SU ÜRÜNLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ VE POLİTİKALAR



Benzer belgeler
SU ÜRÜNLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ VE POLİTİKALAR

SU ÜRÜNLERİ VE KÜLTÜR BALIKÇILIĞI

BALIKÇILIK ve SU ÜRÜNLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Balık Yemleri ve Teknolojisi Ders Notları

TUNCELİ ÜNİVERSİTESİ SU ÜRÜNLERİ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

Türkiye de Kalkan Balığı Yetiştiriciliğinin Gelişimi

ÜLKEMİZDE KALKAN BALIĞI ÜRETİMİNİN DÜNÜ BUGÜNÜ

TKDK DESTEKLERİ AKSARAY YATIRIM DESTEK OFİSİ

SİNOP ÜNİVERSİTESİ SU ÜRÜNLERİ FAKÜLTESİ SU ÜRÜNLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ BÖLÜMÜ

İZMİR İN SU ÜRÜNLERİ SEKTÖRÜNDEKİ YERİ, SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Türkiye Balıkları ve Temel Morfolojisi

TÜRKİYE Su Ürünleri Üretimi

TÜRKİYE EKONOMİSİ. Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü. Ankara

ÇALIŞTAY V. OTURUM Oturum başkanı: Prof. Dr. Recep BİRCAN - Sinop Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi

Su Ürünleri Yetiştiriciliğinde Mevzuat

SU ÜRÜNLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ VE EKONOMİYE KATKISI

EGE SU ÜRÜNLERİ VE HAYVANSAL MAMULLER İHRACATÇILARI BİRLİĞİ EGE İHRACATÇI BİRLİKLERİ

Balıkçılıkta Stok Yönetimi 29 Aralık Eylül 2012 vti Deniz Balıkçılığı Enstitüsü, Hamburg, Almanya

Büyük baş hayvancılık

MERSİN BALIĞI YAVRU ÜRETİM ÇALIŞMALARI

PİSİ BALIĞININ KÜLTÜRE ALINABİLİRLİĞİNİN ARAŞTIRILMASI

Hedef 1: KAPASİTE GELİŞTİRME

KARADENİZ ALABALIĞININ BİYO EKOLOJİK ÖZELLİKLERİ VE KÜLTÜRE ALINABİLİRLİĞİ

SU ÜRÜNLERİ SEKTÖRÜNDE DESTEKLEMELER. Fatma Tuğba ÇÖTELİ Ziraat Yük.Mühendisi Elazığ Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü

Su Ürünleri Avcılığı. Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü Avcılık ve Kontrol Daire Başkanı Dr. M. Altuğ ATALAY

Mutlu Yaşam Bölgesi Batı Akdeniz SU ÜRÜNLERİ SEKTÖR RAPORU

Tilapia Yetiştiriciliğine Giriş

Tablo : Türkiye Su Kaynakları potansiyeli. Ortalama (aritmetik) Yıllık yağış 642,6 mm Ortalama yıllık yağış miktarı 501,0 km3

KAFES BALIKÇILIĞI Doç.DR.Suat DİKEL 2005 Ç.Ü.Su Ürünleri Fakültesi Yayınları No:18 Lotus Yayıncılık Adana

MANİSA TİCARET BORSASI

Yıllar PROJE ADIMI - FAALİYET. Sorumlu Kurumlar. ÇOB, İÇOM, DSİ, TİM, Valilikler, Belediyeler ÇOB, İÇOM, Valilikler

RAPOR KAZ DAĞLARI KOÇERO DERESİ ALABALIK ÖLÜMLERİ İLE İLGİLİ ALAN ÇALIŞMASI. Prof. Dr. Mustafa SARI.

TÜRKİYE DE SU ÜRÜNLERİ SEKTÖRÜ VE ÜRETİCİ ÖRGÜTLERİ

ATATÜRK BARAJ GÖLÜNDE ALABALIK YETİŞTİRİCİLİĞİ YAPAN İŞLETMELERİN YAPISAL VE EKONOMİK ANALİZİ. Doç. Dr. Bahri KARLI 1

TÜRKİYE VE DÜNYADA KANATLI SEKTÖRÜNÜN GENEL DURUMU

ANKARA KECİSİNİN TANIMLAYICI ÖZELLİKLERİ. Prof. Dr. Okan ERTUĞRUL Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Genetik Anabilim Dalı

Su Ürünlerinin Dünyada ve Türkiye deki Durumu. Özet. The Situation of Fishery at Turkiye and The World

Simental sığır ırkının anavatanı İsviçre dir. Simental hem süt ve hemde etçi olmalarından dolayı kombine bir sığır ırkıdır. Dünyada bir çok ülkede

BALIK ÜRETİMİ VE BALIKLANDIRMA POLİTİKASI. H. Deniz KİŞİSEL

OLTA BALIKÇILIĞI, İLLEGAL AVCILIK VE KORUMA STATÜSÜ Burak KALAÇ 1, *

Barbus conchonius (Rosy barb)

Hangi balık ne zaman yenir? Çipura: Akdeniz ve Ege kıyılarında yaygın olan çipura ya seyrek de olsa Marmara da da rastlanır. Ege de Kasım, Akdeniz de

KONYA-EREĞLİ TİCARET BORSASI TÜRKİYE DE VE İLÇEMİZDE HAYVANCILIK SEKTÖRÜ SORUNLARI

KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 1247

SU ÜRÜNLERİNDE GIDA GÜVENLİĞİ

8. Familya: Curculionidae. Sitophilus granarius (L.) (Buğday biti) Sitophilus oryzae (L.) (Pirinç biti)

DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3

TEKRAR DOLAŞIMLI ÜRETİM SİSTEMLERİNDE SU KALİTESİ ve YÖNETİMİ

4. TEKİRDAĞ SU ÜRÜNLERİ VE BALIKÇILIK SEKTÖRÜNÜN REKABETÇİLİK ANALİZİ 4.1. Giriş

SU ÜRÜNLERİ ANABİLİM DALI DOKTORA PROGRAMI DERSLERİ

SUMAE YUNUS Araştırma Bülteni, 4:3, Eylül 2004

BALIKÇILIK KAYNAKLARININ İZLENMESİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ

YEMEKLİK TANE BAKLAGİLLER ÇALIŞTAYI ( MERSİN) ÖZEL SEKTÖR AÇISINDAN SORUNLAR ÖNERİLER

AR&GE BÜLTEN 2012 EYLÜL SEKTÖREL TARIM KENTİ İZMİR

GAMBİYA ÜLKE RAPORU. Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu Afrika Koordinatörlüğü

EÜFBED - Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi Cilt-Sayı: 4-1 Yıl:

KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 1239 KAHRAMANMARAŞ'TA SEBZE TARIMININ MEVCUT DURUMU, PROJEKSİYONLAR VE ÖNERİLER

BELEDİYELERCE BİLGİ SAĞLANACAK İDEP EYLEMLERİ

ALABALIK ATIKSU. GRi SU. Yolun Sonu. Suyun Sonu DOSYA : SU VE KENTLEŞME ARITMA SİSTEMLERİ NE KADAR EKOLOJİK ARITMA ÇAMURU SORUNU SUDA GERİKAZANIM:

BARAJ GÖLLERİNDE AĞ KAFESLERDE BALIK YETİŞTİRİCİLİĞİ Doç. Dr. Şükrü YILDIRIM. Ege Üniversitesi, Su ürünleri Fakültesi, Yetiştiricilik Bölümü LOGO

10. SINIF KONU ANLATIMI. 48 EKOLOJİ 10 BİYOMLAR Sucul Biyomlar

SU ÜRÜNLERİ SEKTÖRÜNÜN, TARIM SEKTÖRÜ İÇİNDEKİ YERİ VE ÖNEMİ. Kadir DOĞAN Giriş

GEZİ ÖNCESİ ALIŞTIRMALAR 6-13 YAŞ GRUBU

AĞ KAFESLERDE BALIK YETİŞTİRİCİLİĞİNİN SU

ADIM ADIM YGS-LYS 52. ADIM CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI-12 HAYVANLAR ALEMİ 3- OMURGALI HAYVANLAR SORU ÇÖZÜMÜ

BROKKOLİ (Brassica oleracea var. italica)

ÜLKEMİZ SU ÜRÜNLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİNİN MEVCUT DURUMU VE GELECEĞİ

BİYOMLAR SUCUL BİYOMLAR SELİN HOCA

ANKARA KEÇİSİ. Yayılma Alanı : Ankara ili başta olmak üzere, İç Anadolu bölgesi ile Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesinin bazı illeri

T.C. GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ SU ÜRÜNLERİ ANABİLİM DALI

Sürdürülebilir Tarım Yöntemleri Prof.Dr.Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi

ĠKLĠM DEĞĠġĠKLĠĞĠ ve TARIM VE GIDA GÜVENCESĠ

GÖKKUŞAĞI ALABALIĞI VE ALABALIKGİLLERİN MORFOLOJİK ÖZELLİKLERİ ARAZİ ÇALIŞMALARI. Prof. Dr. Telat YANIK 1

Domates Yaprak Galeri Güvesi Tuta absoluta

KESİKKÖPRÜ BARAJ GÖLÜ (ANKARA) BALIKÇILIK SORUNLARI

Hidroelektrik Enerji. Enerji Kaynakları

YULAF YETİŞTİRİCİLİĞİ

ÖDEMİŞ İLÇESİNDE PATATES ÜRETİMİ, KOŞULLAR ve SORUNLAR

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2012 YILI TARIMSAL DESTEKLER

MAVRUŞGİL (Sciaena umbra) VE KÖTEK (Umbrina cirrosa) BALIKLARININ BİYOEKOLOJİK ÖZELLİKLERİNİN BELİRLENMESİ

MEVZUAT BİLGİLENDİRME SERVİSİ

Su Yapıları I Su Kaynaklarının Geliştirilmesi

SULAMA VE ÇEVRE. Küresel Su Bütçesi. PDF created with pdffactory trial version Yrd. Doç. Dr. Hakan BÜYÜKCANGAZ

Tablo 4- Türkiye`de Yıllara Göre Turunçgil Üretimi (Bin ton)

Porsuk. Şube : Gymospermae Sınıf : Coniferae Takım : Taxoideae Familya : Taxaceae Cins : Taxus L. Tür : Taxus baccata L.

Dünyadaki toplam su potansiyeli. Dünyadaki toplam su miktarı : 1,4 milyar km 3 3/31

AYI (Ursus arctos) SAYIMI

DÜNYADA ve TÜRKİYE DE YEMEKLİK TANE BAKLAGİLLER TARIMI

2 Ders Kodu: VET Ders Türü: Seçmeli 4 Ders Seviyesi Lisans

EKİN KURDU (Zabrus Spp.) Özden Güngör Ziraat Mühendisleri Odası Genel Merkez Yönetim Kurulu Başkanı 23.Temmuz Ankara

Hanife Kutlu ERDEMLĐ Doğa Koruma Dairesi Başkanlığı Burdur

KAMU KURUMLARI VE BELEDİYELER İLE YÜRÜTÜLEBİLECEK ÇALIŞMA VE PROJELER

TORBALI TİCARET ODASI MOBİLYA SEKTÖR ANALİZİ

AR&GE BÜLTEN. İl nüfusunun % 17 si aile olarak ifade edildiğinde ise 151 bin aile geçimini tarım sektöründen sağlamaktadır.

2014 YILI TARIMSAL DESTEKLEMELER

Elazığ ve Çevre İllerde Su Ürünlerinin Mevcut Durumu ve Geleceği

Türkiye de hayvancılık sektörünün önündeki sorunları iki ana başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar;

KEMER BARAJ GÖLÜ'NDEKİ Cypr nus carpio L., 1758'NUN BAZI BİYOLOJİK ÖZELLİKLERİ

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE KURAKLIK ANALİZİ. Bülent YAĞCI Araştırma ve Bilgi İşlem Dairesi Başkanı

Transkript:

SU ÜRÜNLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ VE POLİTİKALAR Fikri Aydın 1 Gülten Köksal 1 Nilsun Demir 1 Süleyman Bekcan 1 Mine Kırkağaç 1 Erkan Gözgözoğlu 2 Selçuk Erbaş 2 Hayri Deniz 2 Özerdem Maltaş 2 Hamdi Arpa 3 ÖZET Su ürünleri yetiştiriciliği, FAO tarafından dünyada en hızlı büyüyen gıda sektörü olarak belirlenmiştir. Yetiştiricilikle üretilen su ürünleri miktarı 1980 de 7,4 milyon tondan 1990 da 16,8 milyon tona ve 2002 yılında ise 40 milyon tona ulaşmıştır. Su ürünleri yetiştiriciliği, dünya balıkçılık üretiminin yaklaşık %30 unu karşılamakta ve yılda % 10 dan fazla artarak büyümektedir. Türkiye de içsu ve denizlerde su ürünleri yetiştiriciliği hızla gelişen bir sektördür. İlk alabalık çiftliği 1970 lerde, deniz levreği ve çipura işletmesi ise 1985 yılında kurulmuştur. 2004 yılı değerlerine göre içsularda 1301, denizlerde ise 358 adet olmak üzere toplam 1659 işletme bulunmaktadır. 2003 yılı verilerine göre yetiştiricilikle su ürünleri üretimi içsularda 40217 ton, denizlerde ise 39726 ton olarak gerçekleşmiştir. Bu değerin milli ekonomiye katkısı yaklaşık 350 milyon dolardır. Türkiye üretim miktarı açısından AB ülkeleri arasında 7. sırada iken kişi başına su ürünleri tüketimi açısından son sıralarda yer almaktadır. Dünya su ürünleri tüketiminin ortalama kişi başına 15 kg, AB ülkelerinde ise 22 kg olduğu dikkate alındığında Türkiye de kişi başına su ürünleri tüketiminin en az 2-3 kat artırılması gerekmektedir. Türkiye de içsularda ağırlıklı olarak alabalık yetiştiriciliği, denizlerde ise çipura ve levrek yetiştiriciliği yapılmaktadır. Yetiştiricilikte çeşitliliğin artırılması amacıyla potansiyel yeni türler incelenmelidir. GAP ın tamamlanmasıyla yaklaşık 210697 ha su alanı ve 2235 km uzunluğunda akarsu, içsu ürünleri açısından önemli bir potansiyel oluşturacaktır. Bir diğer önemli potansiyelde baraj gölleridir. 2004 yılında baraj göllerinde etkin halde 4777 ton/yıl kapasiteli 72 tesis bulunmaktadır. Kıyılarımızda deniz balığı yetiştiriciliğine uygun 122 alanda 535 işletme kurulabileceği belirlenmiştir. Deniz balıkları yetiştiriciliğinde, 2000 yılında doğal stoklara zarar veren doğadan yavru toplama yöntemi yasaklanmıştır. Günümüzde üretim kapasitesi 154 milyon adet/yıl olan 2 si Tarım ve Köyişleri Bakanlığı na, 19 u özel sektöre ait olmak üzere, toplam 21 adet çipura ve levrek kuluçkahanesi bulunmaktadır. Makalede su ürünleri yetiştiriciliğinin geliştirilmesine yönelik projeler tanıtılmış ve yetiştiriciliğin hedefleri ile genel politikasına ilişkin öneriler verilmiştir. 1 Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Su Ürünleri Bölümü 2 TÜGEM 3 Koruma Kontrol Gen. Müd.

1. Giriş Su ürünleri yetiştiriciliği, dünya besin gereksiniminin önemli kısmını karşılayan temel bir endüstridir. Asya ülkelerinde yüzyıllardır uygulanmaktadır. Özellikle son 50 yılda eğitim merkezleri ve hızlı teknoloji transferi ile şaşırtıcı bir gelişim göstermiştir. FAO tarafından dünyada en hızlı büyüyen gıda sektörü olarak belirlenmiştir. Dünyada yetiştiricilikle üretilen su ürünleri miktarı 1980 de 7,4 milyon tondan 1990 da 16,8 milyon tona ve 2002 yılında 40 milyon tona ulaşmıştır. Su ürünleri yetiştiriciliği, dünya balıkçılık üretiminin yaklaşık %30 unu karşılamakta (Davenport et al. 2003) ve yılda % 10 dan daha fazla artarak büyümektedir. Su ürünleri yetiştiriciliği, çok çeşitli aktiviteleri içeren bir terimdir. Örneğin, dünyada tatlısu sistemlerinde ticari veya rekreasyonel balıkçılığı geliştirmek amacıyla yılda 60 milyar balık yavrusu yumurtadan yetiştirilerek doğaya salınmaktadır. Asya da herbivor balıklar pirinç yetiştiriciliği ile kombine edilen düşük teknolojili ekstansif sistemlerde yetiştirilmektedir. Tanklarda, havuzlarda veya kafeslerde gökkuşağı alabalığı intensif olarak üretilmektedir. Su ürünleri yetiştiriciliği, yumuşakçalar (abalon, midye, istridye), kabuklu ve balık yetiştiriciliğini kapsamaktadır. Çeşitliliğin çok fazla olmasına karşın dünya su ürünleri yetiştiriciliği değer ve üretim miktarı açısından birkaç türle sınırlanmıştır. Bunlar özellikle kelp, sazan, istiridye ve karidestir (Çizelge 1). Dünyada üretim miktarı açısından dominant olan sazan üretimidir. Ticari değeri en yüksek olan ise birim fiyatının yüksekliği nedeniyle kaplan karidesidir (Davenport et al. 2003). Su ürünleri yetiştiriciliği; üretilen miktar, yetiştirilebilen tür sayısı ve yetiştiricilik yapılan coğrafik bölge ve ortam bakımından önemli artış göstermektedir. Bunda çeşitli faktörler rol oynamaktadır (Çelikkale vd 1999); - Doğal stoklardan maksimum yararlanma düzeyine ulaşılmış olması ve birçok türün doğal veya avcılık yoluyla üretiminin artan talebi karşılayamaması, - Su ürünlerinin besin değeri ve artan nüfusun beslenmesinde oynayacağı rolün toplumlarca benimsenmiş olması, - Açık deniz balıkçılığının giderek pahalı bir ekonomik faaliyet haline gelmesi, münhasır ekonomik bölgelerin sınırlarının çoktan belirlenmiş oluşu, - Deniz kirliliği ve aşırı avcılık gibi nedenlerle doğal stoklara zarar verilmesi ve bu stokların takviye edilmelerine gerek duyulması, -Talebin artması ve doğal üretimin azalması sonucu pazar fiyatlarındaki artışın yetiştiriciliği cazip hale getirmesi, -Su ürünlerinin beslenmede önemini kavrayan toplumlarda yıl boyunca su ürünlerine talep olması, -Biyoloji, çeşitli mühendislik ve genetik bilimindeki gelişmelerle yetiştiricilikte her geçen gün yeni gelişmelerin sağlanmasıdır. Tahminlere göre 2025 yılında dünya su ürünleri yetiştiriciliğinin 1989 yılındaki gibi kişi başına yıllık 19 kg su ürünleri değerinin korunabilmesi için 62 milyon tona (şu andaki üretimin yaklaşık 1,5-2 katına) ulaşması gerekmektedir. 1998 yılında dünya su ürünleri tüketimi kişi başına 15,8 kg olarak gerçekleşmiştir. Kişi başına 3,2 kg lık azalma dünya nüfusunun artmasından kaynaklanmıştır (Davenport et al. 2003).

Çizelge 1. Dünya su ürünleri yetiştiriciliğinde ilk on sırayı alan türlerin üretim miktarları ve ticari değerleri (Davenport et al. 2003) Tür Üretim miktarı (milyon ton) Kelp (Laminaria japonica) 4,17 Pasifik istridyesi (Crassostrea gigas) 2,92 Gümüş sazanı (Hypophthalmichthys molitrix) 2,88 Ot sazanı (Ctenopharyngodon idella) 2,44 Sazan (Cyprinus carpio) 1,99 Büyükbaş sazan (Aristichthys nobilis) 1,41 Tarak (Pecten yessoensis) 1,27 Japon midyesi (Ruditapes phillipinarum) 1,12 Havuz balığı (Carassius carassius) 0,69 Nil tilapya (Oreochromis niloticus) 0,60 Tür Ticari değeri (milyon dolar) Kaplan karidesi (Penaeus monodon) 3,93 Pasifik istridyesi (Crassostrea gigas) 3,23 Gümüş sazanı (Hypophthalmichthys molitrix) 2,79 Kelp (Laminaria japonica) 2,70 Sazan (Cyprinus carpio) 2,42 Ot sazanı (Ctenopharyngodon idella) 2,23 Atlantik salmonu (Salmo salar) 1,87 Tarak (Pecten yessoensis) 1,62 Japon midyesi (Ruditapes phillipinarum) 1,52 Büyükbaş sazan (Aristichthys nobilis) 1,31 Dünya yetiştiricilik üretiminin % 90 ı Asya ülkelerince yapılmaktadır. Çin gerek avcılık gerekse yetiştiricilik açısından en önemli ülke konumundadır. Dünyada yetiştiricilikle üretilen su ürünleri miktarının 2025 yılında 62 milyon ton/yıl hedefine ulaşacağı tahmin edilmektedir. Türkiye üretim miktarı dikkate alındığında, AB ülkeleri arasında 7. sıraya girmektedir. Fakat kişi başına su ürünleri tüketimi açısından 8-10 kg ile son sıralarda yer almaktadır. FAO istatistiklerine göre dünya su ürünleri tüketimi yaklaşık 15 kg dır. AB ülkelerinde kişi başına balık tüketiminin 22 kg olduğu göz önüne alındığında dünya ve AB ortalamasına ulaşabilmek için tüketimin 1,5-3 kat artırılması gerekmektedir. 2. Su Ürünleri Yetiştiriciliğinin Mevcut Durumu ve Potansiyeli Türkiye içsu kaynakları ve denizleri yaklaşık 25 milyon ha yüzey alanı ile büyük bir su ürünleri yetiştiricilik potansiyeline sahiptir (Çizelge 2). Türkiye de su ürünleri yetiştiriciliği 1970 lerde ilk alabalık çiftliğinin kurulması ile başlamış ve 2004 yılında yetiştiricilik yapılan toplam tesis sayısı 1659 a yükselmiştir. Yetiştiriciliğin toplam su ürünleri üretimindeki payı ise hızla yükselmiş ve yaklaşık olarak toplam üretimin % 10 una ulaşmıştır.

Çizelge 2. Türkiye su potansiyeli (TAGEM 1998) Üretim alanı Adet Uzunluk (km) Alan (ha) Göl 200-906118 Baraj gölü 206-342377 Gölet 953-15500 Akarsular 33 177714 - Denizler - 8333 24607200 Toplam alan 25871195 Türkiye de 2002 yılı su ürünleri üretimi 627847 ton olup, toplam arzın % 83 ü deniz ürünlerinden, % 7 si içsu ürünlerinden ve %10 u da yetiştiricilik yoluyla elde edilen ürünlerden oluşmaktadır (Çizelge 3). Çizelge 3. 1992-2002 yıllarında içsu ve denizlerde avcılık ve yetiştiricilikle elde edilen toplam su ürünleri üretimi (ton) ve oransal değişimi (%) (DİE 2002) Yıllar Avcılık Yetiştiricilik TOPLAM Deniz % İçsu % Miktar % 1992 304.766 86.0 40.370 11.4 9.210 2.6 354.346 1993 502.031 90.3 41.575 7.5 12.438 2.2 556.044 1994 542.268 90.2 42.838 7.1 15.998 2.7 601.104 1995 582.610 89.8 44.983 6.9 21.607 3.3 649.200 1996 474.243 86.3 42.202 7.7 33.201 6.0 549.646 1997 404.350 80.8 50.460 10.1 45.450 9.1 500.260 1998 432.700 79.6 54.500 10.0 56.700 10.4 543.900 1999 523.634 82.2 50.190 7.8 63.000 9.8 636.824 2000 460.521 79 42.824 7 79.031 14 582.376 2001 484.410 82 43.323 7 67.244 11 594.977 2002 522.744 83 43.938 7 61.165 10 627.847 Türkiye de 2002 yılında yapılan yetiştiricilik üretiminin % 56 sı iç sularda, % 44 ü ise denizlerde gerçekleşmiştir (Şekil 1). Denizlerde su ürünleri yetiştiriciliği özellikle çipura ve levrek yetiştiriciliğinin gelişimiyle hızlı bir artış göstererek 1992 yılından 2002 yılına kadar yaklaşık 10 kat artmıştır. Bölgelere göre üretim değerleri incelendiğinde, en fazla üretim % 53 le Ege Bölgesi nde, en düşük üretim ise %1 le Güneydoğu Anadolu Bölgesi nde gerçekleşmiştir. Parasal değer olarak, yetiştiricilikten elde edilen üretimin milli ekonomiye katkısı, yaklaşık 350 milyon dolardır.

90000 80000 70000 60000 Üretim (ton) 50000 40000 30000 20000 10000 0 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 Yıl İçsu Deniz Şekil 1. İçsu ve denizlerde 1992-2003 yılları arasında yetiştiricilikle üretilen su ürünleri miktarı (DİE 2004) 3. İçsu Ürünleri Yetiştiriciliği Türkiye de su ürünleri yetiştiriciliğinin içsularda başlamasına ve mevcut potansiyelinde yüksek olmasına karşın iyi değerlendirilmediği söylenebilir. Son yıllarda içsularda alabalık yetiştiriciliği ağırlık kazanmış, sazan yetiştiriciliği ise giderek azalma göstermiştir (Şekil 2). 2003 yılı verilerine göre yetiştiricilikle toplam iç su üretimi 40217 tondur ve 1215 alabalık, 86 sazan işletmesi bulunmaktadır. Balık yetiştiriciliğinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması amacıyla büyük bir potansiyele sahip olan baraj göllerinde Tarım ve Köyişleri Bakanlığı (TÜGEM) ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (DSİ) arasında 1994 yılında yapılan bir protokolle ağ kafeslerde su ürünleri yetiştiriciliğine başlanmıştır. Bu amaçla baraj göllerinin yüzey alanının %1 i kafes balıkçılığına ayrılmıştır. 2004 yılı verilerine göre baraj göllerinde etkin halde 4777 ton/yıl kapasiteli 72 tesis bulunmaktadır. İçsu balıkları yavru gereksinimi; Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Antalya- Kepez Su Ürünleri Üretme İstasyonu, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü Konya-Konuklar Tarım İşletmesi, DSİ Genel Müdürlüğü ve Orman Bakanlığı na bağlı üretim tesisleri, bazı bilimsel kuruluşlara ait tesisler ile büyük oranda özel sektör tesislerinden ve yurt dışından yumurta ithal edilerek karşılanmaktadır.

üretim (ton) 45000 40000 35000 30000 25000 20000 15000 10000 5000 0 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 Yıl Alabalık Sazan Şekil 2. İçsularda 1992-2003 yılları arasında alabalık ve sazan üretimi (DİE 2004) İçsu balıkları yetiştiriciliğinde yavru gereksiniminin karşılanması konusunda, deniz ürünlerine göre daha az sıkıntı yaşanmaktadır. Ancak plan hedeflerine ulaşılabilmesi için mevcut kapasite artırılmalı, damızlık özelliği yüksek yavru üretilmelidir. Bunun için de özel sektör teşvik edilerek desteklenmelidir. İçsu ürünleri yetiştiriciliğinde GAP Bölgesi nin potansiyeli dikkat çekicidir. Fırat ve Dicle nehir sistemlerinde bulunan GAP Bölgesi nde 2235 km uzunluğunda nehir, 6481 ha doğal göl ve DSİ tarafından inşası tamamlanarak işletmeye açılmış yaklaşık 126592 ha alana sahip 10 adet baraj gölü bulunmaktadır. Yüzey alanı yaklaşık 9311 hektar olacak 4 adet baraj gölü ise inşa halinde olup, planlanan 21 adet baraj gölünün de devreye girmesiyle doğal göl ve göletlerle birlikte yaklaşık 204216 ha su alanı oluşturulacaktır. GAP kapsamında toplam 35 barajın tamamlanmasıyla, bölgedeki doğal göllerle birlikte yaklaşık 210697 ha su alanına ve 2235 km uzunluğunda akarsuya sahip olacak GAP Bölgesi, içsu ürünleri açısından önemli bir potansiyel oluşturacaktır (Çizelge 4). Bu potansiyelin iyi değerlendirilmesi ve üretilen balık türü çeşitliliğinin artırılması amacıyla tilapia, turna, yayın balığı, yılan balığı gibi balıkların yetiştirme olanaklarının incelenmesi gerekmektedir (Memiş vd 2002). GAP Bölgesi nin alanı toplam içsu alanının (1200000 ha) yaklaşık %17 sidir. Bölgedeki su kaynaklarının fazla olmasına karşın bölge su ürünleri üretim ve tüketimi açısından diğer bölgelere oranla düşük seviyededir. Çizelge 4. GAP Bölgesinde mevcut ve potansiyel su kaynakları (DPT 2001) Mevcut İnşa halinde Planlanan Toplam Doğal göller ve 6481 - - 6481 göletler (ha) Baraj gölleri 126592 9311 68313 204216 (ha) Toplam 133073 9311 68313 210697

GAP Bölgesi nde yapılacak çalışmalar sonucu halen yaklaşık 900 ton/yıl olan üretimin doğal avcılık yolu ile yaklaşık 10000 ton/yıl, yetiştiricilik ile yaklaşık 12000 ton/yıl ve toplam olarak yaklaşık 22000 ton/yıl kapasiteye ulaşması mümkündür. Bu da Türkiye toplam üretiminin yaklaşık % 4 ü, içsu üretiminin ise % 25 i kadardır. 4. Denizlerde Su Ürünleri Yetiştiriciliği Türkiye de deniz su ürünleri yetiştiriciliği 1980 li yıllarda Ege Bölgesi nde denizden yakalanan yavru balıkların kafeslerde pazar boyuna gelene kadar beslenmesi ile başlamıştır. Deniz balıklarının yavru yetiştiriciliğine yönelik kuluçkahanelerin kurulması ve bunların işletmelerin ihtiyacına cevap verecek düzeye erişmesiyle 2000 yılından itibaren doğal stoklara zarar veren doğadan balık toplama yöntemi tamamen yasaklanmıştır. 2004 yılında 2 si Tarım ve Köyişleri Bakanlığı na, 19 u özel sektöre ait olmak üzere, toplam 21 adet çipura ve levrek kuluçkahanesi bulunmaktadır. Bu kuluçkahanelerin toplam üretim kapasitesi 154 milyon adet/yıl dır. Deniz ürünleri yetiştiricilik işletmeleri (Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından faaliyetlerine izin verilen) 358 adettir. Bu tesislerde 2003 yılı verilerine göre 37717 ton çipura ve levrek, 1194 ton alabalık ve 815 ton midye üretimiyle toplam 39726 ton üretim yapılmıştır (DİE 2004). Denizlerde üretimin 1992-2002 yılları arasında tür bazında değişimi Şekil 3 te verilmiştir. Üretim (ton) 20000 18000 16000 14000 12000 10000 8000 6000 4000 2000 0 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 Yıl Çipura Levrek Salmon Alabalık Karides Midye Şekil 3. 1992-2002 yılları arasında deniz yetiştiriciliğinin türler bazında değişimi (DİE 2002)

Türkiye nin deniz ürünleri yetiştiriciliğine uygun potansiyeli dikkate alındığında, bu üretim miktarının çok düşük seviyede olduğu görülmektedir. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, deniz ürünleri yetiştiriciliğine uygun alanları, 1993 yılında yaptığı bir çalışma ile belirlemiştir. Bu çalışma ile Karadeniz de 29, Ege de 67, Marmara da 3, Akdeniz de 23 olmak üzere toplam 122 adet potansiyel alan saptanmıştır. Bu alanlarda mevcut tesislere ilaveten kurulabilecek işletme sayısı 535 adet olarak belirlenmiş olup, açık deniz hariç, bu alanlarda yetiştirilebilecek su ürünleri miktarı toplam 85000 ton/yıl olarak tahmin edilmiştir (Çizelge 5). Çizelge 5. Türkiye sahillerinde ilk belirlemelere göre su ürünleri yetiştiriciliğine uygun potansiyel alan sayısı ve bu alanlarda kurulabilecek işletmeler (DPT 2001) Potansiyel alanlar Karadeniz Marmara Ege Akdeniz Toplam ve işletmeler Potansiyel alanlar 29 3 67 23 122 Kurulabilecek 54 6 400 75 535 işletme sayısı Kapasite (ton/yıl) 20000 3000 40000 22000 85000 5. Lagünlerde Su Ürünleri Yetiştiriciliği Türkiye de, yaklaşık 36000 hektarlık alanı kapsayan 72 adet lagün bulunmasına rağmen, bugüne kadarki süreç içinde yanlış yönetim, kirlilik, siltasyon vb. nedenlerle doğal yapının bozulması sonucu lagünlerin büyük bir çoğunluğu kullanılamaz hale gelmiştir. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı nca 1997 yılında yapılan çalışmaya göre 72 lagünden 15 tanesi ıslah edilebilir bulunmuştur. Bu lagünlerden yılda yaklaşık olarak 900 ton civarında balık elde edilmektedir. Birkaç istisna dışında, bütün lagünlerin balık üretiminde azalma görülmektedir. Ortalama verim 25 kg/ha dan azdır. Bu miktar, gelişmiş vallikültür tekniklerinin kullanıldığı ve ortalama 100 kg/ha lık bir üretimin gerçekleştirildiği İtalyan lagünleriyle karşılaştırıldığında çok düşük kalmaktadır. Bu lagünlerden Samsun-Bafra Balık Gölleri, Edirne Enez Lagün kompleksi, İçel Paradeniz- Akgöl Lagünü ve Adana-Akyatan Lagününde ıslah amaçlı fizibilite yatırım projelerinin uygulanmasına yönelik projeler geliştirilmiştir. Geliştirilen bu projeler kapsamında ıslah çalışmaları yapıldığı takdirde, lagünlerdeki vallikültür üretimi 4-5 kat artırılabilecektir. 6. Su Ürünleri Yetiştiricilik Sektörünün Geliştirilmesine Yönelik Adımlar 6.1. Karadeniz de Balık Yetiştiriciliğinin Geliştirilmesi Projesi Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Japon Uluslararası İşbirliği Ajansı (JICA) arasında 1997 yılında imzalanan anlaşma gereğince, Trabzon Su Ürünleri Merkez Araştırma Enstitüsü bünyesinde yürütülmekte olan Karadeniz de Balık Yetiştiriciliğinin Geliştirilmesi Projesi halen devam etmekte olup bu projeyle ekonomik değeri yüksek olan kalkan balığının ticari olarak üretilmesi ve Karadeniz in balıklandırılması amaçlanmıştır. Bu proje kapsamında üretilmekte olan kalkan balığı yavrularının, Beymelek Su Ürünleri Üretim ve Geliştirme Merkez Müdürlüğü tesislerinde büyütülmesi ile ilgili olarak Japon hükümeti ile bir anlaşma imzalanmıştır.

6.2. Orkinos Besiciliği ve ICCAT Faaliyetleri Orkinos balıklarının stokları, Atlantik Orkinos Balıklarının Korunmasına İlişkin Uluslar arası Komisyonu (ICCAT) tarafından yönetilmekte ve Komisyona üye olan ve üye olmayan ülkelere her yıl avlanma kotaları uygulanmaktadır. Türkiye nin, ICCAT a üye olabilmesi için hazırlanan yasa tasarısı 15.05.2003 tarihinde TBMM de kabul edilmiş ve 28 Mayıs 2003 tarih ve 25121 sayılı Resmi Gazete de yayımlanan 4859 sayılı kanunla yürürlüğe girmiştir. Kasım 2003 de Dublin/İrlanda da yapılan toplantıda Türkiye kotası toplam 1100 ton olan ülkeler kategorisinde yer almıştır. Üye ülkelerin 2003-2005 yılı kotaları 2002 yılında yapılan toplantıda belirlendiği için henüz resmi orkinos avlama kotası mevcut değildir. Buna rağmen; normalde 2005 yılında yapılacak olan ICCAT toplantısında belirlenecek olan resmi orkinos avlama kotasının daha önceye alınması yönündeki girişimler devam etmektedir. 6.3. Su Ürünleri Yetiştiriciliğinde Avrupa Birliği ne Uyum Çalışmaları AB ye uyumla ilgili olarak, Tarım ve Balıkçılık Alt Komisyonu altında sürdürülen Balıkçılık Politikalarının AB ye Uyumu çalışmaları kapsamında yürütülen Eşleştirme (Twinning) projesi ile su ürünleri yetiştiriciliğinin de yer aldığı bir Çerçeve Su Ürünleri Kanunu nun hazırlanması ve uygulamaya konulması hedeflenmektedir. 6.4. Çevre Düzeni Plan Çalışmaları Denizde ağ kafeslerde su ürünleri yetiştiriciliğinin diğer sektörlerle yaşanan ve gelişmesine engel teşkil eden problemlerini çözmek amacıyla başlatılan Çevre Düzeni Planı çalışmaları, Muğla ilinde tamamlanmıştır. İzmir ve Aydın illerinde son aşamaya gelmiş ve 1/25000 ölçekli planlara işaretlenmiş olan potansiyel su ürünleri yetiştiricilik alanları görüşleri alınmak üzere diğer kurumlara gönderilecektir. Ayrıca, Balıkesir ve Antalya İllerinde sürdürülen ÇDP Ön Etüt çalışmaları tamamlanmıştır. 6.5. Su Ürünleri Destekleri 2003 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile su ürünleri yetiştiricilik sektörüne 5 trilyon TL destekleme tutarı ayrılmıştır. Buna göre alabalık yetiştirenlere 90000 TL/kg ve çipura-levrek balığı yetiştirenlere 153000 TL/kg destekleme ödemesi yapılmış olup, Aralık ayında uygulamada çıkan sonuçlara göre destekleme tutarı artırılarak alabalık, çipura ve levrek için 400000 TL/ kg a çıkarılmıştır. 2003 yılında 127 adet çipura, levrek ve alabalık işletmesine yaklaşık 1 trilyon TL destekleme ödemesi yapılmıştır. 2004 yılı desteklemeleri için de, 2004/13 no lu tebliğin 01.04.2004 tarih ve 25420 sayılı Resmi Gazetede yayımlanması ile çipura, levrek ve alabalık türleri için 400000 TL/kg destekleme tutarı uygulamaya konmuştur.

6.6. Göletlerin Balıkçılığa Kazandırılması Projesi Su ürünleri açısından atıl durumda bulunan göletlerimizin üretime kazandırılması ile ekonomik katkı ve istihdam sağlanması yönünde çalışmalara Burdur, Isparta ve Antalya illerinde başlanmıştır. 6.7. Uluslararası Doğu ve Orta Avrupa Balıkçılığını Geliştirilme Teşkilatı (EUROFISH) ve Akdeniz Balıkçılık İstatistikleri ve Bilgi Sistemi (MEDFISIS) Ülkemizin 1997 den beri katıldığı ve 5 Mart 2002 tarihinde imzalanan Uluslararası Doğu ve Orta Avrupa Balıkçılığını Geliştirilme Teşkilatına (EUROFISH) üyeliğimizle ilgili Anlaşma Metni 23.06.2004 tarihinde TBMM tarafından kabul edilmiştir. Ayrıca FAO tarafından hazırlanan ve Doğu Akdeniz Havzasındaki su ürünleri kaynaklarının yönetimi, korunması ve izlenmesine yönelik olarak bölge ülkelerinin balıkçılık istatistikleri ve bilgi erişim sistemlerinden faydalanmasını amaçlayan Akdeniz Balıkçılık İstatistikleri ve Bilgi Sistemine Katılım (MEDFISIS) projesi ile, su ürünleri ile ilgili sağlıklı ve hızlı erişilebilir istatistik bilgilerinin temini ve diğer Akdeniz ülkeleri ile paylaşımı sağlanacaktır. 6.8. Yeni Türler Türkiye de su ürünleri yetiştiriciliğinde içsularda alabalık denizlerde ise çipura ve levrek baş sırayı almaktadır. Tilapia (Oreochromis spp.), Mersin balığı (Acipenser baeri ve A. gueldenstaedtii), kalkan balığı (Scopthalmus maximus), ot sazanı (Ctenopharyngodon idella), gümüş sazanı (Hypopthalmichthys molitrix) gibi türlerin yetiştiriciliğine yönelik çalışmalar üniversiteler, araştırma enstitüleri veya özel sektör tarafından denenmektedir. Kerevit (Astacus leptodactylus), kefal (Mugil cephalus), yılan balığı (Anguilla anguilla), orfoz (Epinephelus gigas) yetiştiriciliği önerilen bazı türlerdir (Çelikkale vd. 1999, Atay ve Bekcan 2000, Köksal vd. 2000, Memiş vd. 2002, Pulatsü 2003). 7. HEDEF VE POLİTİKALAR Ülkemizde balık tüketimi 1980 li yıllarda düşmüş, 1991 yılından itibaren artmaya başlamış, 1995 yılında kişi başına tüketim 9,8 kg a kadar çıkmıştır. Bütün bunlara göre Türkiye balık tüketiminin uluslararası standartlara ve Avrupa Birliği ne göre düşük olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu rakamın ortalama 22 kg/yıl olan Avrupa ülkeleri düzeyine çıkarılması, bunun için de 627847 ton olan üretimin 2025 yılında üç katına yani en az 1500000-2000000 ton düzeyine ulaşması gerekmektedir. Açık denizlerde yetiştiricilik imkanları sağlanırsa bu rakamların çok üstüne çıkılabilir. Ayrıca tüm potansiyel alanların üretime alınması halinde avcılık ve yetiştiricilik yoluyla toplam olarak önümüzdeki on yılda avcılık yoluyla yılda 700 bin ton, yetiştiricilik yoluyla 100-150 bin ton, toplam olarak 800-900 bin ton balık üretimi mümkün görülmektedir.

Bu hedefe ulaşabilmek için sektör bütün yönleriyle irdelenmeli ve gerekli yatırımlar yapılmalıdır. Bunun için, sektörde etkin politikalar uygulamaya konmalı, belli bir süre (5 yıl kadar) teşvik edilmeli ve desteklenmelidir. Bu arada AB nin bu konudaki uygulamaları detaylı olarak incelenmeli, gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. 29 Temmuz 2003 tarih ve 25183 Sayılı Resmi Gazete de yayımlanan 1380 sayılı Su Ürünleri Kanununda değişiklik yapan 4950 No lu Kanunun 13. Maddesi gereğince, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan Su Ürünleri Yetiştiriciliğine İlişkin Yönetmelik Taslağı yürürlüğe girmiştir. 7.1. Genel Politika Önerileri Türkiye, içsu ve denizel kaynakları açısından su ürünleri yetiştiriciliğine çok uygun olup, büyük bir potansiyele sahiptir. Baraj göllerinin kafes balıkçılığına açılması ve deniz balıkları yetiştiriciliğinde Off-Shore sistemiyle üretim yapılmasını teşvik ederek üretimi artırmak mümkündür (Atay vd 2000, Atay ve Korkmaz 2001). Ayrıca, Özel Çevre Koruma Bölgesi içindeki bazı bölgelerin de üretim sahası olarak belirlenmesiyle yetiştiricilikle su ürünleri üretimi 100000 ton seviyesine artırılabileceği düşünülmektedir. İnsan beslenmesi için vazgeçilmez besin kaynaklarından birini oluşturan su ürünleri üretiminin artırılması ve halkımızın bundan faydalandırılması için; Bakanlıklar arası koordinasyon sağlanarak, su ürünleri mevzuatı gözden geçirilmeli, 1380 Sayılı Su Ürünleri Kanunu ivedilikle yetiştiricilik açısından revize edilmelidir. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı nın çeşitli birimlerine dağılmış olan su ürünleri konusu tek çatı altında toplanmalıdır. Buna paralel olarak taşra teşkilatında düzenleme yapılması gereklidir. Yetiştiricilik projelerinin onayı aşamasındaki bürokratik sorunlar giderilmelidir. Ülkemiz kıyılarının büyük bir kısmı, özellikle yüksek üretim potansiyeline sahip Güney Ege ve Batı Akdeniz kıyılarımız Özel Çevre Koruma Bölgesi içindedir. Bu kıyılarda yapılaşmanın ve yerleşimin olmadığı çok miktarda yetiştiriciliğe uygun alan bulunmaktadır. Atıl durumdaki bu yerlerin yetiştiricilikte kullanılması ve milli ekonomiye katkının artırılması sağlanmalıdır. Yetiştiricilik üretiminin artırılması gerektiği için yetiştiricilikte potansiyeli olan yeni türlerle ilgili çalışmalara ağırlık verilmelidir. Yavru balık konusunda kuluçkahaneler desteklenmelidir. Yetiştiricilikte kaliteli yem kullanımının ve mekanizasyonun yaygınlaştırılması için Su Ürünleri Yem ve Ekipman Sanayi teşvik edilmelidir. Yetiştirilen balıkların pazarlanmasında yaşanan sorunun giderilmesinde özellikle iç piyasada tanıtıcı ve tüketimi özendirici faaliyetlerde bulunan pazar genişletilmelidir. Teknolojik yeniliklerin transferindeki yetersizlikler giderilmelidir. Balık hastalıklarını teşhis ve tedavisi ile ilgili bir merkez laboratuarı kurulmalı ve buna bağlı olarak, yetiştiriciliğin yaygın olduğu bölgelerde bölge laboratuarları kurulmalıdır. Su ürünleri yetiştiriciliğine yapılan destekleme sürdürülmelidir.

Sigorta işlemlerinin ve şartlarının düzenlenmesi gerekmektedir. Yetiştirici birlikleri oluşturularak, pazarlama organizasyonu sağlanmalıdır. Çevre kirliliği konusunda yetiştiriciliğin diğer kirleticilere oranla daha az etkili olabileceği konusunda kamuoyu bilgilendirilmeli ve çevresel etkilerin azaltılması konusunda daha fazla çalışma yapılmalıdır. Su ürünleri faaliyetlerinde iyi yetişmiş insan gücüne ihtiyaç duyulmaktadır. Bu bakımdan özellikle personel eğitimine büyük önem verilmelidir. Su ürünleri beslenmedeki önemi tüketiciye anlatılmalı ve tüketimi artırmak amacıyla gerekli tanıtım yapılmalıdır. İşletmelerin verimliliğinin artırılması için belirli bir kapasiteden itibaren su ürünleri konusunda eğitim almış teknik eleman çalıştırılması zorunluluğu getirilmelidir. Sektörün sorunlarının çözümü için üniversitelerle teknik ve bilimsel işbirliğinin geliştirilmesi gereklidir. Türkiye de su ürünleri yetiştiriciliği, hızla gelişen bir sektördür. Belirtilen hedef ve politikaların gerçekleşmesi, su ürünleri sektörünü daha sağlıklı bir yapıya kavuşturacak, istihdam ve ülke ekonomisi açısından önemli ölçüde katkı sağlayacaktır. Kaynaklar Atay, D. ve Bekcan, S. 2000. Deniz Balıkları ve Üretim Tekniği. Ankara Üniv. Ziraat Fak. Yayın no: 1515, Ankara, 468 s. Atay, D., Ölmez, M. ve Korkmaz, A.Ş. 2000. Su Ürünleri Üretimi. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, Türkiye Ziraat Mühendisliği 5. Teknik Kongresi, Ankara, 17-21 Ocak. Atay, D. ve Bekcan, S. 2001. Türkiye nin su ürünleri potansiyeli ve sorunları. İ. Albayrak ve Ü. Merter (editörler); 21. Yüzyıla Girerken Türkiye nin Biyolojik Zenginlikleri ve Sorunları. Türkiye Tabiatını Koruma Der. ve TÜBİTAK, 15-21. Atay, D. ve Korkmaz, A.Ş. 2001. Su Ürünleri Üretimi: Türkiye de ve dünyada son trendler. Türkiye Su Ürünleri Dayanışma, Eğitim, Araştırma ve Geliştirme Vakfı Dergisi, 1:3-15. Çelikkale, M. S., Düzgüneş, E. ve Okumuş, İ. 1999. Türkiye Su Ürünleri Sektörü. Potansiyeli, Mevcut Durumu, Sorunları ve Çözüm Önerileri. İstanbul Ticaret Odası, İstanbul, 414 s. Davenport, J., Black, K., Burnell, G., Cross, T., Culloty, S., Ekaratne, S., Furness, B., Mulcahy, M. and Thetmeyer, H. 2003. Aquaculture: The Ecological Issues. Blackwell Publ., USA, 89 p. DİE, 2002. Su Ürünleri İstatistikleri. T.C. Başbakanlık Devlet İstatistik Ens., Ankara. DİE, 2004. Su Ürünleri İstatistikleri. T.C. Başbakanlık Devlet İstatistik Ens., Ankara (yayınlanmamış). DPT, 2001. Su Ürünleri ve Su Ürünleri Sanayi. Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ö.İ.K. Raporu, Yayın no: 2575. Köksal. G., Rad, F. ve Kındır, M. 2000. Growth performance and feed conversion efficiency of Siberian Sturgeon juvenile (Acipenser baeri) reared in concrete raceways. Turk. J. Vet. Anim. Sci., 24:435-442. Memiş, D., Demir, N., Eroldoğan, O. T. and Küçük, S. 2002. Aquaculture in Turkey. The Israeli Journal of Aquaculture-Bamidgeh, 54(1):34-40.

Pulatsü, S. 2003. Türkiye de su ürünleri politikaları üretim ve dış ticaret yapıları. AB ne Üyelik Sürecinde Su Ürünleri Sempozyumu, TMMOB Ziraat Müh. Odası, Ankara, 46-53. TAGEM, 1998. İçsu Ürünleri Yetiştiriciliği Kılavuzu. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Su Ürünleri Üretimini Geliştirme Dairesi Başkanlığı, Ankara, 36 s.

Ormaniçi Sular ve Yaban Hayatı Yönetimi (2+0) Dersin İçeriği: Orman içi suların ekolojik ve ekonomik önemi, Orman içi suların düzenlenmesi, Türkiye nin tatlı su balıkları ve orman içi su ürünleri, Balık habitatlarının düzenlenmesi, Alabalık ve sazan üretimi. Yaban hayatında populasyon ve habitat envanteri, Yaban hayatı yönetim planı ve aşamaları, Biyopolitika, Yaban hayatı yönetiminin biyolojik temelleri, Yaban hayatı habitatlarının düzenlenmesi. Ders Kitabı: Ormaniçi Su Ürünleri, Erdal SELMİ ve Tamer ÖYMEN, İstanbul, 1985, 193s. Yardımcı Ders Kitapları Oğurlu, İ. 2001. Yaban Hayatı Ekolojisi. Süleyman Demirel Üniversitesi Orman Fakültesi Yayınları, Orman Fakültesi Yayın No:4, SDÜ Yayın No:19, 296, Isparta. Kaygın, A., T. 2008. Ormaniçi Su Ürünleri, Bartın üniversitesi Orman Fakültesi yayınları, 128s. TEKELİOĞLU,N. İçsu Balıkları Yetiştiriciliği (Sıcak ve Soğuk İklim Balıkları), Ç.Ü. Su Ürünleri Yüksekokulu Yayınları No:2, Ç.Ü. Zir. Fak. Basımevi, 360 s., Adana. Oğurlu, İ., 2003. Yaban Hayatında Envanter. T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü Av ve Yaban Hayatı Dairesi Başkanlığı Yayınları, 208, Ankara. JEFFREY, W,W., 1964: Forest Types Along Lower Liard River Northwest Territories. Depertment of Forestry Publication No:1035, Roger Duhamel, F.R.S.C. Queen s Printer and Controller of Stationary Ottowa. JEGLUM, J. K., 1987, The Use of Twispan, Tabular Analysis and Finnish/Swedish Conceps in Classifiying Wooded Peatlands in Ontario, SYMPOSIUM 87 Wetlands/Peatlands August 23-27, Edmonton, Alberta, Canada, 383-391. Oğurlu, İ., 1988. İşletme Ormanlarında Yaban Hayatı Habitatlarının Düzenlenmesi, İÜ. Orman Fakültesi Dergisi, B, 38(2), 120-135s. BAŞKENT, E. Z., Orman Amenajman Planlarının Ekosistem Tabanlı ve Çok Amaçlı Planlanması (Etçap) ve Uygulanmasına Yönelik Eylemler, Türk Ormancılığında Uluslar arası Süreçte Acil Eyleme Dönüştürülmesi Gereken Konular-Mevzuat ve Yapılanmaya Yansımaları, Orman Mühendisleri Odası Sempozyumu, 22-24 Aralık, 2005, Antalya. Oğurlu, İ., 1989. Yaban Hayatında Kenar Etkisi, Orman Mühendisliği Dergisi, Kasım, 19-22s. 1

Tanım: Ormaniçi su: 31/8/1956 tarih ve 6831 sayılı Orman Kanununun 1 inci maddesinde tanımlanan orman rejimine dahil Devlet eliyle işletilen veya korunan alanlar içinde kalan dere, tabii göl ve su ürünleri üretimi veya su biriktirme amacı ile tesis edilen göletleri ifade eder. Ormaniçi Suların Yasal Durumu ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI MERKEZ TEŞKİLATININ GÖREVLERİ,ÇALIŞMA ESAS VE USULLERİ HAKKINDA YÖNETMELİK Resmi Gazete Tarihi: 16.01.2004 Resmi Gazete Sayısı: 25348 BEŞİNCİ BÖLÜM Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü Görevleri Madde 32 Doğa Koruma ve Millî Parklar Genel Müdürlüğünün görevleri şunlardır; c) Yaban hayatı ve kara av kaynakları ile orman içi su kaynakları, dere, göl, gölet ve sulak alanların ve hassas bölgelerin korunması, geliştirilmesi, kara avcılığının düzenlenmesi, av kaynaklarının işletilmesi ve kontrolü ile ilgili her türlü etüt, envanter, plânlama, projelendirme, uygulama ve izlemeye ilişkin iş ve işlemleri yapmak ve yaptırmak, bu hizmetlerle ilgili tesisleri kurmak ve kurdurmak, Av ve Yaban Hayatı Dairesi Başkanlığı Madde 36 Av ve Yaban Hayatı Dairesi Başkanlığının görevleri şunlardır; b) 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu kapsamında koruma statüsü verilen sahalar hariç, orman içi sularda su ürünlerinin etüt envanter ve planlamalarına ait iş ve işlemleri yapmak, yaptırmak, stok ve yıllık üretim kapasitelerini tayin etmek ve ettirmek, Doğa Koruma Dairesi Başkanlığı Madde 37 Doğa Koruma Dairesi Başkanlığının görevleri şunlardır; e) Uluslararası sözleşmeler kapsamında ülkemizdeki sulak alanların statüsünü belirlemek. Sulak alanların korunması ve geliştirilmesi için yönetim ilke ve politikaları belirlemek, izlemek ve değerlendirmek Ormaniçi Suların Doğal Alabalıklarla Balıklandırılması Çevre ve Orman Bakanlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünün başlattığı Ormaniçi Suların Yerli Doğal Türlerle Balıklandırma Projesi kapsamında Ordu genelinde çalışmalara başlanıldı. 2007 yılında programlanan faaliyet kapsamında ülkemiz genelinde 21 ilde bulunan derelerin etüt ve envanteri ile su özellikleri uzman ekiplerce incelenmiş uygun görülen sulardan anaç balıklar alınarak Trabzon İli Maçka İlçesinde bulunan balık üretme istasyonunda üretim çalışmalarına başlanılmıştır. 2

İlimizde de bulunan alabalığın, yaşam alanı yoğunluklu olarak Çambaşı yaylası dereleri olup bu derelerden yeterli miktarda anaç balık yakalama çalışması yapılmış ve 150 adet anaç balık 14.05.2009 tarihinde üretme istasyonuna teslim edilmiştir. 2010 yılı itibariyle üretilecek olan balıklar alındıkları derelere bırakılarak bu derelerdeki popülasyonunun arttırılması sağlanacak sonucunda bu dereler ve göller sportif olta balıkçılığına açılacaktır. Aynı uygulama kapsamında 2007 yılında yapılan çalışma ile ülkemize özgü endemik türümüz olan Abant Alabalığı Gölköy Ulugöl e de salınmış ve yüksek düzeyde başarı sağlanmıştır. Çalışmanın sonucunda başarı sağlanan avlakların işlettirilmesi köy tüzel kişilikleriyle yürütülecek olup alternatif turizm kapsamında ilimizin turizm çeşitliliğine ve yörede yaşayan vatandaşların ekonomik kalkınmasına olumlu ölçüde destek sağlanacaktır. (http://www.ordu-cevreorman.gov.tr/index.php?option=com_content&task=view&id=27&itemid=72) 3

TÜRKİYE NİN TATLI SU BALIKLARI ACI BALIK Latince adı: Rhodeus seiceus amarus Trakya, Marmara ve Karadeniz de ağır akışlı akarsular veya göllerde yaşar. Bitkiler ve küçük hayvancıklarla beslenir. Ortalama 5-6, en çok 9 cm'e büyür. Üreme devresi Nisan - Haziran arasıdır. Dişisi uzun hortumuyla yumurtalarını bir midyenin içine ustaca bırakır. Erkek de spermlerini midyenin açılıp, kapanarak emdiği suya bırakarak yumurtaları döller. 2-3 haftada olgunlaşan yavrular midyeyi terk eder. Böylece küçük cüsselerine rağmen, emniyetli üremenin ilginç doğa olayı tamamlanır. AFANYUS Latince adı: Aphanius fasciatus Ege ve Akdeniz in sahillerine akan iç sularda yaşar. Çeşitli türleri ülkemizde yaygındır. Nehirlerin yavaş akıntılı veya durgun bölümlerinde yuvalanır. Boyları 5-6 cm. olur. Acı ve tuzlu sulara da uyum gösterir. Kabuklular ve özellikle su yüzeyindeki sinek - böcek larvalarıyla beslenir. Bahar aylarında üremelerini yapıp, yumurtalarını su bitkilerinin üzerine bırakır. Akvaryum balığı olarak da yetiştirilir. 4

ALTINBAŞ KEFAL Latince adı:mugil auratus Vücut ince uzun, yanlardan hafifçe basık olup, baş hafifçe geniştir. Solungaç kapağının üzerinde sarı leke bulunur. Sırt rengi mavimsi gri, karın kısmı ise gümüşidir. Sırt pulları tek çizgidir. Kör bağırsakta tedrici olarak büyüyen 8-9 tane uzantı (plorik kese) vardır. ANKARA ÇAMUR BALIĞI Latince adı: Neomacheilus angorae Orta ve Doğu Anadolu'nun göl ve akarsuları çamurlu, kumlu ve sazlı zeminlerinde yayılış gösterir. Zeminlerde emdiği çamurdan küçük hayvanlar, böcekler ve larvaları seçerek beslenir. İsmi de oradan gelir. 6-7 cm'e büyüyebilir. Çok sığ suların yüksek ısısına dayanabilir. Mayıs - Haziran arasında yapışkan yumurtalarını kıyıların kumluk ve çakıllarına bırakır. Doğa dengesini korur. 5

AYNALI SAZAN Latince adı: Cyprinus carpio Anavatanı Asya olan daha sonra Avrupa, Amerika ve Afrika tatlı sularına aşılanan dayanıklı, üreme düzeyi yüksek bir balıktır. 50 sene kadar yaşadığı bilinir. Kalın dudaklı ve dişsizdir. Büyükçe pullar vücuda tek tük serpilmiş durumda olduğundan aynalı sazan denmektedir. Pullar genellikle sırtın her iki tarafında ve sırt yüzgeci boyunca, karın ve göğüs yüzgeçlerinin vücuda bağlantı yerlerinin etrafında toplanmışlardır. Vücudun diğer kısımlarına serpilmiş pul miktarı fertler arasında çok değişiklik arz eder. Aynalı sazan bir kültür sazanıdır. Genel olarak doğa sazanı dediğimiz pullu sazanda vücut nispeten ince ve uzun olmasına rağmen, aynalı sazanda sırt yüksek ve daha geniştir. Bitkiler, bulabildiği tohumlar, böcek ve kurtçuklarla beslenir. Yiyeceğinin kokusunu takip ederek bulur. Eylül sonlarına kadar yumurta dökebilir. Laboratuar çalışmaları ile ıslah edilen pullu sazandan aynalı ve çıplak sazan türleri yetiştirilmiştir. Kültür balıkçılığı için elde edilen bu türler çok az pullu veya pulsuz olup,pullu ( doğal ) sazana nazaran daha çabuk büyüyebilen ve daha az kılçıklı türlerdir. Kolay ürediği için çeşitli yörelerde ve bilhassa baraj göllerinde üretimi yapılmaktadır. Yaşam öyküsü Pullu sazan gibidir. Ekonomik değeri çok yüksektir. Çeşitli ülkelerde yılda 200.000 ton sazan üretimi yapılmaktadır. BENİ BALIĞI Latince adı: Cyprinion macrostamum 6

Lateralden (yana doğru) yassılaşmış olan vücut yüksektir ve her tarafı iri pullarla örtülüdür. Baş boyu vücut yüksekliğinden daha kısadır. Alt dudak üst dudağa nazaran daha kalın ve pürtüksüzdür. Ağız etrafında gayet kısa bir çift bıyık bulunur. Kuyruk yüzgeci derin girintili ve lopların ucu sivridir. Boyu 15-17 cm. civarındadır. Vücut rengi genellikle her tarafta homojen olup, peritoneum (karın zarı) siyah renklidir. Vücudun yan tarafında düzensiz şekilli ve sayıları 6-8 arasında değişen siyah renkli benekler vardır. Ayrıca solungaç kapakları üzerinde de gri-esmer küçük lekeler bulunur. Akarsuların zemini kumlu ve çakıllı olan zonlarına yakın yerlerde yaşar. Koruma altında olup, avlanması yasak olan türlerdendir. BIYIKLI BALIK (Bekir) Latince adı: Barbus barbus Genelde 30-50 cm. uzunlukta ve 0.5-2 kg, en çok 3 kg. ağırlıkta olur. Büyüklerine seyrek rastlanır. Oksijeni bol, hızlı akan nehirlerin berrak kum tabanlı bölümlerinde yaşar. Ülkemizin çeşitli yörelerinde türleri bulunur. Mayıs - Haziran arasında üreme yapar ve 5.000-30.000 yumurta döker. Bu devresinde yumurtaları zehirlidir. Eti fazla değerli olmamakla beraber avcılığı yönünden değerli bir balıktır. BIYIKLI BALIK (Bekir) Latince adı: Barbus capito Vücut yanlarda basık ve alçak yapılıdır. Ağız başın altında ve at nalı şeklindedir. Bıyıklar orta uzunlukta, gözler ise küçüktür. Sırt yüzgeci iyi gelişmiş, en uzun şuanın arka kenarında yüzgecin üçte birini kaplayan testere şeklinde dişçikler vardır. Vücudun rengi sırtta koyu, karın ve yanlarda açık sarı veya sarı-beyazdır. Vücudun esas rengi değişiklik göstermesine rağmen yan taraflarda ve yüzgeçler üzerinde çok sayıda siyah lekeler bulunur. 7

BIYIKLI BALIK (Bekir) Latince adı: Barbus plebejus Vücut yanlardan basık olup, iri pullarla kaplıdır. Pulların serbest kenarları ince noktacıklardan oluşmuş siyah pigmentlerle çevrilmiştir. Baş çok yüksek ve çok geniş olup, burun sivridir. Gözler çok büyük, kuyruk çok uzun ve yassıdır. Ağız büyük, dudaklar etli ve iyi bir şekilde gelişmiştir. Alt dudağın ortasında bulunan lop iyi gelişmiştir. Bıyıklar kısmen uzun ve kalıncadır. Sırt yüzgeci çok yüksek, kaba ve üst tarafı girintili çıkıntılı bir yapı arz eder. Sırt yüzgecinin sonuncu dallanmış şuası çok kuvvetli kemikleşmiş ve arka kenarında dişçikler bulundurur. Anal ve göğüs yüzgeçleri sivridir. Göğüs yüzgecinin önü ile karın tarafında birbirinin üzerini örtmeyen küçük pullar bulunur. vücut sırtta koyu renkli (Grimsi-kahve),yan tarafları ve karın açık renklidir. (Sarımsı-beyaz) BİZİR Latince adı: Carasobarbus luteus Vücut iri ve yuvarlak pullarla örtülüdür. Ağızda bir çift kısa bıyık bulunur. Renk sırtta kahverengi sarı, yanlarda ise sarımsı veya sarı beyazdır. 8

BODUR YAYIN Latince adı: Ictalurus melas Güneydoğudaki akarsu ve göllerin kumlu, çamurlu zeminlerinde yaşayan, 20-30 en çok 45 cm. boy ve 100-500 gr. ağırlıkta olabilen bir yayın türüdür. Oldukça obur bir balıktır. Omurgasızlar, küçük balıklar, balık larvaları ve kurbağalar da dahil ne bulursa yer. Suların ısı şartlarına göre Nisan- Haziran arasında kumların içine yuva yapan dişi yumurtalarını dökerek bunların oluşmasını bekler. Kılçıksız eti çok lezzetlidir ancak ekonomik değeri bölgeseldir. BÜYÜKBAŞ KAYABALIĞI Latince adı: Gobius (Ponticola) Trakya ve Karadeniz kıyılarına akan nehirlerde yaygındır. Boyları 12-18, en çok 22 cm. olur. Acısuların taşlık veya sert kumlu zeminlerinde dolaşıp, oradan nehirlerin içlerine girer. Yuva edindiği bölgeye çok bağlıdır, buraya zorla gelen balıklara saldırgan olur. Küçük kabuklular, balıklar ve yumuşakçalarla beslenir. Nisan - Mayıs arası dişiler yumurtalarını ince ipliklerle kumsallara yapıştırır. Erkekler de gözcülük eder. Eti lezzetli ve sağlığa yararlıdır. Ekonomik değeri bölgeseldir. 9

ÇAMUKA Latince adı: Aterina hepsetus Gümüş türündendir. Derin olmayan sahillerin ılıman sularında, kum ve çakıllı bölgelerde, sürüler halinde yaşar. Balık yavruları, kabuklular ve yumuşakcalar ile beslenir. Suyun tuzluluk oranı ve oksijen değerine uyun gözterir. Bu nedenle göllerde bile yaşayabilir. Boyu 10-12, en fazla 16-18 cm. olabilir. Suların bölgesel sıcaklığına göre Nisan - Eylül ayları arasında ürer. Eti beyaz ve lezzetli olup, ekonomik değeri yüksektir. ÇİZGİLİ SAZAN (*) Latince adı: Pseudorasbora parva Ekonomik değeri yoktur. Küçük böcekler, balık yumurtaları ve larvalarıyla beslenir. Sayıca üstünlüğe ulaşınca diğer balıkların yumurtlama alanlarına ciddi zararlar verir. Kirlilikten ve sıcaklık değişimlerinden etkilenmez. Birçok balık türü üzerinde baskı oluşturur. Doğal balık faunasına, öldürücü patojen enfeksiyonlar bulaştırması ile de zarar vermektedir. İçsularımızdaki ekolojik açıdan zararlı balıklardandır. (*)Çizgili sazan denilmekle birlikte, henüz yaygın kabul görmüş bir Türkçe isimlendirmesi yoktur. 10

Kaynak: 2/2 Numaralı Amatör (Sportif) Amaçlı Su Ürünleri Avcılığını Düzenleyen Tebliğ (Tebliğ No: 2008/49) DAĞ ALASI Latince adı: Salmo trutta macrostigma Çoruh, Ege ve Konya Ereğlisi çevrelerinde dağ göllerinin soğuk, berrak ve temiz sularında yaşar. Zaman zaman nehirlere de girer. Bilimsel olarak dünyamızın son buzul çağında dağ göllerinde kalıp, geliştiği teorisi vardır. Boyu 40-60 cm'den 1 m'ye, ağırlığı da 1-3 kg'dan 14 kg'a olabilir. 3-4 yaşında olgunlaşıp göllerin buzla kaplandığı Ekim - Ocak aylarında yumurtalarını çakıllara bırakır. Dişileri kg. ağırlığına yaklaşık 3.500 yumurta bırakır. Çok lezzetli etinin yanı sıra, sertlik ve çevikliği ile avcılığı da değerlidir. DENİZ ALASI Latince adı: Salmo trutta labrax Vücut füze şeklinde olup, kırmızı lekeler vücudun her tarafına dağılmış, bariz siyah beneklerde mevcuttur. Omur sayısı 55-60 adettir. Denizlerle tatlı sular arasında yumurtlama göçü yaparlar. Koruma altında olup, avlanması yasak olan türlerdendir. 11

DENİZ ATI Latince adı: Hippocampus hippocampus Denizatı, yılan iğnesinin de dahil olduğu Syngnathidae familyasından Hippocampus cinsine ait olan balıklardır. Tüm dünyada ılıman ve tropikal sularda bulunurlar. Denizatların boyutları 16 mm. ile 35 cm. (yakın zamanda keşfedilen Hippocampus denise) arasında değişen türleri bulunur. Denizatı ve yılan iğnesi türleri erkek hamileliğinin görüldüğü tek türler olarak bilinmektedirler. Erkek denizatında dişi tarafından bırakılan yumurtaları taşıdığı kuluçka kesesi bulunmaktadır. Çiftleşen çift kuyruklarını birbirlerine sararlar ve dişi uzun bir tüp olan ovipositoru (yumurta bırakmaya mahsus ucu sivri tüp şeklindeki uzuv) erkeğin kesesine getirir. Yumurta tüpten yukarıya erkeğin kesesine ilerler ve burada erkek daha sonra yumurtaları döller. Embriyolar on gün ile altı hafta arasında gelişirler, bu süre türe ve su koşullarına bağlı olarak değişmektedir. Erkek doğum yaparken, tüm bebek denizatları çıkana kadar boşaltır. Denizatı alt vücuttaki arka yüzgeç ve kafada solungaçların yanındaki göğüs yüzgeçleri ile tam bir balıktır. Bazı deniz atı türleri kısmen saydamdır, bu yüzden orada olmalarına rağmen görünmezler ve resimlerde pek sık görülmezler. Denizatı nüfusu son yıllardaki aşırı avlanma nedeniyle tehlike altına girmiştir. Denizatı geleneksel Çin şifalı bitki biliminde kullanılmaktadır ve her yıl 20 milyon denizatı bu amaçla yakalanıp satılmaktadır. Koruma altında olup, avlanması yasak olan türlerdendir. DERE ALASI Latince adı: Salmo trutta fario 12

Vücut siyahımsı gri olup, vücudun ön tarafı ve baş üzerindeki koyu lekeler mavimsi halkalarla çevrilmiştir. Kırmızı benekler yan çizgi boyunca ve daha çok alt taraftadır. Solungaç kapağının ön tarafı üzerinde leke mevcuttur. Sırt yüzgecinde de lekeler vardır. Kuyruk yüzgeci hafif girintilidir. DERE KAYABALIĞI Latince adı: Gobio gobio Ülkemiz akarsularında çeşitli türleri yerine göre adlar alır. 5-6 yılda yavaş büyüyerek 12-20 cm. boya ulaşır. Fazla hareket etmeden sualtında yatarak ömür geçirir. Nisan - Haziranda 120-180C sularda haftalık aralıklarla ürer, dişileri 1.000-3.000 yumurta verir. Eti lezzetlidir. Büyük balıkları avlamak için yem olarak da kullanılır. GAMBUSYA Latince adı: Gambusia affinis Anayurdu USA'nın güney bölgelerinden sivrisinek ve sıtma mücadelesi için ülkemize getirilmiştir. Durgun, sığ ve sıcak sulara çok toleranslıdır. 0 dan + 30 C'a dayanabilir. Özellikle sivrisinek larvalarıyla beslenir. Ayrıca yosunlar ve kabukluları da yer. Erkekleri 3-5 cm. dişileri 6 cm. olur. Nisan - Ekim arasında erkekleri spermlerini dişinin üreme boşluğuna bırakır. 30 günlük hamilelikten sonra dişi yaklaşık 60 yavru doğurur. Ülkemizde de sivrisineklerle biyolojik mücadelede kullanılan ve zararsız olduğu düşünülen bu balık türü bırakıldığı sularda bazı balık türlerinin yumurtalarını yiyerek zararlı olabilmektedir. Yerleştiği habitattan temizlenmesi çok zordur. İçsularımızdaki ekolojik açıdan zararlı balıklardandır. 13

GÖKKUŞAĞI ALA Latince adı: Oncahorynchus myciss Pasifik kıyılarındaki tatlı sularda yaşar. Kuzey Amerika kökenlidir. Denizlere giren alt türleri vardır. Doğal olarak ülkemizde bulunmaz. Yetiştirilmek üzere dünyaya yayılmış, bu arada ülkemize de getirilmiştir. Ülkemizde su ürünleri yetiştirme tesislerinde üretimi yapılmaktadır. Vücut diğer türlere göre daha tıknaz ve çok sayıda siyah nokta ile kaplı olup, ortası gökkuşağı renginde bantlıdır. Kuyruk ve yağ yüzgeçleri beneklidir. Yumurtlama mevsiminde erkekler parlak grimsi siyah, dişiler ise daha soluk renklidir. 20-26 cm olanlar 120-250 gr gelmektedir. Temiz, oksijeni bol sularda yapay yemler veya küçük balıklarla beslenebilen, yetiştirilmeye en çok uyum gösteren, tuzlu deniz suyuna da toleransı olan bir alabalık türüdür. Erkekler 2, dişileri 3 yılda olgunlaşıp kg/ağırlığına yaklaşık 1.000-5.000 yumurta verir. Denizde yetiştirilenleri daha çabuk büyüme gösterir. Etinin lezzeti ve bol üretimiyle ekonomik değeri çok yüksektir. Ülkemiz iç sularının hiç birinin doğal türü değildir. Kültürü yapılan bu balık kendi kendine üreyemez. Doğal balık türlerinin yumurta ve yavrularını yok eder. Hastalıklara karşı son derece dayanıklı olup, özellikle hassas olan doğal alabalık türlerine hastalık bulaştırma riski taşır ve doğal türlere karşı yem rekabetini lehine geliştirir.içsularımızdaki ekolojik açıdan potansiyel sakıncalı balıklardandır. GÖL ALASI Latince adı: Salmo trutta lacustris Vücut şekli daha kaba yapılı, burun kısa-küttür. Rengi açık sarı olup, üzerinde rastgele dağılmış siyah benekler vardır. Sırt yüzgeci ile kuyruk yüzgeci arasında yağ yüzgecinin bulunması en önemli özelliğidir. Dağ alabalığı ve Deniz alasına benzerse de vücudun yan taraflarında kırmızı beneklerin 14

bulunmaması ile onlardan kolaylıkla ayırt edilir. Kuzey Batı Anadolu, Abant ve Yedi Göller Bölgesinde yayılış gösterir. Çeşitli türleri vardır. Türüne göre renk, boy ve beslenme farklılıkları gösterir. Genelde temiz, bol oksijenli soğuk sularda fazla gezinmeden planktonlar, dip hayvanları ve küçük balıklarla beslenerek yaşar. Boyları ortalama 25-40, yabanlarında 60-70 cm. olabilir. Eylül - Ocak arasında üreme yapar. Yumurtalarını dipteki çakıllara yapıştırır. Üretimi yapılmaz. Eti çok lezzetli, ekonomik değeri bölgeseldir. GÖRDEK Latince adı: Rutilus rubilio Kızılgöz ailesindendir. Kuzey Ege, Marmara ve Trakya'da fazla hareketli olmayan akarsuların zengin bitkili kıyı bölgelerinde yaşar. Kış aylarını daha derince sularda geçirir. Kurtlar, böcekler, kabuklular ve böcek - sinek larvalarıyla beslenir. Boyu 15-20, en çok 25 cm. olur. Nisan - Mayıs arası ürettiği yumurtalarını bitkilerin arasına bırakır. Besin yönüyle değersizdir, fakat av yemi olarak değerlenir. GÜNEŞ LEVREĞİ (Kabak Çekirdeği) Latince adı: Lepomis gibbosus 15

Boyları ortalama 10-15 cm olup, en fazla 22 cm ye kadar büyüyebilirler. Ağırlıkları ise en fazla 300 gr. olabilir. Sırt yüzgeçleri ikiye ayrılmıştır. Solungaç kapaklarının arkasında kırmızı bir benek vardır. Mayıs- Temmuz aylarında sığ suların kumlu çukurlarına 500-5000 kadar yumurta bırakırlar ve 3-5 gün içinde açılan yumurtaları erkekler bir süre bekçilik edip korurlar. Eşeysel olgunluğa 2-3 yılda erişirler ve ortalama 9 yıl kadar ömürleri vardır. Küçük omurgasızlar, küçük kabuklular, yumurta ve larvalarla beslenirler. Erginleri küçük balıkları da yer. Sayıları arttığında yerli balıklar üzerinde büyük tehdit oluştururlar. Aslen Amerikan kökenli olmasına karşın Avrupa sularına aşılanmış, Meriç ve Tunca Nehri ile Ülkemiz sularına girmiştir. Ekonomik önemleri olmamakla birlikte, sırf renkli görünümleri için sulara bulaştırılan en tehlikeli balıklardandır. Yabancı kökenli etçil bir balıktır. Ekonomik değeri olmadığı gibi yerli türlerimize ve ekonomik balık türlerine büyük zararlar verir. Kaynak: Kadir ÜSTÜNDAĞ (Biyolog) GÜMÜŞ HAVUZBALIĞI Latince adı: Carrasius auratus gibelio Trakya ve Doğu Karadenizin yumuşak zeminli, bol bitkili akarsularında yayılış gösteren bir Carrasius türüdür. Büyümesi daha hızlı olup 3-4 yaşında 15-20 cm'e erişir. Daha büyüklerine de rastlanır. Mayıs - Haziran arası 160-380.000 yumurta döker. Bazı hallerde bu yumurtaları Sazan ve diğer havuz balıklarının döllediği de olur. Eti yenebilir. Havuz veya akvaryumlarda süs balığı olarak yaşatılır. Sazan balığı ve bazı sazangiller türleriyle çiftleştiğinde kısır yavrular meydana gelir. Bu etkisi ile sazan ırkını yok edici özellik taşımaktadır. Hızla çoğalarak ortama hakim olur. İçsularımızdaki ekolojik açıdan zararlı balıklardandır. 16