İŞGAL SONRASI SELANİK BAKİ SARISAKAL
İŞGAL SONRASI SELANİK Selanik, Kasım başından beri Yunan Hükümetinin istilasındadır. Valinin reyi intizam etmeyerek Kumandan Hasan Tahsin Paşa nın Yunan Generaliyle akdettiği bir protokol ile şehrin teslim edildiğini bundan evvelki mektubumda anlatmış idim. (Bu mektup vasıl olmamıştır) Yunan askerinin azar azar şehir dahiline girmesi meşrut iken Cumartesi günü Bulgar askerinin de Langaza ya vürudu Yunanlıları uyandırmış ve tekmil ordusunu teşkil eden yirmi bin mevcudunu şehre sokmuştur. Akşam üzeri Bulgar süvarileri şehir haricine geldi. Yunanlılar önlerini keserek onları şehre sokmadılar. Ertesi Pazar günü de Prens Konstantin tekmil taht kumandasındaki asker ile ve alay ile şehre dahil olarak doğruca Hükümet Konağı nın önüne gitti. Askerine bir resmi geçit icra ettirdi. Bade Hükümete dahil oldu. Hükümet merdivenlerinden heyeti ruhaniye tarafından, Hahambaşı Efendi dâhil olduğu halde, istikbal edilmiştir. Bu alayı müteakip Bulgar ve Sırp kuvvetleri şehre dâhil oldular. Sırp Askerleri Selanik te Hükümetin sancak direğine yalnız Yunan bandırası çekildiğini gördüklerinde beyinlerine bir nifakdar arz oldu. Bulgarlar Biz nereyi işgal ettiysek Düveli Müttefike sancaklarını açtığımız halde Yunan Hükümeti nin Selanik e yalnızca kendi bayrağını keşide etmesi mukavele hilafındadır. diyerek Yunanlıları protesto ettiler ve yalnız protesto ile de kalmadılar, Selanik ten behemehâl Yunanlıları çıkaracaklarını iddia ediyorlar. Pazartesi günü Yunan Kralı ve Prensler, Çarşamba günüde kraliçe şehre dahil olmuşlardır. Bulgarlar, Sırplarla müttehit oldukları halde başlarında yalnız prens Boris vardır. Bulgarlar ihzatar maksadıyla Kraliçenin şehre gelişinin ertesi günü yani Perşembe günü Topçu Kışlası civarında idhar edilen bir mahaldeki cephaneliğe gündüz üç-dört mahalden fitil ile dinamit vazedilmiş ve gece saat üç raddelerinde patlatılmıştır. Bu patlamanın vuku bulduğu mahallin altında bizim teslim olan askerin ordugâhı ve yukarı tarafında da Yunanlıların eline düşen esirlerin ikametgâhı var idi.
Selanik Türk Esir Kampı Patlamanın şiddetinden şehir dahilinde ve rıhtım üzerinde bulunan yüksek binaların hemen kaffesi şiddetli bir zelzele husulünü hissetmiş ve tekmil camları kırılmıştır. Şehre hemen bir saatten fazla mesafesi olan bir mahalden böylece tesir ifa eden bir tarakanın civarındakilere tesir edeceğini temil ediniz. Bini mütecaviz zavallı garip, biks askerlerimiz şehit ve Yunan askeri muhafızlarından da yirmiye yakını telef olmuşlardır. Şu halin Türkler tarafından vukua getirildiğini evvelce bilaperva sevilen bir takım yerli Rum. Henüz kahvelerde oturmakta olan, yersiz yurtsuz, ancak geceyi geçirebilmek için kahvelere iltica eden bir Takım biçare askerlerimizin de boşu boşuna kanını döktüler. Vardar Kapısı nda Şevketin Kahvehanesinde yirmi beş- otuza yakın askerimiz hiçbir kabahatleri olmadığı halde şehit ve bunların meyanında birde Ermeni vatandaşımız ifna edildi. Artık bundan sonra şehir dahilinde umum İslam ve Musevi emvali mubah addedilerek oteller basıldı, tekmil zabıtanın kılıç ve revölleri, bavulları içerisindeki paraları alındıktan sonra alamayacakları eşyalarda kasatura parça parça edildi ve bundan da en ziyade mutazarrır olan Türkiye Oteli idi. Yağma artık haddini aşmaya başladı. Ertesi günü olayların yaşandığı mahallere yani kahve ve lokantalara, önlerinde yerli ahaliden iki kişi düşen Rum ve Bulgar askerleri girerek ve İslam olan ayağa kalksın diyerek güya silah arıyorlarmış gibi cepleri dahi bilmuayene nakit mevcut, saat vesaire boşaltıldı. Sokak ortalarında, caddelerde arayıcılık ziyadeleşti. Hele fakir ve silahsız neferlerimizin üzerlerindeki kaputlara varıncaya kadar soydular. Ahali bizar olarak Konsoloslara müracaat ettiler. İngiliz, Alman ve Fransız konsolosları müttehiden Prens Konstantin e müracaat ederek bu halin önünün alınmasının elzem olduğunu ve yirmi dört saat kadar bu hale nihayet verilmediği halde kruvazörlerden asker çıkararak bilfiil müdahale edeceklerini söylediler ise de yine ara sıra bu gibi vukuat eksik olmamakta idi. Jandarmalar kâfi derecede olmadığından mahallat arasında İslam hanelerine taarruza başlatıldı. Mehmet Kapancı Efendi
Hatta Yalılar da Konsoloshaneler civarında Mehmet Kapancı Efendi nin- Ticaret Odası Reisidir- hanesini Bulgar eşkıyası açarak teşhir silah ve saire suretiyle 1200 lira nakdini ve bin liraya yakın mücevheratını gasp eylemişler ve Türkiye Otelcisi Hasan Efendi nin bankaya teslim etmek üzere götürdüğü 260 lirasını Örtülü Çarşı önünde güpegündüz cebren ahzetmişler ve bir topçu zabitini hayvanından aşağı alarak epeyce darp ve tahkir ettikten ve üzerini araştırdıktan sonra hayvanına da bir zabit binerek savuşup gitmiştir. Velhasıl Selanik te emsalsiz bir şekavet halen ara sıra vuku bulmaktadır. Hanesi basılarak mutazarrır olanlardan biride Miralay Lovmalı Canip Beydir. Bu zatın Kumanova Muharebesinde büyük yararlılığı görülmüş, biçare üç-dört yerinden yaralandığı halde Selanik Hastanesinde tedavi altında bulunduğu bir zamanda 133 liralık nakit ve ziynet eşyası eşkıyanın eline geçmiştir. Şu hallerden mutazarrır olmayan hiçbir fert yoktur. Kemali serbesti ve hürriyetle idare-i örfiye nin son saatine kadar şehrin her bir noktasına gider ve her şeyi gözüm ile görmesine arzu ederim. Elhamdülillah hiçbir taarruza duçar olmadığımı kemali iftihar ile arz eylerim. Edindiğim rovöller ile Üsküp ten aldığım bıçağımda halen nezdimdedir. Bugün Yanyalı eski polislerinden Mümin Efendi isminde bir zatı kendime tercüman tuttum. Onunla lazım gelen makamatı ziyarete başlayacağım. Vali Paşa halen buradadır. İstanbul dan emir beklemektedir. Bendenizi ne vakit olursa olsa kabul ediyorlar. Kumandan Tahsin Paşa ile cereyan eden muhaberatı havi resmi evrak nezdlerindedirkendilerinden bir suretini çıkarmalarını rica edeceğim. Müsaade ederlerse aynen takdim ederim. Hiç olmazsa dosyada bulunur. Yunanlılar ile kumandan arasında imzalanan protokolün bir maddesinde Cephane Depolarındaki eşya ve teslim olan kırk bin kişilik ordunun top ve tüfekleri Topçu Kışlasında bir depoya hıfzedilecek ve harbin gayesinde verilecek karar mucibince hareket edilecektir. diye münderiç bulunduğu halde Yunanlılar işbu mühimmatı bir gün vapurlarına yükleyerek Galos ve Pire ye sevk etmektedirler. Bununda esbabı Garp Ordumuzun kemali şecaat ve besaletle Karaferye Sırtlarına kadar gelmesi ve önüne gelen düşmanı kâmilen mahvetmesi ve Selanik ten gönderilen yirmi beş bin imdat ve iki bin gönüllü palikaryaları para etmeyerek düşmanın mecbur ricat olmasıdır. Fırka Kumandanlarından Kara Sait ve Cavit Paşalar bu gün Selanik Yunanlıları valisi olan herife haber göndererek 24 saat zarfında ya şehri terk etmelerini veyahut meydan mübarezeye çıkmalarını teklif etmişler aksi halde şehri abluka ederek top ile bombardıman edeceklerini bildirmişlerdir. Tabi Konsoloslar Yunan a ettikleri tavassut gibi bir tavassutu yapacakları ümidindeyim. Zira tebalarından şikayete gidenleri tatmin için Merak etmeyin iki güne kadar Osmanlılığın şanlı sancağını göreceksiniz diyorlar. Yunanlılar Osmanlı ordusunun Selanik cihetine geçmemesi için Kırcaali Büyük Köprüsünü dün gece dinamit ile berhava ettiler ve dün gece yine Selanik in muhtelif mahallerinden derinden gelen top sedalarını işitmemişlerdir. İnşallah yakın zamanda Selanik düşmandan kâmilen halas olacaktır. İstanbul dan gelen ateşemiliterler muharebeyi görmek üzere Karaferye ye gitmişlerdir. Bulgarlarla, Yunanlılar arasında nifak son derecededir. Yunanlılar yardım talep ettiler, vermiyorlar. Filorina da köylüler, Bulgarlardan yardım talebinde bulunurlar, onlar neticenin vahametini anlayarak yardım etmezler. Yunanlılarda buna mukabil tekmil Bulgar köylerini topla tahrip ederler. Bu, nifakı arttırmıştır. Selanik te de bir-iki yerde tutuşmuşlardır. Lakin zabıtan araya girerek vukuatın önünü almışlardır. Ayasofya Camisinden Bulgarlar, Yunanlıları cebren çıkararak kendileri yerleşmişlerdir. Bulgarlar, Yunanlıları maldan bile addetmiyorlar. É biz onlara kurşun atmaya tenezzül etmeyiz. Onlara bizim kasaturalarımız kâfidir. Onlarda bize kurşun atsın. Diyorlar. Böyle bir Yunan askeri önünde hem de yirmi beş bin mevcutlu bizim şecih askerlerimizin ricat ettiği ve nihayet kırk bin kişi ile protokol icrasına nasıl rui muvafakat gösterildiği anlaşılmaz bir muammadır.
Umum Selanik ahalisi Garp Ordusunun vüruduna intizar ediyor. Buradan zannedersem eli silah tutanların kâffesi orduya iltihak edecekler ve gördükleri hakareti meşruh suretinde hak eyleyeceklerdir. Rivayete nazaran Garp Ordusu ile hemen altmış bine yakın gönüllü Arnavutlarda mevcut imiş. Arnavutlar akıllarını başlarına almış, düşmanın memleketlerine adım atması pek güçlerine gitmiş imiş. İnşallah öyledir. Bir fırsat bulur ve orduya karışırsam muamelatını görüyor, onu da yazarım. Her gün trenler buraya yunan yaralıları getiriyorlar. Bunların hafif yaralıları burada kalıyor. Ağırları doğruca limandaki vapurlara bindirilerek Galos a ve Pire ye sevk ediliyor. Yunanlıların burada burunları pek kırık. Zabıtanı düşünce istila etmiş. Bulgarlarda yüzlerine karşı: Alçak herifler daha ne duruyorsunuz? Türkler memleketlerinizi istila etmiş siz buradasınız. diyorlar ve Bulgar zabıtanının iddiasına nazaran Yanya cihetinden askerimiz kırk kilometre içeri girmiş (Yani sekiz saat) ve Kalamata ya kadar ilerlemiştir. Bugün Tırhala teli katedildi. Bu sözün doğruluğuna emniyet hâsıl ediyor. Türkiye için esasen telgraf kabul edilmiyor ve bilakis Avrupa ya alıyorlar idi. O da ortadan kalktı. Yine protokolün bir maddesinde ve konsoloslar malumatları tahtında olmak üzere Selanik Limanında sefain ticariyeye rehberlik eden üç küçük vapurun Fransız bandırası altında icra-i seyrüsefer etmesi ve Fuat Vapurunun seyyar hastane ittihaz edilerek Hilali Ahmer bayrağı keşide olunup her türlü taarruzdan masun tutulması kararlaştırılmış iken Yunanlılar bugün Deniz Komiserliği marifetiyle Fuat Vapuruna gitmişler ve içerisinde bulunan zabıtan ve efrat bahriyeyi tahliye ederek onları rıhtım üzerine bırakıp vapuru heyeti asliyesiyle zapt ve Yunan bandırası keşide etmişlerdir. Burada Karaferye deki Garp Ordusu nun verdiği dehşete binaen ne bulurlarsa kapmak usulüne müracaattan başka bir şey değildir. Karaferye Garp Ordusunun verdiği dehşet üzerine umum yunan, Bulgar ve Sırp askerlerinin kuvve-i maneviyelerini bugün çarşıda cereyan eden bir vaka tamamıyla ortaya koyar. Tahtakale Caddesinde Vatan isimli kahvede birkaç kişi toplanarak kumar oynamakta aralarında bir münakaşa baş gösterir.
Yunan Ordusunun Selanik e Girişi Kumar başında olanlar kaçmaya başlayınca umum kahvedekilerde kaçar, bunu gören çarşı ahalisi ne olduğunu bilmeyerek dükkânlarını kapatmaya, ahaliyi heyecan istila ederek hepsi kaçmaya başlarlar. Bu meyanda Bulgar ve Yunan askerleri de hem kasaturalarını çekerler ve hem de ahaliyi çiğneyerek onlardan ziyade koşarlar ve naklettikleri zahire ile hayvanlarının otlarını, mekkârelerini kâmilen çarşı ortasında terk ederler, zaman geçtikten ve iş anlaşıldıktan sonra mekkârelerini gelip alırlar. Devair emiriyeyi Yunan askerinin teslim ettiği malumdur. Bu meyanda Posta ve Telgraf İdaresi de biltabi dahildir. Memurinden arzu edenlerin altışar Napolyon ile istihdam edilecekleri Yunan memurları tarafından bildiriliyor. Birkaç kişiden maadası kendileri için zul addolunan Yunan hizmetini kabul etmezler. Kabul edenlerden Kosti ismindeki bir habis ki istiladan evvel ecnebi kolu postal memuru idi. Telgraf Baş Müdüriyetine ait olup daireden hariç bir mahalde bulunan eşya ambarlarını Yunan memurlarına birer birer göstererek miktarı binlerce liralara baliğ olan levazım telgrafiyeyi yed iadeye geçirir. Türk ve Osmanlı ekmeğiyle yetişen bu alçağa ne denilse azdır. Bundan sonraki mektubumda inşallah Garp Ordusunun muvaffakiyetini yazarım. İstanbul gazetelerini postahanede zapt ediyorlar, tevzi ettirmiyorlar. 1 1 İkdam 23 Kasım 1912