16. MÜSİAD EXPO AÇILIŞ 9.11.2016 İSTANBUL Sayın Cumhurbaşkanım, Saygıdeğer Hanımefendi, KKTC'nin Değerli Başbakanı ve Değerli Eşi, Sayın Bakanlarım, Dost ve Kardeş Ülkelerin Sayın Bakanları, Valilerim, Milletvekillerim, Belediye Başkanlarım, Oda Borsa ve Meslek Örgütlerinin Değerli Başkan ve Temsilcileri, Sivil Toplum Kuruluşlarının, Siyasi Partilerimizin, Kurum ve Kuruluşların Değerli Başkan ve Temsilcileri, Dünyanın Dört Bir Tarafından Gelen Değerli İşadamları, Değerli MÜSİAD Üyeleri ve MÜSİAD Dostları,
Değerli Medya Mensupları, 16. MÜSİAD EXPO nun açılışında, sizleri saygıyla selamlıyorum; hoş geldiniz, şeref verdiniz. MÜSİAD olarak, Türkiye'nin dört bir yanından ve Dünyanın farklı ülkelerinden gelen siz değerli misafirlerimizi, İstanbul da ağırlamaktan mutluluk duyuyoruz. Dünyada, hem coğrafi konumu ve tarihsel bağlamı, hem de iktisadi bakımdan, uluslararası bir ticaret fuarına ev sahipliği yapacak daha elverişli bir şehir herhalde yoktur. İstanbul dayız: Tarih boyunca farklı dilleri, renkleri, milletleri buluşturan, dünyanın En Eski şehirlerinden birindeyiz. Doğu dan gelen ticaret yollarını, Batı ya bağlayan, son duraktayız. İstanbul dayız: Fikirleri ve kültürleri, birbirine ulaştıran köprüdeyiz. Dünya meydanındaki, en renkli dükkandayız.
İstanbul dayız: Bize, geçmişten seslenen şairin tarifiyle: "Sokaklarında bilgelik kumaşı satılan, Çarşılarında hünerin pazarı kurulan" şehirdeyiz. Yani, yalnızca Mal ve Eşyanın değil, aynı zamanda Bilim ve Tekniğin, Fikir ve Sanatın da alışveriş edildiği yerdeyiz. İşte MÜSİAD EXPO, bu yüzden İstanbul da yer alıyor. ediyoruz. Biz de, hepsini bir araya getiriyor, İstanbul un anlamını tekrar Bugün; Devlet Adamları ve Siyasetçiler, İşadamları ve Girişimciler, Bürokratlar ve Akademisyenler, Yatırımcılar ve Temsilciler, MÜSİAD EXPO da buluşuyor. Siz, değerli misafirler, Üyelerimizin ürünlerinin yer aldığı hollerde ve Satın Almacılar Buluşuyor etkinliğinde, "Ticareti", "Fikriyatı", Ekonominin önde gelen isimlerinin yer aldığı IBF oturumlarında,
HighTech Port sergisinde, "Teknolojiyi" bulacaksınız. Bu vesileyle, bir kere daha, hem İstanbul a, hem de MÜSİAD EXPO ya hoş geldiniz diyorum. Sayın Cumhurbaşkanım, Alışverişe, fikirlerden başladık. Pazartesi günü, IBF Yönetim Kurulunda, İş Forumunun bugününü ve yarınını masaya yatırdık. Dün, MÜSİAD Ailesinin Yönetim Kademesini bir araya getirdiğimiz, 230 Başkan ve Temsilcinin katıldığı Toplantımızda, yapılanmamızı ve hedeflerimizi konuştuk. Yarınki, 20. IBF Kongremizde, hem günümüzde ticareti yürütmenin biçimlerini, hem de ideal ekonomi için gereken altyapıyı konuşacağız. Ana konuşmacımız, Başbakan Yardımcımız Sayın Mehmet Şimşek, "Türkiye Ekonomisi ni ve Yatırım Fırsatlarını" anlatırken, Katar Ekonomi ve Ticaret Bakanı Sheikh Ahmed bin Jassim Al Thani de konuşmacılarımız arasında.
Bu yılki Fuarımızda da, Savunma ve Havacılık Sanayi ürünleriyle, diğer Yüksek Teknoloji Ürünlerini sergilediğimiz ve Türkiye nin İstikametini Gösteren Gelecek Pusulası dediğimiz Hightech Port yine yer alıyor. Hightech Port, MÜSİAD ın teknolojiye verdiği önemi ve ülkemizin son yıllarda Savunma ve Havacılık alanında yaptığı atılımları gösteren, bir vizyon projesi. MÜSİAD EXPO'da, Ekonomi Bakanlığımızın desteklediği Alım Heyetleriyle firmalar arasında iş görüşmeleri yapılacak. Yeri gelmişken, Fuarımızda gezmenizi istediğimiz, 2 özel sergimizin olduğunu hatırlatmak isterim. Birincisi, bilenlere unutturmamak, bilmeyenlere de anlatmak üzere hazırladığımız "15.Temmuz" sergimiz. Diğeri de, Saygıdeğer Emine Erdoğan Hanımefendinin himayelerinde, Ankara'da yürüttüğümüz, "Afrika El Sanatları Pazarı ve Kültür Evi" nin, Fuarımızdaki sergisi. 16. EXPO yla, dopdolu bir MÜSİAD haftası yaşayacağız. Fuarımız biter bitmez de, gelecek faaliyetlerin hazırlığı başlayacak.
Lütfen, şimdiden not alın: 29-30.Kasım'da, Haliç Kongre Merkezinde, Ulaştırma Bakanlığımız ve Avrupa-Ortadoğu ve Afrika Uydu Operatörleri Birliğiyle düzenleyeceğimiz, 2. Global SATTELITE SHOW var. başlığımız. Önümüzdeki yıl Pakistan'daki, 4. Hightech Port önemli bir Vizyoner'17 ye hazırlanıyoruz. 2017 yılında Afrika'da bir Fuar yapmak ise, bir başka hedefimiz. Her sene büyüyen MÜSİAD, inşallah önümüzdeki senelerde de daha fazla üretmenin, büyümenin ve kazanmanın ortak noktası olmaya devam edecek. Şimdiden, bütün katılımcılara bereketli kazançlar diliyorum. Sayın Cumhurbaşkanım,
MÜSİAD, Türkiye de yeni bir hikaye yazmanın gereğine inanan işadamları tarafından kuruldu. büyüdük. Fikir ve gönül birliği yaparak bize katılan üyelerimizle, gün geçtikçe Teşkilatımızı genişlettik. Bugün, yurtiçinde 86, yurtdışında 65 ülkede, 170 noktaya ulaştık. Dünya genelinde, binlerce iş adamını, on binlerce işletmeyi temsil eden, büyük bir ortak noktaya dönüştük. Ama yetmez diyoruz. Önümüzdeki hafta Cuma günü, teşkilatımızı Seydişehir açılışımızla büyüteceğiz. Cumartesi günü, Melbourne açılışımız için Avustralya'ya uçuyoruz. Dönüş yolunda Japonya açılışımız için Tokyo'da olacağız. Devamında; Kırgızistan, Kazakistan, Pakistan, Azerbaycan, Gürcistandaki ikinci noktamız Tiflis, Belçika, Hollanda'daki yeni noktamız Amsterdam, Fransa'daki yeni noktamız Strasbourg, Londra, Sudan ve Katar açılışlarımız bizi bekliyor.
Bu vesileyle, kurucu Başkanımızdan en yeni üyemize kadar, bu yolculukta bize destek veren, emeği geçen herkese teşekkür ediyor, vefat edenlere Allah'tan (CC) rahmet diliyorum. Elbette, bütün bu çabaların bir amacı vardı. olur. Adresi bilmeyenler, ne kadar yürürse yürüsün, yalnızca dolaşmış Ama adresi bilenler, gideceği yere ulaşır. Biz, adresi biliyorduk. Hedefimiz, Milletimizi her bakımdan kalkındırmak için çalışmaktı. Bunu yaparken, toplumsal kalkınma ve teknolojik ilerleme gibi meselelere, milletimizin kimliği ve üslubu doğrultusunda bir istikamet çizmek gerektiğine inanıyorduk. kullandık. Bu istikamette yürürken, iyi niyet ve gayretimizi de sonuna kadar Her defasında, ekonomiyi sadece matematiğe indirgeyen anlayışa karşı olduğumuzu vurguladık.
İnsanın onuruna ve varoluş sebebine aykırı düşüren yanlış uygulamaları, daima sorguladık. Gerçeklik maskesi takılmış yalanların müşterisi olmadık. Çünkü biliyorduk: Hakikatin asası gelince, yılanların hepsini yutar. İnanıyorduk: Biz doğruyu yaptıkça ve yaydıkça; yanlış çekilecek, kaybolacak. Bu nedenle, daima daha güzelin arayışı içinde olduk. Bu arayışta, Ticaret helal, faiz haramdır cümlesi, ilkemizdi. Dürüst Ticaret, Erdemli İş Adamı ve Helal Kazanç, düsturumuzdu. Türkiye nin kalkınmasını, kendi değerlerine sahip çıkarak başarmasını istedik. Bu nedenle, ne zaman "kırmızı çizgimizi" sorsalar, "Milletin çıkarları" cevabını verdik.
Çünkü, bizim derdimiz, milletimizdi. MÜSİAD ı, Türkiye yi ileriye götürmenin vesilesi bildik. Yani MÜSİAD, bizim için bir memleket meselesiydi. Bu bilinç, gayret ve istekle, 26 seneyi geride bıraktık. Biz büyürken, Türkiye de büyüdü. Ekonomimiz son 15 yılda 2,7 kat büyürken, kişi başına düşen milli gelir %116 arttı. Artık, tek gecede döviz kurunun 3'e katlandığı, %100 ü aşan enflasyon ile paramızın durduğu yerde eridiği bir Türkiye ekonomisi yok. Bütün algı operasyonları ve darbe girişimlerine rağmen, güçlü ve istikrarlı yapısını muhafaza eden bir Türkiye var. çizmek?" Peki, ne demek, "Milletimizin çıkarları doğrultusunda istikamet Gelin, size bazı rakamlarla hatırlatayım.
Çünkü, İnsanoğlu kolay unutuyor. 2001 yılında, ülkemizde, sadece Kamunun Faiz Gideri, toplanan vergilerin %103'ü idi, miktar olarak da 41 Milyar TL. Faiz ödemekten; ne borç ödemeye, ne yatırıma ve kamu harcamalarına, ne de Ar-Ge'ye ayrılacak kaynak kalıyordu. 2015 te, faiz gideri, vergi gelirinin %13 üne düştü, miktar olarak ise 53 MilyarTL. Eğer, 2001 oranlarıyla Faiz ödeseydik, 420 milyar TL ödeyecektik. Aradaki fark, 367 Milyar TL. Cebimizde kalan parayla, her yıl, 50 tane Yavuz Sultan Selim Köprüsü yapabiliriz. Bu rakamı yıllarla çarpınca, ortaya akla ziyan bir tablo çıkıyor.
İşte, bu paranın, ayrıcalıklı bir azınlığın cebine gitmeyip, milletin cebinde kalması için çalıştıkça, bir yandan terör örgütlerinin, diğer yandan, finans çevrelerinin üstümüze geldiğini görüyoruz. Milletin çıkarlarını savunmak üzere çalışmanın, küresel sistemi ne kadar rahatsız ettiğini görüyoruz. 15 Temmuz da, Türkiye nin önünü kesme girişimlerinin en kanlısını yaşarken, işlerin nerelere varabileceğini de gördük. Bereket versin ki, küresel sistemin FETÖ yle yaptığı Truva Atı denemesi; Cumhurbaşkanımızın önderliğinde, milletimizin cesareti ve ferasetiyle önlendi. Darbe girişiminin hemen peşinden, uluslararası medyanın karalamaları başlamıştı. Biz, işin doğrusunu anlatmak için uğraşırken, koroya, kredi derecelendirme kuruluşları katıldı. Bugünlerde akortları yeniden düzelecekmiş gibi görünüyor. Ama biz, olup bitene, bunların siyasi gelişmelerin sonuçları olmadığını düşünecek kadar pembe gözlüklerle bakacak değiliz.
Sayın Cumhurbaşkanım, Bir önceki fuarımızda, Dünya Değiştirilebilir demiştik. Bu cümleyi, bir Ticaret Fuarında söylemiştik. Çünkü, dünyada üretilmiş en tehlikeli silahın, küresel sistemi biçimlendiren Mevcut Ekonomi Anlayışı olduğunu biliyorduk. Bu cümleyi, bir ihtimali ifade etmek için değil, bir ihtiyaca dikkat çekmek için kurmuştuk. Çünkü, böyle devam ederse, üzerinde yaşanacak bir dünya kalmayacağını görüyorduk. Bu cümleyi, inancımızın gereği söylemiştik. Çünkü umutsuzluk, kötülüğe teslim olmak demektir ve haramdır. "Dünya değiştirilebilir." Bu cümleye, artık her zamankinden daha fazla inanıyoruz. "Dünya değiştirilmelidir." Başka alternatifimiz de yok.
Yüz milyonlarca insan; oturduğu yerden servetini katlayan ayrıcalıklı bir azınlığın iştahını doyurmak için açlıkla mücadele ederken, bizim dünyayı değiştirmeyi düşünmekten başka yolumuz olabilir mi? Gelir dağılımı adaletsizliği, tarihin en yüksek seviyesinde. eşitlendi. Dünyadaki en zengin 80 kişinin serveti, dünyanın yarısının gelirine Emek vermeden sürdürülen, fayda üretilmeden çoğaltılan ve gecelik faizlerde büyütülen bu insafsız zenginlik, dünyanın geri kalanını yoksul bırakıyor. Bugün, dünyadaki her 5 kişiden 1 i, günde 2 $ la yaşamaya çalışıyor. Bu, aşırı yoksulluk demek. Bugün, dünya nüfusunun %1'inin serveti, dünyanın geri kalan %99'unun servetinden, yani 7 milyar insandan daha fazla. Bu, hırsızlık demek.
Bugün finans sektörü hariç, küresel borcun, dünya gayrisafi hasılasına oranı % 225 e ulaştı. Bu, kölelik demek. alıyor? Ürettiğinin 2 katından fazlasını borçlanan dünya, bu borcu kimden kalıyor? Bu borcu, kimler, hangi bedeller karşılığında ödemek zorunda Bugün, insanın aklını ve vicdanını içinde yaşadığı toplumdan kopartanlar; "sorumsuzluğu, özgürlük", "duyarsızlığı, rahatlık" diye parlatanlar; daha doğmadan borçlandıran bu sistemle, insanları esaret altına aldılar. Küresel finans terörünün amacı, bu. Her birimizi, karmaşık hesapların içindeki basit birer rakama dönüştürmeye, sonunda sıfırla çarpılacağımız bir denklemin içine yerleştirmeye uğraşan bu ekonomi anlayışı, özgürlüğün ayağına vurulmuş en büyük prangadır.
Evet, kağıt üzerinde kölelik bitti. Artık insanların ayağında demir kelepçeler görmüyoruz. Ama toplumlar, gözle görülmeyen zincirlerle köleleştirildi. Milletler, yanlış fikirlerle, sahte korkularla uyuşturuldu. Karşı çıkmaya çalışan uluslar, kılıfına uygun askeri ve ekonomik darbelerle susturuldu. Bugün, "sağlık satmak için, hastalık türeten", "güvenlik satmak için, terör üreten", "para satmak için, borç dayatan" bu düzeni değiştirmeyi düşünmekten başka seçeneğimiz var mı? Dünya değiştirilmelidir. Ve bunu söylemek, en çok bize düşer. Çünkü, bugün Türkiye, bu düzenin böyle gitmeyeceğini yüksek sesle söyleyen bir lidere sahip olduğu gibi; insanın onuruyla yaşayabileceği bir iktisadi düzenin kurulması için, hangi ilkeleri, nasıl uygulamak gerektiğini gösteren birikime de sahiptir. Dünya değiştirilmelidir demek, en çok bize düşer.
Çünkü Türkiye, sadece bir toprak parçasının adı değildir. Türkiye, bir mesuliyetin adıdır. adıdır. Masa başında, cetvelle çizilen sınırların bölemediği, kardeşliğin Küresel finans terörünün, verdiği bütün tahribata rağmen yıkamadığı kalenin adıdır. 3 milyon mülteciye açılan, sıcak kucağın adıdır. Türkiye, ayağa kalkmak demektir. Zalimi ikaz etmek, zulme itiraz etmek demektir. Herkes için rahmet isteyen, bir dua demektir. Türkiye, bir vazifedir. Dünyanın imarı ve insanlığın yararı için çalışmak vazifesidir.
Mazlumun imdadı için, mağdurun feryadı için çarpışmak vazifesidir. İşte bu nedenle, dünya değiştirilmelidir demek, en çok bize düşer. Çünkü, Türkiye, Türkiye den büyüktür... Türkiye, bugün, tarihiyle ve kimliğiyle, vizyonuyla ve hedefiyle, insanlığın geleceği için bir umut anlamına geliyor. Biz de, bütün şubelerimiz ve üyelerimizle, bu umudu, dünyanın her yerine taşımaya çalışıyoruz. Bu umudu beslemeye, bu umudu büyütmeye çalışıyoruz. Türkiye yi seviyoruz, Türkiye ye inanıyoruz... Ama, uzaktan değil. Çünkü, sorumlulukları yok eden bir mesafeden sevmek, kolaydır. kolaydır. Suya sabuna dokunmadan, etliye sütlüye karışmadan sevmek,
Fakat, aslolan, sorumluluk almaktır. Elini, taşın altına koymaktır. Bir eksiği görünce, geri çekilip ayıplamak değil, eksiği tamamlamak için çalışmaktır. Bir hatayı fark edince, darılıp uzaklaşmak değil, hatayı gidermek için uğraşmaktır. Yanlışı görüp bir kenara çekilmek, yanlışa meydan bırakmaktan başka nedir ki? Sevmek, yanlışları düzeltmek için çabalamaktır. Biz, bu vatanı gerçekten seviyoruz. Bu yüzden, ne olursa olsun, bir köşeye çekilmeyeceğiz. Suçlular, hainler ve korkaklar kaçabilir. Biz ise kalacak, bu güzel ülkeyi beklemeye devam edeceğiz. Sayın Cumhurbaşkanım,
Sözlerime son verirken, Fuarımıza destek veren başta Zat-ı Aliniz ve Projelerimize destek veren Saygıdeğer Hanımefendi olmak üzere, Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım a, KKTC Başbakanı Sn Hüseyin Özgürgün ve Eşine, Ekonomi Bakanımız Sayın Nihat Zeybekçi, Milli Savunma Bakanımız Sayın Fikri Işık ve tüm Bakanlarımıza, Gücümüze güç katan değerli üyelerimize ve dostlarımıza, MÜSİAD ın temsil edildiği 65 ülkeye, Fuarımıza katılan 100 ü aşkın ülkenin seçkin işadamlarına, Bize destek olan Sponsorlarımıza, Basın Mensuplarına, CNR Yönetim Kurulu Başkanı Ceyda Erem'e,
Siz Değerli Konuklarımıza, Yönetim Kurulu Üyelerime, Şube ve Sektör Kurulu Başkanlarıma, Profesyonel Kadroma, bu güzel organizasyonumuzu gerçekleştiren Fuar Komisyonumuza ve Komisyon Başkanımız Burak Benşin Kardeşime, Can-ı Gönülden teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. Nail OLPAK MÜSİAD Genel Başkanı