YENİ ALEVİ KADIN KİMLİĞİNİN İNŞASINDA KOLEKTİF HAFIZANIN ROLÜ. Yrd. Doç. Dr. Şehriban ŞAHİN KAYA



Benzer belgeler
Ders Kodu Ders Adı İngilizce Ders Adı TE PR KR AKTS SOS 104 Ekonomiye Giriş SOS 106 Sosyal Psikolojiye Giriş

SOSYOLOJİ BÖLÜMÜN MÜFREDAT PROGRAMI( 4Yıllık) 1.SINIF GÜZ. Introduction to Philosophy. İNG103 Temel İngilizce I Basic English I Zorunlu 2 2

KASIM 2011 FAALİYET RAPORU. Prof.Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

I.YIL HAFTALIK DERS AKTS

KASIM 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

EK-3 ÖZGEÇMİŞ (ÖRNEK FORM)

[TÜRK KÜLTÜRÜ VE HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA MERKEZİ] [GAZİ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜK KAMPÜSÜ ESKİ MİSAFİRHANE TEKNİKOKULLAR-ANKARA]

ÖZGEÇMİŞ. Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Tarih Bölümü. Ankara Üniversitesi, İletişim Fakültesi, Radyo TV-Sinema Bölümü.

TÜRKİYE'NİN TOPLUMSAL YAPISI

Liselilerden Eğitim Sistemine Sert Eleştiri

ZEYNEP KUTLUATA.

1925, 1967 by The University of Chicago. All rights reserved. Licensed by The University of Chicago Press, Illinois, U.S.A.

Bu program ve akademik yıllarında birinci sınıfa başlayan öğrencilere uygulanacaktır.

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ. Maliye Anabilim Dalı Doktora Programı, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Dokuz Eylül Üniversitesi ( )

İ Ç İ N D E K İ L E R

Kasım 2013 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Ekonomiye Giriş I Economics I

OSMANLINÜFUSU ( )

Avrupa da Yerelleşen İslam

Dersin İngilizce Adı Dersin Türkçe Adı Kurums al Kredi. Akademik İletişim

YBÜ SBF Uluslararası İlişkiler Bölümü Lisans Programı Department of International Relations Undergraduate Curriculum

Bu program akademik yılı ve sonrasında birinci sınıfa başlayan öğrencilere uygulanacaktır.

TÜSİAD Gençlik Platformu

MAYIS 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır.

Almanya daki slam Konferans ve Federal Alman Hükümetinin Entegrasyon Politikas

Karşılaştırmalı Siyaset (IR407) Ders Detayları

Seyhan Aksoy, Televizyon Reklamlarında Ailenin Sunumu, Akdeniz Üniversitesi S.B.E., Halkla İlişkiler ve Tanıtım A.B.D., Antalya, 2008.

Yrd. Doç. Dr. M. Arcan TUZCU

bilgilerle feminizm hakkında kesin yargılara varıp, yanlış fikirler üretmişlerdir. Feminizm ya da

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans

ÖZGEÇMİŞ. Yardımcı Doçent Sınıf Öğretmenliği Ondokuz Mayıs Üniversitesi 2003-

Bu program akademik yılı ve sonrasında birinci sınıfa başlayan öğrencilere uygulanacaktır.

AB 7. Çerçeve Programı İşbirliği Programı Sosyo-Ekonomik ve Beşeri Bilimler (SSH)

D- NASIL YAZMALI? ÖRNEKLER

Yrd. Doç. Dr. Kemal Çiftçi

Günümüzdeki ilke ve kuralları belirlenmiş evlilik temeline dayanan aile kurumu yaklaşık 4000 yıllık bir geçmişe sahiptir. (Özgüven, 2009, s.25).

KAMU POLİTİKASI BELGELERİ

SOSYOLOJİ BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI BAHAR DÖNEMİ DERS KATALOĞU

6. Uluslararası Sosyal Güvenlik Sempozyumu İzmir de Başladı

4. Yayınlar 5.1 Uluslararası bilimsel toplantılarda sunulan sunumlar

Bu program akademik yılı ve sonrasında birinci sınıfa başlayan öğrencilere uygulanacaktır.

FEMİNİST PERSPEKTİFTEN KÜRT KADIN KİMLİĞİNİ ÜZERİNE NİTELİKSEL BİR ARAŞTIRMA

İletişim Fakültesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümü

TOPLUM TANILAMA SÜRECİ. Prof. Dr. Ayfer TEZEL

ÖZGEÇMİŞ. 1. Adı Soyadı: Merba TAT 2. Doğum Tarihi: Ünvanı: Dr., Öğretim Görevlisi 4. Öğrenim Durumu: Derece Alan Üniversite Yıl

Başkent Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü. Doç. Dr. S. EKER

2013 YILI Faaliyet Raporu

DİDİM. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, ölümünün 78. yılında Didim de anıldı

YUSUF ADIGÜZEL ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl. Y. Lisans Sosyoloji Sakarya Üniversitesi 1998

KASIM 2015 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Şafak EVRAN TOPUZKANAMIŞ. Türk Hukukunda Anayasal Gelişmeler Işığında Vatandaşlık

DEMOKRASİ ve SİVİL TOPLUM (SBK256) 11. Hafta Ders Notları - 16/07/2018 Yrd. Doç. Dr. Görkem Altınörs

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir.

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog

1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim

Temmuz 2013 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Uluslararası İlişkiler Ana Gazi Üniversitesi 2004

ENGELLİLERE YÖNELİK SOSYAL POLİTİKALAR

IFLA/UNESCO Çok Kültürlü Kütüphane Bildirisi

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7

Doç.Dr. BAHATTİN KARADEMİR

Gruplar Şebekeler Örgütler

DİYARBAKIR GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİNDE GENÇLİĞİN SİYASAL, SOSYAL VE GELECEK BEKLENTİLERİNİN TESPİTİNE YÖNELİK SAHA ARAŞTIRMASI.

EĞİTİMİN SOSYAL TEMELLERİ TEMEL KAVRAMLAR. Doç. Dr. Adnan BOYACI

SPONSORLUK DOSYASI 14 Ocak 2015 / Sabancı Center

TAR TAR TAR TAR TAR 722 Türk-Macar İlişkileri Tarihi

İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLERDE OTORİTE KAYNAK: SourceOECD

ÖZGEÇMİŞ. Doktora Tezi/S.Yeterlik Çalışması/Tıpta Uzmanlık Tezi Başlığı ve Danışman(lar)ı:

6. BÖLÜM: BULGULARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

DİASPORA - 13 Mayıs

COĞRAFYACILAR DERNEĞİ ULUSLARARASI KONGRESİ Avrupa Coğrafyacılar Derneği-EUROGEO Kongresi İle Ortak Olarak

Derece Alan Üniversite Yıl

SPONSORLUK DOSYASI 14 Ocak 2016 / Sabancı Center

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans. Ankara Üniversitesi 1991 Lisans İletişim Fakültesi/Gazetecilik Gazi Üniversitesi 1995

2017 ÖNCESİ NEVŞEHİR HACI BEKTAŞ VELİ ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ İKTİSAT NÖ-İÖ BÖLÜMLERİ LİSANS ÖĞRETİM PLANI

Eylül 2013 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Sağlık sosyolojisi, suç, sapma, toplumsal cinsiyet,, sosyal bilimlerde istatistik, sosyoloji teorileri

We Make it... onlinetamkeen

Prof.Dr. GÜLSEN DEMİR

ÖZGEÇMİŞ. Selçuk Üniversitesi, Karaman İİBF, Kamu Yönetimi Bölümü. Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, İİBF, Kamu Yönetimi Bölümü

DERS ÖĞRETİM PLANI. Avrupa İktisat Tarihi. Dersin Adı Dersin Kodu Dersin Türü

15-18 MART Limak Limra Hotels

Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Edebiyat Fakültesi Kütüphanecilik İstanbul Üniversitesi 1987

HALKLA İLİŞKİLER (HİT102U)

Deniz PARLAK. Derece Alan Üniversite Yıl. Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü. Doktora Siyaset Bilimi (Devam ediyor) Ankara Üniversitesi -

ANKET DEĞERLENDİRME RAPORU. Ankete Katılan Toplam Kişi Sayısı :1426. Cinsiyetiniz?

EK-3 ÖZGEÇMİŞ. 5. Akademik Unvanlar 5.1. Yardımcı Doçentlik Tarihi: 5.2. Doçentlik Tarihi: 5.3. Profesörlük Tarihi:

Seçim süreci hakkında sorular ve cevaplar

Soykırım Anma Etkinliği Ocak Krakow-Auschwitz

KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN TÜRKİYE DEKİ GELİŞİMİ

EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KADIN ÇALIŞMALARI İKİNCİ ÖĞRETİM TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

UNI 201 MODERN TÜRKİYE NİN OLUŞUMU I

Derya Oktay Kent Kimliğine Bütüncül Bir Bakış. 62 Meltem Uçar & Mert N. Rifaioğlu Yerel Kimliğin Mekânsal Temsili ve Québec Kentinde Korunması

EYLÜL 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

TÜRKİYE'NİN EN KAPSAMLI GENÇLİK ARAŞTIRMA RAPORU YÜZLERCE GENCİN ÖNÜNDE AÇIKLANDI

TÜRKİYE 1997 GENEL NÜFUS SAYIMI SONUÇLARI HAKKINDA DÜŞÜNCELER

Transkript:

SOSYOLOJİ DERNEĞİ YENİ ALEVİ KADIN KİMLİĞİNİN İNŞASINDA KOLEKTİF HAFIZANIN ROLÜ Yrd. Doç. Dr. Şehriban ŞAHİN KAYA VI. Ulusal Sosyoloji Kongresi, Ekim 2009, Toplumsal Dönüşümler ve Sosyolojik Yaklaşımlar, Adnan Menderes Üniversitesi, Aydın.

Yrd. Doç. Dr. Şehriban ŞAHİN KAYA YENİ ALEVİ KADIN KİMLİĞİNİN İNŞASINDA KOLEKTİF HAFIZANIN ROLÜ Yrd. Doç. Dr. Şehriban ŞAHİN KAYA Öz Bu sunumda irdelemeyi hedeflediğim sorunsal; ulusal ve uluslararası göç sürecinde yeniden inşa edilen Alevi kolektif kimliğinin toplumsal cinsiyete bağlı olarak nasıl şekillendiği konusudur. Kuşkusuz insanlar göç ederken yerel kültür ve kimliklerini beraberinde götürür ve onları göç edilen yerde yeniden inşa eder. Bu yeniden inşa süreci toplumsal hafızanın da devreye girdiği bir süreçtir. Göçmenlerin kültürlerini yeniden inşa edişleri, aslında, bu hafızanın manipülasyonuna ve aktarımına bağlıdır. Kültür, toplumsal hafıza ve gelenek farklı zaman ve uzamlarda nasıl deneyimleniyor, nasıl pratiğe dökülüyor? Bu süreç toplumsal cinsiyet temelinde nasıl işliyor? Kolektif hafıza ve uzamı toplumsal cinsiyet kimliklerimiz temelinde nasıl imgeliyoruz? Uzamın toplumsal cinsiyet hafızasındaki rolü nedir? Bu sorulara yanıt aradığım araştırmamda, dolayısıyla, ulusal ve veya uluslararası göçlerle birlikte Alevi topluluğunda toplumsal cinsiyet kimliğinin nasıl yeniden inşa edildiğini ortaya koymak istiyorum. Bu amaç için öncelikle tarihsel bağlamda Alevi kimliğini irdeleyeceğim. Daha sonra kitlesel Alevi göçleri üstüne odaklanacağım. Bu göçler sonucunda Alevi kadınların kolektif hafızalarına referansta bulunarak yeni toplumsal cinsiyet kimliklerini nasıl inşa ettiklerini sonuç olarak kavramsallaştırmış olacağım. Anahtar Sözcükler: Alevilik, Göç, Kadın, Kolektif Hafıza, Toplumsal Cinsiyet 6. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı 447

Abstract Yeni Alevi Kadın Kinliğinin İnşasında Kolektif Hafızanın Rolü In this presentation, what I would like to examine is how has Alevi collective identity reconstructed itself due to the national and internatiomal migration processes in relation to the gender issue. No doubt have migrants taken their cultures and identies with and reconstructed them in places where they migrated. Collective memory has also involved in this reconsruction process. Actually, the reconstruction of migrants culture has depended on the manipulation and transmition of this collective memory. How have culture, collective memory and tradion been experienced and practiced in different times and spaces? How has this process worked on the basis of gender? How do we imagine our gender identities on the base of collective memory and space? What is the role of space in gendered collective memory? In my study searched for answers to these questions raised above, I would like to point out how gender identity has been reconstructed in Alevi community due to migrations. In doing so, first of all I will examine Alevi identity in its historical context. Then I will focus on massive migration of Alevis. In result, I expect to conceptualize how Alevi women have reconstructed their new gender identity by taking collective memory as a reference point. Key Words: Alevism, Migration, Collective Memory, Gender 448 6. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı

Giriş Yrd. Doç. Dr. Şehriban ŞAHİN KAYA 1989 daki Hamburg Alevi Kültür Merkezince bir grup aydın ve akademisyenin desteğiyle basılan Alevilik Bildirgesi ve Cemal Şener in Alevilik Olayı adlı kitabı ile birlikte, Aleviliği gizli sözlü bir kültür/din olarak kavramsallaştırmak tarihe karışmış; birdenbire ve güçlü bir şekilde kamu alanına çıkan Alevilik gerek Türkiye de gerekse Avrupa da kendini yeniden yapılanma süreci içerisinde bulmuştur. Casanova nın (1994) dünyada dinin kamusal alana çıkışı için söylediği dinin kamuya gidişi (gone public) ve açıklık (publicity) kazanması, Aleviliğin 1980 ler sonrası içinde bulunduğu süreci tanımlamaktadır. Alevilik kamusal sahaya çıkarken, Alevi kadınına dair son derece çarpıcı bir tanımlama Alevilik tartışmalarının en temel klişelerinden olmuştur: Alevi kadını daha özgürdür. Burada klişenin tanımını da yapmak gerek. Klişeler amaçlı basitleştirmelerdir ve son derece kompleks gerçekliklerin yerine geçen basit yanıltıcı anlamlandırmalardır. Buradan hareketle su soruyu yöneltmek ve yanıt aramak gerekir; gerçekten Alevi kadın daha mı özgürdür? Yoksa bu sadece söylemden mi ibarettir? Alevi kadını daha özgürdür diyerek Aleviliği tartışan ve yeniden inşa eden aktörler erkekler olduğu için, ortada irdelenmesi gereken bir durum vardır. 1980 lerin sonlarında ve 90 larda Aleviliğin birdenbire ve güçlü bir şekilde dernekleri, kitap ve dergileri, televizyon programları, festivalleri, ve radyo kanalları ile kamusal alana çıkışı, gizli-sözlü olarak aktarılan geleneğinin değişim sürecine girmesine yolaçmıştır. Bu kamusal alana çıkış bir toplumsal bellek inşası ya da geçmişin yeniden yapılanmasını ifade eder. Bu süreçte Alevi kadının nerede durduğu sorgulanmamıştır. Alevi kadın daha özgürdür söyleminin sınırları içine hapsedilen Alevi kadın her nedense çok fazla çalışılmaya değer bulunmamıştır. Alevi kadın söylemde var ancak pratik de de var mı? sorusu yanıt beklemektedir. Aleviliğin yeniden inşasında yani Alevi toplumsal belleğini oluşturulmasında Alevi kadın var mı? Yoksa erkeklerin yarattıkları söylem ve semboller içinde mi kaldılar? Türkiye de tarihin kadınlardan yola çıkılarak yeniden düşülmesi üzerine sınırlı sayıda yapılan çalışmalar, (bkz. Akşit, 2005, Çakır 1993, Durakbaşa, 2000, İlyasoğlu 1998, Zihnioğlu 2003)) henüz Alevi kadınının farkına varmamıştır. Bu daha özgür olduğu söylenen kadınların üzerine yapılan çalışmalar son derece sınırlıdır. Bu sunumda ben Alevi kadının söylemde var olduğunu ama pratik de neredey- 6. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı 449

se olmadığını göstermeye çalışacağım. Yeni Alevi Kadın Kinliğinin İnşasında Kolektif Hafızanın Rolü Göçle Oluşan Değişimler Aleviliğin gizillikten kamusala yaptığı yolculuk 1950 lerde başlayan kırdan kente yoğun göç dalgaları sonucudur. 1950 lere kadar neredeyse tamamen kırsal köy toplulukları halinde yaşayan Aleviler, 1980 lerin sonlarından itibaren çoğunluğu yoğun göç alan Ankara ve İstanbul da olmak üzere Türkiye nin ve Avrupa nın dört bir yanında yüzlerce dernek kurmuşlardır. Osmanlı döneminde uğradıkları katliamlar sonucu daglık ve ulaşılması güç yerlerde izole köy grupları halinde yaşayan ve devleti ve baskın çoğunluğu oluşturan Sünni gruplarla ya hiç ya da asgari düzeyde etkileşim halinde olan Alevilerin bu durumu, köyden kentlere göçle tamamen değişmiştir. Geleneksel ilişki ağları değişime uğramıştır. Ikegami nin savunduğu herhangi bir toplumun kültürel tarihindeki en kritik an iletişim ağlarının ölçü, yoğunluk, ve karmaşıklığının birden artmasıdır (1999: 12) tezi Alevilerin göçten bu yana yaşamış oldukları süreci en iyi şekilde anlatmaktadır. İç Göç ve Aleviler 1950 de nüfusun % 25 i kentlerde yaşıyordu. 1 Bugün Türkiye nüfusunun % 65i şehirlerde yaşamaktadır. 1965-1970 arasında şehirleşme hızı yüzde 6.03 iken nüfusun büyüme hızı % 2.52 di. Bu da kentlerin hızla büyümesinin başlıca nedenin kırdan kente yoğun göçler olduğunu desteklemektedir (Akçura 1974; Danielson ve Keleş 1985; Gedik 1997; Geray 1969; Karpat 1976; Shorter ve Tekçe 1974; Tanfer 1983). Ankara, İstanbul ve İzmir köylerden göç edenleri çeken başlıca kent merkezleri olmuştur. 1990 da her dört Türk vatandaşının biri doğum yeri dışında yaşamakta ve sayıları 13.3 milyonu bulan bu nüfusun yaklaşık üçte biri İstanbul da yaşıyordu (Schüler 1998). Bu göçün kentin sosyal ve mekansal manzarasına somut etkisi gecekondu olgusunun ortaya çıkmasıdır. 1950 lerde başlayıp 60 lı ve 70 lı yıllarda büyük bir hız kazanan kır- 1 Bu bölümde verilen istatistiki bilgiler Devlet Istatistikleri Enstitusunun su kaynalarina dayanmaktadir: 20.10.1985 Census of Population. Social and Economiç Characteristiçs of Population, Ankara 1989, 1990 Census of Population. Social and Economiç Characteristiçs of Population, Ankara 1993; 1990 Census of Population-Administrative Division Ankara, 1991; 1997 Census of Population http://www.die.gov.tr. 450 6. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı

Yrd. Doç. Dr. Şehriban ŞAHİN KAYA dan kente göç dalgaları karşısında hükümet göçle gelenlerin yerleşeceği yeterli evi yaptıramamış göçmenler kendi kendilerine çözüm üretmişler kentlerin etrafında gecekondular inşa etmişlerdir. Gecekondular düşük gelirli meskenlerdir ve bir başkasının ya da çoğunlukla hazine arazilerine resmi izin olmaksızın inşa edilirler (Buğra 1998; Karpat 1976; Saran 1974; G.H. Sewell 1964). 1960 larin ilk yıllarında Ankara nüfusunun yüzde 59.22 si, İstanbul un yüzde 45 i ve İzmir nüfusunun da 33.42 si gecekondularda yaşıyordu (Karpat 1976). 1990 larin sonlarında İstanbul un % 55 i, yaklaşık beş milyonu gecekondularda yaşıyordu, Ankara da da 400 bin gecekondu nüfusun yüzde ellisini barındırıyordu (Radikal 9 Nisan 1998). Gecekondularda yoğunlaşan göçmenler etnik, mezhep ve bölgesel bağlara göre gruplaşmalardan oluşur (Güneş- Ayata 1991; Karpat 1976; G.H. Sewell 1964). Aleviler çoğunlukla iç Anadolu ve Doğu Andolu nun dağlık ve ulaşılması güç en fakir kısımlarında yaşadıklarından göçe daha çok yönelmişlerdir (Sewell G.H. 1964). Türkiye devleti dini gruplara göre istatistik tutmadığı için Alevilerin daha yoğun şekilde göçe yöneldiklerini rakamlarla göstermek mümkün olmamakla birlikte, saha çalışmaları Alevilerin gerek iç gerekse dış göçe Sünnilerden daha yoğun katıldıklarını dile getirmektedir (Faist 2000; Güneş- Ayata 1995; Zentrum für Türkeistudien 1993; Martin 1991; G.H. Sewell 1964). Türk ve Kürt Aleviler kapali toplumlar halınde Türkiye nin birçok bölgesinde yaşıyorlar ve birbirleri ile ya hiç ya da çok az ilişki içinde idiler. İlişki ağlarının taşıyıcıları dedelerdi ve bu ilişkiler dedelerin taliplerini ziyaretleri ile devam etmekteydi. Göçle birlikte dede-talip temelindeki geleneksel ilişki ağları çözülmüştür. Daha önce aralarında sınırlı ilişkileri olan farklı bölgelerden şehir merkezlerine göç eden Aleviler kent merkezlerinde karşılaştılar, yeni ilişki ağları oluşturdular ve genişlettiler. Alevi ilişki ağlarının oluşması sayılarının artması ve genişlemesi kentlerde kimlik ve kültür formasyonunun gerçekleşeceği yeni alanları oluşturdu. Gerek ulusal sınırlar içinde gerekse sınırlar ötesine taşınan bu alanlar ilişki ağları ile doldurulmuş dokulardır ve temel özellikleri sabit değil akışkan olmasıdır. Alevi ilişki ağlarının çoğalarak yeni alanlar oluşturmaları Alevilerin yoğunlaştığı 6. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı 451

Yeni Alevi Kadın Kinliğinin İnşasında Kolektif Hafızanın Rolü gecekondu mahallelerinin büyük kentlerde ortaya çıkması ile somutlaşmıştır. Gecekondular gelinen bölge, etnik ve mezheplere gşre gruplaşmalarla bölünmüş ilişki ağları ile örülmüştür. Kimlik grupları gecekonduda yaşayan göçmenlere iş bulma, gecekondu yapımında iş gücü, malın korunması gibi yollarla bir nevi güvenlik çemberi oluşturmaktadır (bkz. Erder 1995; Güneş- Ayata 1991; Karpat 1976; G.H. Swell 1964). Aleviler de gecekondulardaki kimlik gruplarından birisi olarak kent dokusu içinde yer almışlardır. Farklı yörelerden kentlere gelen Alevilerin oluşturduğu ve genişlettiği ilişki ağları geleneksel dede-talip bağının yerini almaya başlamıştır. Kentlerde hızla artan ve genişleyen Alevi ilişki ağları 1960 ların ikinci yarısında bir Alevi partisinin kurulmasına da zemin hazırlamıştır. İlk Alevi dernekleri büyük kent merkezlerinde 1961 anayasasının getirdiği hak ve özgürlüklerle ortaya çıkan yöresel derneklerdi. İlk önce aynı köyden, kasabadan ya da kentten gelen Aleviler biraraya gelerek bu dernekleri oluşturmaya başladılar. Kurulan bu dernekler Alevilerin buluştuğu Alevi geleneklerinin bilgilerin tartışıldığı ve cem törenlerinin düzenlendiği alanlar oldu. Geleneksel sosyal organizasyonda dernek kurma bu zeminde örgütlenme gereksinimi yoktu çünkü köy zaten kendi başına bir sosyal organizasyondu. Bu organizasyon kent ortamında devam edemedi. Çözülen dede-talip bağı ile de dedelerin taşıyıcılığını yaptığı geleneksel Alevi ilişki ağları çözülmeye onun yerini degişik yöre, etnik ve dil gruplarından gelen oluşturmaya başladığı yeni ilişki ağları almaya başladı. 1960 lar ve 1970 lerdeki bu ufak tefek kıpırdanmalar bugünkü şekliyle devam eden bir Alevilik hareketine dönüşemeden sona ermiştir. Sosyalist sol hareket kırdan kente göçeden, gecekondularda oturup fabrikalarda ya da devlet kurumlarında alt kademelerde çalışan Alevileri ve kentlerde büyüyen eğitim alan Alevi gençliğini derinden etkilemiştir. Alevilerin sol partilerle güçlü bağlar kurarak solculaşmaları 1950 lerden sonra başlamıştır. Sağ liberal partilerin Sünni çoğunluğu çekmek için İslami retorikleri kullandıkları bir ortamda Alevilerin sola kaymaları çok da şaşırtıcı bir olay değildir. Bununla birlikte laik, sosyal demokrasi ve işçi sınıfına yönelik bir söylemi olan Cumhuriyet Halk Partisi büyük bir çoğunluğu gecekondularda yaşayan ve alt sınıflara mensub olan Alevileri doğal olarak çekmiştir. Sol popülerliliğini artırırken 452 6. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı

Yrd. Doç. Dr. Şehriban ŞAHİN KAYA Alevilerde neredeyse tamamen solcu olmuşlardır. Alevilerin solcu oluş süreci ve solla bütünleşmesi onları aşırı sağ akımların şiddet eylemlerinin hedefi haline getirmiştir. Alevilerin solculaşması onların ilişki ağlarını da etkilemiştir. 1970 lerde sendikalardan sol partilere solun her fraksiyonunda yoğun şekilde yer alan Aleviler bu yolla hem ilişki ağlarını genişletmiş hem de politik tecrübe kazanmışlardır (Çamuroğlu 1998: 80). Bunun yanında sosyalist düşünceler ve ideolojilerle donanmış Alevi gençliği geleneksel yapıyı eleştirmeye başlamış dedeleri sömürücü olarak nitelemiş hatta işi dedeleri köylerden kovmaya kadar götürmüşlerdir. Alevi ilişki ağlarınin kentlerde iyice kök salmasının, yığılarak yeni Alevi alanları oluşturmasının en gözle görülür sonucu son yıllarda ortaya çıkan cemevleridir. 1990 larda büyük kentlerin sosyal ve mekansal manzarasına cemevi olarak adlandırılan binaların eklenişi kent ortamında dini pratikleri gerçekleştirecek ritüel mekana ihtiyaç duyulması sonucudur. Köylerde cemevi yoktu ve cemler böyle bir toplantıya uygun odası olan evde düzenlenirdi ancak kentlerde bu mümkün olmadı. Aleviliğe yoğun ilgi ve artan sayıda Alevinin cem törenlerine katılması kent ortamında cemin artık bir evin odasında yapılmasını imkansızlaştırdı. Alevilerin temel dini toplantıları olan cem kentlerde inşa edilen cemevlerinde yapılmaya başlandı. Certeau nun belirtiği gibi pratikler her zaman mekansal-semboliktir (1984: xix). Cemevleri Alevi dini pratiklerinin kent ortamında mekansal-sembolik boyutunu oluşturdular. Dış Göç ve Aleviler Dış ülkelere göç kırdan kente göçün bir uzantısı olarak kabul edilmiştir (Abadan- Unat 1969; Aker 1972; Wilpert 1992). Yüzde üçlük nüfus artış hızı istihdam edilemeyen iş gücü olarak baskı yaparken, Devlet Planlama Teşkilatı bu istihdam edilemeyen işgücü fazlasının Türkiye den dış ülkelere göç eden Türk vatandaşları da tıpkı büyük kentlere göç edenler gibi yöresel, etnik ve dini kimlikleri bazında ilişkiler ağı oluşturmaya devam etmişlerdir. Bu nedenle tek bir Türkiye den göç edenler grubu oluşturmamışlar etnik, dini, yöre kökenlerine göre dilimli ilişki ağları [segmented networks] oluşturmuşlardır (Faist 1999). Alevilerde bu dilimli ilişki ağlarından bir tanesini oluştururlar. 6. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı 453

Yeni Alevi Kadın Kinliğinin İnşasında Kolektif Hafızanın Rolü Büyük bir Türkiye li göçmen nüfusuna sahip olan Almanya, Alevi dernekleşme faaliyetlerinin beşiği ve Alevilerin ulus ötesi ilişki ağlarının merkezi konumuna sahiptir. 1960 ların ilk yıllarında Alevi işçileri örgütleme amacıyla Ausburg da Türk Ameleler Birliği (TALEB) kurulmuştur. Kuruculardan olan Süleyman Cem TALEB in aslında Türkiye Aleviler Birliği nin kısaltılması olduğunu ama TALEB olarak kullanmayı tercih ettiklerini belirtmiştir (Şener ve İlknur 1995: 115). TALEB daha sonra ismini Yurtseverler Birliği olarak degiştirmiş ve Birlik Partisi nin Almanya daki kolu gibi çalışmıştır. Buradan hareketle Alevilerin ulus ötesi ilişki ağlarını daha 1960 lı yıllarda geliştirmeye başladıklarını ve bunun Birlik Partisi-Yurtseverler Birliği ile tamamen Alevi kimligi temelinde ilişki ağları kurmaya yonelik olduğu söylenebilir. 1980 deki askeri darbe ile Türkiye de ve onun uzantısı olarak da Almanya daki bu faaliyetler bir süre kesintiye ugramıştır. 1989 da Mainz, Köln, Frankfurt and Russelheim daki 12 Alevi derneği Alevi Cemaatleri Federasyonu nu kurdu. Alevi derneklerinin sayısının hızla artması ile 1992 de federasyon ismini Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu olarak değiştirdi ve 1993 de federasyona bağlı dernek sayısı 44 e yükseldi. 2000 yılında üye dernek sayısı 90 a ulaştı. Ulus ötesi Alevi ilişki ağları ile düsünceler, maddi değerler, davranış kalıpları, politik tavırlar, bilgi ve aktörler Avrupa dan Türkiye ye Türkiye den Avrupa ya akmaktadır. Sonuçta Alevilik, aktörlerin bu geliş gidişleri içinde karşılıklı birbirini etkileyerek inşa edilmektedir. Alevilik bu sekilde ulus-devlet sınırları içinde kalmamış ve ulus ötesine ulaşan bir boyuta ulaşmıştır. Bu aynı zamanda göçmenlerin ilişki ağlarının kısa süreli ve sadece dayanışma ve yeni gelenlere iş ve ev bulmakda destek olmaktan ibaret olmadığını göstermiştir. Göçmenlerin ilişki ağları uzun sürede iletişim ve katılımın gerçekleştiği yeni alan formları olarak birikir. Bu alanlar kimlik üretimi ve grubun digerleri ile sınırlarını oluşturduğu yerler olmuştur. Kent merkezlerinde ve yurtdışında ortaya çıkan ve genişleyen Alevi ilişki ağları İstanbul dan Berlin e, Melbourn den Ankara ya uzanmıs, kimlik ve cemaat oluşturma alanlarını meydana getirmişlerdir. Sonuçta ulus-devlet sınırlarının ötesine de giden yoğun ve aktif ilişki ağları içinde Aleviler, sosyal kültürel ve politik eylemlere girebilecekleri fırsatları ele geçirecek alt yapıyı oluşturmuş oldular. 454 6. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı

Yrd. Doç. Dr. Şehriban ŞAHİN KAYA Sosyal ve Politik Yapıların Elverişliliği: Aleviler için Yeni Alanlar Yıllarca kamusal alanda Alevi kimliğini saklayan Aleviler de Aleviliği kamusal alana taşımaya talep ve sorunlarını dile getirmeye başladı. Bu dönem Alevilik üzerine yazılan kitaplarda bir patlamanın yaşandığı dergilerin basıldığı ve derneklerin yavaş yavaş ortaya çıkmasi ile Aleviliğın politik bir hareket olarak ortaya çıkışını da beraberinde getirdi. 1980 lerin sonlarına doğru medya Aleviler ve Aleviliğe, Alevi temsilcilerine sık sık yer vermeye Alevilik dizi yazıları yayınlamaya başladı. Medyanın Alevilere kapılarını açması Alevilerin kendilerini daha geniş bir kamuya duyurma fırsatı verdi. Aleviliğin medyada haber olmaya deger ve sattiracak bir konu haline gelmesinde siyasal Islamin yükselişine karşı laik aydın medya ve aydınların Alevileri Kemalizmin ve laikliğin korunmasında doğal müttefik olarak keşfetmesi büyük rol oynamıştır. Bu dönemde medyanın özelleştirme süreci de Alevilerin lehine gelişmiştir. Özelleştirilen Medya Aleviler yeniden organize olma sürecinde özelleştirilen medyanın sunduğu fırsatlardan yararlanmışlardır. Özellikle televizyon ve radyonun özelleştirilmesi ile ortaya çıkan ticari kanallar devletin kontrolünden önemli ölçüde çıkmış ve Aleviliği yeniden tanımlama ve şekillendirme de etkin rol oynamıştır. Özel televizyon ve radyo kanalları sıkı devlet kontrolü altında olmadıklarından, Kürt sorunu, Kemalizm, laiklik, etnik ve dini farklılıklar, cinsel kimlikler gibi yıllarca tabu olan konuların açıkça tartışıldığı alanlar haline geldi (Şahin and Aksoy 1993: 35). Yeni kurulan özel televizyon kanalları saklı digeri ya da uzak digeri ni evlere taşıdı (Yavuz 1999: 181). 1990 lı yılların başında İzzettin Doğan ın özel bir kanalda yeralan Kırmızı Koltuk programına katılarak Alevilikle ilgili konuşması bunun bir örnegi idi. O programdan sonra Alevi liderleri, törenleri, hatta Avrupa da yaşayan Alevi liderler televizyon ekranlarında sıkça görünmeye başladı. Medyanın özelleştirilmesi birçok gruba kendi televizyon ya da radyo kanallarını kurarak daha genis kitlelere ulaşma fırsatı verdi. Alevilerde radyo kanalları kurarak seslerini daha geniş kitlelere duyurmaya Alevi etkinlikleri dernekleri eylemlerini duyurarak hareketi Alevi 6. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı 455

Yeni Alevi Kadın Kinliğinin İnşasında Kolektif Hafızanın Rolü üyelere duyurmaya, kendilerini daha geniş kitlelere tanıtmaya çalıştılar. Ankara ve İstanbul da birçok Alevi radyosu kuruldu. radyoda yaşamını sürdürmektedir. Birdenbire Gelen Acılar 1993 Sivasta ve 1995 de İstanbul da yaşanan Alevilere yönelik şiddet eylemleri de sosyal ve politik fırsat ya da elverişlilik yapılarının en önemli parçadır. Bu olaylar Walsh in (1981) kavramsallaştırdığı birdenbire empoze edilen acılar [suddenly imposed grievances] olarak tanımlanabilir. Bu kavram beklenmeyen ve birbenbire gelişen felaketler, insan hataları ile oluşan ya da devlet güçlerinin şiddet kullanımı gibi dramatik olaylarla, kamunun dikkatinin ve duyarlılığın bu yöne kaydıran olayları açıklar. Bu tür dramatik olaylar kamunun dikkatini ve duyarlılığını artıdığından sosyal hareket aktivitelerinin oluşumu ve yaygınlaşmasını sağlayacak sosyal ve politik yapıları elverişli hale getirmede etkilidir. 2 Temmuz 1993 de Sivas ta Cuma namazından çikan kökten dinci grupların PSAKD tarafından düzenlenen Pir Sultan Abdal Festivalinin konuklarının kaldığı oteli ateşe vererek 37 kişinin ölümüne yolaçmışlardır. Sivas olayı Alevi hareketine büyük bir ivme kazandırdı dernek sayısı hızla arttı o güne kadar Alevi derneklerinde yer almayan gençler derneklere koştular. Almanya da Sivas olayı sonrası bir yıl içinde 100 dernek kurulmuş ve o güne kadar dernek üyeleri birinci kuşak göçmenlerken, Sivas olayları sonrası ikinci ve üçüncü kuşaklar dernek faaliyetlerine katılmışlardır. Gerek Türkiye de gerekse Almanya da konuştuğum Alevi dernek üyeleri neden üye oldunuz sorusuna Sivas olayını başlıca neden olarak göstermektedirler. Sivas olayından iki yıl sonra 12 Mart 1995 de İstanbul da Alevilerin yoğun yaşadığı Gazi Mahallesi ne gelen silahli üç kişi kahvehane ve pastaneleri tarayarak bir kişinin ölümüne neden olduktan sonra kendilerini mahalleye getiren taksi soförünü de öldürdükten sonra kaybolmuşlardır. Olayı yerel polis karakolu önünde protesto etmek isteyen Alevi grubun uzerine polisin ateş açılması ile Alevilerle polis arasında çatışma baslamıştır. Olaylar sonrası Alevilerin toplandığı cemevine gece yarısı polis panzerinden ateş edilmesi sonucu iki kişinin ölümüne yolaçması ile olaylar çığrından çıkmış Gazi ve Ümraniye deki protesto yürüyüşlerinde polisin 456 6. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı

Yrd. Doç. Dr. Şehriban ŞAHİN KAYA yine silah kullanması sonucu 12-13 Mart daki olaylar sonucunda 20 kişi yaşamını kaybetmiştir. Bu iki siddet olayı her alanda kendini hissettirmiş olmakla birlikte en derin etkisi siyaset arenasında olmuş, Sivas olayları sırasında oylarının büyük bir kısmı Alevilerden gelen SHP nin iktidar ortağı olması Alevilerin sol partilere olan bağını tamir edilemeyecek şekilde zedelenmiş aynı zamanda devlete olan güven de sarsılmıştır. Aleviler bu partiden uzaklaşıp yeni parti kurma dahil olmak üzere arayışlara girmiştir (Cumhuriyet April 2-8 1995, July 17-22 1995; Ekonomi Politika, 1993: 32-34). Önceki sol parti bağlarına olan tepki Alevilerin sınıf yapılarında kendini iyice ortaya koyan değişimlerle birleştiğinde artik Alevi eşittir solcu ya da Aleviler kayıtsız şartsız sol partileri destekler mitleri geçerliliğini yitirmeye başlamıstır. Alevi-sol bağı çatırdarken, Türkiye devleti ile Aleviler arasındaki ilişkiler de yeni bir şekle dönüşmeye başlamıştır. 1990 ların ikinci yarısından itibaren Türkiye devleti Alevilere yönelik yeni politikalar geliştirmeye ve kamusal alanda Alevilerin varlığını kabul ettiğine dair davranışlar sergilemeye başlamıştır. Kamusal Alanlarda Aleviğin Şekillendirilişi Alevilik söylemleri cok eksenli bir yapıda ortaya çıkar. Bu çok eksenli yapı, medyadan meclise birçok kamusal alanı, Alevi yazar ve derneklerinden, Kürt gruplara ve Islamcılara kadar çeşitli aktörleri, İstanbul dan Berlin e, Köln den Melborn e kadar büyük bir cografi alanı kapsamaktadır. Çatışmanın en yoğun yaşandığı iki eksen vardır. Bu eksenlerden biri Alevilik Islamın içinde mi yoksa dışında mı diğer eksense Alevilik kültür mü yoksa din mi eksenidir. Çok eksenli yapı Alevi aktörlerinin kendi içlerinde yasadıkları çatışmalara, işbirliklerine sahne olduğu gibi Türkiye devleti, İslamcı kesimler gibi diğerleri ile de olan çatışma ve işbirliklerini de içerir. Bu durum Aleviliğin formalize olma sürecini bir hayli karmaşık değişimlerin ve kaymaların yaşandığı bir süreç haline getirmektedir. Bu çok eksenli yapı da birbiri ile çatışan rekabet eden Alevilik söylemleri ortaya çıkmaktadır Aleviliğin kamusal alana taşınmasında Hamburg Alevi Kültür Merkezince Mart 1989 da yayınlanan Alevilik Bildirgesi önemlidir. Bu bildiri daha sonra Rıza Zelyut un kitabında ve 6. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı 457

Yeni Alevi Kadın Kinliğinin İnşasında Kolektif Hafızanın Rolü Cumhuriyet gazetesinin Alevilik dizisindea yayınlanmıştır. Alevilik Bildirgesi de Alevilik tanımı, sorunları ve talepleri kamuya duyurulmuştur. Bildiri nin Aleviliğın tanımının da yapıldığı gerçekler kısmında yer alanların bazıları şunlardir: Türkiye de 20 milyon Alevi yaşıyor Alevilik de, Sunnilik gibi İslam inancının bir koludur...ana kaynak İslam olmakla beraber, Sunni İslam ve Alevi İslam arasında, hem ögretide, hem de pratik yaşamda belirli farklar vardır..diyanet İşleri, İslam in sadece Sunni kolunu temsil ediyor..alevi varlığı yok sayılıyor...inanç ve anlatım özgürlüğü bir insanlık hakkıdır...aleviler Atatürk devrimlerini hep desteklediler..aleviler, her zaman Atatürk devrimlerinin, laik güçlerin yanında olmuşlardır...(cumhuriyet Mayis 15, 1990). Bildiri nin istekler kısmında yer alanların bir kısmı şöyle özetlenmiştir: Aleviler üzerinde baskı olduğu kabul edilmelidir...aleviler cekinmeden ben Aleviyim diyebilmelir...sunni aileler, Alevilik hakkındaki düşüncelerini değiştirmelidir...aydınlar Alevi varlığını, insan hakları bağlamında savunmalıdır...türk basını, yayınlarında Alevi kültürüne yer vermelidir... TRT, Alevi varlığını da dikkate almalıdır...okullarda Alevi öğretisi de tanıtılmalıdır...aleviler, laik devletin güvencelerinden biridir...(cumhuriyet 15 Mayıs 1990). Bildiri de yansıtılanlar dikkatle incelendendiğinde insan hakları, Atatürk devrimlerine destek ve en önemlisi laik güçlerin yanında olmak temel prensiplerinin Alevilik söylemiyle bütünleştirildiğini görüyoruz. Bu Soysal in (1997) kimliğin bir insan hakkı olduğu küresel söyleminin birçok grup tarafından polika yapmada kullanıldığı, grupların kamusal alanda taleplerini bu söyleme göre yeniden şekillendirdikleri argumanını desteklemektedir. Aleviler de bu küresel söylemi kullanarak Alevilik tanımı, talepleri ve sorunlarını yeniden formule etmişlerdir. Bir Alevi lideri bunu açıkça ortaya koymuştur: 458 6. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı

Yrd. Doç. Dr. Şehriban ŞAHİN KAYA İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ndeki maddeler Hz. Ali nin sözlerinden farklı değildir. İnsan haklarının babası Ali dir Aleviliği yok Alevilik Zerdüştlükdür, Alevilik Şamanizmdir, yok Alisiz Alevilik diye tanımlayarak sapmalar yapmaları bizi üzüyor... 2 Yüzyıllarca gizlilik temeli üzerine inşa edilen bir öğreti olan Alevilik kamusal bir dine dönüşme sürecinden geçmektedir. Alevilik kamusal alana kitaplar, dergiler, yazılı ve elektronik medya, dernekleşme faaliyetleri, gizli yapılan cem törenlerinin diğerlerine açılışı, kültür festivalleri ile kendini kamusal alanda yeniden kurmaktadır. Bu yeniden yapılanma süreci kamusal siyasal alanda devam ettiğinden Alevilik birçok politik tasarımlarla, bilinçli ya da bilinçsiz, harmanlanmaktadır. Aleviliğin kamusal alana girişi Casanova nin deprivatization of religion yani dinin özel alana itilişi sürecinin tersine dönmesine ampirik bir örnek oluşturmaktadır. Nasıl her ulus bir bayrağa, ulusal bir marşa uluslararası arena da tanınmak için ihtiyaç duyuyorsa her dinde Kuran, İncil gibi kutsal kitaba, cami veya tapınak gibi ibadet edilen resmi bir kutsal binaya sahip olması, ve Cuma namazı ya da pazar ayini gibi haftanın bir gününün dini toplantı için kutsal sayılması gerekmektedir. Bir din olabilmek için gerekli bu beklentileri karşılayarak Aleviler Aleviliği kamusal bir din olarak kurmaya çalışmaktadırlar. Aleviliğin sözlü geleneginin yayın faaliyetleri ile yazılı hale getirilmesi Aleviliğin kamusal alanda bir din olarak formalize edilişinde ilk adımdır. Geleneksel olarak dedeler Alevi yol ve erkan bilgisine sahip olan gruptu ve bu gizli bilgiyi taliplerine öğretmekle yükümlü idiler. Bu dedeler erkekdir vr dedelik babadan oğula geçen bir statüdür. Bu yapıda kadının bu bilgiyi taşıması ve aktarması söz konusu değildir. Sözel geleneğin yazılı metine geçirilmesinde dedelerin neredeyse hiçbir rolü olmamıştır. Bu dönüşümde bilgiyi kararlaştıran, düzelten, yazıya geçiren dedeler değil kamuda ve medyada Alevi aydını olarak tanımlanan Alevi araştırmacı yazarları daha dogrusu kentte eğitim alan ortayaş 2 Metin Küçük, Anadolu Alevileri Kültür Merkezi ve Cemevi başkanı, ile görüşme, 25 Mayıs 2000, Berlin. 6. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı 459

Yeni Alevi Kadın Kinliğinin İnşasında Kolektif Hafızanın Rolü Alevi erkeklerdir. Aleviliğe dair popüler kitap yazan araştırmacı yazarların neredeyse hepsi erkektir. Alevi dergilerindeki yazarlar ya da Alevilik adına ekranlarda konuşan Alevilerin kanaat önderi olarak tanıtılanların hepsi yine erkektir. Burada şunu dile getirmek gerek Alevi kollektif kimliğinin oluşturulmasında Alevi kadını aslında yok ama ona dair söylemler var. Alevilik de kadının daha özgür olduğu klişesi bir çok noktada kendini yanlışlamakla beraber, Ankara da bazı gecekondu mahallerinde yapılan alan araştırmaları Sünnilerin geleneksel toplumsal cinsiyet rollerini Alevilerden daha çok desteklediklerini ve Alevi kadının evdeki karar alma süreçlerine daha çok katıldıklarını ve giyimlerinin daha az kısıtlandığını göstermiştir (Acar 1993; Erman 1998; Güneş-Ayata 1990, 1992). Gündelik kamusal yaşamda İslami giyim tarzını pek takip etmeyen Alevi kadınlar Sünnilerce pek iyi gözle bakılmamıştır (Güneş-Ayata 1992). Aynı olay Almanya da da gözlemlenmiştir. Sünniler Alevileri onların kadınları başlarını örtmez diyerek göstermişlerdir (Wilpert 1988). Burada paradoksal olan şudur: Alevi kadın son birkaç on yıldır kamusal sahada kendini inşa eden Aleviliğin bu sürecinde ön saflarda yer almamıştır. Alevilik adına konuşan yazan dernek kuran yöneten hep Alevi erkekler olmuştur. 2000 li yılların başlarında yapmış olduğum alan araştırmamda gerek Almanya da gerekse Türkiye de birçok Alevi derneğine gitmiş ve mülakatlar yapmıştım. Ancak son derece sınırlı sayıda Alevi kadınla karşılaştım ve konuşabildim. Bu bağlamda Alevi Bektaşi Temsilciler Meclisinin ilk kongresi son derece açıklayıcıdır (Ağustos 1999). Kongrede yurt içinden ve dışından 50 temsilci vardı ancak tümü erkekti. Cem Vakfının 1998 ve 2000 de düzenlediği Anadolu İnanç Önderleri toplantılarında da Alevi kadının eksikliği hemen fark edilmiştir. Yaklaşık 700 Alevi dedesi, ozanı, yazarı ve dernek temsilcisinin katıldığı bu toplamtılarda katılımcıların neredeyse tamamı erkek. Bu toplamtılarda dedelerin ve cemevlerinin pozisyonu, cem törenlerinin nasıl yapılacağı Alevi kadınlar olmadan konuşulmuş tartışılmıştır. Alan araştırmalarında Alevi kadınların daha çok cem törenleri, aşure günleri ya da Alevilerin merkezi kutsal kişiliklerinin anma törenleri gibi daha geleneksel kutlamalara katıldığını gözlemledim. Alevi kadınları dernek faaliyetlerine daha az katılıyor. Lütfi Kaleli kadınların dernek faaliyetlerine katılımla- 460 6. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı

Yrd. Doç. Dr. Şehriban ŞAHİN KAYA rındaki düşüklüğü tamir edilmesi gereken bir aksaklık olarak değerlendiriyor (14 Mayıs 2000, İstanbul). İşte bir kaç Alevi dernek yöneticisinin görüşleri: Bizim kadınımız daha özgür. Örgütlülükde katılım az olabilir ama üretim ve eğitim sürecinde kendi rollerini kavramış durumdalar. Alevi örgütlerinde kadın katılımı için özel bir neden söylemek istemiyorum. O kadınların sorunu (Müslüm Doğan, Ankara 27/04/2000) Alevi kadın liderlik anlamında yok. Söylem var ama fiilen yok (Fevzi Gümüş, Ankara 29/04/2000) Kadınlar yönetimde çok az ama bizim etkinliklerimize kadın katılımı daha çok (Ali Sümer, Ankara 03/05/2000) Buradan hareketle Alevilerin bizim kadınımız daha özgürdür söyleminin ortaya çıkışının nedeninii açıklamak gereklidir. Alevilik bildirgesinde yer alan Alevilerin her zaman Atatürk ilke ve devrimlerinin yanında olduğu açıklaması Alevi kadını daha özgürdür klişesinin ortaya çıkışında rol oynamış olabilir. Alevilerin kendilerini Kemalizmin destekçisi ve Kemalist modernite projesinin takipçisi olarak konumlandırmaları, Alevi kadının daha özgür olduğu vurgusunu yapmalarını zorunlu kılmıştır. Kemalist modernite projesi kadını merkeze almıştır (Kaya, 2000, 2004), Kemalizme bağlı olduğunu vurgulayan Alevilerin de kadına dair özgürlükçü bir söylem geliştirmeleri kaçınılmazdır. Alevilerin en temel sembollerinden olan Hacı Bektaş Veli nin Kadınlarınızı okutunuz dediği ileri sürülür. Alevilerin kamusal sahada yaptıkları festivallerde ve anma törenlerinde Hacı Bektaş Veli nin kadına dair söylediği varsayılan bu söz sık sık dile getirilir. Göç ve bunu takiben yaşanan kentlerle bütünleşme, eğitimle gelen modernleşme ve politik olarak da solculaşma süreci Alevilerin sosyal organizasyonunun neredeyse tamamen çö- 6. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı 461

Yeni Alevi Kadın Kinliğinin İnşasında Kolektif Hafızanın Rolü zülmesine neden olduğundan şu an içinde yaşanılan süreç geçmişin telafi edilmeye çalışıldığı bir süreçdir. Aleviler toplumsal belleklerini oluşturmaya çalışmaktadırlar. Alevilerin sözlü geleneği yazıya geçirilerek Alevilik yeniden inşa edilmeye çalışılmaktadır. Sözel gelenek hafızadaki bilgiden oluşur ve geçmişin yeniden kurulmasında önemli rol oynar (Vansina 1985). Bunun bir kanalı sözel geleneğin yazıya aktarılmasıdır. Bazı teorisyenler sözlü geleneğin tarih için kaynaklardan biri olarak kabul eder (Thompson 1978, Tonkin 1992, Vansina 1985). Vansina (1985), Ong (1967, 1982), Goody 1977, 1987) sözlü geleneğe, sözel metinlere sahip olan gruplar üzerine kapsamlı araştırmalar yapmışlardır. Aleviliğin sözel metinlerinin yazılı hale getirilmesi aslında bir tarih yazımını da içerir. Alevi tarih yazımı gerçeklerşirken kadınlar bunun dışında tutulmaktadır. Aleviliğin sözel metinlerini yazıya aktaranlar erkeklerdir ve onlar Aleviliğin toplumsal hafızasının belirleyicileri olmuşlardır. Tarih yazımı bir iktidar eylemidir ve kadınlar uzun zamandır bunun dışında tutulmuştur (Berktay 2003). 1990 larda ve 2000 li yıllarda inşasını sürdüren Alevilik, Alevi kadınını tarih yazımının dışında bırakmıştır. Aslında bu süreç geçmişi ve geleneği hatırlama aynı zamanda uydurma ve en doğrusu Hobsbawn ve Ranger (1991) in deyimiyle geleneğin icat edilmesi sürecidir aynı zamanda. Geleneğin icadı geçmişe atıfta bulunularak yapılan ritüelleştirme ve resmileştirme sürecine işaret eder (Hobsbawn and Ranger (1984 [1992]). Geleneğin icadı her zaman her yerde yapılabilir ama en çok hızlı bir transformasyon geçiren, toplumlarda olur. Gelenekler eskiyi kullanarak resmi sembolik ritüellerden yararlanarak icat edilebilir. Eski geleneklerin hala yaşadığı bir yerde yeni gelenek icat etmeye gereksinim yoktur. Gelenek icat edilir çünkü eskisi artık kullanılmıyordur. Geleneğin icadının bir yolu da grup üyeliği ya da sosyal bütünlük sembolize etme ya da kurmadır. Alevi sözlü geleneğinin yazıya aktarım Alevi toplumsal belleğinin oluşturulmasında ve geleneğin icadinda merkezidir. Yazılaştırma Aleviligi gizli öğreti yapan iki esas ögenin, gizliliğin ve mistikliğinin, çözülmesine neden olmuştur. Altıncı Imam Cafer- i Sadık tarafından 462 6. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı

Yrd. Doç. Dr. Şehriban ŞAHİN KAYA yazıldığı kabul edilen Buyruk hariç Alevilerin dini öğretisinin yazılı kaynakları, dini sistemleri çalışacak kitapları ve okuyan yazan grubu yoktu (Moosa 1988). Alevilerin kente gelişlerinin bir yansıması küçük çaplı yayın aktivitelerinin Ankara ve Istanbul da başlamıştır. İki yayınevi İstanbul Maarif Kütüphanesi and Emek Basımevi Alevilik üzerine birkaç kitap basmıstır. En önemlisi Sefer Aytekin tarafından Buyruk un latin harfleri ile 1958 de basılmasıdır. O zamana kadar Buyruk arapça el yazması ve sadece dedelerin elinde bulunuyordu. Ancak yayın aktiviteleri geniş kitlelere ulaşamadi. Bunun nedeni de göçün daha ilk yılları olması idi, yeni kente göçen Aleviler göçün en sancılı dönemini yaşamaktaydılar ve kentin baskın çoğunluğunu oluşturan Sunni grup ve kültürüne ve kurumlarına uyum sağlamada karşılaştıkları problemlerle ugraşıyorlardı. Alevilik üzerine yazılan kitaplarda patlama Şener in 1989 da yayınlanan kitabına kadar başlamadı. O günden sonra yüzlerce kitap basıldı, hatta bazıları onuncu baskıya ulaştı ve geniş bir kitleye ulaştı. Bu kitaplar daha çok popüler kitaplardı ve Aleviliği kamusal alana taşıyıp tartışmaya açmak için yazılmışlardı. Yazılaştırma süreci aynı zamanda formalizasyona da götürdü; geleneğin sabitleştirilmesi sorgulanamaz hale de getirilmesine yol açabilecek sürece girilmis oldu. İnancin, geleneğin ve rituellerin sabitleştirilmesi sözelin naklinden doğan yorum farklılıklarının azaltılarak standardlaştırılmasını da içermektedir. Bu standardlaştırmanın en güzel örneği cem törenlerinin nasıl yapıldığını yazılı forma aktarmada gözlemlenebilir. Alevi yazarlarca yazılan kitaplar cem törenlerinin Aleviler arasında nasıl yapıldığını törendeki oturma düzeninden görevli kişilerin rolüne ve cemin aşamalarına kadar anlatarak cem törenlerinin yapım şeklini standartlaştırmasına katkıda bulunmuşlardır. Cemin nasıl yapıldığı, düzeni ve aktörleri Alevi dergilerinde, derneklerin broşürlerinde, yine derneklerce çıkarılan takvimlerinde bile yerlerini almıştır. Alevi kadını bu süreçte yine yoktur. Alevi cemleri dedelerce yönetilir ve cem törenindeki 12 hizmetin tümü erkeklerce geçekleştirilir. Aleviliğin bu temel ibadet töreni standartlaştırılırken bu süreç yine erkeklerce gerçekleştirildi. Aleviliğin formalizasyonu cami ve kilise ile karşılaştırabilecek ibadetin yapılacağı cemaatin toplanacağı resmi dini merkeze ihtiyaç duymuştur. Cami, Kilise ya da Sinagog gibi 6. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı 463

Yeni Alevi Kadın Kinliğinin İnşasında Kolektif Hafızanın Rolü resmi dini bir mekan olarak kabul görecek bir mekan arayışının ürünü, kent merkezlerinde sayıları hızla artan cemevleri, yeniden açılan dergah, türbe ve tekkeler olmuştur. Bu mekanlar Alevilerin dini ritüellerini icra ettikleri mekanlar olmuştur. Bu mekanlarda görevli dede bulundurulması yine Aleviliğin formalizasyonu ile ilgilidir. Dede-talip bağları çözüldüğünden ve dedeliği icra edenlerin sayıları azaldığından görevli dedeler güçlükle bir yerlerden bulunmuş getirilmiş kişilerdir ve kendi taliplerine değil görev aldıkları cemevi, dergah, türbe ya da tekkeye gelen Alevilerin yer aldığı cem torenlerini yönetmektedir. Örneğin Şahkulu and Karacaahmet dergahları İstanbul da Alevilerin yoğun olarak ziyaret ettikleri merkezlerdir ve haftasonları binlerce Alevi buralarda düzenlenen cem torenlerine katılmak ve lokma yemek için akın etmektedir. Bu başka başka dedelerin talipleri ve değişik yörelerin Alevileri karma bir grup olarak cem törenine girmekte ve görevli olan dedenin yönettigi cem torenine katılmaktadır. Avrupa da Alevi derneklerinin kurulması ve Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu nun oluşumu, Alevilik üzerine bilgi üretme için enstitülerin kurulması, cemevlerinin temelden inşa edilmesi ile Alevilik Avrupa platformunda kendini inşa etme sürecine girmiştir. Ancak Aleviliğin formalizasyonu Avrupa da Türkiye den daha hızlı gelişmiştir. Aleviğin formalizasyonunda en önemli gelişme Almanya da iki eyalette (Berlin ve Nordrheim-Westfalen) Alevi derslerinin okutulmasına izin verilmesidir. Aslında Alevilerin Aleviliği ders olarak okutmak için başvurusu İslam Federasyonu nun İslam dersi vermek için başvuru yapması ve bu hakkı kazanması sonrasında olmuştur. Almanya daki federasyonu Alevilerin İslami digerlerinden daha farklı yorumladıklarını neden olarak sunmuşlar ve talepleri kabul edilmiştir. Alevilik dersinin verilmesi Aleviliğin bir şekilde Almanya tarafından resmen tanındığını göstermektedir. Almanya nın resmi olarak Aleviliği tanıması onun son yıllarda gerçekleştirmeye çalıştığı çokkültürlülük projesinin bir devlet politikası haline gelmesinin sonucu olarak ele alınmalıdır. Alman hükümeti çokkültürlülük projesi içinde Alevilere Aleviliği ders olarak okutma hakkı vermesine karşılık Türkiye de Aleviliğin ders olarak okutulmaması ve okullardaki din bilgisi ders kitabında son bir kaç yıldır çok az yer verilmesi ciddi bir paradoks oluşturmaktadır. Aleviliğin çok eksenli bir alanda inşası Aleviliğin din mi kültür mü, İslam içi mi dışı 464 6. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı

Yrd. Doç. Dr. Şehriban ŞAHİN KAYA mı sorularına farklı cevaplar sunan birçok aktörün iletişimi ve etkileşimi ile devam etmektedir. Bu etkileşim sadece yerel ve ulusal seviyelerle sınırlı kalmadı, yurtdışında yaşayan göçmenlerin dernekleşmeleri ve bunların Türkiye ile olan ilişki ağları aracılığı ile ulus ötesi alanlara da ulaşarak ulus ötesi bir kimlik kazandı. Alevilik yerel, ulusal ve ulus ötesinin karmaşık ilişki ağları ve aktörleri ile çok katmanlı bir yapıda kendini inşa ederken, aslında toplumsal belleğini oluşturmaya çalışmaktadır. Sonuç Günümüz toplumları artık çok geniş bir kültürel hafızayı depolayacak araçlara sahiptir, nereseyse her geleneği, olayı depolayacak durumdayız. Ancak kadın ve erkeğin toplumsal hafızayı depolamada, yani neyin hatırlanıp neyin unutulacağının belirlenmesinde eşit bir konumda olmadığı açıktır. Toplumun belleğinin kontrolü güç hiyerarşisini belirler, dolayısıyla kollektif belleğin bilgi işleme aracılığyla düzenlenmesi teknoloji sorunu değil kontrol ve mülkiyet sorunudur. Aleviliğin kamusal sahaya çıkışında ve Alevi sözlü geleneğinin yazıya aktarılmasında Alevi kadın neredeyse tamamen sürecin dışında bırakılmıştır. Ataerkil toplum düzeni elbette kolektif belleğin oluşumunda erkeği belirleyici kılar. Alevi kanaat önderlerinin medyada sıkça bizde kadın daha özgürdür ü tekrarlaması, Alevi kadını üzerinden Kemalizme olan bağını sağlamaktadır. 1950 lerden beri kentte yaşayan iç ve dış göç deneyimi olan Alevi kadının bu deneyimi yazılmamış Alevi kadın belleği oluşturulamamıştır. Ne zamanki Alevi kadın kendi adına bir tarihe ve tarih yazımına sahip olur, o zaman onun daha özgür olduğu klişe olmaktan çıkar. Alevi kadın üzerine yapılan akademik çalışmalar neredeyse yok denecek kadar azdır ve bu durum onu tamamen görünmez kılmaktadır. 6. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı 465

KAYNAKÇA Yeni Alevi Kadın Kinliğinin İnşasında Kolektif Hafızanın Rolü AKÇURA, Tuğrul 1974 Urbanization in Turkey and Some Examples, iç. Turkey: Geographical and Social Perspectives (der. P. Benedict, E. Tümertekin, and F. Mansur), Leiden: E. J. Brill, s.295-326 i AKER, Ali 1972 İşçi Göçü, İstanbul: Sander AKGÜNDÜZ, Ahmet 1993 Labor Migration from Turkey to Western Europe 1960-1974, Capital and Class, Cilt: 51, s. 153-194. AKKAYAN, Taylan 1979 Göç ve Değişme, İstanbul: Edebiyat Fakültesi Basımevi AKŞİT, Elif Ekin 2005 Kızların Sessizliğ: Kız Enstitülerinin uzun Tarihi, İstanbul: İletişim ANDREWS, Peter Alford 1989 Ethnic Groups in the Republic of Turkey, Wiesbaden: Reichert. BASCH, Linda, Nina Glick SCHİLLER ve Christina SZANTON-BLANC 1994 Nations Unbound: Transnational Projects, global predicaments, and Deterritorialized Nation- States, New York: Gordon and Breach. BERKTAY, Fatmagül 2003 Tarihin Cinsiyeti, İstanbul: Metis Yayınları CASANOVA, Jose 1994 Public Religions in the Modern World, Chicago: The University of Chicago Press CERİT, Sevil 1986 Türkiye de İller Arası Göçler, Turkish Population Studies, Cilt: 8, s. 81-103. COŞKUN, Zeki 1995 Aleviler, Sünniler ve..öteki Sivas, İstanbul: İletişim Yayınları ÇAMUROĞLU, Reha 1997 Some Notes on the Contemporary Process of Restructuring Alevilik in Turkey, iç. Syncretistic Religious Communities in the Near East, (der. K. Kehl-Bodrogi, B. Kellner-Heinkele, A. Otter-Beaujean), Leiden: E. J. Brill, s. 25-33 DANIELSON, Michael N ve Ruşen KELEŞ1985 The Politics of Rapid Urbanization: 466 6. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı

Yrd. Doç. Dr. Şehriban ŞAHİN KAYA Government and Growth in Modern Turkey, New York: Holmes and Meier DURAKBAŞA, Ayşe 2000 Halide Edip Türk Modernleşmesi ve Feminism, İstanbul: İletişim EİSİNGER, Peter K 1973 The Conditions of Protest Behavior in American Cities, American Political Science Review, Cilt: 67, s.11-28. EMİRBAYER, Mustafa ve Jeff GOODWİN 1994 Networks Analysis, Culture, and Agency, American Journal of Sociology, Cilt: 99, s. 1411-1453. ERDER, Sema 1995 New Urban Dwellers and New Urban Poor [Yeni kentliler ve kentin yeni yoksulları], Toplum ve Bilim / Science and Society, Cilt: 66, s.106-121 FAIST, Thomas 2000 The Volume and Dynamics of International Migration andtransnational Social Spaces, New York: Oxford University Press GAMSON, William A. 1989 Media Discourse and Public Opinion on Nuclear Power, American Journal of Sociology, Cilt: 95, s.1-37 - 1992 Talking Politics, Cambridge: Cambridge University Press GAMSON, William ve David MEYER 1996 The Framings of Political Opportunity, iç. Comparative Perspectives on Social Movements: Political Opportunities, Mobilizing Structures, and Cultural Framings, (der. D. McAdam, J. D. MCarthy, ve M. N. Zald), Cambridge: Cambridge University Press, s. 275-290 GEDİK, Ayşe 1997 Internal Migration in Turkey, 1965-1985: Test of ConflictingFindings in the Literature, Review of Urban and Regional Development Studies, Cilt: 9, No, 2, s. 70-179 GERAY, Cevat 1969 Urbanization in Turkey, Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Cilt: 24, No: 4, s. 157-174. GITLIN, Todd 1980 The Whole World is Watching: mass media in the making and unmaking of the New Left, Berkeley and Los Angeles: University of California Press. 6. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı 467

Yeni Alevi Kadın Kinliğinin İnşasında Kolektif Hafızanın Rolü GOULD Roger V 1993 Collective Action and Network Structure, American Sociological Review, Cilt: 58, s. 182-196. - 1995 Insurgent Identities, Chicago: The University of Chicago Press. GÜNEŞ-AYATA, Ayşe 1991 Gecekondularda Kimlik Sorunu, Dayanışma Örüntüleri ve Hemşehrilik. Toplum ve Bilim, Cilt: 51-52, s. 89-101. - 1992 The Turkish Alevis, Innovation, Cilt: 5, No: 3, s. 109-114 GÜR, Metin 2003 Sütü Küstürmek: Almanya da Anadolu Kadınları, İstanbul: Günizi yayıncılık HOBSBAWM, Eric ve Terence RANGER [1983] 1992 The Invention of Tradition, Cambridge: Cambridge University Press. IKEGAMI, Eiko 2000 A Sociological Theory of Publics: Identity and Culture as Emergent Properties in Network, Social Research, Cilt: 67, No: 4, s. 989-1029. KARPAT, Kemal. H. 1976 The Gecekondu: Rural Migration and Urbanization, Cambridge: Cambridge University Press. MARTIN, Philip L. 1991 The Unfinished Story: Turkish Labour Migration to Western Europe. Geneva: International Labour Office. MOOSA, Matti. 1987 Extremist Shiites: The Ghulat Sect, Syracuse: Syracuse University Press. OLSONN, Tord 1998 Epilogue: The Scripturalization of Ali-Oriented Religions, iç. Alevi Identity: Cultural, Religious and Social Perspectives, (der. T. Olsson, E. Özdalga, C. Raudvere. Richmond), England: Curzon Press, s.199-206 ÖNCÜ, Ayşe 1988 The Politics of Urban Land Market in Turkey 1950-1980. International Journal of Urban and Regional Research, Cilt: 12, No: 1, s. 38-64. 468 6. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı

Yrd. Doç. Dr. Şehriban ŞAHİN KAYA PAINE, Suzanne 1974 Exporting Workers: The Turkish Case, New York: Cambridge University Press. SARAN, Nephan 1974 Squatter Settlement (Gecekondu) Problems in Istanbul, iç. Turkey: Geographic and Social Perspectives, (der. P. Benedict, E. Tümertekin, and F. Mansur), Leiden: Brill, s. 327-361 SCHÜLER, Harald 1999 Türkiye de Sosyal Demokrasi Particilik, Hemşehrilik, Alevilik, İstanbul: İletişim SEWELL, Granville H 1964 Squatter Settlements in Turkey: Analysis of a Social, Political and Economic Problem. Doctoral Dissertation. MIT. SHORTER, Frederick C. and Belgin TEKÇE 1974 The Demographic Determinants of Urbanization in Turkey, 1935-1970, iç. Turkey: Geographical and Social Perspectives, (der. Benedict, E. Tümertekin, and Fatma Mansur), Leiden: E. J. Brill, s. 281-294 SOPEMI. 1999 Trends in International Migration: Continuos Reporting System on Migration Paris: Organization for Economic Co-operation and Development. SOYSAL, Yasemin Nuhoğlu 1994 Limits of Citizenship: Migrants and Postnational Membership in Europe, Chicago: University of Chicago Press - 1997 Changing Parameters of Citizenship and Claims-Making: Organized Islam in European Public Spheres, Theory and Society, Cilt: 26, No: 4, s. 509-527 STARK, Rodney ve Williams Sims BAİNBRİDGE 1980 Networks of Faith: Interpersonal Bonds and Recruitment to Cults and Sects, American Journal of Sociology, Cilt: 85, No: 6, s. 1376-1395 ŞAHHÜSEYİNOĞLU, Nedim 1997 Pir Sultan Abdal Derneği nin Demokrasi, Laiklik ve Özgürlük Mücadelesi, Ankara: Yeni Doğuş. ŞAHİN, Haluk ve Asu AKSOY 1993 Global Media and Cultural Identity in Turkey, Journal 6. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı 469

Yeni Alevi Kadın Kinliğinin İnşasında Kolektif Hafızanın Rolü of Communication, Cilt: 43, No: 2, s. 31-41. ŞENER, Cemal 1989 Alevilik Olayı Toplumsal Bir Başkaldırının Kısa Tarihçesi, İstanbul: Yön Yayınları. - 1998 Aleviler Ne Yapmalı?, İstanbul: Ant Yayınları. ŞENER, Cemal ve Miyase İLKNUR 1995 Kırklar Meclisi nden Günümüze Alevi Örgütlenmesi: Şeriat ve Alevilik, İstanbul: Ant Yayınları. TİLLY, Charles 1978 From Mobilization to Revolution. Reading, MA: Addison-Wesley - 1990 Transplanted Networks, İç. Immigration Reconsidered: History, Sociology, and Politics, (der. V. Yans-McLaughin), New York: Oxford University Press, s. 79-85 VANSINA, Jan 1985 Oral Tradition as History, Wisconsin: University of Wisconsin Press WALSH, Edward J 1981 Resource Mobilization and Citizen Protest in Communities Around Three Mile Island, Social Problems, Cilt: 29, s. 1-21. WELLMANN, Bary 1983 Network Analysis: Some Basic principles, iç. SociologicalTheory 1983, (der. R. Collins), San Francisco: Jossey-Bass Publishers, s. 155-191 - 1999 Networks in the Global Village: Life in the Contemporary Communities, Boulder: Westview Press. WELLMAN, Bary ve S. D. BERKOWITZ 1988 Social Structures: A Network Approach, Cambridge: Cambridge University Press WHITE, Harrison 1995 Network Switchings and Bayesian Forks: Reconstructing the Social and Behavioral Sciences, Social Research, Cilt: 62, No: 4, s. 1035-1064 YAVUZ, Hakan M. 1999 Media Identities for Alevis and Kurds in Turkey, iç. New Media in the Muslim World: Emerging Public Sphere, (der. D. F. Eickelman ve W. 470 6. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı