NAAT FORMU VE ITRÎ NİN NAAT I ÜZERİNE BİR GÜFTE- MAKAM İNCELEMESİ * ÖZET

Benzer belgeler
İSLÂM TARİHİ VE SANATLARI BÖLÜMÜ. Doç. Dr. HÜSEYİN AKPINAR Türk Din Mûsikîsi Anabilim Dalı

Zeki Arif Ataergin'in Dilkeşhaveran Makamında Bestelemiş Olduğu 2 Eserin Makam, Usûl ve Ezgisel Yönden İncelenmesi

Selânikli Necib Dede nin Sûzinâk Âyini nin Birinci Selâmının Makam ve Geçki Bakımından Analizi

Hoca Abdülkadir e Atfedilen Terkipler Erol BAŞARA *

YOZGAT MÜZİK KÜLTÜRÜ VE GELENEKSEL DÎNÎ MÛSİKÎ KÜLTÜRÜMÜZ (MUKAYESELİ BİR DEĞERLENDİRME)

Fikri Soysal Dicle Üniversitesi, Devlet Konservatuvarı, Ses Eğitimi Bölümü Türkiye

MUSİQİ DÜNYASI 4 (73), 2017 PEŞREVLERDE TESLİM

GİRİFTZEN ASIM BEY İN HİCAZ MAKAMINDAKİ BESTELERİNİN MAKAM AÇISINDAN İNCELENMESİ Cevahir Korhan Işıldak 1 Dr. Gamze Köprülü 2

XVII. YÜZYIL ÜÇ BESTEKÂRININ ALTI ÂYİN-İ ŞERÎFİNİN MÜZİKÂL ANALİZİ MUSICAL ANALYSIS OF SIX ÂYÎN-I ŞERÎF OF THE THREE COMPOSERS OF XVII.

ÖZGEÇMİŞ Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü SİVAS Doktora Tezi: İslam Tarihi ve Medeniyetinde Salâ ve Salâvatlar

TÜRK DİN MÛSİKÎSİNDE USÛL İLÂHİLERİ USÛL HYMNS IN TURKISH RELIGIOUS MUSIC

RÂKIM ELKUTLU YA AİT RAST TEVŞÎH İN MAKÂM VE GEÇKİ BAKIMINDAN İNCELENMESİ

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır.

DOI: /sed sed, 2019, Cilt 7, Sayı 1, Volume 7, Issue 1

17 Eylül 2016 Devlet Sanatçısı Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca Özel Konseri. Hazırlayan ve Yöneten Halil İbrahim Yüksel. Sunum Metni Bilge Sumer

HAMMÂMÎZÂDE İSMÂİL DEDE EFENDİ NİN MEVLEVÎ ÂYÎNLERİNDEKİ MAKAM VE FORM ANLAYIŞININ TÜRK DİN MÛSİKÎSİNE ETKİLERİ

T.C. BİLECİK ŞEYH EDEBALİ ÜNİVERSİTESİ İSLAMİ İLİMLER FAKÜLTESİ İSLAMİ İLİMLER BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM PROGRAMI

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE ULUSLARARASI DİNÎ MÛSİKÎ SEMPOZYUMU

ÖZGEÇMİŞ. Yasemin ERTEK MORKOÇ

SEMPOZYUM DAVETİYESİ ve PROGRAMI

TÜRK DİN MÛSİKÎSİ FORMLARI

ARZU ATİK, Yard. Doç. Dr.

Niyazi Karasar. (2007). Bilimsel Araştırma Yöntemi. Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, s.77 3

TANBURÎ CEMİL BEY İN TAKSîM İCRALARI VE HÜSEYİN SADETTİN AREL İN NAZARİYATINDAKİ HÜSEYNî MAKAMI UYGULAMALARININ KARŞILAŞTIRILMASI

KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ BAHAR YARIYILI OKUTULACAK MATERYAL LİSTESİ TEMEL İSLAM BİLİMLERİ BÖLÜMÜ

Türk MüzIğInde. Makamlar /Usûller. ve Seyir ÖrneklerI. M. Fatih Salgar

Unutulmuş bir Osmanlı bestekarı: Ali Şîrûganî Dede

SȖDȂN SEYAHȂTNȂMESİ: METİN VE İNCELEME

Hz. Mevlânâ'yı Anma - Şeb-i Arus Semâ (Âyin-i Şerif) İstanbul Ticaret Ünversitesi. Sütlüce Yerleşkesi Konferans Salonu İstanbul

PROGRAMLAR. Türk Din Musikisi Lisans Programı

Giriş Geleneksel Türk Sanat Müziğinde her makam belli bir perdede tasarlanmış, adlandırılmış ve başka perdelere göçürülmesine de

Edebiyat Mevsimi 2012 de Tasavvuf Rüzgarı. Tasavvuf Ve Gelenek. Seminerleri

Segâh Makamının Uygur, Azeri ve Türkiye Müzik Kültürü Bağlamında Nazari Açıdan Karşılaştırılması

HAKKARİ ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ İLAHİYAT LİSANS MÜFREDAT PROGRAMI

Türk Musikisinde Nazariyatçılara ve Bestekârlara Göre Çargâh Makamının Karşılaştırılması

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ

AKADEMİK YILI

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ

T.C. KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ İlâhiyat Fakültesi Dekanlığı. REKTÖRLÜK MAKAMINA (Öğrenci İşleri Daire Başkanlığı)

Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya

Yayın Değerlendirme / Book Reviews

SULTAN VELED DİVANI (ÇEV. PROF. DR. VEYİS DEĞİRMENÇAY) ŞEYDA ARISOY

Muallim İsmail Hakkı Bey in Bestecilik Yönü ve Ferahfeza Peşrevinin İncelenmesi İrfan KARADUMAN *

Azrail in Bir Adama Bakması

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ Eğitim-Öğretim Yılı 1.ve 2. Öğretim Eğitim Planları

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

2.SINIF (2013 Müfredatlar) 3. YARIYIL 4. YARIYIL

İLAHİYAT 3. SINIF - 1. ÖĞRETİM DERS ADI ÖĞRETİM ELEMANI BÖLÜM SINIF ÖĞRETİM GRUP FARSÇA I DOÇ. DR. DOĞAN KAPLAN İLAHİYAT HADİS TENKİDİ PROF.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ/GÜZEL SANATLAR EĞİTİMİ (DR)

MEVLEVÎ MÛSĠKÎSĠ VE ġanliurfa ÖRNEĞĠ

PROF. DR. MESERRET DĐRĐÖZ

Merkez / Bitlis Temel İslam Bilimleri /Tasavvuf Ana Bilim Dalı.

İSLÂMİYET ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI İSLÂMİ İLK ESERLER SORU PROĞRAMI AHMET ARSLAN

HATİP ZÂKİRÎ HASAN EFENDİ NİN NÜHÜFT MAKAMINDAKİ İMAM HÜSEYİN MERSİYESİ

MÜZİK YAZISININ NESİLLER ARASI YOLCULUĞU: NAYÎ OSMAN DEDE VE ABDÜLBAKİ NASIR DEDE

TÜRK MUSİKİSİNDE NAZARİYATÇILARA VE BESTEKARLARA GÖRE BUSELİK MAKAMININ KARŞILAŞTIRILMASI

GELENEKSEL TÜRK SANAT MÜZİĞİNDEKİ BAZI MÜREKKEP MAKAMLARDA ORTA ÜÇLÜ ARALIĞIN GÜÇLÜ PERDELERİ BELİRLEYİCİLİĞİ ÜZERİNE BİR İNCELEME

Y. Lisans Türk Müziği İst. Teknik Üniv Sanatta Yeterlilik Türk Müziği İst. Teknik Üniv. 1994

Müzikal Olarak Mevlevi Ayinlerinin Türk Halkbilimindeki Yeri

Tefsir, Kıraat (İlahiyat ve İslâmî ilimler fakülteleri)

İnci. Hoca DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ II (BENTLERLE KURULANLAR)

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

TÜRK MÛSĐKÎSĐ NĐN GELENEKSEL SES ve ÂHENK SĐSTEMĐ. Dr. Timuçin Çevikoğlu

ŞANLIURFA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI. Konusu: Urfa Üzerine Yazılmış Şiir Seçkisi

T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İSLAM TARİHİ VE SANATLARI ANABİLİM DALI

This article was checked by ithenticate.

NER TERİMİNDEN HAREKETLE TÜRK MİTOLOJİK DEĞERLERİNİN SÜNNET TÖRENLERİNE ETKİSİ THE EFFECT OF TURKISH MYTHOLOGICAL VALUES TO

ÇOKSESLİ SAZ ESERLERİ II

Eğitim ve Öğretim Araştırmaları Dergisi Journal of Research in Education and Teaching Ağustos 2017 Cilt: 6 Sayı: 3 Makale No: 36 ISSN:

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ İSLÂMÎ İLİMLER FAKÜLTESİ LİSANS PROGRAMI 1. Yıl / I. Dönem Ders. Kur'an Okuma ve Tecvid I

Yıl: 4, Sayı: 13, Ağustos 2017, s

Z. ÖZLİ / H. ABACI / A. YANGIN / H. ERMİŞ / B. DEMİRCİGİL / A. BOSTANCI

İLAHİYAT FAKÜLTESİ I. VE II. ÖĞRETİM HAZIRLIKSIZ İLAHİYAT MÜFREDATI

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ Eğitim Öğretim Yılı 1.ve 2.Öğretim (2010 ve Sonrası) Eğitim Planları HAZIRLIK SINIFI (YILLIK)

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T+U Kredisi AKTS Türk Sanat Müziği Tür ve Biçim Bilgisi MÜZS012 V Ön koşul Dersler - Dersin Dili

Betül Erdoğan.

ŞATRANC-I UREFA (Arifler Satrancı) Satranç Hindistan da yaklaşık 1500 yıl önce bulunmuş klasik bir strateji oyunudur. Satranç Sanskritçe de

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

INVESTIGATION OF SEKERCI UDI HAFIZ CEMIL EFENDI S UD IMPROVISATION IN TERMS OF TUNE AND OVERAGE

İnci. Hoca GEÇİŞ DÖNEMİ ESERLERİ (İLK İSLAMİ ESERLER)

H. AFACAN / B. DEMİRCİGİL / H. ABACI / Ş. Y. UYSAL / H. ERMİŞ / O. GÜMAN / Z. ÖZLİ

Biz Kısık Seslerdik...

GÜZEL SANATLAR LİSESİ TÜRK İSLAM MUSİKİSİ DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

ÖZGEÇMİŞ. II. (Link olarak verilecektir.)

İnci. Hoca DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ I (BEYİTLERLE KURULANLAR)

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 13.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî Yunus Emre Hacı Bektaş-ı Velî Sultan Veled

T.C. DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI EĞİTİM HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Program Geliştirme Daire Başkanlığı) DÎNÎ MÛSİKÎ PROGRAMI

Şeb-i Arus İstanbul da: Mevlana nın vuslat gecesi bu yıl yine aşkın başkentinde!

T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ DİLEK SABANCI DEVLET KONSERVATUVARI GELENEKSEL TÜRK MÜZİĞİ BÖLÜMÜ TÜRK SANAT MÜZİĞİ ANASANAT DALI SES SANAT DALI

TÜRK MÛSİKÎSİ USÛLÂTINDA VELVELE KAVRAMI

T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ DİLEK SABANCI DEVLET KONSERVATUVARI GELENEKSEL TÜRK MÜZİĞİ BÖLÜMÜ TÜRK SANAT MÜZİĞİ ANASANAT DALI SAZ SANAT DALI

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

1. HAYATI ESERLERİ Divan Vâridât Ankâ-yı Meşrık Devriyye-i Ferşiyye...17

Rahmet, merhamet ve bereket ayı olan Ramazan-ı Şerif in şehrimize hayırlar getirmesini temenni ediyorum.

Türk Din Mûsikîsi El Kitabı

C. Ü. İlah/yat. Fakültesi Dergisi. Saz Ve SÖz Dergisinde Yayınlanan İsmail Hakkı Bey'in Kur'a. Erol BAŞARA"

Transkript:

- International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, p. 979-992, ANKARA-TURKEY NAAT FORMU VE ITRÎ NİN NAAT I ÜZERİNE BİR GÜFTE- MAKAM İNCELEMESİ * İsmail Hakkı GERÇEK ** ÖZET Türkler, İslamiyet öncesi ve sonrası dinî mûsikîye önem vermiş bir millettir. Dinî mûsikîye verilen bu önem İslamiyet öncesi şaman geleneğindeki ritüellerde, İslamiyet sonrası ise dinî formların çeşitliliğinde ve bestelenen eser sayısında görülmektedir. Bestekârların tamamına yakınında tasavvufi bir yetkinliğin varlığından söz etmek mümkündür. Bu yetkinliğin melodiye yansıması, mûsikîşinaslarca ortaya konulan eserin mükemmele yakın olmasında en önemli neden olarak kabul edilir. Naat, Hz. Muhammed i öven sözlerden mürekkep bir dinî şiir ve bu sözler üzerine bestelenen bir dinî mûsikî türüdür. Naat formu İslam kaynaklı edebiyat içerisinde önemli bir yer tutmaktadır. Arap, İran ve Türk edebiyatlarında bu formda eserlerle sıklıkla karşılaşılmaktadır. Divan şairlerinin hemen hepsi bu formda eserler kaleme almışlardır. Ancak, günümüzde güftesi Mevlânâ ya, bestesi Itrî ye ait olan Naat, mûsikî camiasınca daha çok benimsenmiş ve icra edilir olmuştur. Naatlar hem cami hem de tekke mûsıkîsinin ortak formlarındandır. Dinî mûsikîmizde Mevlevî ayin formu; gerek güfte gerek makam ve gerekse usûl yönünden oldukça zengin bir muhtevaya sahiptir. Naat genellikle Mevlevî ayinleri öncesi icra olunduğu için en az Mevlevi ayini kadar önem arz etmektedir. Bu sebepledir ki bestekârlar ve güftekârlar naat formunun güftesi ve bestesi hususunda oldukça titiz davranmışlardır. Bu çalışmada, güftesi Mevlânâ ya, bestesi Itrî ye ait olan Naat ın makam-güfte analizi yapılarak yorumlanmıştır. Elde edilen bulgular sonuç kısmında değerlendirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Naat, Itri, Makam/Güfte İlişkisi * Bu makale Crosscheck sistemi tarafından taranmış ve bu sistem sonuçlarına göre orijinal bir makale olduğu tespit edilmiştir. ** Yrd. Doç. Dr. Atatürk Üniversitesi Türk Mûsîkisi Devlet Konservatuvarı, El-mek: ismailhakki.gercek@atauni.edu.tr

980 İsmail Hakkı GERÇEK NAAT FORM AND LYRICS - MODE STUDY ON ITRİ S NAAT ABSTRACT The Turks are a nation who has given importance to religious music before and after Islam. This value given to religious music is seen in rituals in shamanist tradition before Islam and also in diversity of religious forms and in the number of composed works after Islam. It is possible to talk about the presence of a sufistic competence in almost all composers. The reflection of this competence to melody is accepted as the most important reason why music lovers composed nearly wonderful works. Naat is a religious poem consisting of words praising the Prophet Mohammed and a religious musical genre composed on these words. Naat form, holds an important place in the literature of Islamic origin. The works of this form is often encountered in the Arab, Iranian and Turkish literatures. Almost all Ottoman poets wrote works in this form. However, Naat whose lyrics belong to Mevlana and composition to Itri is more adopted and performed nowadays. Mevlevi mass form in our religious music has a considerable rich content both in terms of lyrics, mode and of tempo. As Naat is generally performed before Mevlevi masses it has at least as importance as Mevlevi mass. Naat is one of the common forms which used in both mosque and lodge. Because of this reason composers and lyricists made tiny distinctions on lyrics and composition of Naat form. In this study, Naat whose lyrics belong to Mevlana and composition to Itri is interpreted by analysing mode and lyrics. The findings obtained are evaluated in conclusion. Key Words: Naat, Itri, Lyrics and Mode Relation Türklerin, İslamiyet i kabulünden önce farklı dinlere mensup oldukları dönemlerde mûsıkî gündelik hayat içerisinde önemli bir yer tutmaktaydı. İslamiyet in kabulünden sonra da mûsikîye karşı olumsuz bir bakış söz konusu olmamıştır. "Kur'ân-ı Kerim'i sesinizle güzelleştirin." [Ebu Davud, Salât 355, (1468); Nesâî, Salât 83, (2, 179, 180); İbnu Mâce, İkâmet 176, (1342).] hadis-i şerifi, Hz. Muhammed in ses mûsikîsine verdiği önemi göstermektedir. Bu emir doğrultusunda Tecvid ve Kıraat ilimlerine olan meyil bir hayli artmıştır. Doğal olarak bu ilimleri mûsikîden ayrı düşünmek mümkün değildir. Ses ve saz mûsikîsi, tasavvuf ehlince dinleyene nefsanî hazlar veriyorsa haram, şayet dinleyene manevi haz veriyorsa helâl olarak değerlendirilmiştir. Manevi haz dolayısıyladır ki mûsikî, mutasavvıflar arasında önemli bir yer edinmiştir. Bu anlamda yapılan musiki, şiirin de yardımıyla tekkelerde icra edilir olmuş ve üstün bir nitelik kazanmıştır. Hemen her asırda mutasavvıflarca bestelenmiş ilahi, naat, tevşih vb. dinî formlarda beste yapan şahsiyetlere rastlanılmaktadır. Mevlevihaneler bu misyonu ziyadesiyle üstlenmiş ve günümüze kadar taşınmasına vesile olan önemli bir kuruluş olarak karşımıza çıkmaktadır. Türk Mûsikîsi sanatının iftiharı olan dinî ve dindışı şaheserleri yaratmış bestekârların çoğu (Derviş Mustafa, Kutbünnâyî, Nutkî, İsmail, Nâsır, Künhî ve Zekaî Dede ler, Itrî, III. Selim, Yusuf Paşa) bu tarikatın mensubu olduğu gibi, Mevlevi olmasa dahi bu ocağın feyz kaynağından beslenmemiş hiçbir büyük Türk bestekârı yoktur denilebilir. (Tanrıkorur, 2011, 27). Bu mutasavvıflar arasında bestekâr, şair, edip, sazende, Mevlevi gibi birçok vasfı bünyesinde barındıran Buhurîzâde Mustafa Itrî önemli bir yere sahiptir. Itrî birçok mûsikî formunda eser vermekle beraber onun, güftesi Mevlânâ Celaleddin

Naat Formu Ve Itrî nin Naat ı Üzerine Bir Güfte-Makam İncelemesi 981 Rumî ye ait olan Naat ı, bu formda bestelenmiş eserler arasında seçkin bir yere sahiptir. Allah sevgisiyle bestelediği ve günümüze kadar gelen Âyin-i Şerif ve Na t-ı Mevlâna ile sanatın, ancak dâhilerde görülen ve kimsenin erişemeyeceği üstün örneklerini armağan etmiştir (Şardağ,1989,173) ifadesi Itrî bestelerinin günümüze kadar etkin bir şekilde ulaşabilmesinin önemli bir nedeni olarak görülmektedir. Bestekârın Naat-ı Şerif ini her ayin-i şerif öncesinde icra etmek bir gelenek hâline gelmiştir. Naat, Arapçada Vasıflandırmak, sıfatlarını söylemek, nitelemek (Akdoğan, 2010, 240) anlamlarına gelmektedir. Mevlevihanelerde ayinden evvel bir kişi tarafından okunan ve Hz. Muhammed veya Allah ı öven ve ululayan, Arapça, Farsça, Türkçe kasidelerin durak evferi veya Türkî darb usulü ile bestelenmesinden meydana gelmiş dinî mûsikî türüdür. Şeması genel olarak A+B tarzındadır (Özkan,2003,83). Naatlar Hz. Muhammed i övmenin yanı sıra, onun üstün vasıflarını ve mucizelerini de konu edinir. Naatlar divanların baş kısmında tevhit ve münacatlardan sonra yer alır. Klasik şiirimizde övgüler daha çok kaside ile yapılmaktadır. Fakat naatlar kasidenin yanında mesnevi, gazel, murabba, muhammes, müseddes gibi nazım şekilleri ile yazılmıştır. Divan edebiyatının en tanınmış naatı Fuzuli nin Su Kasidesi dir (Gülçin,1983, 257). Bunun yanında Nabi nin 137 beyitlik, Şeyh Galip in müseddes nazım şekli ile kaleme aldıkları naatlar da oldukça ünlüdür. Divan şairlerinin hemen hepsinin naat yazmıştır. Naat, hem cami mûsikîsinde ve hem de tekke mûsikîsinde olan ortak bir formdur. Naatlar, camilerde, cuma ve bayram namazlarından önce Kur ân-ı Kerîm okunduktan sonra okunur (Akdoğan,2010,240), Aynı zamanda Tasavvufi toplantılarda ve zikir meclislerinde de seslendirilmektedir (Uslu,2011,88). Naatlar herhangi bir tasavvuf ulusunun, bir din büyüğünün, özellikle de Hulefâ-i Raşidîn (Hz. Ebubekir, Hz.Ömer ve Hz.Ali) in övgüsüne de tahsis edilmiş olabilir. İran edebiyatında 16. Asırda Hz. Ali hakkında yazılmış naatlara oldukça sık rastlanılır. Arap edebiyatında ise Peygamber efendimizi metheden şiirler daha çok O nun sağlığında yazılmaya başlanmıştır. Arap şairi Züheyr in Efendimiz için kaleme aldığı (Kaside-i Burde) çok ünlüdür (www.ebubekirdostları.azbuz.com). Divanlarda, tevhid ve münacatlardan sonra yer alan naatlar; Arap edebiyatından İran edebiyatına, İran edebiyatından da Türk edebiyatına geçmiştir. Edebiyatımızda Fuzulî (Su Kasidesi, Gül Kasidesi), Şeyh Galib ve Nâbî nin naatları tanınmıştır. Geleneksel kuralların dışında Arif Nihat Asya tarafından yazılan Naat da edebiyatımızın meşhur naatlarındadır. (Uslu, 2007, 252) Naat yazanlara (Naat-gû), cami ve tekkelerde naat okuyanlara (Naat-han) tabiri kullanılır. Dede Efendi naat okumakla ün yapanlar arasındadır (Öztuna,1990,99). Naatlarda Hz. Peygamber in üstün meziyetlerine yer verildikten sonra, mucizelerinden bahsedilir. Nihayetinde Hz. Peygamber in şefaatine sığınılır, salât ve selam faslı ile son bulur. Bestesi Itrî ye ait olan Naat ın Güftesi Bestesi Itrî ye ait olan Naat, usûlsüz olup, serbest icra edilmektedir. Bu da Naat-hâna nispeten serbest icra alanı bırakmak manasına gelir. Güftesi Mevlânâ ya ait olan Naat, Fâ ilatün Fâ ilatün Fâ ilatün Fâ ilün vezniyle yazılmıştır. (Başak, Harmancı, 2013, 75).

982 İsmail Hakkı GERÇEK Güftesi Farsça olan Mevlânâ ya ait bu şiirin başında, ortasında ve sonundaki Ya Mevlânâ, Hak dost lâfzî terennümleri 1 sonradan ilave edilmiştir. Naat-ı Şerif Yâ Hazret-i Mevlânâ Hak dost Yâ Habîballâh Resûl-i Hâlik-ı Yektâ Tüyî Ber-güzîn i Zü l-celâl-i pâk-ü bî-hemtâ Tüyî dost Sultânım nâzenîn-i Hazret-i Hak sadr-ü bedr-i kâinat Nûr-ı çeşm-i enbiyâ, çeşm-i çerâğ-ı ma Tüyî yâ Mevlânâ hak dost Sultânım der-şeb-i Mi râc bûde Cebrâil ender rikâb dost Pâ nihâde ber-ser-i nüh künbed-i hazrâ Tüyî Yâ Mevlânâ hak dost Sultânım mahbûb-ı men dost Yâ Resûlallâh Tü dânî ümmetânet âcizend Rehnümâ-yı âcizân-ı bî-ser-ü bî-pâ Tüyî hak dost Sultânım serv-i bostân-ı risâlet, nev-behâr ı ma rifet Gülbün-i bâğ-ı şerîat sünbül-i bâlâ Tüyî Yâ veliyallâh dost Şems-i Tebrizî ki dâred Na t-ı Peygamber ziber Mustafâ vü Müctebâ an seyyid-i âlâ Tüyî Yâ tabîbe l-kulûb yâ velîyallâh Allâh dost (Yenigün,1957,281). Mevlana tarafından Farsça yazılan Naat ın Türkçeye tercümesi ise şu şekildedir: Naat-ı Şerif Ey Allah ın sevgilisi o tek Allah ın elçisi sensin Yüceler yücesinin, seçkini, arınmış ve benzersiz olan sensin Ulu Allah ın nazlısı, evrende en yüksek katı tutan ayın on dördü gibi olan makam sensin. Miraç gecesinde, Cebrail A.S üzengideyken ayağıyla o dokuz kubbenin başına basmış olan sensin. Ey Allah ın elçisi sen de biliyorsun ki ümmetlerin acizdir. Başsız ayaksız acizlerin yol göstericisi sensin. Peygamberler bahçesinin servisi, irfan ülkesinin baharı, şeriat bağının bülbülü, en büyük bülbülü sensin. 1 Lâfzî Terennüm: Güfteye dâhil olmayan âh-aman-yârim-ömrüm, oy, of v.b terennümler, güftenin manasını tamamlayan, ona mânâ derinliği kazandıran vurgulama, noktalama veya yorumlama vasıtalarından bir diğeridir (Güldaş,2003,377)

Naat Formu Ve Itrî nin Naat ı Üzerine Bir Güfte-Makam İncelemesi 983 Şems-i Tebrizî ye göre de çok üstün bir Peygamber naatına sahip olan seçilmiş arınmış o en büyük peygamber ve ulu sensin. Kalplerin doktoru, Allah ın elçisi sensin. Güfte-Makam İlişkisi Rast makamı, bilinen ilk makam dizilerimizden olup birçok teorisyen tarafından ana dizi olarak kabul edilmiştir. Kelime anlamı itibari ile Doğru (Develioğlu, 2003, 877), kesinlik, kararlılık ve gücü ifade eder. Bestekâr Itrî nin Naat-ı Şerif i bestelerken bu makamı tercih etmesindeki neden, doğruluğun, gücün, kuvvetin ve kudretin Yaratan da mevcut olduğunun daha iyi ifade edilebilmesi içindir. Yâ Hazreti Mevlânâ hak dost Cümlesine melodik açıdan bakıldığında Rehâvî makamında olduğu ve Rehâvî makamının da yegâh perdesinde bir Râst dörtlüsü gösteren Râst makamından başka bir şey (Özkan, 2003, 440) olmadığı ifade edilmektedir. Tura (2006, 61) nın Rast makamını özel bir tavırla, yürüyüşle gerçekleştirmekten başka bir şey değildir; öyle ki, karar yeri olan Rast perdesinden aşağı yegâh perdesine dek, süsleyici olan nağmeleri asıl sayıp sık sık yegâh perdesine inip çıkması ve seslendirme arasında Râst, Dügâh, Segâh ve Çargâh perdelerini çokça göstermesi de kurallarındandır. tespitiyle belirttiği Rehavi makamı özellikleri bestede açıkça görülebilmektedir. Rehâvî makamı insan üzerinde sonsuzluk hissini verir (Ak,1997,113) tespiti, cümledeki uzun sesler ve ezgi yapısından açık bir şekilde hissedilebilmektedir. Mana prozodisi açısından tam bir uyum söz konusudur. Ayrıca Mevlânâ nın sonsuza kadar bir Hak dostu olduğu ve sol (rast) perdesindeki rastlı kalışla da bu sürecin, doğru ve kesin olduğu ifade edilmiştir. Yâ habîbullâh resûl-i hâlık-ı yektâ tûyi Cümlesinde habibullah kelimesinde La(dügâh)perdesindeki uşşaklı Uşşak: Âşıklar (Develioğlu, 2003, 1123) bir asma kalış yapılmıştır. Yüce Allah ın Peygamber efendimize habibim olarak hitap etmesi ayetle sabittir ve bu kelimenin de sevgili manasına geldiği bilinmektedir. Uşşak kelimesi de aşk ın çoğuludur dolayısıyla bu kelimenin geçtiği yerde uşşak makamına geçki 2 yapmak habip ve aşk kelimelerinin birbirleriyle olan ilişkilerinin daha net ortaya konmasına vesile olduğu aşikârdır. Yektâ tûyi kelimesinde tek sensin anlamını kuvvetlendirmek 2 Herhangi bir makamdan başka bir makama geçmeye geçki denmektedir. (Yahya Kaçar,2009,62)

984 İsmail Hakkı GERÇEK için si koma bemol segâh perdesindeki segâhlı ve la dügâh perdesindeki uşşaklı asma kalışla bu sevginin ilahi bir aşk olduğu ifade edilmiş. Nihayetinde yine sol (rast) perdesine düşülerek bu sevginin doğruluğu ve kesinliği vurgulanmıştır. Ber güzîn-i zülcelâl ü pak-ü bî-hemtâ tûyi dost Cümlesinde Yüce Allah ın seçtiği ve benzersiz olan Hz. Peygamber efendimizin olduğu Rast makamı ses örgüsü içerisinde; mi (hüseyni aşiran) perdesindeki uşşaklı asma kalışla, efendimizin yüce Allah ın sevgili kulu olduğunu, Do çargâh (dört taraf, dünya) perdesindeki asma kalışla bu sevginin dünyanın dört bir tarafında bilinirliği, la(dügâh) perdesindeki uşşaklı asma kalışla, sevgili bir kul oluşun farklı bir perdeden teyit edilişi ve nihayetinde rast perdesindeki rastlı kalışla bu sevginin doğru oluşu ve kesinliği vurgulanmıştır. Sultânım nâzenîn-i hazret-i hak sadr-ü bedr-i kâinat Cümlesinde, sultanım lafzı terennümünde Sultan: Cihanı hiçe sayan âşık, sevgiliye bütün samimiyetiyle kul olmuştur. Bu herkesin yapamayacağı bir iştir. Bir büyüklük, bir sultanlıktır. Veya gönlün ulaşmak istediği sultanlık mertebesinde bir makamdır (Tolasa,1973,324) re (neva) güçlü perdesindeki kalış; efendimizin yüce Allah ın güvendiği kul oluşu, do (çargâh) perdesindeki kalışla bu güvenin dünyanın her yerindeki bilinirliği, si(segâh) perdesinde bu güvenin ilahi bir nedeninin olduğu, la(dügâh) perdesindeki kalışla bu güvenin bir ilahi aşkla olduğu ve nihayetindeki rastlı kalışla, konu edilen vakaların doğruluğu ve kati olduğu vurgulanmıştır. Nazenin kelimesinde yine la (dügâh) perdesinde uşşaklı asma kalışla Allah ın sevgili kulu olduğu vurgulanmış, sadr-ü bedr-i kâinat hecesinde de miraç mucizesi, segâh makamına yapılan geçki ile ilahi bir güç tarafından gerçekleştirildiği ifade edilmiştir.

Naat Formu Ve Itrî nin Naat ı Üzerine Bir Güfte-Makam İncelemesi 985 Nûr-i çeşm-i enbiyâ çeşm-i çerâğ-i ma tûyi ya Mevlânâ hak dost Cümlesinde ümmetlerin acizliği rast makamı dizisine yakın olan ısfahan makamı dizisiyle verilmiştir. Isfahan makamı, rast makamının La(dügâh) perdesindeki farklı tattaki bir hali olarak bilinir. Ancak bu makamın eserde rast makamının bir alt perdesi olan la (dügâh) perdesindeki kullanışı düşündürücüdür. La(dügâh) perdesinde ısfahan geçkisi beşeri, yani insanlık açısından Hz. Peygamber sevgisinin önemini vurgulamaktadır. Şayet bu cümle sol(rast) perdesinde ifade edilmiş olsaydı Hz. Peygamber efendimizle beşerin (insanların) aynı terazide olduğu anlamını çıkarmamıza neden olabilirdi. Bu sebeple insanların peygamber sevgisi Isfahan makamı, Peygamber efendimizin Allah sevgisi de rast makamı ile ifade edilmiştir.

986 İsmail Hakkı GERÇEK Sultanım der şeb-i mirâc-i bûde Cebrail ender-i kab dost Paniha derberseri nüh kün bedi harda tûyi Ya Mevlana hak dost Cümlesinde dokuz kat göğün üstünde buluşmanın doğru oluşu re (neva) perdesindeki rastlı asma kalışla, güzelliği re (neva) perdesindeki buselikli asma kalışla gösterilmiş ve bu buluşmanın

Naat Formu Ve Itrî nin Naat ı Üzerine Bir Güfte-Makam İncelemesi 987 Fa diyez eviç Bir şeyin en yüksek derecesi, en yüksek noktası, zirve demektir (Yeğin, 1989, 139) perdesindeki segâhlı asma kalışla da ilahi gücün kudreti ile olduğu vurgulanmıştır. Fa diyez (eviç) perdesinin, rast makamı dizisi içerisinde karara götüren yeden perdesi olması da bu düşünceyi destekler mahiyettedir. Devam eden müzik cümlelerinde tekrar rast makamına geçilerek bu mucizenin gerçekleştiği doğrulanarak kesin karara bağlanmıştır.

988 İsmail Hakkı GERÇEK Sultanım mahbubi men dost Ya resullah tü dani ümmetanet acizend Rehnümayi acizani bi serü bi patüyi hak dost Cümlesinde kulların acizliğini vurgulamak için nişabur geçkisi kullanılmıştır. Nişabur makamı; gizli olan aşkı ortaya çıkarıp ferahlamayı sağlar. (Uslu, 2009, 60), musikimizde kararsızlığın, sıkıntının, endişenin ifadesinde daha çok geçki olarak kullanılan bir makamdır. Bu geçkiden sonra sabâ gün doğusundan esen hafif ve lâtif rüzgâr (Develioğlu, 2003, 903) makamı dizisine geçilerek kulların bu çıkmazdan kurtulabilmelerinin Yüce Allah tan Melekler vasıtasıyla gelen ilahi haberlerle mümkün olacağı ifade edilmiştir. Sabâ makamı tasavvuf ehlince Yaratanın kullarına melekler vasıtasıyla rahmet yağdırdığı vakit olarak telakki edilir. Bilginin ilkbaharı Peygamberlik bağının sevgilisi Hz. Peygamber efendimize Sabâ makamı dizisiyle haktan aldığı haberler vasıtasıyla kulların bu çaresiz hallerine derman olacağının müjdesinin verildiği anlatılmaktadır.

Naat Formu Ve Itrî nin Naat ı Üzerine Bir Güfte-Makam İncelemesi 989 Sultanım servi bostanı risalet nev baharıma rifet Gülbüni bağı şeriat bülbüli balâ tûyi Ya veliyallah dost Cümlesinde peygamberler bahçesinin servi si, irfan ülkesinin baharı, şeriat bağının bülbülü, en büyük bülbül sensin ifadelerini segâhlı asma kalışla; bu iltifatların Yaradan tarafından verilmiş olmasının ilahi bir nedene bağlanması gerekliliği vurgulanmıştır. Devam eden müzik cümlesinde rast makamı dizisine geçilerek Hz Peygamber Efendimizin bu iltifatlara mazhar olduğunun doğruluğuna kesinlik kazandırılmıştır. Şems-i Tebrizî ki dâred na ti Peygamber zi-ber Mustafâ vü müctebâ an seyyid-i âlâ tûyi Cümlesinde ki Şems-i Tebriz-i hecesindeki segâhlı asma kalışla, Şems-i Tebrizî nin de Mevlana gibi ilahi bir aşkla Peygamber efendimize olan bağlılığı ifade edilmiştir. Devam eden müzik cümlesindeki uşşaklı asma kalışla Şems-i Tebriz-inin Hz Peygamber sevgisi, ardından çargâhlı bir asma kalışla bu sevdanın cihanda bilinir olduğu ve müzik cümlesinin sonundaki rastlı asma kalışla da vakanın doğruluğuna kesinlik kazandırıldığını söylemek mümkündür.

990 İsmail Hakkı GERÇEK Yâ tabîbe l kulûb yâ velîyallâh Allâh dost Cümlesinde kalplerin doktoru, Allah ın elçisi Hz Peygamber Efendimizin olduğu rast ve rahavî makam özellikleri ile baskın bir şekilde müzikal olarak ifade edilmiştir. Bu makamların anlamları gereği Hz Peygamber Efendimizin sonsuza dek mutlak peygamberimiz olduğu gerçeğiyle naat tamamlanmıştır. Mûsikî kelimesi aslında sevgili, ya da (mahbup) diye dile getirdiğimiz o büyük gerçekliğin, insan ruhundaki güçlü bir yansımasından başka bir şey değildir. İnsanlar bu nedenle müzikten büyük bir zevk alırlar. Doğumdan ölüme kadar izlenen ve adına Hayat dediğimiz serüvenin tek amacı da, Sevgili ye ulaşma hayalidir. Gözlerimizle gördüğümüz, sevgilinin yüz güzelliğidir. Ama bunun ötesinde, gözlerimizin göremediği bir güzellik daha vardır ki, o da sevgilinin bize fısıldadığı ruhsal güzelliktir. İşte gönülleri cezbeden her güzel tınıya bu bilinçle kulak verebilirsek, onların ardında, bilgeliğin özü olan Üstün ruhun gizlendiğini sezinleyebiliriz. (Khan, 2001, 11) Sonuç Geçmişten günümüze intikal eden önemli müzikal türlerden olan Naat formu, gerek güftekârları ve gerek bestekârları açılarından da kültürümüzün önemli değerlerindendir. Bu manada Güftesi Melânâ ya, Bestesi Itrî ye ait olan Naat ın güfte-beste analizi yapılmış elde edilen bulgular aşağıda sonuç olarak verilmiştir. 1- Bestekârın; makamları, asma kalışları ve geçkileri müzikal hissiyat açısından hiçbir rahatsızlığa sebebiyet vermeden yerinde kullandığı, 2-Bestekârın; makamları, asma kalışları ve geçkileri yerinde kullanmasının güfteye olan hâkimiyetini göstermesi açısından önemli olduğu, 3-Bestekâr Makamların bilinen anlamlarına göre asma kalışları kullandığı, Örneğin; Rast Perdesindeki rastlı asma kalışla doğru ve kesin kararlı oluşu, Segâh perdesindeki segâhlı kalışla ilahi gücü ve ilahi sevgiyi vb. 4-Bestekâr makam geçkilerini kullanırken, sözle müzikal örgünün uyumuna gerekli ihtimamı gösterdiği, tarafımızca tespit edilmiştir.

Naat Formu Ve Itrî nin Naat ı Üzerine Bir Güfte-Makam İncelemesi 991 Öneriler 1-Bestekârın güfteye vakıf oluşu, musiki bilgisi ile de birleşince beste mükemmel olmuştur. Eser, bestelemede bu iki önemli unsurun göz ardı edilemeyeceği gerçeğini açıkça ortaya koymaktadır. 2-Sözlü müzik eserlerinin daha güzel icra edilebilmesinde solfejin yanı sıra güftenin edebi, felsefi, sosyolojik, psikolojik ve tarihi analizlerinin de yapılma gerekliliği kaçınılmazdır. Bu anlamda klasik beste formunda mevcut eserlerinin analizlerinin yapılıp eğitim sürecine kazandırılması gerekmektedir. 3-Eğitim sürecinde güftenin manası verildiği takdirde hem eserin mana ritmi, hem de buna bağlı olarak mûsıkî ritmi ve doğru icra yetisi kazandırılmış olacaktır. 4-Bestekârın eserlerinden istifade ederek Türk müziği nazariyatının oluşturulmasına katkı sağladığı gerçeğinden hareketle Itrî besteleri özellikle eğitim sürecinde kullanılmalıdır. KAYNAKÇA AK, Ahmet Şahin.(1997), Avrupa Ve Türk-İslam Medeniyetinde Müzikle tedavi Tarihi Gelişimi Ve Uygulamaları, Konya, Fatih Ofset. AKDOĞAN, Bayram.(2010), Türk Din Musikisi Dersleri, Ankara, Bilge Ajans. BAŞAK, HARMANCI Ayşe, İlhan.(2013), Mûsikî Dünyamızın Dâvûdu Buhûrîzâde Mustafa Itrî, İstanbul, Kültür A.Ş Yayınları. CANAN İbrahim, Kütüb-i Sitte v.1.0, Goldsoft Yazılım, Akçağ Basım Yayım Pazarlama A.Ş. DEVELİOĞLU Ferit.(2003), Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Ankara, Aydın Kitapevi Yayınları. EDEBİYATTA Naat.(2012), www. edebiyatdostleri.com, Erişim Tarihi: 06.05.2012. ERGUN, Sadeddin Nüzhet.(1942), Türk Mûsıkîsi Antolojisi, Cilt I, İstanbul, Rıza Koşkun Matbaası. GÜLÇİN, Cem.(1983), Örneklerle Türk Şiir Bilgisi, Ankara, Türk Dil Kurumu Yayınları. GÜLDAŞ, Saadet.(2003), Türk Mûsikîsinde Prozodi, İstanbul, Kurtiş Matbaacılık. KHAN, Sufi Inayat.(2001), Müzik, Çev; Kaan H. Ötken-Tuğrul Ötken, İstanbul, Arıtan yayınevi. ŞEYH Galip, Şiir- Naat. (2012), www. ebubekirdostları.azbuz.com. Erişim Tarihi: 06.05.2012. ŞARDAĞ, Rüştü.(1989). Mustafa Itrî Efendi, Ankara, Kültür Bakanlığı yayınları. TANRIKORUR, Cinuçen.(2011), Osmanlı Dönemi Türk Mûsikîsi, İstanbul, Dergâh yayınları. TOLASA, Harun.(1973), Ahmet Paşa nın Şiir Dünyası, Ankara, Sevinç Matbaası. TURA, Yalçın.(2006), Tedkîk ü Tahkîk, İstanbul, Pan Yayıncılık. ÖZKAN, İsmail Hakkı.(2003), Türk Mûsıkîsi Nazariyatı Ve Usulleri, İstanbul, Ötüken Yayınları. ÖZTUNA, Yılmaz.(1990), Büyük Türk Musikisi Ansiklopedisi, II. cilt, Ankara, Kültür Bakanlığı Yayınları. USLU, Mustafa (2007), Ansiklopedik Türk Dili ve Edebiyatı Terimleri Sözlüğü, İstanbul, Yağmur Yayınları

992 İsmail Hakkı GERÇEK USLU, Recep.(2011), Selçuklu Topraklarında Müzik, Konya, Konya Valiliği İl Kültür Ve Turizm Müdürlüğü Yayınları. USLU, Recep.(2009), Saraydaki Kemancı, İstanbul, Kişisel Basım. YAHYA KAÇAR, Gülçin.(2009). Türk Mûsikîsi Rehberi, Ankara, Maya Akademi Yayın Dağıtım Eğitim Danışmanlık. YEĞİN Abdullah.(1989). Osmanlıca-Türkçe Yeni Lügat, İstanbul, Engin Ofset. YENİGÜN, Hayri.(1957), Klasik Türk Musikisi Üstatlarından Itrî, Musiki Mecmuası, No:117, İleri Türk Musikisi Konservatuarı Neşriyatı.