NÂHÎYE. NAHİYA, Osmanlı İmparatorluğunda coğrafî ve idarî mânada küçük veya büyük bir çevreyi ve bölgeyi bâzan da, çok geniş bir mıntakayı ifâde

Benzer belgeler
MÜTEFERRİKA. MUTAFARRİKA, Osmanlı d e v l e t i t e ş k i l â t ı n d a ve sar a y ı n d a bir türlü h i z m e t s ı n ı f ı t i a ( müteferrika

İÇİNDEKİLER GİRİŞ BÖLÜM 1 OSMANLI SARAYLARI. 1. Dersin Amacı ve Önemi Kaynaklar-Tetkikler... 2

TARİH BOYUNCA ANADOLU

TANZİMAT DÖNEMİNDEKİ İDARE DÜZENLEMELERİN KOCAELİ YE YANSIMALARI

GEÇMİŞTEKİ İZLERİYLE KAYSERİ

AVUKATLIK ÜCRET TARİFESİ 1941

OSMANLI DEVLETI NDE TAŞRA VE EYALET YÖNETIMI

OSMANLI MEDRESELERİ. Tapu ve evkaf kayıtlarına göre orta ve yüksek öğretim yapan medrese sayısı binden fazlaydı.

OSMANLI ARAŞTIRMALARI XII.

Yrd. Doç. Dr. Sezai SEVİM YAYIN LİSTESİ

AKÇAABAD VAKFIKEBĠR NÜFUS KÜTÜĞÜ - ( )

Madde 1 - Köylerin içme ve kullanma suyu ihtiyacı, DSİ Umum Müdürlüğü tarafından temin ve tedarik olunur.

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME TÜRK İDARE TARİHİ SORULAR

İstanbul Teknik Üniversitesi hakkında kanun : Kanun No: 4619 Kabul tarihi: 12/7/1944

1891 MANASTIR SALNAMESİNDE MANASTIR VİLAYETİ

KRONİK 1957 YILI MEVZUATI [*]

EĞİTİM EMEKÇİLERİ ÖRGÜTLENME TARİHİNDEN

MADDE sayılı Kanunun 20 nci maddesinin ilk fıkrası aşağıdaki şekilde

ŞURA-YI DEVLET Belgeler, Biyografik Bilgiler ve Örnek Kararlarıyla


Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Flash Anlatım Perşembe, 12 Kasım :53 - Son Güncelleme Çarşamba, 25 Kasım :14

Türklerin İslamiyeti kabul etmeleriyle birlikte hukuk sisteminde değişiklikler yaşanmıştır. Töre devam etmekle birlikte Şeri Hukuk ta uygulanmaya

DEMİRCİ TARİHİNİN KAYNAKLARI DEMİRCİ KAZASI ÇİFTLİKLERİ VE ŞEHİR NAHİYESİ KÖYLERİ TEMETTUAT DEFTERLERİ ( ) (DEĞERLENDİRME VE TRANSKRİPSİYON)

HER NEVİ MADEN OCAKLARINDA YERALTI İŞLERİNDE KADINLARIN ÇALIŞTIRILMAMASI HAKKINDA SÖZLEŞME

ADI SOYADI: SINIFI: NUMARASI: PUANI:

Karamürsel, Marmara Bölgesinde İzmir Körfezi nin güneyinde Kocaeli iline bağlı bir ilçedir.

Merkezi İdarenin Taşra Teşkilatı. Doç. Dr. Aslı Yağmurlu

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ

1-MERKEZ TEŞKİLATI. A- Hükümdar B- Saray

TC. ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI'NDA TAMAMLANAN TEZLER

Ölülerin muayenesi ve defin ruhsatlarının verilmesi, fert. toplum ve çevre sağlığının açısından önem arz etmektedir.

AVUKATLIK ÜCRET TARİFESİ 1947

ÖZGEÇMİŞ Profesör Tarih/Yakınçağ Celal Bayar Üniversitesi Fen Edebiyat Fak. 2014

Yer Esnaf/Dükkan İsim Nefer Aded Arşiv İsmi

2) Osmanlı Eyaletinden Üçüncü Bulgar Çarlığına, Kitabevi Yayınları, İstanbul 1996

T.C. PALANDÖKEN İLÇE BELEDİYESİ MECLİS KARARI

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 5

269 NUMARALI İCMAL DEFTERİNE GÖRE ACLUN Ünal TAŞKIN * ACLUN ACCORDİNG TO THE İCMAL DEFTER NUMBERED 269

Adı Soyadı: Ertan GÖKMEN Doğum Tarihi: 1967 Öğrenim Durumu: Doktora Öğrenim Gördüğü Kurumlar: Öğrenim Durumu Bölüm/Program Üniversite Yıl

C D E C B A C B B D C A A E B D D B E B A A C B E E B A D B

KÖY İÇME SULARI HAKKINDA KANUN

İ4Ğ Karadeniz Boğazı Tahlisiye İdaresinin 1928 senesi İnıiee kaıiünüüa ıniizeyyel kanun

YANYA MÜSLÜMAN MEZARLIKLARI NASIL YOK EDİLDİ? BAKİ SARISAKAL

(1983) Genel Nüfus Sayımı: Nüfusun Sosyal ve Ekonomik Nitelikleri; , 05 Amasya. Ankara: Devlet İstatistik Enst. Yay..

- 354 İstatistik umum müdürlüğü teşkilâtı hakkında kanun

T.C. SAYIŞTAY BAŞKANLIĞI

T.C KİLİS 7 ARALIK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS DERS İÇERİKLERİ I. DÖNEM

BAZI VARLIKLARIN MÝLLÝ EKONOMÝYE KAZANDIRILMASI HAKKINDA KANUNA ÝLÝÞKÝN GENEL TEBLÝÐ Çarþamba, 17 Aralýk 2008

Karar Tarihi : Karar Numarası : 88

Birinci Bölüm : İşletme faaliyetlerinin muhtelif safhmları 1

ASKİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ HUKUK MÜŞAVİRLİĞİ KURULUŞ GÖREV VE YETKİ YÖNETMELİĞİ

Tel: Fax: ey.com Ticaret Sicil No : Mersis No: (1) SAYILI TARİFE

BALIKESİR KAZASI ( )

Sultan Abdulhamit in hayali gerçek oldu BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU B İ L G İ. NOTU BALKANLAR 2 de İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI

XVI. YÜZYILDA ACLUN ŞEHRİ VE KASABALARININ NÜFUSU * ÖZET

KOCAELİ TARİHİ AÇISINDAN ÖNEMLİ BİR KAYNAK: DERDEST DEFTERLERİ

Tanzimat tan Cumhuriyete Osmanlı da Mülki İdare 1 Nazım KARTAL 2. Özet

ARPALIK, Osmanlı imparatorluğu teşkilâtında, devlet tarafından, muhtelif zamanlarda muhtelif tatbik şekillerine göre, belli başlı idare ve saray

BÜTÇE ve MALİ KONTROL GENEL MÜDÜRLERİ

ÖZGEÇMİŞ. Öğrenim Durumu Bölüm/Program Üniversite Yıl

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876)

SAYI OSMANLI ARAŞTIRMALARI

YAZI İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜNÜN TARİHİNDEN 31,12,2003 TARİHİNE AİT ÇALIŞMALARI

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 4

1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu ve Meskenlerin Haiz Olacakları Sağlık Şartlarına Ait Talimatta bu şartlarla ilgili hususlar belirtilmiştir.

Koca Mustafa Reşid Paşa

Yok edilecek evrak hakkında kanun lâyihası ve Dahiliye Encümeni mazbatası (1/288)

İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, Yakınçağ

Fevzi Karamuc;o TARIH 11 SHTEPIA BOTUESE LIBRI SHKOLLOR

T.C. SİVAS BELEDİYESİ HUKUK VE MEVZUAT KOMİSYONU RAPORU. Sayı :6 14/03/2018 Konu :Yönetmelik Değişikliği MECLİS BAŞKANLIĞINA (KOMİSYON RAPORU)

BURSA SU VE KANALİZASYON İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 1.NCİ HUKUK MÜŞAVİRLİĞİ KURULUŞ-GÖREV VE YETKİ YÖNETMELİĞİ

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ

ÇERKEZKÖY BELEDİYESİ YAZI İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ NE AİT TEŞKİLAT GÖREV VE İŞLEYİŞİ HAKKINDA YÖNETMELİK İKİNCİ BÖLÜM AMAÇ, KAPSAM, HUKUKİ DAYANAK, KURULUŞ

10. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

IL ö z e l İDARELERİ

TÜRKİYE HÜKÜMETİ İLE MİLLETLER ARASI ÇALIŞMA TEŞKİLATI

Öğrenim Gördüğü Kurumlar: Öğrenim Durumu Bölüm/Program Üniversite Yıl

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... V TABLOLAR LİSTESİ... XI ŞEKİLLER LİSTESİ... XIII FOTOGRAFLAR LİSTESİ... XIV KISALTMALAR... XV GİRİŞ...

80 NOLU SÖZLEŞME. Bu tekliflerin, bir milletlerarası Sözleşme şeklini alması lazım geldiği mütalaasında bulunarak;

BUCAKLARIN ĠġLEVSĠZLEġTĠRĠLMESĠNDE MERKEZĠN/MERKEZĠ SĠYASETĠN ROLÜ

VERGÝ USUL KANUNU Cumartesi, 07 Mart 2009

En İyisi İçin. I. Kanun-u Esasi gerçek anlamda anayasa bir monarşi öngörmemektedir. (x)

YEREL YÖNETİMLERİN TARİHÇESİ

EBUTAHİR KAZASI NÜFUS VE TOPLUM YAPISI 1834 M (1250 H.) Salih AKYEL 1

İCRA ve İFLÂS KANUNU

PLAN VE BÜTÇE HİZMETLERİ KOMİSYONU RAPORU

Vilâyet Kanunlarına Göre Sancak (Livâ) İdare Meclisleri

2015 Yılı Yargı Harçları

KĐTAP TANITIMI / BOOK REVIEW Mehmet Zahit YILDIRIM, Osmanlı Devleti nde Jurnal Teşkilatı ( ) *

ELAZIĞ TAPU MÜDÜRLÜĞÜ NDEKİ TAPU KAYIT DEFTERLERİNİN HARPUT TARİHİ AÇISINDAN ÖNEMİ

OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

4081 SAYILI ÇİFTÇİ MALLARININ KORUNMASI HAKKINDA KANUN UYGULAMASI

Ali Efdal Özkul KIBRIS'IN SOSYO-EKONOMİK TARİHİ ( ) *dipnot

Süleyman DEMİRCİ. Anahtar Kelimeler: Trabzon, Giresun, Keşap, Görele, Defterleri, 17. Yüzyıl [15]

T.C. DARICA BELEDİYESİ MECLİS KARARI. Birleşim : 1 Oturum : 1. Abdullatif ÖZKAN, Cafer T. DEMİRDAŞ,A. Hakan HOCAOĞLU (İZİNLİ) Yakup KAYA(katılmadı)

TASARRUF SANDIKLARI NİZAMNAMESİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

213 SAYILI VERG USUL KANUNU VERGİ USUL KANUNU

BAŞMAK, bir nevî ayak kabı; evvelce deriden yapılmış üstü açık ayak kabı ( sandal) cinsini ifade ettiği hâlde, sonraları umumiyetle pabuca

14 Türk mevzuatında ticari senetler Bibliyografya... 1 Ehemmiveti... IV. POLİÇE (Genel olarak) ' 65

Transkript:

NÂHÎYE. NAHİYA, Osmanlı İmparatorluğunda coğrafî ve idarî mânada küçük veya büyük bir çevreyi ve bölgeyi bâzan da, çok geniş bir mıntakayı ifâde eden, XIX. asrın ikinci yarısından itibaren de, idarî teşkilâtta mülkî taksimatın en küçük parçasını bildiren bir ıstılah ve t â b i r d i r. Lügat mânası itibârı ile, esasen, yan, kenar, taraf, cânib" mânalarını ihtiva ettiği için, gerek bu anlamda ve gerek teşrih ilminde vücûdun mahdut ve muayyen bir kısmını ifâde hususunda da kullanılırdı. Msl., nâhiye-i enfiye",»sadrın nâhiye-i ulyâsı" gibi... Bu kelimenin XV. asırda, bir livanın, muayyen bir şehir, kasaba veya büyükçe meskûn bir mahal ile bunlar etrafındaki bölgelerini işaret eden dîvân", cemâat", «vilâyet" tâbirlerinin yanı-sıra ve bâzan bunların müteradifi olarak, kullanıldığı görülmektedir. 1455'te eyâlette rûm tahririnde Tokat, Sivas, Zile, Artuk-âbâd, Turhal birer nahiye olarak gösterildiği hâlde, Kazâbâd Tokat nahiyesine bağlı bir divân, Hafik, Sivas nahiyesine bağlı bir vilâyet ( vilâyet-i Havik ez nâhiye-i Sivas ), Turhal yürükleri ise, bir cemâat ( cemâat-i yürükân-ı Turhal) olarak tahrir edilmişlerdi ( krş. Başvekâlet arşivi, Kâmil Kepeci tasnifi, defter, nr. 2, keza, Afşar divânına bağlı bir nahiyeden bahseden 821 tarihli bir vesîka için bk. ayn. arşiv, Fekete tasnifi, nr. 6 ). 1485'te aynı mın-takanın tahririnde vilâyet" tâbiri yerine de nahiye kullanılmış, diğer yandan, Sivas, Tokat, Zile gibi şehir ve kasabalar hem bizzat şehir ve kasaba ( Nefs-i Tokat, Nefs-i Zile...) olarak, hem de bu şehre bağlı bölge gibi ( nâhiye-i Zile, nâhiye-i Sivas ) tahrir olunmuşlardır. Bu kelimenin cem'i olan nevâhî tâbirine XV. asırdan itibaren tarih kaynakla3» NAHİYE. rımızda ve vesikalarda sık-sık Taşlanmaktadır ( msl.

nevâhî-i Sinob" veya Niş şehri nevâhisinden Yellü- Yurd" gibi ifâdeler için bk. Dursun Bey, Târih Abu 'l- Fath, s. 89 v.d.). XVI. asırda bu tâbir, bir sancağın yine muhtelif kısımlarını bildiriyor, ayrıca, aynı livanın bu isimdeki merkezî bölgesini de ifâde ediyordu ki, msl. Cermen livasının Cermen nahiyesinden başka, Ergene, Hasköy, Akçe-Kızan-lık v.b. gibi, diğer kısımları birer nahiye idiler. Keza, bir eyâletin paşa livası ile bu livanın merkezi ve belli-başlı şehirlerinin bölgeleri de birer nahiye itibâr olunuyordu. Rumeli eyâletinin paşa livası, birinci planda, Edirne, Selanik ve Üsküp nahiyelerini ve bu nahiyeler de, kendilerine, idarî ve mutlak mânada olmamakla beraber, bağlı, diğer daha küçük nahiyeleri ihtiva ediyor, msl. Selanik nahiyesinde Avrat-Hisarı, Timur-Hisar, Serez, Zihne, Nevrekob v.b., Üsküb nahiyesinde de Kalkandelen, Kır-çova, Köprülü gibi yerler hem Paşa livasına bağlı birer nahiye, hem de bu büyük merkezlerin mülhakatı mânasında ve daha küçük mikyasta bir bölgeyi ifâde eden nahiyeler olarak gösteriliyordu (tafsilât için bk. Başvekâlet arşivi, Kâmil Kepeci tasnifi, 952 tarihli ve 285/6 numaralı defter, tür. yer.; Tayyib Gökbilgin, Edime ve Paşa livası, s. 8, 18 ve tür. yer.). Diğer taraftan, aâhiye tâbirinin, yine XVI. asırda, hem bir livanın aynı adı taşıyan kazasının bir nahiyesini ( msl. Vize livasının Vize kazasının Hatunili nahiyesi" veya nâhiye-i Dömeke an kazâ-i Çatalca der livâ-i Inebahtı" gibi, krş, yukarıda zikredilen defter ve eserler ), hem Irak, Bosna, Dubrovnik gibi çok geniş mmtaka ve eyâletleri ( msl. Ebû Rîş oğlunun gezipdolaştığı yerler olarak Irak nahiyesi", başka vesileler ile Bosna nahiyesi" ve Dubrovnik nahiyesi" gibi, 967 ve 984 tarihli hükümler için bk. Mühimme defteri, nr. 4, hüküm numaraları 20 ve 895 ; Mühimme defteri, nr. 28,

hüküm nr. 971 ), hem de İstanbul 'da üç dört mahalleden müteşekkil bir semti ve umumiyetle mâruf bir camiin muhit ve mahallelerini işaret ve ifâde ettiği (msl. nâ-hiye-i câmi-i ibrahim Paşa Çandarlı, nâhiye-i cami el-merhum Mahmud Paşa gibi) görülmektedir. Bir livanın beldeleri veya kaleleri haricindeki yerler o livanın nahiyeleri addolunduğu gibi, bâzı hâllerde, bir sancağın bir kısım nahiyeleri ayrılarak, yeni zaptedilen ka-le'er ile birlikte, başka bir sancak teşkil ediliyordu ( krş. Celâl-zâde Koca Nişancı Mustafa Çelebî, Tabakât al-mamâlik fi daracst al-ma-sülik, Univ. kütüphanesi ; Peçevî, I, 193, 250 ). Kanûn-nâme-i âl-i Osman, bâzı nevî resim ve vergilerin cins ve mıkdarınm Anadolu eyâletinde muhtelif nahiyelere göre nasıl değiştiğini lesbit ettiği gibi, Bolu havâlisinde yedi divân" nâmı ile anılan idarî ve kazâî bölgeyi de bir nahiye telakkî etmektedir ( krş. Sultan Süleyman kanûnnâmesi, TOEM ilâvesi, s. 28 v.d., 33). Keza, bâzan dirlik sahipleri ile canbazlar, yürük ve tatarlara âit teşkilât ve bunların eşkinci yamakları da Rumeli eyâletinin muhtelif sancaklarında, muhtelif nahiyelere göre, tahrir edilmiş ve bir nizâm altında tutulmuşlardı (krş. Peçevî, I, 126; Tayyib Gökbilgin, Rumeli'de yürük ve tatarlar, tür. yer.). Yine XV. ve XVI. asırlarda, her hangi muayyen bir bölgeye alem olmak üzere, bir kadılık mıntakasının, yâni bir kazanın isimleri belli nahiyeleri olarak, msl Adana taraflarında Afşar divânına bağlı bir nahiyede bazı araziden, keza Bayramlu kazasının Yalman" ve Demirci kazasının Borlu" nâhiyelerindeki halkın şikâyetlerinden, Arnavutluk livasında Tepedelen nahiyesindeki bir kısım köylerden bahsolunduğu veya sancak ismi doğrudan-doğ-ruya zikredilmeksizin, bâzı

büyük merkezlere ( msl. Konya, Kayseri gibi ) tabî muayyen nahiyelerden ve bunların köylerinden şu veya bu türlü bilgiler verildiği de görülmektedir (krş. h. 821, 850, 901, 910, 936, 953 tarihli vesikalar için bk. Başvekâlet arşivi, Fekete tasnifi nr. 6 ve 9, 34, 48, 112, 235, 299). Bir kadının idarî ve kazâî bölgesi oian kazalara tabî köyler, bâzan nahiyeler hâlinde guruplandırı-larak, buralara, adlî ve idarî işlerini mahallinde yürütmek üzere, bu kazanın kadısı tarafından kendi adına naipler tâyin olunduğu da vâkîdir. Bu nahiyelere naipleri re'sen o kazanın kadısı yollamakta idi. Keza bu gibi hâllerin sık-sık vuku bulduğu XVI. asır sonlarından itibaren, serbest yerlerde başkariyelerinin etrafında, kitle hâlinde, serbest olmayan yerlerde de, guruplar hâlinde toplanan köylerin teşkil ettikleri bu gibi nahiyelere, asayişlerini te'min için, serbest ise dirliğin sahibi, değil ise, sancak beyi tarafından su-başılar gönderilirdi ve bunlar kadının yolladığı naiplerin emrinde bulunurlardı (tafsilât için bk. Mustafa Akdağ, Osmanlı müesseseleri hakkında notlar, Dil ve tarih-coğrafya fakültesi dergisi, 1955, XIII, sayı 1 2, s. 27 51). Tanzimattan sonraki devirde, Fuad Paşa 'nın sadâretinde ( 1280/1281 ) vilâyet usûlünün devletin mülkî ve mâlî idaresini zapt ve rapt altına alacağı düşünüldüğü sırada ve yeni mülkî taksimatın esâsları konulurken, üç eyâletin birleştirilmesi ile teşkil edilen Tuna vilâyetinin idaresi, Midhat Paşa 'nın sancak, kaza ve nahiyelerin yeniden tanzim ve tensiki hususunda yaptığı nizam-nâme ile, bu sahadaki İslâhat NAHİYE NAHŞEB. 39 esâs oldu. Bu cümleden olarak, 7 cemâziyel-âhır 1281 tarihinde tanzim olunan Viîâyât nizam-nâmesinin 4.

maddesi, bâzı köy topluluklarından hâsıl olan küçük dâirelerin mevkileri dolayısı ile, müstakil kaza olamadığını, diğer bir kazaya ilhak ile idare edildiğini ve bunların birer nahiye itibâr kılındığını tesbit etmektedir. Daha sonra 29 şevval 1287 ve kânun II. 1286 tarihli îdâre-i umûmiye-i vilâyât nizam-nâmesi ile daha sonra 11 rebi-ülevvel 1293 ve 25 mart 1292 tarihli Idâre-i nevâh! nizâmnâmesi mülkî taksimatta açıkça dört derece kabul ederek, nahiye dâirelerinin teşkil ve taksim suretini bütün teferruatı ile bir nizam altına aldı. Bunlara göre, her kazanın mülhakatından olan kariye ve çiftlikler v.b. müteferrikhâneler kurb ve civar ve münâsebetlerine göre, nahiye dâiresi nâmı ile müteaddit dâirelere taksim olunacak, nahiye dâireleri ya tek-tek veya toplu olarak teşkil edilip, birinci hâlde bu dâire 200 veya daha fazla hanelik köylerden mürekkep olacak, ikinci nevî nahiye dâiresinin ise, 200 haneyi bulacak derecede bir kaç köy ve mahalden mürekkep olması lâzım gelecek idi. 1287 tarihli nizamname, bir nahiye dâiresine dâhil olacak kariye ve çiftliklerde en az 500 erkek nüfus bulunmasını şart kıldığı ve aksi takdirde böyle yerlerin nahiye itibâr olunamıyacağını tesbit ettiği hâlde, 11 rebiülevvel 1293 tarihli ıdâre-i nevâhî nizam-nâmesi bn kaydı kaldırmış, ancak, nahiye dâiresini teşkil edecek köylerin nahiye merkezine nihayet üç saat mesafeden ( 15 km. kadar) uzak olmamasının karar altına alındığını bildirmiştir. Bu nizam-nâme aynı zamanda, nahiye dâirelerinin idaresini bir müdür ile seçilmiş dört azadan mürekkep bir meclise bırakmış, bu azadan birinin müdür muavini, birinin de kâtip olacağını, müdür ve meclisin seçim şekli ile bunların vazifelerini tesbit etmiş idi (tafsilât ve 28

maddelik bu nizam-nâme için bk. Düstûr, I, 637 v. dd.; III, 33 47). Bu karar ve nizamların tatbikatı olarak, Anadolu ve Rumeli vilâyetlerinin kazaları nahiyelere ayrılmış ve nahiye merkezlerinde hükümet konakları ile karakolhâneler te'sis edilmiş (misâl için bk. Manastır vilâyeti salnamesi, birinci defa, 1305, tür. yer.) ve her nahiye müdür ve muavinleri ile meclis azaları tesbit olunmuş idi ki, gerek müdür ve muavinleri, gerek azaları, bâzan kısmen, bâzan da tamamen müslüman unsurlardan meydana gelebilmekte idi (misâl için bk. Edirne vilâyeti sâl-nâmesi, yirminci defa, 1310, tür. yer.; vilâyet sâunâmeleri, bu devirde, her vilâyet ve kazaya bağlı nahiyelerin mevkiini, köylerini, nüfusunu ve merkez nahiyelerini birer-birer gösterdiği gibi, nâhiyelerdeki naip vekillerini, vergi kâtiplerini ve zabıta me'mûrlarını da kaydetmektedir. Misâl için bk. 1308 hicrî senesi Aydın vilâyeti salnamesi, tür. yer.; 1325 senesi Hüdâvendigâr vilâyeti salnamesi, tür. yer.). Meşrûtiyet devrinde, "329 tarihli İdâre-i umûmiye-i vilâyât kanunu, 1281, 1285 ve 1293 tarihli nizamnâmelerin nahiyeler ile ilgili hükümlerini değiştirmiş idi ki, bu durum, cumhuriyet devrinde de devam etti ve 1340 tarihli Teşkilât-ı esâsiye kanununun 89. maddesi mülkî teşkilâtta nahiyeleri kasaba ve köylerden terekküp eden idarî bir birlik olarak tesbit ve kabul eyledi ( 192611927 Türkiye cumhuriyeti devlet salnamesi, tür. yer.). Bugün, nahiye müdürü vali tarafından tâyin edilmekte olup, kaza kaymakamlarına tabî bulunmaktadır. İdarî hususlardan başka, ver gilerin tahsili ile mahkeme ilâmları ve hüküm lerinin tatbik ve icrasında da vazifeleri yar

dır. ( M. TAYYİB GöKBİLGİN.)