eysad Transatlantic Trade and Investment Partnership (TTIP) Between the EU and the USA and Its Potential Effects on Turkey ÖZET ABSTRACT

Benzer belgeler
AB-ABD SERBEST TİCARET ANLAŞMASI VE TÜRKİYE ÜZERİNE ETKİLERİ

Türkiye-Kosova Serbest Ticaret Anlaşması IV. Tur Müzakereleri. Caner ERDEM AB Uzman Yardımcısı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü

AB İLE GÜMRÜK BİRLİĞİ NİN GÜNCELLENMESİ

AB ABD TİCARET VE YATIRIM ANLAŞMASI VE TÜRKİYE YE ETKİLERİ NAZLI ÜSTÜN

Trans-Pasifik Ortaklığı Anlaşmasının Türkiye Ekonomisine ve Dış Ticaretine Etkileri

Türkiye-Meksika. Serbest Ticaret Anlaşması 2. Tur Müzakereleri Eylül 2014 Meksika

TÜRKİYE NİN DIŞ TİCARETİNDE SERBEST TİCARET ANLAŞMALARI HAKKINDA BİLGİ VE DEĞERLENDİRME NOTU

Ülkelerin ekonomik performanslarının büyük bir ölçüde

TÜRKİYE NİN AB PERSPEKTİFİ: AB PAZARI VE TÜRKİYE NİN KONUMU. Doç. Dr. Çiğdem Nas İktisadi Kalkınma Vakfı

4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU

İKV DEĞERLENDİRME NOTU

Dünya ekonomisinde kartlar yeniden karılıyor!

Serbest ticaret satrancı

TÜRKİYE ABD ARASINDAKİ EKONOMİK VE TİCARİ İŞBİRLİĞİ FIRSATLARI

ÇOK TARAFLI İLİŞKİLER VE AVRUPA BİRLİĞİ NİN GELECEĞİ KONFERANSI. Ümit Özlale

TTYO Çıkmazına Karşı, Farklı Bir Öneri NİTELİKLİ SANAYİ BÖLGELERİ MEHMET ÖZÇELİK

Sayı: /26 Kasım 2013 EKONOMİ NOTLARI. AB-ABD Serbest Ticaret Anlaşması ve Türkiye Üzerine Etkileri. Didem Güneş Merve Mavuş Arif Oduncu

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

24 HAZİRAN 2014 İSTANBUL

Finansal Krizden Bu Yana Dünya Ticaretinin En Kötü Yılı : 2015

TÜRKİYE-AB GÜMRÜK BİRLİĞİNİN GÜNCELLENMESİ. Doç. Dr. Çiğdem Nas İktisadi Kalkınma Vakfı

ÜLKELERİN 2015 YILI BÜYÜME ORANLARI (%)

UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2015 LANSMANI 24 HAZİRAN 2015 İSTANBUL

HALI SEKTÖRÜ. Kasım Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı : Türkiye İçin Bir Değerlendirme

TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter

YÜRÜRLÜKTE OLAN SERBEST TİCARET ANLAŞMALARINDA YER ALAN ÖNEMLİ MADDELER

AB-Kanada Serbest Ticaret Anlaşması Türkiye yi nasıl etkileyecek?

İHRACATTA VE İTHALATTA TL KULLANIMI

HALI SEKTÖRÜ. Mayıs Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

HALI SEKTÖRÜ. Nisan Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE YÜKSELEN AKTÖR: SERBEST TİCARET ANLAŞMALARI VE TÜRKİYE. Övgü PINAR Şebnem BORAN Gözde SEVİLMİŞ

tepav Nisan2018 N KÜRESEL TİCARETTE 2018 YILI BEKLENTİLERİ DEĞERLENDİRME NOTU Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

BATI AFRİKA ÜLKELERİ RAPORU

T.C. GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI

T.C. GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü

Dünya Bankası. 8 Nisan 2014 İstanbul

GÜMRÜK BİRLİĞİ VE SERBEST TİCARET ANLAŞMALARININ TARIM SEKTÖRÜ ÜZERİNE ETKİLERİ

Sayı: /26 Kasım 2013 EKONOMİ NOTLARI. AB-ABD Serbest Ticaret Anlaşması ve Türkiye Üzerine Etkileri. Didem Güneş Merve Mavuş Arif Oduncu

TÜ ROFED TÜRİ ZM BÜ LTENİ

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 TEMMUZ AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

ANLAŞMASIZ BREXİT İN GERÇEKLEŞMESİ DURUMUNDA TÜRK İHRAÇ ÜRÜNLERİNİN KARŞILAŞMASI MUHTEMEL VERGİ ORANLARI

Tablo -1: Dana ve Sığır Eti Üretim ve tüketimi - Seçilen Ülkelerin Özeti (1000 ton karkas ağırlık eşdeğeri)

2014 YILI EYLÜL AYI TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

DTÖ DOHA MÜZAKERELERİ VE TARIM POLİTİKALARI. Prof. Dr. Ahmet ŞAHİNÖZ Başkent Üniversitesi

EKONOMİK GÖRÜNÜM MEHMET ÖZÇELİK

Gümrükte Gündem 2015 Gümrük ve Küresel Ticaretteki Son Gelişmeler

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 KASIM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

HİZMET TİCARETİ MÜZAKERELERİ

Dünya Enerji Görünümü Dr. Fatih BİROL Uluslararası Enerji Ajansı Baş Ekonomisti Ankara, 25 Aralık 2012

Toplumcu DüĢünce Enstitüsü Değerlendirme Raporu TÜRKĠYE EKONOMĠSĠ ÜZERĠNE OLASI ETKĠLERĠ

Toplumcu DüĢünce Enstitüsü Değerlendirme Raporu TÜRKĠYE EKONOMĠSĠ ÜZERĠNE OLASI ETKĠLERĠ

DÜNYA SERAMİK KAPLAMA MALZEMELERİ SEKTÖRÜNE GENEL BAKIŞ

Deri ve Deri Ürünleri Sektörü 2015 Nisan Ayı İhracat Bilgi Notu

ABD Tarım Bakanlığının 12/07/2018 Tarihli Ürün Raporları

Deri ve Deri Ürünleri Sektörü 2015 Haziran Ayı İhracat Bilgi Notu

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2018 MAYIS AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU HAZİRAN 2018 İTKİB HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON AR-GE ŞUBESİ

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği. Dünya da ve Türkiye de Ekonomik Görünüm

4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU

HALI SEKTÖRÜ. Ocak Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

DIŞ TİCARETTE KÜRESEL EĞİLİMLER VE TÜRKİYE EKONOMİSİ

HALI SEKTÖRÜ. Mart Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

TÜ ROFED TÜRİ ZM BÜ LTENİ

plastik sanayi PLASTİK SEKTÖR TÜRKİYE DEĞERLENDİRMESİ VE 2014 BEKLENTİLERİ 6 AYLIK Barbaros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( )

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

Deri ve Deri Ürünleri Sektörü

Enerji ve İklim Haritası

İKV DEĞERLENDİRME NOTU

2014 YILI EKİM AYI TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2018 KASIM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU ARALIK 2018 İTKİB GENEL SEKRETERLİĞİ HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON AR-GE ŞUBESİ

EKONOMİ BAKANLIĞI Gümrük Birliği Kapsamında Kimyasalların Ticaretine Etki Eden Teknik Düzenlemeler Duygu YAYGIR Dış Ticaret Uzmanı

YÜRÜRLÜKTE OLAN SERBEST TİCARET ANLAŞMALARI KAPSAMINDA KÜMÜLASYON İMKANLARI

GENEL EKONOMİK DEĞERLENDİRME

TÜ ROFED TÜRİ ZM BÜ LTENİ

Deri ve Deri Ürünleri Sektörü 2016 Mayıs Ayı İhracat Bilgi Notu

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2016 MAYIS AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi

YÜRÜRLÜKTE BULUNAN ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME ANLAŞMALARI. ( tarihi İtibariyle) Yayımlandığı Resmi Gazete

2010 OCAK MART DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

2016 YILI İPLİK İHRACAT İTHALAT RAPORU

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 EKİM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

Türkiye, 2012 yılında dünyada uluslararası doğrudan yatırım liginde iki basamak yükseldi

T.C. EKONOMİ BAKANLIĞI İhracat Genel Müdürlüğü PAZARA GİRİŞ KOORDİNASYON YAPISI VE HEDEF ÜLKELER

AVRUPA BİRLİĞİ AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ SERBEST TİCARET ANLAŞMASI (TTIP) : TÜRKİYE DIŞ TİCARETİ İLE TARIM SEKTÖRÜ ÜZERİNE ETKİLERİ

UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2013

plastik sanayi Plastik Sanayicileri Derneği Barbaros aros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri

TÜ ROFED TÜRİ ZM BÜ LTENİ

TÜRKĠYE DÜNYANIN BOYA ÜRETĠM ÜSSÜ OLMA YOLUNDA

AVRUPA BİRLİĞİ NDE STA ve DİĞER TİCARET MÜZAKERELERİNE GENEL BAKIŞ

TÜRK-FİLİSTİN İŞ FORUMU

2010 OCAK NİSAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

AB VE ABD ARASINDAKİ TRANSATLANTİK TİCARET VE YATIRIM ORTAKLIĞI MÜZAKERELERİ VE TÜRKİYE YE ETKİLERİ SEMİNERİ YAPILDI

Deri ve Deri Ürünleri Sektörü 2015 Mart Ayı İhracat Bilgi Notu

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2016 EYLÜL AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi

II- ÖNCELİKLERİN TANIMLARI VE ÖNCELİKLER ÇERÇEVESİNDE AB MEVZUATINA UYUM, UYGULAMAYA YÖNELİK KURUMSAL YAPILANMA VE FİNANSMAN TABLOLARI

DIŞ TİCARET ENSTİTÜSÜ WORKING PAPER SERIES. Tartışma Metinleri WPS NO/ 18/ SERBEST TİCARET ANLAŞMALARININ TÜRKİYE NİN DIŞ TİCARETİNDEKİ YERİ

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 MAYIS AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Şubesi

PAGEV - PAGDER. Dünya Toplam PP İthalatı

Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler

Transkript:

eysad AB ve ABD Arasındaki Transatlantik Ticaret ve Yatırım Anlaşması (TTIP - Transatlantic Trade and Investment Partnership) ve Türkiye ye Muhtemel Etkileri ÖZET Dünya ekonominin yüzde 45 inden fazlasına karşılık gelen ABD ve AB ekonomileri, başlatılan Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) müzakereleri ile taraflara geniş bir serbest ticaret alanı oluşturmanın çok ötesinde önümüzdeki dönemde ticaretin, hizmetlerin ve kamu alımlarının serbestleştirilmesini ve yatırımların korunmasını içeren yılda yaklaşık 1 trilyon dolarlık mal ve hizmet ticaretini ilgilendiren kapsamlı bir ticaret anlaşmasını müzakere etmeye başlayacaktır. Bu antlaşma ile bir serbest ticaret alanı oluşturmanın çok ötesinde küresel ticaret norm ve kuralları yeniden belirlenmeye başlayacaktır. Türkiye ekonomisi de gerek AB adayı ülke olarak gerek ABD ile ilişkisi çerçevesinde Transatlantik dünyası ile derin bir ilişkiye sahip olduğu için bu yeni norm ve kurallardan geniş ölçüde etkilenebilecektir. TTIP, AB ile mevcut Gümrük Birliği sonrasında, Türk ekonomisinin yeniden dönüşümü ve küresel ekonomiye entegre olması için yeni ve zorlu bir süreçtir. AB ile ABD arasında başlayacak STA müzakerelerinin taraflara ve özellikle de Türkiye ye etkilerinin neler olabileceği ve bu çerçevede yapılması gerekenler çalışmanın ana amacını oluşturmaktadır. Anahtar Kelimeler: Serbest Ticaret Anlaşması (STA), Transatlantik İlişkileri, TTIP, Küresel Ticaret Sistemi, Türkiye-ABD İlişkileri, Gümrük Birliği Transatlantic Trade and Investment Partnership (TTIP) Between the EU and the USA and Its Potential Effects on Turkey ABSTRACT The US and EU economies, which account for more than 45 percent of the world economy, are in the process of setting up a free trade area with the Transatlantic Trade and Investment Partnership (TTIP) will begin negotiating a comprehensive trade agreement that deals with trillions of dollars in goods and services trade. Beyond establishing a free trade area with this treaty, global trade norms and rules will begin to be redefined. The Turkish economy will be greatly influenced by these new norms and rules because it has a deep connection with the Transatlantic world both as an EU candidate country and a relationship with the United States. TTIP is a new and challenging process for the integration of the Turkish economy and the global economy after the current Customs Union with the EU. What can be the impact of FTA negotiations between the EU and the United States on the parties, and in particular Turkey, and what needs to be done in this framework is the main objective of the study. Key Words: Free Trade Agreement (FTA ), Trans-Atlantik Relations, TTIP, Global Trade System, Turkey- USA Relations, Customs Union. 21

ArelEysad 2016 cilt:1 No:2 1. GİRİŞ Serbest Ticaret Anlaşmaları (STA), taraf ülkelerin kendi aralarında gümrük vergisi ve kısıtlamalarını kaldırmaları, ancak üçüncü ülkelere karşı ortak gümrük tarifeleri oluşturmamaları, anlaşma dışında kalan üçüncü ülkelere her üye ülkenin kendi milli gümrük tarifesini uygulayabildiği bir ekonomik birleşmedir. STA da gümrük birliğinden farklı olarak üçüncü ülkelere ortak bir gümrük tarifesi uygulanmamaktadır. Ayrıca Gümrük Birliği nde serbest dolaşım ilkesi geçerli iken STA da ise menşe kuralları uygulanır (İstanbul İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği, 2010). Özellikle 1980 li yıllardan sonra artan teknoloji ve iletişim alanlarındaki gelişmelerle küreselleşme olgusu gelişmiş ve başta ekonomik olmak üzere sosyal, siyasal ve kültürel değişim ve bütünleşmeler yaygınlaşmıştır. Uluslararası alandaki serbestleşme ile birlikte denizaşırı ve ülkeler arası ticaret, her ülke için kalkınma ve sanayileşme hedefleri için önemli bir araç haline gelmiştir. Uluslararası ticaretteki yoğun rekabet içinde her ülke rekabet avantajı sağlayabilmek ve üstünlük kurabilmek için ar-ge ve teknolojik çalışmalara daha çok önem vermeye, verimlikten ve ölçek ekonomilerinden daha fazla yararlanmaya çalışmıştır. Bu çerçevede temel amaç ise yeni pazarlara ulaşma güdüsüyle ticaretin önündeki engelleri kaldırmaya yönelmek ve uluslararası ticaretteki Pazar paylarını arttırmak olmuştur. Uluslararası ticaretteki bu değişimle birlikte Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) uluslararası bir örgüt olarak önem kazanmış ve önemli çalışmalar yapmış olmasına rağmen son DTÖ Doha Turu nda müzakereler çıkmaza girmiştir. Bu gelişme ile ülkeler arasında uluslararası pazarlarda avantajlı pazar sayılarını arttırabilmek için daha çok STA imzalama yarışı başlamıştır. Bu sayede STA lar üye ülkeler arasındaki ticareti etkileyen tarife ve tarife dışı engelleri kaldırarak, taraf ülkeler lehine ticaret avantajları yaratabileceklerdi (Güneş vd., 2013, sayfa 2). Türkiye Avrupa Birliği (AB) ne aday ve Gümrük Birliği ne dahil bir ülke olarak AB nin Ortak Ticaret Politikasına (OTP) uyumu süresince taahhüt ettiği yükümlülüklere uymak zorundadır. Bu anlaşma ve yükümlülükleri Türkiye nin dış ticaret politikasını belli başlı karşılıklı tavizler dışında bütünüyle etkileyebilmektedir. Bir başka ifade ile Türkiye, sadece AB nin STA müzakereleri yürüttüğü ülkelerle STA imzalayabilmektedir (İstanbul İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği, 2010). STA ların sayısının hem ülkemiz için hem diğer ülkeler için son yıllarda hızla artmaya devam ettiğini görmekteyiz. Bunun sebebi olarak STA ların imza koyan ülke ve firmaları için sağladığı şu faydaları sayabiliriz; İhracatçı firmalara sağlanan hedef pazarlara giriş şartlarını kolaylaştırması, İhracatçıların belli pazarlarına olan bağımlılığının azaltılmasını, ihracatçıların üçüncü ülke pazarlarında, diğer rakipleri ile aynı şartlara sahip olmasını, ihracatın, ürün bazında çeşitlendirilmesi ile hacim ve miktar bazında artırılmasını, üreticiler için ucuz girdi sağlanmasını sayabiliriz (Ekonomi Bakanlığı, 2013). STA lar taraf ülkelerin pazarlarına ayrıcalıklı erişim izni sağlayacağından, DTÖ ilke ve izni çerçevesinde yer alan DTÖ üyesi tüm ticaret ortaklarına eşit muamele edilmesi esasına uyulması gerekmektedir (AB Ticaret Genel Müdürlüğü, 2013). Bu kapsam ve kural ile DTÖ tarafından STA ların kuralları belirlenmiştir (AB Ticaret Genel Müdürlüğü, Temmuz 2013). Müzakere süreleri genellikle 2-3 yıl arası sürebilmekte ve buna müzakere turları da denmektedir. Anlaşma tipleri ortaklık tercihlerine göre farklılık göstermektedir, bunlar Kapsamlı Ekonomik Ticaret Anlaşması ya da Ekonomik Ortaklık Anlaşması da olabilmektedir. Bazı anlaşmalar ise Politik İşbirliği Anlaşmalarının bir parçası olup ticaret sadece konu başlıklarından biri olarak kalmaktadır örneğin Orta Amerika ile yapılan anlaşma bu şekilde değerlendirilebilir (AB Ticaret Genel Müdürlüğü, 2013). 22

eysad 2. TIP VE TARİHSEL GELİŞİMİ ABD ve AB arasında çok uzun zamana dayanan ve çok farklı alanlarda devam etmekte olan stratejik bir işbirliği mevcut. Hâlihazırdaki bu ortaklığın ekonomik bağlarını daha da güçlendirmeye yönelik fikirler 1990 larda başlamış, 2007 Nisan ayında AB-ABD arasında yapılan zirvede böyle bir anlaşmanın stratejik kapsam ve sonuçları tartışılmaya başlanmıştır. 1990 larda başlayan bu düşüncenin siyasi bir şekilde ele alınması ve gerçekleşmesi ise 2013 yılında gerçekleşmiştir. ABD Başkanı Barack Obama ve AB Komisyon Başkanı Jose Manuel Barroso ile Avrupa Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy, 13 Şubat 2013 tarihinde AB ile ABD arasında çok kapsamlı bir ticaret ve yatırım ortaklığı kurulması yönünde karar alındığını duyurdular. AB ve ABD nin gelecekteki ilişkilerine yönelik görüşmeleri yönlendiren AB-ABD Yüksek Seviyeli (Düzey) Çalışma Grubu nun çalışma ve tavsiyeleri çerçevesinde hazırlanan anlaşmaya ilişkin ilk 2 müzakere oturumu, 2013 ün Temmuz ve Kasım aylarında gerçekleşmiştir. AB ile ABD nin bu çerçevede ticari engellerin kaldırılması konusundaki çabalarının bilhassa son senelerde hızlanması, esas olarak rekabet güçlerinin gelişmekte olan ülkeler karşısında zayıflamaya başlaması ile ilişkilendirilmektedir. Buna ilaveten 2008-09 krizinden sonra global ekonominin bir türlü normale dönememesi ve özellikle AB de büyüme ve istihdam yaratma sorununun ciddileşmesidir. Hem AB hem de ABD de küresel krizle beraber en önemli ekonomik amaç büyümenin ve istihdamın önündeki engellerin kaldırılması olmuştur. Özellikle AB de global krizle birlikte en önemli sorunlardan biri haline dönüşen büyüme problemini tetikleyecek yapısal reformlara duyulan ihtiyaç da bu çerçevede önemli nedenlerdendir (Güneş vd., 2013). Önemli nedenlerden bir diğeri de ABD ve AB nin rekabet gücünün Çin ve Hindistan başta olmak üzere gelişmekte olan diğer ekonomiler karşısında giderek azalmasıdır. ABD ve AB arasındaki bu müzakereler hiçbir ülkeye yada birliğe karşı olarak nitelendirilmemişse de, global dünyada ekonominin ağırlık merkezinin gelişmiş ekonomilerden, gelişen ülke ekonomilerine doğru kayması bu iki stratejik devin ekonomik ve ticari ilişkilerini bu çerçevede derinleştirmeyi amaçladığını görebilmekteyiz. ABD ve AB nin yine bu kapsamda global büyümeye yaptığı katkı son senelerde gittikçe azalmakta gelişmekte olan ekonomilerin payı da artmaya devam etmektedir. 1980 lerle 2010-13 dönemini karşılaştırdığımızda Satın Alma Gücü Paritesine (SAGP ne) göre global hasılanın % 54,4 ünü ve her bir puanlık küresel büyümenin 0,43 üne katkı sağlayan bu iki dev ekonominin payları sırası ile % 38,5 e ve her bir puanlık küresel büyümeye 0,14 puan katkıya kadar düşmüştür. DTÖ çerçevesinde yürütülen çok taraflı müzakerelerinin halen sonuçlandırılmaması ve ABD ve AB arasındaki mevcut ticari ilişkiler incelendiğinde hâlihazırda bilhassa sanayi mallarında gümrük vergilerinin oldukça düşük seviyelerde olduğu görülmektedir. Bununla birlikte tarife dışı konular, yasal düzenlemeler ve koruma politikalarında önemli farklar göze çarpmaktadır. Bu sebeple, girişimin gümrük tarifelerinin farklı olarak ve onun çok ilerisinde tarife dışı konulara yoğunlaşacak geniş kapsamlı bir anlaşma olacağı ve uluslararası ticarette yeni kurallar doğmasına sebep olabileceği de belirtilmektedir (European Commission, 2013). 2011 yılında Doha Turunda görüşmeler farklı sebepler ile tıkanmış ve ilerleme sağlanamamıştır. Görüşmelerin tıkanmasına sebep olan önemli konuların başında, merkezinde WTO içindeki güç mücadelesi ve küresel ekonomide dengelerin değişerek batıdan, doğuya; kuzeyden güneye doğru kayması gösterilmektedir. Brezilya, Çin ve Hindistan ın WTO nun yeni direktörü olarak Brezilyalı Roberto Azevedo nun atanması sürecinde gösterdiği işbirliği global ekonomide gelişen ekonomilerin artık daha fazla liderlik ve sorumluluk isteğinin bir göstergesi olarak görülmektedir (The EU-US Transatlantic Trade and Investment Partnership, Speaker: Karel De Gucht, Euoropean Commissioner for Trade). AB ve ABD ikili ticaret anlaşması görüşmeleri ile yükselen ekonomilerin WTO da ( DTÖ ) ve dünya ekonomisinde artan güçlerini zayıflatmayı da amaçları arasında sayabiliriz. Bununla birlikte DTÖ gündeminde ele alınmayan çocuk işçilik, insan hakları, vize, iş gücü ve çevre standartları, rekabet politikası ve göç konuları gibi diğer ekstra konuların da anlaşma kapsamına dâhil edileceği düşünülmektedir (Akman, 2013). Hizmet sektörü, gümrük tarifeleri, yatırım ve kamu ihale sisteminden kaynaklı piyasaya erişimi engelleyen konularda müzakere edilecek diğer önemli konulardır. Yüksek Düzeyli Çalışma Grubu nihai raporunda AB ve ABD arasında imzalanacak bir TTYOA nın ikili ticarette tüm gümrük vergilerinin kaldırmasını tavsiye etmektedir (http://stat.wto.org/tariffprofiles/e27_e.htm). 23

ArelEysad 2016 cilt:1 No:2 AB ve ABD küresel ticarette çok önemli oyuncular olmaya devam etmektedir. AB içi ticaret dışlandığında 2012 de her iki ekonominin küresel mal ticareti içindeki payı % 28; küresel hizmet ticareti içindeki payı ise % 38 dir. Bir diğer ifade ile küresel ekonomideki her 100 dolarlık mal ve hizmet ticaretinin 30 doları bu iki ekonomi tarafından gerçekleştirilmektedir. Yine bu iki ekonomi dünya mal ve hizmet ticaretine her gün 30 milyar dolarlık katkıda bulunmaktadır. AB dünyanın en fazla mal ve hizmet ihracatını yaparken; ABD dünyanın en çok mal ithal eden ekonomisidir. AB ve ABD arasındaki ticari ortaklığın mevcut boyutu da büyüktür. Atlantik in her iki yakası arasındaki günlük mal ticareti 2 milyar dolar civarındadır. AB nin tüm dünya ile yaptığı ticaret içinde ABD nin aldığı pay 2012 itibariyle % 14,3 iken; ABD nin tüm dünya ile yaptığı ticaret içinde AB nin aldığı pay % 16,1 dir. AB ile ABD arasındaki ticaretin yukarıda özetlenen boyutu ve dünya ekonomisindeki payları beraber düşünüldüğünde aralarında gerçekleştirecekleri bir STA nın dünya genelinde bir yayılma etkisine sebep olabileceğini söyleyebiliriz. Başka bir ifade ile küresel gelirin % 38 ini, küresel mal ve hizmet ticaretinin % 30 unu ve dünyadaki doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının % 65,3 ünü elinde bulunduran bu iki dev ekonomik gücün ticari ilişkilerini büyük ölçüde derinleştirme kararının global sonuçları olacaktır. AB ve ABD arasında kurulan Yüksek Düzeyli Çalışma Grubu iki taraf arasında yapılacak ticaret ve yatırım anlaşmasının temel olarak üç hususa odaklanmasını tavsiye etmiştir. Bunlar; (i) Piyasaya erişim, (ii) Düzenleyici konular ve tarife-dışı engeller, (iii) Küresel ticarette paylaşılan risk ve fırsatları ele alacak kurallar, ilkeler ve yeni işbirliği koşullarıdır (3 Final Report, High Level Working Group on Jobs and Growth, February 11, 2013, s.2). Dünya Ticaret Örgütünün verilerine göre, ABD nin AB ürünlerine uyguladığı ortalama gümrük vergisi oranı % 3,5 iken; AB nin ABD ürünlerine uyguladığı gümrük oranı % 5,2 dir (http://stat.wto.org/ TariffProfiles/E27_e.htm). Her iki ülkenin birbirine karşı uyguladığı gümrük tarifeleri genel olarak düşük olmakla beraber belirli sektörlerde tarife asimetrilerinde önemli farklılıklar dikkati çekebilmektedir. Mesela işlenmiş gıdada AB tarafının ABD için uyguladığı ortalama tarife düzeyi % 14,6 iken; ABD nin aynı ürün grubundaki ortalama tarifesi % 3,3 dür. Yine motorlu araç ticaretinde AB tarafı ABD ürünleri için % 8 tarife uygularken, ABD AB ile benzer ticaret için % 1,2 tarife uygulamaktadır. Gelinen noktada 2 ticaret bloğu arasındaki düşük gümrük vergilerini de hesaba kattığımızda gelişmişlik düzeyleri ve hacimleri ile AB ve ABD nin aslında en büyük iki ticaret bloğu olarak geleneksel yaklaşımların ötesinde daha farklı ve kapsamlı bir ticaret anlaşması hedeflediklerini söyleyebiliriz. Olası anlaşmanın sadece gümrük tarifelerini indirmek yerine, hizmet ticaretinin kolaylaştırılması, tarife dışı engellerin azaltılması ile fikri mülkiyet hakları ve iletişim teknolojilerine ilişkin ileri düzenlemelerin yapılarak küresel düzenlemelere örnek olabilecek yeni kuralların yaratılması gündemi oluşturmaktadır (Üstün, 2015). Özellikle olası bir TTYOA nın AB ve ABD açısından belki de en önemli yararı ticaret ve yatırım önündeki tarife dışı engellerin kaldırılmasını sağlayarak Tarife Dışı Engeller veya düzenleyici mevzuattan kaynaklanan farklılıklar ve firmaların karşı karşıya kaldığı ek maliyetlerin ve doğrudan piyasaya erişimini sınırlandıran ticaret önünde engellerin oluşturduğu sınır-gerisi-engellerin hafifletilmesi ve bu sayede her 2 ekonominin rekabet gücü ve ticaret hacmi olarak olumlu etkilenmesinin sağlanması olacaktır. 24

eysad 2009 da AB Komisyonun yaptırmış olduğu bir çalışmada (Centre for Economic Policy Research, 2013, Table 2, sf.20) tarife dışı engellerin ABD nin AB ye yaptığı mal ihracatında ortalama maliyetleri % 21,5; AB nin ABD ye yaptığı mal ihracatında ise ortalama % 25,4 arttırdığını göstermektedir. Hizmet ticaretinde ise engellerin ABD nin AB ye ihracatında maliyetlere % 8,5; AB nin ABD ye ihracatında ise % 8,9 ek yük getirdiği hesaplanmıştır. Alman Ekonomi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yaptırılan güncel bir diğer çalışmada da AB ve ABD arasındaki tarife dışı engellerin tarife eşdeğerleri hesaplanmıştır (IFO Institut, Ocak 2013, Dimensionen und Auswirkungen eines Freihandelsabkommens zwischen der EU undden USA, sf.43-45). Tarım, sanayi ve hizmet sektörleri için hesaplanan tarife dışı engellerin ve mevzuattan kaynaklanan uygulama ve farklılıkların bazı sektör ve ürün gruplarında çok yüksek yükler getirdiğini ortaya çıkarmaktadır. Tarımda süt ve et ürünleri başta olmak üzere pek çok üründe yüksek tarife dışı engellerin olduğu; sanayide de bilhassa her iki ekonominin ticaretinde önemli paya sahip kimyasallar ile deri ürünleri ve tekstilde yüksek tarife dışı engellerin uygulandığı dikkati çekmektedir. ABD ve AB nin karşılıklı olarak birbirlerine uyguladıkları gümrük vergisi eşdeğeri tarife dışı engellerin oranı kimya ve plastik gibi bazı sektör ve ürün gruplarında % 111 lere kadar çıkabilmektedir. Küresel hizmet ticaretinin en önemli 2 ekonomisi olan AB ve ABD nin neredeyse tüm hizmet ticaretinde karşılıklı olarak yüksek düzeyli tarife dışı engellere başvurduğunu diğer önemli bir husustur. 3. AB VE ABD ARASINDA İMZALANACAK TTIP NİN KÜRESEL EKONOMİYE MUHTEMEL ETKİLERİ AB ve ABD arasında imzalanması planlanan bir TTIP nın sadece bu iki ekonomi için değil diğer üçüncü taraf ülkeler içinde bazı önemli temel ekonomik ve sosyal sonuçları olması beklenebilir. Anlaşmanın ticareti artırıcı, saptırıcı; refah yaratıcı ya da azaltıcı etkileri başta AB ve ABD olmak üzere tüm dünya ülkelerini yakından ilgilendirmektedir. Bu denli önemli çıktıların beklendiği antlaşma çerçevesinde bilhassa AB Komisyonun antlaşmaya ilişkin çalışmalara müzakere sürecinden çok önce başladığı anlaşılmaktadır. Nisan 2007 deki AB-ABD zirvesi sonrası AB Komisyonu ticaret ve yatırımlarda tarife dışı engellerin kaldırılmasına ilişkin bağımsız bir çalışmayı başlatmıştır. Çalışmanın sonuçları daha sonraları 2009 da kamuoyuna açıklanmıştır (ECORYS, December 2009). Buna göre genel ekonomi ve sektör bazlı yapılan analizler neticesinde tarife dışı engellerin %50 azaltılabilmesi halinde, AB ekonomilerinin büyümesine 2018 yılı için %0,7 oranında ve yaklaşık 158 milyar dolar tutarında ve ABD ekonomisi içinde büyümeye %0,3 ve senede yaklaşık 53 milyar dolar katkıda bulunacağı hesaplanmıştır. Benzen bir şekilde tarife dışı engellerin azaltılması ile ürün fiyatları üzerinde yaratacağı etki ve hane halkı refahı ilişkisi de incelenmiştir. Yapılan çalışmaya göre tarife dışı engellerin kaldırılması ile AB de aile gelirlerinin her yıl ek olarak % 0,8 (çalışma yaşamı boyunca ilave 15.990 $); ABD de ise her yıl ilave % 0,3 puan (çalışma yaşamı boyunca ilave 8.300 $) artıracağı hesaplanmıştır. Verimlilik artışları ile işçi ücretlerindeki artış ABD de de her yıl ilave % 0,4, AB için ise % 0,8 olarak tespit edilmiştir. Yine AB Komisyonu tarafından hazırlatılan diğer bir güncel çalışma ise farklı senaryolar altında TTIP nın olası sonuçlarını incelemiştir (Reducing Transatlantic Barriers to Trade and Investment, An Economic Assesment, Centre for Economic Policy Research, Mart 2013). Sınırlı veya kapsamlı bir TTIP imzalanması halinde başta taraf olan AB ve ABD olmak üzere global ekonomiye etkiler ve bu etkilerin sonuçları sınırlı bir anlaşmadan ziyade kapsamlı bir TTIP nın imzalanmasına göre ekonomik etkilerinin çok daha büyük olacağını ortaya koymaktadır. Kapsamlı bir antlaşma ile AB nin milli gelirine 68 ile 120 milyar civarında 25

ArelEysad 2016 cilt:1 No:2 katkı sağlanabileceği ABD nin milli gelirinde ise bunun 50 ile 95 milyar civarında artacağı hesaplanmıştır. Bu AB de 4 kişilik bir ailenin yıllık harcanabilir gelirinde ortalama 545 ; ABD de ise 655 ya kadar artışı göstermektedir. İki ülke arasında imzalanması planlanan antlaşma ile tarifelerin indirilecek olması diğer üçüncü ülkeler açısından da ticaret saptırıcı etkiler yaratabilecek, tarife dışı engellerin hafifletilmesi ve düzenleyici mevzuatın yakınsamasının diğer ülkelerin ticaret maliyetleri üzerinde de etki yaratabilecek. Bu etkinin ne kadar olacağı ise AB ve ABD arasındaki antlaşmanın ve sonrasındaki düzenlemelerin uyumuna ve standartların yakınsamasına göre değişiklik gösterebilecek. AB ve ABD nin dünya ticareti içindeki ağırlığı da dikkate alındığında bu iki ekonominin mevzuat ve standartları uyumlaştırma yönünde atacağı adımlar üçüncü ülkelerin mevzuat ve standartlarını da gözden geçirmelerine sebep olabilecektir. AB Komisyonunun yaptırdığı bu çalışmalardan AB ve ABD arasında imzalanacak TTIP nın dünyanın geri kalanı için de büyümeyi etkileyerek 0,14 puan yukarı çekebileceği ve bunun yaklaşık 99,2 milyar civarında artışa neden olacağı hesaplanmaktadır. TTIP nın yayılma etkisi ile başta yüksek uluslararası ticaret/ GSYH oranına sahip ASEAN ekonomileri olmak üzere dünya ticaretini de olumlu etkileyeceği bu çalışma sonuçlarından anlaşılmaktadır. Ayrıca GTAP modeli kullanmayarak olası AB-ABD STA sının AB, ABD ve STA dışında kalan üçüncü ülkeler üzerindeki etkilerini analiz eden Felbermayr ve Larch (2013), AB ülkelerinde %2,6 ile %9,7 arasında değişen bir refah artışı öngörürken ABD için %13,4 lük refah artışı tahmin etmişlerdir. Elde edilen bu rakamlar literatürde yapılan diğer analizlerle kıyaslandığında oldukça yüksektir. Ayrıca Felbermayr ve Larch (2013) söz konusu ortaklığın STA dışında kalan üçüncü ülkeler üzerindeki etkilerini incelemiş ve İsviçre için %3,75 lik, Kanada için %9,48 lik, Meksika için %7,24 lik ve Türkiye için %2,5 lik bir refah kaybı hesaplamışlardır. AB-ABD Serbest Ticaret Anlaşmasının imzalanması halinde Anlaşmanın dışında kalan Rusya nın kaybının 44.9 milyar dolar olacağı, Çin ekonomisinin 35.2 milyar dolar; Hindistan ekonomisinin ise 35.3 milyar dolar zarar göreceği hesaplanmaktadır (Üstün, 2015). TTIP nin serbest ticaret anlaşmalarından daha öte bir etkiye de sahip olabilecektir. Zira AB ve ABD nin bir arada kural koyma kabiliyetlerinin bulunması halinde çok taraflı DTÖ sisteminde kabul ettiremedikleri ve Doha Kalkınma Gündemi ne getiremedikleri alanlarda TTIP yoluyla üçüncü ülkelere kendi norm ve standartlarını dolaylı bir yoldan kabul ettirebilecek güce ulaşacakları da düşünülmelidir. Nitekim AB nin, ABD deki temsilcisi Büyükelçi J. Vale de Almeida, Transatlantik girişimi Oyunun kurallarını değiştirecek bir durumdur. Bu tüm serbest ticaret anlaşmalarının da anasıdır diyebiliriz ifadesi ile dünya ticaret sisteminde yeni düzenleme ve kuralları etkileyecek sürecin bu girişim ile başlayacağının da haberini vermektedir (http://www.voanews.com/content/eu-envoysays-us-eu-trade-pact-will-be-gamechanger/1658096.html). Transatlantik süreci güçlü bir ekonomik birlikteliğe doğru evrilirse oyunun kuralları değişecektir. Bunu gören diğer devletler bir şekilde bu sürecin içerisinde yer almaya çalışmaktadırlar. Bu devletlerin başında da Çin Halk Cumhuriyeti gelmektedir. 4. ANLAŞMANIN TÜRKİYE AÇISINDAN ÖNEMİ Türkiye nin küreselleşme hareketine katılımı, özellikle ikinci dünya savaşı sonrasında olmuştur. Türkiye Uluslararası Para Fonu (IMF), Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası (IBRD), Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ve Kuzey Atlantik Paktı (NATO) gibi uluslararası kuruluşlara katılarak uluslararasılaşma yolunda önemli adımlar atmıştır. Uluslararasılaşma adımlarından biride 31 Temmuz 1959 tarihinde Avrupa Ekonomik Topluluğu na yapılan katılma başvurusudur. 26

eysad 1 Aralık 1964 te yürürlüğe giren Ankara Anlaşması ile Türkiye AB ilişkileri resmen başlamış ve 1 Ocak 1996 tarihinde Türkiye nin Gümrük Birliği ne katılımı ile ilişkiler yeni bir boyut kazanmıştır (Çolpan, 2007). AB ABD Ticaret ve Yatırım Anlaşmasının Türkiye açısından önemi daha yeni yeni gündeme gelmektedir. Gümrükleri sıfırlayacak bir ABD-AB serbest ticaret anlaşmasının, Türkiye nin imzalamış olduğu Gümrük Birliği nedeniyle Türkiye nin rızası dışında yükümlülükler getirebilmektedir. Bu Türkiye nin AB gümrük alanında olmakla beraber AB üyesi olmayan bir ülke olmasından kaynaklanmaktadır. AB ile ABD nin serbest ticaret anlaşması (STA) imzalaması Türkiye yi nasıl etkileyebilir? Hükümetten ve özel sektörden bu soru için verilen cevaplar genelde bunun Türkiye için çok olumsuz sonuçlar doğurmasının beklendiğidir. Bunun için gerekçe ABD ile AB nin bir STA imzalaması Gümrük Birliği gereği Türkiye nin de buna uymasını gerektiriyor. Diğer bir ifade ile ABD ürünleri Türkiye ye gümrüksüz girecek, Türkiye nin ABD ye ihraç ettiği ürünlerden ise gümrük vergisi alınmaya devam edilecek. Bu da ABD-Türkiye arasında hâlihazırda ABD lehine olan ticareti tamamen Türkiye aleyhine çevirebilecektir (Üstün, 2015). Günümüzde Serbest Ticaret Anlaşmaları AB nin ticaret politikasının gündeminde önemli bir yer tutmaya başlamıştır. Bununla birlikte AB nin dış ticaret politikasında gözlemlenen bu Çok Taraflı Ticaret Anlaşmaları ndan İkili Ticaret Anlaşmaları na doğru olan eğilim Türkiye için olumsuzluklar yaratmaya başlamıştır. AB ile tesis etmiş olduğu Gümrük Birliği dolayısıyla özel bir ilişki içinde olan Türkiye, bu yeni politikadan doğrudan etkilenmektedir ve bu etki ekonomik açıdan önemli boyutlara ulaşacak potansiyeli taşımaktadır. Çünkü Gümrük Birliği nin gereği olarak Türkiye, AB nin, Birlik dışı üçüncü ülkelerle yaptığı ve yapacağı anlaşmalara uymak zorundadır. Ayrıca Türkiye, kendisinin katılımı olmaksızın oluşturulan mevzuat ve politikaları kendi düzenlemelerine yansıtma yükümlülüğünü üstlenmiştir. Bu çerçevede Türkiye AB nin tercihli ticaret anlaşması yaptığı ülke ya da ülkelerle benzer anlaşmaları yapmak durumundadır. Ancak AB ile STA imzalayan ülkelerin pek çoğu Türkiye ile STA imzalamamakta ve bu nedenle gümrük vergileri dengesiz ve haksız rekabet yaratan bir şekilde aleyhimize işlemektedir. Bu sorunlardan en fazla etkilenen kesim ise başta ihracatçılarımız olmak üzere özel sektörümüzdür. Çünkü Türkiye o ülkelerden ithal ettiği ürünlerde tek taraflı indirilmiş gümrük oranlarını kullanırken, o ülkelere ihraç ettiğimiz mallarımızdan yüksek vergi alınmaktadır. Üstelik anlaşmanın verdiği serbest dolaşım nedeniyle AB ile anlaşma yapan ülkelerin bu pazarlara sattıkları mallar, AB üzerinden ülkemize ATR-A belgesiyle geldiğinden gümrük vergileri AB de tahsil edilmekte ve Türkiye ye tahsil edecek gümrük vergisi kalmamaktadır. Sonuçta AB nin imzaladığı ama Türkiye nin imzalamadığı her STA Türkiye nin Pazar kabiliyetini daraltmaktadır. Diğer yandan, Gümrük Birliği sonrasında ithalatın çok net bir biçimde AB ne kaydığı görülmektedir. Bu çerçevede iki taraf arasındaki Gümrük Birliği ilişkisinde ithalat-ihracat bileşiminin, Türkiye açısından sürdürülebilir bir dengeye oturtulması kaçınılmazdır. Ayrıca Türk sanayisi Gümrük Birliği kapsamında uyum maliyetini tamamen kendisi üstlenmek zorunda kalmış ve çok konuşulan ancak bir türlü gerçekleşmeyen mali ve teknik yardımları alamamıştır. Sonuç itibariyle bundan yaklaşık 50 yıl önce imzaladığımız Ortaklık Anlaşması ve onun bir parçası olan Gümrük Birliği, süreç içindeki koşulların değişmesi nedeniyle, bugün o dönemde öngöremediğimiz bazı sorunlar yaratmaktadır. Bu nedenle Gümrük Birliği nin Türkiye nin menfaatlerine cevap verecek şekilde revize edilip, yeni biçimiyle uygulanması bir ihtiyaç haline gelmiştir (Üstün, 2015). 27 Türkiye nin üçüncü ülkelerle olan ticaretinde doğan zararların engellenebilmesi için AB Komisyonu bazı anlaşmalara bir Türkiye maddesi ekleyerek üçüncü ülkenin Türkiye ile de müzakerelere başlamasını öngörmüştür. Ancak bu durum Türkiye için tatmin edici değildir. Çünkü Türkiye nin üçüncü ülkeyle müzakereleri sonlandırması yıllar sürebilir ve bu arada da Tük sanayisinin kayıpları hızla artabilir. Bu nedenle AB ile aramızda mevcut Gümrük Birliği anlaşması gereğince madem Türkiye, AB nin tüm ticari politikalarını üstlenmiştir o halde AB nin diğer ülkelerle yaptığı tüm STA ların eşzamanlı olarak Türkiye yi de kapsaması sağlanmalıdır (Üstün, 2015).

ArelEysad 2016 cilt:1 No:2 Türkiye de serbest ticaret anlaşmalarının uluslararası ticaretin liberalleşmesi yolunda en önemli araçlardan birisi olduğuna inanmaktadır. Bugüne kadar da Türkiye Gümrük Birliği kapsamında AB nin tercihli gümrük rejimine uyumun sağlanması amacıyla 19 ülke ile STA imzalanmıştır. Mevcut durumda, Türkiye nin 21 ülke ile STA müzakereleri devam etmektedir. Türkiye, Gümrük Birliği üyelerinden biri olarak üçüncü ülkelere ithalat ve ihracatta AB nin tercihli ticaret anlayışını uygulamaktadır. Ayrıca Avrupa nın STA ortakları ile menfaate dayalı anlaşmalar parafe etmektedir. EFTA nın yanında İsrail, Makedonya, Hırvatistan, Bosna ve Hersek, Filistin, Tunus, Fas, Suriye, Mısır, Arnavutluk, Gürcistan, Karadağ, Sırbistan, Şili, Ürdün, Lübnan, Moritus ve Güney Kore ile STA sı olan Türkiye, bu ülkelere ticaretini önemli ölçüde artırmıştır. Siyasi gerilimlerden dolayı Suriye ile akdedilen anlaşma 2011 yılında askıya alınırken; Lübnan, Moritus ve Güney Kore ile yapılan STA lar, iç onayların tamamlanmasının ardından yürürlüğe girecektir (Üstün, 2015). Ekonomi Bakanlığı verilerine göre, Türkiye nin STA yaptığı ülkeler ile dış ticaretinin artış oranı, genel dış ticaretinin artış oranını aşmaktadır. 2000-2011 döneminde genel dış ticarette artış oranı yüzde 357 olurken, STA ülkeleri ile dış ticaretinin artış oranı yüzde 413 ü bulmuştur. STA yapılan ülkelerle ticaretimiz 2000 yılında 4.9 milyar dolar iken, 2011 yılında bu rakam 25.8 milyar dolara dayanmıştır (Üstün, 2015). İlk haber niteliği kazandığı günden bu güne dünya ticaret gündemini belirleyen ve neredeyse tüm gelişen ve büyük ekonomilerin etkileri üzerine araştırma yaptığı TTIP Türkiye dış ticareti gündemine de damgasını vurmuştur. Aynı dönemde GB nin Türkiye için işlevselliğini yitirmesi; ticaret sapması ve rekabet gücü gibi konularda Türkiye dış ticareti için dezavantaj haline gelmiş, dünya arenasında ise Trans Pasifik Ortaklığı (TPP), TTIP gibi küresel ticaret dengelerini değiştirecek girişimler başlatılmıştır. TPP pasifik ülkelerini (Avustralya, Brunei, Kanada, Şili, Japonya, Malezya, Meksika, Yeni Zelanda, Peru, Singapur, Amerika Birleşik Devletleri ve Vietnam) ortak ticaret zemininde buluşturmaya çalışırken, TTIP (ABD ve AB-28) Atlantik ticaret köprüsünü kurmayı hedeflemektedir. Söz konusu iki anlaşma hem üyelerini hem de tedarikçisi olan En Az Gelişmiş Ülkeler (EAGÜ) (The World Bank, 2014), Gelişmekte Olan Ülkeler (GOÜ) (The World Bank, 2014) için mevcut ticaret dengelerinin değişmesi anlamına gelmektedir. Tedarikçi ülkeler dışındaki ülkeleri dolaylı yollardan etkileyecek olan bu girişimler GB bağlantısı sebebi ile Türkiye dış ticaretini direkt olarak etkileyecektir. Dünyanın en büyük ekonomisi olan ABD, halihazırda Türkiye nin en önemli ticari ortaklarından birisidir. ABD; Rusya, Almanya ve Çin den sonra Türkiye nin en çok ithalat yaptığı 4. ülke olup, 2015 yılı itibariyle ülkemizin en önemli 5. ihraç pazarı konumundadır. Türkiye ile ABD dış ticaretinde Türkiye aleyhine bir denge söz konusudur. Buna rağmen ABD ye ihracatımızın toplam ihracatımız içerisindeki payı % 4,4 olup ülkemizin ABD ye ihracatı genel olarak artış eğilimindedir. İhracatın daha hızlı büyümesi sayesinde ticaret dengesi Türkiye lehine bir trend göstermektedir. Buna rağmen Türkiye ABD den 2 alıp, 1 satmaktadır. ABD ile ticaret hacmimiz 2014 yılında 19 milyar Dolar, 2015 yılında ise 17,5 milyar Dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu dış ticaret rakamları dünya ekonomisinin 1 incisi ve 17 ncisi olan iki ülke ticaretine yakışmamaktadır (http://www.mfa.gov.tr/turkiye-amerika-birlesikdevletleri-siyasi-iliskileri.tr.mfa). ABD ile ülkemiz arasında çok iyi düzeyde seyreden ikili siyasi ilişkilere ve her iki ülkenin sahip olduğu büyük ekonomik potansiyele rağmen, ekonomik ilişkilerin aynı düzeyde olmaması ve ticaret rakamlarının potansiyelin gerisinde kalması her iki tarafı da bunun geliştirilmesi yönünde arayışlara itmektedir. ABD pazarının büyüklüğü ve ihracatçılarımız bakımından çekiciliği nedeniyle, işadamlarımız, bunların oluşturdukları meslek kuruluşları ve birlikler de bu yönde çeşitli girişimlerde bulunmaktadırlar. Bu çerçevede başta ABD ile Türkiye arasında bir serbest ticaret anlaşması (STA) imzalanması olmak üzere tekstil kotalarının kaldırılması/artırılması ve ülkemize tanınan tercihli ticaret imkânlarının geliştirilmesi yönündeki talepler sıklıkla dil getirilmektedir. Bununla birlikte, Türkiye nin AB ye sattığı ürünlerin üçüncü ülkelere gümrük vergisi ödemeden girememelerine karşın, AB nin serbest ticaret anlaşması yaptığı üçüncü ülkelerin ürünlerinin Türkiye ye vergi 28

eysad ödemeden girebilmesi bizim açımızdan önemli bir dezavantajdır. AB nin bir yandan Singapur, Güney Kore, Japonya gibi Asya devleriyle, diğer yandan Kanada, Meksika, Peru, Kolombiya ve 6 Orta Amerika ülkesiyle, serbest ticaret anlaşması imzalaması ya da imzalama yolunda olması Türkiye nin bu alanın bir parçası olmasını zorunlu kılmaktadır. AB nin ABD ile serbest ticaret alanı oluşturması ve Türkiye nin bu alanın dışında kalması durumunda, ABD mallarının Türkiye ye gümrüksüz girebilmesi, buna mukabil Türk mallarının ABD ye girerken gümrüğe tabi olması gibi ters bir durumun ortaya çıkması söz konusu olacaktır. ABD AB Anlaşmasının müzakere sürecinde Türkiye nin devre dışı bırakılması ile Türkiye nin en az 20 milyar dolar kayba uğrayacağı, milli gelirinde yüzde 2,5 a varan kayıp yaşanacağı hesaplanmaktadır. Bu nedenle son günlerde bütün kesimlerin üzerinde ısrarla durduğu nokta ABD ve AB arasında serbest ticaret müzakereleri devam ederken, Türkiye nin de eş zamanlı olarak ABD ile serbest ticaret anlaşması müzakerelerine başlaması gerektiğidir (Özsoğuk, 2015). Bugüne kadar, AB üyelikleri nedeniyle STA ları feshedilen 11 adet Merkezi ve Doğu Avrupa ülkesi hariç, 18 ülke ile STA imzalanmıştır (EFTA, İsrail, Makedonya, Bosna ve Hersek, Filistin, Tunus, Fas, Suriye, Mısır, Arnavutluk, Gürcistan, Karadağ, Sırbistan, Şili, Ürdün, Lübnan, Mauritius ve Güney Kore). Söz konusu STA lardan, Lübnan ile imzalanan 2 Anlaşma dışındaki 17 ülke veya ülke grubuyla STA lar halihazırda yürürlükte olup, Lübnan STA sı Lübnan tarafının, Kosova ve Malezya STA ları ise taraflarca iç onay süreçlerinin tamamlanmasının ardından yürürlüğe girecektir. Ayrıca Gana ve Moldova ile STA müzakereleri tamamlanmış olup, yakın bir zamanda imzalanması hedeflenmektedir. Güney Kore ile imzalanan STA 1 Mayıs 2013 tarihinde, Mauritius ile imzalanan STA ise 1 Haziran 2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir (Ekonomi Bakanlığı, 2013). Gümrük Birliği çerçevesinde dış ticaret politikasını şekillendiren Türkiye, GB nin halihazırdaki dış ticareti üzerindeki olumsuz etkilerine çözüm ararken AB ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD) arasında dünyanın en büyük ticaret anlaşması Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması nın imzalanacak olması ve Türkiye nin bu anlaşmanın ne AB ne de ABD tarafında yer alamaması TTIP i ve tüm sonuçları vaat ettiklerini Türkiye için daha kritik bir hale getirmektedir. Anlaşma sonuçlanırsa sadece iki blok arasındaki Atlantik Okyanusu nu aşmayacak, etkileri tüm dünya tarafından hissedilecek ve tarafların ortaklık girişimi tüm dünya dış ticaretinin parametreleri ile birlikte Türkiye dış ticaretini de değiştirebilecektir. Ayrıca AB ile STA sı bulunup Türkiye ile henüz STA imzalamamış ülkeler başta Meksika, Güney Afrika, Orta Afrika, Cezayir, Kolombiya ve Peru dan AB ye 693 milyar $ ihracat yapılmaktadır. AB nin STA girişimlerinin olduğu ülkelerden (ABD, Japonya, Hindistan, Kanada, MERCOSUR, Tayland, Malezya ve Vietnam) ithalatı ise 5 trilyon doların üzerindedir. Bu durum aleyhine ticaret sapması ve rekabet konularında Türkiye nin hassasiyetlerini arttırmaktadır. Global Trade Analysis Project (GTAP) veri tabanı ve genel denge modeli kullanılarak AB, ABD, Türkiye ve diğer ülkelerden oluşan dörtlü bölgesel toplulaştırma çerçevesinde çeşitli senaryoların milli gelir üzerindeki etkileri çalışılmıştır. Elde edilen sonuçlar, Türkiye nin AB-ABD STA sına taraf olamaması halinde GSYH nin 4 milyar dolara kadar zarara uğrayabileceğini; anlaşmaya taraf olması halinde ise GSYH de yaklaşık 31 milyar dolarlık bir artış elde edebileceğini göstermektedir (1998 in baz yıl olarak kabul edildiği ve cari fiyatlarla hesaplanan 2012 yılına ait GSYH kullanılarak hesaplanmıştır). Ayrıca çalışmada Türkiye nin anlaşmaya taraf olduğu veya ABD ile ayrı bir STA imzaladığı durumun, sadece Türkiye lehine sonuçlar oluşturmadığı aynı zamanda AB ve ABD GSYH büyüme oranlarının da Türkiye nin dâhil olmadığı bir AB ABD STA sına göre daha yüksek olduğu sonucu bulunmuştur (Güneş, 2015). İktisadi tarihin en büyük ticaret alanını oluşturacak Transatlantikten ilgili ve ilişkili ülkelerin kazanç ve kayıplarına bir göz attığımızda; Almanya Ekonomi ve Teknoloji Bakanlığı nın yaptırdığı bir çalışmada, AB ile ABD arasında kapsamlı bir ticaret serbestisi sağlanması halinde bunun en önemli refah artırıcı etkisinin % 13,38 ile ABD, % 9,7 ile Büyük Britanya ve % 7,3 ile İsveç bakımından oluşacağı ve AB ülkelerini genellikle olumlu etkileyeceği belirtilmektedir (Felbermayr ve diğerleri, 2013). 29

ArelEysad 2016 cilt:1 No:2 Almanya açısından refah artışı %4,68 olurken, ABD ye olan ihracatında % 94 lük bir büyüme beklenmektedir (Felbermayr ve diğerleri, 2013). Diğer taraftan, çalışma, üçüncü ülkeler açısından pazar kaybı sonucunda oluşacak bir refah kaybını ortaya koymaktadır. Buna göre bu kayıp Çin, Hindistan, Brezilya, Rusya, Japonya, Meksika, Kanada ve Avustralya gibi ülkelerin yanı sıra Türkiye için de söz konusu olmaktadır. Bu oran Türkiye için %-2,5 olarak belirtilmektedir (Felbermayr Felbermayr ve diğerleri, 2013). İsveç Ticaret Bakanlığı nın çalışmasında ise tarifelerin kaldırılıp, tarife dışı engellerin kapsamlı şekilde azaltılması halinde, dünyanın geri kalanı açısından refah düşüşü etkisi %-0.15; üretimlerindeki katma değer azalışı ise % -0.40 olarak hesaplanmaktadır. (Çelebi,2013:222). Türkiye de Transatlantik Anlaşması na yönelik olarak artan bir diğer endişe konusuysa, Türk ihraç ürünlerinin ABD pazarında AB menşeli ürünler karşısında aynı şartlarda rekabet avantajını yakalayamayacak olmasıdır. Zira ABD ile Türkiye arasında bir 97 serbest ticaret anlaşmasının olmaması ve bu nedenle Türk ihraç ürünlerine ABD pazarında korumacılığın devam etmesi, buna karşın TTIP nin AB menşeli ürünlere uygulanan benzer uygulamaları kaldıracak olması, Türkiye nin AB karşısında haksız rekabete uğramasına yol açacaktır (TOBB, 2013). AB ile ticareti gümrük birliğine dayanan Türkiye ABD ile STA sı olmadığı için ABD pazarında AB li ürünler karşısında dezavantajlı duruma düşmektedir. Üçüncü ülkelerin TTIP anlaşması karşısında, AB ve ABD nin daha önce STA yaptığı ticaret ortaklarının bu pazarlara ayrıcalıklı ve öncelikli giriş imkanlarını olumsuz etkileyecektir (Langhammer, Mart, 2008). AB ve ABD nin düzenleyeceği müşterek düzenle hareket etmeleri durumunda dünyanın geri kalan ülkeleri için belirleyici olacak küresel kural ve standartları oluşturacaktır (Schott & Cimino, 2013). TTIP nin üçüncü ülkelerin en doğru ifade ile ABD ve AB ile ticaret hacmi geniş olan ülkeleri etkilemesinin temel sebeplerinden biri anlaşmanın sadece gümrük indirimi olmayıp ticarete yeni düzenlemeler ve yeni standartlar getirecek olmasıdır. AB ve ABD nin ticaret ortakları örneğin Türkiye alışık olmadığı bir ticaret sistemine adapte olmaya çalışacak, GB ilk dönemlerinde olduğu gibi ithalat baskısı ile riski ile karşılaşacaktır. Dış ticarette yeni standartlar ve düzenlemelerin anlamı yeni üretim süreçleri (sanayi ve tarım), dış ticaret politikalarına ek olarak ülke iç düzenlemelerinin yeniden belirlenmesini ifade etmektedir. Bu durumda diğer ülkeler, örneğin Türkiye, bu kurallara uyumlu bir üretim süreci, sanayi ve ticaret politikası belirlemek, kendi iç düzenlemelerini de bu ülkelerle uyumlu hale getirmek zorunda kalacaktır. Bu Türkiye nin ihracatı açısından AB ve ABD pazarlarının genişliği düşünüldüğünde olumlu yönde bir belirlilik sağlayacaktır. Ancak, sağlık, tüketici hakları vb. teknik standartlar, gıda güvencesi, rekabet politikası, çevre standartları, emisyon miktarının azaltılmasına ilişkin kurallar ve çalışma hayatına ilişkin düzenlemeler gibi pek çok alanda maliyetli bir dönüşüm sürecini de beraberinde getirecektir. Bugüne kadar AB ye katılım sürecinde müktesebat uyumundaki zorluklar ve yanında sağlayacağı yararlar dikkate alındığında, böyle bir mega anlaşmanın Türkiye gibi ülkelere yükleyeceği şartlar konunun üzerinde durulması gereken en önemli yönünü oluşturuyor (TOBB, 2013). Günümüzde AB ya da ABD den en az bir tanesinin, ihraç pazarında öncelikli ülkeler arasında olmadığı bir ülke yok denecek kadar azdır. Örneğin bu iki ekonominin Türkiye nin toplam ihracatındaki payları 2012 yılı itibarıyla yaklaşık olarak % 42,5 olmuştur. Türkiye ye gelen doğrudan yabancı sermayenin (FDI), beşte dördünden fazlası Avrupa Birliği ve ABD kaynaklıdır (Akman, 2013). Türkiye nin anlaşmanın hangi tarafında olacağı halen kesinlik kazanmamışken olası senaryolar üzerinde bazı çalışmalar yapılmıştır. Dünya Bankası (WB) Türkiye nin farklı düzeylerde TTIP ye katılımı hallerinde Türkiye nin ihracatındaki değişimlerin sektörlere göre simülasyonunu hazırladığı raporda açıklamıştır. Araştırmaya göre üç senaryo belirlenmiş olup bunlar; 1. AB-ABD STA Türkiye ye kapalı, AB ile ABD nin tüm tarifeleri kaldırdığı, Türkiye nin ABD ile ticareti tarifeli uygulandığı durumda 130 milyon ABD $ refah kaybı, (AB üzerinden ticaret sapması durumunda 160 milyon ABD $), 30

eysad 2. AB-ABD STA Türkiye nin ABD ile bir STA imzalaması, AB nin TTIP imzalamaması halinde ise, Türkiye nin 260 milyon ABD $ refah artışı, 3. AB-ABD Türkiye STA (üçlü bir anlaşma), kazanımı Türkiye ye açık olduğu durumda 130 milyon ABD $ refah artışı, senaryolarıdır (World Bank, 2014). Bunlardan AB-ABD-Türkiye STA (üçlü bir anlaşma) gerçekleşmesi müzakerelerin şu anki durumu ve ABD AB yetkililerinin duruma bakışları sebebi ile mümkün görünmemektedir. Çalışmada Türkiye nin ihracat sektör kalemleri gruplandırılarak incelenmiş olup; 1. senaryoda Türkiye nin ihracatında %0,07 kayıp, değer olarak 83,84 milyon ABD $, 2. senaryoda Türkiye nin ihracatında %0,02 artış, değeri 28,95 milyon ABD $, 99 3. senaryoda ise Türkiye nin ihracatında %0,21 kazanç değer olarak 257,29 milyon ABD $ olacağı öngörülmüştür. Ancak Söz konusu çalışmada bazı değişkenler ihmal edilerek ve GTAP genel denge modeli üzerinden hesaplanmıştır (World Bank, 2014) Türkiye Merkez Bankası (TCMB) uzmanları tarafından hazırlanan başka bir raporda Türkiye nin sürecin dışında kaldığı ve dâhil olduğu iki senaryo üzerinde inceleme yapılmıştır. Çalışma bulgularında Türkiye nin AB-ABD STA sürecinin dışında kaldığı durumda Türkiye nin toplam ihracat (tüm ülkelere olan) kaybının %0,450 ye kadar çıkabileceği ifade edilmiştir. Türkiye nin de anlaşmaya taraf olarak veya ABD ile geniş kapsamlı bir STA imzalayarak sürece dâhil olduğu durumda ortaya çıkan durum ise mal ihracat rakamları da Türkiye nin sürece dâhil olması ile artış göstermiş; ihracatta anlaşmanın derinliğine bağlı olarak %1,303 ile %6,974 arasında değişen yükselişler gözlendiği belirtilmiştir (Güneş, 2013). 5. SONUÇ ABD ile ticaretimiz çok önemlidir. Aslında zaten aleyhimize açık veren bu ticaret dengesi ne yazık ki eğer AB-ABD Serbest Ticaret Anlaşması dışında kalırsak daha da büyük sorun yaratacaktır. Bu durumda ya Türkiye AB ile Gümrük Birliği nin koşullarını yeniden müzakere etmeli ve AB nin üçüncü ülkelerle yaptığı STA lara Türkiye koşulu eklemeli ya da Türkiye ABD ile eşzamanlı olarak STA müzakerelerine başlamalıdır. Bu konuda hükümetin ve diplomasinin aktif bir tutum içinde olması gerekir. Önümüzdeki dönemde hükümet bu anlaşmanın bir parçası olacak manevraları yaparsa Türk sanayicilerinin önünde yeni pazarlar açılabilir. Kuşkusuz, Türkiye ile ABD arasında yapılacak bir serbest ticaret anlaşması, dış ticaretimize yeni bir ivme kazandıracak ve ABD pazarındaki payımızı artıracaktır. İlk kez otuz yıl önce gündeme gelen AB-ABD serbest ticaret anlaşması projesi Kuzey İrlanda da yapılan G-8 zirvesinde sadece bir proje olmaktan çıkmış, önümüzdeki yıllarda Atlantik in iki yakasının bu gün adı konulan TTIP ile birleşeceğinin sinyalleri verilmiştir. Müzakere turları bile çok uluslu yatırımcılarda büyük beklenti yaratmış, gerek etki değerlendirme raporları gerekse bizzat kendi temsilcileri müzakereler içinde paydaş olarak yerlerini almıştır. TTIP sıradan bir STA olmaktan çok ticari ve kültürel bir birleşmenin çerçevesi olacak niteliktedir. Anlaşma metin ve vaatlerinden yola çıkarak sadece ticaretin değil çalışma standartlarından istihdama, üretimden pazarlamaya, alışkanlıklardan günlük yaşantıya tüm insanların dolaylı ya da doğrudan etkileneceğini söylemek mümkündür. TTIP günlük yaşantının standartlarını ve düzenlemelerini yeniden yorumlamaktadır. Özellikle üreticilerin üretim süreçleri ve standartlarında da birtakım değişiklikler ve düzenlemeler yapılması planlanmaktadır. Anlaşmanın muhtemelen en çok tartışılacak başlıklarından biri Gıda Güvencesi ve Hayvan ve Bitki Sağlığı başlığı olacaktır. AB ve ABD li üreticileri (özellikle tarımsal ürün üretici lerini) yakından ilgilendiren bu başlıkta AB, sıkı standartların korunarak gıda ihracatının arttırılması, 31

ArelEysad 2016 cilt:1 No:2 hayvan sağlığı, bitki sağlığı gibi konularda geleceğe yönelik olarak ABD ile ortak çalışarak düzenlemelerin geliştirilmesi, ürün onayları için kaybedilen süreleri ortadan kaldırmak istediklerini ifade etmiştir. Tam anlamı ile küresel ekonominin seyrini değiştirecek olan anlaşmanın önündeki tek muhtemel engelin ise Fransa nın tarım ürünleri ve kültürel istisna konusundaki tutumu ve İngiltere nin ulusal sağlık hizmetleri konularındaki hassasiyetlerinin süreci yavaşlatacağı düşünülmektedir. Diğer taraftan tüm AB, ABD üretici ve tüketicilerine ek bu ülkelerin tedarikçi ya da rekabet halinde olduğu ülkelerin vatandaşlarının TTIP i desteklediği söylenemez. TTIP müzakere turları ilerledikçe imzalanmaması yönünde yoğunlaşan ve kalabalıklaşan bir kitle oluşmaktadır. Temel hedefin çok uluslu şirketlerin kar marjlarını arttırmak olduğunu; KOBİ lerin rekabet güçleri, çevrenin korunması ve CO2 emisyonları, gıda güvencesi ve hayvan sağlığı, kamu hizmetleri (sağlık, eğitim, vs.) gibi konularda TTIP in negatif etkilerinin yararlarından kat ve kat fazla olacağı ifade edilmektedir. Şüphe götürmeyen gerçek ise TTIP girişiminin sadece gümrük tarife indirimlerinden ibaret olmayıp AB ve ABD arasındaki standardizasyon ve uyumun da sağlanarak uluslararası ticaretteki tarife dışı engellerin ve bürokrasinin aşılmasının ana hedef olarak kararlaştırılmasıdır. AB ve ABD, hem stratejik olarak hem de ticari olarak Türkiye nin en önemli ortakları arasında olması sebebi ile iki blok arasında gerçekleşen bu girişimin sonuçları ve etkileri bakımından Türkiye ekonomisini dolaylı ve doğrudan etkileyeceği aşikârdır. Türkiye nin hali hazırda devam eden müzakerelere eklenmesine ne AB ne de ABD tarafından sıcak bakılmıştır. Müzakerelere taraf olma şansı bulamayan Türkiye TTIP ye taraf olmak için farklı bir çözüm yolu geliştirmek durumundadır. En pratik ve kolay yöntem ise Türkiye-ABD arasında eş zamanlı STA imzalanması yöntemi olacaktır. ABD ile bir STA imzalanması konusunda girişimler, TTIP girişimi ile neredeyse eş zamanlı başlamış fakat şu ana kadar ortaya çıkmış somut bir gelişme sağlanamamıştır. ABD ve AB gibi iki büyük pazarın üzerinde uzlaştığı bir Serbest Ticaret Anlaşması nın, Türkiye nin müzakerelerine katılmadığı ve dolayısıyla kararları etkileyemediği kurallarının yürütülmesine, Türkiye nin de buna uymak zorunda kalmasına ve bu zorunluluğu yerine getirmeye çalışırken sorun yaşamasına yol açması muhtemeldir. Dolayısıyla Türkiye, anlaşmaya dönük olarak yürütülen müzakereleri izlemenin yanında, diplomatik zeminde AB nin, üçüncü ülkeleri Türkiye ye dönük serbest ticaret konusunda anlaşmaya yönlendirilmesine de çalışmalıdır (Mercan, 2013). Farklı türde bazı çalışmalar yapıldı ise de TTIP nin yürürlüğe girmesi durumunda Türkiye ye olan olası etkileri hakkında detaylı ve somut verilere dayanan ve tüm dış etkenlerin değişimlerini hesaba katan çok kapsamlı bir çalışma henüz mevcut değildir. Genellikle yapılan çalışmalarda gelecek tahminlerinde belli başlı maliyetler ve etkenler göz ardı edilmektedir. Tüm çalışmaların incelenmesinden ortak çıkarılan sonuç TTIP nin imzalanması durumunda Türkiye nin alacağı pozisyona göre etkilerinin farklı olacağıdır. Söz konusu farklı senaryolar Türkiye nin anlaşmadan kar etmesinden çok ne kadar az zararla ticaret içinde kalacağını göstermektedir. TTIP yayılma etkisi sayesinde Türkiye gibi anlaşmaya üçüncü taraf olan ülkelerin faydalanacağı düşünülmemelidir. Zira yayılma etkisinden faydalanacak ülke sayısının çok fazla olduğu unutulmamalıdır. TTIP nin tüm durumlarda Türkiye ve üçüncü dünya ülkeleri ticaretinde ek getiriden ziyade negatif etkilerinin olacağı yapılan tüm çalışmalar ve uzman görüşleri ile sabitlenmiştir. Türkiye nin TITP den nasıl etkilendiğini gösteren senaryolar içinde en az zararı TTIP e ABD ile STA imzalayarak taraf olduğu durumda ortaya çıkacağı söylenebilir. 32

eysad 6. KAYNAKÇA AB Ticaret Genel Müdürlüğü. (Temmuz 2013). Trade negotiations step by step, Adım Adım Ticaret Müzakereleri. Brüksel: Avrupa Birliği Komisyonu. Akman, D. M. (2013). AB-ABD Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) ve Türkiye. Tepav. Çelebi, I.2013. ABD ve AB nin Yeni Ekonomik İşbirliği Stratejileri ve Türkiye ye Etkileri. Marmara Üniversitesi Avrupa Birliği Enstitüsü Yayını (2), ss.217229; http://dosya.marmara.edu.tr/avrupa/ MJES/2013%20No2/mjes_21_2.pdf#pa Çolpan, N. E. (2007). Gümrük Birliği Sonrası Türkiye nin Batı. Ege Akademik Bakış Dergisi, 239-250. DG European Commission. (2013). Impact Assessment Report on the future of EU-US trade relations. Strasbourg: European Commission. ECORYS, Non-Tariff Mesaures in EU-US Trade and Investment-An Economic Analysis, 2009. Ekonomi Bakanlığı. (2013, 06 10). Serbest Ticaret Anlaşmaları, Ekonomi Bakanlığı. 07 12, 2013 tarihinde www.ekonomi.gov.tr: http://www.ekonomi.gov.tr/sta/index.cfm adresinden alındı). Felbermayr, G. vd., Dimensions and Effects of a Transatlantic free Trade Agreement Between The EU and US, Ifo Institute, 2013. Felbermayr, G., B. Heid ve S. Lehwald, Transatlantic Trade and Investment Partnership (TTIP): Who benefits from a trade deal?, Bertelsmann Stiftung-Global economic Dynamics, 2013. Güneş Didem, Merve Mavuş ve Arif Oduncu: TCMB Ekonomi Notları, AB-ABD Serbest Ticaret Anlaşması ve Türkiye Üzerine Etkileri, Sayı:2013-30/26 Kasım 2013, sayfa 2. Ifo Institute (Felbermayr vd.), Dimensions and Effects of a Transatlantic free Trade Agreement Between The EU and US, 2013. İstanbul İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği. (2010). STA Kılavuzu. İstanbul: İstanbul İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği. Mercan, S. (2013). Yeniden Gümrük Birliği Meselesi. Ankara: Yirmi Birinci Yüzyıl Türkiye Enstitüsü. Özsoğuk Adil (2015): İstanbul Gümrük Müşavirleri Derneği ABD AB Transatlantik Ticaret ve Yatırım Anlaşması ( TTIP ) Türkiye açısından Bir Amerikan Rüyası mı?: http://www.igmd.org/kose- yazilari/49011-abd-ab-transatlantik-ticaret-ve-yat%c4%b1r%c4%b1m-anla%c5%9fmas%c4%b1- (-ttip-)-t%c3%bcrkiye-a%c3%a7%c4%b1s%c4%b1ndan-%e2%80%98bir-amerikanr%c3%bcyas%c4%b1%e2%80%99-m%c4%b1-%3f.html Schott, J. J., & Cimino, C. (Mart,2013). Crafting a Transatlantic Trade and Investment Pratnership: What can be done. Washington: Th e Peterson Institute for International Economics. TOBB. (2013, Ekim). Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği. Ekonomik Forum: http://haber.tobb.org.tr/ ekonomikforum/2013/10/064-069.pdf adresinden alınmıştır. ÜSTÜN Nazlı (2015); http://www.kto.org.tr/d/file/ab--abd-ticaret-ve-yatirim-anlasmasi-veturkiyeye-etkileri.pdf World Bank (02.02.2014) World Data Bank http://databank.worldbank.org/data/views/variableselection/selectvariables.aspx?source=world-development-indicators WTO, World Trade Report 2012: Trade and Public Policies: A Closer Look at Non-Tariff Measures in 21st Century, Temmuz, 2012. http://stat.wto.org/tariffprofiles/e27_e.htm 33