Bilmek Gerek A. Erdem Akyüz BD TEMMUZ 2016 Bir Atatürk Dersi Sanatın ve Sanatçının Toplum Yapısında Önemi İstanbul Darül Bedayi Tiyatrosu sanatçıları, Ankara Türk Ocağı Tiyatrosu nun açılışı nedeniyle 1930 yılının Nisan ında Ankara ya gelmişler ve başta Hamlet olmak üzere çeşitli klasik yapıtlar yanısıra, çağdaş Alman ve Fransız tiyatro yazarlarının modern oyunlarını da sergiledikten sonra İstanbul a dönmek üzereydiler. 35
Ankara daki o son günlerinde sanatçılar, kendi tanımlamalarıyla, çok üst düzeyde bir davet aldılar ve çok üst düzeyde onurlandırıldılar. Bu davet haberini sanatçılara, Darül Bedayi nin o yıllardaki yöneticisi ünlü tiyatro önderi Muhsin Ertuğrul bildirdi: Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri, bu Muhsin Ertuğrul Onun için benden cevap bekleyen Gazi Mustafa Kemal e Bir tiyatro okulu istiyorum Paşam, diyebildim. akşam hepimizi Marmara Köşkü ne davet ediyorlar. Sanatçıların sevinç gösterileriyle karşıladıkları bu davetin öyküsünü Muhsin Ertuğrul, 11 Nisan 1930 tarihli o günden 33 yıl, 3 gün sonra, 14 Nisan 1963 tarihli Cumhuriyet gazetesindeki yazısında şöyle anlatıyor: Marmara Köşkü nde 11 Nisan 36 1930 Cuma akşamı Gazi Mustafa Kemal Paşa nın önünde sanatçıların geçirdikleri bu gece, can çekişen, kısırlaşmaya yüz tutmuş Türk tiyatrosuna yeni bir çehre ve umut açmıştır. Gazi gibi büyük bir insan elbette bizi ağırlamak için oraya çağırmaz. Oyunlarımızı en sıcak bir ilgiyle izledikten sonra bize verilecek bir emri, söyleyecek bir sözü vardı. Nitekim okyanus dalgaları gibi geniş ve birbiri arkasından ağır ağır gelen iltifatlarından sonra baş başa kaldığımız zaman, şöyle buyurdular: Siz, benim ta ateşemiliterlik çağımdan beri memleketimizde görmeyi candan özlediğim bir hayali gerçekleştirdiniz. Böylesine birbirine bağlı bir sanatçı topluluğunu kendi yeteneklerinizle hazırlayıp bize getirdiniz, gösterdiniz. Şimdi ben Devlet Başkanı olarak soruyorum. Hükümetten ne gibi bir yardım istersiniz? Böyle bir soru karşısında hükümetten istenecek neler vardı. Önce o zamanlar yüzde otuz beşi bulan vergiler, daha neler istenmezdi. Maddi ve manevi sıkıntılarımız sonsuzdu. Fakat o anda Gazi Hazretleri nin engin gözlerine baktığım zaman, memleketin olduğu kadar tiyatronun da ileri günlerini düşündüm. Geçmişin
Atatürk tiyatroda değil, geleceğin de önemini hatırladım. Biz veremli bir bayraktarı Büyükada Mezarlığı na yeni gömmüştük; biri de sanatoryumda tedavi edilecekti. Böyle giderse birkaç yıl sonra Türk tiyatrosundan sıra sıra mezar taşlarından başka bir şey kalmayacaktı. Beni en çok ilgilendiren tiyatronun bizden sonraki durumuydu. Onun için benden cevap bekleyen Gazi Mustafa Kemal e Bir tiyatro okulu istiyorum Paşam, diyebildim. Bu karşılıkla o günlerde beynimin içini saran yüklü düşünceden sanki bir anda kurtulmuş gibi hafifledim. Gazi Hazretleri hemen, vaktin geç olmasına rağmen, Başbakan İsmet Paşa ya haber gönderdi ve çağırttı. Paşam, sizi rahatsız ettim buyurdular. Fakat önemli bir hususu size arzetmek istiyoruz. Beni tanıştırdı. Bana da: Haydi isteğinizi Paşa ya tekrar- layın buyurdular. Bir tiyatro okulu istiyoruz Paşam dedim. akşam Gazi Hazretleri, Genç O Türkiye Cumhuriyeti nin bütün büyükleri arasında Türk tiyatro sanatçıları için cömertçe dağıttıkları bin bir iltifattan sonra söyledikleri nutku şöyle bitirmişlerdir: Efendiler, hepiniz milletvekili olabilirsiniz, Bakan olabilirsiniz, hatta Cumhurbaşkanı olabilirsiniz. Fakat sanatçı olamazsınız. Hayatlarını büyük bir sanata veren bu çocukları sevelim. Atatürk; sanatı, devrimlerinin bir parçası olarak görmüş ve güzel sanatlarda başarılı olmanın, tüm devrimlerde başarıya ulaşmak anlamına geleceğini vurgulayarak, güzel sanatlarda başarılı olmayan milletlerin, medeniyet alanında yüksek insanlık sıfatı ile yer almaktan sonsuza kadar yoksun kalacaklarını ifade etmiştir. 37
Bu düşüncenin bir sonucu olarak, Cumhuriyetin kuruluşundan başlamak üzere yapılan yasal düzenlemeler ve kurulan eğitim kurumları ile sanat ve sanatçıların yolu açılmış, çağdaş sanatı içinde barındıran özgün ve ulusal sanat eserleri üretilmeye ve sergilenmeye başlanmıştır. Sanatın çeşitli dallarındaki yenilik ve gelişmeleri takip edebilmeleri için bir çok Türk genci yurt dışına gönderilmiş; yurt dışındaki önemli sanatçıların Türkiye ye gelerek Avrupa yı Hitler rejiminin baskı ve korkusunun sardığı yıllarda Türkiye, nazizmin zulmünden kaçan yaklaşık 800 Avrupalı sanatçı ve bilim adamına kucak açmıştır. çalışmalarına ve eserler vermelerine olanak sağlanmıştır. Avrupa ya müzik ve resim eğitimi almak üzere; Ekrem Zeki Ün, Ulvi Cemal Erkin, Necil Kazım Akses, Ferit Anlar, Ahmet Adnan Saygun, Cemal Reşit Rey gibi genç müzisyenler ile İbrahim Çallı, Namık İsmail gibi genç ressamlar yollanmış ve bunlar geleceğin önemli sanatçıları ve öğreticileri 38 olmuşlardır. Türkiye ye gelen sanatçılardan; Macar besteci ve halk müziği araştırmacısı Bela Bartok halk müziği ve arşivi çalışmalarına katkıda bulunmuş, Alman besteci Paul Hindemith milli müzik konservatuarı çalışmalarına ve Gazi Terbiye Enstitüsü Musiki Bölümü kurulmasına katılmış, Carl Ebert tiyatro ve bale alanında çalışmalarda bulunmuştur. Sanat çalışmalarını geliştirmek, sergilemek ve halka ulaştırmak amacıyla; 1921 de Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi, 1927 de Ankara Etnoğrafya Müzesi, 1937 yılında İstanbul Resim Heykel Müzesi kurulmuştur. Muzıkayı Humayun Saray Orkestrası 1924 yılında Riyaset-i Cumhur Musiki Heyeti adıyla İstanbul dan Ankara ya getirilerek bu günkü adıyla Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası oluşturulmuştur. 1934 yılında Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefliği ne getirilen Ahmet Adnan Saygun, Atatürk ün ilgi ve isteği üzerine, ilk Türk operaları olan Özsoy ve Taşbebek operalarını bestelemiştir. Sanayi-i Nefise Mektebi 1926 yılında Güzel Sanatlar Akademisi ne dönüştürülmüş, Türk müziğini geliştirmek ve çağdaş müzikle bağdaştırmak için Ankara Musiki Muallim Mektebi açılmıştır. Atatürk ün önerisiyle 1936 yılında açılan Milli Musiki ve Temsil
Akademisi eğitim çalışmalarını daha sonra Devlet Konservatuarı adıyla sürdürmüştür. Avrupa yı Hitler rejiminin baskı ve korkusunun sardığı yıllarda Türkiye, nazizmin zulmünden kaçan yaklaşık 800 Avrupalı sanatçı ve bilim adamına kucak açmıştır. Bu değerli sanatçılardan biri olan Clemens Holzmeister, Ankara daki Güven Anıtı nın (1931-1936) ve diğer bir kısım kamusal binanın mimarıdır. Ankara Ulus Meydanındaki tarihi Atatürk Anıtı nın heykeltıraşı Avusturyalı sanatçı Heinrich Krippel ile Etnoğrafya Müzesi önündeki ve Kızılay Meydanındaki Atatürk heykellerini yapan İtalyan heykeltıraş Pietro Canonica da Türkiye ye değerli eserler kazandırmışlardır. Bu dönemde Türk Mimarları da önemli eserler vermişlerdir. Ankara da Türkocağı Binası (Devlet Resim ve Heykel Müzesi), Etnoğrafya Müzesi ve şimdilerde Kültür Bakanlığı nın bir birimi olarak kullanılmakta olan binalar Arif Hikmet Koyunoğlu nun yapıtlarıdır. Gazi Üniversitesi, Ankara Palas ve Evkaf binaları ise Mimar Kemalettin Beyin eserleridir. Bu örnekler, sanat alanında girişilen çalışmaların yalnızca belirli bir bölümünü oluşturmaktadır. İlim, fen ve teknik alandaki adımlar denli, sanatın da toplum yaşamında belirleyici olduğunu, Sanatsız kalan bir milletin, hayat damarlarından biri kopmuş demektir sözüyle özetleyen Atatürk, ülke BD TEMMUZ 2016 ve ulus olarak da ilerlemenin koşulu olarak gördüğün sanatın önemini Adnan Saygun Bir millet ki resim yapmaz, bir millet ki heykel yapmaz, bir millet ki fennin gerektirdiği şeyleri yapmaz, itiraf etmeli ki o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur sözleriyle dile getirmiştir. Sanat ve sanatçılara verdiği değeri gösteren unutulmaz sözlerinden birini de Atatürk, yazımızın girişinde söz ettiğimiz Marmara Köşkü ndeki davette söylemiştir. Davet sonunda köşkten ayrılmak üzere olan sanatçılara bir bakanın, Atatürk ün elini öpmeleri uyarısını duyunca Atatürk, karşı çıkmış ve sanatçılara duyduğu derin saygısını belirten şu sözü söylemişti: Hayır, sanatkâr el öpmez; sanatkârın eli öpülür. erdemakyuz@butundunya.com.tr Kaynakça: 1-Muhsin Ertuğrul, Bir Dönüm Gecesi, Cumhuriyet, 14.4. 1963 2- Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi S 47, Bahar 2011, s. 521-555, Dr.Erol Evcin 3-Atatürk ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II, s. 67 4- Erbay, Fethiye -Mutlu Erbay, Cumhuriyet Dönemi (1923-1938) Atatürk ün Sanat Anlayışı 5- Özgü, Melâhat, Atatürk ün Edebiyat ve Sanat Anlayışı, Türk Tarih Kurumu basımevi, (Atatürk Konferansları ndan ayrı basım), Ankara, 1964. 6- Atatürk ün Fikir ve Düşünceleri, (Yay. haz.: Utkan Kocatürk), Atatürk Araştırma Merkezi 39