T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 2859 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 1816 SAĞLIK HUKUKU. Yazar Doç.Dr. Hasan PETEK (Ünite 1-8)



Benzer belgeler
SAĞLIK HUKUKU KISA ÖZET KOLAYAOF

SAĞLIK HUKUKU ( HUK120U)

SPOR HUKUKU. 3.Ders. Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER

YÖNETMELİK. b) Merkez (Hastane): Turgut Özal Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezini,

VETERİNER HEKİMLİĞİ MESLEĞİNİN İCRASINA, TÜRK VETERİNER HEKİMLERİ BİRLİĞİ İLE ODALARININ TEŞEKKÜL TARZINA VE GÖRECEĞİ

Milli Eğitim Bakanlığı Örgütlenmesi

GÖÇ İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TAŞRA TEŞKİLATI KURULUŞ, GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ. Resmi Gazete Tarihi: , Sayısı: 28821

YÖNETMELİK NAMIK KEMAL ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

NÜFUS PLANLAMASI HİZMETLERİNİ YÜRÜTME YÖNETMELİĞİ

YABANCI SAĞLIK MESLEK MENSUPLARININ TÜRKİYE DE ÖZEL SAĞLIK KURULUŞL

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

YÖNETMELİK İZMİR KÂTİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME ENSTİTÜSÜ BAŞKANLIĞI GÖREV, YETKİ VE SORUMLULUKLARI HAKKINDA YÖNETMELİK

YÖNETMELİK İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HASTANELERİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Yrd. Doç. Dr. Naim Karagöz Tıp Eğitimi A.D.

YABANCI SAĞLIK MESLEK MENSUPLARININ TÜRKİYE DE ÖZEL SAĞLIK KURULUŞL

YÖNETMELİK. Gaziosmanpaşa Üniversitesinden: GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ PALYATİF BAKIM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM

b) Kurumlarca yapılacak idari iş ve işlemlere esas teşkil etmek üzere raporlama hizmeti veren sağlık personeli bu Tebliğin kapsamı dışındadır.

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ MERKEZ KONSEYİ BAŞKANLIĞINA

ALTINBAŞ ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KOORDİNATÖRLÜĞÜ YÖNERGESİ

YÖNETMELİK DÜZCE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

YÖNETMELİK GİRESUN ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

ĠġYERĠ HEKĠMLERĠ ĠÇĠN YENĠ Ġġ SAĞLIĞI VE Ġġ GÜVENLĠĞĠ KANUNU EĞĠTĠM SEMĠNERLERĠ SEMĠNER 2

T.C. İZMİR KÂTİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ BİYOMEDİKAL TEST KALİBRASYON VE ARAŞTIRMA MERKEZİ (BİYOMEDKAM) YÖNETMELİĞİ

İhtisas komisyonları

-> :06

FIRAT ÜNİVERSİTESİ PROJE KOORDİNASYON VE DANIŞMANLIK OFİSİ YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

GİRESUN ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

TÜRKİYE KAMU HASTANELERİ KURUMU DİSİPLİN YÖNETMELİĞİ

BİLGİ NOTU. : Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Disiplin Yönetmeliği

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ KALİTE GÜVENCE YÖNERGESİ

T.C. KONAK BELEDİYESİ SAĞLIK İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ SAĞLIK İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ ÖRGÜTLENME, GÖREV VE ÇALIŞMA ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELİK BİRİNCİ BÖLÜM

Kurum Tabipliklerinin Standardına Dair Tebliğ

Ek 1: Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Kanun

YÖNETMELİK. c) Merkez (Hastane): Gazi Üniversitesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezini,

KAMU DÜZENİ VE GÜVENLİĞİ MÜSTEŞARLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN

BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA

MİLLÎ EĞİTİM ŞÛRASI YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

BANKACILIK KANUNU. Kanun Numarası : 5411

T.C. ANKARA SOSYAL BİLİMLER ÜNİVERSİTESİ ENGELLİ ÖĞRENCİ BİRİMİ YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ KARİYER GELİŞTİRME UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

T.C İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ZABITA DAİRE BAŞKANLIĞI ZABITA DESTEK HİZMETLERİ ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ

BURSA TEKNİK ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

İSTANBUL MEDİPOL ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU BAŞKANLIĞI KURULUŞ VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN

BARTIN ÜNİVERSİTESİ KALİTE GÜVENCESİ YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç ve Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

ÖZEL SAĞLIK KURULUŞLARI İLE İLGİLİ MEVZUAT

ANTALYA BİLİM ÜNİVERSİTESİ TÜRKÇE VE YABANCI DİLLER ÖĞRETİMİ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM

TÜRKİYE HENTBOL FEDERASYONU İL TEMSİLCİLERİ TALİMATI

YÖNETMELİK GAZİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

GENÇLĐK VE SPOR BAKANLIĞI SPOR HĐZMETLERĐ DAĐRESĐ BAŞKANLIĞININ GÖREV, YETKĐ VE SORUMLULUKLARINA DAĐR YÖNERGE

KAMU GÖREVLİLERİ ETİK KURULU KURULMASI VE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI. HAKKINDA KANUN ileti5176

Kaynak Geliştirme ve İştirakler Dairesi Başkanlığı Görev Yetki ve Çalışma Yönetmeliği. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ KENT TARİHİ VE ARAŞTIRMALARI UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

YÖNETMELİK. a) Danışma Kurulu: Akdeniz Üniversitesi Gıda Güvenliği ve Tarımsal Araştırmalar Merkezi Danışma Kurulunu,

İSTANBUL TAHKİM MERKEZİ KANUNU

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI Müsteşarlık. . VALĠLĠĞĠNE (Ġl Sağlık Müdürlüğü)

KAMU YÖNETİMİ. 5.Ders. Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ DOKU VE ORGAN NAKLİ EĞİTİM, UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ ÇALIŞMA ESASLARI YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam,,Tanımlar

BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

TABİAT VARLIKLARINI KORUMA KOMİSYONLARI KURULUŞ VE ÇALIŞMA USUL VE ESASLARINA DAİR YÖNETMELİK BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

ACİL SAĞLIK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ HİZMET BİRİMLERİ VE GÖREVLERİ HAKKINDA YÖNERGE. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

TC. ZEYTİNBURNU BELEDİYESİ RUHSAT VE DENETİM MÜDÜRLÜĞÜ KURULUŞ, GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ

Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü

YÖNETMELİK. b) Bilim Komisyonu: Bakanlıkça oluşturulan Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Bilim Komisyonunu,

GELENEKSEL VE TAMAMLAYICI TIP UYGULAMALARI YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM

T.C. İSTANBUL KÜLTÜR ÜNİVERSİTESİ KALİTE GÜVENCE YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç ve Kapsam, Dayanak ve Tanımlar. Amaç ve Kapsam

YÖNETMELİK. Üsküdar Üniversitesinden: ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ İNSAN ODAKLI İLETİŞİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM

BİTLİS EREN ÜNİVERSİTESİ ÇEVRE SORUNLARI UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

YÖNETMELİK. Bülent Ecevit Üniversitesinden: BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM

Kanser Erken Teşhis ve Tarama Merkezleri Yönetmeliği

KAMU YÖNETİMİ KAMU YÖNETİMİ YRD.DOÇ.DR. BİLAL ŞİNİK

OSMANİYE KORKUT ATA ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM MERKEZİ (OKÜSEM) YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

(2) Tıpta ve diş hekimliğinde uzmanlık sonrası ilgili uzmanlık alanlarına mahsus sertifika eğitimleri bu Yönetmeliğin kapsamı dışındadır.

KAFKAS ÜNİVERSİTESİ YABAN HAYATI KORUMA, KURTARMA, REHABİLİTASYON VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

YÖNETMELİK NAMIK KEMAL ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KURULLARI HAKKINDA YÖNETMELİK (7 Nisan 2004/25426 R.G.) BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak

YÖNETMELİK KAYSERİ ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ (KAYSEM) YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

DÜZCE ÜNİVERSİTESİ ENGELLİ ÖĞRENCİ BİRİMİ YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ KALİTE GÜVENCESİ YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Türkiye de Sağlık Örgütlenmesi

T.C ALANYA BELEDİYESİ KIRSAL HİZMETLER MÜDÜRLÜĞÜ YÖNETMELİK

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

YENİ VAKIFLAR KANUNUNA VE VAKIFLAR YÖNETMELİĞİNE SİVİL DEĞERLENDİRME

SAKARYA ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

Sağlık Bakanlığından: HEMŞİRELİK YÖNETMELİĞİ. Resmi Gazete: BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar. Amaç

DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ FOTONİK TEKNOLOJİLER UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

ESKİŞEHİR TEKNİK ÜNİVERSİTESİ KALİTE GÜVENCE YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç ve Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

KODU:KY.PR.02 YAYINLANMA TARİHİ: REVİZYON TARİHİ: REVİZYON NO:00 SAYFA SAYISI:05

SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ KALİTE GÜVENCE SİSTEMİ KURULMASI VE KALİTE KOMİSYONU ÇALIŞMA USUL VE ESASLARINA İLİŞKİN YÖNERGE

YÖNETMELİK. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumundan:

BAZI KAMU KURUM VE KURULUŞLARINA AİT SAĞLIK BİRİMLERİNİN SAĞLIK BAKANLIĞINA DEVREDİLMESİNE DAİR KANUN

SAĞLIK BAKANLIĞI STRATEJİ GELİŞTİRME BAŞKANLIĞININ GÖREV ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI HAKKINDA YÖNERGE İKİNCİ BÖLÜM. Amaç ve Kapsam

Anadolu Üniversitesinden:

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ STRATEJİ VE TEKNOLOJİ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

HASAN KALYONCU ÜNİVERSİTESİ ENGELSİZ ÜNİVERSİTE BİRİMİ YÖNERGESİ

GİRNE AMERİKAN ÜNİVERSİTESİ AKADEMİK VE İDARİ PERSONEL GELİŞTİRME MERKEZİ YÖNETMELİK

15 Nisan 2013 PAZARTESİ Resmî Gazete Sayı: YÖNETMELİK GEDİK ÜNİVERSİTESİ AVRUPA BİRLİĞİ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM

Transkript:

T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 2859 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 1816 SAĞLIK HUKUKU Yazar Doç.Dr. Hasan PETEK (Ünite 1-8) Editörler Doç.Dr. Hasan PETEK Yrd.Doç.Dr. Meral GÜRBÜZ ANADOLU ÜNİVERSİTESİ i

Bu kitabın basım, yayım ve satış hakları Anadolu Üniversitesine aittir. Uzaktan Öğretim tekniğine uygun olarak hazırlanan bu kitabın bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan izin almadan kitabın tümü ya da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kayıt veya başka şekillerde çoğaltılamaz, basılamaz ve dağıtılamaz. Copyright 2013 by Anadolu University All rights reserved No part of this book may be reproduced or stored in a retrieval system, or transmitted in any form or by any means mechanical, electronic, photocopy, magnetic tape or otherwise, without permission in writing from the University. UZAKTAN ÖĞRETİM TASARIM BİRİMİ Genel Koordinatör Doç.Dr. Müjgan Bozkaya Genel Koordinatör Yardımcısı Doç.Dr. Hasan Çalışkan Öğretim Tasarımcıları Yrd.Doç.Dr. Seçil Banar Öğr.Gör.Dr. Mediha Tezcan Grafik Tasarım Yönetmenleri Prof. Tevfik Fikret Uçar Öğr.Gör. Cemalettin Yıldız Öğr.Gör. Nilgün Salur Kitap Koordinasyon Birimi Uzm. Nermin Özgür Kapak Düzeni Prof. Tevfik Fikret Uçar Öğr.Gör. Cemalettin Yıldız Grafiker Gülşah Karabulut Dizgi Açıköğretim Fakültesi Dizgi Ekibi Sağlık Hukuku ISBN 978-975-06-1524-5 1. Baskı Bu kitap ANADOLU ÜNİVERSİTESİ Web-Ofset Tesislerinde 40.000 adet basılmıştır. ESKİŞEHİR, Ocak 2013 ii

İçindekiler Önsöz... iv 1. Temel Kavramlar ve Kurumlar ile Mevzuat. 2 2. Hasta ve Hekim Hakları 26 3. Tıbbî Müdahalenin Hukuka Uygunluğunun Şartları. 58 4. Tıbbî Müdahalelerden Kaynaklanan Hukukî Sorumluluk... 82 5. Hekimlerin Cezaî Sorumluluğu.. 116 6. Sağlık Hizmetlerinde İdarenin Sorumluluğu.. 146 7. Organ ve Doku Nakli ile İnsan Üzerinde Deney ve Deneme.. 176 8. İlaç Hukuku. 198 iii

Önsöz Hukuk, toplumsal hayatı düzenleyen kurallardan biridir. Sağlık da toplumsal hayatımıza dâhil bir konu olduğundan, hukukun sağlık alanında düzenleme getirmemesi mümkün değildir. Nitekim Türkiye Cumhuriyetinin kurulduğu ilk yıllardan başlayarak sağlık alanında mutlaka kanunlar, tüzükler, yönetmelikler yoluyla bir düzen sağlanmaya çalışılmıştır. Sağlığımızın kıymetini onu kaybettiğimizde anlarız; hukukun kıymetini de bir haksızlıkla (hukuksuzlukla) karşı karşıya kaldığımızda farkederiz. Dolayısıyla, sağlık hukukunun kıymetini ise, hasta bir durumdayken karşılaştığımız haksızlıklarda çok daha fazla bir şekilde hissederiz. Travmalar, fiziksel etkiler, asalaklar, virüsler, metabolizma gibi çeşitli etkiler sebebiyle ortaya çıkan hastalıklar ile bunların oluş sebepleri ve tedavi şekilleri tıp biliminin konusunu oluşturmaktadır. Sağlık hukuku ise, hastalıkların insan ve toplum hayatında ortaya çıkardığı hukuksal sorunları inceler; bunları önlemeye, çözüm bulmaya çalışır. Ülkemizde sağlık hukuku, doktrinel anlamda özellikle son yıllarda büyük bir gelişim göstermiştir. Daha önceleri sadece bazı hukukçular tarafından ilgilenilen ve çok sınırlı sayıda çalışmanın yapıldığı bu alan, 2000 li yıllarla birlikte büyük bir aşama kaydetmiştir. Bunda, hekimler ile başta Devlet olmak üzere sağlık kurum ve kuruluşlarına karşı açılan davaların da büyük rolü olmuştur. Aslında burada karşılıklı bir etkileşim gerçekleşmiştir; hekimler ile sağlık kurum ve kuruluşlarına karşı davalar açılmaya başlanınca sağlık hukuku gelişmiş, sağlık hukuku gelişince hekimler ile sağlık kurum ve kuruluşlarına karşı daha fazla davalar açılmaya başlanmıştır. Sağlık alanındaki teknik gelişmelere bağlı olarak da, mevzuatta sürekli değişiklikler ve yenilikler yapılmıştır. Hekimler ile Devlet başta olmak üzere sağlık kurum ve kuruluşlarına karşı davaların artmasının sebebi olarak hekimlere güvenin sarsılması, insanların hekimlerden ve sağlık sisteminden olan beklentilerinin artması, sağlık sisteminin ana sorunlarının büyük bir kısmının çözümlenmesi sebebiyle yan konular sayılan diğer alanlara da el atılmaya başlanması, basının hekim hatalarına karşı haberleri tek taraflı vermesi sebebiyle kişilerin hekimler hakkında oluşan olumsuz düşünceleri gösterilebilir. Fakat bu davalardaki artışta, insanların sağlık sisteminden kaynaklanan sorunları veya komplikasyonları hekimlere mal etmesi yanında, hekimler arasındaki rekabet sebebiyle hekimlerin birbirlerine dava açılmasına sebep olmaları da önemli bir etkendir. Açılan davaların birçoğunda davacılar istedikleri sonuçları elde edememektedir. Bunda hukukî bilgisizliğin yanında, özellikle ispata ilişkin sorunlar önemli rol oynamaktadır. Fakat birçok davada da hekimler ağır cezaî sorumluluk ve tazminat ödeme borcu altına girmekte, sağlık kurum ve kuruluşları da bedel ödemek zorunda kalmaktadır. Son yıllarda sağlık hukukuna ilişkin birçok kitap ve makale yazılmış, birçok konferans ve toplantı düzenlenmiş olmakla birlikte, hâlâ birçok vatandaşa ve sağlık çalışanına yeterli eğitim verilememiştir. Temennimiz, kaybetmeden önce sağlığımızın ve haklarımızın önemini bilmemiz, kaybettikten sonra da hukuk kuralları sayesinde azami şekilde haklarımızı elde edebilmemizdir. Bu çalışma, hukukî bakımdan bu amaca hizmet etme çabasının bir sonucudur. Editörler Doç.Dr. Hasan PETEK Yrd.Doç.Dr. Meral GÜRBÜZ iv

1 Amaçlarımız Bu üniteyi tamamladıktan sonra; Sağlık hukukuna ilişkin temel kavramları açıklayabilecek, Sağlık hukuku içerisinde yer alan temel kurum ve kuruluşları sıralayabilecek, Sağlık hukukunun yazılı hukuk kaynaklarını açıklayabilecek bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz. Anahtar Kavramlar Sağlık Tıp Hekim Hasta Sağlık Kuruluşu Sağlık Hukuku Sağlık Bakanlığı Sağlık Hakkı İçindekiler Giriş Temel Kavramlar Temel Kurumlar Mevzuat 2

Temel Kavramlar ve Kurumlar ile Mevzuat GİRİŞ Toplumsal hayatımızı düzenleyen pek çok kural içeren hukuk, sağlık alanında da çeşitli düzenlemeler getirmiştir. Bu düzenlemeler, özellikle son yıllarda büyük ve hızlı bir gelişim gösteren sağlık hukuku alanını ortaya çıkarmıştır. Sağlık hukuku, hastalıkların insan ve toplum hayatında ortaya çıkardığı hukuksal sorunları inceleyerek, bunları önlemeye ve çözüm bulmaya çalışan bir hukuk alanıdır. Belirtilmelidir ki, sağlık hukuku pek çok farklı kavram ve kurumun yer aldığı geniş bir alanı kapsamakta ve dağınık bir mevzuatı içermektedir. Bu nedenle, kitabımızın ilk ünitesinde sağlık hukukunun önemli bazı kavram ve kurumları ile temel yazılı hukuk kaynakları incelenecektir. TEMEL KAVRAMLAR Sağlık hukukunun çok geniş bir alanı kapsadığı, kurallarının çok ve dağınık olduğu, bu alanda birçok kavram ve kurumun bulunduğu herkes tarafından bilinen bir gerçektir. İlerideki konuların daha rahat anlaşılabilmesi için, başlangıçta bazı temel kavramlardan söz edilmesi faydalı olacaktır. Hemen belirtilmelidir ki, bu bölümde en önemli gördüğümüz bazı kavramlara yer verilmiştir. Diğer kavramlar, yeri geldiğinde ilgili bölümlerde kısaca incelenecektir. Tıp Sağlık bilimlerinin bir dalı olarak tıp, insan sağlığının sürdürülmesi ya da bozulan sağlığın yeniden düzeltilmesi için uğraşan, hastalıklara tanı koyma, hastalıkları tedavi etme ile hastalık ve yaralanmalardan korumaya yönelik çalışmalarda bulunan birçok alt bilim dalından oluşan bilimsel disiplinlerin genel adı şeklinde tanımlanabilir. Bu bakımdan tıp, hem bir bilgi alanı (vücut sistemlerinin ve bunların 3

hastalıklarının ve tedavilerinin bilimi) hem de bu bilginin uygulandığı meslektir. Daha kısa bir tanım ise Türk Dil Kurumu sözlüğünde Hastalıkları iyileştirmek, hafifletmek veya önlemek amacıyla başvurulan teknik ve bilimsel çalışmaların tümü, tababet olarak verilmektedir. Günümüz Türkçesindeki tıp kelimesi Arapça Tıp kelimesinden gelmekte olup, kökeni Yukarı Mısır ın ilk başkenti olan Teb (Thebai) kentidir. Mezopotamya da Sümer uygarlığında da tıp oldukça ileri seviyedeydi; bir ağaca sarılmış iki yılandan oluşan hekimlik sembolü bilinenin aksine Yunan değil, Sümer kökenlidir. Sağlık Türk Dil Kurumu sözlüğünde sağlık Vücudun hasta olmaması durumu, vücut esenliği, esenlik, sıhhat, afiyet şeklinde tanımlanmıştır. Başka bir ifadeyle sağlık, kişinin bedensel, duygusal, zihinsel ve toplumsal bakımdan çevresiyle uyum içerisinde işlev görebilme yeteneğine sahip olması, bedensel ve/veya ruhsal yapıda herhangi bir sakatlığın, işlev bozukluğunun olmaması anlamına gelmektedir. İnsanın fiziksel ve biyolojik yapısıyla birlikte psikolojik yanı da sağlık kavramının kapsamına girmektedir. Dünya Sağlık Örgütü nün tanımına göre sağlık, sadece hasta veya sakat olmamak değil, bedensel, ruhsal ve toplumsal bakımdan iyi olma hâlidir. 224 sayılı Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkında Kanun un (RG. 12.1.1961, S.10705) 2. maddesinde sağlık, yalnız hastalık ve maluliyetin yokluğu olmayıp bedenen, ruhen ve sosyal bakımdan tam bir iyilik halidir şeklinde tanımlanmıştır. Bu tanım, Dünya Sağlık Örgütü nün tanımıyla büyük ölçüde örtüşmektedir. Sağlık kavramını nötral sağlık, pozitif sağlık ve negatif sağlık olarak üçe ayırarak tanımlayanlar da bulunmaktadır. Buna göre nötral sağlık, herhangi bir hastalık veya rahatsızlık durumunun olmadığı, dengeli bir sağlık durumunu ifade etmektedir. Pozitif sağlık ise, kişinin bedensel, ruhsal ve toplumsal yönden tam bir iyilik içinde bulunması, sağlığın üç boyutunun dengeli bir biçimde en üst düzeyde gerçekleşmesidir. Negatif sağlık da, hastalık, rahatsızlık, yaralanma, sakatlık ya da engellilik gibi durumların yalnız başına ya da değişik kombinasyonlarla, kısa veya uzun dönemlerde yaşanmasıdır. Bu açıklamalara göre sağlık, bireyin fiziksel, duygusal, zihinsel ve toplumsal açıdan çevresiyle uyum içinde işlev görebilmesi yeteneği olarak tanımlanabilir. Sağlık kelimesi, hastalık öncesinde de önem verilmesi gereken beslenme, spor ve yaşam şekli yanında, sağlıklı gıdalar ile temiz hava ve suyu da kapsayan sağlık şartlarına uygun çalışma ve yaşam alanında oluşan sağlıklı bir çevreyi, kişinin ve ailenin ihtiyaçlarını karşılayabilecek nitelikteki bir konutun bulunduğu yaşamaya elverişli bir ortamı da kapsar genişliktedir. İnsanın fiziksel ve biyolojik yapısıyla birlikte psikolojik yanı da sağlık kavramının kapsamına girmektedir. Hukuk Hukuk, Arapça hak kelimesinin çoğulu olup, haklar anlamına gelmektedir. Hak ise, hukuk düzeni tarafından tanınan ve korunan, yararlanılması kişilerin iradelerine bağlanan menfaatler ve yetkilerdir. Hukukun hemen her yazar tarafından farklı bir tanımı yapılmasına ve ortak bir tanım üzerinde uzlaşılamamasına rağmen, kişiler ile kişiler, kişiler ile Devlet, Devletler ile Devletler arasındaki ilişkileri düzenleyen, yaptırıma bağlanmış toplumsal düzen kuralları şeklinde tanımlanması mümkündür. Ahlâk, görgü, din kurallarından farklı olarak maddî nitelikte yaptırıma bağlanmış olmaları, hukuk kurallarını toplumsal hayatımızı düzenleyen diğer kurallardan ayırır. Sağlık Hukuku Doktrinde sağlık hizmeti, hastalık sigortası, hastanelerin hukuksal yapısı, tıp eğitimi, hekimlik ve diğer sağlık personeli mesleklerinin hukuksal yapısı, sağlık harcamaları, Sağlık Bakanlığının görev ve yetkileri, teşkilatı gibi konuların sağlık hukuku içerisinde yer aldığı, bu sebeple çok geniş bir kavram olduğu belirtilerek, daha sınırlı (hekim hukuku, ilaç hukuku ve medikal hukuk alanlarını kapsayan) çalışmaları ifade etmek üzere tıp hukuku teriminin kullanılmasının daha isabetli olacağı ifade edilmektedir. Bu 4

bağlamda tıp hukuku, sağlık hukukunun bir alt dalı olarak tıbbın uygulanmasından kaynaklanan sağlık personelinin hak ve yükümlülüklerini, yasal sorumluluğunu, hasta haklarını, ilaç hukukunu ve medikal hukuk konularını kapsayan bir hukuk dalıdır. Sağlık kelimesinin kapsamı daha geniş olduğundan, daha kapsamlı bir alanı tanımladığından, daha fazla unsuru içerdiğinden, ayrıca bu kelime kullanıldığında sağlık politikası ve sağlık hizmetleriyle ilgili kurum ve kuruluşlarla sağlık kelimesi arasında çağrışım daha kolay olduğundan, kanaatimizce tıp hukuku yerine sağlık hukuku teriminin kullanılması daha uygun ve işlevseldir. İster sağlık hukuku isterse tıp hukuku terimleri tercih edilsin, her ikisi de karma bir hukuk dalı teşkil etmekte, içerisine Medenî Hukuk, Anayasa Hukuku, İdare Hukuku, Ceza Hukuku, Ticaret Hukuku gibi hem özel hukuk hem de kamu hukuku nitelikli hukuk dallarına özgü kurallar girmektedir. Gerçekten de sağlık hukuku sadece sağlık hizmeti talep edenler ile bu hizmetleri sunanlar (hastalar ile sağlık hizmeti veren kişi ve kurumlar/kuruluşlar) arasındaki ilişkileri değil, bunların Devletle olan ilişkilerini de düzenler. Bu bakımdan sağlık hukukunun, karma nitelikte bir hukuk dalı olarak nitelendirilmesi gerekmektedir; bununla birlikte, özel hukuk yönünün ağır bastığı da belirtilmelidir. Sizce sağlık hukuku ve tıp hukuku terimleri ile tanımlanan alanlar arasında nasıl bir fark bulunmaktadır? Hekim Hekim kelimesi, Arapça Ha-ke-me sözcüğünden türetilmiş olup, kök anlamı akıllı ve becerikli demektir. Allah ın sıfat isimlerinden biri hakim kelimesi, hikmet ve felsefeyle meşgul olan, tabip anlamında kullanılmaktadır. Türkçede hikmet ehli anlamıyla kullanılırken hakim, tabip anlamıyla kullanılırken hekim olarak telaffuz edilmektedir. Tabîb terimi de Arapçadır; Tab-be kökünden türetilen ve maharetli olmak, hekimlik yapmak, tedavi etmek, ıslah etmek, sağlamlaştırmak anlamlarına gelen bu terim, hekim kavramıyla eşanlamlı kullanılmaktadır. Doktor terimi de aynı anlamda kullanılmaktadır. Latince öğretmen anlamına gelen doktor kelimesi, İnsanlardaki hastalıkları teşhis ve onları ilaçlarla veya bazı araçlarla tedavi eden kimse, hekim, tabip anlamlarına gelmektedir. Hekimin, belirtilen görevlerini yerine getirebilmesi için, hukuk düzeni tarafından kendisine tıp mesleğini icra etme (ve dolayısıyla tıbbî müdahalelerde bulunabilme) yetkisinin tanınmış olması gerekir. Türkiye Cumhuriyeti Sınırları İçinde Hekimlik Mesleğinin İcrası İçin Aranan Şartlar Tıp fakültesinden mezun olarak diploma sahibi olan kimseye hekim adı verilmektedir. Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunun 1. maddesine göre, Türkiye Cumhuriyeti dâhilinde hekimlik yapabilmek ve ne şekilde olursa olsun hasta tedavi edebilmek için tıp fakültesinden diploma sahibi olmak şarttır. Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (RG., 2.11.2011, S.28103) ile değiştirilmeden önce, hekim olmak için Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı da olmak gerekiyordu; söz konusu kararnameyle artık bu şart ortadan kaldırılmıştır. Yabancı Sağlık Meslek Mensuplarının Türkiye de Özel Sağlık Kuruluşlarında Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelik de (RG.22.2.2012, S.281212) Türkiye de mesleklerini icra etmek isteyen yabancı sağlık meslek mensuplarının özel sağlık kuruluşlarında çalışmalarına ilişkin usul ve esasları düzenlemek amacıyla çıkartılmıştır. Söz konusu Yönetmelik, diş hekimi, eczacı, ebe ve hastabakıcılar hariç özel sağlık kuruluşlarında çalışacak tüm yabancı sağlık meslek mensuplarını kapsamakta; Türk soylu diş hekimi, eczacı, ebe ve hastabakıcılar hakkında 2527 sayılı Türk Soylu Yabancıların Türkiye'de Meslek ve Sanatlarını Serbestçe Yapabilmelerine, Kamu, Özel Kuruluş veya İşyerlerinde Çalıştırılabilmelerine İlişkin Kanun uygulanmaktadır. Yönetmelik kapsamındaki yabancı sağlık meslek mensupları, şu şartları sağlamaları kaydıyla özel sağlık kuruluşlarında mesleklerini icra edebilirler: a) Diploma ve/veya uzmanlık belgelerinin denkliği onaylanmış ve Bakanlıkça tescilleri yapılmış bulunmak, b) Mesleğini icra etmesine kanunen engel hali bulunmamak, c) Üniversitelerin Türkçe Öğretimi Uygulama ve Araştırma 5

Merkezleri tarafından yapılan Türkçe dil sınavında Avrupa Dil Portfolyosu kriterlerine göre (B) veya üzeri seviyede başarılı olmak, ç) İlgili mevzuata göre Türkiye de çalışma ve ikâmet izni almış olmak, d) Hekimler için, zorunlu meslekî malî sorumluluk sigortası yaptırmak. Yabancı ülkelerde tıp fakültesi diploması almış Türk hekimlerin Türkiye de mesleklerini yapabilmeleri, diplomalarının denkliğinin sağlanması durumunda mümkündür. Hekimlik yapabilmek için, diplomanın Sağlık Bakanlığı nca tasdik ve tescili de gerekmektedir. Türk Tabipleri Birliği Kanunu na göre, hekim serbest olarak çalışacaksa, bir ay içerisinde Tabip Odasına kayıt olmak zorundadır. Fakat Devlet memuru statüsünde olanlar ile hekimlik yapmayan kişiler odaya kayıt olmak zorunda değildirler; bu kişiler, dilerlerse odaya kayıt yaptırabilirler. Türk Tabipleri Birliği Kanunu na göre, kanunun hekime yüklediği görevlerin hekim tarafından yerine getirilmemesi durumunda kayıtlı olduğu Tabip Odası Onur Kurulu tarafından 15 gün ila 6 ay arasında mesleğini yapmaktan men cezası verilmesi ve bu cezanın Yüksek Onur Kurulu tarafından onaylanması durumunda, hekim meslekten geçici olarak men edilmiş olur. Bu durumdaki hekimler, hiçbir şekilde mesleklerini yapamayacakları gibi, hasta kabul ettikleri yerler de kapatılır. Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun un 28. maddesine göre de, hekimlik mesleğinin icrası için, Türk Ceza Kanununun 53. maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile, kasten işlenen bir suçtan dolayı beş yıl veya daha fazla süreyle ya da devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından hapis cezasına mahkûm olmamak gerekir. Mesleklerini yerine getirmesine engel ve iyileşmeyecek bir akıl hastası olduğu muayeneyle belirlenen hekimler, Sağlık Bakanlığının önerisi ve Yüksek Onur Kurulunun kararıyla mesleklerini yapmaktan yasaklanır ve diplomaları geri alınır. Hekim dışında diş hekimi, eczacı, diyetisyen, fizyoterapist, teknisyen, ebe, sünnetçi, hastabakıcı hemşire gibi kişiler de sağlık hukukunda önem taşıyan sağlık personelidir. Tababet ve Şuabatı Sanatların Tarzı İcrasına Dair Kanunun Ek 13. maddesinde, sağlık meslek mensubu olarak klinik psikolog, fizyoterapist, odyolog, diyetisyen, dil ve konuşma terapisti, podolog, sağlık fizikçisi, anestezi teknisyeni/teknikeri, tıbbî laboratuar ve patoloji teknikeri, tıbbî görüntüleme teknisyeni/teknikeri, ağız ve diş sağlığı teknikeri, diş protez teknikeri, diş protez ve ortez teknisyeni/teknikeri, ameliyathane teknikeri, adli tıp teknikeri, odyometri teknikeri, diyaliz teknikeri, fizyoterapi teknikeri, perfüzyonist, radyoterapi teknikeri, eczane teknikeri, iş ve uğraşı terapisti (ergoterapist), iş ve uğraşı teknikeri (ergoterapi teknikeri), elektronörofizyoloji teknikeri, mamografi teknikeri meslekleri tanımlanmıştır. Hasta Farsça Hasten kökünden türetilen hasta kelimesi, yaralı, yorgun, sağlığı yerinde olmayan, incinen anlamlarına gelmektedir. Hasta Hakları Yönetmeliği nin 4. maddesinin b bendine göre, sağlık hizmetlerinden yararlanma ihtiyacı bulunan kimse hasta olarak tanımlanmıştır. Fakat bu tanımın, yönetmelikteki haklardan yararlanacak kişiler olarak hasta yakınlarını da kapsaması sebebiyle çok geniş olduğu ifade edilmelidir. Sağlığı bozuk olan, esenliği yerinde olmayan, hastalanmış, rahatsız kişiler (dar anlamda) hasta olarak tanımlandığına; sağlık da, kişinin bedensel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik hali olarak tanımlandığına göre, bu durum içerisinde bulunmayan (tam bir sağlık ve iyilik hâlinde olmayan) kişileri hasta olarak tanımlamak mümkündür. Bu bakımdan, bedensel ve ruhsal olarak iyilik hâlinde bulunmadığı için sağlık hizmetine gereksinimi olan kişi hasta olarak kabul edilmelidir. Bedensel ve/veya ruhsal sağlığı bozuk kişilere hasta denildiği gibi, sağlık bakımından bir sorunu olmadığı halde, örneğin estetik kaygılarla ya da sünnet gibi toplumsal veya dinî düşüncelerle ya da tıbbî zorunluluk bulunmamasına rağmen kürtaj gibi sebeplerle hekime başvuran kişiler de hasta olarak değerlendirilmektedir; çünkü bu sebeplerle de olsa hekime başvuran kişi sonuçta sağlık hizmeti talebinde bulunmaktadır. Hasta haklarına ilişkin 1994 tarihli Amsterdam Bildirgesi nde de, sağlıklı veya hasta olarak sağlık hizmeti kullananlar hasta kabul edilmektedir. Bu sebeple, hangi nedenle olursa olsun sağlık hizmeti talebinde bulunan kişinin hasta olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. 6

Hastalık Organizmada birtakım değişikliklerin ortaya çıkmasıyla sağlığın bozulması durumu, rahatsızlık, ruh sağlığının bozulması durumu hastalık olarak ifade edildiği gibi, vücut veya zihinde meydana gelen, rahatsızlık, dert ve görev bozukluğuna sebep olan belirli bir anormal duruma da hastalık denilmektedir. Sağlık hukuku, hastalık sahibi olan kişilerin (hastaların) haklarını ve yükümlülüklerini de düzenleyen bir hukuk dalı olduğundan, hastalık kavramı da sağlık hukuku bakımından önem taşımaktadır. Tedavi Arapça ilaç verme anlamına gelen Deva kelimesinden türetilen tedavi kelimesi, iyileştirme amacıyla bakma ve bakım yapma anlamına gelmektedir. Dar anlamda tedavi (sağaltım), sağlığı bozulmuş olan kişiyi sağlıklı duruma kavuşturma amacıyla yapılan tıbbî işlemler bütünüdür. Geniş anlamda ise, hastalıklardan korunma tedbirlerini, hastalıkları belirlemeye yönelik teşhisi, hastalığın iyileştirilmesi, hafifletilmesi veya ortadan kaldırılması ile hastalıktan sonraki bakımı da kapsayan sürece tedavi denilmektedir. Kişiye aşı yapılması, hastalığın teşhisi için gerekli tahlil ve klinik muayenenin gerçekleştirilmesi, cerrahi müdahalede bulunulması, hastanın gözetim altında tutulması ve ruhsal hayatının düzenlenmesi gibi işlemlerin her biri ve tümü tıbbî müdahale olarak adlandırılmaktadır. TEMEL KURUMLAR Sağlık hukuku içerisinde önemli yer tutan ve çok önemli görevleri icra eden bazı kurum ve kuruşlardan da kısaca söz edilmelidir. Fakat sağlık hukukundaki temel kurumlar, sadece aşağıda belirtilenlerden ibaret değildir. Çok geniş bir alanı kapsayan sağlık hukukundaki yüzlerce farklı kurumun varlığına rağmen, en önemlileri olarak değerlendirdiğimiz aşağıdaki bazı kurumların incelenmesiyle yetinilecektir. Sağlık Bakanlığı Ülkenin sağlık sorunlarıyla uğraşmak, kanunlarla verilen görevleri yerine getirmek ve halka bu konularda gerekli hizmeti sağlamak amacıyla 1936 yılında 3017 sayılı Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekâleti Teşkilat ve Memurin Kanunu yla kurulan Sağlık Bakanlığı, daha sonra 1983 yılında 181 sayılı Sağlık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (RG. 14.12.1983, S.18251) ile yeniden düzenlenmiştir. Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin 48. maddesine göre, 3017 sayılı Kanun un ve bu kanuna ek kanunların 181 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye aykırı olan hükümleri (m.1-22) yürürlükten kaldırılmıştır. Daha sonra, 5637 sayılı Uygulama İmkânı Kalmamış Bazı Kanunların Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun (RG. 2.5.2007, S.26510) ile 3017 sayılı Kanun tamamen yürürlükten kaldırılmıştır. 2.11.2011 tarih ve 28103 sayılı Resmi Gazete de yayınlanarak yürürlüğe giren 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (RG., 2.11.2011, S.28103) ile Sağlık Bakanlığı ile bağlı kuruluşları yeniden yapılandırılmıştır. Sağlık Bakanlığının Görevleri 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 2. maddesine göre Sağlık Bakanlığının görevi, herkesin bedenî, zihnî ve sosyal bakımdan tam bir iyilik hâli içinde hayatını sürdürmesini sağlamaktır. Bu kapsamda Sağlık Bakanlığı, a. Halk sağlığının korunması ve geliştirilmesi, hastalık risklerinin azaltılması ve önlenmesi, b. Teşhis, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerinin yürütülmesi, c. Uluslararası önemi haiz halk sağlığı risklerinin ülkeye girmesinin önlenmesi, d. Sağlık eğitimi ve araştırma faaliyetlerinin geliştirilmesi, e. Sağlık hizmetlerinde kullanılan ilaçlar, özel ürünler, ulusal ve uluslararası kontrole tâbi maddeler, ilaç üretiminde kullanılan etken ve yardımcı maddeler, kozmetikler ve tıbbî cihazların 7

güvenli ve kaliteli bir şekilde piyasada bulunması, halka ulaştırılması ve fiyatlarının belirlenmesi, f. İnsan gücünde ve maddî kaynaklarda tasarruf sağlamak ve verimi artırmak, sağlık insan gücünün ülke sathında dengeli dağılımını sağlamak ve bütün paydaşlar arasında işbirliğini gerçekleştirmek suretiyle yurt sathında eşit, kaliteli ve verimli hizmet sunumunun sağlanması, g. Kamu ve özel hukuk tüzel kişileri ile gerçek kişiler tarafından açılacak sağlık kuruluşlarının ülke sathında planlanması ve yaygınlaştırılmasıyla ilgili olarak sağlık sistemini yönetir ve politikaları belirler. Bakanlık bu amaçla, strateji ve hedefleri belirler, planlama, düzenleme ve koordinasyon yapar; uluslararası ve sektörler arası işbirliği yapar; rehberlik, izleme, değerlendirme, teşvik, yönlendirme ve denetleme yapar, yaptırım uygular; acil durum ve afet hallerinde sağlık hizmetlerini planlar ve yürütür; bölgesel farklılıkları gidermeye ve herkesin sağlık hizmetine erişimini sağlamaya yönelik tedbirler alır; ilgili kurum ve kuruluşların insan sağlığını doğrudan ve dolaylı olarak etkileyen faktörler ve sosyal belirleyicilerle ilgili uygulamalarına ve düzenlemelerine yön verir, bunu temin için gerekli bildirimleri yapar, görüş bildirir ve yaptırım uygular; görevin ve hizmetin gerektirdiği her türlü tedbiri alır. Sizce Sağlık Bakanlığının yukarda sayılan görevleri hangi temel amaca hizmet etmektedir? Sağlık Bakanlığı hakkında daha geniş bilgi edinmek için www.saglikbakanligi.gov.tr adresini ziyaret edebilirsiniz. Sağlık Bakanlığı Teşkilatı Şema 1.1 Sağlık Bakanlığı teşkilatı, merkez teşkilatı ile taşra teşkilatı ve bağlı kuruluşlardan meydana gelmektedir. Bakanlık teşkilatının en üst amiri olan Bakan, Bakanlık icraatından ve emri altındakilerin faaliyet ve işlemlerinden Başbakana karşı sorumlu olup şu görev, yetki ve sorumluluklara sahiptir: Bakanlığı, Anayasaya, kanunlara, hükümet programına ve Bakanlar Kurulunca belirlenen politika ve stratejilere 8

uygun olarak yönetmek; Bakanlığın görev alanına giren konularda politika ve stratejiler geliştirmek, bunlara uygun olarak yıllık amaç ve hedefler oluşturmak, performans ölçütleri belirlemek, Bakanlık bütçesini hazırlamak, gerekli kanunî ve idarî düzenleme çalışmalarını yapmak, belirlenen stratejiler, amaçlar ve performans ölçütleri doğrultusunda uygulamayı koordine etmek, izlemek ve değerlendirmek; Bakanlık faaliyetlerini ve işlemlerini denetlemek, yönetim sistemlerini gözden geçirmek, teşkilat yapısı ve yönetim süreçlerinin etkililiğini gözetmek ve yönetimin geliştirilmesini sağlamak; Faaliyet alanına giren konularda diğer bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşları arasında işbirliği ve koordinasyonu sağlamak. Müsteşar ise, Bakandan sonra gelen en üst düzey kamu görevlisi olup Bakanlık hizmetlerini, Bakan adına ve onun emir ve yönlendirmesi doğrultusunda, mevzuat hükümlerine, Bakanlığın amaç ve politikaları ile stratejik planına uygun olarak düzenler ve yürütür. Bu amaçla, Bakanlık birimlerine gereken emirleri verir, bunların uygulanmasını gözetir ve sağlar. Müsteşar, bu hizmetlerin yürütülmesinden Bakana karşı sorumludur. Müsteşara yardımcı olmak üzere beş Müsteşar yardımcısı görevlendirilebilir. Yeni oluşturulan bir kurul olan Sağlık Politikaları Kurulu, Bakanlığın sağlık sistemi yönetimi ve politika belirlemeyle ilgili temel görevlerini yerine getirmek üzere görevlendirilen onbir üye ile Müsteşar ve müsteşar yardımcılarından meydana gelir. Kurul üyeleri en az dört yıllık yüksekokul mezunu ve sekiz yıl iş tecrübesi bulunanlar arasından Bakan tarafından görevlendirilir. Görev süresi iki yıldır ve süresi sona eren üyeler yeniden görevlendirilebilir. Kurula Müsteşar veya görevlendireceği yardımcılarından biri başkanlık eder. Kurul toplantılarına, görüşlerini almak üzere üniversiteler, meslek kuruluşları, sendikalar, sivil toplum kuruluşları ile bağlı kuruluşlardan ve Bakanlık birimlerinden yönetici veya uzman kişiler davet edilebilir. Kurul bünyesinde, Bakanlığın görev alanıyla ilgili olarak bilimsel ve uzmanlık gerektiren konularda çalışma yapmak ve görüş bildirmek üzere danışma kurulları ve komisyonlar oluşturulabilir. Danışma kurullarında ve komisyonlarda, Bakanlık ve bağlı kuruluşlarının personeli ile üniversitelerden ve diğer kamu ve özel kurum ve kuruluşlarından veya yabancı uzmanlardan görevlendirme yapılabilir. Bakanlığın hizmet birimleri ise, Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürlüğü, Sağlık Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü, Sağlık Araştırmaları Genel Müdürlüğü, Sağlık Yatırımları Genel Müdürlüğü, Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü, Hukuk Müşavirliği, Denetim Hizmetleri Başkanlığı, Strateji Geliştirme Başkanlığı, Yönetim Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Özel Kalem Müdürlüğü nden ibarettir. Her bir birimin görevleri, Kanun Hükmünde Kararname nin 8-19 maddelerinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Bakanlığın taşra teşkilâtı, illerde kurulan il sağlık müdürlükleri ile ihtiyaca göre ilçelerde kurulan ilçe sağlık müdürlüklerinden oluşur. İl sağlık müdürleri Bakanlığın ildeki temsilcisi ve valinin sağlık müşaviridir. İl sağlık müdürlüğü, bağlı kuruluşların il teşkilatının koordinasyonunu yapar ve uyumlu çalışmasını gözetir. Sağlık hizmetleri yönünden ilin durumunu Bakanlıkça belirlenen aralıklarla Bakanlığa rapor eder. Acil sağlık hizmetleri, il ve ilçe sağlık müdürlükleri tarafından yürütülür. Bu müdürlükler söz konusu hizmetlerin yürütülmesi için kamu ve özel hukuk tüzel kişileri ile gerçek kişilere ait tüm sağlık kurum ve kuruluşlarının sevk ve idaresinden sorumlu ve bu konuda yetkilidir. İl ve ilçe sağlık müdürlüğü, yetki devri çerçevesinde Bakanlıkça yürütülen görevleri il ve ilçe düzeyinde yerine getirir, yapılan düzenlemelere uyumu denetler ve gerekli yaptırımları uygular. Birden fazla ildeki sağlık hizmetlerinin bir arada değerlendirilmesi, gelişmişlik farklarının giderilmesi ile hizmetlerin ve ihtiyaçların müşterek planlanması amacıyla Bakanlıkça belirlenen illerdeki müdürlerden biri koordinatör olarak görevlendirilebilir. İlçe sağlık müdürlüğünün kurulmadığı yerlerde sağlık grup başkanlıkları oluşturulabilir. Bu başkanlıklara ayrıca kadro tahsisi yapılmaz ve buralarda gerek duyulan hizmetler ilgili ilçede bulunan personel eliyle yürütülür. Sağlık Bakanlığı bağlı kuruluşları ise, Türkiye Halk Sağlığı Kurumu, Türkiye İlaç ve Tıbbî Cihaz Kurumu, Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu dur. 9

Tabip Odaları 6023 sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanunu na (RG. 31.1.1953, S.8323) göre, sınırları içinde tabip odalarına kayıtlı en az yüz tabip bulunan her ilde tabip odası kurulur. Sınırları içinde oda kurmak için yeter sayıda tabip bulunmayan illerdeki tabiplerin hangi illerdeki tabiplerle birleştirilerek yeni bir oda kurulacağı ve merkezinin hangi il olacağı veya bu gibi illerdeki tabiplerin hangi il tabip odalarına bağlanacağı, ülkenin coğrafi ve ulaşım durumları ile tabiplerin toplu olarak bulundukları iller göz önüne alınarak Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyinin önerisi üzerine Büyük Kongrece kararlaştırılır. Odalar, kuruluşlarını Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi aracılığıyla Sağlık Bakanlığına bildirmekle tüzel kişilik kazanırlar. Yeni kurulan odalar en geç üç ay içinde organ seçimini yaparlar. Bu seçim, odanın kurulduğu yılın bu Kanunda yazılı ayında yapılmış sayılır ve kanunî süreler buna göre hesaplanır. Bir tabip odası sınırları içinde sanatını serbest olarak icra eden tabipler, bir ay içinde o il veya bölge tabip odasına üye olmak ve üyelik görevlerini yerine getirmekle yükümlüdürler. Mesleklerini serbest olarak icra etmeksizin kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadi teşebbüslerinde asli ve sürekli görevlerde çalışanlar ile herhangi bir sebeple mesleğini icra etmeyenler tabip odalarına üye olabilirler. Özel kanunlarında üye olamayacaklarına dair hüküm bulunanlardan mesleklerini serbest olarak da icra edenler, meslekî hak, yetki, disiplin ve sorumluluk bakımından bu Kanun hükümlerine tâbidirler. Tabip odaları; Genel Kurul, Yönetim Kurulu ve Haysiyet Divanından oluşur. Bu organların görev ve yetkileri ile çalışma usulleri Kanun da ayrıntılarıyla düzenlenmiştir (m.12-40). Türk Tabipleri Birliği 6023 sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanunu na göre, Türkiye sınırları içerisinde meslek ve sanatlarını icraya yetkili olup da sanatını serbest olarak yapan veya meslek diplomasından istifade etmek suretiyle resmi veya özel görev yapan tabiplerin katıldığı Türk Tabipleri Birliği, tabipler arasında meslekî deontolojiyi ve dayanışmayı, meslek mensuplarının hak ve yararlarını korumak amacıyla kurulmuş kamu kurumu niteliğinde meslekî bir kuruluştur. Türk Tabipleri Birliği; Tabip Odaları, Merkez Konseyi, Yüksek Haysiyet Divanı ve Büyük Kongreden oluşur ve tüzel kişiliğe sahiptir. www.ttb.org.tr Türk Tabipleri Birliği nin Görevleri Türk Tabipleri Birliği içerisinde yer alan her birimin görevleri ve çalışma şekilleri, 6023 sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanunu nun 42 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Bu hükümlere göre, Türk Tabipleri Birliği şu görevleri yerine getirir: a. Halk sağlığına ve hastalara fedakârlık ve feragatle hizmeti ideal bilen meslek geleneklerini korumaya ve geliştirmeye çalışmak, b. Üyelerinin maddî ve manevî hak ve menfaatlerini korumak ve bunları halkın ve Devletin menfaatiyle en iyi bir şekilde denkleştirmeye çalışmak, c. Halkın sağlığını korumaya, üyelerini belirli bir refah seviyesine ulaştıracak gerekli iş sahaları bulmaya, İş Kanunu ile sosyal kanunların ve bunlara bağlı nizamname ve talimatname hükümlerinin uygulanmasında meslek ve meslektaşların hak ve menfaatlerini korumaya ve her türlü iş dağılımının adilane bir surette düzenlenmesine çalışmak, d. Halk sağlığı ve tıp meslekleriyle ilgili konular için resmi makamlarla karşılıklı işbirliği yapmak, e. Halk sağlığını ve tıp mesleğini ilgilendiren işlerde resmi makamlardan yardım sağlamak. Türk Tabipleri Birliği ve tabip odaları, kuruluş amaçları dışında faaliyette bulunamazlar. Birlik ve odalar protokol kurallarına göre resmi törenlere katılır, amacına uygun işlerde kullanılmak üzere taşınır ve taşınmaz mal edinebilir, lokal, misafirhane ve benzeri sosyal amaçlı tesisler açabilir. 10

Özel kurum ve işyeri tabipleri; çalıştıkları yerlerin sağlık hizmetlerinin başka bir yerde ikinci bir görev yapmalarına elverişli bulunduğu tabip odaları yönetim kurulunca kabul edilmedikçe, her ne suretle olursa olsun, diğer bir kurum ve işyerinin tabipliğini alamazlar. Kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadi teşebbüslerine ait kadrolarda çalışan tabiplere kurumlarınca verilecek ikinci görevler bu hükmün dışında tutulmaktadır. Gerek tabipler ve gerekse bunları istihdam eden bütün daire, müessese ve işyerleri, tayin, nakil, işten ayrılma ve diğer şekillerde meydana gelen değişiklikleri en geç 15 gün içerisinde mahalli tabip odalarına bildirmeye mecburdurlar. Yüksek Sağlık Şûrası 1593 sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanunu, 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun ve 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname uyarınca faaliyette bulunan Yüksek Sağlık Şûrası, sağlık meslek mensuplarının mesleklerini icra ederken ortaya çıkan adlî konularda mahkemelere görüş vermek ve idarî soruşturmacılar ve uzlaşma komisyonları için bilirkişi listesi belirlemek üzere onbeş üyeden oluşur. Şûra üyelerinin onüçü Bakan tarafından ülkede sağlık hizmetleri veya eserleriyle tanınmış kişiler arasından seçilir. Müsteşar veya görevlendireceği Müsteşar Yardımcısı ile I.Hukuk Müşaviri veya görevlendireceği hukuk müşaviri, Şûranın doğal üyesidir. Müsteşar veya görevlendireceği Müsteşar Yardımcısı Şûraya başkanlık eder. Şûra üyelerinin görev süresi iki yıldır. Şûra toplantılarına üst üste iki kez mazeretsiz olarak katılmayanların üyeliği düşer. Şûra yılda en az dört kere toplanır. Başkan lüzum gördüğü hallerde Şûrayı toplantıya çağırabilir. Şûra, en az sekiz üyenin katılımıyla toplanır ve oy çokluğuyla karar alır. Oylamalarda çekimser oy kullanılamaz. Oyların eşitliği halinde başkanın oyu yönünde karar alınmış sayılır. Bakanlık, Şûraya bağlı olarak danışma kurulları ve sağlık mesleklerinin icrasından doğan adlî konularda dosyaları inceleyip Şûraya sunmak üzere ihtisas komisyonları oluşturur. Kurul ve Komisyon Başkanları, Şûra toplantılarına oy hakkı bulunmaksızın doğal üye olarak katılır. İhtisas komisyonlarınca hazırlanan rapor ve görüşler, Şûra üyelerince müzakere edilir ve karara bağlanır. Şûranın toplanmadığı zamanlarda acele işleri karara bağlamak üzere Şûra kendi üyeleri arasından üç kişilik bir alt kurul seçer. Görev süresi sona eren üyeler ile daha önce üyelik yapmış olanlara Yüksek Sağlık Şûrası Fahrî Üyesi ve başkanlarına da Onursal Başkan unvanı verilir. Şûranın, danışma kurullarının ve ihtisas komisyonlarının çalışma usûl ve esasları Bakanlık tarafından belirlenir. 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun un 75. maddesindeki Tababet ve şuabatı sanatlarının icrasından mütevellit ceraimde mahkemelerin muvafık görecekleri muhtebirin rey ve mütalaasına müracaat hakkındaki serbestileri baki kalmak şartiyle meclisi alii sıhhinin mütalaası istifsar edilir. hükmü, Anayasa ya aykırı görülerek iptal edildiğinden (RG. 22.10.2010, S.27737), artık tıp mesleklerinin uygulanmasından doğan ceza davalarında Yüksek Sağlık Şûrası ndan karar alma zorunluluğu bulunmamaktadır. Mahkemeler ceza davalarında bu kurul yanında, üniversitelerin tıp fakülteleri, eğitim veren devlet hastaneleri veya Adli Tıp Kurumu gibi donanımlı diğer tıbbî kurumlara başvurup görüş alabileceklerdir. Adli Tıp Kurumu Adalet işlerinde bilirkişilik yapmak, adli tıp uzmanlığı ve yan dal uzmanlığı eğitimi vermek, adli tıp ve adli bilimler alanında bilimsel toplantılar düzenlemek ve bunlara ilişkin eğitim programları uygulamak amacıyla kurulan Adli Tıp Kurumu Adalet Bakanlığına bağlı olmasına rağmen, görev alanı gereği sağlık hizmetleriyle de doğrudan ve yakından ilişkilidir. www.atk.gov.tr 11

Adli Tıp Kurumunun Görevleri 2659 sayılı (RG. 20.4.1982, S.17670) Adli Tıp Kurumu Kanunu nun 2. maddesine göre Adli Tıp Kurumunun görevleri şunlardır: a. Mahkemeler ile hâkimlikler ve savcılıklar tarafından gönderilen adli tıpla ilgili konularda bilimsel ve teknik görüş bildirmek, b. Adli tıp uzmanlığı ve yan dal uzmanlığı eğitimi vermek, c. Adli tıp ve adli bilimler alanlarında çalışmaları yürütmek üzere seminer, sempozyum, konferans ve benzeri etkinlikler düzenlemek, bunlara ilişkin eğitim programları uygulamak ve ilgili kurum, kuruluş ve kurulların hazırlayacakları adli tıpla ilgili eğitim programlarının yapılmasına ve yürütülmesine yardımcı olmak, d. Adli tıp hizmetlerinin görülmesi sırasında yapılması zorunlu sağlık hizmetlerini vermek. Adalet Bakanlığınca, Kuruma bağlı olarak Adli Tıp Kurumu grup başkanlıkları veya şube müdürlükleri kurulabilir. Adli Tıp Kurumu grup başkanlıkları bünyesinde bir veya daha çok adli tıp ihtisas dairesi bulunur. Adli Tıp Kurumu; Adli Tıp Kurumu Başkanlığı, Adli Tıp Başkanlar Kurulu, Adli Tıp Genel Kurulu, Adli Tıp İhtisas Kurulları, Adli Tıp İhtisas Daireleri, Adli Tıp Kurumu Grup Başkanlıkları ile Adli Tıp Şube Müdürlüklerinden oluşur. Her bir birimin görev ve yetkileri ile çalışma usulleri Kanun da ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir. Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Ait Sağlık Kuruluşları 5283 sayılı Bazı Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Ait Sağlık Birimlerinin Sağlık Bakanlığı na Devredilmesine Dair Kanun a (RG.19.1.2005, S.25705) göre, kamu kurum ve kuruluşlarına (bakanlıklara, bakanlıkların bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarına) ait tüm sağlık birimleri (hastane, doğumevi, sanatoryum, prevantoryum, dispanser, sağlık ocak ve merkezleri) Sağlık Bakanlığı na devredilmiş, yönetim ve sorumluluk Sağlık Bakanlığı na geçmiştir. Kanun a göre, kamu kurum ve kuruluşlarına ait tüm sağlık birimleri (kurum tabiplikleri hariç olmak üzere, kamu kurum ve kuruluşlarına ait hastane, dispanser, sağlık merkezi veya istasyonu ile her ne ad altında olursa olsun insan sağlığıyla ilgili hizmet sunan tüm birimleri), bunlara ilişkin her türlü görev, hak ve yükümlülükler, taşınırlar, taşınmazlar ve taşıtlarla birlikte, Sosyal Sigortalar Kurumuna ait olanlar rayiç bedeli karşılığında, diğerleri bedelsiz olarak Sağlık Bakanlığı na devredilmiştir. Bununla birlikte, Cumhurbaşkanlığı, yüksek mahkemeler, Sayıştay, Türk Silahlı Kuvvetleri, Milli İstihbarat Teşkilatı, üniversiteler, mahalli idareler ve mazbut vakıflara ait sağlık birimleri bu devrin kapsamı dışında kaldığından, bu kurum ve kuruluşların halen kendilerine ait sağlık birimleri bulunmaktadır. Sosyal Sigorta Kurumuna ait sağlık kuruluşlarının sayısı ve nitelikleri göz önünde bulundurulduğunda, 5283 sayılı Kanun un asıl amacının, bu kuruma ait sağlık birimlerinin Sağlık Bakanlığı na devredilmesi olduğu görülmektedir. Özel Hastaneler Bunlar, 2219 sayılı Hususi Hastaneler Kanunu (RG.5.6.1933, S.2419) çerçevesinde faaliyette bulunan özel sağlık kuruluşlarıdır. Söz konusu Kanun un uygulanma şeklini göstermek amacıyla Özel Hastaneler Tüzüğü (RG.1.1.1983, S.17924) ve Özel Hastaneler Yönetmeliği (RG.27.3.2002, S.24708) çıkartılmıştır. Özel hastanelerin açılma, kullanma ve kapanma işlemleri bu mevzuata göre yürütülmektedir. Sağlık Bakanlığına bağlı hastaneler ise, Yataklı Tedavi Kurumları İşletmeleri Yönetmeliği hükümlerine göre yönetilmektedir. 2219 sayılı Kanun a göre Devletin resmi hastanelerinden ve özel idareler ile belediye hastanelerinden başka, yatırılarak hasta tedavi etmek veya yeni hastalık geçirmişlerin zayıfları yeniden eski kuvvetlerini buluncaya kadar sıhhi şartlar içinde beslenmek ve doğum yardımlarında bulunmak için açılan ve açılacak olan sağlık yurtları özel hastanelerden sayılır. 12

Bazı hastaneler özel olmakla birlikte, 2219 sayılı Kanun a tâbi değildirler. Buna göre, Kendi kanunlarına ve nizamname ve şartnamelerine göre hususi şirketler ve müteahhitler ve fabrikalar ve ticaret, ziraat, sanat ve nafıa işlerinde çok işçi çalıştıran şahıslar, amele birlikleri ve bu gibi diğer şahıslar ve teşekküller tarafından kendi işçilerinin ve işlerinde kullandıkları adamlarının hastalıklarını tedavi ve sağlıklarını korumak için açılacak hastane, revir ve diğer sağlık yurtları bu kanunun hükümlerine bağlı olmayıp bunların açılma ve kapanma şartları kendi kanun ve nizamname ve talimatnamelerine göre yapılır. Bu hükme göre, sırf kendi çalışanlarına hizmet vermek üzere kişiler, özel şirketler, işçi kuruluşları ve benzerleri tarafından kurulmuş sağlık yurtları 2219 sayılı Kanun dışında tutulmuştur. Özel hastaneler Sağlık Bakanlığı nın izniyle kurulmaktadır. Özel hastanelerde kural olarak her türlü hastanın tedavisi gerçekleştirilmekle birlikte, Özel Hastaneler Tüzüğü nün 31. maddesinde, Devlet Hastanelerine gönderilmeleri gereken aşağıdaki hastaların özel hastanelere kabul edilemeyecekleri düzenlenmiştir: a. Suçu işledikleri zaman bilinçlerini ya da hareket serbestilerini tamamen kaldıracak biçimde akıl hastalığına tutulmuş bulunmaları sebebiyle mahkemece, korunmalarına ve tedavi altına alınmalarına karar verilmiş olan hastalar, b. Akıl ya da ruh hastalığından dolayı mahkemelerce hastanelerde tıbbî gözlem altına alınmasına gerek görülenler, c. Zehirli ya da uyuşturucu madde alışkanlığından dolayı hastanelerde tedavilerine mahkemelerce karar verilenler, d. Bir suç işleyip de akıl hastalıklarından birine tutulmuş olan ya da bu hastalıklardan birine tutulduğu öne sürülen ve mahkemelerce haklarında henüz karar verilmemiş olan kişiler. Bunun dışında, durumundan kuşku duyulan ve kimliği belli olmayan hastalar ile adli olayların, güvenlik makamlarına derhal bildirileceği de Tüzükte düzenlenmiştir. Özel Hastaneler Yönetmeliği, Devlete, il özel idarelerine, belediyelere, üniversitelere ve diğer kamu tüzelkişilerine ait hastaneler hariç olmak üzere, gerçek kişiler ve özel hukuk tüzelkişilerine ait hastaneleri kapsayan düzenlemeler getirmiştir. Yönetmeliğe göre, özel hastanelerin temel özellikleri şunlardır: a) Özel hastaneler, bu Yönetmelikte asgari olarak öngörülen bina, hizmet ve personel standartlarını haiz olmak kaydıyla, yirmi dört saat süreyle sürekli ve düzenli olarak, bir veya birden fazla uzmanlık dalında hastalara ayakta ve yatırarak muayene, teşhis ve tedavi hizmeti verir. b) Özel hastanelerde gözlem yatakları hariç en az yüz hasta yatağı bulunur. Ancak atıl kapasiteye yol açılmaması bakımından, Bakanlıkça belirlenen sağlık hizmet bölgelendirmesine göre planlanan hekim sayısı ve hizmet ihtiyacı doğrultusunda Planlama ve İstihdam Komisyonunun görüşü alınarak, ellinin altında olmamak kaydıyla yüz yatağın altında özel hastane açılmasına izin verilebilir. Sadece kendi çalışanlarına hizmet vermek üzere kişiler, özel şirketler, işçi kuruluşları ve benzerleri tarafından kurulmuş sağlık yurtları 2219 sayılı Hususi Hastaneler Kanunu nun uygulanma alanı dışında tutulmuştur. Ayakta Teşhis ve Tedavi Verilen Özel Sağlık Kuruluşları Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik (RG. 15.2.2008, S.26788) hükümlerine göre, ayakta teşhis ve tedavi hizmeti verilen özel sağlık kuruluşları; tıp merkezleri, poliklinikler, laboratuvarlar, müessese ve muayenehanelerdir. Tıp merkezi kadroları, Bakanlıkça belirlenen sağlık hizmet bölgelendirmesine göre planlanan tabip/uzman sayısı ve hizmet ihtiyacı dikkate alınarak Bakanlıkça belirlenir ve yatırım listesinde ilan edilir. Tıp merkezleri Bakanlıkça belirlenen kadrolarında en az dört klinisyen uzmanla açılır ve faaliyete geçtikleri tarihten itibareön iki yıl içinde kadrolarını tamamlayabilirler. 13

Poliklinik, en az iki tabip tarafından müştereken açılabilen, hizmet birimleri doğrudan birbiriyle bağlantılı olacak şekilde oluşturulan ve bu Yönetmelik le belirlenen asgari şartları taşıyan sağlık kuruluşudur. Muayenehane, bir tabip tarafından mesleğini serbest olarak icra etmek üzere müstakilen açılan, bu Yönetmelik le belirlenen asgari şartları taşıyan ve bu Yönetmelik te tanımlanan tıbbî işlemlerin yapılabildiği sağlık kuruluşudur. Laboratuvar, 992 sayılı Kanun kapsamında tıbbî tahlil işlemi yapar. Müessese ise, 3153 sayılı Kanun kapsamında görüntüleme ve/veya radyoterapi, nükleer tıp, fizik tedavi gibi muayene, tanı ve/veya tedavi hizmeti sunar. Laboratuvar ve müessese, çalışma günlerinde sekiz saatten az olmamak üzere hizmet verir. Hizmet vermek istedikleri çalışma saatlerini, ruhsat başvuruları sırasında müdürlüğe bildirirler ve ruhsatnameye bu saatler yazılır. Çalışma saatleri içerisinde kuruluşta ilgili en az bir uzman bulunur. Hasta Hakları Uygulama Yönergesine göre Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapan Sağlık Kuruluşları; Sağlık Evi, Sağlık Birimi, Sağlık Ocağı, Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Merkezi, Verem Savaş Dispanseri, Kanserle Savaş Dispanseri, Sağlık Merkezi, Halk Sağlığı Laboratuarı ve 112 Acil Hizmetleri Birimi ve benzeri kamu kurum ve kuruluşlarını ifade etmektedir. Diğer Sağlık Kurum ve Kuruluşları Yukarıda belirtilen kuruluşlar dışında, sağlıkla ilgili olan ya da sağlık hizmeti veren daha birçok kurum ve kuruluş bulunmaktadır. Bunlardan bazıları şunlardır: Tıpta Uzmanlık Kurulu, Sağlık Meslekleri Kurulu, Türkiye Halk Sağlığı Kurumu, Türkiye İlaç ve Tıbbî Cihaz Kurumu, Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu, ağız ve diş sağlığı hizmeti sunan sağlık kuruluşları, akupunktur tedavisi uygulayan sağlık kuruluşları, genetik hastalıklar tanı merkezleri, hiperbarik oksijen tedavisi uygulayan sağlık kuruluşları, güzellik ve estetik merkezleri, üremeye yardımcı tedavi merkezleri, diyaliz merkezleri, kanser kayıt teşhis ve tarama merkezleri, radyoloji radyum ve elektrikle tedavi merkezleri, kaplıcalar ve içmeler. MEVZUAT Belirli bir zamanda belirli bir toplumdaki ilişkileri düzenleyen hukuk kurallarına yürürlükteki hukuk (pozitif hukuk, müspet hukuk, mevzu hukuk), yazılı nitelikteki bu kuralların tamamına da mevzuat denilmektedir. Belki hiçbir hukuk alanında bulunmayan bir sayıda hukukî düzenlemelere sahip sağlık hukuku alanında, mevzuatın çok sık değiştiğine de şahit olmaktayız. Özellikle son dönemlerde çok sayıda yeni Kanun, tüzük, yönetmelik çıktığı gibi, çok sık olarak da mevcut düzenlemeler tamamen veya kısmen değişebilmektedir. Bununla birlikte, 80 yılı aşkın bir süredir yürürlükte bulunan, bazı küçük eklemeler ve değişiklikler dışında orijinal şekliyle uygulanma imkânını hâlâ devam ettiren kanunlarımızın da bulunduğunu belirtmek gerekir. Uyulması zorunlu nitelikteki yazılı hukuk kaynakları arasında, geçerlilik ve soyutluk bakımından yapılan sıralamada en üstte Anayasa olmak üzere, kanunlar, kanun hükmünde kararnameler, tüzükler ve yönetmelikler yer alır. Hiçbir kural, kendisinden üstte bulunana aykırı olamayacağı gibi, daha soyut da olamaz. Somut bir olaya ilk önce, ona somutluk bakımından en yakın olan kural uygulanacağından, önceki sıralarda bulunan kurallara aykırılık söz konusu olmadığı sürece, kuvvet derecesi en zayıf olandan başlamak suretiyle uygulamaya geçilir. Buna göre, ilk önce yönetmelik hükmü, daha sonra da tüzük, kanun ve Anayasa uygulanır. Çalışmamızın bu bölümünde, sağlık hukukunda önem taşıyan yazılı hukuk kaynakları genel hatlarıyla tanıtılıp, bazıları örnek niteliğinde sayılacaktır. Çalışmamızın diğer bölümlerindeki konu anlatımları sırasında, bu kaynakların ilgili bölümleri ayrıntılı olarak incelenecektir. İlgili mevzuat için şu web sayfasını ziyaret edebilirsiniz: http://mevzuat.basbakanlik.gov.tr/ 14

Anayasa Anayasa Devletin temel yapısını, kuruluşunu, yönetim biçimini, Devletin temel organlarını, bunların birbirleriyle olan ilişkilerini, kişilerin temel hak ve özgürlüklerini düzenler. Anayasamızın 11. maddesine göre, Anayasa hükümleri yasama, yürütme, yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır. Kanunlar Anayasaya aykırı olamayacaklarından, yasama organı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi kanun yaparken Anayasaya uygun hareket etmek zorundadır; Anayasaya aykırı olan kanunlar, Anayasa Mahkemesince iptal edilir. Uzun yıllardan beri uluslararası belgelerde yer alan sağlık konusu, günümüzde Anayasalarda temel haklar bağlamında değerlendirilmeye başlanmış, ülkelerin ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmişlik düzeylerine, siyasal rejimlerine, devletin yönetim sistemine ve örgütlenme şekline bağlı olarak çeşitli şekil ve kapsamlarda düzenlenmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında da, diğer tüm modern ülkelerde olduğu gibi sağlık konusuna yer verilmiştir. Sağlık hakkından söz edilebilmesi için öncelikle yaşam hakkının tanınmış olması gerekir. Yaşam hakkının bulunmadığı bir yerde, sağlık hakkı da bir anlam ifade etmez. 2709 sayılı 1982 Anayasası nın (RG. 9.11.1982, S.17863) 17. maddesinin ilk iki fıkrasındaki Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. -Tıbbî zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbî deneylere tâbi tutulamaz. hükmüyle, kişilerin yaşam hakkı, dolayısıyla sağlık hakkı temel bir anayasal hak olarak düzenlemiştir; bu sebeple sağlık hakkının, Anayasanın 13., 14. ve 15. maddelerinde düzenlenen durdurma, sınırlandırma ve kötüye kullanmama kurallarına bağlı olduğu söylenmelidir. Anayasanın aşağıda belirtilen 56. maddesi de göz önünde bulundurularak, sağlık hakkının, kişinin toplumdan, Devletten sağlığının korunmasını, gerektiğinde tedavi edilmesini, iyileştirilmesini isteyebilmesi ve toplumun sağladığı imkânlardan yararlanabilmesi olarak tanımlanması mümkündür. Bir başka açıdan ise sağlık hakkı, sağlık hizmetlerine ulaşabilme fırsatı ya da toplumdaki her kişiye, belirli bir yeterlilik ölçüsünde tıbbî bakım ve tedaviye ulaşabilme imkânının sağlanması olarak da tanımlanabilir. Yaşama hakkını anlamlı kılabilmek için, sağlık hakkının verilmiş olması ve bu haktan yararlanma imkânını sağlayacak ortamın oluşturulması gerekmektedir. Anayasanın Sağlık Hizmetleri ve Çevrenin Korunması başlığını taşıyan 56. maddesinde de Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. -Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir. -Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler. - Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir. -Sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi için kanunla genel sağlık sigortası kurulabilir. hükmü yer almaktadır. Söz konusu düzenleme, sağlık mevzuatının da temelini oluşturan bir nitelik taşımaktadır. Normlar hiyerarşisinde en üstte yer alan Anayasa daki bu düzenleme çerçevesinde kanunlar, kanun hükmünde kararnameler, tüzükler ve yönetmelikler çıkartılmaktadır. Bu sebeple, hiçbir yazılı hukuk kaynağı Anayasa daki bu genel düzenlemeye aykırı hükümler içeremez. Fakat Anayasanın Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler konularını düzenleyen Üçüncü Bölüm ünde yer alan bu düzenlemeye ilişkin genel bir sınırlama 65. maddede gösterilmiş olup Devlet, sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini, bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirir. Buna göre, sağlık hakkı Devlete bazı görevler yüklediğinden (kişilere toplumdan -Devletten- bazı şeyler isteme hakkı verdiğinden) pozitif statü hakları içerisinde değerlendirilmesi gerekmekle birlikte, Devlet e de bu görevleri yerine getirmekten kaçınabilme yetkisi tanınmıştır. Fakat bu kaçınmanın, özellikle sağlık alanında asgari seviyede tutulması gerekmektedir. 15

Sizce yasama organı olan TBMM, temel bir hak olarak Anayasada düzenlenmiş sağlık hakkının özünü ortadan kaldıran ya da sınırlayan yeni bir kanun çıkarabilir mi? Milletlerarası Andlaşmalar Anayasamızın 90. maddesinde milletlerarası andlaşmalar konusu düzenlenmiştir. Söz konusu hükme göre, Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı devletlerle ve milletlerarası kuruluşlarla yapılacak andlaşmaların onaylanması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlıdır. Bununla birlikte, ekonomik, ticari veya teknik ilişkileri düzenleyen ve süresi bir yılı aşmayan andlaşmalar, Devlet Maliyesi bakımından bir yüklenme getirmemek, kişi hallerine ve Türklerin yabancı memleketlerdeki mülkiyet haklarına dokunmamak şartıyla, yayımlanmayla yürürlüğe konabilir. Bu durumda bu andlaşmalar, yayımlarından başlayarak iki ay içinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgisine sunulur. Milletlerarası bir andlaşmaya dayanan uygulama andlaşmaları ile kanunun verdiği yetkiye dayanılarak yapılan ekonomik, ticari, teknik veya idarî andlaşmaların Türkiye Büyük Millet Meclisince uygun bulunması zorunluğu yoktur; ancak, bu durumdaki ekonomik, ticari veya özel kişilerin haklarını ilgilendiren andlaşmalar, yayımlanmadan yürürlüğe konulamaz. Türk kanunlarına değişiklik getiren her türlü andlaşmalarda da, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu andlaşmayı onaylamayı bir kanunla uygun bulması gerekir. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalar ile kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır. Görüldüğü gibi, yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmünde olmakla birlikte, bunların Anayasaya aykırılığı ileri sürülememekte ve iptalleri için Anayasa Mahkemesine başvurulamamaktadır. Bu sebeple, iç hukukun bir parçası olan milletlerarası andlaşmalar, Anayasaya aykırı olsa bile uygulanırlar. Sağlık alanında da iç hukukumuzun bir parçası haline gelmiş birçok milletlerarası andlaşma bulunmaktadır. Bunlardan bazıları aşağıda gösterilmiştir: İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi Biyoloji ve Tıbbın Uygulanması Bakımından İnsan Hakları ve İnsan Haysiyetinin Korunmasına Dair Sözleşme İşkencenin ve Gayri İnsani ya da Küçültücü Ceza ve Muamelenin Önlenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi Kanunlar Kanunlar, yetkili yasama organı (Türkiye Büyük Millet Meclisi) tarafından Anayasada öngörülen usul ve şekillerde (AY.m.88 vd.) kabul edilip Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe konulan genel, soyut ve sürekli nitelikte yazılı hukuk kurallarıdır. Yasama yetkisinin devredilebilmesi mümkün değildir; fakat kanunla düzenlenmesi zorunlu olan konularda yasama organı ana bir kanun çıkartarak, uygulanmasının düzenlenmesini yönetsel metinlere (tüzük, yönetmelik) bırakabilir. Anayasanın açık ve kesin hükmüne, sözüne ve özüne aykırı hüküm koyan bir kanun, konu yönünden Anayasaya aykırıdır. Anayasada açıkça öngörülmemiş bir konunun kanunkoyucu tarafından düzenlenmesi, Anayasanın temel ilkelerine aykırı olmamak şartıyla yasama organının takdirine bırakılmıştır. Bakanlar Kurulunun, Anayasa nın 91. maddesi uyarınca Türkiye Büyük Millet Meclisi nden aldığı yetkiye dayanarak çıkardığı Kanun Hükmünde Kararnameler de kanun gibi etkili olur; kanun hükmünde kararnameler yasama organından geçinceye kadar kanunlara eşittirler ve yasama organı onaylayınca da kanun olurlar. Kanun çıkartmanın çok uzun zaman alması ve olağanüstü durumlarda toplumu değişen şartlara kısa sürede uydurma çabası, kanun hükmünde kararname çıkartılmasının sebepleri arasında yer 16