmelere yol açılacak. Hükümeti görevini yapmaya ve bu olayı açığa kavuşturmaya çağırıyoruz. dedi. DAHA BİRKAÇ YIL ÖNCESİ KCK İÇİNDE BİN DOLAYINDA MİT ELEMANI OLDUĞU MEDYAYA YANSIMIŞTI. NE OLDU BU KİŞİLER? Kamuoyuna da uyarılarda bulunan Burkay, açıklamasını şöyle tamamladı: Geçmişte, KCK ve bazı başka örgütler adına sokakları karıştıran, sağa sola Molotof kokteyli ve bomba atan, ölümlere yol açan gruplar içinde MİT elemanlarının, provokatörlerin olduğunu biliyoruz. Birkaç yıl öncesi İstanbul da otobüse Molotof kokteyli atıp bir genç kızın ölümüne yol açan kişinin bir MİT elamanı olduğu anlaşıldı. Batman da böylesi bir bombacının yakalandıktan sonra emniyetin elinden çekilip alındığını bizzat emniyet müdürü açıkladı. Daha birkaç yıl öncesi KCK içinde bin dolayında MİT elemanı olduğu medyaya yansımıştı. Ne oldu bu kişiler? Ergenekon örgütü kurumlardan temizlendi mi, yoksa bir dizi uyuyan hücre harekete geçmek için uygun zamanı mı bekliyor? Ve şu anda indirilen bayrak olayında da işin içinde, Genelkurmay ın sabrını zorlayan böylesi hücreler olamaz mı? Bu oyunları onaylamayan iyi niyetli siyasetçiler, yazarlar, aydınlar, demokrat ve barışçı insanlar bu duruma seyirci kalmamalı.

7 11 Şubat Haziran 2013 2014 Perşembe Çarşamba AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "O hain vurulsaydı Doğu ve Güneydoğu karıştırılacaktı. Vurulmadı. Şimdi Kuzey, Güney, Batı karıştırılmaya, tahrik edilmeye, istismar edilmeye başlandı. Deyim yerindeyse adeta bıçak sırtında gidiyoruz" dedi MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Diyarbakır'da Türk bayrağının indirilmesine tepki göstererek, Başbakan ve Genelkurmay Başkanı'nı sert sözlerle eleştirdi "Batsın senin çözümün, batsın senin barışın, yerin dibine geçsin senin özgürlük ve barış anlayışın, kahrolsun sizin süreç fitneniz." dedi. Başbakan ve hükümetinin Erbil den P- KK ya özel uçak tahsis ettiğini, buradan yüklediği militanları Oslo ya götürdüğünü ileri süren Bahçeli, "PKK terör örgütü, geçmişte oluk oluk şehit kanı dökerken, Başbakan ve hükümeti başta Oslo olmak üzere, bazı Avrupa ülkelerinde örgütle görüşmeleri sürdürmüştür." ifadelerini kullandı. Partisinin Meclis Grup Toplantısı'nda konuşan Bahçeli, Türkiye nin, kapkaranlık bir çıkmazın tam göbeğinde olduğunu ifade etti. Türk vatanının çok tehlikeli bir sürecin ortasında can çekişmekte olduğunu belirten Bahçeli, Türk milletinin sonu ve sonucu kanlı ve ağır maliyetli o- lacak bir dönemin tüm şartlarına peşinen mahkum halde olduğunu kaydetti. "Başbakan ve hükümeti, ülkemizin milli güvenlik duvarlarını yıkmakta, saygınlığını, saadetini ve sağlam bünyesini deşmektedir." diyen Bahçeli, bölücülüğün kontrolsüz şekilde yayıldığını, devlete meydan okuyan, millete kafa tutan küstahlıkların pervasızca ivme ve cesaret kazanmakta olduğunu ifade etti. Belediye başkanı seçilen mimli ve sicilli bölücülerin, henüz göreve başlamadan tahriklerini sıralamakta olduğunu dile getiren Bahçeli, "Ağrı da milli mücadele kahramanımız merhum Kazım Karabekir in isminin, verildiği caddeden silineceğini bölücülüğün sinsi ve köşesiz ismi peşinen duyurmuştur. Bu zihniyet; sanıyorum atalarının, mesela; Mıgırdıç Hirimyan veya Paul Terziyan ın isimlerini Kazım Karabekir in yerine yazacaktır. Güroymak'a Norşin, Aydınlar a Tillo denilirse ve yerleşim yerleri isimleri birer birer değiştirilip T.C ifadesi bile kamu kurum ve kuruluşlarından sökülürse, en sonunda sıra Kazım Karabekir ve hatta Gazi Mustafa Kemal Atatürk e kadar gelecektir. AKP yol açmış, siyasi bölücüler bu yoldan yürümüştür. Ne olursa olsun, milli mücadele yıllarında Ermeni çetelerine dünyayı dar eden kahraman komutanımız, devlet ve siyaset hayatımızın güzide ismi merhum Kazım Karabekir i, hiç kimse Türk milletinin hafızasından silemeyecek, çıkaramayacaktır." diye konuştu. Bahçeli, Hükümetin tavizkar tutumunun PKK yı yüreklendirdiğini vurguladı

SAYFA 8 MAVi KIRMIZI SARI SAYFA 9 SiYAH MAVi KIRMIZI SARI SONDAKiKA GAZETESİ >>8 GÜNCEL 11 17 Haziran Şubat 2013 2014 Perşembe Çarşamba SONDAKiKA GAZETESİ >>9 GÜNCEL 117 Haziran Şubat 2013 2014 Perşembe Çarşamba www.abdulhaktutus.com Abdulhak TUTUŞ '' Özerklik İnşasının İlk Adımları Mı? Diyarbakır da son günlerde yaşanan olayların perde arkasını her ne kadar tam olarak göremesek de AKP iktidarı dönemiyle başlayıp Çözüm Süreci dediğimiz süreçle taçlanan Kürt Sorununun çözümüne yönelik umutlar gittikçe tükeniyor. Başta doğudaki illerde olmak üzere yavaş yavaş batıya da sıçrayan ve provokasyon olduğu apaçık ortada olan olaylar silsilesi hem aydınlar arasında hem de vatandaşlar arasında umutsuz bir süreç oluşturmaya başladı. Peki neden? Çözüm süreci diye sayfa sayfa yapılan bilimsel çalışmalar; Akil Adamlar projesi ve Türkiye genelinde yapılan araştırmalardan çıkarılan sonuçlar ve PKK nin uzun zamandır susmuş gibi durup harıl harıl çalışması neye tekabül ediyor? İster Kürt sorunu dediğimiz konuya bakalım isterseniz de Çözüm süreci dediğimi konuya bakalım her ikisi de artık içinde samimiyet ve çözüm odaklı olmayan bir mecraya doğru kayıyor ve bu da toplumda çözüme yönelik oluşan umutları bir bir yok ediyor. Diyarbakır da aslında ne oluyor. Kısaca bir bakmak gerekirse olayların fitilini Dağa çıkan çocukların ailelerinin BDP nin önünde eylem yapması ve çocuklarını istemesi ateşledi. Annelerin bu çığlığı Ankara da yankılanmış ve Başbakan HDP ve BDP ye seslenmişti. Başbakan seslenmesinde Ey BDP, Ey HDP gidin o çocukları getirin diyerek dağa çıkan gençlerle ilgili önemli açıklamalar yapmıştı. Peki Başbakan ın bu sesi nerede yankılanmıştı? Diyarbakır da. Demirtaş, Başbakan ın bu sözlerine çok sert bir açıklamayla cevap vermiş ve eylem yapan ailelerle önce konuşmuş ardından o aileleri MİT in parayla eylem yaptırdığı kimseler olarak suçlamıştı. Türkiye bu iddiayı konuşurken Diyarbakır ın Lice ilçesinde yol kesme eylemlerinin yapıldığı ve devletin bu yolların güvenliğini sağlayamadığı iddiası gündeme bomba gibi düştü. İşte Lice de yapılan bu eylem beraberinde birçok sıkıntıyı da getirdi. Neydi o sıkıntılar biraz değinmek gerekiyor. Lice de yapılan eylemlerle ilgili birçok iddialar ortaya atıldı. Bu iddialardan birincisi Lice de geçtiğimiz sene dile getirilen PKK nin esrar tarlaları iddiasıydı. Yaz aylarının başlaması ve ekilen esrarın artık hasat zamanı geldiği ve yapılan bu yol kesme eylemlerinin PKK nin esrar tarlalarını kapatmaya yönelik olduğu iddiası idi. Gün geçtikçe bu iddianın aslının olmadığı da ortaya çıkmaya başladı. İkincisi yol kesme eyleminin çevrede bulunan köylüler tarafından PKK nin koordinasyonunda yapıldığı; çevre köylerde yaşayanların İMC usulüyle nöbet tuttuğu ve bütün gelişmeleri eylem alanında kurulan ve PKK lilerin olduğu iddia edilen çadırdaki kişilere haber verildiği iddiasıydı. Bu iddianın aslı askerlere ateş açıldıktan sonra ortaya çıktı. Birkaç gün devam eden yol kesme olayları ve olay yerinde ortaya çıkan çatışmada sivillerin hayatlarını kaybetmesi eylemlerin çapını büyüttü. Başta Diyarbakır olmak üzere Hakkari ve diğer illerde yaşanan sıkıntılar yol kesme eyleminin özerkliği inşa etme eylemine dönüştürme çabası olduğunu düşündürmeye itiyor insanı. Gerek TSK nın olaylar sırasındaki suskunluğu gerekse de Hükumet kanadının suskunluğu ve her geçen gün artan PKK istekleri ve sert açıklamaları iktidarın ne kadar çaresiz kaldığını göstermesi açısından tarihidir. Özellikle Diyarbakır daki bayrak indirme skandalı vehametin boyutlarını göstermesi açısından önemlidir. Şimdi Selahattin Demirtaş ve Diğer Kürt siyasetçilerin yerel seçimlerden önce yaptıkları özerkliği inşa (ilan) etme açıklamalarının içi boş, kof açıklamalar olmadığını görüyoruz. Çözüm sürecinin bıçak sırtında olduğunu söylememiz özellikle son günlerde ortaya çıkan olaylara baktığımızda yanlış olmaz. Demirtaş ın 12 Şubat ta sarf ettiği Kürt halkının artık kendisini yönetme aşamasına geldiğini ve seçimden sonra sadece fuar ya da kültür merkezi inşa etmeyeceğiz. Asıl inşa edilecek şey demokratik özerkliktir. Bu halk artık kendisini yönetme aşamasına geldi. Muhtarlar, mahalle meclisleri vs. Anadilimizde, lehçelerde Arapça, Ermenice, Süryanice hizmet alma noktasına geldi. Bunları yapmak için devleti bekleyemeyiz. Halkımızın ana dilinde eğitimi olacak, ders kitapları olacak. Devleti bekleme zorunda değiliz. AKP nin insafını beklemek zorunda değiliz. İşte BDP li belediyeler bunu hayata geçirecek bu sözlerinin fiiliyata geçirildiğini artık iyice görüyoruz. Sonuç olarak Diyarbakır da yapılan eylemlere ve ortaya çıkan olaylara baktığımızda durumun o kadar basit bir yol kesme eylemi olmadığı ve bu eylemlerin bu kadar basit şekilde devam etmeyeceğini görebiliyoruz. PKK nin bugün yaptığı açıklamalara baktığımızda ise artık Kürt Sorununu çözmek için sadece Öcalan a yalvarmanın bir şey ifade etmeyeceği de. Son olarak Demokratik Özerklik İnşası kurdele keserek olmayacağına göre bu olayların sonucunda bir Özerklik ilanı veya inşası görmemiz de olasıdır. Kiraz Festivali'nde üreticiye tam destek Bornova Belediyesi Doğa ve Köy Turizmi projelerinin ilki olan Kiraz Festivali ni Beşyol Köyü nde gerçekleştirdi. Törende konuşan Başkan Atila, Biz burada sadece bir festival yapmıyoruz. Amacımız köylerimizi kalkındırmak. Sırada doğa turizmi de var" diye konuştu Bornova Belediyesi Doğa ve Köy Turizmi projelerinin ilki olan Kiraz Festivali ni Beşyol Köyü nde gerçekleştirdi. Bütünşehir Yasası ile mahalle olan ve Bornova Belediyesi nin sınırlarına giren Beşyol, en yoğun gününü yaşadı. Başta Bornovalılar olmak üzere binlerce İzmirli, şenlik alanına adeta aktı. CHP İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel, CHP İzmir İl Başkanı Ali Engin ve Bornova Kaymakamı Kadri Canan da Beşyol daki coşkuya ortak oldu. Bornova Belediye Başkanı Olgun Atila, büyük ilgi gören festivali, geliştirerek geleneksel hale getireceklerini söyledi. Bornova Belediyesi nce ilk kez düzenlenen Kiraz Festivali, 30 Mart ta yapılan yerel seçimlerin ardından Bütünşehir Yasası gereği mahalle statüsü alan Beşyol Köyü nde düzenlendi. Bornova Belediyesi nin ilçeye bağlanarak mahalle olan yerleşimleri ekonomik ve sosyal olarak kalkındırma amacıyla başlattığı Doğa ve Köy Turizmi projelerinin ilki olarak hayata geçirilen Festival, başta Bornovalılar olmak üzere pek çok İzmirliyi Beşyol da buluşturdu. Bornova Belediye Başkanı Olgun Atila nın eşi ve çocukları ile yer aldığı Beşyol daki coşkuya, CHP İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel, CHP İzmir İl Başkanı Ali Engin ve Bornova Kaymakamı Kadri Canan da ortak oldu. Yerli üreticiye katkı Bornova Belediyesi tarafından kaldırılan servislerin yanı sıra kendi imkanları ile festival alanına gelen vatandaşlar dopdolu bir gün geçirdi. Yerli üreticiler stant alanlarında başta kiraz olmak üzere ürünlerini sergiledi ve satış yaptı. Doğal ve el emeği ürünlerden alan, yeme ve içme ihtiyaçlarını yine buralardan karşılayan vatandaşlar bölge ekonomisine katkı da sağladı. Festival alanında ayrıca tarım alet ve makinaları ile tarım ilacı üreten firmalar da ürünlerini sergiledi. Birbirinden renkli etkinlikler Renkli görüntülere sahne olan festivalde İzmir Folklor Eğitim Merkezi ile Ege Yörükleri Derneği Halk Oyunları Ekibi nin gösterileri ilgiyle izlendi. Cafer İnce, Hasan Aksoy, Ceyhun Şişmanoğlu ve Emine Akmeşe nin sırasıyla sahne aldığı konserlerde ise renkli görüntüler ortaya çıktı. Şarkılar ve türküler hep birlikte söylendi, halaylar çekildi. Festival etkinlikleri kapsamında bir de Kiraz Yetiştirme Yarışması düzenlendi. Beşyol dan Mustafa Bay ın yetiştirdiği kirazlar en iyi ürün seçilirken, yine aynı köyden Mehmet Ali Okyay ikinci, Çamiçi nden Hasan Şeker ise üçüncü oldu. Dördüncülüğü ise bir kadın üretici olan Medine Davran elde etti. Jüri beş üreticiyi de mansiyon ödülüne layık gördü. Dereceye girenlerin ödüllerini Bornova Belediye Başkanı Olgun Atila verdi. (HABER MERKEZİ) Almanya'nın 25 yıl önce attığı maskeleri vermişler TBMM Maden Kazalarını Araştırma Komisyonu üyelerinin Soma turunda acı gerçekler ortaya çıktı. İmbat Madencilik'teki araştırma sırasında bir uzman, bundan sonra işçilerin daha güvenli maske kullanacağını belirterek, "Tanesi bin lira olan maskelerden sipariş verdik" diye konuştu TBMM Maden Kazalarını Araştırma Komisyonu üyeleri 301 kişinin ölümüyle sonuçlanan maden faciasının yaşandığı ocağın ardından aynı bölgede bulunan İmbat Madencilik Şirketi'nin tesislerinde incelemelerde bulundu. Milletvekilleri yaklaşık 1600 metre uzunluktaki madende 400 metre ilerledi. Bugün 301 kişinin hayatını kaybettiği Soma'ya gelen TBMM üyeleri, ziyaret ve facianın yaşandığı ocakta yaptıkları incelemenin ardından Soma da faaliyetini sürdüren maden ocağı İmbat A.Ş. de incelemede bulundu. Vardiya değişimi sırasında maden yetkililerinden kazanın meydana geldiği ocakla ilgili bilgi alan komisyon üyeleri madenci kıyafetlerini giyinerek maden ocağına indi. Komisyon üyelerinden İzmir Milletvekili Nesrin Ulema madene girerken oldukça rahat olduğunu belirterek, "Orada çalışan işçilerimizin iş ortamını görmek, o ortamın nefesini almak en azından değerlendirme yaparken biraz daha gerçekçi olmamıza neden olacak." dedi. Milletvekili Sakine Öz de, "Oradaki işçilerimizin yaşadığı duyguları biz de yaşayacağız." şeklinde konuştu. MİLLETVEKİLLERİNE O GAZ MASKELERİ ANLATILDI Komisyon üyeleri madene girmeden önce İmbat A.Ş, yetkililerinden brifing aldı. Bir iş güvenliği uzmanı, 301 kişinin öldüğü facianın hemen ardından en çok tartışılan konulardan biri olan işçilerin karbonmonoksit gazından korunması için dağıtılan gaz maskeleri hakkında milletvekillerine bilgi verdi. Maden yetkilisi, kendi madenlerinde de bu maskeden kullanıldığını kısa süre sonra tanesi bin lira olan ve siparişini verdikleri oksijen maskelerini işçilere dağıtacaklarını söyledi. CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel ise, facianın ardından bir Türk televizyonuna mülakat veren bir Alman maden ekibinin, Türkiye'deki madenlerde kullanılan maskeleri Almanya'nın 25 yıl önce değiştirdiğini söylediğini aktardı. KOMİSYON FACİANIN YAŞANDIĞI MADEN OCAĞINDA İNCELEMEDE BULUNDU TBMM Soma'daki Maden Faciasını Araştırma Komisyonu Başkanı Ali Rıza Alaboyun ve beraberindeki üyeler, facianın meydana geldiği Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.'ye ait Eynez bölgesindeki maden ocağında yüzey incelemelerinde bulundu. Milletvekilleri, İmbat Madencilik İşletme Müdürü Gökalp Büyükyıldız, Soma Kömür İşletmeleri Işıklar Ocağı İşletme Müdürü Haluk Evinç ve Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. İnsan Kaynakları Müdürü Celalettin Gökaşan'dan bilgi aldı. Komisyon Başkanı Alaboyun ve üyeler, önce facianın meydana geldiği maden ocağı girişinde, İmbat İşletme Müdürü Büyükyıldız'la görüştü. Ocağın diğer girişinde komisyon üyelerine bilgi veren Işıklar İşletme Müdürü Evinç ise facianın meydana geldiği madende günlük olarak oksijen ve metan değerlerini ölçtüklerini söyledi. Evinç, "Standartlara göre en fazla iki ay beklenmesi gerekir. Özel Dershaneler Birliği Derneği (ÖZ-DE-BİR) Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Köprülü, dershanelerin dönüşümü ile ilgili bugün itibariyle, sektörü rahatlatacak ve sıkıntıları giderecek bir teşvik verildiğini düşünmediğini söyledi Öğrenci başına teşvik, farklı teşvikler ve ne olduğunu bilmedikleri birçok teşvik verileceğinin vaat edildiğini kaydeden Köprülü, Bu süreçte bizlere de bunlar söylendi. Biz de sabırla ne verilecek diye bekledik. Açık söylemek gerekirse, bugün itibariyle teşvik olarak sektörü rahatlatacak, sektörün sıkıntılarını giderecek bir teşvik verildiğini ben düşünmüyorum. dedi. Özel Dershaneler Birliği Derneği (ÖZ-DE-BİR) ve Güven Dershaneleri Sahipleri Derneği (GÜVEN- DER) üyesi dershane kurucuları Kocatepe Kültür Merkezi nde Dershaneler Süreci Değerlendirme Toplantısı düzenledi. Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı nın okunmasıyla başlayan programda ÖZDEBİR Başkanı Faruk Köprülü ve GÜVENDER Başkan Yardımcısı Eyüp Kılcı ortak basın açıklaması yaptı. Basın toplantısında ayrıca ÖZDE- BİR Yönetim Kurulu üyeleri Naci Atalay, Hasan Karacan, Ali Koçal, Güvender Yönetim Kurulu Üyeleri Hakkı Artuç ve İsmail Özeren de hazır bulundu. Köprülü açıklamanın ardından basın mensuplarının sorularını cevapladı. Dershanelerin amacının öğrencileri sadece bir üst okulun sınavlarına hazırlamak olmadığını kaydeden Köprülü, Öğrencileri bulundukları seviyede kendilerini zayıf hissettikleri derslerden de onlara takviye yapma görevleri arasında. Eğitim öğretimin olduğu her ortamda bu tür ihtiyaçların bitmeyeceğini düşünüyorum. Dershanelerin bugün için yok saysak bile bu ihtiyaçlar bitmiş değildir. Veli bir şekilde çocuğunun bu ihtiyacını gidermek için yollar arayacaktır. İşte bu yollarda ya bizler gibi kanun ve yönetmeliklere göre kurulmuş devletin denetim ve gözetimi altında olan kurumlardan bu ihtiyacını giderecek ya da adını koyamadığımız yasal olmayan bir takım yerlerden bu ihtiyacını gidermeye çalışacaktır. Dershaneleri kapatmakla, velinin ihtiyacını bir çözüm bulmuş olmuyoruz. diye konuştu. İçerideki oksijenin kesin olarak döndüğünü teyit ettikten sonra bilirkişiler ve bakanlık temsilcileriyle biraraya gelip ocağın açılması ve açıldıktan sonra neyin nasıl yapılacağı değerlendirilecek, ardından ocağı açacağız. Bizim direkt amacımız, ocaktaki yangının sönmesi." dedi. Ocaktaki sensörlerden kablolardaki problemden dolayı veri alınamadığını, bazılarına da savcılığın el koyduğunu söyleyen Evinç, numune borularının ağzını açarak içerideki havayı kontrol ettiklerini bildirdi. Olaydan sonra diğer işletmeden geldiğini, havalandırmayı ters çevirerek çok sayıda işçiyi kurtardıklarını anlattı. Aynı şirkete bağlı Işıklar ve Atabacası ocaklarının da 20 gündür çalışmadığını hatırlatan Haluk Evinç, ocak durduğu zaman bozulduğunu ve tamir için müsait arkadaşlarının gelmesini istediklerini belirterek, "Hepimiz bu işletmede çalışıyoruz. Bu işletmeyi yaşatmak istiyorsak elinden tutacağız." diye konuştu. İşletme Müdürü Evinç, CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel'in, işçilerin şirketin diğer ocaklarında çalışmak üzere çağrıldığı iddiasıyla ilgili ise şunları "BİZE OLAN İHTİYAÇ KALMAZSA KURUMLAR SÜREÇ İÇERİSİNDE KENDİLERİNİ ŞEKİLLENDİRECEK" Dershanecilerin kanunla kapatılması yerine, dershanelere olan ihtiyacın azaltılması yolunun izlenmesi olduğunu vurgulayan Köprülü, Bize olan ihtiyaç kalmaz ise bu kurumlar kendilerini doğal bir süreç içerisinde şekillendirecektir. Doğru yaklaşımın bu olduğunu savunuyoruz. dedi. Bir gazetecinin, Bu söyledi: "Biz şu anda çalışan arkadaşlarımıza, 'Eğer siz burada gelip çalışıyorsanız, farklı bir ücret alacaksınız. Eğer çalışmayan arkadaşlar da ücretlerini alacaklarsa alırlar ama siz onlardan farklı alacaksınız.' dedik." Maaş ödemelerine ilişkin soru üzerine de şirket zor durumda olduğundan üst yöneticilerin çalıştığını ifade ederek, çarşamba ya da perşembe günü konuya ilişkin açıklama yapılacağını, maaşların en fazla ayın 20'sine kadar sarkacağını söyledi. İşe gelmeyenlerin çıkarılacağı bilgisinin doğru olmadığını, şu ana kadar kimsenin işten çıkarılmadığını kaydeden Evinç, faciadan sonra çalışacak ve çalışmayacakların ayırtedilmesi için işçilere çağrı yapıldığını söyledi. İnsan Kaynakları Müdürü Gökaşan ise 900 kadar işçiye telefonla işe dönmeleri yönünde mesaj gönderdiklerini söyledi: "Bordroların hazırlığı aşamasındayız. İşçi çıkaracağız diye bir şey yok. İşe davet mesajıdır. Üç gün içerisinde işe gelmeleri gerekiyor. İşten çıkarma anlamına gelmeyecek." Komisyon üyeleri, Eynez ocağındaki yüzey incelemelerin ardından İmbat Madencilik'e ait kömür ocağına inerek bilgi aldı. TÜRK-İŞ ten Soma ya 812 bin TL yardım Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK- İŞ), Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) aracılığıyla Soma Kaymakamlığı na madende yaşamını yitirenlerin aileleri, yaralı işçiler ve kurtarma görevlilerinin acil ihtiyaçlarında kullanılması amacıyla 812 bin TL lik yardım gönderdi. TÜRK- İŞ 3. Bölge Temsilcisi H. Hüseyin Karakoç, yaptığı yazılı açıklamada, konfederasyonun bu yardımının ilk bölüm olduğunu, maden işçiler ve ailelerinin mağduriyetlerinin giderilmesi için her türlü maddi ve manevi desteği sürdüreceklerini bildirdi. Karakoç, şunları kaydetti: Yaşamını yitiren işçi ve emekçileri geri getirmek mümkün değildir. Ama mağdur olan ailelerin acil ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla TÜRK-İŞ, AFAD aracılığıyla Soma Kaymakamlığına ilk etapta 812 bin TL gönderdi. Başbakanlık genelgesi gereğince, TÜRK-İŞ tarafından dağıtılma imkanı olmadığından dolayı para Soma Kaymakamlığı na iletilmiştir. Vefat eden 301 işçi ailesinin yanı sıra 486 maden işçisi ile 25 kurtarma ekibine para yardımının ulaştırılması planlanmıştır. Yardımların dağıtımına da başlanılmıştır. YAŞAM KUTSALDIR Karakoç, üretimin artırılması için iş güvenliğinin hiçe sayıldığını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: Ülkemizde İş Sağlığı ve Güvenliği ile ilgili ciddi tedbirler maalesef bir çok işyerimizde ölümlü bir kaza olmadan alınmamaktadır. İş yerleri daha fazla üretim, daha düşük maliyet mantığıyla hareket etmektedir.üretimi arttırmak için İş Güvenliği de hiçe sayılmaktadır. Halbuki yaşam kutsaldır. İş Güvenliği bir yaşam hakkı olarak görülmeli ve her türlü tedbirler zamanında alınmalıdır. Ve maliyet unsuru olarak görülmemelidir. İşte Soma da daha fazla üretim ve aşırı kar hırsı, çalışanların hayatlarının hiçe sayılması sonucu meydana gelen iş cinayetinde 301 kardeşimizi kaybettik. Acımız büyüktür. Aileler perişan ve mağdur olmuşlardır. Onlarca çocuk yetim kalmıştır. Biz TÜRK-İŞ olarak bu olayın sonuna kadar takipçisi olacağız. Ne gerekiyorsa yapacağız.taşeronlaşmayı ülkemizde temel çalışma biçimi haline getirenlerden, ucuz işçilik peşinde koşanlardan, insanı yok sayıp, insanın canını umursamayanlardan, mutlaka hesap sorulacaktır. TÜRK-İŞ olarak başlattığımız yardım kampanyası devam etmekte olup, yardımlar devam edecektir. (HABER MERKEZİ) Köprülü: Dershanecilere teşvik sözü havada kaldı! Ucube MEB Kanunu için AYM aklıselim karar verecek Türk Eğitim Sen İzmir 3 No'lu Şube Başkanı Adnan Sarısayın, dershane kapatma girişimi ve dört yılını dolduran okul idarecilerinin görevden alınma kararının, Anayasa Mahkemesi (AYM)'nden döneceğine inandıklarını söyledi. 12 Haziran 2014 tarihinde toplanacak AYM nin buna dur diyeceğini savunarak, Sınav sistemi ortadan kaldırılmamasına rağmen dershanelerin antidemokratik bir uygulamayla kapatılmaya çalışılması, Milli Eğitim Kanunu'nda yapılan değişiklikle okul müdürlüğü ve müdür yardımcılıklarında dört yılını doldurmuş olanların kazanılmış hakları zorla ellerinden alınarak 13 Haziran itibariyle idareciliklerinin sona erdirilecek olması, bu yasa değişikliğiyle tüm Türkiye de olduğu gibi İzmir de de sekiz Milli Eğitim İl müdür yardımcısı ve 30 Milli Eğitim ilçe müdürünün eğitim uzmanı yapılarak görevlerinden alınmaları bir depremdir. Asıl kıyamet, 13 Haziran da dört yılını dolduran idarecilerin haklarının ellerinden alınmasıyla yaşanacaktır. Çoğu okullarımızda, 16 Haziran da yapılacak öğretmenler kurulu toplantısına başkanlık yapacak idareci bile bulunamayacaktır. dedi. 'UMUDUMUZ ANAYASA MAHKEMESİ' Eğitim camiasının, gözlerini AYM ye çevrildiğini söyleyen Türk Eğitim Sen Şube Başkanı Sarısayın, AYM, 12 Haziran'da ucube MEB Kanunu ile ilgili yürütmeyi durdurma kararını verir mi bilinmez ancak evrensel hukuk ve bu doğrultudaki uygulamalar düşünüldüğünde AYM'den beklenen, ucube kanunun birçok yönüyle ilgili yürütmeyi durdurma kararı vermesidir. Yüksek Mahkeme'nin kazanılmış hakları yok sayan, demokrasiyi yerle yeksan eden, kanun bile denilemeyecek bu ucubeyi ortadan kaldırması, misyonuyla da örtüşecek bir karar olacaktır. Bazı aklıevveller, 'Yöneticilik ikinci görevdir, kazanılmış hak değildir.' deseler de biz tam tersini düşünüyoruz, çünkü yöneticilik, önceden olmayan ama alınteri ve tecrübeyle elde edilen, kazanılmış bir haktır. Öğretmenlik formasyonunun yanında, yıllar içinde takılan ikinci bir apolettir. Yönetici, öğretmenlikle beraber iki unvanı da hak ederek taşıyan insandır. Dolayısıyla bu görevlerden birini asıl, diğerini geçici olarak görmek akıl, vicdan ve evrensel hukukla asla bağdaşmaz. şeklinde konuştu. Türk Eğitim Sen'in açtığı davada Danıştay'ın, daha önce yöneticilik görevi yapmış olanlara yönetici olarak atanma hakkı vermeyen yönetmelik maddesini iptali de bulunduğunu, bu durumun ise iyi ve yeni bir örnek yargı kararı olduğunu belirten Adnan Sarısayın, Bütün bu gerçekler ışığında Yüksek Mahkeme'nin vereceği karar, mutlaka hukukun üstünlüğünü korumak doğrultusunda olacaktır. Aksi bir ihtimali düşünmek, kaosu kabullenmek olacaktır. Yüksek Mahkeme elbette sadece yöneticiler için değil, dershanelerin kapatılması ve stajyerliğin kaldırılması konularında da aklıselim kararlar verecektir. Bu kararlılığı, ucube MEB Kanunu hakkında vereceği kararda görmek istiyoruz. Bu kararla insanlar, ya kuralsızlığa ve ilkesizliğe ya da hukuka teslim edilecektir. dedi. süreçte dershanelere verilen teşvik nasıl uygulanacak. Yönetmelikle ilgili bir gelişme var mı? sorusuna Köprülü şu cevabı verdi: Öğrenci başına teşvik ve daha bir çok teşvik ne olduğunu bilmediğimiz teşvik verileceği vaat edildi. Bu süreçte bizlere de bunlar söylendi. Biz de sabırla ne verilecek diye bekledik. Açık söylemek gerekirse bugün itibariyle teşvik olarak sektörü rahatlatacak, sektörün sıkıntılarını giderecek bir teşvik verildiğini ben düşünmüyorum. Öğrenci başına ücret çıkan kanunda da ifade edildiği gibi verilebilir yapılabilir gibi cümlelerle tamamlanıyor. Bu görüşmeler süresinde bize iletilen her yıl temmuz ayı içinde Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri ve Maliye Bakanlığı yetkilileri bir araya gelecek o yıl Türkiye de kaç kişiye öğrenci yardımı yapılacaksa bu belirlenecek. Belirlenen rakam bütün Türkiye ye dağılacak il ve ilçelerdeki kurumlara buradan kaçak öğrenci düşeceği kaçar kişi bu işten bedel alacak. Çok net belli değil. Maliye Bakanlığı o yıl bütçemizde buraya ayıracak bir paramız yok derse bu verilmeyecek anlamını taşır. Anayasa Mahkemesi üyelerine dershane dernekleri üyelerinin, kurucularının, müdürlerinin, öğretmenlerinin, velilerinin ve öğrencilerinin mektup yazmalarını istediklerini ifade eden Köprülü, Herhangi bir yönlendirme yapmaksızın her arkadaşımız konu ile ilgili duygu ve düşüncelerini tarafsız olarak kendi vicdani kanaatlerine göre oluştursun ve yazsın istedik. İçerikle ilgili bir yönlendirme yapmadık. İnanıyorum ki bu süreç hepimizi çok büyük sıkıntılara soktu. Bu sadece dershane kurucu ve çalışanları değil görüştüğümüz her velide kurumların kapatılması duygu düşüncesine karşı. Bu süreçte biz velilerimizin bu duygularını biraz daha iyi anlama fırsatı bulduk. Dolayısıyla velilerimizde kendi duygu ve düşüncelerini yansıtacaklardır. şeklinde konuştu. DENİZLİ VE BALIKESİR'DE BAYRAK EYLEMİ Diyarbakır'ın Lice ilçesindeki Türk bayrağının indirilmesi Denizli ve Balıkesir'de protesto edildi. Denizli ve Balıkesir Ülkü Ocakları, bayrağa uzanan elleri kırmayan siyasi iktidarın kendi şerefine ve namusuna da gölge düşürdüğünü belirterek hesap soracaklarını söyledi Ülkü Ocakları Diyarbakır'ın Lice ilçesindeki Türk bayrağının indirilmesini protesto ederek, Türk Bayrağı'na saygı yürüyüşü yaptı. Delikliçınar Meydanı nda toplanan ülkü ocağı mensupları ve vatandaşlar ellerindeki Türk bayraklarıyla slogan atarak Lise Caddesi'deki Denizli 11. Motorlu Piyade Tugay Komutanlığı nizamiyesine kadar yürüyüş yaptı. Burada İstiklal Marşı'nı okuyarak slogan atan grup Türk bayrağı nın indirilmesini protesto etti. Bölücü örgüt mensuplarının gayet rahat bir şekilde yol ve kimlik kontrolü yaptığını dağda, tepede örgüt paçavraları dalgalandırdığını ifade eden Denizli Ülkü Ocakları Başkanı Hüseyin Ülgen, Diyarbakır- Bingöl kara yolu günlerdir kapalıdır. Askerin ve polisin müdahalesi biber gazı sıkmaktan öteye geçememektedir. Devletin varlığının ortada olmaması hasebiyle bölücüler bölgeyi kontrolleri altına almış vaziyettedir. Bardağı taşıran son damla ise bir grup teröristin 2. Hava Kuvveti Komutanlığı na bağlı bir askeri alana girerek, Türk bayrağını indirmesi olmuştur. Yüksek güvenlikli bir alan olan 2. Hava Kuvvet Komutanlığında bu hadisenin meydana gelmiş olması da olayın vahametini artırmaktadır. Böylesi bir ihmal ve acziyet asla kabul edilemez. Bayrak, Türk milleti için her şeyden kutsal olan ve uğruna milyonlarca şehit verilen bir değerdir. Bayrağımız bağımsızlığımızın simgesi olmanın yanı sıra bizim şerefimiz ve namusumuzdur. Bu şerefe ve namusa leke düşürmek hiç kimsenin hakkı ve haddi değildir. Bayrağa uzanan o elleri kırmayan ve bu duruma sessiz kalan siyasi iktidar, aynı zamanda kendi şerefine ve namusuna da gölge düşürmüştür. dedi. Balıkesirli ülkücüler Atatürk anıtındaki boş direğe bayrak çekti Balıkesir Ülkü Ocakları, Diyarbakır 2. Hava Kuvveti Komutanlığı bahçesindeki Türk bayrağının indirilmesini bayrak yürüyüşü ile protesto etti. Şehir merkezinde toplanan kalabalık grup sloganlar attı. Gurup Atatürk anıtı önünde bulunan boş bayrak direğine Türk bayrağı çekti. Balıkesir'de Ülkü Ocakları tarafından düzenlenen bayrak yürüyüşüne vatandaşlar destek verdi. Ali Hikmet Paşa Meydanı'nda akşam saatlerinde toplanan grup, açtığı dev Türk bayrağı ile Anafartalar Caddesi'nden yürüyüşe geçti. Kadınların da ilgi gösterdiği yürüyüşte ellerinde Türk bayraklarını bulunan vatandaşlar, "Kahrolsun PKK, işbirlikçi AKP, Ne Mutlu Türküm Diyene, Bayrağa uzanan eller kırılsın, Alparslan Türkeş'in askerleriyiz" şeklinde slogan atarak, Kızılay Caddesi üzerinden Atatürk Anıtı'na doğru yürüyüşe geçti. Slogan atarak yürüyen gruba vatandaşlar da alkışlarla destek verdi. Yürüyüşe MHP Balıkesir milletvekili Ahmet Duran Bulut, Ülkü Ocakları Başkanı Coşkun Özkan, eski belediye başkanı İsmail Ok ve vatandaşlar katıldı. Polisin geniş güvenlik önemleri aldığı yürüyüşte, kalabalık AK Parti İl binasının bulunduğu caddeye geldiğinde ıslık ve alkışlarla protesto etti. Polisin Abdulgafur Efendi Caddesi üzerinde bulunan BDP binası önünde geniş güvenlik önlemi aldığı dikkat çekti. Atatürk Anıtı önünde toplanan gurup, burada saygı duruşu ve İstiklal marşını hep bir ağızdan okudu. Daha sonra Ülkü Ocakları Başkanı Özkan, kısa bir konuşma yaptı. Ardından tekbir getiren gurup, anıt önünde bulunan ve bayrak bulunmayan direğe yanlarında getirdikleri bayrağı getirdi. Okunan İstiklal marşının ardından grup olaysız bir şekilde dağıldı. Kemalpaşa'da baz isyanı İzmir in Kemalpaşa ilçesi, Soğukpınar Mahallesi 249 Sokak'ta oturanlar, bir binanın çatısına yerleştirilen baz istasyonlarından muzdarip. İstasyonların kaldırılmasını isteyen mahalleliler, bölgede çok sayıda kanser hastası bulunduğunu, yetkililerden çözüm beklediklerini söyledi. Söz konusu apartmanın üst katına, yaklaşık iki yıl önce ısıtma sistemi görünümlü bir baz istasyonu kuruldu. Sokak sakinleri bunun kaldırılmasını isterken aynı binaya, yaklaşık bir yıl önce ikinci baz istasyonu da yerleştirildi. Sokakta bulunan parkta toplanarak bu istasyonların kaldırılmasını isteyen vatandaşlardan Ayhan Durak, Bu istasyonların buradan kaldırılmasını istiyoruz. Çoluk çocuk, genç yaşlı hepimiz bundan etkileniyoruz. dedi. Mecit Hubuk ve Erol Odabaş da, Yetkililerden, baz istasyonlarının kaldırılmasını istiyoruz. Aksi halde tüm yasal haklarımızı kullanacak ve ilgililer hakkında dava açacağız. şeklinde konuştu. Grup daha sonra istasyonların kurulduğu binanın önüne giderek, "Baz istasyonu istemiyoruz" şeklinde slogan attı. İNCE ZIMBALAR Sabit İNCE sabitince1@hotmail.com TÜRKİYE KARIŞTIRILMAK İSTENİYOR Diyarbakır, Lice de bayrak indirme ve yurdun çeşitli yerlerinde protesto adıyla yapılan eylemlere baktığımızda hepsinin provakosyon koktuğunu görüyoruz. Yani Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi Türkiye yine provokatif eylemler ve girişimlerle karıştırılmak isteniyor. Ama hemen belirteyim daha önceki kalkışma ve girişimlerinde olduğu gibi bu kalkışmalarında da derslerini alacaklar ve amaçlarına asla ulaşamayacaklardır. Türkiye sükunet içinde Cumhur olarak Cumhurun başını sağ salim seçecektir. Çünkü çözüm sürecinde yapılan tüm karıştırıcı ve kışkırtıcı eylemlerinde hep başarısız olmuşlardır. Çünkü dağa kaçırılan çocukların anneleri PKK'ya içinden çıkamayacağı bir çorap örmüştür başlarına. Türkiye değişmiştir, artık korkan anneler ve vatandaşlar pkk'dan korkmadıklarını, korkmayacaklarını haykırmaktadırlar. Eskiden bildiğiniz üzere korkuyorlar, tehdit ediliyorlar, korkutuluyorlardı. Çünkü Akp hükümetinin başlattığı çözüm süreci herkese kendine güven getirmiş, korkular atılmış, anneler çocuklarına sahip çıkmışlar ve başta pkk olmak üzere BDP ve diğer partileri de zor duruma sokmuşlardır. Artık öyle kolay kolay pes etmeyecekleri de herkese açıkça anlatılmıştır. Açlık grevi ve arkasından başlayacakları ölüm oruçları da bunun en güzel örnekleri olarak görünmektedir. Diyarbakır ve Lice de bayrak saldırısı da Türkiye'yi karıştırmayı, sokakları harekete geçirmeyi ve kalkışmayı amaçlamış eylemlerdir. Ama yine sağduyu ve akılı, sakin hareket edilerek onların kışkırtmaları havada bırakılmış, bazılarının istediği karışıklık olmamış, halk tepki göstermiş ama sakince telin etmeyi tercih etmiştir. Başbakan da yaptığı açıklama ile "Benim söyleyeceğim en şiddetli söz ne ise onu söylemiş bilin" diyerek çok güzel ve beklenen tepkiyi göstermiştir. Elbette bunun bedelini hem o çocuğu oraya gönderenler, hem de alet olan o kişi ödeyecektir. Bunun hesabı sorulacaktır. Ve ona fırsat veren komutan da her kim ise bunun hesabını verecektir. Nitekim iki güvenlik görevlisinin hemen görevden alınması da bunun göstergesidir. Yani arkası gelecek ve kimin kusuru, suçu, ihmali var ise herkes bunun hesabını verecektir. Bu ister sivil, ister asker olsun. Nitekim Genelkurmayın açıklaması da bunu göstermektidir. Sonuç olarak Türk ve Türkiye düşmanları bundan önce olduğu gibi bundan sonra da en sert şekilde cevabını alacaklar, yaptıkları bu karıştırma, çözümü baltalama girişimlerinden de bir sonuç alamayacaklardır. Türkiye kalkınma ve büyüme yolundaki hızlı gidişini sürdürecek, dost, düşman herkes de bunu görecektir. Yani akp'nin sloğanında belirtildiği gibi Türkiye durmayacak, yoluna hızla devam edecektir. İç ve dış düşmanlarda yine yenilerek yeni ihanetlerin peşinde elbette olacaklar, ama görecekler ki, başaramayacaklar, Türkiye huzur ve sükun içinde diğer seçimleri yaptığı gibi Cumhurbaşkanlığı seçimlerini de yaparak, yeni yolunda ilerlemeye devam edecektir. Özel Özel çocuklara eğlence İzmir Fenilketonüri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği'nin Buca Belediyesi nin desteğiyle gerçekleştirdiği etkinlikte eğlenceli anlar yaşandı. Bu yıl 5 incisi düzenlenen etkinlikte şarkıcı Mikrop Hikmet sahne alırken fenilketonüri hastası çocuklar ve aileleri neşeli bir gün geçirdi. Şirinyer Engelliler Merkezi nde gerçekleştirilen etkinliğe Buca Belediyesi Başkan vekili Canan Aydemir Özkara, İzmir Fenilketonüri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Billur Karadağ ve hastalıkla mücadele eden aileler katıldı. İzmir Fenilketonüri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği üyeleri, proteinsiz gıda ürünleri tüketmek zorunda olan bu çocuklara katkıda bulunacak yerli firmaların üretiminin devlet tarafından desteklenmesini istedi. Fenilketonüri Hastalığı Nedir? Fenilketonüri kalıtsal bir metabolik hastalıktır. Bu hastalıkla doğan çocuklar proteinli gıdalarda bulunan fenilalanin isimli bir amino asidi metabolize edemezler, sonuçta kanda ve diğer vücut sıvılarında artmış olan fenilalanin ve onun artıkları çocuğun gelişmekte olan beynini harap eder ve ileri derecede zeka özürlü olmasına, sinir sistemini ilgilendiren daha bir çok belirtilerin ortaya çıkmasına neden olur. Kalıtsal bir metabolik hastalık olan fenilketonüri, toplumumuzda hala yeterince bilinmemekte ve bir çok çocuğun ömür boyu özürlü kalmasına sebep olmaktadır. Bu konuda sağlık kuruluşlarına ve hekimlere ailelerin uyarılması konusunda büyük görev düşüyor. Bir damla kan ile bu hastalığın önlenmesi mümkün. (HABER MERKEZİ)

SAYFA 10 SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI 115 kilometrelik sahil tatilcileri bekliyor Yılda yaklaşık 3 milyon gecelemeyle iç turizmde birinci sırada olan bulunan Balıkesir'in 25 binden fazla yatak kapasitesine sahip Edremit Körfezi, yaz sezonundan oldukça umutlu. 115 kilometre sahil uzunluğuna sahip körfezdeki otel, pansiyon ve diğer turistik işletmelerin, özellikle ramazan ayından sonra yüzde 100'e yakın dolulukla hizmet vermesi bekleniyor. Marmara Denizi'ne kıyısı olan Erdek ilçesi ve bağlı mahalleri, Ege Denizi kıyısındaki Ayvalık, Ören, Akçay, Güre ve Altınoluk ile Balıkesir, yaz turizmi açısından önemli bir potansiyeli barındırıyor. Balıkesir, yılda 3 milyon gecelemeyle "iç turizmin gözdesi" olarak nitelendirilirken, birinciliğini yıllardır koruyor. Özellikle Kuzey Ege'nin turizm merkezi Ayvalık'tan, Gömeç, Ören, Akçay, Güre ve Altınoluk'a kadar uzanan 115 kilometrelik sahili, 25 binden fazla yatak kapasitesi ve 127 bin ikinci konutu bulunan Edremit Körfezi, her yıl yüz binlerce kişiyi konuk ediyor. Dünyada güneşin en güzel battığı ve izlenebildiği yer olarak bilinen Şeytan Sofrası, serinliğiyle yaz sıcağının etkisini azaltan Kazdağları, uluslararası havaalanı, zeytinyağlı yemekleri, köy müzeleri ve farklı turizm aktiviteleriyle Edremit Körfezi, bu yıl da turizmden oldukça umutlu. - "Yaz nüfusu 2 milyonu geçecek" Edremit Belediyesi kuruluşlarından Ed-Bel Ticaret Ltd. Şti'nin genel müdürü İbrahim Yakın, körfezde sezonun her yıl okullar kapandıktan sonra başlayacağını belirterek, bu yıl 13 Haziran'dan sonra tesislerin ve ikinci konutların dolmaya başlayacağını söyledi. Yoğunluğun eylül ayının sonlarına kadar süreceğini dile getiren Yakın, şunları kaydetti: "Bu yıl beklentimiz çok daha iyi. Ramazan ayının biraz daha öne gelmesi avantaj oluşturuyor. Ağustos ve sonrasında iyi bir boşluk oluşuyor. Ramazan ayından sonra 40 net gün kalıyor ki, turizmciler için bu çok iyi bir zaman. Ramazanda yerli turistimiz azalsa da diğer günlerde telafi edeceğimizi düşünüyorum. Sonuçta 13 Haziran'dan oruç ayına kadar 15 gün, sonrasında da 40 gün dersek yaklaşık 2 aylık bir zaman bize yeter." Edremit nüfusunun normalde 130 bin olduğuna dikkati çeken Yakın, "Bu yıl özellikle ramazan ayından sonra nüfusun 1,5 milyona çıkması bekleniyor. O dönemlerde otel ve pansiyonların yüzde 100'e yakın dolulukla hizmet vereceği, ikinci konutların dolacağı öngörülüyor. Gelen talepler bu doğrultuda. Ayvalık'tan Altınoluk'a kadar uzanan körfez sahilinde ise toplam nüfus, 2 milyonun üzerine çıkar. Bu yüzden Balıkesir, iç turizmde lider" diye konuştu. (HABER MERKEZİ) SONDAKiKA GAZETESİ >> 10 GÜNCEL HABERLER 11 97 Haziran Şubat 2013 2014 Perşembe Çarşamba Denizli Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Mühendislik Fakültesi İnşaat Bölümü öğrencisi Abdullah Küreş, dört yıl boyunca gündüz çalışıp gece ikinci öğretimde okuyarak okul birincisi olmayı başardı. Üniversitenin 2013-2014 genel mezuniyet töreni, BAÜ Kongre ve Kültür Merkezi nde yapıldı. Törene Denizli Vali Yardımcısı Abdullah Acar, Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Ali Değirmenci, Garnizon Komutanı Tuğgeneral Memduh Hakbilen, PAÜ Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, dekanlar, öğretim üyeleri, fakülte ve yüksekokullardan dereceye girip mezun olan 68 öğrenci katıldı. En büyük ilgiyi, Mühendislik Fakültesi birincisi Küreş çekti. Tekerlekli sandalyeyle tören yerine gelen Küreş, 4 yaşında düşmelerle başlayan hastalığına, Ege Üniversitesi Hastanesi'nde kas zayıflığı teşhisi koyulduğunu söyledi. 15 yaşına kadar güçlükle ayakta durabildiğini, yaklaşık sekiz yıldır da tekerlekli sandalyeyle hayatımı sürdürdüğünü anlattı. Alınan bilgiye göre Demirci de Ortaöğrenim ve Yükseköğrenim kız öğrenci yurdu olarak kullanılan binada henüz nedeni belirlenemeyen bir nedenden dolayı yangın çıktı. Demirci ani bastıran şiddetli yağmurun ardından Demirci Belediyesi İtfaiye Amirliğine gelen yangın ihbarı üzerine Yenice Mahallesinde bulunan Özel bir kız öğrenci yurdunda yangın çıktı. Yurdun 2. katında çıkan yangın kısa sürede diğer odalara da sıçradı. İtfaiye ekipleri yangına anında müdahale ederlerken, 3. katta mahsur kalan 4 öğrenci İtfaiye ekiplerince kurtarıldı. Kurtarılan öğrenciler Fadime Çımkı, Esmanur Yaman, Zeynep Nur Kırıs ve Büşra Arslan dumandan etkilenerek hastaneye kaldırıldılar. Dumandan etkilenen öğrenciler sağlık ekiplerince Demirci Devlet Hastanesine kaldırıldılar. Tedaş ekiplerince Mahallenin elektriği kesilerek İtfaiye ekiplerinin güvenli bir şekilde çalışması sağlandı. Demirci Kaymakamı Yalçın Sezgin ve Demirci Belediye Başkanı Selami Selçuk olay yerine gelerek İtfaiye Amiri Kenan Akkaya dan bilgi aldılar. Yetkililer yangının çıkış sebebinin araştırıldığını yıldırım düşmesinden çıkmış olabileceği tahmin edildiği bildirildi. Yangının çıkış sebebinin henüz bilinmediğini belirten Kaymakam Yalçın Sezgin Yangın çok fazla büyümeden söndürüldü. Yıldırım düşme ihtimali üzerinde duruluyor. Öğrencilerimiz yangın esnasında süratle dışarı çıkarılmış. 3 Öğrencimizde şu anda hastanede kontrol altındalar. Gerekli incelemeler yapılacak, Yangın merdivenlerinin kullanılamaması veya camların açılamaması gibi durumlar tespit edilirse gerekli işlemler yapılacaktır dedi. Belediye Başkanı Selami Selçuk ise Yangın sebebi ile ilgili açıklayıcı bir bilgi yok. Yangına müdahaleler noktasında sıkıntılar yaşadık. Yangın merdivenine ulaşım sıkıntısı var. Tekrar tekrar içerisini kontrol ettiriyor, öğrencilerden içeride kalan var mı diyerek. Şu anda can kaybımız yok dedi. (HABER MERKEZİ) GÜNDÜZ ÇALIŞTI GECE OKUDU BİRİNCİLİKLE BİTİRDİ Denizli Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Bölümü'nü birincilikle bitiren engelli eğrenci Küreş, "Engelli olduğum için Allah'a şükrediyorum. Çalışmaya devam edeceğim" dedi ENGELLİ OLMAM ALLAH IN BİR HEDİYESİ Abdullah Küreş, KPSS ile girdiği memuriyeti kazandığını, gündüz çalışıp gece okuduğunu söyledi. Engelli olmasını Allah ın kendisine verdiği bir hediye olarak değerlendiren Küreş, Allahü Teâlâ dan gelen hediyenin sorumluluğunu üstümüzde taşıyoruz. Engel kısmı farketmez. Kimisine görünür engel vermiştir Rabbim, kimisine görünmeyen bir engel vermiştir. Bir şekilde bir sınava tâbi tutulduk. Bizimki bu şekilde bir sınavdı. İnşallah üzerimizde taşıma sorumluluğunu hakkıyla vermişizdir. Bundan sonra da inşallah hayırlısını nasip eder. Allahü Teâlâ, çalışmayı emrediyor bize. dedi. Küreş, eğitim hayatına yüksek lisansla devam etmeyi düşündüğünü belirtti. Abdullah Küreş in diplomasını, PAÜ Rektörü Bağcı verdi. Küreş'in, burada yaptığı konuşmada, Benim için varını yoğunu ortaya koyan, sırtında ve gönlünde taşıyan değerli babama ve anneme teşekkür etmek isterim. sözleri büyük alkış aldı. Konuşmayı babası Ramazan ve annesi Halime gözyaşlarıyla dinledi. DEMİRCİ ÖZEL ÇAĞLAYAN ORTA ÖĞRENİM KIZ YURDUNDA YANGIN Demirci'de öğle saatlerinde başlayan şiddetli yağışın ardından, İtfaiye amirliğine gelen yangın ihbarı Demirci'yi seferber etti DEMİRCİ CELALBAYAR ÜNİVERSİTESİ NDE MEZUNİYET COŞKUSU Celal Bayar Üniversitesi Demirci Eğitim Fakültesi nin 22. ve Meslek Yüksek Okulunun 19. mezuniyet törenleri coşku içinde, mezuniyet yürüyüşü ve törenleri ile sonra erdi. Her yıl geleneksel hale gelen ve çeşitli etkinlikler ile kutlanan mezuniyet törenleri ilk olarak Eğitim Fakültesi kampus alanı içinde her yıl gelenek haline gelen keşkek programı yapıldı. Düzenlenen keşkek programına Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Bakaç, Belediye Başkanı Selami Selçuk, Meslek Yüksek Okulu Müdürü Yrd. Doç. Dr. İsmail Taşlı katıldılar. Başkan Selçuk ve Dekan Mustafa Bakaç,Demirci üniversiteliler kültür ve spor derneği başkanı Mehmet COŞAR ile birlikte keşkek kazanını açarak katılımcılara ikram ettiler. Keşkek programının ardından coşkulu mezuniyet yürüyüşü Eğitim Fakültesi önünden başlayarak, karanfiller ile törenlerin yapılacağı Kaymakam İbrahim Ethem Akıncı Spor Tesislerine kadar devam etti. Demirci halkının ve esnaflarının yoğun ilgi gösterdiği yürüyüşte balkonlardan ve iş yerlerinden öğrencilere karanfiller atıldı. Mezuniyet yürüyüşünün sona ermesi ile birlikte Celal Bayar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Pakdemirli, Belediye Başkanı Selami Selçuk u makamında ziyaret etti. Yürüyüşün ardından Kaymakam İbrahim Ethem Akıncı spor tesislerindeki tören alanına geçildi. Mezuniyet törenine Celal Bayar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Pakdemirli, Demirci Kaymakamı Yalçın Sezgin, Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Bakaç, Demirci Belediye Başkanı Selami Selçuk, İlçe Jandarma Komutanı Üsteğmen Bayram Tahanoğlu,Demirci üniversiteliler kültür ve spor derneği başkanı Mehmet COŞAR, Öğretim Görevlileri, Aileler ve öğrenciler katıldı. Törende konuşma yapan Demirci Meslek Yüksek Okulu Müdürü Yrd. Doç. Dr. İsmail Taşlı, tüm öğrencilere yeni hayatlarında sonsuz başarılar dileklerinde bulundu. Eğitim Fakültesinin çok gelişme kaydettiğini belirten Dekan Prof. Dr. Mustafa Bakaç, Demirci her yönü ile Fakültesine ve Yüksekokuluna sahip çıkmaktadır. Bugün mezuniyet törenimizde Eğitim Fakültesi olarak 589 öğrencimizi mezun ediyoruz. Öğrenmeye gelen öğretme adaylarımızı Anadolumuzun çeşitli yerlerine görev yapmaya gidecekler. Tüm mezunlarımıza sivil hayatlarında sonsuz başarılar diliyorum dedi. Demirci Belediye Başkanı Selami Selçuk yaptığı konuşmada Demirci Eğitim Fakültemizden ve Meslek Yüksekokulumuzdan mezun olan öğrencilerimizi tebrik ediyorum. Ben yaklaşık 50 yıllık eğitim geçmişi olan bir ilçenin Belediye Başkanı olmaktan son derece gururluyum. Bu Gururum sizin gibi pırıl pırıl gençlerin burada eğitim görmesi ayrıca bir mutluluk. Mezun olan tüm öğrencilerimize hayatlarına başarılar diliyorum dedi. Demirci Kaymakamı Yalçın Sezgin Demirci Eğitim Fakültesinin çeyrek asıra dayanan bir geçmişi olan, Demirci Meslek Yüksek Okulu mezuniyet töreninde tüm öğrencilerimizi ve ailelerini tebrik ediyorum. Demirci Fakültesine sahip çıkan bir ilçedir. Demirci halkına öğrencilere gösterdikleri bu ilgiden ve ailelerine gösterdikleri ilgiden dolayı teşekkür ediyorum. Demirci Eğitim Fakültesinin ve Meslek Yüksek Okulunun her türlü ihtiyacına cevap vermiş ve desteklemiştir. Bugün öğrencilerimizin en mutlu günü, mezun olan öğrencilerimizi tebrik ediyor hayatlarında başarılar diliyorum dedi. Celal Bayar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Pakdemirli Celal Bayar Üniversitesi sürekli çıkışta olan bir üniversitemiz. Şu anda 10 Bin civarında bir öğrencimiz mevcut. Sayımız sürekli olarak artmaktayız. Bu yıl kontenjanlarımız ile birlikte 13 Bin 800 öğrencimizi alacağız. Demircide de ilerleme yaşıyoruz. Geçen yıllarda bazı aksamalardan dolayı açamadığımız programları bu yıl açıyoruz. Bu sene Demirci de 4 öğretmenlik programımızı haricinde Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık programı devreye giriyor. Aynı zamanda Meslek Yüksek Okulumuzda da Ormancılık bölümünü açıyoruz. Dolayısı ile bu yıl Demirci için 2 yeni program ile daha da gelişmiş olacak. İleriki yıllarda yeni programlarda hizmete açacağız. Mezun öğrencilerimizi tebrik ediyor hayatlarında başarılar diliyorum dedi. (HABER MERKEZİ) Öğrenciler temsili diploma töreninin ardından, keplerini havaya fırlatarak mezuniyet sevinci yaşadılar.

SAYFA 11 SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI Bacağınız zayıfsa baston, görmenizde aksaklık varsa gözlük, iyi duyamıyorsanız işitme aygıtı kullanırsınız... Peki ya olup bitenleri beyniniz doğru algılamıyorsa ne tür bir aygıt kullanmanız gerekir? Türkiye'de siyaseti sadece "Tayyip Erdoğan takıntısı"na endeksleyerek algılayanlardan söz ediyorum. Düşünün ki bu yaklaşım Adnan Menderes'e, Turgut Özal'a dönük olarak da vardı... Şimdi 2014 yılında bulunduğumuza göre, takıntının şekli ve s- eslendiricilerinin sosyolojik konumları aynı olsa bile, bazı diğer koşullarının değişmiş olması gerekmez mi? Halkın seçimi ile iktidar olanlara karşı nefrete varan öfkelerle tepki koyan kesimleri, kendilerini bu ülkenin asıl sahipleri zanneden "Cumhuriyet Muhafızları" şeklinde niteleyelim. Herkes figürandı SONDAKiKA GAZETESİ >> 11 DÜŞÜNENLERİN DÜŞÜNCESİ 11 17 Haziran Şubat 2013 2014 Perşembe Çarşamba Beyin özürlülere yardımcı olacak bir aygıt var mıdır? Mehmet BARLAS SABAH GAZETESİ Kendilerini ayrıcalıklı ve üstün gören bu kesimler "Oligarşi egemendir" demek çok ayıp kaçacağı için, "Azınlık çoğunluktur" veya "Sandık teferruattır" benzeri safsataları "Uzlaşma kültürü" adı altında oldum olası demokratik sisteme yamamaya çalışırlar. Seçilmiş siyasetçileri aşağılarlar... Seçilmiş siyasetçilere tanınan "İktidar Alanı"nın ne kadar dar olduğunu ve kendileri dahil tüm toplumun, "Derin Devlet"in gözünde figüran konumundan öteye bir anlam taşımadığını görmezler... Son dönemde "Derin Devlet"in seçilmişlere karşı en etkili müdahale araçlarından biri olan "Askeri Vesayet" devre dışı bırakıldı. Ama Derin Devletin siyasete müdahale araçlarından bir diğeri olan "Yargı Vesayeti" ise, özünde nitelik değiştirerek etkinliğini sürdürmekte... Ve "Derin Devlet"in y- erinde de "Paralel Devlet" var. Eli silahlı kuvvetler Kemalist ideolojinin sahipleri yerine Gülen örgütüne bağlı figürler, şu anda yargı erkinin kilit noktalarındalar... Kısacası kendilerini Kemalist, solcu, milliyetçi veya ayrıcalıklı kentsoylu olarak gören ve "Tayyip Erdoğan olmasın da ne olursa olsun" diyen "Cumhuriyet Muhafızları Koalisyonu" içindeki kesimler, şu anda Pensilvanya'dan yönetilen "Paralel Devlet"in güdümündeki figüranlar konumundalar... Bu "Paralel Devlet" yapılanmasına destek veren eli silahlı kuvvetler ise, Kürt Barışı'nı sabote etmeye çalışan PKK'nın Öcalan karşıtı kanatları ile, kentleri şiddete boğmaya çalışan DHKPC benzeri örgütlerdir... Alternatif Gülen mi? Kendilerini "Gezi Ruhu"nda bulan kayıt dışı siyasetin aktörleri ve figüranları "Tayyip Erdoğan olmasın da Fethullah Gülen olsun" deseler, zamanın gerçeklerini daha doğru yansıtmış olurlar kısacası... Laikçilerin cemaatçi oldukları, CHP'nin "Ülkücü"lere bel bağladığı, Öcalan'ın barış arayışlarını ve "Hocaefendi"nin bedduaları simgelediği bu dönemi algılamayan beyinlere, hangi aygıtla destek sağlanabilir ki? Yaşanılan büyük değişimi de, olayın çapını da göremedikleri için siyaseti Tayyip Erdoğan'a takılarak algılayan beyin özürlülerin işleri çok zor... 10.06.2014 Ahmet TAŞGETİREN STAR GAZETES Kürtler arası barış tema sı Kürtler arası barış ifadesini, Orhan Miroğlu nun STAR daki dünkü yazısından ödünç alıyorum. Miroğlu nun Diyarbakır Çalıştayı nın düşündürdükleri başlığı altındaki yazısı, her çevreye, belki özellikle Hükümet e gerçekten çok hayati u- yarılar getiriyor. Okuyanlar bir kere daha ve altını çizerek okusunlar, okumayanlar ise muhakkak okusunlar diye yazının, altını özenle çizdiğim bir bölümünü sizlerle paylaşmak istiyorum. Çalıştay a diğer Kürt siyasetçi ve aydınlarının davet edilmemesi bir eksiklikti. Kürtlerarası iç barış bugün ciddi manada risk altında. Çözüm süreci bu iç barışın nasıl tesis edileceğine cevap aramadan, başarıya ulaşamaz. Kürtler birbiriyle kavga edip dururken, daha doğrusu bir grup kendisi gibi düşünmeyen hemen herkese şiddet temelinde yaklaşırken, devlet Kürt barışı yaptım diyemez. Böyle bir barış da olmaz zaten. PKK yle alakalı sorunlar, silahsızlanma ve başka gruplara karşı şiddet kullanma salt PKK/BD- P yle konuşarak çözülecek bir sorun değildir... Kürt toplumunun PKK/BDP yle özleştirilmesi ve çözüm deyince akla başka bir şeyin gelmemesinin doğurduğu sonuçlar, çözüm sürecini yürüten aktörleri yeniden düşündürmelidir. Nasıl olacak, ya da olacak mı, bilmiyorum ama bugünkü anlayışlar korunacak sa, yarın çözüm olduğunda, PKK/BDP dışında kalan Kürt siyasetçi ve aydınlara ve hatta nüfusun önemli bir kesimine Batıda kalacakları yer aramak gerekebilir. Bölgeye giden herkes bu gerçeği görebilir. Barış, Kürtleri anahtar teslimi PKK/BDP ye emanet etmek olmamalıdır. Tam tersine Kürtlerarası barışın inşa edileceği bir süreç olmalıdır. Kürtlerarası barış dendiğinde, Türkiye Cumhuriyeti devletine yakışan, ağabeylik yapmasıdır. HÜDA-PAR a saldırılar devam ediyor. Mesut Barzani nin bir CIA ajanı olduğunu ispat için yazılan yazılar tam sayfa çıkıyor. Kürt siyasetinin hedefinde Mesut Barzani ve Başbakan Erdoğan aynı oranda yer alıyorlar. Sertaç Bucak ın başkanlığını yürüttüğü Kürt demokratlar platformuna saldırılar oldu. Kürtlerarası barış bugün ciddi bir sorun.. Siz de Orhan Miroğlu gibi sorunun içinde yoğrulmuş ve hayatının imtihanını vermiş bir Kürt aydınının kaleminden şu cümleleri okuduğunuzda irkilmez misiniz?...yarın çözüm olduğunda, PKK/BDP dışında kalan Kürt siyasetçi ve aydınlara ve hatta nüfusun önemli bir kesimine Batıda kalacakları yer aramak gerekebilir. Bölgeye giden herkes bu gerçeği görebilir. Barış, Kürtleri anahtar teslimi PKK/BDP ye emanet etmek olmamalıdır. Bunlar sürecin yönetimi adına gerçekten sarsıcı u- yarılar. Şu soru üzerinde düşünülebilir: - Acaba, Miroğlu nun bu uyarısının altına imza atacak ne kadar Kürt vardır? nsan hayatı elbette önemlidir Fehmi KORU STAR GAZETESİ Lice de iki kişinin ölümü önemli değil mi? diye soran çıkıyor... Ne kadar abes bir soru. Elbette önemli. İki k- işinin ölümü bir yana, tek kişinin başının gereksiz yere ağrıması bile önemlidir. Hele insanlar Kürt sorunu yüzünden hayatlarını kaybediyorsa, onlardan önce ölen onbinlerce başka insanın aynı sorun yüzünden kaybı da aklımıza geldiği için, acıları daha da fazla içimizi yakar... Yakıyor da... Sorunu çözecek süreç devam ederken kalekol yapılır mı, hem de sınırdan 100 küsur kilometre uzaktaki bir yere? diye de soruyorlar. Tek anlamsız şey bu olsa keşke. Onlarca başka anlamsız devlet uygulaması daha sayılabilir; devlet geçmişte yüzlercesini yapardı, anlamsız uygulamaların sayısı gitgide azaldı. Ama demek ki, hâlâ yapmaya devam ediyormuş... İyi de, anlamsız işleri yalnız devlet mi yapıyor? Yapımı yüzünden olaylar çıkan ve şimdiye kadar hayatını kaybedenlerin sayısının üçe ulaştığı Lice deki kalekolun, fotoğraflarına bakılırsa, inşaatı yeni başlamamış; eylemler neden şimdi çıktı? Bu da bir soru... Bir başka soru da şu: Madem sorunu çözecek sürece önem veriliyor ve kalekol yapımına bu yüzden karşı çıkılıyor; öyleyse örgüt neden çözüme verdiği önemi göstermek için Türkiye içerisindeki militanlarını sınırdışına çıkarmıyor, neden hâlâ dağa bazısı çocuk yaşta yeni militan götürmeye devam ediyor, neden silâhtan vazgeçildiğine dair en küçük bir jest bile yapmıyor? Çözüm geldiğinde bugün yapılmakta olduğunu öğrendiğimiz kalekolları halkın yararına işlerde meselâ okul olarak kullanmak pekâlâ mümkün; ancak kalekolların yapımını bahane ederek eyleme sürüklenen insanlardan hayatlarını kaybedenleri geri getirmek mümkün mü? Galiba Lice de iki kişinin ölümü önemli değil mi? gibi sorular sorarken önünü arkasını düşünmekte yarar var. Aksi halde... Aksi halde, maruz kalınacak karşı-sorularla samimiyet sınavında çakabilirsiniz... Nitekim şimdi olan da bu: Lice de insanları eyleme sevk edenler samimiyet sınavında çakıyor... Oyuna gelinmesi de cabası... Evet, oyuna geliniyor... Türkiye de silâhların konuştuğu, silâhla sonuç alınabileceğine insanların inandırılabildiği dönemlerde, isimlerini tek tek saymam gerekmeyen başka ülkelerde de benzer çatışmalar vardı. Bugün var mı? Çatışma alanına dönüşmüş hemen her ülkede silâhlar sustu, siyaset devreye girdi; çoğu ülkede kalıcı çözümlere u- laşıldı, bir-ikisinde çözüldü-çözülecek gibi... Bir dönem kapanıyor ve çözüm süreci ile Türkiye de kanlı çatışmalar tarihini geride bırakma çabasında diğerlerine uyuyor. Silâhla sonuç alınabileceği direnci bugünün dünyasında çağdışı bir yaklaşımdır. Kaldı ki, süreç henüz yeni bir aşamaya girmişken yaşatılıyor bu direnç ve amacının devleti eski reflekslerine geri döndürmek olduğu da belli. Yeni süreçte, daha en başta yapılması gereken, örgütün anlamsız zorlamasıyla kendilerini kenarda tutmuş siyasilere süreci yürütme görevi verildi. Siyaset sonuca ulaşma peşindeyken silâhı hatırlatmak hangi akla (oyun kurucuya) hizmettir? Hayatını kaybeden iki insanın önemini hatırlatanlar sağolsunlar; eğer samimilerse geçmişte çatışmalarda ölen onbinleri de düşünsünler de yeniden o kanlı dönemlere dönmeme kararlığına artık birlikte sahip çıkalım... 10.06 2014 Eğer Hükümet içinde süreci yöneten kadrolar Miroğlu fazla kuşkucu davranıyor, sürecin nasıl geliştiğini biliyoruz, Lice vs olayları kaygı vermemeli, her şey kontrolümüz altında gibi bir kanaatte değil iseler, hem bunu kamuoyu önünde deklare etmeliler, hem de olan bitenin bir risk oluşturmadığına dair i- nandırıcı gerekçeler sunmalılar. Çünkü Orhan Miroğlu örgütün açık-örtülü teröründen mağdur olan Kürtlerin tepkisini seslendiriyor, bunun yanında bir de, sürece ilişkin zaten kaygılar taşıyan diğer toplum kesimleri bulunuyor. Mehdi Eker in, Diyarbakır da sürecin üzerinden bir buçuk yıl geçtikten sonra bile Kürt sorununu çözerken bir türk sorunu oluşturmayalım ifadesini kullanması boşuna değildir. 30 yıllık kanlı sürecin arkasında uluslararası i- radelerin bulunduğu artık tartışılmayan bir gerçek. Türkiye nin çözüm sürecini başlatabilmesinin, işi u- luslararası odakların inisiyatifinden çıkarma noktasında hayati bir gelişme olduğu biliniyor. Davutoğlu nun dediği gibi Türkiye yi bir türbülansa sürükleme h- esapları her zaman bulunabilir, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin, ardından Ak Parti bünyesinde gerçekleşecek olan yenilenmenin böyle bir türbülans projesi için uygun ortam haline getirilmesi söz konusu olabilir vs... Lice bunun ilk kıvılcımları mı? Olabilir. Miroğlu, Hükümetin çözüm iradesine karşılık verdiği için Öcalan ın bile işlevsiz hale getirilmesi ihtimaline vurgu yapıyor ki bunun da belirtileri ortada. Öyleyse... Şu anda örgüte boyun eğmeyen tek ses gibi gözüken Annelerin çığlığı yükseltilmeli, çözüm sürecinden maksadın bölgenin örgüt hakimiyetine terk edilmesi anlamına gelmediği memleketin Doğusuna - Batısına güven verecek biçimde gösterilmelidir. 10.06 2014

SAYFA 12 SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI ACİL TELEFONLAR İtfaye 110 AKS110 110 Acil Yardım 112 Polis İmdat 155 Elektrik Arıza 186 Jandarma İmdat 156 İZSU Su Arıza 185 Doğalgaz Acil Müdahale 187 Cenaze Hizmetleri 188 Sahil Güvenlik 158 Orman Yangınları 177 YANGIN TELEFONLARI İzmir 110 Karşıyaka 372 58 74 Kadifekale 225 49 99 Bornova 388 10 03 Bostanlı 386 17 86 Buca 487 13 61 Karabağlar 237 13 07 Çamdibi 433 65 59 Çiğli 376 73 23 Balçova 278 76 02 Evka 4 351 09 04 Evka 1 452 24 77 Gaziemir 251 00 44 Hatay 250 86 40 Narlıdere 238 35 97 Güzelbahçe 234 25 34 HASTANE TELEFONLARI -Devlet Hastaneleri- Aliağa 616 87 87 N.S. İşgören Alsancak 463 64 65 Alsancak Acil Servis Ağız ve Diş Sağlığı 422 00 76 Alsancak Diş Hast. 464 78 62 Atatürk Devlet 244 44 44 Behçet Uz 489 56 56 Bornava Dev. Hast. 375 58 58 Bozyaka Eği. Hast. 250 50 50 Buca S.D. Hastanesi 452 52 52 Çeşme A. Çizgenakat 712 07 77 Foça 812 14 29 Göğüs Hastanesi 433 33 33 Konak Diş Hastanesi 441 81 81 Karşıyaka 366 88 88 Çiğli Dev. Hastanesi 376 23 33 Menemen Dev. Hast. 832 58 59 Nejat Hepkon Seferihisar Hastanesi 743 20 10 Selçuk Dev. Hast. 892 70 36 Urla Dev. Hastanesi 752 10 04 Tepecik Dev. Hast. 469 69 69 -Belediye Hastaneleri- Eşrefpaşa Bel. Hast. 293 80 00 -Özel Hastaneler- Anadolu Tıp Merkezi 272 00 11 Agora Tıp Merkezi 425 73 73 Atakalp Kalp Hastanesi 483 14 14 Atakent Tıp Merkezi 336 11 95 Atagöz Göz Hastalıkları 435 35 35 Atafizik, Fizik Ted. Mer. 231 25 15 Batıgöz Hastanesi 489 03 03 Bornova Tıp Merkezi 388 20 40 Bornova Özel Tıp Mer. 343 23 50 Bornova Özel Sağlık Tıp Merkezi 339 77 83 Buca Tıp Merkezi 438 14 14 Buca Sağlık Merkezi 438 06 20 Central Hospital 341 67 67 Can Tıp Merkezi 232 13 48 Caner Göz Merkezi 278 81 11 Çağdaş Tıp Merkezi 285 95 95 Çankaya Tıp Merkezi 425 31 31 Çesav Tıp Merkezi 362 67 67 Çeşme Sissus Has. 723 05 55 Çınarlı Hastanesi 462 27 27 Çiğli Özel Sağ. 386 26 16 Diyabet Hastanesi 449 13 19 Diamed Dah. Dal Mer. 465 27 37 Doğa Tıp Mer. 244 16 16 Dr. Sıhhat Tıp Merkezi 367 67 47 Efes K.B.B. Merkezi 446 15 16 Ege Sağlık Hastanesi 463 77 00 Ege Tüp Bebek Merkezi 445 31 45 Egeria Çocuk Sağlık Hastanesi Dal Merkezi 489 35 35 Ekol K.B.B. Dal Mer. 386 55 05 Ekol K.B.B. Şube 369 89 65 El ve Mikro Cerrahi 441 02 21 Gazi Kent Tıp Merkezi 252 45 00 Gaziemir Tıp Merkezi 251 47 67 Hayat Hastanesi 441 41 96 İzmir Hastanesi 483 31 31 İrenbe Tüp Bebek Mer. 464 58 88 Karataş 441 41 70 Karşıyaka Tıp Merkezi 369 00 91 -Türk Telekom- Arıza 121 Bilinmeyen Numara 11811 Danışma 444 14 44 Uyandırma 135 Posta Kodu 119 Fono Tel 141 Borç Ögrenme 163 Çağrı 133 -Sinemalar- Agora Balçova 277 25 25 Afm Park Bornova 373 73 20 Afm Forum Bornova 373 03 50 Afm Ege Park 324 42 64 Afm Passtel 489 22 00 SONDAKiKA GAZETESİ >>12 GÜNCEL 17 Şubat 2013 Perşembe Avşar Palmiye 277 48 00 Cinebonus 278 87 87 Cinebonus 446 90 40 Cinebonus (Ykm) 425 01 25 Cinecity Kipa Çiğli 386 58 88 Çeşme Hollywood 712 07 13 Çamlıca 343 83 15 Deniz Karşıyaka 381 64 61 Batı Sineması 347 58 25 Çınar Sineması 489 88 85 Karaca Sineması 445 87 76 Kipa Hollywood 252 56 66 Menemen Kültür 832 14 11 Şan Konak 483 75 11 Çınar Center 277 11 00 11 Haziran 2014 Çarşamba Rüzgar santrali için İzmir Valiliği'ne dava! İzmir Valiliği tarafından Karaburun ilçesinde yapılması planlanan rüzgar türbinleri için verilen Çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) gerekli değildir. kararının yürütmesinin durdurulması talebiyle 30 avukat dava açtı Karaburun Çevre Kültür ve Turizm Birliği adına Bülent Gültekin, İpar Buğra Dilli ve Demet Arıcı, Çevre ve Ekoloji Hareketi (ÇEHAV) üyesi 30 avukatla İzmir Nöbetçi İdare Mahkemesi'ne dilekçe verdi. Dava dilekçesinde, Karaburun ilçesi Pirenli Dağı Kurtkaya Tepe, Yayladüzü, Değirmentepe, Çataltepe, Mınıslı mevkisinde toplam 252 kilometrekarelik alanda 166 rüzgar türbini kurulmasına ilişkin İzmir Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından 2005 yılında verilen, Çevresel etki değerlendirmesi gerekli değildir. kararının öncelikle yürütmesinin durdurulması, akabinde iptali talep edildi. Dilekçede, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından hazırlanan, Karaburun Yarımadası Özel Çevre Koruma Bölgesi Ön Raporu'nda, yarımadanın flora ve fauna açısından oldukça zengin ve özellikli bir bölge olduğunun vurgulandığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı nın, Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik gereği Özel Çevre Koruma bölgesi olarak tescili ve onayını teklif ettiği hatırlatıldı. "ÇED gerekli değildir" kararında çevre risklerinin hiçbir şekilde değerlendirilmediği, doğal yaşam alanlarında, flora ve faunada meydana gelecek ciddi ve geri dönülemez kayıplara dair hiçbir tespite yer verilmediği ve bunların önlenmesine dair hiçbir öneri sunulmadığı iddia edildi. Doğal sit alanlarının bulunduğu bölgeye çivi çakılamazken 80 metre yüksekliğindeki tek bir türbini 400-500 metrekare alan kaplayan santrallerin kurulmasının kabul edilemez olduğu belirtildi. Dilekçede kuşlarla ilgili ise şunlara yer verildi: Karaburun Yarımadası nın karasal alanı, adaları ve bakir kıyıları, deniz kuşları da dahil olmak üzere 200 ün üzerinde türü kapsayan önemli bir kuş popülasyonuna evsahipliği yapmaktadır. Bu türlerin arasında Akdeniz e endemik ve küresel ölçekte koruma önceliği olan ada martısının (larus audouinii) yaşama ve üreme alanıdır. Bölgede tehdit altındaki kaya kartalı (aquila chrysaetos), kızıl şahin (buteo rufinus), ada doğanı (falco eleonorae) ve küçük kerkenez (falco naumanii) gibi yırtıcılar ve tepeli karabatak (phalacrocorax aritotellis) gibi nadir deniz kuşları da bulunmaktadır. Yürütmenin durdurulması talebi yönündeki açıklamalar şöyle: Dava konusu, 'ÇED gerekli değildir' kararının ve bu kararın dayanağı olan proje tanıtım dosyasının hukuka, kamu yararına, kamu sağlığına ve planlama esaslarına aykırılığı yukarıda ayrıntılı olarak ifade edilmiştir. Davaya konu karardan sonra projenin inşaatları başlamış olup halihazırda Yaylaköy sınırları içinde 50 ye yakın rüzgar türbini dikilmiş durumdadır. Geriye akalan 100 ün üzerinde türbin için de faaliyetler devam etmektedir. Hattâ bu amaçla proje sahibi firmanın, dava konusu ÇED kararının dayanağı olan proje tanıtım dosyasında yer alan türbin koordinatlarına aykırı olarak, farklı koordinatlarda 47 adet yeni türbin dikilmesi amacıyla İzmir İl Özel İdaresi nden imar planlarında revizyon talep ettiğini öğrenmiş bulunuyoruz, (Ek.10-11, İzmir İl Özel İdaresi ne bilgi edinme başvurusu ve gelen cevap). Ayı şekilde proje sahibi şirketin, koordinatları ÇED gerekli değildir kararına esas teşkil eden proje tanıtım dosyasında yer alan koordinatlarla uyuşmayan bu 47 adet ek türbin için EPDK ya başvurarak, üretim lisansı tadil talebinde bulunduğunu; EPDK nın 25.06.2012 tarihli yazısı ile bu tadil talebine konu 47 adet türbinin 'ÇED gerekli değildir' kararına esas proje tanıtım dosyasındaki koordinatlara uygun olup olmadığını İzmir Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ne sorduğunu; İzmir Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü nün 10.07.2012 tarihli cevabi yazısında, sözkonusu 47 adet türbin koordinatlarının üretim lisansına derç edilmiş bulunan türbin koordinatları ile uyuşmadığını bildirdiğini; ancak daha sonra yine İzmir Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü nce yazılan 19/07/2012 tarih ve 15174 sayılı yazı ve 08/08/2012 tarih ve 135518 sayılı yazılarda 47 adet yeni türbinin proje tanıtım dosyası koordinatlarıyla uyuşmadığı tespit edilmesine karşın 'ÇED gerekli değildir' kararına konu 252 km2 lik proje sahası içinde kaldığı gerekçesi ile bu 47 farklı türbin için yeni bir ÇED sürecinin işlemeyeceğine karar verdiğini; bunun üzerine EPDK nın da tadil işlemini onayladığını öğrenmiş bulunuyoruz (Ek.12-13, EPDK bilgi edinme başvurusu ve gelen cevap). Görüleceği üzere ortada farklı kanallardan yürüyen ciddi bir hukuksuzluk hali söz konusudur ve bu hukuksuzluğun kaynağında, dava konusu edilen 'ÇED gerekli değildir' kararı yer almaktadır. Halen dikili olan 50 türbinin yanında 47 adet koordinatları farklı türbinin de eklenmesi halinde halen doğmuş ve telafisi mümkün olmayan zararların katlanarak artacağı kaçınılmazdır. Bunun önlenebilmesi, çevre ve kamu adına telafisi olanaksız zararlara mahal verilmemesi için kesin yargı kararı oluşturuluncaya kadar uygulamanın yürütmesinin durdurulması gerekmektedir. Hukuki nedenler: Çevre Kanunu, Çed Yönetmeliği, Mera Kanunu, Orman Kanunu, ve ilgili kanunlar uyarınca çıkarılmış yönetmelikler, uluslararası çevre koruma sözleşmeleri (BERN, CİTES v.b) ve diğer tüm mevzuat. Deliller: Dava dilekçesi ekinde (Ek.1) ila (Ek.13) sırasında yer alan belgeler, davalı idare tarafından verilen, dava konusunu ilgilendiren her türlü karar ve işlem dosyaları, Proje Tanıtım Dosyası ve ekleri (CD olarak sunulmuştur), imar planları, tanık, keşif ve bilirkişi incelemesi ve her türlü delil. Sonuç ve istem: Açıklanan ve Mahkemenizce resen saptanacak nedenlerle; İzmir İli, Karaburun İlçesi, Pirenli Dağı Kurtkaya Tepe, Yayla düzü, Değirmentepe, Çataltepe, Mınıslı Mevkii nde toplam 252 km2 lik alanda 166 rüzgar türbini kurulmasına ilişkin İzmir Valiliği Çevre ve Şehircilik İzmir İl Müdürlüğü tarafından verilmiş bulunan 05/08/2005 tarih ve 177 sayılı Çevresel etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir kararının öncelikle SAVUNMA ALINMAKSI- ZIN VE TEMİNATSIZ OLARAK yürütmesinin durdurulmasına karar verilmesine; Takiben, dava konusu kararın iptaline, Yargılamanın duruşmalı olarak görülmesine; Yargılama harç ve giderleri ile avukatlık ücretinin davalı idareye yükletilmesine karar verilmesini, arz ve talep ederiz. Gökdelen inşaatlarında korkunç tablo: Beş ayda 100 işçi yüksekten düşerek öldü İzmir Tabip Odası İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Komisyonu, prestijli konut projelerindeki dramatik işçi ölümlerini araştırdı. Düzenlenen rapora göre inşaatlarda ölümlü iş kazaları, bu yılın ilk beş ayında artış gösterdi, Türkiye genelindeki inşaatlarda 97 işçi hayatını kaybetti İş güvenliği yönünden risk taşıyan çok katlı bina inşaatları faciaya sebep oluyor. Gökdelen inşaatlarında yüksekten düşerek hayatını kaybeden işçi sayısı korkunç boyutlara ulaştı. Son yıllarda birbiri ardına yükselen lüks konut projelerinde hayatını kaybeden işçi sayısı, beş ayda 100'ü buldu. Son 10 yıllık verilere göre iş kazalarının yüzde 10'u, ölümlü iş kazalarının ise yüzde 31'i inşaat sektöründe meydana geliyor. 2014 yılının ilk beş ayında gökdelen inşaatlarından düşerek hayatını kaybedenlerin sayısı 97'ye ulaştı. Geçen cumartesi günü İstanbul Kartal'da üç inşaat işçisi, üzerine çıktıkları iskelenin çökmesi sonucu 16. kattan düşerek can verdi. Bunlarla birlikte, yüksek binalardan düşerek hayatını kaybedenlerin sayısı 100'e çıktı. En çok yüksekten düşme kazası, prestijli projelerin yer aldığı İstanbul'da meydana geliyor. İzmir Tabip Odası İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Komisyonu, prestijli konut projelerindeki dramatik işçi ölümlerini araştırdı. Düzenlenen rapora göre inşaatlarda ölümlü iş kazaları, bu yılın ilk beş ayında artış gösterdi, Türkiye genelindeki inşaatlarda 97 işçi hayatını kaybetti. İnşaatlardaki ölümler, en çok yüksekten düşme sonucu meydana geldi. Komisyon Başkanı Dr. Hakan Toksöz, büyük umutlarla çıkarılan yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu yayınlanmasına ve birçok maddesi yürürlüğe girmesine rağmen inşaatlarda kazalar ve ölümlerin azalmadığına dikkat çekti. Büyük inşaat projelerinde bile iş güvenliği önlemlerinin yetersiz olduğunu belirten Dr. Toksöz, "Prestijli projelerle dikkat çeken inşaat sektörü, iş güvenliğinde sınıfta kaldı. Son yıllarda inşaat sektörü, büyümesiyle doğru orantılı bir şekilde işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda başarılı bir grafik çizemedi. İnşaat teknolojisinde önemli gelişmeler olmasına rağmen alınmayan basit önlemler nedeniyle ölümcül iş kazaları bu sektörde artarak devam etti. Yaşanan ölümler, büyük reklamlarla tanıtılan inşaat projelerinde her türlü lüks düşünülmesine rağmen işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin yetersiz olduğunu gösteriyor. Nitekim yapılan incelemelerde, ölümlerin önlenebilir olduğu tespit ediliyor." diye konuştu. Toksöz'ün verdiği bilgilere göre büyük projelerde işin çabuk bitirilme baskısı, ölümlü iş kazalarını arttırıyor. Gereken iş güvenliği önlemleri alınmadan işe başlanıyor ve sürdürülüyor. İşçilerin çalışma kapasiteleri zorlanıyor, vardiyalı çalışma kurallarına uyulmuyor. Madende olduğu gibi inşaat projelerini yapan şirketler de birçok işi taşeron şirketlere veriyor. Taşeronlar da işi ucuza kapatmak için iş güvenliğini gözardı ediyor. 'İNŞAATLARDA PLANLI DENETİM YOĞUNLAŞTIRILMALI' Dr. Toksöz, inşaatlarda ölümlü iş kazalarını önlemek için şu önerilerde bulunuyor: "İş teftiş kurumu planlı denetimleri inşaat sektörüne daha çok yoğunlaşmalı. Yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası ile ilgili yönetmelikler, sosyal tarafların da desteğini alarak yeniden düzenlenmeli. Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri (OSGB)'ne çekidüzen getirilmeli. İnşaatlarda taşeron şirketlerin çalıştırılması konusu, her açıdan tekrar incelenip düzenlenmeli. Taşeron veya sigortasız işçi çalıştıranlara karşı verilecek cezalar caydırıcı olmalı. İnşaat işçilerinin sosyal hakları verilmeli. Taşeron şirketlerde çalışan işçiler, sosyal haklarına kavuşmalı. İnşaat işçilerinin örgütlenmesi ve bu alanda sendika kurmasının önü açılmalı. Yasada olmasına rağmen yaygın olarak uygulanmayan iş durdurma, inşaatlarda da uygulanabilir mekanizmaya kavuşturulmalı." Sema Sineması 483 91 00 Konak Sineması 483 21 91 Desem Sineması 422 53 10 Karşıyaka Sineması 381 50 98 İzmir Sİneması 421 42 61 -Tiyatro- Konak Sahnesi 483 50 35 Ragıp Haykır Sahn. 369 14 87 İzmir Devlet Tiyat. 445 89 41 Uğur Mumcu Sahnesi 343 04 33 İzmir Tiyatro Bab-ı Sanat Merkezi 446 77 95 İsmet İnönü Sanat Merkezi 441 09 02 POLİKLİNİK TELEFONLARI Borcanevi 255 04 44 Bornova Yeni Yaşam 388 03 31 Bozyaka Halk 261 39 13 Bozyaka Dispanseri 256 09 86 Buca Çözüm 438 76 26 Cansu Karabağlar 237 73 83 Çamdibi Derman Polik. 435 00 77 Çizgi Polik. 226 34 34 Deniz Sağlık Polik. 369 90 91 Ege Sağlık 487 57 64 Egeform Fizik 464 24 24 Eşrefpaşa Ö.Sağ. 227 35 26 Eşrefpaşa Zinde Polik. 262 64 71 Gaziemir Dr. Polik. 252 36 92 Gazi Kent Polik. 274 13 74 Halk Polik. 285 46 34 Hatay Özel Sağlık 250 51 52 İhtisas Polik. 254 13 13 Karşıyaka Park Sağlık 367 22 22 Mevlana Polik. 343 32 43 Mersinli Özel Sağlık 461 19 99 Neron Psikiyatri 256 76 76 Nergiz Özel Sağlık 364 08 10 Onur Polik. 458 77 45 Özel 9 Eylüllüler Polik. 453 81 11 Özel Altındağ 458 05 89 Özel Brn Dr. Dispanseri 347 38 92 Özel Çiğli Polik. 386 05 95 Özel Eylül Polik. 373 85 74 Özel Gülhan Polik. 347 99 91 Özel İrem Sağlık Polik. 251 84 24 Özel İzmir Polik. 343 23 50 Özel Pınarbaşı Polik. 479 80 25 Özel Sarnıç Polik. 281 64 03 Özel Seferihisar Polik. 743 58 48 Özel Serin Polik. 261 29 99 Özel Yedigöller Polik. 442 29 92 Özel Yenişehir Polik. 433 09 24 Park Sağlık Polik. 367 22 22 Sevgi Özel Sağlık 438 37 38 Şöferler Odası Sağlık Polik. 227 99 35 Teos Polik. 743 57 77 Vefa Polik. 341 84 24 Yeşiltepe Polik. 351 38 72 Yıkık Cami Halk. 271 27 27 -Askeri Hastaneler- Hava Hastanesi 285 96 50 Kara Hastanesi 262 55 55 ÜNİVERSİTE TELEFONLARI Başkent Üni. Zübeyde Hanım Uyg. Merkezi 330 52 30 Dokuz Eylül Ünv. 412 22 22 Dokuz Eylül Üni. Karşıyaka Polik. 369 30 40 Ege Üniversitesi 444 13 43 İlaç ve Zehir Dan. 277 73 33 Ege Üni.Uyg.ve Araş.Merkezi 330 52 30 -Doğum Evleri- Ege Üni. Tıp Fak. 388 19 63 Konak Doğum Evi 489 09 09 Tepecik Doğum Hast. 449 49 49 -Kan Merkezleri- Kızılay 463 63 53 Çocuk Hastanesi 433 06 08 Ege Üni. 388 28 61 Tepecik Kan Merkezi 433 38 74 ULAŞIM TELEFONLARI Denizyolları 464 88 89 THY Rezervasyon 444 08 49 Basm. Rezervasyon 484 86 38 Alsancak Gar 464 77 95 Santral Garaj 472 10 10 -Körfez Ulaşım İskeleler- Konak 484 98 56 Karşıyaka 368 00 42 Alsancak 464 78 31 Bostanlı 330 89 22 Bayraklı İskele 345 77 53 Pasaport İskele 484 22 56 Göztepe İskele 224 20 22 Üçkuyular İskele 259 40 13 -Elektrik Arıza- Genel Kesinti Seb. 435 11 84 Buca 426 69 37 Çiğli 376 90 91 Karşıyaka 369 79 80 Bornova 388 83 78 Narlıdere 238 32 90 Eşrefpasa 261 48 04 Gaziemir 251 92 05 Güzelbahçe 234 05 34 Konak 425 60 60 Çeşme 712 63 46

11 Şubat Haziran 2013 2014 Perşembe Çarşamba Sağlık Bakanlığı koordinatörlüğünde yapılan Türkiye Çocukluk Çağı Şişmanlık Araştırması sonuçları Ankara'da açıklandı. Beden kitle indeksine göre çocukların yüzde 22.5 i şişman (kilolu dahil), yüzde 2,1 i zayıf Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Saraçoğlu:"İlk bin gündeki yetersiz beslenme, sadece kronik hastalıkların, psikiyatrik bozuklukların artmasına, fiziksel ve kognitif gelişmenin, metabolik fonksiyonların bozulmasına değil, bağışıklık sisteminin zayıflamasına dolayısıyla zatürre, ishal, menenjit gibi ciddi enfeksiyonların artmasına da yol açmaktadır" dedi Çocuğun gelecekteki sağlığını gebelik süreci ve iki yaşına gelinceye kadar dönemdeki beslenme biçimi ortaya koyuyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Ferit Saraçoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, insanın dünyaya gözlerini açtığı andan itibaren başlayan ilk bin gün ile gebelik sürecindeki beslenmenin sağlık açısından çok önemli olduğunu belirterek, yeni doğan bir bebeğin beyninin 300 gramdan 2 yaş sonunda bin 200 grama ulaştığını söyledi. Yetişkin bir kişinin beyin ağırlığının yaklaşık bin 400 gram olduğunu ifade eden Saraçoğlu, beyin fonksiyonlarının çoğunun bu dönemde geliştiğini aktardı. Saraçoğlu, ilk iki yaşın çocuğun yürümeyi, konuşmayı, sevmeyi, üzülmeyi, korkmayı öğrendiği dönem olduğunu belirterek, bu dönemde anne sütü alınmasının çok önem taşıdığını vurguladı. Saraçoğlu, "İlk bin gündeki yetersiz beslenme, sadece kronik hastalıkların, psikiyatrik bozuklukların artmasına, fiziksel ve kognitif gelişmenin, metabolik fonksiyonların bozulmasına değil, bağışıklık sisteminin zayıflamasına dolayısıyla zatürre, ishal, menenjit gibi ciddi enfeksiyonların artmasına da yol açmaktadır" dedi.doğru ve yeterli beslenen çocuğun, okul başarısının da yüksek olduğuna dikkati çeken Saraçoğlu, şunları kaydetti: "Bu çocuklarda, çocuklukta ve yetişkin hayatta obezite, kalp damar sistemi hastalıkları, şeker hastalığı gibi kronik hastalıkları ve ruhsal sağlık sorunları daha az olmaktadır. Bu farklılığın ekonomiye yansıması, özellikle sağlık harcamaları, artan kronik hastalıkların topluma getirdiği yükler dikkate alındığında çok büyük bir kaynak harcaması anlamına gelmektedir. Bir yetişkinin gelirinde en az yüzde 20-46'lık bir azalmaya, ülke Gayri Safi Milli Hasılasında en az yüzde 2-3'lük kayba yol açmaktadır.""dünyada son on yılda açlıkla mücadeledeki tüm çabalara rağmen, her yıl yaklaşık 2,6 milyon çocuk ve 100 bin annenin beslenme bozukluğuna ve sağlıklı suya ulaşamadıkları için hayatını kaybettiğini" vurgulayan Saraçoğlu, "Her yıl 5 yaş altında ölen 7,6 milyon çocuğun yüzde 35'i bu nedenle kaybedilmektedir. Yaklaşık 170 milyon çocuk kötü beslenme nedeniyle tam potansiyellerini kullanamamaktadır" diye konuştu. Saraçoğlu, az gelişmiş 80 ülkede çocukların yüzde 20'sinde, bunlardan 40 ülkede çocukların yüzde 40'ında, 14 tanesinde ise bu oranların da üzerinde büyüme bozuklukları görüldüğünün altını çizerek, bu bozuklukların yaklaşık yarısının anne karnındaki kötü beslenmenin sonucu olarak ortaya çıktığını söyledi. Saraçoğlu, ilk bin günde yeterli ve doğru beslenmenin artırılması ile öneminin, topluma anlatılması konusunda başta sağlık personeli ve yöneticileri olmak üzere, politikacılara, sivil toplum kuruluşlarına, medyaya ve özel sektöre önemli görevler düştüğünü sözlerine ekledi.saraçoğlu, ilk 3 aydan sonra sağlıklı bir bebeğin gelişimi için günlük 300 kalori civarında fazladan enerji alınması gerektiğini anlatarak, gebelik öncesi ağırlığın sürdürülmesi için günlük 2 bin-2 bin 200 kalori ihtiyacı varken gebelikte 300 kalorilik ekle birlikte alınması önerilen günlük kalori miktarının yaklaşık 2 bin 300-2 bin 500 kaloriye çıktığını söyledi. Gelişen bir bebeğin vücut hücrelerinin, anne vücudundaki değişiklikler ve özellikle de plasentanın proteine gereksinim duyduğunu anlatan Saraçoğlu, anne karnındaki bebeğin büyümesi için günlük fazladan 20 gram proteine i- htiyaç duyulduğunu bildirdi. Saraçoğlu, gebelik döneminde demir ve kalsiyumun da tam alınması gerektiğinin altını çizerek, "Gebe kadınların günlük kalsiyum ihtiyacı 1000-1300 miligram. 240 gram (büyük su bardağı) süt veya yoğurt günlük yaklaşık 300 miligram kalsiyum sağlar. Süt ve süt ürünleri, yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller iyi bir kalsiyum kaynağıdır" diye konuştu. Saraçoğlu, genel beslenme biçimine ilişkin şunları kaydetti:"gebelerin 12. haftadan itibaren 9 damla günlük tek doz D vitamini alması, gebelik süresince devam etmesi, doğum sonrası özellikle en az 6 ay, bebek anne sütü almaya devam ediyorsa emzirme süresince bunun kullanılması gerekmektedir. Gebelikten dolayı artan enerji ve besin ögesi ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için gebenin bir su bardağı kadar süt veya yoğurt veya 2-3 kibrit kutusu kadar peynir veya 1-2 kaşık çökelek tüketmesi gerekir. Bir adet yumurtaveya yumurta kadar et, tavuk, balık yemesi önerilir. Bu besinler tüketilemiyorsa kurubaklagil yemekleri, mercimekli veya nohutlu çorbalar tüketilebilir. Yemeklerle birlikte C vitamininden zengin maydanoz, kıvırcık, lahana, biber, domates, karnabahar, kuşburnu, portakal, mandalina, elma, şeftali ve taze meyve suları tüketilmelidir. Yemeklerde iyotlu tuz kullanılmalıdır. Gebelerin yeterli miktarda omega 3/6 alması da bebeğin beyin gelişimi açısından önemlidir. Bu amaçla günde 1000 miligram omega 3 ilaç o- larak alınabileceği gibi sık balık tüketilerek, günde 5-6 ceviz yenilerek sağlanabilir. Sıvı alımı asla ihmal edilmemeli, günde en az 8-10 bardak su içilmelidir. Yenidoğan doğumdan sonra mümkün olduğunca erken ( ilk yarım saat içinde) emzirilmelidir."(aa)

SAYFA 14 SONDAKiKA GAZETESİ >> HARRY POTTER'ın Osmanlı çarıkları İzmir Ayakkabı Fuarı'nda SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI Haziran Çarşamba 20132014 Perşembe 14 GÜNCEL7117ubat IZMIR KUŞ CENNETI ÖLÜYOR, AĞLAYANI YOK! 3 6. İzmir Ayakkabı/Kış Fuarı, özel bir sergiye evsahipliği yapacak. Fuar bünyesinde İzmir Ayakkabıcılar Odası ve İZFAŞ işbirliğiyle düzenlenecek Ayakkabı ve Ayakkabı El Aletleri Müzesi sergisinde, Harry Potter filmlerinde baş karakterin giydiği Osmanlı çarıkları da yer alacak. Sadece profesyonel ziyaretçiye yönelik olan fuar, 12 Haziran 2014'te açılacak. Geçmişi 200 yıldan fazla olan ayakkabılar ve ayakkabı yapımında kullanılan eski alet ve makinelerin bulunacağı sergide 1910 yılında elde imal edilmiş çizme, 150 yıllık makine ve el aletleri, metelik, Osmanlı postalı, tokalı yemeni, çarık ayakkabı, saray terliği, efe çizmeleri ve orijinal haliyle yapılan bazı ayakkabılar da görülebilecek. Ayrıca günümüzde kullanılmayan tahta çiviler, kaçaburuk, ıstaka, filo bıçağı, katoki, parmaklık, dolgu mumları gibi birçok el aletleri de sergilenecek. TÜRKİYE'NİN İLK AYAKKABI MÜZESİ Müze, İzmir Ayakkabıcılar Odası bünyesinde faaliyetini sürdüren İzmir Ayakkabıcılık Mesleki Eğitim Merkezi binasında, çok geniş kapsamlı olarak yer alıyor. Tarihî ayakkabı ve ayakkabı el aletlerinin sergilendiği müzedeki eşyalar, sektör çalışanları ve kurumlar tarafından bağışlanmak suretiyle biraraya getirildi. Geçmiş, geleceğimizin ışığıdır felsefesinden yola çıkılarak geçmişi bugünde yaşatmak ve gelecek nesillere taşımak için oluşturulan İzmir Ayakkabı Müzesi, 26 Şubat 2004 tarihinde, dönemin Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun tarafından açılmıştı. (HABER MERKEZİ) Kuş Cenneti'ni kurtaracak projenin hazır olduğunu söyleyen Prof. Dr. Sıkı, "Kuşların mutfağı olan Homa Dalyanı ndaki yangının söndürülmesi ve iyileştirilmesinin yapılması için bütün yasal izinler alınmış olup sadece Bakan Eroğlu nun vereceği talimatı beklenmektedir diye konuştu E ge Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Sıkı; İzmir Kuşcennetini korumak ve geliştirmek için alınan kararlar uygulanmadığı için Kuşcenneti sulak alanı gün geçtikçe kötüleşiyor. İzmir Kuşcennetindeki kötü gidişi durdurması için Orman ve Su İşleri Bakanı Prof.Dr.Veysel Eroğlu nu göreve davet ediyoruz. Kuşcennetinde 27 yıldan beri görülen kuraklığı DSİ ye verdiği talimatla bitiren Sayın Bakanın Koruma Kurul Kararlarının uygulanması için de aynı hassasiyeti göstereceğine inanıyoruz diye konuştu. Prof. Dr. Sıkı; İzmir Kuşcennetinde yaşayan 290 kuş türünün barınma, sığınma üreme ve beslenmeleri için adeta Kuşların Mutfağı olan Homa Dalyanı nın kötü gidişini durdurmak için kuşlarla birlikte bütün canlılar kendilerini kurtarmak için Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu na kanatlarını açarak ve feryat ederek yalvarmaktadır. Türkiye nin mahkeme kararı ile tescilli tek Yaban Hayatı Koruma Sahası olan Homa Dalyanı nda hayatın (yaşamın) korunması ve yaşaması için mutlaka Homa Dalyanı nın iyileştirilmesi yapılmalı, Dalyanın yaşaması kötü kaderine terk edilmemelidir dedi. Homa Dalyanı nın İzmir Kuşcenneti sulak alanında bin 824 hektar alana sahip olduğunu ifade eden Prof. Dr. Sıkı; Küresel ısınma ne- deniyle suların yükselmesi ve ani olarak görülen iklim değişiklikleri sonucu oluşan dalga hareketleriyle dalyan içindeki ada ve yarımadaların aşınması sonucu dalyan tamamen sığlaşmış ve kuşların kuluçkaya yattığı ada ve yarımadalar yok olmak üzeredir. Sığlaşan Homa Dalyanı nda mevsime bağlı suların kısa zamanda ısınması ve soğuması nedeniyle balık stokları azalmıştır. Hatta 1982 yılında ilk defa ürediği tespit edilen Tepeli Pelikanların, Küçük Akbalıkçılların ve Hazer Deniz Kırlangıçlarının kuluçkaya yattığı Orta ada günümüzde yok olmuştur. Diğer iki ada ise gerekli müdahalelerin yapılması geciktirilirse tamamen yok olarak küresel ölçekte nesli tehlike altında olan ve Türkiye de sadece 4 yerde kuluçkaya yatabilen Tepeli Pelikanlar İzmir Kuşcennetinde artık kuluçkaya yatamayacaktır diye konuştu. Prof. Dr. Sıkı; Homa Dalyanının doğaya tekrar kazandırılarak balık ve kuş varlığının arttırılması için önerilen proje kapsamında Dalyan içinde kuşaklama kanalı ve bu kanalın denizle bağlantısı olan 3 adet boğaz yapılacak ve bu çalışma sırasında çıkacak malzeme ile kaybolan Orta ada tekrar yapılacaktır. Bu çalışmalar için 2013 yılı Ocak ayında, İzmir ili Yerel Sulak Alan Komisyonunda oy birliğiyle kabul edilmiş, aynı proje 2013 yılı Mart ayında İzmir 3 Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu projenin uygun olduğuna (OLUMLU) oybirliğiyle karar vermiştir. Yerel Sulak Alan Komisyonunun aldığı karar 29 Nisan 2014 tarihinde Orman ve Su İşleri Bakanlığı Müsteşarı Prof.Dr.Lütfi Akça nın başkanlığında toplanan 2014 yılı I. Olağan Ulusal Sulak Alan Komisyonu toplantısında da oy çokluğu ile kabul edilmiştir dedi. Homa Dalyanında yapılacak olan iyileştirme çalışmasının Yerel ve Ulusal Sulak Alan Komisyonlarında kabul edilmesi, Dalyanın I. Derece Doğal Sit Alanı olması nedeniyle İzmir 3 Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonundan alınan kararın 3386 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununa göre yaptırımın zorunlu olması bağlayıcı nitelikte olup ilgili Kanunun 14. maddesine göre Kamu kurum ve kuruluşları (Belediyeler dahil) ile gerçek ve tüzel kişiler, koruma kurullarının kararlarına uymak zorundadırlar dendiğini belirten Prof. Dr. Sıkı; Kuşların mutfağı olan Homa Dalyanı ndaki yangının söndürülmesi ve iyileştirilmesinin yapılması için bütün yasal izinler alınmış olup çalışmaların geciktirilmeden başlaması Orman ve Su İşleri Bakanı Prof.Dr.Veysel Eroğlu nun vereceği talimatı beklenmektedir diye konuştu. (EGE AJANS) Özel Yamanlar okulları 22 madalyanın 13'ünü aldı İzmir'de Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Buca Eğitim Fakültesi Fen ve Matematik Olimpiyatları (BEFMO)'nda, 22 madalyanın 13 ünü Özel Yamanlar okullarından öğrenciler kazandı. Üstün Zekalıların Eğitimi Ana Bilim Dalı tarafından lise ve ortaokullar arasında düzenlenen BEFMO'ya, 52 okuldan toplam 423 öğrenci katıldı. Özel Yamanlar Koleji üç altın, dört gümüş ve altı bronz, 60. Yıl Anadolu Lisesi iki, İzmir Atatürk Lisesi bir, Özel Ege Lisesi bir, DEÜ Özel 75. Yıl Ortaokulu iki, Özel İzmir Ortaokulu iki, MEV Özel Güzelbahçe Ortaokulu bir madalya kazandı. Buca Eğitim Fakültesi kon- ferans salonunda ödül töreni düzenlendi. Dereceye giren öğrenciler ödüllerini Dekan Prof. Dr. Süleyman Başlar, Üstün Zekalıların Eğitimi Ana Bilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Burak Karabey ve diğer akademisyenlerin elinden aldı. Özel Yamanlar Eğitim Kurumları Genel Müdürü Sebahattin Kasap, yaptığı açıklamada, "Bilim olimpiyatlarının marka okuluyuz. Okulumuz bugüne kadar uluslararası bilim olimpiyatlarında 140 madalyayla ülkemize en çok madalya kazandıran okuldur. Geleceğin bilim olimpiyatçılarını, ilkokuldan başlayarak yetiştiriyoruz." dedi. (HABER MERKEZİ) Soldan sağa: 1. Orkestra şefi. Bir renk. 2. Atardamar. Kesilen hayvanların bacaklarından yapılan çorba. 3. Yer çatlağı, esik. Kara taşıtlarından biri. 4. Eski dilde ulaştırma. İri taneli bezelye. 5. İçi misket dolu top mermisi. 6. Delikleri tıkamaya yarayan mantar, tahta veya plastik tıkaç. Et ya da peynir lokması. 7. Nikelin simgesi. Alçalma, düşkünlük. 8. Favori. Emile Zola nın ünlü bir eseri. Bir nota. 9. Saman renginde olan, açık sarı. Altın. 10. Kalın ve kaba kumaş. Dingil. Bir nota. 11. Hindistan da küçük prenslere verilen ad. Nesne. 12. Hiçbir hastalığı olmayan, sağlıklı. Yankı, akis. 13. Bir yağış türü. Elektrik kablolarının kollara ayrıldığı kutu. 14. Sarp geçit. Afrika da bir başkent. 15. Eskrimde bir kılıç türü. Adet. 16. Müstahsil. Lübnan ın plaka işareti. 17. Bir gezegen. Ünlem. 18. Borsada kesin vadeli değerlerin kuru ile prim değer kuru arasındaki fark. Akciğerleri dinlerken hekimin duyduğu patolojik ses.19. Habeş soylusu. Kaşındırıcı bir deri hastalığı.20. Giriş. Yapılan iş, edim, fiil. Dünkü bulmacanın cevapları Yukarıdan aşağıya: 1. Bir çeşit yumurtalı ve hafif hamur tatlısı. Bağırsakları tutan karın iç zarı. Eski dilde emirler, beyler. 2. Müslüman inanışına göre kıyamet günü bütün ölülerin toplanacakları yer. Türk müziğinde bir makam. Öküz yemliği. İki tarla arasındaki sınır. 3. Daha çok parmaklarda oluşan dolama. Serüvenci. 4. Tavlada bir sayı. Sığ sulardaki kayalıkların dibinde yaşayan renkli bir balık. İskambilde birli. Yazılı şey, kitap. 5. Bir yayın kurumumuz. Panama nın plaka işareti. Temel, esas. Doğum işini yaptıran kadın. Bir işi ya da işin bir bölümünü artırma ya da kapalı zarf usulüyle başkasına bırakma.6.nazım Hikmet in soyadı. İyiden iyiye, iyice. Ülkemizi simgeleyen harfler. Endonezya nın plaka işareti. 7. Şarkılı ve konuşmalı bölümlerin bir arada olduğu sahne gösterisi. Antimonun simgesi. - DELON ( Ünlü Fransız aktör ). Kiloamperin simgesi. 8. Çözümleme. Telefonda konuşmakta kullanılan madeni marka. Cennet. 9. Yemek yemesi gereken. Yerdeki karı temizlemek. Oklava. 10. Bukalemun. İspanyolların ünlü sevinç nidaları. Parlak kırmızı renkte değerli bir taş.

SAYFA 15 SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI Körfez'de adrenalin Galatasaray TV ye açıklamalarda bulunan Semih Kaya, geçen sezonun takım açısından iyi geçtiğini belirterek, Sezon takım açısından bence iyi geçti her ne kadar kötü yorumlara maruz kalsak da bana göre iyi geçti. Sonuç itibariyle 3 kulvarda mücadele ettik. Diğer takımlar tek kulvarda oynadığı için onlara daha rahat geldi tabi ki haliyle Galatasaray da bir yılda 46 maç oynadım, diğer takımlar 25-26 maç ortalama oynarken bizim ki çok yüksekti ve dolayısıyla çok yıprandık. Bizim için güzel bir sezondu bizim için herkese çok teşekkür ediyorum. dedi. Genç futbolcu geçen sezon kendisini en çok mutlu eden karşılaşmanın Fenerbahçe zaferi olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: Geçen sezon beni en çok mutlu eden maç sezon içerisinde bir Galatasarylı olarak Fenerbahçe zaferleri beni en çok mutlu kılan hafızamda yer eden maçlar olmuştur. Keza aynı şekilde Juventus maçı hafızamda yer etti. İki yıl üst üste şampiyon olduk bir çok kupa kazandırdık o yüzden camia olarak iyi yıllar geçiriyoruz. Öte yandan Galatasaray da arkadaşlık ortamının kötü olduğu şeklindeki haberler konusunda da Semih Kaya, Galatasaray takımında arkadaşlık ortamının kötü olduğu söyleniyor ama şaşırıyorum. Okuduğum zaman inanamıyorum, ancak tabi ki başarılı olan bir takımı herkes bozmaya çalışır. Hafif kötü gittiğimiz zamanlar üzerimize geliyorlar ama biz Türkiye nin en iyi kulübüyüz. Dünyanın da sayılı kulüpleri içerisindeyiz. Takım içi arkadaşlık muhteşem antrenmanlarda bunu ortaya koyduğumuzu düşünüyorum. dedi. Körfez Yarış Pisti, TOSFED Pist Kupası ve Türkiye Pist Şampiyonası'nda mücadele eden sporcuları ağırladı. Kocaeli Otomobil Sporları Kulübü tarafından Toshiba ve Kocaeli Büyükşehir Belediyesi katkıları ile organize edilen yarışlarda her iki günde toplam 8 ayrı yarış koşuldu. TOSFED Pist Kupası 3. Ayak yarışlarında; 3 ayrı kategoride toplam 11 pilot piste çıktı. 12 tur üzerinden gerçekleşen Kategori 1 ve 2 ilk yarışında Ülkü Motorsport'tan Galip Atar birinci, aynı takımdan Cenk Burak Çelik ikinci, Loft Oil T-Max Racing Team'den Engin Bilgiç üçüncü oldu. Günün ikinci yarışında ise Atar, bir kez daha ilk sırada yer alırken, Ümit Ülkü ikinciliği ve Cüneyt Kut ise üçüncülüğü elde etti. Kategori 3'ün 12 turluk ilk etabında Ülkü Motorsport'tan İsmet Toktaş birinci, Loft Oil T- Max Racing Team'den Suat Demirel ikinci, Ülkü Motorsport'tan Süleyman Kolot üçüncü sırada yer alırken, günün ikinci yarışında Toktaş, bir kez daha damalı bayrağı ilk gören pilot oldu. İkinci yarışta Tamer Dağlı ikinci, Süleyman Kolot üçüncü sırada yer aldı. Türkiye Pist Şampiyonası ikinci ayak yarışlarında Maxi ve Super grup pilotları piste çıktı. Maxi grup ilk yarışında, pole pozisyonda başlayan Loft Oil T-Max Racing takımından Ayhan Germirli BMW Teknik Direktör Roberto Mancini hakanda yıldız oyuncu, Roberto Mancini inanılmaz karizma bir adam, çok başarılı, tecrübeli, giyinişi tarzı muhteşem, çok iyi bir teknik adam, arkadaş gibi bizimle, tecrübelerini hemen aktarır, yeri geldiği zaman eleştirir bunu böyle yapma der. Beşiktaş mücadelesindeki hareketim bence fazla büyütüldü, o hareket zaten normal yapmama gereken bir hareketti ben yapmam gerektiği için yaptım ve bu olayın bu kadar büyütülmesi Türk futbolunun ne kadar kötü bir vaziyette olduğunu gösteriyor. Halbuki ben normal olarak yaptım. Bu sene şampiyon olamadığımız için özür dilerim onlardan ama seneye bomba gibi 4. yıldızı takmış bir Galatasaray görecekler. SONDAKiKA GAZETESİ >>15 SPOR 11 17 Haziran Şubat 2013 2014 Perşembe Çarşamba Türkiye Pist Şampiyonası ve TOSFED Pist Kupası yarışlarına ev sahipliği yapan Körfez Yarış Pisti'nde andenalin dolu bir hafta sonu yaşandı Seneye bomba gibi bir Galatasaray göreceksiniz Galatasaray ın genç futbolcularından Semih Kaya, bu sezon şampiyon olamadıkları için üzgün olduğunu belirterek, "Seneye bomba gibi 4. yıldızı takmış bir Galatasaray görecekler. dedi. M3 ile birinciliği kazanırken, Porsche 997 GT3 ile Ülkü Motorsport'tan Ümit Ülkü ikinci ve yine Porsche 997 GT3 ile yine aynı takımdan Ali Özerinç üçüncü oldu. Maxi grupta günün ikinci yarışında ise Ümit Ülkü ilk sırada yer aldı. Ayhan Germirli'nin mekanik problem nedeni ile tamamlayamadığı yarışta, Ali Özerinç ikinciliği, Galip Atar ise üçüncülüğü elde etti. Süper grubun 20 turluk her iki yarışında da ilk sıra değişmedi ve BMW 320 si ile Borusan Otomotiv Motorsport takımından Levent Kocabıyık iki birinciliğin sahibi oldu. Honda Civic Type-R ile Loft Oil T-Max Racing takımından Ahmet Mutlubaş her iki yarışta da ikinciliğe ulaşırken, ilk yarışta Ülkü Motorsport'tan İsmet Toktaş, ikinci yarışta da ferdi olarak yarışan Süleyman Berker üçüncülükleri paylaşan isimler oldular. Renault Clio Sport ile kariyerinin ilk pist yarışına çıkan Berker, bu derecesinin yanı sıra yarışın en genç pilotu özel ödülünün de sahibi oldu. Yarış sonrasında düzenlenen törende dereceye giren sporcular ödüllerini TOSFED Başkanı Metin Çeker'den aldı. Altay'da Aslan Savaşan dönemi Altay Kulübü'nde başkanlığa Aslan Savaşan seçildi. Murat Bora Dülger ve Aslan Savaşan ın listelerinin yarıştığı seçimde, 368 oy alan Aslan Savaşan başkanlığa seçilirken, Murat Bora Dülger 302 oyda kaldı. Kulübün 76. dönem yönetim kurulu başkanı seçilen Aslan Savaşan'ın yönetim kurulunda şu isimler yer aldı: Sadettin Ünlü, Mustafa İduğ, Mehmet Dülgerkaraoğlanoğlu, Umut Köroğlu, Hakan Ceylan, Gürsel Canerler, Semih Çalışır, Hasan Turan Güven, Nihat Baç, Hüseyin Yılmaz, Himmet Demir, Ahmet Karadağ, Ali Arslan. (AA) Futbolda birinci transfer dönemi başladı Futbolda birinci transfer ve tescil dönemi başladı. Türkiye Futbol Federasyonu'ndan yapılan açıklamaya göre, 2014-2015 sezonu için bugün başlayan birinci transfer ve tescil dönemi, FIFA kuralları gereği 12 hafta sürecek ve 1 Eylül'de sona erecek. İkinci transfer ve tescil dönemi de 6 Ocak 2015 tarihinde başlayıp yine FI- FA kuralları gereği 4 hafta (28 gün) sürecek ve 2 Şubat 2015'te sonlanacak. (AA) Kaleci Ali Şaşal Vural, Eskişehirspor'da Eskişehirspor, Altay ile sözleşmesi sona eren kaleci Ali Şaşal Vural ile 4 yıllık sözleşme imzaladı. Kaleci Ali Şaşal Vural, kulüp tesislerinde yapılan sözleşme ile 4 yıllığına Eskişehirsporlu oldu. Vural, sağlık kontrolünün ardından kendisini Eskişehirsporlu yapan sözleşmeyi imzaladı. Ali Şaşal Vural, 1990 doğumlu, 1.87 boyunda. Eskişehirspor Şaşal ile birlikte 2. dış transferini yapmış oldu. Eskişehirspor daha önce Berkay Dabanlı ile sözleşme imzalamıştı. Gol makinasını Trabzon kaptı Brezilyalı teknik adam Sebastian Lazaroni Trabzonspor dan ayrılmasıyla ilgili ilginç iddialarda bulundu.1996-97 sezonunda Fenerbahçe ve 2006 yılında Trabzonspor da görev yapan Lazaroni, Rus basınına yaptığı açıklamada, Türk futbolcu Fatih PTT 1. Lig ekiplerinden Altınordu'nun golcü oyuncusu Karadeniz, Trabzonspor ile anlaştı PTT 1. Lig ekiplerinden Altınordu'nun golcü oyuncusu Gökhan Karadeniz, Trabzonspor ile anlaştı. Geçen sezon attığı 27 golle Türkiye liglerinin en golcü ismi olan Karadeniz'in Trabzonspor ile anlaştığı öğrenildi. Trabzonspor'un, Altınordu'ya oyuncunun bonservis bedelinin yanı sıra gelecek dönemde satıştan da pay vereceği bildirildi. (AA) Tekke yüzünden Trabzonspor'da işimden oldum Tekke yüzünden Trabzonspor dan ayrıldığını iddia etti. Rus muhabirin sorusu üzerine Lazaroni, Tekke ve Gökdeniz Karadeniz i çok iyi hatırlıyorum. Özellikle Tekke yi. Şansızlığım yüzünden Rusya ekibi Zenit takımı, Tekke yi elimden aldı. O Trabzonspor dan ayrılınca bu benim için bir nevi facia oldu. Tekke nin yüzünden Trabzonspor yönetimiyle tartıştım. Bunun sonucunda görevime son verildi. Trabzonspor yönetimiyle sorunlarım özellikle Tekke ile başladı." dedi.

www.sondakikagazetesi.com 11 Haziran 2014 Çarşamba Anadolu Birliği Derneği Genel Başkanı Ferhan Ademhan, Lice de iki vatandaşımızın ölümüne neden olan olaylar barış sürecini tıkamamalı, hükümet ve tüm siyasi aktörler sorumlu hareket etmeli dedi Cuma günü karne alan öğrenciler, koca bir yılın yorgunluğunu Gündoğdu Meydanı ndaki sürpriz partiyle atacak. Büyükşehir Belediyesi nin Merhaba Tatil adını verdiği renkli etkinlikler tam 7 saat sürecek Gediz Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği son sınıf öğrencileri Mehmet Hakan Selek ve Yüksel Akcabelen, önemli bir yeniliğe imza attı