Mustafa Kemal - KÄrd jenosidleri - Askeri İlişkiler AÉısından 1937-38 DÖrsim Jenosidine



Benzer belgeler
MİLLİ MÜCADELE TRENİ

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı.

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak Üçlü İtilaf...

Sosyal bilgiler öğretmeninin verdiği bu bilgiye dayanarak Mustafa Kemal Paşa ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU

Cumhuriyet Halk Partisi

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

SAYIN BASIN MENSUPLARI;

İÇİNDEKİLER... SAYFA NUMARASI 1. Genelkurmay Başkanlığının Afyon ve Kocaeli mıntıkalarındaki duruma dair 3 Ekim 1921 tarihli Harp BELGELER

A) Siyasi birliklerini geç sağlamaları. B) Sömürge alanlarını ele geçirmek istemeleri. C) Sanayi devrimini tamamlayamamaları

BATI CEPHESİ'NDE SAVAŞ

1915 OLAYLARINI ANLAMAK: TÜRKLER VE ERMENİLER. Mustafa Serdar PALABIYIK

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

No: 393 BİLGİ NOTU. Talep edildiği takdirde yönetmelikteki değişiklikler önceki haliyle karşılaştırmalı olarak gönderilecektir. Saygılarımızla.

Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ü Ölümünün 78. Yılında Saygı ve Minnetle Anıyoruz

Göç yani hicret dini bir vazifedir.insanların dinlerini daha iyi yaşamaları,hayatlarını devam ettirebilmeleri için göç bir ihtiyaçtır.

Lozan Barış Antlaşması

SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ

Çarşamba İzmir Gündemi

SAYFA BELGELER NUMARASI

Araştırma Notu 15/179

I.DÜNYA SAVAŞI ve BALKANLAR

Hürkuş a Türk Savunmayii nin İlkleri

HAZİRAN 2012 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Eurominority'den yeni Kürdistan haritası

ve AHLAK BÝLGÝSÝ TESTÝ

15 günlük kısa dönem Avrupa gönüllü hizmeti projemi bitirdikten sonra Türkiye ye döndüm ve sizinle oradaki anılarımı bir raporda paylaşmak istedim.

AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ

MUSTAFA İPEK HALİLİYE SÜLEYMANİYE İMAM HATİP ORTAOKULU

Prof. Dr. İlhan F. AKIN SİYASÎ TARİH Beta

POLİS ÖRGÜTÜ YURTDIŞI GÖREVLENDİRME TÜZÜĞÜ

T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU. Ekonomik Durum:

Özel güvenlik görevlilerinin kıyafet ve teçhizatları Bakanlıktan onaylı mıdır? 8

Dunkirk'ün gerçek tarihi

Turizm Şurası Yönetmeliği

İsrailli casus Eli Cohen'in saati, Suriye'de idam edilmesinden yarım asır sonra ülkesine nasıl geri döndü?

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, (1)

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni

SAMSUN BÜYÜKŞEHIR BELEDİYE BAŞKANI YUSUF ZİYA YILMAZ & SAM-DER Avusturyada yaşayan Samsunlular Derneğinin

KURTULUŞ SAVAŞI CEPHELER

İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN ASKERLİK HAYATI

ANKARA ÜNİVERSİTESİ SENATO KARAR ÖRNEĞİ

Sarıkamış. Dersleri. Yılmadan Yorulmadan Dr. Cihangir Dumanlı

KAMU YÖNETİMİ LİSANS PORGRAMI

Osmanlı dan Cumhuriyet e Adım Adım!

Çarlık Rusya ordusu, 1917 yılında, Doğu Anadolu yu işgal. Türk Askerlerinin Ele Geçirdiği Rus Köyü. Galiçya Cephesi ve

1. ABD Silahlı Kuvvetleri dünyanın en güçlü ordusu

2018-Inkilap Tarihi ve - Deneme Sınavı 7

Konumuz sol içi cinayetler, özel olarak da Acilciler bünyesindeki cinayetler

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

KURTULUŞ SAVAŞI ( ) Gülsema Lüyer

Politika ve Bütçe süreci. Richard Barneveld

10SORUDA AİLE SİGORTASI

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) TUTANAK

İÇİNDEKİLER. A. Tarih B. Siyasal Tarih C. XIX.yüzyıla Kadar Dünya Tarihinin Ana Hatları 3 D. Türkiye"nin Jeo-politik ve Jeo-stratejik Önemi 5

HÜKÜMLÜ VE TUTUKLULAR İLE CEZA İNFAZ KURUMLARI PERSONELİNİN İAŞE YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç ve kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923)

Yaz l Bas n n Gelece i

Beşinci Lejyon Sivilleri Ordulaştırma Güçsüz Orduyu Kurtarır mı?

YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI ARASINDA YURTİÇİ ÖĞRETİM ELEMANI VE ÖĞRENCİ DEĞİŞİM PROGRAMLARININ DESTEKLENMESİ AMACIYLA YÜKSEKÖĞRETİM KURULUNCA

TSK'dan Sınır Ötesi IŞİD Operasyonu

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu

T.C İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ZABITA DAİRE BAŞKANLIĞI ZABITA DESTEK HİZMETLERİ ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ

Sunum ve Sistematik 1. BÖLÜM: MUSTAFA KEMAL İN HAYATI

MANİSA CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜ. Görev Tanımı ve İş Akış Şeması İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER... 1

4.SINIF TÜRKÇE 15. HAFTA SONU ÖDEVİ

ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI YÜKSEK ÇEVRE KURULUNUN ÇALIŞMA USUL VE ESASLARINA İLİŞKİN YÖNETMELİK

İNKILAP TARİHİ VİZE BÖLÜMÜ ALTIN SORULAR. 1- Osmanlı da ilk kez yabancı ülkeye seyahat eden padişah kimdir? CEVAP: Abdülaziz.

T.C İnkılap Tarihi Ve Atatürkçülük

Sudan'da Türk-Sudan İlişkileri Sempozyumu düzenlendi

T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük DİRİLİŞİN DESTANI: SAKARYA

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

682 SAYILI GENEL KOLLUK DİSİPLİN HÜKÜMLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMENİN DEĞERLENDİRMESİ

Gazi Ahmet Muhtar Paşa

Kamyonet Duraklarımız. Fabrika Taşımacılığı

TED İN AYDINLIK MEŞALESİNİ 50 YILDIR BÜYÜK BİR GURURLA TAŞIYAN OKULLARIMIZDA EĞİTİM ÖĞRETİM YILI BAŞLADI

ATATÜRK ün Balmumu Heykelleri

Fırat Kalkanı harekatı Başladı

MÜLTECİLERİN KORUNMASINA İLİŞKİN FRANSIZ MAKAMI NEZDİNDE UYGULANAN BAŞVURU SÜRECİ (OFPRA)

İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK TARİHİ TEST

Ünite 01: Arapçada Kelime ve Cümle Çeşitleri

MİLLÎ SAVUNMA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜK MÜZESİ

TÜRKİYE DE KADINLARIN SİYASAL HAYATA KATILIM MÜCADELESİ VE POZİTİF AYRIMCILIK


Tag Archives: chp döneminde yikilan camiler

Iğdır Sevdası AVUKAT SEVDA DOĞAN

En İyisi İçin. Cevap 1: "II. Meşrutiyet Dönemi"

Değerli Yöneticiler, son yıllarda vergi incelemeleri büyük ölçüde bu konu etrafında dönmeye başladı.

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Bilim ve Kültür Teşkilatı'nın (UNESCO) 38. Genel Konferansı'na katılmak için gittiği Paris te, UNESCO Genel Direktör

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA DEMOKRATİKLEŞME SÜRECİNDE KÜRT VE ERMENİ MESELELERİNİ TARTIŞTI!

Transkript:

Mustafa Kemal - KÄrd jenosidleri - Askeri İlişkiler AÉısından 1937-38 DÖrsim Jenosidine giden säreé KÄrdistan`da savaş suçlarının tarihini araştirmak bizlere, KÄrd alternatif duruş sergileyen araştırmacılara-tarihçilere däşäyor. Devletlerin tarihçileri halkların bilmeleri gereken gerçekleri ne yazarlar, ne de bilinmesini isterler. Ñzellikle dezenformasyon-bilgisizlendirme amaçlı ataklar geliştirirler. Biz KÄrd ulusunun evlatları halen KÄrdlerin zorla göçertilmeleri, jenosidlere uğrayanların sayıları, jenosidlerden sağ kurtulanlar konusunda olması bilinmesi gereken gerçek sayıları bilemiyoruz. Bizim gerçek sayıları bilmemiz zor. Ittihad-i Terakki Partisi mensuplarının raporları, karar mercilerinde yer alanların, zorla göçertmeleri, toplu ÖldÄrmeleri pratige koyanların notları halen gizli tutuluyorlar. Şifreli telgraflardaki rakamlar ve Özel defterlere yazılan notlar zorla göçertme, ÖldÄrme sayılarını belirtmekteler. 1. DÄnya Savaşı säreci ve sonrasında KÄrd halkıyla ilgili olarak devlet adına konuşanların sundukları dökämanları gerçek belgeler olarak kabul etmemek gerekiyor. Onlar kendi iddialarını ıspatlamak için, kendi amaçlarına göre belgeler däzenliyorlar ve bunları konuyu araştıranlara doğru uzatıyorlar. Belgeleri gizleyenlerin uzattıkları, kullandıkları kağıt parçalarının Äzerlerine soru işaretleri koymak bir zorunluluk. Bu gän T.C. de belirli birimlerde görevlendirilen kişiler, Nizam-ıi Alem, TÄrk-İslam anlayışını benimseyenler, bilim etigine göre davranmıyorlar. Bu kişilerin KÄrd soykırımlarıyla iligili tutumları resmi devlet tutumudur. Onlar, 1916-17 yılları särecin de KÄrdistan`in Bâlâs (Bitlis), Mäş, Diyarbekir bölgesinde kumandan olan M.Kemal`in emriyle zorla evlerinden Çıkarılan, kovulan, särgän yollarına däşärälen yäzbinlerden bahsetmezler. Bu yäzbinler aç olarak yärätälärlerken, geçis noktalarında kendilerine yiyecek verenlerin ÖlÄm cezasıyla cezalandırıldıklarını bilmemezlikten gelirler. SÄrgÄne Çıkarılma mevsiminin kış olarak tercih edilmesinin, soğuğun

ÖlÄmleri artıracağının hesab edilmesinden kaynaklandığını da gizlerler. SÄrgÄn yolunda yäzbinlerce KÄrdÄn ÖldÄğÄnÄ kamuoyuna açıklayanları hain, däşman olarak damgalarlar. Onlar bu sıfatları tekrarlayıp dursunlar, bizlerse gerçekleri bulup, yazmaya devam edeceğiz. İttihatÇıların, 1909`da, Selanik`de yapılan parti kongrelerinde, imparatorluk sınırları içindeki memleketlerde TÄrk ulusu dışındaki ulusların, TÄrk kimliğine eklenmeleri, Özlerinden uzaklaştırılmaları, değiştirilmeleri, döndärälmeleri hedeflenir. Alınan kararlar bizaat parti kadroları tarafından pratige geçirilir. İslamiyet eldeki tek geçerli, etkili araç olarak kullanılacaktır. Osmanlı da saraya yaklaştırılmayan, ezilen, itilen, Öfke ve iç acısı yaşayan ırk TÄrktÄr. Elde kalan, basılabilinecek, Äzerinde yäkselinebilinecek tek ırk bu olduğu için ittihatçılar, bätän renkleri TÄrke dönäştärme Çalışmalarına hız kazandırırlar. 1912, Balkan savaşları dönäm noktasını oluştururlar. Makedonyalı olup Osmanlı İmparatorluğu`nun asker ve sivil bärokratlığını yapanlar, zulm ettikleri Hristiyan halklar tarafından Balkanlardan kovulurlar. Kalacak yurtları olmayanlar, TÄrk-İIslam ideolojisini, Nizam-ı Alem i doruklaştırırlar. Helladas-Pontos, Ermenistan ve KÄrdistan da, yani kendilerine ait olmayan topraklarda memleket sahibi olma projesi geliştirirler. İşgal tek amaç ve hedeftir. İşgal edebilmek için de yerliyi kırmak, harmanlamak proğrama konur. TÄrk-İslamı gäçlendirme siyaseti, felaketleri kendisiyle birlikte taşır. Kendilerine yurt arayan Makedonyalılar, Balkanlılar-Rumeliler imparatorluk sınırları içindeki yerli halkları kırarak, kendilerine yaşanabilecek bir memleket oluşturacaklardır. Bu memlekete sahip olabilmek için de Kafkas halklarına hem İttihad-i Terakki de, hem de bu partinin yan birimi olan Teşkilat-ı Mahsusa da yer verirler. Onları da görevlendirirler. åänkä Rus İmparatorluğu görevlilerinin kovdukları, särgän ettikleri, muhacirleşen ve Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde dağıtılan Kafkas halklarının da kalıcı bir yurda ihtiyaçları vardır. İttihatÇılar, Ocak 1913'de häkämet merkezini (Bab-i Alâ) basmakla kendi iktidar merdivenlerinin Äst aşamasına kavuşmuşlardı. BÄtÄn kurumları, kuruluşları kontrol altına almaya doğru adım adım ilerlerler. Ağlarını Çok daha sağlam şekilde Örme atakları geliştirirler. İttihatÇılar Balkan savaşlarının sonrasında 1913 te iktidarı tam ele geçirdiklerinde, Özellikle KÄrdistan da köklä däzenlemeler yapma girişimleri başlatırlar. Bu däzenlemelerin başında devlet memurlarının, yani Teşkilad-ı Mahsusa kadrolarının görevlendirilmeleri politikası gelmektedir. Yani KÄrdistan nın her yerleşim biriminde para-militer şahıslar bätän kurum ve kuruluşlara yerleştirilirler. İttihaÇılar, kendi kadrolarını, taraftarlarını, memur olarak tayin ederek, bir Önceki memurların görevlerine son verirler. Onlar geleceğe yönelik olarak derin hazırlıklar içindedirler. İskan-ı Aşair ve Muhacirin- Aşiretleri Yerleştirme ve GÖÇmen MÄdÄrlÄğÄ 1914'te kurulur. Petrol ve mineral olan toprakları işgal etmek olan amaç ç Kutsal savaş é olarak ilan edilir. Bu savaş için savaşacak figäran lazımdır. Binlerce KÄrd Teşkilat-ı Mahsusa mensubu din adamlarının devreye konulmaları sonucu-şeyh Sunussi, Haci Bektaş`da ki Cemalledin Efendi gibileri- kandırılmak säretiyle, gönällä olarak savaşa alınırlar. Gitmeselerde zor kullanılarak götäräleceklerdir. Wan, Bâlâs yerleşim birimlerinde ise KÄrd din adamları osmanlı ordusuna asker toplama amacıyla kullanılırlar.

Dèrsim-Rostan 1. DÄnya Savaşı na girilmiştir. KÄrtler, ittihatçıların yanında yer alıp, onların Çıkarları için mäteffik gäçlerle Çarpışmak istemezler, Çarpışmazlar. AbdÄlhamit tarafından zorla, imparatorluğun gäcä-şiddeti kullanılarak oluşturulan Hamidiye Alayları-Aşiret mensupları ise konumlarından rahatsızdırlar. Daha savaşın başlarında savaşmayıp, geri Çekilirler. Bir kesimi Ermenistan a, Rusya`ya doğru gitmeyi tercih ederler. İttihatÇılar bu gelişmelerden, tavır alıştan dolayı KÄrtleri hain olarak değerlendirmeye tabii tutarlar. KÄrd isteyerek, sevrek Hamidiye Alaylarının yöneticisi, elemanı olmaz. İnanarak, gönälden bir şeyler hisederek osmanlı sömärgeciliğinin devamından yana tavır almaz. Şiddet altında, zorla cepheye särälär. Osmanlı İmparatorluğunun yöneticileri hiç bir zaman KÄrdlere gävenmemişlerdir. Onları cephelere götäräp ÖlÄmle karşı karşıya bırakmışlar ve Çarpıştıkları ordularla kendi aralarında siper olarak kullanmışlardır. Sarıkamış Çarpışmalarında ise diğer seferlerde olduğu gibi KÄrdlere ağır silahları teslim etmiyorlar. KılıÇtan daha käçäk olan aletlerle KÄrdleri Rus ordusuyla karşı karşıya bırakıyorlar. Bu duruşun anlamı; Benim iäin Ålme hakkını sana veriyorum. Seni nufus olarak azaltmak istiyorum. Seni askere alarak doğumlarınızı, Äoğalmanızı engelliyorum. Ağır silahları kullanma yetkisini vermiyorum. ÑÖnkÖ Ålmeni istiyorum. Ü Sarıkamış cephesinde görev yapan Kurmay Başkanı Yarbay Şerif Bey e göre KÄrdler; Aşiret såvari tåmenleri eğitim ve askeri malzemelerinin Ruslara nazaran pek geri olmasından dolayı hiñbir iş göremediler. Yalnız Aras havzasında değil, Eleşkirt Ovası nda ve Murat suyu vadisinde de aynı durum mevcuttu. KÅrdler hem zeki, hem cesur bir halktır. Doğuştan olan bu zeka malesef eğitim ve bilim cilasıyla nurlandırılmamış olduğu gibi yokluk, zorluk zamanında hilekarlık şeklinde faliyet yåråttå.

KÅrdler, Rus ve Ermeni Ñetelerinin topları ve mitralyözleri karşısında pala kılıñla iş görmek måmkån olmayacağını derhal anladılar, dağıldılar. Aşiret halinde başlayan silahlı KÅrdÅn o gånkå savaşcılık amacı kendi evini ve malını korumaktı. İyi donatılarak Rus Kazak alayları eşliğine verilmiş olan Ermeni Ñeteleriyle ve Rus bataryalarıyla karşı karşıya kalan KÅrd, İstanbul a doğru eğlenen, alaycı bir bakış atarak atını geriye doğru sårdå ve yolda bizim zavallı piyadelerimizin zayıflarını yakalayarak ayağından yırtık Ñizmesini ve sırtından yamalı paltosunu aşırdı. Kendi köyåne doğru atını såråp gitti. KÅrd evine ganimetsiz mi dönsån? Mehmet Fazıl Paşa nın Aşiret Kolordusu karargahında işler daha gålånñ gidiyordu. Burada KÅrdler daima Rusların top menzili dışında dolaşıp duruyorlardı. Halbuki Ordu Kumandanlığı bunlarla dåşmanın yanını ve gerisini tehdit ve ihata manevraları yapmak hayaliyle oyalanıyordu. Aciz yazar Kasım ayının ilk on gånånde Aras GÅney inde en nihayet varlığını belli eden meşhur 33.ncÅ tåmen ile Rusların Kazak alaylarını ve bir, iki Plaston veya avcı taburlarını Veli Baba istikametine doğru doğuya uzaklaştırmağa görevlendirilmiştim. Bu saldırıya Aşiret Kolordusu da katılma emri almıştı. Aşiret Kolordusu nun karargahı doğal olarak kendi alaylarına bu görevi anlatmış ve emir vermiş iken bizim taarruzumuza bir tek KÅrdÅn katıldığını görmek nasip olmadı. DÖrdÅncÅ Ordu MÅşiri KÅrd aşiretlerini gåñ ve iradeleri altında bulunduran aşiret reislerinin etkinliğini kırma, bozma ve ileride Rusların Kafkasya Kazaklarına karşı duracak değil, fakat hesap edilecek bir kåtle meydana getirme politakısıyla gånån birinde, ceplerinde para ve gazete Ñıkarır gibi ortaya elli altmış alay aşiret såvarisi Ñıkarıp fırlatmışlardı!. Aşiretlerden ordu ve memleket namına yararlanmak iñin aşiretleri ordu ve memleket namına istifade ettirmenin yolunu aramalıyız. Biz Meşrutiyet ve eşitlik hukuku ilan ettik diyerek aşiret Åyelerince reis ve amir tanınmış tabakayı köleleriyle eşit olacak bir uygulamaya tabi tutmakta hiñbir Ñıkar yoktur. Birinci dånya savaşının Kafkasya ve İran cephelerinin yåce tarihini Genelkurmay heyetimiz añıklayacağı zaman görecegiz ki Özellikle Van dolaylarındaki aşiretler bålök ve alay halinde reisleri ve beyleri ile beraber Ruslara sığınmışlardır. Demek Ruslar bizim kendi toprağımızda, kendi dinimizde olan bir kısım halkın ne şekilde avlanacağını bizden daha iyi tespit etmişlerdi. Eğer İttihat ve Terakki bakanlar kurulu bu aşiret reislerinin kadir ve haysiyetini paralama, kırma yönånde hareketlerde, uyğulamalarda bulunmayıp da onları samimi bir himaye ve şefkatla devlete bağlama noktasına akıl erdirselerdi bu reisler evini barkını bırakıp elbette Ruslara sığınmazlardı. (Kaymakam Şerif Bey`in Anıları, Sarıkamış-İhata Manevrası, Arba Yayınları, s.111, 112, 113, 114, İstanbul, Kasım, 1998) 16.cı asırdan itibaren KÄrdleri emir-mirlikten ağalığa däşärme, sosyal yapılarını parçalama proğramı uygulanır. Osmanlı yöneticileri bu Çalışmalarla da yetinmeyerek ağalık kurumunu da sarsmak istiyorlar. Bu istemin temelinde feodal onuruyla ayakta duran, Osmanlı ya teslim olmayan KÄrd ağalarını ortadan kaldırıp, kullaştırılmış, baskı altında yönetilmeye, her emre ez beni, ez xulam, belâ, herâ-kåleniz, kulunuz, hizmetkarınız olayım, evet, evet demeye alıştırılmış ve başka bir yönetim sisteminden haberi olmayan bireyselleşememiş, ÖzgÄrleşememiş KÄrdÄ, Osmanlı Çıkarları için istedikleri gibi kullanma istemi, arzusu yatmaktadır. Bu istem kabul görmez, tepki toplar. åänkä KÄrd beylerini ulusal duyguları, kendilerine ve uluslarına olan sevgileri, gävenleri, feodal onurları ayakta tutmaktadır. Bu hislerden, ruh halinden dolayı Osmanlı İmparatorluğu yöneticileri KÄrdleri istedikleri hizaya getirmeyi başaramazlar. SÄreklilik arz eden bir direnişle karşılaşırlar.

Rus İmparatorlugu sınırları içinde yaşayan KÄrtler göç etmek zorunda kalıyorlar. Kafkaslardan, Serhad bölgesinden KÄrd göçänän nedeni Teşkilat-ı Mahsusa cıların KÄrdlere yönelik zalimane uygulamaları, teşkilatçıların KÄrdlerin zor duruma däşmeleri amacıyla Ruslara yönelik olarak yaptıkları provakatif, panik yaratıcı sabotajları, propağandaları, Çalışmalarıdır. Rus Ordusu mensuplarının KÄrdlere saldırmasını sağlayarak, KÄrdleri Osmanlı safhında savaşmaya Çekebileceklerine inanırlar. KÄrdleri yurtlarından göçertme, muhacirleştirme hedefler arasındadır. Halk teşkilatçıların uygulamalarına maruz kalmamak için de yerleşim birimlerinden ayrılır. Bu insanlar Kuzey den, GÄney e ve Batı ya doğru yönelirler. KÄrdistan ı terk etmezler. O dönemi anlatan bazı subayların anılarında bu gerçekleri göräyoruz. İttihatÇıların geliştirmiş oldukları TÄrk-İslam projesi, nufus mähendisliği projesiydi. Bundan dolayı 1.DÄnya Savaş`ı säreci, Özellikle 1915-16-17 ler KÄrdlere yönelik kapsamlı kırma, nufusu azaltma Çalışmalarının pratige dönäştäräldäğä yıllar olurlar. KÄrdistan da, KÄrtlere ait olan yerleşim birimlerinde yerel otoriteler KÄrtlerin elindedir. Etki ve gäç KÄrdlerdedir. Osmanlı yöneticileri, normal koşullarda girişemeyecekleri, gerçekleştirmeye kalkışamayacakları planlarını savaş ortamının sundugu imkanlarla uygulamaya koyarlar. Enver Paşa nın emriyle, Osmanlıya asker olmayan, askerden kaçan KÄrdlerin yakınlarına yönelik yapılan uygulamalar, KÄrdler açısından durumu daha Çok kötäleştirir. Sakat, hasta, yaşlı olanlar Osmanlı gäçlerine karşı direnemezler. 1. DÄnya Savaşı koşullarında KÄrtler ekonomik anlamda fazlasıyla yoksullaşırlar. Her yönäyle gäçten däşerler. Bu durumu fırsat bilen İttihad-i Terakki Partisi yöneticileri KÄrdistan a, KÄrtlere yönelirler. Sosyal, idari yapılaşmaya mädahale ederler. KÄrtlere yäklenmeye, mevcut sosyolojik ÖrgÄtlenmelerini dağıtmaya başlarlar. (KÄrdistan 1919, Binbaşı Noel`in GÄnlÄğÄ, Edward William Charles Noel, Avesta Yayınları, s.34, 35, 1999, İstanbul) ç Osmanlı ordularında KÅrdlerin sayıları Ñok azdı. Hamidiye alayları ta savaşın başlarında savaşmayıp geri Ñekildiler. Bu nedenle tårkler onları hain olarak göråyorlardı. Bir gån bunun intikamını almayı tasarlıyorlardı. TÅrklerle KÅrdlerin gerñek ilişkilerini, TÅrklerin KÅrd sårgånlerini dåzenleyen kanunda görmek måmkåndår. Aşağıdaki bölåm de bu kanundan bazı alıntıları Örnek olarak sunacağız ; Ä Madde 8 ; SÅrgÅn edilen KÅrtlere vatandalrına hiébir şekilde dönme izni verilmeyecektir. Savaştan sonra bile. Madde 9 da belirlenen yerlerde ikamet etmek zorundadırlar. Belirlenen alanlarda isimleri kaydedilecektir. HiÉ bir sebeple oturdukları alanları değiştiremezler. Madde 12 ; KÅrd sårgånler silahsız olmaları kaydıyla her biri 300 kişiyi aşmayacak şekilde kåéåk gruplara ayrılmalıdırlar. Aşiretler kåéåk paréalara bölånåp ayrı ayrı yerlerde ve o yerlerin yerleşik insanlarının % 15 ini geémeyecek sayıda iskan edilmelidirler. Madde 3 ; Aşiret liderleri, şeyhler ve halk arasında etkili olan diğer kişiler aşiretlerinden ayrı ve tercihen håkåmetin denetiminin gåélå olduğu kent merkezlerinde iskana tabii tutulmalı ve halklarıyla ilişkilerine asla izin verilmemelidir. â Merkezi yönetim TÅrklerin elinde olduğu iñin her zaman KÅrd varlığını inkar etmişlerdir. BÅtÅn resmi raporlarda ä KÅrd ã sözcåğå yerine ä MÅslÅman ã terimini kullanmışlardır.(.).1915 yılında håkåmet, KÅrdleri batı vilayetlerine sårgån kararı verip ayrıca onların toplu halde bir arada değil, TÅrkler arasında dağıtılmaları konusunda talimat vermişti. AmaÑları. KÅrdleri bir an Önce osmanlılaştırmaktı. Bu şekilde bir Ñok KÅrd askeri baskılarla topraklarından uzaklara såråldå. é (KÄrdistan 1919, Binbaşı Noel`in GÄnlÄgÄ, Edward William Charles Noel, Avesta Yayınları, s.143, 144, 1999, İstanbul) II.Ordu komutanı Ahmet İzzet Paşa hatıralarında şu bilgileri verir: KÅrd aşiretlerinin Batı vilayetlerine gönderilmelerine håkåmet tarafından başlanılmıştı. Bunun da båyåk ÖlÅmlere ve başka tårlå zararlı olaylara

sebebiyet vermesi dåşånålebilirdi. Dolayısıyla KÅrd aşiretlerinden såvari oluşturacağımı Öne sårerek bu göñån engellenmesine, elden geldiğince Ñalıştım. (Ahmed İzzet Paşa, Feryadım, Nehir Yayınları, İstanbul, 1992, C.I, s.256-57) Serhad bölgesindeki zorla oluşturulan Hamidiye Alayları listesinde yer verilmiş olan KÄrtlerin göçertilenlerinin Mardin ve Mâdyad a yerleştirilmeleri için idari-resmi yazışmalar yapılır. 7 Kasım 1915'de Bëb-ı ílâ Dëhiliye Nezëreti İskën-ı Aşëyir ve Muhëcirân MÄdâriyyeti Umumiyesi -Osmanlı HÄkÄmeti İÇişleri Bakanlığı Aşiretleri Yerleştirme ve GÖÇmenler Genel MÄdÄrlÄğÄ (I.A.M.M.) tarafından Bâlâs vilayetine gönderilen resmi telgrafta Aşiret Alaylarına mensup muhacirlerin Mèrdân (Mardin) ve Midyad da sahipleri kaybolmuş köylere iskënlarına başlanması istenir. Bu köyler jenosid sonucu boşaltılan Hristiyan inancına sahip olan SÄryani, Ermeni halkların köyleridirler. (İÇişleri Bakanlığı Şifre Kalemi, (DH. ŞFR.) 57, 328) ŞÄkrÄ Kaya, Mart 1916 da Osmanlı HÄkÄmeti İÇişleri Bakanlığı Aşair-i Muhacirin MÄdÄriyeti Umumiyesi- GÖÇmen Aşiretler Genel MÄdÄrlÄğÄ nän başına getirilir. Zekerya Sertel de Aşair (aşiret) Şubesi MÄdÄrlÄğÄ nde görevlendirilir. 9.4.1916 da, İÇişleri Bakanı Talat Paşa nın, KÄrtlerin särgän edilmeden Önce haklarında detaylı incelemelerin yapılmasını emreden ve bu amaçla idari birimlere gönderdiği telgraflardaki bilgiler soykırım proğramının varlığını kanıtlamaya yetiyor. İttihad ä Terakki Partisi Genel Merkezi nce KÄrdistan ın idari bölgelerinde, Dâarbekir, Erzârom, Mamurat-Äl Ezâz, Bâlâs, Wan ve Sèwaz vilayetlerinde Özal görevlendirmeler yapılır. Toplanılan bilgiler, İÇişleri Bakanlığı nda bir araya getirilir. Bu bilgiler Başkomutanlık Vekaletine sunulan raporda yer alırlar. KÄrt särgänä planlı proğramlı Çalışmalarla yärätälär. Bu Çalışmalar sonucu jenosidin hangi oranda başarıya ulaşabileceğine karar kılınır. En Äst aşamada bir jenosid gerçekleştirmek hedeftedir. 1916 baharında netleşme gerçekleşir. KÄrtler Wan, Bâlâs, Erzârom daki yerleşim birimlerinden särälmeye başlanırlar. Savaştan dolayı mälteci oldukları yerlerden zorla särmeye başlayacaklardır. 1915-16-17 yıllarında KÄrd särgänände, jenosidinde yer alan devlet kadroları ile Ermeni, Helen-Grek-Rum, Asuri- Keldani-SÄryani jenosidlerinde rol alanlar aynı kişilerdirler. 1. DÄnya Savaşı säreci bize ittihatçıların KÄrdsÄz bir KÄrdistan istediklerini ispatlıyor. Bunun için KÄrdsitan da görevlendirilen M.Kemal in görev säresi içindeki pratiğini ortaya koymak gerekiyor. Kafkasya Cephesi 1916-1917 ve M.Kemal; O, 27 Ocak 1916`da karargëhı Andrinople`da (Edirne) bulunan 16. Kolordu Komutanlığı`na atanır. Aynı ismi taşıyan bir kolordu Diyarbakır'da kurulur. O, kolordu komutanı olarak 11 Mart 1916`da Diyarbakır-Bitlis-Muş Cephesinde görevlendirilir. 1 Nisan 1916`da da generallige yäkseltilir. Kendisi, 7 Mart 1917'de karargëhı Diyarbekir'de bulunan II.Ordu komutan vekilliğine atandirilir. M.Kemal tarafından yönetilen nufäs mähendisliği programı, ulusal-dinsel temizlik harekëtı incelenmeye deger. SÄrgÄn edilen KÄrdlerden bir bölämä de Dèrsimlidir. O, görev alanı olan KÄrdistan`da jenosid emirleri verirken hiç bir Çekincesi yoktur. İttihad-ı Terakki Partisi`nin kadroları olan mälki-askeri yetkilileri, Teşkilët-ı Mahsusa nın gayr-ı nizami gäçlerini yönetir. Bizzat kendisine bağlı olarak Çalışanlar emirlerini uygularlar. Kendisinin Konstantinopl`da ki parti merkeziyle yaptığı yazışmalar, şifreli telgraflar sadece belirli kişiler tarafından ÇÖzebilirler. Zor kullanılarak kışın yollara däşärälen, kendilerine yiyecek verilmesi yasaklanan yäzbinlerce KÄrdÄ kırma konusunda başarılı olan M.Kemal, 1917 de Konstantinopla giderek Ittihad-ı Teraki Partisi yöneticilerine raporunu sunar. Bitlis, Mus, Erzingan, Dèrsim KÄrdleri de, Ermeni, Helen-Rum-Grek, Asuri-Keldani-Suryani soykırımında uygulanan uygulamalara tabi kılınmışlardır. O soykırımlarda da ; ç Kim ki bunları saklar, yardım eder, evinin kapısının ÖnÅnde asılacaktır. é diyen parti yönetimi aynı kuralı KÄrdler içinde geçerli kılar.

Mustafa Kemal`in emri Åzerine Ocak 1917 de, KÅrdler evlerini terk etmek mecburiyetinde kaldılar. Onlara, Konya ya gitmeleri emredildi. Kararı uygulayanlar tarafından oluşturulan karavan gåneye dogru yönlendirildi, itildi. Diyarbakıir gåzergahindan yol alınması, gidilmesi emri verilmişti. M.Kemal, yola Äıkarılanların aä bırakılmaları iäin de emir verdi. Yola Ñıkarılanlara kim un ve bugday satarsa ÖlÅmle cezalandırılacaktır. Bir kilo verecek olanların cezası da ÖlÅm olacaktır. çok sayda firıncı bu insanlara bugday ve un verdikleri iñin gözaltına alındılar. GÖzaltına alınanlar, råşvet vererek ÖlÅmden kurtuldular. Yani KÅrd soykırımı da gereken şekilde pratige konmuş ve yåzbinlerin ÖlÅmÅ sağlanarak nufås azaltılmıştır. KÅrdlerin zorla göñertilmelerinin sonucu; 300.000-400.000 kişinin ÖlÅmÅdÅr. Eger bir toplama yaparsak, 1.DÅnya savaşı sırasında KÅrd olarak can kaybımız, ÖlÅlerimizin sayısı 1.000.000 dur. M.Kemal, KÅrdleri göñertme emri veren şefti. Ben KÅrdlerin M.Kemal ile ilgili neler dåşåndåklerini, yaptıkları degerlendirmeleri tahmin edebileceğinizi sanıyorum. (Bulletin de Presse Nî158, 15 juillet 1925, p. 108-109) İsviÇre Basel li olup, Ruha (Urfa)da bir hastenede görevli olan tanığın anlatımları; Avrupanın gånlåk gazeteleri JÖntÅrkler in Ermenileri katl ettiklerini yazdıkları dönemler, KÅrdler in ev ve yurtlarından sårålmelerini yazma zahmetini göstermediler. KÅrdlere yapılan muamelelerin bir benzeri başlangıñta Ermeni lere de yapılmıştı. Bunları da gåvenilmez unsurlar ve Rus larla işbirliği yapmakla suñluyorlardı. KÅrdlerle ilgili işbirliği suñlamasının ne kadar doğru olduğu konusunda kesin håkåm verebilecek durumda değilim, izlenimlerimi aşan bir husus. Ama şunu kesin bir dille söyleyebilirim; SÅrgÅne zorlanan KÅrd insanlar arsında yåksek råtbeli KÅrd subayların olduğunu söyleyebilirim. Bu subaylar ki daha Önce TÅrk saflarında båyåk bir cesaretle Rus lara karşı cesurca savaşmışlardı. Şimdi karşılaştıkları yaptırım karşısında hayal kırıklığına uğramış durumdalar ve böyle bir muameleyi hak etmediklerini dåşånåyorlardır. KÅrdler 1916 yılının kış mevsiminde çapakñur bölgesinde, Palu ve Muş havalelerinden zoraki bir şekilde yerlerinden sårgån edilmişlerdi. Yani Erzurum ve Bitlis vilayetlerinden. Tahminler dikkate alınırsa 300.000 KÅrd gåneye doğru göñe zorlanmışlardı. Yerlerinden edilip sårgåne gönderilen insanlar başlangıñta Özellikle Urfa ve Antep-Maraş ın batısında mukim etmek zorunda kalmışlardır. Daha sonra, yani 1917 yaz mevsiminde (Gonya) Konya ovasına (yukarı Konya) göñe zorlanmışlardır.

JÖntÅrklerin asıl amañları göñe zorlanan bu tip unsurların bir daha memleketlerine dönmemeleri ve İÑanadolu da tårkleştirilmeleriydi. KÅrdlerin zoraki göñå Ermenilerde olduğundan farklıydı. Aslında, zoraki göñ esnasında kimse onlara yolda zulum etmemeliydi. En acı olanı, onların kış ortasında zorla sårgåne gönderilmeleriydi. GÖÑ kafilesi o mevsimde (kış) ve akşam vakti herhangi bir TÅrk köyåne vardığında, ev sakinleri korkudan dolayı onları iñeri almaz ve kapılarını kapatırlardı. Mağdur, fakir insanlar, yağmur ve kar altında beklemek zorunda kalırlardı. Ertesi gån köy sakinlerine onlar iñin mezar kazmak kalırdı. SonuÑta Mezopotamya ya varanların durumu bunlardan pek farklı değildi. Şehirlerde yarı harabe halinde olan Ermeni evlerine yerleştirilen KÅrdlere håkåmet tarafından kısmen yardım verilse de başlangıñta acıları devam etmiştir. KÖylÅ TÅrkler de KÅrdler den korkuyorlardı. Kıt-az olan kendi erzaklarını-yiyeceklerini saklar ve zor durumda olan insanlara yardımı esirgerlerdi. BÖylelikle göñe zorlanan insanlar añlık-kıtlık ve sefaletle karşı karşıya kalmışlardı. Benim destek ve yardımlarım håkåmet tarafından hoş karşılanmazdı. Olumlu olmayan bir tarzla, dikkatle olup bitenleri izlerlerdi. KÅrdler in ızdırap ve acılarına daha fazla seyirci kalamazdım. Bunlara farklı bir şekilde yardım eli uzatmalıydım. Bu amañla Aralık 1916 da Halep e gitmeye karar verdim. Amacım orada bulunan konslosları yardım vermeleri konusunda ikna etmekti. Eğer bu tarz bir yardım alabilirsem, bunun dolaylı olarak Ermeniler iñin faydalı olacağı dåşåncesi bende hakimdi. Talebim Amerika ve Alman konsloslukları tarafından olumlu karşılandı. Geri döndåğåmde bilerek SuruÑ ve Haran ovasında geñtim ki, sårmekte olan sårgånå görebileyim. HergÅn Kuzey den bu bölgeye insanlar getiriliyorlardı. Getirilenlerden 30.000 kişiyi gördåm. Aralık ayının sonlarına doğru Konsoloslardan belirleyici vaatler aldım. Kısa bir zaman sonra Amerikan Konslosluğundan Bay B. 150.000 Frank la geldi. Alman Konslosu da bana 300 Ltq. ( 7.000 franks) gönderdi. Verilen parayla añ insanlar iñin buğday ve arpa aldım. Ocak ve Şubat aylarında görev taksimi yapıp, gåvendiğim kişiler kanalı ile köylerde ekmek dağıtımına başladık. Buna rağmen yardımın işleyiş Ñarkı kolay olmadığı iñin, dönem dönem kendim de yola Ñıkardım. İşlerin sağlıklı yåråyåp yåråmediğini yerinde görebilmek iñin bunu yapmak zorundaydım. Bir köyde bir miktar buğdayın anlaştığımız kaliteye uygun olmadığını tespit ettim. Bu nedenle sözkonusu olan köy sakinlerine kendilerine yaya 4 saat uzakta olan köye gelmelerini tavsiye ettim. çånkå diğer köydeki depomuz nispeten doluydu. BÅyÅk bir Ñaresizlik, yalvarma ve yakarma doruk noktaya ulaşmıştı. Yarı Ñıplak, kederli gözlerle yalvararak kendilerine sağlıksız buğdayı vermemi istiyorlardı. Buğdayın kalitesine bakmaksızın ve ne pahasına olursa olsun yiyeceklerini söylåyorlardı. İnsanların ısrarına daha fazla dayanmadım ve sonuñta isteklerini yerine getirdim. İyi Ñıkmayan buğdayın bir numunesini alıp birlikte şehre götårdåm. Orada satıcıyla tartışmamız oldu. SonuÑ itibarıyla telafi anlamında bana ek olarak bir ton buğday verdi. Tedarik edilen buğday erken tåkendi. İyi ki ilkbahar ayına girmiştik, mahsulån verimli olacağı kanısındaydık. KÅrdlerin añlık ve sefaletleri devam ediyordu. Hayatta kalabilmek iñin yeşil ot (Ñim) yerlerdi. Mevsim gereği iş imkanları da doğmuştu. KÅrdler iş konusunda Araplardan farklıydılar. İş imkanları değerlendirilirdi. KÅrdler, ekin toplama konusunda yardımcı olurlardı. 1917-18 kış ayları sefaleti yeniden getirdi. Hasatın (rekolte) iyi geñmesine rağmen, zoraki göñe tabi tutulan nerdeyse tåm KÅrdler añlıktan dolayı yaşamlarını kaybetmişlerdi. Bu olup bitenlerin mağdurları yalnızca Ermeni ve KÅrdler değillerdi. Aynı zamanda JÖntÅrklerin imha ( yok etme) planı kapsamında Araplar da vardı. Onlar da kendilerine dåşen payı almalıydılar! Arap meselesi pek kolay değildi. çånkå bunların tesbit edilmesi o kadar kolay değildi. Bir de arkalarında İngilizlerın destegi vardı. Bir Jandarma Subayı bana, başarılı bir savaştan sonra Araplarla hesaplaşacaklarını söyledi. Hesaplaşma anında bizzat kendisinin kendi elleriyle onları katletmekte båyåk haz

duyacağını belirtti. ( Jakob KÄnzler, Im Lande des Blutes und Tranen 1914-1 (texte imprime):erleebnisse in mesopotamien wahrend des Weltkrieges 1914-1918 /KÄrtelerin zoraki göçä-iskanı-särgänä, s.101-103) KÄrdistan daki idari birimlere gönderilen talimatname de; köy, kasaba ve nahiyelerin var olan adlarının mevcud isimlerinin tetkiki, bunların cetvellerinin tutularak, değiştirilecek yeni isimlerin belirlenmesi konusunda Ön Çalışma yapılması istenir. KÄrdistan ın idari birimlerinde yapılan tetkikler, hazırlanan cetveller, belirlenilen isimler Özel telgraflarla İttihad-i Terakki Partisi nin, Osmanlı HÄkÄmetini oluşturan genel merkezine ulaştırılır. KÄrdistan dan gönderilen bilgiler İÇişleri Bakanlığı tarafından değerlendirilmeye tabii tutulurlar. İttihatÇılar, yerleşim birimlerinin KÄrtÇe olan isimlerini değiştirmeyi, kendi ideolojilerini belirgin kılmayı amaçlarlar. İlk Çalışmalardan biri KÄrdistan da, kärtçe olan yerleşim birimlerinin adlarını değiştirmek, uyduruk, bölgenin doğallığıyla tezat TÄrkÇe isimler verip, resmi belgelere işlemektir. ç Haritalarda gösterildiği gibi bu bölgedeki yer isimlerinin genelde tårkñe olduğu söylenebilir. Bunun sebebi haritaların tårkler tarafından ya da kårtñeyi bilmeyen genelde TÅrk jandarmalarınaın eşlik ettiği Avrupalı seyyahların raporlarına dayanılarak yapılmış olmasıdır. HÅkÅmet tarafından tårkñeleştirilen yerlerin isimleri esasta kårtñedir. BirÑok durumda kårtñe asıllı isimler tårkñeye benzetilerek dönåştårålmåştår. é (KÄrdistan 1919, Binbaşı Noel`in GÄnlÄgÄ, Edward William Charles Noel, Avesta Yayınları, s.23, 24, 1999, İstanbul) 1925 säreci ; KÄrdistan daki başkaldırı için 10.000.000 tärk liralık kredi ayrılır. BÄtÇe dengeleme komisyonu bätçeyi dengeleme Önerisini kabul eder. Bu Öneri BÄyÄk Millet Meclisi nde de kabul edilir. åänkä KÄrd başkaldırısını bastırmak için 10.000.000 tärk liralık kredi istenmiştir. Bu kredi ulusal savunma bätçesine katılır. TÄrk Genelkurmay Başkanlığı mensupları 23 Mart 1925 de, Erzirom, Erzingan, Dèrsim, Elaziz, Meletâ, Urfa, Wan, Bâlâs, Mèrdân, Dâyarbekir, Sèèrt, Mäş, Gènc vilayetleri insanlarına yönelik olarak bildirimde bulunurlar. Bildirilerinde ; kendi ordularının kendisini yenileme, hazırlama Çalışmalarını bitirdiğini, bastırma hareketinin Çok hızlı ve sert olacağını, bastırma operasyonunun yalnızca başkaldıranlara yönelik olacağını açıklarlar.

Devamla ; kendilerinin başkaldıranları Çok kötä şekilde cezalandıracaklarını, başkaldıranlara, direnişçilere katılmayan, onları desteklemeyenleri, cezalandırılmayacaklarını, bunun için de cumhuriyet taraftarı olanların, cumhuriyetin en yakın askeri, idari birimlerine başvurarak, askeri gönälläler servisi içinde yerlerini almalarını ve başkaldıranlara karşı saldırıya geçmelerini isterler. Ayrıca ; kendilerinin bu başkaldırının liderleriyle birlikte olup, bu şefleri cumhuriyet häkämetine teslim edenlere dokunmayacaklarını, devletin bätän asker ve sivil görevlilerinin bu bildiriyi en käçäk yerleşim birimlerine dahi ulaştırmak, haber vermek zorunda olduklarını, bu bildirinin duyurulması için sadece ÄÇ gänläk bir säre verdiklerini, bu säre içinde herkesin haberdar edilmesi gerektigini dikte ederler. Tehditler devam ettirilr ve ; operasyona başlamadan Önce kendilerinin Çok iyi bilmeleri gereken şeyin, kimlerin kendileriyle beraber, kimlerin kendilerine karşı olduğudur. BÖlge halkı tämäyle rejime karşıdır. Devlet terörä doruk noktasına ulaştırılmıştır. Dèrsimliler 1925 de de yerlerini alırlar. 18-19 Mart 1925 gecesi KoÇan-Kozan aşireti mensupları åemişgezeke saldırırlar. åemişgezekte ki konramiliter gäçlerle Çarpışırlar. Bu konuda fransız konsolosluk görevlilerinin değerlendirmesi ; ä Başta resmi añıklamalar ile gerñekler durum arasındaki Ñelişkiyi göråyorduk. Başta Angora da ki yetkililer başkaldıranların Diyarbakır valisini esir aldıklarını añıkladılar. Sonra başkaldıranların Diyarbakır iñine girmediklerini añıkladılar. Daha sonra şehrin bir mahalesinde 7-8 Mart gecesi Ñarpışma yaşandığını añıkladılar. é (Bulletin de Presse, No : 153, L İnsurection du Kurdistan, 1.4.1925)

Dèrsime yönelik baskılar säreklilik arz eder. Saldırma, ÖldÄrme, särme.doğu vilayetlerinde durum başlıklı bir raporda KoÇan-Kozan aşireti mensuplarına yapılan zuläm anlatılır. İstiklal mahkemeleri görevlileri Çok rahat bir şekilde idam, särgän, zorla Çalıştırma cezalarını KÄrdlere verirler. Bahsedilen bir basın bältenindeki anlatımlar bu gerçeği ıspatlıyor. ç Son basın bålteninde ; Elazığ İstiklal Mahkemesi tarafından yarğılanan kişilerle ilgili bilgiler mevcut ; 13 ÖlÅm kararı, 14 kişi zorla Ñalıştırma, 83 kişi sårgån. SuÑ ; ä bu kişiler direnişñi, kanun dışı davranışlar sergileyen bireyler. ã Resmi olmayan telgrafta bu bilgiler yer almaktaydı. Bu bilgiler dışında añıklama yoktu. é KÄrdistan şehirlerinde halka ağır yaptırımlar uygulanır. İttihatÇıların gazetesi olan cumhuriyetin yazarları da korkuyu daha Çok yaygınlaştırma amacıyla olmuş olmalı ki verilen cezalardan ÄstÄ kapalı bahsederler. YÄzeysel bilgiler verirler. Detaylı açıklamalar yapmazlar. 5.1.1927 tarihli Cumhuriyet Gazetesi nde de aynı şekilde bir haber yapılır. KÄrlerin sosyal yapısına değinilir ve ç YÅzyıllardan beri Doğu vilayetlerinde yaşayanların yaşam şekilleri, yönetimleri aşiret liderlerine, feodal tiranlarına bağlıydı. Bu bölgenin halkı, insanları gelirlerinin bir kesimini devlete vergi olarak veriyorlardı. Diğer kalanı da tiranlarına veriyorlardı. Gelirlerini kendileri iñin kullanamıyorlardı. édenilir. Değerlendirmelerden, direnişçi KÄrd aşiret mensuplarını teslim alma faliyetlerinin yoğun bir tarzda devam ettirildiğini Öğreniyoruz. Bilgizilendirme-gerÇekleri saklama, sömärgeciliği ve kurulan rejimi kabul edilmiş göstermek için propağanda yapılır. ç Bu bölgeden gelen haberlere göre ; Devlet Ñetelere karşı harekete geñti. Bunlara yönelik olarak yeni yaptırımlar başlatıldı. Halk båyåk bir heyecanla håkåmetin uygulamaya başladığı yeni uygulamaları, reformları karşıladı. Bu reformlar barış ve sukunet iñin uygulanmaya başlandılar. YÅzbinlerce insan esaretten, esirlikten, tiran yönetiminden kurtarıldılar. Bu uygulamalarla aynı zaman da en båyåk aşiretlerden biri olan KoÑan-Kozan aşiretinin Ñevreye yönelik baskılarına son verilmiş oldu. é Ertesi gån ä İkdam Gazetesi Ä daha geniş aåıklama yaptı. (Konuyu ele alan sadece bu gazeteydi) ; diyordu ; É Artık DÑrsim yok. Ama geåmişde bir tane vardı. TÖmÖyle farklı Ölkenin kalbinde, ortasında. Ama bu gön uygarlaştırma başlangıcında bu dışa kapalı ve 110.000 insanın yaşadığı dönyanın iåine girildi.

Malatya Gazetesi nde gárev yapan bir meslektaşımız, DÑrsim de baskın yapma, dözenlemeyi sağlamakla gárevlendirilen ve oradan dánen jandarmalarla ilgili uzun bir değerlendirme yazısını son gelen postayla gánderdi ; ä Bizim vilayetteki jandarma ÅÑ dåzenli birimden oluşmakta. Bu jandarmalar Elaziz vilayetinde, Dèrsimdeki Kozan-KoÑan aşiretine karşı yapılan sindirme hareketinde yer aldılar. Bunlar Malatya ya döndåler. Halk, şarkılar ve alkışları iñinde bunları karşıladı. BÅtÅn halk bu Önemli başarıyı gösteren milli jandarmalara hayranlık ve sayğı gösterdi. Aynı zamanda Dèrsim de ki başkaldırıya karşı gerñekleştirilen sindirme operasyonundan sonra Mardin Vilayeti, Ordu MÅfetişi ne şbu telgrafı gönderdi; ä Bizim vilayetimiz bu gözel haberi almakla Åok mutlu olmuştur. Mutlu haber ; ezme ve tömöyle bitirme. Bizim kahraman ordumuzun en seåkin elemanları başkaldıran Kozan aşireti ki yözyıllardan beri hainlik ve zulömö alışkanlık haline getirmişlerdi. Biz vilayet adına size en iåten saygılarımızı sunuyoruz. Cumhuriyetimizin başarılarının devamını istiyoruz. Ulusumuzun mutluluğu ve iyiliği iåin cumhuriyet rejimini prensipleri ÅerÅevesinde. ã İşte ä İkdam Gazetesiã nde yer verilen ve ä Malatya Gazetesiã nden alınan kesit ;Son gönlerde DÑrsim bálgesindeki bir kesim halka karşı operasyon yapma mecburiyeti ánerildi, duyuldu. Bu halk son yıllarda da cumhuriyet rejimine karşı direniyorlar ve Åetecilik yapıyorlar. Eski alışkanlıklarını devam ettiriyorlardı. Asker ve cumhuriyet jandarmasının yaptığı operasyon, aåılacaklarını döşönemediğimiz dersim kapılarını dış dönyaya aåtılar. İnsanlar hiå kimsenini dersim dağlarına gidemeyeceklerini, ulaşamayacaklarını döşönöyorlardı. Asker ve cumhuriyet jandarmasından oluşan birimler o dağları aştılar. Qılavuz vadisine girdiler. Orada yılanı ezer gibi o Åeteleri ezdiler. àetelerki magalarda ve köåök vadilerde gizleniyorlardı. ã Bu memlekette eski mentaliteyle, anlayışla yaşamak isteyen diğer insanlar iñin, Dèrsim deki Kozan Aşireti mensuplarının yaşadıkları durum ibret verici bir Örnektir, derstir. é (Bulletin de Presse, No : 185, Situation İnterieure, La situation dans les vilayets orientaux, 27.1.1927) DÖrsim jenosidien doğru giden yıllarda T.C.ni yànetenlerin Éevre devletlerle olan ilişkileri; 14 EylÄl 1933; TÄrkiye ve Yunanistan Samimi Anlaşma Paktı-Pacte d'entente Cordiale ni imzalarlar. 17 Ekim 1933; TÄrkiye ile Romanya arasında Dostluk, Saldırmazlık, Hakem ve Uzlaşma Antlaşması imzalanır. 27 Kasım 1933; TÄrkiye ile Yugoslavya arasında Dostluk ve Saldırmazlık Antlaşması imzalanır. 9.2.1934; TÄrkiye, Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya Balkan Birligi antlasması nı imzalarlar. Balkan antlaşması ile taraflar, kendi sınırlarını karşılıklı olarak garanti altına alırlar. Antlaşmayı imzalayan devletler, birbirlerine danışmadan bir başka Balkan devletiyle birlikte bir siyasal gelişme yaratmayacaklardır, siyasal anlaşma imzalamayacaklardır. 20.1.1936; Fransız mandacıılığına karşı Suriye de gelişme. 20.8.1936; Montreux antlaşmasını kapsayan boğazlar konusu ele alınır. T.C. sorumluları boğazların korunmasını Ästlenmişlerdir.

26.8.1936 ; İngilizler ve mısırlılar arasında antlaşma. Mısırlılar bağımsız olacaklar. İngilizler yalnızca SÄveyş kanalında askeri gäç bulunduracaklar. Savaş Çıkarsa ingilizler Mısırı kullanabilecekler. 9.10.1936 ; Fransız-Suriye antlaşması parafe ediliyor. 22 Aralıkta da imzalanıyor. 29.10.1936 ; Irak ta, Bekir Sıdkı ve Hikmet SÄleyman diktatoryal sistemi oluşturuluyor. 13.11.1936 ; Frans ave LÄbnan arasında LÄbnan daki mandanın son bulması için antlaşma imzalanıyor. 26 Mart 1937 ; Mısır Birleşmiş Milletler Äyesi olur. 7.7.1937 ; Peel Komisyonu Filistin ile ilgili raporunu açıklıyor. ç Filistin bölänmeli é 8.7.1937 TÄrkiye, Irak, İran ve Afganistan arasında Sadabad antlaşması imzalanır. 10.11.1938 ; Fransız häkämeti, Fransız-Suriye ve Fransız- LÄbnan antlaşmasını parlamento Äyelerine sunması gerekirken, sunmaz. DÖrsim jenosidine doğru giden yıllar ve bu yıllardaki silah, uéak alış-satışları ; Osmanlı-TÄrk yöneticilerin Avrupa Devletleri ile olan askeri ilişkileri incelenmeye değer. İnceledikÇe, askeri ticaretin, diplomasinin yapıldığı yılları, alınan-satılan silahları miktarlarıyla görelebilmek mämkän oluyor. Dosyalar açıldıkça imparatorlukların, kapitalist-emperyalist devletlerin, Osmanlı-TÄrk imparatorlugu veya devletinin savaş suçlarına ortaklıkları da belgelenebiliyor. Silahları satan imparatorluk, devlet yetkilileri, silahları alanların barışa hizmet amacıyla alıcı olmadıklarını da biliyorlardı. Silah alımında kullanım amaçları bellidir. Silah, savas, suç birbirleriyle baglantılıdırlar. Osmanlı-TÄrk-Ittihad-i Terakki Partisi yöneticilerinin, Fransa, Almanya ilişkileri silah satışları ve Özellikle kemalist dönem iyi araştırılmalı. Almanya`yı yönetenler, 1.DÄnya Savaşı`nda (1914-1918), 1915 de fransızlara, belçikalılara ve ingilizlere yönelik olarak kimyasal silahları kullanırlar. Savaş säreci içinde kullandıkları kimyasal silahları Osmanli Imparatorluğu nu bu savaşa ortak eden Ittihat-ı Teraki Partisi yöneticilerine de verirler. 1. DÄnya Savaşi`nda ve sonrasında T.C. Ordusu`nda görev yapan alman subay ve generaller, T.C.ni yöneten askeri liderler ile fazlasıyla yakındırlar. Hem Kaymakam Şerif Bey, hem de İsmet İnÖnÄ hatıralarında bunlardan bahsederler. Almanya, İngiltere, Fransa, Avusturya, İtalya, Amerika, Cekoslovakia, Polonya, Rusya devletleri Osmanlı-TÄrk Devleti yani T.C. yöneticilerine, bormardıman uçakları, tanklar, otomatik silahlar satarlar. Ayrıca kendi elemanlarını da göndererek sınırları Çizilen T.C.de kulanılacak silahlar için kimyasal maddeler Äreten fabrikaların kurulmasına, uçakların monte edilmesine de katkı sağlarlar. Savaş pilotu eğitimi verilmesi ihtiyacı vardır. Bunun için de destek sunarlar. Kendi eğitmen pilotlarını görevli olarak göndererek, T.C. okullarında de pilot eğitimi verdirirler. Savaş pilotlarunun görevleri bellidir. KÄrdistan`da belirtilen noktalar, sivil halk bombalanacaktır. Ormanlar yakılıp, sular, bitkiler, gıda maddeleri zehirlendirilecektir. Emperyalist-kapitalist devlet görevlilerinin verdikleri desteklerle savas suçları işlenecektir. Jenosidlere yenileri eklenecektir. 1920 särecini ele alacak olursam, T.C.ni yönetenlerin satın aldıkları silahları; 1921; KoÇgiri, 1925; åewlik, Reşkotan - Raman, Sason, 1926; Ağrı, Dèrsim, 1927; Mutki, Agri, Bicar, 1929; Siirt, TendÄrek, 1930; Savur, Zilan, Oramar, Agri, Pilemori, 1937 1938; Dèrsim de, kullandiklarini bilmek için kahin olmak gerekmiyor. Sadece 1925`de, 350 saatlik bir säre içinde, 350 ton bomba kullanılarak Älkemiz bombalanır.

DÄzenlenen bir raporda 1-13 sayfalara kadar askeri fabrikalarla ilgili bilgiler verilmekte. Raporun 6.cı sayfasında Almanların Ankara Mamak da 1925 yılında kurdukları ve idare ettikleri fabrika da T.C.Ordusu için gaz maskeleri Äretildigi açıklanmakta. Bir başka fabrikada ise Özellikle sadece el bombalarının imal edildigi belirtiliyor. Bu Äretim, bombaladıkları yerlede zehirli gazlar kullandıklarını ıspatlıyor. T.C.Ordusu mensupları, jandarma birimleri zehirli gazları kulanıyorlardı ki, kendi personellerini korumak amacıyla gaz maskelerini Äretiyorlardı. 7. ci sayfada ise; ç Ankara`nın 40 Km. Doğusunda KÅÑÅk Yozgad da 1929 yılında bir fransız sosyetesi tarafindan kurulan fabrika iflas etti. T.C.ni yönetenler fabrikayı satın aldılar. 1931 itibariyle ordu silahlari iñin kimyasal maddeler Åretilmeye başlanıldı. T.C. yetkilileri bu fabrika iñin Alman devletinden kimyasal maddeleri en hızlı Åreten makinalar satın aldılar. 5 fabrikadan oluşan bu birimde ki bölåmler; kimya, nitroselåloz, dinamit, siyah pudra, Ñakmak-ateşleme den oluşmaktadırlar. Macar uzmanlar yenileme, dåzenleme yapmakla görevlendirildiler. Bu makinlar aracılıgıyla 24 saatte, 1.500 kg tritol, 8 saat de 2.000 kg dinamit, yine 8 saate 1.000 kg nitroclycerin Åretiliyor. Bu miktarların yåkseltilmesi amañlanıyor. Nitroclycerinin 1.500 kga, tritolun 3.000 kga Ñıkarılması hedefleniyor. Ayrıca bir başka fabrika da inşa edildi. Burada da patlayıcı maddeler Åretilecek. AmaÑ; 8 saate 500 kg patlayıcı nitroglyo, 8 saate 700 kg patlayıcıi nitrocellulose, 24 saate 10 ton sålfirik asit Åretmek. Ankara Mamak`da ki gaz maskesi Åretilen fabrika ; Fabrika daha Önce ä Alman Auer Evi ã isimli kurum tarafindan Kızıl HaÑ`a hizmet sunması amacıyla yapıldı. 1937 ye kadar T.C Ordusu alman endåstrisinden gaz maskesi satın alıyordu. Kasım 1935 de Ñalışırılmaya başlanılan bu fabrika da gaz maskeleri Åretiliyor. 8 saate ; 100.000, 24 saate ; 300.000 maske yapımının imkan dahilinde olduğu añıklanıyor. é denmekte. (A.F., No; 31, Exemplaire No; 1, Note Sur Les Fabrique Militairess en Turquie, Stamboul, au 31 Janvier, 1937, s.6, 7, 8, 10) Fransız ElÇiliğinde görevli askeri ateşenin däzenledigi bir başka raporun 9 sayfasına göre; Ekim 1933 de Sovyet yetkilileri, tärk havacılığına 3 tane R.P. iki kişilik, tek motorlu 700 beygirlik uçak hediye ederler. Aynı raporun 15. ci sayfasında ki tablo da 1924-1936 arasındaki uçak alım sayısı ayrıntılı olarak veriliyor.

Avions ócole; eğitim ucağı, avions de reconnaissance; keşif uçağı, avions de chasse; avcı uçağı, hydravions; su ÄstÄ uçağı. 1-hala teslim edilmemiş. 2-15 tanesi teslim edilmemiş. 3-20 tanesi teslim edilmemiş. (A.F., No; 70, Exemplaire No; 5, Situation de L`Aviation en Turquie, 10 Mars 1937, Stamboul) 1929 yılında T.C.nin satınalma bätçesine, savunmaya ayrılan pay; 3.456.814 TL.dir. 1929 da alınan uçakların Çoğu Fransız malıdır. SMOLIK uçak firması uçaklarını satmak için fiyat däşärdäğä gibi, uzun vadeli satış Önerilerini de sunar. BLERIOT, NIEUPORT firmaları 1931`de uçak satışlarını arttırırlar. A.B.D. firması KURTISS ise 24 uçak satar. (A.F, note sur les fabriques militaires en Turquie, 31-01-1937, p.90) Bir başka raporda TÄrk Ordusunun silahlandırılmasından bahsediliyor; TÅrk HÅkÅmeti 60 P.Z.L Polonya avcı uñağını sipariş verdi. Bu 60 uñak 25 EylÅl den, Nisan 1937`ye kadar ki såre iñinde teslim edilecekler. UÑaklar beşer, beşer teslim ediliyorlar. Yapımcı firma 60 uñaktan kırkını yapıp teslim edecek. 20 tanesi ise Cêsarêe (Kayseri) de monte edilecekler. Kayseri de ki fabrika da uñak montajı, tamiri yapilabilinmesi iñin daha Önceden gerekli olan aletler alındı. Polonyalı måhendisler bir yıllık såre iñin de 20 uñağın montajını gerñekleştirecekler. P.Z.L firmasının Polonyalı yöneticileri Ankara da ki håkåmet yetkilileriyle göråşåyorlar. Bu göråşme de ki konu ; arama-tarama-keşif uñaklarının TÅrkiyeye satışları. (A.F. No; 216, Stamboul, 23.8.1936, Note au sujet de l`execution de la commande de 60 avions de chasse P.Z.L. Moteur Gnome.Rhone) Sadece T.C.Ordusunun 1932-1939 yıllarını kapsayan askeri harcamalarına ve bätçesine göz atmak Dèrsim särecini algılamayı kolaylaştıracaktır. Genel bätçenin bäyäk bir kısmı askeri harcamalara ayrılıyor. Fransa Genelkurmay görevlileri tarafından kendi merkezlerine raporlar halinde verilen bilgiler yıllık harcama miktarlarını Öğrenmemizi sağlıyorlar. II. Askeri bätçenin evrimi Kullanım Genel bätçe Askeri bätçe Genel bätçeye oranla milli savunmaya 1 ayrılan harcama orani 2 (TÄrk lirasi olarak) 1932-169.100.000 51.700.000 31% 1933 1933-170.400.000 54.300.000 35% 1934 1934-184.100.000 68.400.000 48% 1935 1935-195.000.000 72.800.000 38% 1936 1936-212.700.000 72.700.000 36% 1937 1937-230.000.000 79.000.000 35% 3 1938 1938-1939 249.954.000 93.138.690 38%

1 - Milli savunma, Kara, Deniz ve Hava kuvveleri, Jandarma ve askeri fabrikalar için yapılan harcamalar buna dahildir. 2 - Eger diğer milli savunmaya aktarılan, orman, gämräk vergileri buna eklenirse askeri butçe genel devlet bätçesinin genel täketiminin 50% sini oluşturur. 3 Her seferinde ulusal savunma için Çok daha yäksek miktarda kredi alınıyor. Askeri merkezler, fabrikalar ; Kayseri, Eskişehir, Konya, Adana, Diyarbakır, İstanbul. ä Genelkurmay Baskani Mareşal Fevzi Ñakmak TÅrkiye nin Doğu bölgesini kapsayan 4 hafta såren bir araştırmainceleme gezisi yapıp, döndå. Bu araştırma Dogu sınırını, S.S.C.B.-TÅrkiye sınırı bölgesini iñeriyordu. Biz gåvenilir bir kaynaktan bu geziyle ilgili bilgi aldik. Kendilerine göre 10 yıla yakın bir såredir bu sıınırda gerekli gåvenlik dåzeyini sağlayamadıklarını dåşånåyorlar. Fevzi çakmak ın, gåvenlik Önlemlerini en Åst dåzeye getirmeyi istedigini Öğrendik.( ) Şimdi Karadeniz sınırında, Samsun un gåneyinde, Merzifon da yeni bir dåzenleme yapılıyor. ënemli bir haberleşme ve havacılık merkezi oluşturulacak ( )...Trakya ve S.S.C.B. sınırlarını yeniden zorlamak isteyen TÅrkiye iñin måmkån olan tek ÑÖzÅm askerlik hizmeti såresini uzatmak. Bu da halen Ålkeyi yöneten diktatöryal håkåmetin basit bir kararına bağlıdır. é (A.F. No; 256, Exp. No ; 1, Stamboul, 6.10.1936) T.C yöneticilerinin kullanımlarına hazır durumda olan demiryolu taşıma araçları ; 504 lokomotif, 1.200 wagon, 9.000 askeri malzeme taşıma wagonu. YÄk wagonları aynı zamanda asker taşımacılığında kullanılır. Her tren de 40 wagon vardır. 400 ton yäk Çekiliyor. ( A.F, Nî107 16 Nisan 1937 )

Mamekiye-Dèrsim Fransiz ElÇiligi Askeri Ataşesi Miralay Courson`nun verdigi, 10 Mayıs 1937 tarihli rapora göre ä Ankara`daki söylentiye göre, TÅrkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanı, KÅrtlerin başkaldırmasını zor kullanarak ortadan kaldırmaya karar vermiştir. (A.F, 10 Mai 1937, Nî 126 p.2 )

Tróbizonde-Trabzon MÄzesi nde bulunan coğrafi harita. Bir raporda; ç1936 yılında TÅrk devleti ne kadar parayla aşiretleri satın almak istediyse, ne kadar tehdit ettiyse de, bu işi beceremedi. General Abdullah Dersim bölgesinde askeri garnizonlar ve kışlalar inşa etti. Yine 1937 de TÅrk devleti parayla aşiretleri satın almak istedi. Bu yåzden TÅrk håkåmeti 1937 Nisan ında aşiretleri Nazımiye ye davet etti. Devletin planlarına yeni programlar ekleniyordu. Dersımli kirmanc ileri gelenleri T.C.`den korkmuyorlardı. Ama aşiret liderleri Nazımiye ye gelir gelmez, General Abdullah onları yakaladı, birbirlerine bağlayarak Harzan dan El Aziz e kadar götårdå. Devletin planı; Dersim bölgesini toptan, işgal etmekti. Bunun iñin, Dersimliler köylerini terkedip dağlarda gerilla savaşına başladılar. ëte yandan General Abdullah askeri operasyonu genişletip Nazımiye yakınlarına kadar geldi. KuruÑam yakınlarında Dersim gerillaları- askeri, TÅrk ordusunun askeri gåñlerine karşı saldırıya geñtiler. Bazı subaylarını ÖldÅrÅp Abdullah Paşa`yı da yaraladılar. Dersim gerilları 18 mityalyöze ve TÅrk ordusu askerlerinin ellerindeki pek Ñok silaha elkoydular. TÅrk devletinin korkusu, Dersim başkaldırmasının KÅrdistan in geneline yayılma riski taşıması. Dersimin bazi ileri gelenleri askeri saldırılardan kañıp Konstantinopl a geldiler. Dersim savaşñıları, bölgeye sevk edilen askeri birliklerin Önlerini kesip çinñinik yakınlarında 47 TÅrk subayını ÖldÅrdÅler. O gån Mareşal Fevzi çakmak ve General Asim GÅndÅz Elaziz deydiler. ã (A.F., 20 Mai 1937, Nouvelle Insurrection Kurde, 141/1s in m p.2, 3) Aynı dönem de åekoslovakya dan 2.000 mitralyoz sipariş edilir. (A.F, 30.6.1937, Nî 171 p.6)

Milli elbiseler içinde olan Dèrsimliler ç İsmet İnÖnÅ Haziran ayının ortasında Dersim BÖlgesine geldi. Ankara ya dönåp kabineyi topladı. İ.İnÖnÅ, Dersim in toptan katledilmesine karar verdi. Dersim Åzerine yeniden asker sårdå. 3.000 Dersimli partizan Dersim bölgesinde, Kutu Deresi ve Hozad da silaha sarıldılar (A.F. Nî 176, Sur la rópróssion militaire contre les insurgós du Dersim, 5 juillet 1937) 1937-38 de T.C.Ordusu na karşı savaşan Dèrsimliler Haziran 1937 tarihli bir başka Fransa Genelkurma raporuna göre de T.C. Genelkurmay Başkanlığı na bağlı gäçlere karşı, Zel Dağı eteklerinde silahlı mäcadele veren KÄrd savaşçıların sayısı; 26.500 dir. Aynı döneme denk däşen Fransa Genelkurmay raporuna göre ç TÅrkiye, A.B.D. ye 20 adet Martin bombardıman siparişi verdi. 20-08-1937 Ekim ayında 16 bombardıman uñağı T.C. yetkililerine teslim edildi. (A.F., Nî 208 Exemplarie Nî4, Stamboul 10 Aoät 1937)

çt.c. yöneticileri 45 tane Hamilka Vulte marka bombardıman uñağını sipariş etti. TÅrkiye devleti yöneticileri Miralay Enver i A.B.D.ye gönderdiler ki 65 uñağı alıp, getirsin. Kurulan montaj fabrikasında 15 Gotha uñağı ile 20 P.Z.L. uñağı monte edildi. Ayrıca 40 P/Z/L/ uñağı getirilip TÅrk devlet yetkililerine teslim edildi. (A.F, Nî 208 Exemplarie Nî4, Stamboul 13 Aoät 1937) Fransa`nın elçilik yetkililerinin yaptıkları bilgilendirmeye göre, Almanya, 45 adet Heinkel marka uñakla birlikte, 30 adet Gotha marka uñakğı TÅrkiye ye sattı. Bunlardan 15 adet getirilip teslim edildi. Diğer 15 adeti de Kayseri Montaj fabrikasında monte edildi. Bunlara ek olarak TÅrk Kuşu Derneği 15 adet Pocke-Wulf marka uñağı satıın aldı. TÅrkiye, Polonya dan 60 adet P.Z.L marka uñağı satın aldı. Bu uñaklardan, 40 adeti TÅrkiye ye getirildi. 20 adedi ise Kayseri de, fabrika da montaj edildi. Ayrıca İngiltere, TÅrkiyeye 4 adet Haviland uñağı ile birlikte, 15 adet Bristol marka bombardıman uñağını da sattı. A.B.D. li yetkililerin, 20 adet Martin marka bombardiman uñağı ile 45 adet Vultee marka bombardıman uñağını TÅrkiye li ilgili kişilere satmalarıyla TÅrkiye nin elindeki bombardıman uñak sayısı 203 e yåkseldi. (A.F., Nî 208 Exemplaire Nî4, Stamboul 8 Aoät 1937) Mustefa Kemal, 1936 da İngiliz Kumandan Lóe ile ÄÇ yıllık bir sözleşme imzalar. Kendisi, Dersim Jenosidi sırasında bu kumandanın pratiklerinden yararlanır. M.Kemal 20 adet Gleen Martin marka uñak siparişs etti. Bizzat Albay Fenimoore dört uñağı götåråp T.C. yetkililerine teslim etti. (A.F., Nî246, 20-10-1937, p.3) Buyerbaba GÖlÄ- Pilemori Ekim ayında 5 adet (Focke Wulf) marka uçak satın alınır. Sabiha GÖkÇen-Mustefa Kemal in evlatlığı ve iki pilot daha birlikte Angora, Gonya, Adana, Diyarbekir, Xarput-Elaaziz, Cósaró (Kayseri), Äzerinden bombardıman manevralarına katılırlar. (A.F., Nî246, 20-10-1937, p.4) 1937 de, 6 Haviland marka Tiger Rapide Çok hızlı jet uçakları satın alınır. (A.F., Nî246, 20-10-1937, p.6) Dersim savaşında Dersimliler tarafından 2 adet Breguet uçak däşärälär. ç TÄrkiye altı ayda bir hayli uçak kaybetti (A.F, Nî25, 30-10-1937)

DirenişÇi Demen-Demenu aşiretinden bir ana. Eşi, kizi ÖldÄrÄlÄrler. Iki erkek kardesinin ise gözleri oyulur ve ÖldÄrÄlÄrler. Kendisi ise esir däşer. Dersimli savaşçıları 2-11-1937 de pilot Ekrem ile uçak mekanisyenini birlikte ÖldÄrÄrler. Bu gelişme Äzerine T.C.ni yönetenler bombardıman uçaklarının bizzat ingiliz pilotları tarafından kullanılmasına karar verirler. (A.F., Nî 265, 8-11-1937 ; p.3) Fransa bäyäkelçiliğinin verdigi bir diger raporda TÅrkiye bunun Åzerine 125 uñak sipariş etti. Bunlardan 34 tanesi Brêguet, 10 tanesi Smolik, 6 tanesi Focke- 4 Heinkel, 14 tanesi Kurtise, 29 tanesi P.Z.L...BÖylece iki, ÅÑ yıl da TÅrkiye 400 uñağa sahip oldu (A.F., Nî 265, 8-11-1937; p.3) Fransa Konstantinopolis BÄyÄkelÇisi Henri Ponsot`un, Fransa Dişişleri Bakanı Yovon Dembos a gönderdigi 19.9.1937 tarihli mektubunda; ç Şu anda TÅrkiye nin elinde 200 bombardıman uñağı ile 350 pilotu var. 1936-1937 taaruzu iñin TÅrkiye 30 milyon TL båtñe ayırdı. Buna ek olarak TÅrkiye, A.B.D.` den 20 adet Glenn L.Martin marka uñak sipariş etti. Her uñak 1.000 kilo bomba taşıyor. TÅrkiye her yıl 305 uñak satın alıyor. Meclis başkanı ise; yılda 500 uñak azdır diyor.é (A.F., 15-10-1937 Nî 2165)

Ocak 1938 de hazırlanan bir rapor da UÇak sayıları veriliyor ve Özellikler belirtiliyor. Askeri bombardıman uçağı; 20, Deniz kuvvetlerine bağlı uçak;1, Avcı uçağı; 79, Casus, bilgi toplama ve bombardıman uçağı; hava kuvvetleri 66, deniz kuvvetleri; 10. Hava kuvvetlerinde toplam 165, Deniz kuvvetlerinde ise 11 uçak bulunmakta. (A.F., Stamboul, 10.10.1938, No ; 4) Fiziki anlamda yoğun bir kırma, ÖldÄrme gerçekleştirilmiştir. Bunu tamamlayabilmek ve kältärel jenosiddede doruk noktasına ulaşabilmek için bätçeden yäksek miktarda pay ayrılır. 5 EylÄl 1938 tarihli bir raporda, mebus Falih Rıfkı nın, kendisinin olan Ulus adlı gazetede KÄrdlere yönelik cezalandırıcı operasyondan bahssetiğini göräyoruz. ç Dèrsim bölgesinde KÅrtler bir daha başkaldıramazlar. III.Ordu ya bağlı görevliler her yerde arama tarama yaptılar. Buldukları silahları aldılar. Dèrsimlilerin hepsini silahsızlandırdılar. Falih Rikfi yeni ugulamaların yapılacağından bahseder. Yapılacak Ñalışmaların KÅrdleri pasifize etme, etkisiz hale getirme, bir daha savaşamayacakları hale getirmek olduğunu añıklar. KÅrdleri etkisiz hale getirmek iñin yapılan harcamaların tutarının : 3.000.000 tårk lirası değerinde olduğunu belirtir. Yapılan Ñalışmalar ; a-elaziz de idari amañlı bir genel måufettişlik añıldı. General Aldullah Alpdogan måfetişligi yönetiyor. çok genis yetkilere sahip. b- İdari amañlı yenileme, reformlar yapıldı. Dèrsim 5 vilayetten oluşmakta. c- Toprakları paylaştırma.

d-okullar añıldı. e- 420 km. yol, 9 betonarme köprå ve kanalizasyon sistemi yapıldı. f- 9 tane kışla yapıldı. g- 8 yeni jandarma karakolu inşa edildi. (A.F., p.1, 5.9.1938) Manevra alanı ; Agustos 1938 de Dèrsim de manevra alanı ve nufusla ilgili değerlendirme de; ça-manevra alani; 1938 de TÅrk Ordusu`nun båyåk manevrasi yuksek daglik Dersim bolgesinde yapildi. BÅyÅk askeri manevralar yukarida, kuzeyde Firat Irmagi boyunca ve Erzincan arasında, asagida Öte tarafta gåneyde Elaziz a (eski Xarput) kadar devam etti. ën Asya nin ortasındaki bu iyi savunma, korunma noktasinda dağların yåksekligi 3000 metreyi geñiyor. çok fazla ağañ yok. Dicle irmağına karışan suların Ñoğu Dersim bölgesinden Ñıkmaktadırlar. Derin vadileri Dèrsim e gidişi, girişi engelliyorlar. AğaÑtan yapılmış olan köpråler başkaldıranlar tarafindan kullanılmaz duruma getirilmişler. Devlet şimdi betondan köpråler yapıyor. İki ana yol bitmek Åzere. Birinci yol Erzincan`in kuzeyinden Palo ya, digeri ise batı, doğu Elaziz e kadar. Dersim nufusunun 500.000 kişiden oluştuğunu dåşånåyoruz. Operasyonu-manevrayı yöneten komutan Kazım Orbay dır. Operasyondaki amañ ; BÅtÅn manevraların amacı KÅrd direnisñlerinin toptan imhaları ve ortadan kaldırılmalarıdır. 1937`de ki toptan bastırma hareketinden sonra, Dersimliler Nisan 1938`de yeniden silaha toparlanmayı başardılar. Diğer taraftan bu manevra şunlara olanak verebilir ; piyade akserler gån de 13 saat yåråyebileceklermi, yåråyemeyeceklermi ıspatlayabilme. Bazı albay ve generallerin yönetme kapasitesine sahip olup, olmadıkları ıspatlanacilecek. Bu operasyon, manevra polis operasyonuna benziyor. Ataşe militerleri davet etmediler. Ateşe militerler 31 Agustos ta Elaziz e gittiler askeri geñişi, defileyi izlediler. Bu manevralara kumandanlık yapan kişi General Kazım Orbay`dır. Devlet adına manevraları yerinde izleyen Konsey Başkanı Celal Bayar, Genelkurmay Başkanı Milli savunma Bakanı Mareşal Fevzi çakmak, General Asım GÅndÅz, General Fahreddin Altay ile İzeddin çalışlar. Dèrsim de görevlendirilen ordu birlikleri ; VI. Kolordu, I. Tugay ve Diyarbakır, VII. Kolordudan iki tugay, Tokat tan VII. Kolordu, Erzurum dan IX. Kolordu ve iki Tugay, Ararat Komando Taburu, Beyazıd İkinci Suvari Alayı, Urfa 14 Alayı, Tank taburu, 5 bombardıman ekibi, bunlar ; 19 adet Breuguet ve Polonya malı P.Z.L. bombardıman uñaklar, Curtiss*Hawk casus uñakları, Vulte arama tarama, saldırı uñakları, Smolik, arama-tararma, bombardıman uñakları, Henkel; båyåk bombardıman uñakları ; toplam 50 uñak. Dèrsim deki askeri operasyona katılan asker sayısı ; 35-37.000 kişi, 11.000 hayvan. At, katır, deve. BÅyÅk manevra ; cezalandırıcı manevra başkaldıran kårdlere karşı 10-20 Agustos arası ; Agustos ayı başında Erzincan ve Elaziz vilayetlerinin alanlarında seyyar, motorise ağır silahlı gåñler eşliğinde askeri yığınak yapıldı. Bu gåñler 10-20 Ağustos arasında hem Erzincan, hem de Elaziz den Dèrsim e doğru harekete geñirildiler ve Dèrsimi sıkıştırmaya başladılar. KÅrdlerin direniş merkezi havadan bombalandı. TÅrk ordusuna bağlı piyadelerde el bombalarını direnişñilerin bulundukları siperlere attılar. KÅÑÅk Ñarpışmalarda TÅrk ordusuna bağlı Ñok sayıda asker ve subay ÖldÅler. ëldårålenler arasında E.M. HÅsrev de var. KÅrd direnişñilerden Ñok sayıda ÖlÅ var. çok sayıda KÅrdÅ haise attılar. Biz diyebilirizki Ñok sayıda direnişñi yargılanmadan asıldılar.

Operasyonun devamı 24-25-26 Agustos 1938 ; operasyon iki amañlı bu bölgenin Åzerinden silindiri geñirme, tåmåyle ezme, her yerde arama-tarama yapıyorlar. Son direniş noktasını, son direnişñiyi bulmak ve båtån halkı silahsızlandırmak. é (A.F., N0 204, le 8 septembre 1938, p.1, 2, 3, 4, 5, Aoät 1938) Mustafa Kemal ÖlÄmÄnden 9 gän Önce 1 Kasim 1938 de BÄyÄk Millet Meclisi ni açış konuşmasında; ç Gurup halindeki Ñete hareketi yıllardır Tunceli de mevcuttu. Bazen tåmåyle gåvenliği tehdit eder duruma geliyorlardı. Onları kısa såre de safdışı birakacak bir proğram uygulandı. ëyle bir uygulama yaptıkki, bir daha geñmişteki gibi davranamazlar. Bu operasyon tarihteki yerini aldı.é der. (A.F, Nî 259, Ex ; 3, Istanbul, 3.11. 1938) TÖren sırasında askerleri izlerken; Manevraya katılan asker sayısı; TÅrkiye Dışişleri Bakanı Dr.RÅştÅ Aras, båyåkelñimize Elaziz de 50.000 askerin olacağını söyledi. Elaziz deki tören-defile sırasında sayı daha azdı. 20.000 kişi vardı.mareşal Fevzi Cakmak ın askeri ateşelere yaptıgı añıklamada ise sayı 35-37.000 olarak belirtildi. ( A.F, Ní 187, Exemplarie Ní;2, İstanbul 16 Aoìt 1938, p.9) 30 Ağustos 1938 de TÄrk Ordusunda terfileri yäkselenler ; Korgeneralliğe yäkselen; General Mustafa Kemal Dogan TÄmgeneralliğe yäkselenler; M.Zeki Erokay, Recep Sualp, Kurtcebe Noyan, İsmail Hakkı Hakoğuz, Baki Vandemir, Sabri Bese, Abdullah Emir KoÇak, Hassan Fahri Durudoğan, Hakkı Ñzgener. Tuggeneralliğe yäkselenler ; Fikri Erbug, Rıfat Mataracı, İsmail òlker. ä Dèrsimin pasifize edilmesi ; Biz soruyoruz ; Cezalandırıcı TÅrk ordusunun manevra-operasyondan sonra Dèrsim bölgesi tåmåyle etkisiz hale getirilebilindimi? TÅrk Genelkurmay Başkanlığı bu soruya ä evet ã cevabını veriyor. Ayrıca diyorlarki tårk ordusu mensupları her noktadan, yerden geñtiler. Biz diyebiliriz ki, biz emin değiliz. çånkå, Bazı TÅrk generallerin añıklamaları birbirleriyle Ñelişiyor. Genelkurmay ä Heryeri aradık, taradık ãdiyor. çok derin, yåksek vadiler ziyaret edilmemişler. Bu derin vadilere göñen direnişñiler Ñok soğuk olan kış koşullarından dolayı aşağılara inmek zorundalar. YÅksek dağlar da kış Ñok sert. YÅkseklere Ñıkış yollarına jandarma karakolları kuruldu. Yollara ve köylere yakın yerlere Ñok sayıda kışla yapılmaya başlandı. BÖlge Ñok gåñlå şekilde kontrole, eğemenliğe alındı. BÖlge kontrol altına alınmış olmasına rağmen halkın silahsızlandırılma başarısı gösterildiğini söyleyemeyiz. Halkı silahsızlandırmak imkansız bir durum.

Erzurumda olan bir KÅrd organizasyonu tespit edildi. Bu organizasyonun Dèrsimli direnişñilere mermi ve silah gönderdikleri belirtiliyor. İyi, kesin doğru bilgi veren bir haber alma kaynağımız bize Erzurumlu 60 tåccarın gözaltına alındığı bilgisini verdi. Diğer yandan TÅrk HÅkÅmeti Dèrsimin en Ñok direnen aşiretlerini Batı Anadolu ya göndermek istiyor. Planlamaya göre 10.000 KÅrdÅ sårgån edecekler. é (A.F, Nî207, Exp. No ; 2, p.10, 13, Stamboul, 12.9.1938) Laş deresi Babaannemin anlatımlarında Dèrsim ve Tuggeneralliğe yäkseltilen Baki Vandemir ; Deden Rizoy Xaminè Dersim de direniş sırasında Dersimlilerle birlikte hareket ediyor. Telgraf tellerini kesiyorlar. Dèrsim vurgunundan sonra içerden Çıkan biri yakınlarını arıyor. Acısını ağıdından anlamak hiç de zor değil. Hevayè we barè dilo hevakî Ñi sare Salè min temam bìne Ez li mapisxana Elezîz è derketime dere Ketime dìza Kengerî yè binè ningè min teqîyan e Nikanim herim Dikişim li ser destan e Bandikim, hawara min da bè rebbè jìrin Ax li minè, Xizirè kal e Ez derketim, şewitîye dîyarè de Balanè

Bahar e, dari ber hèşin in, Ñuli pan e Hatime qonaxa biray xway Dìzgin Qonax li şune tun ne Qonax, xan ì vèrane Heqi tala bişevitînî mala Baqî Vandemîr Kumandane wè elayè Bişevitî mala qeymeqamè Mèzgirè ïla midurè wè neyayè Andèra Mezgirè Kirin Hesenqelaya zemanan Kî ki wirda tere, caran wè da xwaşî nayè Lo nabî, nabî Biro vo nabî Derdè jana biratîyè girane Caran ji bîrnabî Digerim hèkimi doxtoran Vè bîrîne derzîi derman le nabî Heware, dilè min yani yane Tera bişevitî birao cîgeri cane Digerim hèkîmi doxtoran Vè bîrînè nabî îlaci dermane ïnî, înî, înî Bahar e, pepug derketîye Bi goyin xwa ra xwaş dixwînî Sè roi sè şev in Li dora qonaxa biray xwa tèmi terim

Li ber Ñavè min nare girîi şine Dèrsim merkez-muzir suyu Kıtlıkla ilgili olarak Alişer Efendinin dizeleri; Ey hain semavet (gök), ey lem al (parıltı) şecaat (yiğitlik) Ali hem-i (bätän) menbaai (kaynaklar) sehavet (cömertlik) Zatı kerem zatına eylerim arzı (suunuyorum) necat (kurtulmayı) Selam ve dualarla ihtiramat (sayğılarımı) Sensin ezelden muhibb-i (muhabetli olan, seven) hanedan (bäyäk aile bireyi) Sana şayestedir (yaraşır, uygundur) hem şöhret ve şan Namın layıktır şanına nam-ı Bahtiyar (bahtlı ocağın) Daim (her zaman) muîn (yardımcın) olsun Hayder-i Kerrar (döne döne saldıran yärekli yiğit) Bu sene zuhur etti (meydana geldi) bir darlık (kıtlık) İşte gönderdim Hazreti Teberi Elbette halimizden verecek haberi Emanet zahiresini (ambarda saklanan yiyecekleri) Butkane (köyände) Kaldırmasan köyden båyåk iane (dayanışma için toplanan yardım)

Ummamız (Ämidimiz, beklentimiz) budur zatınızdan (şahsınızdan) bu sene Hak kerimdir elbet gelecek sene òmid ile gönderdim bu manzum mektubu Necabetin (soyunuz) båyåktår bilirsiniz Åslubu (yöntemi) (Nazmi Sevgen-Tarih DÄnyası 15 ağustos 1950) Rè Heq-Râya Heq inancından olan insanların kutsal merkezlerinden Muzır gözeleri-dèrsim Alişer Efendi nin insanlarımızın korunması istemini anlatan dizeleri; Evladiye ettiğim biad Hakkın buda håkmå daim SÅleyman namıyla Gungar (xunxar-kan iñici) MÅminlere yapılsın ateşten kafes SÖylensin Şevket-i (ululuğu) hem şahı Dersim Yareb (ermiş kimse,) låtfet sen bize rahim (esirge, aci) Himmet-i evliya her yerde badır Kñr etmez bize cihan seraser (baştan başa) Ayrılsın meydana merdana (erler, yigitler) Dersim Yarab låtfeyle bir Ñarkı döndår

Erkek erenleri her yere götår Evladı afadı (Çocukları, bayanları) hıfz (sakla, koru) eyle sıtar Hem kurtarsın Ehl-i beyti Dersim AÉlığı anlatan bir başka tanık; 1917 dogumlu. Gulişan Sarı. Bir ara başka bir emir geldi. Fazla Ñocuk yapamasınız. Kocalarımızla yatmamız dahil, herşeyimize karışıyorlardı. Biz särekli korkuyla yaşadık. åalıştık başkaları yedi. Dersim i vurduklarında ise aç kalan insanlar Çevre köylerin halkından destek istediler. Kırıma uğrayan Dèrsim li kadınlar onarlı guruplar halinde dolaşıp dileniyorlardı. Biz kendilerine yardım ediyorduk. Bir baba kızını buğday karşılığında evlendiriyor. Başlık olarak buğday alıyor. Kızı kendisine yaptırılan evliliği kaldıramıyor, kabul etmiyor ve; Salaki nan natî Bavè min ez kirim nanè patî Ekmek gelmeyen yıl, babam beni pişmiş ekmek yaptı, diyor. AÇlık insanlara her şeyi yaptırıyor, yaptırabiliyor. SÄrgÄn adı Äzerinde; särälme, perişanlık Kalku-Kalan-DÖrsim Ben särgän de yaşamaktan kurtulamayan İsmail. Adı särgän(!) adı särälmek(!). SÄrgÄnÄn Öncesi var, ordan başlamak gerekiyor. Kemah ın yönetimi Sağıroğulları nın elindeydi. Bunlar devletin jandarmalari vasıtasıyla KÄrdlere istediklerini yaptırılardı. Amcamlardan yağ istemişler. Amcam da yağı göndermiyor. Bundan dolayı amcam içeri atılıyor. KÖylÄlerin kendileri için Ärettikleri yiyeceklere zorbalıkla el koyuyorlar. Kendilerine karşı gelebilecek kişilerin, askeriyenin isteklerini yerine getirmeyeceğinden emin oldukları kişilerin listesini yapıyorlar. Benim amcalarım Tello, Cemo, Silo ve Firfirik Heso yu karakola Çağırıyorlar. 9 kişi daha listelere yerleştirilmiş. Toplam 13 kişi. Dayım Tello Gitmiyelim, neyle karşılaşacağımız belli olmaz. Bunların ne yapacağı belli olmaz derken, diğerleri Ne olacak ki, bir şey olmaz diyorlar. Onlar Kemah merkeze gidiyorlar. åarşı da yärärlerken amcam SÄleyman merkez de oturan TÄrk ler den birisine rastlıyor. Adam bizimkilerin dostuymuş. Hal hatırdan sonra amcam karakola gideceğini, kendilerini karakola istediklerini söyläyor. Kemah lı ve KÄrd olmayan kisi Sakın bir yere gitme. Karakolda ne işin var? Karakola gitme diyor ve amcamın gidişini engelliyor. Başka köylerden de erkekler varmış. Diğer amcalarımla birlikte 12 kişi bir daha göränmediler. Onları Kemah ın Äst tarafındaki òskäbärt e götäräp, Soxmerık dağın da kurşuna dizmişler.

Kurşunlananlardan Kekè ÖlmÄyor. Diğer ÖlÄlerin altında ve sag. Onların ÖlÄm emrini gerçekleştiren komutan Kekè yi konuştururken ağzındaki altın dişleri göräyor. Onları kurşunlattıktan sonra askerlerine Gidin onun ağzındaki altın dişleri sökåp getirin diyor. Altın dişleri almaya giden askerler onun Ölmediğini göräyorlar ve kurşunluyorlar. Maxsudan lı Kekè ye Dersim vurgunu sırasında yäk taşıtmak istemişler. Hayvanlar yärämemiş. Onlara yäk taşıtmak isteyen komutan Siz hayvanların nallarına uzun Ñiviler vurdunuz ki hayvanlar yåråmesin ve yåk taşımıyasınız diyor. Onun intikamını yıllar sonra alıyorlar. Makinalıyla onları tarıyorlar. Kekè nin hanımı särgän edildiği Dursunbey li de dilenerek Çocuklarını bäyättä. GÖrenler kurşunlananların yakınlarını haberdar ediyorlar. Dayım Tello Rus harbin de yer almış. Bunun için Salih Omurtak`tan madalya almıştı. Dayim, bozguna uğrayan Osmanlı gäçlerinin cephanesini kurtarıyor. Bu toplu ÖldÄrmeden sonra bizim köye ve Çevre köylere särgän emirleri geldi. Yıl 1938. Ağıtlar, ağlamalar, dövänmeler başladı. Karşı koyamıyorduk. Benim babam da İstanbul a Çalışmaya gidiyor ve orda kayboluyor. Kendisinden hiç bir haber alamadık. Jandarmalar köye gelip bizleri alıp Kemah a götärdäler. Kemah ta bir gän kaldık. Bizim köyden altı aileydik. åevre köylerden de aileleri toplayıp getiriyorlardı. Maxsudan, QuzgeÇe, Dere, Kemah ın aşağısındaki köyler ve Erzıngan köylerinin insanlarıydılar. Zavallı annem bizleri ve bir kat döşek alarak yola koyuldu. Dayım İsmail Sungur ise Dersim de asker. Onun bağlı olduğu askeri birim Kemah taydı. Alay başka yere gidiyordu. Onları Kemah a getirmişlerdi. Gelip bizimle vedalaştı. Oda särgäne nereye gönderileceğimizi bilmiyordu. Kemah merkez de bizleri kara trene bindirdiler. Treni doldurdular. Feryat, figan yäkseliyordu. Vagonlar da korku ve tedirgin bakışlarlar dolu olan gözler karşılıklı yaş dökäyordu. Vagonların içine pisliyorduk. Tuvalet yoktu. Tren durmuyordu. Saatler geçtikten sonra duruyordu. Kadınlar pisliği pez parçalarının içine kor ve camlardan atarlardı. Trenin durduğu yerler de barkaçlara su doldurabiliyorduk. Kokmaya başladık. Vagonlar bok ve Çiş kokuyordu. Bize yapılan zulumdu. Tren de Çektiğimiz eziyeti hiç bir zaman unutmadım, unutamıyorum. Rezil, perişan olduk. Bizi Bandırma ya götärdäler. Taner leri Malkara ya, ZengingÄl leri Dursunbeye götärmäşler. Bandırma da bizleri dağıtmaya başladılar. òstä açık arabalarla bizi GÖnen e götärdäler. Tello kabilesini Bandırma ya yolladılar. DÖrt amcam ve diğer köylälerimizi Sındırğı ya verdiler. Bir derenin yanında kaplıca vardı. Kaplıcanın yanında bulunan boş binanın ÖnÄne bizi bıraktılar. O evde yaşıyacaktık. Sanki köye kurt girmişti. Kimse bize yaklaşmıyor ve selam vermiyorlardı. òç kişi bir tek döşekde yatıyorduk. Ne yiyecek, ne de başka şey vardı. Biz GÖnen deyken tekrar särgänleri aile aile dağıtmaya başladılar. Dayım Temir i Alaşehir e, dayım Mustafa ve ailesini Yukarı KeÇeller e verdiler. Dersim liler de särgändeydiler. Her aileyi bir köye vererek aramızdaki ilişkileri tämden koparıyorlardı. Verildiğimiz köyde biz tarlalara doğru gittiğimizde köyläler bizi göränce kaçmaya, uzaklaşmaya başlıyorlardı. Ya biz Çocuktuk! Canavar görmäş gibi oluyorlardı. Bir gän ormanlık alana doğru yärädäk. 25 yaşlarındaki köylä kağnısını bıraktı, Çığlık atarak bizden uzaklaştı, kaçıp gitti. Biz iki kardeş şaşırıp kaldık. Bir anlam veremiyorsun. Onun Çığlıklarından biz korktuk. Epey säre bu durum devam etti. Biz köyän bir ucundaydık. Bize yemek getirir ta evin uzağına bırakır ve kaçarak uzaklaşırlardı. KorkunÇ zor gänler geçirdik. AÇ, perişan kaldık. Kimse yanımıza gelmediği gibi bizi gördäklerin de canavar görmäş gibi davranmaları bizi etkiliyordu. Her şey yabancıydı. Annem Kemah merkezle olan ilişkilerimizden dolayı tärkçeyi biliyordu. Biz kaldıktan bir säre sonra elimizi tutarak kaymakamlığa doğru yärämeye başladı. Kaymakama Ben Ñocuklarımın okumasını istiyorum. Burdan gitmek istiyorum. Yeter artık bu yalnızlığı kaldıramıyorum dedi. Kaymakamın hanımı iyi bir insandı. Belki de KÄrt dä.! O bizimle ilğilendi. Bizi KeÇeller köyäne gönderdiler. Alaşehir e dayımların yanına gittik. Onları da caminin yanında boş bir eve koymuşlardı. Her gän köyden bir aile camiye gelenlere ve dayımlara sabahları bir miktar yiyecek getirip

caminin yanına bırakır ve hızla uzaklaşırlardı. Aynı kaçışı orda da izlemeye başladık. Anlam veremiyorduk. Herkes, bäyäk, käçäk bizlerden kaçıyorlardı. Bizi Çok horladılar. İki ay geçtikten sonra yavaş yavaş erkekler bizim yanımıza gelmeye başladılar. Kendilerine bizlerden kaçışlarının, bizden korkmalarının nedenlerini sorduk. Bizlere Yahu sizler kåye getirilmeden Ånce yetkililer bizlere sizlerle ilgili olarak Åyle şeyler bildirdiler ki Ufak bir Ñocukları bile bir yetişkin insanı parñalar, yer demişlerdi. Bizler de korktuk. Sizlere yaklaşamadık. dediler. İnsanlar yavaş yavaş bizleri tanımaya başladılar. Dayımlara iyi bir ev verildi. Kız Çocukları kendi aralarında arkadaşlık geliştirdiler. Biz GÖnen-KeÇeller de iki sene kaldık. O köyden ayrıldığımızda köyläler ağladılar. Bizimle kalın, burda kalın, gitmeyin dediler. Sındırlı da Çanak, ÇÖmlek atölyesinde 5 aile bir yıl birlikte kaldık. Daha sonra Taşlıbayır isminde bir mahaleye bizleri yerleştirdiler. Diğer köylerden gelen KÄrdleri de o mahaleye verdiler. 20-25 aile o mahale de yaşamaya başladık. 1891 muhacirleri, YÖrÄkler ve åetmiler vardı. Hayvan alıp besledik. BahÇeler de, tarlalar da Çalışmaya başladık. Ben 9 yaşımda iken sät satıyordum. Bizleri tanımaya ve gävenmeye başlamışlardı. åalıştığımız iş yerlerinin sahipleri anahtarlarını bizlere teslim ederlerdi. BÄyÄk ÇiftÇiler vardı. TÄtÄn ekiyorlardı. SÄrgÄnde iken Çalışamayan, kimsesi olmayan kadınlar dilendiler. Dilenerek yetimlerini bäyättäler. İkinci dänya savaşı dönemi. Jandarma Alman ordusu için o bölgede de halktan yiyecek, eşya alıyordu? Hangi köylä nereye gidecek, hangi yäk hayvanı nereye gönderilecek, bunları belirlediler. Evlerin ÖnÄne sığınak yaptılar. Halk evine gidiyorduk. İlan-ı harb bekliyorduk. Almanlar Sındırgı ya geliyorlardı. YÖneticiler köylälere domuz vurdururlardı. Vurulan domuzları Mehmet Ağa hanının ÖnÄne getirtirlerdi. Almanlar gelip burdan alırlardı ve bu hayvanlara beyaz bir toz serperlerdi. O zaman karne (belediyenin verdiği, kişi başına yarım ekmek alma hakkının yazılı olduğu belge) vardı. Kişi başına gänläk yarım ekmek veriyorlardı. Parasını Ödeyerek belediyenin fırınından alabiliyorduk. Cami Kebir mahallesinin camisine Çuvallarla buğdayları doldururlardı. Bir seferinde Mehmed Şinasi ağanın damadı hamalların sırtına buğdayları yäkletip evine gönderirken yakalandı. Mahkemeye verdiler. Onlar buğdayı Çalmışlardı. BÄyÄkler särekli kaymakama gider ve Bizleri geriye, kåylerimize gånderin derlerdi. 1949 da bizlere Emir geldi. KÅylerinize dånebilirsiniz dediler. Kamyonlara bindik. Oraya giderken yaşadığımız korkunun, acının, kederin yerini sevinç almıştı. Kılamlar söyleniyordu. Elimizden gelse kamyonu uçuracağız. ŞÖfÖre habire..daha hızlı, daha hızlı sör diyorlardı. KÖye döndäk. Bize ait hiç bir şey yok. Ne ekecez, ne yiyecez? İlkin bir katır aldık. åift särmeyi bilmiyordum. KÖylÄler evleri korumuşlardı. Evler yıkılmamıştı. Ama yiyecek bir şey yoktu. SÄrgÄnde biriktirebildiğimiz paralarla bazı eşyaları alabildik. Aman ne Çile Çektik, ne Çile! Bildiğin gibi değil! Annem bu arada beni de evlendirdi. åaşur otu toplar hayvanlara yedirirdik ki hayvanlar kışın açlıktan Ölmesin. İstanbul a Çalışmaya gitmek zorunda kaldım. Yazları iş zamanı köye gelir, gäze doğru tekrar İstanbul a giderdim. Senelerim böyle geçti. åocuklarımı da okutamadım. İstanbul da yetmedi. Ta gidip isviçre de yıllarca Çalıştım. Yıllarım hasretle geçti.

åemè Şerxanu (Kutu Deresi) Sınırın diğer tarafına mahkäm edilen KÄrdlerin särgänä O dönem de KÄrd särgänä yalnızca Dèrsim ve Çevre yerleşim birimlerinde mi gerçekleştirildi? Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği, kemalist diktatörläk ve KÄrd särgänä ; KÄrdler oluşturulan Älkelerde ve oluşturulan siyasal sistemlerin hemen hepsinden darbe yemişlerdir. Kimisi sosyalizmi koruma adına, kimisi kapitalizmi koruma adına, kimisi diktatörläğänä koruma adına saldırıya geçmiştir. Her sistem kendi Çıkarı gereği davranmıştır. KÄrdler kendilerini koruyamamışlardır. Stalin ve kendisinde bagli yöneticiler Kirim Tatarlarini, Ermenileri ve KÄrdleri yurtlarindan särerler. KÄrdistan da Kemalist anlayışın dayatığı soykırım uygulanırken Kızıl KÄrdistan da bulunan KÄrdler de Stalin in gazabına uğrarlar. Stalin Kızıl KÄrdistan ı dagıtır. Kemalistler, KÄrdleri Ege deki illere,trakya ve Anadolu nun değişik noktalarına zorla särerlerken, Stalin yönetimi de onları Asya ÇÖllerine ÖlÄme gönderir. Onları kendilerine ait olan yönetim ve topraklardan koparıp uzaklaştırarak asimile etme, kökten koparma hedeflenir. Stalin ve diger yöneticiler uygulamalarini meşru göstermek için de politik kılıflar yaratırlar. Kemalistler KÄrdleri bağımsızlık istiyorlar, oluşturulan sistemi kabul etmiyorlar diye kırarlarken, Sovyet yöneticileri de KÄrdleri Kemalistlere ajanlık yapmakla suçlarlar. 1.DÄnya savasi särecinde, daha sonraki yillarda ve Zilan deresinde yakınları bombalanan, katl edilen KÄrd aşiret mensupları nasıl olurda Kemalistlere ajanlık yaparlar? Yapmalari mämkän degil. Başkaları, hakları olmadan topraklarımız arasında sınır telleri oluşturmuşlardır. Ancak bu teller akrabalık duygularını, köreltemez, ortadan kaldıramaz. Elbetteki insanlar birbirlerini görmek, ziyaret etmek istemektedirler. Bu hak KÄrdlere reva görälmez. KÄrdleri, T.C. yöneticileriyle isbirligi yapmakla suçlayanlara sormak gerekiyor, peki Osmanli-TÄrk burokratlari tarafindan toplu imhalarina, göçertilmelerine karar verilen ve soykirima ugrayan Ermenilerde mi isbirligi yapiyorlardi? Ki 1936-37-38 de T.C.ni yöneten kişiler Teşkilat-ı Mahsusa kadrolarıydılar. Bizzat KÄrd, Ermeni soykırımlarında rol almışlardı. Sınırın her iki yanında temizlik devam eder. Bir tarafta temizligi Bolsevikler, Stalin adli diktatörän emirleriyle gerçeklestirirlerken ve buna sosyalizmi emperyalistlerden koruma denirken, diğer tarafta da M.Kemal yönetimindeki diktatoryal sistemin oturtuldugu TÄrkiye de bir ulusu yok etme amaciyla hareket edilir. Emperyalistlerin bätän olanaklarıyla koruduklari, iktidara getirdikleri ve antlasmalar imzaladiklari T.C. yöneticileri kıyımi meslek edinmislerdir.

İttihad-ı Teraki Partisinin Äyeleri, Alman komutanların, idarecilerin yönetimi altında 1.DÄnya Savaşı nı yönetmişlerdi. KÄrdler bu faliyetlerin dışındaydılar. Osmanlı İmparatorlugu ve Almanya arasında ki birlikte savaşma, Asya ya kadar işgal etme kararını KÄrdler imzalamadılar. Alman-Osmanlı yöneticilerin Kafkas petrollerini kontrol altına alma istemleri sonucu savaş särecinde KÄrdler, Rum-Helenler ve Ermeniler toplu kıyımlara maruz bırakıldılar. Daha sonraki säreçte de TÄrk nazi lerin Alman nazi lerle olan Çalışmaları, Kafkas larda ki faliyetleri bellidir. Almanlar, BakÄ petrollerini TÄrk Naziler in vasıtasıyla kontrol altına almak isterler. TÄrkiye-Almanya işbirliğine yine KÄrdler ve Ermeniler kurban olarak seçilirler. İktidarını kan Äzerinde saglamlaştırmaya Çalışan Stalin zaman kaybetmeden adamlarını korunmasız insanlara karşı harekete geçirir. Kızıl KÄrdistan KÄrdleri için särgän kararları Çıkarılan gänlerde Dersim de de katliam devam etmektedir. Dersim halkı direniştedir. Halkların kendi kaderlerini tayin hakkından bahseden Sovyet yöneticileri Dèrsim deki jenosidi görmemezlikten gelirlerken, Kızıl KÄrdistan da ki KÄrdlere jenosid uygularlar. SÄrgÄn kararlari alirlar. SÄrgÄn, kırımı getirecektir. Onlar, särgän kararlariyla T.C.ni yönetenlerin islerini kolaylastirirlar. KÄrd ulusunun mensuplari Serhad bölgesindeki akrabalarindan koparilarak binlerce kilometre uzaklara savrulurlar. Topraktan särme särec icinde asimilasyonu gäçlendirecektir. Dagitmayla birlikte bagimsizlik istemi söndärälecektir. SÄrgÄn edilen birey, bir ulusal harekette dayanismaya giremeyecek ve görev alamayacaktir. KÄrd särgänä, KÄrd birligini engeleyecektir. KÄrdler T.C. yöneticileri için bir tehlike olmaktan uzaklaştırılacakları gibi, KÄrdlerin maddi değerleri de devlete kalacaktir. KÄrtler bätän maddi zenginliklerinden koparılacaklardır. 1.DÄnya Savaşı säreci içinde ittihatçılar Kafkaslar da ki halkları etkilemek için Çok Çaba harcarlar. İslamiyet anahtarı kullanılarak Azeriler içinde Çalışmalar yapılır. Bolşevikler sınırları Çizdirdikten sonra da Azerilerin ilişkileri devam eder. Azeriler, Kemalist yönetimle olan derin bağları vasıtasıyla KÄrd ve Ermeni karşıtlığını devam ettirirler. Kemalist sisteme yardımcı olurlar. Kemalistlerin de, Azerilerin de amaçları KÄrdlerin KÄrdistan dan, Ermenilerin Ermenistan dan uzaklaştırılmalarıdır. Kemalistlerin yönlendirmeleri sonucu Azeriler särekli KÄrdleri rahatsız ederler. Moskova daki yöneticilere de degişik yönlä şikayetlerde bulunarak amaçlarına ulaşmaya Çalışırlar. Projeyi gerçeklestirenler kemalistler, figäranlar Azeriler, karar vericiler de Stalinistlerdirler. SÄrgÄnÄn gelişs särecini anlayabilmek için 1932 ye uzanmak gerekiyor. Azerbaycan İlmi Araştırmalar EnstitÄsÄ doğu KÄrsÄsÄ adına A.Buşkapan ın 1932 de BakÄ de Azerbaycan KÖrdleri adıyla hazırladığı rapor, Kızıl KÄrdistan la ilğili bilğileri içeriyor. Raporun 51-53 sayfalarında KÄrdistana Sor un kuruluşu şu şekilde anlatılıyor. 7.5.1923 tarihinde Az.TS-İ-Komitesi KÖrdistan ın Kubatliski ve Äevresinin idaresini tartıştı.birinci Åneri KÖrdistan ın bağımsız bir otonomi olarak merkeze bağlı olmasıydı. Bu KÖrdistan ın BakÖ den (Azerbaycan dan) ayrılması anlamına geliyordu.ikinci Åneride KÖrdistan ın Karadağ a bağlı bir bålge olmasıydı.farklı gåröşlerden sonra bir sonuca varılamadı.daha sonra konu Moskova ya gitti. 23 mayıs 1923 te Otonom KÖrdistan kabul edildi.buna gåre otonom bålgenin bağımsız bir idaresi olacaktı.otonom cumhuriyet in idari komitesinin başkanı olarak Gussi Gaciyev seäildi. LaÇin doğumlu KÄrd tarihçi Memedov o gänlerde Azerilerin KÅrdistan ı KÅrdlere Lenin hediye etti diye tepki gösterdiklerini yazıyor. KÄrdistana Sur un sınırları ise LaÇin, Kelbecar, Kubatliski ve Cebrail in bir bölämä. 1929 yılında Azerbaycan HÄkÄmeti, 1926 yılındaki toprak dağılımına ilişkin olarak Özel bir plan hazırlar. Aynı plan ÇerÇevesinde KÄrdistan olarak adlandırılan bölge Azarbaycan a bağlanır. Gussi Gaciyev bu plana Moskova nezdinde itiraz edersede bir sonuç alamaz. 1930 yılında ise Moskova daki yöneticiler artık Kızıl KÄrdistan a gerek kalmadığını BakÄ yönetimine bildirirler. (Kofi-Mehmet Aktaş-ÑzgÄr Politika-Aralık-2000) Azeriler ve T.C yöneticileri gizli planlarında başarıya ulaşmışlardır. KÄrdlerin oluşumu yok edilmiş, KÄrdlerin ÖrgÄtlenmesi sekteye, başarısızlığa uğratılmıştır. Politik oyun makyevelistçe başarıya ulastirilmistir. Azeri yöneticiler kominizmi koruma adına istemlerini Moskova ya onaylatmışlardır. Moskova yönetiminin KÄrdlerin gerçek durumunu araştırma, gerçek amaçları Öğrenme gibi bir dertleride olmaz.

Kafkasları kontrol altına almak isteyenler, Almanlarla onlarca yıldır bilği, teknik alış verişinde bulunan Osmanlı- TÄrkiye Cumhuriyeti yöneticisi olan kişiler, İttihatÇi-kemalist klik azerilerin eliyle Kafkaslarda KÄrt, Ermeni särgänänä gerçekleştirtir. KÄrdlerin Adolf Hitler Almanyasıyla, nazi kurumlarıyla ilişkileri yoktu. Alman uzmanlar KÄrdistan da, KÄrdler için fabrikalar açıp, yönetmiyorlardı. TÄmÄyle ittihatçi-kemalist klikle işbirligi içindeydiler. Stalin särgän kararını verir. Kararın nasıl uygulanacağına dair 12 maddelik bir talimat oluşturulur. Bu talimat, KGB ve İÇişleri Bakanlığı na bağlı polis teşkilatı NKDV ye bildirilir. Stalin ayrica, hiç bir karışıklığa izin verilmemesini, nakil işleminin en kısa zamanda, gizli ve sessizce yapılmasını, olası kaçışları Önlemek için her tärlä tedbirin alınmasını, yollarda zaman kaybedilmemesini, Özellikle ister. SÄrgÄn kararından Önce Moskova da Kominist Parti nin Polit BÄro su 7.7.1937 tarih ve 103-1127-267 sayılı bir başka karar alır. Ermenistan ve Azerbaycan ın TÄrkiye ve İran a olan sınırlarında yer alan bazı yerleşim birimlerini GÄvenli BÖlge ilan ederler. Alınan kararlardan sonra KÄrdlerin särgän emri BakÄ ve Erivan a ulaştırılır. KÄrdler, Kazakistan ve Kırgızistan a yerleştirileceklerdir. åocuklar yapılanları hafızalarının bir kenarlarına kaydetmekteler ve yaşadıkları särece var olan göräntäleri unutamıyorlar. KÄrdistan a Sur (Kızıl KÄrdistan ı) yıkıp halkı särgän yollarında ÖlÄm melekleriyle baş başa bırakan Stalin ve yoldaşlarının yaptırımlarını o gänän Çocukları, tanıkları anlatıyorlar. Muhidin oğlu Mahmud (Mamèy Miho) Biz 1937 yılına kadar NahÑıvan da yaşıyorduk. Hayvancılık yapıyorduk. Ben o zaman 14 yaşındaydım. Azeriler bizimle ilgili olarak dilekñe veriyorlardı. KÖrdler sosyalizme karşılar. Kolhoz ve solhozları kabul etmiyorlar. Sınırı geäip Igdır a, Bazid e akrabalarının yanına gidip geliyorlar. O tarafa bilgi gåtöröyorlar. diyorlardı. Bu şikayetlerden dolayı Ñok sayıda kişi tutuklandı. ZulÅm gördå. Bir gån KGB den haber geldi. Dediler ki BÖtÖn erkekler gelsinler. Onlara pasaport vereceğiz. Gidenler geri gelemediler. Bir kañ gån sonra askerler gece köylerimizin etrafını sardılar. Bizleri topladılar. Herkes yanına ancak bir kañ parña eşya alabildi. Bizleri BakÅ yakınlarında denizin kenarında topladılar. Bizi denize dökmelerinden korkuyorduk.koministler neden bize karşı böyle bir gazaba gelmişlerdi? Kimse bir şey bilmiyordu.silahlı kişiler Emir Moskova dan geldi diyorlardı. O zaman Kremlin de, Stalin in håkmå geñiyordu. Bir hafta korkuyla bekledik. Sonra bizi hayvanların taşındığı vagonlu trenlere götårdåler. Bir kañ aileyi bir vagona koydular. SÅrgÅn ediliyorduk. Ancak kimse nereye sårgån edildiğimizi tam olarak bilmiyordu. Yola Ñıktıktan iki gån sonra babam Bizi Orta Asya ya gåtöröyorlar dedi. Bir asker ona söylemiş. çok yavaş gidiyorduk. Yolda Ölenleri mezarlara gömemiyorduk. Askerler trenden aşagı atıyorlardı.vagonlara bizimle birlikte sanki Azrail de binmişti. Daha ilk gånde hastalıklar başladı. Bitlendik. Yanımızda ilañ, doktor Öyle şeyler yoktu. çånkå bizleri kåñåk vagonlara hayvanlar gibi doldurup, kapıları ÅstÅmÅze kapatmışlardı. Yeni doğan Ñok Ñocuk ÖldÅ. Sadece bizim vagonda ÅÑ kişi ÖldÅ. İki-ÅÑ gånde bir ancak tren duruyordu. Ancak o zaman askerler bize biraz ekmek, helva gibi şeyler veriyorlardı.kadınlarımız utanıyorlardı. Erkeklerin yanında tuvalet ihtiyañlarını gideremiyorlardı. çånkå tuvalet olarak vagonun ortasında bir yer añılmıştı.tuvalet ihtiyacının olmaması iñinde yemiyor ve iñmiyorlardı.ancak tren durduğu zaman erkekler dışarı Ñıkıyor, onlarda o delikleri kullanarak ihtiyañlarını gideriyorlardı. Korku ve yas iñindeydik. Tam 33 gån sårdå yolculuğumuz. Bizim suñumuz, kabahatimiz neydi? Bu gåne kadar ben anlamadım. Neden Stalin in esirleri olduk? Bunu bilmiyorum. O zamanlar yedi yaşında olan Hamid in kızı Nazlı (Naza Hemâd) Annem Sosın ı trene bindirdiklerinde karnı båyåktå,hamileydi. Beşinci kardeşimiz olacaktı.babam da yanımızdaydı. Vagonda yirmi kişi kadardık. Yola Ñıktığımızın ikinci gånå annem hastalandı.geceleri hep ah, of diyordu. Vagonda uzanacak yer yoktu. Tren

sallandıkca o bağırıyordu. Allahım ruhumu neden almıyorsun Bir kañ gån sonra annemin sancıları arttı. Doğum yapıyordu. çocukla birlikte kan da geldi.annem ÅÑ defa bağırdı. Sonra hiñ sesi Ñıkmadı. óståne bir şey ÖrttÅler. çocuk da hiñ ses Ñıkarmadı. O da ÖldÅ dediler. Vagon mezarlık gibiydi. Herkes ağlıyordu. Ben de ağlıyordum. Bir gån sonra askerler annemi alıp götårdåler. Tren durduğunda biz gåmecegiz. dediler. Sonra duyduk ki onu ve ÖlÅ bebegimizi gece trenden atmışlar. Babam sadece annemin kofisini aldı. Ve ÖldÅğÅ gåne kadar hep odasında astı. Muhidin in oğlu Mehmed (Memoy Miho) BÅyÅklerimiz şaşkınlardı. Ne yapacaklarını, nereye baş vuracaklarını bilmiyorlardı. Yakın köylerde oturan kazaklar bizler vebalıymışız gibi bizlerden uzak duruyorlardı, kañıyorlardı. çånkå kimse Bolşeviklerin neden bize karşı böyle gazab geldiklerine anlam veremiyordu. Perişan halimizi gördåkten sonra iñlerine merhamet dåştå.kazakların köylerine dağıldık.kimisi bizimle evini paylaştı.bir evde yer bulamıyanlarımız Kazakların ahırlarına,ambarlarına sığındı.bahara kadar Ñok zor koşullarda barındık.havalar ısınınca misafirliğimiz bitti.stalin bizi buralara sårdåğå iñin devlet görevlileri halen bize suñlu gözåyle bakıyorlardı.biz dağ insanlarıydık.çöldeki sıcaklardan dolayı hastalıklar oluşmaya başladı.çok sayıda insanımız ÖldÅ.Bize yayla havası ve hayvan lazımdı.aşiretlerimizde okuma-yazması olanlar Almaata ya dilekñe ÅstÅne dilekñe yazdılar.ama Kazakistan yetkilileri Sizinle ilğili olarak Moskova karar verecek diyorlardı.sonunda haber geldi.moskova daki yöneticiler Gitsiner dağlarda kendilerine bir yer bulsunlar demişler.biz 1938 baharı dağlarda dolaştık.sonunda båyåklerimiz burayı buldular.bu dağların arasında,herkesten uzak köyå kendi ellerimizle yapmaya başladık. åingene Ali (Allikè Asiq) İlk başta bir kañ aile birleşip tek gözlå ya da iki gözlå evler yaptık.kadınlar dere kenarında kerpiñ kesip taşıyor,erkekler evleri yapıyorlardı.o zaman taş ev yapmak kimsenin aklından geñmiyordu.herkesin tek sevindiği şey serin ve sulu bir yere yerleşmemiz olmuştu.sonraki yıllarda yavaş yavaş durumumuz dåzaeldi.köyåmåze kolhoz(koparatif) girdi.devlet her eve bir kañ koyun,davar verdi. Kimya profösörä Nadir Nadirov Biz Kazakistan a geldikten yaklaşık sekiz ay sonraydı duydukki Celali ve Bruki aşiretlerinin ileri gelenlerini KGB (haber alma, istikbarat teşkilatı) rejim dåşmanı olarak topluyor. Nihayet bir gece bizim evimizin ÖnÅne geldiler. Bu evin reisi kim? diye sordular. 23 yaşındaki abim ben dedi. Onu alıp götårdåler. GÅnlerce bekledik. Sonra akrabalarımız dayanamayıp gidip KGB den sordular. KGB yetkilileri onlara Moskova an haber gelmiş.adamınız diğerleri gibi TÖrk ajanı Äıkmış diyorlar. Kardeşim bir kere bir KÅrd olarak TÅrkiye ye Roma reş diyen okuma-yazması dahi olmayan, cahil bir adamdı. KÅrdleri Kafkas yadan temizlemek isteyen kominist görånåmlå Azeriler aslında Kemalistlerle aynı ırkñı-söven politikayı yåråtåyorlardı. Bizimkiler nasıl TÅrk ajanı olsun? SÅrgÅnden bir kañ yıl Öncede Bolşeviklerle, TÅrkler işbirliği yapınca bizim båyåklerimizi Ararat isyanına destek veriyorlar, emperyalistlere ajanlık yapıyorlar diye tutuklamışlardı. BÖyle sañma bir sistemdi. Ne yazık ki biz KÅrdler bir defa daha politik oyunlarda, vebalı bir halkın Ñocukları gibi uygulama göråyorduk. Stalin in ÖlÅmÅnden sonra Moskova ya Almaata ya Ñok dilekñe yazdım. Abimin akibetini Öğrenmek istiyordum. Yıllarca hiñ bir haber alamadım. 1998 de Kazakistan devlet başkanı Nursultan Nazarbayev in Ñabaları sonucu o dönemin kurbanlarıyla ilğili arşivler añıldı. Abim TÅrk ajanı olarak suñlanmış ve kurşuna dizilmişti. Biz KÅrdistan ın sınırında yaşıyorduk. ëte yanda da aynı aşiretlere mensup akrabalarımız vardı. Dinimize bağlıydık. Bu faktörler Azerilerin bizleri rahatlıkla suñlamalarına-ihbar etmelerine olanak sağlıyordu. Azeriler Kızıl KÅrdistan otonomisinden rahatsızdılar. çok iyi hatırlıyorum.yedi yaşındaydım. KGB den geldiler ve dediler ki 24 saat iäinde buradan gidiyorsunuz, Esirler gibi yåk trenlerine yåklendik. çimkent e kadar gelişimiz bir aydan fazla sårdå. Yolda bir Ñok insan hayatını kaybetti. (Kofi-Mehmet Aktaş-ÑzgÄr Politika-Aralık-2000)

KÄrd erkekleri Kızıl Ordu Äyeleri olarak Berlin kapılarında Alman faşizmine karşı savaştırılırken, ailelerde cephedeki askerlerin ihtiyaçlarını gidermekle görevlendirilirler. T.C yöneticilerinin Almanlarla olan ilişkileri Moskova yı rahatsız. Kafkasya daki halklara gävenmeme krizinden kurtulamazlar. Bolsevikler, KÄrdleri kendi Çıkarları için savaştırıp onlara kahramanlık madalyaları takarken diğer yandan da yeni särgän kararları alırlar. GÄrcistan da yaşayan KÄrdleri tıpkı 1937 de olduğu gibi vagonlarla doğuya doğru göndermeye başlarlar. Moskova nın särgän kararını GÄrcÄ yöneticiler de desteklerler. Kendileriyle ic ice olan, yan yana olan halklardan kurtulmak, yalnız kalmak isterler. Sovyet Devlet Komitesi nin 31.7.1944 tarihli ve 6279 sayılı kararıyla GÄrcistan daki 84 bin KÄrd, TÄrk, Hemşin li Kazakistan, Ñzbekistan ve Kırgızistan a gönderilirler. Yine son bahar, yine soğuklar tercih edilir. åänkä insanlar ÖlÄme daha rahat yenilmektedirler. Sovyetler için savaşan KÄrdler ise geri döndäklerinde yeni särgän emirlerini ve sonuçlarini Öğrenmeye ve aile bireylerini aramaya başlarlar. Bolsevikler tarafindan kendilerine verilen kahramanlık madalyaları onlar için hiç bir şey ifade etmez. åemè Muzir-Mu(n)zurâ 1937-38 soykırım mıdır? Evet KÄrdistan da defalarca soykırımlar gerçekleştirilir. Yapılan ugulamaları KÄrdler qirkirin olarak isimlendiriyorlar. Avrupa da ise bu tanımlama ilk kez Polonyalı hukukçu Raphael Lemkin tarafından 1943 kullanılıyor. Kendisinin 1944 yılında basılan İşgal Altındaki Avrupa da Mihver Devletleri YÖnetimi adlı kitabında yer veriyor. Yahudi inancına mensup insanlara uygulan yaptırıma soykırım adı veriliyor. Soykırım kavramı, 1948 tarihli Birleşmis Milletler Soykırım SuÑunun ënlenmesine ve Cezalandırılmasına İlişkin SÖzleşme ile tanımlanıyor. 135 Älke tarafından onaylanan bu sözleşmenin 2.maddesine göre soykırım şu şekilde tarif ediliyor; ulusal, etnik, ırksal ya da dinsel bir grubu toptan ya da onun bir bölämänä yok etmek niyetiyle: (a) Grup Äyelerinin ÖldÄrÄlmesi, (b) Grup Äyelerinin fizik ya da akıl bätänläğänän ağır biçimde zedelenmesi, (c) grubun fiziksel varlığının tämä ya da bir bölämä ile yok edilmesi sonucunu verecek yaşam koşulları içinde tutulması,

(d) grup içinde doğumları engelleyecek Önlemler alınması, (e) bir grup Çocukların başka bir gruba zorla geçirilmesi eylemlerinden herhangi birine başvurulmasını kapsamı içine alır. Dèrsim de bu şıkların hepsi yaşanmıştır. Gola Xizir-kutsal merkezlerden biri A- Binlerce insan kimyasal maddeler kullanılan silahlarla ÖldÄrÄldÄler. Dèrsim e giriş Çıkış noktalarının kontrol altına alınması, ambargo uygulanması sonucu bilinçli olarak yokluk, kıtlık oluşturuldu. İnsanların doğadan yiyecek toplamaları da yasaklanır. Ormanlık alanlarda binlerce meyve ağacı vardır. AÇ kalan insanlar gidip ceviz de toplayamazlar. Kıtlıktan, açlıktan dolayı insanlar ÖldÄler. B- 1937-38 särecinde yapılanlar insanlarımızın hem fiziksel hem de ruhi sağlıklarını etkilemiştir. Hep Dèrsim in delilerinden bahsedilir, gälänär. İnsanlar ağır savaş travmalarını yaşadılar. Tedavi edilmediler. Baskılar devam etti. Rahatsızlıklar iyileştirilemeyecek safhalara vardılar. Travmalar kuşaktan kuşağa aktarıldılar. AÇlık, soğuk, kullanılan silahlar fiziki sonuçlar oluşturdular. åok sayı da sakat insan yaşamları boyunca jenosid izlerini taşıdılar. Hastalıklar oluştu, yayıldı. C- İnsanlarımızın var olan bätän taşınır mallarına devlet adına el konuldu. Taşınamayanlar yakıldı. Ekonomik anlamda bäyäk bir yıkım gerçekleştirildi. İnsanlarımız yoksullaştırıldılar. Bombalamalalardan dolayı Ölen, sahipsizlikten dolayı kaybolan, yırtıcı hayvanlar tarafından yenilen, T.C. gäçlerinin el koydukları hayvan sayısı bilinemiyor. Hayvancılık yok edildi. Tarım araçları ve hayvanları imha edildikleri için tarımcılık yapılamadı. ÑldÄrmelerden, hastalık ve sakatlıklardan dolayıı insanlar Äretme gäçlerini kaybettiler. òretimden däşäräldäler. D- Kullanılan kimyasal silahların etkileri, oluşturulan toplama kampları, insanların ÖldÄrÄlmemek için dağlarda kalma mecburiyeti sonucu doğumlar gerçekleşmedi. E-Okullar yapıldı. Ailelerinden koparılan Çocuklar bu okullarda TÄrk-İslam sentezine göre eğitime tabi tutuldular. Kendi halklarına däşmanlaştırıldılar. Bu okullarda okutulan Öğrenci, tärkçe konuşmayan babasına käfredebiliyordu. KÄrdÇenin lehçelerinin yerini, tärkçe konuşma mecburiyeti aldı. Bu Çocuklara dilleri unuturuldu. KÄrd- Râya Heq

inancından olan Öğrenci, TÄrk ve MÄslÄman olarak şekillendirildi. Kendisine, bätän kimliklerine, değerlerine yabancılaştırıldı. KÄltÄrel anlam da jenosid yaşandı. KÄrt kältärä yasaklandı. Saz Çalınamadı. Milli elbiseler giyilemedi. KÄltÄrel anlam da Özel gänler unutturuldu. Ñrneğin halk için Çok Önemli olan Mart ayındaki ibadetler, doğanın canlanışını kutsama törenleri-ayinleri artık yapılmıyorlar. Unuturuldular. Zorla camiler yapıldı. İnsanlar kendi inançlarının gereklerini yapamaz duruma getirildiler. Devletin dini olan islamiyet dayatıldı. Bundan dolayı da gizli ibadet etme mecburiyeti doğdu. Kimlikler gizlenmeye başlandı. DÖrsim jenosidinde gàrev alan kişiler ; Fevzi Mustafa åakmak ; 1856-12 Nisan 1950 ; Äst däzey siyasi-genelkurmay Başkanı olarak. Mehmet Kazım ORBAY; 1887-3. 6. 1964 ; III.Ordu komutanı, Äst däzey subay olarak. İzzetin åalışlar ; 1882 1951 ; Äst däzey subay olarak. Asım GÄndÄz ; 1880-14 Ocak 1970 ; en Äst däzey askeri yöneticilerden biri olarak.

Fahrettin Altay ; 1880-26.01.1974 ; subay olarak. Mustafa Kemal AtatÄrk ; 1881-1938 ; hem asker, hem de sivil. Cumhurbaşkanı olarak. İsmet İnÖnÄ ; 1884 1973 ; hem asker, hem de sivil. Başbakan ve cumhurbaşkanı olarak. Celal Bayar ; 1883 1985 ; başbakan olarak.