İSTANBUL TİCARET ODASI YA YlN NO: 1992-6. KlYI BANKACILlGI. -SEMiNER- 24 EYLÜL 1991



Benzer belgeler
Türkiye de Yabancı Bankalar *

TÜRK PARASI KIYMETİNİ YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı Doç. Dr. Turan EROL un

İÇİNDEKİLER YAZAR HAKKINDA

Hazine Müsteşarı Sayın İbrahim H. Çanakcı nın 3 üncü Arap-Türk Bankacılık Forumu nda Yaptığı Konuşma. 13 Mart 2014, İstanbul

Finansal Kesim Dışındaki Firmaların Yurtdışından Sağladıkları Döviz Krediler (Milyon ABD Doları)

TÜRKİYE AÇISINDAN EURO NUN ROLÜ

Bankacılık sektörü değerlendirmesi ve 2012 yılı beklentileri

İHRACAT BEDELLERİNİN YURDA GETİRİLME MECBURİYETİ KALDIRILMIŞTIR

TÜRKİYE SERMAYE PİYASASI. 23 Kasım 2011

ISLAMIC FINANCE NEWS ROADSHOW 2013-TURKEY

CARİ İŞLEMLER DENGESİ

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNDA 2016 YILINDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

BANKPOZİTİF KREDİ VE KALKINMA BANKASI ANONİM ŞİRKETİ

mali açıklamalar 2012/ Konu: Vergi Kanunlarında ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapıldı

SİRKÜLER 2016/13. : Ar-Ge Faaliyetlerinin Desteklenmesinde Değişiklik Yapan 6676 Sayılı Kanun Yayımlandı.

FİNANSAL KURUMLAR PARA PİYASASI KURUMLARI

İSLAM KALKINMA BANKASI SERMAYE PİYASASI KURULU ORTAK KONFERANSI

ÜRÜNLER VE GELİR TÜRÜ TAM MÜKELLEF KURUM TAM MÜKELLEF GERÇEK KİŞİ DAR MÜKELLEF** KURUM*** DAR MÜKELLEF GERÇEK KİŞİ***

I. STOPAJ YÖNTEMĠNE TABĠ MENKUL SERMAYE GELĠRLERĠ VE DEĞER ARTIġ KAZANÇLARI

YATIRIMLARA SAĞLANAN YENİ TEŞVİK UNSURLARI

MENKUL KIYMETYATIRIM ORTAKLIKLARI VE VERGİLEME

/ 77 TÜRK PARASI KIYMETİNİ KORUMA HAKKINDA 32 SAYILI KARARDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

TÜRK-ARAP SERMAYE PİYASALARI FORUMU 2013 TÜRKİYE

SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI SN. DOÇ. DR. TURAN EROL UN

BANK MELLAT Merkezi Tahran Türkiye Şubeleri 2014 II. ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

4) Merkezi takas kurumu na üye olabilmenin kriterleri aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak verilmiştir?

SERMAYE PİYASASI KURULU İKİNCİ BAŞKANI SAYIN DOÇ. DR. TURAN EROL UN KAMU ALTYAPI YATIRIMLARININ SERMAYE PİYASALARI ARACILIĞIYLA FİNANSMANI KONULU

BANK MELLAT Merkezi Tahran İstanbul Türkiye Merkez Şubesi 1 OCAK 31 MART 2010 ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

Yeminli Mali Müşavirlik Bağımsız Denetim ve Danışmanlık

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2016/165 Ref: 4/165

Sirküler no: 013 İstanbul, 3 Şubat 2009


1) SPK Temel Düzey Lisanslama Sınavlarına Kimler Girebilir.? Lise Mezunu, 2 yıllık Yüksekokul mezunu, 4 yıllık Fakülte mezunları girebilir.

BANKPOZİTİF KREDİ VE KALKINMA BANKASI ANONİM ŞİRKETİ 31 MART 2015 ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

Yatırım Ve Yönetime İlişkin Bilgiler

A. TANITICI BİLGİLER. PORTFÖYE BAKIŞ Halka arz tarihi: 20 Mayıs 2009 YATIRIM VE YÖNETİME İLİŞKİN BİLGİLER

Bankacılığa İlişkin Mevzuat ve Yeni Düzenlemeler *

KATILIMCILARA DUYURU ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş. EMEKLİLİK YATIRIM FONLARI İÇTÜZÜK VE İZAHNAME DEĞİŞİKLİKLERİ

Yurtdışına kâr transferi 8 yılda 54 milyar doları aştı

Dar Kapsamlı Sermaye Piyasası Mevzuatı ve Etik Kurallar

2015 YILINDA ELDE EDİLEN MENKUL SERMAYE GELİRLERİNİN BEYAN VE VERGİLEME ESASLARI GERÇEK KİŞİ. Yatırım Fonu (**)

- Diğer alım satım kazançlarıyla birlikte

BANKALARLA KARŞILAŞTIRMALI OLARAK HUKUKİ YÖNDEN ÖZEL FİNANS KURUMLARI


2013 Yılı Menkul Kıymet Gelirlerinin Vergilendirilmesi

RASYO YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK LTD.ŞTİ.

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

SUN BAĞIMSIZ DIŞ DENETİM YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK A.Ş.

TURKISH BANK A.Ş. KONSOLİDE BİLANÇOSU

TURKISH BANK A.Ş. KONSOLİDE OLMAYAN BİLANÇOSU

Türkiye Sermaye Piyasası. Mayıs 2011 Mayıs 2011 Almanya

MNG BANK A.Ş. BİLANÇOSU

AKTİF TOPLAMI 153, , , , , ,818. İlişikteki açıklama ve dipnotlar bu mali tabloların tamamlayıcı bir unsurudur.

ÇALIK YATIRIM BANKASI A.Ş. ENFLASYONA GÖRE DÜZELTİLMİŞ KONSOLİDE OLMAYAN BİLANÇOSU

(41/2001 Sayılı Yasa) Madde 51 (1) A Altında Tebliğ. 1- Bu Tebliğ, Merkez Bankası İdare, Teşkilat ve Hizmetleri Tebliği olarak isimlendirilir.

2015 HAZİRAN ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ

GİRİŞİM SERMAYESİ VE ÖZEL SERMAYE ŞİRKETLERİNİN FİNANSMANI

Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler ve Orta Vadeli Program. 22 Kasım 2013

ÖZELLEŞTİRME UYGULAMALARI ve ALTYAPI YATIRIMLARININ FİNANSMANI: ALTERNATİF YATIRIM FON VE ORTAKLIKLARI İLE DİĞER SERMAYE PİYASASI ARAÇLARI

YURT DIŞINDAN TÜRKİYE YE GETİRİLEN VARLIKLARA İLİŞKİN TEBLİĞ YAYIMLANDI.

HALK HAYAT VE EMEKLİLİK A.Ş. KATILIM ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU HESAP DÖNEMİNE AİT PERFORMANS SUNUŞ RAPORU VE YATIRIM

5. Merkez Bankası kendisine verilen görevleri teşkilatında yer alan aşağıdaki birimler ile şube vasıtası ile yerine getirir;

87 Seri No.lu Gider Vergileri Genel Tebliği Yayımlandı DUYURU NO:2010/48

BÖLÜM BANKALARIN FAALİYET ALANLARININ GELİŞİMİ

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ ÜNİTE EKONOMİK VE FİNANSAL SİSTEM İKİNCİ ÜNİTE PARANIN ZAMAN DEĞERİ

Madde 2- Türkiye'de serbest bölgelerin yer ve sınırlarını belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkilidir.

DEĞER YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK A.Ş.

AKTİF TOPLAMI İlişikteki açıklama ve dipnotlar bu finansal tabloların tamamlayıcı bir unsurudur.

MENKUL SERMAYE İRATLARI İLE MENKUL KIYMET ALIM SATIM KAZANÇLARININ VERGİLENDİRİLMESİ

Arkan & Ergin Uluslararası Denetim ve Y.M.M. A.Ş.

BANKPOZİTİF KREDİ VE KALKINMA BANKASI ANONİM ŞİRKETİ 31 MART 2015 ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU

KONSOLİDE BİLANÇO AKTİF TOPLAMI

Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Bankalar Kanunu Hükümlerine İstinaden Bankacılık İşlemleri Yap

ŞEKERBANK T.A.Ş. KONSOLİDE BİLANÇO BİN YENİ TÜRK LİRASI

KONSOLİDE OLMAYAN BİLANÇO

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

2016 YILINDA ELDE EDİLEN MENKUL SERMAYE GELİRLERİNİN BEYAN VE VERGİLEME ESASLARI GERÇEK KİŞİ. Tam Mükellef. Yatırım Fonu (**)

ERGO EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. GELİR AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU TANITIM FORMU

CARİ İŞLEMLER DENGESİ

-~-~ ~ \1 j \ ~ J j \ \J r~ J ;..\ ;::: rj J' ıj j \ \1 ;::: J..r.l :_)..r.l J :J. :.J --.1 J.l J..r.l J _.

BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASINA İLİŞKİN 6736 SAYILI KANUN GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 4)

SİRKÜLER. SAYI : 2016 / 66 İstanbul,

Bölüm 1 Firma, Finans Yöneticisi, Finansal Piyasalar ve Kurumlar

Rezerv para Rezerv Parasal taban Parasal Parası AKTİF: PASİF: Rezerv para Parasal Taban, Merkez Bankası Parası

İstanbul Takas ve Saklama Bankası A.Ş. 1 OCAK 31 MART 2015 KONSOLİDE OLMAYAN ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

DENİZBANK A.Ş. MİLYAR TÜRK LİRASI

Sirküler Rapor /122-1

SINAV ALT KONU BAŞLIKLARI

TEB MALİ YATIRIMLAR A.Ş YILI I. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU. Raporun Ait Olduğu Dönem :

Yeminli Mali Müşavirlik & Denetim & Danışmanlık

ÜRÜNLER VE GELİR TÜRÜ TAM MÜKELLEF KURUM TAM MÜKELLEF GERÇEK KİŞİ DAR MÜKELLEF** KURUM*** DAR MÜKELLEF GERÇEK KİŞİ***

ERGO EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. GELİR AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU TANITIM FORMU

: Bu rapor 01 Ocak Aralık 2012 çalışma dönemini kapsamaktadır.

Döneminde Türk Bankacılık Sektörü

KONSOLİDE OLMAYAN BİLANÇO

SINAV ALT KONU BAŞLIKLARI

ÇALIK YATIRIM BANKASI A.Ş. KONSOLİDE OLMAYAN BİLANÇO

TABLO YILINDA ELDE EDİLEN MENKUL SERMAYE GELİRLERİNİN BEYAN VE VERGİLEME ESASLARI. Tam Mükellef Sermaye Şirketi ve Yatırım Fonu (**)

Transkript:

İSTANBUL TİCARET ODASI YA YlN NO: 1992-6 - KlYI BANKACILlGI -SEMiNER- 24 EYLÜL 1991

~l(f.n~ Reklamcılık ve Matbaacılık San. Tic, Ltd. Şti. Haznedar, Menderes Cad. 25(2 34600 Bakırköy/İSTANBUL Tel: 556 04 43-553 70 72 Faks:, 553 70 72

ÖN SÖZ içindekiler Sayfa No. Açış Konuşması......... Atalay ŞAHiNOGLU 1 1. OTURUM Başkan: Prof. Dr. Yüksel ÜLKEN Kıyı Bankacılığı ve Uluslararası Ekonomik ilişkilerdeki Yeri... 7 Doç. Dr. ihsan ERSAN Kıyı Bankacıliğı için Gerekli Altyapı ve Sağlayacağı Faydalar.. ~.. 14 Lale GÜNDAY Kıyı Bankacıllğından Neler Bekleniyor, Uygulamadaki Durum... 19 ihsan FEVZiBEYOGLU Tebliğlerle ilgili Soru ve Cevaplar... 24 ll. OTURUM Başkan: Prof. Dr. ilhan ULUDAG Serbest Bölgeler ve Kıyı Bankacıliğı... 37 ilhan BAL TACIOGLU Dünyadaki Önemli Kıyı Bankacıliğı Merkezleri ve Özellikleri... 46 Mr. Raymond UNAMUM PANEL...,... 57 Başkan : Prof. Dr. Gülten KAZGAN Panelistler : ihsan FEVZiBEYOGLU i lhan BAL TACIOGLU Mr. Raymond UNAMUM

ÖN SÖZ Türkiye, özellikle 1980'1i yıllardan itibaren ekonomisini dışa açmak için önemli reformlar yapmış ve bunun sonucu olarak da bugün uluslararası piyasalarda daha fazla rol oynamaya başlamıştır. Ülkeye olan yabancı kaynak girişi artmış, çok sayıda Türk kuruluşu da uluslararası piyasalarda gelişmiş ülkelerin kuruluşları ile rekabet edebilir duruma gelmiştir. Ülkemizin kalkınmasını devam ettirebilmesi için önemli ölçüde dış kaynağa ihtiyacı bulunmaktadır. Bu açıdan ülkeye kaynak ~Jirişinin artırılması için her türlü tırsatın değerlendirilmesi gerekmektedir. 1990 yılından başlayarak bölgemizde çok önemli değişiklikler meydana gelmiş ve ülkemiz için yeni fırsatlar doğmuştur. Bunlardan birisi de; Körfez krizi sonucu Ortadoğu'da güven ortamının kaybolması ile bu bölgedeki finansal kaynak potansiyelinin Türkiye'ye çekilmesi ve ülkemizin önemli finans merkezlerinden biri haline getirilmesidir. Bu yolda önemli bir adım olması itibarı ile son yıllarda Kıyı Bankacılığı uygulaması gündeme gelmiştir. Bir yandan Kıyı Bankacılığını n sağlayacağı faydalar tartışılırken diğer yandan da konu ile ilgili yasal düzenlemeler tamamlanmış ve uygulamaya konmuştur. Odamız da; halen ülkemizde yeterince tanınmayan Kıyı Bankacıılığı konusunda üyelerimizin aydınlatılması amacıyla 24 Eylül 1991 tarihinde bir seminer düzenlemiştir. Seminerde, konu ilgili uzman ve yetkili şahıslarca tartışılmış ve bütün konuşmalar bu kitapda toparlanmıştır. Konuya bir ölçüde de olsa ışık tutacağına inandığımız bu yayınımızın tüm üyelerimiz ve ilgililere faydalı olmasını diler; serninerin gerçekleşmesinde emeği geçen Odamız Etüt ve Araştırma Şubesi elemanları Muhsin Akgür ve Arzu Aydın'a teşekkür ederim. Genel Sekreter Prof. Dr. ismail ÖZASLAN

ISTANBUL TICARET ODASI YÖNETIM KURULU BAŞKANli ATALAY ŞAHINOGLU'NUN AÇIŞ KONUŞMASI Sayın bakanı m, değerli konuklar ve basın mensupları, Ülkemiz bankacılığı ve ekonomi politikası açısından oldukça yeni olan kıyı bankacılığı bu seminerimizin konusunu teşkil etmektedir. Ülkemizde dışa açık kalkınma politikasının izlenmesiyle gündeme gelen kıyı bankacılığı, ülke dışından sağlanan fonların yine ülke dışında kulandırılmasını amaçlayan ve ülkede bankacılık sektörü için düzenlemen her türlü yasa ve yüküm~ülüklerin dışında kalan bir tür serbest bankacılık olarak tanımlanmaktadır. Kıyı bankacılığı, 1960'1ı yıllardan sonra euro-pazarların doğuşu ve gelişimi ile birlikte, özellikle 1973 petrol bunalımının sonucu petro-dolarların yeniden dönüşüme sokulması nedeniyle büyük önem kazanmış ve ilk örneklerini yasal kısıtlamaların daha yumuşak olduğu, para otoritesinin bulunmadığı ve yerel yönetimlerin nispeten zayıf olduğu ülkelerde gösltermiştir. Sıkı kambiyo rejimleri ve vergi denetimlerinin uygulanmadığı, döviz giriş ve çıkışının serbest olduğu bu ülkelerde yabancı bankaların faaliyetlerini kolaylaştıran liberal bankacılık yasaları uygulanmış ve kıyı bankaları her türlü munzam ve likidite zorunluluğundan muaf tutulmuştur. Bu sayede daha az formaliteyle daha hızlı çalışan kıyı bankacılığı merkezleri, uluslararası bankacılık hizmetlerinin etkin bir şekilde ve düşük maliyetle yapılmasına katkıda bulunmuştur. Bugün Uzakdoğu'da yirmidört saat kesintisiz olarak en çok işlemin yapıldığı Hong Kong, batının korumacılık politikası sonucu, ihracatının kısıtlanmasıyla oluşan dış ticaret açığını kapatmak amacıyla uygulamaya. koyduğu liberal politikaları ve vergi düzenlemeleri ile kıyı bankacılığı merkezlerinin en ilginci olarak kabul edilmektedir. Uzakdoğu'da Hong Kong'un en güçlü rakibi sayılan $ingapur"da 1968 yılında ülkede y;erleşik olmayanların mevduatlarından vergi stopajının kaldırılması ve asya para biriminin oluşturulmasıyla kıyı bankacılığında önemli adımlar atılmıştır. Uzakdoğu'daki merkezler kadar aktif olmamakla birlikte Avrupa'da da önemli kıyı bankacıhğı merkezleri bulunmaktadır. Bunlardan en ilginci olan karlarını vergilendirmede Hong Kong'dan bile daha düşük oran talep eden isviçre'de kıyı bankacıliğı işlemlerinin hacmi tam olarak bilinmemektedir. Av rupa'daki kıyı bankacıliğı örneklerinden bir diğeri olan Lüksemburg, yurt dışında euro-mark üzerinden kredi vermeyi likitide ve rekabet açısından daha avantajlı gören Alman bankalarının merkezi olma özelliğini sürdürmektedir.

Uzakdoğu'dan başlayıp Avrupa'dan geçen finansal merkezler zinciri, A.B.D.'den diğer finans merkezlerine kayan dolar fonlarının tekrar ülkeye dönmesini sağlamak amacıyla kurulan New York kıyı bankacılığı bölgesi ve onun uzantısı sayılan Orta Amerika'daki kıyı bankacıliğı merkezleri ile tamamlanmaktadır. Kıyı bankacılığının, Türkiye'nin finans gündemine ilk olarak 1976 yılında girdiği görülmektedir. Ortadoğu'daki bölgelerin kıyı bankacıliğı merkezi olma özelliğini kaybetmesi ile alternatif olarak düşünülen istanbul, ulaşım, iletişim ve haberleşme olanaklarının kısıtlı olması nedeniyle uluslararası kıyı bankacılığı merkezi olma imkanına bu dönem içinde ulaşamadı. Konuyla ilgili ilk ciddi çalışmalar 1980'den sonra uygulamaya konulan ekonomik program doğrultusunda başlatıldı. Bu dönemde serbest bölge faaliyetleri kapsamında ele alınan kıyı bankacılığına ait merkezlerin yine serbest bölgeler içinde kurulması planlandı. 1985'de yürürlüğe giren serbest bölgeler kanunu ile getirilen düzenlemeler serbest bölgelerde banka kurulmasına ve vergi ile kambiyo kontrollerinin esnek tutulmasına olanak tan ındı. Körfez krizi sonucunda Bahreyn'in önemini kaybetmesiyle uluslararası bankaların istanbul'u alternatif merkez olarak göstermeleri sonucu konu ile ilgili çalışmalar tekrar canlılık kazandı. Ekim 1990'da serbest bölgelerde banka kurulması ve yabancı bankaların şube açma esasları belirlendi. Serbest bölgelerde kurulan veya şube açan bankaların faaliyetleri bakımından dışarıda yerleşik sayılmaları ve Türkiye'de yerleşik kişilerin bu bankalardan sağlayacakları kredilerin yurt dışından kabul edilmesi öngörüldü. Ayrıca kıyı bankalarının borsa üyesi olmalarına veya sermaye piyasasında aracılık faaliyetinde bulunmalarına da izin verildi. Gerekli yasal çerçevenin oluşturulmasıyla birlikte, dünyanın önde gelen bankalarının faaliyetlerini ülkemize taşımaları önde gelen beklentilerimiz arasındadır. istanbul'un bölgedeki diğer aday kıyı bankacılığı merkezlerine oranla bugün ulaştığı nokta ile sosyal ve kültürel olarak çok daha iyi bir ortam sunması, alt yapı yeterliliği, haberleşme ağının güçlülüğü önemli bir avantaj olarak kabul edilmektedir. Ayrıca istanbul'un bulunduğu saat dilimi açısından da Tokyo, Amerika ve Avrupa'daki başlıca finans merkezlerinin çalışma saatlerine diğer adayiara nazaran daha etkin bir şekilde yetişebilmesi, istanbul'u daha da güçlü bir aday konumuna getirmektedir. Bir başka konu da, Avrupa Topluluğu'nda bulunan kıyı bankacılığı merkezlerinin, 1992 yılında tek pazara geçilmesinden sonra ayrıcalıklı işlemler uygulamayacak olmaları, topluluk ülkelerindeki fonların diğer kıyı bankacılığı merkezlerine kayması olasılığı ülkemiz için bir avantaj olarak nitelendirilmektedir. Bankacılık sektörümüzün beklentileri, kıyı bankacılığının sektördeki rekabeti daha da yoğunlaştıracağı, bunun sonucunda daha ucuz fon 2

yaratılmasını ve bu durumun kredi maliyetlerinde de düşüşü beraberinde getireceği yönündedir. Ayrıca, bankalarımızın faaliyetlerini kıyı bankacılığı ile birlikte ölçek ekonomilerinin avantajlarından yararlanmak amacıyla diğer finansal işlemler de yoğunlaştırmaları beklenmektedir. Uluslararası alanda rekabet gücü kazanmak açısından gerekli olan, uluslararası kredi ve tahvil, vadeli döviz ve altın, leasing ve dış ticaret finansmanı konularında uzman Iaşmaya gidebilmek, kıyı bankacılığını sektör için daha cazip hale getirmektedir. Kıyı bankacılığını bir uzmaniaşma alanı olarak seçmek konusunda kesin kararlara varmadan önce fayda-maliyet analizlerinin dikkatli yapılması ve bu faaliyetlerin ileride ülke ekonomisine katacağı net değerin gerçekçi bir şekilde hesaplanması gerekmektedir. Ülkemizin kıyı bankacılığı konusunda yakalamış olduğu fırsatları, çıkarları doğrultusunda en iyi şekilde değerlendirmek durumundadır. Serninerin ilgili kuruluşlar ve bilim çevrelerinin çalışmalarına yararlı olacağı dileğiyle hepinize hoşgeldiniz der, saygılar sunarım. 3

1. OTURUM BAŞKAN TESLiGLER Prof. Dr. Yüksel ÜLKEN i.ü. iktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Kıyı Bankacılığı ve Uluslararası Ekonomik llişkilıerdeki Yeri Doç. Dr. ihsan ERSAN i.ü. işletme Fakültesi Öğretim Üyesi Kıyı Bankacılığı Için Gerekli Altyapı ve Sağlayacağı Faydalar Lale GÜNDAY Türkiye Emlak Bankası Muhabir ilişkileri Müdürü Kıyı Bankacılığından Neler Bekleniyor, Uygulamadaki Durum ihsan FEVZiBEYOGLU Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı Banka ve Kambiyo Gn. Md. Uzmanı 5

KlYI BANKACILlGI VE ULUSLARARASI EKONOMIK ILIŞKILERDEKI YERI lhsan ERSAN: Efendim Sayın Atalay Şahinoğlu'nun da belirttiği gibi, Körfez krizi ve Doğu Avrupa'daki gelişmeler Türkiye'de özel bir bankacılık uygulamasını ve istanbul'un uluslararası finans merkezi olma şansını günde-me getirmiş durumdadır. Kıyı bankacılığı Off-shore Bankin~ı adını verdiğimiz bu bankacılık, genel olarak tanımlamak gerekirse, ülke dışından sağlanan fonların, yine ülke dışına kullandınmını amaçlayan bir bankacılık türüdür. Çok genel olarak belki bir ifadelendirmek gerekebilirse, dıştan dışa bankacılık da diyebiliriz. Bu bankacılık türünde ulusal bankacılık yasalannın dışında hareket alanı tanınmaktadır. Finansal aracı kurumlara, işlemlerde uluslararası kullanımı olan yabancı paralar kullanılmakta ve kambiyo serbestisi, gelişmiş alt yapı, uzman personel ve de ülkenin politik ve ekonomik istikrarı kıyı bankacılığının başansı için gerekli ön koşullar olmaktadır. Kıyı bankacılığının uluslararası ekonomik ilişkiler açısından önemine değinmeden önce, yine terminoloji olarak üzerinde durmamız gereken kısa bir konu da serbest bölge bankacılığı ile kıyı bankacıliğı arasındaki ayırımı vurgulamak. Serbest bölgeler bildiğiniz gibi bir ülkenin ekonomik sınırları içerisinde bulunmakla beraber gümrük sınırlan içerisinde kalan ekonomik birimler, şimdi serbest bölgelerde ülke coğrafi sınırları içerisinde bulunmakla beraber ekonomik bakımdan, gümrük işlemleri bakımından bağımsız kabul edildiği için bankacılık sistemine birtakım ayrıcalıklar verilmiştir. Bu nedenle, çoğu kez serbest bölge bankacılığı ile kıyı bankacıliğı eş anlamlı olarak kullanılmaktadır. Yalnız bunu belki bir kural olarak ifade etmek yanlış olur, kıyı bankacılığı serbest bölge sınırlan dışında da yapılabilir. Kıyı bankacılık merkezleri 1973 petrol krizi sonrası, uluslararası alanda büyük önem kazanmıştır. EURO pazarlar dediğimiz devletsiz paraların uluslararası düzeyde dönüşüme sokulmasıyla kıyı bankacılığı son derece önem kazanmaya başlamıştır. Günümüzde 3 trilyon doları aşan bu olağanüstü para havuzundan pay kapmaya çalışan pek çok kıyı bankacılık merkezi vardır. Kıyı bankacılık merkezleri ve uluslararası finansal sistem açısından konuya baktığımız zaman, bu merkezlerin bir bölümünün sadece (booking center dediğimiz) kayıt merkezi işlemini gerçekleştirdiğini görürüz. Büyük ölçüde vergi avantajının ağırlıklı olduğu Bahama, Cayman Adaları, 13ermuda, Hollanda Antilieri gibi merkezler bu türün tipik örnekleridir. Bir de kıyı bankacılığında fonksiyonel merkez dediğimiz ikinci tür vardır. Fonksiyonel merkez bir anlamda, EURO merkez olarak da özetleyebileceğimiz, gelişmiş bir bankacılık ve finans merkezidir. Özellikle son yıllarda uluslararası ekonomik sistem içerisinde vergi avantajını çok fazla ön plana çıkaran kıyı bankacılık merkezleri üzerindeki 7

politik baskı giderek artmaktadır. Bunun tipik bir örneği, son olarak Körfez savaşı sonrasında gözlenmiş ve Saddam Hüseyin'in ülkesinin petrol gelirlerini Panama bankalarına devrettiği söylentileri, bu baskıları giderek artırmıştır. Daha önceki yıllarda yine isviçre bankalarının Cayman adalarında gizli hesap, numaralı hesap türünden ilginç uygulamaları, Amerikan menkul değerler kurumu ile isviçre hükümetinin epey arasını açmış ve giderek tropik adalar, vergi cennetleri üzerinde baskılar artmaya başlamıştır. Kıyı bankacılık merkezleri, günümüzde müşterilerine her şeyden evvel son derece üstün ve farklı hizmet verme yarışı içerisindeler. Sayın başkan üzerinde kısaca durdular bu merkezlerin müşterilerine sunmaya çalıştıkları çeşitli hizmetler kısaca şöyle; finans merkezleri olarak başlıca kıyı merkezlerinde bir gezintiye çıkacak olursak, uzakdoğuda en önemli iki merkez, Hong Kong ve Singapur'dur. Hong Kong ve Singapur'un özelliğini vurgulamak gerekirse, Hong Kong, kıta Çin'in tamamen dışa açılan bir finans penceresidir. Kıta Çin'inin dış ticaret işlemlerinin finansmanı Hong Kong üzerinden olmaktadır. Yalnız. Hong Kong'da 1997 yılında yasal statünün değişikliğe uğramasının söz konusu olması Hong Kong üzerinde kuşkuları artırmaktadır. Singapur asya doları merkezinin başkentidir diyelim, özellikle mevduat sertifikası, uzakdoğuya yönelik sendikasyon kredileri ve altın işlemleri açısından önemli bir merkezdir Singapur. Ortadoğu'da bizim şu anda rekabeti amaçladığımız, Bahreyn en önemli kıyı bankacılık merkezidir. Bahreyn saat dilimi, coğrafi avantajı iyi kullanmakta, aynı zamanda Suudi Arabistan'ın para piyasası işlemlerini gerçekleştirmektedir. Yalnız, Suudi para otoritesi Sama'nın Bahreyn bankaları üzerindeki denetimlerini zaman zaman sıklaştırması ve son olarak Körfez krizi Bahreyn'in uluslararası şöhretini biraz etkilemiş durumdadır. Pasifik adaları içerisinde denetimlerini zaman zaman sıklaştırması ve son olarak Körfez krizi Bahreyn'in uluslararası şöhretini biraz etkilemiş durumdadır. Pasifik adaları içerisinde Cayman Adaları ve Bahama son derece önemli finans merkezleridir. Bahama ve Cayman Adalarında özellikle kayıt merkezi olarak niteleyebileceğimiz bankacılık işlemleri yapılmaktadır. Cayman'la ilgili birkaç rakam vermek istiyorum, 1990 yılı itibarıyla Cayman Adalarında 56 ülkeden 526 banka kayıtlıdır. Bu bankaların 1 /3'ü Amerikan bankalarıdır. Cayman dünyanın dış yükümlülükler açısından altıncı, dış aktifler açısından ise 7. büyük finans merkezi haline gelmiştir. Cayman'ın diğer ülkelerle karşılıklı vergi anlaşması yoktur fakat ülkede hemen hemen hiçbir vergi de yoktur. Yani kar üzerinden, sermaye kazancı ve dividant, temettü üzerinden herhangi bir vergi ödenmemektedir. Mevduat munzam karşılığı keza yoktur. EURO tahvil ihraçları dediğimiz uluslararası tahvil ihraçları açısından Cayman son derece önemli bir finans merkezidir. 24 saat 8

içerisinde Euro tahvil ihracı için bir şirket kurma olanaklıdır. Lüksemburg'a, söz gelimi oranla son derece hızlı bir süredir bu ve Euro dolar işlemlerinin yaklaşık%?'si Cayman kaynaklıdır. Kıyı bankacılık merkezleri içinde bir de Avrupa'da özellikle Avrupa yöresi dediğimiz yöredeki gelişmeler son zamanda ilginçtir. Bu yöre içerisinde isviçre ve isviçre'nin büyük ölçüde offshore işlemlerini yoğunlaştırdığıı Lihtenştayn önemli bir kıyı bankacılık merkezidir. Keza bir diğer önemli kıyı bankacılık merkezi Lüksemburg'dur. Rakip olarak kabul edebileceğimiz son zamanlarda gündeme gelen bir iki kıyı bankacılık merkezi daha var. Bunlardan bir tanesi Monako, bir diğeri Malta bir üçüncüsü de Güney Kıbrıs'tır. Güney Kıbrıs'ta, kıyı bankacıliğı işlemlerinin yaklaşık 1 O yıllık bir geçmişi var, fakat politik risk nedeniyle Güney Kıbrıs'a uluslararası bankacılar sıcak bakmamaktadır. Güney Kıbrıs'ta offshore banking unit adını rarası bankacılık birimleri, halen 16 bankacılık birimi gündemdedir. Bu ban verdiğimiz ulusla kacılık birimlerinin 12 si Lübnanlılar'a aittir. Kıbrıs Merkez Bankası'nın denetimi söz konusu, son üç yıla ilişkin işte finansal tablolarda denetim koşulu aramaktadır. Gelir vergisi olarak standart oranın onda birini iistiyor Güney Kıbrıs. Vergi açısında son derece büyük avantajları var. Yasal yedek, mevduat munzam karşılıkları ayırmak zorunluluğu yok. Şube şeklindeki kıyı bankacılığı ünitelerinde yine mecburi sermaye zorunluluğu yok. 19 ülke ile çifte vergilendirme anlaşması yürürlükte. Çalışanlar için gümrüksüz ev eşyası ithal hakkı söz konusu. ingiliz yasaları geçerli, iletişim olanakları oldukça iyi. Coğrafi avantaj işte doğu ile batı arasındaki bir köprü oluşturması, kar transferi ve numaralı hesap açtırımı mümkün. Banka çalışanları, sendika üyesi olamıyorlar, minimum personel çalıştırma zorunluluğu yok. Şu bakımdan örnek verdim, son zamanlarda rekabeti belki söz konusu olabilecek finans merkezlerinden biri. Evet kıyı bankacılık merkezlerinin özelliği genelde, belki uluslararası finansal sistem açısından tekrar özetlemeye çalışacak olursak, üç trilyon dolarlık ol(!ğanüstü fon havuzundan euro piyasalardan fon kapmaya, pay elde etmeye çalışan finans merkezleri, çok önemli bir özellik, ülke riski, politik riske son derece duyarlı bu merkezler, o kadar duyarlı ki, bir finans merkezinin yani kıyı bankacılık merkezinin başarısı, nerede ise bir diğerinin başarısızlığına bağlı. Tipik örnekler, bakın Panama'daki politik risk, Cayman'a olağanüstü prim getirdi. işte KöJfez savaşı, Bahreyn'in sonunu hazırlarken, rakipleri, başta istanbul olmak üzere gündeme getirdi. Yine aynı şekilde, Avrupa topluluğu tek pazar doğrultusundaki gelişmeler, yeni bankacılık merkezlerine başta Monako ve Malta olmak üzere AET dimktiflerinden birtakım boşluklar yaratma ile katılımcılara hizmet sunma açısından büyük avantajlar ve esneklikler sağlandı. Özetle politik riske, ülke riskine son derece duyarlı. Gelişmiş bir alt yapı istiyor, son derece önemli. Teknik 9

donatım çok önemli. Çünkü özellikle para akışında teknik donatırnın payı, yatsınamaz bir gerçek. Dealing room adını verdiğimiz özellikle offshore merkezleri arasındaki döviz işlemlerinin bağlantı noktası son derece büyük teknik harcamaları gerektiriyor. Sözgelimi bir kaç rakam aklımda, 15 milyon, 30 milyon dolarlık teknik donatım harcamaları bir tek organizasyon için gerekli rakamlar. Vergi bakmından büyük avantajlar, büyük esneklikler söz konusu olma durumunda herşeyden ewel, gelişmiş altyapıya ek olarak, uzman kalifiye personel son derece önemli. Müşterilere farklı ve üstün hizmetler sunabilme açısından, bu açıdan baktığımız zaman son zamanlardaki gelişmeler, dışa açılma, dış bankacılık doğrultusunda, önemli gelişmeler var Türkiye'de. Ama bu denli uzman personeli şu an, bünyemizde bulunduruyor muyuz, bankalar açısından veyahut katılımcı şirketler açısından tabii ki tartışılması gereken bir konu., Şimdi bu uluslararası finansal sistem açısından euro pazarların gelişimi doğrultusunda, kıyı bankacılık merkezlerinin çığ gibi büyümesi artan politik baskılar, vergi avantajının bir miktar giderek ortadan kalkması, daha ziyade fonksiyonel bankacılık dediğimiz, uluslararası bankacılık merkezi olarak kıyı bankacılık ünitelerinin veyahut merkezlerinin örgütlenme zorunluluğunu gündeme getirdikten sonra, biraz da Türkiye açısından satırbaşlarıyla konuyu gündeme getirmeye çalışalım. 1976 yılında ilk defa gündeme gelmiştir, çok tartışılmıştır konu, o tarihlerde Beyrut iç savaşının başlaması, gerçekte kıyı bankacılık merkezi açısından istanul'un şansını gündeme getirmiştir. Daha sonra serbest bölgelerin yasal yürürlük kazanması, bu bankacılık türünü biraz daha kamuoyuna ısındırmış ve son olarak da Körfez savaşı ve Doğu Avrupa'daki gelişmeler, kıyı bankacıliğı konusundaki ilgileri yoğunlaştırmıştır. Ekim 90 tarihinde kararname yayınlanmış ve böylece kıyı bankacılığının yasal çerçevesi yolunda ilk adım atılmıştır. 1 milyon dolar veya eşdeğer döviz karşılığında ödenmiş sermaye ile bu kuruluşlar faaliyete geçebiliyordur. Sermayenin en az% 40'ının Türkiye'de veya yurt dışında kurulmuş bir finans kurumuna ait olması koşulu gündeme getirilmiştir. Yani bankalarımız şu veya bu şekilde işin çok yakın olarak içindedir. Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın izni söz konusudur. izin alan kıyı bankacılık ünitelerinin finansal işlemleri 3182 sayılı bankalar kanununa tabi olmayacaktır. Bankalar haricinde ülke içinde mevduat toplamayacak bu üniteler, borsa üyesi olamayacaklar. Ülke dışına ve serbest bölgelere herhangi bir sınırlama olmaksızın kredi açabileceklerdir. Dolayısıyla Ataköy'ün serbest bölge ilan edilmesi, kanımca mevduat ve kredi işlemleri bağlantısında son derece ilginç ve yaratıcı iş alanlarına belki olanak sağlayabilecektir. Bölgesel gelişmelerin yanı sıra kuşkusuz 32 sayılı kararı da burada anmakta yarar vardır. Çünkü 32 sayılı karar doğrultusunda büyük ölçüde getirilen kambiyo rejimindeki serbesti doğrultusunda ülkemizin bu tür bir ban- 10

kacılıktan yararlanma şansı gündeme gelmiştir. Peki şöyle düşünülebilir; acaba bu olumlu çerçevenin gerisinde Türkiye açısından koşullar oluşmuş mudur? Kıyı bankacılığında, gerekli biçimde yararlanabilmek için ortam mevcut mudur? Şimdi burada olumlu görüşün yanı sıra biraz karamsar olan görüşleri de belki akaderrrisyen olarak gündeme getirme durumundayım. Bir kere temel koşul politik ve ekonomik istikrar, kıyı bankacılığında, son derece duyarlı, 100 milyar dolar, bir gün gelir, ertesi gün gider. Risk açısından baktığımız zaman, uluslararası finans çevrelerinin son derece gelişmiş ülke riski izleme formatları vardır ve bu formatlarda ülke içindeki gelişmeleri bizlerden belki daha gerçekçi ve yakın olarak, objektif olarak izleme şansına da sahipler. Ülke risk değerleme formatı dediğimiz. iki temel ayağı var bunun, politik ve sosyal risk, bir diğer ayağı da ekonomik risk. Bu açıdan baktığımız zaman, Türkiye'nin riskine, kuşkusuz SO'Ii yıllarda büyük yol katetmişiz. Şu kadar örnek vereyim, ülke. risk değerleme formatında euromoney dergisinin değerleme formatında, Türkiye 80 yılında 92 yahut 93. sıradaydı. Şimdiki yerimiz orta sıralarda. Ama yine de politik risk açısından özellikle kıyı bankacılığında dış finans çevreleri, özünde Körfezi riskli kabul ediyorlar. Yani yöreyi riskli kabul ediyorlar. Ve hepiniz biliyorsunuz, iş adamı, yahut akademisyen olarak para olayında coğrafi mesafe biraz kısalıyor. Daha doğrusu psikolojik olarak baktığınız zaman, Istanbul'un kriz yöresine kilometrelerce uzak olduğunu görüyoruz. Ama para psikolojisi içerisinde olaya baktığımız zaman, Körfez krizinin patlak verdiği ilk günleri düşünelim. Bankacılık sektöründeki krizi Türkiye limitlerinin daralmasını, ek marjların süratle yükselmesini ve hatta daha da ilginci, pek çok havayolu şirketinin o tarihlerde, o günlerde uçak bağlantılarını bile iptal ettiği henüz belleklerde. O açıdan yöre özünde riskli kabul ediliyor. Bu bir, kaldı ki, Türkiye savaş sonrasının en istikrarlı ülkesi, bölge içerisinde onun belki hakkını teslim etmek lazım. Ekonomik göstergeler bakımından baktığınız zaman, ekonomik göstergelerin seyri de son derece önemli, kıyı bankacıliğı açısından, bu açıdan temel problem enflasyon konusu, yani enflasyon tabir caizse, kemiren bir yara, ortadan kaldırılması kesin gerekli. Özellikle dış finansman açısından şöyle bir bağlantısı da var. Sayın hocam olayı ekonomik bakımdan belki daha değişik yorumlayacak, bankacı gözüyle, finanscı gözüyle baktığınız zaman, dış finans çevreleri, kredi verenler açısından enflasyonun politik riskle de yakın bir ilikisi var. Çünkü uzun süreli enflasyon gelir dağılımını bozuyor, gelir dağılımının bozulması, politik riskle çok iç içe kabul ediliyor. Ülke risk değerleme formatlarında, onun ötesinde dış borç konumuzda, dış borçlarda süratli bir artış var. Dış borçlar içerisinde kısa vadeli olanların payı artıyor. Türkiye'nin borç servis oranı dediğimiz borç 11

ödeme yükümlülükleri ile döviz gelirleri arasındaki oran biraz olumsuz gelişiyor. Bu da bir ülkenin likidite riski açısından yakından incelemeye alınıyor. Ve tabii ki yine seçim sonrası ekonomik tablodaki gelişmeler ne olacak, merakla beklenen konular. Teknik donatım bakımından epey birşeyler yapıldı son yıllarda, ulaşım, iletişim, işte tarihsel güzelliği diyoruz istanbul'un, doğal güzelliği diyoruz, hele buradan bakınca daha tarihi yarımadaya yakınlık söz konusu. Yalnız bir de içinde yaşayan faarıyette bulunan kurum yöneticileri c11arak uzun zaman kaldığımız zaman istanbul'da epey şikayetler de gündeme geliyor. Bunlar da çok önemli, artık gelen bankacı, çocuğun okulundan, bilmem ulaşıma, iletişime kadar herşeyi düşünüyor, çünkü insan geliyor. Bu altyapı içerisinde uluslararası finans merkezi olma açısından da birtakım zorlukları olacağa benziyor. Bir de diğer bir konu, temel konu, teknik donatırnın ötesinde, şunu ortaya koymamız lazım. istanbul'da kıyı bankacılığı merkezi olarak, kimlere ne tür hizmetler vereceğiz. Somut olarak, çok açıktır, bu konuyu yıllardır çeşitli forumlarda gündeme getirmeye çalışıyoruz. Benim gözlediğim, akademisyen olarak bir şey var, genelde güzel kararnameler çıkarıyoruz, yasal yapıyı oluşturuyoruz komvertibilite bunun bir örneği, ama olaya işlerlik kazandıramıyoruz. Daha doğrusu istimi sonradan gelsin yaklaşımı var. Gerekli teknik formasyonu gündeme getiremiyoruz. En önemli konu, bakın vakit olsaydı tek tek belki merkezleri tartışmakta yarar vardı. Her merkez diğerine oranla bir üründe, birkaç üründe uzmanlaşıyor. Bunun uluslararası know-how'unu elde ediyor. Artık biliyorsunuz yani Hong Kong şu işlemin finans tekniğinin gerçekleştiği bir merkez, finans alanında, finansal türev, finansal mühendislik dediğimiz konularda son derece ilginç gelişmeler var. Yaratıcılık üst düzeyde, yeni teknikler birbiri ardına izliyor. Gerek iş hayatı, gerek bankacı karşı karşıya gelip yeni teknik üretiyor. Finans tekniği üretiyor. Bu teknikler üzerinde bir satranç mekanizması içinde oynuyorlar. Bankacılar, iş adamları. Bir future, bir opsiyon işlemleri bir swap işlemi, bütün bunlar uluslararası rekabette bir finans merkezinin maliyet minimizasyonu demek. Son derece önemli, uluslararası know-how kazanması, saygınlığı demek ve bir süre sonra da o merkezi uluslararası finans merkezi olarak yerini sağlamlaştırması demek. Bu açıdan özellikle bankacılık kesimimize çok büyük görevler düşüyor. Son olarak vergi konusu da son derece duyarlı. Bakın kıyı bankacılık merkezi dediğimiz dar anlamda, kayıt merkezlerinin çoğu, vergi avantajıyla ön plana çıkmış. Vergi avantajıyla bir merkez ön plana çıktığı zaman gerisine bakıyorsunuz bu merkezlerin tropik bir ada cumhuriyeti, döviz gelirlerinin büyük bir bölümü bankacılık işlemlerinden. Sigorta işlemlerinden, servis sekte(ünden, dolayısıyla yerel sanayinin o denli gelişmediği finans merkezleri bunlar. Dolayısıylasosyal baskı dediğimiz, politik baskının göz ardı edi- 12

labileceği merkezler, o açıdan Türkiye'nin kendine özgü koşullarını da değerlendirmek lazım. Kıyı bankacılığı olayına gerçekçi bakmak lazım. Önemli bir sanayi kesimimiz var. Gelişmiş sayılabilecek bir bankacılık kesimimiz var. Bütün bunları bir potada eriterek, konuşmamın başında da değindiğim gibi istanbul'a bir uluslararası finans merkezi kayıt merkezi olmanın ötesinde yani birtakım işlemlerin üzerinden geçirildiği muhasebe ve vergi avantajıyla, bu tür bir merkez olmaktan ziyade, tüm finans altyapısının olduğu personeliyle, teknik donatımıyla ülke riski ile diyelim, gelişmiş bir merkez haline gelmesini temenni etmemiz ve bu yolda çalışmalar yapmamız lazım. 13

KlYI BANKACILlGI için GEREKLi ALTYAPI VE SAGLAYACAGIFAYDALAR Lale GÜNDAY: Efendim ben olaya bir bankacı gözüyle yaklaşmaya çalışacağım. Biraz daha spesifik olmaya çalışacağım. Gerekli altyapı derken, ilgili mevzuat hükümlerine değinmeden geçemeyeceğim. Faydalar derken, sağlanan teşviklerden bahsetmeden edemeyeceğim, fakat bu arada diğer konuşmacılarla mükerrerlik teşkil edecek cümlelerden kaçınmaya çalışacağım. Önce genel bir giriş yapmak istiyorum, ondan sonra ana başlıklarıma girmek istiyorum. Konuşacağım konu, konuşmaya çalışacağım konu, kıyı bankacılığı için gerekli altyapı ve sağlayacağı faydalar. Bu sağlayacağı faydaları özellikle bir bankacı gözüyle irdelemeye çalışıp, küçük örnekler vermeye dikkat edeceğim. 1960'11 yıllar sanayii üretimin kuzey yarımkürede yoğunlaştığı ve tekelleştiği bir dönem olarak tanımlanıyor, öte yandan şu da düşünülebiliyor; üretimin.nicel ve nitel artışı, ekonomiyi sürüklemeye yetmiyor, bu bir gerçek. Bu açıdan 1970'1eri düşündüğümüzde finansman yönetiminin uluslararası bankacılığın sigorta kurumlarının etkinliğinin arttığı bir zaman dilimini görüyoruz. Özellikle petrodolarların yüksek getiri seçenekleri aramaları, sermayenin ulusal, mali, hukuki mevzuat sınırlamalarından bağımsız yatırım merkezlerine yönelmelerine, kıyı bankacıliğı diye tanımladığımız metropollerin finansal metropollerin doğmasına ve gelişmesine neden oluyor. 1980'1erde, mikrochip devrimi patlıyor, teknoloji ve iletişim ileri boyutlara ulaşıyor. Bu da kıyı bankacılığında rekabeti artıran etmenlerin başında geliyor. Türk bankacılığına baktığımızda son 1 O yılda üstün bir performans gösterdiğini görüyoruz. Dışa açılma politikaları görüyoruz. Ve bu durumda ekonominin gündemine uluslararası bankacılığı ve Türkiye'ye olan katkılarını görüyoruz. Dünya ve Körfez ekonomisinde 1984 yılından sonra yaşanan resesyon dönemi, petrol fiyatlarının düşmesi, 1990 yılında ortaya çıkan Körfez krizi ve savaşı, bu bölgedeki önemli kıyı bankacıliğı merkezlerinin giderek önemini kaybetmeye başlamasına neden oluyor. Demin de bahsedildiği gibi, Körtezde en önemli kıyı bankacılığı bölgesi Bahreyn, ayrıca son yıllarda doğu bloku ülkelerinde gözlenen hızlı yeniden yapılanma süreci, Türkiye tarafından önerilen, Karadeniz Ekonomik işbirliği önergesinin Karadeniz ülkelerince de kabul görmeye başlaması, gibi nedenlerle Türkiye'de kıyı bankacıliğı merkezinin oluşturulması yönünde politikalar ağırlık kazanmaya başlıyor. Bunun sonucu olarak da serbest bölgelerde ve ülke içinde faaliyet gösterer bankalara göre daha fazla serbesti getirilmesi düşüncesiyle ayrı bir mevzuat hazırlanıyor. En son olarak, kıyı bankacılığı faaliyetlerinin mevcut serbest bölgelerde yer almasındansa bu amaca yönelik yeni bir serbest 14

bölge kurulmasına karar veriliyor, Istanbul Ataköy turizm kompleksinde bulunan Galleria ünitesinin bir kısmı kıyı bankacıliğı faaliyetlerinin yürütülmesi için serbest bölge ilan ediliyor. Kıyı bankacılığının genel tanımı yapıldı, fakat kısaca bir gözden geçirmek gerekirse, ülke dışından sağlanan fonların yine ülke dışında kullandırılmasını amaçlayan ve ülkede bankacılık sektörü için düzenlenmiş her türlü yasa ve yönetmeliklerin dışında kalan bir tür bankacılık, bir tür serbest bankacılık olarak tanımlayabiliyoruz. Genel tanım bu olmakla beraber, ülkemizde oluşturulması düşünülen kıyı bankacıliğı modelinde yurtdışından sağlanan fonların ayrıca yurt içinde de kullanılmasına olanak sağlanıyor. Kıyı bankacıliğı için gerekli altyapıyı özetlemek gerekirse, bunu birkaç bölüme ayırmayı uygun gördük. Hukuksal dedik, ekonomik dedik, teknik dedik. Hukuksal altyapı düşününce, ilgili mevzuat hükümlerini kısaca gözden geçirmek gerekiyor. Kıyı bankacıliğı yapılacak ülkede, kıyı bankacılığın ın ulusal kambiyo denetiminin dışında kalması, çünkü kıyı bankacıliğı hizmeti verecek bankalar, ülke dışından sağladıkları tonları, yine ülke dışında kullandırarak kendilerine kazanç sağlayacaklar. Eğer bu temel işlevlerinin gerçekleştirilmemesi için birtakım kısıtlamalar mevcut alacaksa, zaten bankaların kazanç sağlaması ve fonksiyonlarını devam ettirmesi mümkün alamayacak. Ayrıca kıyı bankacılığında hesap gizliliğinin bulunması, vergi yükümlülüğünün bulunmaması, fon sağlama ve plase etmede karşılık ayırma ve sınırlarnalara tabi olmak gibi yükümlülüklerin bulunmaması da gerekiyor. Ayrıca kazanç ve sermaye transferi millileştirmeme, kamulaştırmama, ihtilal ve savaş halinde zarar görmeme gibi konular da garantilerin verilmesi gerekiyor. Bu arada bürokrasinin asgari düzeyde olması da en önemli etmenlerden birisi olmalı. Ekonomik olarak bakacak olursak, kıyı bakacıliğı yapılacak ülkede liberal bir bankacılık yasasının olması gerekiyor. Ülkenin güvenilir bir mali yapısının olması gerekiyor. Ekonomik ve siyasal istikrarın bulunması buna bağlı olarak da ülkenin kredibilite değerliliği ve taahhütlerine olan bağlılığı yönünden güvenilir olması gerekiyor. Çünkü kıyı bankası olarak kurulacak banka, uluslararası alanda faaliyet gösterecek, ana faaliyeti bu olacak. Sermayesi dışında başlıca kaynağı ise uluslararası piyasalardan sağlayacağı kaynaklar olacak. Kaynak sağlamadaki en önemli etmen uluslararası piyasalardaki kredibilitesine bağlı olacak. Teknik olarak düşünmek gerekirse, altyapıyı, kıyı bankacıliğı kurulacak bölgenin uluslararası merkeziere uzaklık yönünden uygun bir zaman dilimi içinde olması. Türkiye'yi düşünecek olursak, Türkiye Tokyo'nun kapanış saatleriyle New York'un açılış saatlerini yakalayabiliyor. Sabah saatlerinde Tokyo'yla, akşam saatlerinde New York'la aynı zamanda, Singapur, Londra, 15

Frankfurt gibi dünyanın belli başlı finans merkezlerinde geçerli günlük kurlardan işlem yapma şansına sahip. Bu arada iyi bir ulaşım, haberleşme, hizmet imkanının da bulunması gerekiyor. Teknik açıdan baktığı m ız zaman yabancı dil bilen, uluslararası bankacılık deneyim ve birikimine sahip personelin bulunması gerekiyor. Çünkü kurulacak banka, ya da kıyı bankacılığı yapacak bankalar, rekabet ortamının içinde yer alacak, uluslararası rekabet ortamının içinde yer alacak. Ve bu bankaların uluslararası bankacılığın giderek çeşitlenen ürünlerini kullanma durumu olacak. Şöyle bir gözden geçirecek olursak, merge exudation, sendikasyonlar, yatırım ve servet yönetimleri, leasing, forfaiting, faktöring, gibi birtakım dış ticaret finansman yöntemleri kıyı bankacılığının ana faaliyetlerinin başında gelecek. Bu işlemleri gerçekleştirmek için, ayrıca bankanın uluslararası planda etkin bir tanıtımını yapabilmek için kalifiye personele ihtiyaç var. Lisan bilen, eğitilmiş personele ihtiyaç var. Ülkemiz için düşünecek olursak, biraz istanbul'u ayrık tutarak, istanbul'a haksızlık etmeyerek, genelde kalifiye personel yetersizliğimiz açık, bu durumda yapılacak şey, personelin gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında yoğun eğitimle, uluslararası bankacılığın kullandığı, gelişen, gelişmekte olan tekniklerin adapte edilmesi bakımından, eğitilmesi, bankaların yapması gereken, altyapıda anlamamız gereken en önemli şey bu, çünkü tüm altyapı hazır olsun, eğer işlemleri gerçekleştirebilecek kalitede personel olmazsa, bir yerde işlemlerin durması kaçınılmaz olacak. Ayrıca bu bankalar, gerek yurt içindeki bankaların ortaklığıyla kurulmuş, gerekse yurt dışından gelmiş bankalar, burada yabancı personel de çalışacak. Bu yabancı işgücüne kendi ülkelerinde ulaştıkları normlarda yaşantılarını sürdürebilecek bir ortam sağiamam ız gerekiyor. Altyapı deyince, müşteri potansiyeli aklımıza geliyor. Bankanın rekabetten pay alabilmesi için kime hizmet verecek, kime ne tür hizmet verecek, bunları iyi saptaması gerekiyor. Serbest bölgelerde faaliyet gösterecek firmaların yoğunluğu, ilk etapta, ilk bakışta iyi bir potansiyel oluşturacak, orada çalışmaya başlayan, faaliyete başlayan firmalar ne derece yoğun olursa. Altyapıyı çok kısaca bu şekilde özetlemeye çalıştıktan sonra, fayda Ianna geçmek istiyorum. Kıyı bankacıliğı nın sağlayacağı faydalar, bir işlemi yapacak, faaliyeti sürdürecek banka açısından, bir de kıyı bankacıliğı yapılacak ülke açısından ele alınabilecek. Bankalar açısından ele almayı düşündüğümüzde bakıyoruz, kıyı bankaları, bankalar kanununa tabi olmaksızın çalışıyorlar. Yani kredilendirmede, bankalar kanununun öngördüğü kısıtlayıcı, sınırlayıcı hükümlere tabi değiller. Kazançlarını istedikleri ülkeye transfer etmekte serbesttirler. Ayrıca elde ettikleri kazançlar, Türkiye'nin diğer yerlerine getirildiğinin kambiyo mevzuatına göre tevsiki halinde gelir ve kurumlar vergisi ödemiyorlar. Türk 16

bankalarının yükümlü oldukları yüksek orandaki munzam karşılık, disponibilite, banka ve sigorta muameleleri vergisi, destekleme ve fiyat istikrar fonu gibi, mali yüklerden muaf oluyorlar. Bu da bankaca sağlanan mevduatın maliyetini önemli ölçüde düşürüyor. Küçük bir örnek vermek gerekirse, 100 liralık ticari mevduatı olan bir kıyı bankası, bu mevduatının tamamını kredi olarak kullandırma imkanına sahipken, yerel bankalar bunun ancak, ortalama% 55'1ik bir kısmını kredi olarak verebiliyorlar. Birtakım oranları çıktıktan sonra, serbest bölgede faaliyet gösteren bir banka olarak bu bölgedh faaliyet gösteren yatırım ve ticaret firmalarına hizmet ve ürün götürmecle yurt içindeki bankalara göre üstünlükleri ve avantajları oluyor, öncelikle serbest bölgelerde ticari mevduata daha yüksek faiz uygulayabiliyorlar. Diğer yandan ucuz kredi verme imkanları var. Aynı olay döviz için de geçerli. Bu durumda kıyı bankacılığı ünitelerinin lokal bankaları, rekabet ortamıyla karşı karşıya bıraktığını görüyoruz. Bunun ne derece faydalı olacağı, kıyı bankacılığı faaliyetleri başladıktan sonra zannediyorum gözlemlenecek. Ayrıca tekil olarak bir bankayı ele alırsak, bir Türk bankasının yabancı ortak ya da ortaklarla bir kıyı bankası kurmuş olduğunu düşünürsek, bu olay Türk bankasının adını uluslararası piyasada duyurmak, ayrıca o yabancı ortaklarla ülkemizde ve karşı ülkede değişik iş imkanları yaratmak, karşılıklı müşteri potansiyellerini buluşturmak gibi endirekt faydalar da akla gelebiliyoır. Faydaları banka açısından kısaca özetledikten sonra küçük bir tekrar yapmak gerekirse, bankalar kanununa tabi olmaksızın çalışmaları ve kredilendirmeleri sınırlandırmaları olmaması ve kazançlarını diğer ülkelere rahatlıkla transfer etme durumunda olmaları ve Türk bankalarının ağır mali yükle~rinden muaf olmaları, ilk akla gelen faydalar. Ülke açısından ele aldığımızda kıyı bankacılığına kapılarını açan ülkeler, yerel bankacılık sistemlerini modernleştirmeyi düşünüyorlar. Yabancılara açmayı düşünüyorlar. Ayrıca uluslararası ticarete, sermaye ve para piyasa Ianna yakın olmayı düşünüyorlar. Finansman ve ucuz maliyeti kredi alma olanaklarını bilgi transferini, yabancı sermaye girdisini sağlamayı düşünüyorlar. Ayrıca tabii bütün bunlar ülkenin dış finans çevreleri nezdindeki imajını daha olumlu bir düzeye çıkarmayı amaçlıyor. Ayrıca uluslararası mali ve ticari entegrasyona katılmayı ve istihdamı arttırmayı da amaçlamaktalar. Ülkeye sağlayacağı direkt finansal faydalar için kurulacak bankaların lisans ve ticaret kayıt sırasında alınacak ücretler, yerli personel harcamaları, sağlanacak kira gelirleri, haberleşme giderlerini sayabiliriz. Eğer Körtez olayından, Bahreyn'den kısa küçük bir örnek verecek olursak, Bahreyn'de faaliyet gösteren 56 kıyı bankacıliğı ünitesinden 1989 yılında 2.15 milyon dolar lisans ücreti ve 160.30 milyon dolar cari harcamalarla ülkenin elde ettiği direkt gelir, dolar 162.45 milyon olarak gerçek~eşmiş. Aynı yıl 1989'dan bahsediyorum kıyı bankacılığı şubesinde çalışan Bahre- 17

yn'li sayısı 1228 olmuş. Yani kıyı bankacıliğı istihdamı, artırmayı amaçlıyorsa bir örnek teşkil edebilir diye düşündüm. Ülkemiz için avrupa topluluğuna hazırlandığımız bu dönemde, Türk bankacılığının gelişimi açısından önemli. Bankacılığımızın daha fazla dışa açılmasına, bölgenin uluslararası bankacılık merkezi haline gelmesine ve sonuçta ülkemizin sermaye piyasasının gelişmesine imkan sağlamış olacak. Kısaca faydaları saymaya çalıştık ama, kişisel bir görüş olarak bu faydaların yanı sıra eğer konuya uzun vadeli bir yaklaşım getirecek olursak, o zaman da yerküredeki son politik, ekonomik gelişmeleri şöyle bir gözden geçirmek gerekiyor. Bloklar arası yumuşama var, doğu-batı yakıniaşması var. Nükleer savaş olasılığı zayıflıyor, Doğu Avrupa'da diktarejimi yıkılıyor. Varşova Paktı yok oluyor. Almanyalar birleşiyor. Ayrıca 1992 ve Avrupa birliğine paralel ekonomik entegrasyon ve uyumlaştırma çabaları ivme kazanıyor. Mergemanager, diye tanımlanan, birleşme satınalmalar yoğunlaşıyor, diğer bir deyişle sermaye globalleşiyor. Ayrıca refah toplumuna ulaşma arzusu ideolojik önyargıları aşarak bütün ülkelerin paylaştığı, bir uluslararası norm haline dönüşüyor. Bunlar bu gelişmeler, dünyanın üniter bir topluma doğru gidişinin ipuçlarını içeriyor. Bu bağlamda eğer uzun vadede, genel olarak kıyı bankacılığına bakarsak, üniter bir toplumda günlük popülaritesini koruyamayacağını söylemek, kehanet sayılmaz sanıyorum, kişisel bir görüş olarak. 18

KlYI BANKACILIGINDAN NELER BEKLENiYOR, UYGULAMADAKiDURUM ihsan FEVZiBEYOGLU: Konuşmamda, sayın başkanın da belirttiği üzere beklentilere temas ettikten sonra, Türkiye'deki uygulamaya ve uygulamaya imkan verecek yasal düzenlemelere gireceğim, yasal düzenlemeler konusunda konunun içinde olan bir kişi olarak bu düzenlernelerin yapıldığı kurumda çalışan bir daire başkanı olarak biraz daha teknik ayrıntılara temas etmeye çalışacağım. Bugünkü anlamda uluslararası bankacılık faaliyetlerinin ll. Dünya Savaşından sonra başladığı söylenebilir. Uluslararası döviz hareketleri ve ticaretin finansmanı bankaları yabancı ülkelerde ve özellikle belirli merkezlerde faaliyette bulunmaya yöneltmiştir. 19. yüzyıldan itibaren finansal merkez hüviyeti kazanan Londra'dan sonra Newyork, Tokyo, Frankfurt ve Paris'in yanısıra gelişmekte olan Hong Kong, Singapur, Bahreyn gibi merkezler de uluslararası bankacılıkla yerlerini almışlardır. Bu ikinci grup merkezlerin ortaya çıkışlarının birbirinden farklı çeşitli nedenleri bulunmaktadır: Mevcut merkezler arasındaki saat farkları, vergilendirme ve mevzuat kolaylıkları, sahip olduğu büyük miktarlı fonları uluslararası piyasaya aktaramayan ülkelere yakınlık vb. gibi. Uluslararası merkezlerin ortaya çıkışı veya bir ülkenin merkez özelliği kazanmasa bile uluslararası bankacılık işlemlerinde önemli bir hacme sahne olması, uygun mevzuat düzenlemelerinin yapılmasından ziyade dış şartların elverişliliğine bağlı bulunmaktadır. Ülkemizde kıyı bankacıliğı konusu ilk defa Lübnan'daki iç savaştan dolayı Beyrut'un devre dışı kalması ve petrol krizini müteakip oluşan fonların uluslararası piyasaya çıkmaya başlaması üzerine 1975'1erde tartışılmış ancak, o zamanki mevzuat, haberleşme imkanları ve bankacılık anlayışı nedeniyle bu alanda bir gelişme olmamıştır. Ortaya çıkan şartların etkisiyle, kambiyo mevzuatında bazı değişiklikler yapılarak bankalara döviz pozisyonu tutma, döviz tevdiat hesabı açma gibi yetkiler verilmiştir. Ülkemizde faaliyet gösteren bankalar uluslararası bankacılık alanında 1980'den sonra aktif olarak yer almaya başlamışlar ve son on yıllık dönemde çok önemli yapısal ve kurumsal değişim geçirmişlerdir. Ekonomi politikasında ve ilgili mevzuatta yapılan radikal değişiklikleri müteakip 1985 yılında konu yeniden gündeme gelmiş, Bankalar Kanunu'na konuya ilişkin bir maddenin eklenmesi ve Serbest Bölgeler Kanunu'nun kabulü ile başlayan yasal düzenlemeler ile haberleşme alanındaki yatırımlar henüz tamamlanmadığından ayrıca kıyı şartlar ortaya çıkmadığından uygulamaya geçilememiştir. bankacılığına geçiş için gerekli dış 19

çeşitli ve kıyı 1 - BEKLENTILER Körfez krizi uluslararası piyasalarla ilişkilerin giderek yoğunlaştığı ve finansman tekniklerinin kullanılır hale geldiği ülkemizde serbest bölge bankacılığına geçiş tartışmalarının yeniden başlamasına vesile teşkil etmiştir. Uzunca bir süredir Suudi Arabistan ve Kuveyt'in bankacılık alanında sağladıkları gelişme nedeniyle Bahreyn'in önemi azalmış ve petrol üreticisi ülkelerin fonlarını plase etmek arayışları sona ermiş olmakla birlikte aşağıda belirtilen beklentiler kıyı bankacılığı uygulamasının Türkiye için yararlı olacağı düşüncesini oluşturmuştur. - Kıyı bankacılığı esas itibariyle ülke dışından sağlanan fonların ülke dışında kulandıniması şeklinde cereyan etmekle birlikte yabancı yatırımcılar için uygun ortamın (istikrar, düşük enflasyon vb.) yaratılmış olması halinde, vergi istisnaları ve diğer kolaylıklar nedeniyle, düşük maliyetli fon sağlanması mümkün olacak bu şekilde sağlanacak dış kaynaklar ekonomide olumlu etkiler yaratacaktır. - istanbul'un yabancı bankaların daha fazla faaliyet gösterdikleri uluslararası bir merkez hüviyeti kazanması ülkemizin imajını güçlendirebilecektir. - Lisans ücretleri, komisyonlar, personel ödemeleri, kira ve benzeri gelirler şeklinde az da olsa döviz sağlanacaktır. - Dalaylı ve dolaysız istihdam imkanları doğacaktır. - Modern bankacılık ve finansman teknikleri kullanılması uzman personel yetiştirilmesine imkan sağlayacaktır. - Uluslararası para ve sermaye piyasalarına daha rahat girmek mümkün olacak yeni finansal bağlar kurulacaktır. - Türkiye'nin uluslararası ekonomik entegrasyonunu hızlandıracaktır. ll -GEREKLI ŞARTLAR Bu beklentilerin gerçekleşmesi, daha önce belirtildiği üzere, uygun yasal düzenlernelerin yapılmasından ziyade yerli ve yabancı banka ve finans kurumlarınca faaliyette bulunmaya teşvik edecek potansiyelin varlığına bağlı bulunmaktadır. Bu potansiyelin az veya çok mevcut olduğu varsayıldığında kıyı bankacılığı için aşağıdaki şartların bir kısmının veya tamamının mevcut olması aranmaktadır: - Kazançlarda ve işlemlerde vergi muafiyeti, "Kambiyo kontrol ve sınırlamalarının olmaması, -Bankacılık işlemlerinde herhangi bir limit bulunmaması, -Disponibilite, kanuni karşılık gibi yükümlülükleri n uygulanmaması, - Fon ve kazançlarda transfer serbestisi, -Hesapların gizliliği prensibine 'uyulması, 20

- Mevduat ve kredi faizleri ile ücret ~e komisyonların bankalarca serbestçe tesbit edilmesine imkan verilmesi, -Kıyı bankacıliğı yapılacak bölgenin otel, restoran ve alışveriş merkezleri gibi imkanlara sahip bir yerleşim yerine yakın olması, - iyi eğitim görmüş ve iyi yetişmiş mahalli elemanların kolaylıkla temin edilebilmesi, lll - V ASAL DÜZENLEMELER Kıyı bankacılığı için yeterli potansiyelin mevcut olduğu kanaati oluştuğundan ve serbest bölgelerimizin daha aktif hale gelmesinde etkin olacağı düşünüldüğünden bu faaliyetlere imkan verecek kararname ve tebliğler çıkarılarak 1985 yılında başlatılan yasal düzenlemeler tamamlanmıştır. Tarih sırası itibariyle konuya ilişkin kanun, karar ve tebliğierin önemli hükümleri şöyle sıralanabilir: a) Bankalar Kanunu ile Bakanlar Kurulu'na Verilen Yetki: 2 Mayıs 1985 tarihinde yürürlüğe giren Bankalar Kanunu'nun 74. maddesi ile Bakanlar Kurulu'na serbest bölgelerdeki faaliyetler için istisnalar getirme ve kıyı bankacılığı için düzenleme yapma; münhasıran serbest bölgede faaliyet gösteren şubelerin açılmasına ve müstakil bankaların kurulmasına izin verme yetkisi tanınmıştır. b) Serbest Bölgeler Kanunu ile Sağlanan Muafiyet ve Kolaylıklar: Kıyı bankacılığı yapılacak yer 6.12.1990 tarihli karar ile serbest bölge olarak belirlendiğinden kanunda yer alan muafiyet ve kolaylıklar kıyı bankacılığı faaliyetlerinde de uygulanacaktır. Bunların başlıcalarını vergi, resim ve harç istisnası ile kambiyo mevzuatındaki sınırlarnalara uyulmayacak olması oluşturmaktadır. Ayrıca Kanunun 12. ve geçici 1. maddelerinde bazı kanun hükümlerinin serbest bölgelerde uygulanmaması öngörülmüştür. c) Bakanlar Kurulu'nun 20 Ekim 1990 Tarihinde Yürürlüğe Giren 90/999 Sayılı Kararı: Yukarıda belirtilen karara göre, 1. Serbest bölgelerde kıyı bankacıliğı işlemleri yapmak üzere banka kurulmasına ve yabancı bankaların şube açmasına izin vermeye, bunun için gerekli şartları belirlemeye Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın bağlı 21

olduğu Bakanlık yetkilidir. Türkiye'de faaliyette bulunan bankalar serbest bölgelerde, kıyı bankacıliğı yapmamak kaydıyla Bankalar kanunu hükümlerine göre şube açarak faaliyet gösterebilirler. 2. Kurulacak bankalar ve açılacak şubeler yapacakları bankacılık işlemlerinde Bankalar Kanunu'na tabi değildirler ve bu faaliyetleri bakımından dışarıda yerleşiksayılırlar. 3. Türkiye'de yerleşik kişiler tarafından bu bankalardan alınan krediler yurtdışından sağlanan kredi hükmündedir. 4. Bankalar hariç, Türkiye'de yerleşik kişilerden mevduat kabul edilemez, herhangi bir şekilde ödünç alınamaz. 5. Bu bankalar ilgili mevzuat hükümlerine göre menkul değer alıp satabilirler ancak borsa üyesi olamaz, aracılık faaliyetlerinde bulunamazlar. 6. Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı bankaların bu karar hükümlerine uyup uymadıklarını denetlemeye, hesap ve kayıt düzenlerine dair usul ve esasları belirlemeye yetkilidir. Bu kararname ile kıyı bankacılığı konusunda getirilen en önemli hususu kıyı bankacıliğı faaliyetlerinin Bankalar Kanunu'ndaki sınırlarnalara tabi olmaması teşkil etmektedir. d) Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın Bağlı Olduğu Devlet Bakanlığı'nın 19 Aralık 1990 Tarihinde Yürürlüğe Giren Tebliği Konuya ilişkin Bakanlar Kurulu Kararının verdiği yetkiye istinaden çıkarılan bu tebliğ ile aşağıdaki esaslar getirilmiştir. 1. Kıyı bankacıliğı yapmak üzere kurulacak bankaların en az bir ortağının Türkiye'de veya yurtdışında kurulmuş bir banka veya finans kurumu olması ve kurulacak banka sermayesinin en az % 40'ına sahip olması gerekir. 2. Sermaye 1 milyon ABD doları veya eşiti döviz karşılığı TL'ndan az olamaz. Hisse senetleri nakit karşılığı çıkarılır. 3. Türkiye'de faaliyette bulunmayan yabancı bankalar kıyı bankacılığı yapmak üzere en az 1 milyon ABD Doları veya eşiti döviz karşılığı TL sermaye tahsis ederek tebliğde belirtilen belgelerle şube açmak için başvurabilirler. Görüldüğü üzere Türkiye'de faaliyette bulunan yerli ve yabancı bankaların kıyı bankacılığı yapmaları ayrı bir tüzel kişiliği haiz, bağımsız bir banka kurmak veya böyle bir bankaya ortak olmak suretiyle mümkün bulunmaktadır. Bu suretle ülkemizde faaliyet gösteren bankaların kıyı bankacılığının müsbet ve/veya menfi sonuçlarından direkt olarak etkilenmemesi amaçlanmıştır. 22

4. Kuruluş veya açılış izni alan bankalar ve şubeler kuruluşları ticaret siciline tescil ve ilan edildikten sonra faaliyete geçebilirler. 5. Bu bankalar mevduat ve kredi faiz oranları ile komisyon ve sair hizmet karlılıklarını serbestçe belirleyebilirler. 6. Kabul edilen mevduat Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na tabi değildir. 7. Bankalar işlemlerini kayıt dışı bırakamayacakları gibi, gerçek mahiyetine uygun düşmeyen bir şekilde muhasebeleştiremezler. 8. Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı'nca yapılacak denetimlerde karar ve tebliğ hükümlerine aykırı faaliyet ve uygulamaları tesbit edilen bankalardan uygun bir süre içinde bu aykırılıkları gidermeleri istenir, gideremerneleri halinde verilen izin iptal edilebilir. e) Bakanlar Kurulu'nun 6 Aralık 1990 tarihinde yayınlanan 90/121 O sayılı kararı ile istanbul Ataköy Turizm Kompleksinde bulunan Galeria Ünitesinin C Blok 1'inci ve 2'nci katlarındaki ilgili bölümleri kıyı bankacılığı faaliyetlerinin yürütülmesi amacıyla serbest bölge olarak belirlenmiştir. f) T.Cumhuriyet Merkez Bankası'nın 22 Ocak 1991 tarihinde yürürlüğe giren tebliğine göre serbest bölgelerde (kıyı bankacıliğı da dahil) faaliyette bulunan bankalarca kabul edilen mevduat, munzam karşılık ve umumi disponibilite yükümlülüğünetabi değildir. g) Devlet Planlama Teşkilatı'nın bağlı olduğu Devlet Bakanlığı'nın 27 Şubat 1991 tarihinde yürürlüğe giren tebliği ile istanbul Atatürk Havalimanı Serbest Bölgesi Kıyı Bankacıliğı Merkezi Yönetmeliği ile bankaların faaliyet ruhsatı alma şekil ve şartları ile faydalanacq.kları teşvikler ve uyacakları esaslar belirlenmiştir. Yukarıda başlıca hükümleri açıklanan karar ve tebliğler ile bir yandan kıyı bankacılığı için gerekli muafiyet ve kolaylıklar sağlanırken öte yandan gerçek anlamda bankacılık faaliyetinde bulunacak, bu konuda tecrübeli, yeterli sermayeye sahip bankaların sektöre girebilmeleri ve istanbul'da mevcut imkanlardan yararlanabilmeleri öngörülmüştür. IV - UYGULAMA Yasal düzenıemelerin yapılmasını müteakip, gerekli izin ve ruhsatın alınması halinde kıyı.bankacılığı faaliyetinde bulunulması yasal e>larak mümkün hale gelmiş olmakla birlikte, düzenıemelemi yapılmasından sonraki uzuncu süre içinde önemli bir gelişme olmamıştır. Bazı Orta Doğu bankaları sözlü veya yazılı bilgi talep etmişler, bir banka kuruluş için başvurarak izin almış, ancak henüz faaliyete geçmemiştir. Diğer bazı başvurularla ilgili değerlendirmeler ise henüz sonuçlanmamıştır. 23