KUZEY DOĞU TÜRKÇESİ ESKİ TÜRKÇE

Benzer belgeler
TÜRK DÜNYASINI TANIYALIM

SAKARYA ÜNİVERSİTESİ. Hafta 7

TÜRK DİLİNİN TARİHİ DÖNEMLERİ VE GELİŞMESİ

DERS PLANI DEĞİŞİKLİK SEBEBİNİ İLGİLİ SÜTUNDA İŞARETLEYİNİZ "X" 1.YARIYIL 1.YARIYIL 2.YARIYIL 2.YARIYIL. Kodu Adı Z/S T+U AKTS Birleşti

ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ İNSANİ BİLİMLER VE EDEBİYAT FAKÜLTESİ ÇAĞDAŞ TÜRK LEHÇELERİ VE EDEBİYATLARI BÖLÜMÜ DÖRT YILLIK-SEKİZ YARIYILLIK DERS PROGRAMI

T.C. NEVŞEHİR HACI BEKTAŞ VELİ ÜNİVERSİTESİ. Fen Edebiyat Fakültesi Dekanlığı İLGİLİ MAKAMA

ÇAĞDAŞ TÜRK YAZI DİLLERİ I TDE303U

1 İSMAİL GASPIRALI HER YIL BİR BÜYÜK TÜRK BİLGİ ŞÖLENLERİ. Mehmet Saray

AGRT DEN TARİHİMİ ÖĞRENİYOR, TABİATI SEVİYORUM SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ

DERSLER VE AKTS KREDİLERİ

İLETİŞİM, DİL VE KÜLTÜR. İletişim, dil ve kültür çıkma ihtimali düşük olan bir konudur. Yine de en azından bir defa da

Tablo 2: Doktora Programı Ortak Zorunlu-Seçmeli Dersler TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI DOKTORA PROGRAMI GÜZ YARIYILI

Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak

TÜ ROFED TÜRİ ZM BÜ LTENİ

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 BÖLÜM 2

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ PDF

II. ULUSLARARASI TÜRK DÜNYASI KÜLTÜR KONGRESİ ÖZEL BÖLÜMÜ

TÜ ROFED TÜRİ ZM BÜ LTENİ

TÜRK DİLİ - I İÇİNDEKİLER HEDEFLER DİL AİLELERİ, DİL GRUPLARI, DİL TÜRLERİ. Dil Aileleri Dil Grupları Dil Türleri

Medikal Turizmde Tanıtım, Pazarlama Stratejileri ve Hedef Ülkeler

ÜNİTE TÜRK DİLİ - I İÇİNDEKİLER HEDEFLER TÜRKÇENİN KİMLİK BİLGİLERİ

DOÇ. DR. HATİCE ŞİRİN USER İN BAŞLANGICINDAN GÜNÜMÜZE TÜRK YAZI SİSTEMLERİ ADLI ESERİ ÜZERİNE

TÜRK ÜLKELERİ ve Türklerin Yaşadıkları Bölgelerin COĞRAFYASI

INCOMING TURİZM RAPORU / ARALIK 2017

Konuşulan Dil Türkiye Türkçesinin Sahası Cuma, 02 Ağustos :27

TÜ ROFED TÜRİ ZM BÜ LTENİ

TÜRKİYE DEKİ ÜNİVERSİTELERDE OKUYAN TÜRK ASILLI ÖĞRENCİLERİN OKUMA ALIŞKANLIKLARINA YÖNELİK ANKET ÇALIŞMASI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

Yüksek Lisans Öğretim Programı Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı

TÜ ROFED TÜRİ ZM BÜ LTENİ

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm ÖABT Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Konu Anlatımlı Soru Bankası ESKİ TÜRK DİLİ VE LEHÇELERİ...

Dersin Kodu ve Adı Tarih Saat Yer Gözcü CLE-102 Türkiye Türkçesi Şekil Bilgisi F. ERSOY

01/05/ /05/2016 TARİHLERİ ARASINDAKİ EŞYA TAŞIMA GEÇİŞLERİ

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ DERS PLANI

Fen - Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü

DR. NURŞAT BİÇER İN TÜRKÇE ÖĞRETĠMĠ TARĠHĠ ADLI ESERĠ ÜZERİNE

TÜ ROFED TÜRİ ZM BÜ LTENİ

TÜ ROFED TÜRİ ZM BÜ LTENİ

03 Temmuz 2013 tarih ve 51 sayılı Üniversite Senato toplantısının 1 nolu karar ekidir.

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş

NİSAN 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

Türk Dili Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans (Sak.Üni.Ort) Programı Ders İçerikleri

DİL KİMLİK İLİŞKİSİ ÇERÇEVESİNDE RUSYA FEDERASYONU NDAKİ TÜRK HALKLARININ VE TÜRK LEHÇELERİNİN DURUMU

A.ERDAL SARGUTAN EK TABLOLAR. Ek 1. Ek 1: Ek Tablolar 3123

TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE KUR TANIMLARI

Ortak Türkçe veya Türk Cumhuriyetleri Ortak Bilişim Türkçesi

ÇAĞDAŞ TÜRK YAZI DİLLERİ-I

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ... vii KISIM 1 GASTRONOMİ: KAVRAMSAL YAKLAŞIM VE TRENDLER

Türkiye İle Yabancı Ülkeler Arasında Kültür, Eğitim, Bilim, Basın-Yayın, Gençlik Ve Spor Alanlarında Mevcut İşbirliği Anlaşmaları

SERAMİK SEKTÖRÜ NOTU

ÇAĞDAŞ TÜRK YAZI DİLLERİ-I

1/11. TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU DIŞ TİCARET İSTATİSTİKLERİ VERİ TABANI Rapor tarih 30/03/2018 Yıl 01 Ocak - 28 Subat 2018

MAYIS 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU DIŞ TİCARET İSTATİSTİKLERİ VERİ TABANI

TÜ ROFED TÜRİ ZM BÜ LTENİ

TARİHTEN BUGÜNE TÜRK DİLİ ALANI

MÜCEVHER İHRACATÇILARI BİRLİĞİ MAL GRUBU ÜLKE RAPORU (TÜRKİYE GENELİ) - (KÜMÜLATİF)

GÜNÜMÜZ DÜNYA KOŞULLARINDA VE KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE KÜLTÜRÜN YERİ VE TÜRK DÜNYASI 1

TÜ ROFED TÜRİ ZM BÜ LTENİ

ZİYARETÇİ ARAŞTIRMASI ÖZET SONUÇLARI 9 12 Ocak 2013

Yayın Değerlendirme / Book Reviews

TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU

ZİYARETÇİ ARAŞTIRMASI ÖZET SONUÇLARI Nisan 2012

HALI SEKTÖRÜ. Ocak Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

TÜ ROFED TÜRİ ZM BÜ LTENİ

TÜRK CUMHURIYETLERI AUTONOMOUS TURKISH REPUBLICS OF RUSSIAN FEDERATION

Kültür ve medeniyet 1)DEVLET YÖNETİMİ 2)DİN VE İNANIŞ 3)SOSYAL VE İKTİSADİ HAYAT 4)DİL VE EDEBİYAT 5)BİLİM VE SANAT

2018 HAZİRAN DIŞ TİCARET RAPORU

TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU

SERAMİK KAPLAMA MALZEMELERİ VE SERAMİK SAĞLIK GEREÇLERİ SEKTÖRÜNDE DÜNYA İTHALAT RAKAMLARI ÇERÇEVESİNDE HEDEF PAZAR ÇALIŞMASI

Dr. Öğr. Üyesi Abbas KARAAĞAÇLI. 1. Adı Soyadı : Abbas Karaağaçlı 2. Doğum Tarihi : Unvanı : Dr. Öğr. Üyesi 4.

2017 HAZİRAN DIŞ TİCARET RAPORU

ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ. Yüksek Lisans Bilimsel Hazırlık Sınıfı Dersleri. Dersin Türü. Kodu

TÜRKİYE NİN İHTİYAÇ DUYDUĞU FUAR 3.ELECTRONIST FUARI

2017 MAYIS DIŞ TİCARET RAPORU

SOVYET SOSYALİST CUMHURİYETLER BİRLİĞİ (SSCB), ORTA ASYA'DAKİ TÜRK DEVLET VE TOPLULUKLARI.

2019 MART DIŞ TİCARET RAPORU

TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK GÜCÜ

2016 EKİM DIŞ TİCARET RAPORU

Deri ve Deri Ürünleri Sektörü 2015 Nisan Ayı İhracat Bilgi Notu

TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DOKTORA PROGRAMI DERSLER VE KUR TANIMLARI

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE VE YABANCI DİL ÖĞRETİMİ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ DİL KURSLARIMIZ BAŞLIYOR

CILVEGÖZÜ SINIR KAPISI

YÜRÜRLÜKTE BULUNAN ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME ANLAŞMALARI. ( tarihi İtibariyle) Yayımlandığı Resmi Gazete

Eğitim-Öğretim yılından itibaren aşağıdaki koşullar kapsamında öğretim elemanı ve öğrenci değişimi gerçekleştirilecektir:

T.C. EKONOMİ BAKANLIĞI TÜRK TEKNİK MÜŞAVİRLİK HİZMETLERİ SEKTÖRÜ

TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU DIŞ TİCARET İSTATİSTİKLERİ VERİ TABANI. İthalat İthalat Ulke adı

2019 ŞUBAT DIŞ TİCARET RAPORU

Türkiye Cumhuriyeti-Ekonomi Bakanlığı,

TÜ ROFED TÜRİ ZM BÜ LTENİ

Türk Lehçeleri Arasındaki Aktarma Çalışmalarının Bugünkü Durumu ve Karşılaşılan Sorunlar

YUNUS EMRE ENSTİTÜSÜ. Hırvatistan Hollanda İngiltere İran İtalya Japonya Karadağ Katar Kazakistan KKTC Kosova Lübnan Macaristan Makedonya Malezya

MART 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

TÜİK VERİLERİNE GÖRE ESKİŞEHİR'İN SON 5 YILDA YAPTIĞI İHRACATIN ÜLKELERE GÖRE DAĞILIMI (ABD DOLARI) Ülke

2018 OCAK DIŞ TİCARET RAPORU

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ FİNAL PROGRAM VE GÖZETMENLİKLERİ CUMARTESİ

ŞUBAT 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

DEĞERLENDİRME NOTU: İsmail ÜNVER Mevlana Kalkınma Ajansı, Konya Yatırım Destek Ofisi Koordinatörü

Orta Asya da Çin ve Rusya Enerji Rekabeti

MÜCEVHER İHRACATÇILARI BİRLİĞİ MAL GRUBU ÜLKE RAPORU (TÜRKİYE GENELİ) - (KÜMÜLATİF)

Transkript:

ESKİ TÜRKÇE Köktürkler döneminden itibaren yazılı metinlerle takip edilen ve gelişmesini 13. yüzyıla kadar tek yazı dili olarak sürdüren Türkçedir. Bu dönemde Türkçenin yayılma alanı ana hatlarıyla kuzeyde Yenisey ırmağı çevresinden ve Moğolistan dan başlayıp Doğu Türkistan ın güney sınırına; doğuda Mançurya dan batıda Aral gölü ve Hazar denizine kadar olan bölgeyi içine alan Orta Asyadır. Eski Türkçe; Köktürk, Uygur ve Karahanlı dönemlerini içine alır. Birbirinden ayrı bölgelerde yeni kültür merkezleri kuran bütün Türkler, hangi boydan olurlarsa olsunlar hep bu yazı dilini kullanmışlardır. Dil bilgisi yapısı bakımından Köktürk, Uygur ve Karahanlı dönemi eserleri arasında önemsiz bir iki fark dışında değişiklik olmamakla birlikte bu dönemde birbirinin yerine geçen ve birbiri ardından kurulan Türk devletlerinde Türkçeye, devletin girdiği yeni medeniyet dairesinden yabancı kelimeler girmiştir. Meselâ, Köktürklerden sonra yeni bir medeniyet ve din arayışı içinde olan Uygur Türklerinin söz varlığında, Sanskritçe kelimeler, Budizm ve Manihaizme ait Türkçe kelimeler görülmektedir. Karahanlıların İslâmiyet i kabul etmelerinden sonra ise Türkçeye, Arapça ve Farsçadan yeni kelimeler girmiş, bunun yanında Türkçeden Müslümanlıkla ilgili yeni kelimeler (yapı bilgisinde değişikliğe gitmeden) türetilmiştir. Bunlar dışındaki söz varlığı ise ortaktır. Kuzey Doğu Türkçesi, Batı Türkçesi 11. yüzyıla kadar Altaylardan Hazar ve Karadeniz in kuzeyine, hatta Orta Avrupa ve Balkanlara doğru giden Türkler, İslâmiyet i kabul ettikten sonra ve İran devletlerinin de ortadan kalkmasıyla 11. yüzyılın ilk yıllarından başlayarak bugünkü Azerbaycan, İran üzerinden Anadolu ya doğru yönelmeye başlamışlardır. Sonunda 13. yüzyılda Azerbaycan ve Anadolu yeni bir Türk yurdu hâline gelmiştir. Türklerin batıda Anadolu ya, kuzeyde Karadeniz in kuzeyi ve batısına kadar yayılmaları, buralarda yeni kültür merkezleri oluşturmaları, o bölge halkının ağzı ile eserler yazmaları sonucunda Türk yazı dili çeşitlenerek yayıldığı bölgelere göre biri Kuzey Doğu Türkçesi, diğeri Ba tı Türkçesi ol mak üzere iki kola ayrıldı. 13. yüzyılda Türkçenin ikinci bir yazı dili ortaya çıktığı için bu yüzyıl Türkçenin bir dönüm noktası olarak da değerlendirilir. KUZEY DOĞU TÜRKÇESİ 1 / 20

Orta Türkçe döneminde, Eski Türkçenin bir devamı olarak 13. ve 14. yüzyıllarda Orta Asya ile Hazar denizinin kuzeyindeki Türkler arasında kullanılan yazı dilidir. Eski Türkçenin bir çok izlerini taşımakla birlikte yeni Türkçenin özellikleri de yavaş yavaş şekillenmeye başlamıştır. Kuzey ve Doğu Türkçesi arasındaki farkların giderek artmasıyla bu yazı dili, 15. yüzyılda Kuzey Türkçesi ve Doğu Türkçesi olarak iki kolda gelişmesini sürdürmüştür: a) Kuzey Türkçesi Kıpçak Türkçesi ve Tatar Türkçesi olarak da adlandırılan Kuzey Türkçesi, Hazar denizinin kuzeyinden batıya doğru yayılan Türklerin kullandıkları yazı dilidir. Aslında bu yazı dilinin Doğu Türkçesi yazı dilinden pek de farklı bir yanı yoktur. Ancak Kazan ve çevresinde bilhassa 18. ve 19. yüzyıllarda gelişme göstermiştir. Bu dönemde tarihî yazı dilini kullanan Türk gruplarının yavaş yavaş edebî dillerine kendi ağızlarından kelimeler kattıklarını görürüz. Gaspıralı İsmail in Dilde, fikirde, işde birlik. uranı* ile yayımladığı Tercüman gazetesi Kazan Türkçesini İstanbul ve Taşkent Türkçeleriyle birleştirmeyi amaçlamıştır. Bugünkü Kazan Tatarlarının, Kırgızların ve Kazakların dilleri Kuzey Türkçesinin önde gelen kollarındandır. b) Doğu Türkçesi Harezm-Kıpçak Türkçesinin bir devamı olarak 15. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar gelişmesini sürdüren, Orta Asya (yani Doğu) Türklüğünün yazı dilidir. Çağatayca olarak da adlandırılan bu yazı dili, Sekkakî, Lütfî, Gedâî, Ali Şir Nevâyî, Hüseyin Baykara, Şiban Han, Muhammed Salih; Babür; Ebulgazi Bahadır Han gibi şair ve yazarlar tarafından temsil edilir. Klâsik devir Çağatay edebiyatının olduğu kadar, bütün Türk edebiyatının da en önemli şahsiyetlerinden biri olan Ali Şir Nevâyî, Azerî ve Anadolu sahasında da okunmuş, Osmanlı şairlerince üstat tanınmış ve XV. yüzyıldan bu yana şiirlerine pek çok nazire yazılmıştır. Meydana getirdiği divan, mesnevi, tezkire, hâl tercümesi, tarih vb. gibi değişik türlerde; musiki, aruz, dil, din vb. gibi farklı konularda kaleme aldığı otuza yakın eser, klâsik Çağatay edebiyatının teşekkülünde ve gelişmesinde büyük hizmet görmüştür. [3] Ali Şir Nevâyî nin Türkçeyle Farsçayı karşılaştırarak Türkçenin Farsçadan üstün olduğunu anlatan Muhâkemetü l- Lûgateyn (İki Dilin Muhakemesi) adlı eseri dil tarihi bakımından özellikle anılmaya değer niteliktedir. 2 / 20

Bugünkü Pakistan, Hindistan ve Afganistan topraklarında 16. yüzyılın başlarında büyük bir Türk devleti kuran Babür Şah, Çağatay şiirinin ve nesrinin güzel örneklerini vermiştir. Babür Şah ın Vekayi adlı eseri ise, dünya hatıra edebiyatının önemli kaynaklarındandır. 17. yüzyılda Çağatay Türkçesini temsil eden Ebü l-gazi Bahadır Han ın Şecere-i Türkî ve Şecere-i Terâkime adlı eserleri meşhurdur. Doğu Türkçesi günümüzde, Batı Türkistandaki Modern Özbek Türkçesiyle ve Doğu Türkistanda Yeni Uygur Türkçesiyle temsil edilmektedir. BATI TÜRKÇESİ Hazar ın güneyinden batıya uzanan ve Azerbaycan (Kuzey Azerbaycan ve Güney Azerbaycan), Anadolu, Adalar, Rumeli, Irak ve Suriye de konuşulan Türkçeye Batı Türkçesi denmektedir. Bugünkü yazı dillerinin sınıflandırılmasında Türkiye Türkçesi, Gagavuz Türkçesi, Azerbaycan Türkçesi ve Türkmen Türkçesi Batı Türkçesi grubunda yer almaktadır. Türk yazı dilinin bu kolu Oğuz lehçesine dayandığı için Oğuz grubu olarak da adlandırılır. 12. yüzyılın sonlarıyla 13. yüzyılın başlarından günümüze kadar kesintisiz olarak devam eden ve Eski Türkçeden sonra oluşan Türkçenin iki büyük kolundan biri olan bu yazı dili, Türklüğün en büyük ve en verimli yazı dilidir. Türkçenin diğer yazı dillerine göre en çok gelişme gösteren koludur. Bugün Batı Türkçesi; Türkiye Türkçesi, Azerbaycan Türkçesi, Gagavuz Türkçesi ve Türkmen Türkçesi ol mak üzere varlığını dört kolda devam ettirmektedir. Türkmen Türkçesi, yüzyıllarca Doğu Türkçesinin etkisi altında kaldığından Türkiye Türkçesine yakınlığı Azerbaycan Türkçesi kadar değildir. Gagavuz Türkçesi de Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra edebî dil olma yolunda büyük gelişmeler göstermektedir. Türkiye Türkçesi, Batı Türkçesinin ana kolunu oluşturur ve tarihî süreçte kendi içinde üç döneme ayrılır: a) Eski Anadolu (Eski Türkiye) Türkçesi 3 / 20

13. yüzyılın başlarından 15. yüzyılın sonlarına kadar Anadolu ve Rumeli de kullanılan, Oğuz temelindeki Türkçe olup Batı Türkçesinin ilk dönemini oluşturur. Eski Anadolu Türkçesi, gramer şekilleri bakımından kısmen Eski Türkçeye bağlı olmakla birlikte, Kuzey ve Doğu Türkçelerine göre hızlı bir gelişme gösterdiği için bu dönemde yeni gramer şekilleri ortaya çıkmaya başlamıştır. Eski Anadolu Türkçesini Anadolu daki siyasî ve sosyal gelişmelere bağlı olarak kendi içinde Selçuklu Dönemi Türkçesi, Beylikler Dönemi Türkçesi ve Osmanlı Türkçesine Geçiş Dönemi Türkçesi olmak üzere üç döneme ayırmak mümkündür. Anadolu Selçukluları döneminde bilim dili Arapça, resmî dil Farsça olduğu için Türkçeyle dinî, ahlâkî özellikler taşıyan ve daha çok halka seslenen eserler yazılmıştır. Bu eserlerin yazılmasında beylerin; kendi millî dil ve kültürlerine önem veren, Türkçe yazan bilim adamlarını ve şairlerini koruyup destekleyen tutumları oldukça etkili olmuştur. Bilhassa, Karamanoğlu Mehmet Bey in 15 Mayıs 1277 de dellâl çağırtarak yaydığı Şimden gerü dîvânda, dergâhta, bârgâhta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dil kullanılmayacaktır. [4] fermanı oldukça önemlidir. Selçuklu devletinin parçalanmasından sonra ortaya çıkan Anadolu Beyliklerinde ise beylerin de millî geleneklere ve Türkçeye önem vermeleri sonucunda dil ve edebiyat açısından verimli bir dönem başlamıştır. Bu devirde Selçuklu döneminin az sayıdaki eserlerine karşılık yüzlerce eser meydana getirilmiştir. Arapça ve Farsça unsurların henüz fazla olmadığı bu dönemin Eski Türkçeden ayrılan özellikleri olmakla birlikte bugünkü Türkiye Türkçesinin de temelini oluşturur. b) Osmanlı Türkçesi Pratikte kısaca Osmanlıca diye de adlandırılan Osmanlı Türkçesi, 15. yüzyılın sonlarından 20. yüzyılın başlarına kadar Osmanlı devletinin sınırları içinde kullanılan yazı dilidir. Bu dönemin en belirgin özelliği, Arapça, Farsça gibi yabancı dillerden oldukça fazla kelime ve 4 / 20

gramer şeklinin Türkçeye girmiş olmasıdır. Klâsik bir edebiyat oluşturma ve sanat yapma anlayışıyla Türk yazı dili âdeta Arapça, Farsça ve Türkçe kelimelerden oluşan üçüz bir dil hâline getirilmiştir. Konuşma diliyle yazı dili arasındaki farklar her geçen gün artarken bir tarafta konuşulan fakat yazılmayan bir dil; diğer tarafta yazılan fakat konuşulmayan bir dil ortaya çıkmıştır. Halka, halkın diliyle seslenen halk şairlerinin yalın Türkçesi yanında sanat yapma endişesiyle sadece belli bir zümrenin anlayabildiği, halkın anlamadığı, konuşmadığı unsurlar divan şairleri aracılığıyla dile girmiştir. Bu durum 17. yüzyılda doruğa çıkmıştır. Dilde ortaya çıkan bu ikilikten kaynaklanan anlaşılmazlık sorunu, 17. yüzyılda mahallîleşme hareketiyle yavaş yavaş çözülmeye başladı. Bu çözülme 18. yüzyıl boyunca ve Tanzimat a kadar devam ettiyse de Türkçe, yabancı kelimelerle yüklü ağır bir dil olarak varlığını Batı Türkçesinin üçüncü dönemini oluşturan Türkiye Türkçesine kadar sürdürdü. c) Türkiye Türkçesi Batı Türkçesinin bugün içinde bulunduğumuz üçüncü dönemidir. Türkiye Türkçesi teriminden, Türkiye Cumhuriyeti nin resmî dili olan ve bugün çok geniş bir alanda kullanılan Türk yazı dili anlaşılır. Ömer Seyfettin ve arkadaşlarının (Z.Gökalp, A.C. Yöntem, A.Koyuncu) konuşma dilinden yeni bir yazı dili yaratma amacıyla Genç Kalemler dergisinde başlattıkları Yeni Lisan hareketi bu dönemin başlangıcı olarak kabul edilir. Yeni Lisan makalesinde bu hareketin amacı, Millî bir edebiyat meydana getirmek için önce millî bir dile ihtiyaç vardır. Bu dil konuşulan dil, İstanbul Türkçesidir. Yazı diliyle konuşma dili birleştirilirse millî bir edebiyat ancak o zaman dirilecektir. Bunun için de yapılacak tek şey dilde Türkçenin kurallarını geçerli kılmak olacaktır. şeklinde özetlenmektedir. Türkçenin sadeleşmesinde de önemli bir yeri olan Yeni Lisan hareketinin gerçekleşmesinde bugün de geçerliğini sürdüren ilkeler benimsenmiştir. Bunlardan bazıları şunlardır: Arapça ve Farsçadan Türkçeye giren dil bilgisi kuralları ve bu kurallarla yapılan bütün tamlamalar kaldırılmalıdır. 5 / 20

Dilimize Arapça ve Farsçadan girmiş kelimelerle yapılacak yeni isim ve sıfat tamlamaları, Türkçenin kurallarına göre yapılmalıdır. Yazı diliyle konuşma dili arasındaki büyük ayrılığı kaldırmak için yazı dili konuşma diline yaklaştırılmalı, İstanbul konuşması, yazı dili olmalıdır. Bu ilkelerden yola çıkarak taklit değil, yeni ve millî bir edebiyat meydana getirilmelidir. Bu ilkelerden hareketle yabancı kural ve kelimelerden hızla temizlenen Türkçe, Millî Edebiyat Akımı yla da İstanbul ağzına dayanan bir yazı dili şeklinde gelişmesini sürdürdü. Türkiye Türkçesinin gelişmesi içinde Yeni Lisan hareketinden sonra en geniş çalışma Dil inkılâbı dır. Dil inkılâbı, dil konusunu, önemi ve gelişme şartları bakımından çok yönlü ve sağlam bir zeminde ele alma ve olgunlaştırma hareketidir. 1928 de Lâtin alfabesinin kabulü, 1932 de Mustafa Kemal Atatürk tarafından Türk Dili Tetkik Cemiyeti (Türk Dil Kurumu) nin kuruluşu bu hareketin önemli halkalarıdır. Bu devrede Türkçeye devlet eli uzanmış ve Türkçeleşme hareketi devletin desteği ile yürütülmüştür. Bu hareketin ana hedefleri şunlardır: 1. Yeni Lisan hareketinden sonra da Türkçede kalmış bazı yabancı gramer şekilleri ve kelimeleri dilden atmak, 2. Dili, milleti birleştiren, millî kültür etrafında toplayan önemli bir varlık olarak görme fikrini genişletmek, 3. Türkçeye, yapı ve özelliklerine uygun bir gelişme zemini hazırlamak, 6 / 20

4. Türkçeyi eğitim dili hâline getirmek, 5. Türkçeyi, ilim ve kültür dili hâline getirmek, 6. Türkçeyi bir ilim kolu olarak inceleme ve araştırma konusu yapmak, 7. Dile yeni kelime katacak kelime türetme yollarına işlerlik kazandırarak, bu yolla dili zenginleştirmek. Dil inkılâbı ile Türkçede, 1940 lı yıllardan itibaren bir tasfiyecilik hare keti görülür. Zaman zaman Türkçenin tabiî gelişmesinin önünü tıkayan bu tasfiyecilik hareketi artık hızını kaybetmiştir. Fakat bugün Türkiye Türkçesi yeni bir tehlike ile karşı karşıyadır. Bu da batı kökenli kelimelerin kullanılışının gittikçe artmasıdır. [5] Azerbaycan Türkçesi Türkiye Türkçesiyle büyük bir yazı dili ayrılığı göstermeyen Azerbaycan Türkçesi, esasen 16. yüzyıla kadar Eski Anadolu Türkçesi içinde bir ağız olarak varlığını sürdürmüş, bu yüzyıldan sonraki gelişmelerle bir lehçe görünümü kazanmıştır. Türkiye Türkçesi batı dillerinden etkilenirken Azerbaycan Türkçesi, bir dönemdeki Sovyet hakimiyetinin sonucu olarak Rusçadan; Güney Azerbaycan ın İran sınırları içinde olması ve komşuluk ilişkileri sebebiyle de Farsçadan etkilenmiştir. Azerbaycan Türkçesi bugün bağımsız bir devlet olan Azerbaycan Cumhuriyetinde, İran daki Güney Azerbaycan da ve dağılan Sovyetlerdeki Azerbaycan Türkleri arasında bir yazı dili olarak kullanılmaktadır. 7 / 20

Türkler, tarihin eski devirlerinde olduğu gibi bugün de varlıklarını oldukça geniş bir coğrafyada sürdürmektedir. Dünya haritasına baktığımız zaman doğuda Moğolistan ve Çin içlerinden, batıda Viyana ya; kuzeyde Sibirya dan, güneyde Bağdat, Lübnan sınırı ve Kıbrıs içlerine kadar uzanan büyük coğrafyaya Türklerin yayıldıklarını görürüz. Türk milleti, bu geniş coğrafya içinde yer alan Moğolistan, Çin, Rusya, Afganistan, Azerbaycan, Türkmenistan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, İran, Irak, Suriye, Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Yunanistan, Bulgaristan, Yugoslavya, Romanya ve Polonya da yaşamaktadır. Günümüz şartları içerisinde eğitim, iş gibi çeşitli sebeplerle farklı bölgelerde yaşamak durumunda olan Türkleri de buna dahil edersek bu alan daha da genişlemektedir. Dünya Türklüğü yönlere göre adlandırılırken Hazar ın batısında ve güneyinde kalan Türkler Batı Türklüğü; Hazar ın doğusunda kalan Türkler Doğu Türklüğü ; Karadeniz, Kafkaslar ve Hazar ın kuzeyinde kalanlar Kuzey Türklüğü olarak adlandırılır. Yönlere göre dünya Türklüğü şu şekilde ayrılmaktadır: A. Batı Türklüğü 1. Türkiye Türkleri 2. Rumeli Türkleri (Yunanistan, Bulgaristan ve Yugoslavya da; ayrıca Moldavya ve Bulgaristan daki Gagavuzlar) 3. Kıbrıs Türkleri 4. Suriye Türkleri 8 / 20

5. Irak Türkleri 6. Azerbaycan Türkleri (Kuzey Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan ile İran daki Güney Azerbaycan da) B. Doğu Türklüğü 1. Batı Türkistan Türkleri (İran ın Horasan bölgesinde, Afganistan ın kuzeyinde ve dağılan Sovyetlerdeki Türkmen, Özbek, Karakalpak, Kazak ve Kırgız Türkleri) 2. Doğu Türkistan Türkleri (Çin in batı bölgesinde- Doğu Türkistan daki Uygur ve Kazak Türkleri) C. Kuzey Türklüğü 1. Sibirya Türkleri (Yakutlar) 2. Abakan Türkleri (Tuvalar ve Hakaslar) 3. Altay Türkleri 4. İdil-Ural Türkleri (Kazan ve Batı Sibirya Tatarları, Başkurtlar ve Çuvaşlar) 5. Kafkas Türkleri (Kafkasların kuzeyindeki Karaçay, Malkar (Balkar), Nogay ve Kumuk Türkleri) 6. Kırım Türkleri (Özbekistan, Kırım, Türkiye ve Romanya da) 9 / 20

7. Karay Türkleri (Polonya ve Litvanya da) Bütün bu alanlarda konuşulan Türk dilinin biri Yakutça diğeri Çuvaşça olmak üzere iki uzak lehçesi vardır. Yakutça ve Çuvaşça, Türk dilinin metinlerle takip edilebilen devirlerinden daha önceki çağlarda ayrıldıkları ve ana Türk kitlesi ile temasları kesildiği için ayrı birer lehçe karakteri kazanmışlardır. Esasen Yakutça ve Çuvaşça, yüzyıllar boyunca birer konuşma dili olarak kullanılmış, ancak 19. ve 20. yüzyıllarda yazı dili haline gelmiştir. Bugün her iki lehçe de kiril alfabesini kullanmaktadır. Yakutlar, Sibirya da, batıdan doğuya, Katanga, Ölenek, Lena ve Kamçatka ya doğru Kolima ırmakları çevresinde yaşarlar. Bu bölge siyasî olarak Rusya ya bağlı Yakutistan Muhtar Cumhuriyeti adını alır. Yakutların nüfusu 400.000 e yakındır. Çuvaşlar, Moskova ile Kazan arasında, İdil (Volga) ırmağı boylarında yaşamaktadırlar. Esas kitle Çuvaşistan Muhtar Cumhuriyetindedir. Tataristan ve Başkurdistan Muhtar Cumhuriyetlerinde yaşayanları da vardır. Nüfusları iki milyon kadardır. Çeşitli lehçelere ayrılan Türkçe için bugüne kadar pek çok sınıflandırma denemesi yapılmıştır. Bu denemeler çok ayrıntılı ve birbirinden oldukça farklıdır. Hemen hemen her birinde ayrı bir ölçü kullanılmış, pek çoğunda tarihî Türk lehçeleri ile bugünküler birbirine karıştırılmıştır. Yazı dillerine göre yapılacak bir sınıflandırma hem daha sade olacak, hem de bugünkü durumu daha iyi yansıtacaktır. Başlangıçtan 13. yüzyıla kadar Türkçenin tek yazı dili vardı. Bu yazı dili bütün Türkler için ortaktı. 13. yüzyılda Türk yazı dili, Kuzey-Doğu ve Batı olmak üzere ikiye ayrılmış ve 19. yüzyıla kadar bu şekilde gelmiştir. 6-7 asır boyunca, bütün doğu ve kuzey Türklüğü Kuzey-Doğu Türkçesini; bütün batı Türklüğü de Batı Türkçesini kullanmışlardır. Rus istilasından sonra, 19. yüzyılda batı kolu içinde Azerbaycan; Çin istilasından sonra da Kuzey-Doğu kolu içinde Kazan Türkçeleri ayrı birer yazı dili hâline gelmeğe başlamış; 1917 Bolşevik ihtilalinden sonra ise başlıca Türk ağızları, Ruslar tarafından ayrı birer yazı dili hâline getirilmiştir. 10 / 20

Böylece ortaya çıkan bugünkü yazı dilleri şöyle sınıflandırılabilir: A. Batı Türkçesi (Güney-Batı Türkçesi) 1. Türkiye Türkçesi 3. Azerbaycan Türkçesi 2. Gagavuz Türkçesi 4. Türkmen Türkçesi B. Kuzey-Doğu Türkçesi (Doğu Türkçesi) 1. Özbek Türkçesi 9. Nogay Türkçesi 2. Uygur Türkçesi 10. Karaçay Türkçesi 3. Kazak Türkçesi 11. Malkar (Balkar) Türkçesi 4. Karakalpak Türkçesi 12. Kumuk Türkçesi 5. Kazan Türkçesi 13. Altay Türkçesi 6. Başkurt Türkçesi 14. Hakas Türkçesi 7. Kırım Türkçesi 15. Tuva Türkçesi 11 / 20

8. Kırgız Türkçesi Batı Türkçesi (Güney-Batı Türkçesi) kolundaki Türkiye Türkçesi: Türkiye ve KKTC de; Irak, Suriye, Yunanistan, Bulgaristan, Yugoslavya daki Türkler arasında; Rusya daki Ahıska (Meshet) Türkleri arasında ve Avrupa daki, Amerika daki, Avustralya daki, Arap ülkelerindeki Türk vatandaşları arasında, Gagavuz Türkçesi: Moldavya, Ukrayna, Bulgaristan ve Romanya daki Türkler arasında, Azerbaycan Türkçesi: Kuzey Azerbaycan da (Azerbaycan ve Gürcistan da), Güney Azerbaycan da (İran da), Türkmen Türkçesi: Türkmenistan da, İran ın Horasan bölgesinde; Afganistan ve Pakistan daki Türkmenler arasında konuşulmaktadır. Kuzey-Doğu Türkçesi (Doğu Türkçesi) kolundaki Özbek Türkçesi: Özbekistan da, Afganistan ve Pakistan daki Özbekler arasında, Uygur Türkçesi: Doğu Türkistan da (Çin) ve Kazakistan daki Uygur Türkleri arasında, 12 / 20

Kazak Türkçesi: Kazakistan da ve Doğu Türkistan daki (Çin) Kazak Türkleri arasında, Kırgız Türkçesi: Kırgızistan da ve Doğu Türkistan daki Kırgızlar arasında, Kazan (Tatar) Türkçesi: Tatar Muhtar Cumhuriyeti nde, Başkurt Türkçesi: Başkurdistan da, Kırım Türkçesi: Kırım da, Romanya daki Kırım Türkleri arasında, Karakalpak Türkçesi:Aral gölü çevresinde Karakalpaklar arasında, Altay Türkçesi: Altay Muhtar Cumhuriyeti nde, Hakas (Abakan) Türkçesi: Dağılan Sovyetler deki Hakas Türkleri ve Çin in Kansu Eyaletindeki Hakaslar arasında, Tuva Türkçesi: Tuva Muhtar Cumhuriyeti nde ve Moğolistan daki Tuvalar arasında konuşulmaktadır. Kuzey Kafkasya da ise, Nogay, Karaçay, Malkar (Balkar) ve Kumuk Türkçeleri konuşulmakt adır. Sovyet politikasının bir sonucu olarak eski Sovyetlerdeki nüfus dağılımının çeşitlilik gösterdiğini hatırlatmakta yarar vardır. Günümüz için bile meselâ, Türkmenistan denilince nüfusunun çoğunluğunu Türkmen Türklerinin oluşturduğu ülke akla gelmektedir. Ancak sayıları az olmakla 13 / 20

beraber milliyetleri farklı grupların yanında değişik Türk boylarından Türklerin de bu ülke sınırları içinde yaşadığını belirtelim. Bu durum, diğer Türk Cumhuriyetleri için de geçerlidir. Türkçenin konuşulduğu yerleri değerlendirirken bu özellik de göz önünde bulundurulmalıdır. Günümüzde Türk dili, üç değişik alfabe ve yirmiden fazla yazı diliyle varlığını devam ettirmektedir: Türkiye, KKTC, Yunanistan, Bulgaristan ve Yugoslavya daki Türkler Lâtin temeline dayalı Türk alfabesini; dağılan Sovyetlerdeki Türkler kiril harflerine dayalı alfabeleri; Çin, İran, Afganistan ve Irak taki Türkler, Arap harflerine dayalı alfabeleri kullanmaktadırlar. Azerbaycan, Türkmen, Özbek, Kırım, Gagavuz ve Karakalpak Türkleri Lâtin temeline dayalı alfabelere geçiş yapmışlardır. Türk Cumhuriyetleri ve muhtar cumhuriyetlerden bazılarında ise Lâtin temeline dayanan alfabeye geçiş hazırlıkları devam etmektedir. Burada saydığımız Türk yazı dillerinden Türkiye Türkçesine en uzak olanları Altay ve Tuva-Hakas Türkçeleridir. Bunun sebebi hem coğrafî uzaklık hem de kültür farklılığıdır. Esasen Altay ve Tuva-Hakas Türkçeleri, asırlarca sadece konuşma dili olarak kullanılmış, son yıllarda yazı dili haline getirilmiştir. Türkçenin Kuzey- Doğu koluna giren yazı dilleri kendi aralarında; Batı koluna giren yazı dilleri de kendi aralarında birbirine çok yakındır. Meselâ bir Azerbaycan Türkü ile, Türkiye Türkü daha ilk karşılaşmalarında yüzde 80-90 oranında anlaşabilirler. Türkiye ye gelen bir Azerbaycan Türkü veya Azerbaycan a giden bir Türkiye Türkü en geç bir hafta içinde yüzde yüze yakın bir anlaşma seviyesine ulaşırlar. Kuzey-Doğu koluna giren Özbek ile Uygur Türkçesi, yahut Kırgız Türkçesi ile Kazak Türkçesi arasındaki durum da aynıdır. Gerçekte Türkçenin Kuzey-Doğu ve Batı olmak üzere iki yazı dili vardır. Diğerleri aslında birer ağız, birer konuşma dili iken son asırlarda yapay olarak yaratılmış yazı dilleridir. Bunlar arasındaki temaslar kesilmekte, her birinin ağız malzemesi olan gramer şekilleri ve kelimeler yazılı eserlere geçirilmekte ve böylece farklılıklar artırılmaya çalışılmaktadır. Bunun yanında Türkiye Türkçesinde meydana getirilen yeni kelimeler de diğer Türk yazı dillerinde bulunmadığı için farklılığı artıran bir sebep olmaktadır. Meselâ hayat ve zevk gibi kelimeler hemen hemen bütün Türk yazı dillerinde vardır; fakat yaşam ı ve beğeni 14 / 20

yi hiçbiri tanımaz. 1920 lerden itibaren ağızları ayrı yazı dilleri haline getirilen Rusya daki Türk kavimlerinin birbirleriyle temasları da kesilerek anlaşma imkânları kaldırılmak istenmiştir. Bu durumu şöyle bir örnekle açıklayabiliriz: Söz gelişi Muğla ağzında bulunan gelibatı, gidibatı, alıyomas gibi şekiller ve yazı dilimizde bulunmayan Muğla ağzına mahsus yüzlerce kelime gazetelere, dergilere, kitaplara geçirilerek ayrı bir yazı dili oluşturulursa ve bu dili kullananlar bizlerle elli yıl temas ettirilmezse anlaşmayı az çok zorlaştıran bir durum ortaya çıkar. Aslında Azerbaycan Türkçesi ile Türkiye Türkçesi arasındaki fark, hemen hemen Muğla ağzı ile yazı dilimiz arasındaki fark kadardır. Hatta Doğu Karadeniz ağzı daha da farklıdır; Rizeli Türk celdum, Azerbaycan Türkü geldim der. Bugün, aradaki temas kopukluğu yavaş yavaş ortadan kalkmaktadır. Daha 13. yüzyılda iki ayrı yazı dili haline gelmiş bulunan Batı Türkçesi ile Kuzey-doğu Türkçesi arasındaki fark bugün biraz daha fazladır. Ancak bu fark, anlaşmayı tamamen ortadan kaldıracak kadar değildir. Çeşitli sebeplerle Türkiye ye gelmek zorunda kalan Kazak, Uygur, Özbek Türkleri; en geç bir ay içinde Türkiye Türkçesini anlar hale gelmekte; öğrenim için Türk cumhuriyetlerinden ve akraba topluluklarından Türkiye ye gelen, bulundukları sınıflara intibak ettirilen öğrenciler, fazla güçlük çekmeden dersleri takip edebilmektedirler. Yabancı bir dili konuşanlar için bu intibak mümkün değildir. Türk dilinin bugünkü durumu ve yayılma alanları genel çizgileriyle böyledir. Ancak birkaç noktayı daha belirtmek gerekir: Rumeli Türklerinin büyük ekseriyeti Türkiye ye göçmüş bulunmaktadır. 1912 den önce Bulgaristan ve Batı Trakya daki Türklerin sayısı, şimdi oralarda bulunan milletlerin sayısından fazlaydı. Batı Trakya bölgesinde ve Ege adalarında kalan 190.000 kadar Türk ile Kıbrıs ve Yugoslavya daki Türkler, Türkiye Cumhuriyetinin resmî alfabesini ve yazı dilini kullanmaktadır. Irak Türkleri yazı dili olarak Türkiye Türkçesini kullanırken, Arap harfli Türk alfabesiyle yazmaktadırlar. Irak Türklerinden de Türkiye ye göçenler bulunmaktadır. 15 / 20

Suriye nin kuzeyinde ve Lâzkiye bölgesinde yaşayan Türklerin herhangi bir neşriyatı yoktur. Bunlar Türkiye Türkçesinin Güneydoğu ağızlarına yakın bir ağızla konuşurlar. İran daki Azerbaycan Türkleri, şahlık rejiminin sonuna kadar yayın faaliyetinde bulunamıyorlardı. 1978 den beri Azerbaycan Türkçesiyle gazete, dergi ve kitap çıkarmakta ve radyo yayını yapmaktadırlar. Kullandıkları alfabe, Arap harfli Türk alfabesidir. Kırım Türkçesi aslında Kuzey-Doğu Türkçesinin bir kolu olmakla birlikte Kırım, 1475-1774 yılları arasında 300 yıl Osmanlı idaresinde kaldığından büyük ölçüde Batı Türkçesinden etkilenmiştir. 1783 yılında Rus hakimiyetine giren Kırım Türklerinin büyük çoğunluğu muhtelif tarihlerde Romanya ve Türkiye ye göçmüşlerdir. Türkiye dekiler konuşma dili olarak Kırım Türkçesini hâlâ kullanmakta, yazı dili olarak Türkiye Türkçesine bağlı bulunmaktadırlar. Kırımlılardan tahminen 40-50 bin kişilik bir grup da ABD ve Kanada da yaşamaktadır. Rus hakimiyetinden sonra, geçen asrın ikinci yarısında Kuzey Kafkasya daki bazı Karaçay ve Kumuk Türkleri de Anadolu ya göçmüşlerdir. Anadolu nun çeşitli bölgelerine yerleştirilen Karaçaylarla, Kumuklar kendi ağızlarını konuşma dili olarak hâlâ kullanmaktadırlar. Türkiye de, sayıları birkaç bin civarında Kazan ve Batı Sibirya Tatarı da bulunmaktadır. Birkaç bin Tatar da Finlandiya da yaşamakta ve Latin harflerine dayalı bir alfabe kullanmaktadır. Kafkasya daki Karaçay ve Malkar (Balkar) Türkleri 1944 yılında Sibirya ya sürülmüş, 1958 de tekrar yurtlarına dönmelerine izin verilmiştir. Bir kısmı hâlâ sürgünde bulunmaktadır. 1989 nüfus sayımında Sovyetler Birliği nde 207.369 kişi Türk gösterilmiştir. Sovyetler Birliği nin resmî politikasında oradaki Türk boylarının Türk olduğu kabul edilmemekte; her biri Özbek, Kazak, Azerî vb. adlarla ayrı millet sayılmakta; dilleri de ayrı dil kabul edilmektedir. Nüfus sayımında Türk olarak geçen 207.369 kişi ise Posof (Kars) sınırına yakın bölgelerde oturan Ahıska (Meshet) Türkleridir. Ahıska Türklerinin önemli bir kısmı hâlâ Taşkent civarında yaşamaktadır. 16 / 20

Uzun mücadeleler sonunda Doğu Türkistan da 1944-1949 yılları arasında Şarkî Türkistan Cumhuriyeti kurulmuş, fakat Çinliler tarafından göçe zorlanmaları üzerine birkaç bin Kazak ve Uygur 1953-1954 yıllarında Pakistan ve Hindistan üzerinden Türkiye ye iltica etmiştir. Bir kısmı ise Suûdî Arabistan a göçmüştür. Son olarak Afganistan da meydana gelen olaylar, Güney Türkistan denilen Afgan Türkistanı ndaki Özbek, Türkmen, Kazak ve Kırgızların önemli bir kısmının Pakistan a sığınmasına yol açmıştır. Bunlardan 5.000 kadarı Türkiye ye göçmen olarak kabul edilmiştir. Türkiye Türklerinden sayıları milyonlarla ifade edilebilecek miktarda Türk ün, başta Almanya olmak üzere Avrupa ve Arap ülkelerine hatta Amerika ve Avustralya ya beyin ve iş gücü dolayısıyla gittiklerini, bir kısmının oralarda kaldıklarını kaydetmek lâzımdır. Kıbrıs Türklerinin önemli bir bölümü Türkiye ye göçmüş, 80.000 kadarı İngiltere ye yerleşmiş, 200.000 kadarı ise KKTC de kalmıştır. Bugün dünyada Türkçe konuşan kişiler için kesin bir sayı vermek, mevcut istatistiklerin ve rakamların çok eski ve sağlıksız olması yüzünden oldukça zor olmakla birlikte tahminler 200-250 milyon civarındadır. Pratik bir hesapla her 100 Türk ten 40 ı Türkiye ve Kıbrıs ta; 40 ı Orta Asya daki Türk cumhuriyetlerinde ve muhtar cumhuriyetlerle Rusya da; 10 u diğer ülkelerde yaşamaktadır. Kalan 10 u ise Çin Halk Cumhuriyeti nin idaresinde (Doğu Türkistan da) varlığını devam ettirmektedir. Dünya dilleri sıralamasında ise başka dil ailelerinin üyeleri ile karşılaştırılırsa, bütün lehçe ve şiveleriyle Türk Dili Çin, Hind, Roman, Cermen, Slav, Arap ve İndonezya dan sonra sekizinci sırada yer alır. [1] Türk dilinin bugünkü durumu için tablonun çok iç açıcı olduğunu söylemek zordur. Osmanlı Türkçesinin çekildiği yerlerde Türkçe gittikçe zayıflamaktadır. Dağılan Sovyetlerdeki Türk yazı dillerine Rusça kelimeler sokulmuş, uygulanan alfabelerle bazılarının fonetik sistemi alt üst edilmiştir. Türkiye de batı dillerine ait kelimelerin istilası yanında, sadeleşme adına kültürsüz ve medeniyetsiz bir kabile diline doğru hızla yol alınmaktadır. Türkçenin zenginliklerinden, anlatım kolaylıklarından, inceliklerinden yararlanılamamaktadır. Kaba sözlerin ve argonun kullanımındaki sıklık her geçen gün artmaktadır. Sezgiye dayalı bir anlaşma yolu tercih edilerek günlük kullanımdaki kelimelerin sayısında bir azalma görülmektedir. Basın yayın organlarında ana dilimize gereken önemin verilmemesi, saygının gösterilmemesi, bu alandaki kontrolsüzlük ve Türkçeyi Koruma Kanunu nun çıkarılamaması sebebiyle olumsuz bir gelişme gözlenmektedir. 17 / 20

Bu olumsuzlukların yanında Türk dili ve Türklük âlemi açısından son yıllarda -aşağıda bazılarını sıraladığımız- sevindirici gelişmelerin olduğunu da belirtelim: Sürekli Türk dili kurultaylarında, Türk dünyasından bilim adamlarının da katılımlarıyla Türk dilinin bugünkü meseleleri, ortak yazı dili, ortak alfabe gibi konular tartışılarak bu yolda epeyce mesafe alınmıştır. Düzenli olarak, Türk devletleri ve topluluklarıyla dostluk, kardeşlik ve işbirliği kurultayları yapılmaktadır. Türkçe konuşan ülkelerin devlet başkanları her yıl bir araya gelerek Türk dünyasının sorunlarını tartışmaktadırlar. Fen-Edebiyat Fakültelerinin bazılarında, Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümleri açılmıştır. Kazakistan daki Ahmet Yesevî Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi nde 1991 den beri Türkçe öğretim devam etmektedir. Yine Kırgızistan daki Bişkek Manas Üniversitesinde de Türkçeyle eğitim yapılmaktadır. Ayrıca Türk Cumhuriyetlerinden bazılarındaki üniversitelerde Türk Dili ve Edebiyatı Bölümleri açılmıştır. Millî Eğitim Bakanlığınca, Türk Cumhuriyetlerinde açılan Türkiye Türkçesi Eğitim Öğretim Merkezleri, İlköğretim Okulları ve Anadolu Lisesi statüsündeki okullarda eğitim öğretim devam etmektedir. Orta dereceli okullarımızdaki Türk Dili ve Edebiyatı dersinin müfredat programına dış Türklerin edebiyatlarından örnekler de dahil edilmiştir. 18 / 20

Türk Cumhuriyetlerinden ve akraba topluluklarından gelerek Türkiye de yüksek öğrenim gören gençler, eski bağların yeniden canlanmasında köprü görevini üstleniyorlar. ÖSS de Türk cumhuriyetlerindeki üniversiteleri tercih ederek aynı maksatla buralara giden gençler, soydaşlarıyla kaynaşma imkânını da buluyorlar. Çağdaş Türk lehçelerinin çoğunun grameri Türkiye Türkçesiyle de yazılmıştır. Yeni bir alan olarak lehçelerle ilgili çalışmalar ağırlık kazanmıştır. Ortak Türk edebiyatı ve ortak tarih projesi tamamlanmak üzeredir. Türk Cumhuriyetlerinin tarihi konusunda müstakil kitaplar, farklı alfabelerle basılmıştır. Sözlüklerle ilgili çalışmalar devam etmektedir. Türkmen Türkçesi Sözlüğü, Gagauz Türkçesinin Sözlüğü, Karaçay Lehçesi Sözlüğü,... gibi sözlüklerden bir kısmı Türkiye Türkçesiyle yayınlanmıştır. Karşılaştırmalı Türk Lehçeleri Sözlüğü, 1991 yılında tamamlanarak basılmıştır. Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü, epeyce uzun bir zamandan beri yayınladığı Türk Kültürü adlı dergisinde Türk dünyasıyla ilgili geliş melere, yeniliklere, kültür faaliyetlerine yer vermektedir. Türk Dil Kurumu, altı ayda bir yayınladığı Türk Dünyası Dil ve Edebiyat dergisinde Türk lehçeleriyle ilgili yazılara yer vermektedir. Yıllardan beri yayınlanan Kardaş Edebiyatlar dergisini de burada özellikle anmak gerekir. 19 / 20

Ankara Üniversitesi TÖMER, 1995 yılından beri iki ayda bir Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Dergisi ni çıkarmaktadır. Bir çoğu T.C. Kültür Bakanlığı tarafından yayınlanan, Türk lehçeleri ve edebiyatlarından seçmelerle oluşturulan antolojileri ve bu lehçelerin seçkin edebî eserlerini Türkiye Türkçesine aktarılmış şekliyle bulmak mümkündür. Ankara da yıllardan beri yayınlanan Emel ve Emel imiz KIRIM dergileri Kırım ve Kafkas Türklerinin dil ve edebiyatlarından örnekler vermektedir. Türkiyeli iş adamlarının Orta Asya nın hemen her yerindeki ticarî faaliyetleri, buralarda Türkiye Türkçesini öğrenmeyi cazip hâle getirerek Türkçenin İngilizce den daha muteber bir dil olmasını sağlamıştır. Türk boylarının yaşadıkları yerleri, 1990 yılı öncesinde haritada gösteremeyecek vatandaşlarımız bile ticarî faaliyetlere katılma veya inşaat sektöründe çalışma gibi sebeplerle bu yerleri artık çok iyi bilmektedirler. 20 / 20