TÜRKİYE-SURİYE TURİZM İLİŞKİLERİ (MERSİN-LAZKİYE-KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ ÜÇGENİNDE YENİ BİR DESTİNASYON MODELLEMESİ MÜMKÜN MÜDÜR?



Benzer belgeler
YURTDIŞI MÜTEAHHİTLİK HİZMETLERİ

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK GÜCÜ

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

Erkan ERDİL Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi ODTÜ-TEKPOL

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ

ÜLKE RAPORLARI ÇİN HALK CUMHURİYETİ Marksist-Leninist Tek Parti Devleti Yüzölçümü 9,7 milyon km 2

VİZYON BELGESİ (TASLAK) TÜRKİYE - MALEZYA STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

TÜRKİYE - İTALYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ?

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 MAYIS AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Şubesi

BÖLGE PLANI SÜRECİ Bursa Turizm İhtisas Komisyonu Toplantısı

İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGİN

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

TÜRKİYE - ARJANTİN YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015


IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 ŞUBAT AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU

Dünya Seramik Sektörü Dış Ticareti a) Seramik Kaplama Malzemeleri

2012 SINAVLARI İÇİN GÜNCEL EKONOMİ ÇALIŞMA SORULARI. (40 Test Sorusu)

Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 NİSAN AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Şubesi

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ

2013/101 (Y) BTYK nın 25. Toplantısı. Üstün Yetenekli Bireyler Stratejisi nin İzlenmesi [2013/101] KARAR

T.C. Kalkınma Bakanlığı

TORBALI TİCARET ODASI MOBİLYA SEKTÖR ANALİZİ

TÜRKIYE NİN MEVCUT ENERJİ DURUMU

İZMİR TİCARET ODASI EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) TÜRKİYE EKONOMİK TAHMİN ÖZETİ 2017 RAPORU DEĞERLENDİRMESİ

GRAFİKLERLE FEDERAL ALMANYA EKONOMİSİNİN GÖRÜNÜMÜ

LOJİSTİK SEKTÖRÜ BÜYÜME ORANLARI

ENERJİ GÜVENLİĞİ ÇALIŞTAYI Türkiye Nükleer Güç Programı 2030

4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 EKİM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

TÜRKİYE TURİZMİ Değerlendirme Raporu

TÜRKĠYE DÜNYANIN BOYA ÜRETĠM ÜSSÜ OLMA YOLUNDA

Türkiye nin Dünyaya Açılan Kapısı: Yeryüzü Cenneti Mersin

TÜRKİYE - FRANSA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 KASIM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

Cam Sektörü 2013 Yılı Değerlendirmesi

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 TEMMUZ AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

Turizm Ekim Özge YALÇIN - Mali Analiz. TSKB Araştırma

İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014

KRUVAZİYER TURİZMİNDE DÜNYA VE İZMİR, TÜRKİYE KRUVAZİYER PLATFORMU NUN ÇALIŞMALARI

11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ

15 yıl aradan sonra 1-3 Kasım da Turizm şurasını toplayacağız. Hükümet olarak 3.Turizm Şurası ile stratejik bir sektör olan turizmde üçüncü evreye

plastik sanayi Plastik Sanayicileri Derneği Barbaros aros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri

TEKSTİL VE HAMMADDELERİ SEKTÖRÜ 2015 YILI ŞUBAT AYI İHRACAT PERFORMANSI. Genel ve Sanayi İhracatında Tekstil ve Hammaddeleri Sektörünün Payı

Afrika Sanayici ve İşadamları Derneği «Türk Özel Sektörünün Afrika ya Açılan Kapısı»

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

DÜNYA SERAMİK KAPLAMA MALZEMELERİ SEKTÖRÜNE GENEL BAKIŞ

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

ÜLKE RAPORU. Mayıs Eylül 2013 Ç.Ö. AB VE ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ ŞUBESİ

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

21. YÜZYILDA TEMEL RİSKLER

İÇİNDEKİLER. Önsöz... v İçindekiler... ix Tablolar Listesi... xv Şekiller Listesi... xv BİRİNCİ BÖLÜM SOSYOLOJİ VE TURİZM SOSYOLOJİSİ

izlenmiştir. Çin Halk Cumhuriyeti 1949 yılında kurulmuştur. IMF'ye bağlıbirimler: Guvernörler Konseyi, İcra Kurulu, Geçici Kurul, Kalkınma Kurulu

UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2015 LANSMANI 24 HAZİRAN 2015 İSTANBUL

5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ. Prof. Dr. Atilla SANDIKLI

2010 YILI OCAK-MART DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

TÜRKİYE - GANA STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

inşaat SEKTÖRÜ 2015 YILI ÖNGÖRÜLERİ

TÜRKİYE - KATAR STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

Ekonomi Bülteni. 18 Temmuz 2016, Sayı: 28. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Dış Ticaret Verileri Bülteni

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2016 AĞUSTOS AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi

SAĞLIK TURİZMİNİN YENİ YILDIZI; TÜRKİYE. Dünyada sağlık turizminin gelişmesine sebep olan faktörler şu şekilde sıralanabilir;

değildir. Ufkun ötesini de görmek ve bilmek gerekir

YAPI FUARI TURKEYBUILD İSTANBUL FUARI ZİYARET ORGANİZASYONU SONUÇLARI

tepav Nisan2018 N KÜRESEL TİCARETTE 2018 YILI BEKLENTİLERİ DEĞERLENDİRME NOTU Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

HAZİRAN 2016 Gebze Ticaret Odası Ticaret Bölümü

SAĞLIK SEKTÖRÜ RAPORU

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( )

Orta Karadeniz Bölgesel İnovasyon Stratejisi

Rusya nın Yaptırımlarının Türkiye Ekonomisine Olası Etkileri

K R Ü E R SEL L K R K İ R Z SON O R N A R S A I TÜR Ü K R İ K YE E KO K N O O N M O İSİND N E D İKT K İSAT A P OL O İTİKA K L A AR A I

Avrupa Birliği Lizbon Hedefleri ne UlaĢabiliyor mu?

SERAMİK SEKTÖRÜ NOTU

Lojistik. Lojistik Sektörü

BÖLGE VE NÜFUSUN GENEL DURUMU. Doç.Dr.Tufan BAL

Ekonomi Bülteni. 15 Ağustos 2016, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

DÜNYA BANKASI TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU TEMMUZ Hazırlayan: Ekin Sıla Özsümer. Uluslararası İlişkiler Müdürlüğü

2010 OCAK AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2018 AĞUSTOS AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU EYLÜL 2018 İTKİB GENEL SEKRETERLİĞİ HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON AR-GE ŞUBESİ

ALTIN MÜCEVHERAT. Hazırlayan Birsen YILMAZ T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ YILLIK PLANI

Aylık Dış Ticaret Analizi

SAĞLIK DİPLOMASİSİ Sektörel Diplomasi İnşası

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm TURİZME GENEL YAKLAŞIMLAR

KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK?

T.C. AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI Ekonomik ve Mali Politikalar Başkanlığı

TEB KOBİ AKADEMİ İLLER GELECEKLERİNİŞEKİLLENDİRİYOR: ADANA GELECEK STRATEJİSİ KONFERANSI 5 ARALIK 2007

Orta Asya daki satranç hamleleri

Tekstil-Hazır Giyim Gülay Dincel TSKB Ekonomik Araştırmalar Kasım 2014

Azerbaycan Enerji Görünümü GÖRÜNÜMÜ. Hazar Strateji Enstitüsü Enerji ve Ekonomi Araştırmaları Merkezi.

İSPANYA ÜLKE RAPORU AĞUSTOS 2017 ULUSLARARASI İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ

Title of Presentation. Hazar Havzası nda Enerji Mücadelesi Dr. Azime TELLİ 2015 ISTANBUL

Transkript:

T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI DIŞ İLİŞKİLER VE AVRUPA BİRLİĞİ KOORDİNASYON DAİRESİ BAŞKANLIĞI TÜRKİYE-SURİYE TURİZM İLİŞKİLERİ (MERSİN-LAZKİYE-KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ ÜÇGENİNDE YENİ BİR DESTİNASYON MODELLEMESİ MÜMKÜN MÜDÜR?) UZMANLIK TEZİ Bahattin DOĞANAY ŞUBAT-2009 ANKARA

T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI DIŞ İLİŞKİLER VE AVRUPA BİRLİĞİ KOORDİNASYON DAİRESİ BAŞKANLIĞI TÜRKİYE-SURİYE TURİZM İLİŞKİLERİ (MERSİN-LAZKİYE-KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ ÜÇGENİNDE YENİ BİR DESTİNASYON MODELLEMESİ MÜMKÜN MÜDÜR?) UZMANLIK TEZİ Bahattin DOĞANAY Tez Danışmanı Kültür ve Turizm Uzmanı Ayten TURAY ŞUBAT-2009 ANKARA

ÖNSÖZ... i İÇİNDEKİLER... iii GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM TURİZM KAVRAMI VE TURİZM SEKTÖRÜNÜN EKONOMİK DEĞERİ 1.1. TURİZM KAVRAMI... 3 1.2. TURİZM SEKTÖRÜNÜN EKONOMİK DEĞERİ... 6 İKİNCİ BÖLÜM ORTADOĞU VE TÜRKİYE-SURİYE İLİŞKİLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFİ 2.1. ORTADOĞU... 13 2.2. TÜRK-ARAP İLİŞKİLERİ... 18 2.3. OSMANLI EGEMENLİĞİ ALTINDA SURİYE NİN KONUMU... 20 2.4. TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE SURİYE ARAP CUMHURİYETİ ARASINDAKİ İLİŞKİLER... 25 2.5. SOĞUK SAVAŞ SONRASI TÜRKİYE-SURİYE İLİŞKİLERİ VE BEŞAR ESAD DÖNEMİ... 29 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM SURİYE ARAP CUMHURİYETİ NİN VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ NİN SOSYO-EKONOMİK YAPISI 3.1. SURİYE ARAP CUMHURİYETİ NİN SOSYO-EKONOMİK YAPISI... 38 3.2. KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ NİN SOSYO-EKONOMİK YAPISI... 55 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM TÜRKİYE-SURİYE TURİZM İLİŞKİLERİ VE MERSİN-LAZKİYE-KKTC ARASINDA YENİ BİR DESTİNASYON MODELLEMESİ 4.1. TÜRKİYE-SURİYE TURİZM İLİŞKİLERİNİN YASAL ÇERÇEVESİ... 61 4.2. TÜRKİYE-SURİYE ARASINDAKİ TURİZM HAREKETİNE İLİŞKİN TEMEL VERİLER VE HER İKİ ÜLKENİN TURİZM POLİTİKALARI... 67 iii

4.3. MERSİN-LAZKİYE-KKTC ARASINDA YENİ BİR DESTİNASYON MODELLEMESİ MÜMKÜN MÜDÜR?.... 75 4.3.1 MERSİN-LAZKİYE-GAZİMAĞUSA ARASINDAKİ FERİBOT SEFERLERİ... 77 4.3.2. KRUVAZİYER TURİZMİ... 78 4.3.3. İNANÇ TURİZMİ.... 84 4.3.4. SAĞLIK TURİZMİ... 87 SONUÇ... 92 KAYNAKÇA... 94 ÖZET... 98 ABSTRACT... 99 ÖZGEÇMİŞ 100 iv

ÖZET Bu tez çalışmasında Türkiye ile Suriye arasındaki turizm ilişkileri incelenmeye çalışılmıştır. Turizm kavramının ne olduğu ve günümüzde sahip olduğu ekonomik değerin önemi gösterilmiştir. Gelişmekte olan ülkeler için turizmin ekonomide oluşturduğu etkiler de yine bu çerçevede ifade edilmiştir. 1980 lerin başından itibaren bu türden ülkeler için ihracata dayalı büyüme modelinin giderek önem kazanmasının getirdiği döviz ihtiyacının turizm sektörünün gelişmesinde rol oynadığı görülmektedir. Turizm ayrıca istihdam yaratan ve üretime katkı sağlayan bir etkiye de sahiptir. Türkiye ve Suriye Ortadoğu diye ifade edilen bir coğrafyada ve bu coğrafyanın getirdiği etkiler ile birlikte varlıklarını sürdüren iki ülkedir. Ortadoğu nun ne anlama geldiği ve bu bölgeye yönelik süper güçlerin politikaları üzerinde durulmuştur. Osmanlı İmparatorluğu nun çöküşüyle birlikte, Türkiye nin Arap dünyası ile olan ilişkileri ve Suriye olan ilişkileri de yeniden şekillenmiştir. İkinci Dünya Savaşı sonrasında başlayan soğuk savaş dönemi yine bir kırılma noktasına işaret etmektedir. Bu dönemin ardından ise 2000 yılında Devlet Başkanı olan Beşşar Esad ın uyguladığı liberal politikalar iki ülke ilişkilerini daha olumlu bir noktaya getirmiştir. Gelişen ikili ilişkiler ile birlikte turizm alanında da olumlu adımlar atılmıştır. Karşılıklı turist hareketinin artması ve karşılıklı olarak turizm alanındaki yatırım imkânlarının oluşturulması için hem kamu hem de özel kesimler arasındaki görüşmeler sıklaşmıştır. Suriye Türkiye nin turizm konusundaki tecrübelerinden faydalanmak istemektedir. Bu konuda Türkiye deki turizm mevzuatı ve özel sektörün geliştirilmesi konularında karşılıklı görüşmeler olmuştur. İki ülke arasındaki turizm ilişkilerinin geliştirilmesine yönelik olarak Mersin-Lazkiye ve KKTC arasında yeni bir turizm destinasyonunun oluşturulması önerilmiştir. Bu destinasyon için üç farklı turizm türü merkez alınarak çalışmalar yapılmasının faydalı olacağı iddia edilmiştir. Bu alanlar, Kruvaziyer turizmi, inanç turizmi ve sağlık turizmidir. 98

ÖNSÖZ Daha önce de birleşmeler ve ayrılmalar yaşamış olan Kültür Bakanlığı ve Turizm Bakanlığı son olarak 16 Nisan 2003 tarihli 4848 sayılı kanun ile tekrar Kültür ve Turizm Bakanlığı adıyla bir araya getirilmiştir. Yeni Bakanlığın kuruluş amacı, kültürel değerleri yaşatmak, geliştirmek, yaymak, tanıtmak, değerlendirmek ve benimsetmek, tarihî ve kültürel varlıkların tahribini ve yok edilmesini önlemek, yurdun turizme elverişli bütün imkânlarını ülke ekonomisine olumlu katkı sağlayacak şekilde değerlendirmek, turizmin geliştirilmesi, pazarlanması, teşvik ve desteklenmesi için gerekli önlemleri almak, kültür ve turizm konularıyla ilgili kamu kurum ve kuruluşlarını yönlendirmek ve bu kuruluşlarla işbirliğinde bulunmak, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve özel sektör ile iletişimi geliştirmek ve işbirliği yapmak biçiminde ifade edilmiştir. Söz konusu kanun ile Bakanlığın daha verimli ve üretken çalışmasını sağlamak amacıyla, Kültür ve Turizm Uzman Yardımcılığı ve Kültür ve Turizm Uzmanlığı kadroları tahsis edilmiştir. Bakanlık içerisinde uzmanlaşmanın teşvik edilmesini ve kuruluş amaçları doğrultusunda her türlü araştırma ve incelemenin yapılmasını hedefleyen bu yaklaşımın orta ve uzun vadede başarılı sonuçlar alacağını düşünmek yanlış olmayacaktır. Bu çalışma da, uzman yardımcısı olarak görev yapan personelin üçüncü yılın sonunda üstlendiği görevler çerçevesinde hazırlamak zorunda olduğu uzmanlık tezi kapsamında yapılan bir araştırmanın sonucudur. Bakanlığımızın Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Koordinasyon Dairesi Başkanlığında 2003 yılından itibaren çalışan biri olarak, tez konusu seçmem istendiğinde, dosyasını takip ettiğim ülkeler içersinde Suriye en çok dikkatimi çeken ülke olmuştu. İki ülkenin uzun yıllar gerilimli olan ilişkileri 2000 yılından itibaren olumlu yönde ivme kazanmaya başlamıştı. Beşşar Esad ın 2004 yılı Ocak ayındaki, Suriye den Türkiye ye devlet başkanı düzeyinde 57 yıl sonra ilk i

defa yapılan tarihi Türkiye ziyareti ile daha da gelişen ilişkiler ve bu temayülün turizm alanındaki olumlu yansımaları, beni bu yönde bir çalışma yapmaya yönelten hususlardır. Türkiye nin komşularıyla olan problemlerini en alt düzeye indirme yaklaşımı, Suriye deki politika yapıcıların ve yeni devlet başkanının yenilikçi politikaları, Ortadoğu bölgesinin uzun yıllar süren istikrarsızlığının bölge ülkelerine hiçbir katkısının olmadığı aksine büyük zararlarının olduğu gerçeği, soğuk savaş sonrası dönemin getirdiği yeni fırsat alanları ve bölgesel ittifakların küresel tehditlerin olumsuz sonuçlarını azaltmadaki müspet etkileri gibi başlıca sebepler Türkiye ve Suriye nin yeni ilişkiler döneminin alt yapısını inşa etmiştir. Bu çalışmada, iki ülke arasındaki turizm ilişkilerinin mevcut durumu incelenmeye ve Mersin-Lazkiye-KKTC arasında Doğu Akdeniz bölgesinde yeni bir turizm destinasyonunun mümkün olup olmadığı konusunda bilgi üretilmeye çalışılmıştır. Bu tez çalışmasında başından itibaren benden katkılarını ve yardımlarını esirgemeyen başta ailem olmak üzere, Daire Başkanımız Sayın Mesut Özbek e, sırasıyla İkili Turizm İlişkilerinde Şube Müdürlüğü görevinde bulunmuş olan Sayın Sermin Dedeoğlu na, Sayın Özgen Türkgücü ne, Sayın Ayten Turay a, Sayın Talat Özgen e, İkili Turizm İlişkileri Şubesi ndeki mesai arkadaşlarıma, ayrıca 2008 yılı Mayıs ayından itibaren geçici görev ile çalıştığım Toplumsal Faaliyetler Koordinatörlüğü sorumluları Strateji Geliştirme Başkanı Sayın Hikmet Kaçdıoğlu ve Bakanlık Müşaviri Sayın Servet Ayman a ve Koordinatörlükteki mesai arkadaşım Uzman Yardımcısı Sayın Bünyamin Gökgöz e ayrı ayrı çok teşekkür ederim. ii

GİRİŞ Türkiye ve Suriye arasındaki turizm ilişkilerinin ve bu ilişkileri hazırlayan tarihi, sosyal, siyasal ve ekonomik unsurların analiz edilerek Doğu Akdeniz bölgesinde, Mersin-Lazkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasında yeni bir turizm destinasyonunun oluşturulup oluşturulamayacağı konusu analiz edilmeye çalışılmıştır. Tezin hazırlanmasında belge analizi ve betimleme yöntemi kullanılmıştır. Birinci bölümde turizm kavramının tarihi süreç içerisinde oluşumu ve turizm faaliyetlerinin gelişim süreci ile turizm sektörünün dünya ekonomisine ve özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler (GOÜ) grubunun ekonomilerine olan etkileri incelenmeye çalışılmıştır. 2008 yılının sonu itibariyle Dünya Turizm Örgütünün yayınladığı geçici rakamlara göre dünya genelinde turist sayısı 924 milyona ulaşmıştır. 1 Bu çaptaki bir insan hareketinin oluşturduğu ekonomik değerin ise yılda 1 trilyon ABD Dolarına yaklaştığı yine Dünya Turizm Örgütünün araştırmalarında ifade edilmektedir. Toplamdaki bu rakamın günlük olarak 3 milyar ABD Dolarına karşılık geldiği düşünüldüğünde, turizm sektörünün özellikle gelişmekte olan ülkeler için ciddi anlamda döviz getirisi sağladığı görülmektedir. İnşaat başta olmak üzere 40 a yakın farklı sektörü de etkileyen turizmin, istihdamın arttırılmasına ve üretim kapasitelerinin yükseltilmesine de katkı sağlamaktadır. Ancak, istikrarlı bir turizm büyümesinin sağlanması da bu noktada öne çıkmaktadır. Sürdürülebilir turizm gelişimi kavramı Türkiye de turizm sektörü içerisinde uzun yıllar istişare edilmiştir. Çünkü sürdürülebilir bir turizm hareketi sağlanamadığı takdirde, ekonomi için beklenilen çapta olumlu bir etkinin sağlanması mümkün görünmemektedir. İkinci bölümde, Ortadoğu kavramı ile birlikte iki ülke arasındaki ilişkilerin tarihi, sosyal, siyasi ve psikolojik seyri irdelenmeye çalışmıştır. Bu süreçler sonucunda oluşan birikimin, soğuk savaş sonrası döneme yansımaları ve Suriye deki iktidar değişiminin ikili ilişkiler üzerinde oluşturduğu pozitif etki de bahsedilen 1 http://unwto.org/facts/eng/barometer.htm

konular arasındadır. Ortadoğu coğrafyasının petrol ile iyice kayganlaşan siyasi yapısı, Osmanlı İmparatorluğu nun çöküşüyle birleştiğinde sürekli bir istikrarsızlık sürecinin bölgede uzun yıllardır hâkim olduğu gerçeğini karşımıza çıkarmaktadır. 1948 sonrası İsrail devletinin de kurulması ile birlikte bölgedeki şartlar daha da ağırlaşmıştır ve bu durum etkilerini hâlihazırda da devam ettirmektedir. Bu ağır sürecin, Türkiye-Suriye ilişkilerinin psikolojik çerçevesini çizdiğini de rahatlıkla söyleyebiliriz. İki ülke arasındaki ilişkilerde yaşanan olumlu seyir, 1998 Adana Mutabakatı ile başlamış, 2000 yılında devlet başkanı Hafız Esad ın vefatıyla boşalan koltuğa oğlu Beşşar Esad ın gelmesi ile de devam etmiştir. Her iki ülke de geçmişte yaşanılan olumsuzluklardan uzak durmaya ve ortak faydaları geliştirmeye çalışmaktadırlar. Üçüncü bölümde, Suriye Arap Cumhuriyeti nin ve KKTC nin sosyoekonomik yapıları analiz edilmiştir. Her iki ülkenin toplumsal ve ekonomik yapılarının temel özellikleri ifade edilmeye çalışılmıştır. Dördüncü bölümde ise, öncelikle iki ülke arasındaki turizm ilişkilerinin yasal çerçevesi ifade edilmiştir. Türkiye ve Suriye nin turizmden sorumlu bakanlıkları arasındaki münasebetler ve bu ilişkilerin yansımaları incelenmeye çalışılmıştır. İki ülke arasındaki turizm hareketliliğinin sayısal verileri ve turizm ile ilgili planlama politikalarına ilişkin yasal mevzuatların neler olduğu konusu irdelenmiştir. Ayrıca, Mersin-Lazkiye-KKTC arasında yeni bir destinasyonun oluşturulmasına yönelik yapılabilecek çalışmalar bağlamında, kruvaziyer turizminin, inanç turizminin ve sağlık turizminin öncelikli olarak değerlendirilebileceğine ilişkin önerimizin açıklanmasına çalışılmıştır. Kruvaziyer turizmi, inanç turizmi ve sağlık turizmi öncelik alınarak bu bölgeler arasında planlanacak destinasyonunun sürdürülebilir bir turizm hareketi yaratacağı düşünülmektedir. 2

ABSTRACT This thesis aims to examine the bilateral relations between Turkey and Syria in the field of tourism. It is pointed out that what the meaning of tourism is and significance of the economic value that it has. In this context, an effect of tourism activities to the developing countries is also mentioned. Moreover, it is stated that increased importance of export-led industrialization policies for them, which creates more foreign exchange requirements, take an active part in development of tourism sector. Tourism has also a positive effect to boost production and employment. Turkey and Syria have existed in the Middle East. What the meaning of the Middle East is and core countries policies towards to this region are also emphasized. With the collapse of the Ottoman Empire, Turkey s relation with Arabic world and Syria re-shaped. Cold War that begins with immediately after the Second World War indicates breaking point of the bilateral relations between two countries. Beşşar Esad s liberal policies, which started after 2000, promote relations between them. With the warm atmosphere in bilateral relations, both sides intended to take effectual steps in the field of tourism. Mutual visits between both public and private sector representatives of tourism became densely massed. Syria asks to use Turkey s experiments in the range of tourism. To this end, mutual meetings have held regarding Turkish tourism legislation and development of private sector in Turkey. In this study, a new tourism destination project was proposed among Mersin-Lattakia- Turkish Republic of Northern Cyprus in order to promote relations between two countries. It is claimed that to improve the called destination depends on making efforts in the field of cruise tourism, faith tourism, and health tourism in this region. 99

Ek-X Ciltli Tez Sırt Örnekleri Türkiye-Suriye Turizm İlişkileri (Mersin-Lazkiye-KKTC Üçgeninde Yeni Bir Destinasyon Modellemesi Mümkün Müdür?) T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı Bahattin Doğanay Haziran/2009

KÜLTÜR VE TURİZM UZMANLIK TEZİNİN ÇOĞALTILMASI VE YAYIMI İÇİN İZİN BELGESİ Tezi Hazırlayanın Adı Soyadı : Bahattin Doğanay Tez Konusu : Türkiye-Suriye Turizm İlişkileri Tez Danışmanı : Ayten Turay Kültür ve Turizm Uzmanlık Tez çalışmamın, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yayımlanarak Milli Kütüphane ve İhtisas Kütüphanesinde her türlü elektronik formatta arşivlenmesini ve kullanıma sunulmasını kabul ediyorum. 01/06/2009

SINAV YETERLİK KOMİSYONUNA BEYAN Bu belge ile bu uzmanlık tezindeki bütün bilgilerin akademik kurallara ve etik davranış ilkelerine uygun olarak toplayıp sunduğumu; ayrıca, bu kural ve ilkelerin gereği olarak, çalışmada bana ait olmayan tüm veri, düşünce ve sonuçları andığımı ve kaynağını gösterdiğimi beyan ederim. 01/06/2009 Bahattin Doğanay Kültür ve Turizm Uzman Yardımcısı

ÖZGEÇMİŞ Bahattin Doğanay 06.11.1975 tarihinde Ankara da doğdu. 2000 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi, Tarih bölümünden mezun oldu. 15.08.2000 tarihinde uzman olarak Başbakanlık Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığında görev aldı. Bu görevini 15.09.2001 tarihine kadar sürdürdü. 26.09.2001 tarihinden itibaren Milli Eğitim Bakanlığı na bağlı olarak İngilizce öğretmenliği yaptı. 31.03.2003 tarihinde Turizm Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Koordinasyon Daire Başkanlığında memur olarak görevlendirildi. 23.12.2005 tarihinde aynı Bakanlığa Kültür ve Turizm Uzman Yardımcısı olarak atandı. Bahattin Doğanay iyi derecede İngilizce bilmektedir. Temel ilgi alanları, yakın dönem Türk tarihi ve Cumhuriyet tarihidir. 100

BİRİNCİ BÖLÜM TURİZM KAVRAMI VE TURİZM SEKTÖRÜNÜN EKONOMİK DEĞERİ 1.1. Turizm Kavramı Turizm kavramının bugünkü anlamıyla kullanılmaya başlaması 19. yüzyılın sonlarından itibaren görülmektedir. Yaygın olan ifade tarzıyla turizm, insanların sürekli konutlarının bulunduğu yer dışında yaptıkları seyahat ve gittikleri yerlerde geçici konaklamalarından doğan ihtiyaçlarının karşılanması ile ilgili faaliyetlerdir. 1 İnsanlar tarihin her çağında çeşitli nedenlerden dolayı seyahat etmişlerdir. Ancak, insanların bilinen tarihleri içerisinde yaptıkları seyahat faaliyetleri ne, bugünkü anlamda turizm diyebilir miyiz? 2 Günümüzde başta iletişim teknolojileri olmak üzere, hayatın her alanında etkileri her geçen dönem daha fazla hissedilen bilimsel bilginin büyük bir hızla artması, bireylerin ve toplumların ekonomik faaliyetlerini de bütünüyle etkilemekte ve dönüştürmektedir. Gerçekleşen bu dönüşümlerin ardından ortaya çıkan ekonomik büyüme sonucunda, kişi başına düşen gelirin artması, refah düzeyinin yükselmesi ve insanların kullanabilecekleri boş zamanların çoğalması, turizme, tarihte insanların ticari, dini ve askeri amaçlarla yaptıkları seyahatlerden çok farklı bir şekil ve anlam vermiştir. 3 Turizm olgusunun içinde genellikle dinamik bir unsur olarak kabul edilen seyahat faktörü vardır. Ayrıca, teorik olarak insanların yaptığı bütün seyahatlerin turizm kavramının bir unsuru olduğu da söylenemez. Hangi seyahatlerin turizm hareketi olarak tanımlanabileceğine seyahat amacı ile birlikte karar verilebilir. Bazen çok kısa seyahatler amacı ile birlikte ele alındığında turizm kavramının 1 M. İlhan Gürkan, Turizm Hareketlerinin Sosyal Yapıdaki Değişimlere Etkileri, THK Basımevi, Ankara, 1996, s. 13 2 a.g.e., s. 18 3 Mehmet Özdemir, Turizmin Türkiye nin Sosyo-Ekonomik Yapısına Etkileri, Turizm Bankası Yayınları, Ankara, 1992, s. 18

içerisinde kendisine yer bulurken, uzun seyahatler turizm kavramı içerisinde yer almayabilmektedir. Turizm hareketinin oluşmasında ve tanımlanmasında mutlaka gerekli ikinci unsur konaklamadır. Konaklama kavramı açıklanırken, konaklamanın nerede yapıldığı, süresi ve sebebi de dikkate alınması gereken temel hususları oluşturmaktadır. 4 Herhangi bir seyahat ve konaklamanın turizm olayı içinde sayılıp sayılamayacağını belirlemek için, a) Seyahatin devamlı ikamet edilen, çalışılan ve günlük ihtiyaçların sağlandığı yerler dışında yapılması; b) Konaklama sırasında genellikle turizm işletmelerinin ürettiği mal ve hizmetlerin talep edilmesi; c) Konaklamanın geçici olması, hususlarında kesin bir tespit yapılabilmesi gerekmektedir. 5 Turizmin öznesi insandır. İnsanların bir bölgeden bir başka bölgeye serbestçe dolaşımı turizmi geliştirir. Turizmin talep yönünü oluşturan turist pazarlarındaki başlıca ziyaretçi profili başlıca şunlardan oluşur 6 : A) Dinlence amaçlı ziyaretçiler: Bu ziyaretçi profili de kendi içerisinde iki başlık altında incelenebilir. Bunlar: A-1) Kitle turizmi olarak tanımlanan ve deniz-kum-güneş üçgeninde turistlerin hizmetine sunulan kıyı bölgelerini tercih eden ziyaretçilerdir. Günümüzde turizm, çoğunlukla doğal turizm kaynaklarını kullanan dinlence amaçlı turistlerin talebinden oluşmaktadır. Örneğin Akdeniz kıyılarına yönelik tatil turlarına katılan turistler kitle turizm talebini oluşturur. Kitle turizmi ucuz havayolu ulaşım olanakları ile düzenlenen paket turlara iştirak eden turistlerden oluşmaktadır. Kitle turizminde, son derece standartlaştırılmış turistik ürünler satılır. Ürün homojen niteliğe sahip standart paket turdur. Turistik ürünün sunulduğu çekim merkezleri 4 Gürkan, a.g.e., s. 21 5 Tunca Toskay, Turizm, Turizm Olayına Genel Yaklaşım, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Yayınları, İstanbul, 1983, s. 38 6 Şükrü Yarcan, Türkiye de Turizm ve Uluslararasılaşma, Boğaziçi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 1998, s. 3-4 4

birbirinin aynıdır ve destinasyondaki kaynakların varlığı ve niteliği turistin destinasyon tercihini etkilemez. 7 A-2) Kültür turizmi olarak tarif edilen ve en geniş anlamıyla kültürel motivasyonlar ile seyahat ederek gittikleri yerdeki tarihi ve bir ulusa ait değerleri gören ve inceleyen ziyaretçilerdir. 8 Deniz-kum-güneş pazarına yönelik tatil turizminin doyuma ulaşması, çevre ve ekolojik denge konusunda yapılan tartışmalar, doğal güzellikler ve kaynaklardan yoksun olmak ve bireylerin tarihi değerler hakkında bilinçlenmeye başlamaları sonucu kültürel motiflere yönelinmiş durumdadır. Dünya Turizm Örgütünün yaptığı tahminlere göre, kültür turizmine yönelik artış trendinin özellikle Avrupa, Ortadoğu ve Asya bölgelerinde devam edeceği ifade edilmektedir. Kültürel turizmin temelinde çok çeşitli nedenler yatmaktadır. Eski sanat eserlerinin, tarihi yapıların, müzelerin, eski uygarlıkların ve onlara ait kalıntıların görülmesi amacı, araştırma, keşif ve dini amaçlı seyahatler, yerel mimari ve orijinal özellikler, kütüphaneler, yerel mutfak, festivaller ve fuarlar, tiyatro ve sinema, müzik ve dans, lisan ve edebi çalışmalar ve alt kültürleri tanıma amacıyla yapılan seyahatler kişilerin bilgi ve görgülerini arttırmakta ve kültür turizmi içinde yer almaktadır. 9 B) İktisadi ve mesleki toplantı amaçlı ziyaretçiler: Bu guruba dahil olanlar, ekonomik, ticari veya mesleki ilişkiler nedeniyle gerekli olan ikili veya çok taraflı görüşmelere katılmak amacıyla seyahat eden ziyaretçilerdir. İktisadi ve mesleki toplantı amaçlı turizm, uluslararası ekonomik ilişkilerin artışıyla önem kazanan bir turizm türüdür. Bu kapsamdaki turistlerin yoğunluğu, dünya ticaret hacminin genişlemesi ve çekim merkezi olan ülkelerdeki ekonomik kalkınma ve gelişme düzeyinin yükselmesi sonucunda giderek 7 Yarcan, a.g.e., s. 4 8 İsmail Kızılırmak, Hüseyin Kurtuldu, Kültürel Turizmin Önemi ve Tüketici Tercihlerinin Belirlenmesine Yönelik Bir Çalışma, Karadeniz Teknik Üniversitesi Ticaret ve Turizm Eğitim Fakültesi Dergisi Yıl: 2005 Sayı:1, s. 101 9 İ. Kızılırmak, H. Kurtuldu, a.g.m., s. 102 5

artmaktadır. 10 Bu kapsamda, mesleki örgütlenmelerin ve araştırma merkezlerinin düzenledikleri kongreler de bu tanımdaki turizm hareketlerine dahil edilebilir. Turizmde yoğun olarak üç türlü kaynak mevcuttur: a) Doğal kaynaklar, b) İnsan yapısı kaynaklar, c) Sosyo-kültürel kaynaklar. Mevzu bahis kaynaklar, bir ülkenin doğal, tarihsel ve kültürel zenginliğinin bir parçasıdır. Ancak bu unsurlar aynı zamanda turizm endüstrisi ve turistler tarafından yoğun biçimde kullanıldığı için turizm kaynakları olarak da adlandırılırlar. Kaynakların varlığı ve kendilerini sürdürebilmeleri turizme bağlı olmamakla birlikte, turizm özellikle tarihsel ve sosyokültürel kaynakların varlıklarını sürdürmeleri ve geliştirmeleri için bir araç olarak kullanılabilir. Her türlü kaynak, özellikle kültür bir ülkenin ulusal benliğinin bir parçasıdır ve yalnıza turizmi geliştirmek için kullanılmamalıdır. Oysa kitle turizminin hızla geliştiği turist çekim ülkelerinde turizm, sattığı ürünleri oluşturan kaynakları tüketir. Kültür kaynaklarının turizmde bilinçsizce kullanımı bu değerlerin biçim değiştirmesine ve hatta yok olmasına neden olur. Elbetteki bir ülkenin kültür varlıklarının yabancı turistler için çekiciliği vardır, ancak bu kaynaklar öncelikle ülkenin ve ulusal benliğin ayrılmaz bir parçasıdır. Varlıkların korunmaları ve süreklilikleri ülke insanına, onların bu kaynakları kullanmasına ve yaşatmasına bağlıdır. Özellikle benzeri bulunmayan kültürel değerler ki, turistler için en çok çekiciliği olan varlıklardır, turizmin olumsuz etkilerinden korunmalıdır. 11 1.2. Turizm Sektörünün Ekonomik Değeri Dünya Turizm Örgütünün (DTÖ) son verilerine göre, geçen 60 yıllık süreçte turizm, devam eden büyüme ve çeşitlilik kazanma deneyimi ile dünyada en geniş ve en hızlı büyüyen ekonomik sektörlerden biri haline gelmiştir. Bu süreç içerisinde, yeni yeni destinasyonlar açılmış ve bu bölgelerde turizmin gelişimine yönelik yatırımlar gerçekleştirilmiştir. Esasen, DTÖ uluslararası turizmi, dünya ekonomisi 10 Yarcan, a.g.e., s. 5 11 a.g.e., s. 7-8 6

için anahtar unsur (key driver) olarak tanımlamakta ve sosyo-ekonomik ilerleme için modern turizmin vazgeçilmez bir olgu haline geldiğinin altını çizmektedir. 12 Turizm uluslararası ticaretin temel kategorilerinden biri haline gelmiştir. Bugün, ihracat gelirleri içerisinde uluslararası turizm, petrol, kimya ürünleri ve otomotiv ürünlerinden sonra dördüncü sırayı almaktadır. Pek çok gelişmekte olan ülke için, yeni iş sahaları açarak ve kalkınma fırsatları oluşturarak, başlıca gelir kaynağı ve ihracat kalemi olmuştur. Rakamsal verilere bakacak olursak, 1950 yılında uluslararası turist sayısı 25 milyondan, 2007 yılında 903 milyona yükselmiştir. Bu sayıdaki turist hareketinin meydana getirdiği turizm gelirleri ve ulaştırma hizmetleri gelirleri 2007 yılı itibariyle 1 trilyon ABD dolarını aşmıştır. Bunun günlük olarak oluşturduğu rakam yaklaşık 3 milyar ABD dolarıdır. 1950 yılında en üst düzeyde turist çeken 15 destinasyon, tüm uluslararası turist sayısının % 98 ini kendisine çekerken, 1970 de bu oran % 75 e, 2007 yılı itibariyle de % 57 ye gerilemiştir. Bu da göstermektedir ki, yeni destinasyonlar ortaya çıkmıştır ve bunların büyük çoğunluğu gelişmekte olan ülkelerdedir (GOÜ). 13 Yine DTÖ verileri incelendiğinde, 2007 yılındaki toplam 903 milyonluk turist sayısı 2006 yılı ile mukayese edildiğinde % 6.6 lık bir artışa tekabül etmektedir. 2001 ve 2003 arasında terörizm, SARS ve ekonomik sarsılmalara rağmen, turizmde 1995 yılı ile 2007 arasında ortalama her yıl % 4 lük bir büyüme gerçekleşmiştir. Uluslararası turizm gelirleri 2007 yılında 856 milyar ABD Dolarına (625 milyar Euro) yükselmiştir ve bu rakam 2006 yılı ile mukayese edildiğinde % 5.6 lık bir artışa işaret etmektedir. 2008 Haziran ayı verilerine göre, 2008 in ilk dört ayında turizm talebi belli bir seviyede tutunmuştur. 2008 yılı Ocak-Ağustos dönemine ilişkin verilere bakıldığında 2007 yılının aynı dönemine nazaran % 4 lük bir büyümenin olduğunu görülmektedir. 2008 yılının tamamı için, tüketici güvenini olumsuz etkileyen ve harcanabilir gelirlerin kısıtlanmasını gündeme getiren küresel ekonomideki belirsizlikler dolayısıyla, yumuşak bir büyümenin gerçekleşeceği beklenmektedir. Ayrıca, ekonomik durum ile ilgili mevcut sıkıntıların 2009 yılında 12 Tourism Highlights 2008 Edition, s.1, www.unwto.org 13 a.g.e., s. 1 7

da devam edeceği düşünülerek oluşturulan senaryolara göre, gelecek yıl için DTÖ nün ilk tahminleri uluslararası turizmin %0 ile %2 arasında bir büyüme sağlayabileceği yönündedir. 14 2010 yılı için turist sayısının 1 milyara, 2020 yılı için ise 1.6 milyara ulaşmasının beklendiği yine Dünya Turizm Örgütünün söz konusu çalışmalarında yer almaktadır. 15 Bu rakamların da bize gösterdiği durum, turizm sektörünün, dünya gayri safi hasılasının önemli bölümünü oluşturan ve dünyada en hızlı gelişen sektörlerin başında yer aldığı gerçeğidir. Harcanabilir kişisel gelirlerden turizm ve tatile ayrılan payın artması, ulaşım ve iletişim teknolojisindeki hızlı gelişme ve insanların şimdiye kadar görmedikleri ve merak ettikleri yeni bölgeleri ziyaret etme eğilimlerini arttırmıştır. Tipik turistik faaliyet olarak adlandırılan konaklama, planlama, gezi organizasyonu ve satışı gibi faaliyetlerin yanında, ulaşım ve inşaat sektörlerinin faaliyetlerini de kapsayan turizm sektörü, bu dinamik yapısı ile diğer sektörlerin de gelişiminde itici güç olarak işlev görmektedir. Turizm hareketliliği milyonlarca insanı tüketici ve üretici olarak ilgilendirir. Ekonomik gelişmenin itici ve sürükleyici bir elemanı olan turizm her şeyden önce; mal ve hizmetlerin tüketimini ve bu mal ve hizmetleri üreten firmalar içinde bir gelir kaynağını ifade eder. Bu ihtiyaçların artması daha çok mal ve hizmet üretmek zorunluluğunu, yatırımları, üretimi ve gelirleri arttırmıştır. Turizmin milli gelire olan katkısı yanında, sağladığı döviz geliri ile ödemeler dengesi açığının kapanmasında da önemli rol oynamaktadır. Geniş kitlelere is imkânı sağlamasının bir sonucu olarak istihdamın en fazla olduğu emek yoğun sektörlerden biri olma avantajına sahip olan turizm sektörü, aynı zamanda ülkeler için etkin bir pazarlama ve reklam aracı olma özelliğini de sürdürmektedir. 16 14 UNWTO World Tourism Barometer, Volume 6 No.3 October 2008 s.1 15 Tourism Highlights 2008 Edition, s.1, www.unwto.org 16 İlkay Dilber, Turizm Sektörünün Türkiye Ekonomisi Üzerindeki Etkisinin Girdi-Çıktı Tablosu Yardımıyla Değerlendirilmesi Celal Bayar Üniversitesi İİBF Yönetim ve Ekonomi Dergisi Yıl:2007 Cilt. 14 Sayı:2, s. 205-206 8

Küreselleşen dünyada, gelişmekte olan ülkelerin (GOÜ) ekonomik büyümelerine etki eden önemli faktörler arasında mal ve hizmet ihracatından elde edilen döviz gelirleri yer almaktadır. Bu bakış açısının oluşmasında, 1960 lı yıllarda başlayan ve özellikle de 1980 li yıllardan sonra giderek popüler hale gelen ihracata dayalı ekonomik büyüme stratejisinin birçok gelişmekte olan ülkenin ekonomik büyümesinde önemli bir faktör olduğu deneyimi ile buna bağlı oluşan literatür etkili olmuştur. Ekonomik kalkınmayı gerçekleştirmek için GOÜ ler, üretim için gerekli olan teknolojiyi içeren sermaye ve ara mallarını yurt dışından ithal etmek durumundadırlar ki, bu durumda kalkınmanın finansmanı için tasarrufların yeterliliği sorunu aşılsa bile, döviz açığının ortaya çıkacağı açıktır. GOÜ lerde ihtiyaç duyulan yatırım ve ara malı ithalatının, mal ve hizmet ihracatından elde edilen kazançlarla finanse edilmesi mümkündür. GOÜ lerin gerek ihraç ettikleri ürün sayısının yetersizliği, gerekse ihraç edilen ürünlerin niteliği, mal ihracatından elde edilen gelirlerin küçük ve istikrarsız olmasına da yol açmaktadır. Bu durum ise, ekonomik büyüme için gerekli olan ithalatın karşılanmasında bir takım sorunları beraberinde getirmektedir. İhracat gelirlerinin yetersiz ve istikrarsız olduğu ülkelerde bu sorunu gidermede ön plana çıkan faktörler arasında, ihraç mallarının ve piyasalarının çeşitlendirilmesi yer alırken; bir diğer önlem tarihi ve doğal güzelliklere sahip ülkeler için turizm kazançları olmaktadır. Bu gelişmeler ışığında son yıllarda GOÜ lerin büyük bir kısmı, tarımsal ürünlerin ticaret hadlerindeki bozulma ve imalat sanayi ürünlerine yönelik yüksek koruma düzeyleri nedeniyle alternatif bir büyüme kaynağı olarak turizme ağırlık vermeye başlamışlardır. 17 Bu doğrultuda hareket eden ülkeler için dünya ekonomisiyle daha fazla entegre olmayı gerektiren turizm, geleneksel geçimlik tarım sektöründen modern sektörlere insan hareketi için de bir takım imkânlar sunmaktadır. Bu fırsatlar arasında istihdam yaratma, döviz kazancı sağlama, sermaye mallarının ithalatına finansman sağlama, hükümete gelir kaynağı olma, yan sektörler ile bağlantılar kurma, gelir ve istihdam çarpanı etkisi yaratma şeklinde sayılabilecek bir takım fonksiyonlar yer almaktadır. Kalkınma teorisyenleri, turizmin, başta küçük ülke ekonomileri olmak 17 Kemal Değer, Turizme ve İhracata Dayalı Büyüme: 1980-2005 Türkiye Deneyimi, Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi Yıl:2006 Cilt. 20 Sayı:2, s. 67-68 9

üzere, düşük gelirli GOÜ lerin sabitleşmiş geleneksel ihraç ürünlerine dayalı olan aşırı bağımlılıklarını azaltarak, ekonomik anlamda çeşitlemeyi sağlayabileceğini ileri sürmektedirler. GOÜ lerin ihracatını yaptığı mal karmasındaki çeşitlenme ise genellikle ekonomik riski ve gelirlerdeki dalgalanmayı azaltan önemli bir faktördür. Bununla birlikte M.T. Sinclair ve A. Tsegaye 1990 yılında Journal of Development Studies isimli dergide yayınlanan International Tourism and Export Instability adlı makalelerinde, turizm sektörünün yüksek bir büyüme performansı sergilemesi ve yabancı döviz gelirlerinin temel kaynaklarından biri olmasına rağmen, turizm büyümesinin endüstrileşmiş ve çoğu GOÜ lerdeki ihracat kazançlarındaki istikrarsızlık probleminde anlamlı bir azalış sağlayamadığını ortaya koymuşlardır. Fakat, turizm büyümesinin özellikle Türkiye ve Yunanistan gibi orta gelirli ülkeler ile küçük-açık ada ekonomilerinde, başta sermaye malı ithalatı olmak üzere imalat sanayinin gelişmesi için ihtiyaç duyulan dövizlerin sağlanmasına yardımcı olacağı da vurgulanmaktadır. 18 Turizmin ekonomi üzerinde yarattığı etkileri irdeleyen literatür, turizmin parasal ve reel ekonomik etkileri üzerinde yoğunlaşmaktadır. Turizmin parasal etkileri, ödemeler bilançosu etkisi ve çarpan etkisi olarak iki başlık altında değerlendirilir. Hizmet ihracatı ve görünmez ihracat kalemi olarak kayıt altına alınan turizm gelirlerinin ödemeler bilançosu üzerindeki etkisi açıktır. Turizmin, petrol, kimya ve makine üretiminden sonra dünyanın en büyük dördüncü endüstrisi olduğu gerçeği dikkate alındığında, başta GOÜ lerin ödemeler dengesi ve borç problemlerinin giderilmesi olmak üzere, çoğu endüstrileşmiş ülkedeki geleneksel imalat sektörlerindeki daralmaya karşı alternatif bir endüstri dalı olduğu giderek artan bir şekilde kabul görmektedir. Bununla birlikte turizm gelirlerinin ödemeler bilançosu üzerindeki etkisi, birçok ürünü ithal etmek zorunda kalan küçük ekonomilerde kendini daha belirgin olarak hissettirmektedir. Turizmin yurtiçi ekonomi üzerindeki bir diğer parasal etkisi de, çarpan mekanizması yoluyla ortaya çıkar. Yurtiçinde turistlerin yapmış olduğu harcamalar, ekonomideki farklı birimler açısından yeni gelirlerin yaratılmasına sebebiyet verir. Turist harcamalarından 18 Değer, a.g.m., s. 71 10

kaynaklanan çarpan etkileri ise dört başlık altında toplanabilmektedir: satış, üretim, gelir ve istihdam. Bu dört çarpan türünden en çok kullanılanı ve rağbet göreni turizm gelir çarpanıdır. Turizm-gelir çarpanın değeri, ekonomik yapı ve bir ülkenin kendi kendine yeterlilik derecesine göre farklılaşmaktadır. Çarpanın değeri, kısmen toplam harcamalardan yapılan sızıntılara bağlı olduğu için turizm sektöründe yapılması kaçınılmaz olan ithalatın varlığı, baskı altına alınmış turizm-gelir çarpanına yol açabilir. Ayrıca daha az entegre olmuş, yani zayıf sektörel bağlantılara sahip ekonomilerde çarpanın değeri de düşük olmaktadır. Bununla birlikte turizmden elde edilen gelirlerin harcanmasıyla ortaya çıkan çarpan etkilerinin yurtiçi ekonomide turistlerin yaptıkları harcama tutarlarından daha yüksek meblağlara ulaştığı açıktır. Diğer taraftan emek-yoğun nitelik taşıyan turizm sektöründeki gelişmeler, istihdam artışı sağlama yanında, tarım ve sanayi üretimini teşvik etme gibi reel ekonomik etkilere de neden olmaktadır. Turizm sektörü, geniş istihdam olanakları yaratarak işsizlik sorununun çözümüne önemli katkılar sağlayabilmektedir. Turizmin bu doğrudan etkisi yanında, özellikle sektörle güçlü ileri ve geri bağlantılara sahip diğer sektörlerde de istihdamı etkilemesi söz konusudur. Diğer bir ifade ile turizm sektörüne girdi sağlayan sektörler, turizmdeki artışlara bağlı olarak üretimlerini ve dolayısıyla istihdamlarını artırabilmektedirler. Bununla birlikte, J. Diamond 1977 yılında yayınlanan Tourism s Role in Economic Development: The Case Reexamined başlıklı makalesinde, Türkiye ekonomisi üzerine yaptığı çalışmada, turizm endüstrisinin açıkça emek-yoğun olmasına rağmen, verimlilik artışının ağırlıkla sermaye yoğun nitelikte olduğunu ileri sürmektedir. Bu sonuç, turizmin istihdam yaratmada etkin bir araç olmadığı anlamına gelebilmektedir. Ayrıca, turizmin kısa dönemde çeşitli işgücü türlerine ihtiyaç duymasının yanında, yaratılan iş fırsatları, mevsimlik ve düşük ödemeli nitelikte olup, sosyal gerilimlere de neden olabilmektedir. Bununla birlikte turizm sektöründe yaşanan olumlu gelişmeler, turizm sektörü ile ileri ve geri bağlantılara sahip sektörlerin büyümesine olanak sağlayabilir. Ayrıca bir ülkede turizmin büyümesi, döviz büroları, ulaştırma, konaklama ve güvenlik gibi destekleyici birimlerde kaçınılmaz bir büyümeye de ihtiyaç duyar. Özet olarak gelişmekte olan ülkelerde turizmin yarattığı tüketim-gelir hacmi, başta turizm sektörü olmak üzere tarım, sanayi, ticaret ve hizmetler 11

sektörlerinde büyüme yaratarak, bir bütün olarak ülke üretiminin artmasını teşvik edebilmektedir. 19 19 a.g.m., s. 72-73 12

İKİNCİ BÖLÜM ORTADOĞU VE TÜRKİYE - SURİYE İLİŞKİLERİNİN TARİHSEL PERSPEKTİFİ 2.1. Ortadoğu Aklı ortaduğusunda öldürme ziyafetine çağıran nedir, Kudüs te, Bağdat ın bahçecikleri arasında, yahut Şam da, Beyrut ta, Kahire de? Geriye kalan ne, yok olup giden ne, Bu bellekten damla damla akan ne? Kim cesaret edecek bu karanlık anda, Bu bölünmüş anda, Bağırmaya: Hayır, hayır, Işığımız vehimden başka bir şey değil ve biz kağıttan bir beşeriz ancak. Adonis 1 İkinci Dünya Savaşından sonra bilimsel çalışmalarda ve uluslararası siyasette giderek kullanımı yaygınlaşan Ortadoğu (Middle East, Moyen Orient, eş-şarku l- Evsat) kavramını ilk defa 1902 yılında Amerikan deniz tarihçisi ve stratejisti Alfred Thayer Mahan (öl. 1914) National Review de yayınlanan Basra Körfezinin önemini ele aldığı The Persian Gulf and International Relations başlıklı yazısında, Arabistan ile Hindistan arasındaki bölgeyi ifade etmek için kullanmıştır. 20. yüzyılın başlarında Basra Körfezinin stratejik önemini ve bu bölgede Alman imparatorluğu, İngiltere ve Rusya nın nüfuz mücadelelerini anlatmaya çalışan Mahan, jeostratejik bir konsept dahilinde kullandığı Ortadoğu kavramı ile, Suveyş ten Singapur a kadar uzanan deniz yolunun bir bölümünü koruyan ve kesin şekilde sınırlarını belirtmediği bir bölgeyi anlatmaktaydı. Mahan ın ardından İngiliz gazetesi The Times ın dış politika editörü Valentine Chirol, Tahran muhabiri imzasıyla Basra Körfezi nin stratejik önemini, Almanya nın bölgede inşa etmeye çalıştığı Bağdat demiryolunun Basra ya kadar uzatılmasının İngiltere nin bölgede ve Asya daki çıkarlarına vereceği zararları anlattığı yazılarına Ortadoğu nun Problemleri başlığını koymuş ve kavramın kamuoyunda benimsenmesine katkıda bulunmuştur. 2 1 Adonis (Ali Ahmet Sait), Kör Kahin, YKY Yayınları, İstanbul, 2008, s. 35 2 Davut Dursun, Ortadoğu nun Ekonomik, Sosyal ve Siyasi Yapı Özellikleri Üzerine Genel Tespitler, http://iibf.kou.edu.tr/ceko/ssk/kitap50/51.pdf, s. 1233

Birinci Dünya Savaşı ndan sonra Ortadoğu kavramı resmiyet kazanmıştır. İngiltere hükümetinde Sömürgeler Bakanlığı bünyesinde Middle Eastern Department adıyla bir idari teşkilat oluşturulmuş ve Osmanlı Devletinden koparıldıktan sonra birer İngiliz mandası olan Filistin, Mavera-i Ürdün ve Irak bu teşkilata bağlanmıştır. Ardından İngiltere deki Coğrafi Adlar Daimi Komisyonu (Permanent Commission on Geographical Names) Yakındoğu yu sadece Balkanları ifade edecek şekilde yeniden tanımlarken Ortadoğu kavramını da Türkiye, Mısır, Arap Yarımadası, Körfez Bölgesi, İran ve Irak ı kapsayan bir bölge olarak belirlemiştir. Böylece İstanbul boğazından Hindistan ın doğu kıyılarına kadar uzanan bölge Ortadoğu olarak isimlendirilmiştir. İkinci Dünya Savaşı sırasında Kahire merkezli Middle East Air Command adıyla bir birim oluşturulmuş ve İngiltere nin bölgedeki mandaları olan Filistin, Ürdün ve Irak ın yanı sıra Aden ve Malta da buranın kontrolüne verilmişti. Daha sonra İran ve Eritre de bu komutanlığın kontrol alanına dâhil edilmiştir. 3 Batı merkezli sübjektif bir kavramlaştırma olan Ortadoğu kavramının kullanımı ilerleyen tarihi süreçte bütün dillere yerleşmiştir. Ortadoğu sadece belirli bir coğrafi bölgeyi değil aynı zamanda farklı bir kültürü, medeniyeti, sosyal yapıyı ve ilişkileri de ifade etmektedir. Tarihsel bakımdan Ortadoğu bölgesi, medeniyetlerin geliştiği, semavi dinlerin doğup dünyaya yayıldığı, kıtalararası ticaret yollarının geçtiği, farklı kültürlerin buluştuğu ve başka yerlere intikal ettiği bir kavşak noktasını oluşturmaktadır. 4 Ortadoğu tanımlaması objektif bir coğrafi tanımlama olmaktan çok kültürbağımlı niteliği öne çıkan bir jeokültürel tanımlama olma özelliği taşıdığı içindir ki, 20. yüzyılın başında Balkanları da kapsayacak şekilde kullanılmıştır. Ardından 20. yüzyıl boyunca politika yapıcılarının ve araştırmacıların bakış açılarını yansıtan farklı ve çoğu zaman çelişik tanımlamalarla kullanılmaya devam etmiştir. 5 3 Dursun, a.g.m., s. 1236 4 Dursun, a.g.m., s. 1231 5 Ahmet Davutoğlu, Stratejik Derinlik, Türkiye nin Uluslararası Konumu, Küre Yayınları, İstanbul, 2008, s. 324 14

En dar şekliyle Mısır dan İran a uzanan Nil ve Mezopotamya havzalarının arası için, en geniş şekliyle de Fas tan Pakistan a kadar yayılan, başka bir deyişle Atlantik ten Ganj havzasına kadar uzanan bölge için kullanılan bu kavram tarihi/dini çerçeve olarak özellikle İbrahimi gelenekte odaklaşmakla birlikte kadim insanlık birikimini, medeniyet aidiyeti ve jeo-kültürel havza olarak İslam kimliğini, jeoekonomik kaynak olarak petrolü, fiziki coğrafya olarak kurak bozkır ve çöl iklimini, stratejik olarak Avrasya yı çevreleyen Rimland 6 kuşağının merkezi hattını çağrıştıracak unsurlarla anılagelmiştir. 7 Aslında, bu kavramın kullanılış biçimi de, bu kullanılış biçiminin tarihi referansları da bölgenin jeokültürel yapısı ile jeopolitik yapısı arasındaki yakın ilişkinin yansımalarıdır. Ortadoğu kavramı üzerine geniş bir çalışma yapan Roderic H. Davison, Ortadoğu yu İslam dini etrafında oluşan jeopolitik bir birim olarak tanımlamıştır. Churchill in Ortadoğu yu 20. asrın başında o zaman Osmanlı Devleti egemenliği altında bulunan Arnavutluk ve Balkanlardan başlatması Ortadoğu kavramındaki jeokültürel ve jeopolitik bileşimi ortaya koymaktadır. Bu nedenle, Ortadoğu nun bir özelliği İslam dini etrafında oluşan bütünlük ise, bir diğer özellik de Osmanlı dan kalan ortak tarihi mirastır. 8 Ortadoğu geleneksel yapılar ile modern yapıların, kaos ile düzenin, sosyal ve ekonomik alandaki zıtlıkların, en zenginlerle fakirlerin, geleneksel monarşilerle demokrasi sürecinde belli merhaleler kat eden sistemlerin buluştuğu bir yerdir. Coğrafi ve fiziki çeşitliliği sosyal, ekonomik, kültürel, demografik ve siyasal çeşitlilik izlemektedir. 9 Bu çeşitlilik içersinde farklı medeniyetler arasında gerçekleşen ekonomik, kültürel ve sosyal alışveriş Ortadoğu yu Sanayi Devrimi hariç tutulacak olursa dünya tarihini en çok etkileyen gelişme ve değişmelerin görüldüğü bir bölge haline getirmiştir. Bu sebeple, dünya hakimiyetine yönelmek 6 Nicholas John Spykman ın ürettiği jeo-politik teori olan kenar-kuşak teorisi ni ifade eden kavramdır. Spykman gerçek hakimiyet gücünün Batı Avrupa-Türkiye-Irak-Pakistan-Afganistan- Hindistan-Çin-Kore-Doğu Sibirya dan oluşan kenar-kuşak hattında (rimland) olduğunu iddia ederek bu hatta hakim olan gücün dünyaya hakim olacağı tezini geliştirmiştir. 7 Davutoğlu, a.g.e., s. 324 8 a.g.e., s. 132 9 Dursun, a.g.m., s. 1231-1232 15

isteyen her devlet için Ortadoğu hakimiyeti en önemli ve vazgeçilmez bir adım olmuştur. Ortadoğu, özellikle de Anadolu, bu devletler için sembolik şekliyle Frigya kördüğümü gibidir. Afroavrasya anakıtasına yönelik hakimiyet stratejisi geliştiren her güç, Büyük İskender gibi bu kördüğümü çözmek zorundadır. Bu zorunluluğun meydana getirdiği göçler ve gerek sıcak gerekse soğuk harpler bu bölgedeki toplumların şartlarını da etkilemiştir. 10 19. yüzyılın ilk yarısında Ortadoğu bu bölgede hakimiyet kurmak isteyen Avrupalı güçlerin kimi zaman diplomatik, kimi zaman askeri saldırılarına muhatap olmuştur. Bu yıllarda dünya hakimiyeti hırsıyla harekete geçen her lider gibi Napolyon da, Hint yolunu kontrol altına almak amacıyla Mısır üzerinden saldırıya geçmiş, fakat güçlü bir direnişle karşılaşarak Akka kalesi önlerinde geri dönmek zorunda kalmıştır. Sanayi Devriminin tamamlanması ile birlikte bölge, artık sadece ulaşım yollarının kavşak noktası değil, aynı zamanda sanayi hammaddesi için vazgeçilmez bir kaynak ve üretim fazlası için muazzam bir tüketim potansiyeline sahip geniş bir Pazar olarak yeni bir jeoekonomik anlam ifade etmeye başlamıştır. Bu yeni jeoekonomik anlam, bölge üzerinde süren rekabetin niteliğini, çapını ve yönünü değiştirmiştir. 11 Bu dönemde Ortadoğu, kendi çıkar çelişkilerine sahip İngiltere, Almanya, Fransa ve Rusya nın Şark Meselesi 12 adı altında formüle edilmiş diplomatik, askeri, siyasi ve kültürel saldırılarının tesiri altında kalmıştır. Bir yanda sıcak denizlere inmek isteyen Rusya, diğer tarafta sömürgeleriyle olan ekonomik ilişkilerini garanti altına almak isteyen İngiltere, öte yanda hakimiyet kavgası içinde yeni mevziler elde etmek isteyen Fransa ve gerçekleştirdiği Berlin-Bağdat hattını siyasi bir niteliğe büründürerek sömürgeciliğe geç katılmış olmanın açığını kapatmak isteyen Almanya, iç politik kavgalarla yıpranmış olmakla birlikte çok yönlü diplomasi ile ayakta durmaya çalışan Osmanlı Devleti üzerinden Ortadoğu ya yönelik yoğun bir rekabet içine girmiştir. 10 Davutoğlu, a.g.e., s. 131 11 a.g.e., s. 134 12 İlk defa 1815 yılında Viyana Kongresi sırasında Rus Çarının Osmanlı İmparatorluğu içersindeki Hrıstiyan halkın özellikle de Rumların konumları ile ilgili olarak gündeme getirdiği bir kavramdır. 16

Süper güçlerin yukarıda belirttiğimiz gayesi I. Dünya Savaşı sonunda gerçekleşmiştir. Gerçi bütün çabalara rağmen Şark Meselesinin bir gereği olarak Türkler Orta Asya ya kadar sürülememiş, ama Osmanlı Devletinin hammadde açısından son derece zengin olan toprakları sömürgeci güçler arasında paylaştırılmıştır. Bu paylaşımın Anadolu dışındaki bölümü Misak-ı Milli nin ilanı ile zamanın idarecileri tarafından da kabul edilmek zorunda kalmıştır. 13 Bu sömürgeci yapılanma ve ona dayalı olarak ortaya çıkan siyasi coğrafya bölgede Soğuk Savaş döneminde de etkilerini devam ettirmiştir. Uluslararası rekabetin ve çatışmanın merkezlerinden birisi olan bölgedeki ABD ile Sovyetler Birliği arasındaki rekabet, ideolojik, ekonomik, siyasi ve kültürel çatışmaların alt yapısını şekillendirmiştir. ABD nin çevreleme (containment) politikası ile SSCB nin sıcak denizlere inme politikaları bu bölge üzerinde çatışmıştır. Soğuk Savaş döneminin süper güçleri arasındaki rekabet bölge içi çatışmalara, bölgesel bütünleşme ve dayanışma hareketlerine, yapılanmalara ve husumetlere sebep olmuştur. 14 Özetle, Ortadoğu nun Soğuk Savaş süresince belirginleşen özellikleri dört ana noktada tebarüz etmiştir: a) ideolojik nitelikli jeokültürel kutuplaşma, b) petrol eksenli jeoekonomik yapılanma, c) küresel stratejik rekabeti yansıtan jeopolitik hat ayrışması ve d) İsrail in kurulması ile doğan ve gittikçe tırmanan bölge içi kültürel ve siyasi çatışma alanı. Ortadoğu nun Soğuk Savaşın kendine has şartlarınca belirlenen bu temel özellikleri seksenli yıllardan başlayarak değişmeye başlamış ve Soğuk Savaş sonrası dönemde hemen hemen tümüyle dönüşerek yeni nitelikler kazanmıştır. İdeolojik nitelikli jeokültürel kutuplaşma yerini bölge tanımlanmasının doğuşuna da yol açmış olan din ve medeniyet eksenli bir kutuplaşmaya terk etmeye başlamıştır. Batı teorisyenleri ve siyaset yapımcılarınca benimsenen ve özellikle İran Devriminden sonra başlayan, Körfez Savaşına kadar ivme kazanarak devam ettikten sonra 13 Davutoğlu, a.g.e., s. 134 14 Dursun, a.g.m., s. 1244 17

Medeniyetler Çatışması tezi ile zirveye ulaşan yaklaşım biçimi, bölgenin stratejik sonuçlar da doğuran bir din ve kültür kutuplaşmasına zemin teşkil ettiği varsayımını öne çıkarmıştır. 15 2.2. Türk-Arap İlişkileri Türk-Arap ilişkileri gibi çok köklü tarihi derinliği haiz ilişkilerin güncel stratejik dengeler içindeki seyrini tahlil etmek için sadece varolan siyasi parametreleri değil, bu siyasi parametrelerin ortaya çıktığı zemini de çok yönlü bir şekilde ele almak gerekir. Özellikle stratejik zihniyeti belirleyen tarihi, psikolojik ve sosyo-kültürel unsurları göz önünde bulundurmayan bir tahlil mekanik bir güç tahlili olmanın ötesine geçemez. Bugünkü ilişkileri olumlu ve olumsuz yönde etkileyen tarihi arkaplanı ile Türk-Arap ilişkileri kültür-siyaset etkileşimleri açısından tarihte az görülen dinamik bir seyir takip etmiştir. Benzer bir etkileşim Avrupa da Germen-Roma, Asya da ise Japon-Çin ilişkilerinde söz konusu olmuştur. Siyasi yapılanma açısından daha dinamik ve hareketli toplulukları oluşturan Germenlerin Roma nın Hristiyanlığını, Japonların Çin in Budizmini kültürü belirleyen bir din ve dünya görüşü olarak almaları gibi, Orta Asya dan hareketli ve dinamik siyasi kitleler olarak o dönem Arap egemenliğinde olan bölgelere giren Türkler de İslamiyet i benimseyerek çok yönlü bir medeniyet dönüşüm süreci içine girmişlerdir. Nasıl Hristiyanlık Germenlerin, Budizm Japonların tarihi kimliğini bir medeniyet idrakine dönüştürmüşse İslamiyet de Türklerin daha sonra kuracakları Selçuklu, Babür ve Osmanlı gibi büyük ölçekli siyasi yapıların medeniyet temelini oluşturmuştur. Arapların Emevi ve Abbasi dönemlerinde ortaya koydukları kültürel birikim bu medeniyet yapısına intikal ederken Türklerin Asya-derinlikli siyasal/askeri dinamizmi ve örgütlenme becerileri bütün Arap coğrafyasını etkilemiştir. İran ın köklü birikiminin izlerini de taşıyan bu etkileşim Osmanlı Devleti nin kültür ve 15 Davutoğlu, a.g.e., s. 136 18

siyaset dokusunu belirlemiştir. Bugün Arap coğrafyasının başkentleri olarak görülen Kahire, Şam ve Bağdat gibi şehirler hala Osmanlı-Türk izlerini barındırır. Buna karşılık İstanbul da zirveye ulaşan hat sanatı Arap yazsının sanat zarafetine bürünmüş şeklidir. Urfa, Konya ve Bursa gibi klasik Türk şehirleri de Arap coğrafyasında kalan benzer şehirlerle şehir dokusu itibariyle bir kültür bütünlüğünü sürdüregelmiştir. 16 Bu ortak etkileşim alanı Fransız Devrimi ile yaşanan ulusçuluk akımlarının Osmanlı kültür-siyaset coğrafyasında yol açtığı idrak parçalanması ile zayıflamıştır. Ulus-devlet oluşum sürecinin getirdiği ulusal kimlik ve siyaset yapılanması ihtiyacı, bu parçalanmayı bir tür öteki algılamasının doğuşuna zemin teşkil edecek bir psikolojik tepkiye dönüştürmüştür. Sömürgeci ülkelerin etkisi ve I. Dünya Savaşında yaşanan gelişmeler bu algılamayı tahrik etmiştir. Bu dönemden itibaren Türk milliyetçileri bağımsız bir Türk kültürünün oluşabilmesi için Arap tesirinden kurtulmayı olmazsa olmaz şart olarak görmeye; Arap milliyetçileri ise Arapların tekrar siyaset sahnesine dönüşünün Türk siyasetinin etkisinden arınmakla mümkün olabileceği kanaatini bir önkabul olarak benimsemeye başlamışlardır. Bu çerçevede Türk entelektüelleri Arap etkisinde geliştiği varsayılan Selçuklu-Osmanlı birikimini atlayarak İslam-öncesi Türk kültürü ile moderniteyi irtibatlandırmaya çalışırken, Arap entelektüelleri Arap Dünyasının baskı altında tutulduğunu düşündükleri Selçuklu-Osmanlı dönemlerini atlayarak Emevi-Abbasi dönemine atfen yeni bir siyasal yapı ve kültür oluşturmaya çalışmışlardır. 17 Özellikle seçkinlerin bilinçaltlarını etkileyen bu karşılıklı algılama biçimlerinin oluşturduğu psikolojik engeller Türk-Arap ilişkilerinin diplomatik düzeydeki seyrini de, küresel ve bölgesel düzeydeki muhtemel katkılarını da olumsuz yönde etkilemektedir. Bu etkilerin farkında olmakla birlikte rasyonel bir ilişki geliştirilmeksizin Türk-Arap ilişkilerinin sağlıklı bir zemine kavuşması güçtür. Çok yakın bir döneme kadar devlet tecrübesine sahip olmayan ülkelerinin bu konuda psikolojik tepkilerle davranmasını mazur görülebilir. Ancak, Türkiye gibi bölgede 16 a.g.e., s. 406 17 a.g.e., s. 407 19

yaklaşık dört asırlık mutlak ve kesintisiz egemenlik kurmuş bir tarihi mirasa sahip devletin bu psikolojik engelleri aşarak bölgeyi bütün unsurlarıyla anlayabilen, tahlil edebilen, yönlendirebilen ve kuşatabilen bir stratejik yaklaşım biçimi geliştirmesi gerekir. 18 2.3. Osmanlı Egemenliği Altında Suriye nin Konumu Akdeniz in doğu sahili ile kuzeyde Anadolu, doğuda Irak ve güneyde Ürdün, Lübnan ve İsrail ile çevrili bölgenin adı olan Suriye; Hitit, Mısır, Pers, Makedon, Roma ve Bizans gibi tarihin eski ve büyük uygarlıklarının yönetimi ve etkisi altında kaldı. Suriye M.S. 633 yılında Arapların egemenliği altına girince, bugünkü Ürdün, Lübnan, Filistin ve İsrail topraklarını da içeren geniş coğrafi birim, Bilad al-şam veya yalnızca al-şam diye adlandırılmıştır. 1865 yılında ise Şam ve Sayda nın birleştirilmesi sonucu ortaya çıkan vilayet Suriye diye adlandırılmıştır. Suriye 661-750 yılları arasında Emevi idaresi altında kalmıştır. Emevilerin halifeliği ele geçirmesi üzerine devlet merkezi Medine den Şam a nakledilirken, Arapça da bölgede kullanılan resmi dil haline gelmiştir. Suriye bu şekilde İslam dünyasında önemli bir yer edinirken, Emeviler tarafından bugünkü Şam, Humus, Ürdün ve Filistin şeklinde dört ayrı bölgeye ayrılmıştı. Emeviler den sonra 750 yılında Abbasilerin egemenliği altına giren Suriye, bu dönemde devlet merkezi ve halifelik Bağdat a taşınınca, önceki önemini yitirerek Abbasilere bağlı bir eyalet durumuna gelmiştir. 19 1258 Moğol istilasından sonra Memlukluların egemenliği altına girdiği andan itibaren, diğer Arap bölgelerinin büyük çoğunluğu ile birlikte Suriye de 20. yüzyılın ortalarına kadar sürecek şekilde, Arap olmayanlarca yönetileceği bir sürece girmiş olmaktadır. Memluklular döneminde idari yapısı değişikliğe uğrayan Suriye; Şam, Halep, Hama, Trablus, Safed ve Kerak olmak üzere altı idari bölgeye ayrılmıştır. 18 a.g.e., s. 409-410 19 Sabahattin Şen, Ortadoğu da İdeolojik Bunalım, Suriye Baas Partisi ve İdeolojisi, Birey Yayıncılık, İstanbul, 2004, s. 19 20