DİJİTAL DÖKÜMANLAR Dijital İnceleme Tutanaklarına İlişkin Panolar (PANO: 15) (PANO: 16) (PANO: 17) b- Elde Edilen Dokümanlar Dijital İnceleme Raporları WD marka WXCX07933853 seri numaralı boyutu 250GB olan hard disk, Birol BASARAN isimli şahsa ait, WD marka seri numarası WXCX07933853 olan hard disk üzerinde yapılan incelemede; 1- TABAN1.DOC isimli dosyanın TABAN1.DOC isimli MSword dosyası incelendiğinde; belgenin tamamının 1 sayfadan ibaret olduğu görülmüş olup Taban ın ABC si başlıklı söz konusu belgede Taban Hareketinin kimyasının açıklandığı, Taban Hareketi nin sadece sol kesimi kapsaması gerektiğini ve bir şeyler yapılabilmesi için sayısal çoğunluk elde etmelerinin gerekliliği aksi takdirde bu hareketin sadece bir tırnak işareti şeklinde kalacağı, şu an için hangi konularda anlaşılıyorsa o konular etrafında toplanmaları gerektiğinin belirtilmiş olduğu görülmüştür. İDDİANAME S: 1064 - KLASÖR:169 - SAYFA: 182 PANO: 18 PANO: 18 TABAN2.DOC isimli word belgesinin içinde; başlıklı 3 sayfalık yazıya bakıldığında, BİR BAŞKA SONBAHAR Birileri ülkeme birşeyler yapıyor. İnanın bana bu sonbahar çok farklı olacak. 1- Türkiye solu şu anda büyük bir kumarın başındadır ve rest çekmiştir. Eğer kaybederse çok uzun yıllar ve umutlar kaybolacaktır. Bu nedenle mevcut partilerden ve kadrolardan ümidini kesip Türkiye nin her yerinde platform, oluşum ve hareketler oluşturan gruplar kendi özerkliklerini koruyarak, tek bir çatı ve hedefte birleşmeleri,...elindeki silahı örgütlü olmadığı için kullanamamaktadır. Bu nedenle ilk hedef örgütlenmektir. Bir milyon kişiyi örgütlemek ilk somut hedeftir. Eğer böyle bir örgütlenmeyi başarabilirsek, - İstediğimiz gazetenin tirajında 200-300 binlik iniş çıkışlar yapabilir ve basında bunu bir koz olarak kullanabiliriz. - İstediğimiz kadroları yanyana getirebileceğimiz parti veya kadrolar için baskı yapabiliriz. - İki yüzlü işverenlerin mallarını protesto ederek onları kendi silahları ile vurabiliriz.
.Asıl hedefimiz altta örgütlenip bu baskı ve denetleme mekanizmalarını kurabilmek olmalıdır. Şu anda sayı olarak çok azız. Elimizdeki tek kaynak ise aklımızdır. Bunu çok iyi kullanıp sayımızı çoğaltmamız lazımdır. Bunun ilk şartı da Taylan ın önerdiği şekilde komiteleşip iş bölümü yapmaktır. Medyayı ne yapıp edip kullanmamız şarttır. Bunun için geliştirilecek bir stratejide üzerinde parti kimliği olmayan ama kamuoyunda saygı gören ve bilinen isimleri yanımıza çekmektir. Tüm bunları başarırsak, bu işleri yapanlar arasında pırıl pırıl temiz ve dürüst bir sürü arkadaşımızı yönetim kademelerine taşıma şansını bulup bunlarla gurur duyacağız ve destekleyeceğiz. şeklinde beyanların olduğu görülmüştür. Söz konusu BİR BAŞKA SONBAHAR başlıklı belgede Taban Hareketini güçlendirmek ve hedeflerine ulaşabilmek için iş bölümü yaparak hareket edip yönetim kademelerine kendi yandaşlarını getirerek kadrolaşma yönünde çalıştıkları vurgulanan hususların ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaç ve faaliyet alanlarıyla örtüştüğü anlaşılmaktadır. Ayrıca şüpheliler de elde edilen Devletin Yeniden Yapılanması dokümanın da devlet kademelerine sızılması şeklinde görüşlerin bulunduğu, ayrıca siyasi partilerinde yönlendirilmesi amaçlarıyla da örtüştüğü anlaşılmıştır. İDDİANAME S: 1064 - KLASÖR:169 - SAYFA: 182 PANO: 19 PANO: 18 PANO: 19 AÇIKLAMALARIMIZ: TABAN1.DOC ve TABAN2.DOC isimli word dosyaları Bu dosyalar müvekkilimizin 1994 1995 yıllarında katıldığı ve içinde çalıştığı Taban Hareketi ne yönelik yaptığı önerileri ortaya koyan belgelerdir.ek-23.taban1.doc ve TABAN2.DOC 27.03.l994 Yerel Seçimlerinde Ankara ve İstanbul da ilk defa Refah Partisi nin birinci olması, sol partilerin seçim öncesi tabanlarından gelen birleşme talebini görmezden gelerek birleşmemiş olmaları, her iki ilde de CHP, SHP ve DSP nin toplam oylarının Refah Partisi nin çok üstünde olması, sol tabanda büyük bir tepki yaratmıştır. Hatırlatmak gerekirse 1994 seçimlerinde; İstanbul Belediye Başkanlığı nı Refah Partisi adayı Recep Tayip Erdoğan %25,19 ile kazanırken, SHP %20,30, DSP %12,38 ve CHP %1,40 oy almışlardı. Görüldüğü gibi sol oylar %34 civarında olmasına karşılık Refah Partisi İstanbul Belediye Başkanlığı seçimini %25 oy ile kazanmıştı. Aynı şekilde;
Ankara da Melih GÖKÇEK,%27,34 oy oranı aldığı Ankara da, %26,89 alan SHP adayı Koral GÖYMEN i sadece 6.471 oyla geçmişti. Aynı seçimde DSP Ankara da %8,9 oy alırken, CHP adayı Ali DİNÇER de 30.000 civarında oy almıştı. Belki iddiası olmayan CHP seçime girmese Ankara yı Refah Partisi kazanamayacaktı. İşte bu manzarada sol eğilimli oyların toplamda daha çok olmasına rağmen partiler arasında bölünmesi, sol seçmeni kızdırmış ve ayağa kaldırmıştı. Türkiye nin her yerinde bazı platformlar ve siyasi birliktelikler kuruluyor ve partileri birleştirecek formüller aranıyordu. O tarihlerde ATV de yayınlanan Siyaset Meydanı adlı programda da sürekli bu konular tartışılmış ve o güne kadar politika dışında kalmış seçmen bile bir şeyler yapma gerekliliğini hissetmiştir. Taban Platformu bu ihtiyaçla bir araya gelen ve o zamanlar siyasi kimlik taşımayan çeşitli meslek gruplarından kişilerin oluşturduğu bir çalışma grubudur. Sol eğilimli katılımcılar oylarının bir daha boşa gitmemesi için, bir araya gelerek sayılarını çoğaltmayı, sol kanat partilerine birleşmeleri için baskı yapacak demokratik sivil güce erişmeyi amaçlamışlardır. Yapılan toplantılara zamanın, sanatçı, siyasetçi ve eğitim görevlilerinden kişiler davet edilmiş, Türk solunun toparlanması için neler yapılabilir konusu onlarla birlikte tartışılmıştır. (Örnek; Metin AKPINAR, Prof. Dr. Zafer ÜSKÜL, Erol TUNCER, Ercan KARAKAŞ vs.) Bir sene gibi bir sürede İstanbul, Ankara, İzmir ve Gebze de gruplar oluşmuş, eşgüdüm toplantıları yapılmış ve katılımcıların maddi katkısıyla TABAN adını taşıyan ortak bir gazete çıkarılmaya başlanmıştır.ek-24.taban Siyasal-Kültürel Taşlama Gazetesi nin 01.02.1995 sayılı baskısı Bu dönemde medya az da olsa platformun çalışmalarına ilgi göstermiştir.(milliyet ve Cumhuriyet Gazeteleri) Platform yapısında bir liderlik hiyerarşisi yoktur. Dönemsel sözcüler vardır. Daha çok kişilere ait bürolarda ve evlerde toplanılmıştır. Yeteri kadar katılımcı sağlanamaması ve maddi kaynak eksikliği grubun sürekliliğini kesintiye uğratmış, sonraki süreçte platform tamamen dağılmıştır. (1995 yılı sonlarında) TABAN2.DOC belgesi içinde yer alan Bir Başka Sonbahar adlı yazının ismi, bir ironiyi ifade etmektedir. Taban Platformu nun 1994 yılında gerçekleşen seçimlerden sonraki Sonbahar mevsiminde kurulmuş olması, bunun yanında bir sonraki yerel seçimlerin yeniden
kazanılması hususundaki beklentinin de yazı içinde belirtilmesi bunun açık bir göstergesidir. Bu edebiyatta sıklıkla kullanılan bir ifade yöntemidir. Savcıların bu yönteme özelikle iddianame içinde sıklıkla yer verdikleri görüldüğünden bu edebi ifade şekline çokta yabancı olmadıklarını düşünmekteyiz. Aynı yazı içinde geçen Elindeki silahı örgütlü olmadığı için kullanamamaktadır cümlesi, demokrasilerde ön koşul olan bir siyasi oluşumun içinde yer almak ve siyaset bilimindeki karşılığı ile bir Baskı Grubu olarak hareket etmek düşüncesini ifade etmektedir. Burada bahsedilen eldeki silah, sayısal çoğunluktan doğan koz anlamındadır. Zira hiçbir siyasi oluşum sayısal çoğunluğu arkasına alamadığı müddetçe başarıya ulaşamaz. Hükümetlerin seçim sonucu elde ettiği çoğunluk oylarıyla işbaşına gelmesi de bunun açık bir göstergesidir. Burada silah tabiri ile savcıların aklına gelen ateşli yâda kesici silahla hiçbir ilgisi yoktur. Halk arasında sıklıkla kullanılan bu tabirin koz anlamında kullanılmıştır. Ancak bu duruma aksi bir anlam yüklenilmiş olması, ancak ve ancak her türlü beyandan bir suç fiili çıkarmayı amaçlayan bir düşüncenin ürünü olabilecektir ki, bu durum toplumun demokratik gelişiminin önünde önemli bir engeldir. Yazı içinde geçen diğer hususların tamamı ise, demokrasilerde baskı grubu olarak nitelendirebileceğimiz, sendikalar ve işçi örgütlerinin fonksiyonel davranışlarına yönelik eylem planlarıdır. Zira demokrasilerde belli bir siyasi grubun söz sahibi olması halkın desteğini alması ve diğer siyasi rakipleri karşısında mutlak çoğunluğa sahip olabilmesi ile mümkündür. Bu çerçevede gerek aynı siyasi kulvarda parti içi demokrasi yollarını zorlayarak gerekse mevcut yasalar çerçevesinde faaliyet göstererek çoğunluk olmak amaçlı siyasi hareketler başlatmak ve buna ilişkin faaliyetlerde bulunmak bir suçun konusu olamayacak nitelikte ki meşru hareketlerdir. Bu iki yazının altında savcılık tarafından yapılan hedeflerine ulaşabilmek için iş bölümü yapılması, yönetim kademelerine kendi yandaşlarını getirmesi önerilerinin sözde Ergenekon Terör Örgütü ile benzeştiğinin söylenmesi ve irtibat kurulması sadece vicdan eksikliğini göstermektedir. Çünkü her siyasi hareket, dernek ve grup, iş bölümü yapar ve yönetim kademelerine kendi yandaşlarını getirmeye çalışır. Örneğin, MÜSİAD da iş bölümü yaparak çalışmış ve eski başkanını AKP Milletvekili yaparak devlet kademelerinde etkili bir isim haline getirmiştir. Bu benzeşmeden yola çıkarak MÜSİAD ı da sözde ETÖ ye bağlı bir sivil toplum örgütü yapabiliriz. Benzer şekilde kendi üyelerinden milletvekili çıkaran, sendikalar, meslek örgütleri ve odalar potansiyel birer sözde ETÖ kuruluşlarıdır. Çünkü onlarda müvekkilimizin
taban hareketine önerdiği gibi iş bölümleri yapmakta, kendi üyelerini milletvekili seçtirmekte ve bu yolla devlete sızmaktadırlar. Elde hiçbir somut veri ve delil olmadan sadece zorlama yorumlar yaparak insanları suçluymuş gibi göstermek ve zan altında bırakmak Türk Hukukuna yakışmamaktadır. Savcılık makamının daha dikkatli olması gerekmektedir. İddianameyi kabul eden heyetinde omuzlarında aynı sorumluluk vardır.