KONU: Değer ArtıĢ Kazancında Maliyet Bedeli Endekslemesi (Eskalasyon) Ġle Kur Farkı Arındırması Aynı Zamanda Uygulanabilir Mi? 1

Benzer belgeler
DEĞER ARTIŞ KAZANCINDA MALİYET BEDELİ ENDEKSLEMESİ (ESKALASYON) İLE KUR FARKI ARINDIRMASI AYNI ZAMANDA UYGULANABİLİR Mİ?

YURTDIŞINDA MUKİM KURUMLARIN TÜRKİYE DEKİ TAŞINMAZ SATIŞLARININ VERGİLENDİRİLMESİ

HİSSE SENEDİ SATIŞLARINDAN DOĞAN KAZANÇLARIN VERGİLENDİRİLMESİ

İrfan VURAL Gelirler Kontrolörü

MENKUL KIYMET SATIŞ KAZANCININ TESPİTİNDE ENDEKSLEME SONUCU OLUŞAN ZARARLARIN MAHSUBU MÜMKÜN MÜDÜR?

Ö z e t B ü l t e n Tarih : Sayı : 2011/17

GELİR VERGİSİ KANUNU NDA YER ALAN MAKTU TUTARLAR ARTIRILMIŞTIR

Gelir Vergisi Genel Tebliği. Seri, Sıra Numarası, No : 266 Sayılı GVK. 28 Aralık 2007 CUMA. Resmi Gazete. Sayı : TEBLİĞ. Maliye Bakanlığından:

T Ü R M O B TÜRKİYE SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLER ODALARI BİRLİĞİ SİRKÜLER RAPOR MEVZUAT

mali açıklamalar YÖNTEM YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK ve BAĞIMSIZ DENETİM A.Ş.

İrfan VURAL Gelirler Kontrolörü I- GİRİŞ :

GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ (Seri No:266)

278 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği Yayımlandı DUYURU NO:2011/08

6728 SAYILI KANUNLA KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU İLE DİĞER BAZI VERGİ KANUNLARINDA YAPILAN DÜZENLEMELER 09/08/2016 tarih ve sayılı Resmi Gazete

SİRKÜLER NO: POZ-2011/ 07 İST. 10/01/2011

Yeminli Mali Müşavirlik Bağımsız Denetim ve Danışmanlık. Konu : Tarihinden İtibaren Uygulanacak Olan Gelir Vergisi Maktu Had ve Tutarları

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2009/82 TARİH: Gelir Vergisi Kanunu nda Yer Alan Had ve Tutarlara İlişkin 273 no.lu G.V.K.

2-GELİR VERGİSİ KANUNU AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

2012 YILINDA ELDE EDİLEN DEĞER ARTIŞ KAZANÇLARININ VERGİLENDİRİLMESİ

KOBİ BİRLEŞMELERİNDE İNDİRİMLİ KURUMLAR VERGİSİ ORANI UYGULAMASI. Ali ÇAKMAKCI. Yeminli Mali Müşavir. Bağımsız Denetçi

SİRKÜLER 2018/70. Taşınmazların Yeniden Değerlemeye Tabi Tutulabilmesine İlişkin VUK. Tebliği Yayımlanmıştır.

Kabul Tarihi: 31/12/2004 Resmi Gazete Tarihi : 31/12/2004

ERK Denetim ve Yeminli Mali Müşavirlik Hizmetleri Ltd. Şti.

SİRKÜLER. Sirküler Tarihi: Sirküler No: 2016/ Yılı Gelir Vergisi Tarifesi ile Bazı İstisna ve İndirim Tutarları

Sirküler no: 013 İstanbul, 3 Şubat 2009

Rehber 7144 SAYILI KANUN (VERGİ DÜZENLEMELERİ)

1.1 Gelir Vergisine Tabi Gelirlerin Vergilendirilmesinde Esas Alınan Tarife

- Diğer alım satım kazançlarıyla birlikte

YANIT SORU - YANIT??? SORU

No: 2016/107 Tarih:

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2008/62 TARİH:

2016 Yılında Gelir Vergisi Kanunu Kapsamında Uygulanacak Had ve Tutarlara İlişkin 290 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği Resmi Gazetede Yayımlandı

BAĞIMSIZ DENETİM VE YMM LTD. ŞTİ.

No: 2018/7 Tarih:

ISI YALITIMI VE ENERJİ TASARRUFU SAĞLAMAYA YÖNELİK HARCAMALARIN GİDER YAZILABİLME DURUMU?

GELİR VERGİSİNDE 2017 İÇİN GEÇERLİ OLACAK YENİ HADLER VE TUTARLAR YAYIMLANDI:

GELİR VERGİSİNDE GEÇERLİ OLACAK YENİ HADLER VE TUTARLAR YAYIMLANDI:

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2015/184 Ref: 4/184

1. Gelir vergisine tabi gelirlerin vergilendirilmesinde esas alınan tarife

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2017/1

DEĞER YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK A.Ş.

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2014/215 Ref: 4/215

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

04/01/2016 SİRKÜLER 2016/01. Sayın Yetkili;

SİRKÜLER NO: POZ-2015 / 4 İST,

Anılan değişiklikler ile ilgili açıklamalarımız önceki yazılarımızda yer almaktadır.

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2012/36 Ref: 4/36

karar vermiş ve bu Karar, 8 Ocak 2010 tarihinde yürürlüğe girmişti.

SİRKÜLER 2019/3. Gelir Vergisi Kanununda Bulunan Tarife, Had ve Tutarlarda Değişiklik

mali açıklamalar 2010/ Konu: Gelir Vergisi Uygulamasında 2011 Yılında Geçerli Olacak Bazı Had ve Tutarlar

SİRKÜLER NO: POZ-2018 / 3 İST,

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2016/229 Ref: 4/229

YATIRIM İNDİRİMİ İLE İLGİLİ GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ YAYIMLANDI

ŞİRKETLERE AYNİ SERMAYE OLARAK KONULABİLECEK KIYMETLER VE BU İŞLEMİN VERGİLENDİRİLMESİ

DUYURU. Üyelerimizin ve kamuoyunun bilgisine sunulur. Ali VAROL. Genel Sekreter 287 SERİ NO'LU GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2013/1 Ref: 4/1. Konu: 2013 YILINDA GEÇERLİ OLACAK GELİR VERGİSİ TARİFESİ AÇIKLANMIŞTIR

KONU: 302 SERİ NO'LU GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ. GENELGE (Sadece Müşterilerimiz içindir)

LİMİTED ŞİRKET HİSSE DEVİRLERİNDEN ELDE EDİLEN KAZANÇLARIN VERGİLENDİRİLMESİ

2 yıldan fazla elde tutulan tam mükellef kurumlara ait hisse senetlerinden elde edilen kazançlar istisnadır.

Vergi Kanunlarındaki Muafiyet, İstisna ve İndirim Sınırının Aşılması Sorunu. E-Yaklaşım Dergisinin 2017/Mart dönemi 291 inci sayısında yayımlanmıştır.

SİRKÜLER 2011 / 01. Gelir Vergisi Kanununun 2011 Yılı Uygulamasına Yönelik Tarifeler, İstisna/İndirim Hadleri, Tutarları ve Oranları

SİRKÜLER RAPOR GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ. ( Seri No : 284 )

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2013/18 Ref: 4/18

SİRKÜLER ( ) 1- Yeniden Değerleme Oranında Artırılan Had ve Tutarlar:

MEVZUAT SİRKÜLERİ /

Tam Mükellef Gerçek Kişilerce 2010 Takvim Yılında Elde Edilen Gelirlerin Beyanı

2013 Yılı Menkul Kıymet Gelirlerinin Vergilendirilmesi

2013 YILI MENKUL KIYMET GELİRLERİNİN VERGİLENDİRİLMESİ

2016 Yılında Uygulanmak Üzere Ücretlerin Vergilendirilmesinde Uygulanacak Tarife ile Diğer Çeşitli Had ve Tutarlar

-basit usule tabi mükelleflerde toplu belge düzenleme uygulaması ile,

SİRKÜLER TARİHİ : 29/03/2011 SİRKÜLER NO : 2011/40 GAYRİMENKULLERİN İKTİSAP TARİHİ:

tarihli ve 7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi

SİRKÜLER. had ve tutarlar arttırıldı KONU : 296 Seri No lu Gelir Vergisi Genel Tebliği

SĐRKÜLER Đstanbul, Sayı: 2009/180 Ref: 4/180

HİSSE SENEDİ ALIM SATIM KAZANCI TAM MÜKELLEF KURUM TAM MÜKELLEF GERÇEK KİŞİ DAR MÜKELLEF KURUM (1) DAR MÜKELLEF GERÇEK KİŞİ

Yapılandırılması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun

Sirküler Rapor Mevzuat /5-1 GELİR VERGİSİ KANUNU NDA YER ALAN MAKTU TUTARLAR ARTIRILDI

SİRKÜLER İstanbul, Konu: AKTİFE KAYITLI TAŞINMAZLARIN YENİDEN DEĞERLENMESİNE DAİR DÜZENLEMEYİ DE İÇEREN 7144 SAYILI KANUN YAYINLANMIŞTIR

Sirküler Rapor /232-1 GELİR VERGİSİ KANUNU NDA YER ALAN MAKTU TUTARLAR ARTIRILDI

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2015/1 TARİH:

mali açıklamalar YÖNTEM YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK ve BAĞIMSIZ DENETİM A.Ş.

2003 YILINDA YARARLANILAN YATIRIM İNDİRİMİ İSTİSNASI ÜZERİNDEN GVK. NUN GEÇİCİ 61. MADDESİ GEREĞİNCE YAPILAN TEVKİFATIN ÖDEME ZAMANINDA BİR SORUN

GELİR VERGİSİ KANUNU NDA YER ALAN MAKTU TUTARLAR ARTIRILDI

RASYO YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK LTD.ŞTİ.

2017 Yılında Uygulanmak Üzere Ücretlerin Vergilendirilmesinde Uygulanacak Tarife ile Diğer Çeşitli Had ve Tutarlar

NO: 2017/1. Ücretlerin Vergilendirilmesinde Uygulanacak Tarife ile Diğer Çeşitli Had ve Tutarlar 2017 Yılında Uygulanmak Üzere Yeniden Belirlendi.

KONU : 284 SERİ NOLU GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ İLE DUYRULAN 2013 YILINDA UYGULANACAK DİĞER PARASAL YÜKÜMLÜLÜKLER

KONU: Gelir Vergisi Kanununda Yer Alan Maktu Had ve Tutarlar ile Menkul Sermaye İradının Beyanında Dikkate Alınacak İnd. Oranı Uygulaması Hakk.

3) Beyan Edilen, Bildirilen Varlıklar Üzerinden Ödenecek Vergi Tutarı ve Ödenen Verginin Gider Kabul Edilebilme Durumu;

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2010/62 TARİH:

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü. Sayı : KDV /07/2014

FİRMA YÖNETİCİLERİ VE MUHASEBE BİRİMLERİNİN DİKKATLERİNE, 2005 YILI GELİRLERİNİN VERGİLENDİRİLMESİ

FİRMA YÖNETİCİLERİ VE MUHASEBE BİRİMLERİNİN DİKKATLERİNE, 2004 YILI GELİRLERİNİN VERGİLENDİRİLMESİ

mali açıklamalar YÖNTEM YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK ve BAĞIMSIZ DENETİM A.Ş.

TAŞINMAZ SATIŞLARINDA KDV İSTİSNASI KONUSUNDA KDV GUT NDE YAPILAN DÜZENLEME VE AÇIKLAMALARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

KONU : 2013 YILINDA ELDE EDİLEN ÜCRET VE ÜCRET DIŞINDAKİ GELİRLERE UYGULANACAK GELİR VERGİSİ TARİFELERİ AÇIKLANDI.

10 oranında stopaja tabi. - 1 yıldan fazla süreyle elde tutulan menkul kıymet yatırım ortaklığı hisse senetleri stopaja tabi değil.

Sirküler Rapor /17-1 GELİR VERGİSİ KANUNU NDA YER ALAN MAKTU TUTARLAR ARTIRILDI

2013 yılında uygulanacak Gelir Vergisi Kanunu nda yer alan tutarlar

Transkript:

09.04.2014 ERTÜRK YEMĠNLĠ MALĠ MÜġAVĠRLĠK VE BAĞIMSIZ DENETĠM A.ġ. SĠRKÜLER 2014/58 Ali ÇAKMAKCI Yeminli Mali MüĢavir E. Hesap Uzmanı Bağımsız Denetçi KONU: Değer ArtıĢ Kazancında Maliyet Bedeli Endekslemesi (Eskalasyon) Ġle Kur Farkı Arındırması Aynı Zamanda Uygulanabilir Mi? 1 I-Giriş: Gelir Vergisi Kanunu (GVK) nun 2 inci maddesinde gelire giren kazanç ve iratlardan söz edilmiştir. Söz konusu maddenin ilk altı bendinde yer alan ve süreklilik niteliği taşıyan kazanç ve iratların aksine yedinci bendinde, değer artışları ve arzi kazançları kavramak amacıyla, süreklilik niteliği taşımayan bir gelir unsuru olan diğer kazanç ve iratlar yer almaktadır. Diğer kazanç ve iratlar, GVK kapsamında yer alan gelir unsurları arasında en tartışmalı hususların bulunduğu bir gelir unsuru olma özelliği ile ön plana çıkmaktadır. GVK nun 80 inci maddesine göre diğer kazanç ve iratlar, değer artış kazançları ile arzi nitelikteki kazanç unsurlarından ibaret bulunmaktadır. GVK nun mükerrer 80 inci maddesinde vergiye tabi bulunan değer artış kazançları altı bent halinde sayılmış olup, değer artış kazançlarının safi tutarını, bir diğer ifadeyle, vergiye tabi tutarlarını tespit etmek için ise mükerrer 81 inci madde ihdas edilmiş bulunmaktadır. Bahsi geçen madde de safi değer artışının tespitine ilişkin olarak mükelleflere, maliyet bedeli endekslemesi (eskalasyon) ile kur farkı arındırmasına ilişin çeşitli haklar sağlanmaktadır. Mezkur kanun maddesine göre; maliyet bedeli uygulamasından tam mükellef veya dar mükellef şeklinde herhangi bir yapmadan tüm mükelleflerin yararlanma imkanı bulunurken; kur farkı arındırmasından sadece dar mükellef gerçek kişiler ile kurumlar yararlanmaktadır. Bu noktada önemli bir sorun 1 Değerlendirme yapabilmek için bir uzmandan destek almanızı veya tereddüt halinde Ertürk YMM ile iletişim kurmanızı tavsiye ederiz.

karşımıza çıkmaktadır. Buna göre; dar mükellef gerçek kişilerin, iktisadi nedenlerle benzer mahiyette olduğu varsayılan maliyet bedeli endekslemesi (eskalasyon) uygulaması ile kur farkı arındırması uygulamasından aynı elden çıkarma işleminde yararlanma imkanının bulunup bulunmadığı konusu tartışmalı bir husus olarak dikkat çekmektedir. Bize göre konunun, bahsi geçen kanuni düzenlemenin Vergi Usul Kanunu(VUK) nun 3 üncü maddesi kapsamında kanun lafzı ve ruhunun da dikkate alınarak irdelenmesi gerekmektedir. Bu çerçevede aşağıda yer alan çalışma kapsamında, dar mükellef gerçek kişilerin her iki uygulamadan aynı zamanda faydalanma imkanlarının bulunup bulunmadığı hususu açıklanmaya çalışılacaktır. II-Safi Değer Artışına İlişkin Hukuki Düzenleme: Biraz önce de ifade edildiği üzere, değer artış kazancında safi değer artışına ilişkin hukuki düzenleme GVK nun mükerrer 81 inci maddesinde yer almaktadır. Mezkur kanun maddesine göre değer artışı için safi kazanç; elden çıkarma karşılığında alınan para ve ayınlarla sağlanan ve para ile temsil edilebilen her türlü menfaatlerin tutarından, elden çıkarılan mal ve hakların maliyet bedelleri ile elden çıkarma dolayısıyla yapılan ve satıcının uhdesinde kalan giderlerin ve ödenen vergi ve harçların indirilmesi suretiyle bulunmaktadır. Maliyet bedelinin mükelleflerce tespit edilememesi halinde maliyet bedeli yerine; VUK hükümlerine göre, takdir komisyonlarınca tespit edilecek bedel, kazancı bilanço veya işletme hesabı esasına göre tespit edilen işletmelerde ise son bilançoda veya envanter kayıtlarında gösterilen değer esas alınır. İşletmeye dahil amortismana tabi iktisadi kıymetlerin elden çıkarılması halinde, iktisadi kıymetlerin maliyet bedeli yerine amortismanlar düşüldükten sonra kalan net değeri esas alınır. Menkul kıymetlerin elden çıkarılmasında, iktisap bedelinin tevsik edilememesi halinde VUK nun 266 ncı maddesinde yazılı itibari değer iktisap bedeli olarak kabul edilir. Değer artışına ilişkin safi kazancın yukarıda yer alan şekilde tespit edileceği belirtildikten sonra; mezkur kanun maddesinin son bendinde maliyet bedeli endekslemesine ilişkin açıklamalarda bulunulmuştur. Buna göre; değer artış kazancı kapsamında vergiye tabi

bulunan mal veya hakların elden çıkarılmasında iktisap bedeli, elden çıkarılan mal ve hakların, elden çıkarıldığı ay hariç olmak üzere Devlet İstatistik Enstitüsünce belirlenen toptan eşya fiyat endeksindeki (5479 sayılı Kanun un 11 inci maddesiyle, VUK nun mükerrer 298 inci maddesinin C bendine 08.04.2008 tarihinde yürürlüğe girmek üzere eklenen şekliyle üretici fiyatları genel endeksi) artış oranında artırılarak tespit edilir. Ayrıca, bahsi geçen bende, 5281 sayılı Kanun un 28 inci maddesiyle 01.01.2006 tarihinde eklenen hükme göre; mükelleflerin, maliyet bedeli endekslemesi uygulamasından yararlanabilmesi için toptan eşya fiyat endeksindeki artış oranın %10 veya üzerinde bulunması gerekmektedir. Fakat, 01.01.2006 tarihinden önce malvarlığına dahil edilen iktisadi kıymetlerin değer artış kazancı kapsamında elden çıkarılması esnasında %10 luk artış uygulamasının dikkate alınıp alınmayacağı tartışmalı bir konu olarak gözümüze çarpmaktadır. Yukarıda açıklandığı üzere, GVK nun mükerrer 81 inci maddesi mükelleflere, safi değer artış kazancının tespiti için maliyet bedeli endekslemesinin yanında kur farkı arındırması yetkisi tanımaktadır. Buna göre; dar mükelleflerin (kurumlar dahil), yabancı sermaye mevzuatına göre ilgili mercilerden izin almak suretiyle, Türkiye'ye bizzat getirdikleri nakdi veya ayni sermaye karşılığında iktisap ettikleri menkul kıymetler ile iştirak hisselerini elden çıkarmalarından doğan değer artışı kazançlarının hesabında, kur farkından doğan kazançlar dikkate alınmayacaktır. Şu kadar ki, bu mükelleflerin Türkiye'de elde ettikleri kazançların, münhasıran bu menkul kıymet veya iştirak hisseleri dolayısıyla elde edilen menkul sermaye iratlarından ve bu kıymet veya hisselerin elden çıkarılmasından doğan değer artışı kazançlarından ibaret olması şarttır. Bu mükelleflerin, Türkiye'de menkul kıymet alım satımıyla devamlı olarak uğraşmaları halinde, kur farkından doğan kazançlar da ticari kazancın hesabında dikkate alınacaktır. Burada kur farkı arındırması için açıklama yapmadan önce, söz konusu kanun maddesinde geçen yabancı sermaye mevzuatına göre ilgili mercilerden izin almak suretiyle ibaresine değinmekte fayda bulunmaktadır. Bilindiği üzere; kur farkı arındırmasına ilişkin hukuki düzenleme, GVK na 31.03.1988 tarihinde 3418 sayılı Kanun un 25 inci maddesiyle eklenmiş bulunmaktadır. Bu dönemde yabancı sermayenin Türkiye siyasi sınırlarına girebilmesi için ilgili kurumlardan izin alınması gerekmekteydi. Daha sonra ise, 17.06.2003 tarih ve 25141 sayılı Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe giren 4875 sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu ile yabancı sermaye ve yerli sermaye arasındaki farklılıklar

ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır. Böylelikle, yabancı sermayenin Türkiye ye girişi için aranan izin sistemi, bilgilendirme sistemine dönüşmüş bulunmaktadır. Kur farkından doğan kazançların hesabında ise, menkul kıymet veya iştirak hisselerinin iktisabına tahsis edilen yabancı sermayenin bu kıymet veya hisselerin iktisap tarihindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası döviz alış kuruna göre hesaplanan Türk Lirası karşılığı ile bu kıymet veya hisselerin elden çıkarılması tarihindeki aynı miktar yabancı sermayenin Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası döviz alış kuruna göre hesaplanan Türk Lirası karşılığı arasındaki fark esas alınacaktır. III- Safi Değer Artışının Tespiti Esnasında Hem Maliyet Bedeli Endekslemesi (Eskalasyon), Hem De Kur Farkı Arındırması Yapılabilir Mi? Daha önce de ifade edildiği üzere, safi değer artışının tespitinde maliyet bedeli endekslemesi ile kur farkı arındırmasının iktisadi niteliği nedeniyle aynı elden çıkarma işleminde uygulanıp uygulanamayacağı bir tartışma konusudur. Konunun sorunlu olmasının temel nedeni, ilgili madde hükmünün GVK nun diğer maddelerinde yer alan bazı hükümlere benzer şekilde yeteri kadar açık ifade edilmemesinden kaynaklanmaktadır. Örneğin; GVK nun 76 ıncı maddesinin ikinci fıkrasının 5281 sayılı Kanun la 01.01.2006 tarihinde kaldırılmadan önceki şeklinde döviz cinsinden açılan hesaplara ödenen faiz ve kar payları, dövize, altına veya başka bir değere endeksli menkul kıymetler ile döviz cinsinden ihraç edilen menkul kıymetlerin indirim uygulamasından yararlanamayacağı hüküm altına alınmıştır. GVK nun 76 ıncı maddesinde dövizli hesap ve menkul kıymetler için indirim uygulanmayacağı şeklinde açık olarak yapılan belirlemenin aksine, safi değer artış kazancına ilişkin madde de, dar mükelleflerin kur farkı arındırmasının yanında, maliyet bedeli endekslemesinden de ayrıca yararlanıp yararlanamayacağı yönünde açık bir hüküm alınmış değildir. GVK nun mükerrer 81 inci maddesine bakıldığı zaman; dar mükellef kurum ve gerçek kişilere sağlanan kur farkı arındırması imkanı 3418 sayılı Kanun la 1988 yılından itibaren getirilmiş bulunmaktadır. Bu düzenleme, daha sonra GVK nun mükerrer 81 inci maddesinde 4783 sayılı Kanun la yapılan değişiklik esnasında da varlığını devam ettirmiştir. GVK nun mükerrer 81 inci maddesinde yer alan maliyet bedeli endekslemesine ilişkin hüküm ise, mezkur kanun maddesine 3946 sayılı Kanun un 18 inci maddesiyle 30.12.1993 tarihinden

itibaren yürürlüğe girmek üzere eklenmiştir. Daha sonra da maliyet bedeli endekslemesine ilişkin bu düzenleme, çeşitli değişikliklerle günümüze kadar uzanmıştır. Yapılan çeşitli araştırmalar esnasında, safi değer artışının tespiti esnasında maliyet bedeli endekslemesi ile kur farkı arındırmasının aynı elden çıkarma işleminde uygulanıp, uygulanamayacağına ilişkin olarak iki temel görüşün varlığı tespit edilmiştir. Konuyla ilgili olarak ağırlıklı olan görüşe göre, maliyet bedeli endekslemesiyle kazancın enflasyona tekabül eden kısmı ayıklanmaktadır. Kur artışı da esas itibariyle enflasyon düzeyinde gerçekleştiğine göre, bu artıştan kaynaklanan kazanç kısmının vergi dışı bırakılması ile endeksleme ile sağlanması öngörülen amaç gerçekleşmektedir. Ayrıca; iktisap bedelinin de endeksleme yapılması, enflasyona tekabül eden kazanç kısmının mükerrer olarak matrah dışı kalması sonucunu verir. Bu nedenle mümkün sayılmaz 2. Konuyla ilgili olarak bizimde katıldığımız ve azınlıkta bulunan görüşe göre ise; kur farkı arındırması ile maliyet bedeli endekslemesine ilişkin uygulama aynı gerekçelerle hukuki mahiyet kazanmamış olup, birbirinin yerine uygulanma imkanı da kanun lafzının yorumu esnasında mümkün gözükmemektedir. Şu bir gerçek ki, kur farkına ilişkin düzenleme liberal düzenlemelerin bir parçası olarak yabancı portföy ve sabit sermaye yatırımlarını teşvik etmek üzere getirilmiş bulunmaktadır. Bu düzenlemeyle, yerli ve yabancı yatırımcı arasında bulunulan eşitsizlik ortadan kaldırılarak, yabancı sermaye sahiplerinin döviz kuru riskine bağlı olarak ortaya çıkabilecek olan fiktif kazançlar üzerinden vergi ödemelerine engel olmaya çalışılmaktadır. Bir başka ifadeyle, kur farkı arındırmasının altında yatan temel mantık, paranın dış değerinde yaşanan dalgalanmalar dolayısıyla oluşan fiktif nitelikteki kazançlar üzerinden vergi ödenmesinin önüne geçilmesidir. Kur farkı ile enflasyon arasında ise doğrudan doğruya bir bağlantının kurulabilmesi iktisadi açıdan mümkün gözükmemektedir. Bilindiği üzere enflasyon olgusu her ne kadar dinamiği dış piyasalardan kaynaklanmış olsa bile, tamamen iç piyasalarla ortaya çıkan bir olgudur. Zira, dış kaynaklı enflasyonist baskılar herhangi bir şekilde iç piyasalara yansıtılmadığı sürece iç piyasalarda enflasyon olgusu ortaya çıkmayacaktır. Bir başka ifadeyle de, enflasyon nihai olarak sadece iç piyasalarla ilgili olarak ortaya çıkmaktadır. Maliyet bedeli endeklemesi ise, kur farkı arındırmasının aksine, paranın iç değerinde yaşanan eksilmeler nedeniyle fiktif nitelikteki kazançlar üzerinden vergi 2 Özbalcı, Yılmaz; Gelir Vergisi Kanunu Yorum ve Açıklamaları, Oluş Yayıncılık; sf (690-691);

ödenmesine engel olmak üzere getirilmiş durumdadır. Ayrıca, kur farkı arındırmasına ilişkin düzenleme, sadece menkul kıymet veya iştirak hisselerinin iktisap edildiği ve elden çıkarıldığı dönem arasında uygulanabilir olup, bunun dışında kalan süre içerisinde her ne kadar kur riski bulunsa da uygulamadan yararlanma imkanı bulunmamaktadır. Sonuç olarak ise, birinci görüş sahiplerinin ifade etmeye çalıştığı kur farkı ile enflasyon arasındaki iktisadi bağlantı bu noktada bize göre geçerlilik taşımayacaktır. Konunun iktisadi gerekçesi bir kenara bırakılıp, kanun maddesinin yapısı incelendiği zaman, maliyet bedeline ilişkin endeksleme uygulamasının tam ve dar mükelleflerin tamamını kapsamasına rağmen, sadece dar mükellefleri kapsayan kur farkı arındırmasına ilişkin fıkradan sonra geldiğini gözlemlemekteyiz. Kanun yapısı bu şekliyle değerlendirilir ise, maliyet bedeline ilişkin düzenlemenin, kur farkı arındırmasına ilave olarak geldiği gibi bir sonuç ortaya çıkmaktadır. GVK nun mükerrer 81 inci maddesinde yer alan maliyet bedeli endekslemesi, daha önce ifade edildiği gibi mükelleflerin enflasyon nedeniyle fiktif kazançlar üzerinden vergi ödemelerine engel olmak üzere getirilmiş durumdadır. Bu noktada akla şu soru gelebilir: Maliyet bedeli uygulaması, kur farkı arındırması ile benzer amaçlar doğrultusunda ve benzer gerekçelerle hüküm altına alındıysa, dar mükellef gerçek kişilere yönelik mükerrer uygulamayı önlemek için neden maliyet endekslemesi ile ilgili hükme istisna getirilmedi? Zira, dar mükellef gerçek kişiler her iki uygulamadan yararlanma imkanına sahip olacaklardır. Bir başka şekliyle de ifade edersek; madem ki her iki uygulama benzer gerekçeler taşıyor; o zaman maliyet bedeli endekslemesine ilişkin hüküm neden kur farkı arındırmasına ilişkin hükmün yerine gelmedi veya son bent olarak düzenlendi? Bir başka önemli soru ise, maliyet bedeli endekslemesi uygulaması, kur farkı arındırması uygulaması ile aynı gerekçelerle hüküm altına alındıysa, maliyet bedeli endekslemesine ilişkin düzenleme neden kur farkı arındırmasına ilişkin hükmün ihdas edilmesinden çok sonra hukuki mahiyet kazanmıştır? Bilindiği üzere, kur farkı arındırmasına ilişkin düzenlemenin bulunduğu dönemde, Türkiye de kronik enflasyon olgusu hala varlığını devam ettirmekteydi. Bu konuda sorulacak sorulardan bir tanesi de, kur farkı arındırmasına ilişkin olarak getirilen sınırlamalardan kaynaklanmaktadır. Daha önce de ifade edildiği üzere, kur farkı arındırmasına ilişkin uygulama tüm değer artış kazancına tabi mal veya haklara ilişkin

olmayıp, sadece dar mükellefler tarafından menkul kıymet ve iştirak hisselerinin elden çıkarıldığı durumlarda uygulanabilecektir. Dolayısıyla bu noktada da akla şu soru gelmektedir: Kur farkı uygulaması ile aranan şey, enflasyon nedeniyle ortaya çıkabilecek olan fiktif kazançları vergi kapsamı dışında bırakmak ise, o zaman neden sadece menkul kıymet ve iştirak hisselerinin elden çıkarılmalarında kur farkı arındırması uygulaması yapılmaktadır? Ya da bir başka şekliyle enflasyon olgusu sadece menkul kıymet veya iştirak hisselerinin değerinde mi kendisini göstermektedir? Bu soruya olumlu cevap verebilmek kuşkusuz ki, mümkün bulunmamaktadır. Eğer, kanunen menkul kıymet ve iştirak hissesi dışındaki diğer kıymetlerin elden çıkartılmasında kur farkı arındırmasının yerine maliyet bedeli endekslemesi getirilmek istenmiş olsa, maliyet bedeli endekslemesi benzer işlevi zaten görecektir. Bu durumda, o zaman maliyet bedeli hükmü kanuna eklendiğinde, kur farkı arındırmasının hala yürürlükten neden kalkmadığı sorusu cevapsız kalmaktadır. Daha önce de ifade edildiği üzere, kur farkı arındırmasının yapılabilmesi için dar mükelleflerin Türkiye'de elde ettikleri kazançların, münhasıran bu menkul kıymet veya iştirak hisseleri dolayısıyla elde edilen menkul sermaye iratlarından ve bu kıymet veya hisselerin elden çıkarılmasından doğan değer artışı kazançlarından ibaret olması şarttır. Bu mükelleflerin, Türkiye'de menkul kıymet alım satımıyla devamlı olarak uğraşmaları halinde, kur farkından doğan kazançlar da ticari kazancın hesabında dikkate alınmaktadır. Buna göre; menkul kıymet alım satımıyla devamlı uğraşan ve nihayetinde ticari faaliyet kapsamında vergilendirilen dar mükelleflerin, aynı zamanda menkul kıymet ve iştirak hissesi dışındaki değer artışına konu kıymetleri elden çıkarmaları nedeniyle maliyet bedeli endekslemesi uygulamasından yararlanamamaları gibi bir sonuç ortaya çıkmaktadır. Bir başka benzer durum ise, değer artış kazancı kapsamında iştirak hissesi veya menkul kıymeti elden çıkaran dar mükelleflerin, aynı zamanda değer artış kazancı kapsamına giren diğer kıymetleri elden çıkarmaları durumunda da bunlar için maliyet bedeli endekslemesinin uygulanması mümkün gözükmemektedir. Bu durumda ise, tam mükellefler maliyet bedeli endekslemesi uygulamasından yararlanırken, dar mükellefler bu uygulamadan yararlanamayacaktır. Sonuç olarak ise, aynı elden çıkarma işleminde, mükellefler tarafından reel (safi) anlamda aynı kazanç üzerinden farklı tutarda vergi ödenmesi gündeme gelecektir. Bu sonuç ise bize göre, ne vergi ödeme gücünü esas alan Anayasa nın eşitlik ilkesine, ne de GVK nun aradığı amaca uygun düşmektedir. Bilindiği üzere, VUK nun vergi kanunlarının uygulanması ve ispat başlıklı 3 üncü maddesine göre; vergi kanunları lafzı ve ruhu ile hüküm ifade eder. Lafzın

açık olmadığı hallerde vergi kanunlarının hükümleri, konuluşundaki maksat, hükümlerin kanunun yapısındaki yeri ve diğer maddelerle olan bağlantısı göz önünde tutularak uygulanır. Bahsi geçen kanun hükmüne göre, lafzın yeteri kadar açık olmadığı durumlarda kanun maddelerinin ruhunun dikkate alınması gerekmektedir. Burada geçen kanun maddesinin ruhu ile kastedilen şey ise; hükümlerin konuluşundaki maksat, hükümlerin kanunun yapısındaki yeri ve diğer maddelerle olan bağlantısıdır. VUK nun 3 üncü maddesi dikkate alınırsa, lafzın yeteri kadar açık olmadığı durumda ruhunun dikkate alınması gerekecektir. Buna göre; yukarıda yer alan açıklamalar kapsamında söz konusu kanun hükmünün konuluş maksadı ve kanun yapısındaki yeri dikkate alındığı zaman, maliyet bedeli endekslemesi ile kur farkı arındırmasının aynı şeyler olmadığı ve dolayısıyla aynı gerekçelerle hüküm altına alınmış olmadığı fikri ön plana çıkmaktadır. Bize göre; mükelleflerin aynı elden çıkarma olayında hem maliyet bedeli endekslemesini, hem de kur farkı arındırmasını uygulamaları mümkün gözükmektedir. IV-Sonuç: Yukarıda yer alan çalışma kapsamında, safi değer artışının tespitinde, aynı elden çıkarma olayı için maliyet bedeli endekslemesi ile kur farkı arındırmasının birlikte uygulanıp uygulanamayacağını çeşitli sorularla birlikte açıklamaya çalıştık. Konu hakkında yer alan görüşlerden birisine göre; her iki uygulama benzer gerekçelerle ihdas edilmiş olup, aynı anda uygulanması mükerrer matrah indirimi anlamına gelmektedir. İkinci görüşe göre ise; her iki uygulamanın altında yatan gerekçeler farklı olup, kur farkı arındırması ile maliyet bedeli endekslemesi aynı elden çıkarma olayında uygulanabilir. Bize göre ise; VUK nun 3 üncü maddesi çerçevesinde ilgili kanun hükmünün konuluş maksadı ve kanun yapısındaki yeri dikkate alındığı zaman, maliyet bedeli endekslemesi ile kur farkı arındırmasının aynı şeyler olmadığı ve dolayısıyla aynı gerekçelerle hüküm altına alınmış olmadığı fikri ön plana çıkmaktadır. Sonuç itibariyle, mükelleflerin her iki uygulamadan yararlanma imkanları bize göre mümkün bulunmaktadır. SAYGILARIMIZLA ERTÜRK YEMĠNLĠ MALĠ MÜġAVĠRLĠKVE BAĞIMSIZ DENETĠM A.ġ.