CUMA SÛRESİ Nuzul 100 / Mushaf 62

Benzer belgeler
İsimleri okumaya başlarken- و ب س ي د ن ا - eklenmesi ve sonunda ع ن ه ر ض ي okunması en doğrusu.

Değerli Kardeşim, Kur an ve Sünnet İslam dininin iki temel kaynağıdır. Rabbimiz in buyruklarını ve Efendimiz (s.a.v.) in mübarek sünnetini bilmek tüm

DUALAR DUANIN ÖNEMİ Dua

İmam Tirmizi nin. Sıfatlar Hususundaki Mezhebi

REHBERLİK VE İLETİŞİM 1

Öğretim İlke ve Yöntemleri 1

KUR AN HARFLERİNİN MAHREÇLERİ (ÇIKIŞ YERLERİ)

İman; Allah a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve âhiret gününe iman etmendir. Keza hayrı ve şerriyle kadere inanmandır.

Bayram hutbesi nasıl okunur? - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi

(Allahım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. (Fâtiha, 1/5)

KURAN DA TEKRARLANAN AYETLER

KUR AN-I KERİM II Yrd. Doç. Dr. Remzi ATEŞYÜREK

Question. Neden Hz İsa Ruhullah (Allah ın ruhu) olarak adlandırılmıştır? Yüce Allah ın kendi ruhundan. Peygamberi Âdem e üflemesinin manası nedir?

Kur an ın, şerî meseleleri ders verirken aynı anda tevhid dersi vermesi hakkında izahta bulunabilir misiniz?

NASR SÛRESİ Nuzul 111 / Mushaf 110

Allah, ancak samimiyetle ve kendi rızası gözetilerek yapılan ameli kabul eder. (Nesâî, Cihâd, 24)

(Dersini sabah namazından sonra yapmanı tavsiye etmekle birlikte, sana uygun olan en münasip bir vakitte de yapmanda bir sakınca yoktur.

40 HADİS YARIŞMASI DİKKAT 47'DEN 55'E KADAR Kİ HADİSLERİN ARAPÇA METİNLERİ DÜZELTİLMİŞTİR. SINIFI 5-6,7-8 1-) 9-10,11-12 SINIFI 5-6,7-8 2-) 9-10

األصل الجامع لعبادة هللا وحده

5. Ünite 1, sayfa 17, son satır

Bir kişinin kalbinde iman ile küfür, doğruluk ile yalancılık, hıyanet ile emanet bir arada bulunmaz. (İbn Hanbel, II, 349)

KUREYŞ SÛRESİ Nuzul 21 / Mushaf 106

Tedbir, Tevekkül Ve Kader Anlayışımız Gönderen Kadir Hatipoglu - Ağustos :14:51

BAZI AYETLER ÜZERİNE KÜÇÜK Bİ R TEFEKKÜR ( IV)

HADİS II DERSİ EZBER HADİSLER

(40 Hadis-7) SEÇME KIRK HADİS

Kur'an'da Kadının Örtüsü Meselesi - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi

55. Sizi ondan (arzdan) yarattık, ve ona iâde ederiz ve bir kere daha ondan çıkarırız.

الصيام برؤية واحدة اسم املؤلف حممد بن صالح العثيمني

DUA KAVRAMININ ANLAMI*

148. Sohbet ÖNDEN GİDENLER

Onlardan bazıları. İhtilaf ettiler. Diri-yaşayan. Yüce. Sen görüyorsun ت ر dostlar. ..e uğradı

Kolay Yolla Kur an ı Anlama

ICERIK. Din kelimesinin sözlük anlami Din kelimesinin Kur an daki anlamlari Din anlayislari Dinin cesitleri Ayetlerle din

1- EBEVEYNLERİN ÇOCUKLAR ÜZERINDEKİ HAKLARI

Cihad Gönderen Kadir Hatipoglu - Şubat :23:10. Cihad İNDİR

ALLAH IN RAZI OLDUĞU KULLAR

(Tanımı ve Dayanağı)

BİRKAÇ AYETİN TEFSİRİ

CENAB-I HAKK IN O NA İTAATİ KENDİNE İTAAT KABUL ETTİĞİ ZAT A SALÂT VE SELAM

Hesap Verme Bilinci Gönderen Kadir Hatipoglu - Ocak :00:00

Kur an-ı Kerim de Geçen Ticaret, Alım-Satım, Satın Alma Ayetleri ve Mealleri

Hor görme, aşağılama, hakir kabul etme günahını ilk işleyen şeytandır.

Gizlemek. أ Helak etmek, yok etmek أ. Affetmek. Açıklamak. ا ر اد Sahip olmak, malik olmak. Đstemek,irade etmek. Seçme Metnler 25

KALEM SURESİ. Nuzul Ortamı: Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla MEKKE. Nüzul Sırası 7 NÜZUL YERİ KALEM SURESİ. Nuzul Sıra 7.

bartin.diyanet.gov.tr/kurucasile

Damla Yayın Nu: Editör Mehmet DO RU. Dil Uzman lyas DİRİN. Görsel Tasar m Uzman Cem ÇERİ. Program Gelifltirme Uzman Yusuf SARIGÜNEY

2 İSLAM BARIŞ VE EMAN DİNİDİR 1

MÜZZEMMİL SURESİ. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla MEKKE GİRİŞ SURENİN KONUSU. MÜZZEMMİL SURESİ Mushaf Yeri 73. Ayet Sayısı 20.

Kar veya yağmur sebebiyle Cuma namazını terk etmenin hükmü. Muhammed b. Salih el-useymîn. Terceme: Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

118. SOHBET Kadir Suresi SÛRE VE MEÂLİ:

EV SOHBETLERİ 135. Sohbet SOHBET BİZİ ALDATAN BİZDEN DEĞİLDİR! 1

Tatil kavramını araştırdığımız da tatil için şu anlamların verildiğini görürüz:

Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuk Usulü II

EĞER NEBİ MUHAMMED, BENDEN YAHUDİLİĞİ VE HIRİSTİYANLIĞI İNKÂR ETMEMİ İSTESE; YAHUDİLİĞİ VE HIRİSTİYANLIĞI İNKÂR ETMEM, MUHAMMED'İ İNKAR EDERİM

KUR AN-I KERİM II Yrd. Doç. Dr. Remzi ATEŞYÜREK

yoksa ziyana uğrayanlardan olursun." 7

EV SOHBETLERİ AT. Ders : 6 Konu : Kitaplara İman. a) Kitaplara Topyekün İman

Kolay Yolla Kur an ı Anlama

ON EMİR الوصايا لعرش

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

HZ. PEYGAMBER (S.A.V) İN HOŞGÖRÜSÜ VE AFFEDİCİLİĞİ

Rahmân ve Rahîm olan Allâh ın ismiyle Hamd, - Allâh a mahsustur. O na hamd eder, O ndan yardım ve mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerrinden ve

KİTAP-SÜNNET İLİŞKİSİ (Nebi ve Resul Kavramları)

Allah Teâlâ ya hamd eder, Hz. Muhammed (Sallalahu Aleyhi ve Sellem) e, âl ve ashabına selam ederiz.

ه: د ع ل ض ب او ت ن ل ه ب م ذ ت خ أ إن ا م م كي ف ت ر ك ت د ق ي فإ ن يت للا س ن و با ك ت

100. SOHBET. EV SOHBETLERİ 100. Sohbet Kuran da Peygamber Kıssaları - HZ. DÂVÛD (as)

150. Sohbet TEVHÎDİN TARÎFİ VE MAHİYETİ (2/2)

تلقني أصول العقيدة العامة

YERYÜZÜNDE ALLAH A EN SEVİMLİ YERLER: CAMİLERİMİZ

94. SOHBET İslam da İbadet Kavramı Çerçevesinde "Çalışmak İbadet "midir?

113. SOHBET Peygamberlerin Ortak Özellikleri

144. SOHBET ÖNEMLİ İMTİHAN: DİL

Sevgili sanatseverler,

Bazı Âyetlerin Anlamları ile İlgili Mülahazalar

SAHABE NİN ÖNDERİ HZ. EBU BEKİR

ALLAH YOLUNDA CİHAD1

Ders : 57 Konu: Şeytanla Mücadele

Ayetlerin Mealleri: الله لا ا ل ه ا لا ه و ال ح ي ال ق ي وم لا ت ا خ ذ ه س ن ة و لا

124. SOHBET Sözü Güzel Söylemek

Konulu Tefsir Metodu Bir Usûl Sayılabilir mi ve Bunun Kur an ı Anlamaya Katkısı

Peygamberlerin Kur an da Geçen Duaları

ي ا ا ي ه ا ال ذ ين ا م ن وا ك ت ب ع ل ي ك م الص ي ام ك م ا ك ت ب ع ل ى ال ذ ين م ن ق ب ل ك م ل ع ل ك م ت ت ق ون

فضل صالة الرتاويح اسم املؤلف حممد صالح املنجد

و ال ت ق ول وا ل م ن ي ق ت ل ف ي س بيل الل ه أ م و ات ب ل أ ح ي اء و ل ك ن ال ت ش ع ر ون

EV SOHBETLERİ. (Allah) her şeyi yaratmış, ona ölçü, biçim ve düzen vermiştir. (Furkan, 25:2)

7tepe7sanat Uluslararası İstanbul Klasik Sanatlar Yarışması Şartnamesi

1 Bahattin Akbaş, Din işleri Yüksek Kurulu Uzmanı 2 İbn Manzur, Lisanu'l- Arab, Xlll/115 3 Kasas, 28/77. 4 İbrahim, 14/34. 5 İsrâ, 17/70.

Birlikte Yaşamanın Getirdiği Görev Ve Sorumluluklar Gönderen Kadir Hatipoglu - Ocak :00:00

EV SOHBETLERİ SOHBET Merhamet

ÖRNEK VAAZLAR LÜTFİ ŞENTÜRK 299 CENNET VE NİMETLERİ

AÇIKLAMALI SÛRE MEÂLLERİ

İNSANLARA İLİM ÖĞRETMENİN VE ONLARI İYİLİĞE DÂVET ETMENİN FAZÎLETİ. Râşid b. Hüseyin el-abdulkerim. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

Yarışıyorlarkoşuyorlar

Kabir azabı kıyâmet kopuncaya kadar devam eder mi?

Ders : 185. Konu : MEKKE DE GİZLİ DAVET. MEKKE DÖNEMİ ve DAVET BYK&ŞYK DERSLERİ

AÇIKLAMALI SÛRE MEÂLLERİ

Erdemli Bir Toplum için Müslüman Sıfatlarına Sahip Olabilmek

Transkript:

CUMA SÛRESİ Nuzul 100 / Mushaf 62 Surenin Adı: Sûre Cuma adını, yaygın eğitim modelinin insanlık tarihindeki en başarılı örneğini teşkil eden ve Müslümanların içtiması olan Cuma namazını farz kılan 9. âyetinden alır. Siz ey iman edenler! Cuma günü namaza çağrıldığınızda alış verişi keserek Allah ın öğüdüne koşun! Eğer (hayır ile çıkar arasındaki farkı) bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır (9). Surenin Nuzul Yeri ve Zamanı: Sûrenin iniş zamanını tam tesbit kolay değildir. Bu konudaki kafa karışıklığının temelini, 9. âyetin Cuma yı teşri kılan âyet olarak anlaşılması teşkil eder. Oysa ki bu âyetin üslubu, Cuma nın daha önceden kılınıyor olduğuna delalet eder. Tarihi rivayetler de bunu doğrular. Ayrıca âyetin başındaki izâ nûdiye, ezan ın oturduğu bir ortama işaret eder. Sûrenin 1-8 âyetleriyle 9-11 âyetlerinin iki farklı zamanda inmiş olması mümkündür. Fakat muhteva, ilk bölümünü Ebu Hüreyre rivayetine dayanarak Hayber in fethine erteleyen görüşü desteklemez. Zira 5 ve 6. âyetler, Müslüman-Yahudi ilişkilerinin çok yoğun olduğu bir döneme delalet eder. 7. yıldaki Hayber fethi bunun için çok geç bir tarihtir. İniş tarihi, Medine deki son Yahudi kabile olan Kureyzaoğulları nın tasfiyesinden sonraki bir tarih olamaz. Şu halde farklı zamanlarda indiğini kabul etsek bile, sûrenin her iki bölümünün 3 ve 4. yıllarda indiğini düşünmek doğruya daha yakın görünüyor. Sûrenin yerleştirilebileceği en münasip yer Saf sûresinin ardıdır. Saf sûresinde savaş bağlamında dile gelen disiplin problemi, burada namaz bağlamında ele alınır. Mü minlere saf disiplinini kazandırmak için, onları Cuma da cem edip toplamanın gerekliliği bir kez daha anlaşılmıştır. 1

MEDİNE MEDİNE 2

Surenin Konusu: Cuma sûresinin ana teması, Müslümanlara Yahudileşmekten sakının mesajıdır. Tevrat ı taşıma ve yaşama sorumluluğu kendilerine yüklenip de bu sorumluluğu yerine getirmeyen Yahudilerin durumu, kitap yüklü eşeklere benzetilir (5). Aslında bu, Kur an a benzer muameleyi yapacak olanlara bir uyarıdır. Sûrenin girişinde vahyin ilk muhataplarının kitaptan mahrum (ümmi) olmasının hatırlatılmasının nedeni de budur (2). Kitapların en yücesine kavuştuktan sonra kitaplı fakat kitapsız duruma düşme yanlışına dikkat çekilmektedir. Ümmet-i Muhammed e şu mesaj verilmektedir; Kur an ı taşıma sorumluluğu size verilmiştir. Bu sorumluluğu, Kur an ın sadece sayfalarını elinizde, evinizde, dolabınızda, kitaplığınızda taşıyarak yerine getirmiş olamassınız. Bu sorumluluğu Kur an ın lafızlarını ezberleyerek yerine getirmiş olamassınız. Bu sorumluluğu, Kur an ı altın yaldızlarla yazıp evlerinin duvarlarını süsleyerek yerine getirmiş olamassınız. Bu sorumluluğu yerine getirmenin en büyük şartı kur an ı hayata taşımak ve Kur an la yaşamaktır. Bunun da olmasa olmaz şartı Kur an ı anlamaktır. Eğer böyle yapmasanız İsrailoğullarının Tevrat a yaptığını siz de Kur an a yapmış olursunuz. İsrailoğulları Tevrat a karşı sorumsuzluk yapınca Yahudileştiler, siz e Kur an a aynısını yaparsanız siz de Yahudileşirsiniz. Müslümanların haftalık içtimasına katılımın, maddî hiçbir getiriye feda edilmemesi gerektiği vurgulanır (9). Yahudilerin Cumartesi hilesinin altında yatan dünyevileşme hastalığına bir îmâ var gibidir. Bunun da temelinde rızık verenlerin en hayırlısı olan Allah a güvensizlik yatar. Oysa ki inanmanın ahlâkî karşılığı güven dir (11). 3

RAHMÂN RAHÎM ALLAH IN ADIYLA ب س م للا الر ح همن الر ح يم م ا ف ى الس همو ات و م ا ف ى ا ل ر ض ال م ل ك ال ق د وس ال ع ز يز ال ح ك يم ١ ه ي س ب ح ل ل 1 GÖKLERDE olanlar da, yerde olanlar da mutlak otorite sahibi, mukaddes, her işinde mükemmel ve her hükmünde tam isabet sahibi Allah için hareket ederler.(1) (1) Benzer bir âyet, tesbih ile ilgili bir not ve âyetin sonundaki esmanın bağlamla münasebeti için bkz. Haşr: 1. Bu, kozmik ilâhiye katılım çağrısıdır. Zımnen: Ya sen ey insan! Sen kim adına hareket ediyorsun? el-melik ve el-kuddûs Allah ın hayata aktif ve aktüel müdahalesine, el- Azîz insanı vahiy ile onurlandırmasına (Zuhruf: 44), el-hakîm de hükmünde tam isabet sahibi oluşuna delalet eder. 4

5

6

7

(Nuzul 102 / Mushaf 59 : Haşr 1 Aşağıdadır.) س ب ح ل ل م ا ف ى الس همو ات و م ا ف ى ا ل ر ض و ه و ال ع زيز ال ح ك يم ١ 1 Göklerde olan her şey ve yerde olan her şey Allah için hareket etti de, (bu sonuç öyle alındı): (1) zira O dur her işinde mükemmel olan, her hükmünde tam isabet kaydeden.(2) (1) Zımnen: şu halde bu başarıyı Allah a borçlusunuz. Sebbaha nın geçmiş zaman kipiyle gelişi, elde edilen parlak sonucun sebeplerinin geçmişte aranmasına işaret eder (bkz. A lâ: 1). Her şeyin O nu tesbih ettiğini söyleyen İsrâ 44. âyetin sonu, tesbîh i sadece işitilen bir şey olarak anlamamak gerektiğini telkin eder. Tesbîh, kelimenin tersinin mânanın tersini ifade ettiği kelimeler gurubuna girer (sebeha-habese, ketebe-beteke, derre-redde, şerefe-fereşe, nehera-rahene, cebbe-becce, sereha-harese, aşekakaşe a gibi). Sebeha, tek başına kaldı, uzağa gitti, ayrılıp uzaklaştı karşılığıyla, zihnî soyutlamayı da kapsar. Soyutlama, zihnin yüceltmesi ve bu sayede yücelmesidir. Akıl soyut düşünceyle yücelir. İlk muhataplar soyut düşünemiyorlar, bu da onları uzak ilâh inancına sürüklüyor ve uzak olana yaklaşmak için aracılar koyuyorlardı. Onları şirke götüren sebep de buydu. Tesbîh te bilinç şart değilken, Zikr de bilinç şarttır. Bu girişin hatırlattığı şudur: Allah ın tasarruf ve takdiri, insanların davranışlarına göre tezahür eder. Dişli ve güçlü bir düşmanı bir tek kayıp vermeden def eden mü minlere zımnen şöyle deniliyor: Siz de, onlar da bu sonucu asla hesap etmiyordunuz. 8

(Nuzul 83 / Mushaf 43 : Zuhruf 44 Aşağıdadır.) و ا ن ه ل ذ ك ر ل ك و ل ق و م ك و س و ف ت س پ ل ون ٤٤ 44 Kuşkusuz bu (vahiy), senin ve kavmin için bir şeref ve itibar kaynağıdır:(31) fakat zamanı gelince hepiniz (ona karşı aldığınız tutuma göre) hesaba çekileceksiniz. (32) (31) Zikr, uyarı anlamının yanında kişinin kendisiyle anıldığı, hatırlandığı şey, yani şeref, şan, onur, itibar anlamına da gelir (Lisân). Nitekim Hz. Ali ve İbn Abbas, âyetteki zikr i böyle anlamışlardır (Taberî). Mukatil ve Ferrâ da bu anlamı vermişlerdir. (32) Parantez içi açıklama A râf 6 ya dayanmaktadır. Bu âyet, ahrette insanın vahye gösterdiği tavırdan dolayı hesaba çekileceğini ifade eder (krş. Furkan: 30). ه و ال ذ ى ب ع ث ف ى ا ل م ي ن ر س و ا ل م ن ه م ي ت ل وا ع ل ي ه م هاي ات ه و ي ز ك يه م و ي ع ل م ه م ال ك ت اب و ال ح ك م و ا ن ك ان وا م ن ب ل ى م ب ين ٢ 2 Daha önce kitaptan mahrum olan ve derin bir sapıklık içinde bulunan topluma kendi âyetlerini okumak, onları arındırmak, kitabı ve isabetli hüküm vermeyi(2) öğretmek için kendi içlerinden bir Elçi gönderen O dur. (2) Hikmet Kur an da, Hüküm verirken iyiyi kötüden ayırma yeteneği olan furkân a (Bakara: 53); Bu yetenekle doğru hükme ulaşmaya (İsra: 39); İnsanı doğru yola yönelten muhakemeye (Enbiya: 48) delalet eder. (Nuzul 94 / Mushaf 2 : Bakara 53 Aşağıdadır.) و ا ذ هات ي ن ا م وس ى ال ك ت اب و ال ف ر ق ا ن ل ع ل ك م ت ه ت د ون ٣٥ 53 Yine doğru yolu bulmakta kılavuz edinmeniz için Musa ya hakkı bâtıldan ayıran(93) Kitabı vermiştik. (93) Furkan, hakkı bâtıldan ayıran anlamına gelen bir sıfattır. Kur an da Kur an, Tevrat ve İncil için kullanılır (Bakara: 185; Enfal: 41; Furkan: 1; Âl-i İmran: 4; Enbiya: 48; Âl-i İmran: 4). Aslında bu herhangi bir kitabın ismi değil, tüm vahiylerin ortak sıfatıdır. Bu sıfat vahyin lafzıyla değil öncelikle mânasıyla ilgilidir. (Nuzul 68 / Mushaf 17 : İsra 39 Aşağıdadır.) ه ذل ك م م ا ا و هحى ا ل ي ك ر ب ك م ن ال ح ك م و ل ت ج ع م ع للا ا ه ل اها هاخ ر ف ت ل هقى ف ى ج ه ن م م ل و اما م د ح و ارا ٥٣ 39 Bütün bunlar, Rabbinden sana vahyedilen amacı gerçekleştirme hususunda en isabetli hükümlerden bir bölümüdür. (Ey insan!) Sakın Allah la birlikte başka bir ilâh edinme! Yoksa kınanmış ve dışlanmış biri olarak cehennemi boylarsın. (56) (56) Âyetin başıyla sonu arasındaki münasebet açıktır: İyi ile kötüyü belirlemek ve evrensel ahlâkî ilkeler koymak Allah a mahsustur. Zira ancak Allah ın koyduğu hükümler zaaf taşımaz. (Nuzul 79 / Mushaf 21 : Enbiya 48 Aşağıdadır.) و ل ق د هات ي ن ا م و هسى و ههر ون ال ف ر ق ا ن و ي ا اء و ذ ك ر ا ل ل م ت ق ين ٤٤ 48 DOĞRUSU Biz, Musa ve Harun a, hakkı batıldan ayıran, karanlıkları aydınlatan(58) ve sorumluluk bilincine sahip olanlara (yabancılaştıkları özlerini) hatırlatan bir mesaj vermiştik;(59) (58) Dıyâ herhangi bir tahdit içermeyen nûr dan farklı olarak, tıpkı güneş gibi sadece kaynağından gelen ışık için kullanılır. Vahyin dıyâ olarak nitelendirilmesi onun özne oluşuyla alâkalıdır. (59) Peygamber kıssalarının Hz. Musa ve Hz. Harun ile başlaması, boykot sonrası dönemde inen sûrelerin genel karakteristiğine uygundur. Zira bu sûrelerde (A raf, Cin, İsrâ, Neml) doğrudan veya dolaylı olarak mutlaka İsrâiloğullarına ve onların Yahudileşme problemine değinilir. 9

ه ه و هاخ ر ين م ن ه م ل م ا ي ل ح ق وا ب ه م و ه و ال ع زيز ال ح ك يم ٥ 3 Üstelik henüz onlara katılmamış (ama katılmayı bekleyen) daha başkaları da var: (3) Mutlak üstün ve yüce olan,(4) her hükmünde tam isabet kaydeden O dur. (3) Bu, vahyin verdiği mucizevi bir ihbardır. Mücahid, başkaları ile nebevi davetin muhatabı olan tüm insanlığın kastedildiğini söyler. Bu mucizenin gerçekleşip, Muhammedî davetin kısa zamanda yeryüzünün dört bucağındaki sayısız kadın ve erkeğin yüreğine ulaştığına tarih şahit olmuştur. (4) el-azîz isminin bağlamla münasebeti şudur: İnsanlığın tümü Allah a sırt dönse, O nun yüceliğine zerrece halel gelmez. ه ذل ك ف للاه ي ؤ ت يه م ن ي ش اء و للا ذ و ال ال ع ظ يم ٤ 4 İşte bu, Allah ın (hak edene) vermeyi dilediği lütfudur:(5) Zira Allah büyük lütuf sahibidir. (5) Yahudice bir seçilmiş kavim düşüncesini zımnen red. İman etmek kulun Allah a lütfu değil, Allah ın kula lütfudur (krş. Hucurât: 17). (Nuzul 112 / Mushaf 49 : Hucurat 17 Aşağıdadır.) ي م ن ون ع ل ي ك ا ن ا س ل م وا ل ت م ن وا ع ل ی ا س م ك م ب للاه ي م ن ع ل ي ك م ا ن ه هديك م ل يم ان ا ن ك ن ت م اد ين ١١ 17 Onlar Müslüman oldular diye seni minnet altına almaya kalkıyorlar. De ki: Müslüman olmanızdan dolayı beni minnet altına alıp bana lutfettiğinizi sanmayın; eğer (hakikate) sadıksanız, sizi doğru yola yönelttiği için asıl siz Allah a minnet borçlusunuz.(28) (28) el-mennu, ölçülebilen ve değerlendirilebilen şey mânasına gelir. Değer ifade ettiği için nimete de minnet denilmiştir. Alâ ile kullanıldığında, karşıdakini kul etmek için iyilik yapmak, minnet altına almak mânasına gelir. Bu anlamda minnet sadece Allah ın hakkıdır, zira nimetin gerçek sahibi O dur (Râğıb). Zaten kelimenin Kur an daki tüm kullanımları da buna işaret eder (et-tefsiru l-beyani II, 48-49). Zımnen: Siz iman ettiniz diye Allah ın hiçbir şeyi artmaz. Dolayısıyla imanınızı Allah a bir lütuf gibi sunmaya kalkmayın! Aksine sizi imanla şereşendirdiği için Allah a sonsuz minnet borçlusunuz! Bilinç ters dönerse, kişi minnet etmesi gerekirken minnet altına almaya kalkar. Bu, nimete ihanetin bir göstergesidir. م ث ال ذ ين ح م ل وا الت و هري ث م ل م ي ح م ل وه ا ك م ث ال ح م ار ي ح م ا س ا ارا ب ئ س م ث ال ق و للا ل ي ه د ى ال ق و م الظ ال م ين ٣ و هاي ات للاه م ال ذ ين ك ذ ب وا ب 5 TEVRAT I taşıma sorumluluğu kendilerine verilip de sorumluluğunun gereğini yerine getirmeyenlerin durumu, kitaplar yüklenmiş (fakat sırtındakinin değerinden bihaber olan) eşeğin durumu gibidir.(6) Allah ın âyetlerini yalanlayan toplumun temsil ettiği şey ne kötüdür! Ve Allah zalim bir topluma rehberliğini bahşetmez. (6) Yahudiler bölge Araplarını kitapsız (ümmî) oldukları için küçümsüyorlardı (bkz. 2. âyet). Kitap yüklü eşekler nitelemesi, bu tekebbürün temelsizliğini dile getirir. ي ا ا ي ه ا ال ذ ين ه اد وا ا ن ز ع م ت م ا ن ك م ا و ل ي اء ل ل م ن د ون الن اس ف ت م ن و ا ال م و ت ا ن ك ن ت م اد ين ٦ 6 De ki: Ey Yahudileşenler!(7) Eğer siz, öteki bütün insanları(8) dışlayarak sadece kendinizin Allah ın dostları olduğunu iddia ediyorsanız, haydi ölümü temenni etsenize; tabi eğer iddianızda sadıksanız? (9) (7) Yahudiliğin, icat edilmiş sentetik bir kimlik olduğunu îmâ eden bir hitap. (Çevirimizin müdellel ve ayrıntılı bir izâhı için bkz. En âm: 146). (8) Min dûni n-nâs, Yahudilerin kendileri dışındaki herkesi ifade eden goyim (kavimler, öteki, kâfir, başkası) tasavvurunu ele veren bir ibâredir. (9) Yani: Allah ın dostu olduğunu iddia eden dünyevileşmez, aksine bir an önce dostuna kavuşmayı diler. Fakat siz Hesap Günü ne inanmıyor, ölümden köşe bucak kaçıyorsunuz. 10

(Nuzul 73 / Mushaf 6 : En am 146 Aşağıdadır.) و ع ل ى ال ذ ين ه اد وا ح ر م ن ا ك ذ ى ظ ر و م ن ال ب ق ر و ال غ ن م ح ر م ن ا ع ل ي ه م ش ح وم ه م ا ا ل م ا ح م ل ت ظ ه ور ه م ا ا و ال ح و اي ا ا و م ا اخ ت ل ط ب ع ظ م ه ذل ك ج ز ي ن اه م ب ب غ ي ه م و ا ن ا ل اد ون ١٤٦ 146 Yahudileşenlere(126) tırnaklı her tür hayvanı haram kıldık; ve onlara ineğin ve koyunun sırt, bağırsak ve kemik yağları dışında kalan içyağlarını da haram kıldık: Onları, değer yıkıcılıkları yüzünden işte bu şekilde cezalandırdık: çünkü Biz, kesinlikle sözümüze sahibiz.(127) (126) Ellezine hâdû formunu Yahudiler ya da Yahudi olanlar yerine Yahudileşenler şeklinde çevirmek, dil, âyetin bağlamı, Kur an ın düşünce sistematiği ve tarihsel gerçeklik açılarından isabetli ve hatta zorunludur. 1) Dil açısından: Bazı alimler bu formu tehevvedû (Yahudileşenler) ile karşılar (Râzî, Cuma: 6 nın tefsiri) Zebîdî bu kelimeye keynûnet değil sayrûret anlamı vererek ey sâra yahudiyyen (sonradan yahudileşen) anlamı verir (Muhtaru s-sıhah). Ayrıca Hz. Peygamber in Her çocuk fıtrat üzere doğar, onu ebeveyni Yahudileştirir (Buhârî ve Müslim) hadisindeki yuhevvidânihi ibaresi de yahudileştirir anlamına gelir. 2) Âyetin bağlamı, müslüman İsrâiloğullarının Yahudileşmesinden söz ediyor ve bu âyette sayılan yasakların gerekçesi aynı âyetin sonunda açıkça yer alıyor: İşte onları, değer yıkıcılıkları yüzünden bu şekilde cezalandırdık. Bunun anlamı, Müslüman olan İsrâiloğulları Yahudileştiği için demektir. 3) Kur an a göre tüm peygamberler islâmın peygamberi, tüm vahiyler islâmın vahyi, tüm vahiy mensupları da müslümandırlar. Dolayısıyla islâm ve müslüman dışındaki tüm isimlendirmeler sonradan tedarik edilmiştir. 4) Yahudilik, Babil dönüşüne tekabül eden MÖ. 6. yüzyıldan itibaren icat edilmiş kurmaca bir kimliktir. Dinî olmaktan çok siyasî ve sosyaldir. Hz. Musa ve İbranilerle ilişkisi de kurmaca ve yapaydır. Hatta, gerçek Museviliği kundaklayarak onun enkazı üzerine eklemlenmiştir. Kur an ın kullandığı bu form, aynı zamanda bunun icat edilmiş bir kimlik olduğunu îmâ eder. Çevirimiz, ifadenin bu tür yan anlamlarını hedef dile taşıma gayretinin ürünüdür (Konuyla ilgili ayrıntılı bir çalışma için bkz. Yahudileşme Temayülü, İstanbul, 1995). (127) Krş. Âl-i İmran: 93; Nisâ: 160. Eski Ahid de yenilmesi serbest ve yasak olanlar: Tesniye, 14:1-19, Levililer; 11 (93):9, 13-19 ve 41-42. Bu yasaklarla İbranî ırkının genetik yapısı arasında bir alâka kurulabilir. و ل ي ت م ن و ن ه ا ب ادا ب م ا د م ت ا ي د يه م و للا ع ل يم ب الظ ال م ين ١ 7 Elleriyle yaptıkları yüzünden asla (ölümü) temenni etmeyeceklerdir: Allah zulme gömülüp gidenleri çok iyi bilmektedir. ا ن ال م و ت ال ذ ى ت ر ون م ن ه ف ا ن ه م يك م ث م ت ر د ون ا ه لى ع ال م ال غ ي ب و الش ه اد ة ف ي ن ب ئ ك م ب م ا ك ن ت م ت ع م ل ون ٤ 8 De ki: Bakın, şu kendisinden kaçtığınız ölüm var ya, işte o sizi mutlaka yakalayacaktır. Ardından idraki aşan ve idrak edilebilen tüm hakikatleri bilene döndürüleceksiniz: ve size yapıp ettikleriniz bir bir haber verilecek. 11

ه ه ي ا ا ي ه ا ال ذ ين هام ن وا ا ذ ا ن ود ى ل ل ه لوة م ن ي و م ال ج م ع ف اس ع و ا ا ه لى ذ ك ر للا و ذ ر وا ال ب ي ع ه ذل ك م خ ي ر ل ك م ا ن ك ن ت م ت ع ل م و ن ٣ 9 SİZ ey iman edenler!(10) Cuma günü(11) namaza çağrıldığınızda,(12) alışverişi keserek Allah ın öğüdüne(13) koşun! Eğer (hayır ile çıkar arasındaki farkı) bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.(14) (10) Zımnen: Eğer iman iddianızda samimiyseniz, imanınızı isbat edip kitap yüklü eşek durumuna düşmeyiniz! (11) İslâm dan önce Cuma isminin kullanıldığına dair sahih bir delil yoktur. Haftanın altıncı gününü Araplar arûbâ olarak adlandırıyorlardı. Cuma nın Arapların haftalık istişare günü olarak tayin edilerek adına Yevmu l- Arûbâ denilmesi, Allah Rasulü nün yedinci göbek dedesi Ka b b. Lueyy e kadar gider. Fakat bütün bu süreçte cumâ ismi ortalarda yoktur. Bu, câmi, cemâ ah, ictima gibi kavramlarla akraba olan Cumâ nın, Kur an vahyinin orijinal kavramlarından biri olduğuna delalet eder. Hz. Peygamber in hicretinden önce Medine deki mü minler Cuma kılıyorlardı. Hz. Peygamber Medine deki ilk Cuma yı hicretin 5. günü Salimoğulları yurdunun mescidinde uzun bir hitabe ile kıldırdı. (12) Bu çağrı (ezan) konusunda doyurucu açıklamalar için bkz. İbn Aşur, et-tahrîr ve t-tenvir, bu âyetin tefsirine. (13) Zikrullah namazı değil, Said b. Müseyyeb ve Said b. Cübeyr in dediği gibi bir yaygın eğitim olan hutbeyi ifade eder. Hz. Ömer, Cuma nın hutbeden dolayı kısaltıldığını söyler (Cassas, Ahkâmu l- Kur an, Beyrut, 1405, V, 338). Hatta Ata, Mücahid ve Tavus gibi ikinci neslin otoriteleri hutbeye yetişemeyenin Cuma namazına iki rekat ilave etmesi içtihadında bulunmuşlardır (Cassas, ay.) Bununla, Cuma nın dört rekat olan öğle yerine ikame edildiğini, asli kısmı olan ilk iki rekatını hutbeye verdiğini kasteder. Bu, eğitimin, namaz gibi farz kılınmasından başka bir şey değildir. Cuma nın bir işlevinin de siyasal katılım olduğu hatırlanmalıdır. Alışverişi kesme emri, meşru mazeretlerin dışındaki her tür meşgaleyi kapsar. Dünyevi bir çıkar, iki dünyayı kapsayan bir hayra tercih edilemez. Bu, ilâhi içtimadan kaçmanın arkasında yatan temel sebeptir. Saib b. Yezid den gelen rivayette de ifade edildiği gibi Hz. Peygamber ve ilk iki halife döneminde Cuma günü, imam minbere oturduğunda tek ezan okunurdu. Hz. Osman döneminde İnsanlar çoğalınca, hazırlık yapsınlar diye onun öncesinde bir ezan daha okunmaya başlandı (Buhârî). Hz. Ali kendi hilafetinde tekrar Hz. Peygamber dönemindeki tek ezanlı uygulamaya döndü (İbn Aşur). (14) Cuma ilâhi bir içtimadır. Hz. Peygamber onu güneşin üzerine doğduğu haftanın en hayırlı günü olarak tebcil etmiştir (Müslim). O gün duaların icâbet saati vardır. Bu içtima çağrısına, Siz ey iman edenler! hitabından da anlaşılacağı gibi, tüm mü minler dahildir. Ancak Cuma beş vakte ilave bir namaz değil, öğle namazı yerine ikâme bir namazdır. Bu yüzden yolcu gibi geçici veya mahkûm gibi sürekli mazeretli sayılanların boyunlarından bile, Cuma yı eda ederlerse öğle namazının farziyeti düşer. Zaten Cuma nın şartları arasında yer alan imkan şartı, mazeret durumunda onun yerini öğle namazının almasına delalet eder. Bütün bunlar ayrım yapılmaksızın kadın-erkek tüm mü minler için geçerlidir. Cuma konusundaki nasları ve nebevi uygulamaları değerlendiren imamlar, sıhhat şartları konusunda farklı yorumlara sahiptir. şehirde kılınma şartı, belli bir sayıdaki cemaat ile kılınma şartı, bir şehirde bir tek ve belirlenmiş bir camide kılınma şartı, siyasi otoritenin yetkisi şartı gibi şartlar bu cümledendir. Ne var ki, Kur an nassı ile sabit olan bir ibadet, bu tartışmalı şartlar yüzünden sakıt olamaz. Bu şartlardan yola çıkarak Eğer sahih olmazsa şüphesi ile Cuma lardan sonra kılınan zuhr-i âhâr (veya âhir ) diye bir namazın kılınmasının gerekçesi de bu ictihadi şartlardır. Bu, niyeti niyet kılan kasıt unsuruna mani olduğu için sakıncalıdır ve ibadeti yaralar. ف ا ذ ا ي ت ال ه لوة ف ان ت ش ر وا ف ى ا ل ر ض و اب ت غ وا م ن ف للا و اذ ك ر وا للا ك ث ي ارا ل ع ل ك م ت ل ح ون ١١ 10 Ve namaz kılındığı zaman da, artık yeryüzünde dağılın ve Allah ın lutfundan (payınıza) düşeni talep edin! Ama Allah ı hiç hatırdan çıkarmayın ki,(15) ebedi mutluluğa ulaşabilesiniz. (15) Zımnen: Allah tan bağımsız hiçbir alan yoktur, buna ekonomi de dahildir. Ticareti Allah tan kopararak yahudileşmeyin. 12

ه و ا ذ ا ر ا و ا ت ج ار اة ا و ل ه اوا ان وا ا ل ي ه ا و ت ر ك وك ائ اما م ا ع ن د للا خ ي ر م ن الل ه و و م ن الت ج ا رة و للا خ ي ر الر از ين ١١ 11 Ama onlar bir ticari menfaat veya bir eğlence gördüklerinde, hemen ona doğru seğirtip seni (konuşurken) ayakta öyle bir başına bırakıverdiler.(16) De ki: Allah katında bulunan, eğlenceden de, ticari menfaatten de daha hayırlıdır: zira Allah rızık verenlerin en hayırlısıdır.(17) (16) Muhtemelen Cabir b. Abdullah a ait (Dihyetu l-kelbî ye ait olduğu bilgisi yanlıştır) bir kervanın Medine ye Cuma vakti girişi üzerine, Allah Rasulü nü hutbe verirken camide bir avuç cemaatle bırakıp kervana koşan cemaate uyarı. Allah Rasulü nün Amr b. Avf tarafından nakledilen şu uyarısı bağlamla tam bir uyum arzeder: Sizin için bundan böyle yoksulluktan korkmuyorum, fakat asıl sizin tıpkı sizden öncekiler gibi dünyaya abanmanızdan, onların mal yarıştırdığı gibi sizin de mal yarıştırmanızdan, onların düşkün olduğu gibi sizin de dünyaya düşkün olmanızdan korkuyorum (Buhârî ve Müslim). Allah Rasulü bu olay üzerine: Eğer mescitte kimse kalmasaydı şu vadiyi ateş seli basardı buyurmuştur (İbn Kesir). (17) Bu âyete dayanarak insan eylemlerinin tümü üç amaca nisbet edilebilir: Hayır, Yarar/Çıkar, Haz. Âyette; Birincisini eğitim, İkincisini ticaret, Üçüncüsünü eğlence temsil eder. Âyet zımnen, hayrı terk ederek yarar ve hazza koşarsanız, yarar ve haz hayırsızlaşır mesajını vermektedir. 13