YIL: 1 SAYI: 1 KIŞ 2009



Benzer belgeler
Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ PDF

Tarihteki Türk Devlet Bayrakları Videosu. Tarihteki Türk Devlet Bayrakları Ders Notu

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş

TÜRK DÜNYASINI TANIYALIM

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

Hazırlayan Muhammed ARTUNÇ 6.SINIF SOSYAL BİLGİER

TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE KUR TANIMLARI

Tercih yaparken mutlaka ÖSYM Kılavuzunu esas alınız.

Tercih yaparken mutlaka ÖSYM Kılavuzunu esas alınız.

Kamyonet Duraklarımız. Fabrika Taşımacılığı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Türkiye'nin En Çok Satan. TARİH ten

Tercih yaparken mutlaka ÖSYM Kılavuzunu esas alınız.

TARİH GÜNÜMÜZDEKİ TÜRK DEVLET VE TOPLULUKLARI MUHTAR TÜRK CUMHURİYETLERİ

PROGRAM KODU (1) ÜNİVERSİTE ADI FAKÜLTE PROGRAM ADI (2) ÖĞR. SÜRE (3) PUAN TÜRÜ (4) GENEL KONT. (5) VE EN KÜÇÜK AÇIKLAMAL PUAN (7)

DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ (İZMİR) Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği 21 TS-2 418,

5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ. Prof. Dr. Atilla SANDIKLI

KADİR HAS ÜNİVERSİTESİ (İSTANBUL) Radyo, Tv ve Sinema (Tam Burslu) 4 TS-1 483,

Ankara 1996 PUAN TÜRÜ TABAN PUAN SIRALAMA ÜNİVERSİTE ADI BÖLÜM ADI KONTENJAN

UniversiteTuru FakulteYuksekOkulAdi ProgramAdi PuanTuru TabanPuanKontenjanOgretimTuruOgretimTuru BasariSirasi Ankara Üniversitesi Devlet Dil ve Tarih

ARAŞTIRMA ÖZET SONUÇLARI Mart 2015

Asya Hun Devleti (Büyük Hun Devleti) Orta Asya da bilinen ilk teşkilatlı Türk devleti Hunlar tarafından kurulmuştur. Hunların ilk oturdukları yer

Tercih yaparken mutlaka ÖSYM Kılavuzunu esas alınız.

Tercih yaparken mutlaka ÖSYM Kılavuzunu esas alınız.

Kamyonet Duraklarımız. Fabrika Taşımacılığı

Medikal Turizmde Tanıtım, Pazarlama Stratejileri ve Hedef Ülkeler

Dr. Öğr. Üyesi Abbas KARAAĞAÇLI. 1. Adı Soyadı : Abbas Karaağaçlı 2. Doğum Tarihi : Unvanı : Dr. Öğr. Üyesi 4.

TIP FAKÜLTESİ - Tıp Lisans Programı Sıra No Üniversite Program Puan T. Kont. Taban Tavan 1 İstanbul Üniversitesi Tıp (İngilizce) Cerrahpaşa MF-3 77

FARABİ KURUM KODLARI

Mekatronik Mühendisliği

2015BAŞARISIRALARIDEĞİŞİMİTAHMİNLERİ

1 İSMAİL GASPIRALI HER YIL BİR BÜYÜK TÜRK BİLGİ ŞÖLENLERİ. Mehmet Saray

7 Haziran Kasım 2015 Seçimleri Arasındaki Değişim

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Uluslararası İlişkiler Ana Gazi Üniversitesi 2004

TÜRK DİLİ EDEBİYATI ve ÖĞRETMENLİĞİ BAŞARI SIRALARI genctercih.com tarafından 2017 ÖSYS tercihleri için hazırlanmıştır.

HALI SEKTÖRÜ. Kasım Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

EN BÜYÜK PUAN PUAN TÜRÜ EN KÜÇÜK PUAN

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak

DİKKAT! Tercih işlemlerinde ÖSYM nin kılavuzunu dikkate alınız. Bu çalışma sadece size bilgi vermek amaçlı hazırlanmıştır.

Tercih yaparken mutlaka ÖSYM Kılavuzunu esas alınız.

ZİYARETÇİ ARAŞTIRMASI ÖZET SONUÇLARI

4 DİL , Burslu) 2014-ÖSYS EK PUANLI BAŞARI SIRASI 2014-ÖSYS EN KÜÇÜK PUAN 2014-ÖSYS BAŞARI SIRASI GENEL KONT.

II. ULUSLARARASI TÜRK DÜNYASI KÜLTÜR KONGRESİ ÖZEL BÖLÜMÜ

2017 MAYIS DIŞ TİCARET RAPORU

ARAŞTIRMA ÖZET SONUÇLARI Mayıs 2014

ZİYARETÇİ ARAŞTIRMASI ÖZET SONUÇLARI 2 7 Ekim 2012

2015 PROGRAM ADI ÜNİVERSİTE FAKÜLTE İL Türü Öğrenim Şekli Dili Burs KONT/YERLEŞEN

AGRT DEN TARİHİMİ ÖĞRENİYOR, TABİATI SEVİYORUM SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ

HALI SEKTÖRÜ. Mart Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

2013 ÖSYS LİSANS RPOGRAMLARI TABAN PUAN VE YAKLAŞIK SIRALAMA KİTAPÇIĞI

ZİYARETÇİ ARAŞTIRMASI ÖZET SONUÇLARI

TARİH BÖLÜMÜ YILLARI BAŞARI SIRASI VE TABAN PUAN KARŞILAŞTIRMASI.

MİLLİ MÜCADELE TRENİ

2018 HAZİRAN DIŞ TİCARET RAPORU

DİKKAT! Tercih işlemlerinde ÖSYM nin kılavuzunu dikkate alınız. Bu çalışma sadece size bilgi vermek amaçlı hazırlanmıştır.

2012 ÖSYS TAVAN VE TABAN PUANLARI

2017 TEMMUZ DIŞ TİCARET RAPORU

2013 ÖSYS TAVAN VE TABAN PUANLARI

İŞTE TIP FAKÜLTELERİNİ 2017 TUS BAŞARI SIRALAMALARI

PROGRAM KODU (1) ÜNİVERSİTE ADI FAKÜLTE PROGRAM ADI (2) ÖĞR. SÜRE (3) 2014 ÖSYS EN KÜÇÜK PUAN (7) PUAN TÜRÜ (4) ÖZEL KOŞUL VE AÇIKLAM ALAR (6)

İKTİSAT BÖLÜMÜ YILLARI BAŞARI SIRASI VE TABAN PUAN KARŞILAŞTIRMASI

Türk İslam Tarihi Konu Anlatımı. Talas Savaşı (751)

2014 ÖSYS TAVAN VE TABAN PUANLARI

2018 TEMMUZ DIŞ TİCARET RAPORU

Hemşirelik (MF-3) ÜNİVERSİTE

İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK TARİHİ TEST

Kimya Mühendisliği YGS - LYS Taban Puanları Kitapçığı (Başarı Sıralamalı) -

BURTARIM 2014 ZİYARETÇİ ARAŞTIRMASI ÖZET SONUÇLARI

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ YILLARI BAŞARI SIRASI VE TABAN PUAN KARŞILAŞTIRMASI.

2017 HAZİRAN DIŞ TİCARET RAPORU

YGS SINAV SONUCUNA GÖRE ÖĞRENCİ ALAN 4 YILLIK ÜNİVERSİTELER

Üniversite Adı Programın Adı Puan Türü Kont. Yerl.

İSMOB FUAR SONUÇ RAPORU Ocak 2017

ERASMUS + YÜKSEKÖĞRETİM PROGRAMI DÖNEMİ "ORTA ASYA" BÜTÇE KATEGORİSİNE AİT LİSTE

Sosyal Hizmet YGS - LYS Taban Puanları Kitapçığı (Başarı Sıralamalı) -

Deri ve Deri Ürünleri Sektörü 2015 Mart Ayı İhracat Bilgi Notu

T.C. MERSİN ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Genel Sekreterlik Yazı İşleri Şube Müdürlüğü DAĞITIM

ÜNİVERSİTE ADI 2012 BAŞARI SIRASI (0,12) 2011-ÖSYS 0,15BAŞA RI SIRASI (9) OKUL BİRİNCİSİ KONT (6) 2012-ÖSYS EN KÜÇÜK PUAN (11) PROGRAM KODU

K A N A Y A N Y A R A K A R A B A Ğ

Tercih yaparken mutlaka ÖSYM Kılavuzunu esas alınız.

Ankara 1996 PUAN TÜRÜ TABAN PUAN ÜNİVERSİTE ADI BÖLÜM ADI KONTENJAN SIRALAMA

genctercih.com tarafından 2017 ÖSYS tercihleri için hazırlanmıştır.

2018 EYÜL DIŞ TİCARET RAPORU

Hemşirelik (MF-3 YGS-2) Taban Puan ve Başarı Sıralamaları ( Karşılaştırmalı)

Türkiye İle Yabancı Ülkeler Arasında Kültür, Eğitim, Bilim, Basın-Yayın, Gençlik Ve Spor Alanlarında Mevcut İşbirliği Anlaşmaları

İSLAM ÜLKELERİNDE NÜFUS ÖNGÖRÜLERİ 2050 ARALIK 2011

ZİYARETÇİ ARAŞTIRMASI ÖZET SONUÇLARI 9 12 Ocak 2013

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

EMEVİLER VE ABBASİLER DÖNEMİ

2014 MAYIS DIŞ TİCARET RAPORU

TABLO-1 Tercih Edilebilecek Mühendislik Programları PROGRAM KODU PROGRAM ADI KONTENJAN ÖZEL KOŞUL VE AÇIKLAMALAR

2012 ÖSYS TAVAN VE TABAN PUANLARI

I. GENEL BÜTÇELİ İDARELER 1.1 BAKANLIKLAR ÖSYM KURUM KODU MB NO KURUM ADI GÖREVLENDİRME YAPILACAK İL/İLÇE KADRO SAYISI

HALI SEKTÖRÜ 2015 YILI İHRACATI

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı.

Deri ve Deri Ürünleri Sektörü 2015 Nisan Ayı İhracat Bilgi Notu

ZİYARETÇİ ARAŞTIRMASI ÖZET SONUÇLARI Nisan 2012

TÜ ROFED TÜRİ ZM BÜ LTENİ

SİYASİ PARTİLERİN SEÇİM YARIŞI HIZ KESMİYOR

Transkript:

YIL: 1 SAYI: 1 KIŞ 2009 ISSN: 1308-8041 SAHİBİ: TURAN Stratejik Araştırmaları Merkezi Genel Başkanı Elnur Hasan MİKAİL Genel Yayın Yönetmeni: Elnur Hasan MİKAİL Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Elnur Hasan MİKAİL Editörler: Elnur Hasan MİKAİL Kader ÖZLEM Tasarım: Emrah BESÇİ Murat ULUTÜRK Ali ÇAĞLAYAN Baskıya Hazırlık: Eskici Fotokopi Rampalı Çarşı No: 116 KONYA Abonelik Bilgileri: Yıllık Abonelik ücreti: 60 TL, KKTC ve Yurtdışı için $60 USD veya 45 EURO dur Banka Hesap Bilgileri: Banka Adı: Yapı Kredi Bankası Uluslararası gönderiler için: Banka swift(bic) kodu: YAPITRISXXX Alıcı adı, soyadı: Elnur Hasan MİKAİL TL Hesabı: KONYA ŞUBESİ, Şube kodu: 016, Hesap Numarası: 71016087; IBAN Bilgileri: TR830006701000000071016087 USD Hesabı: KONYA ŞUBESİ, Şube kodu: 016, Hesap Numarası: 80684989; IBAN Bilgileri: TR970006701000000080684989 EURO Hesabı: KONYA ŞUBESİ, Şube kodu: 016, Hesap Numarası: 80741223; IBAN Bilgileri: TR230006701000000080741223 Posta Çeki Hesap Numarası: Elnur Hasan MİKAİL - 5808040(TL) 1

BİLİM KURULU Ordinaryüs Prof. Dr. Bekir NEBİYEV, AZERBAYCAN, Azerbaycan Bilimler Akademisi Yönetim Kurulu Müşaviri, Nizami adına Edebiyat Enstitüsü Müdürü Ordinaryüs Prof. Dr. Ermentay SULTANMURAT, KAZAKİSTAN, Dünya Türkleri Asamblesi(DTA) Başkanı, Uluslararası Enformatizasyon Akademisi Prof. Dr. Akif MUSAYEV, AZERBAYCAN, Azerbaycan Milli Bilimler Akademisi'nin Hakiki Üyesi, Azerbaycan Bakanlar Kurulu Nezdinde Devlet Yüksek Uzmanlık Komisyonu Üyesi, Azerbaycan Üniversitesinin Rektörü Prof. Dr. Ali BİRİNCİ, TÜRKİYE, Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ata ATUN, KKTC, Yakın Doğu Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, SAMTAY VAKFI Y.K. Üyesi Prof. Dr. Aygün ATTAR, TÜRKİYE, Giresun Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Cemil HASANLI, AZERBAYCAN, Azerbaycan Bilimler Akademisi, Tarih Enstitüsü Prof. Dr. Cihan DURA, TÜRKİYE, Erciyes Üniversitesi, İİBF, İktisat Bölümü, İktisadi Gelişme ve Uluslararası İktisat Ana Bilim Dalında öğretim üyeliğinden emekli Prof. Dr. Elman QULİYEV, AZERBAYCAN, Azerbaycan Devlet Pedagoji Üniversitesi, Azerbaycan ve Dünya Edebiyatı Tarihi Ana Bilim Dalı Başkanı, "Türk Odası" ve "Türk Araştırmaları" Bilimsel Araştırma Merkezinin Müdürü, Azerbaycan Bilimler Akademisi, Nizami adına Edebiyat Enstitüsü bünyesinde faaliyet yürüten İhtisaslaştırılmış Savunma Şurasının ve Azerbaycan Yazarlar Birliği'nin Üyesi Prof. Dr. Hacali NECEFOĞLU, TÜRKİYE, Kafkas Üniversitesi, Fen- Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü Başkanı, Kafkasya ve Orta Asya Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Mehmet ERDAŞ, ALMANYA Prof. Dr. Minire GARAYEVA, AZERBAYCAN, Hoş Niyet Hayırsever İçtimai Derneği Başkanı, Cumhuriyet Üniversitesi, İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanlığından 2005 yılında emekli Prof. Dr. Muharrem KASIMLI, AZERBAYCAN, "Folklor ve Etnografi" Uluslararası Bilimsel Dergisinin Sahibi, Uluslararası Folklor Vakfının(ABD) Azerbaycan Temsilcisi Prof. Dr. Musa QASIMLI, AZERBAYCAN, Azerbaycan Bilimler Akademisi, Tarih Enstitüsü Prof. Dr. Şureddin MEMMEDLİ, GÜRCİSTAN, Kafkas Üniversitesi, Kafkas Dilleri ve Edebiyatları Bölümü Prof. Dr. Ümit ÖZDAĞ, TÜRKİYE, 21. Yüzyıl Enstitüsü Genel Başkanı Prof. Dr. Vaqif ARZUMANLI, AZERBAYCAN, Azerbaycan Milli Bilimler Akademisi, Nizami adına Edebiyat Enstitüsü, Dış Ülkeler Edebiyatı ve Edebi İlişkiler şubesinin Müdürü Doç. Dr. Ali KAFKASYALI, TÜRKİYE, Atatürk Üniversitesi, Kâzım Karabekir Eğitim Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Ana Bilim Dalı Başkanı 2

Doç. Dr. Cemalettin CAMCI, TÜRKİYE, Fırat Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Genel Cerrahi AD Doç. Dr. Elman ALİYEV, GÜRCİSTAN, Sakarya Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, Fizik Bölümü Doç. Dr. Emin KURU, TÜRKİYE, Gazi Üniversitesi, BESYO, Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet KARAGÜL, TÜRKİYE, Afyon Kocatepe Üniversitesi, İ. İ. B. F Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ufuk TAVKUL, TÜRKİYE Doç. Dr. Ülker MAHMUDOVA, AZERBAYCAN, Azerbaycan Milli Bilimler Akademisi, Azerbaycan Uluslararası Üniversitesi, "Turizm ve Sosyal Kültürel Servis" Fakültesinin Dekanı, Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ender GÖKDEMİR, TÜRKİYE, Gazi Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü Yrd. Doç. Dr. Fethi Ahmet YÜKSEL, TÜRKİYE, İstanbul Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Kamile GÜLÜM, TÜRKİYE, Adıyaman Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Dekan yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Mustafa AKSOY, TÜRKİYE, Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Osman Gazi AKSOY, TÜRKİYE, Süleyman Demirel Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı, 21. Dönem MHP Isparta Milletvekili Yrd. Doç. Dr. Sait YILMAZ, TÜRKİYE, Beykent Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi(BÜSAM) Müdürü Yrd. Doç. Dr. Süleyman DOĞAN, TÜRKİYE, Fatih Üniversitesi, Fen- Edebiyat Fakültesi, Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Uğur GÜVENÇ, TÜRKİYE, Düzce Üniversitesi, Teknik Eğitim Fakültesi, Elektrik Eğitimi Bölümü Yrd. Doç. Dr. Yaşar TAŞKAYA, ÖZBEKİSTAN, Özbekistan Devlet Pedagoji Üniversitesi Dr. Akif POROY, TÜRKİYE, Ressamlar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi, yazar, Emekli doktor Dr. Ali Fuat ATALAY, KKTC Dr. Çağatay BENHÜR, TÜRKİYE, Selçuk Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölümü Dr. Eldeniz ABBASLI, AZERBAYCAN Dr. Elnur NESİROV, AZERBAYCAN, Hazar Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü Dr. Meşkure YILMAZ, TÜRKİYE, Gazi Üniversitesi, Okutman, 21. YYTE, Türk Dünyası Araştırmacısı Dr. Oğuz DOĞAN, TÜRKİYE, Kadir Has Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksek Okulu Öğretim Görevlisi Dr. Özkan HÜSEYİN, TÜRKİYE Dr. Şerahil LAÇIN, TÜRKİYE, Avrasya Yazarlar Birliği Üyesi, Şair Dr. Tahir Tamer KUMKALE, TÜRKİYE Dr. Yusuf GEDİKLİ, TÜRKİYE, TYB İstanbul Şubesi Üyesi, Emekli Öğretim Üyesi, Türk Dili Uzmanı Dr. Zeki AYDIN, TÜRKİYE 3

Öğr. Gör. Berk ERYAPRAK, TÜRKİYE, Hacettepe Üniversitesi, 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü nde Terörizm ve Kültür Masası Araştırmacı Okt. Necati ÇAYIRLI, TÜRKİYE, Ege Üniversitesi, Atatürk İlkeleri Ve İnkılap Tarihi Bölümü Uzman Elnur Hasan MİKAİL, TÜRKİYE, TYB Konya Şubesi Üyesi, Uluslararası İlişkiler Uzmanı, TURAN-SAM Kurucusu ve Onursal Başkanı, Selçuk Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölümü Uzman Emete GÖZÜGÜZELLİ, KKTC Uzman Fatih ALPARSLAN, TÜRKİYE Uzman Musa NEBİOĞLU, AZERBAYCAN Uzman Xalide XALİD, AZERBAYCAN, Araştırmacı Yazar, Azerbaycan Milli Bilimler Akademisi, Nizami adına Edebiyat Enstitüsü, Azerbaycan Yazarlar Birliğinin Üyesi Uzman Yılmaz ÖZKAYA, TÜRKİYE, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Ana Bilim Dalı, Türk Dili ve Edebiyatı Bilim Dalı Uzman Zaur ALİYEV, AZERBAYCAN, Azerbaycan Milli Bilimler Akademisi, Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Uzman Ziya HACILI, AZERBAYCAN, Azerbaycan Milli Bilimler Akademisi, Arkeoloji ve Etnografi Enstitüsü Celil CAVANŞİR YURDSEVEN, AZERBAYCAN, Palma Dergisi Yönetim Kurulu Başkanı, Çölçüler Edebiyat Merkezi tercümanlık görevlisi Faruk HABİBOĞLU, TÜRKİYE, TYB Şanlıurfa Şubesi Üyesi Kader ÖZLEM, TÜRKİYE, Uludağ Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü Süleyman MERDANOĞLU, TÜRKİYE, Özbekistan Altın Miras Vakfı Türkiye Temsilcisi Timur DAVLETOV, HAKASYA, TÜRKSOY Yönetim Yeri Adresi: Bosna Hersek Mahallesi, Huzurkent Sitesi 21. Blok, B giriş, Kat: 8, Daire: 17, Selçuklu 42250, KONYA/TÜRKİYE Telefon / Belgegeçer: +90 332 241 2857 Cep Telefonu: +90 555 556 5937 Web adresi: http:// E-posta: emikail@yahoo.com 4

İÇİNDEKİLER - EDİTÖR den - Elnur Hasan MİKAİL... 6 1. TARİHTE TÜRK MİLLETİ - Abdullah KARAHİSARLI... 7 2. RUSYA NIN BATI TÜRKİSTAN DAKİ YAYILMA POLİTİKASI-Erman ÇIĞIR... 15 3. GÜNÜMÜZDE GENÇLİĞİN TURANCILIĞI - Melih Aydın ŞİMŞEK... 25 4. ÂŞIK ŞENLİK BABA VE BORÇALI - Prof. Dr. Şureddin MEMMEDLİ... 27 5. AZERBAYCAN ve TÜRK DİASPORALARI İŞBİRLİĞİNİN PERSPEKTİFLERİ- Emin MEMMEDOV... 37 6. ESKI TÜRK ORHAN-YENISEY ALFABESINDEN YARANAN MOTIF VE NAKIŞLAR - Matanat ALIYEVA AZIZ KIZI... 43 7. İSMAYIL QASPIRALI YARADICILIĞINDA TÜRK MİLLƏTİNİN DİRÇƏLİŞİ MƏSƏLƏLƏRİ SƏNƏTİNİN ESTETİK İDEALI KİMİ - Prof. Dr. Elman QULİYEV... 59 8. AZƏRBAYCAN YURD BİLGİSİ DƏRGİSİNDƏ AZƏRBAYCAN- AVROPA ƏDƏBİ ƏLAQƏLƏRİ MƏSƏLƏSİ - Altuntac MƏMMƏDOVA... 69 9. YUSUF VEZİR ÇEMENZEMİNLİ NİN HAYATI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA - Sevil İREVANLİ ATİLLA... 77 10. Yahya Kemal Beyatlı nın Peşaver Doğu Türkistanlı Kazak Muhacirler Derneği nin Türkiye ye göç Faaliyetlerine Katkısı - Yrd. Doç. Dr. Fethi Ahmet YÜKSEL... 83 11. ƏLIMCAN İBRAHIMOV GÖRKƏMLI ƏDIB VƏ TANINMIŞ ELM XADIMIDIR Prof. Dr. Vaqif ARZUMANLI... 93 12. SÖZÜN SEMANTİK STRUKTURU VƏ MƏNA TIPLƏRI - Səbinə MƏMMƏDOVA MƏMMƏD QIZI... 98 13. HÜSEYN CAVİD İN «AZƏR» POEMASINDA İNSAN KONSEPSİYASI - Cavidə MƏMMƏDOVA... 105 14. MÜHACİR ƏRƏB YAZIÇILARI VƏ ŞƏRQ DÜNYASI - Bəsirə ƏZİZƏLİYEVA... 111 15. MƏHƏMMƏDHÜSEYN ŞƏHRİYARIN «HEYDƏRBABAYA SALAM» MƏNZUMƏSİ TÜRKİYƏ ƏDƏBİYYATINDA - Xalidə XALİD... 118 16. HÜSEYN CAVİDİN DİLDƏ BİRLİK İDEALI - AZER TURAN... 125 17. ÜÇ FARKLI DÖNEMİN ŞAİRİ: BAHTİYAR VAHABZADE - Dr. Erdal KARAMAN... 135 -KITAP TANITIMLARI ve REKLAM... 148 5

Sayın TURAN cı ülküdaşlar, EDİTÖR den TURAN-SAM(TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezini) ı kurma fikri 2008 yılının Mayıs ayında İlahi ilham olarak beynimde canlanmıştır. Bu fikrimi internetteki yahoogrubumda dile getirdikten sonra, arkadaşım, yardımcım ve websitemizin websutası Hayri ÜSTÜN kardeşimiz bana bu işte yardımcı olabileceğini ve beynimde canlanan bu öneriyi hayata geçirebileceği konusunda fikir beyan etmiştir. Her şey de bundan sonra başlamıştır. 2001 yılından beri Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun olduğumdan sonra Türkiye de Turancılık akımını siyasi bir harekata çevirmek için ilk adımlarımı attım. Bunu müteakiben bu fikrimi destekleyen arkadaşlarla tanışma fırsatı edindim ve Türkiye TURAN Harekatının lideri konumuna itildim. Artık adımız TURAN cıya çıktı bu ülkede. Bu fikri destekleyen herkesi bize destek vermeye aramıza katılmaya davet ediyoruz. Yakında Haziran 2009 itibariyle Ankara merkezli bir TURAN DERNEĞİ ni kurmayı planlıyoruz. Ardından finansör kuruluş bulursak Tüm Türk Devletlerini ve Özerk Türk Devletlerini, ayrıca Türk ellerini bir araya getirmek amaçlı; Türkiye de tüm milliyetçi, ülkücü ve TURAN cı görüşlü akımları tek çatı altında toplayarak TURAN PARTİSİ kurmayı amaçlamaktayız ve iktidara gelince de TURAN Devleti kurmayı mukaddes KUR AN Üzerine yemin ediyoruz büyük ve üstün milletimiz TÜRK halkımıza. Bu dergiyi yazarlarımızı dergiye abone yaparak, kağıt masraflarını karşıladık. Eminim ki, sonraki sayılarda destekçimiz artacak ve bize güç kuvvet verecektir. Ben buna inanıyorum. Büyük ATATÜRK de gözlerini hayata TÜRK BİRLİĞİ hayalleriyle yumdu. Biz bu hayali gerçekleştirmek için en azından bilimsel olarak altyapı oluşturmayı kendimize görev edinmiş bulunuyoruz. Saygılarımla, Elnur Hasan MİKAİL Uluslararası İlişkiler Uzmanı TURAN-SAM Genel Başkanı Telefon/Belge Geçer(Faks): +9 (0332) 241 28 57 Cep Telefonu(GSM): +9 (0555) 556 59 37 WEB: http:// E-Posta: emikail@yahoo.com MSN: emikail@hotmail.com 6

TARİHTE TÜRK MİLLETİ - Abdullah KARAHİSARLI 1 Türk sözcüğünün anlamı; "Güçlü, kuvvetli, miğfer, türemiş, şekil kazanmış" demektir. Türk Dil Kurumu'nun hazırladığı Türkçe Sözlük'te, Türk; Asya ve Doğu Avrupa'da yaşayan, Türkçe'nin çeşitli lehçelerini konuşan soy ve bu soydan gelen kimse diye belirtilmektedir. Söz konusu bu kimselerden oluşan topluluklara "Türkler" denir. Türkler; Türkçe ve bu dilin lehçelerini konuşurlar. Türk kelimesinin geçtiği ilk devlet, Göktürk (Kök-Türk) imparatorluğudur. Orhun Kitabelerinde Türk kelimesi, bazen Türk, bazen de Türük olarak yazılmıştır. 11. yüzyılda Kaşgarlı Mahmud; "Türk adının Türkler'e, Tanrı tarafından verildiğini belirterek, Türk adının "Gençlik, kuvvet, kudret ve olgunluk çağı" demek olduğunu belirtir. Türk kelimesi, gerek İslâm, gerek İran ve gerekse Tevrat'ta geçmektedir. Tevrat'ta Türkler'in Hz. Nuh'un oğlu Yafes'in soyundan geldiği kabul edilir. Türkler, üç beyaz ırk grubundan "Europid" grubunun "Turanid" tipinden gelir. Türkler'in anavatanı Orta Asya'dır. 9. yüzyıldan itibaren, Orta Asya'da yaşayan Türkler; nüfus fazlalığı, mer'a yetersizliği, su kıtlığı gibi nedenlerle göç etmeye başlamışlardır. Orta Asya'dan dört bir yana gerçekleşen bu göçlerin en önemlisi batı yönünde olmuştur. Batı yönde gerçekleşen göçler sonucu, 11. yüzyılda Anadolu Türkleşmiş ve daha sonra Avrupa içlerine kadar yayılmışlardır. 20. Yüzyılda ise dünyanın bütün kıtalarına dağılmışlardır. Avustralya'dan Brezilya'ya kadar, dünyanın her tarafında, bugün Türk vardır. 1 Derleyen 7

Yine bu göçün Altay çevresinde göçebe halinde yaşayan Türk kavimlerinin hayvan sürülerini otlatmak için Aral Gölü istikametinde olduğu kaydedilir. Tarihin geçmiş dönemlerinde, değişik ve uzun zaman dilimleri içinde, birlik ve beraberlik içinde yaşayan Türk Dünyası, kurmuş olduğu medeniyetlerle, tarihe altın harflerle adını yazdırmıştır. Göktürkler, Karahanlılar, Selçuklular ve Osmanlılar bu devletlerin en bilinenleridir. Özellikle bugüne göre en son Büyük Türk Devleti olan Osmanlı Devleti, kendine has özellikleriyle, dünya hakimiyetini tam 600 yıl elinde tutmuştur. Ne yazık ki, Osmanlı Devleti'nin çöküşüyle birlikte, Türk Dünyası paramparça olmuş ve 20. yüzyıla esaret altında girmiştir. 20. yüzyılın esaretini, Türk Dünyası içinde ilk kez, yine Osmanlı Devleti'nin çekirdeğini oluşturan Türkiye kırmış ve Anadolu'nun şahlanışı ile bağımsızlığını kazanmıştır. Bu devletlerin sayısı, mevcut bazı tarihi kaynaklara göre 113 olduğu, bazı kaynaklara göre 125'i geçtiği ve bazı kaynaklara göre de 180'i bulduğu kabul edilir. Burada, Tarihi Coğrafya açısından, tarihteki Türk devletlerinden kısaca bahsedeceğiz. Özellikle de yaşadığı coğrafi mekânlar üzerinde duracağız. 1. Hun İmparatorluğu: İlk büyük Türk Devletidir. M.Ö. 220'den M.S. 216'ya kadar hüküm sürmüştür. Türklük dünyasının öncüleri olarak bilinir. Mete Han (Motun Han) döneminde imparatorluğun sınırları Japon Denizi'nden Hazar Denizi'ne kadar geniş bir bölgeyi kapsar. 2. Batı Hun İmparatorluğu: M.Ö. 53'de, Büyük Hun İmparatorluğunun ikiye bölünmesiyle, Batı Türkistan'da Cici Han tarafından kurulan devlettir. Coğrafi mekan olarak sınırları Batı Türkistan'ı içine alır. 3. Han ya da Ön Chao Kuzey Çin Hun Devleti: M.S. 304 ile 329 yılları arasında Kuzey Çin'de kurulmuş bir devlettir. 4. Arka Chao Kuzey Çin Hun Devleti: M.S. 319 ile 351 yılları arasında Kuzeydoğu Çin'de kurulmuş bir Türk devletidir. 5. Kuzey Liang Hun Devleti: M.S. 401 ile 439 yılları arasında Kansu ve çevresinde kurulmuştur. 6. Hsia Hun Devleti: M.S. 407 ile 431 yılları arasında, Kuzey Çin'de ordu platformu çevresinde kurulmuş bir Türk devletidir. 7. Avrupa Hunları (Batı Hunları): M.S. 434'de Atilla'nın başa geçmesiyle Avrupa Hunları, büyük bir imparatorluk haline geldiler. Atilla'nın oğulları devleti iyi yönetemeyince, imparatorluk 470'de çökmüştür. 8. Tabgaç Devleti: Batı Hun imparatorluğu yıkıldığı yıllarda, Orta Asya'da kurulmuştur. 520'de Budizm in etkisinde kalarak yıkılmıştır. 9. Akhunlar: Tabgaç Devleti'nin çağdaşıdır. 5. yüzyılın ortalarında, Amuderya nehrinin akaçlama alanı içinde kurulmuş ve gelişme göstermiş bir Türk devletidir. Coğrafi sınırları; Horasan, Afganistan ve İran topraklarına kadar uzanır. 557'de Akhunlar tarihe karışmıştır. 10. Göktürk Devleti: 530'larda kurulan ve adında ilk defa Türk geçen bir devlettir. 745'de Uygurlar tarafından yıkılmıştır. 11. Doğu Göktürk Hakanlığı: 582 yılında, Göktürk Hakanlığı'nın ikiye ayrılmasından sonra ortaya çıkmıştır. 630 yılına kadar devam eden Doğu Göktürk Hakanlığı'nın coğrafi sınırları; Aral gölü ve çevresi, Ötüken, kuzeybatı Moğolistan ve Kaşgar'a kadar uzanan geniş bir mekanı içine almıştır. 12. Batı Göktürk Hakanlığı: 630 yılına kadar devam eden Batı Göktürk hakanlığının sınırları Aral Gölü-Kafkaslar arasındaki geniş toprakları içine almaktadır. 8

13. Türgeş Devleti: Batı Göktürk Hakanlığı'nın 630'da yıkılışından sonra On Boy'dan biri olan Türgeşlerin kurmuş olduğu bu devlet, 750 yılına kadar devam etmiştir. Türklere, şehir hayatını benimseten bir devlettir. Başkenti Talas'dır. 14. Uygur Hakanlığı: Büyük Hunların torunları olan Uygurlar, çok sayıda devlet kurmuşlardır. Uygur Hakanlığı bunlardan birisidir. 744-840 yılları arasında hüküm sürmüştür. Selenga, Orhun ve Tola ırmakları havzalarından Baykal gölünün güneyindeki bozkırlara kadar uzanan geniş sahada yaşamışlardır. 15. Kao-Ch'ang (Turfan) Uygur Devleti: Ötüken Uygurları da denilen Uygur hakanlığının 840 yılında Kırgızlara yenilgisinden sonra, güneye göç eden Uygurların Turfan havzası ve çevresinde kurmuş oldukları bir devlet. 847 yılında Çin ve Kırgız kıskacı altında dağılmışlardır. 16. Kan-Chou (Sarı Uygur) Uygur Devleti: 840 tarihinde Uygur Hakanlığının yıkılışından sonra kurulmuş bir devlet. Orta Asya İpek yolu ticaretine hakim olmuşlardır. 17. Karluklar: İslâm dinini ilk kabul eden Türk devletidir. Çungarya havzası ve Tarım bölgesinde hüküm sürmüşlerdir. 18. Kimek Hakanlığı: İrtiş boylarında yaşayan İmek, İmi, Tatar, Balandur, Kıpçak, Lankaz ve Ecdad gibi Türk boylarının bir araya gelerek kurmuş oldukları federasyon bir devlettir. 19. Kırgızlar: 840'dan itibaren Uygur başkenti Ötüken'de devleti kurdular. 1207'de Cengiz Han'ın egemenliğini kabul ettiler. 20. Avar İmparatorluğu: Macaristan'da büyük bir devlet kuran Avarlar, zaman zaman İstanbul'u kuşattılar. 630'dan sonra zayıflamaya başladılar. 9. yüzyılda da parçalandılar. 21. Hazar Devleti: 7. yüzyıldan itibaren iyice güçlenen ve bütün Doğu Avrupa'yı eline geçiren Hazarlar, 3 yüzyıl hüküm sürdüler. 22. Peçenekler: Bir süre Hazarlar'ın egemenliğinde yaşayan Peçenekler, 10. yüzyıl ortalarına doğru güçlendiler ve 11. yüzyılda dağıldılar. 23. Uzlar: Karadenizin kuzeyinde ve Doğu Avrupa'da hüküm sürdüler. Genelde Özi Irmağı çevresinde yaşayan Uzların Selanik'e kadar ilerledikleri bilinir. Peçenekler ile çağdaştırlar. 24. Kumanlar: 11. yüzyılda Balkaş gölünden Batı Karadeniz kıyılarına kadar uzanan geniş topraklarda hüküm sürdüler. 12. yüzyılda dağıldılar. 25. İtil (Volga) Bulgar Devleti: Karadeniz'in kuzeyinde 630'larda devlet oldular. 864'den sonra Hıristiyanlığı kabul ettiler. 1236 yılında Batu han tarafından yıkılmıştır. Coğrafi sınırları; İtil (Volga) nehrinin akaçlama alanına tekabül eder. 26. Tuna Bulgar-Türk Devleti: Hazarların tazyiki ile birlikte Bulgarlar 660 tarihinden itibaren tuna boylarına yerleşmeye başladılar. 893-927 yıllarında en parlak dönemini yaşayan Bulgar Devleti, 1393 yılından itibaren 500 yıllık Osmanlı hakimiyetine girmişlerdir. 27. Toharistan Türk Devleti: Altıncı yüzyılın sonlarında kurulmuş bir Türk devleti. Coğrafi sınırları; bugünkü Afganistan Türkistan ı topraklarını içine alır. 28. Türk-şahi ya da Tigin-şah Devleti: Kabil, Gazne çevresinde, Sind ırmağı ve Mahaban dağları çevresinde kurulmuş bir devlettir. 29. Şûl (Çöl) Türkleri Devleti: Hazar denizinin güneydoğusunda kurulmuş bir Türk devleti. 716 tarihinde Emevi ordularına yenilince, İslâmiyet i kabul ettiler. 30. Tolunoğulları: 868'de Mısır-Irak arasında kurulan bir Müslüman Türk devletidir. 905'de yıkıldılar. 9

31. İhşidiler: Tolunoğullarından sonra yaklaşık aynı topraklarda 968'e kadar hüküm sürdüler. 32. Karahanlılar: 10. yüzyılın ortalarında Orta Asya da kurulan ilk Müslüman Türk devletidir. 33. Gazneliler: Karahanlılarla çağdaştır. İlk Müslüman Türk devletlerindendir. Sınırları Afganistan ve Hindistan'ı içine alır. 34. Kutbiler: 1191-1211 arasında, Hindistan'da hüküm sürmüş bir Türk devletidir. Kurucusu bir Memluk olan Aybeg'dir. 35. Şemsiler: 1211-1266 arasında Hindistan'da hüküm sürmüştür. Kurucusu Iltutmuş (unvanı Şemseddin) Memluk asıllıdır. 36. Balabanlılar: 1266-1290 yılları arasında Hindistan'da hüküm sürmüş bir Türk devletidir. 37. Kalaçlar: 1290-1320 yılları arasında hüküm sürmüştür. Kutbiler, Şemsiler ve Balabanlardan sonra gelen Delhi Türk Sultanlığıdır. 38. Tuğluklar: Kalaçlardan sonra, Delhi Türk Sultanlığı'nın son halkasını teşkil ederler. 1320-1414 yılları arasında hüküm sürmüşlerdir. 39. Büyük Selçuklu İmparatorluğu: Ön Asya'da kurulan ilk ve en büyük Müslüman Türk devletlerinden biridir. 1040-1157 yılları arasında hüküm sürmüştür. 40. Hısn-ı Keyfâ Artukluları: 1101 yılında Artuk'un oğlu Sokman tarafından Hısn-ı Keyfâ (Hasankeyf) ve yakın çevresinde kurulmuştur. 1231 yılında Eyyubiler tarafından yıkılmıştır. 41. Mardin Artukluları: 1108 yılında Artuk'un oğlu İlgazi tarafından Mardin ve çevresinde kurulmuştur. Artuklu devletlerinin en uzun ömürlüsüdür. 1408 yılına kadar hüküm sürmüşlerdir. 42. Harput Artukluları: En kısa ömürlü olan Artuklu devletlerinden biridir. 1185-1233 tarihleri arasında bugünkü Elazığ ve çevresinde hüküm sürmüşlerdir. 43. Saltuklular: 1071 Malazgirt zaferinden sonra Anadolu'da kurulmuş olan 4 Türk devletinden biridir. Erzurum ve çevresinde 1072-1202 yılları arasında hüküm sürmüştür. 44. Mengücekler: Anadolu Selçuklu devletlerinden biridir. Erzincan ve çevresinde 1072-1228 yılları arasında hüküm sürmüşlerdir. 45. Danişmendliler: Sivas ve Divriği çevresinde hüküm şürmüş, Anadolu Selçuklu devletlerinden biridir. 46. Sökmenler (Ahlatşahlar) Devleti: 1110-1207 yılları arasında Van gölü havzasında hüküm sürmüş bir Türk devletidir. 47. Dilmaç Oğulları Beyliği: 1084-1394 tarihleri arasında Erzen ve Bitlis çevresinde hüküm sürmüş bir Türk devleti. 48. Yinal Oğulları Beyliği: 1098-1183 yılları arasında, Diyarbakır ve çevresinde hüküm sürmüşlerdir. 49. İzmir Türk Beyliği (Çaka Beyliği): 1081-1097 yılları arasında, İzmir, Foça, Midilli adası ve çevresinde hüküm sürmüş bir Türk beyliğidir. 50. Türkiye Selçukluları Devleti: 1071 Malazgirt zaferinden sonra Anadolu'da kurulmuş olan ve Bizans'a en yakın olan Türk devletlerinden biridir. 1075-1308 tarihleri arasında hüküm sürmüştür. Konya ve çevresi merkez olmuştur. 51. Suriye Selçukluları Devleti: 1069-1118 yılları arasında, bugünkü Suriye, Lübnan, Ürdün ve İsrail toprakları üzerinde kurulmuş bir Türk devletidir. 52. Dımaşk Atabegliği: 1104-1154 yılları arasında güney Suriye'de varlığını sürdüren bir Türk devletidir. 10

53. Irak Selçukluları Devleti: 1118-1194 arasında Irak ve güneybatı İran toprakları üzerinde kurulmuş bir Türk devletidir. 54. Zengiler: Büyük Selçuklu Devleti'nin yıkılmasından sonra, Suriye ve Yukarı Mezopotamya'da kurulan bir Türk devletidir. Musul Atabegliği adı da verilir. 1127-1233 yılları arasında hüküm sürmüştür. 55. Kirman Selçukluları: 1040 Dandanakan zaferinden sonra Tabes vilayeti ile Kirman çevresinde kurulmuştur. Sınırları Umman'a kadar uzanır. 1187 yılında yıkıldı. 56. İldenizler: Zengilerle çağdaş, Azerbaycan çevresinde kurulan bir Türk devletidir. Azerbaycan Atabegleri de denilir. 57. Salgurlar: Zengiler ve İldenizlerle çağdaş (1148-1286) İran'da kurulmuş bir Türk devletidir. 58. Hârizmşahlar Devleti: Büyük Selçuklu Devletiyle çağdaş, Aral gölünün güneyinde 1097-1231 yılları arasında yaşamışlardır. 59. İlhanlı Devleti: 1256-1343 yılları arasında, Doğu Anadolu, İran ve Afganistan'a kadar uzanan geniş topraklar üzerinde hakimiyet kurmuştur. 60. Eyyubiler: Ön Asya'da kurulan bir Müslüman Türk devleti (1171-1250). 61. Mısır Türk Sultanlığı (Memluklar): Mısır ve Suriye'de 250 yıldan fazla (1250-1517) hüküm sürmüştür. Osmanlılar'ın Mısır'ı fethettikleri tarihe kadar varlıklarını korumuşlardır. Mısır, bir Arap ülkesi olmasına rağmen, ortaçağ haritalarında, Memluk hakimiyetinden ötürü, "Türkiye" olarak adlandırılmıştır. 62. Timurlar Devleti: 1370-1507 yılları arasında, Adalar Denizi (Ege) kıyılarından Orta Asya'ya ve Hint Okyanusuna kadar uzanan geniş topraklar üzerinde hüküm sürmüş büyük bir Türk imparatorluğudur. 63. Bâbur Devleti: 1494-1858 yılları arasında Hindistan'da hüküm sürmüştür. 64. Şeybaniler: Aynı zamanda Özbek devleti olarak da bilinir. Orta Asya'da kurulmuştur. 65. Kazan Hanlığı: Doğu Avrupa'da Karadeniz'den Moskova'ya kadar uzanan geniş bölgede, 1437-1552 yılları arasında hüküm süren bir devlet. 66. Kasim Hanlığı: 1445-1681 arasında, Kazan hanlığının güneybatısında yaşamış olan bir Türk hanlığıdır. 67. Astrahan Hanlığı: 1466-1556 yılları arasında, İdil nehrinin Hazar denizine döküldüğü delta bölgesinde kurulmuş olan bir Türk devletidir. 68. Kırım Hanlığı: 1441-1783 arasında Kırım ve çevresinde kurulmuştur. Osmanlı devletine bağlı yaşamışlardır. 69. Sibir Hanlığı: Altınordu devletinin parçalanmasından sonra Moğolistan bölgesinde kurulmuş ve 1480-1598 yılları arasında hüküm sürmüştür. 70. Buhara (Özbek) Hanlığı: 1500-1920 yılları arasında, Orta Asya'da, Buhara ve çevresinde hüküm sürmüş bir Türk devleti. 71. Hive Hanlığı: 1512-1920 yılları arasında, Orta Asya'da Hive ve çevresinde hakimiyet kurmuşlardır. 72. Hokand Hanlığı: 1700-1876 yılları arasında, Fergana havzasında kurulmuş bir hanlık. 73. Safeviler: 1502-1732 yılları arasında Ön Asya'da yaşamışlardır. 74. Afşarlar: Safaviler'in yıkılmasından sonra, aynı bölgede 1736-1795 yılları arasında hüküm sürmüşlerdir. 75. Kaçarlar: 1779-1925 yılları arasında, Hazar Denizi'nin güney kıyılarında yaşamışlardır. 11

76. Altınordu Hanlığı: 1227-1502 yılları arasında, Karadeniz ile Hazar denizi arasında yaşamış bir Türk devleti. 77. Akkoyunlular Devleti: Diyarbakır-Malatya çevresinde kurulan bu devlet, Karakoyunlularla halef-seleftir. 1403-1514 yılları arasında, 111 yıl süren bir ömrü vardır. 78. Karakoyunlular Devleti: Erbil-Nahçıvan arasında yani Azerbaycan, Irak ve Doğu Anadolu'da 1390'de kurulmuş ve 1468'e kadar devam eden 78 yıllık bir ömre sahiptir. 79. Karaman Oğulları Beyliği: 1256-1483 arasında, Konya-Karaman çevresinde hüküm sürmüştür. 80. Alaiye Beyliği: Alanya ve çevresinde 1300-1463 yılları arasında hüküm sürmüş bir beyliktir. 81. Eşref Oğulları Beyliği: Beyşehir ve Eğridir yörelerinde, 1280-1326 yılları arasında hüküm sürmüş bir beyliktir. 82. Germiyan Oğulları Beyliği: 1303-1429 yılları arasında, Kütahya ve çevresinde kurulan bir Türk beyliğidir. Beyliğin ömrü 126 yıl olarak görülürse de, bağımsızlık dönemi 70 yıl kadardır. 83. Hamid Oğulları Beyliği: Uluborlu ve Eğridir çevresindeki bir beylik. Coğrafi sınır olarak bugünkü Göller Yöresini içine alır. 1300-1391 yılları arasında hüküm sürmüştür. 84. Teke Oğulları Beyliği: Antalya yöresinde hüküm sürmüş, bir Anadolu beyliğidir. 85. Menteşe Oğulları Beyliği: Menteşe (Anadolu'nun güneybatısı) yöresinde, 1282-1389 arasında hüküm sürmüştür. 86. İnanç Oğulları Beyliği: Buna Lâdik Beyliği de denilir. 1276-1400 yılları arasında, Denizli-Honaz-Dalaman çevresinde kurulan bir Anadolu beyliğidir. 87. Sahip Ata Oğulları Beyliği: 13. yüzyıl sonları ile 14. yüzyıl başlarında yaklaşık 90 yıllık bir devrede, Afyonkarahisar ile yakın çevresinde hüküm sürmüş olan bir beyliktir. 88. Aydın Oğulları Beyliği: Aydın ve İzmir çevresinde hüküm süren Anadolu beyliği. Hakimiyeti, 1310-1426 tarihleri arasında, 116 yıllık bir süreyi kapsar. 89. Karesi Oğulları Beyliği: Balıkesir yöresinde 1297'de kurulan bir beylik, 1360'da Osmanlı idaresine girmiştir. 90. Candar Oğulları Beyliği: Kastamonu ve Sinop yöresindeki Anadolu Türk beyliğidir. Beyliğin ömrü, 1292-1461 yılları arasında, yaklaşık 170 yıl sürmüştür. 91. Eretna Oğulları Beyliği: Sivas ve Kayseri'deki Anadolu beyliğidir. Anadolu'daki Uygur sülalesinin kurmuş olduğu bir beyliktir. 1344-1381 yılları arasında, 37 yıllık bir ömür sürmüştür. 92. Kadı Burhaneddin Beyliği: 1381-1400 yılları arasında, Sivas, Amasya ve Kayseri havalisinde kurulmuş bir beyliktir. Anadolu Selçuklu Beylikleri arasında, 19 yıllık ömrü ile en kısa ömürlü bir beyliktir. 93. Saruhan Oğulları Beyliği : 1310-1410 yılları arasında, 100 yıllık bir ömür süren beylik, Manisa yöresinde hüküm sürmüştür. 94. Tacettin Oğulları Beyliği: Ordu ve Bafra yörelerinde kurulmuş Anadolu beyliği. 1378-1428 tarihleri arasında, yaklaşık 50 yıl ömrü olan bir beyliktir. 95. Pervane Oğulları Beyliği: 1276-1322 yılları arasında 46 yıllık bir süre içinde, Sinop'ta kurulmuş bir beyliktir. 12

96. Ramazan Oğulları Beyliği: Çukurova'da kurulmuş Anadolu beyliği. 1378-1608 yılları arasında varlığını sürdürmüştür. Anadolu Selçuklu Beyliklerinden, Osmanlı Beyliği'nden sonra ömrü en uzun olan beyliktir. Yaklaşık 245 yıl hüküm sürmüştür. 97. Dulkadir Oğulları Beyliği: Maraş ve Elbistan'da hüküm sürmüş bir beylik. Beylik, 1337-1521 yılları arasında varlığını göstermiştir. 98. Osmanlı İmparatorluğu: 1299'da Söğüt civarında kurulmuş ve 1923 yılına kadar devam etmiş ve üç kıtada at sürmüş Cihan Imparatorluğudur. Bu cihan imparatorluğu, geçmişten gelen Türk devlet geleneğinin kemâle ermiş biçimini dünya sahnesinde, 600 yıl sergilemiştir. 1606 tarihinde imzalanan Zigvatorok Antlaşmasi ile Imparatorluk, toprak bakımından en geniş noktasına ulaşmıştır. Bu tarihlerde, Osmanlı Imparatorluğu'nun sınırları; Anadolu, Kafkasya, Kırım, Güney Ukrayna, bugünkü Romanya, Yugoslavya, Bulgaristan, Yunanistan, Macaristan, Suriye, Ürdün, Lübnan, Israil, Irak, Suudi Arabistan, Yemen, Mısır, Tunus, Libya, Cezayir ve Akdeniz adalarını içine almaktaydı. Imparatorluğun etkisi altına almış olduğu toprakların yüzölçümü ise, 22 milyon km².yi aşmıştır. 99. Türkiye Cumhuriyeti: Osmanlı Devleti'nin yıkılışından sonra, Anadolu yarımadası ve doğu Trakya toprakları üzerinde, 1923 tarihinde kurulmuştur. 100. Hatay Türk Cumhuriyeti: 2 Eylül 1938-23 Haziran 1939 tarihleri arasında, Antakya ve İskenderun çevresinde kurulmuş bir devlet. 101. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti: 15 kasim 1983'de Kıbrıs adasının kuzey yarısında Türk Cumhuriyeti ilan edilmiştir. 102. Aras Türk Hükümeti: 3 Kasım 1918'de Iğdır ve Nahçıvan çevrelerini kapsayan topraklar üzerinde kurulmuştur. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu ile birlikte, Iğdır Türkiye'de, Nahçıvan bölgesi Sovyet Rusya'da kalmıştır. 103. Cenubi Garbi Kafkas Türk Hükümeti: 9 Ocak 1919 Ardahan Kongresi'nin ardından Batum'dan Nahcıvan'a kadar uzanan topraklar üzerinde kurulmuştur. 104. Türkmen Devleti: 1855-1885 tarihleri arasinda Türkmenistan'da kurulmuş bir devlet. 105. Garbi Trakya Devleti: 22 mayıs 1920'de Gümülcine'nin Hemitli nahiyesinde kuruldu. 24 Temmuz 1923'de Lozan Antlaşmasi ile, Garbi Trakya Devleti toprakları Yunanistan'a bırakıldı. Ayrıca Balkanlar'da geçici olarak iki devlet daha kurulmuştur. Bunlar; Garbi Trakya Devlet-i Muvakkatası ve Rodop Devlet-i Muvakkatasıdır. Garbi Trakya Devlet-i uvakkatası: 31 Ağustos 1913'de Gümülcine, Iskeçe ve Dedeağaç çevresinde kurulmuştur. 25 Ekim 1913'de tarih sahnesinden çekilmiştir. Rodop Devlet-i Muvakkatası: 14 Nisan 1878'de, Balkan dağlarının güneyinde Rodop bölgesinde kurulmuş ve mücadelelerini 20 Nisan 1886 tarihine kadar 8 yıl sürdürmüşlerdir. 106. Doğu Türkistan (Uygur) Devleti: 1864-1877 tarihleri arasında Doğu Türkistan'da varlığını koruyabilmiş bir Türk devleti. 107. Doğu Türkistan Türk Cumhuriyeti: 12 Kasım 1933 tarihinde Doğu Türkistan'da kuruldu. 1937 yılına kadar varlığını korudu. 108. Azerbaycan (Türk*) Cumhuriyeti: 1918-1920 tarihleri arasında, Azerbaycan topraklarında hüküm sürmüştür. Daha sonra Sovyet Rusya'nın hakimiyetine giren bu devlet,30 Ağustos 1991 yılında yeniden bağımsızlığına kavuşmuştur. 13

109. Özbekistan (Türk*) Cumhuriyeti: 31 Ağustos 1991 tarihinde bağımsızlığına kavuşmuştur. 110. Türkmenistan (Türk*) Cumhuriyeti: 27 Ekim 1991'de bağımsızlığını ilan etmiştir. 111. Kazakistan (Türk*) Cumhuriyeti: 16 Aralık 1991 tarihinde bağımsızlığına kavuşmuştur. 112. Kırgızistan (Türk*) Cumhuriyeti: 31 Ağustos 1991 tarihinde bağımsızlığına kavuşmuştur. 113. Tacikistan (Türk*) Cumhuriyeti: 9 Eylül 1991 tarihinde bağımsızlığına kavuşmuştur. Kuşkusuz tarih sahnesinde yaşamış olan Türk devletleri sadece bu kadar değildir. Araştırmalar devam ettikçe, bu sayının artacağı ve bu devletler hakkındaki Tarihi Coğrafya bilgilerinin daha kesinlik kazanacağı beklenmektedir. Tarihte yaşamış olan Türk Devletleri'nin yaşamış oldukları coğrafi mekânlar üzerinde çok sayıda devlet bulunmaktadır. Ancak bunların bir kısmı, Türk Devleti değildir. Bugün için, dünya üzerinde, 8 bağımsız Türk Cumhuriyeti (Türkiye, Kıbrıs, Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan) bulunuyor. Ayrıca bağımsızlık mücadelesi içinde olan Türk cumhuriyetleri de bağımsız olurlarsa, bu sayı hayli artacaktır. Tarihteki Türk devletlerinin sayısı ne olursa olsun, tarihin her döneminde Türkler, devlet geleneklerini korumuşlardır. *Bu devletlerin resmi isminde Türk adı geçmemektedir. Aynen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti örneğinde olduğu gibi bu devletlerinde bir Türk devleti olduğunu belirtmek için Türk adının resmi isimlere eklenmesi taraftarıyım. Bundan dolayı Türk kelimesini ekledim. Not: Üzülerek şahit olmaktayım ki, sadece adı Millî olan Eğitim Bakanlığımız yüzünden çocuklarımız bu ülkelerin bir Türk Cumhuriyeti ve halkının da Türk Milleti olduğunu bilmemektedir. Bir an önce soydaşımız olan bu devlet ve halkları konusunda çocuklarımızı bilgilendirici dersler konulmalıdır. (A. Karahisarlı) Tanrı Türk ü Korusun. 14

RUSYA NIN BATI TÜRKİSTAN DAKİ YAYILMA POLİTİKASI(19. YÜZYIL 21. YÜZYIL KARŞILAŞTIRMASI) - Erman ÇIĞIR 2 ÖZET Köklü bir tarihi mirasa sahip olan Batı Türkistan da 19 uncu yüzyılda meydana gelen olaylar, bölgenin günümüze kadar ulaşan kaderini de şekillendirmiştir. Dünya üzerinde Türk halklarının öz mü öz toprağı olan bölgede Rus yayılmacılığının izleri önemli boyutlara ulaşmış ve bu durumun neden ve sonuçları üzerinde durmak, zaruri bir hâl almıştır. Bu nedenle Rusya ile Batı Türkistan arasındaki ilişkilerin nasıl olması gerektiği sorusu, günümüzde yürütülen çalışmaların bilinmesiyle ve özellikle 19 uncu yüzyılda temelleri atılan baskı politikalarının incelenmesiyle gerçeklik kazanacaktır. GİRİŞ Türkler in ana yurdu olan Orta Asya, uzun yıllar boyunca birçok devletin egemenlik kurmak istediği, önemli bir bölge olmuştur. Elverişli iklim ve arazi yapısı, ticaret yollarının mevcudiyeti ve özellikle yakın tarihte değeri bir kat daha artan maden kaynaklarının bulunması, bölgenin önemini açıklamaktadır. Orta Asya da yaşayan insanların büyük bir bölümü de Türk halklarına mensup olduğu için, genel itibarı ile bu bölgeye Türkistan adı verilir. Türkistan, coğrafî yönden Batı Türkistan ve Doğu Türkistan olmak üzere iki kısımda incelenmektedir. Bu ayrımın yapılmasının sebebi, bölgede coğrafî konum ve arazi özelliklerinin farklılık göstermesidir. Uygur Türkleri nin yaşadığı Doğu Türkistan, bugün Çin işgâli altındadır. 2 Marmara Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Türk Dünyası Coğrafyası Ana Bilim Dalı, Yüksek Lisans öğrencisi, İstanbul/TÜRKİYE 15

Batı Türkistan ise coğrafî yönden batıda Hazar Denizi nden başlayarak, doğuda Altay Dağları na kadar uzanan geniş bölgeyi ifâde eder. Kuzeyde Rusya Federasyonu, güneyde İran, Afganistan ve Pakistan ile çevrilidir. Dünya Tarihi kitaplarında Türk kelime sayısının yarısı kadar bile yer işgâl etmeyen Rusya, yakın tarihte ve günümüzde birçok Türk bölgesini işgâl etmiş ve etmektedir. Batı Türkistan da 20 nci yüzyılın son çeyreğine kadar Rus işgâli altında kalan bölgelerden biridir. Bu nedenle Rusya nın Batı Türkistan ı işgâl ederken 19 uncu yüzyılda izlediği politikalar ile günümüzde uygulamaya çalışılan politikaların neler olduğunu göstermeyi amaç edinen bu çalışmada, önemli neticelere ulaşılmıştır. Yapılan yanlışların tekrarlanmaması açısından Rus işgâline ortam hazırlayan etmenlerden de bahsedilmiş ve genel olarak karşılaştırmalı bir yöntem izlenmiştir. Bu çalışma sadece Türk Ulusu için değil, topraklarının işgâl edilmesine ses çıkarmadan duramayacak bütün milletler için, örnek alınabilecek olayların yaşandığı bir bölge hakkında hazırlanmıştır. Çalışmanın ilerleyen konularında bu hususlara ayrıca değinilecektir. Rus İşgâline Ortam Hazırlayan Etmenler Rusya nın Batı Türkistan ı işgâl etme maksadını ve bu çerçevede izlediği politikaları açıklamadan önce, Rusya nın kuruluş ve yükseliş dönemlerinden kısaca bahsetmek gerekir. Slav ırkına mensup olan Ruslar, 16 ncı yüzyılda Altın Orda Devleti nin yıkılmasıyla bütünleşen Moskova Hanedanlığı na bağlı olarak bir devlet hâline gelmiştir. Ancak bu devletin temelleri 1382 yılında Moskova Hanedanlığı nın Moğollar a karşı durarak güç kazanmasıyla atılmıştır. Zamanla sınırlarını genişleten devlet, 18 inci yüzyılda Rus Çarlığı adını almıştır. 1917 yılında Bolşevik Devrimi ile Rus Çarlığı sona ermiş ve yerine Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ( SSCB ) adı altında yeni bir devlet kurulmuştur. 1991 yılına kadar varlığını devam ettiren Sovyetler Birliği nin dağılmasıyla, aralarında Türk cumhuriyetlerinin de bulunduğu birçok devlet bağımsızlığına kavuşmuştur. Sovyetler Birliği nin yerine kurulan Rusya Federasyonu ise bugün dünya üzerinde söz sahibi devletlerden biridir. Altın Orda Devleti nin yıkılmasından başlayarak 19 uncu yüzyıla kadar Batı Türkistan ve çevresinde hâkimiyet kuran güçlü bir devletten söz etmek mümkün olmamıştır. 19 uncu yüzyılda ise Amuderya ve Siriderya ırmakları arasındaki bölgede hüküm süren Buhara, Hive ve Hokand Hanlıkları kesin sınırlara sahip olmamakla birlikte, denetim konusunda tam bir egemenlikten söz edilemezdi. Bunu fırsat bilen Rus istilâcıları, yayılma alanı olarak Batı Türkistan ı seçmişlerdir. Rus Çarı Deli Petro nun, Bir kere Hive yi alırsak, diğer ülkeler de bizim olacaktır sözü, Batı Türkistan ın Rusya için ne kadar önemli olduğunu açıklar. 3 Bu sayede Hindistan yolu da Rusya ya açılacak ve aynı zamanda ticari faaliyetler de büyük ölçüde artmış olacaktı. Ruslar ın Batı Türkistan a yönelmelerinin bir başka sebebi de bu bölgede bulunan hanlıkların birbiriyle mücadele hâlinde olması ve dış dünyadan bağlantılarını kesmiş görünmeleriydi. Zira parlak bir tarihe sahip olan Batı Türkistan da, 19 uncu yüzyıla kadar Ortaçağ zihniyeti hâkim olmuştur. 3 SUAVİ, Ali, Hive Hanlığı ve Türkistan da Rus Yayılması, Orkun Yayınları, 1977, İstanbul, s. 23. 16

Fotoğraf 1: Hokand Han Sarayı nın Genel Görünüşü, V. Kozlovsky, 1890 lar. 4 19 uncu yüzyılın başlarında Hive hanı Eltüzer, Buhara nın çevre bölgelerini talan etmiş, sonraları Taşkent ve etrafındaki yerler Hokand Hanlığı tarafından ele geçirilmiş, 1825 yılında ise Hive Hanlığı, Buhara ya bağlı Merv şehrini kendi egemenliği altına almıştır. 5 Benzer durumlar, Rusya nın bölgedeki istikrarsızlığa yoğunlaşmasına ve yayılmacı siyasetini geliştirmesine imkân hazırlamıştır. Rusya nın yayılmacı siyasetinin temelinde, çevresindeki devletlerden üstün olma düşüncesi vardır. Zira 1453 yılında Bizans İmparatorluğu nun hâkimiyetine Osmanlı Devleti nin son vermesiyle birlikte Rusya, Bizans ın yerini doldurabilecek bir konuma gelmeyi plânlamıştır. Bunun için hem Batı da hem Doğu da yayılma amacı güden Moskova Hanedanlığı, 17 inci yüzyılda Batı Türkistan ı ele geçirme çalışmalarına hız vermiştir. Buna örnek olarak ticarî konularda Türkistan hanlıklarıyla sıkı münasebetleri bulunan Rusya nın, bu ilişkileri geliştirmek için gönderdiği heyetler gösterilebilir. Bu heyetler sadece ticarî değil, askerî ve stratejik konularda da gizli araştırmalar yapmıştır. 6 Bu gelişmelerden pek de haberi olmayan Türkistan hanlıklarının dış siyasete önem vermemeleri ve kendi içlerinde meydana gelen karışıklıklarla uğraşmaları, Rusya nın işini kolaylaştırmıştır. Aynı durum, 21 inci yüzyıl Rusya sında da devam etmektedir. Her ne kadar işgâlci tutumdan uzak gibi görülse de Rusya nın Batı Türkistan üzerindeki politikaları oldukça açıktır. 4 Kaynak: Orta Asya dan Esintiler, Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı Yayınları, 2003, Ankara, s. 82, 83. 5 ZİYAYEV, Hamid, Türkistan da Rus Hâkimiyetine Karşı Mücadele, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 2007, Ankara, s. 10. 6 HAYİT, Baymirza, Türkistan Devletlerinin Milli Mücadeleleri Tarihi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1995, Ankara, s. 44. 17

Bölgede merkezî güç konumunda olmak için Rusya, özellikle iktisâdî konularda çeşitli yaptırımlar uygulayabilecek potansiyeli elinde bulundurmaktadır. Bunu ortaya çıkaran etmen ise kendi sanayisini geliştirememiş Batı Türkistan ülkelerinin iktisâdî anlamda dışa bağımlı olmasıdır. Tıpkı 19 uncu yüzyılda Osmanlı Devleti nin Batı Türkistan halklarına ilgi ve desteğini en az seviyede gösterdiği gibi, 1991 yılında bağımsızlıklarına kavuştuktan sonra Türkiye Cumhuriyeti nin de bu ülkelere, en az seviye de olmasa da, yeterli düzeyde ilgi göstermemesi, gerçekçi kararların alınmasına engel olmuştur. Nihayetinde Batı Türkistan ülkelerinin Rusya ile yakınlaşması kaçınılmaz hâle gelmiş ve ticarî konular başta olmak üzere, enerji ve sanayi gibi birçok alanda çeşitli anlaşmalar imzâlanmıştır. Yukarıda açıklanan mevcut durumu göz önünde bulundurarak 19 uncu yüzyıla geri döndüğümüzde, Rusya nın almış olduğu kararları uygulamada ne kadar başarılı olduğunu açıkça görebiliriz. Rusya nın Batı Türkistan ı İşgâli Bilindiği gibi Rusya nın Batı Türkistan ı ele geçirmeye yönelik yaptığı çalışmalar, 19 uncu yüzyıldan çok daha önceki zamanlara rastlar. Ruslar ın ataları olan Slavyanlar ile Türk kabilelerinin ilk karşılaşması 375 yılında olmuştur. 7 Uzun yıllar süren çeşitli mücadeleler ve egemenliklerin sonunda 19 uncu yüzyıla gelindiğinde, bu mücadelelerin devam ettiği ve daha da şiddetli bir hâl aldığı görülür. Ruslar, 18 inci yüzyılda Batı Türkistan ve çevresini ele geçirmek için askerî plânlara hız vermişlerdir. Rusya nın Batı Türkistan a asker göndermesinin evvelinde, sadece Türk halkları üzerinde egemenlik kurmak değil, İslâmiyet i de Orta Asya da sınırlı hâle getirmek gibi düşünceler içine girdiği bir gerçektir. Ancak bir durum var ki, Rusya nın Batı Türkistan hakkındaki görüşlerini çok açık ifâde eder. Baymirza Hayit in Türkistan Devletleri nin Milli Mücadeleleri Tarihi adlı eserinde geçtiği şekliyle şöyledir: 8 1717 nin ilkbaharında Çerkaskiy, 3500 askerle Hive şehrine girdi. Şir Gazi Han ( 1715 1727 ), Çerkaskiy e bu kadar çok askeri alabilecek kışlası bulunmadığından, askerlerini evlere dağıtıp yerleştirmesini rica etti. Çerkaskiy, bu teklifi kabul etti. Sadece binbaşı Frankenberg, Çerkaskiy in bu kararına karşı çıktı, fakat sözünü geçiremedi. Rus askerleri evlere yerleştirildikten sonra Han, hepsinin öldürülmesini emretti. Gerçekten de Çerkaskiy dâhil, hiçbiri sağ kalmadı. Bu tedbir, Harezm tarihinde eşsizdi; zira Han ın niyetine ve emrine kimse ihanet etmemişti. Bu keşif kolunu imha etmek suretiyle Hive, memleketini istilâ etmeye matuf her teşebbüse karşı konacağı dersini Rusya ya vermiş oldu. Ruslar, bu faciadan çok şey öğrendiler. Askeri keşif kolunun acı sonunu asla unutmayacaklardı ve ilk fırsatta Hive yi cezalandıracaklardı. Görüldüğü gibi 18 inci yüzyılda Rusya nın keşif amaçlı da olsa askeri gücü bozguna uğramış ve bu olay Türkler in toprak bütünlüğünü koruma konusunda ne kadar hassas olduğunu Rusya ya göstermiştir. Ancak ilerleyen yıllarda Rusya, Hive yi işgâl etmek amacıyla büyük bir askeri güç kullanarak saldırıya geçti. Ruslar, 1839 yılında başlayan ilk muharebelerde 7 ZİYAYEV, Hamid, A.g.e., s.31. 8 HAYİT, Baymirza, A.g.e., s. 47. 18

başarılı sonuçlar alamamış, 1852 yılında ise ancak Siri Derya nın aşağı mecrasındaki alanı zapt edebilmiştir. 9 Harita 1 de de görüldüğü gibi Rus saldırıları sadece kuzeydeki Turan Platosu üzerinden olmamış, Aral Gölü nde gemiler inşa edilerek aynı zamanda Aral Gölü üzerinden de gelişmiştir. Elbette Rus askerî gücü ile Batı Türkistan daki askerî güç gerek sayı ve gerekse mühimmat bakımından denk değildi, ancak Rus akınlarına karşı koymak için çevre bölgelerde bulunan hanlıklar bir araya gelebilseydi, hiç olmazsa büyük bir direniş ortaya çıkabilirdi. Bu durum savaşın uzamasına, hatta Batı da olası bir savaş nedeniyle Rusya nın askerini Batı ya çekmesine bile neden olabilirdi. Birlik Olmak düşüncesinin ne kadar önemli olduğu, bu örnekte çok daha iyi anlaşılmaktadır. Harita 1: Rusya ın Hive Hanlığı na Düzenlediği Akınlar(1874 yılında hazırlanan bu haritada kırmızı renkte görülen çizgiler, Rus askerlerinin Aral Gölü ve çevresindeki ilerleyiş güzergâhını belirtmektedir.) 10 Osmanlı Devleti nin yükselme döneminden başlayarak uzun yıllar boyunca izlediği yayılma politikası, genellikle Batı eksenli olmuştur. Bu sebeple aynı kandan gelen Türkistan halklarına Osmanlı nın ilgi ve desteği yok denecek kadar azdır. Gerileme döneminde ise kendi topraklarını koruma telâşına düşen Osmanlı Devleti nin Batı Türkistan'a Rus işgâlini engellemek amacıyla yardım götürmesi zaten 9 A.g.e., s. 49. 10 Kaynak: MAC GAHAN, J., A., Campaigning on the Oxus and the Fall of Khiva, 1874, London. 19

beklenemezdi. Böylece işleri daha da kolaylaşan Ruslar, yirmi beş yıl gibi kısa bir zamanda Avrupa kıtasının beşte biri büyüklüğünde bir sahayı ele geçirmiştir. 11 Bu durum, Rusya nın Kırım için Osmanlı Devleti ile askerî mücadelelere girişeceği dönemle aynı zamana denk düşer. Batı Türkistan ın önemli bir bölümünü kendisine bağlayacak şartların olduğu, ağır bir antlaşmayı Hive Hanı na imzalatan Rusya, böylece önemli bir başarı elde etmiştir. Bütün bu olaylar karşısında Ali Suavi nin de belirtmiş olduğu gibi sorulması gereken iki soru ortaya çıkmaktadır. Birincisi; 1854 yılında Hive Hanı, Osmanlı Devleti nin Rusya ile Kırım Savaşları nın çıkacağını bilmiş olsaydı, böyle zararlı bir antlaşmayı imzâlar mı idi? 12 İkincisi; Eğer o zamanlar Osmanlı Devleti nde dış siyasetten anlayan bir devlet adamı olsaydı, Rusya nın Kırım da savaş ile meşgul olacağına dair Hive ye bir işaretçik etmez miyidi? 13 Rusya nın Batı Türkistan da uyguladığı askerî müdahaleleri kısaca tekrar etmek gerekirse; Orta Asya daki mutlak hâkimiyeti 1864 yılında Kazaklar ın hâkim olduğu Hokand Hanlığı na ait Çimkent in fethi ile başlayarak, Özbekler in başkenti Taşkent in 1865 yılında işgâli ile devam etmiş ve Türkmenistan daki önemli şehirlerin ele geçirilmesiyle neticelenmiştir. 14 Ruslar açısından özellikle Taşkent in işgâl edilmesi, bütün Batı Türkistan ı kontrol altına almak açısından önemlidir. Zira Taşkent, Fergana Havzası yla birlikte Batı Türkistan da en çok Türk topluluklarının bulunduğu merkez konumunda olmuştur. 15 Yayılmacı siyaset, Rusya ya nüfus bakımından da artış kazandırmıştır. 1724 yılında toplam nüfusu 14 milyon olan Rusya, 1858 yılında ise 74 milyon nüfusa sahip olmuştur. 16 Türkistan halklarının bu artıştaki payı büyüktür. 19 uncu yüzyıldan günümüze gelinceye kadar Rusya, Türk halklarına ağır baskılar uygulamıştır. 1916 yılında Kazak halkı, şiddetli ve dayanılmaz Rus baskılarına karşı ayaklanmış ve Sovyetler Birliği döneminde ise Almanlar la çarpışmak üzere orduya çağrılan Kırgızlar da isyân etmişlerdir. Ayaklanmada 120 bin Kırgız hayatını kaybetmiştir. 17 Bu ve benzeri olaylar, Rus ve Türk arşivlerinde çok sayıda mevcuttur. Bütün bunlara ilâve olarak Rus Çarlığı, son zamanlarında Türkistan için yeni bir baskı nedeni ortaya çıkarmıştır. O da Pan İslâmist düşüncedir. 19 uncu yüzyılın sonlarına doğru Rusya, kendi sınırları içerisinde oluşabilecek Pan İslâmist hareketleri büyük bir tehdit unsuru olarak görmüş ve bu düşüncenin Batı Türkistan da yayılmasını önlemek amacıyla büyük tedbirler almıştır. Pan İslâmist düşünce; bütün Müslüman dünyasını siyasî ve iktisâdî olarak Türkiye nin yönetiminde birleştirmek ve ana hedef olarak da gelecekte Birleşik Türk Cumhuriyeti ni kurmaktır. 18 Olası bir 11 KURAT, Akdes, Nimet, Rusya Tarihi Başlangıçtan 1917 ye Kadar, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1997, Ankara, s. 347. 12 SUAVİ, Ali, A.g.e., s. 27. 13 A.g.e., s. 27. 14 ACAR, Kezban, Başlangıçtan 1917 Bolşevik Devrimi ne Kadar Rusya Tarihi, Nobel Yayınları, 2004, Ankara, s. 211. 15 ZENKOVSKY, A., Serge, Pan - Turkism And Islam In Russia, Harvard University Press, 1967, Massachusetts, s. 75. 16 MAC KENZIE, David, CURRAN, W., Michael, A History Of Russia The Soviet Union And Beyond, Fourth Edition, Wadsworth Publishing Company,1993, Usa, s. 301. 17 DİKBAŞ, Kadir, Orta Asya ve Türk Cumhuriyetleri Olaylar Kronolojisi 1990 1996, Doğu Türkistan Kültür ve Dayanışma Derneği Yayınları, No: 1, 1997, İstanbul, s. 3. 18 DEVLET, Nadir, Rusya Türkleri nin Milli Mücadele Tarihi, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, 1985, Ankara, s. 161. 20

birleşmenin sonucunda kendi otoritesinin kaybolacağının bilincinde olan Ruslar, bu düşüncenin yaygınlaşmasını önlemek amacıyla, kanunlar hazırlatmış ve cebri yaptırımlar uygulamışlardır. 19 uncu yüzyılda bile Rusya nın bu kadar tedirgin olmasına neden olan olay, 21 inci yüzyılda Türkiye Cumhuriyeti nde ve Rusya dan ayrılan bağımsız Türk cumhuriyetlerinde pek de gündem konusu olmamaktadır. Ancak yaşanılan olaylar gösteriyor ki, Türk Ulusu nun dünya üzerinde hak ettiği konumda olabilmesi için, kendi birliğini kurması bir ön koşuldur. 21 inci Yüzyılda Rusya nın Batı Türkistan daki Yayılma Politikası 1917 yılında Bolşevik Devrimi ile kurulan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ( SSCB ), 20 nci yüzyılda dünya gündemini etkileyen bir devlet olarak çok uluslu bir idari yapılanmayı da devam ettirmiştir. 1989 yılında dağılma sürecine girene kadar kendi egemenliği altında bulundurduğu Türk halklarına karşı yanlı politikalar izlemiştir. Örnek verecek olursak, pek de gelişmesini istemediği Batı Türkistan da halkın kırlarda yaşamasına özen göstermiş, şehir nüfusunu ise Ruslar dan oluşturmuştur. 1989 yılında Kırgız nüfusunun % 40 ının kırsal kesimlerde yaşıyor olması, aynı zamanda hayvancılık faaliyetlerinin de Türkler tarafından yapıldığını gösterir. 19 Daha önceki senelerde de çeşitli göç ve sürgün olaylarında yine Türkler i yurdundan ettiği de bir gerçektir. 1991 yılında dağılan Sovyetler Birliği nin yerine kurulan Rusya Federasyonu, Türkler e karşı bakış açısı konusunda Sovyetler Birliği nin mirasını devralmıştır. Her ne kadar bağımsız birer devlet de olsalar, Batı Türkistan cumhuriyetlerini kendisine bağlı tutmak için ekonomik ve siyasi çok sayıda çalışmalar yapmıştır. Vladimir Putin başkanlığındaki Rusya nın çıkardığı Orta Asya daki Müslüman halkları etkileyebilecek sözde terörün Rusya sayesinde önlenebileceği düşüncesi, Orta Asya da tamamen Rusya kontrolünde bir siyaset oluşturulmak istenildiğini gösterir. 20 Teknolojik gelişmeyle birlikte yürütülen faaliyetler de Rusya nın siyasetine yansımıştır. Üstteki haritada görüldüğü gibi ( Harita: 2 ), Ruslar ın nükleer çalışmalar yaptığı bölge, Batı Türkistan ve özellikle de geniş platolardan oluşan Kazakistan topraklarıdır. Sonuçları insan sağlığı üzerinde derin izler bırakabilecek güçte olan kimyasal ve radyoaktif testlerin neden özellikle Batı Türkistan da yapıldığı, akla ister istemez bir art niyet getirmektedir. Zira yerleşim yerlerinin hemen hemen hiç olmadığı Sibirya nın geniş toprakları, Rusya da bu tür deneylere daha uygundur. Özellikle 19 uncu yüzyılda büyük yaygınlık kazanan; Türkler in egemenliği altındaki geniş alanların onlara anlaşmalar dayatmak suretiyle yavaş yavaş işgâl edilmesi, ekonomik alanda eşitsiz gelişim, toprakların ele geçirilmesi yoluyla iltizamın genişletilmesi, Türk çevrelerinde bağımlı siyasi yapılar yaratılması, sömürü düşünceleri ile yoğrulan zorlayıcı politika, dış ekonomik baskı aracılığıyla Ruslaştırma gibi politikalar, 21 inci yüzyılın ilk dönemlerinde Rusya nın Batı Türkistan a karşı bakış açısının kaynağını oluşturur. 21 19 ZICKEL, E, Raymond, Soviet Union A Country Study, Second Edition, Washington, D.C., 1991, s. 169. 20 KAZANTSEV, A., Russian Policy In Central Asia And The Caspian Region, Russia And The Moslem World Science-Information Bulletin, 2008, Moscow, s.70. 21 VALİKHANOV, E., Kazak Halkının Rus Sömürgeciliğine Karşı Ulusal Kurtuluş Mücadelesi, Kazakistan Tarihi Makaleler Kitabı, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 2007, Ankara, s. 98. 21

Harita 2: Kazakistan da Sovyetler Birliği Dönemi nden Kalma Radyoaktif Bölgeler 22 Bu temelleri unutmadan genel olarak incelediğimizde, Rusya Federasyonu nun 21 inci yüzyılda Batı Türkistan hakkındaki yayılma politikasının; artık fiili olarak toprak işgâl etmeye yönelik değil, bu bölgedeki ülkelerin Rusya himayesinde ve sınırlı gelişmeye ortam hazırlayan etmenlerin uygulanmasıyla yürütüldüğü sonucuna ulaşabiliriz. Bu etmenler, iktisadi etmenlerdir. Günümüzde Batı Türkistan da ülke ekonomileri, sanayinin yetersizliği konusunda en büyük sıkıntıyı çekmektedir. Ürün tedariklerinin önemli bir bölümü Rusya aracılığıyla yapılmaktadır. Örneğin Kırgızistan, kendi uranyum rezervlerinin işlenmesi için Rusya Federasyonu Atom Enerjisi Bakanlığı yla bir anlaşma imzâlamıştır. 23 Rusya nın Batı Türkistan da bu gibi faaliyetleri arttırması, 21 inci yüzyılın sonlarına doğru bölgedeki yayılma politikalarını geliştirecektir. 22 Kaynak: Teksas Üniversitesi(http://www.lib.utexas.edu) 23 Kırgızistan Ülke Etüdü, Hazırlayan: Meltem Duran, İstanbul Ticaret Odası Yayınları, 2002, İstanbul, s. 37. 22

Sonuç ve Çözüm Önerileri Görüldüğü gibi sadece 19 uncu yüzyılda değil, Türkler in tarih sahnesinde yer aldığı eski çağlardan beri Batı Türkistan, birinci derecede rol oynamıştır. Elbette özellikle son yıllarda Rusya nın bölgedeki otoritesini arttırdığını söylemek bilinen bir gerçektir, ancak baskı ve sömürü üzerine kurulan bir otoritenin yıkılacağı da aynı şekilde kaçınılmaz olur. 19 uncu yüzyılda Batı Türkistan da yer alan Türk hanlıklarının yapmış olduğu yanlışlar, Rusya nın yayılmacı politikalarını amacına ulaştırmış, günümüzde ise Rusya eski gücünü tekrar elde etmek için çeşitli tedbirler almıştır. Bugün bağımsız birer devlet olan Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Kırgızistan dış ilişkilerde yeni yeni gelişme göstermektedir. Rusya Federasyonu Batı Türkistan ülkelerinin dış ticaretinde haddinden fazla aktiftir. Birçok Rus şirketi Türk madenlerini işletme görevini üstlenmiştir. Bu durum, 21 inci yüzyılda Rusya nın Batı Türkistan üzerindeki etkisinin devam ettiğini gösterir. Bunun önlenmesi için Türkiye nin de üzerine düşeni yapması şarttır. Asya ve Avrupa kıtaları arasında bir köprü konumunda olan Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı Devleti nin yaptığı yanlışları tekrar etmemeli ve art niyetli olarak yerleştirilmeye çalışılan Batı Özenticisi durumuna düşmemelidir. Burada anlatılmak istenen Batı ya tamamen kapıları kapatmak değil; Batı dan ziyade, Doğu yu geri plâna atmamaktır. Bu da bütün Türk halklarının daha çok yakınlaşmasıyla mümkün olacaktır. Orta Asya nın can damarını oluşturan Batı Türkistan bölgesi, gerek sahip olduğu yeraltı ve yerüstü kaynaklarının sıklığı, gerekse önemli coğrafi konumu itibarı ile Rusya nın iştahını kabartmaya devam edecektir. Bilindiği gibi sadece Rusya değil, gelişimini tamamlamış diğer devletler de her zaman Batı Türkistan üzerinde sömürü plânları hazırlamış ve uygulamaya koymak için uygun zamanı kollamışlardır. Bugün de durum farklı değildir. İşte bu durumda Türk halkları ne yapacağını bilmelidir. 19 uncu yüzyılda ve öncesinde uygulanan yanlış politikaların tekrarlanmaması ve gerçekçi kararların alınabilmesi için çok yönlü düşünmeye ihtiyaç vardır. Rusya nın ismini bile duyduğunda ürperdiği, Batı nın dayatmalar ile tehdit ettiği, birçok tarihçi ve düşünürün yeni bir Göktürk Devleti ni ortaya çıkarabileceğini öngördüğü Türk Birliği düşüncesi, ütopya olmaktan kurtarılmalıdır. Bunun için bilimsel veriler başta olmak üzere tarihi, kültürel ve sosyal bağları ön planda tutarak çalışmalar yapmak, 19 uncu yüzyıldan 21 inci yüzyıla gelinceye dek süren baskı ve sömürü politikalarının sona ermesini sağlayan bir yapı taşı olacaktır. Zira yaşanan olaylar sadece Türk halkları için değil, aynı kültüre sahip olup da birlik olmadan yaşayan bütün devletlerin, beklenildiği kadar güçlü olamayacağını çok açık bir şekilde göstermektedir. Kaynakça: ACAR, Kezban, Başlangıçtan 1917 Bolşevik Devrimi ne Kadar Rusya Tarihi, Nobel Yayınları, 2004, Ankara. DEVLET, Nadir, Rusya Türkleri nin Milli Mücadele Tarihi, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, 1985, Ankara. DİKBAŞ, Kadir, Orta Asya ve Türk Cumhuriyetleri Olaylar Kronolojisi 1990 1996, Doğu Türkistan Kültür ve Dayanışma Derneği Yayınları, No: 1, 1997, İstanbul. 23

HAYİT, Baymirza, Türkistan Devletlerinin Milli Mücadeleleri Tarihi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1995, Ankara. KAZANTSEV, A., Russian Policy In Central Asia And The Caspian Region, Russia And The Moslem World Science-Information Bulletin, 2008, Moscow. Kırgızistan Ülke Etüdü, Hazırlayan: Meltem Duran, İstanbul Ticaret Odası Yayınları, 2002, İstanbul. KURAT, Akdes, Nimet, Rusya Tarihi Başlangıçtan 1917 ye Kadar, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1997, Ankara. MAC GAHAN, J., A., Campaigning on the Oxus and the Fall of Khiva, 1874, London. MAC KENZIE, David, CURRAN, W., Michael, A History Of Russia The Soviet Union And Beyond, Fourth Edition, Wadsworth Publishing Company, 1993, Usa. Orta Asya dan Esintiler, Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı Yayınları, 2003, Ankara. SUAVİ, Ali, Hive Hanlığı ve Türkistan da Rus Yayılması, Orkun Yayınları, 1977, İstanbul. Teksas Üniversitesi ( http://www.lib.utexas.edu ) VALİKHANOV, E., Kazak Halkının Rus Sömürgeciliğine Karşı Ulusal Kurtuluş Mücadelesi, Kazakistan Tarihi Makaleler, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 2007, Ankara. ZENKOVSKY, A., Serge, Pan - Turkism And Islam In Russia, Harvard University Press, 1967, Massachusetts. ZICKEL, E., Raymond, Soviet Union A Country Study, Second Edition, 1991, Washington, D.C. ZİYAYEV, Hamid, Türkistan da Rus Hâkimiyetine Karşı Mücadele, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 2007, Ankara. 24

GÜNÜMÜZDE GENÇLİĞİN TURANCILIĞI - Melih Aydın ŞİMŞEK 24 Turancılık, Türkçülük fikri 19. yüzyıl bitiminden itibaren ortaya çıkmıştır. Bu politikada amaç zayıflamış güçsüz düşmüş hasta adam Osmanlı devletinin kurtuluş amacı idi. Tabi ki bunun amacı da Türklere yeni bir yurdun sağlanma düşüncelerinden çıkmıştır. O dönemdeki üç taraftar politikadan Osmanlıcılık, İslamcılık ve Türkçülük. Osmanlıcılık 1. Meşrütiyet İttihat ve Terakki partisinin ilk düşüncesiydi. Amaçları Osmanlı yurdunu tüm azınlıkları da içine alan bir üst kimlikti. Balkan savaşlarından sonra bu politika fikri dağılmıştır. İslamcılık, Abdulhamit ve çevresindekilerin Araplarla birlikte kurulan bir devlet. Türk kültür, ahlak, manevi değerler yerine Arapların kültür, ahlak, manevi birikimlerinin Türkler üzerinde yönetimi. Memlüklerden itibaren Araplar Türk hakimiyetindeyken bu politika işleri altüst etmekti sanırım. Arapların İngilizlerle birleşek, Fahrettin paşanın mükkemel savunma ile kaybetmesi ile birlikte bu politikada yok olmuş oldu. Artık tek politika Türkçülük kalmıştı. İttihat ve Teraki 2. Meşrutiyetten itibaren artık Tükçüler mebusan meclisi olmuştu. Enver ve Talat paşa ile kurulan hükümetin amacı bu Turancılık idi. Enver Paşa ilk Turancılık girişimde 1914 te atmıştır. Sarıkamışı ele geçirip, Ruslarla savaşıp, Kafkas Türkleri ile birleşmek. Bu dönemde Kafkas Türkleri Şeyh İsmail, Hacı Murat gibi kurtuluş kahramanları ile Ruslarla mücadele edip Kafkas Türklerini kurtarmaya çalışmıştır. İşte Bu ruhla Anadoluları birleştirerek Turan a çok yaklaşan Enver, sabırsızlıığının bedeli olarak 95 bin askeri dondurmuştur. İlkbaharı beklese kendinin düzenleyip geliştirdiği ordu ilk Turan girişimini başarı ile sonuçlandıracaktı. Ama bu Turan için son umuttu. 1. Dünya savaşının kaybedilmesinden itibaren yurt dışına giden ittihatçılardan ülkede eser yoktu. Bir 2. Türkçülük girişimini artık Mustafa Kemal ve etrafındakiler yapacaktı. Amaçları Türkçülük ilkesinden yurdu kurtarmak, halkın haketiği Cumhuriyeti getirmek, geri kalan vatandaşlarını aydın bir yola sürmek Arap ahlakı olan peçe, çarşaf, erkek kadın eşitsizliği, arap harflerini kaldırmış, moderleştirmiş, TDK ile dili sadeleştirmiş TTK ilede kendi özünü 24 Lise Öğrencisi, Ankara/TÜRKİYE 25

unuturmamıştır. Türkçülük başarı ile sonuçlanmış ama Turancılık 1914 den beri unutulup gitmiştir. Günümüzde Turancılığı Avrupa birliği gibi Türk birliği kurarak oluşturabiliriz. Tüm Türk yurdunda ki Türk ülkelerinin katıldığı ekonomik, tarih, kültür, dil gibi çalışmalarla yakaştırabiliriz birbirimize destek olabiliriz. Belirnenen Türk kriterleri yardımlaşma ortak yapılan teknolojik faaliyetler vs. tek bir haritada Turan devleti yerine 16 kardeşin kullandığı bir ortak ev yapabilirz. Biz gençler olarak idealimiz Turancılığı gerçekleştirmek konusunda çok işimiz var. İlk olarak kendimizi bir Türk gibi yetiştirmeliyiz. Dilini güzel kulanıp bilen, müziğine ilgisi olup onu yaşatan, büyüklerimize, ana ve babamıza saygıyla, türk âdetlerini unutmadan yapabiliriz. Ziya Gökalp e göre Türkler olarak biz batı medeniyetindeyiz. Moderneşme hep yanlşış anlaşılır. Batı modeli ile modelleşme kültür ve gelenekleri yok etmek değildir. Kültür, sanat, spor, teknoloji, ekonomi gibi alanlarda ilerlemeliyiz. Kitap okutmak ve okutmak sanat eseri yaratmak edebiyatları geliştirmek, fabrikalar açmak, ülkeyi ekonomik olarak ilerletmek insanlarla seviyemizi yükseltmek. Önce biz Turanı düşünmeden önce Türk vasıflarımızı yerimize getirmek gerekir. Kendimizi geliştirmemiz gerekir. Önce Türk olmalı daha sonra bunu yaymalıyız. 26

ÂŞIK ŞENLİK BABA VE BORÇALI - Prof. Dr. Şureddin MEMMEDLİ 25 ÖNSÖZ YERİNE Ben Gürcistanlıyım, Borçalı'danım. Kafkas Üniversitesi rehberliğinin davetiyle bu üniversitede açılan Kafkas Dilleri ve Edebiyatları Bölümünde çalışmak üzere Karsa gelirken, Türk gözü sınır kapısından geçince gözlerim Çıldır'ı aradı, zaman dilimlerinde buraya göç etmiş soydaşlarımın, yurttaşlarımın meskenlerine bakmak, buranın havasını udum-udum ciğerlerime çekmek istedim Yürekten sevdiğim Kars'ta ilk gelişimde rastladığım iki olgu bende büyük gurur hissi doğurdu. Birincisi, şehrin merkezindeki kütüphane önünde Dede Korkut abidesiyle yan yana ünlü Âşık Şenlik Baba'nın büstünü görmem oldu. Bu, o Şenlik'tir ki, onun babası 19. yüzyılın birinci yarısında benim ata yurdum Borçalı'dan gelip, Çıldır'a sığınmıştı. İkincisi, Üniversite yolunda "Mihrali Bey İlköğretim Okulu" kelimelerini okumam oldu. Bu da o Mihrali beydir ki, benim ata yurdum Borçalı'dandır; "Türk Türk'e silah kaldırmaz" deyerek, Osmanlı'ya geçmiş ve 93 harbinde Borçalılı Karapapak-Terekemelerden bir deste kurarak, Kars'ın ve çevrelerinin kurtuluşunda büyük hünerler göstermişti. Ve şimdi ünlü Âşık Şenlik Baba'nın Borçalı'yla ilişkileri hususunda makale yazmaktan mutluluk duyurum. 1. ŞENLİK BABA'NIN BORÇALI KÖKENLİLİĞİ ÜZERİNE Belirli zaman kesimlerinde Borçalı mahallinden göceden saz-söz adamlarının Borçalı saz geleneklerini, sanat unsurlarını kendileriyle taşıyarak yaydıkları dolayısıyla Ahıska'nın da, Kars'ın da, Urmiye'nin de Karapapak âşık ortamları Borçalı sazı tarzı üzerinde köklenmişlerdi. Ahmet Caferoğlu, Mehmet 25 T. C. Kafkas Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kafkas Dilleri ve Edebiyatları Bölümü, Öğretim üyesi, Kars/TÜRKİYE 27

Fahrettin Kırzıoğlu, Yaşar Kalafat, Orhan Yeniaras, Selahattin Dündar, Haydar Çetinkaya, Salih Yılmaz ve başkalarının Türkiye'de Çıldır, Kars, Erzurum, Anadolu çevrelerinden [4; 18; 19; 30; 6], Mehdi Rzevi'nin, İsa Yegâne nin İran'da Sulduz'dan [28], Valeh Hacılar'ın, Asıf Hacılı'nın Ahıska'dan [14; 12; 11; 10] derledikleri sözlü, yazılı edebiyat örnekleri fikrimize destektir. Şenlik, Borçalı kökenli, Borçalı saz kökenli olduğuna göre sanatın inceliklerini benimsemek amacıyla Borçalı'ya yüz tutmuştu. Borçalı Ahıska Kars edebi şebekesi edebi-estetik zirvesine Borçalı saz geleneklerine sık ilişkin olan ünlü Şenlik Baba'nın ilhamında, sanatında erişmişti. Şenlik Baba'nın kökeni 1827 28 yıllarında Rusya'ya boyun eğmeyerek, bir toplulukla Güney Azerbaycan'ın Sulduz mahalline, bir toplulukla da Kars taraflara göç etmiş Borçalı Karapapaklarındandır [17, s. 3; 1, s. 4; 7; 5, s. 4; 8, 1979 # 14; 29, s. 9]. Araştırmacı Mahyeddin Sultanov'un, Şenlik Baba'nın küçük kızı Gülhanım'ın ve torunu Gelender Piriyev'in dilinden derlediği anılardan da böyle sonuç çıkar ki, Şenlik'in atası (babası) Gadir, kendi külfetiyle 19. yüzyılın birinci yarısında Borçalı mahallinden göçen ailelerle birlikte Çıldır deresindeki Suhara köyünde sakin olmuştu [8, 1979 # 14]. Karapapak Gadirgillerin Gadir ağa (bazı kaynaklarda Garip) o dönemlerde Borçalı'dan on beş külfetle gelip, Çıldır (Zurzuna) yöresinde sulu bir yerde Suhara (Yakınsu) köyünü-obasını kurmuştu. Anası Zalha sine defter, savatlı, hürmet-izzetli kadın olmuş, Şenlik'e çocuk yaşlarında cenk kitapları, dini kıssalar okumuştu... Şenlik'in kızı Gülhanım, torunu Gelender son vakitlere kadar Borçalı'da (Bolnis'de) yaşamışlardı. Şimdi de Borçalı'da, o sıradan Hamamlı, Fahralı, Gemerli, Garabulag köylerinde Şenlik Baba'nın eski akrabaları bulunuyorlar. 1852 yılı doğumlu Şenlik reşitliğe erişinde onu dayısı İbrahim Lebis köyünde Âşık Nuru'nun yanına çıralığa (şeyirtliğe) getirmişti. Şenlik saz-söz dersini burada almıştı. Nuru'nun ve onun yardımıyla da Hasta Hasan'ın ona büyük etkisi geçmişti. Borçalı Ahıska Çıldır edebi ariyalının iki büyük siması Hasta Hasan'la Şenlik Baba'yı köprü gibi birbirine kavuşturan Hasta Hasan'ın çırası ve Şenlik Baba'nın saz üstadı Nuru'dur. Hasta Hasan: Eğlen, oğlum, haber verim, perli peyken bendedir, Yüz açar olsa açılmaz, bağlı dükkân bendedir kelimelerini [1, s. 50] Nuru'ya hitapla söylediği gibi, Nuru da çırası Şenlik'i denemeye çekerken ona üstadının aynen şu kelimeleriyle yüz tutmuştu. Nuru Ahıska'nın Lebis köyünde yaşamıştı. Onu Borçalı'ya doğmalık telleri bağlar. Tarih kanıtlar ki, Lebisliler önceler Borçalı ilçelerinden, özellikle de İmirhasan köyünden ve çevrelerden göçkün düşmüştüler [8, 1983 # 44]. İkincisi, Şenlik'in tanıklığına göre, Nuru tez-tez Borçalı'nın Sarvan, Gasımlı, Sadaklı, Hallavar, Meçitli Görarhı, Arıklı, İmirhasan, Fahralı, Saraçlı, Gızılkilse, Hamamlı, Gemerli, Garabulag, Gümrü, Soğanlık köylerinde toy-düğünler yönetmişti. Nuru'nun edebi muhitimize önemli hizmetlerinden biri şudur ki, o, Türk dünyasının Borçalı kökenli büyük aşığı Şenlik'in yüzüne sanat kapılarını açmıştı. 2. ŞENLİK VE BORÇALI SAZ GELENEĞİ Soy kökü Borçalı'ya ilişkin Şenlik Baba'nın edebi mirası gövdesi, bar-behresi, ürünüyle Borçalı'ya, Borçalı saz-söz âlemine kavuşur. Bu kavuşumun bir kaç bağları vardır: 28

Şenlik şiirleri Gürcüstan arşiv kaynaklarında; Şenlik Baba'nın Borçalı saz-söz sarraflarıyla sanat ülfeti; Şenlik mirasında Borçalı konusu; Şenlik'te Borçalı'ya yönelik gelenek tipolojiği, ağız, deyim faktörleri... 2.1. ŞENLİK ŞİİRLERİ GÜRCÜSTAN ARŞİV KAYNAKLARINDA Gürcüstan'ın arşivlerindeki derlemelerde Şenlik mahallin baş aşığı adlandırılır [12, s. 52]. Bilimsel edebiyatta ilk kez bu makale yazarının yüze çıkardığı [26; 23; 8, 2002 # 48; 22], şartı olarak Ziya Borçalı cönk-beyazı adlandırdığımız گنج' 'ضايب (cönkbeyaz) adlı bir mecmuada düzenleyicinin seçtiği, Borçalı taraflarda yayılıp-sevilmiş şiirler toparlanmıştır. Böyle ki, burada bayatı-manilerle, halk destanlarımızdan şiirsel parçalarla, Fuzuli'den, Karacaoğlan'dan, Vidadi'den, Vakif'den, Tufarkanlı Abbas'tan, Hasta Kasım'dan, Gurbani'den, Zakir'den, Elesger'den örneklerin yanı sıra, Borçalı Karayazı Başgeçit Ahıska edebi şebekemizin şairleri Zabit, Allahverdi, Abbas, Eliyar, Gember, Deli Yusuf, Karanı, Kalbi, Molla Halis, Molla Ehmed, Molla Mustafa, Nebi, Mehemmed Şindili, Hasta Hasan, Sadık, Haydar Bey, Cebbar, Şenlik Baba, Talip, Şekerhanım, Emrah, Kahraman, Mirsis, Mehdi, Abdullah, Sona Hanım ve başkalarının şiirleri de var. Şu belgede [3] şiirlerinden örnekler derlenmiş Abdullah, Aydın, Cebbar, Deli Yusuf, Eliyar, Emrah, Esed, Evez, Hali-Vatan, Haydar Bey, Hamdullah, Himmet, Halis, Hasta Hasan, İsmail Efkan, Kalbi, Karanı, Kahraman, Kamber, Mirsis, Molla Ehmed, Molla Mustafa, Müştakı, Nuru, Pirverdi, Sadık, Seyyad, Sona Hanım, Şenlik, Talip, Vekil Kızı, Yunus, Zahit ve diğerlerinin Borçalı Ahıska Kars edebi aryalına aitliğini zannediyoruz. Hatırlatalım ki, cönk-beyazda Şenlik Baba'nın: "Bu Gün Samet Bey'in Seyrine Vardım", "Ezrailden Sonra Ecel De Olu" (Abbas'la Değişme), "Fikrim Perişan Oldu, Hayâlım Dağınık", "Aldanma Cihana, Olma Divane", "Ahır Günde Tor Göründü Gözüme" dizeleriyle başlayan şiirleri yazılmıştır [3, s. 48, 77a, 80, 85a, 92]. Tiflis'in "Tan Yıldızı" dergisinde de 1928 yılında Şenlik Baba'nın "Hasretin Çektiğim Tiflis Şehrinin" mısrasıyla başlayan koşması yayınlanmıştır [9]. 2. 2. ŞENLİK'İN BORÇALI ÂŞIK ORTAMIYLA SANAT ÜLFETİ Üstat aşığın Borçalı söz hiridarlarıyla irtibatı, onlarla değişmeleri ilgi çekici olgulardır. Bu olgular Borçalı'nın ünlü âşığı Hüseyin Saraçlı'nın düzüp-koştuğu "Âşık Şenlik'in Borçalı Seferi" destanında yansıtılır [2, s. 93-117]. Şenlik Baba'nın eriştirdiği çıralar arasında Borçalı-Ahıska'dan Kuşçu Abbaseli, Lebisli Nuru oğlu Balakişi, Ehmed ve başkaları da olmuşlardır. Rastgele değil ki, ünlü Şenlik, Borçalı edebi muhiti ve Ağbaba çevresi arasında da köprü oluşturmuştu. Şenlik Baba'nın, Borçalı'nın Kuşçu köyünden şair Abbaseli'yle değişmeleri diller ezberidir. Şenlik'le Abbaseli'nin değişmelerinden örnekler Ziya Borçalı cönk-beyazında var [3, s. 17, 35, 35a, 63], bu değişme-atışmaların dördü Türkiye'de Şenlik toplularında yayınlanmıştır [1, s. 78-81]. Söylenir ki, Şenlik, Borçalı'nın Kasımlı köyünde yiğit Samet Bey'in aziz misafiri olurken onun isteğiyle komşu Kuşçu köyünden şair Abbaseli çağırılmış, mecliste bu saz-söz sarrafları değişmişler. Divani kökünde değişmelerin birinde [3; 1] Abbaseli taraf-mukabiline: "Sen teki ince aşığın açtım gizlin sırrını" demişti: 29

Âşık Abbas abdal olmuş, aşk ucundan delidir, On iki imam, enbiyalar bir Huda mın kuludur, Açsam gizli matahımı, lalı-gevher doludur, Dürri-cevahir görünür ayanbaayan, âşık. Abbaseli'nin harbe-zorbasına Şenlik temkinle: "Arzulayıp gelmişim, Ben sizi deyin, âşık" cevabını vermişti. Şenlik'le Fahralı Nebi'nin değişmeleri de güzel sanat örnekleridir. O, şair Nebi'ye yüz tutarak, böyle söylemişti: Ta ezelden getre iken bahri-umman olmuşum, Hiç tükenmez hazineden lalı-mercan olmuşum, Söylenir cümle-cihanda şanı-şöhretim menim, Âşıkların arasında nutku-lisan olmuşum. Şenlik Baba'nın ölümüne Borçalı şairleri Miskin Nebi'nin, Hındı Memmed'in ağıt-mersiyeleri bellidir. Borçalı'da halk şiirinin gelişiminde özel mevki kazanmış olan Fahralı Güller Peri'nin gönderdiği kıfılbentleri Şenlik açmıştı. Güller Peri ünlü Şenlik Baba'ya gönderdiği kıfılbentte böyle soru vermişti: Kuran'da okunan gül hüvallaha, Yasin'de sırebbi nükte nedendi? Burada Kuran'ın "İhlâs" suresindeki اللهوه> <لق (kül hüvellahu) (De: O Allah birdir) kelamına, "Yasin" suresinin ilahiliğine işaret bulunuyor. Şenlik, Borçalı'nın Fahralı köyünde Yahyaların Abbas'ın düğününü şölenlindirende meclise kadın şair Güller Peri de katılmış, yaşmak alttan şiir söylemişti. Üstat Şenlik hakkında kitaplarda Şikeste Peri adında bir kadın şairin adı çekiler. Şenlik Baba'ya kıfılbent göndermiş Peri'nin Gürcüstan'ın Busetli köyünden olduğu bildirilir [1, s. 117]. Kaynaklar belirtir ki, Borçalı'nın şimdiki Fahralı köyüne bitişik Şahbuzlu (Şalvızdı) obasına o çağlar Şahbuzetli de denilmiştir ve Güller Peri de, onun torunun oğlu (neticesi) İsmail muallimin kanıtladığına göre, bir dönemler Fahralı kasabasının Şahbuzlu mahallesinde yaşarmış. Demek ki, Şenlik Baba'ya kıfılbent göndermiş Şikeste Peri adı geçen Güller Peri olmuştu. Gürcüstanlı Abdul Bey'in kızı Zübeyde Şenlik Baba'ya şiir gönderende Şenlik ona güzel bir giraylı ithaf etmişti. Şenlik Baba'nın "Borçalı Samet Bey", "Mihrali Bey", "İsmail", "Cüyür Avı", "Gürcüstan Seferi" destan-dilimleri [1; 27; 13] bu yerlerle ilgilidir, daha doğrusu, ünlü Şenlik Baba'nın Borçalı mekânında dolaşım, gezi göstergeleridir. 2. 3. ŞENLİK ŞİİRLERİNDE BORÇALI Şenlik Baba'yı Borçalı saz-söz âlemine kavuşturan temel bağlardan biri onun şiirlerinde Borçalı konusunun üstünlüğüdür. Burada öncül hattı cömert yiğitlerin, halk müdriklerinin şerefine tanımlar oluşturur. O, Borçalı bölgesinin hürmetli, sayımlı beylerine özel koçaklama koşmuştu. Bu şiirde beyler meclisinde irfan açılmasını terennüm ederek, böyle dilemişti: Şenlik der beylerin adı yücelsin, Hem dostundan, düşmanından baç alsın, Ol Allah'ım bir yastıkta kocaltsın, Cennettir élatı, éli beylerin. Söz-fikir üstadının, beylerin memleketine özellikle rağbet beslemesi, yani 30

Borçalı'yı cennet adlandırması dikkati çekmeye bilmez. Şenlik Baba'nın Borçalı halk kahramanlarını övgüsü çok seçilir. Âşığın Borçalı'dakı say seçme adamlara yönelik şiirlerinden en ünlüsü "Efendim" redifli koçaklamadır. Bu koşmanın bir kaç seçeneği (varyantı) var. Onlardan birine Ziya Borçalı'nın cönk-beyazında rastlandık; birini M. F. Kırzıoğlu 1960 yılında Çıldır'da Şenlik Baba'nın oğlu Âşık Kasım'dan yazıya almıştır; diğerini bilim adamı Ensar Aslan yayınlatmıştır; biri Borçalı'da Âşık Hüseyin Saraçlı'nın, biri Borçalı Âşık Han Kâmandar'ın, biri de Borçalı Âşık Nureddin Kasımlı'nın dilinden derlenmiştir [3; 17; 1; 2; 8, 1994 # 11; 13]. Bunlardan Ziya Borçalı seçeneğini daha ezeli, daha ilkin hesap ediyoruz. Şiir böyle başlar: Samet Bey'le İsmail'in seyrine vardım, Bu diyarı geze-geze, efendim. Samet Bey namında bir kizir gördüm, Vasfını kaldırram söze, efendim. (Not: Borçalı üstadı Han Kâmandar bu bendin ilk iki dizesini böyle söylerdi: Bu gün Kasımlı'nın seyrine vardım, Borçalı'yı geze-geze, efendim. Ve bizce, bu, daha mantıklıdır). Borçalı Köpoğlu'su gibi ün kazanmış olan Kasımlı Samet Bey'i Şenlik, aslan görümlü, paşa saltanatlı, han kurumlu, zahmi ağır yiğit gibi vasıf etmekte haklı idi. Samet Bey'in Sibir'e gitmeği, Alosman (Osmanlı) yurduna talan salmağı, Celali Kürt'üne kılıç çalmağı, İran ülkesinden haraç almağı tanımlanır, Samet Bey'in dostlarından Mihrali şahlar kuşuna, Mahmudoğlu etten kalaya, İsmail Rüstem Zal'a benzetilir, İsmail'in krala boyun eğmediği, Çavuşoğlu'nun yüz kazağı dağıttığı hatırlanır: Şenlik söyler koç yiğitler pirini, Başkasına vermem gizlin sırrını, Samet Bey'le İsmail'in yerini Vermez bu diyarda kimse, efendim. Şenlik Baba'yı Borçalı'nın Şülöyür kasabasında Ermeni silahlı gözlemcileri incitende o, Samet Bey'e şikâyetini, "dil bilmez yağının cengine düşmesini" şiirsel olarak böyle bildirmişti: Sensin Kul Şenlik'in hoş havadarı, O sebepten geldim bu yana sarı, Şülöyür élinin korukçuları Bizi soyup yola saldılar, beyim. Samet Bey'in ölümü Şenlik Baba'nın kalbini göğnetmişti: Ay arifler, gelin size söylüyüm, Samet Bey namında hükmü-han gitti, Kazah'nan Şemşeddil, külli Boşşalı Yiğitler içinden bele can gitti. Şenlik, bu ağıtında Samet Bey'in meydana girende merdane ceng etmeğini, ayağını çelik (polat) üzenginin yüzmesini Alosman'ı, Hint i, Fireng'i gezmeğini, Celali ye bir tufan salmasını hadsiz gurur duygusuyla hatırlamış, onun ölümünden sarsıldığını nazma çekmişti: Şenlik metih eleyip saldı destana, 31

Yaşayıp her zaman rahmetim ona, Rüstem tek ses saldı küllü cihana, Hayıf, elimizden kahraman gitti. Şenlik Baba'nın Samet Bey'le, İsmail'le dostluğu saz-söz üste köklenmişti. Çünkü Şenlik demişken, onlar "üstatlardan ehli-marifet alırlar, müddahdırlar sazasöze". Şenlik Baba'nın "Borçalı Samet Bey" adlı destanı da var [27, s. 61-63; 2, s. 93-116]. Şenlik, Borçalı'nın Abdallı köyünden Kör İsmail'e da layıklı koçaklama koşmuştu. Şu İsmail Borçalı'da Samet Bey'in kaçaklar takımına katılıp, kavgalar türetmişti, Keşmir'i, Şiraz'ı da velveleye salmıştı, sonra Osmanlı'ya geçmişti, sonda ata yurdu Borçalı'ya dönmüştü [21, s. 77-78]. Hüseyin Saraçlı'nın dilinden yazılmış Şenlik Baba'nın bu koçaklamasında İsmail korkmaz yiğit gibi vasıf edilir, iftiharla anılır ki, onun ünü Kaf'tan Kaf'a yayılmış, her nadanı (aptalı) meclisinde eğlemez, laf atarak hırslı-hırslı söylemez, seyregub yurdunu abat eylemez... "Memleketi şana gibi aradı", "Şam, Halep'te, Kayseri'de var adı" Kavga günü dağı deler cüdası, Köroğlu'dan çoktu bunun edası, Zaloğlu'dan artık gelir sedası, Berekallah bele üne, İsmail. Koçaklamada İsmail'in Çenlibel'de Köroğlu'yla beraber bezirgânlar bozmağa layık olduğu gösterilir. Keşmir, Şiraz, Çini-Maçın, Bakı, Heşterhan, İran, Osmanlı'da mertlik, hüner göstermiş, Gürcüstan'a da destek durmuş İsmail hakkında bu şiirin tapşırması (sonluğu) böyledir: Yiğit odur döze yiğit yolunda, Hükmün işler her divana ilinde, Şenlik kimi şairlerin dilinde Destan oldun her lisana, İsmail! İsmail'in ölümüne Şenlik hüzünlü ağıt koşmuştu. Bu ağıtta İsmail, dünyaya şöhret, şan salan, koşunlar dağıtıp ordular vuran, kanlara kan çalkayan, üç padişahın ülkesine sığmayan, Köroğlu sedalı hükmü-han, İskender yüceli, Rüstem asilli, Hatem sahavetli, kızıl kuş çağnaklı tarlan gibi tarif edilir. Şenlik Baba'nın "Mihrali Bey Atlıları Türküsü" şiiri de ilgi oyadır. Borçalı'nın Darbaz kasabasından olup, Osmanlı'da yükselen cesur Mihrali Beye hasır edilmiş bu koçaklama o dönemde olduğu gibi, günümüzde de kendi hay-halayıyla mücadele, hüner marşıdır: Kurşannık kılıcı, giyinnik donu, Kavga bulutları sarı her yanı, Doğdu koç yiğidin şan almak günü, Can sağ iken yurt vermeriz düşmana! Şenlik Baba'nın Borçalı Nebioğlu Mehemmed hakkında şiiri kendi doğallığıyla seçilir: Borçalı ilinde bir şahsi izzet Gidip koca köyde hoş ülfet gördüm; Nebioğlu namda ismi Mehemmed, Mekânı ziynetli Mollehmed gördüm... Kendisi demişken, her nadana gevher paylamayan Şenlik, Borçalı'nın bu 32

hürmetli el aksakalını ona göre böyle tanımlamıştı ki, onun Borçalı iline yaraşan sedası, ünü varıydı, ilmini çok, hükmünü ziyade, şeref payını metanet görmüştü. Bu şiirde Borçalı Nebioğlu Mehemmed hoş kelamlı şahsiyet olarak sunulur, mertlikte İskender'e, sahavette Hatem'e eş tutulur. Ünlü sanatçı, diğer bir koşmasında Orucoğlu Esgerağa'nın her yerde kıryatı (gayreti, şerefi), varı söylendiğini tarifler ve sonra böyle nazma çeker: Gence-Karabağ'a salıpdır bir ün, Borçalı ilinde izzeti üstün, Soğanlıklı Abbas kimi günbegün Teessüf çeken havadarı söylenir. Buluntularımıza göre, Soğanlık'ta gerçekten Abbas adlı hürmetli aksakal yaşamıştı, o, dükkânda çalışmış, tuz-çörekli, düz-çörekli adam olmuştu [20-b, s. 1a]. Şenlik, Borçalı'nın ağır köyü Fahralı'nın diş sızlatan pınarlarını, göy telalarını, Ballı dere'sini, Palıtlı dere'sini, hürmetli kişileri Usta Ehmed, Hakverdi, Molla Kurban, Âşık Oruç, Kerim ağa, Hümbet, Nevruz, Bayramalı, Tanrıverdi, İbrahim, Hüseyin, Abbas, Musa, Kâmandar ve başkalarını derin ihtiramla tanımlamıştı: Sefil Şenlik bu pusatı gördü hoş, Görüm Fahralı'nın biri olsun beş, Abbas tülek tarlan, Musa kızıl kuş, Ehli-marifet Kâmandar'ı gördün mü? Şenlik, Fahralı'dan Söyünlerin Molla Mahmut, Tehmezkulu, Molla Kurban, Yahyaların Abbas, Âşık Oruç, Koçulu Ömer oğlu Mahmut, Kemerli Oycu oğlu İsmail, Gızılhacılı Cöyrü oğlu Kara, Sağamoylu Yahya Bey ve diğerleriyle dost olmuş, onların meclislerinde çok çalıp okumuştu. Şenlik, Gümrü'deki Ermeni daşnak (can feda) kurumunun rehberine yazdığı korkutma şiirde [18, s. 81] Ermeni hilebazlarının iç yüzünü açmış, bunun karşılığında da Borçalıların yiğitliğinden bahis etmişti: Kazah, Borçalı da dava düzerler, Teke'ye, Türkmen'e kâğıt yazarlar, Onlar da ceng günü üstün hazırlar, Biri bin adama beraber gelir. Üstadın bedii mirasında Borçalı konusunun zenginliğine mahallin Sarvan, Gızılhacılı, Karayazı, Gemerli, Hamamlı, Kasımlı, Görarhı, Arıklı, Fahralı, Koçulu kasabalarında meclisler düzenlemesi destek vermişti. 2.4. ŞENLİK'TE BORÇALI AĞIZ UNSURLARI Kudretli sanatçının şiirlerinde Borçalı'ya, Karapapaklara mahsus ağız-lehçe, lemis, deyim, sözcük dağarcığı da dikkati çeker. Onun en çok sevdiği, çalıp okuduğu "Borçalı Dubeyti", "Borçalı Güzellemesi", "Borçalı Kaytarması", "Borçalı Ürfanisi", "Çıldır Divanisi", "Çukuru", "Sultanı", "Gurbeti-Keremi" saz hava-makamları olmuştu ve bu makamlar onun ifa ihtiyatında o kadar yaygın yer tutmuştu ki, çok vakit onlar Şenlik Baba'nın adına ilişkilenmiş, "Şenlik hoştamağı" havaları olarak yayılmıştı. Şenlik şiirinin sözcük dağarcığında Borçalı Karayazı lehçesi dolgun görünür. Bu açıdan onun şiir dilinde torpak (toprak yok), yarpak (yaprak yok), yayılıftı, kurtuluf, atdar, asdan, kızdar, şennih, men (ben yok), mahna (bahane anlamında), çöyür, döölet, gelér, gelmér gibi deyim biçimleri, ayrıca, Osmanlıca'da kullanılmayan, yahut başka adlar taşıyan açar, ağ, acal, akuşka, aloy, anarı, andır, ayam, başatan, 33

beykafıl, bıy, bildir, birçek, cahal, eppeh, eşih, fırıllah, hancarı, havah, senek, süysün, yığval, ürüzger, layıh, havar, yağın, mazarrat, taksır, yeke, beçere, buhak, bulak, emlik kuzu, kalmağal, helvet... kelimeleri üstünlük oluşturur. Şenlik Baba'nın şiirlerindeki: Ahlakta halim ol, pençede polat, Lisanda kamalın hal eyle kat-kat, Evvel sarraf ara, sora sözün sat, Ĕl kadrin bilmezse, sözün yazıktır mısraları; Şenlik Baba'nın ölüm ayağında söyleyip baş taşına yazılan: İster ihtiyar ol, ister növcavan, Bu dünyada baki kalan övünsün; Meraksız, fikirsiz, gamsız her zaman Başatan şad olup gülen övünsün kelimeleri [29, s. 9] hikmetli kelamlar olarak Borçalı bölgesinde şimdi de diller ezberidir, aşıklar meclislerinin, toy-düğünlerin bezeği, sanat süsüdür. 3. ŞENLİK BORÇALI'DA BİLİMSEL ARAŞTIRMALARDA Şenlik hakkında Türkiye'de olduğu gibi, Azerbaycan'da ve Gürcistan'da da bilim adamları, araştırmacılar incelemeler yapmış, fikirler söylemişler. Yani, Mehmet Fahrettin Kırzıoğlu, Orhan Özbey, Ensar Aslan, Akay Beşmart, İslam Erdener, Feridun Nüsret, Alp Berat Alptekin, Türkay Yücük, Hikmet Dizdaroğlu, İsmail Âşıkoğlu, Enver Daşdemiroğlu, Ekrem Tormutlu, Orhan Yeniaras ve başkalarının yanı sıra, Eynali Sultanov, Salman Mümtaz, Ehliman Ahundov, Sednik Paşayev, Kamil Veliyev, Mehyeddin Sultanov, Hemid Veliyev, Elhan Memmedli, Kaşem Veliyev, Penah Mahmudov, Valeh Hacıyev, Meherrem Ceferov, Rüstem Rüstemzade, Azad Ozan, Esed Eliyev, Tinatin Memmedova ve başkalarının da bu yönde hizmetleri tekdire laiktir. Borçalı edebi muhitinin araştırmacısı olarak biz daha çok Şenlik Baba'nın Borçalı'ya ilişkiliği yönünde araştırmalar sürdürüyoruz [22; 23; 15; 24; 16]. Önemlidir ki, Şenlik, tıpkı Borçalı edebi-âşıklık muhitinin geleneğinin taşıyıcısı, Borçalı Ahıska Çıldır edebi şebekesinin kudretli temsilcisi kabul edilir. Ensar Aslan, Şenlik Baba'ya "bütün memleketimizde büyük âşıklar eriştiren okulun gerçek hocası" tanımını vermekle, böyle vurgulamıştır: "Bu âşıklık kültürünü Şenlik, Azerbaycan âşıklarından almıştı. Çünkü şu devirde Anadolu'da Şenlik'e tesir edecek bir âşık yoktu. Ayni zamanda dil ve gelenek bakımından onları kendine daha yakın biliyordu... Şenlik Azeri sahasından aldığı birçok unsuru Anadolu'ya yayarak, âşık edebiyatımıza yenilik getirmiş, bu tarzın gelişip daha mükemmel eserler vermesine yardım etmişti" [1, s. 40-41]. Üstadın yaşamı ve edebi kişiliği hakkında doktora tezi yazmış Kaşem Veliyev doğru olarak yazmıştır: "Âşık Şenlik, Borçalı mahalline derinden bağlı olmuş, hamin edebi muhitte senet mektebi geçmişti". Bilim adamı haklı olarak bildirmiştir ki, Şenlik irsinde Borçalı yazarı Kul Allahkulu'nun poetik (şiirsel) geleneklerinin izleri aydın duyulur [29, s. 18, 26]. SONSÖZ YERİNE Son olarak, Şenlik Baba'nın arşivde [3, s. 85a] elde ettiğimiz "Kalmadı" adlı bir şiirini Şenlik severlere mutlulukla sunuyoruz. Aldanma cihana, olma divane, Fani dünya bir insana kalmadı; 34

Seddi-İskender'e, Rüstem'i Zal'a Ali kimi şir-aslana kalmadı. Kandım ki, bir defa dili güzel-rah, Zeminde ummandı, asumanda mah, Dünyaya gelende adil padişah, Sordu devran Alosman'a kalmadı. Dört elli tutmadı dünya malını, Bir oturup düşün ahır halını, Küçükler saklamaz büyük yolunu, Döndü devran, bir zamana kalmadı. Biçare Şenlik de düşüp ah-zara, Çok itibar etme devlete-vara, Süzüldü bedenden, çekildi dara, Bir çift melek olup, cana kalmadı. KAYNAKÇA: 1. ASLAN E. Çıldırlı Âşık Şenlik. Hayatı, Şiirleri ve Hikâyeleri (İnceleme-Metin-Sözlük). Ankara, Sevinç yay., 1975; 450 s. 2. ÂŞIK HÜSEYİN SARAÇLI. Şiirler, Söylemeler. Bakı, Yazıcı yay., 1992; 208 s. 3. Azerbaycan Respublikası Salman Mümtaz Edebiyat ve İncesenet Arşivi: fön 533, koruma birimi 63/64. ضايب گنج Cönk-beyaz. Tarih: 1914; 260 s. 4. CAFEROĞLU A. Karapapak-Terekeme Uruğu Ağzı. // Doğu İllerimiz Ağızlarından Toplamalar. İstanbul, Burhanettin yay., 1943; s. 17-84. 5. CEFEROV M. Ĕl sanatkârı Âşık Şenlik. "Şark Kapısı" gazetesi. Nahçıvan, 1978 # 232; s. 4. 6. DÜNDAR S., ÇETİNKAYA H. Terekemeler (Karapapak Türkleri). Tarih Yaşam Halk Kültürü Tasavvuf. Araştırma İnceleme. Dündar yay., 3. baskı. Ankara, 2004; 462 s. 7. "Edebiyat ve İncesenet" gazetesi, Bakı, 1976 # 50. 8. "Gürcüstan": Gürcüstan Türklerinin gazetesi. Tiflis, 1979 # 14; 1983 # 44; 1994 # 11; 2002 # 48. 9. Gürcüstan Devlet Kitap Palatası arşivinin süreli yayın föndü: koruma birimleri 42, 45, 49. "Tan Yıldızı". Edebi, bilimsel, toplumsal dergi. Tiflis, 1928 # 4/5, s. 55. 10. HACILI A. Ahıska Türk Folkloru. Bakı, Mütercim yay., 1998; 116 s. 11. HACILI A. Garibem Bu Vetende... (Ahıska Türklerinin Etnik Medeniyeti). Bakı, Gençlik yay., 1992; 216 s. 12. HACIYEV V. Azerbaycan Folkloru Ananeleri (Gürcüstan'daki Türk Dilli Folklor Örnekleri Esasında). Tiflis, Samşoblo yay., 1992; 120 s. 13. HACIYEV V. Borçalı Mehralı Bey Tarihi Hakikatlerde. Tiflis, 2001; 160 s. 14. HACIYEV V. Folklorumuzun Ufukları. Bakı, Yazıcı yay., 1991; 148 s. 15. "Hazar-Haber": İçtimai-siyasi, ilmi-nazari, edebi-bedii yayın. Hazar 35

Üniversitesi. Bakı, 2002 # 110, # 111. 16. KAMALOĞLU M., DERVİŞ O., QARAPAPAQ Ş. Borçalı Âşıkları. Bakı, Nurlan yay., 2005; 364 s. 17. KIRZIOĞLU M. F. Âşık Şenlik. Ankara, 1960; 196 s. 18. KIRZIOĞLU M. F. Edebiyatımızda Kars. İkinci kitap. İstanbul, 1958; 184 s. 19. KIRZIOĞLU M. F. Karapapaklar. Borçalı Kazak Uruğunun Kür Araz Boylarındaki 1800 Yılına Bir Bakış. Erzurum, Atatürk Üniversitesi, 1972; 36 s. 20. Makale yazarının şahsi arşivi: a) Dolu Ebuzer'in şiirleri, elyazması. b) Soğanlıklı Âşık Memmedbağır Allahverdi oğlunun repertuar defteri. Takdim eden: âşığın oğlu, şair Deryeynur. Tarih: 2001, elyazması; 43 s. 21. MEMMEDLİ Ş. Alın Yazımız. Gürcüstan Azer Türklerinin Tarihi, Kültür Mirası. Tiflis, Dayak Samşoblo yay., 1997; 104 s. 22. MEMMEDLİ Ş. Borçalı Ahıska Kars Ortak Edebi Ariyalı. Tiflis, Kalori yay., 2004; 64 s. 23. MEMMEDLİ Ş. Borçalı Edebi Muhiti: Kaynakları, Teşekkülü, İnkişafı. Monografi. Bakı, İlim, 2000; 224 s. 24. MEMMEDLİ Ş. Edebi Borçalı. Bedii Edebiyatta Borçalı Mevzusu. Bakı, Borçalı Yay., 2002; 92 s. 25. MEMMEDLİ Ş. Gürcüstan Azerbaycanlıları. Gürcüstan'da Azer Türkleri Meskûnlaşan İnzibati-Arazi Vahitleri. Statiktik-Ansiklopedik Bilgi Kitabı. Tiflis, Kalori yay., 2006; 112 s. 26. MEMMEDLİ Ş. Ziya Borçalı Cönk-Beyazı. // "Prometey" dergisi. Bakı, 2000 # 1-2; s. 52-54. 27. RÜSTEMZADE R. Ĕl Kahramanları Halk Edebiyatında. Bakı, 1984; 172 s. Edebiyat, RZEVİ M. Karapapak İli. Tarih, ر. =م یوض. قاپاپاراق ليا 28. Rüsum, Folklor ve Monografi. Tahran, Ehli-Beyit (e) yay., 1370=1950/51 [Farsça]; 256 s. 29. VELİYEV K. Âşık Şenlik'in Hayatı, Muhiti ve Poetik Yaratıcılığı. Doktora Tezi. Bakı, 1991; 173 s. 30. YENİARAS O. Karapapak ve Terekemelerin Siyasi ve Kültür Tarihine Giriş. İstanbul, 1994; 200 s. 36

AZERBAYCAN ve TÜRK DİASPORALARI İŞBİRLİĞİNİN PERSPEKTİFLERİ- Emin MEMMEDOV 26 ÖZET Makalede dünya çapında Ermeni Diasporasını kullanan Ermenistan ın Türkiye ve Azerbaycan a karşı yürüttükleri faaliyetler irdelenerek, bağımsızlığını kazandıktan sonra Azerbaycan ın Türkiye ile ilişkilerinde önemli alanlardan birinin de Ermenistan ve Ermeni diasporasının Azerbaycan ve Türkiye'ye karşı olan iddialarına ve bu amaçla gerçekleştirdiği kampanyalara karşı ortak mücadele olduğu ortaya konmaktadır. Azerbaycan ve Türk diaspora kurumları arasında işbirliğini zaruri kılan faktörler tespit edilerek, son yıllarda bu istikamette atılan olumlu etkinlikler anlatıldıktan sonra Azerbaycan ve Türk diaspora teşkilatının birlikte çalışma stratejisinin esas istikametleri belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Azerbaycan ve Türk diasporaları, Azerbaycan ve Türkiye İşbirliği, Ermeni İddiaları. GİRİŞ Her hangi bir çıkar grubunun diğer gruplar tarafından desteklenmesinin, onun etki gücünü artırdığı bilinen bir gerçektir. Biz bunu etnik lobi grupları olarak tanınan diasporalar örneğinde de görebiliriz. Örneğin, Yahudi diasporasının güçlü olmasının bir nedeni de budur. Ermeni diasporası konusunda da benzer şeyleri söylemek 26 Azerbaycan Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı yanında Devlet Kamu Yönetimi Akademisinin, Siyaset Bilimi ve Siyasi İdare Ana Bilim Dalı nda Doktora Öğrencisi, Bakü/AZERBAYCAN. 37

mümkün. Hem Yunan, hem de Kürt diasporası ile işbirliği onların olanaklarını genişlendirmektedir. Bu bakımdan Azerbaycan ve Türk diasporalarının işbirliği oldukça önemlidir. Her iki diasporanın mevkilerinin tahlili bunu söylemeye esas vermektedir. Azerbaycan ın bağımsızlığından sonra Türkiye ile olan bağlantıları yüksek hızla gelişmektedir. Bunun sonucu olarak iki ülke arasındaki mevcut bağlantılar çok yüksek düzeydedir ve Azerbaycan-Türkiye strateji işbirliği 27 tüm alanlarda başarıyla devam ettirilmektedir. Bu işbirliğinin temelinde ise ilk başta aynı soy köküne sahip olma, dil ve din bakımından yakınlık yatmaktadır. Azerbaycan ın merhum Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev bunu daha net olarak şöyle değerlendirmiştir : Azerbaycan Türkiye bir millet, iki devlettir 28. Yukarıda bahsedilenler işbirliği için iyi zemin oluşturan, geniş ufuklar açan oldukça mühim faktörlerdir. Bunun yanı sıra, bu işbirliğini zaruri kılan diğer faktörlerin de açıklanması büyük önem taşımaktadır. Kafkasya birçok devletin çıkarlarının çakıştığı bir bölgedir 29. Azerbaycan ın bağımsız olması Türkiye ye bu bölgede kendi nüfuzunu artırma, aynı zamanda Rusya ve İran ın bölgeye müdahalesini azaltma imkânı vermektedir. Bu açıdan Azerbaycan ın bağımsızlığı 30 Türkiye için çok değerlidir. Diğer taraftansa Azerbaycan güvenliğinin sağlanması konusunda Türkiye'ye güvenmektedir 31. Bu devletlerin uluslararası arenada birbirilerini desteklemesi oldukça önemlidir. Avrupa Birliği nin Türkiye karşısında Ermenistan la sınırları açma talebini koymasına rağmen Türkiye nin Dağlık Karabağ ın işgalini sonlandırmayana kadar Ermenistan la sınırları açmayacağını beyan etmesi 32 Azerbaycan için hayati önem taşımaktadır. Buna karşılık Azerbaycan da Kuzey Kıbrıs a verdiği destekle işbirliğine sadık olduğunu gösterdi. İşbirliği için zemin oluşturan önemli faktörlerden biri de ortak düşmana karşı beraber mücadele verilmesidir. Söz konusu olan, Ermenistan ve Ermeni diasporasının Azerbaycan ve Türkiye'ye karşı olan iddialar 33 ve bu amaçla gerçekleştirdiği kampanyalardır. Tüm bunlar, Azerbaycan ve Türkiye diasporasının kendi çabalarını birleştirmesini gerektiren faktörlerdir. Ermeni Diasporasının Türkiye Karşıtı Faaliyetleri Ermenistan'ın Türkiye'ye karşı iddialarının tarihi bilinmektedir ve bu ülke çeşitli yollarla bunu gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Bunların arasında özellikle terör olayları önemli yer tutmaktadır. XX. yüzyılın yetmişli senelerinden başlayarak Ermeni 27 Ali Mesimov. Bağımsızlık yıllarında Azerbaycan-Türkiye İlişkileri. Avrasya Dosyası, Azerbaycan Özel, İlkbahar 2001, Cilt 7, Sayı 1, ss.274-285; Azerbaycan Türkiye. Hacı Cihangir Cihangirli. Bakü: Çaşıoğlu, 2004, s. 104. 28 Azerbaycan Türkiye: bir millet, iki dövlət. Bakü: Çaşıoğlu, 2007, s. 120. 29 Kamer Kasım. 11 Eylül Sürecinde Kafkasya da Güvenlik Politikaları. Orta Asya ve Kafkasya Araştırmaları, 2006, Cilt 1, No 1, ss.19-35; Merve İrem Yapıcı. Kafkasya nın Sorunlu Bölgesi: Güney Ostya. Orta Asya ve Kafkasya Araştırmaları, 2007, Cilt 2, No 3, ss.71-104; Emin Gürses, Kafkasya da Uluslar arası Rekabet, Avrasya Dosyası, Azerbaycan Özel, İlkbahar 2001, Cilt 7, Sayı 1, s. 253. 30 Azerbaycan Respublikası Konstitusiyasının şerhi. İlqar Ceferov. Bakü: Hüqüq edebiyyatı, 2003, s. 552. 31 Azerbaycan ve Türkiye Prezidentlərinin birge metbuat konfransı. Bakü: 6 Kasım 2007. AzerTAc; Ayhan Demirci. Azerbaycan Türkiye Askeri İşbirliği. Bakı Strateji Araştırmalar Merkezi, 24.11.2008 (http://www.baksam.com/news/2008-11-24-87). 32 http://anspress.com/ Qarabağ problemi həllini tapmayınca Türkiyə Ermənistanla sərhədlərini açmayacaq. 5 Ekim 2007. 33 http://en.wikipedia.org/wiki/armenian_revolutionary_federation 38

terör örgütünün Türk diplomatlarına, iş adamlarına saldırıları arttı. Ermeni terörü 21 Ocak 1971-de ABD vatandaşı olan Karagin Yakinyan tarafından başkonsolos Mehmet Vaydar ve konsolos Bahadır Demir in öldürülmesi ile yaygınlaştı 34. 1970 80-li yıllar Türk devlet adamlarına, işadamlarına karşı yapılan büyük saldırılara sahne oldu. Ermeniler bu yolla kendi taleplerinin gerçekleştirilmesine çalıştılar. Fakat bu şekilde hiçbir elde edemeyen Ermeniler stratejilerini değiştirdiler. Onlar Diğer ülkelerin parlamentolarında Ermeni soykırımının kabul edilmesi istikametinde çalışmalar başlattılar. Fakat bu, Ermeni terör örgütü faaliyetinin sona ermesi demek değildir. Onlar bugün de hem Azerbaycan, hem de Türkiye karşıtı gruplaşmalarla birlikte aktif faaliyet göstermektedir. Türk-Amerikan Dernekleri Asamblesi nin direktörü Tamer Açıkalın 1998 de Ermenilerin kısa ve uzun vadeli hedeflerinin her birini İngilizce 4 R, Türkçeyse 4 T stratejisi olarak aşağıdaki gibi sıralamıştı: İlk hedef Tekrar canlanma (resurection); İkinci hedef Tanınma (recognition); Üçüncü hedef Tazminat (restitution); Dördüncü hedef Toprak talebi (repatriation) 35. Ermenilerin ilk hedeflerine ulaştıklarını söylemek mümkündür. 1970 80 li yıllarda gerçekleştirilen terör olayları Ermeni milliyetçilerinin canlanmasına zemin yarattı. Finans ve organizasyon bakımından çok güçlü diasporaya sahip Ermeniler ikinci hedefleri, Ermeni soykırımının tanınması uğrunda oldukça aktif çalışmaktalar. Uydurma soykırım hakkında kararı ABD Kongresi nden geçirmek için Ermeniler her türlü yola başvuruyorlar. Ermenilerin çalışmaları yalnız bunlarla sınırlanmıyor. 1998-de Koçaryan Ermenistan'ın cumhurbaşkanı seçildikten sonra bu mesele dış siyasetin öncelikleri sırasına dâhil edilmiştir. Mevcut cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan da bu siyaseti devam ettiriyor. Ermeniler bu faaliyetlerini sadece devletler düzeyinde değil uluslararası kurumlar düzeyinde de sürdürüyorlar. Avrupa Parlamentosu daha 1987 de uydurma soykırımı tanıyan karar kabul etmiş ve o zamandan beri Türkiye ile ilgili olarak alınan kararlarda Ankara yı şu yalancı tarihi tanımaya çağırıyor 36. Ermeni Diasporasının Azerbaycan Karşıtı Faaliyetleri Azerbaycan'a karşı Ermeni diasporası başlıca aşağıda gösterilen istikametlerde mücadele etmektedir: 1. Dağlık Karabağ ve diğer Azerbaycan topraklarını bilimsel olarak Ermenileştirmek. Azerbaycan la bağlantılı olan her şeyin bilimsel formülünü vermek; 2. Ermenistan-Azerbaycan, Dağlık Karabağ sorununda Ermenistan ın haklı taraf olduğu fikrini tebliğ etmek; 3. Dağlık Karabağ ın bağımsız kurum olarak tanınması; 4. ABD nin Dağlık Karabağ a direkt yardımını sağlamak; 5. Türkiye ve Azerbaycan ı Ermenistan sınırlarını açmaya mecbur etmek; 6. Bölgede Ermenistan ın katılmadığı projelerin gerçekleşmesini engellemek; 34 Azerbaycan Cumhuriyeti Bilimler Akademisi İnsan Hakları Enstitüsü. Ermeni Terörünün Kurbanları // Uyanış XXI Asır dergisi, 2001, 37, s. 29 49. 35 Kantarcı, Şenol, ABD ve Kanada da Ermeni Diasporası: Kuruluşlar ve Faaliyetler, Ermeni Araştırmaları Dergisi, 2001, Sayı: 3, s. 65-115. 36 Vügar ORHAN. Avrupa Parlamentosu Ermeni lobisini Hayal Kırıklığına Uğrattı 525-ci qezet, Bakü, 26 Eylül 2006. 39

7. Azerbaycan'a olan yardımları engellenmek vs. 37. Ermeni diasporası Azerbaycan a karşı tüm istikametlerde geniş çapta faaliyet göstermektedir. Karabağ problemi çözülmeden Nahçivan ın eski Ermeni toprağı olması konusunda propaganda yapmaktadır. Azerbaycan ve Türk Diasporaları: İşte Birlik Yukarıda belirtilenler bir daha Türkiye ve Azerbaycan ın kendi çıkarlarını sağlamaktır. Onlara karşı faaliyet gösteren Ermeni lobisine karşı etkin mücadele etmek için birlikte çalışmaları gerektiğini ve bu sürece diğer Türk devletleri ve benzer çıkarlara sahip diğer diasporaların katılmasını sağlamak gerektiğini göstermektedir. Genel olarak, Azerbaycan ve Türk diaspora kurumları arasında işbirliğini zaruri kılan faktörler aşağıda sıralanmıştır: 1. Siyasal alanda Azerbaycan ve Türk devletlerinin uluslararası alemde ortak çıkarları; bölgede cereyan eden süreçlerle ilgili Azerbaycan ve Türkiye nin pozisyonunu koşullandıran jeopolitik durum; Bölgede gerçekleştirilen global önem taşıyan projelerin uluslarötesi özelliği; Azerbaycan ve Türkiye nin güvenliğine karşı yönelmiş genel tehditler; Azerbaycan ve Türkiye devletleri arasındaki strateji müttefiklik ilişkileri; her iki ülkenin strateji gelişim istikametlerinin benzerliği; Her iki devletin diğer devletlerle eşit hukuklu işbirliğine, ulusal barışın ve güvenliğin teminatına yönelmiş çabaları; Azerbaycan ve Türkiye nin Avrupa Birliği ne aktif entegrasyonu; Azerbaycan ve Türkiye ile ilgili gerçeklerin dünyaya duyurulması işinin geliştirilmesi gereksinimi; Azerbaycan ve Türk diasporalarının yerleştikleri ülkelerin sosyal ve siyasal hayatına katılımının artırılması; 2. Ekonomik alanda - Azerbaycan ve Türkiye nin ortak ekonomik çıkarları; her iki ülkenin katılımı ile gerçekleştirilen global önem taşıyan projeler; ekonomik gelişim modelleri arasındaki benzerlikler, serbest piyasa ekonomisinin geliştirilmesi, bunun için hukuki temelin iyileştirilmesi, iç ve dış yatırımların teşvik edilmesi konusunda çabaların birleştirilmesi eğilimi; diğer ülkelerde çalışan Azerbaycanlılar ile Türk iş adamları arasında ilişkilerin kurulması ve bunların her iki ülke ekonomisine sermaye kazanımı gereksinimi; diğer ülkelerdeki Azerbaycanlılar ile Türk iş adamlarının yerleştikleri ülkelerin ekonomik hayatında mevkilerinin güçlendirilmesi; 3. Sosyokültürel alanda Etnik bağlılık; Bir dine ait olma; Aynı milli köklere sahip olma; Diğer ülkelerde yaşayan Azerbaycanlılar ve Türklerin bulundukları topluma entegrasyonu sürecinde ortaya çıkan manevi-psikoloji engeller; diğer ülkelerde yaşayan Azerbaycanlılar ile Türklerin sosyal güvencesi; diğer ülkelerde yaşayan Azerbaycanlılar ve Türklerin temel insan haklarının ve temel özgürlüklerinin sağlanması; diğer ülkelerde yaşayan Azerbaycanlı ve Türklerin örgütlenme sürecinin hızlandırılması gereksinimi; Eğitim, milli-kültürel mirasın, öz dillerinin öğrenilmesi sürecinde ortaya çıkan problemlerin beraber çözülmesi, yabancı ülkelerde eğitim alan Azerbaycanlı ve Türkiyeli öğrenciler arasında ilişki kurulması gerekliliği 38. Bu işbirliğinin gerekli ve önemli olduğu açıktır. Bunun önemi ister devlet adamları isterse de değişik insanlar tarafından defalarca vurgulanmıştır. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev 18 Eylül 2006 da Türk dilli Devlet ve Toplulukların 10. Dostluk, Kardeşlik ve İşbirliği Kurultayı ndaki konuşmasında zamanı şöyle söylemişti: Bizim yabancı ülkelerdeki faaliyetimizin daha yüksek düzeyde kurulması gerektiğini bir kez daha belirtmek istiyorum. Şu bakımdan diaspora teşkilatlarının faaliyetine büyük önem verilmelidir. Diaspora teşkilatlarımız yabancı 37 http://en.wikipedia.org/wiki/armenian_revolutionary_federation 38 Azerbaycan ve Türk Diaspora Beraber Faaliyet Stratejisi. Bakü: Çaşıoğlu, 2007, s. 44. 40

ülkelerde sıkı bir işbirliği içindeler. Düşünüyorum ki, biz gelecek sene Türkiye ve Azerbaycan diaspora teşkilatlarının yönetim kurulu toplantısı geçirilmesini meselesini gözden geçirmeliyiz. Teklif ediyorum ki, gelecek senenin ilk yarısında Azerbaycan da ilk forumu gerçekleştirelim ve Türkiye ve Azerbaycan diaspora teşkilatlarının faaliyetini birlikte değerlendirip onları tekrar yönlendirelim 39. Diasporaların işbirliği sadece Azerbaycan ın değil Türkiye nin de yararınadır. Ermeni lobisinin Türkiye aleyhine yönelmiş faaliyeti bunu bir daha ispat etmektedir. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev in teşebbüsü ile 9 Mart 2007 de Bakü de Dünya Azerbaycan ve Türk Diasporası Teşkilatları başkanlarının 1. Forumu gerçekleştirildi. Toplantıya toplam 48 ülkeden 513 kişi katılmıştı. Bunlardan 173 ü Azerbaycan, 140 ı Türkiye, 14 ü Ahıska, 22 si Irak, 5 i Kuzey Kıbrıs diasporasının temsilcileriydi 40. Forumun sonunda Azerbaycan ve Türk Diasporası Teşkilatlarının beraber çalışma stratejisi belirlenmiştir. Baku Beyannamesi, Azerbaycan ve Türk Diasporası Teşkilatları Başkanlarının 1. Formu nun Türk Halklarına Müracaatı, Ermenistan- Azerbaycan, Dağlık Karabağ sorunu ile ilgili dünya toplumuna, uluslararası kurumlara, yabancı ülkelerin parlamentolarına, devlet ve hükümet başkanlarına çağrısı, 1915. yıl hadiseleri ile ilgili Ermeni iddiaları konusunda beyanat kabul edildi. SONUÇ Azerbaycan ve Türk diaspora teşkilatının birlikte çalışma stratejisinin kabul edilmesi her iki devlet için hayati önem taşıyan tarihi bir olaydır. Birlikte çalışma stratejisinin esas istikametleri şunlardır: siyasal alanda, ekonomik ve sosyal alanlarda, kültür ve turizm alanlarında, diaspora kuruculuğu alanında, lobi kuruculuğu alanında, propaganda alanında, insan hakları ve özgürlüklerinin sağlanması alanında, gençlerle çalışma ve eğitim alanında. Belirtilen alanlarda sıkı işbirliğini temin etmek için Azerbaycan ve Türk diasporası teşkilatının Koordinasyon Komisyonu kurulmuştur. Komisyon bu strateji çerçevesinde kabul edilmiş tedbirlerin gerçekleştirilmesini ayarlayacak, Azerbaycan ve Türk diaspora teşkilatları başkanlarının bir sonraki forumuna kadar görülen işler konusunda rapor hazırlayacak. Koordinasyon Komisyonun üyeleri yabancı ülkelerde çalışan Azerbaycan ve Türkiye kökenli Türk topluluklarının önderleri arasından seçilir. Aynı zamanda Komisyon işinin kurulması, üyelerin faaliyetinin ilişkilendirilmesi amacıyla kurul başkanlığı enstitüsü oluşturulmuştur, burada iki kurul başkanı rotasyonla Avrupa, Amerika, Bağımsız Devletler Birliği sınırları içerisinde faaliyet gösteren Azerbaycan ve Türk diaspora teşkilatı yöneticilerinin arasından seçilir. Sonuç olarak, Azerbaycan ve Türk diasporalarının çok yönlü işbirliği her iki ülkenin milli çıkarlarına uygundur ve Ermeni diasporasıyla mücadelede ek üstünlükler yaratmaktadır. Aynı zamanda bu işbirliği sürecinde Yahudi Lobisinin imkanlarından yararlanmak oldukça önemlidir ve bunun için ciddi bir engel bulunmamaktadır. 39 Türk dilli Devletlerin ve Toplulukların 10. Dostluk, Kardeşlik ve İşbirliği Kongresi / www.president.az/s09_speeches/_speech_a.html 40 Aliyev Z. Diaspora: Açıklamalı Sözlük ve Bilgi Kitabı. Bakü: Yurt, 2007, s.376. 41

KAYNAKÇA: Ali Mesimov. Bağımsızlık yıllarında Azerbaycan-Türkiye İlişkileri. Avrasya Dosyası, Azerbaycan Özel, İlkbahar 2001, Cilt 7, Sayı 1, ss.274-285. Ayhan Demirci. Azerbaycan Türkiye Askeri İşbirliği. Bakı Strateji Araştırmalar Merkezi, 24.11.2008 (http://www.baksam.com/news/2008-11-24-87). Azerbaycan Türkiye: bir millet, iki dövlət. Bakü: Çaşıoğlu, 2007, s. 120. Azerbaycan Cumhuriyeti Bilimler Akademisi İnsan Hakları Enstitüsü. Ermeni Terörünün Kurbanları // Uyanış XXI Asır dergisi, 2001, 37, s. 29 49. Azerbaycan ve Türk Diaspora Beraber Faaliyet Stratejisi. Bakü: Çaşıoğlu, 2007, s. 44. Azerbaycan ve Türkiye Prezidentlərinin birge metbuat konfransı. Bakü: 6 Kasım 2007. AzerTAc. Emin Gürses, Kafkasya da Uluslar arası Rekabet, Avrasya Dosyası, Azerbaycan Özel, İlkbahar 2001, Cilt 7, Sayı 1, s. 253. Hacı Cihangir Cihangirli. Azerbaycan Türkiye. Bakü: Çaşıoğlu, 2004, s. 104. http://en.wikipedia.org/wiki/armenian_revolutionary_federation İlqar Ceferov. Azerbaycan Respublikası Konstitusiyasının şerhi. Bakü: Hüqüq edebiyyatı, 2003, s. 552. Kamer Kasım. 11 Eylül Sürecinde Kafkasya da Güvenlik Politikaları. Orta Asya ve Kafkasya Araştırmaları, 2006, Cilt 1, No 1, ss.19-35. Merve İrem Yapıcı. Kafkasya nın Sorunlu Bölgesi: Güney Ostya. Orta Asya ve Kafkasya Araştırmaları, 2007, Cilt 2, No 3, ss.71-104. Qarabağ problemi həllini tapmayınca Türkiyə Ermənistanla sərhədlərini açmayacaq. 5 Ekim 2007. http://anspress.com/ Şenol Kantarcı. ABD ve Kanada da Ermeni Diasporası: Kuruluşlar ve Faaliyetler, Ermeni Araştırmaları Dergisi, 2001, Sayı: 3, s. 65-115. Türk dilli Devletlerin ve Toplulukların 10. Dostluk, Kardeşlik ve İşbirliği Kongresi / Vügar Orhan. Avrupa Parlamentosu Ermeni lobisini Hayal Kırıklığına Uğrattı 525-ci qezet, Bakü, 26 Eylül 2006. Z. Aliyev. Diaspora: Açıklamalı Sözlük ve Bilgi Kitabı. Bakü: Yurt, 2007, s.376. 42

ESKI TÜRK ORHAN-YENISEY ALFABESINDEN YARANAN MOTIF VE NAKIŞLAR - Matanat ALIYEVA AZIZ KIZI 41 ÖZET Türk kültürüne ait olan motif ve nakışların kaynağını araştırırken, eski türk harflarının motif kaynağı olarak deyerlendirildiyi aşkarlanır. Türklerin Orhun Yenisey Alfabesi harflarından yaptıkları motif ve nakışlar evrensel sırları ve gizli iletişimi sağlayan arac olarak kullanılmıştır. Türklerin kozmik aleme olan ilgisi motiflerin çeşit farklılıklarını oluşturmuştur. Türk harflarından oluşan nakışlar sade, birleşmeli, sahanı-alanı kapsayan ve sağa-sola çember radyusu büyunca dönerek yeni cizgi, tasvir oluşturan nakışlar oluyor. Motiflerde ifade edinen; Nokta, Harf, Basit Harf Birleşimleri, Birleşmiş Harf Birleşimleri, Saha-Alan Birleşimleri Evrenin, heçden var olduğunu ve vahit bir noktadan, yani sifir başlanğıcdan oluştuğunu bizlere anlatmaktadır. Bu birleşimlerin sağa-sola, yukarı-aşagı egilimlerle dokunulmasında var olan alemin her bir zerresinin birbiriyle ilişkide olduğu ve bu ilişkilerden ise yenilerinin doğması ifade ediliyor. Yani bu motiflerden alınan nakışlarda alemin her zaman bütün bir Varlık olduğu gösterilmektedir. Harfların motifleşmesi onların şekil deyişerek günümüze kadar kendini yaşatması gibi deyerlendirilir. Harfların motif- nakış olması doğanın ölüp-dirilme sistemine uyum sağlıyor. Nahışların insanlar tarafından bir güzellik simgesi gibi deyerlendirilerek, mahiyyetinin gizli kalması onun yaratıcı faktörünün öyrenilmesine imkan sağlamır. Mahiyyeti gizli kaldığı için nakışların gittikce farklı hale gelmesini engellemek gerekir. Bunun için ise kültür deyerlerimize bilgili olarak sahiplenmeliyik. Açar sözler; Orhun-Yenisey alfabesi, harf, motif, nakış, evrensel, sırr, model, Bütün Varlık 41 Büyük bilim işcisi, Azerbaycan Dövlet İktisat Üniversitesi, Bakü/AZERBAYCAN. 43

Eski zamanlar insanlar duygularını çeşitli yollarla dışa vurarak örf ve kültürlerini geliştirmişler. Eski Türk insanları duydukları doğal titreyiş ve seslere iç duygularını da ilave ederek müziyi geliştirmiş ve bu müzikleri topluma aktaran gopuz yapmışlar. İnsan duyguları sözle ifade edilince şiirlere, öykülere dönmüş ve müzikle birlikte ifade edilirken destanlar oluşmuştur.yaşam gelişmelerle devam etdiyi için insanoğlu hep arayışda olmuş, şu nedenle türk insanı duygularını ifade etmeye yeni nesneler aramış ve bulduğunun biri de motifler olmuştur. İç duyguların ifadeçisi olan motiflerin çeşitli türleri ve nevleri oluşturulmuşturki bunların en yaygını ipliklerle- hörgü ile yapılan nakışlardır. Boyanarak çeşitli rengleri kendinde toparlayan iplikler, nakışların gücüyle halılar, kilimler, dikmeler ve başka çeşitli eşyalara dönmüştür. Bu nakışları oluşturan motiflerin kaynağı ise doğadakı inanc simgeleri olan ağac, su, ateş veb. bu gibi nesnelerin resmlerinden alınmıştır. Türk insanı kullandığı eski Türk harflarını da, motif kaynağı olarak deyerlendirmiş, evrensel sırları ve gizli iletişimi sağlayan arac haline getirmişler. Eski türk harflarından, söz ve söz birleşmelerinden alınan motif ve nakışlar kendi ortamlarında çeşit farklılıkları oluşturmuşlarki bunun da sırrı Türklerin kozmik aleme olan ilgisi olmuştur. Evrensel bakışları olan Türkler mevcut alemin hareketliliyini kabul ederek, her nesnenin hareketde bulunarak bir cizim cizdiyini anlamış ve onu görüntülemeye çalışmışlar. Bu sabepten de Eski Türk harfları ile dokunan nakışlar sadece bir resm deyil, aynı zamanda mana taşıyıcısı olmuşlar. Nakışlara dökülen her bir harf bir, ya da bir kac fikir ifade etme gücüne sahip olduğu için, harf birleşimlerinde tam olarak bir olayın-hadisenin izahı bulunuyor. Eski Türkler harfları çeşitli yönlere yönlendirilerek Evrenin hareket cizimini görüntülemeye ve evrendeki deyişikliyi motiflerle ifade etmeye çalışmışlar. Bu istekler sonucu alemdeki gelişmeni, yeni yaratılıkların yaranma sürecini ve alemdeki her şeyin bir başlanğıctan geldiyini motiflere dökmüşler. Yani motifler Evrenin hareket cizimini insanlara anlatan küçük ayna bölümleri olmuştur. Bu küçük bölümlü aynaları bütünleşdirip bir ayna halına salmanın yolu ise, eski harfları ifade eden motiflerin bir arada toparlanmasindan geçiyor.yani bu motif ve nakışlar, başlanğıcın bir noktadan başlayarak evrenin geliştiyinin izahını veren en güüzel görüntülü bir objedir. Motiflerde ifade edinen; Nokta, Harf, Basit Harf Birleşimleri, Birleşmiş Harf Birleşimleri, Saha-Alan Birleşimleri evrenin, heçden var olduğunu ve vahit bir noktadan, yani sifir başlanğıcdan oluştuğunu bizlere anlatmaktadır. Bu birleşimlerin sağa-sola, yukarıaşagı egilimlerle dokunulmasında var olan alemin her bir zerresinin birbiriyle ilişkide olduğu ve bu ilişkilerden ise yenilerinin doğması ifade ediliyor. Yani bu motiflerden alınan nakışlarda alemin her zaman bütün bir Varlık olduğu gösterilmektedir. Türk insanı evrenin bütün olmasının ve aynı zamanda Varlığın mevcutluk sabebinin Hareket olduğunu anlayarak motifleri de, hareketlilikte bulmuşlar. Harf ve diger objelerin hareket cizimini cizerek aldıkları motifler nahışlara dökülerek mevcut alemin görünüş resmlerini ve ya modelini görüntüleyen kilim, halı, cicim veb. diger eşyalar oluşturmuştur. Motifler bu sırrı daşıdıkları için İslam aleminde de, resmlerin motiflerle verilmesi yüksek deyerlendirilmiştir. Bu sabepden de eski Türk harfları ile doğan motiflerden, nakışlardan sonra Islam din felsefesine uykun motifler de yaranmış ve gelişmişdir. Nakışların yaranma üsluplarının ayrı ayrılıkta izahında bulunarak, motiflerin de, gopuz gibi eski Türk felsefe, kültür ve geleneğine mensup olduğunu ilmi yolla yazmaya çalışacağız. 44

Eski türk alfabesi ORHAN YENİSEY Latin alfabesi A; E E I; İ O U Ö Ü B Bı Ğ G 1 D D1 Z2 Y Y1 Y2 K K1 L L1 M 45

Eski Alfabede R harfı tek yazılırken ER ve ya ƏR (yigit, erkek, döyüşcü) gibi okunur. Nakışlara dökülen bu harf sadece harf deyilde yigit bir erkek simgesi olduğu anlaşılır. Yani bu harf bir asgerin, bir döyüşcü erkeyin abstrak tasfiridir. Bu harfın ikisini 90 gen (köşe-darece) çevirerek karşılaştırsak ve ya bir merkez noktada görüştürsek oluşan resmin, iki yigit savaşcının bir birine sarılarak tokatlaştığı anlamında olduğunu görüyoruz. R harfi ER sözünü ifade etdiyi gibi, L harfı da ülke, ulus devlet anlamında işlenen El sözünü anlatır. Yani, bir harf bir sözün ifadeçisi oluyor. Başka bir örnek de göstere biliyoruz. K ünsüz harfı - OK gibi okunur ve ifade edilen söz resme - tasfire yakın oluyor. Harfların birleşiminden yaranan sözler de, birleşerek küme ifade ediyor. Türk alfabesinin eski olması, alfabenin basit ve doğal olmasını gösteriyor. Bu harflar doğal güc kaynağı olduğu için öldürülerek motifleşip nakışlara dökülmüştür. Bir madde öldükten sonra digerine çevrilir. Mesala ağac yanıp kül oluyor. Harf da ölerek motifnakış oluyor. Ayrıca Fizik ilminde Enerji yok olmuyor, yalniz şekil deyişir gibi bir kuralı da dikkata alırsak, doğal gücü olan eski Türk harfları da şekil deyişerek günümüze kadar kendini yaşatmıştır deye biliriz. Sırr bir olayı ve ya objeni zamandan koruyan bir nesnedir. Eski Türk harflarının da, motif olarak günümüze aktarılmasını sağlayan bu nesnedir. Bu da, doğanın ölüp-dirilme sistemini bize anlatıyor. Doğada hayat birinin ölmesini digerinin dirilmesine bağlayarak devam edindiyi gibi harfların da ölerek harfı simgesini itirmesi motif- nakış olarak ortaya çıkıyor. Bu nahışlar gizlinde harfı manaları ifade etse bile, insanlar tarafından bir güzellik simgesi gibi deyerlendirilir. Bu güzellikler aslında eski harfların sıır aracıperdesi oluyor. Şu güzelliklerin yaratılma faktörü olan eski Türk harfları insanlar tarafından unutulur ve nakış kaynağı olduğu bile kabul edinmiyor. Yani nakışlar insanlar tarafından öyrenilirken onun yaratıcı faktörünün kaynağı öyrenilmir. Lakin kurallarına sadık kalınarak sadece resm gibi öyretilir. Bu sabeptende nakış birleşimlerinin söz-küme ifadesinin inanclarla bağlılığı ve ilmi manası nakış vuran kişi tarafından bilinmiyor. Mahiyyeti gizli kaldığı için de bazen nakışlar gittikce farklı hale geliyorlar. Azerbaycan bilgini Hudu Memmedov eski kilim ve dikmelerdeki nahışların struktur analizini yaparak maddelerin malekulyar tasfirinin aynısını bu nakışlarda aşkar etmiştir. Resmlerden farklı olarak eski Türk harflarından oluşan nakışlar sade, birleşimli-mürekkep, sahanı-alanı kapsayan ve sağa-sola çember radyusu buyunca dönerek yeni cizgi, tasfir oluşturan nakışlar oluyor. Bu nakışların ilk yaranıştan bildiyimiz son tasvirine kadarkı süreci ayriayrilikta izliyelim. Basit yolla eski türk harflarından yaranan nakışlar Şakuli düzüm sağlamakla (Üst Üste harf düzümü) 46

----K E harfı - 2. İ, I- Bir Nokta Etrafinda Döndermekle N2-: 47

N harfı: Z harfı: R harfı: Bu üsluptan yararlanarak nakışların yapılma kuralları ile tanış olduk. Lakin nakışların yapılma kuralları bununla bitmiyor. Her nev yaranış üslupunun da kendi kendiliyinde yeni üsluplar oluştuğunu görüyoruz. Harfların birleşmesini bir kac uslupta göstere bilerik. Z harfının üstden birleşiminin beş-5 nevini bulduk: 1. 2. 3. 4. 5. biliriz: N harfını bir nokta etrafında dönme uslupu ile 7-yedi nevini göstere 48

Z - harfının ise dönme ile 4 birleşmesini göstere biliriz. Yandan birleşme ile de bir harf çeşitli tarzda birleşerek çeşitli nahışlar oluştura biler: 1. 2. 3. 4. R harfı: Döyüşcü erlerin asgeri düzümünü ifade eden birleşimler. 1. 2. 3 4. 49

5. 6. 7. Harflar, Sade Harf Birleşimleri, Birleşmiş Harf Birleşimleri, Saha-Alan Birleşimleri gibi üç uslupda ve bu usluplardan doğan çeşitli usluplsardan yararlanarak insanlar nakışları oluşturuyor. Lakin nakişların yaranma uslupları bununla bitmiyor. Harfların yuvarlak ve maili biçimde olanları nakış haline getirilmeden önce zik-zak (küçük parçalar) haline salınarken daha deyişik motivler halında gözükür. S harfı N harfı F harfı 50