AMELİYATLA ZAYIFLAYIP TİP 2 DİYABETİ ALT ETTİLER! Gülşah Peker, Kadir Zerey ve Nurdan Ak, obezite cerrahisiyle tip 2 diyabeti yendi. Toplamda 228 kilo verip zayıflayan 3 hasta, tekrar yaşama dönmenin tadını çıkarıyor. Modern tıp sayesinde tip 2 diyabeti yenmek artık hayal değil. İnce bağırsağın son bölümünün başa, baş bölümünün sona alındığı metabolik cerrahi operasyonuyla, şeker hastalığı yüzde 95 oranında ortadan kalkıyor. Hastalar diyabetlerinden kurtulurken 3-4 ay sonra diyet yapmasına gerek kalmadan beslenebiliyor. Kiloları yüzünden nefes almakta dahi zorlanır hale gelen Gülşah Peker, Kadir Zerey ve Nurdan Ak da bu hastalığı yenenlere 3 örnek İşte onların diyabetten kurtulma hikâyeleri: BU İŞE EN ÇOK KIZIM SEVİNDİ 33 yaşındaki Gülşah Peker e 8 yıl önce şeker teşhisi konuldu. Vücudunda çıkan yaralar için doktora gittiğinde karaciğerinin iflas etmek üzere olduğunu öğrendi. Bir gün açlık kan şekeri 480 çıkınca, hastaneye kaldırıldı. Günde 5 defa insülin yapan, 2 tansiyon ve 2 de şeker hapı kullanan Peker 6 sene içinde, 70 li kilolardan 135 kiloya kadar çıktı. En sonunda artık şekeri 700 lere dayanınca ayaklarında uyuşma, midede kaynama şikâyetiyle hastaneye gitmeye karar verdi. Doktorlar obezite cerrahisini önerdi. Hastanede ameliyatını olmuş ve taburcu olan Kadir Zerey den bilgi alan, internette bu ameliyatı olanların hikâyelerini okuyan genç kadın ameliyat kararı verdi. 135 kilo ile ameliyata girdi. Ertesi gün insülin kesildi ve şekeri 100 lere indi. Şimdi 70 kilo olan Gülşah Peker, yaşadıklarını şöyle anlatıyor: Diyabetten kurtulmama ve zayıflamama en çok eşim ve 14 yaşındaki kızım sevindi. Diyabet yüzünden yataktan kalkamıyordum. Çok halsizdim. Saat 3-4 lere kadar uyuyordum. Yaşamın ne demek olduğunu şimdi
anlıyorum. 5 İNCİ SINIFTA 104 KİLOYA ÇIKTI Web tasarım uzmanı 25 yaşındaki Kadir Zerey ise kendini bildi bileli kiloluydu. 5. sınıfta ilk kez tartıya çıktığında 104 kiloydu. Lise birinci sınıfa giderken diyabet tanısı konuldu. Lise 2 ye giderken insülin kullanmaya başladı. Zerey hikâyesini şöyle anlattı: İnsülin seviyem 50 yaşındaki babamın 2 katı kadardı. Diyabeti bedenimden hiçbir zaman atamayacağımı düşündüm. Gastrik by-pass olan bir arkadaşımdan cesaret alarak bu işi araştırmaya başladım. Ameliyata karar verdim. 151 kilo ile ameliyata girdim. Şu anda 73 kiloyum. Böyle çok daha yakışıklıyım. 2 YILDA 85 KİLODAN KURTULDU 44 yaşındaki Nurdan Ak 10 yaşına kadar kilo alsın diye balık yağı içirilmiş. 10 yaşında babasının vefatı ve 20 yaşında tip 2 diyabet teşhisi hayatının 2 dönüm noktası oldu. Psikolojisi bozulan Ak, kendisini yemeye verdi. Liseyi bitirdiğinde tam 110 kiloydu ve bu kilosundan utandığı için üniversiteye başlamadı. En sonunda 160 kiloya kadar çıktı. Bir odadan diğerine geçerken bütün aile nefes alıp verişlerini duyuyordu. Annesinin ilacını yazdırmak için doktora gittiği sırada kendi doktoru ile tanışıp ameliyat olmaya karar verdi. Ameliyattan sonra 2 yılda tam 85 kilo vererek 75 kiloya inen, şeker hastalığından kurtulan Nurdan Ak, ameliyattan sonra karın germe ameliyatı yaptırdı. 100 HASTAYI BU YOLLA İYİLEŞTİRDİK Doç. Dr. Halil Coşkun (Obezite Cerrahisi Uzmanı): Şimdiye kadar 100 hastamıza obezite cerrahisi yaparak, tip 2 diyabet hastalıklarını bitirdik. Diyabetten kurtardık. Kilo vermeleri tabii ki çok önemli ama asıl sorunları diyabetti. Hem kilo verip, hem de diyabetten kurtulunca hayata pozitif bakan, işine, okuluna geri dönen, yaşama yeniden sarılan insanlar oluyorlar ve bu biz hekimleri de çok mutlu ediyor.
KİLO KAYBI AMELİYATI VE ÇAPRAZ BAĞIMLILIK: AŞIRI YEME BOZUKLUĞUNA BİR BAKIŞ Aşırı yeme bozukluğu (Binge Eating Disorder BED), en çok obezite ile ilişkilendirilen bir yeme bozukluğudur. Herhangi bir zayıflama programına gidenlerin yaklaşık üçte birinde aslında BED vardır. Bu kişiler, bir oturuşta ya da iki saatlik periyodlarla büyük miktarda yemek için tekrarlayan krizler geçirirler. Ayrıca aşırı yediklerinde kendilerini durduramadıklarını da hissedebilirler. BED li bireyler aşırı doyuncaya kadar ve çok yemek yemenin verdiği utançdan dolayı tek başlarına yiyebilirler. Ayrıca bu kişilerde aşırı yedikten sonra ortaya çıkan nefret, suçluluk ya da depresyon duyguları bulunabilir. İştahsızlık ve bulimia (tek seferde aşırı yemek yeme sendromu) daha çok duyulmuş olmalarına rağmen BED, aslında her ikisinden de daha yaygındır. Bir başka fark ise, iştahsızlık ve bulimia ezici bir üstünlükle kadınları ve kızları etkilerken, BED li olanların %40 ının erkek olmasıdır. BED in tıpkı obezite gibi aileden gelme eğilimi vardır ve hem BED li kişilerde hem de ailelerinde depresyon ve madde bağımlılığı ile ilişkili olma olasılığı daha fazladır. BED li olanların fazla kilolu ya da obez olma ve obezite ameliyatı araştırma olasılıkları daha fazladır. Obezite ameliyatı geçiren BED li kişiler, aşırı yemeyi durduramazlarsa kendilerini ameliyat sonrası komplikasyon geliştirme riskine sokabilirler. OBEZİTE CERRAHİSİ ve YEME BOZUKLUKLARI
Obezite cerrahisi 40 kg/m 2 den büyük bir VKİ ye sahip morbid obez kişilere ya da 35-40 kg/m 2 VKİ ile birlikte diyabet ya da kalp hastalığı, vd gibi problemleri olanlara önerilmektedir. Araştırmalar kilo kaybı ameliyatının, morbid obez kişilerde zayıflamak için klasik yöntemlerden daha etkili olduğunu göstermiştir. Kilo kaybı ameliyatı zayıflamaya yol açarken, bir yandan da bazı riskler taşır ve işlemden önce bu muhtemel risklerle komplikasyonları bilmek önemlidir. Bu risklerden biriside Çapraz Bağımlılık dır. Aşağıdaki sorular, çapraz bağımlılık için risk taşıyıp taşımadığınızı belirlemenize yardımcı olabilir: Rahatsız olduğunuz duygularla başa çıkmanıza yardımcı olmak üzere aşırı yemek yiyor musunuz? Yemeği, sizi rahatlatması için kullanıyor musunuz? Ailenizde alkol ya da ilaç bağımlılığı öyküsü var mı? Yediklerinizi ve yemek miktarını değiştirmeyi düşünürseniz üzgün, yalnız ya da korkmuş hisseder misiniz? Yemeğin en iyi dostunuz olduğunu hiç düşündünüz mü? Travma, kötüye kullanma ya da ihmal öykünüz var mı? Bu sorulardan bir ya da daha fazlasına evet yanıtı verdiyseniz, kilo kaybı ameliyatından önce yemek ile ilişkinizi ele almalısınız. Yemek ile ilişkinizin bazı ihtiyaçlara hizmet etmek için geliştitilmiş olduğunu farketmeniz önemlidir. Zayıflamaya hazır olsanız ve bunun için çok motive olmuşsanız bile, yemeğin hizmet ettiği ihtiyacın bazı başka yollarla karşılanmayacağından emin olmalısınız. OBEZİTE CERRAHİSİ İLE BESLENME DEĞİŞİKLİKLERİ Obezite ameliyatından sonraki beslenme değişiklikleri depresyon, zararlı yeme alışkanlıkları edinme ve vücut görünümü sorunlarına katkıda bulunabilir. Zayıflama ameliyatından gelen değişiklikler, vitamin ve minerallerin emiliminde zorluğa neden olabilirler (ameliyat tipine göre) ve demir, kalsiyum, çeşitli B vitaminleri, D vitamini ile diğer vitamin ve minerallerde eksikliğe yol açarlar. Ameliyat, aynı zamanda protein emilim yeteneğini de etkileyerek laktoz intoleransına neden olabilir. Protein emilimindeki güçlük, ruh halini ve davranışları etkileyebilir, çünkü proteinde bulunan
amino asitler vücudumuzun, beynimizde iyi hissetme kimyasalları olan serotonin, dopamin ve epinefrin yapmak için kullandığı şeylerdir. Bir araştırma çalışması, sıvı açlık diyeti (bu aynı zamanda beslenme yetersizliğine de neden olur) yapmakta olanlara amino asit takviyesi vermenin aşırı yemeyi %66 düşürdüğünü ve yemeğe duyulan isteği %70 azalttığını saptamıştır. Takviye almayan grupla karşılaştırıldıklarında bu kişiler, %41 e kıyasla yalnızca %14 oranında yeniden kilo almışlardır. Kilo verme ameliyatı olanların yaklaşık üçte ikisinin verilen vitamin ve mineralleri almadıkları düşünüldüğünde, yetersiz beslenme gerçek bir sorun olup, aşırı alkol ya da ilaç kullanımı ile daha da kötüleşmektedir. ÇAPRAZ BAĞIMLILIK ve KİLO KAYBI AMELİYATI Ameliyatla ilişkili komplikasyon ve risklerin ötesinde ortaya çıkan bir konu da çapraz bağımlılıktır. Çapraz bağımlılık geniş anlamıyla, bir ilaç ya da maddenin (örneğin yemek) bir diğeriyle (örneğin alkol) değiştirilmesidir. Kilo verme ameliyatı geçiren kişilerin bir çoğu yeme bozukluğu ya da kumar, içki, sigara ve ilaç kullanımı gibi diğer bağımlılıklar geliştirebilirler ve ameliyattan sonra alışverişe veya cinselliğe daha fazla düşkün olabilirler. Kilo kaybı ameliyatı uygulanan kişilerden %5-30 unun bir başka bağımlılık geliştirdiği tahmin edilmektedir. Bu durum, yemek yemenin hizmet ettiği amacı düşündüğünüzde mükemmel bir algılama sağlar. Eğer bir kişi yemeği rahat hissetmek, duygularını bastırmak ya da stres veya travmatik deneyimlerle başa çıkmak için kullanmakta ise, yemeği daha fazla bu şekilde kullanamayacağından, başa çıkma mekanizmasından mahrum bırakılmış olacaktır. Çapraz bağımlılık gelişmesine katkıda bulunabilen bir diğer etken de bir çocukluk travması veya ihmal olabilir. Sıklıkla fazla kilolu ya da obez olmak, bu kişiye bir güvenlik faktörü olarak hizmet edebilir. Obez olmak onları karşı cins için daha az çekici ve böylelikle istenmeyen görüşme teklifleri ya da güvenliklerine karşı algılanan tehditlere karşı güvenli kılabilir. Ameliyat aracılığıyla hızlı bir şekilde zayıf hale gelen obez kişiler, kendilerini çok hassas hissedebilir. Hem kadınlar, hem de erkekler ameliyattan sonra vücutlarında oluşan
değişikliklerden rahatsızlık hissedebilirler. Ciltlerinde kıvrımlar ve izler bulunan bu kişiler, çekici olmadıklarını ve ameliyatın, toplumsal olarak daha fazla kabul edilme hedeflerini yerine getirmediğini düşünebilirler. Daha çok kilo kaybı ameliyatı yapıldıkça çapraz bağımlılık meselesi de daha fazla sorun olarak karşımıza çıkacaktır. Tıpkı bir alkoliğin, ölçülü olmak kaydıyla bir uyuşturucu maddesini alkolün yerine kullanabileceğini düşünmesi gibi, BED ya da Bulimiası bulunan bir kişi de bu davranışının, yemenin yanında başka bir maddeye tam olarak bağımlı olmaya yol açtığının farkında olmaksızın alkolü yemeğin yerine koyabilir. Çapraz bağımlılık gelişimi, Mide Bandı (Kelepçesi), Tüp Mide ve Gastric Bypass ameliyatları dahil herhangi bir kilo kaybı ameliyatı prosedürü ile oluşabilir. Bu problemden kaçınmak için ameliyatı düşünen kişilerin, çapraz bağımlılık riskine sahip olma olasılıklarını araştırmaları önemlidir. Örneğin yemeği stresle başa çıkmak için kullanıyorsanız, yemek yerine kullanmakta olduğunuz diğer başa çıkma stratejileri nelerdir? Bu başa çıkma stratejilerini uygulamamış iseniz, ameliyat olmadan önce bunları düzenli olarak bir süre uygulamalısınız. Yemek sizi rahatlatıyorsa, ameliyattan sonra kendinizi nasıl rahatlatacaksınız? Örneğin kaygılı ya da kızgın olduğunuzda kendinizi yatıştıracak diğer yollar bulmayı, ameliyattan önce halletmiş olmalısınız. SONUÇ Yemekle duygusal bağlantınızı ya da yemeğin hayatınızda hizmet ettiği önemli amacı ele almadan ameliyat olmak, çapraz bağımlılığa yol açabilir. Geçmişinize saygı gösterin. Yemeği rahatlık ya da güven için kullanmışsanız bunun, o zaman rahatlamak veya güvenli hissetmek için bildiğiniz tek yol olduğunu kabul edin. Bunun için kendinizi suçlamayın. Artık yemeği bu yolla kullandığınız zamankinden farklı bir kişisiniz. Yeme bozukluğunuz başladığında belki de daha gençtiniz. Tam olarak iyileşmeye kararlı olduğunuzu kabul edin ve kilo kaybı ameliyatını sürdürmeyi seçerseniz bunu, çapraz bağımlılıktan kaçınmak için neler yapmanız gerektiğinin farkında olarak yapın. Eğer travma, kötüye kullanım ya da ihmal öykünüz varsa, bu konular üzerinde çalışmaya başlamak için konuyla ilgilenen bir psikolog-psikiyatrist den randevu alın. İyileşmek için
yıllarca beklemeniz gerekmez. İyileşme süreciniz, kararlılığınız ve yardıma ihtiyacınız olduğunun farkında olmanızla başlar. Doç. Dr. Halil Coşkun SİZİN İÇİN EN DOĞRU OBEZİTE AMELİYATI HANGİSİDİR? Obezite ameliyatı olmayı düşünüyorsunuz ancak hangi yöntemin sizin için en doğru karar olduğunu belirleyemiyorsunuz. Bu yazıyı mutlaka okumalısınız. Bu sorunun doğru cevabını ne biz ne de bir başkası verebilir. Her bir prosedürün tıbbi sonuçlarını, risk ve faydalarını inceledikten sonra siz ve sadece siz bu önemli kararı verebilirsiniz. Ameliyatı yapacak olan cerrahınız ve diğer doktorlar sizin durumunuza aşina olup, bilgi almak için en iyi kaynaklarınızdır. Soru sorduğunuz zaman cevabını iyi anladığınızdan emin olunuz. Basit bir dille anlayabileceğiniz şekilde sorularınızı sormaktan çekinmeyiniz. Kilo kaybı ameliyatları kararını verebilmek için cerrahınızı bir kaç defa ziyaret etmeniz ve birden fazla doktordan konsültasyon istemeniz gerekebilir. Kilo kaybı ameliyatları konusundaki araştırmalarınızı ameliyat olmuş kişilerden veya internetteki kaynaklardan yapmayı tercih edebilirsiniz. Kilo kaybı ameliyat prosedürlerinden en uygununu bulmak için yapılması gerekenler; 1. Doktorlarınızla konuşunuz Obezite cerrahisi konusunda deneyimli ve sizin durumunuzu dikkate alan bir uzman. 2. İnternet deki web sitesi linklerini muhtelif kilo kaybı
ameliyatları hakkında en doğru bilgileri elde etmek için serbestçe kullanınız. Varsa obezite e-group ve destek gruplarına katılınız. 3. Sizin durumuzda olup araştırma yapan, ameliyat geçiren, veya geçirmek üzere bekleyen hastalarla konuşunuz. 4. Her bir ameliyat için düşündüğünüz size ait fikirler üzerinde risk / fayda analizi yapınız. 5. Son olarak, ilgilendiğiniz ameliyat tipleri konusunda tecrübeli bir obezite cerrahından görüş alınız. Tek tip operasyon yapan ve öneren klinik ve cerrahlardan kaçınınız. Örneğin laparoskopik uygulanan ayarlanabilir mide kelepçesi ile gastric bypass yöntemlerinin artı ve eksilerini karşılaştırırken görüşünü alacağınız obezite cerrahı, her iki yöntemi de aynı kabiliyette uygulayan ve her iki yöntemde de yeterli tecrübeye sahip olan kişi olmalıdır. Ancak bu adımlardan sonra fayda ve zarar analizinizle birlikte son kararınıza ulaşmak için tarafsız bir fikre sahip olabilirsiniz. Araştırmanız sırasında dikkate alınması gereken ve obezite cerrahınız ile ilk ve takip eden konsültasyonlarda görüşeceğiniz sorular; 1. Kendinize ve başkalarına kilo verebildiğinizi ispatlamanıza rağmen, kalıcı kilo kaybını sağlamanıza engel olan en önemli sebep nedir? 2. Sürekli duyduğunuz açlık hissinden kurtulmak istiyor musunuz? 3. Yemeği bir ödül olarak görme fikrinden kurtulmaya hazır mısınız? 4. Kilo kaybı için hedefiniz nedir? Örneğin, taşıdığınız fazla kilonun önemli bir kısmından kurtulmak mı istiyorsunuz yoksa daha az bir miktarla mutlu olur musunuz? 5. Kilo verme hedefinize ulaşamazsanız bu sonucun sağlığınız üzerindeki etkileri ne olacaktır? 6. Operasyonunuz tamamlandıktan sonra kontroller için ne
kadar zaman harcamaya hazırsınız? Örneğin mide kelepçesi ameliyatından sonra kelepçe ayarı için, buna ek olarak, herhangi bir kilo kaybı cerrahi prosedüründen sonra düzenli takipler için zaman harcayabilecek misiniz? 7. Obezite ameliyatınızın yapıldığı yere, ameliyat sonrası takipler ve kelepçe ayarlamaları için kolayca seyahat edebilecek misiniz? 8. Seçtiğiniz prosedür sizin kilo verme hedefinize ulaşmanızı sağlayamazsa yedek planınız ne olacaktır? Bu durumda obezite cerrahınız ne yapacaktır? Başka bir yere müracaat edecek misiniz? 9. Hangi hızda kilo vermeyi istiyorsunuz? Örneğin, acil bir dizkapağı ameliyatı olacaksınız ve de buna bağlı olarak hızlı kilo vermeniz gerekiyor mu? 10. Aşırı kilo kaybından dolayı değişecek olan vücut imajınızla karşılaşmaya hazır mısınız? Değilseniz, vücudunuzun şekli için ilave olarak plastik ve estetik cerrahiye gitmeyi istiyor musunuz? 11. Muhtemel en kötü sonucun riski nedir? Her bir prosedürdeki morbidite ve mortalite olasılığı? 12. Her bir prosedürdeki kısa dönemde (ameliyattan sonraki 30 gün) meydana gelebilecek komplikasyonlar nelerdir? 13. Her bir operasyonun tamamlanmasından sonraki uzun dönemde (hayat boyu) yaşanabilecek komplikasyonlar nelerdir? Yukarıdaki sorulara alacağınız yanıtlar ve sizin düşünceleriniz karar vermenizde çok faydalı olacaktır. Aklınıza takılan soruları sormaktan hiçbir zaman çekinmeyiniz. Doç. Dr. Halil Coşkun
OBEZİTE CERRAHİSİNDE SIKÇA SORULAN SORULAR? Obezite cerrahisinde merak ettiğiniz sorular ve yanıtları detaylarıyla birlikte öğrenmek için 1. Obezite Nedir? Ben Obez miyim?obezite ya da halk arasında bilinen adıyla şişmanlık, vücutta fazla miktarda yağ birikmesi sonucu ortaya çıkan ve mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır.eğer ideal kilonuzun 40 kg üzerindeysiniz veya Vücut Kitle İndeks (VKİ) değeriniz 30 kg/m 2 nin üzerindeyse obezite sınıfı içerisinde bulunmaktasınız. 2. Vücut Kitle İndeksi (VKİ) nedir? VKİ değerimi nasıl hesaplayabilirim?vki, vücut ağırlığının (kg), boyun karesine (m²) bölünmesi ile hesaplanır. Bu değer yaş ve cinsiyetten bağımsızdır. Bununla beraber, VKI kullanımı, çocuklarda, hamile kadınlarda ve çok adaleli kişilerde doğru sonuç vermez, bu nedenle kullanılmamalıdır. 3. Obezite Cerrahisi Kimlere Önerilir? Obezitede, cerrahi girişim için hasta seçerken, American Society of Bariatric and Metabolic Surgery kriterlerine uyulmaktadır. VKİ 40 kg/m 2 nin üzerinde olan veya 30-40 kg/m 2 arasında olup eşlik eden hastalık durumlarında (hipertansiyon, diabetes mellitus, uyku apne send., artrit, vd.) 18-60 yaş arası Obezitenin en az 3 yıldır var olması Hormonal hastalıkların bulunmaması İlaç ve diyet tedavisine rağmen, en az 1 yıldır kilo veremiyenler Alkol ve ilaç bağımlısı olmamak Hastanın uygulanacak yöntemi anlaması ve ameliyattan sonra uyum sağlayabilecek durumda olması Kabul edilebilir ameliyat riski 4. Obezite Tedavisinde Hangi Tip Cerrahi Yöntemler vardır?
Obezite Cerrahisinde 4 ana grup yöntem vardır; 1-Mide Hacmini Küçültücü 2-Emilimi Engelleyici 3-Kombine 4-Farklı Mekanizmalar 5. Obezite Cerrahisi Uygulamalarının Riskleri Nelerdir? Obezite Cerrahisinde uygulanan ameliyatların riskleri herhangi bir batın ameliyatındaki risklerle benzer oranlarda bulunmaktadır. Ancak ameliyat edilecek kişi yüksek kilo değerlerinde olduğundan ve çoğu zaman yandaş hastalıkları (hipertansiyon, şeker hastalığı, vd) bulunduğundan dolayı anestezi ve ameliyat sonrası daha fazla dikkat edilmesi gerekmektedir. 6. Obezite Tedavisinde En İdeal Cerrahi Yöntem Hangisidir? Obezite Cerrahisin de bugünkü bilgilerimiz ışığında en ideal yöntem şudur demek mümkün değildir. Her yöntemin kendine göre avantaj ve dezavantajları vardır. Obez bir kişi için en ideal yöntemi seçerken pek çok faktör rol oynamaktadır (kişinin yaşı, cinsi, VKİ değeri, yandaş hastalık oranı, beslenme şekli vd). Tüm bu veriler değerlendirilerek kişi için en uygun yöntemi seçmek bu gün için obezite cerrahisinde altın standart olarak kabul edilmektedir. 7. Mide Balonu nun Avantajları Nelerdir? Mide Balonu uygulaması bir cerrahi yöntem değildir. Uygulama endoskopik olarak yapılmaktadır, genel anestezi ve hastanede yatışı gerektirmeyen bir işlemdir. Diğer cerrahi uygulamalara göre riski oldukça düşüktür ve çoğu kişi tarafından kolay tolere edilmektedir. 8. Mide Balonu nun Dezavantajları Nelerdir?
Mide Balonu uygulaması 6 aylık bir süreyi kapsamaktadır. Bu sürenin sonunda mide balonunu endoskopik olarak çıkartmak gerekir. Bu uygulamayla birlikte kalori kısıtlayıcı diyet ve davranış tedavisi ile beslenme alışkanlığında değişiklik yapma çabası içinde olmak uzun dönemde kaybedilen kiloların korunması açısından önem arz etmektedir. 9. Mide Balonu Çıkartıldıktan Sonra Tekrar Mide Balon Uygulaması Yapılabilir mi? Mide Balonu çıkartılıp yerine 2. balon hemen uygulanabileceği gibi mide balonu çıkartılıp aradan belli bir süre geçtik den sonrada tekrar aynı uygulama yapılabilir. 10. Mide Kelepçesi nin Avantajları Nelerdir? Mide Kelepçesi laparoskopik (kapalı) yapılan bir cerrahi uygulama olup, hastanede yatış süresi 1-2 günü içermektedir. Uygulama yaptıran kişiler çok kısa sürede eski hayatlarına dönebilmektedirler. Bu uygulamada kelepçe ayarı yapılarak kişinin yemesi kontrol altına alınmaktadır. Mide kelepçesi istenildiği taktirde çıkartılabilir ancak bu önerilen bir işlem değildir. 11. Mide Kelepçesi nin Dezavantajları Nelerdir? Mide Kelepçesi silikondan yapılmış bir üründür. Silikon materyali bu gün için insan vücudun da en kolay uyum sağlayan bir medikal ürün olmasına rağmen bazı vücutlarda reaksiyonlara neden olabilmektedir. Mide Kelepçesi yapıldıktan sonra kişinin beslenme programına uyum sağlaması çok önemlidir. Uyumsuz kişilerde ilerleyen dönemlerde kelepçede kayma, pozisyonunda değişme, mide içerisine doğru hareket etmesi gibi sıkıntılarla karşılaşılabilmektedir. Böyle bir durumda kelepçenin çıkartılması veya 2. bir ameliyat gereksinimi doğabilmektedir. Bu durum aynı zamanda kilo verme oranını da etkilemektedir. 12. Mide Kelepçesi Kalıcı Bir Yöntem midir?
Mide Kelepçesi kalıcı bir yöntemdir. Bugünkü bilgiler ışığında kelepçede bir sorun oluşmadığı taktirde çıkartılmasına gerek yoktur. 13. Gastrik Bypass Nedir? Bu prosedür obezite tedavisi için kullanılan bir cerrahi yöntemdir. İlk olarak mide hacmi küçültülmekte ve dolayısıyla hastanın alabileceği yiyecek miktarı azalmaktadır. İkinci olarak besinlerin emilimi ince barsakta katedilen yol kısaldığı için azalmaktadır. 14. Gastrik Bypass ın Avantajları Nelerdir? Gastric Bypass ameliyatı sonrasında hem yenilen gıda miktarında azalma meydana gelirken hemde yenilen besinlerin emiliminde azalma meydana gelir. İki farklı mekanizmayla kilo kaybedilen bu yöntemde özellikle yüksek kalorili diyetle beslenen obez hastalarda daha kolay ve uzun dönemde daha fazla kalıcı kilo kaybı elde edilir. 15. Gastrik Bypass ın Dezavantajları Nelerdir? Gastric Baypas ameliyatı sonrası emilim eksikliğine bağlı vitamin ve mineral yetmezlikleri görülür. Bu yüzden tüm hastalar ömür boyu multivitamin ve gerekli olduğu taktirde bazı mineralleri dışarıdan almak zorundadırlar. 16. Mide Tüpü Nedir? Mide Tüpü uygulaması son yıllarda gündeme gelen bir uygulamadır. Mide nin yaklaşık 2/3 lük kısmı alınarak yaklaşık 100-150 cc lik mide hacmi elde edilir. Bu uygulama ile fazla gıda alımı engellendiğinden kilo kaybı söz konusudur. Ayrıca iştah hormonu olan GHRELİN seviyesinde azalma ile ameliyat sonrası tokluk hissi oluşmaktadır. Uzun dönemde fazla kilonun %70 kaybedilmektedir. Doç. Dr. Halil Coşkun
GLİSEMİK İNDEKS (Gİ) NEDİR? AKŞAM GAZETESİ Ekmek, pirinç, makarna, kahvaltılık gevrekler, süt ve süt ürünleri, meyveler ve sebzeler günlük diyetin bileşenleridir. Bu bileşenlerin her biri karbonhidrat içerir ve enerji sağlar. Fakat bazı karbonhidratlar vardır ki en iyiler olarak belirtilebilir. İyi karbonhidratlar ile beslenmek kilo kontrolüne yardımcı olduğu gibi kronik hastalıkların (diyabet, kalp hastalıkları ve bazı kanser türleri) riskini de azaltmaktadır. İyi karbonhidratları almanın en iyi yolu GLİSEMİK İNDEKSİ düşük besinleri seçebilmekten geçer. GLİSEMİK İNDEKS (Gİ); tüketilen besinin referans olarak alınan (glikoz) besine göre kan şekerine olan etkisidir. Besinin glisemik indeksi ne kadar düşükse, kan şekerine olan etkisi o kadar yavaştır. Glisemik İndeks, yenilen besinlerin kan şekerini ne kadar artırdığı ile ilgilenmektedir. Harvard Medical School uzmanları glisemik indeks kategorilerini bilmek sağlıklı bir yaşam sağlayabileceğini vurgulamaktadırlar. Düşük glisemik indeks; kilo kontrolüne yardımcı olur. Yüksek glisemik indeks; meme, prostat, kolorektal ve pankreatik kanser riskini artırmaktadır. Yüksek glisemik indeks; diyabet ve kardiovasküler hastalık riskini de artırmaktadır Karbonhidratlı yiyecekler kan şekerini ve insülin seviyesini artırırlar. Örneğin bir porsiyon pirinç pilavı neredeyse basit şekerlerden glikoz gibi aynı etkiyi gösterir. Kan şekerini ve insülin seviyesini hızlıca artırır. Ancak bir porsiyon mercimek yemeği daha yavaş ve daha uzun süreli etkiye sahiptir. Böylelikle kan şekerine ve insülin seviyesine etkisi
daha geç olmaktadır. Glisemik İndeksi kullanmak çok kolaydır, yüksek Gİ li besinler yerine düşük Gİ li besinleri tercih etmek gerekmektedir. Doç. Dr. Halil Coşkun 16/04/2015 Akşam Gazetesi Makalesidir. http://www.aksam.com.tr/saglik/glisemik-indeks-nedir/haber-398 571 GLOBAL OBEZİTE: EKONOMİK VE SİYASİ BAKIŞ AÇISI Son yıllarda yapılan çalışmalar obezitenin oldukça hızlı bir şekilde artış içerisinde olduğunu göstermektedir. Tüm dünyayı saran bu hastalığın sebeplerini ve tedavisi için neler yapılması gerekliliği konusundaki çalışmalar yoğun bir şekilde devam etmektedir. Günümüzde dünyadaki obez oranının aç insan oranını geçmiş olması olayın ciddiyetinin nekadar önemli olduğunun bir göstergesidir. 2006 Ağustos-Eylül aylarında Sydney de yapılan (IFSO 2006) ve benimde bizzat katılmış olduğum, 12. Dünya Obezite Cerrahi Kongresinde oldukça önemli açıklamalar yapılmıştır. Dünya da obezitenin en büyük problemlerinin yaşandığı ülke olan ABD de 2005 yılında yapılan çalışmalar oldukça dikkat çekicidir. Bu çalışmalara göre ABD de obezite ve obeziteye bağlı yandaş hastalıklar için harcanan para 112 MİLYAR $ iken,
buna karşılık obeziteye neden olduğu düşünülen sektörün (McDonalds, Burger King, Pizza Hut, Coca Cola, Pepsi Cola, Microsoft-MSN vd ) ülke ekonomisine kazandırdığı para 500 MİLYAR $ olarak tespit edilmiştir. Bu durum göstermektedir ki obezite ile verilecek olan savaşın oldukça zorlu yollardan geçmesi gerekeceğidir. Çünkü alınacak önlemler obeziteye sebep olan büyük şirketlerin yararına olmayacaktır. Oysa bu şirketler ABD ekonomisi için çok önemli olup, yüksek oranda gelir kaynağıdır. Kısır döngüdeki bu durum, obeziteyle ilgili bu savaşta nekadar aciz olduğumuzun bir göstergesidir. Bu günkü mevcut şartlarımızda obezitenin engellenmesi için insanlarda sağlıklı beslenmenin öğretilmesinin önemi büyüktür. Bunun için kalorisi düşük gıdaların tüketilmesi özendirilmeli ve günlük fiziksek aktivitenin artırılması gerekmektedir. Doç. Dr. Halil Coşkun