http://www.cengizcetintas.com/index.html



Benzer belgeler
DOĞU EKSPRESİ İLE KARS Gezi Rehberi

Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Doğu Ekspresi ile Kars Kültür Gezisi

Muhteşem Pullu

Ramazanoğlu Medresesi: 1540 yılında yapılmış klasik Osmanlı medresesidir.

Kars Fethiye Camii önünde

Muhammet ARSLAN KARS KÜMBET CAMİİ (ONİKİ HAVARİLER KİLİSESİ)

Abd-i Kethüda (Cücük) Camisi

MAĞARALARI VE YERLEŞİM ALANI

HALFETİ İLÇEMİZ. Halfeti

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ ANADOLU SELÇUKLU DÖNEMİ BAHÇELERİ

VAN & DOĞUBEYAZIT GEZİSİ / Mayıs 2019 / 2 gece 3 gün

SULTAN IZZETTIN KEYKAVUS TÜRBESİ, 1217, SİVAS

Eber Gölü (Bolvadin-Afyonkarahisar) (10-11 Mayıs 2008) Yazan ve fotoğraflayan: Hüseyin Sarı,

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ. Konu:14.YÜZYIL BEYLİKLER DÖNEMİ MİMARİSİ

Etna Yanardağı nın tüm heybetini hissettirdiği topraklar suların çarşaf gibi olduğu dinginliğin adresi...

Tur Danışmanımız: Ali Canip Olgunlu

MEDENİYETLERİN BEŞİĞİ İRAN

Türk Hava Yolları ile. Japonya. Kurban Bayramı'nda Japonya. Tokyo - Kyoto - Osaka. 28 Ağustos - 04 Eylül 2017 (8 gün - 7 gece)

ŞANLIURFA YI GEZELİM

SELANİK AYASOFYA CAMİSİ

Tur Programı PROGRAMIMIZ: BU GEZİMİZE ÜLKEMİZİN HER YERİNDEN KATILABİLİRSİNİZ.

demir ve bronz çağlarının kalıntılarına ulaşılmış, medeniyetlerin doğup yıkıldığı Mezopotamya toprakları üzerindeki Ürdün de, özellikle Roma ve

MİMARİ RESTORASYON ÖĞRENCİLERİ EĞİTİM GEZİSİ

Gandhi nin barış ve özgürlük kokan şiddetsiz bir dünya hülyasının insan için yeşerdiği topraklar Hindistan.

Hırkatepe Köyü-Beypazarı (30 Kasım 2008) Yazan ve fotoğraflayan: Hüseyin Sarı

Tarihi Siyesepol Köprüsü nün altı 38 YEDİKITA EYLÜL 2014

Antik dönemin en önemli kültür şehirlerinden biri Atina ve küçücük evden çıkarak koca bir tarih yazılmasına vesile olan Selanik...

Iron Butt Reports - 09 July 2011

PULLMANTUR ZENITH İLE GLORİA

Tur Programı. Van Gogh'un tablolarından çıkmış gibi, rüya gibi bir yolculuk

SURUÇ İLÇEMİZ. Suruç Meydanı

T.C. ŞIRNAK VALİLİĞİ 1990 ULUDERE

1) SÜMELA MANASTIRI 2) AYASOFYA MÜZESĠ

Adıyaman'ın İsmi Nereden Geliyor?

Tur Programı. İlginç bir şekilde sakin ve mütevazi, fiyortlar, dağlar ve kuzey ışıkları ile masalsı bir diyar

EDİRNE UZUNKÖPRÜ DOĞAL ORTAMI TEMİZ HAVASI İLE SÜPER BİR YAŞAM BURADA UZUNKÖPRÜ DE. MÜSTAKİL TAPULU İMARLI ARSA SATIŞI İSTER YATIRIM YAPIN KAZANIN

Çukurören Köyü-Çamlıdere (10 Mayıs 2009) Yazan ve fotoğraflayan: Hüseyin Sarı (huseyinsari.net.tr)

Sibirya nın Mavi Gözü Baykal

Gezi, 4 gece konaklama 5 gündüz şeklinde olacak. Gidiş: Havayolu ile İstanbul - Bosna, Dönüş; Üsküp - İstanbul olacak. 5 Ülke 12 vilayet gezilecek.

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Edirne Çarşıları. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Makedonya Cumhuriyeti ; 1991 yılında Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti nin iç savaşlara girdiği dönemde bağımsızlığını ilan etmiştir.

20 Mayıs - 26 Mayıs 2017 (7 gün - 6 gece)

YAZ 2015 SAYI: 305. şehir tanıtımı

Deniz Esemenli ile Üsküdar Turu 27 Ekim 2013, Pazar

Türk Hava Yolları ile. Japonya. Şeker Bayramı'nda Japonya. Japonya. 24 Haziran - 30 Haziran 2017 (7 gün - 6 gece)

Çin - Güney Kore. Tur Programı. Uzakdoğu'nun büyüleyici kültürlerine unutulmaz bir yolculuk

Üç Şerefeli Camii. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

ST. PETERSBURG&MOSKOVA

PULLMANTUR MONARCH İLE BALTIK BAŞKENTLERİ BERLİN

ADANA SEYHAN - ULU CAMİ MEDRESESİ ULU CAMİ MEDRESESİ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

Hem Müslüman hem Hıristiyan dünyasının izlerini, ve Flamenko nun doğuşunu sağlayan bir coğrafya...

Tur Programı. Cengiz Han'ın Torunları Bugünde At Sırtında Ve Göçebe Halde Yaşamlarını Sürdürüyor

şehir tanıtımı İLKBAHAR 2015 SAYI: 304

ÇANKIRI-ILGAZ (19-20 Şubat 2011)

Motelimiz, 7 iki kişilik oda, 2 üç kişilik oda ve 3 bungalowdan oluşuyor. Bungalowlarda 2 yatak odası ve 4 yatak var.çocuklu Aileler için çok ideal

Tur Programı. Güney Fransa'nın inclileri; Avignon, Arles ve Aix-en-Provence

BREMEN TRENDELBURG HAMELIN - SABABURG

Kar s Otel. İletişim Bilgileri. HALITPAŞA CADDESI No: 79, KARS / TURKIYE

SARIKAMIŞ KAYAK KEYFİ

İstanbul Boğaz Turları

SIRADIŞI LJUBLJANA Yıl boyunca HER PERŞEMBE / 3 Gece 4 Gün

GÜNEY İTALYA TURUMUZ HAZIR

MASAL YOLU BREMEN TRENDELBURG HAMELIN - SABABURG

KARS KÜLTÜR GEZİSİ. TCF-Yemek Sanatları Merkezi İlhan Koçulu eşliğinde sunar. Büyüleyici tarihi dokusu ve leziz yemekleri ile Kars

BOSNA HERSEK VE SIRBİSTAN 4 GECE 5 GÜN

Paket 2 Kapadokya Suhan Otel 1 Gece Yarım Pansiyon Konaklama Türk Gecesi Eğlencesi

İRAN. Türk Hava Yolları 7 Gece / 8 Gün. 16 Mayıs, 19 Eylül Neden Gitmeli?

DOĞU KARADENİZ & YAYLALAR & BATUM

Edirne Köprüleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

SİVEREK'TE TARİHİ ESERLER VE CAMİLER

Etna Yanardağı nın tüm heybetini hissettirdiği topraklar suların çarşaf gibi olduğu dinginliğin adresi...

KUZEY İTALYA GEZİSİ VENEDİK / COMO / MİLANO / FLORANSA / PISA MAYIS GECE 4 GÜN

Tur Programı. Avrupa suyunda yıkanmış ülke Kanada...

Fransa ile İspanya sınırı boyunca uzanan Pirene Sıra dağlarının, Fransa sınırları içerisindeki kasabalarında doğa ve tarih ile iç içe bir gezi

Türk Hava Yolları Personellerine 2 Günlük Tebriz Turu 99 $

KURTALAN İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları

1. Kanalizasyon Altyapı Çalışmalarından Bozulan yolların Onarım ve yenileme çalışmalarının ikmali ( Yaklaşık m2 Kilit Parke çalışması )

"Nereden başlasam, nasıl anlatsam..."

PULLMANTUR HORIZON İLE PORTOFINO DA AŞK

için yola çıkıyoruz. Dubrovnik e varışımıza istinaden akşam yemeğimizi yiyoruz ve otelimize transfer oluyoruz. Konaklama otelimizde. 2.

27 Subat Mart 2015

ANTAKYA SAMANDAĞ GEZİSİ I 25 HAZİRAN 2012 MUSA DAĞI SİMON DAĞI

a 3 -<» rt3 ft3 Ö o\3 CO o\3 Ö o\3 CO v-< 0x3 Ö V-i -i» 3 Gezi / İlgaz Anadolu'nun Sen Yüce Bir Dağısın 0x3 Ö 0x3 Kitap / Kayıp Gül

Saffet Emre Tonguç eşliğinde AMALFİ ( Positano & Ravello & Sorrento & Capri & Pompeii & Napoli )

Tur Programı. Van Gogh'un tablolarından çıkmış gibi, rüya gibi bir yolculuk

KARTEPE-MAŞUKİYE-SAPANCA GEZİMİZ

ŞEYHÜLİSLÂMLIKTAKİ BİNALARIN MİMARÎ ÖZELLİKLERİ

Gizemli Komşu İran. Tur Programı

Altın Üçgen Hindistan

ANKARA ÇIKIŞLI DOĞU EKSPRESİ TRENİ İLE KARS TURU. 5 Gece 6 Gün - 3 Gece Otel / 2 Gece Tren Konaklama

Antik Medeniyetlerin İzinde GAP Turu

Kazakistan Renkli Almati Turu 3 Gün / 2 Gece

Etna Yanardağı nın tüm heybetini hissettirdiği topraklar suların çarşaf gibi olduğu dinginliğin adresi...

Eğirdir-Kovada-Yazılıkanyon (21-22 Haziran 2008) Yazan ve fotoğraflayan: Hüseyin Sarı

AKROPOLİS de ONARIM YÖNTEMLERİ Eylül-2011

SAFFET EMRE TONGUÇ İLE NORMANDİYA SAHİLLERİ Ekim 2017

COĞRAFİ YAPISI VE İKLİMİ:

Transkript:

http://www.cengizcetintas.com/index.html 0

ÖNSÖZ Çocukluğumdan beri trenlere çok ilgim vardır. 1950 li yıllarda, henüz beş altı yaşımda annem gezmek için arkadaşlarıyla beni Kütahya İstasyonunun bahçesine götürürdü. Onlar bahçede otururlarken ben istasyonda yük trenlerinin manevralarını saatlerce seyrederdim. Hatta o yıllarda Ankara-İzmir arasında işleyen ve adına Kırmızı Motorlu denilen bir yolcu treni vardı. Öğleden sonra saat dörtte Kütahya dan geçerdi. Tren bir iki dakika istasyonda durur ve Balıkesir e doğru yoluna devam ederdi. O İstasyona geleceği zaman benimle birlikte birçok meraklı İstasyonda onu seyrederdi. Benim o trende en çok ilgimi çeken yer restoran vagonuydu. Bir yandan seyahat etmek ve bir yandan da bir şeyler yemek o günün şartlarında ulaşamayacağım uzak bir hayaldi. 1960 lı üniversite yıllarımda Konya-Haydarpaşa arasında işleyen ve adına Mavi Motorlu dediğimiz bir trenle İstanbul a gider, gelirdik. Bu tren banliyö hatları için yapılmış olmasına rağmen, uzun yol treni olarak kullanılıyordu. Koltukları karşılıklı ve dar idi, fakat bilet fiyatı bir hayli ucuzdu, numarasızdı ve tıklım tıklım dolardı. Trenlere olan tutkum bu yaşıma kadar hiç azalmadı. Tren vagonları bakımsız olsa da, raylar eski olsa da, trenler gecikmeli ve hızları az olsa da seyahatlerimde her zaman demiryolunu tercih ettim. Restoran vagonunda yemek yemenin çocukluğumda tadamadığım keyfini, ileri yaşlarda defalarca tattım. İstanbul a, Ankara ya, İzmir e fırsat buldukça trenle gittim ve geldim. Bu hususta her zaman olduğu gibi sevgili eşim de benim bu keyfimi paylaştı. Çocukluğumda hiç bilmediğim ve görmediğim yataklı vagon ile seyahat etmek hayali, bu defa da gençliğimde karşıma çıktı. Yataklı vagonlar trenlerin en sonunda bulunurdu ve o vagonda seyahat etmek bir ayrıcalıktı. Çünkü o günlerin şartlarında bir hayli pahalıydı. Bir yandan seyahat etmek ve bir yandan da uyumak yıllarca ulaşamayacağım uzak bir hayal olmuştu. 1

Nihayet bu hayalim de gerçekleşti ve kırk yıllık kadim dostlarımız Sevin ve Seçkin Aksan ailesi ile beraber Doğu Ekspresi ile Kars a gitmeye karar verdik. Bu hayalimin gerçekleşmesine sebep oldukları için sevgili arkadaşlarım Sevin ile Seçkin e ve sevgili eşim Esma ya teşekkürü bir borç bilirim. Eskişehir, 28 Mayıs 2014 Cengiz ÇETİNTAŞ ANKARA GARI (20 Mayıs 2014) Sevin ve Seçkin, 20 Mayıs 2014 günü Kütahya dan 11.10 da hareket eden ray otobüsü ile 12.25 te Eskişehir Garına geldiler. Bu tren çocukluğumda gördüğüm kırmızı ve mavi motorlu trenlerin daha gelişmiş olanıdır. Beraberce 12.45 Ankara hızlı trenine bindik. Seçkin in önceden hazırlamış olduğu kumanyalarla ilk yemeğimizi yedik. Menüde, soğuk dana haşlama, piliç füme, kaşar, salam, domates, salatalık ve ayran vardı. Yemekten sonra birer bardak çayımızı yudumladıktan sonra Ankara uzaktan göründü. Bir buçuk saat süren hızlı tren yolculuğumuzun sonunda tarihi Ankara Garına vardık. Ankara- Kars arasında her gün karşılıklı sefer yapan Doğu Ekspresinin kalkmasına daha iki saat vardı. 2

Bu süreyi değerlendirdik ve tarihi Ankara Garını, Atatürk ün yurt içi seyahatlerinde kullandığı tarihi vagonu ve Milli Mücadelede karargâh olarak kullandığı Direksiyon Binasını dolaştık. Müze olarak düzenlenmiş bu binada onarım olduğu için içini dolaşamadık. ANKARA TREN GARI: TCDD'nin Ankara merkez tren istasyonudur. İlk binası Anadolu Demiryollarının bir istasyonu olarak 1892 yılında yapılmıştır. Mevcut ana gar binası inşaatına 4 Mart 1935 tarihinde başlanmış ve 30 Ekim 1937 tarihinde tamamlanmıştır. Artdeco tarzında tasarlanan yapının mimarı Şekip Akalın'dır. Türkiye Cumhuriyeti Başkentinin erken yıllarına ait eserlerinden birisidir. Gar binası içerisinde Atatürk Konutu ve Demiryolları Müzesi, Ankara Açık Hava Buharlı Lokomotif Müzesi, TCDD Demiryolu Müzesi ve Sanat Galerisi gibi unsurlar yer almaktadır. ANKARA DİREKSİYON BİNASI: Bağdat Demiryolunun yapımı sırasında, 1892'de yapılmış olan, eski adıyla "Direksiyon Binası", Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Ankara Gar Kompleksi içinde yer almaktadır. Atatürk'ün 27 Aralık 1919 tarihinde Ankara'ya gelişinden itibaren Başkomutanlık karargâhı ve konutu olarak uzun süre emrine tahsis edilmiş, 1920-1922 yılları arasında alınan en önemli iç ve dış kararlara tanıklık etmiştir. Kurtuluş Savaşının Hareket planları burada hazırlanmış, 21 Ekim 1921 tarihinde, Fransızlarla yapılan anlaşmanın görüşmeleri ve imza töreni bu binada gerçekleşmiş, 23 Nisan 1920 tarihinde TBMM'nin oluşturulması ile bugünün her yıl Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak kutlanmasının kararları bu binada alınmıştır. TCDD, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde seçkin bir yeri olan bu binayı yeniden düzenleyerek, 24 Aralık 1964 tarihinde müze olarak halkın hizmetine açmıştır. İki katlı olan müze binasının üst katında, Atatürk'ün çalışma odası, toplantı salonu ve yatak odası bulunmaktadır. Kendisine ait özel eşyalarla, o günün özelliklerini taşıyan mobilyalar olduğu gibi korunmaktadır. 3

ATATÜRK ÜN VAGONU: Atatürk'ün yurt gezilerinde, 1935-1938 yılları arasında kullandığı Beyaz Trenin özgün tek örneği olan vagon; Ankara Garda "Kurtuluş Savaşında Atatürk Konutu ve Demiryolları Müzesi" yanında 1964 yılından günümüze sergilenmektedir. Kültür Bakanlığı Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğünce 1991 yılında "Atatürk'e ait korunması gerekli kültür varlığı" olarak tescil edilmiştir. DOĞU EKSPRESİ (20/21 Mayıs 2014) İlk defa 23 Ağustos 1991 tarihinde sefere konulan Doğu Ekspresi, bakımsız, eski vagonları ve saatlerce süren gecikmeli seferleri ile kötü bir üne sahipti. Ancak günümüzde demiryollarının ve vagonların yenilenmesi ile birlikte, gecikmeler ortadan kalktı ve vagonların sarsıntısı büyük ölçüde azaldı. Doğu Ekspresi 2012 yılına kadar Haydarpaşa-Kars arasında çalışırdı. Eskişehir-İstanbul arasındaki hızlı tren çalışmaları nedeniyle bu tarihten itibaren Ankara-Kars arasında çalışmaya başladı. Bu tren yolculuğunun güzergâh uzunluğu 1200 km, yolculuk süresi 25 saat ve trenin ortalama hızı 70 kilometredir. Ankara dan Kars a kadar 112 istasyon geçer. Ankara-Kars arası yataklı bilet fiyatları; tam 88,00 TL, 60-65 yaş arası 78,00 TL, 65 yaş üstü 66,50 TL dir. (http://www.tcdd.gov.tr/) 4

Saat 15.30 da yedi vagonlu trenimiz park alanından ikinci perona geldi. Restoran vagonunun önünde bekleyen beyaz kıyafetli aşçı ve garsonlar yiyecekleri ve diğer malzemeyi vagona yüklemeye başladılar. Doğu Ekspresi yolcularının bagaj hacimleri gidecekleri mesafenin uzaklığı hakkında bilgi veriyor. Gidilecek yerin uzaklığına göre küçük valizlerden, büyüyen bavullara, iplerle sağlamlaştırılmış kolilere, ağzı sıkıca düğümlenmiş çuvallara dönüşüyor. Bizim bineceğimiz yataklı vagon, trenin en sonuna eklenmiş. Yataklı vagonun görevlisi, dönüş seferi için kullanılacak olan temiz çarşaf ve temizlik malzemelerini vagona taşıdı. Görevlinin yardımıyla biz de valizlerimizi vagona taşıdık ve kompartımanlarımıza yerleştik. Vagonda ikişer kişilik on kompartıman bulunuyor. Her kompartımanda iki koltuk, çekilince altlı üstlü iki yatak, lavabo, mini buzdolabı, masa var. Garın hoparlörlerinden bir anons duyduk. "Ankara, Kırıkkale, Sivas, Kayseri, Erzincan, Erzurum, Kars yönüne gidecek olan Doğu Ekspresi az sonra ikinci perondan hareket edecektir." Saat 16.05, önce hareket memurunun tiz düdük sesi ve sonra lokomotifin onu bastıran düdük sesi ile trenimiz hareket etti. Eşim valizlerimizdeki giyeceklerimizi dolaba, yiyeceklerimizi buzdolabına yerleştirirken, ben de kompartımanın penceresinden dışarı seyrediyorum. Sıhhiye Köprüsü, Kurtuluş, Cebeci derken, tren Mamak istasyonuna varıyor. Sonra Kayaş, Nenek, Lalahan, Lalebel i geçiyoruz ve bir saat sonra Elmadağ İstasyonundayız. Komşularımız Sevin ve Seçkin i çay içmeye kompartımanımıza davet ediyoruz. Bir yandan çaylarımızı içip, getirdiğimiz atıştırmalıkları yerken, istas- 5

yonlar tespihin taneleri gibi bir bir pencereden kayıp gidiyor. Kurbağalı, Kılıçlar, Irmak. Ankara dan itibaren 870 metrelik yükseltiden yavaş yavaş 700 metreye, Irmak İstasyonuna iniyoruz ve Kızılırmak a merhaba diyoruz. Türkiye nin bu en uzun nehrinin güzellikleri bir film şeridi gibi vagonun penceresinden kayıp gidiyor. Yahşihan İstasyonunda, tekrar buluşmak üzere Kızılırmak la vedalaşıp, saat 18.00 de Kırıkkale İstasyonuna varıyoruz. Tren Kentin ortasından, cadde ve sokakların arasından ilerliyor ve doğuya doğru yoluna devam ediyor. Kırıkkale den sonra Ballışıh İstasyonundan itibaren, Kızılırmak ın bir kolu olan Delice Çayı ile bir süre yan yana yol alıyoruz. Bu Çay kuzeye doğru akar ve Çankırı ile Çorum arasında Kızılırmak ile birleşir. İzzettin ve Yağlı istasyonlarını geçtikten sonra Çerikli İstasyonunda Delice Çayından ayrılıyor ve güneybatı yönüne doğru bozkırın içine dalıyoruz. Saat 19.00, Ankara dan hareket edeli üç saat oldu. Güneş battı ve hava karardı, tren Kayseri ye doğru yoluna devam ediyor. Artık karanlıktan ve küçük istasyonların loş ışıklarından başka hiçbir şey görülmüyor ve şimdi akşam yemeği zamanı. Restoran vagonuna geçiyoruz. Vagon temiz ve düzenli. Kimi yolcular akşam yemeğini yi-yiyor, kimi çay içiyor ve kimi de biralarını yudumluyor. Masala-rın yarıdan çoğu do-lu, fiyatlar uygun, fakat bira ve alkollü içecek fiyatları yüksek tutulmuş. Bu uygulama restoranın huzuru bakımından düşünülmüş olabilir. Garsonlar kibar ve saygılılar. Yalnız sorduğumuzda hiç izin kullanmadıklarını ve sürekli trende görev yaptıklarını ifade ettiler. Bu da onların psikolojik durumlarını et-kilemiş, biraz fazla yüksek sesle konuşuyorlar, fakat 6

yolculara karşı kesinlikle saygılılar. Menüdeki fiyatlara uygun olarak he-sap geliyor. Kredi kartı ile ödeme yapılabiliyor. Tren Kayseri ye doğru karanlığın içinde yoluna devam ediyor. Eğer gecikme olmazsa saat 23.00 te Kayseri de olacağız. Saat 21.00 de kompartımanlarımıza çekiliyoruz, artık istirahat ve uyku zamanı. İlk başta biraz yadırgıyorum. Tren sağa, sola viraja girdiğinde ve fren yaptığında uyanır gibi oluyorum. Ama sonra alışıyorum. Deliksiz bir uykudan sonra uyandığımda sabahın beşi olmuş. Pencereden dışarı baktığımda Göcentaşı İstasyonunun tabelasını görüyorum. Haritadan geçtiğimiz istasyonları sayıyorum, uykuda iken 37 istasyon geçmişiz. Kayseri ve Sivas istasyonlarından ve Kızılırmak ı yukarı çığırından da geçmişiz. Sabah saat altıya doğru Divriği İstasyonuna varıyoruz. Sonra Kemaliye İstasyonunu geçtikten sonra Fırat ın iki büyük kolundan biri olan Karasu Vadisi boyunca Erzincan a doğru yol alıyoruz. Karasu batıya, tren ise doğuya akıyor. Karasu vadisi boyunca yapımı tamamlanmış veya yapılmakta olan HES, Hidroelektrik Santraller var. Güzelim vadi köstebek yuvasına dönmüş. Gene de vadinin 7

geri kalan kesimleri, Kemah a kadar bir doğa harikası. Kemah, tarihi ve doğal varlıklarıyla ayrıca gezilecek bir yer. Sıra sıra söğüt ve kavak ağaçları, yemyeşil tarlalar arasından trenimiz süzülerek ilerliyor Erzincan a doğru yol alırken, kahvaltı için restoran vagonuna geçiyoruz. Biz kahvaltımızı yaparken tren saat 09.00 da yirmi dakikalık bir gecikme ile Erzincan Garına giriyor. Tren burada beş dakika duruyor. Seçkin, fırsattan yararlanarak gar büfesinden gazete almak için trenden iniyor ve o trene biner binmez tren hareket ediyor. Erzincan Gar Binası çok güzel tarihi bir yapı. ERZİNCAN TREN GARI: Erzurum Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu nun kararı ile bu bina, anıt eser kabul ediliyor. Bodrum katı da dâhil olmak üzere üç kattan oluşan binanın yapım tarihi belli değil. Ancak TCDD planları ve kesintilerinde 1938 yılı için birçok tarih kaydı bulunuyor. İnşaatında moloz taş ve sarıyı andıran kesme taş kullanılan yapının orta bölümünde yüksek tavanlı bekleme salonu yer alıyor. Bina, 1939 yılında şehrin büyük yıkıma uğradığı Erzincan depremi sırasında kısmen hasara uğradı ama yıkılmadı. Erzincan Garı yıllar sonra yenilendi ve çevre düzenlemesi yapıldı, tarihi binanın dış cephe özellikleri göz önünde bulundurularak tasarlanan gece aydınlatması uygulandı. (http://msckruvaziyerturkiye.com/) Tren Erzincan Garından çıktıktan sonra doğuya doğru yoluna devam ediyor. Karasu Vadisi sağımızda bize eşlik ediyor. Bir süre Erzincan Ovasında ilerliyoruz. Burası deniz seviyesinden 1200 metre yüksek. Ovanın iki tarafı sıra dağlarla çevrili ve dorukları hâlâ karla kaplı. Doğu Anadolu nun uçsuz bucaksız yemyeşil çayırları biraz sonra karşımıza çıkıyor. Artık restoran vagonundan, kamaralarımıza geçiyor, 8

bir yandan gazetelerimizi okurken, bir yandan da pencereden kayıp giden istasyonları ve eşsiz manzaraları seyrediyoruz. Altınbaşak, Tanyeri, Gökbayır istasyonlarını geçtikten sonra, Erzincan Ovasından ayrılıyor ve kuzeye doğru yol alıyoruz. Karasu Nehrinin dar vadisinde ilerliyor ve sonra Tercan Ovasına varıyoruz. Karasu dan bir süreliğine ayrıldıktan sonra, demiryolu tekrar doğuya yöneliyor. Tren Erzincan dan beri devamlı yokuş çıkıyor. Bu nedenle bazen hızı saatle kırk kilometreye kadar iniyor. Tekrar Karasu ile buluşuyoruz ve Erbaş, Karasu, Aşkale, Kandilli, Ilıca, Palandöken istasyonlarını geçtikten sonra Erzurum karşıdan görünüyor. Saat 12,45 te Erzurum Garına giriyoruz. Ankara dan yola çıkalı yirmi saati geçti, dokuz yüz km yol aldık ve Ankara ya göre bin metre daha yükseğe çıktık. Erzurum Garı da tarihi garlar arasında, çok güzel ve temiz. ERZURUM TREN GARI: Cumhuriyet dönemi erken yapıları arasında yer alan tarihi Erzurum garı binası kesme taş bir yapıdır. Erzurum'da Cumhuriyet'in ilanından sonra Neo-Klasik üslupta inşa edildi. Ankara-Erzurum hattının ilk kazması 1933 yılında vurulurken, ilk tren Erzurum Kongresi'nden yirmi yıl sonra 1939'da Erzurum'a vardı. Gar binasının inşaatı da aynı yıl tamamlandı. Demiryolunun şehre gelişi ile Erzurum asırlardır sürdürdüğü canlılığını kazanmaya ve gelişmeye başladı. Burada yerli-yabancı turistlere demiryolu nostaljisini yaşatan Türkiye'nin ikinci demiryolları müzesi de bulunuyor. Müzenin önünde eski kömürlü lokomotif teşhir ediliyor. Erzurum Gar Müdürlüğü bünyesindeki müzede, 320 adet 1900'lü yılların başından itibaren demiryolu hizmetlerinde kullanılan çeşitli tarihi belge, araç ve gereçler yer alıyor. (http://puskulcu.blogspot.com.tr/) Erzurum u geride bırakarak doğuya doğru devam ediyoruz. Divriği den beri üç yüz kilometre bize eşlik eden Karasu vadisinden artık yollarımız ayrılıyor. Pasinler i geçtikten sonra Köprüköy istasyonundan itibaren Aras Irmağı bize eşlik ediyor. 9

Erzurum- Kars Platosunda tren hızını artırarak yoluna devam ediyor. Engin bir yeşil denizinin ortasında adeta yüzerek Kars a Eşyalarımızı topluyoruz. Tren, yirmi dakikalık gecikmeyi kapattıktan sonra saat tam 17.02 de, yani tam planlanan saatte Kars Garına giriyor. Ankara da başlayaa yirmi beş saatlik yolculuğumuz böylece sone ermiş oluyor. Vagon görevlisi İbrahim Bey in yardımıyla valizlerimizi trenden indiriyoruz, yeni yapılmış garip bir gar binasıyla karşılaşıyor ve Kars a merhaba diyoruz. Öğreniyorum ki Rusların yaptığı gar binası yıkılarak bu bina yapılmış. doğru ilerliyoruz. İklimin verdiği imkânlar sayesinde her taraf uçsuz bucaksız çayırlarla kaplı, burası Türkiye nin en önemli hayvancılık alanı. Sarıkamış bu yeşil orman denizinin ortasında sanki bir yeşil ada. Gür çam ormanının arasında geçiyor ve Kars a yaklaşıyoruz. Tren dümdüz platoda hızını iyice artırıyor. Selim ve Benliahmet istasyonlarını geçtikten sonra Kars uzaktan görünüyor. ESKİ KARS TREN GARI: Eski Tren Garının yapımına Ruslar tarafından 1855 yılında başlanmış ve 20 yıl sonra 1875 yılında tamamlanarak hizmete açılmıştır. Bu bina 1875 yılından 1970 yılına kadar Kars Tren Garı olarak kullanılmıştır. 1970 yılında yıkılarak günümüzde kullanılan tren garı yapılmıştır. Günümüzde bu binaya ait sadece su kulesi kalmıştır. Kars taki diğer binaların yapımında olduğu gibi eski Gar binasının yapımında da İtalyan taş ustaları ve mimarlar çalışmıştır. (http://www.karskahvesi.com/) 10

Bu garip Gar binasından geçerek, caddeye çıkıyoruz. Bir taksi şoförü, diğer bir şoför arkadaşına sinirleniyor ve bağırıyor, acele etmesi için. Adının Muzaffer olduğunu sonradan öğrendiğimiz taksici bizi Kars Öğretmenevine götürüyor. Önce biraz çekinerek taksisine bindiğimiz Muzaffer Bey, sonra bizim dostumuz olacak, hem Kars çevresini dolaştıracak ve hem de rehberlik yapacaktır. Kars gezimizde ilk evimiz yataklı tren kompartımanı olmuştu, ikinci evimiz de Kars Öğretmenevi oldu. KARS TURU, KARS KALESİ (22 Mayıs 2014) Kars Öğretmenevinde bir gece konaklama iki kişi açık büfe kahvaltı dâhil 55 TL. Öğretmenevi personeli çok cana yakın ve güler yüzlüler. Özellikle resepsiyon görevlisi Selma Hanım bize çok yardımcı oldu. Öğretmenevinde Kars peynirlerini tadarak kahvaltımızı yaptıktan sonra, Kenti keşfe çıktık. 1877-1878 Osmanlı- Rus Savaşı sonunda Kars kırk yıl Rus işgalinde kalmıştır. Bu süre içinde Ruslar Baltık ülkelerinde uygulanan bir mimari anlayışını Kars a uygulamışlar, Hollanda dan getirdikleri mühendislere yeni bir kent planı hazırlatmışlardır. Yeni plan, birbirini dik kesen ızgara planlı caddelerden oluşmuştur. Bu geniş caddelerin üzerine 1890 yılından başlayarak 1917 yılına kadar Baltık mimari tarzında düzgün kesme bazalt taşından tek katlı, iki katlı nadir olarak da üç katlı binalar yapmışlardır. Bu caddelerden ve binaların arasından Kars Kalesine doğru yürüyoruz. Caddeler ızgara planına uygun olarak birbirlerine paralel uzanıyor ve birbirlerine dik kesiyor. Eski ve yeni yapılar yan yana yer alıyor. İlk gözümüze çarpanlar, 11

Muhtar Ahmet Paşa Konağı, Hekim Evi, Defterdarlık Binası, Sağlık Müdürlüğü Binası, Eski Vali Konağı, Azerbaycan Konsolosluğu ve Tuncer Güvensoy Evi. GAZİ AHMET MUHTAR PAŞA KONAĞI: Ortakapı Mahallesinde yer alan Konak 19. Yüzyılın ilk çeyreğinde inşa edilmiş, Osmanlı Dönemi yapılarındandır. 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşında Ordu Komutanı Gazi Ahmet Muhtar Paşa tarafından bir süre Karargâh Binası olarak kullanılmıştır. 2001 yılında Kars Valiliği tarafından restore edilen Konak, sanat galeri olarak hizmete açılmıştır. (http://www.karskulturturizm.gov.tr/) HEKİM EVİ: Kars ın Rus işgalinde kaldığı kırk yıllık süre içerisinde Baltık mimari tarzında yapılan Hekim Evi binasının dış cephesi Barok mimari tarzında yalancı sütunlar, rölyefler ve kartuşlarla süslenmiştir. Binanın arka ve yan cepheleri yığma olarak yapılmıştır. İki katlı kâgir bina Kars ın ilk konservatuar binası olarak da bilinmektedir. Cumhuriyetin ilanından sonra Kars Doğum evi olarak kullanılan bina daha sonra Zirai Donatım Binası, son olarak da Hekim evi olarak kullanılmıştır. (http://www.karskulturturizm.gov.tr/) DEFTERDARLIK BİNASI: Baltık mimari tarzında yapılmış Kars taki bu dönem mimarisinin en önemli eseri olarak bilinir. Üç katlı binanın dış cephesindeki kartuş süsleme dikkat çekicidir. Cumhuriyetin ilanından sonra Kars Valiliği binası olarak kullanılan taşınmaz 1980 yılından sonra restore edilerek Defterdarlık binası olarak kullanılmaya başlanmıştır. Günümüzde halen Defterdarlık binası olarak kullanılmaktadır. (http://www.karskulturturizm.gov.tr/) 12

SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ BİNASI: 1907 yılında yapılan bina 3 katlı olup, giriş cephesi olan doğu cephe duvarındaki yalancı sütunlar ve kartuş süslemeler dikkat çekicidir. Bina, Cumhuriyetin ilanından sonra Kars Devlet Hastanesi olarak kullanılmış, 1980 yılında restore edildikten sonra Sağlık Müdürlüğü binası olarak kullanılmaya başlanmıştır. (http://www.karskulturturizm.gov.tr/) ) ESKİ VALİ KONAĞI: 1883 tarihinde yapılan konak tek katlı olup L planlıdır. Doğu yönündeki binanın giriş cephe duvarı yalancı sütun ve rölyef süslemelidir. 1921 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti ile Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan Sovyet cumhuriyetleriyle yapılan Kars Barış Antlaşmasının imzalandığı bu konak, Cumhuriyetin ilanından sonra Vali Konağı olarak kullanılmıştır. Günümüzde restore edilerek Valilik Konuk Evi olarak kullanılacaktır. (http://www.karskulturturizm.gov.tr/) TUNCER GÜVENSOY EVİ: Binanın giriş kapısı üzerindeki kitabeden 1897 tarihinde inşa edildiği bilinen bina iç ve dış mimarisinin orijinal özellikleri korunarak restore edildikten sonra kışlık konak olarak kullanılmış, Cumhuriyetin ilanından sonra Ticaret Borsa binası olarak hizmet vermiştir. Binanın batısındaki giriş cephesinin Barok süsleme tarzı ile birlikte arka bahçesindeki büyük ahşap balkon Baltık mimari Örneklerinden en önemli birisini teşkil etmektedir. Günümüzde özel konut olarak kullanılmaktadır. (http://www.karskulturturizm.gov.tr/) Bu güzel tarihi binaların bulunduğu caddelerden geçtikten sonra Kale İçi Sit Alanına ulaşıyoruz. Burada yol sorduğumuz emekli bir öğretmen meslektaşımız, 13

ayaküstü bize rehberlik ediyor. Kars tarihi ve yemekleri hakkında bilgi veriyor. Kars ta kimin gözünün içine baksan, hemen yardıma koşuyor. Bu soğuk iklimde, sıcakkanlı insanlar diyarı burası. Kars gezimiz boyunca böyle insanlarla devamlı karşılaştık. Bu tarihi sit alanının bakımsızlığı ve çevrenin kötü görüntüsü karşısında hayal kırıklığına uğradığımız bir sırada, bir tabela gözümüze ilişti, Kars Kaleiçi Osmanlı Mirası Canlandırma Projesi. Bu proje, Kars Belediyesi, Küresel Miras Fonu ve Christensen Fonu nun işbirliği, Çekül ve Kars Kent Konseyi gibi sivil toplum kuruluşlarının katkıları ile gerçekleştirilmesi amaçlanan, Kars taki mimari ve kültürel mirası turizm temasıyla bütünleşecek şekilde değerlendirmeyi öngören bir kentsel koruma ve canlandırma projesi olduğunu öğrendim. Projenin bitim tarihi olarak 19.09.2014 tarihi yazılmış. Pek kapsamlı ve hızlı bir çalışma görmedik ama önemli olan işe başlamak. Elbette bir gün olur ve proje gerçekleşir. Kars Kalesi Sit Alanında ilk gezeceğimiz yapı, Şair Namık Kemal Evi oluyor. Kapısında iki tabela var. Kars Belediyesi Namık Kemal Toplum Merkezi ve Âşıklar Akademisi Bizi kapıda Karslı Âşık Mahmut Karataş Bey karşılıyor. Âşıklık geleneğini bu binada sürdürdüklerini ve çeşitli etkinlikleri burada düzenlediklerini söylüyor. Birlikte 14

yapıyı dolaşıyoruz. İçeride Karslı Ressam Mehmet Tekel Bey ve Karslı Heykeltıraş Metin Doğrukartal Bey ile karşılaşıyoruz. Her iki sanatçı da burayı atölye olarak kullanıyorlar ve eserlerin sergiliyorlar. Adı Şair Namık Kemal Evi olmasına rağmen, binada ünlü Şair ile ilgili pek bir şeye rastlamadık. Daha çok burası bir kültür merkezi olarak faaliyet gösteriyor. Binanın üst katının tarihi dokuya uydurulması gerekir düşüncesindeyim. ŞAİR NAMIK KEMAL EVİ: Taşköprü ile Mazlumağa Hamamı arasında yer alır. Şair Namık Kemal, Dedesi Kars Mutasarrıfı Abdüllatif Paşa ile birlikte 1853-1854 yılları arasında burada yaşamış ve ilk şiirlerini bu konakta yazmıştır. Zemin katı üç yüz elli yıllık bir tarihe sahip olan konak, Toplum Merkezi olarak hizmet vermektedir. (http://www.kars.gov.tr/gezirehberi/) Şair Namık Kemal Evinden çıkıyor önce Kars Çayı üzerinde yer alan tarihi Taş Köprüden geçiyor ve diğer tarihi yapıların arasından Kale ye çıkan yaya yoluna doğru ilerliyoruz. Namık Kemal Evinin karşısında Mazlum Ağa Hamamı, Köprünün bir ayağında Topçuoğlu Hamamı, diğer ayağında İlberoğlu Hamamı yer alıyor. 15

Kaleye çıkan yokuşa sarmadan önce Havariler Kilisesi (Kümbet Camii) ve Ulu Cami yer alıyor. Ulu Cami onarılıyor. Biraz ileride Beylerbeyi Sarayının kalıntıları var. En dikkat çekici olan ise, Beylerbeyi Sarayının hemen yanına ve belki de tarihi kalıntıların üzerine hangi akla hizmet içinse, Fen Lisesi binasının kondurulmuş olmasıdır. Bir diğer dikkat çekici şey de Havariler Kilisesinin üstünde ot bitmiş olmasıdır. Bir zamanlar Kars Müzesi olarak kullanılan bu tarihi yapının kapısı kilitlidir ve sanki yalnızlığa terk edilmiş gibidir. BEYLERBEYİ SARAYI: Kars Kalesinin eteğinde Lala Mustafa Paşa tarafından 1579 yılında yaptırılan Saray iki katlı olup tamamı düzgün kesme bazalt taşından yapılmıştır. Sarayın asıl giriş kapısı batı istikametinde olup zemin katla birinci katı ayıran ahşap tavan tamamen yıkılmıştır. Saray 1878 yılına kadar Sancak Konağı olarak, 1918 yılına kadar Hükümet Konağı olarak kullanılmış, 1918 yılında saray terk edilmiştir. (http://www.karskulturturizm.gov.tr/) HAVARİLER KİLİSESİ (Kümbet Camii): Kars Kalesinin güney eteğinde Kale İçi Mahallesinde yer alan Havariler Kilisesi Şehirdeki Ermeni kiliselerinden birisi olup Bagratlı Krallığı döneminde Kral Abbas tarafından M.S. 932-937 yılları arasında yaptırılmıştır. Kilise, merkezi planlı olup dört yonca yaprağını andıran, dört nişle 16

genişleyen dik açılı bir mekâna sahiptir. Kenti 1064 yılında fetheden Selçuklular, daha sonra burayı cami olarak kullanmışlardır. (http://www.kars.gov.tr/gezirehberi/) ULU CAMİ: On yedinci yüzyılda Osmanlı Padişahı Sultan İbrahim döneminde yaptırılan Ulu Cami, Kentteki en büyük Osmanlı Dönemi camisidir. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşından sonra Kars ın Rus işgali altına girdiği yıllarda yakılarak tahrip edilmiş ve kullanılamaz hale gelmiştir. Onarılarak 2009 yılında ibadete açılmıştır. Günümüzde dış duvarların onarımı devam etmektedir. (http://www.karskulturturizm.gov.tr/) EVLİYA CAMİ VE EBÜL HASAN HARAKANİ TÜRBESİ: On birinci yüzyılın tasavvuf âlimlerinden olan Ebül Hasan Harakani, Anadolu nun Türkleşmesi için hizmette bulunmuş ve kendisinden bir asır sonra yaşayan Ahmed YESEVİ yi de etkilemiştir. Ebul Hasan ın tasavvuf görüşünü anlatan Nurul Ulum adlı eserden onun Her kim bu dergâha gelirse ekmeğini veriniz, inancını sormayınız şeklindeki sözleri dikkat çekicidir. Ebul Hasan Harakani Türbesi, şehit olduğu 1033 yılından 31 yıl sonra, Kars ın Alpaslan tarafından fethedilmesi sırasında yapılmıştır. 1579 yılında Osmanlı Padişahı 3.Murat tarafından Türbenin yanına Evliya Camii yaptırılmıştır. 1998 yılında Evliya Camisinde başlatılan restorasyon çalışmaları sırasında Türbenin basit örgü duvarları kaldırılarak kubbeli bir şadırvan içerisine alınmıştır. (http://www.karskulturturizm.gov.tr/) Ulu Cami nin restorasyonunda çalışan işçilere selam verip, Kars Kalesine doğru tırmanıyoruz. Üç yüz metre kadar tırmandıktan sonra Kalenin giriş kapısına ulaşıyoruz. Burada çevre köylerden gelmiş olan öğrencilerle karşılaşıyoruz. Ayaküstü Anadolu nun çeşitli yerlerinden görev yapmaya gelmiş genç meslektaşlarımızla kısaca sohbet ediyoruz ve soluklanıyoruz. Kars a 37 km uzaktan Soylu Köyünden ve 30 km uzaktan Ermişler Köyünden gelmişler. 17

Kale kapısından girdikten sonra Kahraman Celal Baba türbesi sağ tarafımızda görülüyor. Sonra etrafı surlarla çevrili kalenin avlusuna çıkıyoruz. Burada sadece taş duvarları ayakta kalmış askeri koğuşlar, tarihi bir top, cephanelik ve Kale Camisi yer almaktadır. Buradan Kars tamamen ayaklarınızın altında görülüyor. Kalenin en yüksek kesimine çıktığımızda ise Kars Çayı nı görüyoruz. Kale avlusunun bir köşesinde kafeterya bulunuyor. Bir yandan çaylarımızı yudumlarken, hem dinleniyor ve hem Kars ı seyrediyoruz. 18

KARS KALESİ: 1153 yılında Selçuklulara bağlı Saltuklu Sultanı Melik İzzeddin'in emri ile Veziri Firuz Akay tarafından yaptırılmıştır. 1386 tarihinde Timur tarafından yıkılan kale 1579 yılında Osmanlı Padişahı III. Murat ın fermanı ile Kars'a gelen Lala Mustafa Paşa tarafından kale ve dış cephe surları yeniden yaptırılmıştır. Kale kalıntılarında dört köşe mermer kitabe bulunmuş dış surların kapısına koydurulmuştur. Bu kitabeye göre 1616 ve 1636 yıllarında 2 defa onarımdan geçmiş, şehir merkezine bazı eserler eklenmiştir. Kaynaklara göre Merkez kale dışında surlar 27.000 metre uzunluğunda olup, 220 burçtan meydana gelmiştir. Kale doğu-batı istikametinde 250 metre, Kuzey-güney istikametinde yaklaşık 90 metredir. 1877 1878 Osmanlı-Rus savaşından sonra 40 yıllık Rus işgalinde tahribatlara uğramış, orijinal özelliğini ve kullanımını yitirmiştir. Kars Kalesinin dış cephe surları kesme bazalt taştan yapılmış olup yük istinat duvarları ile çevrilidir. (http://kafkaskentikars.blogcu.com/) Kent turumuz ve Kale gezimiz sona eriyor ve geldiğimiz yoldan Öğretmenevine geri dönüyoruz. Sırada Kars lezzetlerini tatma zamanı, taksicimiz Muzaffer Bey in önerisi üzerine Öğretmenevinin karşısındaki Kars Evleri Restoranına akşam yemeği yemeye gidiyoruz. Tavsiye üzerine kesme aşı çorbası, ısırgan çorbası, kaz tandır ve pörtletme siparişi veriyoruz. Yirmi dakika bekledikten sonra masamız donanıyor. Özellikle kuzu etinden yapılmış olan pörtletme kebabı çok beğeniyoruz. Kars taki ilk günümüzü olumlu izlenimlerle, keyifle tamamlıyoruz. 19

ANİ ANTİK KENTİ (23 Mayıs 2014) Öğretmenevinde kahvaltımızı yaptıktan sonra, öğleye kadar dinlendik ve bir gün öncesinin yorgunluğunu atmaya çalıştık. Hava bir kapanıyor, bir açılıyor. Geceden yağmur yağmış. Öğle olunca Seçkin ve ben Cuma namazı için hemen yakınımızda bulunan Fethiye Camiine gittik. Bu Caminin yakınında Kars Ehlibeyt Işıklı Camii var, yeni ibadete açılmış. Kars ve çevresinde Azeri vatandaşlar oldukça fazla ve onlar Şii Caferi Mezhebine mensuplar. FETHİYE CAMİ: Ortakapı Mahallesinde bulunan Fethiye Camii on dokuzuncu yüzyıl sonlarında, işgal sırasında Ruslar tarafından Baltık Mimari tarzında kilise olarak yaptırılmış olup bina Cumhuriyetin ilk yıllarından sonra Kapalı Spor Salonu olarak kullanılmış ve 1985 yılında ise camiye çevrilmiştir. (http://www.karskulturturizm.gov.tr/) EHLİBEYT IŞIKLI CAMİ: 1952 yılında yapılan cami, kullanılamaz hale geldiği için 11 Mart 2007 tarihinde sökülerek yenileme çalışmaları başlatıldı. 14 Nisan da resmi açılışı yapılan bu cami Türkiye de yaşayan Şii Caferi mezhebine mensup olan vatandaşların ilk camisidir. Saat 14.30 da Karslı dostumuz Muzaffer Bey bizi Öğretmenevinin önünden taksisine aldı ve Ani Antik Kentine doğru yola çıktık. Yağmur yer yer şiddetlenerek devam ediyor. Ani Antik Kenti Kars a kırk kilometre uzaklıkta ve Ermenistan sınırında. Yolu yeni yapılmış ve güzel. Antik Kentin giriş yerine geldiğimizde yağmur kesildi. Burası Kültür ve Turizm Bakanlığı Müzeler Müdürlüğüne bağlı koruma altında bir ören yeri. Girişe kafeterya, tuvalet vb sosyal tesisler yapılmış. Giriş ücretli ve 8 TL, öğrenciler, öğretmenler ve 65 yaş üzeri ücretsiz. Kimliklerimizi göstererek Antik Kentin yedi kapısından biri olan Çifte Beden Kapısı (Kars Kapısı) denilen kapıdan giriş yapıyoruz. 20

ANİ ANTİK KENTİ: Türkiye Ermenistan sınırını ayıran Arpaçay Nehrinin batı yakasında Türkiye sınırları içerisinde volkanik bir tüf tabakası üzerine kurulmuş bir ortaçağ kentidir. Kentin en eski tarihi M.Ö. 5000 yıllarına kadar uzanmaktadır. Bugünkü ören yerini oluşturan iç kale M.S. 4.Yüzyılda Kars a adını veren Karsaklılar tarafından yaptırılmıştır. 1064 yılında Selçuklu Sultanı Alparslan ın Ani yi fethetmesinden sonra Ani Beyi olan Ebul Menucehr tarafından yönetilmeye başlamıştır. Kale surları, devetüyü ve siyah renkli tüf taşından Horasan Harcı ile yapılmıştır. Yedi giriş kapısı mevcut olup bu kapıların en önemlileri Aslanlı Kapı, Kars Kapısı, Sarnıçlı Kapılardır. Şehrin surları uzun kuşatmalara dayanıklı hale getirmek için surlar arasına yapılan destekleme kuleleri aynı zamanda erzak ve tahıl deposu olarak kullanılmıştır. Arazinin eğimine göre yer yer beş metre yüksekliğe kadar çıkan surların dış cephelerinde haç motifleri, aslan ve yılan kabartmalı rölyefler, çini süslemeler mevcuttur. Surların doğu tarafındaki burç üzerinde Selçuklu Sultanı Alparslan ın şehri 1064 yılında fethetmesini belgeleyen dört satırlık bir kitabe mevcuttur. (http://www.kars.gov.tr/) 21

Surların üzerinde taşlara oyulmuş arslan figürü ile yılan ve boğa figürünü gördükten sonra surları takip ederek doğuya doğru ilerliyoruz. Yedi yüz metre ilerledikten sonra karşımıza Arpaçay çıkıyor, Ermeniler bu ocağı hâlâ çalıştırıyorlar. Taksici Muzaffer Bey, bu ocakta patlatılan dinamitlerin çıkardığı gürültünün kalıntılara zarar verdiğini söyledi. İlk karşılaştığımız yapı Aziz Prkich Kilisesi oluyor. Bu yapının yarısı yıkılmış, diğer yarısını iskeleye almışlar ve arkeologlar tarafından restorasyonuna başlanmış. Fakat biz gördüğümüzde her hangi bir çalışma yoktu. Arpaçay Vadisine doğru ilerledir önce Selçuklu Hamamı ve sonra Tigran Honest Kilisesini gördükten sonra, dik yamaç üzerinde bulunan Genç Kızlar Kilisesinin önünde çimenlerin üzerine oturarak biraz yorgunluk attık. Burası Arpaçay ın en güzel göründüğü bir yer. Hemen önümüzde İpekyolu Köprüsü yer almaktadır. Bu Köprü nün günümüzde sadece ayakları kalmıştır. AZİZ PATRİK KİLİSESİ: M.S. 1036 yılında Kral 3.Sembat tarafından yaptırılmış olup zemini daire planlıdır. Kilise mimarisi kubbeli ve iki kısımdan oluşmuştur. İç mekânda sekiz köşegen mevcut olup doğu istikametindeki yarım kubbe diğer kubbeden daha geniştir. İki düzlemden meydana gelen sütunlar bu bölümü de ayırır. Kilise 1291 ve 1342 yıllarında Atabekler tarafından restore ettirilmiştir. 1930'lu yıllarda ise bir yıldırım düşmesi sonucu kilisenin yarısı yıkılmıştır. (http://www.kars.gov.tr/) SELÇUKLU HAMAMI: Arpaçay ile Tatarcık Deresinin birleştiği alanda bulunan bulunmaktadır. Selçuklu mimari tarzında yapılan hamam dört eyvan ve dört halvet odasından oluşmuş odaların kapı girişleri sivri kemerli olarak yapılmıştır. Ayrıca eyvanlar beşik tonoz kemerlerle örtülmüştür. Hamamın girişi batı istikametinde olup buradan bir koridorla soyunma odalarına ulaşılır. Ayrıca bu koridorun kuzeyinde bir ılıklık ve ılıklığın yapının da külhan kısmı bulunmaktadır. (http://www.kars.gov.tr/) 22

TİGRAN HONEST KİLİSESİ: Mığmığ deresinin Arpaçay a karıştığı yer üzerinde yükselen seki biçimindeki bir arazi üzerine kurulan kilise 1215 yılında Anili bir tüccar olan Tigran Honents tarafından inşa ettirilmiştir. Haç planı ile yapılan kilisenin zemin katının iç mekânı dört büyük sütunla kubbeye bağlanmıştır. Kilisenin çevresi dikdörtgen planlı olup cephelerin çatı alınlıklarında rölyef hayvan figürleri ile süslenmiştir. Bu kilise özellikle iç mekânındaki fresklerle dikkat çekicidir. Kilisenin iç cephe duvarları ile kubbe kısmında Hz. İsa'nın doğumundan ölümüne kadar geçen olayları sembolize eden freskler mevcuttur. (http://www.kars.gov.tr/) GENÇ KIZLAR KİLİSESİ: Türkiye Ermenistan sınırını ayıran Arpaçay Nehri Vadisinin batı yanında bulunan kilise ören yerine ulaşan kervan yolunun başlangıç noktasında inşa edilmiştir. Silindirik bir plana sahip olup üzerindeki kubbe çadır görünümündedir. Giriş kapısı kervan yoluna bakan kuzeybatı istikametinde bulunan kilisenin dış cephe duvarları üzerinden kabartma geometrik süslemeler mevcuttur. Kilisenin etrafı sur duvarları ile çevrili olup kuzey istikametteki sarp kayalıklara doğru uzayan kervan yoluna kilise bir galeri ile bağlanmıştır. Üzeri kemer tonozlu olan galerinin önemli bir kısmı yıkılmıştır. (http://www.kars.gov.tr/) İPEK YOLU KÖPRÜSÜ: Türkiye-Ermenistan sınırını belirleyen Arpaçay ın aktığı vadi üzerinde karşı kıyı ile ulaşımı sağlamak amacıyla 10. yüzyılda Bagratlı Krallığı döneminde yapılmış olup, günümüze sadece köprü ayakları kalmıştır. Köprü ayaklarının biri Türkiye, diğeri Ermenistan toprakları içindedir. (http://www.kars.gov.tr/) 23

Daha ileride, 500 metre kadar uzakta Bakireler Manastırı yer almaktadır. Arpaçay boyunca daha fazla ilerlemeden Kentin içine doğru yöneldik. Gözümüze çarpan eser Ebul Manucehr Camisi oldu. Bu Cami Anadolu da yapılan cami olarak yapılan ilk eserdir. Camide daha içeriye doğru ulaşarak Büyük Katedral e vardık. Alparslan Ani Kentine girdiği zaman burayı camiye çevirmişti. Adına Fethiye Camii denilmektedir. Yapının bir bölümünde restorasyon çalışması yapılmaktadır. BAKİRELER MANASTIRI: Bu küçük manastır, Kentten ayrı konmuş, Arpaçay'a bakan kayalık bir burundadır. Azize Hripsime'nin bakire şehitlerine adanmıştır ve bir rahibeler topluluğunu barındırmış olabilir. Çevrili bir avlunun içinde, birkaç binanın kalıntıları vardır. En önemli yapı, belki de 13. Yüzyılda inşa edilmiş küçük, narin ve çok çekici bir kilisedir. Şimdi ise son derece güzel ve romantik bir harabedir. Bir kayalığın doruğuna tünemiş, kırmızı taştan yapılmış küçücük ve şirin bir yapıdır. (http://gizliilimler.tr) EBUL MANUCEHR CAMİİ: Selçuklular zamanında Anadolu'da kurulan ilk Türk camisidir. 1072'de kurulmuştur. Kars ilinin Arpaçay ilçesindeki Ani Antik Kenti içinde bulunan Cami Seddatoğulları'ndan Ebu Süca Manucehr tarafından yaptırılmıştır. Caminin tavanlarında renkli taşlardan yapılmış geometrik süslemeler bulunmaktadır. (http://www.kars.gov.tr/) 24

BÜYÜK KATEDRAL (FETHİYE CAMİİ): Bagratlı Kralı 2. Sembat tarafından M.S. 990 yılında temeli atılmış, ancak Kral Sembat öldükten sonra eşi Kraliçe Katranide tarafından 1001 yılında bitirilmiştir. Kilisenin mimarı aynı yüzyılda İstanbul Ayasofya Kilisesinin tamiratını yapan Tridat Ustadır. Kilisenin planı haç şeklinde olup ortadaki alan kemerleri taşıyan dayanıklı sütunlar ile sınırlandı-rılmıştır. Yarım daire şeklindeki apsis kilisenin diğer kısımlarından yüksek olup, heykel oyukları ile süslenmiştir. Bazilikal haç planlı binanın üç giriş kapısı vardır. Kilise kemerli dar ve yüksek pencereler ile aydınlatılmıştır. Kilisenin cephe duvarları kemerlerle bölünmüş olup bu kemerler sütunlarla birleştirilmiştir. Kırmızı renkli tüf taşından inşa edilen Katedral, basamaklı bir zemin üzerine kurulmuş olup kubbesi ve çan kulesi kuzey cephesindeki duvarın bir kısmı ile birlikte yıkılmıştır. Katedral 1064 yılında Sultan Alparslan ın Ani'yi fethetmesinden sonra camiye çevrilmiş ve ilk fetih namazı kılınmıştır. (http://www.kars.gov.tr/) Ani Antik Kenti gezimiz iki saate yaklaşmıştı. Yağmur tekrar çiselemeye başladı. Kente giriş yaptığımız Kars Kapısına doğru çarşının yer aldığı caddeden ilerliyoruz. Sadece temel taşları ayakta kalmış olan konutları ve işyeri kalıntılarını görüyoruz. Cadde kenarında bir dibek taşı var. Muzaffer Bey bizi merak etmiş ve kapıda bekliyor. Yağmur hızlanır hızlanmaz arabaya biniyoruz. Karsa doğru yol alırken Taksici dostumuzla Kars hakkında koyu bir sohbete dalıyoruz. Bu arada yarın yapacağımız Çıldır Gölü gezisinin pazarlığı da aradan çıkıyor. Şiddetli yağmur altında Kars a ulaşıyor ve kendimizi Öğretmenevine atıyoruz. 25

ÇILDIR GÖLÜ (24 Mayıs 2014) Saat 10.30 da Muzaffer Bey Öğretmenevi önünden bizi aldı ve Çıldır Gölü ne doğru yola çıktık. Arabaya biner binmez yağmur gene başladı. Çıldır Gölü Kars a 90 kilometre uzaklıkta, Ardahan İli sınırları içinde ve Türkiye, Gürcistan, Ermenistan sınırlarının kesiştiği bir yerde bulunuyor. Gölün kuzeyinde Çıldır İlçesi yer alıyor. Kars tan yola çıktıktan sonra yeşil denizi ortasında yol alıyoruz. Yol asfalt olmasına rağmen, bakımsız ve çukurluklarla dolu. İlk önce Arpaçay İlçe Merkezine varıyoruz. Bir gün önce Ani Kentinde bıraktığımız Arpaçay Nehrine tekrar kavuşuyoruz. Birlikte Çıldır Gölüne doğru yol alıyoruz. ÇILDIR GÖLÜ: Volkanik set gölüdür: Ülkemizin derin tatlı su göllerinden biridir. Meşhur Çıldır Sazanı olan Sarı Sazan ın ana yatağıdır. Yazın ve kışın ayrı güzelliği ve manzarası olan Gölün her mevsimi bir başkadır. Etrafındaki dağların hemen her mevsim tepelerinden karın yok olmadığı, dağlardan göle akan derelerinde kırmızı benekli alabalıkların tutulduğu, yaylalarında heyecanlı bir telaşın her zaman sürdüğü Çıldır Gölü görülmeğe değerdir. Kışın buz tutan gölde atlı kızakların turistleri gezdirdiği, gölün bir yerinden delinen buz tabakasından bazen sarı sazanın tutulduğu, bazen dalgıçların deneme yaptığı göl, yazın etrafını saran bin bir çeşit çiçekle büyüleyici bir görünüm kazanmaktadır. Çıldır Gölü sadece balıktan ve manzaradan ibaret değildir. Çıldır Gölü kendi ozanlarını, kültürünü ve festivallerini de ortaya çıkarmıştır. Yaz sıcağında herkesi pikniğe ve eğlenceye davet eden bir göl festivali, bazen de kışın dondurucu soğuğunda buz tutmuş yüzeyinde buz ve paten festivalinde bula bilirsiniz kendinizi. Çıldır Gölünü farklı kılan diğer özelliklerinden biri de Gölün doğal ve bakir bütünlüğünden henüz bir şey kaybetmemiş olmadır. Gölün kenarında yükselen karmaşık binalar, kimyasal kirleticiler ve doğayı bozucu faktörlerin bulunmayışı, gerek göl faunasını ve gerekse göle bitişik doğanın florasını aynen korumasına sebep olmaktadır. Taşbaşı Köyüne vardığımızda Çıldır Gölü görünüyor. Önce Çanaksu Köyüne ve sonra Doğruyol Köyüne ulaşıyoruz. Gölün şahane manzarası bize eşlik ediyor. Nihayet Göl kıyısında yirmi kilometre yol aldıktan sonra Akçakale Köyüne varıyoruz. Köy çok bakımlı, yolları kaldırım taşı ile döşenmiş, Köyde bir kooperatif kurulmuş. Turizm ve balıkçılıkta gelişmeyi amaçlamışlar. Köyün Kenarında bir kale kalıntısı var. Adına Alparslan Kalesi deniliyor. 26

Köyün hemen önünde bir ada var, adı Kuş Adası. Ada bir yol ile karaya bağlanmış. Arabadan iniyoruz ve ada turuna başlıyoruz. Bizim gibi gezmeye gelmiş bir aile ile ayaküstü sohbet ediyoruz. Gönüllü kameramanımız Seçkin, karlı dağlardan, ağaçlara, çiçeklere kayalara kadar her şeyi kayıt altına alıyor. Ben de fotoğraf makinemle durmadan çekim yapıyorum. Ağaçları, çiçekleri, güzelleri çekiyorum. Ada üzerindeki yürüyüşümüz bir kilometre kadar devam ediyor, çimenlerin üzerine seriliyoruz ve dinleniyoruz. Karnımız acıkmaya başladı, artık şimdi balık zamanı. Göle dökülen derelerin berrak sularında doğal olarak yetişen alabalıkları ve hiçbir yerde bulunmaya Çıldır sarı sazanlarını yeme zamanı. Akçakale Köyünde bir balık restoranı varmış, ama henüz açılmamış. O nedenle Muzaffer Bey bizi başka bir köydeki balık restoranına götürüyor. Restoranın bulunduğu yer ayrı bir güzellik. Siparişlerimizi veriyoruz ve çevreyi keşfe çıkıyoruz. 27

Balıklarımız masaya geliyor. Alabalıklar harika, ama sarı sazanlar hem küçük ve hem de çok kızarmış, ona rağmen onların da tatları harika. Restoranın en uygun olan tarafı porsiyon fiyatları, balıkların porsiyonu 10 lira ve yanında çoban salatası da veriyorlar. Restoran daha temiz ve sunum daha güzel olabilir. Hayatımda ilk defa bu kadar lezzetli alabalık yememiştim. Karnımız doyuyor ve sıra çay içmeye geliyor. Her lokantada yemek sonrası ikram edilen çayı içtikten sonra onun parasını da ödeyerek restorandan ayrılıyoruz. Artık dönüş yolculuğu başlıyor. Biz arabaya biniyoruz yağmur tekrar başlıyor. Yemek sonrası ağırlıktan eser yok, çünkü buraların havası çok mükemmel, oksijen çok fazla. Bir de Muzaffer Bey in Karslılara özgü şivesi ile anlattıkları da insanda uyku, ağırlık bırakmıyor. KARS TAN PEYNİR ALINIR (25 Mayıs 2014) Dönüş hazırlığı başlamıştı. Muzaffer Bey bizi Halitpaşa Caddesindeki Kars ın meşhur peynircisine götürdü. Kendimize ve yakınlarımıza kaşar, gravyer, bal alacaktık. Bize orada satılan pidelerden bir tane verdiler ve başladık peynirleri tatmaya, eski kaşar, taze kaşar, gravyer peyniri, çeçil peyniri, otlu peynir, taze peynir, göbek kaşarı, ayrıca çeşitli ballar ve kavurma et. KARS KAŞARI: Özellikle inek sütünden yapılır ve bahar aylarında artan süt üretimi ile birlikte depolanır. Mayıs ayında üretilen Kaşarın rengi sarı turuncu bir renk alır. Kars kaşarının A vitamininin ön maddesi olan beta karotenden en zengin olduğu dönem mayıs ayıdır. Çünkü bu aylarda otlar en körpe döneminde olup beta karotenden bakımından zengindir. Kars kaşarı vitamin, protein ve diğer mineral maddeler yönünden zengin olmakla birlikte kendine 28

özgü çok lezzetli bir tat ve aromaya sahiptir. Bu tadı Kars ın yaylalarında bulunan çeşitli ve yöreye özgü çiçeklerden ve bitkilerden alır. Açık ve temiz havada, Kars ın yüksek rakımlı meralarında otlayan ineklerin sütünden elde edilen Kars kaşarı, hem taze hem de eski olarak tüketilir. Kars kaşarı yapılırken beyaz peynirin haşlanmasından sonra, ustalar tarafından yoğurma işlemi bittikten hemen sonra ve kalıplara dökmeden hemen önce Kaşarın boğumlanan kısmından kaşarın büyüklüğüne göre ağırlığı değişen bir parça koparılır. Bu parçaya göbek kaşarı denir. (http://www.marjinaltatlar.com/) Alışverişimizi de yaptıktan sonra Kars taki son günümüzde yapacak başka iş kalmamıştı. Atladık bir halk otobüsüne ve Kafkas Üniversitesine kadar gittik. Otobüs, Kampustaki bütün fakülte ve yüksek okulları dolaştıktan sonra, son durağa geldi ve tekrar dönüş seferine başladı. Dönüş için bilet parası vermek isteyince, şoför parayı almadı ve bu da bizden olsun dedi. Bu davranış bizi çok etkiledi. Bu hareket Anadolu nun en doğusunda yer alan Kars insanının özelliklerini en kısa biçimde anlatan bir davranıştır. Artık Kars tan bu iyi duygularla ayrılma zamanı gelmişti. EVE DÖNÜŞ (26/27 Mayıs 2014) Öğretmenevindeki son kahvaltımızı yaptıktan sonra, görevlilere teşekkür ederek ayrıldık. Daha önce sözleştiğimiz gibi Muzaffer Bey saat tam dokuzda bizi aldı ve Kars Garına götürdü. Taksi parasını vermek istedim, almadı. Alması için ısrar ettim, o da almamak için ısrar etti. Kars insanının özelliklerini en kısa biçimde anlatan ikinci bir örneği daha gördük. Bir hafta önce ilk karşılaştığımızda elini sıkmadan tanıştığımız Muzaffer Bey den aynı yerde kucaklaşarak ve helalleşerek ayrıldık. Tren peronda bizi bekliyordu. Görevli valizlerimizi vagona çıkarmada yardım etti. Kendisiyle tanıştık, o da diğer görevli gibi nazik ve güleryüzlüydü. Yataklı vagonda bizden başka yolcu yoktu. Görevliye sorduğumuzda, diğer istasyonlarda kompartımanların dolacağını söyledi. Doğu Ekspresi saat tam 09.45 te hareket etti. Yirmi beş saatlik yolculuğumuz bir gün sonra, saat 11.02 de Ankara Garında sona erecek. Çok ilginç ki yağmur tekrar başladı. Erzurum u ve Erzincan ı geçtikten sonra, bir de tam yarım daire gökkuşağının içinden geçtik. 29

Gelirken gördüğümüz manzaraları bir de trenin diğer tarafından izledik. Öğle yemeğini kompartımanımızda yedik. Akşam yemeği için restoran vagonuna geçtik. Karsa giderken gördüğümüz aşçı ve garsonlarla tekrar karşılaştık. Bizi hemen tanıdılar. Akşam yemeğini yedikten sonra hava kararmaya başladı. Kompartımanlarımıza çekildik ve yorgunluğumuzu dinlenerek ve uyuyarak çıkardık. Sivas ve Kayseri den gene gece geçtik. Sabahleyin saat beşte uyandığımda Kayseri nin ışıkları trenin arkasında kalmıştı. Tren Kırıkkale ye doğru yol alırken son kahvaltımızı da kompartımanda yaptık. Saat tam 11.02 de hiçbir gecikme olmadan trenimiz Ankara Garına girdi. Sonra Hızlı trenle Eskişehir, Sevin le ve Seçkin le vedalaşıyoruz. Biz evimize, onlar Kütahya ya doğru yol alıyorlar. Böylelikle keyifli bir gezi sona eriyor. Değişik yerler görmek isteyenlere, değişik tatlar tatmak isteyenlere, doğa ve çevre severlere, hızlı yolculuklardan hoşlanmayanlara bu geziyi öneririz. KARS ÖĞRETMENEVİ...: 0 474 2120049 MUZAFFER DOĞAN (Taksici)...: 0 537 6506762 KARS EVLERİ RESTORAN...: 0 474 2123303 ARİŞ TİCARET (Peynirci)...: 0 474 2231313 30

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... 1 ANKARA GARI (20 Mayıs 2014)... 2 DOĞU EKSPRESİ (20/21 Mayıs 2014)... 4 KARS TURU, KARS KALESİ (22 Mayıs 2014)...11 ANİ ANTİK KENTİ (23 Mayıs 2014)...20 ÇILDIR GÖLÜ (24 Mayıs 2014)...26 KARS TAN PEYNİR ALINIR (25 Mayıs 2014)...28 EVE DÖNÜŞ (26/27 Mayıs 2014)...29 http://www.cengizcetintas.com/index.html cencetintas@gmail.com Bu kitabın her hakkı Cengiz Çetintaş' a aittir. Bilgiler kaynak gösterilmek koşuluyla eposta, fotokopi vb yoluyla gönderilebilinir veya çoğaltılabilinir. Ancak bilgilerin tümü dergi, kitap veya benzer şekillerde yayımlanamaz. 31

http://www.cengizcetintas.com/index.html 32