tek zaman olduğunu düşünüyordu. Bazen de yıllardır yaşadığı bu şehri sevemediği için kendini suçluyordu. Kendini suçladığı tek konu bu değildi.



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

C A NAVA R I N Ç AGR ISI


Jiggy kahramanımızın asıl adı değil, lakabıdır. Ve kıpır kıpır, yerinde duramayan anlamına gelmektedir.

Turkiye' ye dönmeden önce üniversiteyi kazandığımı öğrenmistim. Hayatımın en mutlu haberini de orada almıştım.

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer

İnsan Okur. Resimleyen: Reha Barış MERAKLI KİTAPLAR

ESERLERLE BAŞ BAŞA KALMAK. Hayalinizde yarattığınız bir yerin sadece hayal olmadığının farkına vardığınız bir an

HİKÂYELERİMİZ FEN VE MATEMATİK ETKİNLİĞİ

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

Pırıl pırıl güneşli bir günde, içini sımsıcak saran bir mutlulukla. Cadde de yürüyordu. Yüzü gülümseyen. insanların kullandığı yoldan;

Herkese Bangkok tan merhabalar,

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERİSTESİ VAKFI ADIGÜZEL OKULLARI ÇEKMEKÖY ANAOKULU TAVŞANLAR SINIFI MAYIS AYI KAVRAM VE ŞARKILAR

TEŞEKKÜR. Kısa Film Senaryosu. Yazan. Bülent GÖZYUMAN

Defne Öztürk: Atatürk ün herkes mutlu ve özgür olsun diye hediye ettiği bayramdır.

Bir gün Pepe yi görmeye gittim ve ona : Anlayamıyorum her zaman bu kadar pozitif olmak mümkün değil, Bunu nasıl yapıyorsun? diye sordum.

Üç nesil Anneler Günü

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5

TİYATRO AKADEMİ BAŞVURU FORMU

tellidetay.wordpress.com

tellidetay.wordpress.com

T.C. M.E.B ÖZEL MANİSA İNCİ TANEM ANAOKULU DENİZ İNCİLERİ SINIFI

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

ama yüreğe dokunanlar

KİŞİLİĞİNE UYGUN İŞİ BULMAK İÇİN KİŞİLİK ENVANTERİ UYGULAMASI ŞEHİR ÜNİVERSİTESİ NİSAN 2017

OHIO DOĞAÇLAMASI (OHIO IMPROMPTU)

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları

Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli olduğunu, ellerinin üzerinde dakikalarca yürüyebileceğini söyledi.

Bir$kere$güneşi$görmüş$ olan$düşmez$dara$

Ö.Ç BİLFEN OKULLARI GÜNLÜK EĞİTİM PROĞRAMI 6YAŞ 20.EKİM.PAZARTESİ-25.EKİM.CUMA

a 3 -<» rt3 ft3 Ö o\3 CO o\3 Ö o\3 CO v-< 0x3 Ö V-i -i» 3 Gezi / İlgaz Anadolu'nun Sen Yüce Bir Dağısın 0x3 Ö 0x3 Kitap / Kayıp Gül

TEMA: OKULUMUZU TANIYALIM KONU: OKULUMUZ TARİH: 01 EYLÜL / 30 EYLÜL YAŞAYAN DEĞERLER: SEVGİ

Adım-Soyadım:... Oku ve renklendir.

YÜKSEL ÖZDEMİR. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

5 YAŞ VE HAZIRLIK SINIFI EKİM BÜLTENİ

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ

İNSANIN YARATILIŞ'TAKİ DURUMU

Yazan : Osman Batuhan Pekcan. Ülke : FRANSA. Şehir: Paris. Kuruluş : Vir volt. Başlama Tarihi : Bitiş Tarihi :

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır?

SEDA ÜREN KURUMSAL

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ANTİKA SANDALYE

Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap

Sevda Üzerine Mektup

OKULUMUZDAN HABERLER. -Çakma Külkedisi. Okulumuzda yoğun bir sınav haftası geçti. Bu sayımızda sizden gelenler daha çok yer vereceğiz.

Doğuştan Gelen Haklarımız Sadece insan olduğumuz için doğuştan kazandığımız ve tüm dünyada kabul gören yani evrensel olan haklarımız vardır.

Zeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI

Yaşama Hakkı Nerede?

Karşındakini Var Etmenin En Zor Yolu: DİNLEMEK - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Nazlı Yürekler için!lk Adımım

güzel bahçem MUTLULUĞUN EŞ ANLAMI

Demodur Kırmızı yazılar sizin sipariş verirken yollamış olduğunuz yazılardır.

6. Sınıf sıfatlar testi testi 1

Serbest Yazma Konuları. Yrd. Doç. Dr. Aysegul Bayraktar

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. ( ) M. Mehtap Türk

Jake mektubu omzunun üstünden fırlatır. Finn mektubu yakalamak için abartılı bir şekilde atılır.

İtalya nın Üç Büyüğü: Roma, Floransa, Venedik.

ÇALIŞKAN ARILAR EKİM AYI EĞİTİM PROGRAMI 1.HAFTA NELER ÖĞRENECEĞİZ HAFTANIN KONUSU:OKULUMUZ

BAHARA MERHABA. H. İlker DURU NİSAN 2017 İLKOKUL BÜLTENİ

Bir gün, kozada küçük bir delik belirdi; bir adam oturup kelebeğin saatler boyunca bedenini bu küçük delikten çıkarmak için harcadığı çabayı izledi.

Helena S. Paige Çeviri Kübra Tekneci

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE

UYGULAMA 1 1. Aşama Şimdi bir öykü okuyacağım, bakalım bu öykü neler anlatıyor?

ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΠΤΑ (7) ΣΕΛΙΔΕΣ

küçük bizon kızılderili köyü

Kulenizin en üstüne koşup atlar mısınız? Tabii ki, hayır. Düşmanınıza güvenip onun söylediklerini yapmak akılsızca olur.

ÖYKÜ NÜN GÜNLÜĞÜ GÜNLÜĞÜM

EĞİTİM DÖNEMİ ÇİÇEK GRUBU HAZİRAN AYI BÜLTENİ

EFDAL ERENKÖY ANAOKULU PENGUENLER GRUBU KASIM AYI BÜLTENİ

3 YAŞ AYIN TEMASI. Cinsiyetim, adım, özelliklerim, görünümümdeki değişiklikler nelerdir?

ÜRÜN KATEGORİSİYLE İLGİLİ:

1. Soru. Aşağıdakilerden hangisi bu paragrafın sonuç cümlesi olabilir? olaylara farklı bakış açılarıyla bakalım. insanlarla iyi ilişkiler kuralım.

ISBN :

En güzel 'Anneler Günü' şiirleri

Engin arkadaşına uğrar, eve gelir duşunu alır ve salona gelir. İkizler onu salonda beklemektedirler.

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

GİZEMLİ KUTULAR PROGRAMI ÖĞRENCİ GÖRÜŞLERİ

UFUK GÜRBÜZDAL TURK 102-3

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

turkuaz evleri TURKUAZ TURKUAZ EVLERİ YENİ MAH. MEVLANA CAD. NO:10 Altınordu-ORDU / TÜRKİYE İLETİŞİM...

ÖYKÜLERİ Yayın no: 170 ADALET VE CESARET ÖYKÜLERİ

Berk Yaman. Demodur. Kırmızı yazılar sizin sipariş verirken yollamış olduğunuz yazılardır

BARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe

ANASINIFI PYP VELİ BÜLTENİ (8 Eylül Ekim 2014 )

GÜZELLER GÜZELİ BAYAN COONEY

Bir sözcüğün zihinde uyandırdığı ilk anlama gerçek anlam denir. Kelimelerin sözlükteki ilk anlamıdır. Bu yüzden sözlük anlamı da denir.

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN

Transkript:

1 GECE VAPURU Geçmiş ve geleceğin birbirine karıştığı bir girdapta boğulmuşluk hissinden bir an için kurtulmak umuduyla oturduğu deri koltuktan rüzgârın çekiştirmesiyle kalktı. Dışarıdan her zaman olduğu gibi neşeli, sevecen görünüyordu ama kafasındaki sorularla yüzü biraz asık, biraz bıkkın bir hal almıştı bu akşam. Gözlerinin soluk rengindeki gizleri, pişmanlıkları ve dağınık saçlarındaki ona kimsenin yakıştıramayacağı umursamaz tavrı onun doğal haliydi. Üşümekten çok çabuk kızaran yüzünü pencereye çevirip şehrin ona sunduğu akşam manzarasına göz attı. Gözünün gördüğü çerçeve birçok binayla örtülüydü. Upuzun binaların pencerelerinden parlak ışıklar süzülüyordu, ay yüzünü henüz göstermişti, sokaklar insanlarla dolup taşıyordu. Kimi büyük bir telaş içinde bir yere gitmeye çalışıyor, kimi akşamın tadını çıkarırcasına salına salına yürüyordu ışıltılı caddede. Kırmızı ışıklar; arabaları sıraya dizmiş bekletiyor, korna sesleri kulakları tırmalıyordu. Bu şehir yerlilerinin içini bunaltan bir kalabalık vardı dışarıda ama o bu kalabalıkta tatlı bir heves görüyordu. Sokaklar hep hayat doluydu ona göre. Bu akşam da hayatla dolmuştu cadde hatta geceye taşıyordu canlılık. Bu canlılığa hep özenmişti. Yüzüne vuran sert ve soğuk rüzgara dayanamayacak hale geldiğinde kendini geri çekip annesinden yadigar, incecik bilekli, minik eliyle pencereyi kapayarak odadan çıktı. Öyle bir yürüyüşü vardı ki küçük cüssesine rağmen odadan çıkarken yürümüyor, adeta anlık bir fırtına gibi esiyordu. İnce, uzun hastane koridorlarındaki eski tahtaların sinir bozucu bir gıcırtısı vardı. Duvarlar nemliydi ve belki tarih öncesinde yapıştırılmış koyu yeşil duvar kağıdı tavandan zemine kadar yırtıklar içindeydi. Hastanenin gözbebeği yağlı boya tablolar, duvardaki mumluklar Her şey yaşını söylemekten çekinen bir kadının çökmüşlüğünü, yıpranmışlığını haykırır gibi ortada duruyordu. İçeriye adım atan herkeste tek bir ortak duygu doğuruyordu: Korku. Genç kız, ilk başta burada yaşayacak ve çalışacak olma fikrinden korkmuş olmasına rağmen sonradan buraya en eski çalışanının bile alışamadığı kadar alışmış, burayı hiçbir evi sevemeyeceği kadar sevmişti. Buraya ait olmuştu. Ürkütücü gürültüyü önlemek için hafif adımlarla, bu binanın ana düşüncesini mükemmel bir biçimde yansıtan müdür odasının görkemli ama abartılı kapısının önüne geldi. Müdür ile her zaman iyi anlaşmış olmalarından dolayı bu akşamki küçük isteğini geri çevirmeyeceğini umuyordu. Çekingen vuruşlarla kapıyı tıklattı, kalbi sanki kulaklarında atıyordu. Müdür onu karşılayıp sandalyeye oturttuğunda basit isteği gözünde büyümüştü, bunu istemenin iyi bir fikir olup olmadığını tarttığında neredeyse vazgeçecekti ama müdür hemen ona isteğinin ne olduğunu sevecen bir ses tonuyla sorduğunda bu tehlike de ortadan kalkmış oldu. Biraz duraksadıktan sonra boğazının düğümlenmesine aldırış etmeden müdüre bu akşamki planına hiç girmeden hızlıca, geceyi izinli geçirmek istediğini söyledi. Odadaki tek ışık kaynağı yarı bozuk lambanın yaydığı loş ışığı yansıtan her zaman tertemiz ve beyaz

2 hastane kıyafetleriyle solgun yüzü bütünleşmişti. Müdür her gün gördüğü bu kızın ifadesindeki farkı hemen anlamıştı, sesindeki soğukluk ve düşünceli yüzü onu ürpertmişti. Paniğinin ve gördüğü bu değişikliğin nedenini sordu kıza soğukkanlı bir şekilde. Yıllardır bir anne figürü olarak gördüğü yaşlı kadının ona olan sevgi ve ilgisinden gelen bu soru, onun sadece kafasını karıştırmıştı, kadının onda gördüklerini o göremiyordu kendisinde. Genç kızın hali odadaki havayı germişti. Bir sorunum yok, ben iyiyim, gerçekten. Biraz hava almak istiyorum, siz de şahidimsiniz ki uzun süredir çıkamadım dışarı. Gece vardiyasını kaçırmadan dönerim, söz veriyorum. Arkadaşlarımla konuştum, gerekirse onlar dolduracaklar yerimi. Sizin kendinizi yormanız gereken bir durum yok, döneceğim. Bunları söylerken hayatında hiç zorlanmadığı kadar zorlanmış olmasının sebebini kendisi bile bilmiyordu. Dilediğin gibi yap. Yalnız kendine dikkat et. Sana güveniyorum. diyerek genç kızın içini ısıtan bir gülümsemeyle omzuna dokundu. Aralarında beliren buzun kırılması ve bu akşamki özgürlüğü; onu oldukça mutlu etmiş, rahatlatmış ve bir süreliğine kısmen normale dönmesini sağlamıştı. Hazırlanmak için odasına doğru yürürken tüm akşamını planlamıştı kafasında. Uzun merdivenleri yavaş yavaş indi. Odasına gelene kadar kafa yorduğu konular arasında, hastanedeki hayatıyla ilgili hiçbir şey yoktu. Mümkün olabildiği kadar çabuk çıkabilmek için dolabından gözüne o an hoş gelen ilk elbiseyi; böyle soğuk gecelerde üşümesine izin vermeyecek, eskiliği pek de belli olmayan paltoyu ve sadece özel günler için dolabında bulundurduğu kısa topuklu ayakkabıyı giydi. Üstündekilerin sıradanlığına rağmen kendini lise yıllarındaymış gibi, oldukça sıra dışı ve anıları tarafından sarmalanmış hissetti. Bu kıyafetleri anılarla doluydu. Bu anıların onu bu akşam içine düştüğü alışılmadık acı verici duygudan kurtarmasını ve normale döndürmesini bekliyordu. Kıyafetleri kısmen bunu yapıyordu ama ona asıl hatırlattıkları hastaneden önceki hayatıydı, hastaneden önceki yuvasında nasıl hissettiğiydi. Eski hayatını, annesinin doğum gününün yaklaştığını takviminde fark edene kadar düşünmemişti. Eski hayatını tam o anda ne kadar özlediğini gözünden akan bir damla yaşı eliyle aldırmadan sildiğinde anlamıştı. Duyguları dışına da yansıyor, onu hastanede olduğu zamandan farklı bir biçimde ilgi çekici gösteriyordu. Kendini bir süreliğine bıraktıktan sonra yeteri kadar zaman öldürdüğünü düşünüp çantasını alarak odasından çıktı. Uzun merdivenlerden aşağı bu mevsimde dökülen yapraklar gibi hızlıca ve süzülerek indi, arka çıkışı kullanarak binadan çıktı. Hava neredeyse kararmıştı, pencereden baktığında gördüğü ışıklar şu an daha parlaktı. Rüzgar daha da güçlü esiyordu. Yeni çökmeye başlayan karanlıkta, bir sokak lambasının altında bir çiçek satıcısına yöneldi. Çiçeklerin renkleri sokakların karanlığını aydınlatıyordu. Annesinin en sevdiği çiçeği, bir demet gül, aldı. Ödemeyi yaptıktan sonra nereye gideceğini biliyordu: iskeleye... Bazı şeyler sanki sırf bu geceye özeldi. Gökyüzünün hiç bu kadar cömert olduğunu görmemişti. Hep böyle mi parlarlardı yıldızlar? Ay hep böyle büyüleyici miydi? Rüzgar hep yalnızca okşayıp geçer, soğuk sadece canlandırır mıydı? Her yol eve mi çıkardı? Su, bir ip gibi uzanır görüşümüzün bir ucundan bir ucuna... Gökyüzü parlar suda; kendini suya, suyu

3 kendine, bizi kendine bağlar. Kimse nerede bittiğini sormaz. Her yol geçmişe bir yolculuk, geleceğe bir hediyeydi onun için. Vapura binecekti iskeleden, gözünü kapayıp açtığında eski evine kadar gelmiş olacaktı, yuvasına kadar. Vapura binerken çekingendi; yalnızlığından bir kedi yavrusu gibi ürkmüştü ama içi eski bir heyecanla doluydu. Yıllar sonra tekrar bu vapura binebildiğinde; en büyük korkusunu yendiği, hem de kendi gerçekleriyle yüzleşebildiği için sonunda büyüdüğünü anlamıştı. Olgunluğu onu büyük ölçüde mutlu edip yüzünün tekrar gülmesini sağlamıştı ama hiç korkmuyor değildi. Sadece bir geceliğine kendini korkularından soyutlayıp var oluşlarını inkar etmişti. Kendine güveni ilk defa geçmişindeki anıların ona verdiği güven sayesinde perçinlenmişti. Yüzleşmesi henüz başlıyordu; kendini nasıl anlayıp anlatacağını, duygularına nasıl hakim olacağını aşağı yukarı yarım saat içinde, bu vapurda düşünecekti. Kimilerine göre yalnızca dondurucu, kimilerine göre diğer tüm mevsimlerden daha büyüleyici olan bu mevsimde; yıldızlarla aydınlanan gökyüzünde tek tük bulut kümeleri vardı. Bunlar şehri istila etmiş evlerin bacalarından çıkmış gibi yakın duruyordu yeryüzüne. Gökyüzünün böyle saçlarına dek inmesi, yıllar önce kaybettiği iyimserliği belki de o köhne vapurda bulabileceğini düşündürdü ona. Mutlu oldu. Derin bir nefes alıp arkasına yaslanabildi. Yaslandığı yerdeki başına buyruk tahta sırtına battığında bu vapurun eskiliği onu rahatsız etmedi, vapuru bazı yönleriyle kendine benzetti, bu onu rahatlattı. Onun benliğine en küçük bir değişiklikte bulunmaya kalkmadan sadece yardım etmek isteyen, iyi kalpli bir arkadaş gibiydi, uyumun ne olduğunu anladı. Vapuru hep sevmişti, kendisi de başkalarının tabiriyle genç yaşına rağmen eski zamanlara takılıp kalmış biriydi, bu deyiş onu hiç rahatsız etmemişti. Kıyafetleri hep nostaljik ve aynı tarzdı, hepsi anlatılmamış bir hikayeden söküp alınmıştı; saçını doğal halinde bırakırdı, boş zamanlarında kitap okurdu, bu kitaplar konuşmasına yansıyarak sohbet ettiği kişilerin tümünü etkilemesini sağlardı ve başkalarını anlayıp onlara yardım etmeye çalıştığı zamanlarda yüz ömür yaşamış gibiydi, insanları hep kalbinin ve aklının derinliklerinde anlar, hastanedeki hastalar başta olmak üzere herkesin hayatında bir ışık olurdu, herkes onun özel biri olduğunu düşünürdü, hep özel biri olmuştu. Bu hayatta anlayamadığı tek zihin, tek yürek kendisininkiydi, belki de bu yüzden bu kadar büyük bir arayış içindeydi. Vapur; kıyıdan uzaklaşıp hırçınlığı görmeye değer suların ortasına doğru çekildikçe bir parçası olduğu şehre, hiç alışmadığı bir açıdan bakma fırsatı yakaladı. Gözlerini açabildiği kadar açıp zorlaşan görüşle mücadele ederek evi olan bu şehre, kendisiyle hiç bağdaştıramadığı sokaklara, yollara, hiç sevemediği aşırı beşeriliğe uykulu gözlerle baktı. Bu şehre; ona yaşam sevgisi aşılayamadığı için içten içe kızıyor ama yine de onu yakından tanımak istiyordu, tanıdıkça kendi farklarını anlıyordu. Her şeye rağmen bu şehrin sevilesi tüm insanlarının bu şehirde verdiği tüm nefesleri havada hissedebiliyor, çoğu zaman kötülüklerde bile güzel bir detay bulabiliyordu. Bu şehrin ona sunacağı güzellikler karşısında umutlu olmaya çalışıyordu. O an bu manzarayı kişisel bir hediye olarak kabul etti, gördüklerini hafızasına kazıdı. Vapura bindiğinde bu güzel fırsatı hep değerlendiriyordu, vapura her binişinin bu şehirde kendisini bulabildiği ve bu şehri sevmeye neredeyse yaklaştığı

4 tek zaman olduğunu düşünüyordu. Bazen de yıllardır yaşadığı bu şehri sevemediği için kendini suçluyordu. Kendini suçladığı tek konu bu değildi. Aldığı her nefesi görebiliyordu, deniz havası ona dirilik getirmişti. Yolculuğun yarısı boyunca güvertede yalnızdı, tek başına yukarı çıkan bir kızın yalnızlığını bozması şaşırtıcı olmuştu. Gelenin ortaokul yaşlarında olduğunu tahmin etmişti. Küçük kıza samimi gözükmüş olmalıydı, küçük kız hiç tereddüt etmeden bir sürü boş yer olmasına rağmen onun yanına oturdu ve konuşmaya başladı. Küçük kız ona burada tek başına ne yaptığını, üşüyüp üşümediğini ve soğuğu sevip sevmediğini sordu meraklı bir sesle. Cevap olarak sevmediğini söyleyemeyeceğini söyledi, ona gülümsedi. Kız ona çabuk ısınmıştı. Neden bu saatte vapurdasın, biraz geç değil mi, nereye gidiyorsun? kızın ona duyduğu bu merak pek sıradan değildi, o da pek sıradan sayılmazdı. Asıl ben sana sormalıyım, küçük olan sensin. sıcak bir tavrı vardı. Buraya hava almaya çıktım, babamla eve dönüyoruz, bu kadar geçe nasıl kaldığımızı anlamadım, insan güzel zaman geçirdiğinde zamanın geçtiğini bile unutuyor. Elindeki güller nereden geldi, onları kimden aldın? Vapura binmeden önce sokaktaki bir satıcıdan almıştım Kim için olduğunu sormamda sakınca var mı? Annem için, bugün doğum günü, onu görmeye gidiyorum. Gece oldu, henüz mü gidebiliyorsun? Tüm gün çalıştım, çok meşgulüm. Yaklaşık beş yıldır annesini görmeye gidemeyecek kadar meşgul olmuştu. Bu en büyük şanssızlığıydı. Bir süre daha konuştuktan sonra zaman hızlıca aktı, vapur iskeleye yanaştı. Kız veda edip önceden aşağı indi ve onu isteksiz hatırlatmasıyla bir vicdan azabı içinde bıraktı. Vapurdan inerken buraya neden geldiğini kendine tekrar hatırlattı. Geçmişte yaptığı hataları silemezdi ama bunları düzeltmek için elinden geleni yapmalıydı, sonunda evini bulmuş olacağını düşünüyordu. Çevresi sevdiği insanlarla dolu olmasına karşın hep üzüldüğü, yalnızlığını içine gömüp eski zamanlara hasret duyduğu günlerinin ondan çaldığı güçle atamayacağını sandığı adımları atarak eve doğru ilerledi. Yürüdüğünde başı önündeydi, normalde hiç başını eğmezdi. Bu sefer başını kaldırıp aradığına bakmaya cesareti yok gibiydi. Beş dakika yürüdükten sonra eski evin yerinde olmadığını gördüğünde içinde bir şeylerin öldüğünü hissetti.

5 Buradaydı, artık anı ve hayallerinin karışımı olan bu ev dışında istediği her yere, evine gitmekte özgürdü. Özgürlüğü hep elindeydi, zamanında buna ihtiyaç duyduğunu hissettiği - ama gurur duymadığı- seçimler yapmıştı. Şimdi farkına varıyordu, bu seçimi hep onunla olmuştu ve olacaktı, onun olduğu kişi olmasını sağlamıştı. Pişman olsa da olmasa da bu seçimi yaptığı gerçeği değişmezdi, seçimi onun bir parçası haline gelmişti. Kendinden pişmanlık duyamazdı, duymayacaktı. Aradığı evi bulamayacağının farkına vardığında sahip olacağı tek ev, tek yuvanın kendi içinde yattığını da anladı. Tek ihtiyacı olan kendisiydi, kendi bedeni onun tek yurduydu. Bu gece yalnız hissetmeyecekti. İçindeki bazı şeylerin ölümü, içinde başka şeylerin doğmasına fırsat sağlamıştı. Kendi ıstırabından yine kendisi kurtulmuştu. Şimdi biliyordu ki okuduğu her kitap, dinlediği her şarkı, konuştuğu her insan, izlediği her film onun yurduna yolculuğunun Gece Vapuru olacaktı.