SABIRLI VE HOŞGÖRÜLÜDÜR Hoşgörü şevkati, sabır ise kanaati doğurur. Niyazi F. ERES Hoşgörü, yeryüzünde yaşayan her insanın, bir diğerine göre farklı düşündüğünü, hissettiğini ve davrandığını temel alan ve insanların birbirlerini kabul etmelerini sağlayan bir değerdir. Başarılı insanlar, bilinçli sabırları ve hoşgörüleriyle endişelere kapılmazlar. Bu insanlar, çağdaş değerlere ahlaki çerçeveler içerisinde her zaman açıktır. Sabır ve hoşgörü içinde kendilerine güven duyarlar, kendilerini ve olayları sorgulayabilirler. Bilinçli sabır ve hoşgörü, başarılı insanların erdemlerindendir. 1 / 13
Sağlığın kıymetinin hastalanınca anlaşıldığı gibi hoşgörünün de ancak agresif ve çatışma ortamlarında, anlaşmazlık ortamlarında kıymeti anlaşılır, değer kazanır. Herhangi bir olay, sorun, anlaşmazlık vs. yokken hoşgörünün gelişmesi, korunması gibi bir çaba harcanmayınca, gerektiğinde de ortaya çıkarılamayacaktır. Hoşgörü, sevgiyle, adaletle mayalanmıştır. Hoş görmek, rencide etmemeyi, kırıcı olmamayı, affedici olmayı gerektirir. Hoşgörü, affedilebilecek kusurları hata arama mantığından uzak olarak düzeltme hususunda fırsat vermek, yardımcı olmak gibi davranışları gerektirir. Bu davranış sonucunda hem olaylara hem kişilere hem de kendimize bakış açımız genişler. İnsanların bize, bizim insanlara hoşgörümüz artar. Hoşgörü anlayışı tam olarak olgunlaşmış olan insan, haksızlığın olduğu yerlerde hoşgörü göstermek yerine adil yönünü ortaya koyar. Çünkü hoşgörü, insanları ve yaşanan hayatı doğru olana yönlendirmek için ortaya konan bir değerdir. Hoşgörü, adil olmanın da bir parçasıdır ve ikisi birden bir ahlak anlayışının unsurudur. Hoşgörü bir aldırmamak, boş vermek, kayıtsız kalmak, görmemezlikten gelmek değildir. Hoşgörü bir değerlendirme ve anlamlandırma sonucu anlayışlı olmaktır. Hoşgörü, aklın, hikmetin aydınlattığı, sevginin şekillendirdiği bir duygudur. 2 / 13
Başarılı insan bu hoşgörü içerisinde, hiçbir fikrin ne mutlak yanlış ne de mutlak doğru olduğu noktasından başlayarak gözü kapalı dogma, formül ve kör inançlardan kendini arındırmıştır. Hoşgörü Türk toplumunun ahlaki bir özelliğidir. Ve tarihte de en umulmaz durumlarda dahi bu hoşgörüyü ortaya koymuştur. Fatih Sultan Mehmet Han, İstanbul un fethinden sonra, umulanların aksine büyük bir hoşgörü içinde gayri müslim cemaatleri, kendi liderleri yönetiminde inanç ve ibadetlerinde serbest bırakmıştır. Çanakkale Gelibolu Yarımadasında ölen on binlerce Anzak, yine bu tarihsel Türk hoşgörüsünün kucağında yatmaktadır. Orada, ölen Anzaklar ın ailelerine hitaben Atatürk ün bir hitabesi vardır: Ey analar, babalar! Çocuklarınız için üzülmeyin. Onlar bizim topraklarımızda genç yaşta hayatlarını kaybetmişlerdir. Onlar artık bizim de çocuklarımızdır. Müsterih olunuz. İşte size, tarihimizden hoşgörünün gerçek örnekleri. Başarılı insan da böylesine güçlü bir hoşgörü erdemi ile hareket eder. Hz. Mevlana da bu hoşgörü içerisinde seslenir insanlığa: 3 / 13
Gel, gel, gel Ne olursan ol yine gel! Kâfir, putperest, Mecusi olsan da yine gel. Bizim dergâhımız ümitsizlik dergâhı değildir, Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel. Başarıya ve hoşgörüye meyletmiş insan, ait olduğu toplumun en alt kademesinden en üst kademesine kadar, hoşgörü meltemi estirir. Böylece, çevresini yaşanabilir hale getirir. Başarılı insan, hoşgörü erdemiyle, çevresindeki insanlara model oluşturur. Bu insan ve etrafındaki kişiler, hoşgörü çatısı altında başarılarını şekillendirirler. Hoşgörüsüz davranışların sonucunda ulaşılan başarının temelinde kötülük, adaletsizlik, kırık kalpler, kibir, dargınlıklar, haksızlıklar, ahlar, şiddet vs. vardır. Temeli böylesine çürük olan bir başarı ise gerektiği gibi yükselemez ve çöker. 4 / 13
Hoşgörülü insanın beden dili, mimik ve jestleri de hoşgörülüdür. Bu tür insanları kaşları çatık, sesleri yüksek, mimik ve jestleri sert, bedeni gergin olarak görmeniz çok zordur. Bu insanların düşünceleri dışlarına yansımıştır. Başarılı insanın hoşgörü anlayışının içi boş değildir. Ütopik ve hayalperest bir görüşü yoktur. Hoşgörü hamurunu, özveri, anlayış, adaleti affedicilik gibi katkılarla yoğurmuştur. Hoşgörü, hem toplumsal bütünlüğü, adaleti ve düzeni sağlar hem de kişinin bu hoşgörüsünün getirisi olarak sağladığı değerlerle başarı hedeflerine ulaşmasını kolaylaştırır. Hoşgörünün değerini artıran her insan bir gönül insanı olarak her yerde her gönülde yer bulur. Özelliklede hedeflediği başarıların zirvesinde Hoşgörü, farkındalığı artırır. Başarılı insanların hoşgörüsü gelişmiştir hor görüsü değil Hoşgörü, yapılan her şeyin kolayca kabul edilip onaylanması değildir. Hoşgörü, başkalarının görüşlerini anlama yeteneği ve acı bir duygu beslemeden, anlayışlı bir tartışma arzusudur. Ma cintosh 5 / 13
Hoşgörü göstermek, öğrenilmiş bir sabırla her şeye katlanmak demek değildir. Yaptığımız tanımdaki gibi hoşgörü, bir başka insanı veya kendimizi kabul etmek, onun olduğu gibi olmasına izin vermek, yargılamamak ve sevgiyi azaltmamaktır. Fakat hoşgörü, bir başkasının ya da olayın bize zarar vermesine izin vererek bunları sineye çekip sabretmek değildir. Yoksa adalet kavramından ödün verilmiş olur. Hoşgörünün genişliği ölçüsünde ilişki ve iletişimde geniştir. Hoşgörü, insanlığın bir parçasıdır. Hoşgörü, hayatın parçası, insan olmanın ilk adımlarından, başarının tatlarındandır. Başarılarımı zın huzurlu olması, hayatla ve insanlarla ilişkilerimize, iletişimimize bağlıdır. Bunun için ise gereken şey hoşgörüdür. Hoşgörünün olmadığı yerde öğrenilmiş sabır vardır ki bu, sadece zoraki davranılmasını sağlar. Sabır, bir zorlama, bir bastırma duygusu gerektirirken, hoşgörü bir rahatlama, emin olma, kontrolü ele alma durumlar ortaya koyar. Sabır göstermek, kişinin stres düzeyini artırır, bazı şeyleri içine atmasına, bazı şeyleri de sineye çekmesine sebep olur ve kişiyi içten içe rahatsız ederken, hoşgörü kişinin tercihlerini artırır. Hoşgörü erdemin kullanmayı ilke edinen insan, hem olaylara hem de ruh salığına hâkimdir. Kendinize Hoşgörülü müyüm, yoksa öğrenilmiş bir sabır göstererek bir şeylere zoraki katlanıyor muyum? diye sorun! 6 / 13
Hoşgörü düzeyi arttıkça iyiliklerin düzeyi, iyiliklerin düzeyi arttıkça da hoşgörünün düzeyi artar. İçinde kötülük olan insanlar hoşgörülü olamazlar fakat öğrenilmiş bir sabır gösterebilirler. Oysaki hoşgörü, iyiliği artırır, kişinin ahlaki seviyesini yükseltir ve başarılarını haklı, adil, gerçek ve doğru kılar. Hoşgörülü bir kişi aynı zamanda hoşgörü gösterdiği kişilerinde hoşgörü sahibi olmalarına yardım eder. Gördüğü hoşgörü karşısında düşünen kişi, kendini sorgular ve Ben de böyle bir hoşgörü sahibi olabilir miyim? diye sorar. Tek bir hoşgörü sahibi insan dahi bir toplumsal reaksiyon oluşturarak bu hoşgörüsünü yayabilir. Örnek mi istiyorsunuz? Hz. Muhammed, Hz İsa, Hz Mevlana, Yunus Emre Bütün din öğretileri de, peygamberler de, filozoflar da, hoşgörüyü methetmiş, bu davranışın toplumsal ve kişisel faydası üzerinde durmuşlardır. Üzerinde bu kadar durulan bir erdem, başarılı insanın da doğal olarak benimsediği bir davranıştır olacaktır. Hoşgörülü olayım derken, aşırı müsamahakâr olmamak bu konudaki hassas noktadır. Aşırı ve bilinçsiz bir hoşgörü, itibarınızı, kontrolünüzü ve başarılarınızı kaybetmenize sebep olur. Suiistimale açık bir erdem olan hoşgörüyü ortaya koyarken iyi bir gözlemci ve insan sarrafı da olmalısınız. Çünkü aşırı müsamahakâr davranışlarınız kişilerin sizi kullanmasına ve zor durumda bırakmasına sebep olabilir. 7 / 13
Hoşgörü, başarılı insanın altıncı duyusudur. Hayat bahçesinin en güzel ve en hoş kokulu çiçeğidir hoşgörü. Maalesef insanlar, bu değerli erdemleri kullanamıyorlar. Bunun yerine ucuz, değersiz ve insanı başarıdan, insani değerlerden, maneviyattan uzaklaştıran şeyleri kullanıyorlar. Zira bu şeyler ucuz elde ediliyor, diğerleri ise pahalı. Okuyacağınız şiir bir hayat dersi niteliğindedir ve şairi S. Güngör dür. Kendisine ulaşamadım ve hoşgörüsüne sığınarak Paha adlı bu şiiri sizlerle paylaşıyorum. PAHA Çıktım 8 / 13
Önce seni dinledim sonra yağmurun sesini Yağmura gittim... Sürdük yüzümüze toprağın kokusunu Kırdık yelkovanı akrebi Yürüdük... İçimizdeki bestesiz şarkıya kapılıp Arşınladık sokakları... Dönüyorduk ki cihan sokaktan Büyük bir tabela çarptı gözümüze -yok yok... morarmadı (!) - 9 / 13
CİHAN-I ÇARŞIDA İNSANLIK DÜKKÂNI Girdik dükkandan içeri Sorduk sual eyledik -zira bedava- Bakmak ucuz Sormak bedava Almak... Bir almak pahalı 10 / 13
Hırs ucuz İhtiras ucuz Kanık pahalı Fitne ucuz Fesat ucuz Hüsnüniyet pahalı Öfke ucuz Kavga ucuz Hoşgörü pahalı 11 / 13
Kin ucuz Nefret ucuz Sevgi pahalı Yalan ucuz Riya ucuz Hakikat pahalı Pahalı! Almak pahaları 12 / 13
Ve Olabilmek İnsan / çok... -paha biçilemedi - S. Güngör Yazan: Niyazi Fırat Eres www.gencgelisim.com 13 / 13