YAġAMA GÜÇ KATAN DUYGU SEVGĠ Merih BARAN (ERBUĞ) ġair- Yazar Ġnsan ve doğayı var eden yaratıcı kudret, yarattığı her Ģeyi birbiriyle ahehk içinde olmaya mecbur kılmıģtır. Buna göre canlı olarak devamlılığı sağlamak için, tabiatın bölünmez bir bütün olduğunu tartıģmasız kabul etmek gerekir. Bu kural uyarak canlı olan bütün öğelerin, yani insanını, hayvanatın ve nebatatın bir arada oluģturduğu ve ismine dünya dediğimiz yaģam ortamının da ancak bir bütün olarak güzellik taģıdığını inkar edemeyiz. Ne var ki bu tablonun içinde yer alan insan varlığı, Tanrının sadece ona verdiği düģünme ve düģündüğünü ifade uygulama yeteneği ile zaten diğer canlılardan farklı bir çizgide yerini almıģtır. ĠĢte bu farklı boyut içinde insan, duygu ve düģünce açısından kendi kendini ne kadar eğitebilirse o ölçüde sevgiyi, huzuru, paylaģmayı ve baģarıyı, tek kelime ile ifade edersek, mutluluğu yakalar. Bu kazanım, insan için gerçek anlamı ile hayatı yaģamanın diğer adıdır. Yani, ortaya çıkacak zorlukları yenmek, yenemediğimiz durumlarda ise, zorlukları taģıyabilmek için muhtaç olduğumuz güç olarak ifade edebiliriz. Ne var ki, günümüz dünyasının koģulları içinde yaģamın, daha ziyade Ģiddet üreten zihniyet ve davranıģların elinde yozlaģtığını görmekteyiz. Ġnsan oğlunun emek ve sabırla elde edebileceği güzellikleri, kısa yoldan, yıkıcı ve yaralayıcı yöntemlerle, haksız olarak elde etme eğilim toplumlarda gerginliğin temel sebebi olarak kendini gösteriyor. Bu ise toplumsal dayanıģma ve paylaģma fikrini devreden çıkararak farkına varmadan insanı, bireyselliğe ve yalnızlığa itiyor. Yani maddi getirinin karģısında manevi değerler kayboluyor. Halbuki Türk aile yapısının geleneksel dokusunda, asırlar ötesinden sürüp gelen sevgi, saygı, hoģgörü ve dayanıģma, temel özelliğimiz olarak her zaman öne çıkmıģtır. Bu özellik, evvela aile, daha sonra akraba, komģu, dost...giderek toplum ve en sonunda millet olarak bizi birbirimize çok sıkı bağlarla bağlayan bir sevgi yumağı gibidir. Yumağın çözülmeden devam etmesinin sağlayacağı büyük manevi doyum zaten, ihtiyaç duyulan hayat Ģartlarının temelini kendiliğinden kurabilecek tek güçtür. KarĢılaĢtığımız bu felaket karģısında toplum olarak mücadele verip, birbirimize destek olmaya çalıģıyorsak, sosyal sorunlarımızı görmemezlikten gelmeyip, bir ucundan tutarak biraz olsun düzeltmek için uğraģıyorsak, hakkımız olarak kazanacağımız temiz kazancımız ile yetinip usülsüz yollardan elde edilecek haksız kazançlara iltifat etmiyorsak, yüz binlerce Ģehidimizin kanı ile sulanmıģ vatan topraklarımızın her karıģını, kendi öz kutsal barınağımız olarak düģünüyorsak, dağda koyununu otlatan çobanımızı, ekinini eken çiftçimizi, sanayide en zor koģullarda çalıģan iģçimizi ve bunun gibi alın teriyle çalıģıp açık alınla yaģayan güzel insanımızın hepsini kendi öz varlığımızda farklı görmeden kucaklayabiliyorsak, insanlığın emrettiği kurallara uymuģuz demektir. ĠĢte yukarıda ifade ettiğim Ģekilde bizi diğer canlılardan farklı kılan düģünce ve fikir üstünlüğü ile sağlanacak yaģam koģulları, hep insanın kendisiyle hesaplaģması ve değerlendirme yapması ile mümkündür. Bu evvela kendi hayatını müspet yönde etkileyecektir. Çünkü hayatta eriģmek istenen her aģama daha bir üst aģamanın arzusu ve
özlemi ile birlikte gelir. Bunun toplum geliģmesinde itici bir etken olduğunu kuģkusuz kabul etmek gerekir. Ancak bu atılım, insanın kendi kabiliyet ve yetki sınırlarını aģarak, hiç çaba göstermeden elde edilmeye çalıģılan imkanlarla sağlanacaksa, iģte o zaman menfaat fikri güzel bütün gayretlerin önüne geçer, haksız kazanılan ve o kazanımlar haklı gösterme gayretleri içine düģülen çıkmazlar, sonuç olarak farkında olmadan elden giden manevi değerlere dönüģür. Olumlu olan bütün duygu, düģünce ve iradenin temel unsuru ise Yüce Yaradan ın insan yüreğine tohum olarak bıraktığı Sevgi dir. O tohumu iyi sulayıp yeģertmek, dal budak salan koca bir çınar haline getirmek hepimizin elindedir. Yeter ki biz yüreğimizde kıpırdanan o güzel duyguyu yaģatmayı ve de paylaģmayı bilelim. O zaman maddenin esiri olmaktan sıyrılarak toplum olarak güzellikleri birlikte yaģamanın hazzına ereriz. ĠĢte insanı bireysellikten ve baģka bir deyiģle yalnızlıktan çekip çıkaracak olan duygu budur.ġsmine Sevgi diyoruz. Bunu biraz tarif etmek gerekirse, Allah Sevgisi Ġnsan sevgisi vatan sevgisi diye özetleyebiliriz. Bu üç sevgi,zaten bütün diğerlerini özünde barındırır. Büyük eren Yunus Emre bunu ne kadar güzel dile getirmiģ ve demiģ ki : Çalabın dünyasında yüz bin türlü sevgi var. Kabul et, kendi özüne gör hangisi layıktır. (1) Bir baģka deyiģinde de : Muhabbetin odu, benim yüreğime düģtü yanar. Yandığımca artar odum, devrim geçip solmaz benim. Der. (2) Mevlana ise : Seni seveni ara, seni arayanı sev. Derken, sevgiyi bir yansıma olarak dile getirir. (3) Hacı BektaĢ Veli, sevgi deryasında bir katre iken, Taptuk Emre nin dergahında ürettiği sevgi ile sonradan kendisi derya olup katrelere bölünmüģ ve her katreyi insanlığa sunmuģ bir sevgi eridir. Yaratandan dolayı yaratılanı sevmek, hayatın ve varoluģun anlamı demektir. Bunun ismi baģta da bahsettiğimiz gibi ister tabiat ister insan, vatan veya Allah sevgisi olsun o esasında sıçradığı her gönlü tutuģturan aynı sevgi kıvılcımıdır. MeĢrutiyet yazarlarımızdan Yakup Kadri Karaosmanoğlu nun bir yazısından alınan Ģu paragrafta bir aģıkın, maģukuna duyduğu sevginin boyutu dile getirilmiģtir. AĢıka sorarlar : - Okun ucundan parçalar-dan (4) Musa nın Asasını mı? Söyle, Süleyman ın mührünü mü?söyle, Ġskender in Aynasını mı? Söyle, Semiramis in bahçelerini mi? Cem in camını mı? Kayser in nam veģanını mı? Karun un hazinelerini mi? Söyle, söyle!..
Cevap Ģöyledir istemem bana canan ı verin!.. - Canan ki Musa nın asasından daha mucizelidir. - Süleyman ın hükmünden daha hükümlüdür. Diyerek bütün teklifleri reddeder ve. - Ġstemem, bana Canan ı verin!..der. Canan yazarın kendi dünyasında değer verdiği en kıymetli varlıktır elbette. Ancak sonuç olarak vardığımız noktada, ismi ve boyutu ne olursa olsun, sevgiyi gönlümüzden eksik etmediğimiz sürece, kinden,nefretten,öfkeden ve her türlü kötülükten uzak durup, insanlık aleminin her gün biraz daha maddeleģmesine karģı çıkarak, güzelliği,dostluğu,huzuru ve bunlarla gelecek mutluluğu birlikte yaģayabiliriz. Buna çok ihtiyacımız var. Elde etmek ise kendi ellerimizde. PaylaĢmayı özlediğimiz sevgi, benim dizelerime Ģöyle yansıdı : SEVGĠYE TUTSAK Hiç anlamı kalır mı hayatın Sen ve ben yaģıyorsak Sevgisiz, aģksız? KurumuĢ bir çeģmeden ÇatlamıĢ dudaklara Su beklemek, faydasız. Göz açıp merhaba derken Bu dünyaya Sıcak ana kucağında, TanıĢtığın ilk duygudur, Sevgi. Yalansız,riyasız. Küçücük yüreğime Ekilen tohumla Kapılıp gitmek
Hayat denilen çarka. Benim gibi. Senin gibi. Ve senden sonra!.. Durup durup isim bulur Ana,baba. Evlat en baģta. Dost, yaren, arkadaģ olur Sağında solunda. Ya da sevdiğinin busesi, Sıcacık dudağında. Dağa taģa, toprağa, Akan suya, uçan kuģa. Hasılı tutsak ettirir seni Tanrı nın yarattığı Bu gizemli hayata... Denilir ki, gereklidir insana YaĢamak için hayatta Hava, su, ekmek, Hayır dostum Bana sorarsan eğer Sadece bunlar yetmez. Gerçek anlamda bu dünyada Ġstiyorsak yaģamak. Sevgi gerek.
Sevmek gerek Bir ömür boyu Sevgiye tutsak... Dipnotlar 1) G.Ünv. Hacı BektaĢ Veli ArĢ.Mrkz.Der.Sayı 84, sayı 13 2) Yunus Emre Altın Kitaplar 1983 Abdulbaki Gölpınarlı 3) Bildiriler : Mehmet Önder T. ĠĢ Bankası Kült. Yay.1973 4) Edebiyat Antolojisi. Ġsmail Habib 1943 362 Okun Ucundan Parçalar (Y.Kadri Karaosmanoğlu)