7. İSTANBUL BULUŞMALARI ALTÜST İSTANBUL. Yayına Hazırlayanlar. Tahsin GÜNGÖR. Murat ÖLMEZ. Ece Özden PAK. Ekim, 2013 İSTANBUL



Benzer belgeler
6 TEMEL İLKESİ. 1 Bilgi 2 Bilinç 3 Buluşma 4 Beklenti 5 Belirsizlik 6 Benimseme

İmar Hakkı Transferi Çalıştayı 29 Kasım'da!

2018 yılı ETKİleşim program ve etkinliklerimize katılımın her zamankinden daha fazla olacağı umudu ile ETKİli yıl diliyoruz. A. Faruk Göksu Sıla Akalp

Bu çalış a, Şehir Pla cıları A.Faruk GÖKSU ve Sıla AKALP tarafı da hazırla ıştır. Kentsel Strateji- Kentsel Vizyon Platformu

KENTSEL DÖNÜŞÜM SÜRECİ VE PROJE ORTAKLIKLARI

Sivil Toplum Geliştirme Merkezi KATILIMCI DEMOKRASİDE YEREL YÖNETİM-STK İŞBİRLİĞİ 1. TOPLANTI

ZORLUKLAR, FIRSATLAR VE STRATEJĐLER

DESTEK Platformu DESTEK Platformu, Gönüllülük esaslı yerinde dönüşüm modelinin yaratılması için;

ÖMER GÜNEY CHP MENEMEN BELEDİYE BAŞKAN A.ADAYI

Yaşam Boyu Öğrenme, Araştırma ve Uygulama Merkezi nin ilk şubesi Bodrum da

TÜRK PSİKOLOGLAR DERNEĞİ MERKEZ TRAVMA BİRİMİ GEZİ PARKI EYLEMLERİNDEN ETKİLENENLERE YÖNELİK PSİKOSOSYAL DESTEK ÇALIŞMALARI. 1 Haziran-30 Ağustos 2013

KENTSEL PLANLAMANIN TEMEL NİTELİKLERİ

İSTANBUL BÖLGE PLANI. 27 Haziran 2013

Şiddete Karşı Kadın Buluşması 2

Amasya da Kadın İstihdamının Artırılmasına Destek Projesi. Ülker Şener 1 Temmuz 2011, Amasya

ETKİ VİZYON TASARIM ETKİ ATÖLYESİ

İnsan-Mekân İlişkisi Bağlamında Yaşlı Dostu Mekânlar

TBD Antalya Şube Başkanı Akyelli: Özellikle yazılımcıların yatırımlarını Antalya da yapmamaları için hiçbir neden yok

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

KENTLERİN YENİLENMESİNDE TÜRKİYE DENEYİMİ GYODER GAYRİMENKUL ZİRVESİ 2010

7. dönem çalışma raporu ÜYE TOPLANTILARI. EMO Kocaeli Şubesi

durak durak durak durak

UCLG-MEWA Akıllı Şehirler Komite Toplantısı Raporu. Konya. 8 Eylül 2015

20-22 Ekim 2017 / Esenler - İSTANBUL

Arkitera Mimarlık Merkezi AŞ Adına Sn. Ömer Yılmaz dikkatine,

BÖLGESEL TİCARET TOPLANTISI İZMİR

* Kuruluşunuzun Adı. 1) STK ya İLİŞKİN BİLGİLER 2) 1. BAĞLANTI KİŞİSİNE İLİŞKİN BİLGİLER. Page 1


2008 YILI FAALİYET RAPORU

DESTEK Platformu 3 ÇAĞRI. Demokrasi Ekonomi Strateji Toplum Eşitlik Katılım. 1.Çağrı. 2. Çağrı. 3.Çağrı

Biliyoruz, uyguluyoruz, öğretiyoruz.

SPoD İnsan Hakları Örgütlerinin Kasım Ayı Buluşmasına Katıldı. SPoD Nefret Suçları Yasa Kampanyası Platformu nun Basın Açıklamasındaydı

SPONSORLUK BİLGİ DOSYASI

Kente katbekat değer katan uzmanlık:

DİKMEN BÖLGESİ STRETEJİK GELİŞİM PLANI

Prof. Dr. Zerrin TOPRAK Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi

Trans Terapi ve Dayanışma Grubu Toplantılarının Yedincisi Gerçekleşti. SPoD CHP Beyoğlu Belediyesi Başkan Aday Adayı Gülseren Onanç ile görüştü

Ana Sponsor. Altın Sponsorlar.

ÜÇÜNCÜ TÜRK KENEŞİ İŞ FORUMU. (24 Ekim 2014, Nahçıvan) TÜRK KENEŞİ GENEL SEKRETERİ RAMİL HASANOV UN İŞ ADAMLARINA HİTABI

YEREL YÖNETİMLERDE STRATEJİK PLAN ve UYGULAMA ÖRNEKLİ PERFORMANS ESASLI BÜTÇE. Dr. Ali İhsan ÖZEROĞLU Hatice KÖSE

Örnek ÇalıĢma 1 ÖĞRENME ġekġllerġne VE SEVĠYELERĠNE GÖRE FARKLILAġTIRILMIġ EĞĠTĠM Sevgi DENĠZ Güzin Dinçkök Ġlköğretim Okulu, Sınıf Öğretmeni Özet:

TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI DİYARBAKIR ŞUBESİ 16. DÖNEM ÇALIŞMA RAPORU TEMSİLCİLİKLERİMİZDEN

Üniversiteler İş Sağlığı ve Güvenliği Platformu İzmir KOÇ ÜNİVERSİTESİ

BEK. BEK Analizi. Kentlerin Geleceği. Birikim Bereket Beceri Bakış Büyüme Beklenti. Kimlik Koruma Kapasite Kalkınma Katılım Kurgu

Şiddete Karşı Kadın Buluşması I

TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi 37. Dönem Çalışma Raporu. TEMSĠLCĠLĠK ve ÜYE TOPLANTILARI

ŞUBAT 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

12. MĐSYON 13. VĐZYON

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

KENTSEL TASARIM ve KATILIM

Yayına Hazırlayan Serhat YILMAZ. T.C. İstanbul Aydın Üniversitesi İmtiyaz Sahibi Dr. Mustafa AYDIN İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı

T.C. İSTANBUL KALKINMA AJANSI

YEREL ÇEVRESEL PLANLAMA

KENTSEL DÖNÜŞÜM ÇALIŞMASI ŞUBAT 2015

6. Uluslararası Sosyal Güvenlik Sempozyumu İzmir de Başladı

Hepinizi Şahsım, Yönetim Kurulum ve etkinliğe emeği geçenler adına selamlıyorum.

Türkiye de Stratejik Çevresel Değerlendirme: İhtiyaçlar, Zorluklar ve Fırsatlar

Belediyemizce yürütülen kentsel dönüşüm çalışmaları 5393 sayılı belediye kanununun 73. maddesi kapsamında yapılmaktadır.

Vizyon Siyasi Kalkınma Merkezi tarafından düzenlenen Filistin Ulusal Projesi Görüşler ve Perspektifler Sempozyumu Filistin in çeşitli kesimlerinden

Kentsel Dönüşüm ve Sulukule Çocuk Atölyesi

Herkes katılabilsin diye... Mahalle sakinlerinin katılımını sağlamanın yolları ve geniş katılımı sağlamanın temel kuralları için tavsiyeler

Başka Bir Okul Mümkün Derneği 1 SENEDE BBOM. Şubat Şubat 2019 ÖĞRETMEN DESTEK ÇALIŞMALARI TOPLULUK OLMA ÇALIŞMALARI YAYGINLAŞMA BBOM MODELİ

BURS ÖNCESİ BİLGİLENDİRME SEMİNERLERİ

Kadın Dostu Kentler Projesi. Proje Hedefleri. Genel Hedef: Amaçlar:

ÇEVRENİN GENÇ SÖZCÜLERİ

BEC Kasım 2015 İzmir. Sponsorluk Dosyası

ORTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ UZMANLIK EĞİTİMİ PROGRAMLARINI DEĞERLENDİRME ANKETİ

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve Milletlerarası Ticaret Odası Değişen Küresel Ekonomi ve Türkiye Toplantısı 7 Mart 2014, İstanbul

MARDİN YDO 2011 YILI 6 AYLIK FAALİYET BRİFİNGİ

SPoD LGBTİ, Cumhurbaşkanlığı Seçimlerini İzledi. Trans Terapi Toplantıları Devam Ediyor

Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 60

MİAD 59. AYLIK TOPLANTISI GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI BÜLENT TÜFENKÇİ NİN KATILIMI İLE TERTİP EDİLDİ

HABER BÜLTENİ /NİSAN 2015

KENTSEL POLİTİKALAR II. Bölüm

ENDONEZYA MALEZYA TİCARET HEYETİ (27 Mayıs 1 Haziran 2012)

Temiz üretimin altı çizilmeli ve algılanması sağlanmalıdır

ELEKTRİK İLETİM SİSTEMİ MÜHENDİSLERİ DERNEĞİ STRATEJİK PLANI

DÜNYANIN YENİ ÇEKİM MERKEZİ

5 soru-cevap:layout 1 4/28/11 12:14 PM Page 201 CEVAPLAR VE PARALEL OTURUM I SORULAR 201

TÜRKİYE DE İŞ DÜNYASINDA ÇALIŞANLAR SOSYAL MEDYAYI NASIL KULLANIYOR?

12-15 Kasım 2013 Kuşadası Sponsorluk Dosyası

Cuma İzmir Gündemi

4. ÇALIŞMA DÖNEMİNDE ÖRGÜTLENME ÇALIŞMALARI

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

AİLE ve EVLİLİK EĞİTİM PROGRAMI PROJE DOSYASI

TÜRKİYE DEKİ KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN AKTÖRLERİ VE ÖRNEKLER. Ayaz ZAMANOV İrem BAHÇELİOĞLU

STRATEJİK PLAN ( )

aéäçáííé=^å~çéãó Biliyoruz, uyguluyoruz, öğretiyoruz.

MMKD Stratejik İletişim Planı Araştırma Sonuçları

İZMİR BÖLGE PLANI İLÇE LANSMAN SÜRECİ GAZİEMİR SONUÇ RAPORU

"Kentsel Dönüşümün Anahtarı Kooperatiflerde"

ÜRETİME ADEPTE OLUNACAK

İstanbul Aydın Üniversitesi Mezunlar Derneği

ISLAMIC FINANCE NEWS ROADSHOW 2013-TURKEY

ETKİNLİK RAPORU tarihli olağan Genel Kurulda bizlere bu derneği adımıza yaraşır bir biçimde yönetmek üzere görevlendirdiniz.

Avrupa Birliğine Uyum Danışma ve Yönlendirme Kurulu Toplantısı

8. Kamu Yönetimi Sempozyumu

TURKLAB Bülten Ocak-Şubat-Mart. Metot Validasyonu Eğitimi Şubat 2018

Page 1 of 6. Öncelikle, Edirne de yaşanan sel felaketi için çok üzgünüz. Tüm Edirne halkına, şahsım ve üniversitem adına geçmiş olsun demek istiyorum.

Sürgün Veren Kentsel Yenilemeden Göçebeleşen Kentsel Dönüşüme. Yasemin ÇAKIRER

Transkript:

7. İSTANBUL BULUŞMALARI ALTÜST İSTANBUL Yayına Hazırlayanlar Tahsin GÜNGÖR Murat ÖLMEZ Ece Özden PAK Ekim, 2013 İSTANBUL

İletişim ve Sekretarya TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Adres: Cihannüma Mahallesi, Akdoğan Sokak, Başar Apartmanı, No:30, D:6-7 Beşiktaş/İstanbul Telefon: 0212 275 4367 Faks: 0212 272 9119 E-posta: spoist@spoist.org spoistanbul@spo.org.tr Web: www.spoist.org www.spo.org.tr

ALTÜST İSTANBUL Tarih: 21-22 Ekim 2013 Mekan: MSGSÜ Sedad Hakkı Eldem Oditoryumu 1. GÜN I 21.10.2012 PAZARTESİ 09.30 10.00 Kayıt İşlemleri 10.00 10.30 Açılış Konuşmaları Tayfun KAHRAMAN (TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi) Güzin KONUK (MSGSÜ) Gülşen ÖZAYDIN (MSGSÜ) 10.30 12.30 Açılış Oturumu: Kentsel Dönüşüm ve Yerel Halk (YTÜ) Moderatör: Tolga İSLAM (YTÜ) Konuşmacılar: Faruk GÖKSU (Kentsel Strateji Ltd. Şti.) Pelin TAN (Mardin Artuklu Üniversitesi) Asuman TÜRKÜN (YTÜ) Erbay YUCAK (Hukukçu) Çalıştay Sonuçları Sunumu 12.30 14.00 Yemek Arası 14.00 16.00 2. Oturum: Kültürel Miras Alanları: Tarihi Yarımada (ŞPO) Moderatör: Akif Burak ATLAR (TMMOB ŞPO İstanbul Şubesi) Konuşmacılar: Murat BELGE (İstanbul Bilgi Üniversitesi) Faruk PEKİN (Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı) Hayri Fehmi YILMAZ (Sanat Tarihçisi) Çalıştay Sonuçları Sunumu

2. GÜN I 22.10.2013 SALI 09.00 10.00 Kayıt İşlemleri 10.00 12.00 3. Oturum: Doğal Alanlar (İTÜ) Moderatör: Azime Tezer (İTÜ) Konuşmacılar: Ömer AYKUL (Tema Vakfı) Zerrin BAYRAKDAR (Kuzey Ormanları Savunması) Neriman ÖZHATAY (İÜ) Doğanay TOLUNAY (İÜ) Çalıştay Sonuçları Sunumu 12.00 13.30 Yemek Arası 13.30 15.30 4. Oturum: Kamusal Alanlar: Gezi Den Sonra Taksim (MSGSÜ) Moderatör: Gülşen ÖZAYDIN (MSGSÜ) Konuşmacılar: Murat H. GÜVENÇ (İstanbul Şehir Üniversitesi) Tayfun KAHRAMAN (TMMOB ŞPO İstanbul Şubesi) Aykut KÖKSAL (MSGSÜ) Ömer MADRA (Açık Radyo) Çalıştay Sonuçları Sunumu 15.30 16.00 Çay-Kahve Arası 16.00 18.00 Kapanış Oturumu: Forum Moderatör: Zekai GÖRGÜLÜ (YTÜ) 18.00 19.00 Kapanış Kokteyli

Sunarken İstanbul u altüst eden planlama kararlarını yeniden gündeme getirmek üzere şekillenen İstanbul Buluşmaları nın yedincisi 21 22 Ekim 2013 tarihlerinde AltÜst İstanbul başlığıyla her yıl olduğu gibi, TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümleri ortaklığıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü ev sahipliğinde Fındıklı Kampüsü Sedad Hakkı Eldem Oditoryumu nda gerçekleştirildi. İstanbul da mekânı dönüştüren, dönüştürürken korunması gereken doğal ve kentsel alanları, sosyal ve fiziksel dokuyu altüst eden, bunu yaparken yasal mevzuatı da mekânsal müdahaleleri meşrulaştırıcı bir zemine dönüştüren kararlar ve bu kararların en çok etkilendiği alanların ele alındığı etkinlikte, Kentsel Dönüşüm ve Yerel Halk, Kültürel Miras Alanları, Doğal Alanlar ve Kamusal Alanlar alt başlıkları ile planlamanın evrensel ilkeleri üzerinden değerlendirmeler yapıldı. Kentsel Dönüşüm ve Yerel Halk başlığı altında tüm ülkede topyekûn bir fiziksel (ve sosyal) dönüşümün önünü açan yasaların yanı sıra; kentsel dönüşümün ulusal bir politika olarak sunulduğu bu yeni dönemde, geçmişte yapılan hataların tekrarlanmaması ve telafisi olmayan sonuçların ortaya çıkmaması için hali hazırda gerçekleşmekte olan dönüşüm projelerinin yerel halk üzerindeki olumlu/olumsuz, görünür/olası etkileri tartışıldı. Kültürel Miras Alanları oturumu kültürel miras alanlarımızın alt üst edildiği, çeşitli projelerle yüzyıllardır belleklerde yer etmiş form ve simgelerinin tahrip edildiği mekânların odağında yer alan Tarihi Yarımadayı gündeme taşıdı. Yenikapı da bir tümör gibi büyüyen dolgu alanı, yüzyıllardır korunmayı başarmış adayı delip geçen lastik tekerlekli boğaz geçişi, Haliç ve Tarihi Yarımada siluetini yeniden şekillendiren Haliç Metro Köprüsü, Süleymaniye, Fener- Balat ın dönüşümü... Tarihi Yarımadayı yeniden şekillendiren ve dönüştüren projeler olarak tartışıldı. Doğal Alanlar oturumunda; İstanbul un sahip olduğu farklı habitatlarda yaşanan kentleşme baskıları ve tehditler ile biyolojik çeşitliliğin karşı karşıya bulunduğu risklerin ve İstanbul un temel doğal alanları içinde değerlendirilen su havzaları, ormanlar, sulak

alanlar, kıyılar ve meraların kentleşme baskıları, plan kararları ve mega-projelere bağlı olarak değişiminin irdelendi. Kamusal Mekan oturumu ise; kamusal alanın fiziksel tezahürü olan kamusal mekândaki tartışmaları mekana bağlama kaygısıyla; Gezi mücadelesinin ekolojik boyutu ile birlikte ekonomi-politik boyutu ele alındı. Alt Üst edilen İstanbul u konuşurken birçok konunun tartışılmasına olanak sağlayan, başarılı ve heyecanlı bir tartışma ortamı hazırlayan etkinliğin gerçekleşmesine emek koyanları tebrik etmek gerekiyor. Bir yıl boyunca etkinliğin şekillenmesi için sürekli bir araya gelen ve etkinliğin oluşmasını sağlayan Düzenleme Kurulu ve Etkinlik Sekretaryası başta olmak üzere, tüm Meslektaşlarımıza, Konuşmacı Dostlarımıza ve Danışma Kuruluna katkıları ve verdikleri emek için teşekkür ederiz. Her İstanbul Buluşmalarında söylediğimiz gibi bu tartışmalar ve bundan önce gerçekleşen İstanbul Buluşmaları umarız, İstanbul un kentsel yaşamında ilerici fikirler üretmek ve bilgiyi yaşam ile sentezlemek için çıkılan yolda tarihe güncel olduğu kadar içerikli notlar düşülmesini sağlayacak ve İstanbul un sürekli değişen gündemini takip edenler için başvuru kaynakları olacaktır. İstanbul un çok sıcak gündemini tartışmaya açan TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü, İstanbul Teknik Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlaması Bölümü ve Yıldız Teknik Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümünün ortak gayretleri ile ortaya çıkan bu kitabın da gelecekte yapılacak olan çalışmalara katkı sağlamasını ve yol gösterici olmasını diliyoruz. İstanbul Buluşmaları 2013 Düzenleme Kurulu

İSTANBUL BULUŞMALARI 2013 22-22 Ekim 2013 Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi KUMRU ÜLKER- Değerli konuşmacılar ve katılımcılar ve Sayın Dekanım; sözlerime başlamadan evvel hepinize ilk başta hoş geldiniz demek istiyorum. Bu açılış konuşmasını yapmam istendiğinde ne konuşabilirim diye biraz düşündüm, daha sonra bir vesileyle 1800 senesinde yapılan, Galata Kulesinden bakılarak yapılan bir İstanbul planını gördüm, daha sonra evde Pera Müzesinin yayınladığı Konstantinie den İstanbul a diye bir kitap vardı. Burada 18. Yüzyıl ve 19. Yüzyıl ve 20. Yüzyıl başlarında İstanbul un Rumeli yakasının çekilmiş fotoğrafları vardı, buna da farklı bir gözle baktım. Bizler ne kadar İstanbul un şu anda plansız ve programsız büyümekte ve gelişmekte olduğunu yaşayarak görsek de sanırım bu durum aslında çok uzun zamandan beri ne yazık ki böyle, ülkemizdeki diğer şehirlerin de çok da farklı olduğunu sanmıyorum. Ancak 1800 lerde nüfusu 800 000 civarı olan İstanbul da bu sayı yaklaşık olarak 1960 larda 1,5 milyona, 1975 te 2,5 milyona, 1985 te 5,5 milyona, 2000 de 9 milyona, 2010 da 13 milyona, şimdi de muhtemelen 14 milyondan fazlaya çıkmış durumda, dünyanın en kalabalık şehirleri sıralamasındaysa İstanbul ikinci sırada. Özellikle son 30 yılda m 2 başına düşen kişi sayısının çok fazla artması, bu benim bildiğim kadarıyla km 2 başına 7 000 kişi gibi, doğal olarak en başta barınma ve ulaşım sorunlarını had safhaya çıkarmış ve şehir iyice yaşanmaz hale gelmiştir. Bu nedenle İstanbul da yürütülen çeşitli politikaların tartışıldığı bu dönemde şehir plancıları olan sizler tarafından düzenlenen bu etkinlik önemli bir yer tutmaktadır. Sözlerimi bitirmeden önce geçen hafta kaybettiğimiz o zamanki adıyla Devlet Güzel Sanatlar Akademisi mezunu olan üniversitemiz mezunu ve üniversitemizde çeşitli dönemlerde ders vermiş olan yüksek mimar Oktay Ekinci yi de bir kez 1

daha saygıyla anıyorum. Teşekkür ederim. SUNUCU- Sayın Ülker e konuşması için teşekkür ediyor ve Mimarlık Fakültesi Dekanımız Sayın Prof. Dr. Güzin Konuk u konuşmasını yapmak üzere kürsüye davet ediyorum. Prof. Dr. GÜZİN KONUK- Günaydın Sayın Rektör Yardımcım, değerli bölüm başkanları, öğretim üyeleri, sevgili öğrenciler, değerli konuklar; Hepinize Mimarlık Fakültem adına hoş geldiniz diyorum. İstanbul Buluşmalarının benim için çok farklı bir önemi var. Burada iki önemli anıyı sizlerle paylaşmayı bir tür görev olarak da gördüm. Birincisi, yıl 1970-1980 arası, ben o zaman asistanım Şehir ve Bölge Planlama Bölümünde ve mimarlığa bağlı Şehircilik Kürsüsü aslında hem Teknik Üniversitede, hem Yıldız da ve hem de bizim üniversitemizde Güzel Sanatlar Akademisinde. O dönem rahmetli Prof. Kemal Ahmet Ağru hepimiz hatırlayacak diye düşünüyorum, kendi alanımızda çok değerli katkıları olan bir profesör çok da sosyaldi. İlk kez bu üç bölümü bir araya getirdi ve biz üniversiteleşme döneminde, yani 1982 ye kadar her 3 bölümün, o zaman kürsünün tüm öğretim üyeleri bir arada toplantı yaptık, aylık ciddi toplantılar. Ben araştırma görevlisiyim, asistan diye geçiyor. Yıldız da Zekai Görgülü, Teknik Üniversitede Nuran Zeren Gülersoy, üçümüz de şu anda bu üç bölümde görevli öğretim üyesiyim, o zaman genç asistanlar ilk kez bu konunun gerçekten sahibi olan uzman hocalarımızla birlikte ortak araştırma projeleri yaptık. Yani bir tür araştırma toplantıları. Neydi konularımız? Gruplar kurduk, karma gruplar. Şehircilik eğitimi gerçekten mimarlık içerisindeki şehircilikten ayrı bir fakülteleşme ve eğitim, nitekim ona ulaştık. Yine şehircilik üzerine yasal, yönetsel çerçeve İmar Kanunundan bir Şehircilik Yasasına geçişe ilişkin toplantılar, konut sorununa ilişkin toplantılar ve bütün bunlarda meks gruplar olarak hem birbirimizi tanıdık, hem ortak bir bilgi üretmek için toplantılar yaptık. Çok ciddi raporlar çıktı. Bir 2

araştırmacı genç belki onları ele alabilir ve böylece ilk kez bu üç aynı konuda eğitim veren üç birim birlikte hareket edebilir oldu. Gelelim 2007 ye, yine ikinci anım yine güzel bence bir anı: Şehir ve Bölge Planlama Bölüm başkanı olduğum sürede benim ziyaretime Sayın Ahmet Turgut geldi. O zaman İstanbul Şube Başkanı, Tayfun da vardı diye düşünüyorum ve bu ziyaret içerisinde bugünün ilk temelini attık. Çünkü İstanbul üzerine tartışmak gereken çokça konumuz olduğunu, İstanbul un bir laboratuar olduğunu, bir öncü kent olduğunu biraz evvel Kayhan Bey de bahsetti, dünya içinde çok özellikli bir konumu, yeri var, geleceği yönlendirebilecek çok ciddi deneyimleri var ve bu bağlamda her üç üniversite -artık üniversiteleşmiştikşehir ve bölge planlama bölümleri değerli öğretim üyeleri, genç akademisyenlerin birlikte ürütebileceği, tartışabileceği çok şey var. Tabii şehir plancısı İstanbul Şubesi de bu konuda çok etkin, Dünya Şehircilik Günü toplantıları artık 79 dan sonra kuruldu ve aktif olarak devam ediyor. Yalnız İstanbul a özgü ve bu üç kuruma özgü bir buluşmayı gerçekleştirmek istedik. Ben bugün çok mutluyum, 7.si yapılıyor. Tekrar benim üniversitemde yapılıyor ve böyle bir konuda pek çok bilgiyi birlikte tartışabiliyoruz, üretebiliyoruz. Bu üç bölümün bir dayanışması diye düşünüyorum ben, böyle bir dayanışmanın ne kadar önemli olduğunu hepimiz son olaylarda da gördük. Temada da çok iyi bunun farkındayız. Demek ki aslında bölümler arası akademik dayanışma da bizi geleceğe çok güzel taşıyacak. Ben burada katkı getiren tüm akademisyenlere bu iki günün çok başarıyla geçeceğine inanıyorum, hepsine şimdiden katılımcılara çok teşekkür ediyorum. Gençlere de bunun ne kadar önemli olduğunu bu iki anımla hatırlattığımı düşünüyorum. Gerçekten birlikte üretmek, birliktelik, farklı kurumlar da olsa beraber bir noktaya gitmek iyi bir sinerji. Bunun yakalandığını da görüyorum. Emeği geçen tüm arkadaşlarıma başta Bölüm Başkanı Gülşen Özaydın olmak üzere bu toplantıyı koordine eden tüm ekibe teşekkürlerimi sunuyorum, saygılarımla. 3

SUNUCU- Sayın Konak a teşekkür ediyor ve Şehir ve Bölge Planlama Bölüm Başkanımız Sayın Prof. Dr. Gülşen Özaydın ı konuşmasını yapmak üzere kürsüye davet ediyorum. Prof. Dr. GÜLŞEN ÖZAYDIN- Sayın Rektör Yardımcımız, Sayın Mimarlık Fakültesi Dekanımız, sayın bölüm başkanları, değerli katılımcılar, izleyiciler, öğrenciler; hepiniz bugünkü İstanbul Buluşmaları Toplantısına hoş geldiniz. Ben kısaca bu toplantının arka planından biraz bahsetmek istiyorum, çünkü uzun bir süredir bu toplantıya hazırlanıyoruz ve çok da hareketli bir gündemin içinden hazırlandık. Dolayısıyla hem bu toplantı boyunca nasıl örgütlendi ve ne tür konularda tartışmalar yapılacak, bu konuda size kısa bir bilgi aktarmak istiyorum. Biraz önce Sayın Dekanımızın da belirttiği gibi İstanbul Buluşmaları geleneksel olarak her yıl İstanbul daki üç tane şehircilik bölümünün ve tabii ki İstanbul Şehir Plancıları Odasının da büyük katkılarıyla düzenleniyor ve her yıl da bir kurumun ev sahipliğinde yapılıyor. Bu yıl Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü buna ev sahipliği yapıyor. Bu toplantılar için biz neredeyse biraz önce arkadaşlarımla da sohbet ederken anımsadık, Mart ayından beri Şehir Plancıları Odasında hep beraber üç bölüm ve Plancılar Odası birlikte gene konunun oluşumunda, gerek toplantı formatının nasıl yapılması gerektiği konusunda uzunca toplantılar yaptık. Bu yıl bir değişiklik yapıldı toplantı formatında, bugün iki oturum halinde göreceğimiz, yarın da diğer iki oturumla birlikte dört tane temel konu tartışılacak. Bu tartışmalar yapılmadan önce her kurum kendi bünyesinde bir ön hazırlık toplantısı yaptı. Çalıştay da diyebiliyoruz, dolayısıyla bu paneller veya oturumlar öncesinde bu hazırlık toplantılarının da sonuçları sizlerle paylaşılacak. Konu İstanbul olarak belirlenmişti, fakat biliyorsunuz ki, İstanbul ve Türkiye nin gündemi özellikle 2013 yılında kent hareketleri bakımından o kadar hareketli ve o kadar canlıydı ki, biz de bu toplantı süreci boyunca bazı konularda değişiklikler yapmak durumunda kaldık. Örneğin, biz bölüm olarak kamusal 4

alanlar, Taksim konusuna talip olmuştuk daha Mart ayında, fakat takdir edeceğiniz gibi Gezi olaylarının yaşanmasıyla birlikte biz de bu ön hazırlık toplantılarının formatını değiştirdik ve mümkün olduğunca çok farklı katılımcıları bir araya getirerek, bir müzakere ortamı yaratabileceğimiz bir hazırlık toplantısı yaptık. Bunu kendi panelimizde zaten açıklayacağız. Bu toplantıları çok önemsiyoruz, çünkü İstanbul Buluşmaları diye İstanbul üzerine tartıştığımız konuların aslında Türkiye deki şehircilik hareketleri açısından da büyük etkileri olduğunu düşünüyoruz ve bu toplantılarda ortaya çıkan konular, tartışmaların da bundan sonraki çalışmalara önemli ölçüde kaynak oluşturacağını düşünüyoruz. Bugün biraz önce açılış konuşmasında Kumru nun da yaptığı gibi yine sosyal medya da bir miktar işin içinde, dolayısıyla artık gündemi de takip ederek daha hareketli bir toplantı içinde olacağız. Ben bu toplantıya emek veren herkese çok teşekkür ediyorum ve siz değerli katılımcılara da bizleri izlemeye geldiğiniz için tekrar teşekkür ediyorum. SUNUCU- Sayın Özaydın a teşekkür ediyor ve konuşmasını yapmak üzere TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanımız Sayın Tayfun Kahraman ı davet ediyorum. TAYFUN KAHRAMAN- Merhabalar, hepiniz hoş geldiniz. Sayın hocalarım, değerli meslektaşlarım, değerli konuşmacılar, katılımcılar; hepiniz hoş geldiniz. Az önce hocalarım bahsettiler, 7. İstanbul Buluşmaları esasında gelenekselleşmesi düşünülen Mimar Sinan da bir toplantı sonucunda ortaya çıkan bir fikirle başlayan ve üniversitelerin bir arada, 3 üniversitenin bir arada çalışabileceği ve İstanbul gibi büyük bir laboratuarın nasıl perde arkasını ortaya çıkartabileceğimizi düşüneceğimiz bir etkinlikler dizisiydi. Başarıyla bugüne kadar getirdik ve bugüne kadar pek çok arkadaşımız, pek çok meslektaşımız ve pek çok hocamız destek verdi, emek verdiler bu sürece, hepsine öncelikle özellikle 7. İstanbul Buluşmalarının gerçekleşmesine emek veren 5

arkadaşlarımıza teşekkür ederek başlamak istiyorum. Çünkü bu sene bir de farklı bir şey denedik biliyorsunuz, daha öncesinde çalıştaylar düzenleyerek, 4 kurum ayrı ayrı çalıştaylar düzenleyerek bugüne getirmeye çalıştık tartışmaları, bugün de sizler bu sonuçların üzerinden tartışmacıların değerlendirmelerini aktaracağı uzun soluklu iki günlük bir maratona şahit olacaksınız. Öncelikle tekrar tekrar bu sürece katılan ve bundan sonraki İstanbul Buluşmalarını düzenleyecek olanlara da şimdiden teşekkürleri Odamız adına bir borç biliyorum. Bu yıl kentsel hareketler üzerine hocamın da bahsettiği gibi bugünkü, yarınki oturumdaki, yarın son oturumda tartışacağımız Gezi süreci esasında tüm kent çalışanlarına bir umut ışığı oldu ve Gezi esasında kentsel hareketler anlamında bir ışığın ülkemizde de aydınlanmaya başlandığını ve kentsel muhalefetin giderek daha da derinleştiğini gösterdi. Bu anlamda özellikle bu yıl yapılacak İstanbul Buluşmalarının bir taraftan da kentsel hareketler ve artık kentlilerin kentine sahip çıktığı bir sürecin başladığını göstermesi anlamında önem kazanacaktır diye düşünüyorum. Umarım kentlilerin ki, her zaman bizim temennimiz bu oldu, kentlerin burada bu salonlarda daha fazla katılımlarını sağlayacak ve kentlilerin burada sözlerini söyleyebilecekleri akademiyle kentliyi bir araya getirebileceğiniz platformları sağlamaktı. Umarız bundan sonra bu konuda daha da başarılı olacağız, çünkü geçtiğimiz dönemde yaşadığımız süreç hepimize bu anlamda bir umut verdi. Bir de özürle devam etmek istiyorum. Necati Uyar genel başkanımız kendisi rahatsızlığı nedeniyle katılamayacaklarını dün ilettiler. O nedenle şu anda programda adları görünmesine karşı sizlere selamlarını ilettiler ve kendileri rahatsızlığı nedeniyle katılamayacaklar. Yeniden güzel bir etkinlik geçirmemizi hep birlikte diliyorum ve hepinize katılımınız için çok çok teşekkür ediyorum. Umarım bu iki günlük maraton hepimiz için akıllarda kalan güzel anılar bırakır, bir taraftan da kent içinde önemli bir kazanım elde ederiz. 6

AÇILIŞ OTURUMU KENTSEL DÖNÜŞÜM ve YEREL HALK 2005 yılında çıkarılan 5366 sayılı yasa sit alanlarında kentsel dönüşüm projelerinin gerçekleşmesini mümkün kılmıştı. İstanbul un birçok tarihi semtinde bu yasa kapsamında gerçekleşmekte olan projeler henüz sonuçlanmadan, dolayısıyla yarattıkları olumlu ya da olumsuz etkiler tam olarak dokümente edilemeden ve tartışılamadan, 2012 yılında çıkarılan yeni bir yasa ile (6306 - Afet Yasası) bu kez tüm ülkede topyekûn bir fiziksel (ve sosyal) dönüşümün önünü açan yeni bir dönüşüm dalgası ortaya çıktı. Kentsel dönüşümün ulusal bir politika olarak sunulduğu bu yeni dönemde, geçmişte yapılan hataların tekrarlanmaması ve telafisi olmayan sonuçların ortaya çıkmaması için hali hazırda gerçekleşmekte olan dönüşüm projelerinin yerel halk üzerindeki olumlu/olumsuz, görünür/olası etkilerinin masaya yatırılması ayrı bir önem taşımakta. Bu amaçla İstanbul Buluşmaları kapsamında gerçekleştirilecek Kentsel Dönüşüm ve Yerel Halk temalı oturumda cevap aranacak sorulardan bazıları şunlar: Kentsel dönüşüme konu olan mahallelerde, dönüşümden doğrudan etkilenen farklı aktörler (kiracı sakinler, ev sahibi sakinler, mahallede yaşamayan mülk sahipleri, esnaf) dönüşüme karşı ne tür tepkiler veriyor? Dönüşüme karşı tek tip bir tepkiden söz edebilir miyiz? Yoksa farklı aktörlerin dönüşüm karşısında aldıkları farklı tavırlar mı söz konusu? 5366 ve 6306 sayılı yasalar gibi kamu otoritesine geniş yetkiler veren yasal düzenlemeler karşısında yerel halkın sahip olduğu haklar (varsa) neler? 7

Mahallelerde kentsel dönüşüm projelerine karşı ne tür muhalefet potansiyelleri var? Mahalle hareketleri kentsel dönüşüm projelerinin işleyişini nasıl etkiliyor? Mahalle hareketlerinin (ya da bu hareketlerden elde edilen deneyimlerin) Gezi olayları üzerinde bir etkisi oldu mu? Gezi olaylarının mahalle hareketleri üzerinde ne tür olası etkileri olabilir? İstanbul ile Anadolu daki kentler arasında yerel halkın kentsel dönüşüme bakışı açısından bir ayrım söz konusu mu? Kentsel dönüşüm projelerinde benimsenen ortaklık modelleri (kamukamu/kamu-özel) ile yerel halkın kentsel dönüşümden etkilenme biçimleri arasında bir ilişki var mı? Kentsel dönüşümü sürükleyen aktörlerin mahalle sakinlerini ikna etmek için izledikleri temel stratejiler neler? Afet riski kentsel dönüşüm alanı olarak ilan edilen mahalleler için ne kadar geçerli/anlamlı bir neden? 8

SUNUCU- Sayın Tayfun Kahraman a teşekkür ediyor ve Açılış Oturumumuza geçiyoruz. Kentsel Dönüşüm ve Yerel Halk başlıklı Yıldız Teknik Üniversitesi Oturumunu gerçekleştirmek üzere Oturum Başkanımızı ve konuşmacılarımızı davet ediyorum. TOLGA İSLAM- Hoş geldiniz. İlk oturumu Yıldız Teknik Üniversitesi organize etti. Temamız: Kentsel Dönüşüm ve Yerel Halk. Biliyorsunuz ki kentsel dönüşüm konusu, içinde bulunduğumuz dönemde neredeyse bir ulusal politika haline gelmiş durumda. 2005 yılında kabul edilen yeni bir yasayla sadece SİT alanlarını kapsamaktayken, geçtiğimiz yıl içerisinde yeni yasal düzenlemelerle artık tüm ülke genelinde herkesi yakından ilgilendiren bir mesele haline geldi. 2005 yılından beri gündemde olan bir konu olmasına rağmen, bu dönüşümün sonuçları yeterince tartışılmadı. Özellikle dönüşüme konu olan mahallelerde yaşayan kişiler üzerindeki etkileri üzerinde yeterince konuşamadık. Bu oturumun böyle bir tartışmayı açmaya vesile olmasını hedeflemekteyiz. Oturumda cevap aradığımız belirli sorular bulunmakta. Katılımcılar bu sorulardan bir kısmına kendi uzmanlıkları doğrultusunda cevap vermeye çalışacaklar. Öncelikle dönüşüm mahallelerinde dönüşüme karşı ne tür tepkiler olduğunu merak etmekteyiz. Tek tip bir tepki mi var, yani mahallede yaşayanlar tek tip bir tepki mi veriyorlar, yoksa farklı aktörlerin kentsel dönüşüme karşı aldıkları farklı tavırlar mı var? 5366 ve 6306 Sayılı Yasalar gibi kamu otoritesine geniş yetkiler tanıyan yasalar karşısında yerel halkın ne tür hakları var ya da hakları var mı? Yerel halkın kentsel dönüşüme karşı çıkabilecekleri hakları var mı? Bu mahallelerde ne tür muhalefet potansiyelleri var? Güncel süreçlerle alakalı son 8-9 yıldır bu dönüşüme konu olan mahallelerde birçok muhalefet pratikleri ortaya çıktı. Bu muhalefet pratiklerinin bu sene içerisinde yaşadığımız Gezi Parkı Olaylarıyla bir ilişkisi var mı, bu olayların Gezi Sürecinin ortaya çıkmasında bir katkısı oldu mu ve tam tersi Gezi Sürecinin bundan sonraki 9

kentsel dönüşüm mahallelerinde oluşabilecek muhalefet pratikleri üzerinde nasıl etkileri olabilir? Kentsel Dönüşüm konusunda İstanbul ile Anadolu kentleri arasında bir ayrım var mı? Biz, İstanbul daki araştırmacılar, ağırlıkla İstanbul daki dönüşüm alanları üzerinde yoğunlaşmaktayız, ama dönüşüm meselesi Türkiye nin her yerinde devam etmekte olan bir süreç. Bana her gün Google Earth den kentsel dönüşümle alakalı birçok haber geliyor. Malatya da, Konya da, Diyarbakır da, Türkiye nin birçok yerinde kentsel dönüşüm projesi oluyor. Biz bu süreçleri çok yakından takip edemiyoruz. Özellikle kentsel dönüşümün gerçekleştiği mahallelerdeki yerel halkın bu süreçlere tepkileri noktası, bu panelde cevap arayacağımız konuların bir kısmını oluşturmakta. Panele başlamadan önce sosyal medya ve panel formatı hatırlatmasını yapalım. Panelistlere sorularınızı Twitter üzerinden #istanbulbuluşmalar mention ı ile sorabilirsiniz. Biz bu sorular üzerinden panelistlere geri dönüş yapacağız. Panelin son 20 dakikasında bir tartışma kısmımız olacak. Bu sene farklı bir İstanbul Buluşmaları formatı var. Her ortak, her paydaş İstanbul Buluşmaları öncesinde bir workshop yaptı. Biz, Yıldız Teknik Üniversitesi olarak geçtiğimiz bahar döneminde mimarlık öğrencileri ile birlikte kentsel dönüşüm alanlarında yaptığımız video analiz çalışmaları yapmıştık. Bu çalışmalara ders kapsamında dışarıdan çok sayıda sanatçı da destek verdi. Emre Kovankaya, Kerem Ekinci ve Senay Oğuz Timur ile beraber yürüttüğümüz bir projeydi. Alper Şen (belgeselci) şu anda burada yok, ama projeye çok ciddi bir destek verdi. İstanbul daki 28 farklı dönüşüm alanında video belgeleme ve video analiz çalışmaları yaptık. Şimdi o çalışmalardan 6 tanesini peş peşe izleyeceğiz ve aslında tam da üzerinde konuşacağımız mahalleler ve bu bizim için o mahallelerdeki insanları doğrudan görebileceğimiz bir fırsat olacak. Son olarak planlama ve planlama eğitimi açısından, fiziksel alanlara ek olarak sosyal yapı da bizim ilgimizi çekiyorsa ve biz bunu önemsiyorsak, bu konuda bir belgeleme çalışması yapmamız çok önemli. Video kayıtları 10

belgeleme aşamasında çok önemli bir araç. Planlama disiplininin oldukça ihmal ettiği, bizim de çok yakın zamanda kullanmaya başladığımız ve çok etkili olduğunu düşündüğümüz bir araç. Bu konuyu da panel sırasında tartışmaya açmamız gerekmekte. Yani planlama eğitiminde ya da planlama yaptığımız araştırmalarda sadece sayısal verilerle mi ilerleyeceğiz, yoksa daha yaratıcı teknikler ve kalitatif araştırma yöntemlerini kullanmaya başlayacak mıyız? sorusunu da tartışmaya açmakta faydalı görmekteyim. Şimdi isterseniz 20 dakika kadar sürecek olan bu videoları seyredelim, ardından sırayla konuşmacılar konuşacaklar. (Video Gösterimi) Şimdi sırasıyla panelistlerden konuşmalarını dinleyeceğiz. İlk olarak Faruk Göksu konuşmasını yapacak. Kendisini şehir plancısı olarak tanıtmamı istedi, ama birçok kentsel dönüşüm projesinin içerisinde bizatihi oldu ki, 2005 yılı sonrasındaki yeni dönemden daha önceki geçmiş deneyimleri de biliyor. İstanbul dışında, Ankara da öncü projelerde yer aldı, ciddi bir deneyimi var bu konuda. Daha sonra Mardin Artuklu Üniversitesi nde öğretim üyesi Pelin Tan ın da bir konuşmasını alacağız ve ardından Yıldız Teknik Üniversitesi öğretim üyesi Asuman Türkün den konuşmasını alacağız. Bu iki konuşmacının da çok yakın zamanda çıkan ve çıkmak üzere olan kentsel dönüşümle alakalı iki tane kitabı var, bunu da burada yeniden duyuralım. Pelin Tan ve Ayşe Çavdar ın edit ettiği İstanbul Müstesna Şehrin İstisna Hali kitabı Sel Yayıncılıktan çıktı. Asuman Hanımın edit ettiği Mülk Mahal İnsan İstanbul da Sosyomekansal Değişim kitabı Bilgi Üniversitesinden çıkacak. Ardından Erbay Yucak, çoğumuzun tanıdığı hukukçu olarak kendisini tanıtıyor, ama biz kendisini birçok kentsel dönüşüm alanında mahallede yaşayan yerel halka verdiği desteklerden, özellikle hukuksal desteklerden tanıyoruz. Ayrıca başka hak temelli çalışmalarda, işçi ölümleri gibi, kendisini sıklıkla görmekteyiz. Sırasıyla konuşmacılardan konuşmalarını alalım. 11

FARUK GÖKSU- Günaydın. Konu kentsel dönüşüm ve yerel halk. Bunu katılım olarak algılamaktayım. Türkiye kentleri üçüncü dönüşüm sürecine girdi, bu dönüşüm sürecini yeni yaşamıyoruz. 50-60 yıllık süre içerisinde üç kez kentlerimiz yıkıldı ve yeniden yapıldı. Bugüne uyarlarsak Alt- Üst İstanbul kavramıyla da örtüşen bir süreç. Süreci gerekçeleri söylemeden fotoğraflarla ve basit kavramlarla açıklamaya çalışacağım. 60 lı ve 80 li yıllar arasına baktığımızda, apartman ve gecekondu tipolojisini üreterek bir dönüşüm süreci yaşadı kentlerimiz. Bu uzun ve kapsamlı bir süreç idi. İkinci dönüşüm süreci 80 sonrası başladı ve gerekçe de şuydu: Gecekondular o kadar kötü ki, bu gecekonduları da imarlı hale getirelim. Bunun sonucunda apartmanlar üretmeye başladık. Sonra birden bire 90 lı yılların sonuna geldiğimizde dedik ki, eyvah, gecekonduları apartmanlaştırdık. Keşke yıkmasaydık, dönüştürmeseydik dedik Bunun sonucunda karşımıza yapı ve yaşam kalitesi riski çıktı ve üçüncü dönüşüm sürecinin de gerekçesi böylelikle açıklanmış oldu. Şimdi 2000 li yıllardan bu yana bugün de yaşadığımız süreç herhalde 10-15 yıl daha devam edecek. Bu süreci ayrışma olarak açıklayabiliriz diye düşünmekteyim, en önemli kavram bu. Birinci dönüşüm sürecinde apartman ve gecekondu kavramları, ikinci süreçte yapı ve yaşam kalitesi riski dönüşümün temelini oluşturmaktaydı. Üçüncü dönüşümün de anahtar kelimesi sanki ayrışma olacak. Maalesef planlamayı 50-60 yıl içerisinde imar planlaması çerçevesinde yaptık. Hep mekanı dönüştürdük, sosyal ve ekonomi kavramlarını göz ardı ettik. İmar planları ve uygulama arasında gittik-geldik. Yüze yakın dönüşüm tanımı araştırdık, en benimsediğim tanım: Kentsel dönüşüm gayrimenkul geliştirme değildir, gayrimenkul geliştirme piyasa güçleriyle olur tanımıdır. Şimdi bu gözlükle baktığımızda çok az dönüşüm projesi sayabilirsiniz bana, hemen hemen İstanbul ve Türkiye de yapılan bütün projeler bu tanıma göre birer gayrimenkul geliştirme projesidir. Peki, kentsel dönüşüm nedir? Kentsel dönüşüm, yoksulluk bölgelerinde kamu desteğine gereksinim duyulan sosyal ve ekonomik bileşenleri de içeren uzun vadeli eylemler bütünüdür. Bu 12

tanımı dikkate aldığınızda dönüşüm süreçlerini yeniden ele almamız gerekmekte. Şimdi size hızla son 30-40 yıldaki bir bölümünde içinde de bulunduğum dönüşüm yaklaşımlarından bahsedeceğim. Düne kadar Ankara ve İstanbul yaklaşımı diye anlatmaktaydım dönüşüm süreçlerini. Ankara da 1989 yılında başlayıp 1994 yılına devam eden bir deneyim yaşadık ve bu deneyim Türkiye nin ilk kentsel dönüşüm projeleridir. Portakal Çiçeği ve Dikmen Vadisi projeleri halkın doğrudan proje senaryosunun yazılma aşamasında içinde olduğu, karar süreçlerine katıldığı, paylaşımın eşit yapıldığı iki önemli dönüşüm projesidir. Her iki projede de şirket modeli benimsenmiştir. Portakal Çiçeği Vadisinde tüm mülk sahipleri şirket ortağı olmuşlardır, proje tek elden geliştirilmiştir. Dikmen Vadisi projesindeyse kooperatifler kurularak, tüm hak sahipleri gecekonduda yaşayanlar karar süreçlerine fiilen katılmışlardır. Böyle bir süreç yaşanmıştır. İstanbul a baktığımızda son 10 yılda, dernek yaklaşımı benimsenmiştir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi özellikle sanayi dönüşüm projelerinde Kartal, Maltepe, Dragos, Cendere gibi projelerde karşısında tek muhatap görmek için i mülk sahiplerinin bir dernek çatısı altında toplanarak planlama ve tasarım ilkelerinin tartışılması ve projelerin geliştirilmesi sürecinde bir işbirliğine girmektedirler. Bu işbirliğinin olumlu ve olumsuz yönleri bulunmaktadır. İkinci yaklaşım, adına sözleşme dediğimiz özellikle kamuyla kamunun bir araya geldiği yaklaşımdır. Sulukule, Sümer Mahallesi kentsel dönüşüm projeleri buna örnek verilebilir. Yani TOKİ yle belediye ya da belediye ile bir şirketin sözleşme yoluyla projeler geliştirmesidir. Üçüncü yaklaşım ihale yaklaşımıdır. 5366 Sayılı Yasa SİT alanlarında özellikle özel mülkiyetin ihaleye çıkartılmasının yetkisini veren bir yasadır. Bu çerçevede Tarlabaşı ve Fener, Balat projeleri geliştirilmiştir. Ankara ve İstanbul yaklaşımına son zamanlarda iki yaklaşım daha ilave edildi. Birincisi TOKİ yaklaşımı, ikincisine de, 6306 13

yaklaşımı demekteyim. TOKİ yaklaşımında bir hasılat paylaşımı olmaktadır, Ataşehir in gelişimi ve ek olarak Bursa da yapılan proje örnek olarak verilebilir. Tüm bunlar kamunun gücünü göstermek suretiyle yatırımcı sıfatıyla ortaya çıktığı projelerdir. Şimdi 6306 sayılı Yasa ile yeni bir döneme girmekteyiz, burada da üç alanda çalışmalar olmaktadır. Birincisi, riskli alan tespiti yapılan alanlarda geliştirilen projelerdir. Özellikle Fikirtepe gibi projeler, buna Derbent gibi pek çok projeyi ekleyebiliriz. İkincisi, riskli yapı tanımı çerçevesinde Kadıköy, Bakırköy gibi özellikle değerin çok yüksek olduğu alanlarda parsel bazında yık-yap sürecinin yeniden başladığını görmekteyiz. Son olarak da yeni bir tanım geldi, o da rezerv alan kavramıdır. Yani yeni şehirlerin kurulmasıdır. Bu alanlarda süreç ortaklıklar mülk sahipleri, kamu şirketleri ve yatırımcı arasında olmaktadır. Süreçlere baktığımızda kentsel dönüşümün farklı bir yöne doğru gittiği görülmektedir. Bu dönem içerisinde daha önce bu kadar kamunun yatırımcı ve girişimci sıfatıyla çok etken olduğu bir süreci yaşamadık. Kamu her zaman bir şekilde yasa çıkarıcı ve yönlendirici yönüyle var olmaktaydı. Ama son dönem müteahhit ve girişimci yönüyle kamunun yeniden ortaya çıktığı ve güçlendiği bir dönemi yaşıyoruz. Bu tespitten sonra geleceğe ilişkin birtakım şeyler söylemek istemekteyim. Kentlerimizin geleceğini biraz önce filmlerde gördüğümüz ve anlatmış olduğum proje bazındaki yaklaşımlarla çözemeyiz. Çok kapsamlı, çok geniş açıdan bakarak kentlerimizin sorunlarını çözecek yeni yaklaşımları ortaya koymamız gerekmektedir. O nedenle biz bunu 6K stratejisiyle açıklamaya çalışmaktayız: 1. Kimlik; Artık Kentler birbirine benzemeye başlamıştır, farklılıklar ortadan kalkmıştır. Kentsel dönüşümü doğru yapmak istiyorsak farklılıklarımızı, özellikle Anadolu coğrafyasındaki farklılıklarımızı nasıl farklılaştıracağız, bunun üzerine çaba sarf etmemiz gerekmektedir. O nedenle, kent kimliği kentlerin 14

yeniden kurgulanmasında önemli bir strateji olmalıdır. 2. Kapasite; Başta İstanbul olmak üzere pek çok kentimiz kapasitesini doldurmuştur, büyük kentler uzatmaları oynamaktadır. Yaşam dengesiyle yapılaşma dengesi arasındaki uçurum açılmaktadır. Yaşam dengesine, yani suya, havaya yönelik kapasite analizleri yaparak kentlerimizin yeniden yönetimini ele almak durumundayız. 3. Kalkınma; Kentsel dönüşümün olmazsa olmaz temel ilkelerinden biri kalkınma, yani ekonomi, iş yaratmaktır. Artık kent ekonomisini farklılaştıracak, yenilikçilik, yenilik üzerine birtakım temaları ön plana çıkaracak yaklaşımları koymamız gerekmektedir. Bilim, teknoloji ve tasarım gibi temalar yeni ekonomiler yaratmalıdır. 4. Kalite; Maalesef kaliteli çevreler yaratamadık. Kaliteli çevreleri yaşamsal dokunuşlarla, iyi örneklerle nasıl yaratabiliriz, bunun üzerine çaba sarf etmemiz gerekmektedir. 5. Katılım; Katılım olmazsa olmaz, bugünün de konusu işbirliğinin gücünü kullanmamız gerekir. Kamu-özel-sivil işbirliği, ama nasıl sorusunu sorup, örnek çalışmalar yapmıyoruz? Bunu yapmamız gerekmektedir. Planlama ve tasarım süreçlerine katılım yöntemleri geliştirilmeli ve ortamlara yaratılmalı. 6. Kurgu; Kentlerimizi dönüştürürken konuya artık stratejik olarak bakmalıyız. Farklılıkları ortaya çıkaracak önceliklerimizi ve kurgumuzu ortaya koymamız gerekmektedir. Bu 6K stratejisini, her kentin birer performans kriteri olarak da değerlendirip, yol haritası hazırladığımız her kentte bunların içini doldurmaya çalışmaktayız. Bu amaçla 3 yıl önce DESTEK adında bir platform kurduk. Yerel Girişime Destek ve bu platform aracılığıyla birtakım çalışmalar yaptık. Bunlardan biraz bahsedeceğim. DESTEK; demokrasisi, ekonomi, strateji, toplum, eşitlik katılım kavramlarını dikkate alan, bunların baş harflerinden 15

oluşan bir platformdur. Bu platformun amacı özellikle gönüllülük esaslı yerinde dönüşüm modelinin yaratılması için biraz önce bahsetmiş olduğum 6 kavram çerçevesinde yerel girişime destek vermektir ve bu platformun da iki tane hedefi bulunmaktadır: Birincisi, yerelin kendi projesini kendisinin geliştirmesi, ikincisi ise özellikle genç uzmanların ve gönüllülerin kendi işlerini kendilerinin yaratmasıdır. İki hedef doğrultusunda birtakım çalışmalar yapmaktayız. Size içinde bulunduğumuz projelerden çıkan deneyimler çerçevesinde tarafların birbirleriyle olan ilişkileri, tarafların birbirleriyle olan etkileri konusunda da bilgi vereceğim. Her projede tarafların beklentilerinin çok farklı olduğunu görmekteyiz. Bugüne kadar 5000 in üzerinde insanla bir araya geldim, 6-7 tane projenin gerçekleştirilmesi sürecinde katkıda bulundum. Beklenti o kadar farklı ki, her toplantıda, her projede hiç değişmeyen bir beklenti: İrtifa ne, yüzde kaç veriyorsun? İrtifa, imar hakkı nedir, ne kadar veriyorsun? Yüzde kaç veriyorsun?. Bu üç dönüşüm sürecini böyle yaptık maalesef, yıktık-yaptık, yıktık-yaptık ve son dönemde de bana göre 6306 yla yaşanılan, özellikle Fikirtepe de yaşanılan yeni bir süreç var. Ben ona balayı dönemi diyorum. Herkesin memnun olduğu bir süreç, bu sürecin sonucunda ne olacak, onu da merak etmekteyiz. O nedenle bu matrisin içini doldurarak bu beklentileri tüm tarafların beklentilerini nasıl optimize edeceğiz, bunları nasıl ortaklaştıracağız, bunun üzerinde çalışmamız gerekiyor. İkincisi, uzlaşma yönetimi. Şirket olarak uzun yıllar uzlaşma yönetimi uygulamaktayız. Tarafları masa başına oturtuyoruz. Bu toplantılar sonucunda ortaya çıkan kavramlar ve istekler ile iyi bir dönüşüm projesinde uzlaşma performansını yakalamanız için 6 tane basamağı çok iyi gerçekleştirmeniz gerekmekte. Bunlardan birincisi, bilgilendirme, ikincisi bilinçlendirme, üçüncüsü buluşmalar, dördüncüsü beklentiler, beşincisi belirsizlikler, altıncısı benimsemedir. Eğer siz bu 6 basamağın, 6 kavramın içerisine tüm taraflarla birlikte tartışarak çok iyi dolduruyorsanız o projenin başarı seviyesi ya da uzlaşma seviyesi çok yükseğe çıkıyor diyebiliriz. Bunu her projede denedik ve 6B uzlaşma basamağı 16

içerisindeki her bir kavram hak sahipleri için, belediye için, yatırımcı için çok önemli. Bunların içini doldurarak bir projenin başarı öyküsünü çıkarabilirsiniz diye düşünüyoruz. Elde etmiş olduğumuz tecrübelerden çıkan sonuç: yeni bir dönüşüm süreci kapsamında katılımı ve uzlaşmayı sağlayacaksak farklı yapılanma içine girmemiz gerekmekte olduğudur. Bizim önerimiz şu: İkili bir yapının ki, Batıda buna benzer örnekler mevcut, proje geliştirme ortaklığının ve mahalle yenileme ortaklığının tüm tarafların bir araya geleceği örgütlenmelerle oluşturulmasıdır. Burada yerel yatırımcılar ve yerel halkın önemi ve bunların birbirleriyle olan ilişkisinin senaryosunu doğru yazmamız gerekmektedir. Bu çerçevede, mahallelerde oluşturulacak proje karar kurulları, mahalle forumları ve her proje için yetiştirilecek proje liderlerinin mahalle, toplum merkezlerinde yetiştirilerek, bunların yetişmiş işgücüne çevrilmesi, yaratılan fonlardan yararlanılması ve oradaki insanların kapasitesini arttırmaya yönelik çalışmalar yapılması gerekmektedir. Önerimiz: Her bir projede bir sosyal etki planı hazırlanılması, ister toplumsal projeler ister çevresel projeler ister mekânsal tüm projelerin bu ikili yapı içerisinde herkesin katılımıyla bir şekilde gerçekleştirilmesidir. Bunu pek çok projede denemeye ve buna ilişkin çalışmalar yapmaya çalıştık, mahallelerde forumlar oluşturduk. Yapmış olduğumuz birkaç örneği anlatacağım. Yerel Girişime Destek Platformuyla 3 ADA 1 ADA, mahalle ve kent bazında çağrılar yaparak tasarımcılarla yeni dönüşüm sürecinde mekânsal değişimin ne olmasını gerektiğini tartıştık. Birtakım birleşme, kamusal mekân, yola terk ve kapalı otopark bonuslarıyla çalışmalar yaptık. Ulusal-uluslararası 250 gönüllü tasarımcı ile Yeni mekânlar ne oluyor? sorusu üzerinde çalışıldı. Sorun şu: Kentlerimiz kapasitesini doldurmuş durumdadır. Biraz daha imar hakkı verip, yeni tasarım yaptığınızda çok iyi çevreler de maalesef yaratamamaktasınız. Oluşmuş çevreler plancıların yaratmış olduğu dokudur, 17

bunları biz yarattık, yabancılar yaratmadı. Mahallelerimizdeki bu dokuları nasıl değiştireceğiz, nasıl dönüştüreceğiz, bunun üzerinde tartışmamız gerekmektedir. O nedenle mahalle programını başlattık. Her mahallede bir damar, bir düğüm, yeni doku nasıl yaratılır, bunun üzerine tartıştık ve birtakım çalışmalar yaptık ve bunun üzerinde tasarımcılar çalışmaktadır. Çalıştaylar sonucunda birtakım ilkeler ortaya çıkardık. Bunlar üzerinde çalışmalarımız hâlâ devam etmektedir. Gelecek için iki önemli kavramın üzerinde durmaktayız: Vizyon ve tasarım, yeni dönüşüm sürecinin iki anahtar kelimesi. Kentlerimizi yeni vizyonla dönüştürmemiz ve ilk iki dönüşüm sürecinde olmayan tasarımcının gücünü bu yeni dönüşüm sürecinde kullanmamız gerekmektedir. Bu doğrultuda bir kentsel vizyon platformu kurduk ve bu yıl 17 Ağustosta, 81 kentin 81 vizyon planını hazırlamaktayız. Hedefimiz: 10 tane stratejist yetiştirmek ve bunları işe almak. Çünkü kentlerimizin stratejistlere ihtiyacı bulunmakta. Yeni dönüşüm sürecinin anahtarı stratejistlerdir. İkincisi, tasarım atölyesi kurduk Kadıköy de, tasarımın her alanında birtakım çalışmalar yapılmakta. Örneğin: Eski bir sinemayı aldık Yeldeğirmeni nde, tüm gönüllü tasarımcılar orada birtakım çalışmalar yapmakta. Kadıköy ün sorunları tasarım yoluyla çözülüyor. Oradaki tasarımcılara iş yaratmaktayız. Birtakım rehberler hazırlıyoruz. Sadece mimari planlama değil, Kadıköy ün kimliğini de çıkaran her alanda tasarımları gençler yapıyor ve herkese bir şekilde iş yaratmış oluyoruz ve bu projeyi çok önemsemekteyiz. Özellikle çocukların, gençlerin mahalleleri algılaması için modeller yaptırıyoruz, takım oyunlarıyla insanları yeniden sokağa çıkaran çalışmalar yapıyoruz, deneyim transferleriyle gençleri, yaşlıları buluşturuyoruz. Uluslararası çalışmalara ek olarak, eski sinema olduğu için birtakım belgeseller gösteriyoruz. Son projemizde, onu yakın bir zamanda açıklayacağız, ama sizlere burada belirterek bitireyim: On Proje Onlarca Etki. Artık şuna inanıyoruz: 18

Vizyon dedik, vizyon platformu kurduk, tasarım dedik, tasarım atölyelerini kuruyoruz, Kadıköy de kurduk ve şimdi de diyoruz ki, artık dönüşüm sürecinde sosyal etki planlarının çalışmalarının yapılması zorunlu hale gelmiştir. Belgeselleri izlediniz. O nedenle On Proje Onlarca Etki adı altında sosyal etki değerlendirme planları yapacağız. Fikirtepe den başlayıp Armutlu, Derbent, Hacıhüsrevi ne kadar giden alanda on proje alanı seçtik. Özellikle plancılara, sosyologlara, uzmanlara her kim olursa olsun onlarca etkinin ne olduğunu çıkartmaya çalışacağız. Kimin için çıkartacağız? 1. Yaşayanlar için çıkartacağız. 2. Yaşanılan yer için çıkartacağız. Çünkü yeni Fikirtepe örneğinden hareketle söylüyorum, yeni dönüşüm sürecinde yeni travmalar yaşanacak. Bu travmaları bir insanlar yaşayacak, bir de mekânlar yaşayacak. Çünkü mekânlar hızla, çok hızla çok farklı boyutlarla dönüşmeye başlıyor, insan yaşamları değişmeye başlıyor. O nedenle bu programda da 10 tane gence ve 10 proje alanında sosyal etki planları nasıl yapılır, hazırlanan formatla bunları yaptıracağız ve buradan da yeni dönüşüm süreçlerinde bu etki analizlerinin en az tasarım kadar, en az plan kadar önemli olduğunun mesajını vermek istiyoruz. Hepinize teşekkür ederim. TOLGA İSLAM- Çok teşekkürler. Tekrar hatırlatalım, Twitter üzerinden soru sorabilirsiniz, #istanbulbuluşmaları adresine eğer mention yaparsanız, buradan takip ediyoruz. PELİN TAN- Öncelikle panele davet ve genel organizasyon için teşekkür ederim. Moderatörümüz bazı sorular ve bir metin gönderdi bize ve içerik olarak birçok soru vardı. Hem son yıllardaki kendi deneyimlerimden, hem de son 1,5 senedir bir araştırmayı beraber sürdürdüğümüz İstanbul Teknik Üniversitesi nden Özlem Özçevik le birlikte -kent plancısı- sürdürdüğümüz bir araştırmadan da biraz bahsedeceğim. Öncelikle bu Afet Yasasından bahsedeceğiz ve ona doğru gideceğiz, ama kentsel dönüşümle ilgili de bir şeyler söylemek istiyorum. 19

Ayşe Çavdar ile birlikte yaptığımız son kitapta (İstanbul: Müstesna Şehrin İstisna Hali) son 3-4 senedir üzerinde çalıştığımız net bir argümanımız bulunmakta. Argümanımızda kentsel dönüşüm sürecinde oradaki halkla birlikte çalışmamız sürecinde doğrudan deneyimlediğimiz Sulukule, Tarlabaşı projelerinde son yıllarda hem kentsel politikaların ve bazı hukuki dönüşümlerin ve son Afet Yasasıyla birlikte bütün bu yeni kent yasalarının aslında belli bir istisna durumu yaratarak bunu araçsallaştırmaları ve meşru bir araç haline getirilmesi bulunmaktadır. Kentsel dönüşümü ya da bütün kentin dönüşmesini meşrulaştıran araçlar olarak süreci, kentsel bir vizyon, tümel bir kentsel vizyon olarak düşünmek ben ve beraber çalıştığım için insanlar için çok imkânsızlaşıyor. Bu nedenle konu bu kadar net çözülebilecekmiş gibi gelmemekte. Panel öncesinde verilen sorulardan biri dönüşüm mahallelerinde yaşayanların nasıl hareket ettiği, nasıl düşündüğü, özellikle bir soruda Afet Yasasına karşı nasıl bir tavır takındıkları hakkındaydı. Özellikle Sulukule ve Tarlabaşı nda çok heterojen bir topluluktan bahsediyoruz. İstanbul da herkesin algılayışı, tavrı ve bilgilendirme süreci farklı oluyor. Bu nedenle de tüm mahalle yaşayanlarını bir araya getirip de beraber bir sürece girmek çok zor. Bazı aktörlerden bahsediyoruz, ama deneyimlerim sürecinde mahalle ya da topluluğu temsil eden aktörler de yüzde 100 temsil ediyor. Böyle bir problem de ortaya çıkıyor. Tek tek gidersem birinci sorun: Bu kentsel dönüşüm sürecinde belediye ve bu süreç içinde yer alan diğer aktörlerin bilgilendirmede zayıf kaldığıdır ve bunu özellikle bir taktik olarak yaptıklarını düşünmekteyim. Bizim Sulukule sürecinde yaşadığımız şey buydu. İkinci sorun, hukuki süreçlere karşı haklarımızı bilmeyişimizdir. Bu mahallede yaşayan bir birey olmanın dışında ben kendim için de o süreci, hukuki gücümün ne olduğunu bir kiracı olarak ya da bir mülkiyet sahibi olarak öğrenmeye çalıştım. Kişi ve aile bazında çok sorunlar ortaya çıkıyordu. Mesela, Tarlabaşı nda bir gün Türkçe okuma-yazma bilmeyen bir Kürt kadın bana tebligatını gösterdi. Tebligatta yarın sabah çık 20

diyor. Dedi ki: Pelin, bunu okur musun, ne diyor? Geldi böyle, anlamadım Neyse, ben baktım, ben de anlamadım. Türkçe bildiğim halde de o gelen tebligatın dilinden dolayı ne dediğini anlayamıyorsunuz ve bu sizi bir anda çok güçsüz kılıyor. Yanımdaki bir Kürt, yani yerinden zaten edilmiş, zorunlu göçle gelmiş bir kişi zaten devletin kendisini sabah çıkartabileceğine zaten inanıyor ve bunun başka bir yolu olmadığını düşünüyor. Bu tür süreçler tüm bir topluluk kimliğini çok zayıflatıyor. Bu tür birebir bazı sorunlar yaşadım, çoğu arkadaşım da yaşadı. İkinci sorun, aktörlerin topluluğu ve mahalleyi tam yansıtıp yansıtamadığı, temsil edip etmediğidir. 2009 ya da 2010 yılında, Maltepe Belediyesinin davet ettiği bir atölyeye katılmıştık. Maltepe Belediyesinde bu kentsel planlamadan sorumlu kişi, başkan yardımcısı, biz ve Gülensuyu, Gülsuyu, Başıbüyük Dernekleri başkanları vardı. Belediye ve mahalle dernekleri arasında bir dil oluşturmaya, bir araya gelmeye ve karşılıklı konuşmaya çalışmıştık ve bu toplantıyı çok başarısız bir toplantı gibi hatırlıyorum. Bu sonucun nedenlerinden ilki, orada bulunanları temsil eden aktörlerin aslında tüm halkı doğrudan temsil etmemesidir. İkincisi piyasa ve rant koşullarına göre değişken taleplerin olması ve bu taleplerin sonucunda yerel halkın total, tümel bir şekilde bir adım atmasının, bir pozisyon almasının zorlaşmasıdır. Bunu Tarlabaşı ve Sulukule örneğinde de gördük. Bu tür sokakta, yerelde birebir karşılaştığımız bu süreç içerisinde problemler var ve bu nedenle de bu sürecin bu kadar belli stratejilerle uygulanarak oluşturulabileceğini sanmıyorum. Bahsetmek istediğim ikinci ana konu, Özlem Özçelik le -kent plancısı - beraber 1,5 senedir sürdürdüğümüz Kâğıthane nin geneline dair bir araştırmadır. Bu araştırmada klasik sosyoloji ve planlama araştırma yöntemleriyle hem niceliksel, hem niteliksel karmaşık bir metot kullandık. Bu yöntem üzerinden denemeye ve bilgi almaya çalıştık. İlk ana amacımız şuydu: Afet Yasasına halk nasıl bakıyor? Halk nasıl bir bilgilendirme içinde, alacakları 21

tavır nedir? Araştırma kapsamında Çeliktepe, Talatpaşa ve Nurtepe mahallerine odaklandık. Bu mahalleler arasındaki farklılaşma nasıl ortaya çıkıyor? Uzun bir süreç geçirdik. Çünkü Kâğıthane tek bir kimliği olan bir semt değil. Biz öyle sanıyoruz, ama mahalle düzeyine indiğinizde hem vadinin doğal eşiklerinden, hem de sosyal eşiklerden kaynaklı farklılaşmanın olduğu semtlerin ve mahallelerin arasında ve bu farklılığın oradaki yaşayanların Afet Yasasına bakışlarının da tamamen farklı, karmaşık ve heterojen olduğunu gördük. Örneğin, Çeliktepe- Büyükdere aksına yakınlığı, Safir in arka bahçesi diye mahalleli öyle tarif ediyor. Orada bir ticaret aksının çok potansiyel taşıması, oradaki Çeliktepe deki birçok kiracı ve özellikle mülk sahibi, özellikle de işyeri sahiplerinin bu Afet Yasasıyla birlikte kentsel dönüşümden yararlanma beklentisi içinde olduğu ve oradaki rant ve piyasa koşullarına göre kendilerini konumlandırdıklarını gördük, ama bu Nurtepe ve Talatpaşa için çok farklıydı. Görüşmelerimizde, yaklaşık 1013 kişiyle görüştük. Tek tek aynı anketi uyguladık. Tüm ekonomik, sosyal ve kimlik altyapıları, göç öyküleri, tüm kiracı, mülk, ev durumlarına kadar çok farklı barometreler üzerinden bir araştırma yaptık. Bazı odak grup toplantıları düzenledik. Bu toplantılarda hem mahalle bazında, hem de her üç mahalleden farklı yaşayanlarla birlikte toplantılar gerçekleştirdik. Araştırma sürecinde şöyle bir ayrılma oldu: Çeliktepe nin tamamen o ticaret aksına yakın olmasından dolayı farklı bir yöne doğru gittiğini ve diğer mahallelerin tamamen farklılaştıklarını gördük. Birincisi, Çeliktepe dekilerin Afet Yasasıyla ilgili daha bilgili oldukları ve bunun yasanın uygulanmasıyla ilgili beklentilerinin daha güçlü olduğunu gördük ve bunun doğrudan da oradaki ticaret aksının çok gelişeceği ve kendilerinin de bundan yararlanacağı beklentisi nedeniyle olduğunu gördük. Bunun dışında ekonomik düzey farklılığı çok etkili. Nurtepe, Talatpaşa ekonomik düzeyi daha düşük olan mahalleler ve onların daha zor durumları var. Bu nedenle de bakış açıları çok daha farklı, ama temel olarak bizim gördüğümüz bu araştırma sürecinde herhangi bir bilinçliliğin tam olarak olmadığıdır. Afet Yasasını genel kentsel 22

dönüşüm içinde bir dönüşüm olacağına dair hafif bir bilgileri olmakla birlikte mülk sahipleri ve kiracılar arasında bir farklılaşma olsa da mahallelere göre bilgileri çok fazla yok. Tartışmaya bunlar dışında ekleyebileceğim bir şey bulunmamaktadır. Bir şey eklemek istiyorum, bu planlama eğitiminde araştırma yöntemleriyle ilgili, panelin konusu değil ama, bu tür bir mahallede araştırmacı olarak, akademisyen olarak konuşursam, süreçte yer alarak katılımcı, etkin katılımcı olarak bir araştırma yöntemi deniyorsanız ki, yöntem olmuyor bu, yani yaşıyorsunuz, beraber gidiyorsunuz, fakat burada bir araştırma metodolojisi içinde yeni bir tür olarak tanımlanıyor. Bir yandan da bizim kullandığımız bazı metotlar var, tipik metotlar, yani sosyolojiden geliyorum ve sosyolojide kullanılan tipik niceliksel, niteliksel metotlar var. Özlem de planlamacı olarak kullandığı metotlar var. Bu konuda bir makale de yazdık. Kesinlikle bu yöntemlerin, araştırma metotlarının tek birinin konulması ya da tek bir metodun seçilip kullanılmasının, bu kadar hızlı dönüşen, bu kadar karmaşık heterojen bir topluluğa, mahallelere sahip olan İstanbul da çok uygun olmadığı ve uygulanamayacağıdır. Edinilen anket bilgisiyle çok net bir sonuca ulaşamadığımızı gördük. Bir de burada ayrı bir tartışma konusu ise nasıl araştırma metotlarının kullanılması gerektiğidir. Eğer akademisyen olarak, aktivist olmaktan öte, bilimsel bir şey deneyeceksek bunun da çok ciddi tartışılması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bence krizde, yani böyle bir araştırmada ve özellikle halkla birlikte halktan elde edilecek bilgi, onların yasaya ve dönüşüme nasıl baktıkları çok karmaşık bir şey ve yöntemlerin de tekrar elden geçirilmesi gerekiyor. TOLGA İSLAM- Aslında hukuksal tebligatı gördüğün zamanki o yabancılaşma halin bizim ürettiğimiz o akademik yayınlardan farklı değil, halkın bizim akademik makalelere bakışı da çok farklı, yani hukuksal tebligattan çok farklı değil. Eğer katılımdan bahsediyorsak onların da halka inmesi lazım 23