TanerKaya. doğanın yeniden uyanışıyla herkese merhaba! Değerli Okurlarımız,



Benzer belgeler
10 kişiden birinde işitme kaybı vardır, bu kayıp normal konuşmayı ve anlayabilmeyi etkiler. Aşırı sese maruz kalma işitme kaybının en sık sebebidir.

HİPERTANSİYON TEDAVİ KILAVUZU VE YAŞAM TARZI ÖNERİLERİ

Hipertansiyon. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı. Toplum İçin Bilgilendirme Sunumları 2015

Kansız kişilerde görülebilecek belirtileri

Dr. İLKER BOZDAĞ (İŞYERİ HEKİMİ)

Kalp Krizini Tetikleyen Durumlar ve Tedavisi. Doç. Dr. Bülent Özdemir Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı

T.C. PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ DEMİR EKSİKLİĞİ ANEMİSİ NEDİR

KALP KRİZİNDE İLK MÜDAHALE VE STENTLİ HASTANIN YAŞAMI. Uzm.Dr. Selahattin TÜREN Kardiyoloji Bölümü

Sağlıklı Kan Basıncı Sağlıklı Kalp Atımı

Prof. Dr. Lale TOKGÖZOĞLU

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

Prof. Dr. Ferit Çiçekçioğlu, Yrd. Doç. Ertan Demirdaş, Yrd. Doç. Dr. Kıvanç Atılgan

KALP KRİZİ UZ.DR.MUHAMMET HULUSİ SATILMIŞOĞLU

PIHTIÖNLER (KAN SULANDIRICI) İLAÇ KULLANIM KILAVUZLARI }EDOKSABAN (LİXİANA)

DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR

Kalp Hastalıklarından Korunma

İç Hastalıkları Anabilim Dalı Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı

Kilo verme niyetiyle diyet tedavisinin uygulanamayacağı durumlar nelerdir? -Hamilelik. -Emziklik. -Zeka geriliği. -Ağır psikolojik bozukluklar

Kan basıncının normalden fazla olmasıdır. Büyük tansiyon 140 mm Hg veya küçük tansiyon 90 mm Hg dan fazla ise yüksek tansiyon olarak kabul edilir.

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy

KAN BASINCI (TANSĐYON) Prof. Dr. Erdal ZORBA

Kolesterol yaşam için gerekli olan mum kıvamında yağımsı bir maddedir.

2. Çocukluk çağında demir eksikliği anemisi?

KADIN VE AİLE SAĞLIĞI HİZMETLERİ İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ SAĞLIK VE SOSYAL HİZMETLER DAİRE BAŞKANLIĞI SAĞLIK VE HIFZISSIHHA MÜDÜRLÜĞÜ

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

9. Sigarayı bırakma zamanı

TRANSFERRİN ERİTROSİT. Transferrinin normal değerleri: Transferin seviyesini düşüren sebepler. Eritrosit; RBC: Red Blood Cell = Alyuvar

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler

Damar Tıkanıklığı Nedir ve Belirtileri Nelerdir?

Akdeniz Anemisi; Cooley s Anemisi; Talasemi Majör; Talasemi Minör;

Baş ağrısı, başta ve bâzen de boyun veya sırtın üst kısmında gerçekleşen ağrılara verilen ortak isimdir. Yaygın ağrı şikâyetlerinden biridir ve hemen

Sigara sağlığa zararlı olmasına rağmen birçok kişi bunu bile bile sigara kullanmaktadır. En yaygın görülen zararlı alışkanlıkların içinde en başı

Gastrointestinal Sistem Hastalıkları. Dr. Nazan ÇALBAYRAM


Genellikle çocukluk ve gençlik döneminde başlayan astım kronik bir solunum sistemi hastalığıdır.

Sigaranın Vücudumuza Zararları

T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Tüberküloz Daire Başkanlığı. VEREM HASTALIĞI ve VEREM HAFTASI

Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği tarih ve sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Omega 3 nedir? Balık ve balık yağları, özellikle Omega-3 yağ asitleri EPA ve DHA açısından zengin besin kaynaklarıdır.

ÇINLAMA KONUSUNDA EN SIK RASTLANAN SORULAR

Ankilozan Spondilit BR.HLİ.065

KALP DAMAR SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI RİSKLERİNDEN KORUNMA

BÖBREK HASTALIKLARI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Böbrekler ne işe yarar?

ADOLESANA VERİLMESİ GEREKEN KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ. Doç Dr Müjgan Alikaşifoğlu

Hisar Intercontinental Hospital

YÜKSEK KOLESTEROL. Hiperkolesterolemi; Yüksek kolesterol sebepleri nelerdir?

IX. BÖLÜM KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011

Ayberk Eskrim Kulübü - SEZON BAŞI YILLIK SAĞLIK ÖYKÜSÜ FORMU

Tansiyon Günlüğü Sadece kaydedin

ÇEVRESEL SİNİR SİSTEMİ SELİN HOCA

Op Dr Aybala AKIL. ACIBADEM Bodrum Hastanesi

Diyabet ve diş-dişeti sorunları TÜRKİYE ENDOKRİNOLOJİ VE METABOLİZMA DERNEĞİ DİABETES MELLİTUS ÇALIŞMA VE EĞİTİM GRUBU

Prof. Dr. Pınar AYDIN O DWEYER

TÜBERKÜLOZ Tüberküloz hastalığı gelişimi için risk faktörleri

Pazartesi İzmir Basın Gündemi

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın

T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Tüberküloz Daire Başkanlığı VEREM HASTALIĞI

Anne Sütünün Önemi. 10.Sınıf Kadın Sağlığı Hastalıkları ve Bakımı. Anne Sütünün Önemi. Anne Sütünün Önemi. Anne Sütünün Önemi

Diyabet ve egzersiz TÜRKİYE ENDOKRİNOLOJİ VE METABOLİZMA DERNEĞİ DİABETES MELLİTUS ÇALIŞMA VE EĞİTİM GRUBU

KULLANMA TALĐMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALĐMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Tüberküloz Daire Başkanlığı VEREM HASTALIĞI VE VEREM HAFTASI

KULLANMA TALİMATI. VİTA B 250/250/1 mg enterik kaplı tablet Ağızdan alınır.

NEFRİT. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Genel Bilgiler. Nefrit

Eğer metabolizmanızda bir sorun varsa, başta kilo kontrolünüz olmak üzere vücudunuzdaki pek çok şey problemli hale gelir.

KULLANMA TALİMATI. VENDİOS 600 mg tablet Ağızdan alınır.

TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN ZARARLARI PASİF ETKİLENİM

Diyabet Nedir? Diyabetin iki tipi vardır:

İŞ SAĞLIĞI ve GÜVENLİĞİ EĞİTİMİ G Ü R Ü L T Ü

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU

TROMBOSİTOPENİ KONTROLÜ

HASTALIKLARA ÖZEL BESLENME

PIHTIÖNLER(KAN SULANDIRICI) İLAÇ KULLANIM KILAVUZLARI DABİGATRAN(PRADAXA)

NÖROMUSKÜLER HASTALIKLAR

TİTREŞİM. Mekanik bir sistemdeki salınım hareketlerini tanımlayan bir terimdir.

KULLANMA TALİMATI. NEROX-B12, 30 ve 60 tabletlik blister ambalajlarda sunulan B vitamini kompleksidir.

YETERLİ VE DENGELİ BESLENME NEDİR?

Vitaminlerin yararları nedendir?

KULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

Zehirlenmelerde İlkyardım. Zehirlenmeler. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın Acil Tıp AD

Diyabet ve göz sorunları

İnfluenza virüsünün yol açtığı hastalıkların ve ölümlerin çoğu yıllık grip aşıları ile önlenebiliyor.

Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi. Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı

KAPAK HASTALIKLARINDA TEDAVİ YÖNTEMLERİ NELERDİR?

Hiperlipidemiye Güncel Yaklaşım

VÜCUDUMUZDAKİ SİSTEMLER. Boşaltım Sistemi

Şişmanlık (obezite); sağlığı bozacak düzeyde vücutta yağ miktarının artmasıdır.

BARİATRİK AMELİYATLARIN KİLO VERMENİN ÖTESİNDE 7 ÖNEMLİ YARARI

OKUL ÇAĞINDA BESLENME

Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu. Yaşlı Bakım-Ebelik. YB 205 Beslenme İkeleri

KULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

Doç. Dr. Orhan YILMAZ

HİZMETE ÖZEL. T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu DOSYA

11. SINIF KONU ANLATIMI 25 İNSAN FİZYOLOJİSİ SİNİR SİSTEMİ-9 ÇEVRESEL (PERİFERİK) SİNİR SİSTEMİ SİNİR SİSTEMİ HASTALIKLARI

LENFÖDEM ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ GEREKTİREN BİR HASTALIKTIR!

09/11/2015 ANEMİ (KANSIZLIK)

İl Çevre ve Orman Müdürlüğü ile Birlikte Şehrin Gürültü Haritasının Çıkarılması

Kaç çeşit yara vardır? Kesik Yaralar Ezikli Yaralar Delici Yaralar Parçalı Yaralar Enfekte Yaralar

Koroner Arter Hastalıkları ve Tedavisi

KULLANMA TALİMATI. UROCARE 3 g saşe Ağızdan uygulanır.

DIŞ KULAK YOLUNDAN YABANCI CİSİM / POLİP ÇIKARTILMASI AMELİYATI HASTA BİLGİLENDİRME VE ONAM (RIZA) FORMU

Transkript:

Bağımsız Sağlık Hiz. San. Tic. A.Ş. adına İmtiyaz Sahibi Yrd. Doç. Dr. Taner KAYA Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Dr. F. Hülya KURBAN Reklam ve Tanıtım Müdürü Derya BATMAZ ÜNEY Yayın Kurulu Doç. Dr. M. Vedat KOCA Uzm. Dr. A. Orhan DENGİZ Op. Dr. Ali Fuat PAKER Uzm. Dr. Ali Sait ÇAL Uzm. Dr. Aslı BAHAR TURAN Op. Dr. Bektaş Kemal ASLAN Op. Dr. Bülent AYMELEK Uzm. Dr. Caner YILDIZ Op. Dr. Deniz GÜLERYÜZ ÇAKMAK Op. Dr. Fatih Volkan TERCAN Op. Dr. Gürsu ÖZER Uzm. Dr. Harun YILMAZ Uzm. Dr. Hülya AKDENİZ ÜNTUT Uzm. Dr. İhsan MAĞUNACI Op. Dr. Meftun ALİCAN Uzm. Dr. Mehmet Fethi ALİŞİR Op. Dr. Murat CERAN Uzm. Dr. Mustafa ERCAN Op. Dr. Mustafa SEZEN Op. Dr. Osman Okan YAMAN Uzm. Dr. Önder BEKAR Op. Dr. Ruhi SAYAR Uzm. Dr. Seyfi KAMBEROĞLU Op. Dr. S. Sinan KEJANLIOĞLU Op. Dr. Tevfik ÖNCAN Op. Dr. Uğur Barış ÖZKAL Op. Dr. Yavuz Selim DAYIOĞLU Dr. Göksel AYDOĞAN Dr. Sabir ZEYVER Dr. Yalçın KATI Uzm. Ecz. Enver SARAÇOĞLU Dyt. Elif Naz DUMAN doğanın yeniden uyanışıyla herkese merhaba! Değerli Okurlarımız, Yrd. Doç. Dr. Taner KAYA Mesul Müdür / Başhekim Doğanın yeniden canlandığı, ağaçların yeşerdiği, rengarenk çiçeklerin açtığı ilkbahar aylarında sizlere de coşkulu, sağlıklı, mutlu günler diliyorum. Dergimizin yeni sayısında da sizlere sağlıklı yaşam ve hastalıklar konusunda aydınlatıcı bilgiler sunacağız. Yaşam kalitenize katkı verdiğimiz ölçüde bizler de mutluluğunuza ortak olacağız. Anadolu Hastanesi ailesi olarak sizlere güler yüzlü, kaliteli ve güvenli sağlık hizmeti sunmaya çalışırken sizlerin ilgi ve desteğiyle büyüyerek, gelişerek daha kaliteli hizmet vermek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Güveninize ve ilginize sonsuz teşekkürler. 2014 SAYI : 10 YIL: 4 Yazışma Adresi : Özel Bursa Anadolu Hastanesi İzmir Yolu No:105 Nilüfer / BURSA Tel: (0224) 451 09 09 Fax: (0224) 451 53 00 E-mail: reklam@bursaanadoluhastanesi.com www.bursaanadoluhastanesi.com Görsel Tasarım ve Baskıya Hazırlık: AERONORM Advanced Creativity FSM Bulvarı Gazi Sk. Özkaya Apt. No: 8/1 Nilüfer / Bursa Tel: (0224) 242 22 88 E-mail: aeronorm@aeronorm.com www.aeronorm.com Sağlık sorunlarının çözümlendiği, yüksek kalitede sağlık hizmetlerinin sunulduğu, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının mutlu olduğu, 14 Mart Tıp Bayramları nın gerçekten bayram havasında kutlandığı, ülkemizin daha refah daha demokrat daha aydınlık yarınlarında birlikte olmak dilekleriyle saygı ve sevgiler... TanerKaya Baskı : Renkvizyon Matbaa Reklam Tanıtım Hizmetleri Anadolu Mah. Karlıdağ Cad. No: 32 Yıldırım/Bursa Tel: (0224) 251 04 14 Fax: (0224) 251 04 15 E-mail: info@renkvizyon.com www.renkvizyon.com.tr

Dr. Hülya KURBAN Başhekim Yardımcısı / Editör Anadolu Sağlık Dergisi nin Değerli Okurları, Dergimiz yayın hayatının üçüncü yılını doldururken sizlerle tekrar buluşmanın sevinci içindeyiz. Soğuk ve kasvetli kış günleri nihayet yerini ılık ve rengarenk ilkbahar mevsimine bıraktı. Kış mevsiminin kısa ve soğuk günlerinin insan vücudunda yarattığı stresi yavaş yavaş üzerimizden atıyoruz. Tabiatın canlanması ve günlerin de uzaması ile ruhlarımızı ve bedenlerimizi dinlendirmek için daha çok neden bulabiliyoruz. Gün ışığından daha çok yaralanabiliyor, doğada ve deniz kenarında yürüyüşler yapabiliyor ve doğanın varlığı ile varoluşumuzu daha çok hissedebiliyoruz. Yalnızca bütün bunları yapabilmek için, ruh ve beden sağlığımızın yerinde olması gerekiyor. Dergimizin bu yeni sayısında sağlığımızı ilgilendiren çok özel konularda uzmanlarımız sizleri bir kez daha aydınlatıyor ve bilgilendiriyor. Dünyadaki en önemli zenginlik kaynağının okumak, öğrenmek ve bilgi dağarcığımızı genişletmek olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle dergimizin yeni sayısı ile sizleri biraz daha bilgilendirmenin mutluluğu içerisindeyim. Sağlıklı bir ilkbahar ve yaz mevsimi yaşamanız dileklerimle... Hülya Kurban 3

Boyun ve Kol Ağrıları Op. Dr. Osman Okan YAMAN Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Boyun ve kol ağrıları günlük yaşamımızda nerdeyse hepimizin başına gelmiştir, ama çoğumuz bunu çok önemsemeyiz. Oysa bu ağrılar pek çok önemli hastalığın habercisi olabilir. Eğer bu ağrılar özellikle sol kolda ve göğüste zaman zaman oluyorsa kalp hastalıklarının ve damar bozukluklarının belirtisi olabilir veya omuz ve adale sisteminde bozukluklar,eklem problemleri de benzer ağrılar yapabilir. Ancak çoğunlukla günlük yaşamda eğer sabit noktaya bakarak çalışıyorsanız, boyun kaslarınız zayıfsa sizleri bekleyen tehlike şüphesiz boyun fıtıkları olacaktır. Her kol ve sırt ağrısı boyun fıtığını gösterir mi? Tabiiki hayır. Boyun fıtıkları genelde her iki kol ve kürek kemiklerinin altında saplanıcı tarzda ağrı yapar. Bu tek veya çift taraflı olabilir. Çoğu hasta sırtında boyna doğru şişlik tarif eder. Çoğu ağrıda; kolda ve ellerde güçsüzlük, özellikle uyuşukluk, karıncalanma hissi, ellerde eski becerinin olmaması, parmakların birleşmemesi ve masaj yaptırma isteği ortaya çıkar. Çoğunluklada sabah uyanınca kolda uyuşukluk ve ağrı şikayeti tek şikayet olup şikayet giderek gün içinde rahatlar. Boyun fıtığı nedir? Boyun kemikleri arasındaki eklemlerin içeriğinin komşu sinirsel yapılara bası oluşturması sonrası ortaya çıkar. Normalde olmayan bu bası kasların zayıflığı, travma, romatizmal hastalıklar sonrası eklem yapısının bozulması yırtılması ve kireçlenmesi ile oluşur. Belirtiler sadece kolda ağrı ve uyuşukluk mudur? Baş dönmesi Baş hareketleri ile göz kararması ve baş dönmesinin artması, Tansiyonda yükselme ve düşme Alın kısmında ve başın bir yarısında olan ve sıklıkla migrenle karıştırılan, çoğu kez uyumak dinlenmekle geçen başağrıları Unutkanlık, dikkat dağınıklığı da en sık rastlanan şikayetlerdir. Bu şikayetler boyun kemikleri içinden beyin, denge ve tansiyon regülasyon merkezlerine giden kan akımının düşmesi nedeniyle olmaktadır. Hastalık gerçekten bende var mıdır? İlgili şikayetlerle omurga ve sinir hastalıkları ile ilgilenen bir uzman hekimin muayene ve görüşü çok önemlidir. Yapılan muayene boyun röntgen ve MR tetkiki ve yorumu hastalığın varlığı aşaması konusunda bilgi verir. Boyun düzleşmesi boyun fıtığı mıdır? Çoğu hekimin kullandığı bu tabir boyun fıtığının ilk aşamalarıdır. Bu aşamada boyun egzersizleri ilaçlar ve fizik tedavi, masaj tedavisi, yüzmek hastalığın ilerlemesini önler. Ancak uyuşukluk kuvvetsizlik sinir basısını gösterir ki bu hastalıkta önemli aşamadır. Hangi aşamada operasyon gerekir? Ne kadar olumlu sonuç alırız? Operasyonun gerekliliği yaşam kalitesini yükseltmek ve sinir hasarını önlemektir. Teknik olarak küçük bir delikle yaklaşık 1 4

saat süren operasyon sonuçları yüz güldürücü olup, operasyondan 3-4 saat sonra hastalar ayağa kalkıp yürüyebilmektedir. Ameliyat sonrası 2. gün çoğu hasta şikayetlerinden kurtulup günlük aktivitelerinin büyük kısmını yapabilmektedir. Çoğu hastada baş dönmesi şikayeti uyuşukluk ve ağrı dramatik olarak düzelmektedir. Erken tanı ve tedaviyle kuvvetsizlik tama yakın düzelir. Şahsen operasyon sonrası hipertansiyon ve migren tanısı ile tedavi gören hastaların şikayetlerinin ilaçsız düzeldiğini gözlemledim. Riskli bir cerrahi midir? Erken tanı, doğru tanı ve tedavi, hekim seçimi cerrahinin riskini diğer cerrahilerden farksız hale getirmiştir. Günümüzde kullanılan küçük açılımlı cerrahi ve teknikler, kullanılan tıbbi malzemeler cerrahi başarıyı üst seviyelere taşımıştır. Boynuma platin konulur mu? Eskiden hastalardan alınan kemik yapılar cerrahi başarıda başarı oranını oldukça olumsuz etkiliyor ve çoğu hasta disk mesafesi çökmesi nedeniyle boyun ağrısından yakınıyordu. Günümüzde pek çok değişik teknoloji harikası ürünler protezler bu cerrahide kullanılmaktadır.bunlar başarıyı artıran ürünlerdir. Ameliyat sonrası fizik tedavi veya spor gerekir mi? Buna hekiminiz ve sizin diyaloğunuz sonrası karar verilmesi gerekir. Boyun fıtığından nasıl korunabilirim? Şüphesiz spor yapıp boyun ve bölgedeki kasları güçlendirmeliyiz. Sabit noktaya uzun süre bakılması boyun kaslarını zayıflatır. Bu nedenle muhasebe, bilgisayar, el işi zanatkarları vb mesleklerde meslek hastalığıdır. Bilinçsiz masaj önemli bir nedendir! Yastık seçimi, önemli olup ortopedik yastık veya baş-omuz yüksekliğini koruyan yastık seçilmelidir. Yüzüstü yatmak boyun kaslarını zorlar! Kadınlarda büyük göğüs yapısı da bölge kaslarını zorlar ve fıtığı kolaylaştırır. 5

Gut Hastalığı Nedir? Uzm. Dr. Önder BEKAR İç Hastalıkları Uzmanı Vücuttan uzaklaştırılması gereken maddeler, ürik aside dönüştürülerek atılır. Ürik asit, pürin denilen maddelerin yıkım ürünüdür. Özellikle protein yapısındaki maddelerin atım şekli olan ürik asidin, atılmasında bir sorun varsa ya da çok fazla üretiliyorsa bu madde vücutta birikir. Kanda bulunan miktarı artar. Ürik asidin eklemlerde birikmesi sonucu burada iltihap oluşur. Bu soruna gut hastalığı denir. Kronik böbrek iltihabı olanlarda, idrar söktürücü ilaç kullananlarda, kandaki ürik asit miktarı artar. Bazı hastalıklar, Gut Hastalığı nın ortaya çıkmasına neden olur. Bunlar; şeker hastalığı, yüksek tansiyon, şişmanlık gibi Kalıtsal faktörler, (soya çekim) bir çok hastalıkta olduğu gibi, Hut Hastalığı nda da önemli bir faktördür. Doğuştan gelen bazı hastalıklar gut için bir risk faktörüdür. Erkeklerde daha çok görülür. Yaş ilerledikçe görülme riski artar. Beslenme tarzı daha önceleri önemli bir neden olarak görüldüyse de, günümüzde, bunun hastalığa yakalanma riskinde fazla bir artış gösterdiği saptanamamıştır. Fakat alkol ve sigara kullanımı neden olabilir. Şişmanlık Gut Hastalığı riskini arttımaktadır. Gut Hastalığı nın Belirtileri Gut Hastalığı ataklar halinde gelir. İlk atak şiddetlidir. Eklemlerde ağrı ve şişme olur. Özellikle ayak baş parmağında görülür. Parmak, çok hassaslaşır, şişme, kızarıklık ve ağrı hissi uyanır. Gece ya da sabaha karşı, uykudan uyandıracak kadar rahatsız edici bir ağrıdır. Ataktan sonra, hastalık, herhangi bir belirti vermeden devam eder. Sadece yapılan testlerle, kandaki ürik asit miktarının yüksek olduğu saptanır. Bu durum, başka atak geçirene kadarki, yani iki atak arasındaki, ara dönemdir. Gut hastalığı, romatizmal bir hastalıktır. Diğer hastalıklardan farklı olarak zaman zaman ortaya çıkar. Sıklıkla ayak baş parmağındaki iltihapla kendini gösterir. Müzmin bir hastalık olan Gut un, kesin tedavisi yoktur. Erkeklerde kadınlara oranla daha fazla görülür. Gut Hastalığı, en çok 40-65 yaş arasında ortaya çıkar. Kadınlarda genelde Menopoz döneminden sonra görülür. Gençlerde görülmesi çok düşük bir ihtimaldir. Gut Hastalığı nın Nedenleri Hastalığın nedeni, ürik asit miktarının kanda ve dokularda artmasıdır. Bu ürik asit miktarının artmasında bazı faktörler rol oynamaktadır. Vücutta ürik asit üretimi aşırı derecede artmıştır ya da ürik asidin böbreklerden atılmasında bir bozukluk vardır. 6

Eklemlerde, tuz kristalleri biriktiğinden, hareket kısıtlanması görülür. Ayrıca şekil bozuklukları, eklemlerin görevini yapamaması gibi durumlar ortaya çıkar. Bu tuz kristalleri, deri altında, avuç içinde, parmak uçlarında da şişliklere neden olur. Bir zararı yoktur. Fakat çok büyük olduğu durumlarda alınması gerekebilir. Gut Hastalığı nın Tanısı Öncelikle uzman bir hekime başvurmalısınız. Sağlık ocakları, bunun için yeterli olmayabilir. Gut hastalığının olduğunu düşündürecek durum, kanda ürik asit miktarının yüksek olmasıdır. Yapılan testlerde bu durum saptanır fakat ürik asit miktarının yüksek olması, Gut Hastalığı nın olduğu anlamına gelmez. Bunun dışında gut tanısı koyduracak özel bir kan testi yoktur. Film çekimi de şişliklerin görülmesini sağlar. Fakat kesin tanısının konması için, eklemlerden alınan sıvıda, ürik asit kristallerinin varlığını tespit etmek gerekir. Bu eklem sıvısı, şişmiş ve ağrılı olan eklemden alınır. Gut Hastalığı nın Tedavisi Hastalığın evrelerine göre farklılık gösterir. Örneğin bazı dönemlerde, sadece kanda ürik asit yüksektir ve atak yoktur. Bu durumda kandaki ürik asit miktarını azaltıcı ilaçlar hastaya önerilir. Yapılan tedaviyle ürik asit yapımı azaltılır ya da atılımı arttırılır. Bu ilaç tedavisi hasta için çok uygun bir yöntemdir. Sık atak geçiren yani şiddetli Gut Hastalığı olanlar için uzun süreli tedavi gerekir. Yine ilaç tedavisi bu hastalar için uygundur. Hastanın, bol su içmesi gerekir. Böylece tuz kristallerinin çözünmesi arttırılır. Böbrek taşı oluşmasının da önüne geçilir. Ayrıca mutlaka diyet yapılmalıdır. Deniz ürünlerinden, hayvansal yağlardan kaçınmanız gerekir. Sizin için en uygun diyet programı, doktorunuz tarafından belirlenecektir. Bunların dışında, Gut Hastaları nın aspirin türü ilaçları kullanmaması gerekir. Rastgele alınan bu tür ilaçlar çok zararlıdır. Uygun tedavi seçildikten sonra, artık hastanın düzenli bir şekilde kontrole giderek, yapılan çeşitli testlerle, hastalığın seyri hakkında bilgilenmesi gerekir. Ayrıca kırmızı etten uzak durmak, tansiyon ve kolesterolü normal sınırları içinde tutmak, ideal kiloda olmak ve diyet yapmak, hastalıktan korunmak için yapılması gerekenlerdir. 7

8 ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ

9

Çocuklarda Demir Eksikliği Anemisi Uzm. Dr. A. Orhan DENGİZ Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Demir eksikliği anemisi her yaş grubunda ve her iki cinste de görülebilmekle birlikte özellikle 6-24 aylık süt çocuklarında ve ergenlik çağında aneminin en önemli nedenidir. Ülkemizde demir eksikliği anemisi okul öncesi dönemde %30-%40 oranında saptanabilmektedir. Annede çok ağır anemi olmadıkça zamanında doğan sağlıklı bebeklerde yeterli demir deposu vardır ve ilk 6 ayda demir eksikliği anemisi gelişmez. Altıncı aydan sonra demir eksikliği anemisinin temel nedeni hızlı büyümeyle birlikte diyette demirin yetersiz bulunması ve süt ağırlıklı beslenmedir. Ergenlik döneminde (12-18 yaş) hızlı büyümenin yanında özellikle genç kızlarda adet kanamasıyla kan kaybı, vejeteryan beslenme, yetersiz besin alımı ve zayıflama rejimleri önemli nedenlerdir. Demir niçin önemlidir? Demir, yaşam için çok önemli bir elementtir. Protein sentezi, oksijen taşınması, elektron transportu, hücre solunumu, pek çok enzimin yapı ve işlevinde görev alır. Eksikliğinde sadece anemi değil, sinir sistemi gibi diğer sistemlerin işlevlerinde de bozukluk ortaya çıkar. Demir eksikliği anemisi nasıl ortaya çıkar? Besinlerle alınan demirin ancak %10 kadarı (1-2mg/gün) barsaklardan özellikle duedonumdan emilir; geri kalanı dışkı ile atılır. Vücutta en önemli demir kaynağı eski eritrositlerin yıkımıyla açığa çıkan demirdir (20 mg). %12-25 kadarı karaciğerde gerektiğinde kullanılmak üzere depolanır. Günde 0,5-1 mg demir deri ve mukozal yüzeylerdeki hücrelerin dökülmesi ile kaybedilir. Adet gören kızlarda kanama süresince günde 1 mg kadar demir fazladan kaybedilir; besinle alınan demir miktarı artırılmazsa bir süre sonra açık ortaya çıkar. Tüm kişilerde eğer besinle alınması gerekli demir az alınırsa, emilimi bozulursa, demirin organizmadaki iletimi yapılamazsa, demire ihtiyaç artarsa ve kan kayıpları varsa demir eksikliği ve buna bağlı demir eksikliği anemisi gelişir. Demir eksikliği anemisi bir hastalık değil, bulgudur; mutlaka altta yatan nedenin ortaya konması gereklidir. Hangi çocuklar risk altındadır? 9 ve 24 ay arasındaki bebeklerde demir eksikliğine rastlanma olasılığı daha yüksektir. Bunların dışında eğer çocuğunuz, Erken doğduysa, zamanında doğan bebekler onları altı ay idare edebilecek bir demir deposu ile doğuyor. Bu depo özellikle hamileliğin son ayında oluyor. Bebeğiniz bu son ayı anne karnında geçirecek kadar sabırlı değilse erken doğduysa demir eksikliği yaşayabilir. Ama bu durumu farkedip önlem alırsanız 10

endişe edecek bir şey kalmaz. 1 yaşından önce inek sütüne başladıysa; İnek sütünde demir oranı hayli düşük. Aynı zamanda inek sütü demir emilimini de azaltıyor. Kimi zaman inek sütü bağırsaklarda küçük kanamalara neden olabiliyor ki bu da demir eksikliğine neden olur. Anne sütü alan ve katı gıdayla beslenen bebeklerde; bebeğiniz katı gıdalara geçtiği zaman daha çok demire ihtiyaç duyacak. Oyun çocukluğu döneminde(1-3 yaş); Ana sorun aşırı süt tüketimidir. Milkakolik Sendrom da denilen bu durumda sütün çocuğun açlığını oldukça kolay bir biçimde bastırması nedeniyle şişenin sonuna kadar içilmesiyle karakterizedir. Diyetin büyükbir kısmını oluşturması nedeniyle de diğer demirden zengin besinlerin alımını da engellemektedir. Okul öncesi (4-7 yaş) ve okul çocukluğu (7-12 yaş) döneminde demir eksikliği anemisi az görülmekle birlikte okul çocukluğu dönemindeki çocuklarda daha çok beslenme hataları dışındaki nedenler, mide bağırsak hastalıkları (peptik ülser, kronik inflamatuvar bağırsak hastalıkları, reflü ösefajiti vb.) sık görülmektedir. Ergenlik döneminde (12-18 yaş); Hızlı büyümenin yanında özellikle genç kızlarda menstrüasyonla kan kaybı, vejetaryan ve semivejetaryan beslenme biçimi, yetersiz besin alımı, zayıflama rejimleri, yeme bozuklukları (anoreksia nersova vb.) demir eksikliğinin sık görülmesine neden olmaktadır. Demir eksikliğinin klinik bulguları nelerdir? Anemi geliştiğinde yorgunluk, halsizlik, baş dönmesi, baş ağrısı, çarpıntı, çabuk yorulma, deri renginde solukluk, dilde ağrı, tad alma duyusunda azalma, tırnaklarda kırılma ve çizgilenme, ağız köşelerinde yara gibi yakınmalar ortaya çıkabilir. Besin değeri olmayan toprak, buz, tuz, kağıt, kireç gibi maddeleri yeme isteği olabilir. Demirin eritrosit dışındaki fonksiyonları nedeniyle sinirlilik, iştahsızlık, derslerde dikkati toplayamama, okul başarısında düşme, anlama ve algılama güçlüğü, zeka düzeyinde azalma, sık enfeksiyon geçirme gelişebilir. Süt çocukları yutma güçlüğü, ağlarken morarıp kalma (katılma nöbeti) ve gelişmelerinde duraklama, gerileme ile gelebilirler. Bebek otururken oturamaz, yürürken yürüyemez olur. Bu bulgular demir eksikliğinin erken döneminde, daha anemi ortaya çıkmadan da görülebilir. Çocukluk ve ergenlikte demir eksikliği anemisinin nedenleri nelerdir? Doğum öncesi nedenler İkiz ve çoğul gebelikler Bebekten anneye veya ikiz eşine kan geçişi Diğer kanama nedenleri Oksijensiz (hipoksi) kalmak Doğum sonrası nedenler Alım yetersizliği Beslenme yetersizliği Ek besinlere geç başlama Aşırı inek sütü kullanımı (>500ml) Vejeteryan beslenme Zayıflama rejimleri Yeme bozuklukları Emilim bozuklukları Kronik ishaller Kronik enfeksiyonlar Sindirim sistemi doğuştan anomalileri 11

Cerrahi olarak barsakların kısaltılması Emilim bozukluğu ile giden hastalıklar Anti-asit tedavisi, yüksek mide ph ı Çinko gibi elementlerin fazla alımı Demir gereksiniminin arttığı durumlar Akut veya kronik kan kaybı Paraziter enfeksiyonlar Hızlı büyüme dönemleri Düşük doğum ağırlığı olan bebekler Erken doğmuş bebekler Gebelik Demir eksikliği anemisinin laboratuvar bulguları nelerdir? Demir eksikliği olduğunda ilk önce depodaki demir azalır, serum ferritini düşer. Daha sonra serum demiri azalır, demir bağlama kapasitesi artar. Bu dönemde transferin saturasyonu azalır, ancak anemi henüz gelişmemiştir. En son dönemde demir eksikliği aşikar hale gelir, artık anemi de vardır ve buna bağlı bulgular ortaya çıkar. Demir eksikliği anemisinde eritrosit sayısı, hemoglobin, hematokrit değerleri düşüktür; ortalama eritrosit hacmi, ortalama eritrosit hemoglobini, ortalama eritrosit hemoglobin konsantrasyonu azalmıştır Eritrosit dağılım genişliği artmıştır. Eritrosit içi serbest protoporfirin düzeyi ve serum soluble transferrin reseptör düzeyi artmıştır. Kemik iliği örneği alınıp demir boyası ile boyandığında eritrosit öncüllerinde demirin hiç olmadığı veya çok azaldığı izlenir. Erişkinlerde kemik iliği aspirasyonu tanı için kullanılmaktaysa da çocuklarda tanı için çok gerekli değildir. Demir eksikliği anemisi hangi hastalıklarla karışabilir? Demir eksikliği anemisi sıklıkla akdeniz anemisi (talasemi) taşıyıcılığı ve bazı hastalıklar sonucu gelişen anemilerle karışabilir. Bu hastalıklar arasında enfeksiyonlar, böbrek yetmezliği, karaciğer hastalıkları ve kanserler sayılabilir. Akdeniz anemisi taşıyıcılığı görülme sıklığı Türkiye genelinde %2 olmakla birlikte İzmir de %5, Akdeniz Bölgesi nde yer yer %10 un üzerindedir. Ailesinde Ege adalarından, Trakya dan göçmenlik öyküsü olanlarda görülme oranı daha sıktır. Demir eksikliği tedavisine yanıt yoksa, kan sayımında doktorunuzun dikkatini akdeniz anemisi taşıyıcılığı ile uyumlu bulgular çekerse hemoglobin elektroforezi tetkikini isteyerek bu tanıyı doğrulayabilir. Akdeniz anemisi taşıyıcılığı tanısı konulsa da bunun bir hastalık durumu olmadığı, ancak aynı şekilde taşıyıcı olan biriyle evlilik halinde çocuklarda akdeniz anemisi hastalığı görülebileceği bilinmeli ve gebelik öncesi her ikisi de taşıyıcı olan çift mutlaka kan hastalıkları uzmanı tarafından değerlendirilmelidir. Demir eksikliği anemisi Akdeniz anemisi taşıyıcılığı ile birlikte de olabilir, bu durumda önce demir eksikliği tedavi edilmeli, sonra hemoglobin elektroforezi tetkiki yaptırılmalıdır. Enfeksiyonların neden olduğu anemi, özellikle ilk iki yaşta çocukları etkiler. Ağır enfeksiyonlara aneminin eşlik ettiği uzun süredir bilinmektedir. Son yıllarda hafif ve yaygın enfeksiyonlarda da anemi görülebileceği üzerinde durulmaktadır, hemoglobin değerlerinde 1,5 g/dl kadar düşme olabilir. Demir eksikliği anemisinin tedavisi nasıl yapılır? Tedavide ağızdan alınacak damla veya şurup şeklinde demir içeren ilaçlar verilir. İlaçlar genellikle günde iki kez ve tercihen çocuk aç iken, öğün aralarında verilir. Süt ve süt içeren gıdalarla birlikte verilmez, en az yarım saat geçmiş olmalıdır. C vitamini içeren içecek ve yiyecekler demir 12

emilimini artırır. Demir ilaçlarının düzenli ve yeterli süreyle kullanılması çok önemlidir. Birlikte mutlaka aileye ve hastaya dengeli ve demirden zengin beslenme hakkında bilgi verilir. Kas içine veya damardan iğne ile demir ilaçlarının verilmesi şeklindeki tedavi sadece bazı özel durumlarda gereklidir. Bunlar arasında demirin barsaklardan emiliminin olmaması, kolit gibi barsak hastalıkları, böbrek yetmezliği gibi durumlar sayılabilir. Çocuklarda ağır anemi nedeniyle kalp yetmezliği bulgularının ortaya çıkması durumunda eritrosit süspansiyonu 5 ml/kg 3-4 saat içinde vital bulgular yakından izlenerek verilir. Daha sonra demir tedavisine devam edilir. Kalp yetmezliği bulguları yoksa hastaya kan transfüzyonu yapılmaz. Demirin azı kadar çoğu da zararlı olabilir. Bu nedenle demir ilaçlarını hekimin önerdiği doz ve sürede kullanmak önemlidir. Demir tedavisinin kullanım yolu dozu ve süresi konusunda hekiminizin önerilerine uymanız bu bakımdan da önemlidir. Tedavi süresi ne kadar olmalıdır? Tedavi süresi yaklaşık üç aydır. İlk bir aylık tedaviden sonra hemoglobin değerinin normal sınırlara geldiğini görmek gerekir. Hemoglobin değeri normal değere ulaştıysa demir ilacının dozu azaltılarak 6-8 hafta daha tedaviye devam edilir. Böylece demir depoları da doldurulmuş olur. Demir tedavisi kesildikten üç ay sonra çocuk yeniden değerlendirilmelidir; yine anemi ortaya çıkıyorsa altta yatan bir neden vardır, bunun ortaya çıkarılması gerekir. İlk bir ayda hemoglobin değeri normale ulaşmadıysa bir problem vardır; çocuğun tedaviyi doğru alıp almadığı, ek kayıpların varlığı, tanının doğru olup olmadığı gözden geçirilmelidir. Demir içeren ilaçların kullanımında dikkat edilmesi gerekenler nelerdir? Demir içeren ilaçların tadı çok tatlı olmadığından bazı çocuklarda ilaç alımına karşı direnç görülebilir. Bu çocuklarda ilacın portakal suyu ile birlikte verilmesi hem tadı hem de emilimi artırması açısından yararlı olur. İlaç kullanımı ile birlikte bazı çocuklarda kabızlık veya ishal, karın ağrısı ve midede yanma hissi gelişebilir. Karın ağrısı varsa ilaç açken akşam saatlerinde verilebilir. Midede yanma ilacın tok karnına, yemekten en az yarım saat sonra alınması ile kontrol altına alınabilir. İlacın kullanımı sırasında çocuğun dışkısı renginin siyaha yakın koyulaştığı izlenebilir. Demir eksikliği anemisi tedavi edilmezse ne olur? Süt çocukluğu döneminde gelişmiş demir eksikliği anemisinin erken tanı konulup tedavi edilmediği durumda çocukta ileride demir tedavisi ile kan değerleri normale ulaşsa bile beyin gelişiminde demir elementinin rol alması nedeniyle zeka düzeyinde düşüklük olur. Demir eksikliği anemisi olan çocuklarda sıralama ve yürümede gecikme şeklinde gelişme geriliği, algılamada gerilik ve dikkat dağınıklığı oluşabilir. Okul başarısı düşer. Ayrıca demir eksikliği anemisi devam ederse giderek ilerleyen halsizlik, yorgunluk, iştahsızlık günlük yaşamı zorlaştırır. Ağır demir eksikliği anemisinde kalp yetmezliği ortaya çıkabilir. Demir eksikliği anemisi nasıl önlenebilir? Demir eksikliğinin önlenmesi için süt çocuklarına zamanında doğmuş ise dördüncü ayın sonunda, erken doğmuş ise birinci ayını doldurunca düşük dozda koruyucu demir ilacı başlanması, zamanı gelince demirden zengin ek gıdaların verilmesi önemlidir. Sağlık Bakanlığı koruyucu demir tedavisi uygulamasını desteklemektedir. Çocukların beslenmesine altıncı aydan sonra demir içeriği fazla olan kırmızı et ve yumurta gibi ek gıdaların eklenmesiyle demir eksikliği anemisinin gelişmesi önlenebilir. Ekonomik durumu iyi olan ailelerin süt çocuklarında ilk yıl inek sütü yerine demir içeren devam mamalarını kullanmaları da demir eksikliği anemisi riskini azaltır. Çocuklara günde 500 ml den fazla inek sütü verilmemelidir. Demirden zengin beslenme nedir? Demirden zengin gıdalar dana ve koyun eti gibi kırmızı et çeşitleri, karaciğer, yumurta sarısı, mercimek-nohut gibi bakliyat ve üzüm pekmezidir. Çocuklarda bu gıdaların uygun porsiyonlar halinde her birinin haftada en az üç-dört kez tüketilmesi demirden yeterli beslenmeyi sağlar. Ispanak gibi yeşil yapraklı sebzelerde fazla demir yoktur ve bitkisel yapısı nedeniyle içeriğindeki demirin emilimi de azdır. 13

14 ÖZEL BURSA ANADOLU HASTANESİ

15

Göğüs Ağrısı Deyip Geçmeyin! Doç. Dr. Vedat KOCA Kardiyoloji Uzmanı Kalp krizi (miyokard infarktüsü), kalbi besleyen damarların kan akımının çeşitli nedenlerle ani azalmasına veya kesilmesine bağlı olarak gelişen ve o damarın beslediği kalp kasında çeşitli derecede hücre ölümü ile sonuçlanan bir hastalıktır. Kalp krizlerinin çoğu koroner arterlerde (kalp kasına kan ve oksijen taşıyan atardamarlar) oluşan pıhtılar (trombüs) sebebiyle meydana gelir. Pıhtılar genelde ateroskleroz (damar sertleşmesi) sonucu meydana gelen değişiklikler yüzünden daralmış koroner arterlerde oluşur. Damar duvarının içindeki aterosklerotik plak bazen çatlar ve bu da pıhtı oluşumunu tetikler. Koroner arterlerdeki pıhtılar kalp kasına kan ve oksijen akışını engeller, bu da o bölgedeki kalp hücrelerinin ölümüne sebep olur. Kalp krizi riski iki başlık altında toplanabilir. Bunlardan birincisi değiştirilemeyen riskler olarak bilinir. Genetik faktörler, yaş ve erkek cinsiyet sayılabilir. İkincisi ise değiştirilebilen riskler olarak bilinir. Bu risk faktörlerini azaltmak kişinin çabalarına bağlıdır. Sigara kullanımı, yüksek kan basıncı (hipertansiyon), diyabet hastalığı, kan yağlarının yüksek olması ve yüksek vücut ağırlığı, yani obezite, değiştirilebilir gruba girer. Bu risk faktörlerinin tamamına sahip biri, en üst düzeyde kalp krizi riskini de beraberinde taşıyor demektir. Bu nedenlerle kalp krizi geçirme riskini önceden öğrenmek ve gerekli tedbirleri almak önemlidir. Belirtilerine gelecek olursak temel şikayet göğüs ağrısıdır. Klasik hastada 20 dakikadan uzun süren bu göğüs ağrısı şiddetli, baskı ya da basınç tarzında, ezici, sıkıştırıcı bir ağrı ve göğsün sol yarısında ya da göğüs kemiğinin altında hissedilir. Ağrı sol kola, alt çeneye, sırta da yayılabilir. Bazen ağrı sadece bu bölgelerden birinde de hissedilebilir. Fakat, özellikle diyabet hastalarında ve yaşlılarda, bu ağrı çok belirsiz olabilir yada hiç hissedilmeyebilir (sessiz kalp krizi) Bu kişiler halsizlik, bayılma, nefes darlığı gibi belirtileri hissedebilir ve bu durumlarda da akıllarına kalp krizinin gelmesi gerekir. Tüm hastalarda sıklıkla soğuk ter dökme, bulantı, kusma,sıkıntı hissi gibi belirtiler de olabilir. Kalp krizi tanısı için en önemli iki bilgi, hastanın yakınmaları ve EKG sinin değerlendirilmesiyle sağlanır. EKG bulguları tipik olarak kalp kriziyle uyumluysa ve hastanın yakınmaları da kalp krizine uyuyorsa, tanı konulur ve derhal tedaviye başlanır. Bazı durumlarda EKG bulguları belirgin olmayabilir. Bu durumda kalp kasının zarar görmesi sonucu kanda yükselen bazı enzimler ölçülür. Bu kan tahlilleri tanı koymada yardımcı olsa da, ancak belirli bir süre geçtikten sonra yükselmesi gibi bir dezavantajları da bulunur. Kalp krizi acil bir durumdur. Hastaneye yatmayı ve yoğun bakımda tedaviyi gerektirir. Kalp krizinin geçirilmekte olduğunun farkına varılmış ise ilk yapılacak şey hemen tam donanımlı bir ambulans ile mümkünse Kalp Krizi Merkezi olan bir hastaneye süratle ulaşmaktır. Ambulans beklenirken bir adet aspirin (160-325 mg dozunda ) alınmalı. Eğer kalp krizi hastada ani kalp durmasına yol açmış ise o zaman derhal suni solunum ve kalp masajı başlatılıp derhal ambulans çağrılmalıdır. Kalp krizi geçiren kişiler ambulans dışında bir taşıt ile (taksi,özel oto gibi) hastaneye taşınması, son derece tehlikelidir ve başkalarının hayatı için de risk oluşturur. Tedavide tıkanan kalp damarının açılması iki yöntemle olabiliyor. Bunlardan birincisi, pıhtı eritici ilaçların damar yoluyla verilmesi. Bu işlem 16

koroner yoğun bakım ünitesinde uygulanıyor. Başarı şansı, tıkanan damarın anjiyoplasti ve stentle açılması yöntemine göre daha düşük olduğu için, acil anjiyo laboratuvarı ve ekibine ulaşmanın mümkün olmadığı durumlarda yapılıyor. İkinci ve daha etkin yöntem ise hastanemizde de 7/24 uygulabilen tıkanan damarın acil kalp anjiyosuyla belirlenip anjiyoplasti ve stentle açılması tedavisidir. Bu tedavi yöntemi yüksek başarı oranına sahip olsa da deneyimli ve hemen müdahale edebilecek bir ekip ve gerekli ekipmanlara ihtiyaç duyuluyor. Bu yöntemde kalp damarındaki tıkanıklık, kasık damarından giriş yapılıp damar içerisinden kalbe ulaştırılan bir tel geçirildikten sonra bir balon yardımıyla gideriliyor ve tekrar tıkanmaması için stent denilen kafes benzeri bir materyal yerleştiriliyor. Bu şekilde damarın açılması, kalp işlevinin uzun vadede bozulması riskini önemli ölçüde azaltıyor. Kalp krizinde erken tanı çok önemlidir. Zaman geçtikçe ritim bozukluklarından yaşamı yitirme ihtimali ve harap olan kalp kası miktarı artacaktır. Harap olan kalp kasının telafisi yoktur. Kalp krizinde ZAMAN=KALP KASI demektir. Bu nedenle ilk tedaviye kadar geçen süre ne kadar kısa olursa hastalarımıza faydamızda o kadar yüksek olur. Hastanın yaşam tahmini, krizde kalpte hasar gören dokunun büyüklüğü ve yeriyle ilgili olarak değişiklik gösterir. Vakaların yaklaşık üçte biri ölüm ile sonlanır. Komplikasyon olmayan durumlarda tamamen iyileşme görülebilir; Kalp krizi tedavisi, hastanede 3-7 gün yatarak tedaviyi gerektirir. Bu tedavi bitiminden sonra kişi eve dönüp, günlük 5-10 dk lık yürüyüşlere hemen başlayarak 1-2 hafta içinde iş hayatı ve cinsel yaşam dahil tamamen normal yaşama dönebilir. Bir kalp krizinden sonra dikkatli bakım, ikinci bir kalp krizi riskini azaltmak açısından önem taşımaktadır. Doktorunuzun önerdiği egzersiz, beslenme ve ilaç tedavisini düzenli uygulamaya özen gösterin. 17

Gürültünün Kulaklara Zararları Op. Dr. Murat CERAN Kulak Burun Boğaz Uzmanı 10 kişiden birinde işitme kaybı vardır, bu kayıp normal konuşmayı ve anlayabilmeyi etkiler. Aşırı sese maruz kalma işitme kaybının en sık sebebidir. Gürültü gerçekten kulaklarımı etkileyebilir mi? Evet, gürültü tehlikeli olabilir. Eğer ses yeterince yüksekse ve uzun sürerse işitmemize zarar verebilir. Gürültü sonucu meydana gelen hasara işitme siniri ile ilgili işitme kaybı ya da sinir kaybı diyoruz. Bu gürültüden başka faktörlerle de oluşabilir ancak gürültü sebebiyle meydana gelen işitme kaybının başka yönden önemi vardır; azaltılabilir ve hatta önlenebilir. Kulaklarımı iyileştirebilir miyim? Hayır, eğer kulağınızın yüksek sese alıştığını düşünüyorsanız bu durum kulaklarınıza büyük olasılıkla zarar vermiştir ve hiç bir tedavi yöntemi yoktur. Ne ilaç, ne cerrahi ne de işitme aleti kulağınız gerçekten zarar görmüşse gerçekten işitmenizi düzeltmez. yardımcı olurlar. İç kulakda işitme ve dengeye hassas hücrelerle, beyine giden işitme siniri vardır. Herhangi bir ses kaynağı kulağa titreşim veya ses dalgaları gönderir. Bunlar dış kulak yolu vasıtasıyla iletilir ve kulak zarına çarparak zarın titreşimini sağlar. Bu titreşimler orta kulağın küçük kemikçiklerine iletilir ve kemikçikler yoluyla iç kulağa buradan da işitme sinirine geçerler. Titreşimler iç kulakda sinir uyarıları haline dönüştürülür ve direkt olarak beyine giderler. Beyne gelen uyarılar müzik, kapı çarpması gibi ses olarak algılanır. Ses çok fazla olduğu zaman iç kulaktaki sinir uçlarını öldürmeye başlar. Yüksek sese maruz kalma süresi uzadıkça daha fazla sinir ucu harap olur. Sinir ucu sayısı azaldıkça da işitme azalır. Ölü sinir uçlarını canlandırmak mümkün değildir ve hasar kalıcıdır. Sesin zararlı olduğunu nasıl anlayabilirim? İnsanlar gürültüye duyarlılıkları açısından farklıdır. Genel olarak sesinizi duyurmak için bağırmak zorunda kaldığınız gürültülü ortam, kulağınızı ağrıtan sesler, kulağınızı çınlatan gürültü veya maruz kaldıktan sonra sağırlık yaşattıran sesler işitmenize zarar verebilir. Bilimsel olarak ses iki türlü ölçülebilir: şiddet veya sesin yüksekliği desibel (db) olarak ölçülür. Tizlik ise saniyedeki ses titreşim frekansı olarak ölçülür. Düşük tizlik (tuba gibi derin ses) daha az titreşim yaparken yüksek ses (violin gibi) daha fazla titreşim yapar. Frekans ve işitme kaybı arasında nasıl ilişki vardır? Frekans saniyedeki devir veya Hertz (Hz) olarak ölçülür sesin tizliği ne kadar yüksekse frekansı o kadar fazladır. Genel olarak en iyi duyan çocuklar büyük kilise orgunun en düşük notası olan 20 Hertz lik sesten köpek havlama sesinin en tizliği olan 20.000 Hertz lik sese kadar sesleri ayırt edebilir. İnsan konuşması 500-2.000 Hz arasında değişir ve pek çok insana çok yüksek veya çok alçak frekanslı seslerden daha gürültülü gelir. Kulak nasıl çalışır? Kulağın üç ana bölümü vardır. Dış kulak, orta kulak, iç kulak. Dışarıdan görebildiğimiz parça olan dış kulak kendi kanalına açılır. Kulak zarı dış kulak yolunu orta kulaktan ayırır. Orta kulaktaki örs, çekiç ve üzengi kemikçikleri iç kulağa sesin iletilmesine 18

Duyma kaybı başlayınca yüksek frekanslar daha önce kaybedilir. Bu da işitme kayıplı insanların bayan ve çocukların yüksek tizlik seslerini neden daha zor duyduklarını açıklar. Yüksek frekanslardaki duyma kaybı ses bozulmasına yol açar. Böylece ses duyulmasına rağmen anlaşılamaz. Ayrıca işitme kayıplı hastalar benzer duyulan kelimeler arasındaki farkı ayırt edemezler çünkü bu sessiz harfler diğer sessizlere ve sesli harflere nazaran daha yüksek frekans aralığına sahiptirler. Desibel nedir? Sesin şiddeti desibel (db) olarak ölçülür. Yelpaze insan kulağının duyabileceği en silik sesten (0dB) roketin havalanma sesine (180dB) kadar değişir. db logaritmik bir ifadedir, bu yüzden db şiddetinde 10 ünitelik artış bir alttakinin 10 katı fazlası anlamına gelir; yani 20 db, 10 db in 10 katı ve 30dB de 10 db in 100 katıdır. db Düzeyi Örnek (Ortalama) 0: İnsan kulağının duyabileceği en silik ses 30: Fısıldama sessiz kütüphane ortamı 60: Normal konuşma, daktilo, dikiş makinesi 90: Çimen biçme makinesi, kamyon trafiği (günlük 8 saat maksimum maruz kalma süresidir.) 100: Demir testeresi, havalı delici, kar aracı (korumasız maksimum 2 saat maruz kalma süresidir.) 115: Rock konseri, oto kornası (korumasız max.15 dakika maruz kalma süresidir.) 140: Jet motoru (gürültü ağrı yaratır ve geçici sağırlık oluşturur) yakınsanız hasar o kadar fazla olur. Her silah sesi yakın çevredeki herkesin kulağına zarar verebilir. Daha büyük ve topçu sınıfı silahlar en kötüsüdür çünkü en fazla gürültüyü bunlar çıkarır. Ancak patlama yakınınızda olursa küçük silahlar bile işitmenize zarar verebilir. Ateşli silah kullanan biri kulaklık kullanmıyorsa işitme kaybı riskiyle karşı karşıyadır. Son çalışmalar gençlerde işitme kaybı sıklığının arttığını göstermektedir. Yüksek sesle dinlenen rock müziği ve kulaklıklı taşınabilir radyo-teyp (Walkman) kullanımındaki artış gençlerdeki işitme kaybından sorumlu olabilir. Gürültü, işitmem dışında başka bir zarar verebilir mi? Kulak çınlaması gürültüye maruz kalma sonrası görülür ve sıklıkla kalıcıdır. Bazı insanlar yüksek sese sinirlilik reaksiyonu gösterirler ayrıca kalp hızı ve kan basıncı veya mide asidinde artma görülebilir. Çok yüksek ses güç görevleri yerine getirmeyi dikkati dağıtmak suretiyle azaltır. Kim işitme koruyucusu kullanmalıdır? Eğer gürültülü bir ortamda çalışmak zorundaysanız koruyucu kullanmalısınız. Ayrıca bu koruyucular; güçlü elektrikli aletler, gürültülü bahçe aletleri veya ateşli silah kullanırken de kullanılmalıdır. Duymamı etkilemeksizin db ne kadar yükseğe çıkabilir? Pek çok uzman 85 db den daha fazla sese maruz kalmanın zararlı olduğu konusunda hem fikirdir. Duyduğum gürültüye maruz kalma süresinin işitmedeki hasarla ilişkisi var mıdır? Vardır. Yüksek sese ne kadar uzun süre maruz kalırsanız o kadar hasar gelişir. Ayrıca sesin kaynağına ne kadar 19

İş sırasında gürültüye maruz kalma ile ilgili kanunlar nelerdir? Pek çok insanda devamlı 85 db üzerinde gürültüye maruz kalma anlamlı şekilde işitme kaybına yol açar ve daha yüksek sesler bu hasarı arttırır. Korunmamış kulaklar için izin verilen maruz kalma süresi ortalama gürültü seviyesinde her 5dB artış için yarısı kadar azaltılmalıdır. Örneğin 90dB için maruz kalma süresi 8 saat, 95 db için 4 saat ve 100 db için 2saat olmalıdır. İzin verilen en yüksek gürültü seviyesi korunmuş kulak için günde 15 dakika ve 115 db dir.140 db üzerindeki gürültü kabul edilemez. ABD de mesleki güvenlik ve sağlık birliği yönetimi 1983 yılı işitme koruma kanununda gürültülü çalışma ortamlarında işitme koruma programı uygulamayı istemektedir. Bu ise ortalama 85 db veya daha fazla gürültüye maruz kalan yaklaşık 5milyon çalışanda yıllık işitme testi yapmayı kapsar. İdeal olarak gürültülü makine ve çalışma ortamları daha az gürültülü aletlerle donatılmalı veya çalışma saatleri azaltılmalıdır. Ancak bunun maliyeti pahalıdır. Alternatif olarak kişisel işitme korumaları ortalama 90 db den yüksek gürültüde kullanılmalıdır. Gürültü ölçümleri işitme koruması ihtiyacını gösterirse işveren en az kulak tıkacı ve bir tip de kulak susturucusunu ücretsiz olarak çalışanlarına vermek zorundadır. Yıllık işitme testleri yüksek frekanslarda 10 db veya daha fazla işitme kaybını gösterirse çalışan bilgilendirilmeli ve gürültü 8 saat için 85 db den fazla ise işitme korumaları kullanmalıdır. İşitmede daha fazla kayıp ve/veya kulak hastalığı ihtimali KBB uzmanına görünmeyi gerektirir. İşitme koruyucuları nedir ve ne kadar etkilidir? İşitme koruyucu aletleri kulak zarına ulaşan sesin şiddetini azaltırlar. 2 formu vardır: kulak tıkacı ve kulak maskesi. Kulak tıkacı dış kulak yoluna uyan küçük aletlerdir. Etkili olmaları için total olarak kulak kanalını tıkamaları gerekir. Çeşitli tip ve ebatlarda olabilirler. Kulakta tutamayan kişiler için baş bandı ile kullanılabilirler. Kulak maskesi kulağı kaplayacak şekilde oturur ve kulak kanalının tüm çevresini bloke eder. Bunlar uyumlu bantlarla yerlerinde tutulur. Gözlük çevresini ve uzun saç çevresini kapatmazlar ve ayarlanabilir baş bandı kulak maskeyi yerinde tutmak için yeterlidir. Kulak tıkaçları rahat bir şekilde yerleştirilmeli ve böylece kulak kanalı tamamen kapanmalıdır. İyi uymayan kirli veya yırtılmış tıkaçlar kanalı kapatmaz ve rahatsız edebilir. Uygun, iyi oturmuş tıkaçlar sesi 15-30 db azaltabilir. İyi tıkaçlar ve maskeler sesin azaltılmasında eşittirler ancak tıkaçlar düşük; susturucular yüksek frekanslarda etkilidirler. Tıkaç ve susturucuların birlikte kullanımı tek başlarına kullanıma nazaran 10-15 db daha fazla koruma sağlar. 105 db den yüksek sesler için beraber kullanım düşünülmelidir. Niçin sadece pamuk ile kulaklarımı kapatamam? Kulak topları ve kağıt doku tıpaları sesi sadece 7 db azaltır. 20

İşitme koruyucularının ortak problemleri nelerdir? İşitme koruyucusu kullanan işçilerden yarısı koruyucuların ses azaltma potansiyellerinin yarısını kullanırlar çünkü bu gereçleri devamlı kullanmazlar veya bu aletler tam olarak kulağa uymaz. 8 saatlik bir süre devamlı takılırsa 30 db lik ses azalması sağlayan bu koruyucu gürültüde 1 saat çıkarılırsa sadece 9 db lik sağlar. Bu desibeller logaritmik yelpaze ile ölçülmeleri sonucudur ve her 10dB artışta ses enerjisinde 10 kat artış görülür. Korunmamış kulakla işçi koruyucu kullanmaya nazaran 1000 kat daha fazla ses enerjisine maruz kalır. Ek olarak sese maruz kalma toplamsaldır. Bunun için evdeki gürültü veya partideki gürültü toplanarak hesaplanır. İş yerinde maksimum izin verilebilen gürültünün ardından gürültülü müziğe maruz kalma günlük güvenlik limitini aşar. Tıkaç veya susturucu devamlı kullanılsa bile eğer kulak derisi ve koruyucu biraz aralık varsa fazla işe yaramazlar. İşitmemdeki hasar eski ise bunu nasıl anlayabilirim? İşitme kaybı uzun yıllar süresince oluşur. Yavaş, ilerleyici ve ağrısız olduğu için fark edilmeyebilirler. Fark edebildiğiniz kulakta çınlama veya başka seslerdir. Bu da uzun süreli olarak işitme sinirine zarar veren gürültüye maruz kalma sonucunda gelişir. Veya insanların söylediklerini anlama güçlüğü çekilebilir. Özellikle gürültülü bir ortamdayken insanlar mırıldanıyor gibi gelebilir. Bu yüksek frekans işitme kaybının başlangıcı olabilir ve işitme testi bunu tesbit edebilir. Eğer bu bulgulardan herhangi biri varsa kulakta kulak kiri veya kulak enfeksiyonu gibi düzeltilebilir hastalıklarınız olabilir. Ancak gürültüye bağlı işitme kaybı da olabilir. Her durumda işinizi şansa bırakmayın. Gürültüye bağlı işitme kaybı kalıcıdır. Eğer işitme kaybından şüpheleniyorsanız bir KBB uzmanına görünün. Doktor işitme problemini teşhis eder ve en iyi tedavi yolunu önerir. İşitme koruyucuları kullanırken sesimizi daha fazla ve derinden duyarsınız. Bu koruyucuların iyi yerleştirildiğini gösteren yararlı bir bulgudur. İşitme koruyucuları kullanırken diğer insanları veya makine problemlerini duyabilir miyim? Güneş gözlükleri nasıl parlak ışıkta görmeye yardımcı olursa işitme koruyucuları çok gürültülü yerlerde konuşmayı anlamayı arttırır. Sessiz bir ortamda normal duyan işitme koruyucusu takan insanlar düzenli konuşmaları anlayabilirler. İşitme koruyucuları işitmesi bozuk veya dil anlaması kötü olanlarda normal anlamayı çok az azaltırlar. Ancak hafif işitme kayıplı kişilerin kulak tıkaç ve susturucuları takmaları daha fazla iç kulak hasarının önlenmesi açısından önemlidir. İşitme koruyucularının işçilerin bozuk bir makine sesini anlayabilme kabiliyetini düşürdüğü tartışılmıştır. Ancak pek çok işçi daha fazla seste de uyum sağlayabilir ve böylece problemleri tesbit edebilirler. 21

Hipertansiyon Hakkında Bilmemiz Gerekenler Uzm. Dr. Harun YILMAZ İç Hastalıkları Uzmanı Farklı iki günde en az iki kez yapılan ölçümlerde 18 yaşını geçmiş erişkin bir bireyde büyük tansiyonun 140 mm Hg (civa basıncı) ve üzerinde ya da küçük tansiyonun 90 mm Hg ve üzerinde olmasına hipertansiyon (yüksek tansiyon) adı verilmektedir. Kan basıncı nedir ve nasıl meydana gelir? Vücudun yapıtaşları hücrelerdir. Hücrelerin beslenmesi ve enerji üretebilmesi için gereken maddeler ve oksijen hücrelere kan yolu ile taşınır ve açığa çıkan artık maddeler ve karbondioksit yine kan yoluyla hücreden uzaklaştırılır. Kan, damarlar aracılığı ile vücuttaki tüm hücrelere ulaştırılır. Bu sırada kalp bir pompa görevi görür. Akciğerlerden gelen temiz kanı atardamarlar aracılığı ile tüm vücuda pompalar ve vücuttan gelen kirli kanı da toplardamarlar aracılığı ile akciğere ulaştırır. Her bir kalp atımında kalp, kanı önce pompalar, sonra kanın yeniden kalbe dolması için istirahat haline geçer. Kan pompalandığında oluşan atardamar duvarındaki en yüksek basınç sistolik kan basıncını (büyük tansiyon), istirahat halinde oluşan en düşük basınç ise diyastolik kan basıncını (küçük tansiyon) meydana getirir. Hipertansiyon (yüksek tansiyon) nedir? Kan basıncı için normal değerler büyük tansiyonun 120 mm Hg nın, küçük tansiyonun ise 80 mm Hg nın altında olmasıdır. Büyük tansiyonu 120-139 mm Hg, küçük tansiyonu 80-89 mm Hg arasında ölçülen kişiler yüksek tansiyon gelişimi için adaydırlar ve ileride yüksek tansiyon gelişmemesi için hekimleri tarafından önerilen sağlıklı beslenme, sigarayı bırakma, egzersiz yapma, kilolu ise kilo verme gibi bazı tedbirleri almaları gerekmektedir. 22

Yüksek tansiyonun toplumda görülme sıklığı nedir? Yüksek tansiyon toplumda oldukça sık görülen bir durumdur. Türkiye de her üç erişkinden birinde hipertansiyon vardır. Yüksek tansiyon daha çok kimlerde görülür? Yüksek tansiyon riskini arttıran birçok faktör söz konusudur: Yaş: Yüksek tansiyon görülme oranı ilerleyen yaşla birlikte artar. Buna karşın tansiyon yüksekliği genellikle ilk olarak 35-50 yaşlarında saptanır. Cinsiyet: 50 yaşın altındaki grup ele alındığında erkeklerde daha sık görülür. 50-55 yaş grubunda görülme sıklığı eşitlenir. 55 yaşından sonra ise kadınlarda görülme sıklığı daha fazladır. Kalıtım: Yüksek tansiyonlu kişilerin yaklaşık % 60 ında ailede de tansiyon yüksekliği söz konusudur. Şişmanlık: Şişmanların yaklaşık % 40 ında yüksek tansiyon görülmektedir. Genç hastaların yaklaşık üçte biri şişmandır. Şeker Hastalığı: Şeker hastalarında yüksek tansiyona çok sık rastlanır. Aşırı Tuz Tüketimi: Yüksek tansiyona yol açan nedenlerden biridir. Fiziksel Aktivitelerin Azlığı: Yüksek tansiyon görülme olasılığı arttırır. Alkol Tüketimi: Alkol kullananlarda yüksek tansiyon görülme sıklığı artar. Stres: Yüksek tansiyonun ortaya çıkmasını kolaylaştırabilir. Kan basıncındaki yükselme nelere neden olur? Tansiyon yüksekliği kalbin iş yükünü artırır ve atar damarlarda zarara yol açar. Zaman içerisinde özellikle kalp, böbrek, göz ve beyine kan götüren atar damarlarda harabiyet oluşur. Kalp, böbrek, göz ve beyin damarları bu yüksek basınca uzun yıllar boyunca sessizce direnebilir. Bu nedenle kan basıncındaki yükselme yıllarca, belirti vermeden, tamamen sessiz, sinsi, ilerleyebilir. Ancak bu hastalara zarar vermediği anlamına gelmez. Yüksek tansiyon inme, kalp krizi ve böbrek yetersizliğinin önemli kilit nedenlerinden biridir. Yüksek tansiyonun nedenleri nelerdir? Hastaların % 90-95 inde yüksek tansiyona neden olabilecek altta yatan başka bir hastalık yoktur. Bunlara primer (birincil) hipertansiyon denir. Geri kalan % 5-10 hastada yüksek tansiyon bir nedene ya da hastalığa ikincil olarak ortaya çıkmıştır. Buna da sekonder (ikincil) hipertansiyon adı verilir. En sık rastlanan ikincil hipertansiyon nedenleri şunlardır: Çok tuzlu gıdaların tüketilmesi (özellikle tuza hassas kişilerde) Böbrek hastalıkları Böbrek üstü (adrenal) bezlerinin hastalıkları Böbrek damarlarının daralması Doğuştan büyük atar damarın (aortun) bir bölümünün dar olması (aort koarktasyonu) Tiroid bezi hastalıkları (Hipertiroidi, hipotiroidi) Bu problemlerin çoğu girişimsel yöntemlerle veya ilaç tedavisi ile çözümlenebilir. Örneğin, böbrek damarlarına giden atar damardaki darlık, balonla açılabilir veya cerrahi olarak düzeltilebilir. Hipertiroidi ya da hipotiroidi ilaç tedavisiyle ortadan kaldırılabilir. Bu nedenle, özellikle kan basıncı yüksekliği ilk olarak tesbit edildiğinde hekimler detaylı bir öykü ve fizik muayene sonrasında bazı laboratuvar tetkikleri isterler. Bazen de özel testlere gerek duyabilirler. Kan basıncını yükselten ilaçlar hangileridir? Birçok ilaç, farklı mekanizmalarla kan basıncını yükseltebilir. Romatizma ve depresyon tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar bunların başında gelir. Bu ilaçlar yüksek tansiyonun nedeni olabilecekleri gibi hipertansiyon tedavisinde kullanılan ilaçların etkisini de azaltabilirler. Bu nedenle yüksek tansiyonlu hastalar kullandıkları tüm ilaçları mutlaka hekimlerine söylemeli ve onlara danışmadan herhangi bir ilaca başlamamalıdır. 23

Hangi hastalıklar yüksek tansiyona sıklıkla eşlik eder? Bu hastalıkların başlıcaları diabetes mellitus (şeker hastalığı), dislipidemi kan yağlarından total kolesterol, LDL (düşük dansiteli lipoprotein) kolesterol ve trigliserid düzeylerinden bir ya da bir kaçının artması ve/ veya HDL (yüksek dansiteli lipoprotein) kolesterol düzeyinin azalması durumu ve obezite (şişmanlık) dir. Bu hastalıkların bir ya da birkaçı yüksek tansiyonla bir araya geldiğinde kan damarlarında ateroskleroz (sertleşme) ve kalp hastalıkları oluşumu kolaylaşmaktadır. Buna bir de sigara ve alkol kullanımı, sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşam tarzı eklenirse kalp hastalığı riski çok artmaktadır. Hangi belirtiler yüksek tansiyonu akla getirmelidir? Hipertansiyon hiçbir belirti vermeden sadece tesadüfen ölçülen kan basıncı değerinin yüksek bulunması ile ortaya konulabilir. Bununla birlikte en sık belirtiler enseden alın bölgesine doğru yayılan baş ağrısı, baş dönmesi, kulak uğultusu, kulak çınlaması, burun kanaması, çarpıntı, terleme ve sık idrara çıkmadır. Yüksek tansiyon saptanan hastalarda ilaç tedavisi dışında nelere dikkat edilmelidir? Yüksek tansiyon saptanan hastalarda ilaç tedavisi dışında yapılması gerekenler; kilo kontrolünün sağlanması; özellikle şişman kişilerde kilo verilmesinin teşvik edilmesi, hareketli bir yaşam tarzının benimsenmesi; olanak varsa günlük yarım saatlik tempolu yürüyüşlerin yapılması, tuz alımının azaltılması; günlük tuz alımının 6 gram (1 çay kaşığı) düzeyine indirilmesi, sigara ve alkolün bırakılması ve bol kalorili yağ oranı yüksek gıdaların azaltılması şeklinde sıralanabilir. Yüksek tansiyon saptanan hastalarda ilaç tedavisinde nelere dikkat edilmelidir? Günümüzde ülkemizde kullanımda olan pek çok yüksek tansiyon ilacı bulunmaktadır. Hepsi farklı mekanizmalarla kan basıncını kontrol ederler. Bunlardan en uygun olan bir ya da birkaç tanesi hekim tarafından hastanın yaşı, cinsiyeti, yüksek tansiyonunun nedeni, tansiyon değerleri ve yandaş hastalıkları göz önüne alınarak hastaya reçete edilir. Hangi saatlerde alınması gerektiği, başka ilaçlar kullanıyorsa bunlarla birlikte tansiyon ilacını nasıl kullanacağı hastaya anlatılır. Hipertansiyon kronik yani süregen bir hastalık olduğu için hayat boyu belirli aralıklarla hekim gözetimi ve ömür boyu tedavi gerektirir. Bu nedenle hekimin yönlendirmesi ve hastanın uyumu daha başarılı bir tedavi için şarttır. Kan basıncını düşüren ilaçların yan etkileri var mıdır? Kan basıncını düşüren ilaçların da yan etkileri vardır. Ancak bu yan etkiler ilacı kullananların tümünde görülmez. Bir ilaç grubunda yan etki görüldüğünde bir diğer grup ilaçla değiştirilebilir, yan etki doza bağımlı ise ilacın dozu azaltılarak başka bir ilaçla birlikte kullanmanız önerilebilir. Herhangi bir yan etki görüldüğünde bir sonraki dozu almadan veya ilacı tamamen bırakmaya karar vermeden mutlaka hekiminize sormalısınız. İlaç tedavisine bir kez başlandığında, ömür boyu devam etmek gerekir mi? Çoğunlukla böyle bir durum söz konusu ise de hafif hipertansiyonu olan hastalarda bir takım genel önlemlere dikkat etmek koşuluyla (beslenme, zayıflama, düzenli egzersiz gibi) hekiminizin kararı doğrultusunda ilaç tedavisine bir süre ara vererek kan basıncı değerlerini izlemek ve normal değerler saptanırsa ilaç kullanmamak söz konusu olabilir. Kan basıncı ölçülürken nelere dikkat edilmelidir? Kan basıncı ölçülecek olan kişi en az 10 dakika sakin bir ortamda dinlenmiş olmalıdır. Son yarım saat içinde çay, kahve ve sigara içmemiş olmalıdır. Kan basıncı her iki koldan ölçülmelidir. Her iki koldan da en az ikişer dakika ara ile ikişer ölçüm alınıp ortalama değer hesaplanmalıdır. Yüksek olan tarafın değeri dikkate alınmalıdır. Ölçüm sırasında kolu sıkan giysiler gevşetilmelidir. Kol alttan desteklenerek kalp hizasında tutulmalıdır. Kan basıncı bu konuda eğitilmiş bir kişi tarafından tekniğine uygun olarak ölçülürse sonuçları çok daha güvenilir olacaktır. 24