Geç Antikçağ da Ermeniler ve Hıristiyanlaşmaları Üzerine Notlar



Benzer belgeler
KAMU YÖNETİMİ PROGRAMI

HELLENİSTİK DÖNEM UYGARLIĞI 9.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. (Diadokhlar Dönemi ve İPSOS SAVAŞI)

HELEN VE ROMA UYGARLIKLARI

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA)

HELLENİSTİK DÖNEM UYGARLIĞI 2.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. İSKENDER Gençlik yılları

ESKİ İRAN DA DİN VE TOPLUM (MS ) Yrd. Doç. Dr. Ahmet ALTUNGÖK

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi

ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS

Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur.

YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH BÖLÜMÜ LİSANSÜSTÜ PROGRAMLARI

AVRUPA DA MEYDANA GELEN TEKNİK GELİŞMELER : 1)BARUTUN ATEŞLİ SİLAHLARDA KULLANILMASI: Çinliler tarafından icat edilen barut, Çinlilerden Türklere,

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TARİH

HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 3.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. HAÇLI SEFERLERİ Nedenleri ve Sonuçları

PRT 403 Geç Asur-Geç Babil Arkeolojisi. 8. Sanherib Dönemi (Siyasi tarih, mimari ve kabartmalar).

T.C. BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ GÖNEN MESLEK YÜKSEKOKULU TURİZM VE OTELCİLİK BÖLÜMÜ İNANÇ TURİZMİ

İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI MISIR UYGARLIĞI İRAN UYGARLIĞI HİNT UYGARLIĞI ÇİN UYGARLIĞI DOĞU AKDENİZ UYGARLIĞI

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ

Sikkeler: (Sağda) Tanrısal gücün simgesi Ammon/Zeus un koç boynuzuyla betimlenen İskender. (Solda) Elinde kartal ve asa tutan Tanrı Zeus

Dinlerin Buluşma Noktası. Antakya

İSLÂM ÖNCESİ İRAN DA DEVLET VE EKONOMİ -SÂSÂNÎ DÖNEMİ- (M.S )

İktisat Tarihi II

Hıristiyan İnanç Esasları Teslis Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adı altında üç kişilikte tek tanrıyı kabul ederler. Hıristiyan inancına göre baba kainatı ya

Hazırlayan Muhammed ARTUNÇ 6.SINIF SOSYAL BİLGİER

EN ESKİ İNANÇLARDAN BİRİ OLAN ZERDÜŞTLÜK VE ZERDÜŞT HAKKINDA 9 BİLGİ

5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ. Prof. Dr. Atilla SANDIKLI

İslam ın Serüveni. İslam ın Klasik Çağı BİRİNCİ CİLT MARSHALL G. S. HODGSON

TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK GÜCÜ

Helen Birliği/İskender İmparatorluğu

Abant İzzet Baysal Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü I. Öğretim Programı Müfredatı

Balkanlarda Arnavutlar ve Arnavut Milliyetçiliği

Ortadoğu ve Afrika Araştırmacıları Derneği Yayınları Araştırma Eserleri Serisi Nu: 7. Emeviler den Arap Baharı na HALEP TÜRKMENLERİ

KAMU YÖNETİMİ PROGRAMI

Eski Mısır Tarihi Kaynakları

Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı

Görsel İletişim Tasarımı Öğr.Gör. Elif Dastarlı

TÜRK BİLİMLERI VE ÇAĞDAŞ ASYA BİLİMLERİ BÖLÜMÜ. ID Başlık ECTS

AHIRIN İÇİNDEKİ SARAY 300 Ispartalı filmini hatırladınız mı?

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular

KARDEŞ ÜLKE PAKİSTAN PAKİSTAN TEFRİŞAT PROJELERİ İPEKYOLU ASYA LAHOR KUR AN KURSU YENİ BİNAMIZ

Şehir devletlerinin merkezlerinde tapınak bulunurdu. Yönetim binası, resmî yapılar ve pazar meydanları tapınağın etrafında yer alırdı.

1979 Kabe Baskını'nın yeni görüntüleri ortaya çıktı

Çöküş ve Toparlanma. Çöküş ve Toparlanma Diocletianus un Reformları. İ.S. 3. yüzyıl kargaşası,

T.C. SİNOP ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLGİLER ENSTİTÜSÜ TARİH TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir?

Bülent Ecevit Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Tarih Celal Bayar Üniversitesi 2007 Y. Lisans Tarih - Ortaçağ Celal Bayar Üniversitesi

Görsel İletişim Tasarımı Öğr.Gör. Elif Dastarlı

Derece Alan Üniversite Yıl Lisans İlahiyat Atatürk Üniversitesi 1979 Y. Lisans Tarih Atatürk Üniversitesi 1981 Doktora Tarih Atatürk Üniversitesi 1985

AYA THEKLA YERALTI KİLİSESİ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ MİMARLIK BİLGİSİ YUNAN UYGARLIĞI

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Mitosta, arkaik anaerkil yapı Ay tanrıçalığı ile Selene figürüyle sürerken, söylencenin logosu bunun tersini savunur. Yunan monarşi-oligarşi ve tiran

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

Edirne Tarihi - Bizans Döneminde Edirne. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

istanbul'un fethinin türk ve dünya tarihi açısından sebepleri istanbul'un fethinin türk ve dünya tarihi açısından gelişmesi istanbul'un fethinin türk

BÜLTEN İSTANBUL B İ L G İ AZİZ BABUŞCU. NOTU Yeni Dünya ve Türkiye 2 de İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI

Kafiristan nasıl Nuristan oldu?

TARİH BÖLÜMÜ LİSANS DERSLERİ BİRİNCİ YIL

İlkçağ Anadolu Uygarlıklarında Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Yapı Bağlamında Kütüphane/Arşiv Kurumu

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ

PRT 403 Geç Asur-Geç Babil Arkeolojisi

Asya Hun Devleti (Büyük Hun Devleti) Orta Asya da bilinen ilk teşkilatlı Türk devleti Hunlar tarafından kurulmuştur. Hunların ilk oturdukları yer

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

MATE 417 MATEMATİK TARİHİ DÖNEM SONU SINAVI

4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU

İÇİMİZDEKİ KOMŞU SURİYE

Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir.

URARTU UYGARLIĞI. Gülsevilcansel YILDIRIM

ŞİÎ-SÜNNÎ POLEMİĞİNDE EBÛ TÂLİB VE DİNÎ KONUMU. Habib KARTALOĞLU

İktisat Tarihi I. 18 Ekim 2017

KARAMAN ERMENEK BALKUSAN KÖYÜ

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu

JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK AKADEMİSİ GÜVENLİK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ KAMU YÖNETİMİ (YÖNETİM VE LİDERLİK) YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE DAĞILIMLARI

ULS344 - Milliyetçilik ve Azınlıklar. İlkçi Yaklaşımlar - Primordializm

Patronun hizmetini yapıyor Çalışan kadından bahsediyorum. Ben kocama muhtaç değilim diye evvela ailesini dağıtıyor.

2000 li Yıllar / 6 Türkiye de Dış Politika İbrahim KALIN Arter Reklam Ağustos-2011 Ömür Matbaacılık Meydan Yayıncılık-2011

İÇİNDEKİLER. A. Tarih B. Siyasal Tarih C. XIX.yüzyıla Kadar Dünya Tarihinin Ana Hatları 3 D. Türkiye"nin Jeo-politik ve Jeo-stratejik Önemi 5

SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI

Title of Presentation. Hazar Havzası nda Enerji Mücadelesi Dr. Azime TELLİ 2015 ISTANBUL

AR&GE BÜLTEN. Kültür Turizmi ve İzmir

Skolastik Dönem (8-14.yy)

Cezayir'den yükselen bir ses: Yalnızca İslam hükmedecek!

DİNLER TARİHİ DERSİ ÖĞRETİM ROGRAMI

TARİH BÖLÜMÜ ÖĞRETİM YILI DERS PROGRAMI

Moses Khorenatsi ve Ermenilerin Milletleşme Sürecinde Mitolojik Derinlik

Tefsir, Kıraat (İlahiyat ve İslâmî ilimler fakülteleri)

TÜRKİYE - İTALYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

LOJİSTİK SEKTÖRÜ BÜYÜME ORANLARI

HABERLER ÖZBEKİSTAN-TÜRKİYE ULUSLARARASI ARKEOLOJİK ÇALIŞMALAR PROJESİ: ÖZBEKİSTAN DA YERKURGAN MERKEZ TAPINAĞI 2013 YILI ARKEOLOJİK KAZI ÇALIŞMASI

Başlangıçtan Günümüze RUSYA DA DİN-DEVLET İLİŞKİLERİ. Şir Muhammed DUALI, İz Yayıncılık, İstanbul, 2014 (302 s.) ISBN:

tarih ve 495 sayılı Eğitim Komisyonu Kararı Eki

HALKBİLİMİNE GİRİŞ I DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

TEMEL GÖSTERGELER Coğrafi yapı

Elveda Rumeli Merhaba Rumeli. İsmail Arslan, Kitap Yayınevi, İstanbul, 2013, 134 Sayfa.

ABD ise, din konusunda serbest alan arayan, hemen hepsi Hıristiyan ama farklı mezheplerden olan pek çok toplumun oluşturduğu bir bütündür.

FAYLARDA YIRTILMA MODELİ - DEPREM DAVRANIŞI MARMARA DENİZİ NDEKİ DEPREM TEHLİKESİNE ve RİSKİNE FARKLI BİR YAKLAŞIM

K A N A Y A N Y A R A K A R A B A Ğ

Transkript:

V Geç Antikçağ da Ermeniler ve Hıristiyanlaşmaları Üzerine Notlar Prof. Dr. Turhan KAÇAR Pamukkale Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü Öğretim Üyesi, Denizli Giriş Konu ve Kaynaklar Bizans imparatoru Mauricius (582-602), çağdaşı Sasani kralı II. Khusro ya (Hüsrev) (591-628) yazdığı bir mektupta, iki ülke arasında yaşayan Ermenilere karşı şöyle bir ortak politika izlenmesini önermektedir: İkimizin sınırları arasında kalan bu Ermeniler, yoldan çıkmış ve itaatsiz bir millettir. Ben, sınırlarım içinde kalanları toplayıp Trakya ya süreceğim; sen de kendi sınırların içinde kalanları toplayıp doğuya gönderilmelerini emret. Bunlar kendi topraklarında kalırlarsa bizim için asla huzur olmayacaktır. Ermeni asıllı bir tarihçi olan Sebeos un kaleminden günümüze ulaşan bu satırlar, sadece M.S. VI. yüzyılın sonunda bir Bizans imparatorunun kendi tebaasına bakışını yansıtmamaktadır. Bu satırlar aynı zamanda, çağının iki süper gücü arasında tampon olarak kalan Ermenilerin arada konumlarını ve bölünmüş bağlılıklarını ve aidiyetlerini de yansıtmaktadır. Ermenilerin bu konumu Mauricius döneminde birden ortaya çıkmış değildi, daha ziyade geçmiş yüzyılların bir mirasıydı. Bu bağlamda, Ermeni Eskiçağ tarihini özellikle Roma Sasani ilişkileri ve Hıristiyanlaşma çerçevesine sınırlandırmayı amaçlayan bu çalışma, hiç kuşkusuz Roma dönemi Ermenileri nin yaşadığı coğrafyanın tarihsel ortamını da özet olarak dikkate alacak ve

122 Prof. Dr. Turhan Kaçar Ermenilerin kökeni ve Romalıların gelişine kadar Doğu Anadolu da Ermenilerin durumuna ilişkin kısa bir perspektif sunacaktır. Öncelikle konuya ilişkin antik kaynakların durumuna değinmek zorunludur. Ermenilerin kendilerini anlatan eserlerinin ortaya çıkması M.S. V. yüzyıldan sonradır. Ermeni kaynakları da, Ermeni devletinin Hıristiyanlığı kabul etmesinden yaklaşık yüz elli yıl sonra ve aynı zamanda 428 de bir dereceye kadar bağımsız bir krallık olan Arşakuni Hanedanının tarih sahnesinden çekilmesinden sonra beşinci yüzyılın ikinci yarısından itibaren oluşmaya başlamıştır. Ermeni tarihinin daha eski dönemleri, büyük oranda klasik Yunan-Roma tarihlerinden derlenen atıflarla kurgulanabilmektedir. Bu arada Ermenice yazılı kültürün başlangıcının beşinci yüzyıldan daha geriye gitmediğini de not etmemiz gereklidir. Ermenice yazılan ilk Ermeni tarihi, Agathangelos veya İyi Haberci diye bilinen anonim bir yazarın kaleminden çıkmıştır. Esas amacı Ermenilerin nasıl Hıristiyanlaştıkları sorusunu cevaplamak olan Agathangelos, Ermeni siyasi tarihini M.S. 224 de İran da Sasanilerin işbaşına gelmesiyle birlikte başlatır ve Aydınlatıcı Gregorius ile Kral Tiridates arasında mitolojik nitelikleri ağır basan Ermenilerin ihtida sürecini anlatarak, kahramanı Gregorius un IV. yüzyılın ilk çeyreği civarında ölümünden hemen önce eserini tamamlar. 1 Dolayısıyla Hıristiyanlık öncesi Ermeni tarihi Agathangelos un ilgi alanı içerisinde değildir. Burada üzerinde durulması gereken bir eser de, Moses Khorenatsi nin (veya Khorenli Musa) Ermeni Tarihi dir. Ne zaman yazıldığı kesin olarak bilinmeyen ancak VII. ve IX. Yüzyıllar arasına tarihlenmesi önerilen bu eser (mesela VIII. yüzyılda Bagratuni hanedanından Shahak Bagratuni nin isteği üzerine yazıldığı da ileri sürülmektedir) mitolojik bir Ermeni tarihi olarak dikkat çekmektedir. Ermeni tarihçiliğinin babası kabul edilen Moses in eseri, kendi döneminin sözlü geleneklerini içermekte ve Ermenilerin soy kütüğünü Nuh un oğullarına kadar dayandırmaktadır. Moses in Tarihi, kronolojik tutarsızlıklardan dolayı aynı zamanda tartışmalıdır, çünkü kendisini V. yüzyılda ilk Ermeni yazısını geliştiren Mesrop Mashtots un öğrencisi kabul eden Moses, V. yüzyıldan daha sonraya ait olan olaylardan da söz etmektedir. 2 M.S. V. yüzyılın ikinci yarısında veya VI. yüzyılın hemen başlarında yazan P awstos Buzand adlı bir başka Ermeni yazar, özellikle IV. yüzyıldaki Sasaniler ve Romalılar arasındaki karmaşık siyasi ilişkiler ve bu perspektiften yarı bağımsız Ermeni krallığının durumu için önemli bir kaynaktır. P awstos, Agathangelos tan farklı olarak, Ermeni

Geç Antikçağ da Ermeniler ve Hıristiyanlaşmaları 123 Hıristiyanlığının kaynağını sadece Cappadocia üzerinden gelen Helen etkisiyle değil, aynı zamanda, daha güneyden gelen Süryani kanala dikkat çekmekte ve Hıristiyanlaşmayı havariler kuşağına kadar götürmektedir. Bununla aslında P awstos un göstermek istediği Hıristiyanlaşmanın Agathangelos un anlattığı gibi birden gerçekleşmediği, bilakis uzun bir sürecin ürünü olduğudur. Ermeni tarihinin V. yüzyılına ilişkin bir diğer eser de Eghishe veya Elishe nin yazdığı Vardan ve Ermeni Savaşı Tarihi dir. Bu eser M.S. 450 yılı civarında Sasanilere karşı patlak veren Ermeni isyanının destansı bir hikâyesini sunmaktadır. Söz konusu isyanın bir başka hikâyesi de Ghazar Barbeci tarafından yazılmıştır. Barbeci, eserini, Agathangelos ve P awstos dan sonra üçüncü Ermeni tarihi olarak görür ve Ermeni kraliyet ailesi olan Arsacidlerin son yıllarından başlayarak, Sasanilerin, Zerdüştlük yanlısı politikalarına Ermenilerin tepkisini anlatmaktadır. Bu metnin girişinde alıntılanan Sebeos da önemli bir Ermeni tarihçidir, ancak o daha çok Sasani yönetiminin son yıllarına veya Heraclius (610-641) dönemine yoğunlaşmaktadır. 3 Tarihsel Arka Plan: Persler den Partlara Eskiçağ Ermenileri Roma dönemi Ermenilerinin yaşadığı Doğu Anadolu coğrafyasının tarihsel ortamını kısaca değerlendirmek gerekirse; bölgede M.Ö. IX-VI. yüzyıllar arasında Urartu Devleti nin kontrolünü görürüz. Urartular, özellikle Ermeni tarihçiler tarafından adeta bir Ermeni devleti gibi algılanmasına karşın, özellikle Ermeniler ve Urartular arasında dil bağının olmaması, bu algılamayı temelsizleştirmektedir. Zira Ermenice Hint Avrupa dil ailesine mensuptur, ama Urartu yazıtlarında ortaya çıkan dil ise Kafkasya diller grubuna aittir. 4 M.Ö. VI. yüzyılın başlarında Urartu Devleti nin Medlerin karşısında siyasi varlığını kaybetmesiyle beraber, bölge İran dan gelen Medlerin kontrolüne girmiştir. Ancak aynı yüzyılın ortalarında İran da hanedan değişimiyle beraber Persler kontrolü sağlamış ve Ermenilerin yaşadığı coğrafyayı da içine alan Anadolu dan Orta Asya ya kadar geniş bir alanda iki yüz yıl sürecek bir imparatorluk kurmuşlardır. Tarihte ilk defa Ermenilerle ilişkilendirilen coğrafi isim de Persler döneminde ortaya çıkmaktadır. Pers kralı Darius, modern Hemadan yakınlarında bulunan Behistun daki kaya kabartmalarında, yönettiği ülkeleri sıralarken bunlar arasında Armina dan (Armenia) söz etmektedir. 5 Ertesi yüzyılda yazan Herodotus (yaklş. 485-425) ise, Ermeniler ile Phrygialılar arasındaki bağlantıya dikkat çekmekte 6 ve

124 Prof. Dr. Turhan Kaçar Armenia bölgesinin Persler döneminin sonuna kadar, on üçüncü satraplık olarak yönetildiğini yazmaktadır 7. Hatta bazı kaynaklar, son Pers kralı III. Darius un İskender ile giriştiği son savaş olan Gaugamela da (M.Ö. 331), Armina satraplığının da dikkate değer bir askeri güçle Persler safında savaştığını ifade etmektedir 8. Pers İmparatorluğu, M.Ö. 334 de Makedonya kralı İskender in Çanakkale Boğazı nı aşıp Anadolu ya girmesiyle birlikte büyük bir tehdit altına girmiş ve bu tehdit üç dört yıl gibi kısa bir sürede Perslerin sonunu getirmiştir. İskender in kendisi de çok uzun süre hayatta kalamamış ve sefere çıkışının üzerinden geçen on yılın sonunda ölmüş ve yaptığı fetihlerle ortaya çıkan devasa imparatorluk aynı hızla parçalanmıştır. Ermeni coğrafyası, İskender in mirasının büyük bir kısmını kontrol eden Selevkos Krallığı içerisinde kalmış ve bu krallık da M.Ö. III. yüzyılın ortalarında İran dan yükselen Partlara direnemeyince, İran ile Ermenilerin yaşadığı Anadolu nun doğu bölgelerinin kontrolü Partların eline geçmiştir. Part Krallığı nın bölgede istikrarı sağlaması çok kolay olmamış ve Selevkosların M.Ö. 191 yılında Roma ya yenilmeleri ve akabinde 189 yılında yapılan Apamea Barışı sonrasında, güçlerinin büyük oranda kırılmasıyla birlikte, sadece İran dünyasında Partlar değil, aynı zamanda Partların batı kısımlarında yer alan Ermeniler de daha rahat hareket etmeye başlamışlardır. Selevkos gücünün büyük darbe aldığı M.Ö. 189 yılı Ermeni tarihi için de önemli bir dönüm noktası olmuştur. İlkçağ dünyasının en önemli tarihi-coğrafyacılarından birisi olan Strabon un naklettiğine göre, Apamea Barışı sonrasında Selevkoslar dan kopmalar başlamıştı. Bunlar arasında önceleri Selevkos kralı Antiochus un generallerinden birisi olan Artaksias da vardı 9. Diğer pek çok bölgesel lider gibi bağımsız hareket etmeye başlayan Artaksias ın girişimleri, ilk Ermeni krallığının da temelini oluşturmuştur. M.Ö. II. yüzyılın başlarındaki bu girişimlerden itibaren tartışmalı da olsa bağımsızlığını kazanan Ermeni krallığı (bazı tarihçiler Ermeni krallığını Partların vassalı olarak görmektedir) ertesi yüzyılda Roma nın Doğu Anadolu ya kadar uzanmasına kadar batıdan rahatsız edilmeden ayakta kalmayı başarmıştır. Romalılar M.Ö. I. yüzyılda en büyük düşmanları olan Pontus kralı Mithridates ile savaşmak için Anadolu ya geldikleri zaman, Doğu Anadolu da ilk defa doğrudan Ermenilerle karşılaştı. Ermeniler o dönemde Part krallığının doğu sınırında, kralları Tigranes in idaresi altındaydılar. Mithridates ile Romalılar arasındaki savaşlarda da

Geç Antikçağ da Ermeniler ve Hıristiyanlaşmaları 125 taraf tutma konusunda yalpalayan Ermeniler, nihayetinde Roma ile başa çıkamayacaklarını gördükleri için boyun eğmek zorunda kaldılar. Roma, Ermeni krallığının İran daki Partlarla arasında bulunması gereken uygun bir tampon krallık olduğunun farkındaydı ve status quoyu bu bağlamda devam ettirdi ve sonunda İmparator Neron döneminde Armenia bölgesindeki Roma Part çatışmaları, Part kralının kardeşinin Roma İmparatoru tarafından Ermeni krallık tahtına çıkarılmasıyla yavaşladı 10. Romalıların M.S. II. yüzyılda Traianus, Marcus Aurelius, Septimus Severus ve ertesi yüzyılın başlarında Caracalla döneminde Partlar üzerine yaptıkları seferler, Partların zayıflayıp tarih sahnesinden çekilmesini hazırlamış ve İran dünyasında Partların yerini Sasaniler almıştır. Romalılar ve Sasaniler Arasında Ermeniler Ermeni tarih yazıcılığının babası kabul edilen Moses Khorenats i nin de naklettiği gibi, Eskiçağ ın ilk bağımsız Ermeni krallığını kuran hanedanın Part hanedanının bir parçası olarak şekillenmesi, bu hanedan İran tarih sahnesinden çekildikten sonra, Ermenilerin Romalılar ve Sasaniler arasında savrulmalarının en önemli nedenidir, çünkü Partları ortadan kaldırıp İran dünyasının hâkimi olan Sasaniler, Partlarla akrabalıklarından dolayı Ermenilere şüpheyle bakıyorlardı. Ermenilerin arada kalmış bir toplum olmaları, krallıklarının M.S. 428 yılında ortadan kalkmasından çok sonra bile İran ile Doğu Roma arasında çözülmesi gereken ortak bir problemdi. Bu arada durumun en güzel ifadesi hiç şüphesiz yukarıda kısaca alıntılanan Bizans imparatoru Mauricius un mektubudur. Sasani döneminin sonuna kadar Ermeniler, yukarıda söz edilen Mauricius un mektubunun da ima ettiği gibi, Romalılar ve Sasaniler arasında merkezi bir problem olarak kaldılar. Ekonomik ve stratejik çıkarlar bakımından Armenia her iki taraf açısından da karmaşık ve önemliydi, çünkü bölge iki büyük gücün arasındaki bir tampondu. Ayrıca Sasaniler, kendilerinden önceki Parth hanedanının Roma karşısında aldığı başarısız sonuçları, muhtemelen Armenia bölgesine tam anlamıyla hâkim olamamaya bağlıyorlardı. Sasani kralı Shapur 244 yılında Roma İmparatoru Gordianus u Ctesiphon yakınlarında yendi ve Roma imparatoru bu savaşta hayatını kaybetti. Yeni Roma İmparatoru Arap lakaplı Philippus, Sasanilere yüklü bir savaş tazminatıyla beraber

126 Prof. Dr. Turhan Kaçar Armenia bölgesinin kontrolünü de teslim etti. Sasaniler 260 yılında Carrhae de (Harran) İmparator Valerianus idaresindeki Roma ordularına karşı kesin bir zafer daha kazandılar. Shapur un anlattığına göre bu ikinci savaşın gerekçesi Romalılar ın Armenia üzerinde kendisine verilen sözleri tutmamasıydı. Shapur, Armenia yı işgal etti ve kendi oğlu Hormizd i wuzurg-arman šah Armenia nın büyük kralı olarak tahta çıkardı. Hormizd den sonra Narseh in Armenia kralı olması ve akabinde Sasani kralı olması, Armenia bölgesi krallarının (wuzurg-arman šah), Sasani tahtının birinci varisi oldukları iddiasını güçlendirmektedir.. M.S. IV. yüzyılda Sasaniler ve Romalılar arasında Roma yanlısı bir politika izleyen Ermeniler açısından durum, 363 yılında aleyhlerine olarak değişmiştir. Roma İmparatoru Julianus un İran seferi sırasında ölümü ve halefi Jovianus un yaptığı barış anlaşması çerçevesinde, Roma nın, Armenia bölgesi üzerinden büyük oranda elini çekmeyi kabul etmesi Ermeniler açısından tehlikeli olmuştur 11. Bundan kısa bir süre sonra Ermeni aristokratların kendi aralarında iktidar mücadelesine girişmeleri (ki Sasaniler bu tür mücadeleleri desteklemekten de geri kalmamıştır), krallığın hızla küçülmesine ve topraklarının önemli bir kısmının 387 yılında Romalılar ve Sasaniler arasında paylaşılmasına yol açmıştır. İyice küçülen Ermeni krallığı, son kral IV. Artaksias ın (422-428), Ermeni aristokratların talebiyle M.S. 428 yılında Sasaniler tarafından tahttan indirilmesiyle birlikte sona ermiştir. Ermeni tarihinde kraliyet gücünün sona erdiği M.S. 428 ile Sasanilerin tarih sahnesinden çekildikleri 640 lı yıllara kadar olan süre, özellikle yoğun Zerdüştlük propagandasıyla karşı karşıya kaldıkları bir dönem olarak hatırlanmaktadır. Mesela 438 yılında Sasani tahtına çıkan II. Yezdgerd in, Orta Asya daki sorunları yoluna koyduktan sonra, Armenia ve Kafkas Albania bölgesine (Hazar kıyısında) doğru harekete geçtiği ve yayınladığı bir buyrukla Zerdüştlüğü Armenia bölgesi halkına dayattığı ve hatta bölgenin resmi dini ilan ettiği bilinmektedir. Bu ferman, İran da canlanan Zurvancı eğilimlere ve Ermenilerin niçin yeniden Zerdüştlüğe döndürülmeleri gerektiğine ilişkin ilginç ipuçları vermektedir. Zerdüştlüğün bir kolu olan Zurvanism, Bizans Hıristiyanlık ideolojisine karşı geliştirilmiş bir Zerdüştlük yorumuydu. Yezdgerd in Armenia bölgesindeki bu yeni din dayatması, artık Hıristiyan olmuş naxararların isyan etmelerine neden oldu. Ermeni önde gelenler bu konu etrafında birleşemedikleri için, Mamikonian ailesinden Vardan

Geç Antikçağ da Ermeniler ve Hıristiyanlaşmaları 127 komutasındaki Ermeni güçleri 451 yılındaki Avarair savaşında yenilerek tamamen yok edildi. Savaş sonunda pek çok Ermeni İran a sürüldü. M.S. V. yüzyıl Ermeni siyasi tarihi açısından felaketlerle dolu ise de, Ermeni kültür tarihi açısından çok daha farklıdır, çünkü bugün de kullanılan Ermeni yazısı ilk defa bu yüzyılda Mesrop Mashtots tarafından düzenlenmiş ve bağımsız bir Ermeni yazılı kültürün oluşmasına zemin hazırlanmıştır. Agathangelos gibi anonim bir kaynağın ilk defa bu yüzyılda Ermenice olarak yazılmış olması bu bağlamda şaşırtıcı değildir. İran da Sasani hanedanının düşüşü ve Müslümanların VII. yüzyıl içerisinde hızla bütün doğu Akdeniz i kontrol etmeleriyle birlikte artık Ermeniler İslam dünyası içerisinde varlıklarını ve kimliklerini muhafaza ederek yaşamaya başlamışlardır. Ermeniler ve Hıristiyanlık Ermeniler 2001 yılında Hıristiyanlığı kabul edişlerinin 1700. yılını kutladılar. Buna göre M.S. 301 yılında Hıristiyanlığı kabul etmiş oluyorlardı ve doğal olarak da kendilerini ilk Hıristiyan devlet olarak önemsiyorlardı. Bu 301 yılı kronolojisi Türkçeye çevrilen ve Ermeni tarihiyle ilgili eserlerde Hıristiyanlık söz konusu olduğu zaman, geleneksel bir kabul olarak karşımıza çıkmaktadır. 12 Hâlbuki son dönemlerde bu konuya ilişkin yapılan akademik çalışmalarda 301 yılı makul olarak artık terk edilmekte ve 314 tarihi daha yaygın olarak öne çıkarılmaktadır. Bu iki tarihin yanı sıra 280 li yıllardan 290 lı yıllara kadar farklı alternatifler de bazen ileri sürülmektedir. Bu bağlamda burada, başlangıcından dördüncü yüzyılın başlarına kadar Ermenilerin Hıristiyanlıkla ilişkileri üzerine Eskiçağ literatüründen günümüze ulaşan bazı atıflara dikkate alınacak ve hem Ermenilerin yaşadığı bölgelerde Hıristiyanlığın yayılma kanallarına işaret edilecek hem de 301 ve 314 tarihlerini dönemin dini-siyasi yapısı çerçevesinde sorgulanacaktır. Klasik Yunan-Roma kaynaklarının Ermeniler ve Hıristiyanlık konusuna ilişkin atıflarının çok zayıf olduğunu belirtmeliyiz. Bilindiği gibi daha ortaya çıktığı miladın ilk yüzyılından itibaren Hıristiyanlığın Anadolu nun batı bölgelerindeki yayılma kanalları üzerine antik literatür çok çeşitli olmasına karşın, Ermenilerin yoğun olarak yaşadığı Anadolu nun doğu bölgelerinde, literatür kaynaklarda Hıristiyanların izini bulmak çok kolay değildir. M.S. IV. yüzyılın ilk çeyreği sonunda eserini tamamlayan ilk kilise tarihçisi Eusebius tan önce, Ermeniler ve

128 Prof. Dr. Turhan Kaçar Hıristiyanlık arasında ilişki kuran tek yazar Afrikalı Hıristiyan entelektüel Tertullianus tur. Tertullianus, Yahudilere Karşı 13 adlı eserinde İsa ya inanan milletleri listelerken Ermenileri de listeye dâhil etmektedir. Ancak Tertullianus un kaydı, tarihsel bir bilgi olmaktan ziyade, İncil in Resullerin İşleri bölümünde yer alan bir atfın (2.9-11) tekrarı mahiyetindedir 14. Eusebius un eserinde Ermenilerin Hıristiyanlığına ilişkin atıf çok sınırlıdır. Onun en önemli kaydı, M.S. III. yüzyılın ikinci yarısında bir İskenderiye piskoposunun muhataplarından birisinin de Meruzanes adlı bir Ermeni piskopos olması nedeniyledir 15. V. yüzyıl kilise tarihçilerinden ise sadece Sozomenus, çok kısaca Ermenilerin, Roma İmparatoru Constantinus döneminde (306-337), kralları Tiridates in aldığı ilahi uyarılar neticesinde Hıristiyan olduklarını yazmaktadır 16. Eskiçağ Ermenilerinin 301 yılında Hıristiyanlığı kabul ettikleri savının, dönemin Roma İran ilişkileri ve Roma İmparatorluğu nun dini siyaseti açısından sorgulandığı zaman, ne kadar temelsiz olduğu ortaya çıkacaktır, çünkü 301 yılında Hıristiyanlık Roma İmparatorluğu içerisinde henüz meşru din konumunu elde edebilmiş değildi. Dahası 301 yılında Roma İmparatorluğu nun doğu kanadını yöneten ve ilk Hıristiyan Ermeni kral Tiridates in hamisi olan Diocletianus ve onun astı Galerius Hıristiyanlığa hiç de sempatik değillerdi ve bu imparatorlar sadece iki yıl sonra 303 yılında Hıristiyanlığı Roma dünyasından tamamen silmek için bütün Hıristiyan metinlerin yakılmak istenmesi de dâhil büyük bir kovuşturmaya başlayacaklardı. Onun için, Hıristiyanlığın yasa dışı olarak görüldüğü bir rejimde, Ermenilerin illegal bir dini kanalı kullanarak Romalılarla olan ilişkileri geliştirmeleri çok mantıklı değildi. Hâlbuki Hıristiyanlığın Ermeni krallığı içerisinde meşru bir zemine kavuştuğu tarihi 314 veya daha sonrası olarak kabul etmek, dönemin Roma dini siyasetine paralel olarak alındığı zaman daha mantıklı görünmektedir. Diocletianus ve Galerius un başlattıkları Hıristiyan karşıtı sert politikalar 311 de Galerius un Hıristiyanlara özgürlük tanıyan fermanıyla sona ermiş ve 313 de Constantinus ve Licinius un ortak olarak yayınladıkları Milano fermanıyla Hıristiyanlığın Roma İmparatorluğu içerisinde meşru bir statü elde etmiş olması doğal olarak, Roma yanlısı Ermeni kralını da Hıristiyan karşıtı politikalarını terke zorlamıştır. Ermeni devletinin Hıristiyanlığı serbest bırakması bir yana, Ermeniler arasında Hıristiyanlığın hangi kanallardan yayıldığı sorusuna gelecek olursak, karşımıza iki kanal çıkmaktadır. Agathangelos a dayanılarak

Geç Antikçağ da Ermeniler ve Hıristiyanlaşmaları 129 oluşturulan geleneksel anlatıya göre, Ermenilerin Hıristiyanlaşması şöyle gerçekleşmiştir. Sasani kralı, Armenia nın Part asıllı kralı Khusrev i öldürmesi karşılığında, Anak adlı bir başka Part soylusuna bütün aile mülkünü iade edeceği sözünü verir. Anak Armenia ya gelir ve kral Khusrev le dost olur ve bir fırsatını bularak kralı öldürür. Khusrev in ve Anak ın ailelerinin karşılıklı katliamlarından sadece iki çocuk kurtulur: Husrev in Roma topraklarına kaçırılan oğlu Tiridates ve Anak ın Cappadocia Caesarea sına kaçırılan oğlu Gregorius, daha bilinen sıfatıyla Aydınlatıcı Gregorius. Zamanla her ikisi de Armenia ya geri dönerler, Tiridates, Roma İmparatoru Diocletianus un desteğiyle kral olur ve Caesarea dan bir yetişkin olarak dönen eğitimli ve Hıristiyan Gregorius ise Tiridates in hizmetine girer. İkilinin iyi ilişkisi Tiridates in, Gregorius u Tanrıça Anahit e kurban sunmaya zorlamasına kadar devam eder. Kurban kesmeyi reddeden Gregorius a işkence edilir ve bu işkence sırasında da gerçek kimliği, yani kralın babasının katilinin oğlu olduğu ortaya çıkar. İşkencelerden sonra Gregorius yılanla dolu bir kuyuya atılır. Bu arada Tiridates ülkesindeki Hıristiyanlara zulmetmeye başlar. Tiridates in zulmü Roma dan kaçıp Armenia ya sığınan otuz civarında bir grup bakireye uyguladığı şiddetle zirveye çıkar. Bunlardan birisine (Hiripsime / Ripsime) tecavüz etmeye kalkışan kral, günahlarından dolayı vahşi bir yaban domuzuna dönüşür. Tedavi arayışı sonuçsuz kalan kralın kız kardeşi (Khosrovidukht) rüyasında, kardeşini tutsak Gregorius dan başka kimsenin tedavi edemeyeceğini görür. Kralın adamları, Gregorius u on beş yıldır hapsedildiği kuyudan çıkarıp getirirler ve Gregorius, katledilen azizeleri kraliyet sarayının yakınına defnettirir ve oraya şapeller inşa ettirdikten sonra dua ederek kralı iyileştirir. Gregorius un azizeleri defnettirdiği yer, geleneğe göre Ermenilerin ilk ve en kutsal alanı ve günümüzde de modern Ermeni kilisesinin ana merkezi olarak kabul edilen Etchmiadzin veya modern adıyla Vagharshapat tır. Gregorius un elinden Hıristiyanlığı kabul eden kral, Agathangelos un anlattığına göre, derhal Armenia daki pagan tapınakları yıkmaya ve kiliseler inşa etmeye başlar ve böylece Ermeniler Hıristiyanlığı benimser. Agathangelos un Gregorius hakkında verdiği en önemli ayrıntılarda birisi de onun 314 yılında Caesarea da toplanan bir kilise meclisinde Armenia cathalicosluğuna atanmasıdır 17. Eskiçağ Ermenilerinin Hıristiyanlaşmasının bir diğer kanalı da güneyden gelen Süryani kültürüdür. Beşinci yüzyılın ikinci yarısında, Agathangelos un aşağı yukarı çağdaşı olan P awstos Buzand tarafından

130 Prof. Dr. Turhan Kaçar yazılan bir Ermeni Tarihinde bu kanala doğrudan dikkat çekilmektedir. P awstos, Urfa üzerinden gelen havarilerden veya yetmişlerden birisi olan Thaddaeus tarafından Hıristiyanlığın bölgeye getirildiğini ileri sürmektedir. Ancak P awstos Thaddaeus ile Gregorius arasında herhangi bir din adamından veya Hıristiyanlaştırma çalışmasından söz etmez. Dolayısıyla ortada iki yüz elli yıllık bir boşluk vardır. VIII. yüzyılda yazan Moses Khorenatsi (Khorenli Musa), P awstos un sadece söz ettiği Thaddaeus geleneğini detaylandırır ve Ermeni kilisesinin havarilerle mitolojik ilişkisini daha da ileri götürerek, on iki havariden olan Bartholomeus un da Ermenileri Hıristiyanlaştırmaya geldiğini ve hatta misyonu sırasında Armenia ülkesinde şehit edildiğini yazar 18. Havariler geleneğinin mitolojik veya tarihsel niteliği bir yana, Ermenilerin Süryaniler tarafından Hıristiyanlaştırmalarının en bariz ifadesi, her iki toplumun kahir ekseriyetinin monofizit Hıristiyan mezhebi benimsemiş olmalarında görülebilir. Ermeniler arasında Hıristiyanlık kuşkusuz top yekun bir kabul de görmedi. Ermeniler arada ve bölünmüş aidiyet durumlarının bir parçası olarak M.S. IV. yüzyılın başlarında Tiridates döneminde Sasani siyasi ve kültürel baskısına karşı Hıristiyanlığı benimsemesi üzerine Ermeni feodallerin (naxararlar) bir kısmı da Hıristiyanlığı kabul etti ve Sasanilere bağlı olan daha doğrusu Armenia nın eski Mazdacı / Zerdüşt geleneğine bağlı diğer feodallere (naxararlar) karşı Tiridates i desteklediler. Ermeni milli kimliği Hıristiyanlık aracılığı ile kurulduğu için, Ermeniler bu çok önemli olayı, eski pagan geçmişten bir kopuş olarak gördüler. Fakat Ermenilerin Hıristiyan olarak kimlik değiştirmesi hadisesine farklı bir gözle de bakabiliriz, yani Hıristiyanlığı kabul etmeyen Ermenilerin gözüyle. Hıristiyanlığı kabul etmeyen ve eskiçağ miraslarına bağlı kalanlar, Ermeni tarih yazıcılığında kötü, habis veya Ahura Mazda ya, Anahita ya ve Vahagn a tapanlar olarak lanetlendi. Hıristiyan tarihçiler ise onları genellikle Ermeni tarihsel hafızasından silmeye çalıştılar, istisnai durumlarda, eski geleneğe bağlı Ermeniler şer olarak nitelenip geçildi. Diğer yandan, Ermeni tarihsel materyalinde söz edilen Sasanileri destekleyen birkaç kötü naxarar ın aslında, yeni dinin (Hıristiyanlığın) aleyhine eskiçağ geleneğine sahip çıkanlar olduğu da ileri sürülebilir. Hâlbuki pek çok Ermeni aristokrat için, eski tarihleri, gelenekleri ve dinleri çok önemliydi ve yeni geleneklerin ve dinin (Hıristiyanlığın) benimsenmesi çok da kolay değildi. Nihayetinde bu Ermeni

Geç Antikçağ da Ermeniler ve Hıristiyanlaşmaları 131 asillerine göre, M.Ö. VI. yüzyıldan beri Ahura Mazda ya tapan Ermeni Mazdacıların gücünü kırarak batıdan yeni bir din kabul eden ve sapkın olan kral Tiridates in kendisiydi. Zerdüştlüğe düşman olan Hıristiyan Ermeni tarih yazıcılığına göre, Armenia pagandı, cahildi ve bölünmüştü, fakat IV. yüzyılın başlarında Hıristiyanlık kabul edildiği zaman, ortaya birleşik bir halk yani etnik kimlik çıkmıştı. Antik yazarların atıfları çerçevesinde, Ermeni kültürünün Pers ve Zerdüştlüğün bir parçası olduğunu savunmak mümkün olmakla birlikte, bazı tarihçilerin Ermenilerin kendilerine has bir Zerdüştlük anlayışına ve Ermeni tarzı bir yaklaşıma sahip olduğunu savunduklarına dikkat çekmekte önemlidir. Sonuç Sonuç olarak, şimdiye kadar ortaya konulan eskiçağ Ermenilerinin tarihsel bağlamları üzerine yapılan genel gözlemlere dayanarak, Sebeos un naklettiği Mauricius un mektubunun da gösterdiği gibi, Ermenilerin siyasal olarak iki büyük dünya arasına sıkışmış, ancak buna karşın kendilerini bu iki dünyadan siyasal, kültürel ve dinsel olarak farklılaştırarak varlıklarını korumayı başarmış oldukları görülmektedir. Ermeniler, Hıristiyanlaşarak İran dünyasına yabancılaşmışlar, ancak Hıristiyanlıkları ne komşuları olan Süryanilere ne de dönemin en büyük Hıristiyan devleti olan Bizans ın resmi Hıristiyanlığına benzemiştir. Ermeniler, Süryani kanalından Hıristiyan olmalarına karşın, bütünüyle Süryani kültürü içerisine de girmemişler ve farklı bir alfabe geliştirerek, çevrelerinde bulunan hem Süryani ve hem de Helen kültürün dışında kalmayı tercih etmişlerdir. Ayrıca monofizit teolojiyi benimsedikleri için, Bizans dünyasında yaygın olan Ortodoks anlayışın dışına çıkmışlardır. Bütün bunlar gösteriyor ki, Geç Antikçağ Ermenileri özellikle IV. ve V. yüzyıllarda özellikle çevrelerinde yaşayan toplumlardan ciddi biçimde farklılaşmışlar etnik bir kimlik kazanmışlardır. Strabon un, Ermeni ve İran kültürünün benzerlikleri üzerine gözlemleri, Hıristiyanlıkla birlikte köklü bir değişim geçirmiş görünmektedir. İran da özellikle Sasanilerin iş başına gelmesi ve kendilerinden önceki Parthlara nazaran daha merkeziyetçi bir örgütlenme içine girmeleri de Ermenilerin siyasal olarak İran dünyasından ayrılmalarına ve Roma ile daha yakın ilişki içerisine girmeleriyle sonuçlanmıştır. Bu bağlamda Ermenilerin eskiçağ tarihini anlamak hiç şüphe yok ki, Ortaçağa ve modern dönemlere yansıyan tarihlerinin daha kolay ve daha derinlikli olarak anlaşılmasına yardımcı olacaktır.